İçeriğe atla

Osmanlı İmparatorluğu: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
InternetArchiveBot (mesaj) tarafından yapılan 29069355 sayılı değişiklik geri getirildi: Murat.sahin1072 tarafından yapılan öznel yorumlara dayalı değişikliklerin getirdiği büyük sorunlar nedeni ile madde değişiklikler öncesi kararlı sürüme getirildi.
Etiketler: Twinkle Geri al Anlam ayrımı bağlantıları
2. satır: 2. satır:
|adı = Osmanlı İmparatorluğu
|adı = Osmanlı İmparatorluğu
|resmî_adı = Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye
|resmî_adı = Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye
|kendi_dilindeki_adı = {{büyük|دَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه}}
|kendi_dilindeki_adı = دَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه
|bayrak_resmi = Flag of the Ottoman Empire (1844–1922).svg
|bayrak_resmi = Flag of the Ottoman Empire (1844–1922).svg
|bayrak_altyazısı = Bayrak (1844–1922)
|bayrak_altyazısı = Bayrak (1844-1922)
|bayrak_maddesi = Osmanlı bayrağı
|bayrak_maddesi = Osmanlı bayrağı
|arma_resmi = [[Dosya:Coat of arms of the Ottoman Empire (1882–1922).svg|80px]]
|arma_resmi = [[Dosya:Coat of arms of the Ottoman Empire (1882–1922).svg|80px]]
|arma_maddesi = Osmanlı İmparatorluğu arması
|arma_maddesi = Osmanlı İmparatorluğu arması
|sembol_türü = Arma (1882–1922)
|sembol_türü = Arma (1882-1922)
|slogan = {{madde işaretsiz liste|دولت ابد مدت|Devlet-i ebed-müddet}}
|slogan = {{madde işaretsiz liste|دولت ابد مدت|Devlet-i ebed-müddet}}
|marş = ''[[Osmanlı döneminde padişah marşları|(çeşitli)]]''
|marş = ''[[Osmanlı döneminde padişah marşları|(çeşitli)]]''
|harita_resmi = OttomanEmpireIn1683.png
|harita_resmi = OttomanEmpireIn1683.png
|harita_altyazısı = İmparatorluğun yıllara göre toprak kazanımlarını gösteren harita.
|harita_altyazısı = Osmanlıların toprak kazanımları
{{yalın liste|style=padding-left: 0.6em; text-align: left;|
{{yalın liste|style=padding-left: 0.6em; text-align: left;|
*{{Lejant|#db89bf|Osmanlı Beyliği ({{yaklaşık}} 1300)}}
*{{Lejant|#db89bf|Osmanlı Beyliği}}
*{{Lejant|#de8688|1300–1359 yılları arasındaki ilk genişleme}}
*{{Lejant|#de8688|1300-1359 yılları arasındaki ilk genişleme.}}
*{{Lejant|#d5c871|1359–1451 yılları arasındaki genişleme}}
*{{Lejant|#d5c871|1359-1451 yılları arasındaki genişleme.}}
*{{Lejant|#90c16e|[[II. Mehmed]] dönemindeki genişleme (1451–1481)}}
*{{Lejant|#90c16e|1451-1481 yılları arasındaki genişleme.}}
*{{Lejant|#9ddfaf|[[I. Selim]] dönemindeki genişleme (1512–1520)}}
*{{Lejant|#9ddfaf|1512-1520 yılları arasındaki genişleme.}}
*{{Lejant|#76bab3|[[I. Süleyman]] dönemindeki genişleme (1520–1566)}}
*{{Lejant|#76bab3|1520-1566 yılları arasındaki genişleme.}}
*{{Lejant|#aecfe2|1566–1683 yılları arasındaki son genişleme}}
*{{Lejant|#aecfe2|1566-1683 yılları arasındaki son genişleme.}}
}}
}}
|harita2_resmi = Ottoman_Empire_1683_(orthographic_projection).svg
|harita2_resmi = Ottoman Empire 1683 (orthographic projection).svg
|harita2_altyazısı = 1683'te Osmanlı İmparatorluğu en geniş sınırlarında.
|harita2_altyazısı = Osmanlı İmparatorluğu, 1683'te II. Viyana Kuşatması sırasında, en geniş sınırlarında.
|başkent = [[Söğüt, Bilecik|Söğüt]] {{küçük|(1299–1331)}}<br>[[İznik]] {{küçük|(1331–1335)}}<br>[[Bursa]] {{küçük|(1335–1363)}}<br>[[Edirne]] {{küçük|(1363–1453)}}<br>[[Konstantinopolis|Kostantiniyye<!--LÜTFEN KOSTANTİNİYYE ADINI SİLMEYİNİZ. ÇÜNKÜ ŞEHRİN RESMİ ADI 1930 YILINA KADAR KOSTANTİNİYYE (Osmanlıcası قسطنطينيه) OLARAK KALMIŞTIR.-->]] {{küçük|(1453–1922)}}
|başkent = [[Söğüt, Bilecik|Söğüt]] {{küçük|(1299-1331)}}<br>[[İznik]] {{küçük|(1331-1335)}}<br>[[Bursa]] {{küçük|(1335-1363)}}<br>[[Edirne]] {{küçük|(1363-1453)}}<br>[[Konstantinopolis|Kostantînīyye<!--LÜTFEN KOSTANTİNİYYE ADINI SİLMEYİNİZ. ÇÜNKÜ ŞEHRİN RESMİ ADI 1930 YILINA KADAR KOSTANTİNİYYE (Osmanlıcası قسطنطينيه) OLARAK KALMIŞTIR.-->]] {{küçük|(1453-1922)}}
|resmî_diller = [[Osmanlıca|Osmanlı Türkçesi]]
|resmî_diller = [[Osmanlıca|Osmanlı Türkçesi]]
|yaygın_diller =
|yaygın_diller =
[[Farsça]] {{küçük|(klasik dönemde edebiyat dili)}}<br>[[Arapça]] {{küçük|(klasik dönemde bölgesel dili)}}<br>[[Fransızca]] {{küçük|([[Tanzimat]]'tan sonra edebiyat ve eğitim dili)}}<br>[[Osmanlı İmparatorluğu'nda diller|ve diğerleri]]
* [[Farsça]] {{küçük|(klasik dönemde edebiyat dili)}}
* [[Arapça]] {{küçük|(klasik dönemde bilim ve bölgesel dili)}}
* [[Fransızca]] {{küçük|([[Tanzimat]] döneminde edebiyat ve eğitim dili)}}<br>[[Osmanlı İmparatorluğu'nda diller|ve diğer]]
|resmî_din = [[Hanefilik|Hanefi]] [[Fıkhî mezhep|fıkhına]] ve [[Mâtürîdîlik|Mâtürîdî]] [[İtikadî mezhep|itikadına]] bağlı [[Sünnilik|Sünni]] [[İslam]]
|resmî_din = [[Hanefilik|Hanefi]] [[Fıkhî mezhep|fıkhına]] ve [[Mâtürîdîlik|Mâtürîdî]] [[İtikadî mezhep|itikadına]] bağlı [[Sünnilik|Sünni]] [[İslam]]
|demonim = [[Osmanlı tebaası|Osmanlı]]
|demonim = [[Osmanlı tebaası|Osmanlı]]
|yönetim_biçimi = {{yalın liste|
|yönetim_biçimi = [[Mutlak monarşi]] {{küçük|(1299–1876; 1878–1908; 1920–1922)}}<br>[[Hilâfet]] {{küçük|(1517–1922)}}<ref group="dn">Saltanatın 1 Kasım 1922'de hilâfetten ayrılarak kaldırılmasından sonra Osmanlı Hanedanı'ndan [[Abdülmecid Efendi]], 19 Kasım 1922'de TBMM tarafından hâlife seçildi. Abdülmecid, TBMM'nin hilâfeti kaldırdığı 3 Mart 1924'e dek bu görevi sürdürdü.</ref><br>[[Anayasal demokrasi|Anayasal]] [[Meşrutiyet|parlamenter monarşi]] {{küçük|(1876–1878; 1908–1913; 1918–1920)}}<br>[[Tek parti rejimi|Tek partili]] [[Otoriteryanizm|otoriter]] [[Üç Paşalar|askeri diktatörlük]] idaresinde {{küçük|(1913–1918)}}
*{{•}} [[Mutlak monarşi]] {{küçük|(1299-1876; 1878-1908; 1920-1922)}}
*{{•}} [[Hilâfet]] {{küçük|(1517-1922)}}<ref group="dn">Saltanatın 1 Kasım 1922'de hilâfetten ayrılarak kaldırılmasından sonra Osmanlı Hanedanı'ndan [[Abdülmecid Efendi]] 19 Kasım 1922'de TBMM tarafından halife seçildi. Abdülmecid, TBMM'nin hilâfeti kaldırdığı 3 Mart 1924'e dek bu görevi sürdürdü.</ref>
*{{•}} [[Anayasal demokrasi|Anayasal]] [[Meşrutiyet|parlamenter monarşi]] {{küçük|(1876-1878; 1908-1913; 1918-1920)}}
*{{•}} [[Tek parti rejimi|Tek partili]] [[Otoriteryanizm|otoriteryan]] [[Üç Paşalar|askeri diktatörlük]] idaresinde parlamenter monarşi {{küçük|(1913-1918)}}
}}
|yönetici_unvanı = [[Osmanlı padişahları listesi|Padişah]]
|yönetici_unvanı = [[Osmanlı padişahları listesi|Padişah]]
|yönetici1 = [[Osman Gazi]] {{küçük|(ilk)}}
|yönetici1 = [[Osman Gazi]] {{küçük|(ilk)}}
|yönetici1_dönemi = 1299–1326
|yönetici1_dönemi = 1299-1326
|yönetici2 = [[VI. Mehmed]] {{küçük|(son)}}
|yönetici2 = [[VI. Mehmed]] {{küçük|(son)}}
|yönetici2_dönemi = 1918–1922
|yönetici2_dönemi = 1918-1922
|temsilci_unvanı = [[Halifeler listesi#Osmanlı dönemi|Halife]]
|temsilci_unvanı = [[Halifeler listesi#Osmanlı dönemi|Halife]]
|temsilci1 = [[I. Selim]] {{küçük|(ilk)}}
|temsilci1 = [[I. Selim]] {{küçük|(ilk)}}
|temsilci1_dönemi = 1517–1520
|temsilci1_dönemi = 1517-1520
|temsilci2 = [[Abdülmecid Efendi]] {{küçük|(son)}}
|temsilci2 = [[VI. Mehmed]] {{küçük|(son)}}
|temsilci2_dönemi = 1922–1924
|temsilci2_dönemi = 1918-1922
|vekil_unvanı = [[Osmanlı sadrazamları listesi|Sadrazam]]
|vekil_unvanı = [[Osmanlı sadrazamları listesi|Sadrazam]]
|vekil1 = [[Alâeddin Paşa]] {{küçük|(ilk)}}
|vekil1 = [[Alâeddin Paşa]] {{küçük|(ilk)}}
|vekil1_dönemi = 1320–1331
|vekil1_dönemi = 1320-1331
|vekil2 = [[Ahmet Tevfik Okday|Ahmed Tevfik Paşa]] {{küçük|(son)}}
|vekil2 = [[Ahmet Tevfik Okday|Ahmed Tevfik Paşa]] {{küçük|(son)}}
|vekil2_dönemi = 1920–1922
|vekil2_dönemi = 1920-1922
|yasama_organı = [[Meclis-i Umûmî]]
|yasama_organı = [[Meclis-i Umûmî]]
|meclis1 = [[Meclis-i Âyan]]
|meclis1 = [[Meclis-i Âyan]]
63. satır: 70. satır:
|olay_tarihi3 = 1402
|olay_tarihi3 = 1402
|olay4 = [[Fetret Devri]]
|olay4 = [[Fetret Devri]]
|olay4_tarihi = 1402–1413
|olay4_tarihi = 1402-1413
|olay5 = [[İstanbul'un Fethi]]
|olay5 = [[İstanbul'un Fethi]]
|olay5_tarihi = 29 Mayıs 1453
|olay5_tarihi = 29 Mayıs 1453
69. satır: 76. satır:
|olay6_tarihi = 1453
|olay6_tarihi = 1453
|olay7 = [[Büyük Mısır Seferi]]
|olay7 = [[Büyük Mısır Seferi]]
|olay7_tarihi = 1516–1517
|olay7_tarihi = 1517
|olay8 = [[Lale Devri]]
|olay8 = [[Lale Devri]]
|olay8_tarihi = 1718–1730
|olay8_tarihi = 1718-1730
|olay9 = [[Birinci Meşrutiyet|I. Meşrutiyet]]
|olay9 = [[Birinci Meşrutiyet|I. Meşrutiyet]]
|olay9_tarihi = 1876–1878
|olay9_tarihi = 1876-1878
|olay10 = [[İkinci Meşrutiyet|II. Meşrutiyet]]
|olay10 = [[İkinci Meşrutiyet|II. Meşrutiyet]]
|olay10_tarihi = 1908–1920
|olay10_tarihi = 1908-1920
|olay11 = [[Mondros Mütarekesi]]
|olay11 = [[Mondros Mütarekesi]]
|olay11_tarihi = 30 Ekim 1918
|olay11_tarihi = 30 Ekim 1918
83. satır: 90. satır:
|olay13_tarihi = 3 Mart 1924
|olay13_tarihi = 3 Mart 1924
|istatistik_yılı1 = 1451
|istatistik_yılı1 = 1451
|yüzölçümü_istatistiği1 = 1.220.000
|yüzölçümü_istatistiği1 = 690.000
|nüfus_istatistiği1 = 6.500.000
|nüfus_istatistiği1 = 6.500.000
|istatistik_yılı2 = 1521
|istatistik_yılı2 = 1521
91. satır: 98. satır:
|yüzölçümü_istatistiği3 = 5.200.000
|yüzölçümü_istatistiği3 = 5.200.000
|nüfus_istatistiği3 = 30.000.000
|nüfus_istatistiği3 = 30.000.000
|istatistik_yılı4 = 1913
|istatistik_yılı4 = 1912
|nüfus_istatistiği4 = 24.000.000
|nüfus_istatistiği4 = 24.000.000<ref>Erickson, Edward J. (2003). Ayrıntılı Yenilgi: Balkanlar'daki Osmanlı Ordusu, 1912–1913 . Greenwood Yayın Grubu. s. 59.</ref>
|para_birimi = [[Akçe]], [[Para (para birimi)|para]], [[sultani]], [[kuruş]], [[Osmanlı lirası|lira]]
|para_birimi = [[Akçe]], [[Para (para birimi)|para]], [[sultani]], [[kuruş]], [[Osmanlı lirası|lira]]
|ö1 = Anadolu Selçuklu Devleti
|ö1 = Anadolu Selçuklu Devleti
161. satır: 168. satır:
|a17 = Yemen Mütevekkili Krallığı
|a17 = Yemen Mütevekkili Krallığı
|a17_bayrağı = Flag of the Mutawakkilite Kingdom of Yemen.svg
|a17_bayrağı = Flag of the Mutawakkilite Kingdom of Yemen.svg
|event_end=[[Saltanatın kaldırılması|Dağılış]]|date_end=1 Kasım|istatistik_kaynağı1=<ref>https://escholarship.org/uc/item/3cn68807</ref>|yüzölçümü_istatistiği4=2.550.000|istatistik_kaynağı4=<ref>https://escholarship.org/uc/item/3cn68807</ref>}}
|event_end=[[Saltanatın kaldırılması|Dağılışı]]|date_end=1 Kasım}}
[[Dosya:Ottoman Empire Detailed.png|küçükresim|312x312pik|Osmanlı İmparatorluğu'nun 1593 yılındaki durumunu gösteren ayrıntılı bir [[harita]]]]
'''Osmanlı İmparatorluğu''', '''Osmanlı Devleti''' ({{Dil|ota|دَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه|yön=rtl|çeviri=Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye}})<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=qFMxjwEACAAJ&dq=devleti+aliyye+halil+inalc%C4%B1k&hl=tr&sa=X&ved=2ahUKEwjIkNSE08b8AhW0S_EDHQoSDwcQ6AF6BAgBEAI|başlık=Devlet-i 'Aliyye: Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar|erişimtarihi=14 Ocak 2023|tarih=2009|dil=Türkçe|yayıncı=Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları|ad=Halil|soyadı=İnalcık|isbn=978-605-332-611-3}}</ref> veya [[Batı dünyası|Batı]] kroniklerindeki kullanımlarca '''Türk İmparatorluğu''',<ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://www.jstor.org/stable/1779249|başlık=Review of The Caliph's Last Heritage: A Short History of the Turkish Empire|tarih=1916|sayı=6|sayfalar=470-472|çalışma=The Geographical Journal|cilt=47|ad=|soyadı=|issn=0016-7398|doi=}}</ref> 1299<ref name=":2">{{Web kaynağı | url = http://peterturchin.com/PDF/Turchin_Adams_Hall_2006.pdf | başlık = East-West Orientation of Historical Empires and Modern States | erişimtarihi = 14 Eylül 2020 | dil = İngilizce | çalışma = | ad = | soyadı = | ad3 = | ad4 = | ad5 = | ad6 = | ad8 = | ad9 = | soyadı2 = | soyadı3 = | soyadı4 = | soyadı5 = | soyadı6 = | soyadı7 = | soyadı8 = | soyadı9 = | arşivurl = https://web.archive.org/web/20160205180237/http://peterturchin.com/PDF/Turchin_Adams_Hall_2006.pdf | arşivtarihi = 5 Şubat 2016}}</ref><ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=Htk3Wn789EQC&pg=PA30&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false|başlık=A Monetary History of the Ottoman Empire|erişimtarihi=14 Ocak 2023|tarih=9 Mart 2000|dil=İngilizce|sayfa=30|yayıncı=Cambridge University Press|ad=Şevket|soyadı=Pamuk|isbn=978-0-521-44197-1|ad2=|soyadı2=}}</ref><ref group="dn">Genel görüşe göre Osmanlı Beyliği, 1299 yılında bağımsızlığını resmen ilan etti. Bunun yanı sıra, bazıları beyliğin kuruluşunu 1301 kabul eder. Prof. Dr. [[Halil İnalcık]] ve bazı diğer akademisyenler ise, beyliğin 1302 yılında kurulduğunu savunmaktadırlar.</ref> yılında [[Oğuzlar|Oğuz Türkleri]]nden<ref>{{Web kaynağı | url = https://evrimagaci.org/osmanlilar-ile-turklerin-iliskisi-anakronizme-dusmeden-osmanlida-turk-kimligi-sorusu-cevaplanabilir-mi-9193 | başlık = Osmanlılar ile Türklerin İlişkisi: Anakronizme Düşmeden, Osmanlı'da Türk Kimliği Sorusu Cevaplanabilir mi? | erişimtarihi = 14 Ocak 2023 | dil =Türkçe| çalışma = Evrim Ağacı | arşivurl = https://web.archive.org/web/20200930213142/https://evrimagaci.org/osmanlilar-ile-turklerin-iliskisi-anakronizme-dusmeden-osmanlida-turk-kimligi-sorusu-cevaplanabilir-mi-9193 | arşivtarihi = 30 Eylül 2020}}</ref> [[Osman Gazi]]'nin kurduğu,<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-18844/osman-gazi/ | başlık = Osman Gazi | erişimtarihi = 14 Ocak 2023 | dil =Türkçe| çalışma = Dünya Tarihi Ansiklopedisi | ad = Zain | soyadı = Khokhar | arşivurl = https://web.archive.org/web/20220415082119/https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-18844/osman-gazi/ | arşivtarihi = 15 Nisan 2022}}</ref> [[Osmanlı Hanedanı|Osmanoğlu Hanedanı]]'nın [[hükümdar]]lığında [[Orta Çağ#Geç Dönem Orta Çağ|Geç Dönem Orta Çağ]]'dan [[Yakın Çağ]]'a kadar varlığını sürdürmüş bir [[imparatorluk]]tur.<ref name=":3">{{Web kaynağı | url = https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-18700/osmanl-imparatorlugu/ | başlık = Osmanlı İmparatorluğu | erişimtarihi = 14 Ocak 2023 | dil =Türkçe| çalışma = Dünya Tarihi Ansiklopedisi | ad = Syed Muhammad | soyadı = Khan | arşivurl = https://web.archive.org/web/20220218145400/https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-18700/osmanl-imparatorlugu/ | arşivtarihi = 18 Şubat 2022}}</ref><ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/osmanlilar#1-klasik-donem | başlık = OSMANLILAR | erişimtarihi = 14 Ocak 2023 | dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | ad = Feridun | soyadı = Emecen | arşivurl = https://web.archive.org/web/20180214160134/https://islamansiklopedisi.org.tr/osmanlilar#1-klasik-donem | arşivtarihi = 14 Şubat 2018}}</ref> Bugünkü [[Türkiye]]'nin [[Bilecik (il)|Bilecik]] ilinin [[Söğüt, Bilecik|Söğüt]] ilçesinde kurulmuş bir [[Anadolu beylikleri|beylik]] iken,<ref name=":3" /> 1453 yılında [[II. Mehmed]]'in [[Konstantinopolis]]'i [[İstanbul'un Fethi|fethedip]] [[Bizans İmparatorluğu]]'na son vermesiyle [[imparatorluk]] hâline gelmiştir.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.theottomans.org/turkce/osmanli_ordu/istanbulun-fethi.asp | başlık = 1453 İstanbul'un Fethi {{!}} Osmanlı'yı Keşfet | erişimtarihi = 14 Ocak 2023 | çalışma = www.theottomans.org | arşivurl = https://web.archive.org/web/20140810122043/https://www.theottomans.org/turkce/osmanli_ordu/istanbulun-fethi.asp | arşivtarihi = 10 Ağustos 2014}}</ref> 16. ve 17. yüzyıllarda gücünün doruğunda olmuş, en geniş sınırlarına 1683 yılında ulaşmış;<ref name=":2" /> [[Orta Avrupa]]'nın bir bölümü ile [[Balkanlar]]'ın tamamı, [[Kuzey Afrika]]'nın bir bölümü, [[Hicaz]], [[Mezopotamya]], [[Kafkasya]]'nın bir bölümü ve [[Anadolu]] üzerinde hâkimiyet kurmuştur. 1699 yılında [[Karlofça Antlaşması]] sonrası gerileme dönemine girmiş ve 1922 yılında [[saltanatın kaldırılması]] ile birlikte yıkılmıştır.<ref name=":4">{{Web kaynağı | url = https://www.dailysabah.com/deutsch/kolumne/ekrem-bugra-ekinci/2017/08/26/autonome-osmanische-provinzen | başlık = Autonome osmanische Provinzen | erişimtarihi = 14 Ocak 2023 | çalışma = DailySabah | arşivurl = https://web.archive.org/web/20170925041231/https://www.dailysabah.com/deutsch/kolumne/ekrem-bugra-ekinci/2017/08/26/autonome-osmanische-provinzen | arşivtarihi = 25 Eylül 2017}}</ref>
'''Osmanlı İmparatorluğu''', '''Osmanlı Devleti''' ({{Dil|ota|دَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه|yön=rtl|çeviri=Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye}})<ref name="Osmanlı Devleti-1">{{Kitap kaynağı|yazar=Ekmeleddin İhsanoğlu|başlık=Osmanlı askerlik literatürü tarihi |yayımcı=[[İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi]] |yıl=2004 |sayfalar =741}}</ref><ref name=banknot>{{Web kaynağı | url = http://www.twareekh.com/images/upload/aboutus/ottmani10liras1334F-.jpg | başlık = Osmanlı banknotu | erişimtarihi = 3 Ağustos 2010 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20170328141013/http://www.twareekh.com/images/upload/aboutus/ottmani10liras1334F-.jpg | arşivtarihi = 28 Mart 2017 | ölüurl = hayır }}</ref> veya [[Batı dünyası|Batı]] kroniklerindeki kullanımlarca '''Türk İmparatorluğu''', 1299<ref>{{Web kaynağı | url = http://peterturchin.com/PDF/Turchin_Adams_Hall_2006.pdf | başlık = East-West Orientation of Historical Empires and Modern States | erişimtarihi = 14 Eylül 2020 | dil = Türkçe | çalışma = Milliyet | ad = player-inline {display: inline-block;padding-bottom: 56 25%;position: relative;width: 100%;z-index: 5;} player-box {height: 100%;left: 0;position: absolute;top: 0;width: 100%;}$ ready{quarkPlayer=new | soyadı = QuarkPlayer | ad3 = autoPlay: | ad4 = subTitles: | ad5 = showAds: | ad6 = showNotification: | ad8 = widthSelector: | ad9 = customMenu: | soyadı2 = bufferLength:5 | soyadı3 = true | soyadı4 = false | soyadı5 = true | soyadı6 = false | soyadı7 = showB | soyadı8 = true | soyadı9 = false}}</ref><ref>{{Web kaynağı | url=https://www.ntv.com.tr/turkiye/prof-inalcik-osmanli-1302de-kuruldu,13VXlC1mEkqUHxyk-Yfifw | başlık=Prof. İnalcık: Osmanlı 1302'de kuruldu | erişimtarihi=7 Eylül 2021 | dil=Türkçe | çalışma=www.ntv.com.tr | arşivurl=https://web.archive.org/web/20150927073746/https://www.ntv.com.tr/turkiye/prof-inalcik-osmanli-1302de-kuruldu,13VXlC1mEkqUHxyk-Yfifw | arşivtarihi=27 Eylül 2015}}</ref><ref group="dn">Genel görüşe göre Osmanlı Beyliği, 1299 yılında bağımsızlığını resmen ilan etti. Bunun yanı sıra, bazıları beyliğin kuruluşunu 1301 kabul eder. Prof. Dr. [[Halil İnalcık]] ve bazı diğer akademisyenler ise, beyliğin 1302 yılında kurulduğunu savunmaktadırlar.</ref> yılında [[Oğuzlar|Oğuz Türkleri]]nden<ref name="OsmanlıDevleti-6">{{Web kaynağı | url=http://http.atilim.edu.tr/osmangazi.htm | website=atilim.edu.tr | başlık=Osman Gazi | erişimtarihi=21 Nisan 2009 | arşivengelli=evet }}{{Ölü bağlantı|date=Mart 2022 }}</ref> [[Osman Gazi]]'nin kurduğu [[Osmanlı Hanedanı|Osmanoğlu Hanedanı]]'nın [[hükümdar]]lığında [[Orta Çağ]]'dan [[Yakın Çağ]]'a kadar varlığını sürdürmüş bir [[imparatorluk]]tur. Bugünkü [[Türkiye]]'nin [[Bilecik (il)|Bilecik]] ilinin [[Söğüt, Bilecik|Söğüt]] ilçesinde kurulmuş bir [[Anadolu beylikleri|beylik]] iken, 1453 yılında [[II. Mehmed]]'in [[Konstantinopolis]]'i [[İstanbul'un Fethi|fethedip]] [[Bizans İmparatorluğu]]'na son vermesiyle [[imparatorluk]] hâline gelmiştir. 1517 yılında, [[I. Selim]]'in [[Büyük Mısır Seferi]] sonucunda [[İslam]] [[hilâfet]]i [[Osmanlı Hanedanı]]'na geçmiş ve bu tarihten sonra gelen her [[padişah]], aynı zamanda [[Halifeler listesi#Osmanlı dönemi|halife]] olmuştur.<ref>Bahadıroğlu, Yavuz, ''Yavuz Sultan Selim Han'', 25. bs. Nesil Yayınları, İstanbul.</ref> En geniş sınırlarına 1683 yılında ulaşmış;<ref>{{Web kaynağı | url = http://peterturchin.com/PDF/Turchin_Adams_Hall_2006.pdf | başlık = East-West Orientation of Historical Empires and Modern States| tarih = Aralık 2006 | arşivengelli = evet|yayıncı=Journal of World-Systems Research|arşivurl=http://arquivo.pt/wayback/20160517210851/http://peterturchin.com/PDF/Turchin_Adams_Hall_2006.pdf|arşivtarihi=17 Mayıs 2016|ölüurl=evet}}</ref> [[Orta Avrupa]]'nın bir bölümü ile [[Balkanlar]]'ın tamamı, [[Kuzey Afrika]]'nın bir bölümü, [[Hicaz]], [[Mezopotamya]], [[Kafkasya]]'nın bir bölümü ve [[Anadolu]] üzerinde hâkimiyet kurmuştur. 1699 yılında [[Karlofça Antlaşması]] sonrası gerileme dönemine girmiş ve 1922 yılında [[saltanatın kaldırılması]] ile birlikte yıkılmıştır.


Osmanlı Devleti'nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması, yaygın kabule göre 1299 yılında olmuştur.<ref name=":2" /> Ancak [[Halil İnalcık]] ve bazı diğer akademisyenler, Osmanlı Devleti'nin 1299'da [[Söğüt, Bilecik|Söğüt]]'te değil, 1302'de [[Yalova]]'da, [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]]'a karşı yapılan [[Koyunhisar Muharebesi]] sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia etmektedirler.<ref>{{Web kaynağı |url=http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660/ |başlık=Prof. İnalcık: Osmanlı 1302'de kuruldu |erişimtarihi=27 Temmuz 2009 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20141127104320/http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660 |arşivtarihi=27 Kasım 2014 |ölüurl=hayır }}</ref><ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=iopwzwEACAAJ&dq=halil+inalc%C4%B1k+1302&hl=tr&sa=X&redir_esc=y|başlık=Devlet-i ʻAliyye: Klasik dönem (1302-1606)|erişimtarihi=14 Ocak 2023|tarih=2009|dil=Türkçe|yayıncı=Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları|ad=Halil|soyadı=İnalcık}}</ref> Osmanlılar, 1453 yılında [[Konstantinopolis]] ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan [[Doğu Roma İmparatorluğu|Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu]]'nu yıkmış ve bazı tarihçilere göre bu olay, [[Orta Çağ]]'ı sona erdirip [[Yeni Çağ]]'ı başlatan olaylardan biri olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda [[Osmanlı İmparatorluğu memleketleri listesi|üç kıtaya]] yayılmış ve [[Balkanlar]], [[Orta Doğu]] ve [[Kuzey Afrika]]'nın büyük bir bölümünü egemenliği altında tutmuştur.<ref name=":4" /> Ülkenin sınırları batıda [[Cebelitarık Boğazı]], doğuda [[Hazar Denizi]] ile [[Basra Körfezi]]'ne; kuzeyde [[Avusturya Arşidüklüğü|Avusturya]], [[Macaristan]] ve [[Ukrayna]]'nın bir bölümüne ve güneyde ise [[Sudan]], [[Eritre]], [[Somali]] ve [[Yemen]]'e kadar uzanmaktaydı.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.istockphoto.com/tr/vekt%C3%B6r/t%C3%BCrkiye-tarihi-osmanl%C4%B1-imparatorlu%C4%9Fu-1683-y%C4%B1l%C4%B1nda-b%C3%BCy%C3%BCk-%C3%B6l%C3%A7%C3%BCde-kendi-d%C3%BCnya-haritas%C4%B1-gm670034228-122558845 | başlık = Turkish History - The Ottoman Empire at It's Greatest Extent in 1683 | erişimtarihi = 15 Ocak 2023 | dil =Türkçe| çalışma = iStock | arşivurl = https://web.archive.org/web/20230115093950/https://www.istockphoto.com/tr/vekt%C3%B6r/t%C3%BCrkiye-tarihi-osmanl%C4%B1-imparatorlu%C4%9Fu-1683-y%C4%B1l%C4%B1nda-b%C3%BCy%C3%BCk-%C3%B6l%C3%A7%C3%BCde-kendi-d%C3%BCnya-haritas%C4%B1-gm670034228-122558845 | arşivtarihi = 15 Ocak 2023}}</ref> İmparatorluk, 17. yüzyılın başlarında toplam 32 [[Osmanlı Devleti eyaletleri|eyaletten]] ve [[özerklik]] tanınmış olan [[Boğdan Prensliği|Boğdan]], [[Erdel Prensliği|Erdel]] ve [[Eflak Prensliği|Eflak]] gibi prensliklerden oluşmaktaydı.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=nK5ZDKf3JgkC&pg=PA50&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false|başlık=A Brief History of the Late Ottoman Empire|erişimtarihi=15 Ocak 2023|tarih=8 Mart 2010|dil=İngilizce|sayfa=50|yayıncı=Princeton University Press|ad=M. Şükrü|soyadı=Hanioğlu|isbn=978-1-4008-2968-2}}</ref>
Osmanlı Devleti'nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması, yaygın kabule göre 1299 yılında olmuştur. Ancak Prof. Dr. [[Halil İnalcık]] ve bazı diğer akademisyenler, Osmanlı Devleti'nin 1299'da [[Söğüt, Bilecik|Söğüt]]'te değil, 1302'de [[Yalova]]'da, [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]]'a karşı yapılan [[Koyunhisar Muharebesi]] sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia etmektedirler.<ref>{{Web kaynağı |url=http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660/ |başlık=Prof. İnalcık: Osmanlı 1302'de kuruldu |erişimtarihi=27 Temmuz 2009 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20141127104320/http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660 |arşivtarihi=27 Kasım 2014 |ölüurl=hayır }}</ref><ref>[http://www.bilim.org/?s=haber&haberid=1734 Bilim.org - "Osmanlı İmparatorluğu Söğüt'te değil Yalova'da kurulmuştur".] {{Webarşiv|url=https://web.archive.org/web/20090528080124/http://www.bilim.org/?s=haber&haberid=1734 |tarih=28 Mayıs 2009 }} 23 Mayıs 2009 tarihinde erişilmiştir.</ref> Osmanlılar, 1453 yılında [[Konstantinopolis]] ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan [[Doğu Roma İmparatorluğu|Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu]]'nu yıkmış ve bazı tarihçilere göre bu olay, [[Orta Çağ]]'ı sona erdirip [[Yeni Çağ]]'ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda [[Osmanlı İmparatorluğu memleketleri listesi|üç kıtaya]] yayılmış ve [[Balkanlar]], [[Orta Doğu]] ve [[Kuzey Afrika]]'nın büyük bir bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda [[Cebelitarık Boğazı]], doğuda [[Hazar Denizi]] ile [[Basra Körfezi]]'ne; kuzeyde [[Avusturya Arşidüklüğü|Avusturya]], [[Macaristan]] ve [[Ukrayna]]'nın bir bölümüne ve güneyde ise [[Sudan]], [[Eritre]], [[Somali]] ve [[Yemen]]'e kadar uzanmaktaydı.<ref>{{Web kaynağı |url=http://www.ottomansouvenir.com/img/Maps/Ottoman_Empire_Map_Largest_Borders.JPG |başlık=Osmanlı İmparatorluğu'nun En Geniş Sınırlarını Gösteren Harita |erişimtarihi=3 Mayıs 2009 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20110523063411/http://www.ottomansouvenir.com/img/Maps/Ottoman_Empire_Map_Largest_Borders.JPG |arşivtarihi=23 Mayıs 2011 |ölüurl=evet }}</ref>


Osmanlı İmparatorluğu 29 [[Osmanlı Devleti eyaletleri|eyaletten]] ve [[özerklik]] tanınmış olan [[Boğdan Prensliği|Boğdan]], [[Erdel Prensliği|Erdel]] ve [[Eflak Prensliği|Eflak]] prensliklerinden oluşmaktaydı. Osmanlı Devleti, zaman zaman deniz aşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. [[Atlantik Okyanusu]]'ndaki kısa süreli toprak kazanımları [[Lanzarote]]<ref name="Osmanlı Lanzarote'si">{{Web kaynağı |url=http://www.directholidaylets.com/guides/guide-to-lanzarote.php |başlık=Directholidays-Lanzarote |erişimtarihi=27 Ocak 2009 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20090120050344/http://www.directholidaylets.com/guides/guide-to-lanzarote.php |arşivtarihi=20 Ocak 2009 |ölüurl=evet}}</ref> (1585), [[Madeira]] (1617), [[Vestmannaeyjar]]<ref name="Osmanlı Vestmannaeyjar'si">{{Web kaynağı | url = http://www.south.is/attractions/Interesting-Nature-sites/Vestmannaeyjar--The-Westman-Islands/602/default.aspx | başlık = Discover South Iceland-Vestmannaeyjar | erişimtarihi = 21 Nisan 2009 | arşivengelli = evet | arşivurl = https://archive.is/20080724171816/http://www.south.is/attractions/Interesting-Nature-sites/Vestmannaeyjar--The-Westman-Islands/602/default.aspx | arşivtarihi = 24 Temmuz 2008 | ölüurl =evet}}</ref> (1627) ve [[Lundy]]<ref name="Osmanlı Lundy'si">{{Web kaynağı | url = http://tripatlas.com/Lundy_Island | başlık = Lundy | erişimtarihi = 28 Aralık 2009 | yayımcı = tripatlas.com | arşivengelli = evet | arşivurl = https://web.archive.org/web/20090426042804/http://tripatlas.com/Lundy_Island | arşivtarihi = 26 Nisan 2009 | ölüurl = evet }}</ref> (1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
Başkenti [[Konstantinopolis|Kostantiniyye]] (günümüzde [[İstanbul]]) ve [[Akdeniz Havzası]] çevresindeki topraklarının kontrolü ile Osmanlılar, altı yüzyıl boyunca [[Orta Doğu]] ve [[Avrupa]] arasındaki etkileşimin merkezinde yer aldılar. Sonraki yıllarda alınan askeri yenilgiler sonucunda imparatorluk, [[18. yüzyıl|18. yüzyılın]] başlarından itibaren ciddi bir gerileme dönemine girdi ve bu, [[Tanzimat]] olarak bilinen kapsamlı bir [[reform]] ve modernleşme sürecini<ref name=":5">Quataert, Donald (1994). "The Age of Reforms, 1812–1914". In İnalcık, Halil; Donald Quataert (eds.). ''An Economic and Social History of the Ottoman Empire, 1300–1914''. Vol. 2. Cambridge University Press. s. 762. ISBN <bdi>978-0-521-57456-3</bdi>.</ref> başlatmaya sevk etti. Böylece Osmanlı İmparatorluğu, [[19. yüzyıl]] boyunca, özellikle bir dizi yeni devletin ortaya çıktığı [[Balkanlar|Balkanlarda]] ciddi toprak kayıplarına uğramasına rağmen, çok daha güçlü ve örgütlü hâle gelebildi.<ref name=":5" /><ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=W59lswEACAAJ&dq=halil+inalc%C4%B1k&hl=tr&sa=X&redir_esc=y|başlık=Halil İnalcık'ın Merceğinden Osmanlı|erişimtarihi=15 Ocak 2023|tarih=2017|dil=Türkçe|yayıncı=Profil Kitap|ad=Halil|soyadı=İnalcık|isbn=978-975-996-926-4}}</ref> 1914'te [[Alman İmparatorluğu|Almanya]] ile ittifak kuran<ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://dergipark.org.tr/tr/pub/ausbf/issue/63111/809254|başlık=İttifaktan Savaşa: 2 Ağustos 1914 Tarihli Osmanlı-Alman İttifak Anlaşması ve Yansımaları|erişimtarihi=15 Ocak 2023|tarih=28 Haziran 2021|sayı=2|dil=Türkçe|sayfalar=475-492|çalışma=Ankara Üniversitesi SBF Dergisi|cilt=76|ad=Yavuz|soyadı=Özgüldür|issn=0378-2921|doi=}}</ref> ve [[İttifak Devletleri]]'nin yanında [[I. Dünya Savaşı]]'na katılan Osmanlılar, çatışma sırasında büyük ölçüde kendine hâkim olabilse de, özellikle [[Araplar|Arap]] topraklarındaki isyanlarla ve iç muhalefetle [[I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı cepheleri|mücadele etti]] ve savaştan büyük bir mağlubiyetle ayrıldı.<ref>Findley, Carter Vaughn (2010). ''Turkey, Islam, Nationalism and Modernity: A History, 1789–2007''. New Haven: Yale University Press. s. 200. ISBN <bdi>978-0-300-15260-9</bdi>.</ref><ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/birinci-dunya-savasi | başlık = BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI | erişimtarihi = 15 Ocak 2023 | dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | ad = Ercüment | soyadı = Kuran | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190923133147/https://islamansiklopedisi.org.tr/birinci-dunya-savasi | arşivtarihi = 23 Eylül 2019}}</ref> İmparatorluğun bu yenilgisi, [[I. Dünya Savaşı]]'nın ardından topraklarının bir kısmının [[İtilaf Devletleri]] tarafından işgaline, bölünmesine ve [[Birleşik Krallık]] ile [[Fransa]] arasında bölünmüş olan [[Orta Doğu]] topraklarının kaybına neden oldu.


[[Gaza]] ve [[cihat]] anlayışıyla sürekli genişleme eyleminde bulunan devletin hâkimiyeti altındaki topraklarda yaşayan halklar, zaman zaman toplu ya da yerel [[ayaklanma]]lar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır.<ref>Stone, Norman "Turkey in the Russian Mirror" pp.&nbsp;86–100 from ''Russia War, Peace and Diplomacy'' edited by Mark & Ljubica Erickson, Weidenfeld & Nicolson: London, 2004 {{ISBN|0-297-84913-1}}.</ref> Osmanlı İmparatorluğu'nun [[Siyaset|siyasi]] yapısında ve [[hukuk]] kurallarının oluşumunda [[İslam]] dininin belirleyici bir rol oynaması, devletin bir "[[İslam devleti]]", dolayısıyla da bir "[[Teokrasi|din devleti]]" olarak nitelendirilmesine neden olmuştur.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.academia.edu/4572439/Klasik_Donem_Osmanli_Devletinde_Din-Devlet_Iliskilerinin_Laiklik_Sekulerizm_Teokrasi_ve_Din_Devleti_Sistemleri_Kapsaminda_Incelenmesi | başlık = Klasik Dönem Osmanlı Devleti’nde Din-Devlet İlişkilerinin Laiklik, Sekülerizm, Teokrasi ve Din Devleti Sistemleri Kapsamında İncelenmesi | yayımcı = Ankara Barosu Dergisi | tarih = 2013 | ilk = Hande Seher | son = Demir | erişimtarihi = 25 Eylül 2013 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20130927232142/http://www.academia.edu/4572439/Klasik_Donem_Osmanli_Devletinde_Din-Devlet_Iliskilerinin_Laiklik_Sekulerizm_Teokrasi_ve_Din_Devleti_Sistemleri_Kapsaminda_Incelenmesi | arşivtarihi = 27 Eylül 2013 | ölüurl = hayır }}</ref>
1919–22 yılları arasındaki [[Türk Kurtuluş Savaşı]] zaferinin ardından [[Türkiye Büyük Millet Meclisi]], 1 Kasım 1922 tarihinde 623 yıllık [[Saltanatın kaldırılması|Osmanlı saltanatını kaldırdı]] ve 3 Mart 1924 tarihinde de, hem [[İslam]] [[İslam'da peygamberler ve elçiler|peygamber]]i [[Muhammed]]'in 632'deki ölümünden sonra oluşturulan ve yaklaşık 1292 yıldır süregelen [[Hilâfetin kaldırılması|hâlifelik makamını kaldırdı]], hem de [[Osmanlı Hanedanı]]'nın [[Türkiye]]'den sürgün edilmesi kararını aldı. Günümüzde hanedan ile soy bağı olanların bir kısmı [[Türkiye]]'de, bir kısmı ise yurt dışında farklı ülkelerde yaşamaktadır.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/35605.aspx|başlık=Sürüldüler ama bitmediler|erişimtarihi=7 Ağustos 2013|arşivtarihi=22 Nisan 2016|arşivurl=https://web.archive.org/web/20160422174145/http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/35605.aspx|tarih=10 Mart 2013|ölüurl=hayır|yayıncı=turkiyegazetesi}}</ref><ref>{{Web kaynağı|url=http://www.milliyet.com.tr/osmanli-hanedani-dort-kitada-yasiyor/guncel/haberdetay/15.07.2010/1263699/default.htm|başlık=Osmanlı Hanedanı dört kıtada yaşıyor|erişimtarihi=7 Ağustos 2013|arşivtarihi=5 Mart 2016|arşivurl=https://web.archive.org/web/20160305091421/http://www.milliyet.com.tr/osmanli-hanedani-dort-kitada-yasiyor/guncel/haberdetay/15.07.2010/1263699/default.htm|tarih=15 Temmuz 2010|ölüurl=hayır|yayıncı=milliyet}}</ref> [[İngilizler|İngiliz]] tarihçi [[Arnold Joseph Toynbee]] gibi bazı [[tarihçi]]ler, günümüzde varlığını sürdürmeye devam eden [[Türkiye|Türkiye Cumhuriyeti]]'nin, Osmanlı İmparatorluğu'nun tek ardıl devleti olarak sayılması gerektiğini savunurlar.<ref name="Osmanlı Devleti-3">{{Kitap kaynağı|başlık="The Ottoman State and It's Place in World History"|sayfa=18|sayfalar=|yayımcı=Brill Academic Publishers|yıl=1974|yazar=E. J. Brill}}</ref>

[[Dosya:Ottoman Empire Detailed.png|küçükresim|260x260pik|Osmanlı İmparatorluğu'nun 1593 yılındaki durumunu gösteren ayrıntılı bir [[harita]].]]
Osmanlı İmparatorluğu'nda eşcinsellik oldukça yaygın idi. Eşcinsellik Tanzimat dönemine kadar göreceli bir serbestti.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.cnnturk.com/yasam/diger/osmanlida-escinsellik|başlık=Osmanlı'da eşcinsellik - Sayfa 1|erişimtarihi=2022-12-31|dil=tr|çalışma=CNN TÜRK|arşivurl=https://web.archive.org/web/20221231172344/https://www.cnnturk.com/yasam/diger/osmanlida-escinsellik|arşivtarihi=31 Aralık 2022|ölüurl=hayır}}</ref>
Osmanlı İmparatorluğu dönemi; [[Osmanlı Hanedanı]]'nın<ref>{{Web kaynağı|url=https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_padi%C5%9Fahlar%C4%B1_listesi|başlık=Osmanlı padişahları listesi|erişimtarihi=22 Nisan 2014|arşivtarihi=1 Mayıs 2014|arşivurl=https://web.archive.org/web/20140501083746/http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_padi%C5%9Fahlar%C4%B1_listesi|ölüurl=hayır}}</ref> ve saray erkanının, [[Yunanlar|Rum]] kadınlarla ve [[Slavlar|Slav]] [[Hristiyanlık|Hristiyan]] halklardan ([[Sırplar]], [[Bulgarlar]], [[Ukraynalılar]] gibi) kadınlarla evlilik yapması,<ref>{{Web kaynağı|url=https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_padi%C5%9Fahlar%C4%B1n%C4%B1n_nik%C3%A2hlanmas%C4%B1|başlık=Osmanlı padişahlarının nikâhlanması|erişimtarihi=22 Nisan 2014|arşivtarihi=18 Ağustos 2014|arşivurl=https://web.archive.org/web/20140818145233/https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_padi%C5%9Fahlar%C4%B1n%C4%B1n_nik%C3%A2hlanmas%C4%B1|ölüurl=hayır}}</ref><ref name="OSMANLI HANEDAN EVLİLİKLERİ ÜZERİNE BAZI NOTLAR">{{dergi kaynağı|url=http://www.johschool.com/Makaleler/650231344_4.%20selim_parlaz.pdf|başlık=Osmanlı Hanedan Evlilikleri Üzerine Bazı Notlar|erişimtarihi=19 Nisan 2014|arşivtarihi=20 Nisan 2014|arşivurl=https://web.archive.org/web/20140420111543/http://www.johschool.com/Makaleler/650231344_4.%20selim_parlaz.pdf|eşyazarlar=Selim PARLAZ|ölüurl=hayır|sayı=XV|sayfalar=57-89|dergi=Tarih Okulu Dergisi (TOD)|yıl=2013}}</ref> [[iskân politikası]] sebebiyle [[Devşirme|devşirilen]] [[Hristiyanlık|Hristiyan]] çocukların [[Türk kültürü|Türk]]-[[İslam kültürü|İslam]] örf ve gelenekleri ile yetiştirilip [[yeniçeri]] ordusuna ve devlet kurumlarına alınması gibi nedenlerle,<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.dallog.net/kavramlar/devsirme.htm|başlık=Devşirme|erişimtarihi=22 Nisan 2014|arşivtarihi=4 Mart 2016|arşivurl=https://web.archive.org/web/20160304130321/http://www.dallog.net/kavramlar/devsirme.htm|ölüurl=}}</ref><ref>{{Web kaynağı|url=http://www.osmanlimedeniyeti.com/makaleler/askeri/devsirme-usulu-acemi-oglanlar.html|başlık=Osmanlı Müesseseleri, Teşkilatı ve Medeniyeti Tarihine Genel Bakış / Prof. Tayyib Gökbilgin|erişimtarihi=22 Nisan 2014|arşivtarihi=3 Mart 2016|arşivurl=https://web.archive.org/web/20160303231000/http://www.osmanlimedeniyeti.com/makaleler/askeri/devsirme-usulu-acemi-oglanlar.html|ölüurl=evet}}</ref><ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/devsirme | başlık = DEVŞİRME | erişimtarihi =15 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | arşivurl = https://web.archive.org/web/20200924044751/https://islamansiklopedisi.org.tr/devsirme | arşivtarihi = 24 Eylül 2020}}</ref> [[Türk tarihi]]nin [[Roma İmparatorluğu|Roma]]-[[Bizans İmparatorluğu|Doğu Roma]] tarihi ile kaynaştığı dönem olarak görülür.<ref>{{Web kaynağı|url=http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCsl%C3%BCman_Yunanlar|başlık=Arşivlenmiş kopya|erişimtarihi=6 Mayıs 2014|arşivtarihi=6 Mayıs 2014|arşivurl=https://web.archive.org/web/20140506214326/http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCsl%C3%BCman_Yunanlar|ölüurl=hayır}}</ref><ref>{{Web kaynağı|url=http://www.theottomans.org/turkce/sultanlar_harem/harem.asp|başlık=Arşivlenmiş kopya|erişimtarihi=6 Mayıs 2014|arşivtarihi=31 Ocak 2014|arşivurl=https://web.archive.org/web/20140131021604/http://www.theottomans.org/turkce/sultanlar_harem/harem.asp|ölüurl=evet}}</ref><ref>{{Web kaynağı|url=http://tr.wikipedia.org/wiki/Dev%C5%9Firme|başlık=Arşivlenmiş kopya|erişimtarihi=6 Mayıs 2014|arşivtarihi=6 Mayıs 2014|arşivurl=https://web.archive.org/web/20140506215304/http://tr.wikipedia.org/wiki/Dev%C5%9Firme|ölüurl=hayır}}</ref> Ayrıca, imparatorluğun [[Siyaset|siyasi]] yapısında ve [[hukuk]] kurallarının oluşumunda [[İslam]] dininin belirleyici bir rol oynaması, devletin bir "[[İslam devleti]]", dolayısıyla da bir "[[Teokrasi|din devleti]]" olarak nitelendirilmesine neden olmuştur.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.academia.edu/4572439/Klasik_Donem_Osmanli_Devletinde_Din-Devlet_Iliskilerinin_Laiklik_Sekulerizm_Teokrasi_ve_Din_Devleti_Sistemleri_Kapsaminda_Incelenmesi | başlık = Klasik Dönem Osmanlı Devleti’nde Din-Devlet İlişkilerinin Laiklik, Sekülerizm, Teokrasi ve Din Devleti Sistemleri Kapsamında İncelenmesi | yayımcı = Ankara Barosu Dergisi | tarih = 2013 | ilk = Hande Seher | son = Demir | erişimtarihi = 25 Eylül 2013 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20130927232142/http://www.academia.edu/4572439/Klasik_Donem_Osmanli_Devletinde_Din-Devlet_Iliskilerinin_Laiklik_Sekulerizm_Teokrasi_ve_Din_Devleti_Sistemleri_Kapsaminda_Incelenmesi | arşivtarihi = 27 Eylül 2013 | ölüurl = hayır }}</ref>

Osmanlı İmparatorluğu dönemi; [[Osmanlı Hanedanı]]'nın<ref>{{Web kaynağı |url=https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_padi%C5%9Fahlar%C4%B1_listesi |başlık=Osmanlı padişahları listesi |erişimtarihi=22 Nisan 2014 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20140501083746/http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_padi%C5%9Fahlar%C4%B1_listesi |arşivtarihi=1 Mayıs 2014 |ölüurl=hayır }}</ref> ve saray erkanının, [[Yunanlar|Rum]] kadınlarla ve [[Slavlar|Slav]] [[Hristiyanlık|Hristiyan]] halklardan ([[Sırplar]], [[Bulgarlar]], [[Ukraynalılar]] gibi) kadınlarla evlilik yapması,<ref>{{Web kaynağı |url=https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_padi%C5%9Fahlar%C4%B1n%C4%B1n_nik%C3%A2hlanmas%C4%B1 |başlık=Osmanlı padişahlarının nikâhlanması |erişimtarihi=22 Nisan 2014 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20140818145233/https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_padi%C5%9Fahlar%C4%B1n%C4%B1n_nik%C3%A2hlanmas%C4%B1 |arşivtarihi=18 Ağustos 2014 |ölüurl=hayır }}</ref><ref name="OSMANLI HANEDAN EVLİLİKLERİ ÜZERİNE BAZI NOTLAR">{{dergi kaynağı|eşyazarlar=Selim PARLAZ|dergi=Tarih Okulu Dergisi (TOD)|yıl=2013|sayı=XV|sayfalar=57-89|url=http://www.johschool.com/Makaleler/650231344_4.%20selim_parlaz.pdf|başlık=Osmanlı Hanedan Evlilikleri Üzerine Bazı Notlar|erişimtarihi=19 Nisan 2014|arşivurl=https://web.archive.org/web/20140420111543/http://www.johschool.com/Makaleler/650231344_4.%20selim_parlaz.pdf|arşivtarihi=20 Nisan 2014|ölüurl=hayır}}</ref> [[İskân politikası|iskan politikası]] sebebiyle [[Devşirme|devşirilen]] [[Hristiyanlık|Hristiyan]] çocukların Türk-İslam örf ve gelenekleri ile yetiştirilip [[yeniçeri]] ordusuna ve devlet kurumlarına alınmasıyla beraber,<ref name="MEB Ortaöğretim 10. Sınıf Tarih Kitabı">{{kitap kaynağı|yıl=2009|yayıncı=MEB|başlık=10. Sınıf Tarih Ders Kitabı|isbn=978-975-11-3213-0|sayfalar=30-55}}</ref><ref>{{Web kaynağı | başlık = Devşirme | url = http://www.dallog.net/kavramlar/devsirme.htm | erişimtarihi = 22 Nisan 2014 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20160304130321/http://www.dallog.net/kavramlar/devsirme.htm | arşivtarihi = 4 Mart 2016 | ölüurl = }}</ref><ref>{{Web kaynağı | başlık = Osmanlı Müesseseleri, Teşkilatı ve Medeniyeti Tarihine Genel Bakış / Prof. Tayyib Gökbilgin | url = http://www.osmanlimedeniyeti.com/makaleler/askeri/devsirme-usulu-acemi-oglanlar.html | arşivurl = https://web.archive.org/web/20160303231000/http://www.osmanlimedeniyeti.com/makaleler/askeri/devsirme-usulu-acemi-oglanlar.html | arşivtarihi = 3 Mart 2016 | erişimtarihi = 22 Nisan 2014 | ölüurl = evet }}</ref> [[Türk tarihi]]nin [[Roma İmparatorluğu|Roma]]-[[Doğu Roma]] tarihi ile kaynaştığı dönem olarak görülür.<ref>{{Web kaynağı | başlık = Neither Muslims nor Zimmis: The Gypsies (Roma) in the Ottoman State | url = http://liverpool.metapress.com/content/536k6834445568x8/fulltext.pdf | arşivengelli = evet }}{{Ölü bağlantı|date=Mart 2022 }}</ref><ref>{{Web kaynağı |url=http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCsl%C3%BCman_Yunanlar |başlık=Arşivlenmiş kopya |erişimtarihi=6 Mayıs 2014 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20140506214326/http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCsl%C3%BCman_Yunanlar |arşivtarihi=6 Mayıs 2014 |ölüurl=hayır }}</ref><ref>{{Web kaynağı |url=http://www.theottomans.org/turkce/sultanlar_harem/harem.asp |başlık=Arşivlenmiş kopya |erişimtarihi=6 Mayıs 2014 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20140131021604/http://www.theottomans.org/turkce/sultanlar_harem/harem.asp |arşivtarihi=31 Ocak 2014 |ölüurl=evet }}</ref><ref>{{Web kaynağı |url=http://tr.wikipedia.org/wiki/Dev%C5%9Firme |başlık=Arşivlenmiş kopya |erişimtarihi=6 Mayıs 2014 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20140506215304/http://tr.wikipedia.org/wiki/Dev%C5%9Firme |arşivtarihi=6 Mayıs 2014 |ölüurl=hayır }}</ref>

[[Arnold Joseph Toynbee]] gibi bazı [[tarihçi]]ler, [[Türkiye]]'nin Osmanlı Devleti'nin tek ardıl devleti sayılması gerektiğini savunurlar.<ref name="Osmanlı Devleti-3">{{Kitap kaynağı| yazar=E. J. Brill| başlık = "The Ottoman state and its place in world history" | yayımcı=Brill Academic Publishers| yıl=1974| sayfalar =s. 18}}</ref>

[[Türkiye Büyük Millet Meclisi]], 1 Kasım 1922 tarihinde 623 yıllık [[Saltanatın kaldırılması|Osmanlı saltanatını kaldırdı]] ve 3 Mart 1924 tarihinde de, hem [[İslam]] [[İslam'da peygamberler ve elçiler|peygamber]]i [[Muhammed]]'in 632'deki ölümünden sonra oluşturulan ve yaklaşık 1292 yıldır süregelen [[Hilâfetin kaldırılması|halifelik makamını kaldırdı]], hem de [[Osmanlı Hanedanı]]'nın [[Türkiye]]'den sürgün edilmesi kararını aldı. Günümüzde hanedan ile soy bağı olanların bir kısmı Türkiye'de, bir kısmı ise yurt dışında farklı ülkelerde yaşamaktadır.<ref>{{Web kaynağı | başlık = Sürüldüler ama bitmediler | url = http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/35605.aspx | yayıncı = turkiyegazetesi | erişimtarihi = 7 Ağustos 2013 | tarih = 10 Mart 2013 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20160422174145/http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/35605.aspx | arşivtarihi = 22 Nisan 2016 | ölüurl = hayır }}</ref><ref>{{Web kaynağı | başlık = Osmanlı Hanedanı dört kıtada yaşıyor | url = http://www.milliyet.com.tr/osmanli-hanedani-dort-kitada-yasiyor/guncel/haberdetay/15.07.2010/1263699/default.htm | yayıncı = milliyet | erişimtarihi = 7 Ağustos 2013 | tarih = 15 Temmuz 2010 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20160305091421/http://www.milliyet.com.tr/osmanli-hanedani-dort-kitada-yasiyor/guncel/haberdetay/15.07.2010/1263699/default.htm | arşivtarihi = 5 Mart 2016 | ölüurl = hayır }}</ref>


== İsim ==
== İsim ==
{{ana|Osmanlı İmparatorluğu'nun isimleri}}
{{ana|Osmanlı İmparatorluğu'nun isimleri}}
Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan [[Osman Gazi]] zamanında [[Anadolu]]'da yer alan tüm beyliklerde iktidarın babadan oğula geçtiği [[Ataerkillik|ataerkil]] bir yönetim biçimi hâkimdi. Bu tip yönetim anlayışını benimseyen beylikler de ülke ve halk tabakasını hanedanın kurucusunun mirası şeklinde kabul görmekte ve beylikler, hanedanın kurucusunun ismini almaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu da hanedanın kurucusu olan Osman'ın ismini aldı ve ''Osmanlı Devleti'' şeklinde anıldı.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Soygüzel|ad1=Hasan|editör1-soyadı=Ayla|editör1-ad=Elif|başlık=Metodoloji: Bilinmezlik Mağarasının Haritası|yayıncı=Hayy Kitap|yer=İstanbul|sayfa=36|basım=2}}</ref> Osman ismi, [[Arapça]] '''عثمان''' (Othman) kelimesinin Türkçe formudur. Bazı kimselere göre hanedan, ismini "Ataman" ([[İngilizce|İngilizcede]] ''Ottoman'') sözcüğünden almıştır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan [[Osman Gazi]] zamanında [[Anadolu]]'da yer alan tüm beyliklerde iktidarın babadan oğula geçtiği [[Ataerkillik|ataerkil]] bir yönetim biçimi hakimdi. Bu tip yönetim anlayışını benimseyen beylikler de ülke ve halk tabakasını hanedanın kurucusunun mirası şeklinde kabul görmekte ve beylikler, hanedanın kurucusunun ismini almaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu da hanedanın kurucusu olan Osman'ın ismini aldı ve ''Osmanlı Devleti'' şeklinde anıldı.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Soygüzel|ad1=Hasan|editör1-soyadı=Ayla|editör1-ad=Elif|başlık=Metodoloji: Bilinmezlik Mağarasının Haritası|yayıncı=Hayy Kitap|yer=İstanbul|sayfa=36|basım=2}}</ref> Osman'ın ismi, [[Arapça]] عثمان (Othman) kelimesinin Türkçe formudur. Bazı kimselere göre hanedanın ismi "Ataman" (İngilizcede ''Ottoman'') adından aldığı söylenir.


[[Devlet]], [[Osmanlı Türkçesi]]nde "imparatorluk", günümüz [[Türkçe]]sinde "yüce devlet" anlamına gelen ''Devlet-i Aliyye'' ({{Dil|ota|دولت عليه}}) ve devleti yöneten hanedanı belirtmek için "Osmanlı Hanedanı" anlamına gelen ''Hanedan-ı Âl-i Osman'' isimlerini kullandı. [[Tanzimat Fermanı]] ilanının sonrasında ise, ismin sonuna eklenen ''O<u>s</u>mānīye'' ({{Dil|ota|عثمانیه}}) kelimesiyle beraber "Yüce Osmanlı Devleti" anlamına gelen ''Devlet-i Alīyye-i ʿO<u>s</u>mānīye'' ({{Dil|ota|دولت عليه عثمانیه}}) olarak isimlendirildi.<ref name="Osmanlı Devleti-1">{{Kitap kaynağı|başlık=Osmanlı askerlik literatürü tarihi|sayfalar=741|yayımcı=[[İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi]]|yıl=2004|yazar=Ekmeleddin İhsanoğlu}}</ref><ref name="twareekh.com">{{Web kaynağı | url = http://www.twareekh.com/images/upload/aboutus/ottmani10liras1334F-.jpg | başlık = Ottoman banknote with Arabic script | erişimtarihi = 26 Ağustos 2010 | dil = İngilizce | arşivengelli = evet | arşivurl = https://web.archive.org/web/20170703050604/http://www.twareekh.com/images/upload/aboutus/ottmani10liras1334F-.jpg | arşivtarihi = 3 Temmuz 2017 | ölüurl = }}</ref> Bu isim, 19. yüzyılın Türkçe belgelerinde de geçmektedir.<ref>{{web kaynağı|yazar1=[http://www.haberturk.com/htyazar/murat-bardakci Murat Bardakçı]|başlık=Bilen bilmeyen herkes konuşuyor! Osmanlı Devleti’nin resmî adı ‘DEVLET-İ ALİYYE’dir|url=http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/1031863-bilen-bilmeyen-herkes-konusuyor-osmanli-devletinin-resmi-adi-devlet-i-aliyyedir|yayıncı=Haberturk.com|arşivURL=https://web.archive.org/web/20210226194437/https://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/1031863-bilen-bilmeyen-herkes-konusuyor-osmanli-devletinin-resmi-adi-devlet-i-aliyyedir|arşivtarihi=26 Şubat 2021|tarih=18 Ocak 2015|erişimtarihi=22 Mart 2021|ölüurl=hayır}}</ref> [[Türkçe#Latin asıllı Türk alfabesi|Cumhuriyet sonrasında kullanılan Türkçe]]de ise ''Osmanlı İmparatorluğu'' ya da ''Osmanlı Devleti'' isimleri kullanıldı.
Devlet, [[Osmanlı Türkçesi]]nde "imparatorluk", günümüz [[Türkçe]]sinde "yüce devlet" anlamına gelen ''Devlet-i Aliyye'' ({{Dil|ota|دولت عليه}}) ve devleti yöneten hanedanı belirtmek için "Osmanlı Hanedanı" anlamına gelen ''Hanedan-ı Âl-i Osman'' isimlerini kullandı. [[Tanzimat Fermanı]] ilanının sonrasında ise ismin sonuna eklenen ''O<u>s</u>mānīye'' ({{Dil|ota|عثمانیه}}) kelimesiyle beraber "Yüce Osmanlı Devleti" anlamına gelen ''Devlet-i Alīyye-i ʿO<u>s</u>mānīye'' ({{Dil|ota|دولت عليه عثمانیه}})<ref name="Osmanlı Devleti-1"/><ref name="twareekh.com">{{Web kaynağı | url = http://www.twareekh.com/images/upload/aboutus/ottmani10liras1334F-.jpg | başlık = Ottoman banknote with Arabic script | erişimtarihi = 26 Ağustos 2010 | dil = İngilizce | arşivengelli = evet | arşivurl = https://web.archive.org/web/20170703050604/http://www.twareekh.com/images/upload/aboutus/ottmani10liras1334F-.jpg | arşivtarihi = 3 Temmuz 2017 | ölüurl = }}</ref> olarak isimlendirildi. Bu isimlendirme, 19. yüzyılın Türkçe belgelerinde de geçmektedir.<ref>{{web kaynağı|yazar1=[http://www.haberturk.com/htyazar/murat-bardakci Murat Bardakçı]|başlık=Bilen bilmeyen herkes konuşuyor! Osmanlı Devleti’nin resmî adı ‘DEVLET-İ ALİYYE’dir|url=http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/1031863-bilen-bilmeyen-herkes-konusuyor-osmanli-devletinin-resmi-adi-devlet-i-aliyyedir|yayıncı=Haberturk.com|arşivURL=https://web.archive.org/web/20210226194437/https://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/1031863-bilen-bilmeyen-herkes-konusuyor-osmanli-devletinin-resmi-adi-devlet-i-aliyyedir|arşivtarihi=26 Şubat 2021|tarih=18 Ocak 2015|erişimtarihi=22 Mart 2021|ölüurl=hayır}}</ref> [[Türkçe#Latin asıllı Türk alfabesi|Cumhuriyet sonrasında kullanılan Türkçe]]de ise ''Osmanlı İmparatorluğu'' ya da ''Osmanlı Devleti'' isimleri de kullanıldı.


19. yüzyıldan önceki bazı İngilizce kaynaklarda ''Turkey'',<ref>{{kitap kaynağı |son=Soucek |ilk=Svat |başlık=Ottoman Maritime Wars, 1416-1700 |yayımcı=The Isis Press |yer=İstanbul |tarih=2015 |isbn=978-975-428-554-3 |sayfa=8 | dil=İngilizce |alıntı=The scholarly community specializing in Ottoman studies has of late virtually banned the use of "Turkey", "Turks", and "Turkish" from acceptable vocabulary, declaring "Ottoman" and its expanded use mandatory and permitting its "Turkish" rival only in linguistic and philological contexts.}}</ref> ''Turkish Empire''<ref name="Hamish">{{kitap kaynağı|url=https://books.google.com/?id=Jb4DCgAAQBAJ&dq=The+Oxford+Handbook+of+Early+Modern+European+History,+1350-1750:+Volume+II|başlık=The Oxford Handbook of Early Modern European History, 1350-1750: Volume II|yazar=Hamish Scott|yıl=2015|sayfa=612|isbn=9780191020001}}"The Ottoman Empire-also known in Europe as the Turkish Empire"</ref> ve ''Ottoman Turkey''<ref name="Lewis1988">{{kitap kaynağı|url=https://books.google.com/books?id=aUJNAAAAYAAJ|başlık=Everyday Life in Ottoman Turkey|yazar=Raphaela Lewis|yayımcı=Dorset Press|yıl=1988|isbn=978-0-88029-175-0|erişimtarihi=22 Mart 2021|arşivurl=https://web.archive.org/web/20170328140538/https://books.google.com/books?id=aUJNAAAAYAAJ|arşivtarihi=28 Mart 2017|ölüurl=hayır}}</ref><ref name="Goodwin1977">{{kitap kaynağı|url=https://books.google.com/books?id=WBvcheAv62wC|başlık=Ottoman Turkey|yazar=Godfrey Goodwin|yayımcı=Scorpion Publications|yıl=1977|erişimtarihi=22 Mart 2021|arşivurl=https://web.archive.org/web/20170328141729/https://books.google.com/books?id=WBvcheAv62wC|arşivtarihi=28 Mart 2017|ölüurl=hayır}}</ref> şeklindeki kullanımlara da rastlanır. [[Batı Avrupa]]'da ise, ''Osmanlı İmparatorluğu'' ({{Dil|en|Ottoman Empire}}) ve ''Türkiye'' ({{Dil|en|Turkey}}) olmak üzere iki isim birbirinin yerine kullanıldı. "Türkiye" adı, hem resmî hem de resmî olmayan ortamlarda gitgide daha çok yaygınlaştı. Bu ikilem, [[Ankara]] merkezli yeni kurulan Türk hükûmetinin [[Türkiye]]'yi ülkenin resmî adı olarak seçtiği 1920–1923 yıllarında sona erdi. Günümüzde bazı [[tarihçi]]ler, imparatorluğun çok uluslu karakterinden dolayı, Osmanlı'dan bahsederken ''Türkiye'', ''Türkler'' ve ''Türk'' terimlerini kullanmazlar.<ref name=":0">{{kitap kaynağı |son=Soucek |ilk=Svat |başlık=Ottoman Maritime Wars, 1416-1700 |yayımcı=The Isis Press |yer=İstanbul |tarih=2015 |isbn=978-975-428-554-3 |sayfa=8 |alıntı=The scholarly community specializing in Ottoman studies has of late virtually banned the use of "Turkey", "Turks", and "Turkish" from acceptable vocabulary, declaring "Ottoman" and its expanded use mandatory and permitting its "Turkish" rival only in linguistic and philological contexts.}}</ref>
19. yüzyıldan önceki İngilizce kaynaklarda ''Turkey'',<ref>{{kitap kaynağı |son=Soucek |ilk=Svat |başlık=Ottoman Maritime Wars, 1416-1700 |yayımcı=The Isis Press |yer=İstanbul |tarih=2015 |isbn=978-975-428-554-3 |sayfa=8 | dil=İngilizce |alıntı=The scholarly community specializing in Ottoman studies has of late virtually banned the use of "Turkey", "Turks", and "Turkish" from acceptable vocabulary, declaring "Ottoman" and its expanded use mandatory and permitting its "Turkish" rival only in linguistic and philological contexts.}}</ref> ''Turkish Empire''<ref name="Hamish">{{kitap kaynağı|url=https://books.google.com/?id=Jb4DCgAAQBAJ&dq=The+Oxford+Handbook+of+Early+Modern+European+History,+1350-1750:+Volume+II|başlık=The Oxford Handbook of Early Modern European History, 1350-1750: Volume II|yazar=Hamish Scott|yıl=2015|sayfa=612|isbn=9780191020001}}"The Ottoman Empire-also known in Europe as the Turkish Empire"</ref> ve ''Ottoman Turkey''<ref name="Lewis1988">{{kitap kaynağı|url=https://books.google.com/books?id=aUJNAAAAYAAJ|başlık=Everyday Life in Ottoman Turkey|yazar=Raphaela Lewis|yayımcı=Dorset Press|yıl=1988|isbn=978-0-88029-175-0|erişimtarihi=22 Mart 2021|arşivurl=https://web.archive.org/web/20170328140538/https://books.google.com/books?id=aUJNAAAAYAAJ|arşivtarihi=28 Mart 2017|ölüurl=hayır}}</ref><ref name="Goodwin1977">{{kitap kaynağı|url=https://books.google.com/books?id=WBvcheAv62wC|başlık=Ottoman Turkey|yazar=Godfrey Goodwin|yayımcı=Scorpion Publications|yıl=1977|erişimtarihi=22 Mart 2021|arşivurl=https://web.archive.org/web/20170328141729/https://books.google.com/books?id=WBvcheAv62wC|arşivtarihi=28 Mart 2017|ölüurl=hayır}}</ref> şeklindeki kullanımlara da rastlanır.


[[Batı Avrupa]]'da ise, ''Osmanlı İmparatorluğu'' ({{Dil|en|Ottoman Empire}}) ve ''Türkiye'' ({{Dil|en|Turkey}}) olmak üzere iki isim birbirinin yerine kullanıldı. "Türkiye" adı, hem resmî hem de resmî olmayan ortamlarda gitgide daha çok yaygınlaştı. Bu ikilem, [[Ankara]] merkezli yeni kurulan Türk hükûmetinin Türkiye'yi ülkenin resmî adı olarak seçtiği 1920-1923 yıllarında sona erdi. Günümüzde bazı [[tarihçi]]ler, imparatorluğun çok uluslu karakterinden dolayı, Osmanlı'dan bahsederken ''Türkiye'', ''Türkler'' ve ''Türk'' terimlerini kullanmazlar.<ref name=":0">{{kitap kaynağı |son=Soucek |ilk=Svat |başlık=Ottoman Maritime Wars, 1416-1700 |yayımcı=The Isis Press |yer=İstanbul |tarih=2015 |isbn=978-975-428-554-3 |sayfa=8 |alıntı=The scholarly community specializing in Ottoman studies has of late virtually banned the use of "Turkey", "Turks", and "Turkish" from acceptable vocabulary, declaring "Ottoman" and its expanded use mandatory and permitting its "Turkish" rival only in linguistic and philological contexts.}}</ref>
Günümüzde modern [[Türkiye]] için ''Turkey'' sözcüğünün kullanımının yaygın olmasının yanı sıra, ''Republic of Turkey'' sözcüğünün kullanımıyla, Osmanlı İmparatorluğu dönemi ile [[Türkiye'de cumhuriyetin ilanı|Cumhuriyet]] dönemi birbirinden ayrılır.

Günümüzde modern Türkiye için de ''Turkey'' kullanımının yaygın olmasının yanı sıra ''Republic of Turkey'' kullanımıyla, Osmanlı İmparatorluğu dönemi (''Ottoman Turkey'') ile Cumhuriyet dönemi birbirinden ayrılır.


== Kayı boyu ve Osmanlı ailesi ==
== Kayı boyu ve Osmanlı ailesi ==
188. satır: 204. satır:
| direction = vertical
| direction = vertical
| header =
| header =
| width = 257
| width = 210


| image1 = KAYI BOYU DAMGASI.svg
| image1 = KAYI BOYU DAMGASI.svg
195. satır: 211. satır:
| image2 = Kayi.svg
| image2 = Kayi.svg
| alt2 =
| alt2 =
| caption2 = {{ortala|[[Kayı boyu]] tamgaları}}
| caption2 = Kayı boyu damgaları
}}
}}
Genel görüşe göre [[Osmanlı Hanedanı|Osmanlı ailesinin]], [[Oğuzlar]]ın [[Bozoklar|Bozok]] kolunun [[Gün Han]] soyuna mensup olan [[Kayı boyu]]ndan geldiği kabul edilmektedir.<ref name="İHUa">{{Harvnb|Uzunçarşılı|1998|s=93}}</ref><ref name="AŞ">{{Harvnb|Şimşirgil|2015|s=17}}</ref> Osmanlıların etnik kökenleri hakkında bilgi veren ilk dönem Osmanlı kronikleri, genel anlamda aynı görüşü paylaşmaktadırlar.<ref name="KEBİKEÇ">{{dergi kaynağı|ad1=Acun|soyadı1=Fatma|başlık=İlk Osmanlılara Dair|dergi=Kebikeç|tarih=2000|sayı=10|sayfa=s. 60-61}}</ref> İlk dönem kroniklerinde verilen bilgiler, [[Oğuz Kağan Destanı]] ile aynıdır. Destana göre [[Oğuz Han]]'ın [[Gün Han]], [[Ay Han]], [[Yıldız Han (mitoloji)|Yıldız Han]], [[Gök Han]], [[Dağ Han]], [[Deniz Han]] olmak üzere altı oğlundan ilk doğan üç tanesi (Gün Han, Ay Han, Yıldız Han) Oğuz boylarının sağ kolunu, diğer üçü ise sol kolunu oluşturuyorlardı.<ref name="İHUa"/> [[Oğuz Han]]'ın her bir oğlunun dört boyu mevcuttu. Oğuz boyları ise toplamda yirmi dört boydan meydana gelmekteydi.<ref group="dn">[[Kâşgarlı Mahmud]], ''[[Dîvânü Lugati't-Türk]]'' adlı eserinde Oğuzların 22 boyunu listelese de toplamda 24 boy olduğunu belirtmiştir. Kaşgarlı, Divân'ın üçüncü cildinde "''Türkmenler aslında 24 kabiledir''" cümlesiyle<sup>(Kaşgarlı, I, 1992)</sup> konargöçer Türkmen olan [[Halaçlar|Halaç]] ve Karlık boylarını Oğuzlardan ayrı saymıştır.

Genel görüş, [[Osmanlı Hanedanı|Osmanlı ailesinin]] [[Oğuzlar]]ın [[Bozoklar|Bozok]] kolunun [[Gün Han]] soyuna mensup olan [[Kayı boyu]]ndan geldiğini kabul etmektedir.<ref name="İHUa">{{Harvnb|Uzunçarşılı|1998|s=93}}</ref><ref name="AŞ">{{Harvnb|Şimşirgil|2015|s=17}}</ref><ref name="KEBİKEÇ" /> Osmanlıların etnik kökenleri hakkında bilgi veren ilk dönem Osmanlı kronikleri, genel anlamda aynı görüşü paylaşmaktadırlar.<ref name="KEBİKEÇ">{{dergi kaynağı|ad1=Acun|soyadı1=Fatma|başlık=İlk Osmanlılara Dair|dergi=Kebikeç|tarih=2000|sayı=10|sayfa=s. 60-61}}</ref> İlk dönem kroniklerinde verilen bilgiler, [[Oğuz Kağan Destanı]] ile aynıdır. Destana göre [[Oğuz Han]]'ın [[Gün Han]], [[Ay Han]], [[Yıldız Han (mitoloji)|Yıldız Han]], [[Gök Han]], [[Dağ Han]], [[Deniz Han]] olmak üzere altı oğlundan ilk doğan üç tanesi (Gün Han, Ay Han, Yıldız Han) Oğuz boylarının sağ kolunu, diğer üçü ise sol kolunu oluşturuyorlardı.<ref name="İHUa"/> [[Oğuz Han]]'ın her bir oğlunun dört boyu mevcuttu. Oğuz boyları ise toplam yirmi dört boydan meydana gelmekteydi.<ref group="dn">[[Kâşgarlı Mahmud]], ''[[Dîvânü Lugati't-Türk]]'' adlı eserinde Oğuzların 22 boyunu listelese de toplamda 24 boy olduğunu belirtmiştir. Kaşgarlı, Divân'ın üçüncü cildinde "''Türkmenler aslında 24 kabiledir''" cümlesiyle<sup>(Kaşgarlı, I, 1992)</sup> konargöçer Türkmen olan [[Halaçlar|Halaç]] ve Karlık boylarını Oğuzlardan ayrı saymıştır.


Bknz:
Bknz:


* {{web kaynağı|url=http://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/1244-published.pdf|başlık=Türkmen Boylarının Geçmişi, Yayılışı, Bugünkü Durumu ve Geleceği|arşivtarihi=28 Mart 2017|arşivURL=https://web.archive.org/web/20170712204541/http://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/1244-published.pdf|soyadı1=Ataniyazov|ad1=Soltanğa}}
* {{web kaynağı|url=http://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/1244-published.pdf|başlık=Türkmen Boylarının Geçmişi, Yayılışı, Bugünkü Durumu ve Geleceği|arşivtarihi=28 Mart 2017|arşivURL=https://web.archive.org/web/20170712204541/http://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/1244-published.pdf|soyadı1=Ataniyazov|ad1=Soltanğa}}
</ref> Oğuz'un altı oğlunun oluşturduğu bu boyların Gün, Ay ve Yıldız kollarına [[Bozoklar]] (ya da Bozoklu); Gök, Dağ ve Deniz kollarına ise [[Üçoklar]] (ya da Üçoklu) denmekteydi. Orduda ve ''[[şölen]]'' adı verilen ziyafetlerde Bozoklar, Han'ın sağ tarafında; Üçoklar ise sol tarafında yer alırlardı.<ref name="İHUa" /> Bozoklar'da en başta Gün Han'a mensup olan boylar, Üçoklar'da ise Gök Han'a ait boylar gelirlerdi.<ref name="İHUa"/><ref name="İHUb" /> En başta yer alan Gün Han'ın, derecelerine göre sırasıyla [[Kayı boyu|Kayı]], [[Bayat boyu|Bayat]], [[Alkaevli boyu|Alkaevli]] ve [[Karaevli boyu|Karaevli]] adlı dört boyu gelirdi.<ref name="İHUb">{{Harvnb|Uzunçarşılı|1998|s=94}}</ref>
</ref> Oğuz Han'ın altı çocuğunun oluşturduğu bu boyların Gün, Ay ve Yıldız kollarına [[Bozoklar]] (ya da Bozoklu); Gök, Dağ ve Deniz kollarına ise [[Üçoklar]] (ya da Üçoklu) denmekteydi.<ref name="İHUa"/> Orduda ve ''şölen'' adı verilen ziyafetlerde Bozoklar Han'ın sağ tarafında, Üçoklar ise sol tarafında yer alırlardı. Bozoklar'da en başta Gün Han'a mensup olan boylar, Üçoklar'da ise Gök Han'a ait boylar gelirlerdi.<ref name="İHUa"/> En başta yer alan Gün Han'ın derecelerine göre sırasıyla Kayı, [[Bayat boyu|Bayat]], [[Alkaevli boyu|Alkaevli]] ve [[Karaevli boyu|Karaevli]] adlı dört boyu gelirdi.<ref name="İHUb">{{Harvnb|Uzunçarşılı|1998|s=94}}</ref>


''Kayı'', kelime anlamı olarak "muhkem, kuvvet ve kudret sahibi" demektir. Damgaları [[Dosya:kayi.svg|35px]] ya da [[Dosya:KAYI BOYU DAMGASI.svg|35px]] şeklinde olup, bunlar "iki ok arası bir yaylı ok"u temsil etmektedir.<ref name="İHUb" /><ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Sümer|ad1=Faruk|başlık=Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri - Boy Teşkilatı - Destanları|yayıncı=Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı|yer=İstanbul|isbn=978-9754-982-36-7|sayfa=212-213}}</ref>
''Kayı'', kelime anlamı olarak "muhkem, kuvvet ve kudret sahibi" demektir. Damgaları [[Dosya:kayi.svg|35px]] ya da [[Dosya:KAYI BOYU DAMGASI.svg|35px]] şeklinde olup, bunlar "iki ok arası bir yaylı ok"u temsil etmektedir.<ref name="İHUb" /><ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Sümer|ad1=Faruk|başlık=Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri - Boy Teşkilatı - Destanları|yayıncı=Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı|yer=İstanbul|isbn=978-9754-982-36-7|sayfa=212-213}}</ref>


Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşu hakkındaki bilgilerin büyük çoğunluğu, geç 15. yüzyıl ve erken 16. yüzyılda yazılmış Türkçe eserlere dayanmaktadır.<ref name="KEBİKEÇ" /> Türk şair [[Ahmedî]]'nin ''[[İskendernâme (Ahmedî)|İskendernâme]]'' isimli eseri, bu konuda yazılan ilk Osmanlı kaynağı olarak kabul edilmektedir.<ref name="KEBİKEÇ" /> Yazıcızâde Ali'nin ''[[Tevârih-i Âl-i Selçuk]]'' isimli eserinde de Osmanlıların Kayı boyundan geldiği kabul edilmektedir.<ref name="KEBİKEÇ" /> Ahmedî'nin ''İskendernâme'' isimli eserinin ''Âğâz-ı Dâsitân'' adlı bölümünde, [[Ertuğrul Gazi]]'nin Oğuzlardan Gök Han'ın soyundan geldiği yazmaktadır.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=asf|editör1-soyadı=Ünver|editör1-ad=İsmail|başlık=İskender-Nâme|tarih=1983|yayıncı=Türk Dil Kurumu Yayınları|yer=Ankara|sayfa=65}}</ref> Osmanlı tarihçisi [[Enverî (tarihçi)|Enverî]], Osmanlıların Oğuz soyundan geldiğinden bahsederek Kayıların soyunu [[Nuh|Nuh Peygamber]]'e kadar götürmüştür.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=[[Enverî (tarihçi)|Enverî]]|editör1-soyadı=Öztürk|editör1-ad=Necdet|başlık=Düstûrnâme-i Enverî|tarih=2012|yayıncı=Çamlıca|yer=İstanbul|sayfalar=3-20}}</ref> 15. yüzyıl Osmanlı tarihçilerinden [[Şükrullâh]] ise ''[[Behcetü't Tevârîh]]'' adlı eserinde, Kayıları ''"[[Nuh]], [[Yafes]], Kayı Han, [[Kara Han]], [[Oğuz Han]], Gök Alp, Kızıl Buğa, [[Kaya Alp]], [[Süleyman Şah]], [[Ertuğrul Gazi|Ertuğrul]], [[Osman Gazi|Osman]], [[Orhan]], [[I. Murad|Murad]], [[I. Bayezid|Bayezid]], [[II. Murad|Murad]] ve [[II. Mehmed|Mehmed]]"'' olarak sıralamıştır.<ref>Kaynakta bu isimler dağınık bir şekildedir. Bunları toplayan [[Nihal Atsız]]'dır: {{kitap kaynağı|soyadı1=[[Şükrullâh]]|editör1-soyadı=Almaz|editör1-ad=Hasan|başlık=Behcetü’t Tevârîh|tarih=2010|yayıncı=Mostar|yer=İstanbul|sayfa=306}}</ref> [[II. Mehmed|Fatih Sultan Mehmed]] devrinde (1451–1481) yaşayan Osmanlı tarihçisi [[Âşıkpaşazâde]] ise, Osmanlıların tarihini anlattığı ''[[Tevârîh-i Âl-i Osman]]'' isimli eserinde, Şükrullâh gibi Osmanlıları Nuh'a kadar götürmüştür; ancak Şükrullâh'tan daha fazla isme yer vermiştir.<ref>{{kitap kaynağı|editör1-soyadı=Yavuz|editör1-ad=Kemal|editör2-soyadı=Saraç|editör2-ad=M. A. Yekta|başlık=Tevarih-İ Alî Osman|tarih=2014|yayıncı=Gökkubbe|yer=İstanbul|sayfa=273}}</ref> Bunların dışında [[İbn-i Kemal]],<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=İbn-i Kemal|editör1-soyadı=Turan|editör1-ad=Şerafettin|başlık=Tevarih-İ Alî Osman|yıl=1991|yayıncı=Türk Tarih Kurumu Basımevi|yer=Ankara|sayfa=44-45}}</ref> [[Naîmâ]],<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Nâimâ Mustafa Efendi|editör1-soyadı=Danışman|editör1-ad=Zuhuri|başlık=Nâimâ Tarihî|tarih=1967|yayıncı=Zuhuri Danışman Yay.|yer=İstanbul|sayfa=22}}</ref> Mahmûd el-Bayâtî,<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Hasan bin Mahmud Bayati|başlık=Câm-ı Cem Ayîn|editör1-ad=Alî|editör1-soyadı=Emîrî|yıl=1331|yayıncı=Dersâdet Matbuası}}; eserin içerisinde şecere sırasıyla anlatılmaktadır</ref> [[Oruç Bey]],<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Oruç Beğ|editör1-soyadı=Öztürk|editör1-ad=Necdet|başlık=Oruç Beğ Tarihi|tarih=2014|yayıncı=Bilge Kültür Sanat|yer=İstanbul}}</ref> [[Neşrî]],<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Mevlânâ Mehmed Neşrî|editör1-soyadı=Öztürk|editör1-ad=Necdet|başlık=Cihannümâ (Osmanlı Tarihi 1288-1485)|tarih=2013|yayıncı=Bilge Kültür Sanat Yay.|yer=İstanbul|sayfa=7-8}}</ref> [[Kâtip Çelebi]]<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1= Çelebi|ad1=Kâtip|başlık=Fezleketü akvâli’l-Ahyâr fî’İlmi’t-Târîh v’l-Ahbâr|yıl=2009|yayıncı=Türk Tarih Kurumu|yer=Ankara}}</ref> ve [[Mustafa Nuri Paşa (1890 yılında ölen)|Mustafa Nuri Paşa]]<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Mustafa Nuri Paşa|editör1-soyadı=Kurt|editör1-ad=Yılmaz|başlık=[[Netayicü'l vukuat]]|tarih=2014|yayıncı=Türk Tarih Kurumu|yer=Ankara}}</ref> gibi bazı kronik yazarların kaynaklarında da bu silsileler hemen hemen benzerdir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşu hakkındaki bilgilerin büyük çoğunluğu, geç 15. yüzyıl ve erken 16. yüzyılda yazılmış Türkçe eserlere dayanmaktadır.<ref name="KEBİKEÇ" /> Türk şair [[Ahmedî]]'nin ''[[İskendernâme (Ahmedî)|İskendernâme]]'' isimli eseri, bu konuda yazılan ilk Osmanlı kaynağı olarak kabul edilmektedir.<ref name="KEBİKEÇ" /> Yazıcızâde Ali'nin ''[[Tevârih-i Âl-i Selçuk]]'' isimli eserinde de Osmanlılar'ın Kayı boyundan geldiği kabul edilmektedir.<ref name="KEBİKEÇ" /> Ahmedî'nin ''İskendernâme'' isimli eserinin ''Âğâz-ı Dâsitân'' bölümünde, [[Ertuğrul Gazi]]'nin Oğuzlardan Gök Han'ın soyundan geldiği yazmaktadır.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=asf|editör1-soyadı=Ünver|editör1-ad=İsmail|başlık=İskender-Nâme|tarih=1983|yayıncı=Türk Dil Kurumu Yayınları|yer=Ankara|sayfa=65}}</ref> Osmanlı tarihçisi [[Enverî (tarihçi)|Enverî]] ise, Osmanlıların Oğuz soyundan geldiğinden bahsederek Kayıların soyunu [[Nuh]]'a kadar götürdüğünü söylemiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=[[Enverî (tarihçi)|Enverî]]|editör1-soyadı=Öztürk|editör1-ad=Necdet|başlık=Düstûrnâme-i Enverî|tarih=2012|yayıncı=Çamlıca|yer=İstanbul|sayfalar=3-20}}</ref> 15. yüzyıl Osmanlı tarihçilerinden [[Şükrullâh]] ise ''[[Behcetü't Tevârîh]]'' isimli eserinde, Kayıları ''Nuh, [[Yafes]], Kayı Han, [[Kara Han]], Oğuz Han, Gök Alp, Kızıl Buğa, [[Kaya Alp]], [[Süleyman Şah]], Ertuğrul, [[Osman Gazi|Osman]], [[Orhan]], [[I. Murad|Murad]], [[I. Bayezid|Bayezid]], [[II. Murad|Murad]] ve [[II. Mehmed|Mehmed]]'' olarak sıralamıştır.<ref>Kaynakta bu isimler dağınık bir şekildedir. Bunları toplayan [[Nihal Atsız]]'dır: {{kitap kaynağı|soyadı1=[[Şükrullâh]]|editör1-soyadı=Almaz|editör1-ad=Hasan|başlık=Behcetü’t Tevârîh|tarih=2010|yayıncı=Mostar|yer=İstanbul|sayfa=306}}</ref> II. Mehmed devrinde yaşayan Osmanlı tarihçisi [[Âşıkpaşazâde]] ise, Osmanlıların tarihini anlattığı ''[[Tevârîh-i Âl-i Osman]]'' isimli eserinde, Şükrullâh gibi Osmanlıları Nuh'a kadar götürmüştür. Ancak Şükrullâh'tan daha fazla isme yer vermiştir.<ref>{{kitap kaynağı|editör1-soyadı=Yavuz|editör1-ad=Kemal|editör2-soyadı=Saraç|editör2-ad=M. A. Yekta|başlık=Tevarih-İ Alî Osman|tarih=2014|yayıncı=Gökkubbe|yer=İstanbul|sayfa=273}}</ref> Bunların dışında [[İbn-i Kemal]]<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=İbn-i Kemal|editör1-soyadı=Turan|editör1-ad=Şerafettin|başlık=Tevarih-İ Alî Osman|yıl=1991|yayıncı=Türk Tarih Kurumu Basımevi|yer=Ankara|sayfa=44-45}}</ref>, [[Naîmâ]]<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Nâimâ Mustafa Efendi|editör1-soyadı=Danışman|editör1-ad=Zuhuri|başlık=Nâimâ Tarihî|tarih=1967|yayıncı=Zuhuri Danışman Yay.|yer=İstanbul|sayfa=22}}</ref>, Mahmûd el-Bayâtî<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Hasan bin Mahmud Bayati|başlık=Câm-ı Cem Ayîn|editör1-ad=Alî|editör1-soyadı=Emîrî|yıl=1331|yayıncı=Dersâdet Matbuası}}; eserin içerisinde şecere sırasıyla anlatılmaktadır</ref>, [[Oruç Bey]]<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Oruç Beğ|editör1-soyadı=Öztürk|editör1-ad=Necdet|başlık=Oruç Beğ Tarihi|tarih=2014|yayıncı=Bilge Kültür Sanat|yer=İstanbul}}</ref>, [[Neşrî]]<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Mevlânâ Mehmed Neşrî|editör1-soyadı=Öztürk|editör1-ad=Necdet|başlık=Cihannümâ (Osmanlı Tarihi 1288-1485)|tarih=2013|yayıncı=Bilge Kültür Sanat Yay.|yer=İstanbul|sayfa=7-8}}</ref>, [[Kâtip Çelebi]]<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1= Çelebi|ad1=Kâtip|başlık=Fezleketü akvâli’l-Ahyâr fî’İlmi’t-Târîh v’l-Ahbâr|yıl=2009|yayıncı=Türk Tarih Kurumu|yer=Ankara}}</ref> ve [[Mustafa Nuri Paşa (1890 yılında ölen)|Mustafa Nuri Paşa]]<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Mustafa Nuri Paşa|editör1-soyadı=Kurt|editör1-ad=Yılmaz|başlık=[[Netayicü'l vukuat]]|tarih=2014|yayıncı=Türk Tarih Kurumu|yer=Ankara}}</ref> gibi kronik yazarlarının kaynaklarında da bu silsileler hemen hemen benzerdir.


20. yüzyılın ilk yıllarından itibaren, [[Herbert Adams Gibbons]]'un Osmanlıların [[gayrimüslim]] tebaadan geldiği iddiasıyla, Osmanlıların kuruluş ve etnik kökeniyle ilgili yeni bir tartışma başladı.<ref name="Gibbons" /> Gibbons'un iddiasına göre, imparatorluğun kurucusu [[Osman Gazi]], daha sonra [[kayınpeder]]i olacak olan [[Şeyh Edebali]]'nin evinde onun verdiği [[Kur'an]]'ı sabaha kadar ayakta okur ve bir rüya görür. Rüyasında melek ona, "bu ebedi sözleri büyük bir saygıyla okuduğundan dolayı, çocuklarının ve çocuklarının çocuklarının neslinin büyük bir onura sahip olacağını" söyler. Osman bu sayede [[Müslüman]] olur.<ref name="Gibbons">{{kitap kaynağı|soyadı1=Gibbons|ad1=Herbert Adams|başlık=The Foundation of the Ottaman Empire|url=https://archive.org/details/39020024848296-thefoundationof|tarih=1916|yayıncı=The Century Co|yer=New York|sayfa=[https://archive.org/details/39020024848296-thefoundationof/page/n28 23]}}; Müellif bu alıntıyı kroniklerden derlemiştir.</ref> Gibbons'a göre Osman, [[Moğol istilaları|Moğol istilası]]ndan kaçarak [[Söğüt, Bilecik|Söğüt]]'e gelen küçük bir aşiretin beyidir. Yine yazara göre Osmanlılar, özellikle [[İslam]] dinini kabul eden [[Rumlar]] ile birlikte Türk ırkının dışında yeni bir ırk oluşturmuşlardır.<ref name="Gibbons" /> Gibbons, bu düşüncesiyle Osmanlıların Oğuz ve Kayı soyundan geldikleri görüşünü kabul etmemiştir.
20. yüzyılın ilk yıllarından itibaren [[Herbert Adams Gibbons]]'un Osmanlıların gayrimüslim tebaadan geldiği iddiasıyla, Osmanlıların kuruluş ve etnik kökenleriyle ilgili yeni bir tartışma başladı. Gibbons'un iddiasına göre, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Gazi, daha sonra [[kayınpeder]]i olacak olan [[Şeyh Edebali]]'nin evinde onun verdiği [[Kur'an]]'ı sabaha kadar ayakta okur ve bir rüya görür. Rüyasında melek ona; ''bu ebedi sözleri büyük bir saygıyla okuduğundan dolayı, çocuklarının ve çocuklarının çocuklarının neslinin büyük bir onura sahip olacağını'' söyler. Osman bu sayede [[Müslüman]] olur.<ref name="Gibbons">{{kitap kaynağı|soyadı1=Gibbons|ad1=Herbert Adams|başlık=The Foundation of the Ottaman Empire|url=https://archive.org/details/39020024848296-thefoundationof|tarih=1916|yayıncı=The Century Co|yer=New York|sayfa=[https://archive.org/details/39020024848296-thefoundationof/page/n28 23]}}; Müellif bu alıntıyı kroniklerden derlemiştir.</ref> Gibbons'a göre Osman, [[Moğol istilaları|Moğol istilası]]ndan kaçarak [[Söğüt, Bilecik|Söğüt]]'e gelen küçük bir aşiretin beyidir. Yine yazara göre Osmanlılar, özellikle İslam dinini kabul eden [[Rumlar]] ile birlikte Türk ırkının dışında yeni bir ırk oluşturmuşlardır.<ref name="Gibbons" /> Gibbons bu düşüncesiyle Osmanlıların Oğuz ve Kayı soyundan geldikleri görüşünü kabul etmemiştir.


[[Almanlar|Alman]] tarihçi [[Josef Markwart]], [[Dîvânü Lugati't-Türk]]'te geçen ''Kay''ları ''Kayı'' olarak kabul etmiş ve bundan hareketle Osmanlıların, [[Moğollar]]ın ''Kay'' kabilesinden geldiklerini ve Türkleşmiş bir Moğol olduklarını iddia etmiştir.<ref name=":6" /> [[Mehmet Fuad Köprülü]] ise Dîvânü Lugati't-Türk'te hem Kaylardan hem de Kayılardan (''Kayığ'') bahsedilmesi nedeniyle Markwart'ın bu tespitinin yanlış olduğunu belirtmiştir.<ref name=":6">{{kitap kaynağı|soyadı1=Köprülü|ad1=Mehmet Fuat|başlık=Osmanlı İmparatorluğu’nun Etnik Menşei Mes’eleleri|tarih=1943|sayfa=28|cilt=c.7}}</ref>
Alman tarihçi [[Josef Markwart]], [[Dîvânü Lugati't-Türk]]'te geçen ''Kay''ları ''Kayı'' olarak kabul etmiştir ve bununla birlikte Osmanlıların [[Moğollar]]ın Kay kabilesinden geldiklerini ve Türkleşmiş bir Moğol olduklarını iddia etmiştir. [[Mehmet Fuad Köprülü]] ise Dîvânü Lugati't-Türk'te hem Kaylardan hem de Kayılardan (''Kayığ'') bahsedilmesi nedeniyle Markwart'ın bu tespitinin yanlış olduğunu belirtmiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Köprülü|ad1=Mehmet Fuat|başlık=Osmanlı İmparatorluğu’nun Etnik Menşei Mes’eleleri|tarih=1943|sayfa=28|cilt=c.7}}</ref>


[[Avusturyalılar|Avusturyalı]] tarihçi ve [[doğubilimci]] [[Paul Wittek]], Osmanlıların şecerelerinin [[Oğuzlar|Oğuzların]] [[Kayı boyu|Kayı]] boyuna bağlı olmadığını savunmuştur. Wittek'e göre Kayı boyu ile ilgili şecereler, devletin kuruluşundan 150 yıl sonra yazılmaya başlanan Osmanlı kroniklerine dayanan efsaneleştirilmiş öykülerdir.<ref name=":7" /> Wittek, çalışmalarında Osmanlı kroniklerini sık kullanan tarihçilerden biri olsa da, Osmanlı'nın etnik geçmişi hakkında kroniklere güvenmemiştir. Osmanlıların toplama bir kabile olduğunu ve devleti [[Anadolu]]'nun uç kısımlarında yaşayan [[Gazi (askeriye)|gazilerin]] kurduğunu savunmuştur.<ref name=":7">{{kitap kaynağı|ad1=Paul| soyadı = Wittek |çevirmen-ad=Fatmagül | çevirmen-soyadı = Berktay|başlık=Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu|yayıncı=Kaynak Yayınları|yer=İstanbul|sayfa=1-25}}</ref><ref name="KEBİKEÇ2">{{dergi kaynağı|ad1=Acun|soyadı1=Fatma|editör1=Ahmet Yüksel|başlık=İlk Osmanlılara Dair|dergi=Kebikeç|tarih=1997|sayı=10|sayfa=s. 59-73}}</ref> Ayrıca [[II. Murad]] devrinden sonra Kayı ve Oğuz unsurlarının diğer beylikleri kontrol altına almak ve üstünlük kurmak amacıyla çokça vurgulandığı görüşünü belirtmiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Bulduk|ad1=Üçler|editör1-soyadı=Eren|editör1-ad=Güler|başlık=Osmanlı Beyliği’nin oluşumunda Oğuz-Türkmen Geleneğinin Yeri|tarih=1999|yayıncı=Yeni Türkiye Yayınları|yer=Ankara|sayfa=161|cilt=c.1}}</ref> [[Michigan Üniversitesi]] tarih profesörü [[Rudi Paul Lindner]] da, [[Paul Wittek]]'in görüşüne katılarak, Kayı boyu şecerelerinin [[II. Murad]] devrinde (1421–51) diğer beyliklere karşı üstünlük sağlamak için uydurulduğunu iddia etmiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Lindner|ad1=Rudi Paul|başlık=Explorations in Ottoman Prehistory|tarih=2010|sayfa=25-26|dil=İngilizce}}</ref> Lindner, 15. yüzyıldaki kroniklere dayanarak Osmanlıların soyunu Oğuzlara çıkarmanın inandırıcı olmayacağını söylemiştir. Lindner, [[Osman Gazi|Osman]]'ın yanındaki [[Göçebelik|göçebelerle]] birlikte devleti kurduğunu iddia etmiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Lindner|ad1=Rudi Paul|başlık=Ortaçağ Anadolu’sunda Göçebeler ve Osmanlılar|tarih=2000|sayfa=83}}; Osmanlıların etnik tartışmaları için ayrıca bkz. {{kitap kaynağı|soyadı1=Lindner|ad1=Rudi Paul|editör1-soyadı=Eren|editör1-ad=Güler|başlık=Selçuklular, Moğollar ve Osmanlılar Arasında|tarih=1999|yayıncı=Yeni Türkiye Yayınları|yer=Ankara}}</ref>
Tarihçi [[Paul Wittek]] ise, Osmanlıların şecerelerinin Oğuzların Kayı boyuna bağlı olmadığını savunmuştur. Wittek'e göre Kayı boyu ile ilgili şecereler, devletin kuruluşundan 150 yıl sonra yazılmaya başlanan Osmanlı kroniklerine dayanan efsaneleştirilmiş öykülerdir. Paul Wittek çalışmalarında Osmanlı kroniklerini sık kullanan tarihçilerden bir tanesi olsa da, Osmanlı'nın etnik geçmişi hakkında kroniklere güvenmemiştir. Osmanlı'nın toplama bir kabile olduğunu ve devleti Anadolu'nun uçlarında yaşayan gazilerin kurduğunu savunmuştur.<ref>{{kitap kaynağı|ad1=Paul| soyadı = Wittek |çevirmen-ad=Fatmagül | çevirmen-soyadı = Berktay|başlık=Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu|yayıncı=Kaynak Yayınları|yer=İstanbul|sayfa=1-25}}</ref><ref name="KEBİKEÇ2">{{dergi kaynağı|ad1=Acun|soyadı1=Fatma|editör1=Ahmet Yüksel|başlık=İlk Osmanlılara Dair|dergi=Kebikeç|tarih=1997|sayı=10|sayfa=s. 59-73}}</ref> Ayrıca [[II. Murad]] devrinden sonra Kayı ve Oğuz unsurlarının diğer beylikleri kontrol altına almak ve üstünlük kurmak amacıyla çokça vurgulandığı görüşünü belirtmiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Bulduk|ad1=Üçler|editör1-soyadı=Eren|editör1-ad=Güler|başlık=Osmanlı Beyliği’nin oluşumunda Oğuz-Türkmen Geleneğinin Yeri|tarih=1999|yayıncı=Yeni Türkiye Yayınları|yer=Ankara|sayfa=161|cilt=c.1}}</ref> [[Rudi Paul Lindner]] da Kayı boyu şecerelerinin II. Murad devrinde diğer beyliklere karşı üstünlük sağlamak için uydurulduğunu iddia etmiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Lindner|ad1=Rudi Paul|başlık=Explorations in Ottoman Prehistory|tarih=2010|sayfa=25-26|dil=İngilizce}}</ref> Lindner, 15. yüzyıl kroniklerine dayanarak Osmanlıların soyunu Oğuzlara çıkarmanın inandırıcı olmayacağını söylemiştir. Lindner, Osman'ın devleti yanındaki göçebelerle birlikte kurduğunu iddia etmiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Lindner|ad1=Rudi Paul|başlık=Ortaçağ Anadolu’sunda Göçebeler ve Osmanlılar|tarih=2000|sayfa=83}}; Osmanlıların etnik tartışmaları için ayrıca bkz. {{kitap kaynağı|soyadı1=Lindner|ad1=Rudi Paul|editör1-soyadı=Eren|editör1-ad=Güler|başlık=Selçuklular, Moğollar ve Osmanlılar Arasında|tarih=1999|yayıncı=Yeni Türkiye Yayınları|yer=Ankara}}</ref>


[[Türkler|Türk]] tarihçi [[Feridun Emecen]], 15. ve 16. yüzyıla ait bazı [[tahrir]] defterlerinde Osmanlı Devleti'nde Kayıların mevcut olduğunu belirtmiştir.<ref name=":8" /> O yıllarda Kayı boyuna mensubiyet çok cazip olmadığı için, Osmanlıların diğer [[Anadolu]] Türkmen beyliklerine karşı üstünlük kurmak amacıyla böyle bir iddiada bulunmayacaklarını söylemiştir.<ref name=":8">{{kitap kaynağı|soyadı1=Emecen|ad1=Feridun|başlık=Osmanlı Devleti’nin Kuruluşundan Fetret Devrine” Türkler, IX|yer=Ankara|yayıncı=Yeni Türkiye Yayınları|sayfa=18-19}}</ref> [[Mehmet Fuad Köprülü]] de Feridun Emecen ile hemen hemen aynı görüşleri paylaşmıştır. Köprülü, Osmanlıların meşruiyet kazanmak amacıyla sonradan bir silsile uydurmadığını söylemiştir.<ref name=":9" /> Köprülü, böyle uydurma bir iddiada [[saray]] tarihçilerinin de ortak bir anlatıyı yazacaklarını savunmuş ve günümüzdeki kroniklerde bu konuyla ilgili farklılıkların olduğunu, bu nedenle de Kayı boyu görüşünün uydurma olmadığını belirtmiştir.<ref name=":9">{{kitap kaynağı|soyadı1=Köprülü|ad1=Mehmet Fuat|başlık=Osmanlı İmparatorluğu’nun Etnik Menşei Mes’eleleri|tarih=1943|sayfa=297}}</ref>
Türk tarihçi Prof. Dr. [[Feridun Emecen]], 15. ve 16. yüzyıla ait bazı [[tahrir]] defterlerinde Osmanlı İmparatorluğu'nda Kayıların mevcut olduğunu belirtmiştir. O yıllarda Kayı boyuna mensubiyetin çok cazip olmadığı için, Osmanlıların diğer Anadolu Türkmen beyliklerine karşı üstünlük kurmak amacıyla böyle bir iddiada bulunmayacaklarını söylemiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Emecen|ad1=Feridun|başlık=Osmanlı Devleti’nin Kuruluşundan Fetret Devrine” Türkler, IX|yer=Ankara|yayıncı=Yeni Türkiye Yayınları|sayfa=18-19}}</ref> [[Mehmet Fuad Köprülü]] de Feridun Emecen ile hemen hemen aynı görüşleri paylaşmıştır. Köprülü, Osmanlıların meşruiyet kazanmak amacıyla sonradan bir silsile uydurmadığını söylemiştir. Köprülü, böyle uydurma bir iddiada saray tarihçilerinin de ortak bir anlatıyı yazacaklarını savunarak, günümüzdeki kroniklerde bu konuyla ilgili farklılıkların olduğunu ve bunun sonucunda Kayı boyu görüşünün uydurma olmadığını belirtmiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Köprülü|ad1=Mehmet Fuat|başlık=Osmanlı İmparatorluğu’nun Etnik Menşei Mes’eleleri|tarih=1943|sayfa=297}}</ref>


[[Türkiye'de cumhuriyetin ilanı|Cumhuriyet dönemi]] tarihçilerinden [[İsmail Hakkı Uzunçarşılı]], Kayıların varlığını kesin olarak kabul eden tarihçilerdendir. Ona göre [[Osman Gazi]]'nin, ele geçirdiği toprakları [[Oğuzlar|Oğuz]] geleneğine göre yakınlarına ve silah arkadaşlarına dirlik olarak pay etmesi, Kayı boyu görüşünün gerçek olabileceğinin en büyük ve en önemli işaretlerinden birisidir.<ref name="İHUc">{{Harvnb|Uzunçarşılı|1998|s=97-105}}</ref>
[[İsmail Hakkı Uzunçarşılı]] da Kayıların varlığını kesin olarak kabul eden tarihçilerdendir. Uzunçarşılı'ya göre Osman Gazi'nin ele geçirdiği toprakları Oğuz geleneğine göre yakınlarına ve silah arkadaşlarına dirlik olarak pay etmesi, Kayı görüşünün gerçek olabileceğinin en önemli işaretlerinden birisidir.<ref name="İHUc">{{Harvnb|Uzunçarşılı|1998|s=97-105}}</ref>


[[Türkler|Türk]] [[tarih]] profesörü [[Halil İnalcık]] ise, [[II. Murad]] zamanında, [[Timur]]'un [[Cengiz Han]]'ın soyundan gelmesini üstünlük unsuru sayarak Osmanlılara karşı egemen olmak istediğini ve buna karşı ise Osmanlıların [[Kayı boyu]] ve Oğuz hikâyesini uydurduklarını söylemiştir. Bu tarihten sonra dünyaya gelen [[Şehzade|şehzadelere]] Oğuz isimleri konulmaya başlanmış, çeşitli silah ve topların üzerine de Kayı damgası işlenmiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=İnalcık|ad1=Halil|editör1-soyadı=Ayla|editör1-ad=Elif|başlık=Tarih: Sadece Tarihten İbaret Midir?” Kuruluş|yayıncı=Hayy Kitap|yer=İstanbul|sayfa=118|basım=2.baskı}}</ref><ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=İnalcık|ad1=Halil|başlık=Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481)|tarih=2010|yer=Ankara|sayfa=18-21}}</ref> [[Mehmet Ali Kılıçbay]]'a göre, [[I. Murad]] zamanında Osmanlıların [[Anadolu beylikleri|Anadolu beyliklerinin]] üzerine gitmeye başlamasıyla ortaya çıkan soylu-soysuz tartışmaları sonucunda, Osmanlılar Kayı boyunu ortaya atarak diğer beyliklere üstünlük sağlamak istemiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Kılıçbay|ad1=Mehmet Ali|başlık=Osmanlı Kuruluşunun Efsanevi Yanı”, Efsaneler ve Gerçekler, (Panel Bildirileri)|tarih=2004|yayıncı=İmge Kitabevi|yer=Ankara|sayfa=30|basım=2}}</ref>
Prof. Dr. [[Halil İnalcık]] ise [[II. Murad]] zamanında, [[Timur]]'un [[Cengiz Han]]'ın soyundan gelmesini üstünlük unsuru sayarak Osmanlılar'a karşı egemen olmak istediğini ve buna karşı ise Osmanlıların Kayı boyu ve Oğuz hikâyesini uydurduklarını söylemiştir. Bu tarihten sonra ise dünyaya gelen şehzadelere Oğuz ismi konulmaya başlanmış, çeşitli silah ve topların üzerine de Kayı damgası işlenmiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=İnalcık|ad1=Halil|editör1-soyadı=Ayla|editör1-ad=Elif|başlık=Tarih: Sadece Tarihten İbaret Midir?” Kuruluş|yayıncı=Hayy Kitap|yer=İstanbul|sayfa=118|basım=2.baskı}}</ref><ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=İnalcık|ad1=Halil|başlık=Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481)|tarih=2010|yer=Ankara|sayfa=18-21}}</ref> Mehmet Ali Kılıçbay'a göre, [[I. Murad]] zamanında Osmanlıların Anadolu beyliklerinin üzerine gitmeye başlamasıyla ortaya çıkan soylu-soysuz tartışmaları sonucunda, Osmanlılar Kayı boyunu ortaya atarak diğer beyliklere üstünlük sağlamak istemiştir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı1=Kılıçbay|ad1=Mehmet Ali|başlık=Osmanlı Kuruluşunun Efsanevi Yanı”, Efsaneler ve Gerçekler, (Panel Bildirileri)|tarih=2004|yayıncı=İmge Kitabevi|yer=Ankara|sayfa=30|basım=2}}</ref>


{{soyağacı/başla}}
{{soyağacı/başla}}
236. satır: 251. satır:
== Tarihçe ==
== Tarihçe ==
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu tarihi}}
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu tarihi}}
Osmanlı İmparatorluğu, belirli tarihsel dönemlere ayrılarak incelenir. Dönemler, Osmanlı Devleti'nin yönetim yapısına ve dünya siyasetindeki yerine göre belirlenmiştir. Toprak büyüklüğünü temel alan ayrıştırmalardan daha detaylı bir bakış açısına izin vermektedir.
Osmanlı İmparatorluğu belirli tarihsel dönemlere ayrılarak incelenir. Dönemler, Osmanlı Devleti'nin yönetim yapısına ve dünya siyasetindeki yerine göre belirlenmiştir. Toprak büyüklüğünü temel alan ayrıştırmalardan daha detaylı bir bakış açısına izin vermektedir.


=== Beylik dönemi ===
=== Beylik Dönemi ===
==== Anadolu'ya Oğuz-Türkmen göçleri ve Anadolu Selçuklu Sultanlığı ====
==== Anadolu'ya Oğuz-Türkmen göçleri ve Anadolu Selçuklu Sultanlığı ====
Oğuzların ve Türkmenlerin batıya doğru göç hareketleri başlıca iki aşamada gerçekleşti. Birincisi, Türkmenlerin [[Selçuklu Hanedanı]] önderliğinde 1020'lerden itibaren [[Azerbaycan]]'ı istilâ etmeleri ve Anadolu'ya akınları, [[Büyük Selçuklu İmparatorluğu]] Sultanı [[Alp Arslan]]'ın 1071 yılındaki [[Malazgirt Meydan Muharebesi|Malazgirt zaferiyle]] birlikte [[Anadolu]]'yu Türklere açmasıdır. Bu zaferle birlikte Türkmenler, [[Ege Denizi]]'ne kadar Anadolu'da birçok yeri istilâ ettiler.<ref name="Hİ2009">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=4}}</ref> Bu yerlerde yaşayan [[Rum]] halk ise kıyılara kaçıyor ya da Türkmenlerle uzlaşarak yaşamak zorunda kalıyordu.
{{Ana|Oğuzlar|Selçuklu Hanedanı|Anadolu Selçuklu Devleti}}
[[Dosya:Mongol Empire map 1259.png|küçükresim|300x300pik|[[Moğol istilaları]] sonucunda [[Moğol İmparatorluğu]]'nun 1259'daki sınırları]]
{{Ana|Türk göçleri|Moğol istilaları|Kösedağ Muharebesi}}
Asıl ikinci büyük göç hareketi ise, 1220'lerden sonra doğuda başlayan büyük [[Moğol istilaları|Moğol istilası]] sebebiyle Türkmenlerin [[Orta Asya]]'dan ve yoğun olarak yaşadıkları Azerbaycan'dan Anadolu'ya doğru başladı. Moğol istilası sebebiyle [[Mâverâünnehir]], [[Horasan]] ve [[Azerbaycan]]'dan Anadolu'ya gerçekleşen göçler ile beraber Anadolu'daki Türk nüfusu büyük bir artış gösterdi. 13. yüzyılda Anadolu'da tam anlamıyla bir Türk yurdu görünüşü hakimdi. İtalyan gezgin [[Marco Polo]], 1279 yılında [[Doğu Anadolu Bölgesi|Doğu Anadolu]]'dan geçerken, Anadolu'yu ''Turkmenia'' ismiyle anmıştır.<ref name="Hİ2009" /> Türkmenlerin bir kısmı kendilerine uygun buldukları yerlerde köyler kurarak yerleşik düzende yaşamaya başladılar. Türkmenler 1240 yılında [[Baba İlyas]] ve [[Baba İshak]] önderliğinde Selçuklu idaresine karşı büyük bir ayaklanma gerçekleştirdi. Üç yıl sonra ise Moğol kumandanı [[Baycu Noyan]] Anadolu'yu istilâ etti. Bu ayaklanma, Anadolu'nun şekillenmesinde önemli bir yer tuttu. [[Ebu'l Vefa el-Bağdadi|Vefâ'îyye]] tarikatından Baba İlyas'ın soyundan gelen [[Âşık Paşa]], Muhlis Paşa ve onların halifeleri [[Babailik|Babaîler]], batı taraftaki sınır bölgelere yerleşerek, Osmanlı'nın toplum ve kültür hayatında önemli bir rol oynadılar. Bunlardan bir tanesi, [[Osmanlı Hanedanı|Osmanlı Hanedanı']]nın kuruluşunda önemli rol oynayan ve Osman Gazi'nin hocası ve kayınpederi olan [[Şeyh Edebali]]'dir.<ref name="Hİ2009A">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=5-6}}</ref>
[[Oğuzlar|Oğuzların]] ve [[Türkmenler|Türkmenlerin]] batıya doğru göç hareketleri başlıca iki aşamada gerçekleşti. Birincisi, Türklerin [[Selçuklu Hanedanı]] önderliğinde 1020'lerden itibaren [[Azerbaycan]]'ı istilâ etmeleri ve Anadolu'ya akınları ve [[Büyük Selçuklu İmparatorluğu]] Sultanı [[Alp Arslan]]'ın 1071 yılındaki [[Malazgirt Meydan Muharebesi|Malazgirt zaferiyle]] birlikte [[Anadolu]]'yu Türklere açmasıdır. Bu zaferle birlikte Türkmenler, [[Ege Denizi]]'ne kadar Anadolu'da birçok yeri istilâ ettiler.<ref name="Hİ2009">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=4}}</ref> Bu yerlerde yaşayan [[Rum]] halk ise ya kıyılara kaçtı, ya da Türkmenlerle uzlaşarak yaşamak zorunda kaldı.
[[Dosya:Mongol invasions of Anatolia 1231-1232, 1242-1243.jpg|küçükresim|250x250pik|[[Anadolu]]'nun [[Moğol istilaları]] haritası (1231–1232 ve 1242–1243). [[Moğollar]], 1243'teki [[Kösedağ Muharebesi]]'nden sonra Anadolu'nun çoğunluğuna hâkim oldular.]]
[[Dosya:Bataille de Közä Dagh (1243).jpeg|300x300px|küçükresim|[[Kösedağ Muharebesi]]'nde Selçuklu askerlerini kovalayan Moğol öncü birlikleri]]
Moğol kumandanı [[Baycu Noyan]], 1243 yılında kalabalık ordusuyla Anadolu'yu istila etti. Baycu Noyan komutasındaki Moğol öncü birlikleri, 3 Temmuz 1243 tarihinde [[Sivas (il)|Sivas]]'ın doğusunda yer alan [[Kösedağ]] mevkiinde, [[II. Gıyaseddin Keyhüsrev]] yönetimindeki [[Anadolu Selçuklu Devleti|Anadolu Selçuklu]] ordusunu [[Kösedağ Muharebesi]] ile bozguna uğrattı.<ref name="İHU">{{Harvnb|Uzunçarşılı|1998|s=10}}</ref><ref name="Hİ2009B">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=9}}</ref> [[Anadolu Selçuklu Devleti]] bu savaşın ardından [[İlhanlılar|Moğol İlhanlı Devleti]]'ne bağımlı bir hâle geldi.<ref>{{Harvnb|İnalcık|2017b|ay=Ekim|s=11}}</ref>
Asıl ikinci büyük göç hareketi ise, 1220'li yılların başında doğuda başlayan büyük [[Moğol istilaları|Moğol istilası]] sebebiyle Türkmenlerin [[Orta Asya]]'dan ve yoğun olarak yaşadıkları Azerbaycan'dan [[Anadolu]]'ya doğru başladı. Moğol istilası sebebiyle [[Mâverâünnehir]], [[Horasan]] ve [[Azerbaycan]]'dan Anadolu'ya gerçekleşen göçlerin sonucunda Anadolu'daki Türk nüfusu büyük bir artış gösterdi.<ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/osmanlilar | başlık = OSMANLILAR | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | arşivurl = https://web.archive.org/web/20180214160134/https://islamansiklopedisi.org.tr/osmanlilar | arşivtarihi = 14 Şubat 2018}}</ref> 13. yüzyılda Anadolu'ya tam anlamıyla bir Türk yurdu görünüşü hâkimdi. Ünlü [[İtalyanlar|İtalyan]] gezgin [[Marco Polo]], 1279 yılında [[Doğu Anadolu Bölgesi|Doğu Anadolu]]'dan geçerken, Anadolu'yu ''Turkmenia'' ismiyle anmıştır.<ref name="Hİ2009" /> Türkmenlerin bir kısmı kendilerine uygun buldukları yerlerde köyler kurarak yerleşik düzende yaşamaya başladılar. Türkmenler 1240'ta [[Baba İlyas]] ve [[Baba İshak]] önderliğinde Selçuklu idaresine karşı [[Babaî Ayaklanması|büyük bir ayaklanma]] gerçekleştirdi. Bu ayaklanma, Anadolu'nun şekillenmesinde önemli bir yer tuttu. [[Ebu'l Vefa el-Bağdadi|Vefâ'îyye]] tarikatından, Baba İlyas'ın soyundan gelen [[Âşık Paşa]], Muhlis Paşa ve onların hâlefleri [[Babailik|Babaîler]], Anadolu'nun batı tarafındaki sınır bölgelere yerleşerek, Osmanlı'nın erken dönemdeki toplum ve kültür hayatında önemli rol oynadılar. Bunlardan bir tanesi, [[Osmanlı Hanedanı]]'nın kuruluşunda önemli rol oynayan ve [[Osman Gazi]]'nin hocası ve kayınpederi olan [[Şeyh Edebali]]'dir.<ref name="Hİ2009A">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=5-6}}</ref>
[[Dosya:Bataille de Közä Dagh (1243).jpeg|250x250px|küçükresim|[[Kösedağ Muharebesi]]'nde [[Anadolu Selçuklu Devleti|Selçuklu]] askerlerini kovalayan [[Moğollar|Moğol]] öncü birlikleri.]]
[[Moğollar|Moğol]] kumandanı [[Baycu Noyan]], 1242 yılında kalabalık ordusuyla Anadolu'yu istila etti. Baycu Noyan komutasındaki Moğol öncü birlikleri, 3 Temmuz 1243 tarihinde [[Sivas (il)|Sivas]]'ın doğusunda yer alan<ref>Enver Behnan Şapolyo: ''Selçuklu İmparatorluğu tarihi'', Güven Matbaasi, 1972, page 191 (in Turkish)</ref> [[Kösedağ]] mevkiinde, [[II. Gıyaseddin Keyhüsrev]] yönetimindeki [[Anadolu Selçuklu Devleti|Anadolu Selçuklu]] ordusunu [[Kösedağ Muharebesi]] ile bozguna uğrattı.<ref name="İHU">{{Harvnb|Uzunçarşılı|1998|s=10}}</ref><ref name="Hİ2009B">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=9}}</ref> [[Anadolu Selçuklu Devleti]] bu savaşın ardından [[İlhanlılar|Moğol İlhanlı Devleti]]'ne bağımlı bir hâle geldi.<ref>{{Harvnb|İnalcık|2017b|ay=Ekim|s=11}}</ref>


13. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde, Anadolu'daki Moğol baskısı giderek arttı. Bu baskı sonucunda ise Türkmenler [[Batı Anadolu (istatistiki bölge)|Batı Anadolu]]'da [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] topraklarını istilâ etmeye başladılar.<ref name="Hİ2009A" /> Batı tarafında Bizans'a karşı en güçlü beylik [[Germiyanoğulları Beyliği]]'ydi. Germiyanoğulları, 1260 yılında [[Malatya]]'dan [[Kütahya]]'ya yerleştiler. Osman'ın babası [[Ertuğrul Gazi|Ertuğrul Bey]]'in de aşiretiyle beraber bu tarihlerde [[Eskişehir]]-[[Sakarya]] bölgesine yerleştiği tahmin edilmektedir.<ref name="Hİ2009A" />
13. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde ise Anadolu'daki Moğol baskısı giderek arttı. Bu baskı sonucunda ise Türkmenler Batı Anadolu'da [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] topraklarını istilâ etmeye başladılar.<ref name="Hİ2009A" /> Batı tarafında Bizans'a karşı en güçlü beylik [[Germiyanoğulları Beyliği]]'ydi. 1260 yılında [[Malatya]]'dan [[Kütahya]]'ya yerleştiler. Osman'ın babası [[Ertuğrul Gazi|Ertuğrul Bey]]'in de aşiretiyle beraber bu tarihlerde [[Eskişehir]]-[[Sakarya]] bölgesine yerleştiği tahmin edilmektedir.<ref name="Hİ2009A" />


Türkmenler, Anadolu'da Moğollara karşı direnen en önemli güç konumundaydılar. Moğol istilâlarına karşı koymak amacıyla [[İslam]]'ın [[gaza]] anlayışını benimseyerek [[Mısır]] merkezli [[Memlûk Devleti|Memlûk Sultanlığı]] ile iş birliği içine girdiler ve Anadolu'daki Moğollara karşı Türk bağımsızlığının kazanılmasında siyasî liderliği ele aldılar.<ref name="Hİ2009A" /><ref>https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/258085</ref> [[Anadolu Selçuklu Devleti|Anadolu Selçuklu]]'nun sınır bölgeleri [[Akdeniz]], [[Karadeniz]] ve Batı ucu olmak üzere üç hudut bölgesi olarak organize edildi. Her bölgeye, Selçuklu sultanının atamış olduğu bir ''emîr'' (bey) bulunuyordu. Dağlık bölgelerde ise yarı göçer Türkmenler mevcuttu. Bunlar, merkezî devlet siyasetinin etkisinden uzak bir yaşam sürüyorlardı. Uçlarda dinsel yaşam ([[Yesevîlik|Yesevîye]] ve [[Babailik|Babaîyye]]), dervişler ve [[Orta Asya]] [[Türk kültürü|Türk gelenekleri]] hâkimdi.<ref name="Hİ2009A" />
Türkmenler, Anadolu'da Moğollara karşı direnen en önemli güç konumundaydılar. Moğol istilâlarına karşı koymak amacıyla [[İslam]]'ın [[gaza]] anlayışını benimseyerek [[Memlûk Sultanlığı]] ile iş birliği içerisine girdiler ve Anadolu'daki Moğollara karşı Türk bağımsızlığının kazanılmasında siyasî liderliği ele aldılar.<ref name="Hİ2009A" /> Anadolu Selçuklu'nun sınır bölgeleri [[Akdeniz]], [[Karadeniz]] ve Batı ucu olmak üzere üç hudut bölgesi olarak organize edildi. Her bölgeye, Selçuklu sultanının atamış olduğu bir ''emîr'' (bey) bulunuyordu. Dağlık bölgelerde ise yarı göçer Türkmenler mevcuttu. Bunlar, merkezi devlet siyasetinin etkisinden uzak bir yaşam sürüyorlardı. Uçlarda dinsel yaşam, dervişler ve Orta Asya Türk gelenekleri ([[Yesevîlik|Yesevîye]] ve [[Babailik|Babaîyye]]) hâkimdi.<ref name="Hİ2009A" />


==== Osmanlı Beyliği'nin ortaya çıkışı ====
==== Osmanlı Beyliği'nin ortaya çıkışı ====
İslam devletlerinde, özellikle Anadolu'da [[Gaza|gazâ]] ideolojisi ve hareketlerinde artış başlaması<ref name="Hİ2009A" /> ve 1261 yılında Anadolu'daki Moğollara karşı başlayan geniş bir Türkmen hareketi, Osmanlı'nın da aralarında bulunduğu birçok Türkmen beyliğinin kurulmasına sebep oldu. Bu tarihten itibaren Anadolu, [[İran]] merkezli [[İlhanlılar|İlhanlı Devleti]]'nin egemenliğini kabul etmiş olan Selçuklu sultanlarının hüküm sürdüğü doğu kısmı ve Türkmenlerin hakimiyeti altında olan batı kısmı olarak iki siyasî bölgeye ayrılmıştı.<ref name="Hİ2009C">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=7}}</ref> Selçuklu'nun batı sınır bölgesinde kurulan [[Eşrefoğulları Beyliği]], [[Hamitoğulları Beyliği]], [[Sâhib Ataoğulları Beyliği]], [[Germiyanoğulları Beyliği]] ve [[Çobanoğulları Beyliği]] ile [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] topraklarını fethederek kurulan Batı uç beylikleri ([[Menteşe Beyliği]], [[Aydınoğulları Beyliği|Aydınoğulları]], [[Saruhanoğulları Beyliği|Saruhanoğulları]], [[Karesi Beyliği|Karesioğulları]] ve Osmanoğulları), Türkmen yönetimindeki yarı bağımsız Anadolu'yu temsil ediyorlardı.<ref name="Hİ2009C" />
{{Ana|Anadolu beylikleri|Gaza|Ertuğrul Gazi}}
[[Dosya:Beylicats d’Anatolie vers 1330-tr.svg|küçükresim|[[Kösedağ Muharebesi]]'nden sonra Anadolu'da kurulan yeni [[Anadolu beylikleri|Türk beylikleri]].|250x250px]]
[[Dosya:Beylicats d’Anatolie vers 1330-tr.svg|küçükresim|Kösedağ Muharebesi'nden sonra Anadolu'da kurulan [[Anadolu beylikleri|Türk beylikleri]]|400x400pik]]
Moğol İlhanlı yönetiminin merkezi kontrolüne ve mali sistemine karşı olan yarı göçer Türkmen boyları, Moğollar tarafından gelişigüzel bir şekilde Selçuklu tahtına geçirilen sultanlara karşı çıktılar. 1284 yılında Moğolların [[II. Gıyaseddin Mesud]]'u (1284-1296) tahta geçirip, onun saltanat rakibini destekleyen Germiyanoğulları'na karşı saldırmaları sonucunda Türkmen boyları hedeflerini Bizans topraklarına yönelttiler.<ref name="Hİ2009D">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=8}}</ref> Bunun sonucunda Batı Anadolu, Germiyanoğulları tarafından fethedildi. 1270 ile 1310 yılları arasında bölgede Menteşe, Aydın, Saruhan, Karesi gibi gazî Türkmen beylikleri kuruldu. Bölgede kurulan ilk beylik, 1269 yılında [[Tekeoğulları Beyliği|Teke]] Türkmenleri tarafından desteklenen Menteşeoğulları'dır. Bu beylikler, Osmanlı Beyliği gibi Selçuklu sınırlarının ötesinde Bizans topraklarının fethedilmesiyle ortaya çıkan yeni bir Türkmen beylikleri zincirini meydana getirmekteydi.<ref name="Hİ2009D" />
İslam devletlerinde, özellikle Anadolu'da [[Gaza|gazâ]] ideolojisi ve hareketlerinde artış başlaması ve 1261 yılında Anadolu'daki Moğollara karşı başlayan geniş bir Türkmen hareketi, Osmanlı'nın da aralarında bulunduğu birçok Türkmen beyliğinin kurulmasına sebep oldu.<ref name="Hİ2009A" /> Bu tarihten itibaren Anadolu, [[İran]] merkezli [[İlhanlılar|Moğol İlhanlı Devleti]]'nin<ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/ilhanlilar | başlık = İLHANLILAR | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | arşivurl = https://web.archive.org/web/20191002194318/https://islamansiklopedisi.org.tr/ilhanlilar | arşivtarihi = 2 Ekim 2019}}</ref> egemenliğini kabul etmiş olan [[Anadolu Selçuklu Devleti|Selçuklu]] sultanlarının hüküm sürdüğü Doğu kısmı ve Türkmenlerin hakimiyeti altında olan Batı kısmı olarak iki siyasî bölgeye ayrıldı.<ref name="Hİ2009C">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=7}}</ref> Selçuklu'nun batı sınır bölgesinde kurulan [[Eşrefoğulları Beyliği|Eşrefoğulları]], [[Hamitoğulları Beyliği|Hamitoğulları]], [[Sâhib Ataoğulları Beyliği|Sâhib Ataoğulları]], [[Germiyanoğulları Beyliği|Germiyanoğulları]] ve [[Çobanoğulları Beyliği|Çobanoğulları]] ile [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] topraklarını fethederek kurulan Batı uç beylikleri ([[Menteşe Beyliği|Menteşeoğulları]], [[Aydınoğulları Beyliği|Aydınoğulları]], [[Saruhanoğulları Beyliği|Saruhanoğulları]], [[Karesi Beyliği|Karesioğulları]] ve Osmanoğulları), Türkmen yönetimindeki yarı bağımsız Anadolu'yu temsil ediyorlardı.<ref name="Hİ2009C" />
[[Dosya:Ertugrul-gazi-1.jpg|küçükresim|277x277pik|16. yüzyıla ait [[Ertuğrul Gazi]] [[Minyatür|minyatürü]].]]
Moğol İlhanlı Devleti yönetiminin merkezi kontrolüne ve mali sistemine karşı olan [[Yarı göçebe|yarı göçer]] Türk boyları, [[Moğollar]] tarafından gelişigüzel bir şekilde Selçuklu tahtına geçirilen sultanlara karşı çıktılar. 1284 yılında Moğolların [[II. Gıyaseddin Mesud]]'u tahta geçirip, onun saltanat rakibini destekleyen [[Germiyanoğulları Beyliği|Germiyanoğulları]]'na karşı saldırmaları sonucunda, Türkmen boyları hedeflerini Batı'daki [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] topraklarına yöneltti.<ref name="Hİ2009D">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=8}}</ref> Bunun sonucunda [[Batı Anadolu (istatistiki bölge)|Batı Anadolu]], Germiyanoğulları Beyliği tarafından fethedildi. 1270 ile 1310 yılları arasında bu bölgede Menteşe, Aydın, Saruhan, Karesi gibi gazî Türkmen beylikleri kuruldu. Bölgede kurulan ilk beylik, 1269 yılında [[Tekeoğulları Beyliği|Teke Türkmenleri]] tarafından desteklenen [[Menteşe Beyliği|Menteşeoğulları]] oldu. Bu beylikler, Osmanlı Beyliği gibi Selçuklu sınırlarının ötesinde,<ref name="Hİ2009D" /> Bizans topraklarının fethedilmesinin ardından ortaya çıkan yeni bir Türkmen beylikleri zincirini meydana getirmekteydi.<ref name="Hİ2009D" />


Osmanlı Beyliği, Batı Anadolu'da kurulan bu beylikler arasında en kuvvetli ve en zengini konumuna geldi.<ref group="dn">Bu görüş, 1334 yılında seyyah [[İbn Battuta]]'nın gözlemi sonucudur.</ref> Daha sonra, ilki 1345'lerde Karesi Beyliği olmak üzere diğer beylikleri işgal etmeye başladı.<ref name="Hİ2009D" /> Osmanlı Beyliği, [[Osman Gazi]]'nin yönetimi altında çevreye düzenlenen akınlarını çoğaltarak devam ettirdi ve iç bölgelerden gelen insanların da beyliğe katılmasıyla, Bizanslıların elinde olan kale ve kasabaları alabilecek kadar güçlendi.<ref name="TTOD1989">{{Harvnb|Akşin|1989|s=21}}</ref> Osmanlılar, [[Karacahisar Kalesi|Karacahisar]]'ı ele geçirmelerinin ardından ilk defa 1299 yılında [[Söğüt, Bilecik|Söğüt]] ile birlikte [[Yarhisar, Yenişehir|Yarhisar]], [[Yenişehir, Bursa|Yenişehir]] ve [[İnegöl]]'ü topraklarına kattı.<ref name="TTOD1989" /><ref>{{Kitap kaynağı| son = Özdamarlar | ilk = Metin | başlık = İlk Adımlar | yıl = 2009 | yayıncı = Timaş Yayıncılık | dil = Türkçe |tanıtıcı= ISBN 978-975-263-887-7 | sayfalar =12-13| bölüm = Kuruluş}}</ref><ref name="Hİ2009E">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=13}}</ref> 1299 yılında Karacahisar'ı ele geçiren Osman Gazi, rivayete göre kendi adına hutbe okutarak oraya bir [[kadı]] atadı ve kendi töre ile kanûnunu ilân ederek bağımsızlık iddiasında bulundu.<ref name="Hİ2009E" /> Öz Türk geleneğine göre devletin kuruluşu, her şeyden evvel, egemenliğini Tanrı'dan aldığına inanılan karizmatik bir liderin ortaya çıkışına bağlı olduğu inanışına göre,<ref name="Hİ2009E" /> Osmanlı'nın resmî kuruluşu yaygın olarak 1299 yılı olarak kabul görür.<ref group="dn">[[Halil İnalcık]] ve bazı diğer akademisyenler, Osmanlı Devleti'nin 1299'da [[Söğüt]]'te değil, 1302'de [[Yalova]]'da Bizans'a karşı yapılan [[Bafeus Muharebesi]] (Koyunhisar Muharebesi) sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia ederler.
[[Kayı boyu]] lideri [[Ertuğrul Gazi]], Selçuklu hükümdarı [[I. Alâeddin Keykubad]]'ın kendisine verdiği [[Söğüt, Bilecik|Söğüt]] ve [[Domaniç]] topraklarını kontrol altına alarak, 13. yüzyılın ortalarında akınlarına buradan devam etti. Alâeddin Keykubad'ın ölümünden sonra kendisine verilen toprakları korumaya çalışan [[Ertuğrul Gazi]], bölgedeki yerli [[Tekfur|tekfurlarla]] da zaman zaman uzlaşma yoluna gitti.<ref>{{Web kaynağı | url = https://docs.google.com/file/d/0B5ATth-TXLHhXzZZTTE2bUphMTQ/preview?resourcekey=0-yFlftGSMYBaJkSVgEKEkbQ&usp=embed_facebook | başlık = OSMANLI BEYLİĞİ\'NiN KURUCUSU OSMAN BEG - HALİL İNALCIK.pdf | erişimtarihi =16 Ocak 2023| çalışma = Google Docs | arşivurl = https://web.archive.org/web/20220503213858/https://docs.google.com/file/d/0B5ATth-TXLHhXzZZTTE2bUphMTQ/preview?resourcekey=0-yFlftGSMYBaJkSVgEKEkbQ&usp=embed_facebook | arşivtarihi = 3 Mayıs 2022}}</ref> Ertuğrul Bey'in 1280'lerdeki ölümünün ardından, Kayı boyunun yeni lideri olarak Ertuğrul'un küçük oğlu [[Osman Gazi|Osman]] seçildi. Osman'ın beyliği altında Osmanlı Beyliği, zamanla Batı Anadolu'da kurulan beylikler arasında en kuvvetli ve en zengini konumuna geldi.<ref group="dn">Bu görüş, 1334 yılında seyyah [[İbn Battuta]]'nın gözlemi sonucudur.</ref> Daha sonra, ilki 1345'lerde [[Karesi Beyliği]] olmak üzere diğer beylikleri işgal etmeye başladı.<ref name="Hİ2009D" />

Osmanlı Beyliği, [[Osman Gazi]]'nin yönetimi altında çevreye düzenlenen akınlarını çoğaltarak devam ettirdi ve iç bölgelerden gelen insanların da beyliğe katılmasıyla, Bizanslıların elinde olan kale ve kasabaları alabilecek kadar güçlendi.<ref name="TTOD1989">{{Harvnb|Akşin|1989|s=21}}</ref> Osmanlılar, [[Karacahisar Kalesi|Karacahisar]]'ı ele geçirmelerinin ardından ilk defa 1299 yılında [[Söğüt, Bilecik|Söğüt]] ile birlikte [[Yarhisar, Yenişehir|Yarhisar]], [[Yenişehir, Bursa|Yenişehir]] ve [[İnegöl]]'ü topraklarına kattı.<ref name="TTOD1989" /><ref>{{Kitap kaynağı| son = Özdamarlar | ilk = Metin | başlık = İlk Adımlar | yıl = 2009 | yayıncı = Timaş Yayıncılık | dil = Türkçe |id= ISBN 978-975-263-887-7 | sayfalar =12-13| bölüm = Kuruluş}}</ref><ref name="Hİ2009E">{{Harvnb|İnalcık|2009|s=13}}</ref> 1299 yılında Karacahisar'ı ele geçiren Osman Gazi, rivayete göre kendi adına [[hutbe]] okutarak oraya bir [[kadı]] atadı ve kendi [[töre]] ile [[Kanun|kanûnunu]] ilân ederek bağımsızlık iddiasında bulundu.<ref name="Hİ2009E" /> Türk geleneğinde bulunan, "devletin kuruluşu, her şeyden evvel, egemenliğini Tanrı'dan aldığına inanılan karizmatik bir liderin ortaya çıkışına bağlı olduğu" inanışından hareketle, Osmanlı Devleti'nin resmî kuruluşu yaygın olarak 1299 yılı olarak kabul görür.<ref group="dn">[[Halil İnalcık]] ve bazı diğer akademisyenler, Osmanlı Devleti'nin 1299'da [[Söğüt]]'te değil, 1302'de [[Yalova]]'da Bizans'a karşı yapılan [[Bafeus Muharebesi]] (Koyunhisar Muharebesi) sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia ederler.


Bknz:
Bknz:


*{{web kaynağı|url=http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660/|başlık=Prof. İnalcık: Osmanlı 1302'de kuruldu|arşivtarihi=27 Kasım 2014|arşivurl=https://web.archive.org/web/20141127104320/http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660/|tarih=|erişimtarihi=27 Temmuz 2009|ölüurl=hayır}}
* {{web kaynağı|url=http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660/|başlık=Prof. İnalcık: Osmanlı 1302'de kuruldu|arşivtarihi=27 Kasım 2014|arşivurl=https://web.archive.org/web/20141127104320/http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660/|tarih=|erişimtarihi=27 Temmuz 2009|ölüurl=hayır}}
*{{web kaynağı|url=http://www.hurriyet.com.tr/osmanli-yalovada-kuruldu-12155550|başlık="Osmanlı Yalova'da kuruldu"|arşivtarihi=4 Aralık 2017|arşivURL=https://archive.today/20171204181543/http://www.hurriyet.com.tr/osmanli-yalovada-kuruldu-12155550|tarih=27 Temmuz 2009|erişimtarihi=22 Mart 2021|ölüurl=hayır}}</ref>
* {{web kaynağı|url=http://www.hurriyet.com.tr/osmanli-yalovada-kuruldu-12155550|başlık="Osmanlı Yalova'da kuruldu"|arşivtarihi=4 Aralık 2017|arşivURL=https://archive.today/20171204181543/http://www.hurriyet.com.tr/osmanli-yalovada-kuruldu-12155550|tarih=27 Temmuz 2009|erişimtarihi=22 Mart 2021|ölüurl=hayır}}</ref>

=== Kuruluş (1299-1453) ===
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu kuruluş dönemi}}[[Dosya:Sultan Osman.jpg|küçükresim|270x270px|İlk kumandanlardan [[Akça Koca|Akçakoca Bey]] ile [[Konur Alp]] ve ortada beyliğin kurucusu Osman Gazi|sol]] 1299 yılına gelindiğinde Anadolu'da hüküm süren [[Anadolu Selçuklu Devleti]] yıkılma süreci içindeydi. Bu yıllarda [[Osman Gazi]], yakın arkadaşları ile birlikte [[Bilecik]], [[Yarhisar]] ve [[İnegöl]]'ü fethetti. 1301'de [[Yenişehir]] fethedildi. Başta [[Âşıkpaşazâde]] olmak üzere Osmanlı kaynaklarına göre Osman Gazi, 1299 yılında resmen bağımsızlığını ilan etti. Bu tarih, birçok tarihçi tarafından beyliğin kuruluşu olarak nitelendirildi. Bunun yanı sıra tarihçilerin bazıları beyliğin kuruluşunu 1301 kabul eder. [[Halil İnalcık]] ise 1299 tarihinin daha sonraları Osmanlılar tarafından uydurulmuş bir tarih olmasının muhtemel olduğunu söyleyerek [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] kaynaklarından, dönemin tarihçisi [[Paleologos Hanedanı|Paleologos Hanedanı']]ndan [[Yeoryos Pahimeris|Pahimeres]]'in yazdıklarını kanıt göstererek kuruluşun 1302 yılında yapılan [[Koyunhisar Muharebesi]] ile gerçekleştiğini öne sürdü.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660/ | yayımcı = [[ntvmsnbc.com]] | erişimtarihi = 18 Kasım 2012 | başlık = Prof. İnalcık: Osmanlı 1302'de kuruldu | tarih = 27 Temmuz 2009 | arşivengelli = evet | arşivurl = https://web.archive.org/web/20141127104320/http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660 | arşivtarihi = 27 Kasım 2014 | ölüurl = hayır }}</ref>


1302'de [[Doğu Roma İmparatorluğu|Bizans İmparatorluğu]] kuvvetleri, Osman Gazi'yi durdurmak için yola çıktı. Osman Gazi, Bizans İmparatorluğu ile yaptığı ilk savaş olarak kabul edilen [[Koyunhisar Muharebesi]]'nin kazananı oldu.<ref>{{Byzantium and Venice: A Study in Diplomatic and Cultural Relations | page = 223}}</ref>
=== Kuruluş (1299–1453) ===
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu kuruluş dönemi}}[[Dosya:Sultan Osman.jpg|küçükresim|250x250px|İlk kumandanlardan [[Akça Koca|Akça Koca Bey]] ile [[Konur Alp]]'i ve ortada beyliğin kurucusu [[Osman Gazi]]'yi betimleyen görsel. Osman Gazi, silah arkadaşlarıyla birlikte 1299'da birçok bölgeyi ele geçirir ve çoğu tarihçiye göre bu tarihte bağımsızlığını ilan eder.|sol]] 1299 yılına gelindiğinde [[Anadolu]]'da hüküm süren [[Anadolu Selçuklu Devleti]] yıkılma süreci içindeydi. Bu yıllarda [[Osman Gazi]], yakın arkadaşları ile birlikte [[Bilecik]], [[Yarhisar]] ve [[İnegöl]]'ü fethetti. 1301'de [[Yenişehir]] fethedildi. Başta [[Âşıkpaşazâde]] olmak üzere Osmanlı kaynaklarına göre Osman Gazi, 1299 yılında resmen bağımsızlığını ilan etti. Bu tarih, birçok tarihçi tarafından beyliğin kuruluşu olarak nitelendirilmektedir. Bunun yanı sıra, tarihçilerin bazıları beyliğin kuruluşunu 1301 olarak kabul eder. [[Türkler|Türk]] tarihçi [[Halil İnalcık]] ise, 1299 yılının daha sonraları Osmanlılar tarafından uydurulmuş bir tarih olmasının muhtemel olduğunu söyleyerek [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] kaynaklarından, [[Paleologos Hanedanı]]'ndan olan, dönemin tarihçisi [[Yeoryos Pahimeris|Pahimeres]]'in yazdıklarını kanıt göstererek kuruluşun 1302 yılında yapılan [[Koyunhisar Muharebesi]] ile gerçekleştiğini öne sürer.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660/ | yayımcı = [[ntvmsnbc.com]] | erişimtarihi = 18 Kasım 2012 | başlık = Prof. İnalcık: Osmanlı 1302'de kuruldu | tarih = 27 Temmuz 2009 | arşivengelli = evet | arşivurl = https://web.archive.org/web/20141127104320/http://www.ntvmsnbc.com/id/24986660 | arşivtarihi = 27 Kasım 2014 | ölüurl = hayır }}</ref>


1326'da Osman Gazi, [[Bursa Kuşatması|Bursa'yı kuşattı]]. Fakat kendisinin rahatsızlanması üzerine kuşatmaya oğlu Orhan devam etti. Aynı yıl [[Bursa]] fethedildi ve başkent yapıldı.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.bursa.bel.tr/hizmetler/sayfa/521 | başlık = Bursa'nın Fethi - Bursa Büyükşehir Belediyesi | erişimtarihi = 18 Kasım 2012 | yayımcı = bursa.bel.tr | arşivurl = https://web.archive.org/web/20170410174137/http://www.bursa.bel.tr/hizmetler/sayfa/521 | arşivtarihi = 10 Nisan 2017 | ölüurl = evet }}</ref> [[Orhan Gazi|Orhan Bey]], döneminde kendi adına para bastırarak beyliği devlet hâline getirdi.<ref>Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1945), "Gazi Orhan Beyin hükümdar olduğu tarih ve ilk sikkesi", ''Belleten'' C.VIII, s.207-211</ref> 1329'da [[III. Andronikos]]'un başında bulunduğu Bizans ordusu ile yaptığı [[Pelekanon Muharebesi]]{{'}}ni kazandı.<ref>Heath, Ian and Angus McBride, ''Byzantine Armies 1118-1461 AD'', (Osprey Publishing, 1995), 8.</ref> 1331'de [[İznik Kuşatması (1331)|İznik]]'i, 1337'de [[İzmit]]{{'}}i topraklarına kattı.<ref>A History of the Byzantine State and Society, Treadgold, W., Stanford Press, 1997</ref><ref>R.G. Grant, ''Battle: A Visual Journey Through 5,000 Years of Combat'', Dorling Kindersley Publishers Ltd, 2005. ISBN 0-7566-1360-4</ref> Ayrıca kendisinin döneminde devletin sınırları, komşu [[Anadolu beylikleri|Türk beylikleri]]nin toprakları yönünde de genişlemeye başladı. 1345'te [[Karesi Beyliği|Karesioğulları Beyliği]] Osmanlı egemenliği altına girdi. Böylece Osmanlı, hem beyliğin donanmasından yararlandı, hem de [[Rumeli]]'ye geçiş için alınması gereken önemli bazı noktalara sahip olmuş oldu.<ref>[[İsmail Hakkı Uzunçarşılı]] "Karesi Vilâyeti Tarihçesi", Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfı (2000), sf.68. ISBN 975-94473-3-9.</ref> 1352'de, taht kavgaları ile mücadele eden Bizans yöneticilerinden [[Matheos|Matheos Kantakuzinos]]{{'}}a isteği üzerine yardım kuvveti gönderen Orhan Bey, yardımın karşılığı olarak [[Gelibolu Yarımadası]]'nda bulunan [[Çimpe Kalesi]]{{'}}nin sahibi oldu.<ref>Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I, Klasik Dönem (1302-1606): Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2009, s. 49-53. ISBN 978-9944-88-465-1</ref> Çimpe Kalesi'nin ele geçirilmesi ile Osmanlı Devleti, ilk [[Rumeli]] toprağını kazandı.<ref>[[Münir Aktepe|Aktepe, M. Münir]] (1950) "Osmanlıların Rumelide ilk fetihleri: Çimpe kalesi", ''Tarih Dergisi'', C.2 say.283-307</ref>
1302'de [[Doğu Roma İmparatorluğu|Bizans İmparatorluğu]] kuvvetleri, [[Osman Gazi]]'yi durdurmak için yola çıktı. Osman Gazi, Bizans İmparatorluğu ile yaptığı ilk savaş olarak kabul edilen [[Koyunhisar Muharebesi|Koyunhisar (Bafeus) Muharebesi]]'nin galibi oldu.<ref>{{Byzantium and Venice: A Study in Diplomatic and Cultural Relations | page = 223}}</ref> Buradaki Bizans yenilgisi, Osman'ın yükselişine katkıda bulunmasının yanında, bölgeden imparatorluğun [[Avrupa]] bölgelerine kitlesel bir [[Hristiyan]] göçünü de ateşledi ve bölgenin [[Demografi|demografik]] dengesini değiştirdi.<ref>Kazhdan, Alexander (1991). ''The Oxford Dictionary of Byzantium''. Oxford and New York: Oxford University Press. s. 251. ISBN <bdi>0-19-504652-8</bdi>.</ref> Bu dönemde Osmanlıların diğer komşularına nasıl hâkim oldukları tam olarak bilinmese de, İslamî [[gaza]] anlayışının, başarılarının [[İslam]] adına savaşmaya dayanılmasının bunda rol oynadığı öne sürülmektedir.
[[Dosya:Orhan Gazi - Manyal Palace Museum.jpg|küçükresim|220x220pik|Osmanlı Devleti'nin [[Osmanlı padişahları listesi|ikinci]] padişahı [[Orhan Gazi]]'nin bir [[Portre|portresi]].]]
[[Dosya:3 -Murad I map.PNG|sol|küçükresim|220x220pik|I. Murad döneminde Osmanlı Devleti sınırlarını gösteren harita]]
Orhan Bey'den sonra yerine [[I. Murad]] geçti. ''Murad Hüdavendigâr'' olarak da bilinen I. Murad, Osmanlı topraklarını [[Balkanlar]] yönünde genişletmeyi sürdürdü. İlk olarak [[Edirne]] yakınlarında yapılan [[Edirne'nin fethi|Sazlıdere Savaşı]] ile Türk ilerleyişini durdurmak isteyen bir Bizans-Bulgar ordusunu yenilgiye uğrattı ve zaferin ardından Edirne'yi ele geçirdi. Kısa bir süre sonra, Edirne'yi geri almak isteyen Macar, Sırp, Bulgar, [[Eflak|Eflâk]] ve [[Bosna]] birleşik ordusu ile Edirne yakınlarında karşılaştı. Yapılan [[Sırpsındığı Savaşı]]'nda karşı tarafı yenilgiye uğrattı. Döneminde [[Bulgaristan]], [[Yunanistan]] ve [[Sırbistan]]'ı ele geçirmeyi başardı. Buna ilaveten, [[Hamitoğulları Beyliği]]'nden para karşılığı [[Akşehir]], [[Yalvaç]], [[Beyşehir]], [[Seydişehir]], [[Karaağaç]], [[Eğirdir]] ve [[Isparta]]{{'}}yı; [[Germiyanoğulları Beyliği]]'nden ise çeyiz yoluyla [[Kütahya]], [[Simav]], [[Tavşanlı]] ve [[Emet]]'i aldı.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.amasya.gov.tr/ContentDownload/WY3X7Sehzade_Bayezid_(Yildirim_Bayezid).doc | biçim = DOC | erişimtarihi = 18 Kasım 2012 | yayımcı = amasya.gov.tr | başlık = Şehzade Bayezid (Yıldırım Bayezid) | arşivurl = https://web.archive.org/web/20121025110210/http://www.amasya.gov.tr/ContentDownload/WY3X7Sehzade_Bayezid_(Yildirim_Bayezid).doc | arşivtarihi = 25 Ekim 2012 | ölüurl = evet }}</ref> Balkan ve Avrupa devletlerinin Osmanlı'nın Avrupa yönündeki ilerlemesini durdurma çabaları [[I. Kosova Muharebesi]] ile devam etti. Osmanlı, savaşın kazananı oldu. Fakat I. Murad, savaşın bitmesinin ardından yaralı bir asker tarafından savaş meydanında hançerlendi ve öldürüldü.<ref name="fbey">Feridun Bey, ''Münşeattü's Selâtin'', İstanbul, Hicri. 1274-1275 (Osmanlıca)</ref>
İlerleyen yıllarda Osman Gazi, [[Bursa Kuşatması|Bursa'yı kuşattı]]. Fakat kendisinin rahatsızlanıp ölmesi üzerine yerine oğlu Orhan geçti ve kuşatmaya devam etti. Nisan 1326'da [[Bursa]] fethedildi ve başkent yapıldı.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.bursa.bel.tr/hizmetler/sayfa/521 | başlık = Bursa'nın Fethi - Bursa Büyükşehir Belediyesi | erişimtarihi = 18 Kasım 2012 | yayımcı = bursa.bel.tr | arşivurl = https://web.archive.org/web/20170410174137/http://www.bursa.bel.tr/hizmetler/sayfa/521 | arşivtarihi = 10 Nisan 2017 | ölüurl = evet }}</ref> [[Orhan Gazi|Orhan]], döneminde babası gibi kendi adına para bastırdı ve zamanla beyliği [[devlet]] hâline getirdi.<ref>Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1945), "Gazi Orhan Beyin hükümdar olduğu tarih ve ilk sikkesi", ''Belleten'' C.VIII, s.207-211</ref><ref>{{Web kaynağı | url = https://www.britannica.com/biography/Orhan | başlık = Orhan {{!}} Ottoman sultan {{!}} Britannica | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =İngilizce| çalışma = www.britannica.com | arşivurl = https://web.archive.org/web/20150905103008/https://www.britannica.com/biography/Orhan | arşivtarihi = 5 Eylül 2015}}</ref> 1329'da [[Bizans imparatorları listesi|İmparator]] [[III. Andronikos]]'un başında bulunduğu [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] ordusu ile yaptığı [[Pelekanon Muharebesi]]'ni kazandı.<ref>Heath, Ian and Angus McBride, ''Byzantine Armies 1118-1461 AD'', (Osprey Publishing, 1995), 8.</ref><ref>{{Web kaynağı | url = https://www.britannica.com/place/Byzantine-Empire/Andronicus-II | başlık = Byzantine Empire - Andronicus II {{!}} Britannica | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =İngilizce| çalışma = www.britannica.com | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190731014656/https://www.britannica.com/place/Byzantine-Empire/Andronicus-II | arşivtarihi = 31 Temmuz 2019}}</ref> 1331'de [[İznik Kuşatması (1331)|İznik]], 1337'de de [[İzmit]] ele geçirildi.<ref>A History of the Byzantine State and Society, Treadgold, W., Stanford Press, 1997</ref><ref>R.G. Grant, ''Battle: A Visual Journey Through 5,000 Years of Combat'', Dorling Kindersley Publishers Ltd, 2005. ISBN 0-7566-1360-4</ref> [[Orhan Gazi|Orhan]] döneminde devletin sınırları, komşu [[Anadolu beylikleri|Türk beylikleri]]nin toprakları yönünde de hızla genişlemeye başladı. 1345'te [[Karesi Beyliği|Karesioğulları Beyliği]] Osmanlı egemenliği altına girdi.<ref>{{Web kaynağı | url = https://tarihimizdeilkler.com/karesi-beyligi-osmanliya-katilan.html | başlık = Karesi Beyliği: Osmanlı'nın Topraklarına Kattığı İlk Beylik | erişimtarihi =16 Ocak 2023| tarih =13 Ekim 2018| dil =Türkçe| çalışma = Tarihimizde İlkler | soyadı = | arşivurl = https://web.archive.org/web/20210731185723/https://tarihimizdeilkler.com/karesi-beyligi-osmanliya-katilan.html | arşivtarihi = 31 Temmuz 2021}}</ref> Böylece Osmanlılar, hem beyliğin [[Deniz kuvvetleri|donanmasından]] yararlandı, hem de [[Rumeli]]'ye geçiş için alınması gereken önemli bazı noktalara sahip olmuş oldu.<ref>[[İsmail Hakkı Uzunçarşılı]] "Karesi Vilâyeti Tarihçesi", Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfı (2000), sf.68. ISBN 975-94473-3-9.</ref> 1352'de, taht kavgaları ile mücadele eden Bizans yöneticilerinden [[Matheos|Matheos Kantakuzinos]]'a isteği üzerine yardım kuvveti gönderen Orhan Bey, yardımın karşılığı olarak [[Gelibolu Yarımadası]]'nda bulunan [[Çimpe Kalesi]]'nin sahibi oldu.<ref>Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I, Klasik Dönem (1302-1606): Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2009, s. 49-53. ISBN 978-9944-88-465-1</ref> Çimpe Kalesi'nin ele geçirilmesi ile Osmanlı Devleti, ilk [[Rumeli]] toprağını kazandı.<ref>[[Münir Aktepe|Aktepe, M. Münir]] (1950) "Osmanlıların Rumelide ilk fetihleri: Çimpe kalesi", ''Tarih Dergisi'', C.2 say.283-307</ref> Çimpe Kalesi'ni üs edinen Osmanlılar, [[Süleyman Paşa (Orhan Gazi'nin oğlu)|Şehzade Süleyman]] komutasında Rumeli'de fetihlere başladı. İlk olarak [[Gelibolu]] fethedildi. Daha sonra [[Bolayır]], [[Tekirdağ]], [[Keşan]] ve [[Malkara]] bölgeleri ele geçirildi. Ardından, [[İstanbul]]-[[Edirne]] yolunu kesmek ve [[Karadeniz]]'e ulaşabilmek için [[Lüleburgaz]] ve [[Çorlu]] ele geçirildi.
[[Dosya:3 -Murad I map.PNG|sol|küçükresim|250x250px|[[I. Murad]] döneminde (1362–89) Osmanlı Devleti'nin sınırlarını gösteren bir harita.]]
[[Dosya:Battle of Ankara.jpg|küçükresim|Ankara Muharebesi'ni gösteren bir [[minyatür]]]]
I. Murad'ın I. Kosova Savaşı sonrasında ölmesi üzerine Osmanlı tahtına daha sonraları Yıldırım Bayezid ismiyle de anılacak olan [[I. Bayezid]] geçti. I. Bayezid, Balkanlar'ın yanı sıra Anadolu'da da siyasi birlik sağlama çabasına girişti. Bu kapsamda [[Aydınoğulları]], Germiyanoğulları, Hamitoğulları, [[Menteşeoğulları]] ve [[Saruhanoğulları]] beyliklerini topraklarına kattı.<ref name="lamartine1">{{kitap kaynağı |başlık=Historie de la Turquie (Aşiretten Devlete) |özgünyıl=1854 |sayfalar=120,126,154,159, 160|soyadı1=Alphonse de Lamartine|yıl=Eylül 2005|yayıncı=Bilge Kültür Sanat. ''(Çeviren: Dr. Reşat Uzmen)''|isbn=975-6316-54-3}}</ref> 1392'de [[Candaroğulları]] topraklarını ele geçirdi.<ref>Yücel, Yaşar M. (1963) "Kastamonu'nun ilk fethine kadar Osmanlı-Candar muüasebetleri", ''Tarihi Araştırmalar Dergisi'' C.I say.133-144</ref> Saltanatı süresince dört kez [[Konstantinopolis kuşatmaları|İstanbul'u abluka altına aldı]]. Bunlardan üçüncüsünü 1396 yılında yaptı, fakat Haçlı ordusunun [[Niğbolu]]{{'}}ya kadar gelmesi üzerine ablukayı kaldırdı.<ref>Charanis,P. (1942) "The strife among Palaeologi and the Ottoman Turks (Palaeiologlar ile Osmanlı Türkleri arasında çekişmeler)", ''Byzantion'' C.16 say.286-314 {{ing}}</ref> Eylül 1396'da yapılan [[Niğbolu Muharebesi (1396)|Niğbolu Savaşı]]'nı kazandı.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.tsk.tr/8_tarihten_kesitler/8_4_turk_tarihinde_onemli_gunler/nigbolu_zaferi/nigbolu_zaferi.htm | başlık = Niğbolu Zaferi (25 Eylül 1396) | yayımcı = tsk.tr | erişimtarihi = 18 Kasım 2012 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20160304200405/http://www.tsk.tr/8_tarihten_kesitler/8_4_turk_tarihinde_onemli_gunler/nigbolu_zaferi/nigbolu_zaferi.htm | arşivtarihi = 4 Mart 2016 | ölüurl = evet }}</ref> Savaşın ardından İstanbul'u dördüncü kez abluka altına aldı, fakat bu ablukayı da doğuda beliren [[Timur]] tehlikesi sebebiyle kaldırdı.<ref>Öztuna,T.Yılmaz (1946). ''Ankara Muharebesi'', İstanbul</ref> [[Çin]]'e sefer düzenlemek isteyen ve batısında güçlü bir devlet barındırmak istemeyen Timur, daha önceleri savaşarak yenilgiye uğrattığı [[Karakoyunlu]] ile [[Celayirîler|Celayirîli]] hükümdarlarının Osmanlı'ya sığınmasını ve istediği şartların kabul edilmemesini ileri sürerek Osmanlı'ya uyarılarda bulundu. I. Bayezid ile aralarında geçen bazı hakaret dolu mektuplaşmaların ardından Timur, Osmanlı'ya savaş ilan etti. İki büyük ordu, [[Ankara]]'nın [[Çubuk Ovası]]'nda karşılaştı. 1402'de yapılan [[Ankara Savaşı]]'nda Yıldırım Bayezid, kendisine bağlı Türk beylerinin Timur'un tarafına geçmesinin de etkisi ile yenilgiye uğradı ve oğullarından [[Mustafa Çelebi (I. Bayezid'in oğlu)|Mustafa]] ve [[Musa Çelebi|Musa]] ile birlikte Timur'a esir düştü.<ref name="lamartine1" /><ref name="mulk" /> Yıldırım, 1403'te [[Akşehir]]{{'}}de öldü.<ref name="mulk">Sakaoğlu, Necdet (1999), ''Bu mülkün sultanları'', İstanbul: Oğlak yayınları ISBN 975-329-299-6, say.52, 62, 67</ref> Timur, Yıldırım'ın ölümü üzerine oğlu Musa'yı serbest bıraktı.<ref name="mulk" />
Orhan Bey'den sonra yerine [[I. Murad]] geçti. "Murad Hüdavendigâr" olarak da bilinen I. Murad, Osmanlı topraklarını [[Balkanlar]] yönünde genişletmeyi sürdürdü.<ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/murad-i | başlık = MURAD I | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | arşivurl = https://web.archive.org/web/20191018113958/https://islamansiklopedisi.org.tr/murad-i | arşivtarihi = 18 Ekim 2019}}</ref> İlk olarak [[Edirne]] yakınlarında yapılan [[Edirne'nin fethi|Sazlıdere Muharebesi]] ile Türk ilerleyişini durdurmak isteyen bir [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]]-[[Bulgarlar|Bulgar]] ordusu yenilgiye uğratıldı ve bu zaferin ardından [[Edirne'nin Fethi|Edirne ele geçirildi]]. Kısa bir süre sonra, [[Edirne (il)|Edirne]]'yi geri almak isteyen [[Macarlar|Macar]], [[Sırplar|Sırp]], [[Bulgarlar|Bulgar]], [[Eflak|Eflâk]] ve [[Bosna]] birleşik ordusu ile Edirne civarında karşılaşıldı. Yapılan [[Sırpsındığı Muharebesi]]'nde (1364) karşı taraf yenilgiye uğratıldı. [[I. Murad]] ayrıca, döneminde [[Bulgaristan]], [[Yunanistan]] ve [[Sırbistan]]'ı ele geçirmeyi başardı. [[Hamitoğulları Beyliği|Hamitoğulları]]'ndan para karşılığı [[Akşehir]], [[Yalvaç]], [[Beyşehir]], [[Seydişehir]], [[Karaağaç]], [[Eğirdir]] ve [[Isparta]]'yı aldı; [[Germiyanoğulları Beyliği|Germiyanoğulları]]'ndan ise [[çeyiz]] yoluyla [[Kütahya]], [[Simav]], [[Tavşanlı]] ve [[Emet]]'i aldı.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.amasya.gov.tr/ContentDownload/WY3X7Sehzade_Bayezid_(Yildirim_Bayezid).doc | biçim = DOC | erişimtarihi = 18 Kasım 2012 | yayımcı = amasya.gov.tr | başlık = Şehzade Bayezid (Yıldırım Bayezid) | arşivurl = https://web.archive.org/web/20121025110210/http://www.amasya.gov.tr/ContentDownload/WY3X7Sehzade_Bayezid_(Yildirim_Bayezid).doc | arşivtarihi = 25 Ekim 2012 | ölüurl = evet }}</ref> Balkan ve Avrupa'daki devletlerin Osmanlı'nın [[Avrupa]] yönündeki ilerlemesini durdurma çabaları, 1389'da [[I. Kosova Muharebesi]] ile devam etti. Osmanlılar, savaşın kazananı oldu. Fakat I. Murad, savaşın bitmesinin ardından, yaralı bir [[Sırplar|Sırp]] askeri olan [[Miloš Obilić]] tarafından savaş meydanında hançerlenip öldürüldü.<ref name="fbey">Feridun Bey, ''Münşeattü's Selâtin'', İstanbul, Hicri. 1274-1275 (Osmanlıca)</ref> Böylece [[I. Murad]], savaş sırasında öldürülen tek Osmanlı padişahı olarak kayıtlara geçti.
[[Dosya:Battle of Ankara.jpg|küçükresim|1402'deki [[Ankara Muharebesi]]'ni tasvir eden bir [[Babürlüler|Babür]] [[minyatür|minyatürü]].]]
[[Dosya:Çelebi Mehmet.jpg|küçükresim|I. Mehmed, Fetret Devri'ne son verdi.]]
Yıldırım Bayezid'in esir düşmesi ve esaret hayatındaki ölümünden sonra, oğulları [[İsa Çelebi|İsa]], [[Mehmed Çelebi|Mehmed]], [[Musa Çelebi|Musa]] ve [[Süleyman Çelebi (Emir)|Süleyman]] arasında taht kavgaları başladı. [[Fetret Devri]] adıyla bilinen dönemin başında Timur, Yıldırım tarafından ele geçirilen Anadolu beylerine eski topraklarında yeniden bağımsız beylikler kurdurdu.<ref name="mulk" /> Tahtın sahibi olmak için şehzadeler arasında yapılan mücadelelerde ilk olarak Musa, İsa tarafından mücadelenin dışına atıldı ve ilk olarak Germiyanoğulları'na, ardından [[Karamanoğulları Beyliği|Karamanoğulları]]{{'}}na sığındı.<ref name="mulk" /> 1406 yılında İsa, Mehmed'in tarafını tutan askerler tarafından öldürüldü.<ref name="mulk" /> Böylece mücadele Süleyman ve Mehmed arasında devam etmeye başladı; Süleyman, devletin Rumeli yakasının; Mehmed ise Anadolu yakasının yöneticisi oldu.<ref name="mulk" /> İki kardeş arasında süren çatışmalar sırasında Musa, yeniden harekete geçti ve 1411'de Süleyman Çelebi'nin bulunduğu Edirne'ye baskın yaptı.<ref name="mulk" /> Aynı yıl Süleyman öldürüldü. 1411'den sonra çarpışmalar, Mehmed ve Musa arasında sürmeye başladı.<ref name="mulk" /> İki kardeş arasındaki mücadele, 1413 yılında Mehmed'in Musa'yı öldürtmesi ile sonlandı ve Fetret Devri noktalanmış oldu. Aynı yıl Mehmed, Osmanlı tahtına oturdu.
I. Murad'ın 1389'daki [[I. Kosova Muharebesi]] sonrasında ölmesi üzerine Osmanlı tahtına, daha sonraları "Yıldırım Bayezid" ismiyle anılacak olan [[I. Bayezid]] geçti. I. Bayezid, Balkanların yanı sıra, Anadolu'da da siyasi ve askeri birlik sağlama çabasına girişti. Bu kapsamda [[Aydınoğulları]], [[Germiyanoğulları Beyliği|Germiyanoğulları]], [[Hamitoğulları Beyliği|Hamitoğulları]], [[Menteşeoğulları]] ve [[Saruhanoğulları]] beyliklerini topraklarına kattı.<ref name="lamartine1">{{kitap kaynağı |başlık=Historie de la Turquie (Aşiretten Devlete) |özgünyıl=1854 |sayfalar=120,126,154,159, 160|soyadı1=Alphonse de Lamartine|yıl=Eylül 2005|yayıncı=Bilge Kültür Sanat. ''(Çeviren: Dr. Reşat Uzmen)''|isbn=975-6316-54-3}}</ref> 1392'de [[Candaroğulları]] topraklarını ele geçirdi.<ref>Yücel, Yaşar M. (1963) "Kastamonu'nun ilk fethine kadar Osmanlı-Candar muüasebetleri", ''Tarihi Araştırmalar Dergisi'' C.I say.133-144</ref> I. Bayezid, saltanatı süresince dört kez [[Konstantinopolis kuşatmaları|İstanbul'u abluka altına aldı]]. Bu amaçla, 1393–1394'te [[İstanbul Boğazı]]'na [[Anadolu Hisarı]]'nı inşa ettirdi.<ref>{{Web kaynağı | url = https://istanbeautiful.com/tr/anadolu-hisari-istanbul/ | başlık = Anadolu Hisarı Gezi Rehberi (Gezilecek Yerler, Mekanlar + Tavsiyeler) | erişimtarihi =16 Ocak 2023| tarih =11 Mayıs 2019| dil =Türkçe| çalışma = Istanbeautiful | soyadı = | arşivurl = https://web.archive.org/web/20200812061452/https://istanbeautiful.com/tr/anadolu-hisari-istanbul/ | arşivtarihi = 12 Ağustos 2020}}</ref> Bu kuşatmalardan üçüncüsünü 1396'da yaptı, fakat [[Haçlı seferi|Haçlı]] ordusunun [[Niğbolu]]'ya kadar gelmesi üzerine ablukayı kaldırdı.<ref>Charanis,P. (1942) "The strife among Palaeologi and the Ottoman Turks (Palaeiologlar ile Osmanlı Türkleri arasında çekişmeler)", ''Byzantion'' C.16 say.286-314 {{ing}}</ref> Eylül 1396'da yapılan [[Niğbolu Muharebesi (1396)|Niğbolu Muharebesi]]'ni kazandı ve savaşın ardından [[Konstantinopolis|İstanbul]]'u tekrar ve dördüncü kez abluka altına aldı.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.tsk.tr/8_tarihten_kesitler/8_4_turk_tarihinde_onemli_gunler/nigbolu_zaferi/nigbolu_zaferi.htm | başlık = Niğbolu Zaferi (25 Eylül 1396) | yayımcı = tsk.tr | erişimtarihi = 18 Kasım 2012 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20160304200405/http://www.tsk.tr/8_tarihten_kesitler/8_4_turk_tarihinde_onemli_gunler/nigbolu_zaferi/nigbolu_zaferi.htm | arşivtarihi = 4 Mart 2016 | ölüurl = evet }}</ref><ref>https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/782490</ref> Fakat bu ablukayı da doğuda beliren [[Timur]] tehlikesi sebebiyle kaldırdı.<ref>Öztuna,T.Yılmaz (1946). ''Ankara Muharebesi'', İstanbul</ref> [[Çin]]'e sefer düzenlemek isteyen ve batısında güçlü bir devlet bırakmak istemeyen [[Timur]], daha önceleri savaşarak yenilgiye uğrattığı [[Karakoyunlu]] ile [[Celayirîler|Celayirîli]] hükümdarlarının Osmanlı'ya sığınmasını ve istediği şartların kabul edilmemesini ileri sürerek Osmanlı Devleti'ne uyarılarda bulundu. [[I. Bayezid]] ile aralarında geçen bazı hakaret dolu mektuplaşmaların ardından Timur, Osmanlı'ya savaş ilan etti. İki büyük ordu, [[Ankara]]'nın [[Çubuk Ovası]]'nda karşılaştı. Temmuz 1402 tarihinde yapılan [[Ankara Savaşı|Ankara Muharebesi]]'nde Yıldırım Bayezid, kendisine bağlı Türk beylerinin [[Timur]]'un tarafına geçmesinin de etkisi ile yenilgiye uğradı ve oğullarından [[Mustafa Çelebi (I. Bayezid'in oğlu)|Mustafa]] ve [[Musa Çelebi|Musa]] ile birlikte Timur'a esir düştü.<ref name="lamartine1" /><ref name="mulk" /> Bayezid, 1403'te [[Akşehir]]'de öldü.<ref name="mulk">Sakaoğlu, Necdet (1999), ''Bu mülkün sultanları'', İstanbul: Oğlak yayınları ISBN 975-329-299-6, say.52, 62, 67</ref> Timur, Bayezid'in ölümü üzerine oğlu Musa'yı serbest bıraktı.<ref name="mulk" />
[[Dosya:Ottoman Princes Musa and Suleiman Celebi.jpg|küçükresim|[[I. Bayezid]]'in oğulları [[Musa Çelebi]] (solda) ve [[Süleyman Çelebi (emir)|Süleyman Çelebi]] (sağda).]]
Yıldırım Bayezid'in [[Timur]]'a esir düşmesi ve esaret hayatındaki ölümünden sonra, oğulları [[İsa Çelebi|İsa]], [[Mehmed Çelebi|Mehmed]], [[Musa Çelebi|Musa]] ve [[Süleyman Çelebi (Emir)|Süleyman]] arasında taht kavgaları başladı. [[Fetret Devri]] adıyla bilinen dönemin başında Timur, Bayezid tarafından ele geçirilen [[Anadolu]] topraklarını eski beylerine geri vererek Anadolu'da yeniden bağımsız beylikler kurdurdu.<ref name="mulk" /> Tahtın sahibi olmak için [[Şehzade|şehzadeler]] arasında yapılan mücadelelerde ilk olarak Musa, İsa tarafından mücadelenin dışına atıldı ve Musa, ilk olarak [[Germiyanoğulları Beyliği|Germiyanoğulları]]'na, ardından [[Karamanoğulları Beyliği|Karamanoğulları]]'na sığındı.<ref name="mulk" /> 1406 yılında İsa, Mehmed'in tarafını tutan askerler tarafından öldürüldü.<ref name="mulk" /> Böylece mücadele Süleyman ve Mehmed arasında devam etti. Süleyman, devletin [[Rumeli]] yakasının; Mehmed ise Anadolu yakasının yöneticisi oldu.<ref name="mulk" /> İki kardeş arasında süren çatışmalar sırasında Musa, yeniden harekete geçti ve 1411'de Süleyman'ın bulunduğu [[Edirne (il)|Edirne]]'ye baskın yaptı.<ref name="mulk" /> Aynı yıl Süleyman öldürüldü. 1411'den sonra çarpışmalar, Mehmed ve Musa arasında sürmeye başladı.<ref name="mulk" /> İki kardeş arasındaki mücadele, 1413'te Mehmed'in Musa'yı öldürtmesi ile sonlandı ve 11 yıl süren [[Fetret Devri]] noktalanmış oldu. Aynı yıl [[I. Mehmed|Mehmed]], Osmanlı tahtına oturdu.
[[Dosya:Sultan Gazi Çelebi Mohammed Han - السلطان الغازي چلبي محمد خان.jpg|küçükresim|[[I. Mehmed]], 11 yıllık [[Fetret Devri]]'ne son verdiği için, ''"Osmanlı'nın ikinci kurucusu"'' olarak da anılmaktadır.]]
[[I. Mehmed]], saltanatı sırasında [[Ankara Muharebesi|Ankara Savaşı]] sonrası Anadolu'da yitirilen toprakların birçoğunu yeniden ele geçirdi.<ref name="mulk" /> Döneminde [[Venedikliler]] ile yapılan ilk [[Osmanlı-Venedik Antlaşması (1416)|deniz savaşı]] başarısızlıkla sonuçlandı.<ref>Norwich, John Julius (1982) ''A History of Venice'', Londra:Penguin ISBN 0-14-101383-4 {{ing}} say. 193-194</ref> [[Şeyh Bedreddin#Şeyh Bedreddin|Şeyh Bedrettin]], [[Börklüce Mustafa#İsyan|Börklüce Mustafa]] ve [[Torlak Kemal]] isyanları bastırıldı. Saltanatının sonlarında Mehmed, [[Timur]] tarafından esir edilen ve kardeşi [[Düzmece Mustafa|Mustafa]] olduğunu iddia eden bir kişinin kendisini Osmanlı hükümdarı ilan etmesi üzerine, bu sorun ile uğraştı ve Mustafa'nın üzerine yürüdü. Mustafa, yenilmesinin üzerine [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]]'a sığındı.<ref>Norwich, John Julius (1982), ''Byzantium: Decline and Fall'', Londra:Penguin ISBN 0-679-41650-1 {{ing}} say.378</ref> Mehmed, 1421 yılına gelindiğinde öldü.<ref name="mulk" /> I. Mehmed, 11 yıl süren [[Fetret Devri]]'ni sonlandırıp devleti toparladığından dolayı, bazı çağdaş tarihçiler tarafından ''"Osmanlı Devleti'nin ikinci kurucusu"'' olarak kabul edilmektedir.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.fikriyat.com/galeri/tarih/osmanli-devletinin-ikinci-kurucusu-celebi-mehmed | başlık = Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusu: Çelebi Mehmed | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = Fikriyat Gazetesi | arşivurl = https://web.archive.org/web/20201120190058/https://www.fikriyat.com/galeri/tarih/osmanli-devletinin-ikinci-kurucusu-celebi-mehmed | arşivtarihi = 20 Kasım 2020}}</ref> Bunların yanında, "Çelebi Mehmed" veya "Mehmed Çelebi" gibi sıfatlarla da anılmaktadır.


[[I. Mehmed]], saltanatı sırasında Ankara Savaşı sonrası Anadolu'da yitirilen toprakların birçoğunu yeniden ele geçirdi.<ref name="mulk" /> Döneminde [[Venedikliler]] ile yapılan ilk deniz savaşı başarısızlıkla sonuçlandı.<ref>Norwich, John Julius (1982) ''A History of Venice'', Londra:Penguin ISBN 0-14-101383-4 {{ing}} say. 193-194</ref> [[Şeyh Bedreddin#Şeyh Bedreddin|Şeyh Bedrettin]], [[Börklüce Mustafa#İsyan|Börklüce Mustafa]] ve [[Torlak Kemal]] isyanlarını bastırdı. Saltanatın sonlarında, Timur tarafından esir edilen ve kardeşi [[Düzmece Mustafa|Mustafa]] olduğunu iddia eden bir kişinin kendisini Osmanlı padişahı ilan etmesi üzerine, bu sorun ile uğraştı ve Mustafa'nın üzerine yürüdü. Mustafa, yenilmesinin üzerine Bizans'a sığındı.<ref>Norwich, John Julius (1982), ''Byzantium: Decline and Fall'', Londra:Penguin ISBN 0-679-41650-1 {{ing}} say.378</ref> I. Mehmed, 1421 yılına gelindiğinde öldü.<ref name="mulk" /> I. Mehmed, Fetret Devri'ni sonlandırdığı için bazı tarihçiler tarafından "''Osmanlı'nın ikinci kurucusu''" olarak kabul edilir.
I. Mehmed'in ölümü sonrası tahta [[II. Murad]] çıktı. I. Mehmed'in ölümü üzerine [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] tarafından serbest bırakılan Mustafa, II. Murad'ın saltanatının başında [[Düzmece Mustafa İsyanı]] olarak bilinen isyanı çıkardı. Mustafa, 1422'de yakalandı ve [[Îdam|idam]] edilerek isyan sonlandırıldı.<ref>{{Kitap kaynağı|son=Uzunçarşılı | ilk=İsmail Hakkı|yıl=1995|başlık=Büyük Osmanlı Tarihi|yayımcı=Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları}}</ref> II. Murad, aynı yıl [[Konstantinopolis Kuşatması (1422)|İstanbul'u kuşattı]], fakat başarılı olamadı.<ref name="Constantinople">Stephen Turnbull, ''[http://www.ospreypublishing.com/title_detail.php/title=S759X~ser=FOR The Walls of Constantinople, AD 324-1453] {{Webarşiv|url=https://web.archive.org/web/20070927003322/http://www.ospreypublishing.com/title_detail.php/title%3DS759X~ser%3DFOR|tarih=27 Eylül 2007}}'', Osprey Publishing, ISBN 1-84176-759-X.</ref> İki taraf da teknolojik bakımdan tamamen birbirine eşitti. Yine aynı yılda, kardeşi [[Küçük Mustafa]] da tahta geçmek için isyan etti. İsyan, birkaç ay içinde bastırıldı.<ref>Joseph von Hammer: ''Osmanlı Tarihi'' Vol I (condensation: Abdülkadir Karahan), Milliyet yayınları, İstanbul. ss 79-80</ref> Döneminde [[Aydınoğulları Beyliği|Aydınoğulları]], [[Germiyanoğulları Beyliği|Germiyanoğulları]], [[Menteşe Beyliği|Menteşeoğulları]] ve [[Tekeoğulları Beyliği|Tekeoğulları]] tamamen Osmanlı egemenliği altına girdi.<ref>[http://www2.let.uu.nl/Solis/anpt/ejos/pdf/VG01.pdf Ahdnameler ışığında Osmanlı-Venedik diplomatik ilişkileri - Ottoman-Venetian diplomatics, the Ahd-Names (İngilizce)] {{Webarşiv|url=https://web.archive.org/web/20051109233354/http://www2.let.uu.nl/Solis/anpt/ejos/pdf/VG01.pdf |tarih=9 Kasım 2005 }}, Dr. Hans Theunissen, [[Leiden Üniversitesi]], [[Hollanda]], 1998, içinde 5. bölüm [http://www2.let.uu.nl/Solis/anpt/ejos/pdf/VG07.pdf Venedik ile Türkmen Beylikleri Menteşe and Aydın - Venice and the Turcoman Begliks of Menteşe and Aydın] {{Webarşiv|url=https://web.archive.org/web/20050429162918/http://www2.let.uu.nl/Solis/anpt/ejos/pdf/VG07.pdf |tarih=29 Nisan 2005 }}</ref> [[II. Murad]]'ın saltanatı, önemli bir ekonomik gelişme dönemiydi. Bu dönemde ticaret arttı ve Osmanlı şehirleri önemli ölçüde genişledi.<ref>Halil İnalcık (1973). ''The Ottoman Empire: The Classical Age 1300-1600''. ss. 21–22.</ref>
[[Dosya:Chelebowski varna.jpg|sol|küçükresim|250x250pik|[[Varna Muharebesi]]'ni (1444) tasvir eden bir görsel.]]
[[Dosya:Battle of Varna, Jan Matejko.jpg|sol|küçükresim|300x300pik|Varna Muharebesi (1444)]]
II. Murad, 1444'te [[Macarlar]] ile [[Edirne-Segedin Antlaşması]]'nı imzaladı. Antlaşmaya göre, tarafların 10 yıl boyunca savaşmamaları kararlaştırıldı.<ref name="sugar">{{Kitap kaynağı|son=Sugar|ilk=Peter|başlık=Southeastern Europe Under Ottoman Rule, 1354-1804 | yıl = 1977 | biçim = Reprint | yayıncı = [[University of Washington Press]] | bölüm = Chapter 1: The Early History and the Establishment of the Ottomans in Europe |bölümurl= http://coursesa.matrix.msu.edu/~fisher/hst373/readings/sugar.html | erişimtarihi =19 Mayıs 2007}}</ref> Barışın hemen ardından II. Murad, yaşadığı bazı buhranlar ve sıkıntılar yüzünden [[Manisa]]'ya çekildi ve yerini, kendi isteği ile 12 yaşındaki oğlu [[II. Mehmed]]'e bıraktı.<ref name="inalcık1s61">İnalcik, Halil (1995) ''a.g.e.'' s.61-67</ref> Böylelikle II. Murad, [[Osmanlı İmparatorluğu tarihi|Osmanlı tarihinde]] kendi isteğiyle tahttan çekilen ilk padişah olarak kayıtlara geçti.<ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/murad-ii | başlık = MURAD II | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190730050802/https://islamansiklopedisi.org.tr/murad-ii | arşivtarihi = 30 Temmuz 2019}}</ref> Osmanlı tahtına henüz 12 yaşındaki bir çocuğun geçmesini fırsat olarak değerlendiren [[Avrupa]]'daki Haçlı birliği, [[Edirne-Segedin Antlaşması]]'nı yok sayarak Osmanlı Devleti'ne savaş açtı. Kasım 1444'te meydana gelen [[Varna Muharebesi]] için II. Murad tekrar ordunun başına geçti ve bu muharebeyi kazandı.<ref name="inalcık1s61" /> Ancak, savaşın hemen ardından tekrar tahta geçmedi; ikinci kez tahta geçmesi 1446 yılında gerçekleşti. 1448'de Murad, Osmanlı Devleti'nin [[Balkanlar|Balkan]] hâkimiyetine son vermek amacıyla bir araya gelen [[Eflak Prensliği|Eflak]] ve [[Macaristan Krallığı|Macaristan]] ordusu ile [[II. Kosova Muharebesi]]'ni yaptı ve muharebenin kazananı oldu.<ref>{{Kitap kaynağı|son=Larousse|yıl=1993|başlık=Théma Larousse Cilt-1 sf.141|yayımcı=[[Milliyet (gazete)|Milliyet]]|yer=İstanbul|dil=Türkçe}}</ref> [[II. Murad]], 1451 yılında öldü. Öldüğünde Osmanlı Devleti, [[Ankara Savaşı|1402 yılında aldığı büyük darbenin]] yaralarını tamamen sarmıştı. Ölümünün üzerine tahta tekrar oğlu [[II. Mehmed]] geçti.<ref>{{Kitap kaynağı| yazar= Atilla Şahiner | başlık = "Osmanlı Tarihi" |yayımcı=Lacivert Yayınları|yıl=2008|sayfalar=80}}</ref>
I. Mehmed'in ölümü üzerine tahta [[II. Murad]] çıktı. I. Mehmed'in ölümü üzerine Bizans tarafından serbest bırakılan Mustafa, II. Murad'ın saltanatının başında [[Düzmece Mustafa İsyanı]] olarak bilinen isyanı çıkardı. Mustafa, 1422'de yakalandı ve idam edilerek isyan sonlandırıldı.<ref>{{Kitap kaynağı|son=Uzunçarşılı | ilk=İsmail Hakkı|yıl=1995|başlık=Büyük Osmanlı Tarihi|yayımcı=Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları}}</ref> II. Murad, aynı yıl [[Konstantinopolis Kuşatması (1422)|İstanbul'u kuşattı]] fakat başarılı olamadı.<ref name="Constantinople">Stephen Turnbull, ''[http://www.ospreypublishing.com/title_detail.php/title=S759X~ser=FOR The Walls of Constantinople, AD 324-1453] {{Webarşiv|url=https://web.archive.org/web/20070927003322/http://www.ospreypublishing.com/title_detail.php/title%3DS759X~ser%3DFOR|tarih=27 Eylül 2007}}'', Osprey Publishing, ISBN 1-84176-759-X.</ref> İki taraf da teknolojik bakımdan tamamen birbirine eşitti ve Türkler "bombardıman taşlarını almak için" barikat kurmak zorunda kalmışlardı.<ref name="Constantinople" /> Yine aynı yıl, kardeşi [[Küçük Mustafa]] da tahta geçmek için isyan etti. İsyan, birkaç ay içinde bastırıldı.<ref>Joseph von Hammer: ''Osmanlı Tarihi'' Vol I (condensation: Abdülkadir Karahan), Milliyet yayınları, İstanbul. ss 79-80</ref> Döneminde, [[Aydınoğulları Beyliği|Aydınoğulları]], [[Germiyanoğulları Beyliği|Germiyanoğulları]], [[Menteşe Beyliği|Menteşeoğulları]] ve [[Tekeoğulları Beyliği|Tekeoğulları]] tamamen Osmanlı egemenliği altına girdi.<ref>[http://www2.let.uu.nl/Solis/anpt/ejos/pdf/VG01.pdf Ahdnameler ışığında Osmanlı-Venedik diplomatik ilişkileri - Ottoman-Venetian diplomatics, the Ahd-Names (İngilizce)] {{Webarşiv|url=https://web.archive.org/web/20051109233354/http://www2.let.uu.nl/Solis/anpt/ejos/pdf/VG01.pdf |tarih=9 Kasım 2005 }}, Dr. Hans Theunissen, [[Leiden Üniversitesi]], [[Hollanda]], 1998, içinde 5. bölüm [http://www2.let.uu.nl/Solis/anpt/ejos/pdf/VG07.pdf Venedik ile Türkmen Beylikleri Menteşe and Aydın - Venice and the Turcoman Begliks of Menteşe and Aydın] {{Webarşiv|url=https://web.archive.org/web/20050429162918/http://www2.let.uu.nl/Solis/anpt/ejos/pdf/VG07.pdf |tarih=29 Nisan 2005 }}</ref> 1444'te Macarlar ile [[Edirne-Segedin Antlaşması]]{{'}}nı imzaladı. Antlaşmaya göre, tarafların 10 yıl boyunca savaşmamaları kararlaştırıldı.<ref name="sugar">{{Kitap kaynağı|son=Sugar|ilk=Peter|başlık=Southeastern Europe Under Ottoman Rule, 1354-1804 | yıl = 1977 | biçim = Reprint | yayıncı = [[University of Washington Press]] | bölüm = Chapter 1: The Early History and the Establishment of the Ottomans in Europe |bölümurl= http://coursesa.matrix.msu.edu/~fisher/hst373/readings/sugar.html | erişimtarihi =19 Mayıs 2007}}</ref> Barışın hemen ardından, yaşadığı buhranlar ve sıkıntılar yüzünden [[Manisa]]'ya çekildi ve yerini, kendi isteği ile 12 yaşındaki oğlu [[II. Mehmed]]{{'}}e bıraktı.<ref name="inalcık1s61">İnalcik, Halil (1995) ''a.g.e.'' s.61-67</ref> Osmanlı tahtına henüz 12 yaşındaki bir şehzadenin geçmesini fırsat olarak değerlendiren Haçlı birliği, Edirne-Segedin Antlaşması{{'}}nı yok sayarak Osmanlı{{'}}ya savaş açtı. Kasım 1444{{'}}te gerçekleştirilen [[Varna Muharebesi]] için II. Murad tekrar ordunun başına geçti ve bu muharebeyi kazandı.<ref name="inalcık1s61" /> Ancak, savaşın hemen ardından tekrar tahta geçmedi; ikinci kez tahta geçmesi 1446 yılında gerçekleşti. 1448'de Osmanlı'nın Balkan hâkimiyetine son vermek amacıyla kendisine saldıran [[Eflak Prensliği|Eflak]] ve [[Macaristan Krallığı|Macaristan]] orduları ile [[II. Kosova Muharebesi]]{{'}}ni yaptı ve muharebenin kazananı oldu.<ref>{{Kitap kaynağı|son=Larousse|yıl=1993|başlık=Théma Larousse Cilt-1 sf.141|yayımcı=[[Milliyet (gazete)|Milliyet]]|yer=İstanbul|dil=Türkçe}}</ref> 1451 yılına gelindiğinde öldü.<ref>{{Kitap kaynağı| yazar= Atilla Şahiner | başlık = "Osmanlı Tarihi" |yayımcı=Lacivert Yayınları|yıl=2008|sayfalar=80}}</ref> Ölümünün üzerine tahta tekrar oğlu [[II. Mehmed]] geçti.


=== Yükselme (1453–1683) ===
=== Yükselme (1453-1683) ===
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu yükselme dönemi}}
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu yükselme dönemi}}
==== Yayılma ve doruk noktası (1453-1566) ====
[[Dosya:Kusatma Zonaro.jpg|küçükresim|300x300pik|[[Fausto Zonaro]]'nun "''Osmanlı Donanması'nın Haliç'e İndirilmesi''" adlı tablosu ([[İstanbul'un Fethi]])]]
Babasının ölümü üzerine tahta çıkan [[II. Mehmed]], ilk iş olarak babasının [[Venedikliler]], [[Ceneviz]]ler, Macarlar ve Sırplar ile yaptığı barış anlaşmalarını yeniledi.<ref name=kinross>Kinross, Lord a.g.e. s.95</ref> Ardından İstanbul'u kuşattı. Yaklaşık iki aylık yoğun bir kuşatmanın ardından, 29 Mayıs 1453'te [[İstanbul'un Fethi|şehri fethetti]]. 1058 yıllık [[Bizans İmparatorluğu|Doğu Roma İmparatorluğu]]'nu yıktı ve [[İslam]] peygamberi [[Muhammed]]'in fetih ile ilgili hadisine nail oldu. İslam dünyasında büyük bir itibar kazanan Osmanlılar, [[Ortodoks Kilisesi]]'ni de himayesi altına aldı. Bu önemli fetih, tarihçilerin birçoğu tarafından [[Orta Çağ]]'ın sonu ve [[Erken Modern Çağ|Yeni Çağ]]'ın başlangıcı sayılan olaylardan biri olarak kabul edilir. II. Mehmed, fetihten sonra ''Fatih'' unvanıyla anılmaya başlandı.


II. Mehmed, 1460'ta [[Mora Despotluğu]]'na, 1461'de ise [[Trabzon İmparatorluğu|Trabzon Rum İmparatorluğu]]'na [[Trabzon'un Fethi|son verdi]]. [[Balkanlar]]'da Osmanlı topraklarını genişletmeye devam etti. 1468'de, [[Karamanoğulları Beyliği]]'ni ortadan kaldırdı. Karamanoğulları'nı koruyan ve Venedik'le iş birliği yapan [[Akkoyunlular|Akkoyunlu]] hükümdarı [[Uzun Hasan]]'ı 1473'teki [[Otlukbeli Savaşı]]'nda yendi. Böylece devletin sınırlarını [[Fırat]] Nehri'nin batısındaki Anadolu topraklarına kadar genişletmiş oldu. [[Girit]] hariç [[Ege Denizi]]'ndeki tüm adalarda Venedik hâkimiyetini sonlandırdı. Sadrazam [[Gedik Ahmed Paşa]]'nın [[Toroslar]]'ı ve Akdeniz kıyılarını ele geçirmesiyle [[Memlûk Devleti]] ile sınır komşusu oldu. Yine Gedik Ahmed Paşa'nın [[Kırım]]'a yaptığı seferler ile [[Kefe Eyaleti|Kefe]], [[Sudak, Kırım|Sudak]] ve [[Kırım Hanlığı]] Osmanlı himayesine girdi. Böylece Karadeniz'deki [[Ceneviz]] hâkimiyeti sonlandırıldı ve Karadeniz, bir Türk gölü hâline geldi.
==== Yayılma ve doruk noktası (1453–1566) ====
[[Dosya:OttomanEmpire1481.png|sol|küçükresim|[[II. Mehmed]]'in ölümünde Osmanlı İmparatorluğunun sınırlarını gösteren harita|250x250pik]]
{{Ana|İstanbul'un Fethi|Büyük Mısır Seferi|Mohaç Muharebesi (1526)}}
Eğitim, kültür ve bilime de oldukça önem veren Fatih Sultan Mehmed, inşaatı 1462 ile 1470 yılları arasında süren [[Sahn-ı Seman Medresesi]]'ni kurmuş ve medreseye [[müderris]]lik yapmak için gökbilimci [[Ali Kuşçu]]'yu İstanbul'a davet etmiştir. Medreselerde Ali Kuşçu tarafından düzenlenen bir okutma planının olduğu, hatta bunun “Kânûnnâme” şeklinde yapıldığı bilinmektedir. II. Mehmed, 1474’te [[Fatih Camii]] mihrabının kenarlarına yerleştirttiği, iki dolaba koyulan 800 cilt ile başlamış bir kütüphane de kurmuştur.
[[Dosya:Kusatma Zonaro.jpg|küçükresim|250x250px|[[İtalyanlar|İtalyan]] ressam [[Fausto Zonaro]] tarafından çizilen, [[Osmanlı donanması|Osmanlı donanmasının]] [[II. Mehmed]] önderliğinde [[Haliç]]'e indirilmesini gösteren tablo. Osmanlılar, 29 Mayıs 1453 sabahı İstanbul'un [[İstanbul'un Fethi|kontrolünü ele geçirirler]] ve 469 yıl sürecek olan yeni bir [[başkent]] yaratırlar.]]
Babasının ölümü üzerine tahta çıkan [[II. Mehmed]], ilk iş olarak babasının [[Venedikliler]], [[Ceneviz]]ler, [[Macarlar]] ve [[Sırplar]] ile yaptığı barış anlaşmalarını yeniledi.<ref name="kinross">Kinross, Lord a.g.e. s.95</ref> Ardından İstanbul'u kuşattı.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/29-kez-kusatilan-medeniyet-baskenti-istanbul/1492096 | başlık = 29 kez kuşatılan medeniyet başkenti: İstanbul | erişimtarihi =16 Ocak 2023| çalışma = www.aa.com.tr | arşivurl = https://web.archive.org/web/20220202170349/https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/29-kez-kusatilan-medeniyet-baskenti-istanbul/1492096 | arşivtarihi = 2 Şubat 2022}}</ref> Yaklaşık iki aylık yoğun bir kuşatmanın ardından, 29 Mayıs 1453'te [[İstanbul'un Fethi|şehri fethetti]]. 1058 yıl hüküm sürmüş [[Bizans İmparatorluğu|Doğu Roma İmparatorluğu]]'nu yıktı ve [[İslam]] peygamberi [[Muhammed]]'in fetih ile ilgili ünlü [[Hadis|hadisine]] nail oldu.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.dunyabizim.com/gezi-mekan/o-hadis-ne-zaman-soylendi-h8467.html | başlık = O hadis ne zaman söylendi? | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = dunyabizim.com | arşivengelli = evet}}</ref> [[İslam dünyası|İslam dünyasında]] büyük bir saygınlık kazanan Osmanlılar, [[Ortodoks Kilisesi]]'ni de himayesi altına aldı<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.britannica.com/place/Istanbul/Constantinople | başlık = Istanbul - Constantinople {{!}} Britannica | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =İngilizce| çalışma = www.britannica.com | arşivurl = https://web.archive.org/web/20210121054128/https://www.britannica.com/place/Istanbul/Constantinople | arşivtarihi = 21 Ocak 2021}}</ref> ve [[Hristiyanlık|Hristiyanlığın]] en önemli ve büyük [[Kilise|katedrallerinden]] olan [[Ayasofya]], [[Müslüman|Müslümanların]] zaferini simgelemek amacıyla II. Mehmed tarafından [[Cami|camiye]] çevrildi. Bu önemli fetih, tarihçilerin birçoğu tarafından [[Orta Çağ]]'ın sonu ve [[Erken Modern Çağ|Yeni Çağ]]'ın başlangıcı sayılan olaylardan biri olarak kabul edilir. II. Mehmed, fetihten sonra "Fâtih" unvanıyla anılmaya başlandı.


II. Mehmed, döneminde çıkardığı kanunları ''[[Fatih Kanunnamesi]]'' adıyla kitaplaştırdı. 1480'de düzenlenen [[Otranto Seferi]] sonucunda [[Napoli Krallığı]]'nın elinde bulunan [[Otranto]], Osmanlı topraklarına katıldı. Fakat 1481'de, II. Mehmed'in bir sefer sırasında ölümü sonucunda sefer yarım kaldı. Osmanlı birliklerinin geri çekilmesi üzerine Otranto, Napoli Krallığı tarafından yeniden ele geçirildi.
Mehmed, [[İstanbul'un Fethi]]'nden sonra dikkatini [[Anadolu]]'ya yöneltti, Anadolu'daki diğer beylikler üzerinde Osmanlı kontrolünü sağladı. 1453'ten sonra tüm [[Yunanistan]], birkaç yıl içerisinde kontrol altına alındı.1460'ta [[Mora Despotluğu]]'na, 1461'de ise [[Trabzon İmparatorluğu]]'na [[Trabzon'un Fethi|son verildi]]. Böylelikle [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] yönetiminin son iki kalıntısı da Osmanlılar tarafından sona erdirilmiş oldu. II. Mehmed, Osmanlı topraklarını [[Balkanlar]] yönünde genişletmeye devam etti ve 1463'te [[Bosna]]'yı ele geçirdi. Yeniden Anadolu'ya yönelen II. Mehmed, 1468'de [[Karamanoğulları Beyliği]]'ni ortadan kaldırdı.


II. Mehmed'in ölümü üzerine tahta, [[Yeniçeri]]lerin desteğini alan [[II. Bayezid]] geçti. Fakat kardeşi [[Cem Sultan]], kendisinin padişahlığını tanımadı. Böylece iki kardeş arasında taht mücadelesi başladı.<ref name="yasamyapit">Kafadar, Cemal, "Cem Sultan", (1999) ''Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi'', İstanbul:Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. C.1 ISBN 975-08-0072-9</ref> Bayezid, Cem'i yenilgiye uğrattı. Bunun üzerine Cem, sırasıyla [[Memlûk Devleti|Memlûklar]]'a, [[Rodos Şövalyeleri]]'ne ve papaya sığındı.<ref name="yasamyapit" /> II. Bayezid, 1483'te [[Hersek]]'i, 1484'te [[Kili]] ve [[Akkerman]]'ı Osmanlı topraklarına kattı. Döneminde [[Osmanlı-Memlük Savaşı|Memlûklar ile yapılan savaş]] sonuçsuz kaldı.<ref name="Brummet 52">Brummett (1994), s. 52''ff''</ref> Cem'in 1495'te ölümünden sonra Avrupa'da seferler yapmaya devam etti.<ref name="yasamyapit" /> Venedikliler ile 1499-1503 yılları arasında yaptığı savaşlar sonucunda devlete [[Modon]], [[Koron]], [[Navarin]] ve [[İnebahtı]] limanlarını kazandırdı; ülkeyi vergiye bağladı. 1500'lerin başında güçlenmeye başlayan [[Safevî Devleti|Safeviler]], Anadolu'da [[Şiilik|Şii]] mezhebini yaymak için çalışmaya başladı. Bu çalışmalar sonucunda 1511'de Osmanlı'ya karşı [[Şahkulu İsyanı]] çıktı.<ref>Nicolae Jorga:'' Geschiste des Osmanichen vol II'', (çev: Nilüfer Epçeli) Yeditepe Yayınları, 2009, ISBN 975-6480-19-X ,s.217</ref> İsyan, aynı yıl [[Şahkulu]]'nun yakalanıp öldürülmesi ile bastırıldı.<ref>Prof. Yaşar Yüce-Prof. Ali Sevim: ''Türkiye tarihi Cilt II'', AKDTYKTTK Yayınları, İstanbul, 1991 p 225-226</ref> Nisan 1512'de, yoğun baskılar sonucunda tahtı oğlu [[I. Selim|Selim]]'e bırakmak zorunda kaldı. Olaydan bir ay sonra ise öldü.
{{Multiple image|align=left|image1=Fatih Sultan Mehmet Alternatif Portre.jpg|width1=108|alt1=|caption1=|image2=Sarayi Album 145ba.jpg|width2=125|alt2=|caption2=|footer=[[II. Mehmed|Fatih Sultan Mehmed]]'i tasvir eden bazı portreler.}}
Daha sonradan Yavuz Sultan Selim adıyla da anılacak olan [[I. Selim]], ilk olarak babasının döneminde başlayan [[Şiilik|Şii]] tehdidine karşı mücadeleye girişti. [[Safevîler|Safevi]] hükümdarı [[I. İsmail|Şah İsmail]] ile 23 Ağustos 1514 yılında yaptığı [[Çaldıran Muharebesi]]'ni kazandı ve ülkenin başkenti [[Tebriz]]'e kadar ilerledi.<ref>{{Dergi kaynağı|son=Savory|ilk=R. M.|başlık=The Principal Offices of the Ṣafawid State during the Reign of Ismā'īl I (907-30/1501-24|dergi=Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London|cilt=23|sayı=1|sayfalar=91-105|yıl=1960|doi=10.1017/S0041977X00149006|jstor=609888|kaynak=harv}}</ref> 1515'te, Sadrazam [[Hadım Sinan Paşa]] öncülüğünde gerçekleşen [[Turnadağ Muharebesi]] ile [[Dulkadiroğulları Beyliği]]'ni ortadan kaldırdı ve Anadolu'daki Türk siyasi birliği tam anlamıyla sağlandı. Seferden sonra İstanbul'a dönen I. Selim, bundan sonra [[Memlûk Devleti|Memlûklar]]'a karşı harekete geçmek için planlar yapmaya koyuldu.
[[Dosya:Territorial changes of the Ottoman Empire 1520.jpg|küçükresim|250x250pik|[[I. Selim]]'in ölümünde Osmanlı İmparatorluğu]]
[[Suriye]] önlerine gelen I. Selim komutasındaki Osmanlı ordusu, Ağustos 1516'da [[Halep]] civarında Memlûk ordusunu [[Mercidâbık Muharebesi|Mercidabık Muharebesi]] ile yenilgiye uğrattı; [[Memlûk Devleti|Memlûk]] Sultanı [[Kansu Gavri]] savaş meydanında öldü. Bu durum üzerine Memlûk tahtına hemen [[II. Tomanbay]] çıktı. Osmanlılar, Aralık 1516'daki [[Gazze Muharebesi (1516)|Gazze Muharebesi]] ile [[Filistin Devleti|Filistin]]'i aldılar, Ocak 1517'de ise [[Ridaniye Muharebesi]] ile [[Mısır]]'a dayandılar. I. Selim, hemen beş-altı gün sonra Memlûklar'a [[Kahire Muharebesi (1517)|Kahire Muharebesi]] ile son darbeyi vurdu ve [[Kahire]]'nin düşmesiyle birlikte Osmanlılar şehre girdi; ayrıca son Memlûk Sultanı [[II. Tomanbay]] da savaş alanında öldü. [[Memlûk Devleti]] yıkıldı ve [[Suriye]], [[Filistin]], [[Mısır]], [[Hicaz]] gibi mühim yerler Osmanlı'nın topraklarına katıldı.<ref name="muir">Muir, William (2007) ''The Mameluke or Slave Dynasty of Egypt, 1260-1517'' Piscataway, NJ: Gorgias Press. ISBN 978-1-59333-697-4. {{ing}}</ref><ref>''E.J. Brill's First Encyclopaedia of Islam, 1913-1936'', Vol.9, Ed. Martijn Theodoor Houtsma, (BRILL, 1938), 432.</ref> Devlet, [[Hint Okyanusu]]'na açılma olanağına kavuştu.<ref>{{Dergi kaynağı|son=Hess|ilk=Andrew C.|başlık= The Ottoman Conquest of Egypt (1517) and the Beginning of the Sixteenth-Century World War|dergi= International Journal of Middle East Studies|cilt=4|sayı=1|sayfalar=55-76|ay=Ocak |yıl=1973|jstor=162225|doi=10.1017/S0020743800027276|kaynak=harv}}</ref> Yavuz Sultan Selim, bu sefer esnasında hiçbir hükümdarın göze alamadığı bir işi yaptı ki, [[Sina çölü|Sina Çölü]]'nü 13 günde geçti. [[Muhammed]]'in [[Kutsal Emanetler]] olarak kabul edilen eşyalarını İstanbul'a getirtti ve [[hilâfet]]in [[Osmanlı Hanedanı]]'na geçmesini sağladı. Böylece halife unvanını kullanan ilk Osmanlı padişahı olmuş oldu.<ref name="Pamir">Dr. Aybars Pamir. ''Osmanlı Egemenlik Anlayışında Senedi İttifak'ın Yeri''. Yıl 2004 C.53 Sa.2 s.66-67. [http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-2004-53-02/AUHF-2004-53-02-Pamir.pdf Tam metin] {{Webarşiv|url=https://web.archive.org/web/20151117132212/http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-2004-53-02/AUHF-2004-53-02-Pamir.pdf |tarih=17 Kasım 2015 }}</ref> 1520'de, batıya sefer düzenlemek amacıyla yola çıktığı sırada [[Tekirdağ]]'ın [[Çorlu]] ilçesinde öldü. Döneminde Osmanlı topraklarını 2,5 kat genişletti, hazineyi ağzına kadar doldurdu ve oğlu Süleyman'a iç karışıksız büyük bir devlet miras bıraktı.
[[Dosya:Battle of Mohács (cropped).jpg|sol|küçükresim|[[Mohaç Muharebesi (1526)|Mohaç Muharebesi]]'ni gösteren bir minyatür]]
[[Dosya:OttomanEmpire1566.png|sol|küçükresim|[[I. Süleyman]]'ın ölümünde Osmanlı İmparatorluğunun sınırlarını gösteren harita|220x220pik]]
Babasının ölümü üzerine tahta çıkan [[I. Süleyman]], Yavuz Sultan Selim'in tek erkek çocuğu olduğu için herhangi bir iç karışıklıkla karşılaşmadı. Saltanatının ilk yıllarında [[Belgrad'ın fethi|Belgrad]]'ı ve [[Rodos'un Fethi|Rodos]]'u fethetti.<ref>{{Web kaynağı | url = https://docs.google.com/viewer?a=v&q=cache:BdGWxe419j8J:dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1020/12367.pdf+&hl=tr&gl=tr&pid=bl&srcid=ADGEEShJQNbFWk5R4k3TcEfDrm5ZkuaYXDZr6RHOWTR-vMySClwdJNFnVvqajaBTCIqWJbUen-TiP6KsXaRIQymDStI4iarrZcAD_5jrcfK9OOB3WP_mXfJrh73I7koMrIKnNMWv-J6m&sig=AHIEtbQFz0Y8fjCIUtoig04r1bcJjgi3tQ | başlık = Ferdî'nin Süleymannâme'sinin yeni bir nüshası | ilk = Hüseyin G. | son = Yurdaydın | sayfalar =12| arşivengelli = evet | erişimtarihi = 5 Şubat 2020 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20170910141142/https://docs.google.com/viewer?a=v&q=cache%3ABdGWxe419j8J%3Adergiler.ankara.edu.tr%2Fdergiler%2F26%2F1020%2F12367.pdf+&hl=tr&gl=tr&pid=bl&srcid=ADGEEShJQNbFWk5R4k3TcEfDrm5ZkuaYXDZr6RHOWTR-vMySClwdJNFnVvqajaBTCIqWJbUen-TiP6KsXaRIQymDStI4iarrZcAD_5jrcfK9OOB3WP_mXfJrh73I7koMrIKnNMWv-J6m&sig=AHIEtbQFz0Y8fjCIUtoig04r1bcJjgi3tQ | arşivtarihi = 10 Eylül 2017 | ölüurl = hayır }}</ref><ref>{{Web kaynağı | url = http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/rodos-un-fethi-aralik-2010.html | başlık = Rodos’un Fethi | erişimtarihi = 20 Haziran 2012 | son = Haleoğlu | ilk = Mehmet | tarih = Aralık 2010 | yayımcı = Sızıntı Dergisi | arşivengelli = evet | arşivurl = https://web.archive.org/web/20130828095006/http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/rodos-un-fethi-aralik-2010.html | arşivtarihi = 28 Ağustos 2013 | ölüurl = evet }}</ref> 1526'da, [[Macaristan Krallığı|Macaristan]] ordusu ile yaptığı [[Mohaç Muharebesi (1526)|Mohaç Muharebesi]] sonucunda krallığı kendisine bağlı bir hale getirdi. Ardından 1529'da [[Avusturya Arşidüklüğü|Avusturya]]'nın başkenti olan [[I. Viyana Kuşatması|Viyana'yı kuşattı]], ancak başarısız oldu.<ref>{{Kitap kaynağı|son=Imber|ilk=Colin|başlık=The Ottoman Empire, 1300-1650: The Structure of Power|url=https://archive.org/details/ottomanempire1300000imbe|yıl=2002|yayımcı=Palgrave Macmillan|isbn=0-333-61386-4|sayfa=[https://archive.org/details/ottomanempire1300000imbe/page/50 50]}}</ref> 1533'te [[Cezayir]] hükümdarı [[Barbaros Hayreddin Paşa]], İstanbul'a geldi ve devlete bağlılığını ilan ederek imparatorluğun hizmetine girdi.<ref name="TSK" /> Bir sonraki yıl ise [[kaptan-ı derya]] olarak görevlendirildi.<ref name="TSK" /> Aynı yıl Süleyman, [[Bağdat]] ve [[Tebriz]]'i imparatorluğun topraklarına kattı.<ref name="Cambridge-330">{{Kitap kaynağı|başlık=The Central Islamic Lands from Pre-Islamic Times to the First World War|yayımcı=[[Cambridge University Press]]|ilk=Peter M.|son=Malcolm|yazarlink=Peter M. Holt|eşyazarlar=Lambton, Ann K. S.; Lewis, Bernard|sayfalar=330, 331|url=http://books.google.com/books?id=j15MBH-FIwkC&pg=PA330|erişimtarihi=31 Ocak 2013|arşivurl=https://web.archive.org/web/20110721202835/http://books.google.com/books?id=j15MBH-FIwkC&pg=PA330|arşivtarihi=21 Temmuz 2011|ölüurl=hayır}}</ref> 1536'da [[Fransa-Osmanlı ittifakı|Fransa ile ittifak]] kurdu;<ref>{{Kitap kaynağı|url=http://books.google.com/books?id=w5iJ1tfLnnoC&pg=PA62|başlık=A History of the Habsburg Empire, 1526-1918|ilk=Robert A.|son=Kann|sayfa=62|6=|isbn=0-520-04206-9|yer=Londra, İngiltere|yıl=1974|yayımcı=University of California Press, Ltd.|erişimtarihi=1 Şubat 2013|arşivurl=https://web.archive.org/web/20131231163446/http://books.google.com/books?id=w5iJ1tfLnnoC&pg=PA62|arşivtarihi=31 Aralık 2013|ölüurl=hayır}}</ref> bu ittifakın bir parçası olarak yapılan [[Nice Kuşatması|Nice]] ve [[Korsika'nın Fethi|Korsika]] kuşatmalarını yaptı ([[İtalya Savaşı (1551-1559)|İtalya Savaşı]]).<ref>{{Kitap kaynağı|başlık=Osmanlı Tarihi, II. cilt|yazarlink=İsmail Hakkı Uzunçarşılı|ilk=İsmail Hakkı|son=Uzunçarşılı|isbn=975-16-0012-X|yer=Ankara|yıl=1983|sayfa=382}}</ref><ref name="Braudel">{{Kitap kaynağı|url=http://books.google.com/books?id=LPp63EKb9moC&pg=PA929|başlık=The Mediterranean and the Mediterranean world in the age of Philip II|yazar=Fernand Braudel|sayfalar=929 ''ff''|erişimtarihi=31 Ocak 2013|arşivurl=https://web.archive.org/web/20131231163419/http://books.google.com/books?id=LPp63EKb9moC&pg=PA929|arşivtarihi=31 Aralık 2013|ölüurl=hayır}}</ref> 1538'de, Barbaros Hayreddin Paşa kumandasındaki [[Osmanlı donanması]], [[Preveze]] açıklarında gerçekleşen [[Preveze Deniz Muharebesi]]'nden zaferle ayrıldı. 1540'ta [[Mora Yarımadası|Mora]] ve [[Dalmaçya]] kıyıları Osmanlı'ya katıldı. 1547'de, [[Kutsal Roma İmparatorluğu|Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu]] ile [[İstanbul Antlaşması (1547)|İstanbul Antlaşması]] imzalandı. 1560'ta [[Tunus]]'un [[Cerbe|Cerbe Adası]] ele geçirildi. 1565 yılında [[Malta Kuşatması|Malta'yı kuşatsa]] da, kuşatma başarısız oldu. I. Süleyman, 1566'da, 71 yaşında 13. seferine çıktı ve [[Zigetvar]]'a vardı. 7 Eylül 1566'da, Zigetvar'ın alınmasından bir gün önce öldü. Ölümünün ardından tahta [[II. Selim]] çıktı. I. Süleyman, Batı'da ''Muhteşem Süleyman'', Doğu'da ise ''Kanuni Sultan Süleyman'' olarak tanındı. Saltanatının son yıllarında, üç kıtaya yayılan imparatorluğunun topraklarında yaşayan insan sayısı 15 milyona ulaştı.<ref name="Tarihte Olağanüstü Kişiler">{{Kitap kaynağı|son=Tüzün|ilk=Güler|başlık=Tarihte Olağanüstü Kişiler|yıl=2004|yayımcı=Ana Yayıncılık|id=ISBN 975-7760-83-8|sayfa=19|bölüm= Muhteşem Süleyman}}</ref><ref>{{Dergi kaynağı|soyadı=Kinross|ad=Patrick Balfour|başlık=The Ottoman Centuries: The Rise and Fall of the Turkish Empire|url=https://archive.org/details/ottomancenturies00kinr|yayıncı=William Morrow|yazarbağı=Patrick Balfour, 3. Baron Kinross|yıl=1979|kaynak=harv|sayfa=[https://archive.org/details/ottomancenturies00kinr/page/206 206]}}</ref>


==== Krizler ve değişim (1566-1683) ====
Bu dönemde doğuda güç kazanan [[Akkoyunlular|Akkoyunlular Devleti,]] [[Uzun Hasan]] önderliğinde, [[Trabzon İmparatorluğu|Trabzon Rum İmparatorluğu]] ve [[Venedik Cumhuriyeti]] gibi [[Hristiyan]] devletlerle güçlü ilişkiler kurdu ve Türkmenler ile [[Karamanoğulları Beyliği|Karamanoğulları]] arasında ittifakları oldu. Bundan dolayı [[II. Mehmed]], [[Akkoyunlular|Akkoyunluları]] bir tehdit unsuru olarak gördü. II. Mehmed, [[Uzun Hasan]]'ı Ağustos 1473'te, [[Erzincan (il)|Erzincan]] mevkiindeki [[Otlukbeli Savaşı|Otlukbeli Muharebesi]]'nde yendi ve devletin sınırlarını [[Fırat|Fırat Nehri]]'nin batısındaki Anadolu topraklarına kadar genişletti.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-1791/osmanl-imparatorlugunun-muharebeleri--fetihleri-12/ | başlık = Osmanlı İmparatorluğu'nun Muharebeleri & Fetihleri (1299-1683) | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = Dünya Tarihi Ansiklopedisi | ad = Syed Muhammad | soyadı = Khan | arşivurl = https://web.archive.org/web/20220107054715/https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-1791/osmanl-imparatorlugunun-muharebeleri--fetihleri-12/ | arşivtarihi = 7 Ocak 2022}}</ref><ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://dergipark.org.tr/tr/pub/otam/issue/11086/132412|başlık=OTLUKBELİ SONRASI AK-KOYUNLULAR (1473-1478)|tarih=1 Eylül 2005|sayı=17|dil=Türkçe|sayfalar=1-9|çalışma=OTAM Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi|cilt=17|ad=İlhan|soyadı=Erdem|issn=1019-469X|doi=10.1501/OTAM_0000000409}}</ref> Ayrıca Fatih Sultan Mehmed'in döneminde, [[Girit]] hariç [[Ege Denizi]]'ndeki tüm adalarda [[Venedik Cumhuriyeti|Venedik]] hâkimiyeti sonlandırıldı. [[Sadrazam]] [[Gedik Ahmed Paşa]]'nın [[Toroslar]]'ı ve [[Akdeniz]] kıyılarını ele geçirmesinin ardından Osmanlılar, [[Memlûk Devleti]] ile sınır komşusu oldu. Yine Gedik Ahmed Paşa'nın [[Kırım]]'a yaptığı seferler ile [[Kefe Eyaleti|Kefe]], [[Sudak, Kırım|Sudak]] ve [[Kırım Hanlığı]] Osmanlı İmparatorluğu himayesine girdi. Böylece [[Karadeniz]]'deki [[Ceneviz]] hâkimiyeti tamamen sonlandırıldı.
[[Dosya:OttomanEmpire1590.png|sol|küçükresim|[[Ferhat Paşa Antlaşması]] ile doğuda en geniş sınırlarına ulaşan Osmanlı İmparatorluğunun sınırlarını gösteren harita]]
[[Dosya:OttomanEmpire1481.png|sol|küçükresim|[[II. Mehmed]]'in ölümü sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları (1481)|240x240px]]II. Mehmed, döneminde çıkardığı kanunları "[[Fatih Kanunnamesi|Fatih Kanunnâmesi]]" adıyla kitaplaştırdı. 1480'de düzenlenen [[Otranto Seferi]] sonucunda [[Napoli Krallığı]]'nın elinde bulunan [[Otranto]], Osmanlı topraklarına katıldı. Mehmed, 1481’de [[Anadolu]]’ya doğru yeni bir sefere çıktı, fakat daha yolun başında hastalandı ve [[Gebze]] yakınlarında öldü.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/49unda-olmeseydi-41203769 | başlık = 49’unda ölmeseydi... | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = www.hurriyet.com.tr | ad = İlber | soyadı = Ortaylı | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190507223209/https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/49unda-olmeseydi-41203769 | arşivtarihi = 7 Mayıs 2019}}</ref> Mehmed'in ölümüyle Otranto Seferi yarım kaldı ve [[Otranto]] kaybedildi. II. Mehmed'in ölmeden önce nereye sefer düzenlemek istediği bilinmemektedir. Bazı tarihçiler, II. Mehmed'in [[Mısır]]'daki [[Memlûk Devleti]]'ne yöneleceğini savunurken, [[İlber Ortaylı]] gibi diğer tarihçiler de [[İtalya]]'ya, [[Roma]]'ya yöneleceğini savunurlar.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/49unda-olmeseydi-41203769 | başlık = 49’unda ölmeseydi... | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = www.hurriyet.com.tr | ad = İlber | soyadı = Ortaylı | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190507223209/https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/49unda-olmeseydi-41203769 | arşivtarihi = 7 Mayıs 2019}}</ref>
Bu dönem, Osmanlıların büyük bir güç olmaya devam ettiği, fakat eski gücünde olmadığının sinyallerini vermeye başladığı dönemdir. Osmanlı, yavaş yavaş Avrupalılara karşı prestij kaybı yaşadı. 1606 yılında imzalanan [[Zitvatorok Antlaşması]], bunun bir göstergesidir. Değişen ticaret yolları ve gelişen Avrupa teknolojisi, Osmanlıların Avrupalılar karşısında güç kaybetmesine neden olmuştur. Portekizlilerin [[Doğu Afrika]] ve Hindistan'da ticaret kolonileri kurmasından sonra, Osmanlılar bunun bitirilmesi gerektiğini düşündü. Doğu Afrika'ya yapılan seferlerdeki kısmî başarılara rağmen, [[Hindistan]]'a yapılan seferler başarılı olamadı.


Bu dönemde yapılan savaşlar, Avrupalılara Osmanlı'nın "yenilemez" olmadığını göstermiştir. Her ne kadar [[İnebahtı Deniz Muharebesi]]'nden sonra çabucak toparlanılmış olsa da, Avrupalılar Osmanlı'nın yenilebileceğini de anlamıştır. [[Rusya Çarlığı|Ruslara]] yapılan seferler istenen etkiyi yapamadı. Hatta [[Molodi Savaşı]]'ndan sonra, Ruslar güçlenmelerini hızlandırarak sürdürmüşlerdir. Bu yüzden Duraklama Dönemi'nden itibaren Ruslar, Osmanlılar dağılana kadar, Osmanlıların en büyük düşmanı olacaktır. 1593 yılındaki [[1593-1606 Osmanlı-Avusturya Savaşı|Osmanlı-Avusturya Savaşı]], Osmanlı'yı hem ekonomik hem de askerî açıdan zayıflattı. Asker eksikliği giderilse de, ekonomik zayıflık [[Celali İsyanları|Celali]] ve [[Yeniçeri]] İsyanları'na neden oldu. Nüfusun büyüklüğü, ekonomik sorunları daha da büyüttü. [[IV. Murad]] döneminde daha çok [[Safevi Devleti|Safevilerle]] uğraşıldı. [[Erivan]] ve [[Bağdat]] tekrar alındı ([[1623-1639 Osmanlı-Safevî Savaşı|Osmanlı-Safevi Savaşı]]). Bu savaş sonunda imzalanan [[Kasr-ı Şirin Antlaşması]] ile Osmanlı'nın dağılıncaya kadarki doğu sınırı büyük ölçüde belirlenmiş oldu.
[[Eğitim]], kültür ve [[Bilim|bilime]] de oldukça önem veren [[II. Mehmed|Fatih Sultan Mehmed]], inşaatı 1462 ile 1470 yılları arasında süren [[Sahn-ı Seman Medresesi]]'ni kurmuş ve medreseye [[müderris]]lik yapmak için [[Semerkant|Semerkandlı]] gökbilimci [[Ali Kuşçu]]'yu [[İstanbul]]'a davet etmiştir. Medreselerde Ali Kuşçu tarafından düzenlenen bir okutma planının olduğu, hatta bunun bir "Kânûnnâme" şeklinde yapıldığı bilinmektedir.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.trthaber.com/haber/yasam/astronomi-ve-matematigin-15-yuzyildaki-kutbu-ali-kuscu-636304.html | başlık = Astronomi ve matematiğin 15. yüzyıldaki kutbu: Ali Kuşçu | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = www.trthaber.com | arşivurl = https://web.archive.org/web/20211216065513/https://www.trthaber.com/haber/yasam/astronomi-ve-matematigin-15-yuzyildaki-kutbu-ali-kuscu-636304.html | arşivtarihi = 16 Aralık 2021}}</ref><ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/ali-kuscu | başlık = ALİ KUŞÇU | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190827083508/https://islamansiklopedisi.org.tr/ali-kuscu | arşivtarihi = 27 Ağustos 2019}}</ref> II. Mehmed, 1474 yılında [[Fatih Camii]] [[Mihrap|mihrabının]] kenarlarına yerleştirttiği, iki dolaba koyulan, 800 cilt ile başlamış bir kütüphane de kurmuştur. [[Ali Kuşçu]] ve [[Yunanlar|Yunan]] filozof [[Georgios Trapezuntios]] gibi devrin büyük zekâlarını koruyan II. Mehmed, [[gayrimüslim]] bilim adamlarını ve sanatkârları sarayına davet etmiş, onları iltifatla ağırlamıştır. [[İtalyanlar|İtalyan]] ressam [[Gentile Bellini]]'ye kendi hususi resmi olmak üzere çeşitli [[Portre|portreler]] ve [[Heykel|heykeller]] de yaptırmıştır.<ref>{{Kitap kaynağı|url=http://archive.org/details/artinrenaissance00evel|başlık=Art in Renaissance Italy, 1350-1500|tarih=2000|yayıncı=Oxford ; New York : Oxford University Press|diğerleri=Internet Archive|ad=Evelyn S.|soyadı=Welch|isbn=978-0-19-284279-4|ad2=Evelyn S.|soyadı2=Welch}}</ref> [[Plutarhos]]'un ''Geographia'' eserini [[Yunanca|Yunancadan]] [[Türkçe|Türkçeye]] çevirerek [[Coğrafya|coğrafi]] bilimlere olan ilgisini de göstermiştir.


Bu dönemde, Osmanlı tarihinde ilk defa [[yeniçeri]]lerin kaldırılması gündeme geldi. Ancak bunu düşünen [[II. Osman]] (Genç Osman), yeniçeriler tarafından öldürüldü. 1656 yılında [[Köprülü Mehmet Paşa|Köprülü Mehmed Paşa]]’nın sadrazam olmasıyla [[Kadınlar saltanatı]] sona erdi. Bu değişim, [[Köprülüler Devri]]'ni başlattı. Bu devirde Osmanlı, kaybettiği gücünü az da olsa geri kazanmıştır. 1683 yılındaki [[II. Viyana Kuşatması]]'yla beraber [[Kutsal İttifak Savaşları]] başladı.
{{Multiple image|align=right|image1=Beyazid II.jpg|width1=122|alt1=|caption1=|image2=Cem-in-italy.jpg|width2=125|alt2=|caption2=|footer=[[II. Bayezid]] (solda) ve [[Cem Sultan]] (sağda) portreleri. Bayezid, babası [[II. Mehmed]]'in ölümü üzerine tahta geçti. Cem, kardeşinin saltanatını tanımadı ve tahtı ele geçirmeye çalıştı. Ancak başarılı olamadı ve 1495'te [[Napoli]]'de, yabancı topraklarda öldü.}}


=== Ayanlar Çağı: Duraklama ve Reform (1683-1827) ===
II. Mehmed'in ölümü üzerine tahta, [[Yeniçeri]]lerin desteğini alan [[II. Bayezid]] geçti. Fakat kardeşi [[Cem Sultan]], kendisinin padişahlığını tanımadı. Böylece iki kardeş arasında taht mücadelesi başladı.<ref name="yasamyapit">Kafadar, Cemal, "Cem Sultan", (1999) ''Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi'', İstanbul:Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. C.1 ISBN 975-08-0072-9</ref> Bayezid, [[Cem Sultan|Cem]]'i yenilgiye uğrattı. Bunun üzerine Cem, sırasıyla [[Memlûk Devleti|Memlûklar]]'a, [[Rodos Şövalyeleri]]'ne ve [[Papa|papaya]] sığındı.<ref name="yasamyapit" /> II. Bayezid'in saltanatı, önceki dönemin hızlı fetihlerinden sonra bir duraklama dönemiydi ve devletin toprakları yalnızca marjinal olarak genişletildi. Bayezid, 1483'te [[Hersek]]'i, 1484'te [[Kili]] ve [[Akkerman]]'ı topraklarına kattı. Döneminde [[Osmanlı-Memlük Savaşı|Memlûklar ile yapılan savaş]] (1485–1491) sonuçsuz kaldı.<ref name="Brummet 52">Brummett (1994), s. 52''ff''</ref> Kardeşi Cem'in 1495'te [[Napoli]]'de ölmesinden sonra [[Avrupa]]'da seferler yapmaya devam etti.<ref name="yasamyapit" /> Venedikliler ile [[1499-1503 Osmanlı-Venedik Savaşı|1499–1503 arasında yaptığı savaşlar]] sonucunda devlete [[Modon]], [[Koron]], [[Navarin]] ve [[İnebahtı]] gibi önemli limanları kazandırdı ve ülkeyi vergiye bağladı.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.altayli.net/ii-bayezid-donemi.html | başlık = II. Bayezid Dönemi | erişimtarihi =16 Ocak 2023| tarih =9 Haziran 2014| dil =Türkçe| arşivurl = https://web.archive.org/web/20160425224245/https://www.altayli.net/ii-bayezid-donemi.html | arşivtarihi = 25 Nisan 2016}}</ref> II. Bayezid ayrıca, imparatorluğun ticari ve [[Ekonomi|ekonomik]] ilişkilerinin gelişmesini de teşvik etti, bunun için [[İtalyanlar|İtalyan]] kent devletleriyle kârlı ticari ilişkilere girdi. Bunun yanında, 15. yüzyılın sonundan başlayarak, [[İspanya]]'dan sürülen [[Yahudiler|Yahudileri]] Osmanlı topraklarına kabul etti.
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu duraklama dönemi}}[[Dosya:Vienna Battle 1683.jpg|küçükresim|[[II. Viyana Kuşatması]]'nı tasvir eden bir eser (1683)|265x265px]]
Bu dönemde deneyimsiz kişilerin tahta geçmesi ile merkezi yönetimin bozulması sonucu devlet yönetiminde otoritenin sarsılması, halkın devlete olan güveninin azalmasına ve iç isyanların çıkmasına neden olmuştur. Özellikle [[Yeniçeri]]ler, artık padişaha karşı gelmekteydi. Yeniçerilerdeki "''Ocak, devlet içindir.''" anlayışı "''Devlet, ocak içindir.''" anlayışına dönüşmüştür.


[[Avusturya Arşidüklüğü|Avusturya]] ve [[Safevî Devleti|İran]] seferleri sonucu oluşan ekonomik sıkıntılar, [[tımar|tımar sisteminin]] bozulması, nüfus artışının yarattığı sosyal hayattaki sıkıntılar ve çağın gerisinde kalınması ile eğitim alanındaki bozulmalar sonucu devlet duraklama dönemine girmiştir. [[Coğrafi keşifler|Coğrafi Keşifler]] ile eski ticaret yollarının önem kaybetmesi, sık padişah değişmeleriyle çok verilen [[Cülûs|cülus bahşişi]] ve yeniçerilerin artmasıyla verilen [[ulufe]] miktarının da artması Osmanlı ekonomisini yıpratmıştır.
1502 yılında [[İran]]'da ortaya çıkan ve giderek güçlenen [[Safevî Devleti|Safevîler]], [[Anadolu]]'da [[Şiilik|Şii]] mezhebini yaymak için çalışmaya başladılar. Bu çalışmalar sonucunda 1511'de Osmanlı İmparatorluğu'na karşı [[Şahkulu İsyanı]] çıktı.<ref>Nicolae Jorga:'' Geschiste des Osmanichen vol II'', (çev: Nilüfer Epçeli) Yeditepe Yayınları, 2009, ISBN 975-6480-19-X ,s.217</ref> İsyan, aynı yıl [[Şahkulu]]'nun yakalanıp öldürülmesi ile bastırıldı.<ref>Prof. Yaşar Yüce-Prof. Ali Sevim: ''Türkiye tarihi Cilt II'', AKDTYKTTK Yayınları, İstanbul, 1991 p 225-226</ref> Bayezid ise, Nisan 1512'de, yoğun baskılar sonucunda tahtı oğlu [[I. Selim|Selim]]'e bırakmak zorunda kaldı ve tahttan zoraki çekildi. Olaydan yaklaşık bir ay sonra da öldü.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=M7pVDwAAQBAJ&printsec=frontcover&dq=%C4%B1%C4%B1.+bayezid+yavuz&hl=tr&sa=X&redir_esc=y#v=onepage&q=%C4%B1%C4%B1.%20bayezid%20yavuz&f=false|başlık=Kayı 3: Harameyn Hizmetinde Yavuz|tarih=30 Kasım 2013|dil=Türkçe|yayıncı=Timaş Tarih|ad=Ahmet|soyadı=Şimşirgil|isbn=978-605-08-1299-2}}</ref>
[[Dosya:Negotiation of the peace of Karlowitz.jpg|küçükresim|265x265pik|Osmanlı Devleti'nin duraklama döneminden gerileme dönemine girmesine neden olan [[Karlofça Antlaşması]] müzakereleri (1699)]]
[[Dosya:A painting in Chehel Sotoun1.jpg|sol|küçükresim|257x257pik|[[İran]]'ın [[İsfahan]] şehrindeki [[Çehel Sütun Sarayı]]'nda bulunan ve [[Çaldıran Muharebesi|Çaldıran Meydan Muharebesi]]'ni (1514) betimleyen tablo.]]
26 Ocak 1699 tarihinde [[Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu]] ile imzalanan [[Karlofça Antlaşması]], [[Osmanlı-Kutsal ittifak Savaşları|Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları]]'nı bitirdi. Karlofça Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti'nin gerileme dönemi başlamıştır. [[Papa]] tarafından Osmanlı Devleti'ne karşı [[Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu]], [[Avusturya Arşidüklüğü|Avusturya]], [[Lehistan-Litvanya Birliği|Lehistan]], [[Rusya Çarlığı|Rusya]], [[Saint Jean Şövalyeleri|Maltalı Sen Jean Şövalyeleri]] ve [[Venedik Cumhuriyeti|Venediklilerden]] oluşan bir ittifak ile uzun süren savaşlar sonunda yorgun düşen Osmanlı Devleti, [[Banat]] ve [[Temeşvar]] hariç bütün [[Macaristan]]'ı ve [[Erdel Prensliği]]'ni Avusturya'ya, [[Ukrayna]]'nın kuzeyini ve [[Podolya]]'yı Lehistan'a, [[Mora Yarımadası|Mora]]'yı ve [[Dalmaçya]] kıyılarını da Venediklilere bırakmıştır.
Daha sonradan "Yavuz Sultan Selim" olarak anılacak olan [[I. Selim]], ilk olarak babasının son dönemlerinde başlayan doğudaki [[Şiilik|Şii]] tehdidine karşı mücadeleye girişti. [[Safevîler|Safevî]] hükümdarı [[I. İsmail|Şah İsmail]] ile 23 Ağustos 1514 tarihinde [[İran]]'ın kuzeybatısındaki Çaldıran Ovası'nda yaptığı [[Çaldıran Muharebesi]]'ni kazandı.<ref name=":10">{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/caldiran-savasi | başlık = ÇALDIRAN SAVAŞI | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | arşivurl = https://web.archive.org/web/20190927052044/https://islamansiklopedisi.org.tr/caldiran-savasi | arşivtarihi = 27 Eylül 2019}}</ref> Muharebe meydanını terk eden [[I. İsmail|Şah İsmail]] önce [[Tebriz]]'e, ardından [[Dercezin|Dergezîn]]'e kaçtı.<ref name=":10" /> [[I. Selim]] ise, savaşın ardından ülkenin başkenti [[Tebriz]]'e kadar ilerledi, ancak daha da ileriye gitmedi.<ref>{{Dergi kaynağı|son=Savory|ilk=R. M.|başlık=The Principal Offices of the Ṣafawid State during the Reign of Ismā'īl I (907-30/1501-24|dergi=Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London|cilt=23|sayı=1|sayfalar=91-105|yıl=1960|doi=10.1017/S0041977X00149006|jstor=609888|kaynak=harv}}</ref> [[Çaldıran Muharebesi]]'nden sonra başta [[Diyarbakır|Diyarbekir]] olmak üzere [[Doğu Anadolu Bölgesi|Doğu Anadolu]]'daki birçok şehir Osmanlıların kontrolüne geçti ve [[Anadolu]]'nun özellikle doğusunda siyasi birlik sağlandı. Savaşın ardından Sultan Selim "[[şah]]" unvanını kullanmaya başladı, hatta söz konusu unvan, Selim dönemindeki [[Sikke|sikkelere]] de işlendi.<ref name=":10" /> 1515'te, [[Sadrazam]] [[Hadım Sinan Paşa]] öncülüğünde gerçekleşen [[Turnadağ Muharebesi]] ile [[Dulkadiroğulları Beyliği]] ortadan kaldırıldı ve Anadolu'daki Türk siyasi birliği tam anlamıyla sağlanmış oldu. Seferin ardından [[İstanbul]]'a dönen I. Selim, bundan sonra [[Memlûk Devleti|Memlûklar]]'a karşı harekete geçmek için planlar yapmaya koyuldu.
[[Dosya:Yavuz Mısır Seferi.jpg|sol|küçükresim|240x240pik|[[I. Selim]]'i 1516–1517'deki [[Büyük Mısır Seferi|Mısır Seferi]] sırasında tasvir eden bir görsel.]]
[[II. Mehmed|Fatih Sultan Mehmed]] döneminden (1451–1481) beri Osmanlılar ile [[Memlûk Devleti|Memlûkler]] arasında siyasi sorunlar baş göstermekteydi. [[II. Bayezid|Sultan II. Bayezid]] döneminde (1481–1512) bu sorunlar sıcak çatışmaya bile varmış ve [[Adana]] civarında [[Osmanlı-Memlük Savaşı|Osmanlı-Memlûk Savaşı]] yaşanmıştır. Bu savaşta her iki devlet de bir sonuç alamasa da aralarındaki husumet bitmemiş; [[Dulkadiroğulları Beyliği|Dulkadiroğulları]]’nın ilhakı ve [[I. Selim|Sultan Selim]]'in Doğu ile güttüğü sert dış politikası, iki devlet arasındaki gerilimi tırmandırmıştır. Bu nedenlerle I. Selim, Haziran 1516'da [[İstanbul]]'dan harekete geçti. 1516 Ağustos'unda [[Suriye]] önlerine gelen I. Selim komutasındaki Osmanlı ordusu, 24 Ağustos 1516 tarihinde [[Halep]] civarında [[Memlûk Devleti|Memlûk]] ordusunu [[Mercidâbık Muharebesi]] ile ağır bir yenilgiye uğrattı. [[Suriye]] toprakları Osmanlı'ya katıldı ve [[Memlûk Devleti|Memlûk]] Sultanı [[Kansu Gavri]] savaş meydanında öldü. Bu durum üzerine Memlûk tahtına hemen [[II. Tomanbay]] çıkarıldı.


[[Celali ayaklanmaları]], Osmanlı toprak düzenini büyük ölçüde değiştirmiş, ağır vergiler yüzünden yerlerinden olan çiftçilerin toprakları [[mültezim]]lerin ya da yerel yöneticilerin eline geçmiştir. Vergiler yüzünden borca giren köylüler, işledikleri toprakları sonunda tefecilere kaptırdılar. Osmanlı toprak düzeninin bel kemiği olan [[tımar sistemi]] bozuldu. Büyük nüfus hareketleri ortaya çıktı ve kentlere büyük göçler oldu. Tarımsal üretim geriledi ve kıtlık, tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesine yol açtı. On binlerce insan yaşamını yitirdi ve pek çok yerleşim yeri yıkıma uğradı. Osmanlı'da ilmiyenin bozulması da devleti geriletti. Avrupa'daki gelişmelerin ([[Reform (tarih)|Reform]], [[Rönesans]]) takip edilmemesi Osmanlı için büyük bir dezavantaj olmuştur.
Osmanlılar, Aralık 1516'daki [[Gazze Muharebesi (1516)|Gazze Muharebesi]] ile [[Filistin (bölge)|Filistin]]'i aldılar, 22 Ocak 1517'de ise [[Ridaniye Muharebesi|Ridâniye Muharebesi]] ile [[Mısır]]'a dayandılar. Sultan Selim, beş–altı gün sonra Memlûklar'a [[Kahire Muharebesi (1517)|Kahire Muharebesi]] ile son darbeyi vurdu ve [[Kahire]]'nin düşmesiyle birlikte Osmanlılar şehre girdi. Son Memlûk Sultanı [[II. Tomanbay]], savaş sonrasında yakalanıp öldürüldü.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.dunyabulteni.net/tarihten-olaylar/misirin-son-sultani-neden-idam-edildi-h147294.html | başlık = Mısır'ın son sultanı neden idam edildi? | erişimtarihi =16 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = https://www.dunyabulteni.net/ | ad = Türkiye ve Dünya Haberleri, Analizler, Yorumlar, Makaleler, Araştırma | soyadı = Dosyaları | arşivurl = https://web.archive.org/web/20210615195247/https://www.dunyabulteni.net/tarihten-olaylar/misirin-son-sultani-neden-idam-edildi-h147294.html | arşivtarihi = 15 Haziran 2021}}</ref> [[Memlûk Devleti]] yıkıldı ve [[Suriye]], [[Filistin]], [[Mısır]], [[Hicaz]] gibi stratejik bölgeler Osmanlı topraklarına katıldı.<ref name="muir">Muir, William (2007) ''The Mameluke or Slave Dynasty of Egypt, 1260-1517'' Piscataway, NJ: Gorgias Press. ISBN 978-1-59333-697-4. {{ing}}</ref><ref>''E.J. Brill's First Encyclopaedia of Islam, 1913-1936'', Vol.9, Ed. Martijn Theodoor Houtsma, (BRILL, 1938), 432.</ref> [[Büyük Mısır Seferi]] olarak bilinen bu olaylar dizisi, Osmanlı İmparatorluğu'nun [[Orta Doğu]]'nun [[Müslüman]] merkezlerine hükmetmeye ve kutsal [[Mekke]] ve [[Medine]] şehirlerini koruma altına almaya başladığı anlamına geliyordu. [[I. Selim]]'in bu seferi, [[İslam|İslamî]] uygulamaların devletin yönetimi üzerindeki etkisini artırmasının yanında, [[Arapça]] konuşan bu bölgeler ile [[Anadolu]] ve [[Balkanlar]]'daki Osmanlı bölgeleri arasında etkileşimi kolaylaştırdı.
[[Dosya:Territorial changes of the Ottoman Empire 1520.jpg|küçükresim|250x250pik|[[I. Selim]]'in ölümü sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları (1520)]]
I. Selim döneminde devlet, [[Hint Okyanusu]]'na açılma olanağına kavuştu.<ref>{{Dergi kaynağı|son=Hess|ilk=Andrew C.|başlık= The Ottoman Conquest of Egypt (1517) and the Beginning of the Sixteenth-Century World War|dergi= International Journal of Middle East Studies|cilt=4|sayı=1|sayfalar=55-76|ay=Ocak |yıl=1973|jstor=162225|doi=10.1017/S0020743800027276|kaynak=harv}}</ref> Ayrıca Selim, Mısır Seferi sonrasında [[İslam]] peygamberi [[Muhammed]]'in "[[Kutsal Emanetler]]" olarak kabul edilen eşyalarını [[İstanbul]]'a getirtti. Yavuz Sultan Selim'in bu faaliyetleriyle birlikte [[hilâfet]]in [[Osmanlı Hanedanı]]'na geçtiği söylense de, çağdaş hiçbir kaynak, [[Büyük Mısır Seferi|Mısır Seferi]]'nden sonra hâlifeliğin Osmanlılara devir ve teslimiyetinden bahsetmez. Yavuz Sultan Selim'den önce [[Hilâfet|hâlife]] unvanını kullanan [[Türkler|Türk]] ve [[Osmanlı padişahları listesi|Osmanlı]] hükümdarları olmasının yanında, Osmanlı padişahları hâlife sıfatını genel olarak "[[İslam]]'ın hamiliği ve Müslüman hükümdarlar ve yöneticiler içindeki üstünlüklerini vurgulamak" için kullandılar.<ref>https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/688676</ref><ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://dergipark.org.tr/tr/pub/jad/issue/58061/775441|başlık=Yavuz Sultan Selim Dönemi Hilafet Telakkisi|tarih=15 Aralık 2020|sayı=2|dil=Türkçe|sayfalar=54-70|çalışma=Journal of Analytic Divinity|cilt=4|ad=Fatih|soyadı=Yilmaz|doi=10.46595/jad.775441}}</ref><ref>{{Web kaynağı | url = https://www.youtube.com/watch?v=Xir57bU1RCY | başlık = İlber Ortaylı - Hilafet Yavuz Sultan Selim ile gelmedi, Hilafet Nedir? | erişimtarihi = 17 Ocak 2023 | tarih = 9 Kasım 2019 | çalışma = YouTube | arşivengelli = evet}}</ref> Yavuz Sultan Selim, 1520'de batıya sefer düzenlemek amacıyla yola çıktığı sırada [[Tekirdağ]]'ın [[Çorlu]] ilçesinde öldü. Döneminde Osmanlı topraklarını 2,5 kat kadar genişletti, hazineyi doldurdu ve oğlu [[I. Süleyman|Süleyman]]'a iç karışıksız büyük bir devlet miras bıraktı.
[[Dosya:Battle of Mohács (cropped).jpg|küçükresim|Ağustos 1526'da gerçekleşen [[Mohaç Muharebesi (1526)|Mohaç Muharebesi]]'ni gösteren bir [[minyatür]].|250x250px]]
Babasının ölümü üzerine tahta çıkan [[I. Süleyman]], Yavuz Sultan Selim'in tek erkek çocuğu olduğu için herhangi bir iç karışıklıkla karşılaşmadı. Saltanatı sırasında Osmanlıların [[Avrupa]]'daki gücü yeniden etkili olmaya başladı: 1521'de [[Belgrad'ın fethi|Belgrad]]'ı ve 1522'de [[Rodos'un Fethi|Rodos]]'u fethetti<ref>{{Web kaynağı | url = https://docs.google.com/viewer?a=v&q=cache:BdGWxe419j8J:dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1020/12367.pdf+&hl=tr&gl=tr&pid=bl&srcid=ADGEEShJQNbFWk5R4k3TcEfDrm5ZkuaYXDZr6RHOWTR-vMySClwdJNFnVvqajaBTCIqWJbUen-TiP6KsXaRIQymDStI4iarrZcAD_5jrcfK9OOB3WP_mXfJrh73I7koMrIKnNMWv-J6m&sig=AHIEtbQFz0Y8fjCIUtoig04r1bcJjgi3tQ | başlık = Ferdî'nin Süleymannâme'sinin yeni bir nüshası | ilk = Hüseyin G. | son = Yurdaydın | sayfalar =12| arşivengelli = evet | erişimtarihi = 5 Şubat 2020 | arşivurl = https://web.archive.org/web/20170910141142/https://docs.google.com/viewer?a=v&q=cache%3ABdGWxe419j8J%3Adergiler.ankara.edu.tr%2Fdergiler%2F26%2F1020%2F12367.pdf+&hl=tr&gl=tr&pid=bl&srcid=ADGEEShJQNbFWk5R4k3TcEfDrm5ZkuaYXDZr6RHOWTR-vMySClwdJNFnVvqajaBTCIqWJbUen-TiP6KsXaRIQymDStI4iarrZcAD_5jrcfK9OOB3WP_mXfJrh73I7koMrIKnNMWv-J6m&sig=AHIEtbQFz0Y8fjCIUtoig04r1bcJjgi3tQ | arşivtarihi = 10 Eylül 2017 | ölüurl = hayır }}</ref><ref>{{Web kaynağı | url = http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/rodos-un-fethi-aralik-2010.html | başlık = Rodos’un Fethi | erişimtarihi = 20 Haziran 2012 | son = Haleoğlu | ilk = Mehmet | tarih = Aralık 2010 | yayımcı = Sızıntı Dergisi | arşivengelli = evet | arşivurl = https://web.archive.org/web/20130828095006/http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/rodos-un-fethi-aralik-2010.html | arşivtarihi = 28 Ağustos 2013 | ölüurl = evet }}</ref> ve böylece Avrupa'ya karadan ve denizden yönelişlerin ilk adımlarını oluşturdu. 1526'da Macaristan ordusu ile yaptığı [[Mohaç Muharebesi (1526)|Mohaç Muharebesi]] sonucunda [[Macaristan Krallığı]]'nı kendisine bağlı bir hâle getirdi. 1529'da [[Avusturya Arşidüklüğü|Avusturya]]'nın başkenti [[I. Viyana Kuşatması|Viyana'yı kuşattı]], ancak başarısız oldu.<ref>{{Kitap kaynağı|son=Imber|ilk=Colin|başlık=The Ottoman Empire, 1300-1650: The Structure of Power|url=https://archive.org/details/ottomanempire1300000imbe|yıl=2002|yayımcı=Palgrave Macmillan|isbn=0-333-61386-4|sayfa=[https://archive.org/details/ottomanempire1300000imbe/page/50 50]}}</ref> 1532'de düzenlediği [[Alman Seferi]] ile birlikte [[Kutsal Roma İmparatorluğu|Kutsal Roma İmparatoru]] [[V. Karl]]'a ve kardeşi [[I. Ferdinand (Kutsal Roma imparatoru)|I. Ferdinand]]’a gözdağı vermeyi amaçladı.<ref name=":11">{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/osmanlilar | başlık = OSMANLILAR | erişimtarihi =18 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | arşivurl = https://web.archive.org/web/20180214160134/https://islamansiklopedisi.org.tr/osmanlilar | arşivtarihi = 14 Şubat 2018}}</ref><ref>https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/58897</ref> 1533'te [[Cezayir]] hükümdarı [[Barbaros Hayreddin Paşa]], başkent [[İstanbul]]'a geldi ve [[I. Süleyman]]'a bağlılığını bildirerek imparatorluğun hizmetine girdi. Bir sonraki yıl ise [[kaptan-ı derya]] olarak görevlendirildi.<ref name="TSK" /> Aynı yıl Süleyman, [[Bağdat]] ve [[Tebriz]]'i [[Bağdat'ın ele geçirilmesi (1534)|ele geçirdi]].<ref name="Cambridge-330">{{Kitap kaynağı|başlık=The Central Islamic Lands from Pre-Islamic Times to the First World War|yayımcı=[[Cambridge University Press]]|ilk=Peter M.|son=Malcolm|yazarlink=Peter M. Holt|eşyazarlar=Lambton, Ann K. S.; Lewis, Bernard|sayfalar=330, 331|url=http://books.google.com/books?id=j15MBH-FIwkC&pg=PA330|erişimtarihi=31 Ocak 2013|arşivurl=https://web.archive.org/web/20110721202835/http://books.google.com/books?id=j15MBH-FIwkC&pg=PA330|arşivtarihi=21 Temmuz 2011|ölüurl=hayır}}</ref> 1536'da [[Fransa-Osmanlı ittifakı|Fransa ile ittifak kuran]] I. Süleyman,<ref>{{Kitap kaynağı|url=http://books.google.com/books?id=w5iJ1tfLnnoC&pg=PA62|başlık=A History of the Habsburg Empire, 1526-1918|ilk=Robert A.|son=Kann|sayfa=62|6=|isbn=0-520-04206-9|yer=Londra, İngiltere|yıl=1974|yayımcı=University of California Press, Ltd.|erişimtarihi=1 Şubat 2013|arşivurl=https://web.archive.org/web/20131231163446/http://books.google.com/books?id=w5iJ1tfLnnoC&pg=PA62|arşivtarihi=31 Aralık 2013|ölüurl=hayır}}</ref> bu ittifakın bir parçası olarak [[Nice Kuşatması|Nice]] (1543) ve [[Korsika'nın Fethi|Korsika]] kuşatmalarını (1553) yaptı.<ref>{{Kitap kaynağı|başlık=Osmanlı Tarihi, II. cilt|yazarlink=İsmail Hakkı Uzunçarşılı|ilk=İsmail Hakkı|son=Uzunçarşılı|isbn=975-16-0012-X|yer=Ankara|yıl=1983|sayfa=382}}</ref><ref name="Braudel">{{Kitap kaynağı|url=http://books.google.com/books?id=LPp63EKb9moC&pg=PA929|başlık=The Mediterranean and the Mediterranean world in the age of Philip II|yazar=Fernand Braudel|sayfalar=929 ''ff''|erişimtarihi=31 Ocak 2013|arşivurl=https://web.archive.org/web/20131231163419/http://books.google.com/books?id=LPp63EKb9moC&pg=PA929|arşivtarihi=31 Aralık 2013|ölüurl=hayır}}</ref>


Osmanlı Devleti'nin eğitim sisteminin bozulmasının nedeni, ''Beşik Ulemalığı'' denen sistemin ortaya çıkmış olmasıdır. Bu sisteme göre [[müderris]]lerin yeni doğan çocukları, doğduğu andan itibaren medrese öğretmeni sayılıyordu.
I. Süleyman dönemindeki karasal mücadeleler denizlere de sıçradı. 1538'de [[Barbaros Hayreddin Paşa]] kumandasındaki [[Osmanlı donanması]], [[Akdeniz]]'deki [[Preveze Deniz Muharebesi]]'nden zaferle ayrıldı. Bu galibiyet, Akdeniz'deki Osmanlı üstünlüğünü 1571'deki [[İnebahtı Deniz Muharebesi|İnebahtı]] yenilgisine kadar rakipsiz bıraktı ve [[Kuzey Afrika]]'da yeni [[Beylerbeyliği|beylerbeyliklerin]] kurulmasını sağladı.<ref name=":11" /><ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=AwPwDwAAQBAJ&pg=PA2680&dq=preveze+deniz+sava%C5%9F%C4%B1&hl=tr&sa=X&ved=2ahUKEwjEqqjxsNH8AhVoSPEDHQBmDIUQ6AF6BAgGEAI#v=onepage&q=preveze%20deniz%20sava%C5%9F%C4%B1&f=false|başlık=AÇIKLAMALI YORUMLU KRONOLOJİK KÜLTÜR-SANAT-TARİH ANSİKLOPEDİSİ 3. CİLT: (7007 YILLIK DÜNYA TARİHİ)|tarih=1 Ocak 2008|dil=Türkçe|yayıncı=Bilgeoğuz Yayinlari|ad=Oğuz|soyadı=Çetinoğlu}}</ref> 1540'ta [[Mora Yarımadası|Mora]] ve [[Dalmaçya]] kıyıları Osmanlı'ya katıldı. 1541'de Osmanlı egemenliğindeki [[Macaristan]] toprakları bir Osmanlı eyaleti ([[Budin]]) yapılarak ilhâk edildi. 1543’teki [[Estergon Kuşatması (1543)|Macaristan Seferi]] sırasında [[Estergon Kalesi]] zapt edildi.
[[Dosya:Francois I Suleiman.jpg|sol|küçükresim|240x240pik|[[Fransa Krallığı|Fransa Kralı]] [[I. François]] (solda) ve [[I. Süleyman]] (sağda), 1536 yılında [[Fransa-Osmanlı ittifakı|Fransa-Osmanlı ittifakını]] başlattılar. Bir [[Hristiyan]] ve bir [[Müslüman]] devlet arasındaki ittifak, 1553 yılında Kral [[II. Henri|II. Henry]] döneminde zirveye ulaştı.]]
1547'de [[Kutsal Roma İmparatorluğu|Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu]] ile [[İstanbul Antlaşması (1547)|İstanbul Antlaşması]] imzalandı. 1551'de [[Trablusgarp]], [[Sinan Paşa]] komutasındaki [[donanma]] ile alındı. 1560'ta [[Tunus]]'un [[Cerbe|Cerbe Adası]] ele geçirildi. 1565'te [[Malta Kuşatması|Malta kuşatılsa]] da, kuşatma başarısız oldu. [[I. Süleyman]], 1566'da, 71 yaşında iken 13. seferine çıktı ve [[Zigetvar]]'a vardı.<ref name=":12">{{Web kaynağı | url = https://www.sabah.com.tr/yazarlar/erhan-afyoncu/2018/09/09/kanunnin-olumu-42-gun-gizlendi | başlık = Kanunî’nın ölümü 42 gün gizlendi | erişimtarihi =18 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = Sabah | arşivurl = https://web.archive.org/web/20180909010616/https://www.sabah.com.tr/yazarlar/erhan-afyoncu/2018/09/09/kanunnin-olumu-42-gun-gizlendi | arşivtarihi = 9 Eylül 2018}}</ref> 7 Eylül 1566 tarihinde, Zigetvar Kalesi'nin alınmasından bir gün önce öldü.<ref name=":12" /> Ölümünün üzerine tahta oğlu [[II. Selim]] çıktı. I. Süleyman, 46 yıllık saltanatıyla [[Osmanlı İmparatorluğu tarihi|Osmanlı tarihinin]] en uzun süre tahtta kalan [[Osmanlı padişahları listesi|padişahı]] oldu.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.aa.com.tr/tr/kultur/yaklasik-yarim-asir-tahtta-kalan-padisah-kanuni-sultan-suleyman/2678746 | başlık = Yaklaşık yarım asır tahtta kalan padişah: Kanuni Sultan Süleyman | erişimtarihi =18 Ocak 2023| çalışma = www.aa.com.tr | arşivurl = https://web.archive.org/web/20220907113747/https://www.aa.com.tr/tr/kultur/yaklasik-yarim-asir-tahtta-kalan-padisah-kanuni-sultan-suleyman/2678746 | arşivtarihi = 7 Eylül 2022}}</ref> Batı'da ''Suleiman the Magnificent'' (Muhteşem Süleyman),<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=JP4NrgEACAAJ&dq=muhte%C5%9Fem+s%C3%BCleyman&hl=tr&sa=X&redir_esc=y|başlık=Muhtesem Süleyman ve Hürrem Sultan|tarih=Mayıs 2020|dil=Türkçe|yayıncı=Panama Yayincilik|ad=Yavuz|soyadı=Bahadıroğlu|isbn=978-605-5143-88-6}}</ref> Doğu'da ise "Kanuni Sultan Süleyman" olarak tanındı. Saltanatının son yıllarında, üç kıtaya yayılmış imparatorluğun topraklarında yaşayan insan sayısı 15 milyona ulaştı.<ref name="Tarihte Olağanüstü Kişiler">{{Kitap kaynağı|son=Tüzün|ilk=Güler|başlık=Tarihte Olağanüstü Kişiler|yıl=2004|yayımcı=Ana Yayıncılık|tanıtıcı=ISBN 975-7760-83-8|sayfa=19|bölüm= Muhteşem Süleyman}}</ref><ref>{{Dergi kaynağı|soyadı=Kinross|ad=Patrick Balfour|başlık=The Ottoman Centuries: The Rise and Fall of the Turkish Empire|url=https://archive.org/details/ottomancenturies00kinr|yayıncı=William Morrow|yazarbağı=Patrick Balfour, 3. Baron Kinross|yıl=1979|kaynak=harv|sayfa=[https://archive.org/details/ottomancenturies00kinr/page/206 206]}}</ref> İmparatorluğunun sınırları [[Mağrip]]'te [[Fas]]'a kadar uzanırken, [[Osmanlı donanması]] ise [[Akdeniz]]'den [[Kızıldeniz]]'e kadar olan sularda hâkimiyet kurmuştu.<ref>{{Kitap kaynağı|url=http://archive.org/details/constantinopleci0000mans|başlık=Constantinople : city of the world's desire, 1453-1924|tarih=1998|sayfa=61|yayıncı=New York : St. Martin's Griffin|diğerleri=Internet Archive|ad=Philip|soyadı=Mansel|isbn=978-0-312-18708-8}}</ref> Osmanlı İmparatorluğu'nun bu dönemde Batı dünyasını hedefleyen askerî yayılması [[Avrupa]]'daki siyasi ortamı etkilemiş; [[Habsburg|Habsburg İmparatorluğu]]'nun karşı karşıya kaldığı meseleler, İngiltere ve Fransa gibi millî monarşilerle giriştiği mücadeleler, ayrıca 1517'de [[Martin Luther]]'in öncülüğünde yeni bir [[Hristiyanlık|Hristiyan]] [[Hristiyan mezhepleri|mezhebi]] akımı olarak [[Protestanlık|Protestanlığın]] Avrupa'da yayılması ve bunun getirdiği bazı iç karışıklıklar, bu etkide belirleyici olmuştur.<ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/osmanlilar | başlık = OSMANLILAR | erişimtarihi =18 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | arşivurl = https://web.archive.org/web/20180214160134/https://islamansiklopedisi.org.tr/osmanlilar | arşivtarihi = 14 Şubat 2018}}</ref>


{{Çoklu resim|boyut=200|caption1=Osmanlı'da, [[İstanbul]]'da görev yapan bir [[Tulumbacılar]] heyeti|image1=Water Pumpers (14689120203).jpg|yön=vertical|image2=Brunnen Sultan Ahmet III.JPG|caption2=Lale Devri'nde yapılan [[III. Ahmed Çeşmesi (Üsküdar)|III. Ahmed Çeşmesi]]}}
==== Krizler ve değişim (1566–1683) ====
{{Ana|İnebahtı Deniz Muharebesi|1623-1639 Osmanlı-Safevî Savaşı|Kasr-ı Şirin Antlaşması}}
[[Dosya:OttomanEmpire1566.png|küçükresim|[[I. Süleyman]]'ın ölümünde Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları (1566)|250x250px]]
Bu dönem, Osmanlıların büyük bir güç olmaya devam ettiği, fakat eski gücünde olmadığının sinyallerini vermeye başladığı dönemdir. Osmanlı İmparatorluğu, yavaş yavaş [[Avrupa|Avrupalılara]] karşı prestij kaybı yaşadı. 1571'de yaşanan [[İnebahtı Deniz Muharebesi]] yenilgisi, Osmanlıların [[Akdeniz]]'deki gücünü kırdı.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?vid=ISBN9780195143669&newbks=0&redir_esc=y|başlık=100 Decisive Battles: From Ancient Times to the Present|tarih=2001|dil=İngilizce|sayfa=195|yayıncı=Oxford University Press|ad=Paul K.|soyadı=Davis|isbn=978-0-19-514366-9}}</ref> 1606 yılında imzalanan [[Zitvatorok Antlaşması]] da, söz konusu prestij kaybının önemli göstergelerinden biridir. Bu dönemde, değişen ticaret yolları ve gelişen Avrupa teknolojisi, Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa devletleri karşısında güç kaybetmesine neden oldu.<ref>https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/189722/mod_resource/content/1/Osmanl%C4%B1_Tarihi_II_2.pdf</ref> [[Portekizliler|Portekizlilerin]] [[Doğu Afrika]] ve [[Hindistan]]'da ticaret [[Kolonici|kolonileri]] kurmasından sonra, Osmanlılar bunun bitirilmesi gerektiğini düşündü. Doğu Afrika'ya yapılan seferlerdeki kısmî başarılara rağmen, [[Hindistan]]'a yapılan [[Hint deniz seferleri|seferler]] başarılı olamadı.


1718 yılında [[Avusturya]] ile imzalanan [[Pasarofça Antlaşması]] ile Osmanlı İmparatorluğu'nda "[[Lale Devri]]" adı verilen dönem başlamıştır. [[III. Ahmed]]'in tahtta olduğu bu dönem, "zevk ve sefâ devri" olarak da bilinir. Bu dönemde devlette birçok yenilikler yapılmıştır: Avrupa başkentlerine elçilikler gönderilmiş, "[[Tulumbacılar]]" adı verilen yangın söndürme ekipleri kurulmuş, [[Çiçek hastalığı|çiçek]] hastalığı aşısı uygulanmış, çini atölyeler ve kağıt fabrikaları açılmış, [[minyatür]] sanatında ilerleme kaydedilmiştir. Bunun yanı sıra, Avrupa'dan [[Yirmisekizzade Mehmed Said Paşa|Said Efendi]] ve [[İbrahim Müteferrika]] tarafından [[Matbaanın icadı|matbaa]] getirilmiş ve Osmanlı matbaa ile tanışmıştır. Bu dönemde Sultan [[III. Ahmed]] tarafından [[Topkapı Sarayı]] ve [[Yeni Cami]]i'nde birer kütüphane ve [[Üsküdar]]'da da padişahın adını taşıyan "[[III. Ahmed Çeşmesi (Üsküdar)|III. Ahmed Çeşmesi]]" yapılmıştır. Bu dönemde halkın büyük bir bölümü zor durumdayken, İstanbul'da bazı devlet yetkililerinin rahat yaşamaları ve eğlenceye düşkün olmaları bazı huzursuzluklara yol açmış ve 1730'da [[Patrona Halil İsyanı|Patrona Halil Ayaklanması]] ile birlikte III. Ahmed tahttan indirilmiş, Lale Devri de sona ermiştir.
{{Multiple image|align=right|image1=Köszem szultána.jpg|width1=134|alt1=|caption1=|image2=IV Murad young age.jpg|width2=111|alt2=|caption2=|footer=14. [[Osmanlı padişahları listesi|Osmanlı padişahı]] [[I. Ahmed]]'in eşi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun [[Valide sultan|Büyük Valide Sultanı]] (1648–51) olan [[Kösem Sultan|Mahpeyker Kösem Sultan]] (solda) ve oğlu [[IV. Murad]] (sağda).}}


==== Bu dönemde yaşanan diğer önemli olaylar ====
Bu dönemde yapılan savaşlar, [[Avrupa|Avrupalılara]] Osmanlı'nın "yenilemez" olmadığını gösterdi. Her ne kadar [[İnebahtı Deniz Muharebesi]] yenilgisinden (1571) sonra kendisini çabucak toparlamış olsa da, Avrupalılar Osmanlı'nın da yenilebileceğini anladılar. [[Rusya Çarlığı|Ruslara]] yapılan seferler istenen etkiyi yapamadı. Hatta 1572'de [[Molodi Savaşı]]'ndan sonra, Ruslar güçlenmelerini hızlandırarak sürdürdüler. Bundan dolayı, bu duraklama döneminden itibaren [[Rusya Çarlığı|Ruslar]], Osmanlılar dağılana kadar Osmanlıların en büyük düşmanı olacaklardı. 1593–1606 yılındaki [[1593-1606 Osmanlı-Avusturya Savaşı|Osmanlı-Avusturya Savaşı]], Osmanlı'yı hem ekonomik hem de askerî açıdan zayıflattı. Asker eksikliği giderilse de, ekonomik zayıflık [[Celali İsyanları|Celâlî]] ve [[Yeniçeri]] isyanlarına neden oldu. İmparatorluğun nüfusunun büyüklüğü [[Ekonomi|ekonomik]] sorunları daha da büyüttü. [[IV. Murad]] döneminde (1623–40) daha çok [[Safevi Devleti|Safevî Devleti]] ile uğraşıldı. [[Erivan]] ve [[Bağdat]] [[1623-1639 Osmanlı-Safevî Savaşı|tekrar alındı]]. 1623–1639 yılları arasındaki [[1623-1639 Osmanlı-Safevî Savaşı|bu savaş]] sonunda imzalanan [[Kasr-ı Şirin Antlaşması]] ile Osmanlı Devleti'nin dağılıncaya kadarki doğu sınırı büyük ölçüde belirlenmiş oldu.


* [[1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı]]
Bu dönemde, Osmanlı tarihinde ilk defa [[yeniçeri]]lerin kaldırılması gündeme geldi. Ancak bunu düşünen [[II. Osman]] (Genç Osman), yeniçeriler tarafından 1622'de öldürüldü. 1656 yılında [[Köprülü Mehmet Paşa|Köprülü Mehmed Paşa]]'nın [[sadrazam]] olmasıyla birlikte "[[Kadınlar saltanatı]]" adı verilen devir sona erdi. Bu değişim, [[Köprülüler Devri]]'ni (1656–1683) başlattı. Bu devirde Osmanlı İmparatorluğu, kaybettiği gücünü az da olsa geri kazandı. 1683 yılındaki [[II. Viyana Kuşatması]]'yla beraber [[Kutsal İttifak Savaşları]] başladı.
* [[Küçük Kaynarca Antlaşması]]
*[[Nizam-ı Cedid]]
*[[Karlofça Antlaşması]] (1699)
*[[1723-1727 Osmanlı-İran Savaşı]]
*[[Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması]] (1826)


=== Askeri Yenilgiler ===
=== Ayanlar Çağı: Duraklama ve Reform (1683–1828) ===
Banat'ın ve [[Belgrad]]'ın (1717-1739) geçici olarak kaybedilmesinin yanı sıra , [[Tuna]] ve [[Sava]] üzerindeki Osmanlı sınırı 18. yüzyılda sabit kaldı. Ancak Rus genişlemesi büyük ve büyüyen bir tehdit oluşturuyordu. Buna göre, [[İsveç]] Kralı [[XII. Karl]] , Orta Ukrayna'da 1709 [[Poltava Muharebesi]]'nde (1700-1721 [[Büyük Kuzey Savaşı]]'nın bir parçası) [[Ruslar]] tarafından yenilgiye uğratılmasının ardından Osmanlı İmparatorluğu'nda bir müttefik olarak karşılandı.&nbsp;Charles XII, Osmanlı Padişahı [[III. Ahmed]]'i ikna etti. Boğdan'da 1710-1711 [[Prut Savaşı]]'nda Osmanlı zaferiyle sonuçlandı.<ref>{{Kitap kaynağı|url=http://archive.org/details/ottomancenturies00kinr|başlık=The Ottoman centuries : the rise and fall of the Turkish empire|tarih=1979|yayıncı=New York : Morrow|diğerleri=Internet Archive|ad=Patrick Balfour|soyadı=Kinross|isbn=978-0-688-08093-8}}</ref>
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu duraklama dönemi}}[[Dosya:Vienna Battle 1683.jpg|küçükresim|[[II. Viyana Kuşatması]]'nı tasvir eden bir çizim. (1683)|250x250px]]
Bu dönemde deneyimsiz kişilerin tahta geçmesi ile merkezi yönetimin bozulması ve devlet yönetiminde otoritenin sarsılması, halkın devlete olan güveninin azalmasına ve iç isyanların çıkmasına neden oldu. Özellikle [[Yeniçeri]]ler, artık [[Padişah|padişaha]] karşı gelmeye başladılar.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.hurriyet.com.tr/egitim/yeniceri-ocagi-nedir-ne-zaman-kuruldu-ozellikleri-nelerdir-neden-kaldirildi-42014746 | başlık = Yeniçeri ocağı nedir, ne zaman kuruldu? Özellikleri nelerdir? Neden kaldırıldı? | erişimtarihi =19 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = www.hurriyet.com.tr | arşivurl = https://web.archive.org/web/20220309222514/https://www.hurriyet.com.tr/egitim/yeniceri-ocagi-nedir-ne-zaman-kuruldu-ozellikleri-nelerdir-neden-kaldirildi-42014746 | arşivtarihi = 9 Mart 2022}}</ref> Yeniçerilerdeki ''"Ocak, devlet içindir."'' anlayışı ''"Devlet, ocak içindir."'' anlayışına dönüştü. [[Avusturya Arşidüklüğü]] ve [[Safevî Devleti|İran]]'a düzenlenen seferler sonucu oluşan ekonomik sıkıntılar, [[tımar|tımar sisteminin]] bozulması, nüfus artışının yarattığı sosyal hayattaki sıkıntılar ve çağın gerisinde kalınması ile [[Osmanlı İmparatorluğu'nda eğitim|eğitim]] alanındaki bozulmalar sonucu devlet duraklama dönemine girdi. [[Coğrafi keşifler|Coğrafi Keşifler]] ile eski ticaret yollarının önem kaybetmesi, sık padişah değişiklikleri, [[Cülûs|cülûs bahşişi]] ve [[Yeniçeri|yeniçerilerin]] artmasıyla verilen [[ulufe]] miktarının artması da Osmanlı İmparatorluğu ekonomisini yıprattı.<ref>https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/323068</ref>[[Dosya:Negotiation of the peace of Karlowitz.jpg|küçükresim|250x250px|Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklama dönemini sona erdirip gerileme sürecini hızlandıran ve 1699 yılında imzalanan [[Karlofça Antlaşması]] müzakereleri.]]
26 Ocak 1699 tarihinde [[Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu|Kutsal Roma İmparatorluğu]] ile imzalanan [[Karlofça Antlaşması]], [[Osmanlı-Kutsal ittifak Savaşları|Osmanlı–Kutsal İttifak Savaşları]]'nı bitirdi. Karlofça Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Bu tarihten sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme dönemi başladı.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=5O5etwAACAAJ&dq=osmanl%C4%B1+gerileme&hl=tr&sa=X&redir_esc=y|başlık=Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak: Gerileme Paradigmasının Sonu|tarih=2011|dil=Türkçe|yayıncı=Timaş Yayınları|isbn=978-605-114-525-9}}</ref> [[Papa]] tarafından [[Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu|Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu]], [[Avusturya Arşidüklüğü|Avusturya]], [[Lehistan-Litvanya Birliği|Lehistan]], [[Rusya Çarlığı|Rusya]], [[Hospitalier Şövalyeleri]] ve [[Venedik Cumhuriyeti|Venediklilerden]] oluşan bir ittifak ile uzun süren savaşlar sonunda yorgun düşen Osmanlılar, [[Banat]] ve [[Temeşvar]] bölgeleri hariç tüm [[Macaristan]]'ı ve [[Erdel Prensliği]]'ni Avusturya'ya, [[Ukrayna]]'nın kuzeyini ve [[Podolya]]'yı Lehistan'a, [[Mora Yarımadası|Mora]] ve [[Dalmaçya]] kıyılarını da Venediklilere bıraktı.


[[1716-1718 Osmanlı-Avusturya Savaşı]]'ndan sonra , [[Pasarofça Antlaşması]] , Banat, [[Sırbistan]] ve "Küçük Walachia"nın (Oltenia) Avusturya'ya kaybını doğruladı. Antlaşma ayrıca Osmanlı İmparatorluğu'nun savunmada olduğunu ve Avrupa'da daha fazla saldırganlık gösterme olasılığının düşük olduğunu ortaya koydu. 1739'da Belgrad Antlaşması ile sona eren Avusturya-Rus-Türk Savaşı (1735-1739), Kuzey Bosna , Habsburg Sırbistan ( Belgrad dahil ), Oltenia ve güney bölgelerinin Osmanlı'yı geri almasıyla sonuçlandı. Ama imparatorluk Kırım Yarımadası'nın kuzeyinde bulunan Azak limanını Ruslara karşı kaybetti. Bu antlaşmadan sonra Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya ve Rusya'nın Prusya'nın yükselişi ile uğraşmak zorunda kalması nedeniyle bir nesil barışın tadını çıkarabildi.
[[Celali ayaklanmaları|Celâlî ayaklanmaları]], Osmanlı toprak düzenini büyük ölçüde değiştirdi, ağır vergiler yüzünden yerlerinden olan çiftçilerin toprakları da [[mültezim]]lerin ya da yerel yöneticilerin eline geçti. [[Vergi|Vergiler]] yüzünden borca giren köylüler, işledikleri toprakları sonunda [[Tefecilik|tefecilere]] kaptırdılar. Osmanlı toprak düzeninin bel kemiği olan [[tımar sistemi]] bozuldu. Büyük nüfus hareketleri ortaya çıktı ve kentlere göçler yaşandı. Tarımsal üretim geriledi ve [[Kıtlık (ekonomi)|kıtlık]], tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesine yol açtı. On binlerce insan yaşamını yitirdi ve pek çok yerleşim yeri yıkıma uğradı. Osmanlı'daki [[İlmiye|ilmiye sınıfının]] bozulması da devleti geriletmeye neden oldu. [[Avrupa]]'daki gelişmelerin ([[Reform (tarih)|Reform]], [[Rönesans]]) takip edilmemesi Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir dezavantaj oldu. Ayrıca, "Beşik Ulemalığı" denen sistemin ortaya çıkmasıyla birlikte [[Müderris|müderrislerin]] yeni doğan çocuklarının doğdukları andan itibaren [[medrese]] öğretmeni sayılması, devletin eğitim sisteminin bozulmasını sağladı.
[[Dosya:Jean-Baptiste van Mour 006.jpg|küçükresim|250x250pik|[[Sultan]] [[III. Ahmed]], bir [[Fransız]] elçisini huzuruna kabul ediyor.]]
1718'de [[Avusturya Arşidüklüğü|Avusturya]] ile imzalanan [[Pasarofça Antlaşması]] ile Osmanlı İmparatorluğu'nda "[[Lale Devri|Lâle Devri]]" adı verilen dönem başladı. [[III. Ahmed]]'in tahtta olduğu bu dönem "zevk ve sefâ devri" olarak da bilinir.<ref>{{Web kaynağı | url = https://islamansiklopedisi.org.tr/lale-devri | başlık = LÂLE DEVRİ | erişimtarihi =19 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = TDV İslâm Ansiklopedisi | arşivurl = https://web.archive.org/web/20201001153142/https://islamansiklopedisi.org.tr/lale-devri | arşivtarihi = 1 Ekim 2020}}</ref> Bu dönemde devlette birçok yenilikler yapıldı: Değişik [[Avrupa]] başkentlerine [[Elçi|elçilikler]] gönderildi, "[[Tulumbacılar]]" adı verilen yangın söndürme ekipleri kuruldu, [[Çiçek hastalığı|çiçek]] aşısı uygulandı, [[çini]] atölyeler ve [[kâğıt]] fabrikaları açıldı, [[minyatür]] sanatında ilerlemeler kaydedildi. Bunun yanı sıra, Avrupa'dan [[Yirmisekizzade Mehmed Said Paşa|Said Efendi]] ve [[İbrahim Müteferrika]] tarafından [[Matbaanın icadı|matbaa]] getirildi ve Osmanlılar matbaa ile tanıştı.<ref>{{Web kaynağı | url = https://www.gercekhayat.com.tr/yazarlar/osmanlida-matbaanin-seruveni/ | başlık = Osmanlı’da matbaanın serüveni | erişimtarihi =19 Ocak 2023| dil =Türkçe| çalışma = Gerçek Hayat | arşivurl = https://web.archive.org/web/20171205073708/https://www.gercekhayat.com.tr/yazarlar/osmanlida-matbaanin-seruveni/ | arşivtarihi = 5 Aralık 2017}}</ref> [[Sultan]] [[III. Ahmed]]'in emriyle [[Topkapı Sarayı]] ve [[Yeni Cami]]i'nde birer [[kütüphane]] ve [[Üsküdar]]'da da padişahın adını taşıyan "[[III. Ahmed Çeşmesi (Üsküdar)|III. Ahmed Çeşmesi]]" yapıldı. Bu dönemde halkın büyük bir bölümü zor durumdayken, [[İstanbul]]'da bazı devlet yetkililerinin ve seçkinlerin rahat yaşamaları ve eğlenceye düşkün olmaları bazı huzursuzluklara yol açtı. [[Sadrazam]] [[Nevşehirli Damat İbrahim Paşa|Damad İbrahim Paşa]]'nın açtığı zevk ve sefahat devrinden memnun olmayan, yapılanları [[Tasarruf|israf]] olarak gören ve büyük bir ekonomik sıkıntı çeken bir kitle öncülüğünde 1730'da [[Patrona Halil İsyanı|Patrona Halil Ayaklanması]] meydana geldi ve bu ayaklanmayla birlikte [[III. Ahmed]] tahttan indirildi, [[Lâle Devri]] de sona erdi.
[[Dosya:De moord op Patrona Halil en zijn volgelingen, SK-A-2012.jpg|küçükresim|250x250pik|[[Patrona Halil İsyanı|Patrona Halil Ayaklanması]]'nı (1730) gösteren bir [[Fransızlar|Fransız]] tablosu.]]


[[İstanbul Teknik Üniversitesi]] gibi yüksek öğretim kurumlarının kurulması da dahil olmak üzere eğitim ve teknolojik reformlar gerçekleşti. 1734'te Batı tarzı topçu yöntemlerini öğretmek için bir topçu okulu kuruldu, ancak İslam din adamları teodise gerekçesiyle başarıyla itiraz etti. 1754'te topçu okulu yarı gizli olarak yeniden açıldı.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=xM9wQgAACAAJ&redir_esc=y|başlık=Russia: War, Peace and Diplomacy : Essays in Honour of John Erickson|tarih=2005|dil=İngilizce|yayıncı=Weidenfeld & Nicolson|ad=John|soyadı=Erickson|isbn=978-0-297-84913-1|erişimtarihi=6 Ekim 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20221006172908/https://books.google.com.tr/books?id=xM9wQgAACAAJ&redir_esc=y|arşivtarihi=6 Ekim 2022|ölüurl=hayır}}</ref> 1726'da [[İbrahim Müteferrika]], Sadrazam [[Nevşehirli Damad İbrahim Paşa]]'yı Başmüftü olarak ikna etti ve din adamlarının matbaanın verimliliğine ilişkin görüşleri ve daha sonra Müteferrika'ya (bazı hattatların ve dini liderlerin muhalefetine rağmen) Sultan [[III. Ahmed]]&nbsp;Müteferrika'nın matbaası ilk kitabını 1729'da yayınladı ve 1743'te her biri 500 ila 1.000 kopya olan 23 cilt halinde 17 eser yayınladı.<ref>{{Web kaynağı | url = http://vitrine.library.uu.nl/en/texts/Rarqu54.htm | başlık = Rariora qu 54 | erişimtarihi = 6 Ekim 2022 | tarih = 12 Şubat 2013 | çalışma = web.archive.org | arşivurl = https://web.archive.org/web/20200807184115/https://web.archive.org/web/20130212030334/http://vitrine.library.uu.nl/en/texts/Rarqu54.htm | arşivtarihi = 7 Ağustos 2020 | ölüurl = evet }}</ref><ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://www.jstor.org/stable/596868|başlık=İbrāhīm Müteferriḳa and Turkish Incunabula|tarih=1968|sayı=3|sayfalar=435-441|çalışma=Journal of the American Oriental Society|cilt=88|ad=William J.|soyadı=Watson|issn=0003-0279|doi=10.2307/596868|erişimtarihi=6 Ekim 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20221006172907/https://www.jstor.org/stable/596868|arşivtarihi=6 Ekim 2022|ölüurl=hayır}}</ref>
==== Askeri yenilgiler ====
[[Banat]]'ın ve [[Belgrad]]'ın geçici olarak kaybedilmesinin (1717–1739) yanı sıra, [[Tuna]] ve [[Sava]] üzerindeki Osmanlı sınırı 18. yüzyılda sabit kaldı. Ancak Rus genişlemesi büyük bir tehdit oluşturuyordu. Buna göre, [[İsveç]] Kralı [[XII. Karl]], [[Ukrayna]]'daki [[Poltava Muharebesi|Poltova Muharebesi]]'nde (1709) [[Ruslar]] tarafından yenilgiye uğratılınca, Osmanlı İmparatorluğu'nda bir müttefik olarak karşılandı. [[XII. Karl]], Osmanlı padişahı [[III. Ahmed]]'i ikna etti. 1710–1711'de gerçekleşen [[Prut Savaşı]]'nda Osmanlılar, [[Rusya Çarlığı]]'nı mağlup ettiler.<ref>{{Kitap kaynağı|url=http://archive.org/details/ottomancenturies00kinr|başlık=The Ottoman centuries : the rise and fall of the Turkish empire|tarih=1979|yayıncı=New York : Morrow|diğerleri=Internet Archive|ad=Patrick Balfour|soyadı=Kinross|isbn=978-0-688-08093-8}}</ref>


Kuzey Afrika'da [[İspanya]] , Cezayir'in özerk Deyliği'nden Oran'ı fethetti . Oran Beyi Cezayir'den bir ordu aldı, ancak Oran'ı geri alamadı ; kuşatma 1.500 İspanyol'un ve hatta daha fazla Cezayirli'nin ölümüne neden oldu. İspanyollar da birçok Müslüman askeri katletti. 1792'de İspanya Oran'ı terk ederek o bölgeyi Cezayir Deyliği'ne sattı.
[[1716-1718 Osmanlı-Avusturya Savaşı|1716–1718 Osmanlı–Avusturya Savaşı]]'ndan sonra imzalanan [[Pasarofça Antlaşması]]; [[Banat]], [[Sırbistan]] ve [[Oltenya]]'nın [[Avusturya Arşidüklüğü|Avusturya]]'ya kaybını doğruladı. 1739'da [[Belgrad Antlaşması]] ile sona eren [[1735-1739 Osmanlı-Rus Savaşı|Osmanlı-Avusturya-Rus Savaşı]] (1735–1739); [[Bosna|Kuzey Bosna]], [[Sırbistan Krallığı]] ([[Belgrad]] dahil), [[Oltenya]] ve güneydeki bölgelerin Osmanlılar tarafından geri alınmasıyla sonuçlandı. Ama imparatorluk, [[Kırım]]'ın kuzeyinde bulunan [[Azak]] [[Liman|limanını]] ve [[Azak Kalesi|kalesini]] Ruslara karşı kaybetti (1736).[[Dosya:Ottoman Sultan Selim III (1789).jpg|sol|küçükresim|240x240pik|[[Sultan]] [[III. Selim]] (1789–1807), [[Topkapı Sarayı]]'nın [[Saadet Kapısı]]'nda, bir alay eşliğinde bazı ileri gelenleri kabul ediyor. ([[Konstantin Kapıdağlı]]'nın bir tablosu)]]Bu dönemde ayrıca, [[İstanbul Teknik Üniversitesi]] gibi yüksek öğretim kurumlarının kurulması da dahil olmak üzere birtakım [[eğitim]] ve [[Teknoloji|teknolojik]] reformlar gerçekleşti. 1734'te Batı tarzı [[Top (silah)|topçu]] yöntemlerini öğretmek için bir topçu okulu kuruldu, ancak [[İslam|İslamî]] din adamları [[teodise]] gerekçesiyle bu durumu başarıyla itiraz ettiler. 1754'te topçu okulu yarı gizli olarak yeniden açıldı.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=xM9wQgAACAAJ&redir_esc=y|başlık=Russia: War, Peace and Diplomacy : Essays in Honour of John Erickson|tarih=2005|dil=İngilizce|yayıncı=Weidenfeld & Nicolson|ad=John|soyadı=Erickson|isbn=978-0-297-84913-1|erişimtarihi=6 Ekim 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20221006172908/https://books.google.com.tr/books?id=xM9wQgAACAAJ&redir_esc=y|arşivtarihi=6 Ekim 2022|ölüurl=hayır}}</ref> [[Lâle Devri]]'nde (1718–30) Osmanlı İmparatorluğu'na [[Matbaacılık|matbaayı]] getiren [[İbrahim Müteferrika]], ilk basınını ve ilk kitabını 1729'da yayımladı ve 1743'te her biri 500 ila 1.000 kopya olmak üzere 23 ciltte 17 eser yayımlandı.<ref>{{Web kaynağı | url = http://vitrine.library.uu.nl/en/texts/Rarqu54.htm | başlık = Rariora qu 54 | erişimtarihi = 6 Ekim 2022 | tarih = 12 Şubat 2013 | çalışma = web.archive.org | arşivurl = https://web.archive.org/web/20200807184115/https://web.archive.org/web/20130212030334/http://vitrine.library.uu.nl/en/texts/Rarqu54.htm | arşivtarihi = 7 Ağustos 2020 | ölüurl = evet }}</ref><ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://www.jstor.org/stable/596868|başlık=İbrāhīm Müteferriḳa and Turkish Incunabula|tarih=1968|sayı=3|sayfalar=435-441|çalışma=Journal of the American Oriental Society|cilt=88|ad=William J.|soyadı=Watson|issn=0003-0279|doi=10.2307/596868|erişimtarihi=6 Ekim 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20221006172907/https://www.jstor.org/stable/596868|arşivtarihi=6 Ekim 2022|ölüurl=hayır}}</ref>
[[1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı|1768–1774 Osmanlı–Rus Savaşı]], 1774'te imzalanan [[Küçük Kaynarca Antlaşması]] ile sona erdi ve Osmanlı kontrolündeki [[Eflak]] ve [[Boğdan]] vilayetlerindeki [[Hristiyan]] vatandaşlara [[İbadet|ibadet özgürlüğü]] sağlandı. [[18. yüzyıl]] sonlarında, [[Rus İmparatorluğu|Rusya]] ile yapılan savaşlarda alınan bir dizi yenilginin ardından Osmanlı İmparatorluğu'ndaki bazı insanlar, [[Rus İmparatorluğu|Rus]] [[Çar|Çarı]] [[I. Petro|Petro]]'nun reformlarının Ruslara avantaj sağladığı ve Osmanlıların da tıpkı Ruslar gibi bunu sürdürmek zorunda kalacağı sonucuna varmaya başladılar. Yani devlet, daha fazla yenilgiden kaçınmak için [[Batı dünyası|Batı]] teknolojisine ayak uydurmalıydı.<ref name="books.google_a">{{Kitap kaynağı|başlık=Russia War, Peace And Diplomacy: Essays in Honour of John Erickson|erişimtarihi=20 Haziran 2015|arşivtarihi=14 Ocak 2023|arşivurl=https://web.archive.org/web/20230114151034/https://books.google.com/books?id=xM9wQgAACAAJ|kısım=Turkey in the Russian Mirror|bölümurl=https://books.google.com/books?id=xM9wQgAACAAJ|tarih=2005|sayfa=97|yayıncı=Weidenfeld & Nicolson|isbn=978-0-297-84913-1|editör-soyadı=Mark Erickson, Ljubica Erickson|ilk=Norman}}</ref>
[[Dosya:Afanasij Scheloumoff, Battle of Mišar.jpg|sol|küçükresim|240x240pik|[[Sırp İsyanları]] sırasında yaşanan [[Mişar Muharebesi]]'nin (1806) bir betimlemesi. 1804–1813 arasındaki [[Birinci Sırp Ayaklanması|Birinci Sırp İsyanı]] sonrasında [[Sırplar]], Osmanlı'nın yaklaşık üç asırlık hakimiyetinin ardından ilk kez kendilerini [[Bağımsızlık|bağımsız]] bir devlet olarak algıladılar.]]
[[İspanyol İmparatorluğu|İspanya]], [[Kuzey Afrika]]'daki [[Cezâyir-i Garp (eyalet)|Cezayir]]'in [[Özerklik|özerk]] bölgesi [[Vahran]]'ı işgal etti. Bunun üzerine Vahran Beyi, [[Cezâyir-i Garp (eyalet)|Cezayir eyaletinden]] bir ordu aldı, ancak Vahran'ı geri alamadı. Yapılan kuşatma, 1.500 İspanyolun ve hatta daha fazla Cezayirlinin ölümüne neden oldu. Ayrıca [[İspanyollar]], birçok [[Müslüman]] askeri katletti.<ref>''Middle East and Africa: International Dictionary of Historic Places''. Routledge. 2014. s. 559.</ref> 1792'de İspanyollar, [[Vahran]]'ı terk ederek bölgeyi Cezayir Eyaleti'ne sattı.


1768'de Rus destekli Ukraynalı Haidamakas, Polonya konfederasyonlarını takip ederek, Ukrayna'nın Besarabya sınırında Osmanlı kontrolündeki bir kasaba olan Balta'ya girdi , vatandaşlarını katletti ve kasabayı yakıp kül etti. Bu eylem, Osmanlı İmparatorluğu'nu 1768-1774 [[Osmanlı-Rus Savaşı]]'na kışkırttı . 1774 tarihli [[Küçük Kaynarca Antlaşması]] savaşı sona erdirdi ve Osmanlı kontrolündeki [[Eflak]] ve [[Boğdan]] eyaletlerinin Hıristiyan vatandaşlarına ibadet özgürlüğü sağladı. 18. yüzyılın sonlarında, [[Rusya]] ile yapılan savaşlarda bir dizi yenilgiden sonra, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki bazı insanlar , [[I. Petro]]'nun reformlarının sona erdiği sonucuna varmaya başladılar. Ruslara bir avantaj sağlamıştı ve Osmanlılar daha fazla yenilgiden kaçınmak için Batı teknolojisine ayak uydurmak zorunda kalacaktı.
[[Fransız Devrimi|1789 Fransız Devrimi]]'nden sonra, sonraları [[Birinci Fransız İmparatorluğu|Fransa İmparatoru]] olacak olan [[Napolyon Bonapart]], 1798–1801 yılları arasında [[Fransa'nın Mısır ve Suriye seferi|Suriye ve Mısır'a bir sefer]] düzenledi. Fransa'nın [[Mısır]] ve doğu ticaret yolları üzerinde üstünlük elde etme amacıyla sürdürdüğü bu askerî sefer sırasında, 1798'de [[Kahire]] yakınlarında [[Piramitler Muharebesi]] gerçekleşti. [[Napolyon Bonapart|Napolyon]] komutasındaki kuvvetler ile [[Memlûk|yerel kuvvetler]] arasında yaşanan savaşta [[Fransızlar]] galip geldi. Sefer sırasında Fransa [[Mısır]]'ı ele geçirse de, onu elinde tutmayı başaramadı. Seferin sonunda Mısır, Fransızların geri çekilmesiyle Osmanlılara bırakıldı.


[[Osmanlı padişahları listesi|Sultan]] [[III. Selim]], döneminde (1789–1807) orduyu modernize etmek için büyük girişimler yaptı, ama [[Reformlar|reformları]] bazı dinî liderler ve özellikle [[Yeniçeri]]ler tarafından engellendi. Ayrıcalıkları kıskanan ve değişime şiddetle karşı çıkan Yeniçeriler isyan etti. [[III. Selim|Selim]]'in bu çabaları tahtına ve hayatına mal oldu;<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.milliyet.com.tr/egitim/3-selim-donemi-islahatlari-nelerdir-6334964|başlık=3. Selim Dönemi Islahatları Nelerdir?|erişimtarihi=24 Ocak 2023|dil=Türkçe|çalışma=Milliyet}}</ref> fakat 1808'de tahta geçen [[II. Mahmud]], 1826'da [[Yeniçeri Ocağı]]'nı ortadan kaldırarak bu sorunu görkemli ve biraz da kanlı bir şekilde çözdü.
[[III. Selim]] (1789-1807) orduyu modernize etmek için ilk büyük girişimleri yaptı , ancak reformları dini liderler ve [[Yeniçeri]]ler tarafından engellendi. Ayrıcalıklarını kıskanan ve değişime şiddetle karşı çıkan Yeniçeriler isyan etti . Selim'in çabaları tahtına ve hayatına mal oldu, ancak 1826'da Yeniçeri Ocağı'nı ortadan kaldıran halefi dinamik [[II. Mahmud]] tarafından görkemli ve kanlı bir şekilde çözüldü.
[[Dosya:Francois-Louis-Joseph Watteau 001.jpg|küçükresim|250x250pik|21 Temmuz 1798'de yaşanan [[Piramitler Muharebesi]], [[Fransızlar|Fransızların]] yerel kuvvetleri mağlup etmesiyle sonuçlandı. [[Fransa'nın Mısır ve Suriye seferi|1798–1801 arasındaki sefer]] sonunda ise Fransızlar [[Mısır]]'ı Osmanlılara terk etti.]]
[[Sırp İsyanları]] (1804–1815), [[Doğu Sorunu]] sırasında [[Balkanlar]]'da bir [[Osmanlı İmparatorluğu'nda milliyetçiliğin yükselişi|ulusal uyanış]] çağının başlangıcı oldu. 1811'de [[Arap Yarımadası|Arabistan]]'ın [[köktenci]] [[Vehhabîlik|Vehhabîleri]], [[Suud Hanedanı|el-Suud ailesi]] liderliğinde Osmanlılara karşı ayaklandı. Vehhabî isyancıları yenemeyen hükümet, [[Mısır (eyalet)|Mısır eyaleti]] valisi [[Kavalalı Mehmed Ali Paşa]]'yı, 1818'de Arabistan'ı geri almakla görevlendirdi. [[Sırbistan]]'ın kendi [[Obrenoviç Hanedanı|hanedanı]] altında kalıtsal bir [[monarşi]] olarak [[Süzerenlik|hükümdarlığı]], 1830 yılında [[De jure|hukuken]] kabul edildi.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.njegos.org/past/liunion.htm|başlık=Liberation, Independence And Union of Serbia And Montenegro|erişimtarihi=26 Ağustos 2010|arşivtarihi=5 Şubat 2001|arşivurl=https://web.archive.org/web/20010205052700/http://www.njegos.org/past/liunion.htm|yayıncı=Serb Land of Montenegro}}</ref><ref name="Berend2003">{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com/books?id=a9csmhIT_BQC&pg=PA127|başlık=History Derailed: Central and Eastern Europe in the Long 19th Century|erişimtarihi=20 Haziran 2015|arşivtarihi=14 Ocak 2023|arşivurl=https://web.archive.org/web/20230114151038/https://books.google.com/books?id=a9csmhIT_BQC&pg=PA127|tarih=2003|sayfa=127|yayıncı=University of California Press|isbn=978-0-520-93209-8|ilk=Tibor Iván}}</ref>


[[Sırp İsyanları]] (1804-1815) , Doğu Sorunu sırasında [[Balkanlar]]'da bir ulusal uyanış döneminin başlangıcına işaret ediyordu . 1811'de el-Suud ailesi tarafından yönetilen Arabistan'ın köktendinci Vahhabileri, Osmanlılara karşı ayaklandı. Vahhabi isyancıları yenemeyen Babıali , Mısır Eyaleti ''valisi'' (valisi) [[Kavalalı Mehmed Ali Paşa]]'yı Arabistan'ı geri almakla görevlendirdi ve 1818'de Diriyah Emirliği'nin yıkılmasıyla sona erdi. [[Sırbistan]]'ın egemenliği kendi hanedanlığı altında kalıtsal bir monarşi olarak kabul edildi.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.njegos.org/past/liunion.htm | başlık = Liberation, Independence and Union | erişimtarihi = 6 Ekim 2022 | çalışma = www.njegos.org | arşivurl = https://web.archive.org/web/20010205052700/http://www.njegos.org/past/liunion.htm | arşivtarihi = 5 Şubat 2001}}</ref><ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=a9csmhIT_BQC&pg=PA127&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false|başlık=History Derailed: Central and Eastern Europe in the Long Nineteenth Century|tarih=17 Haziran 2003|dil=İngilizce|yayıncı=University of California Press|ad=Ivan T.|soyadı=Berend|isbn=978-0-520-93209-8|erişimtarihi=6 Ekim 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20221006172909/https://books.google.com.tr/books?id=a9csmhIT_BQC&pg=PA127&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false|arşivtarihi=6 Ekim 2022|ölüurl=hayır}}</ref> 1821'de Yunanlar Sultan'a savaş ilan etti. Bir saptırma olarak Boğdan'da ortaya çıkan bir isyanı , [[Korint Körfezi]]'nin kuzey kısmıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğu'nun bağımsızlığını kazanan ilk parçaları olan [[Mora Yarımadası]]'ndaki ana devrim izledi. 1830'da [[Fransızlar]] Cezayir Deyliği'ni işgal etti . 21 gün süren kampanya , 5.000'den fazla [[Cezayir]] askeri &nbsp;ve yaklaşık 2.600 Fransız askeri zayiatı ile sonuçlandı.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=vfxltIAnVecC&q=%22Alger%22+2160+bless%C3%A9s&pg=PA286&redir_esc=y#v=snippet&q=%22Alger%22%202160%20bless%C3%A9s&f=false|başlık=Conquête d'Alger ou pièces sur la conquête d'Alger et sur l'Algérie|tarih=1831|dil=fr|erişimtarihi=6 Ekim 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20221006172907/https://books.google.com.tr/books?id=vfxltIAnVecC&q=%22Alger%22+2160+bless%C3%A9s&pg=PA286&redir_esc=y#v=snippet&q=%22Alger%22%202160%20bless%C3%A9s&f=false|arşivtarihi=6 Ekim 2022|ölüurl=hayır}}</ref> Fransız işgalinden önce Cezayir'in toplam nüfusu büyük olasılıkla 3.000.000 ile 5.000.000 arasındaydı.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=yEvQZ7bdybgC&pg=PA11&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false|başlık=Européens, "indigènes" et juifs en Algérie (1830-1962): représentations et réalités des populations|tarih=2001|dil=fr|yayıncı=INED|ad=Kamel|soyadı=Kateb|isbn=978-2-7332-0145-9|erişimtarihi=6 Ekim 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20221006172906/https://books.google.com.tr/books?id=yEvQZ7bdybgC&pg=PA11&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false|arşivtarihi=6 Ekim 2022|ölüurl=hayır}}</ref> 1873'te Cezayir'in nüfusu (yeni gelen birkaç yüz bin Fransız yerleşimci hariç) 2.172.000'e düştü.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=K4M5rK-mWFoC&dq=2,172,000+alg%C3%A9rie&pg=PA41-IA2&redir_esc=y#v=onepage&q=2,172,000%20alg%C3%A9rie&f=false|başlık=Lettres sur la politique coloniale|tarih=1885|dil=fr|yayıncı=C. Reinwald|ad=Yves|soyadı=Guyot|erişimtarihi=6 Ekim 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20221006172906/https://books.google.com.tr/books?id=K4M5rK-mWFoC&dq=2,172,000+alg%C3%A9rie&pg=PA41-IA2&redir_esc=y#v=onepage&q=2,172,000%20alg%C3%A9rie&f=false|arşivtarihi=6 Ekim 2022|ölüurl=hayır}}</ref> 1831'de Mehmed Ali Paşa , Sultan'ın Yunan isyanını bastırmak için askeri yardım göndermesi karşılığında kendisine söz verdiği Büyük Suriye ve [[Girit]] valiliklerini vermeyi reddetmesi nedeniyle Sultan II. Mahmud'a isyan etti. (1821-1829) Ve sonunda Yunanistan'ın resmi bağımsızlığı ile sona erdi. 1827'de [[Navarin Deniz Muharebesi]]'nde donanmasını kaybeden Mehmed Ali Paşa için maliyetli bir girişimdi. Böylece [[1831-1833 Osmanlı-Mısır Savaşı]] başladı. Oğlu İbrahim Paşa komutasındaki Paşa, Anadolu'ya ilerlerken Osmanlı Ordusunu yendi ve başkent [[İstanbul]]'un 320&nbsp;km (200 mil) yakınında [[Kütahya]] şehrine ulaştı. Çaresizlik içinde Sultan II. Mahmud , imparatorluğun geleneksel ezeli rakibi [[Rusya]]'dan yardım istedi ve İmparator [[I. Nikolay]]'dan kendisine yardım etmesi için bir seferi kuvveti göndermesini istedi. Ruslar, [[Hünkâr İskelesi Antlaşması]]'nın imzalanmasına karşılık, İbrahim Paşa'yı İstanbul'a doğru ilerlemekten caydıran seferi kuvveti gönderdi. &nbsp;5 Mayıs 1833'te imzalanan [[Kütahya Antlaşması]] hükümlerine göre '', Mehmed Ali Paşa, vilayetlerin'' () valisi (valisi) ''yapılması karşılığında Sultan'a'' karşı yürüttüğü seferden vazgeçmeyi kabul etti. [[Girit]] , [[Halep]] , [[Trablus]] , [[Şam]] ve Sayda (son dördü modern [[Suriye]] ve [[Lübnan]]'dan oluşuyor.) ve [[Adana]]'da vergi toplama hakkı verilmiştir. &nbsp;Rus müdahalesi olmasaydı, Sultan II. Mahmud devrilme riskiyle karşı karşıya kalabilirdi ve Mehmed Ali Paşa yeni padişah bile olabilirdi. Bu olaylar, Babıali'nin kendisini korumak için yabancı güçlerin yardımına ihtiyaç duyduğu tekrar eden bir kalıbın başlangıcını işaret ediyordu.
1821–1829 yılları arasında [[Yunan İsyanı]] gerçekleşti. Girdiği savaşlarda ağır kayıplar veren Osmanlı İmparatorluğu, 1829 yılında [[Edirne Antlaşması (1829)|Edirne Antlaşması]]'nı imzalayarak [[Yunanistan]]'ın bağımsızlığını tanıdı. Ayrıca [[Sırplar]] da bu antlaşmayla [[özerklik]] kazandılar. Bu olay sonucunda Yunanistan, fiilen ve hukuken [[Bağımsızlık|bağımsız]] oldu. Yunanistan, bağımsızlığını 7 Mayıs 1832'de imzalanan [[İstanbul Antlaşması (1832)|İstanbul Antlaşması]] ile resmen kazandı.


1839'da Babıali , ''fiilen'' özerk olana kaybettiklerini geri almaya çalıştı , ancak ''hukuken'' hala [[Mısır]]'ın Osmanlı Eyaleti , ancak güçleri başlangıçta yenildiler ve bu da 1840 Doğu Krizine yol açtı. Mehmed Ali Paşa'nın [[Fransa]] ile yakın ilişkileri vardı ve onun Mısır Sultanı olma ihtimali geniş bir kesim tarafından tüm Levant'ı Fransız nüfuz alanına sokmak olarak görülüyordu. &nbsp;Babıali'nin Mehmed Ali Paşa'yı, [[Britanya İmparatorluğu]]'nu ve [[Avusturya İmparatorluğu]]'nu yenmekte aciz olduğunu kanıtladığı için askeri yardım sağladı ve [[1839-1841 Osmanlı-Mısır Savaşı]] , Osmanlı zaferi ve Mısır Eyaleti ve Levant üzerindeki Osmanlı egemenliğinin restorasyonu ile sona erdi.
1830'da [[Fransızlar]], [[Cezâyir-i Garp (eyalet)|Cezâyir-i Garp]] eyaletini işgal ettiler.<ref name=":14" /> 21 gün süren [[Cezayir'in İşgali (1830)|işgal]], 5.000'den fazla [[Cezayirliler|Cezayirli]] askerin ve yaklaşık 2.600 Fransız askerin zayiatı ile sonuçlandı.<ref name=":42">De Quatrebarbes, Théodore (1831).</ref><ref name=":14">{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com/books?id=vfxltIAnVecC&q=%22Alger%22+2160+bless%C3%A9s&pg=PA286|başlık=Conquête d'Alger ou pièces sur la conquête d'Alger et sur l'Algérie|erişimtarihi=8 Eylül 2022|arşivtarihi=14 Ocak 2023|arşivurl=https://web.archive.org/web/20230114151038/https://books.google.com/books?id=vfxltIAnVecC&q=%22Alger%22+2160+bless%C3%A9s&pg=PA286|tarih=1831|dil=fr}}</ref> İşgalden önce Cezayir'in toplam nüfusu yaklaşık 3.000.000 ile 5.000.000 arası iken,<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com/books?id=yEvQZ7bdybgC&pg=PA11|başlık=Européens, "indigènes" et juifs en Algérie (1830-1962): représentations et réalités des populations|tarih=2001|dil=fr|yayıncı=INED|isbn=978-2-7332-0145-9|ilk=Kamel}}</ref> 1873'e gelindiğinde ise [[Cezayir]]'in nüfusu (yeni getirilen birkaç yüz bin [[Fransızlar|Fransız]] yerleşimci hariç) 2.172.000'e düştü.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com/books?id=K4M5rK-mWFoC&dq=2%2C172%2C000+alg%C3%A9rie&pg=PA41-IA2|başlık=Lettres sur la politique coloniale|erişimtarihi=8 Eylül 2022|arşivtarihi=14 Ocak 2023|arşivurl=https://web.archive.org/web/20230114151115/https://books.google.com/books?id=K4M5rK-mWFoC&dq=2%2C172%2C000+alg%C3%A9rie&pg=PA41-IA2|tarih=1885|dil=fr|yayıncı=C. Reinwald|ilk=Yves}}</ref>


19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu " [[Avrupa'nın hasta adamı]] " olarak adlandırılıyordu. Üç hükümdar devleti - Sırbistan Prensliği, Wallachia ve Moldavia - 1860'lar ve 1870'lerde ''de jure'' bağımsızlığa doğru ilerledi.
=== Gerileme ve Modernleşme (1828–1908) ===
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu gerileme dönemi}}{{Multiple image|align=right|image1=Mahmud II.jpg|width1=122|alt1=|caption1=|image2=Sultan Abdulhamid.jpg|width2=123|alt2=|caption2=|footer=[[II. Mahmud]] (solda; 1808–39), 1829'da getirdiği kılık-kıyafet inkılâbıyla ve diğer [[reform]]larla Osmanlı modernleşmesinin temellerini atmıştır. [[II. Abdülhamid]] ise (sağda; 1876–1909), çöküş sürecindeki devlete biraz da olsa mutlak hâkimiyet kazandırmıştır.}}
Bu dönemde, [[19. yüzyıl|19. yüzyılın]] sonlarına gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu, büyük oranda toprak kayıpları yaşadığı için ve topraklarının kontrolünü sağlayamadığı için Batılılarca "[[Avrupa'nın hasta adamı]]" olarak adlandırılmaya başlandı. Bu yüzyılda Osmanlı'nın [[Avrupa]]'dan geri kaldığı kabul edildi ve bunun üzerine Avrupa örnek alınarak bazı [[Islahat|ıslahatlar]] yapıldı. Batılı güçlere ayak uydurmakta gittikçe zorlanan Osmanlılar, topraklarını kontrol altında tutsa da, söz konusu Batılı reformları isteksizce gerçekleştirdi.<ref name=":13">{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=COA_MQAACAAJ&dq=tarih+kitab%C4%B1+alfa+yay%C4%B1nlar%C4%B1&hl=tr&sa=X&redir_esc=y|başlık=Tarih Kitabı|erişimtarihi=23 Ocak 2023|tarih=|dil=Türkçe|sayfalar=260-261|yayıncı=Alfa Basım Yayım Dağıtım|soyadı=Kolektif|isbn=978-605-171-364-9}}</ref> Bu dönemde Osmanlı Devleti, kaybettiği toprakları geri alarak [[Avrupa]]'da tutunmayı ve eski gücünü korumayı amaçladı. Fakat bir süre sonra bu amacına ulaşamayacağını anladı ve elindeki toprakları koruma politikası izlemeye başladı. Özellikle [[II. Abdülhamid]]'in saltanatı sırasında (1876–1909) imparatorlukta baskı ve yozlaşma arttı.


=== Gerileme ve Modernleşme Hareketleri (1828-1908) ===
1800'de Osmanlılar, [[Rus İmparatorluğu|Rusya]] ve diğer devletler karşısında tekrarlanan yenilgilere rağmen, hâlen [[Balkanlar]], [[Orta Doğu]] ve [[Kuzey Afrika]]'da geniş toprakları bulunan [[Çokuluslu devlet|çok uluslu]] bir [[İmparatorluk|imparatorluktu]]. 1805 yılından sonra padişahın komutanlarından biri olan [[Kavalalı Mehmed Ali Paşa]]'nın hükümdarlığında fiilen bağımsız hâle gelen [[Mısır]], Osmanlı İmparatorluğu'nun kontrolünden çıktı.<ref name=":13" /> 1830'da [[Fransa]], Osmanlı'nın [[Kuzey Afrika]] toprağı olan [[Cezâyir-i Garp (eyalet)|Cezayir]]'i işgal etti ve işgal 1857'de tamamlandı.<ref name=":13" /> 1878 yılına kadar [[Yunanistan]], [[Sırbistan]], [[Karadağ]], [[Bulgaristan]] ve [[Romanya]] ismen bağımsız oldu. 1881'de [[Tunus]] da Fransızların eline geçti.<ref name=":13" />
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu gerileme dönemi}}
Osmanlı'daki gerileme dönemi, Osmanlı tarihinde [[Karlofça Antlaşması]]’ndan (1699) başlayarak [[Yaş Antlaşması]]'na kadar (1792) geçen süreye denir. Bu dönemin sonlarına doğru Osmanlı Devleti'ne Avrupalılar tarafından "Hasta Adam" denmeye başlanmıştır. Çünkü bu dönemde Osmanlı Devleti büyük oranda toprak kayıpları yaşamıştır.


Bu dönemde Osmanlı Devleti, [[Karlofça Antlaşması|Karlofça]] ve [[İstanbul Antlaşması (1700)|İstanbul Antlaşmaları]] ile kaybedilen yerleri geri almak ve mevcut toprakları korumak amacıyla batıda [[Avusturya Arşidüklüğü|Avusturya]] ve [[Venedik Cumhuriyeti|Venedik]], kuzeyde [[Rusya Çarlığı|Rusya]] ve doğuda [[Safevî Devleti|İran]] ile savaşlar yapmıştır.
{{Çoklu resim
| yön = vertical
| boyut = 250


Bu yüzyılda [[Avrupa]]’dan geri kalındığı [[Pasarofça Antlaşması]]’ndan itibaren kabul edilmiş ve yapılan ıslahatlarda Avrupa örnek alınmıştır.
| image1 = Opening ceremony of the First Ottoman Parliament at the Dolmabahce Palace in 1876.jpg
| caption1 =


Bu yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti, kaybettiği toprakları geri alarak Avrupa'da tutunmayı ve eski gücünü korumayı amaçlamıştır. Ancak bir süre sonra bu amacına ulaşamayacağını anlayınca elindeki toprakları koruma politikası izlemeye başlamıştır.
| image2 = Ottoman Parliament 1877.jpg
| caption2 = ''Yukarıda'': [[Dolmabahçe Sarayı]]'nda [[Birinci Meşrutiyet]]'in ilanı ve [[Meclis-i Mebûsan]]'ın açılışı (1876). ''Aşağıda'': Meclisin [[Çırağan Sarayı]]'ndaki toplantı salonu (1877).
[[Dosya:London news c1877 - scanned constantinopole(1996)-Opening of the first parlement.png|sol|küçükresim|I. Meşrutiyet'in ilanı ve [[Meclis-i Mebûsan|Meclis-i Mebusan]]'ın açılışı (1876)]]
3 Kasım 1839'da, [[Sultan Abdülmecid]] döneminde, Hariciye Nazırı [[Koca Mustafa Reşid Paşa]] tarafından [[Gülhane Parkı]]'nda okunan [[Tanzimat Fermanı]] ile birlikte Osmanlı, [[Batılılaşma]] yolunda ilk adımını atmıştır. 18 Şubat 1856 tarihinde ise, Tanzimat’ın ilanından sonraki uygulamalarla ilgili olarak özellikle gayrimüslimlere yeni haklar tanıyan [[Islahat Fermanı]] ilan edildi.
|caption3=|image3=}}


23 Aralık 1876'da [[II. Abdülhamid]] tarafından ilan edilen [[Birinci Meşrutiyet|I. Meşrutiyet]] ile demokrasi yolunda büyük bir adım atılmış, Osmanlı'da ilk defa padişahın yetkileri sınırlandırılmış ve bu da [[anayasal monarşi]] rejiminin ilk dönemi olarak kayıtlara geçmiştir. Ancak bu süreç çok uzun sürmedi. I. Meşrutiyet, II. Abdülhamid'in [[93 Harbi|1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı]]'ndaki yenilgiyi gerekçe göstererek [[Meclis-i Mebûsan|Meclis-i Mebusan'ı]] kapatmasıyla 1878'de son bulmuştur. 1908 yılında II. Abdülhamid tarafından tekrar [[meşrutiyet]] yönetimine geçilmiş ([[İkinci Meşrutiyet|II. Meşrutiyet]]), ancak bu da büyük sorunlara neden olmuştur.
3 Kasım 1839 tarihinde, [[Abdülmecid]] döneminde, [[Hariciye Nezâreti|Hariciye]] Nazırı [[Mustafa Reşid Paşa]] tarafından [[Gülhane Parkı]]'nda okunan [[Tanzimat Fermanı]] ile Osmanlı İmparatorluğu, [[Batılılaşma]] yolunda ilk büyük adımını attı. Bu ve bunun gibi çabalar, çağdaşlaşmaya ve [[cumhuriyet]] fikrine önayak oldu. Fermanın okunduğu 3 Kasım 1839 tarihinden [[I. Meşrutiyet]]'in ilanına (23 Aralık 1876) kadar geçen süre zarfı, Osmanlı tarihinde "[[Tanzimat Dönemi]]" olarak isimlendirilir. Tanzimat'ın ilanı [[Avrupa]]'da büyük yankı uyandırdı. [[Anayasa|Anayasal]] düzenin temelleri atıldı. [[Osmanlı hukuku|Hukukun]] üstünlüğü ilkesi benimsendi. Yönetim, hukuk, askerlik, kültür ve eğitim alanlarında birtakım yenilikler yapıldı.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.hurriyet.com.tr/gundem/tanzimat-fermani-nedir-tanzimat-fermani-tarihi-maddeleri-ozellikleri-ve-padisahi-hakkinda-bilgi-41484931|başlık=Tanzimat Fermanı Nedir? Tanzimat Fermanı Tarihi, Maddeleri, Özellikleri Ve Padişahı Hakkında Bilgi|erişimtarihi=23 Ocak 2023|dil=Türkçe|çalışma=www.hurriyet.com.tr}}</ref> 18 Şubat 1856 tarihinde ise, Tanzimat'tan sonraki uygulamalarla ilgili olarak, özellikle [[Gayrimüslim|gayrimüslimlere]] yeni haklar tanıyan [[Islahat Fermanı]] ilan edildi.


13 Nisan 1909 tarihinde ([[Rumi takvim|Rumi]] 31 Mart 1325) meşrutiyet aleyhtarı olan bir grup tarafından bir darbe teşebbüsü ([[31 Mart Vakası]]) yapılmış, bu isyanda birçok sivil ve asker hayatını kaybetmiş ve Sultan II. Abdülhamid tahttan indirilip yerine [[V. Mehmed|V. Mehmed Reşad]] getirilmiştir.
23 Aralık 1876'da [[II. Abdülhamid]] tarafından ilan edilen [[Birinci Meşrutiyet|I. Meşrutiyet]] ile [[demokrasi]] yolunda büyük bir adım atıldı.<ref>{{Web kaynağı|url=https://islamansiklopedisi.org.tr/mesrutiyet|başlık=MEŞRUTİYET|erişimtarihi=23 Ocak 2023|dil=Türkçe|çalışma=TDV İslâm Ansiklopedisi}}</ref> Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk defa hükümdarın yetkileri sınırlandırıldı ve bu da [[anayasal monarşi]] rejiminin ilk dönemi olarak kayıtlara geçti. Ancak bu süreç çok uzun sürmedi. I. Meşrutiyet, II. Abdülhamid'in [[93 Harbi|1877–78 Osmanlı-Rus Savaşı]]'ndaki yenilgiyi gerekçe göstererek [[Meclis-i Mebûsan|Meclis-i Mebûsan'ı]] kapatmasıyla 1878'de son buldu. 30 yıllık bir aranın ardından, Temmuz 1908 tarihinde II. Abdülhamid tarafından tekrar [[meşrutiyet]] yönetimine geçildi ([[İkinci Meşrutiyet|II. Meşrutiyet]]), ancak bu da büyük sorunlara neden oldu.


==== Bu dönemde yaşanan diğer önemli olaylar ====
13 Nisan 1909 tarihinde ([[Rûmî takvim|Rûmî takvime]] göre 31 Mart 1325'te) [[meşrutiyet]] aleyhtarı olan bir grup tarafından bir [[Askerî darbe|darbe]] teşebbüsü gerçekleştirildi. "[[31 Mart Vakası]]" olarak anılan bu isyan sırasında birçok sivil ve asker hayatını kaybetti. İsyan sonucunda [[II. Abdülhamid]] tahttan indirilip yerine [[V. Mehmed|V. Mehmed Reşad]] getirildi.<ref name="tez">[http://archive.org/stream/31Mart132513Nisan1909syan/190834_djvu.txt Yıldız, Sıddık, “Çıkışından Bastırılmasına kadar 31 Mart İsyanı” (master tezi), Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Ankara 2006 s.256]</ref><ref name="taner">{{Web kaynağı|url=http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/1664/17755.pdf|başlık=31 Mart Hadisesi Üzerine Vilayetlerde Çıkan Olaylar Karşısında Alınan Tedbirlere ve Askerî Faaliyetlere Dair Yazışmalar|erişimtarihi=8 Şubat 2016|arşivtarihi=16 Temmuz 2020|arşivengelli=evet|arşivurl=https://web.archive.org/web/20200716215739/http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/19/1664/17755.pdf|ölüurl=evet|kaynak=OTAM (Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi) Sayı 28, Yıl 2010|soyadı1=Aslan|ad1=Taner}}</ref>


*[[1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı]] ve [[Bükreş Antlaşması (1812)|Bükreş Antlaşması]] (1812)
=== Dağılma (1908–1922) ===
* [[1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı]] ve [[Edirne Antlaşması (1829)|Edirne Antlaşması]] (1829)
* [[Kavalalı Mehmet Ali Paşa|Mehmet Ali Paşa İsyanı]]
* [[Kırım Savaşı]] (1853-1856)
* [[93 Harbi]] (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı), [[Ayastefanos Antlaşması]] ve [[Berlin Antlaşması]] (1878)
* [[1897 Osmanlı-Yunan Savaşı|Dömeke Savaşı]] (1897 Osmanlı-Yunan Savaşı)

=== Dağılma (1908-1922) ===
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu dağılma dönemi}}
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu dağılma dönemi}}
{{Çoklu resim
| yön = vertical
| boyut = 220


| image1 = Italian siege of Tobruk.jpg
==== Devrimler ve kayıplar (1908–1914) ====
{{Ana|Jön Türk Devrimi|Trablusgarp Savaşı|Balkan Savaşları}}
| caption1 = [[İtalyan]] donanması [[Trablus]]'u kuşatıyor ([[Trablusgarp Savaşı]] - 1911)
[[Dosya:Ottoman-Empire-Public-Demo.png|küçükresim|250x250pik|[[Jön Türk Devrimi]] sırasında [[Sultanahmet Meydanı|Sultanahmet]] meydanındaki gösteriler. (1908, [[İstanbul]])]]
Osmanlı İmparatorluğu, [[Avrupa|Avrupalı]] devletlerin kendi aralarındaki çıkar çatışmalarından yararlanıp [[denge politikası]] izleyerek varlığını uzun süre korumayı başarsa da ve dağılmayı önlemek için devlet yönetiminde [[Reform|ıslahata]] yönelik bir dizi çalışmalar yapsa da, Avrupa'da çıkan isyanlar ve uzun süren [[Ruslar|Rus]] savaşları ile iyice yıprandı. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılışı, 1908'deki [[Jön Türk Devrimi]] ile kurulan, bir umut ve umut anı olan [[İkinci Meşrutiyet|İkinci Meşrutiyet Dönemi]] ile başladı.


| image2 = Mesopotamian campaign 6th Army Siege of Kut.png
[[Jön Türk Devrimi]], Osmanlı'nın toprak kayıplarından rahatsız olan ulusalcı subaylar tarafından başlatıldı. [[Sultan]] [[II. Abdülhamid]], sadece iki yıl yürürlükte kaldıktan sonra 1878'de askıya aldığı [[meşrutiyet]] sistemini yeniden yürürlüğe koymaya zorlandı. Sonrasında ise, 1909'da yetkilerini kardeşi [[V. Mehmed]]'e devrederek tahttan çekilmek zorunda bırakıldı. Osmanlı'nın çöküşünü önlemeye çok az katkıda bulunan devrim, [[Türk-İslam Sanatlari|Türk-İslam]] değerlerini savunanlarla [[Batı dünyası|Batılı]] tarzda reformları savunanlar arasındaki gerilimi tırmandırdı. Üstelik devrimden sonra Osmanlıların durmak bilmeyen çöküşü ve toprak kayıpları devam etti.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=COA_MQAACAAJ&dq=tarih+kitab%C4%B1&hl=tr&sa=X&redir_esc=y|başlık=Tarih Kitabi|tarih=1 Ocak 2000|dil=Türkçe|sayfa=260|yayıncı=Alfa Basim Yayim Dagitim|soyadı=Kolektif|isbn=978-605-171-364-9}}</ref> Yani devrim, modernleşme reformlarını teşvik etse de, ülkenin zayıflamasına kalıcı bir çözüm üretmeyecektir.
| caption2 = [[6. Ordu|6. Osmanlı Ordusu]] askerleri Irak'taki [[Kut'ül Amare Kuşatması]] sırasında ([[I. Dünya Savaşı]] - 1916)
[[Dosya:OttomanEmpire1914.png|sol|küçükresim|240x240pik|Osmanlı İmparatorluğu'nun 1914'teki sınırlarını gösteren [[harita]].]]
|caption3=[[Sevr Antlaşması]]'na göre Osmanlı Devleti'nin paylaşılması|image3=The Treaty of Sèvres 1920.png}}
[[Jön Türk Devrimi]], Osmanlı anayasasını ([[Kânûn-ı Esâsî]]) yeniden tesis etti ve [[Meclis-i Umûmî|Osmanlı parlamentosu]] (Meclis-i Umûmî) altında [[Osmanlı İmparatorluğu'nda seçimler|iki aşamalı bir seçim sistemi]] ile [[Osmanlı İmparatorluğu'ndaki siyasi partiler listesi|çok partili siyaseti]] getirdi.<ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://dergipark.org.tr/tr/pub/gav/issue/6529/86576|başlık=Jön Türk Hareketi Üzerine Kavramsal Bir Çerçeve|tarih=1 Mart 2008|sayı=2|dil=Türkçe|sayfalar=121-138|çalışma=Gazi Akademik Bakış|cilt=1|ad=Cenk|soyadı=Reyhan|issn=1307-9778}}</ref><ref>{{Web kaynağı|url=https://gercekgazetesi1.net/teori-tarih/turkiyenin-ilk-devrimi-1908-jon-turk-devrimi|başlık=Türkiye'nin ilk devrimi: 1908 Jön Türk devrimi|erişimtarihi=24 Ocak 2023|dil=Türkçe|çalışma=Gerçek Gazetesi}}</ref> Bu [[anayasa]], imparatorluğun vatandaşlarını devletin kurumlarını modernleştirme, gücünü yenileme ve dış güçlere karşı kendine hâkim olma olanağı sağlama konusunda serbest bırakarak umut verdi. [[Jön Türkler|Jön Türklerin]] bir zamanlar yeraltına inen üyeleri, bu olayla birlikte artık [[Siyasi parti|siyasi partilerini]] kurabildiler. Bunlar arasında "[[İttihat ve Terakki]]" ve "[[Hürriyet ve İtilaf Fırkası]]" büyük partilerdi.<ref>{{Harvard citation no brackets|Erickson|2013}}</ref> 1908'de [[Avusturya-Macaristan İmparatorluğu|Avusturya–Macaristan İmparatorluğu]], çıkan bu kargaşadan yararlanarak [[Bosna-Hersek]]'i resmen ilhak etti. [[Osmanlı İmparatorluğu demografisi|Osmanlı nüfus sayımlarının]] sonuncusu [[1914 Osmanlı İmparatorluğu nüfus sayımı|1914'te]] yapıldı. [[Osmanlı İmparatorluğu'nda askerî reformlar|Askerî reformlara]] rağmen imparatorluk, [[Kuzey Afrika]] topraklarını ve [[On İki Ada]]'yı 1911–1912'deki [[Trablusgarp Savaşı|savaşta]] [[İtalya Krallığı|İtalyanlara]] ve neredeyse tüm [[Avrupa]] topraklarını [[Balkan Savaşları]]'nda (1912–1913) kaybetti. Osmanlılar, [[31 Mart Vakası|31 Mart Olayı]] (1909) ve [[Halâskâr Zâbitân|1912]] ve [[Bâb-ı Âli Baskını|1913'teki]] iki darbe daha dâhil olmak üzere, [[I. Dünya Savaşı]]'na gidilen yıllarda sürekli huzursuzluklarla karşı karşıya kaldı.
[[Dosya:Italian siege of Tobruk.jpg|küçükresim|250x250pik|[[İtalyan]] donanması [[Trablus]]'u kuşatıyor. ([[Trablusgarp Savaşı]], Ekim 1911)]]
1911'de [[İtalyanlar|İtalyan]] ordularının [[Sömürgecilik|sömürge]] amacıyla [[Kuzey Afrika]] toprağı [[Libya]]'ya saldırmaları sonucu Osmanlı İmparatorluğu ile [[İtalya Krallığı]] arasında [[Trablusgarp Savaşı]] meydana geldi.<ref>{{Web kaynağı|url=https://islamansiklopedisi.org.tr/trablusgarp-savasi|başlık=TRABLUSGARP SAVAŞI|erişimtarihi=24 Ocak 2023|dil=Türkçe|çalışma=TDV İslâm Ansiklopedisi}}</ref> [[I. Dünya Savaşı|Birinci Dünya Savaşı]]'nın habercilerinden biri olan bu savaşta [[İtalya Krallığı|İtalya]], Osmanlı'nın [[Trablusgarp Vilayeti]]'ne bağlı [[Trablus|Trablusgarp]], [[Fizan]] ve [[Sirenayka]] bölgelerini ele geçirdi. Savaş sürerken, [[Rodos]] ve [[On İki Ada]] da İtalya kuvvetleri [[Rodos ve On İki Ada'nın işgali|işgaline]] uğradı. Savaş sonunda imzalanan [[Uşi Antlaşması]], [[Trablusgarp Vilayeti]]'nin İtalyanlar tarafından ilhak edilmesiyle sonuçlandı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu, son [[Kuzey Afrika]] toprağını da kaybetmiş oldu.<ref name=":15">{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=cx0hAAAAMAAJ&q=trablusgarp+sava%C5%9F%C4%B1&dq=trablusgarp+sava%C5%9F%C4%B1&hl=tr&sa=X&redir_esc=y|başlık=Trablusgarp Savaşı ve 1911-1912 Türk-İtalyan ilişkileri|tarih=1989|dil=Türkçe|yayıncı=Türk Tarih Kurumu Basımevi|ad=Hale|soyadı=Şıvgın|isbn=978-975-16-0160-5}}</ref>


Osmanlı Devleti, Avrupalı devletlerin kendi aralarındaki çıkar çatışmalarından yararlanıp denge politikası izleyerek varlığını uzun süre korumayı başarmıştır. Ancak dağılmayı önlemek için Osmanlı devlet yönetiminde ıslahata yönelik çalışmalar yapılmış ise de, Avrupa'da çıkan isyanlar ve uzun süren Rus savaşları ile iyice yıpranmıştı.
Tam bu sıralarda [[Avrupa]]'da [[Balkan Savaşları]] patlak verdi. Osmanlı'nın zayıflığını gören ve yeni başlayan Balkan milliyetçiliği ile motive olan çeşitli [[Balkanlar|Balkan]] grupları Ekim 1912'de, [[Trablusgarp Savaşı]]'nın bitiminden birkaç gün önce Osmanlı İmparatorluğu'na saldırdılar ve [[Birinci Balkan Savaşı]]'nı başlattılar.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=GtCL2OYsH6wC&pg=RA1-PA310&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false|başlık=Cultural Sociology of the Middle East, Asia, and Africa: An Encyclopedia|tarih=2012|dil=İngilizce|sayfa=310|yayıncı=SAGE|ad=Andrea L.|soyadı=Stanton|isbn=978-1-4129-8176-7}}</ref> [[Fransız Devrimi|1789'daki Fransız Devrimi]]'nden sonra dünyada yayılan [[milliyetçilik]] akımının etkisinden Osmanlı da böylelikle nasibini aldı. Yaklaşık 9 ay kadar süren (Ekim 1912–Ağustos 1913) [[Balkan Savaşları]] sonunda birçok [[Balkanlar|Balkan]] ülkesi, Osmanlı'dan ayrılarak [[Bağımsızlık|bağımsızlığını]] ilan etti. Bu hadiseler, [[I. Dünya Savaşı]]'nın önünü iyice açtı.<ref name=":15" />


1911 yılında İtalyan ordularının [[Sömürgecilik|sömürge]] amacıyla [[Kuzey Afrika]] ülkesi [[Libya]]'ya saldırmaları sonucu Osmanlı Devleti ile [[İtalya Krallığı|İtalya]] arasında [[Trablusgarp Savaşı]] yapıldı. Savaş sonunda imzalanan [[Uşi Antlaşması]] ile birlikte Osmanlı, son Kuzey Afrika toprağını da kaybetti. Ancak tam bu sırada da Avrupa'da [[Balkan Savaşları]] patlak verdi.
==== I. Dünya Savaşı ve sonrası (1914–1922) ====
{{Ana|I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı cepheleri|Sevr Antlaşması|İstanbul'un İşgali}}
[[Dosya:Mesopotamian campaign 6th Army Siege of Kut.png|küçükresim|250x250pik|[[6. Ordu (Osmanlı)|6. Osmanlı Ordusu]], [[Irak]]'taki [[Kut'ül Amare Kuşatması|Kût'ül Amâre Kuşatması]] sırasında (1916, [[Irak Cephesi]], [[I. Dünya Savaşı|Birinci Dünya Savaşı]]). [[El-Kut|Kût]] şehrini özveriyle savunan Osmanlılar, [[Britanya İmparatorluğu|İngiliz]] kuvvetlerini 29 Nisan 1916'da teslim olmaya zorlar.]]
1914 yılında, [[Avusturya-Macaristan İmparatorluğu|Avusturya–Macaristan İmparatorluğu]] arşidükü [[Franz Ferdinand]]'ın [[Saraybosna]]'da bir [[Sırplar|Sırp]] milliyetçisi tarafından [[Saraybosna Suikastı|suikasta]] uğrayıp ölmesinden sonra [[I. Dünya Savaşı]] başladı. Osmanlı İmparatorluğu, [[Alman İmparatorluğu]] ile Avusturya–Macaristan İmparatorluğu'nun başını çektiği [[İttifak Devletleri]]'nin yanında savaşa dahil oldu ve sonunda yenildi. Osmanlıların savaşa katılımı, 29 Ekim 1914'te [[Rus İmparatorluğu]]'nun [[Karadeniz]] kıyısına düzenledikleri [[Karadeniz Baskını|Alman–Osmanlı birleşik saldırısıyla]] başladı. Saldırının ardından Rusya İmparatorluğu (2 Kasım 1914) ve müttefikleri [[Üçüncü Fransız Cumhuriyeti|Fransa]] (5 Kasım 1914) ile [[Britanya İmparatorluğu]] (5 Kasım 1914), Osmanlı'ya savaş ilan etti.<ref name="oxfordreference-timeline">{{Kitap kaynağı|url=https://www.oxfordreference.com/view/10.1093/acref/9780191737640.timeline.0001|başlık=Timeline: Ottoman Empire (c. 1285 - 1923)|erişimtarihi=7 Haziran 2021|arşivtarihi=14 Mayıs 2021|arşivurl=https://web.archive.org/web/20210514171439/https://www.oxfordreference.com/view/10.1093/acref/9780191737640.timeline.0001|tarih=2012|ansiklopedi=[[Oxford Reference]]|isbn=9780191737640}}</ref> 1914'te [[İngilizler]], savaştan önce [[De jure|''de jure'']] konumundaki Osmanlı toprakları olan [[Mısır Hidivliği]] ve [[Kıbrıs]]'ın statüsünü [[İngiliz sömürgesi|İngiliz himayesi]] olarak değiştirdi.


[[Fransız Devrimi|1789 Fransız Devrimi]]'nden sonra dünyada yayılan [[milliyetçilik]] akımının etkisinden Osmanlı Devleti de nasibini aldı. Balkan Savaşları sonucunda birçok [[Balkanlar|Balkan]] ülkesi, Osmanlı'dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etti.
Osmanlı İmparatorluğu, [[Çanakkale Savaşı|Gelibolu Savaşı]] (1915–16) sırasında [[Çanakkale Boğazı]]'nı başarıyla savundu ve [[Mezopotamya]]'daki [[Irak Cephesi]]'nin ikinci yılında [[Britanya İmparatorluğu|İngiliz]] kuvvetlerine karşı [[Kût'ül-Amâre Kuşatması]] (1915–16) zaferi elde etti; ancak [[Arap Ayaklanması|Arap İsyanı]] (1916–1918), [[Orta Doğu]]'daki gidişatı Osmanlıların aleyhine çevirdi. [[Kafkasya Cephesi|Kafkas Cephesi]]'nde ise Osmanlılar, [[Sarıkamış Harekâtı|Sarıkamış Muharebesi]]'nde (1914–15) [[Rus İmparatorluğu]] tarafından mağlup oldu ve Ruslar, [[Rus Devrimi (1917)|1917 Rus Devrimi]]'nin ardından [[I. Dünya Savaşı]]'ndan geri çekilene kadar [[Doğu Anadolu Bölgesi|Doğu Anadolu]]'daki büyük şehirleri kontrol etti.
[[Dosya:Turkish howitzer 10.5cm leFH 98 09 LOC 00121.jpg|sol|küçükresim|240x240pik|[[Suriye-Filistin Cephesi|Sina–Filistin Cephesi]]'nde [[10,5cm FH 98/09|10,5 cm FH 98/09]] topu ile Osmanlı [[Top (silah)|topçuları]]. (1917)]]
[[Arap Ayaklanması]], 1916'da [[Britanya İmparatorluğu|İngilizlerin]] desteğiyle başladı. İsyan, Osmanlıların savaşın ilk iki yılında üstünlük sağladıkları [[Orta Doğu]] cephesindeki gidişatlarını tersine çevirdi.<ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://dergipark.org.tr/tr/pub/mulkiye/issue/4/36|başlık=Arap İsyanı, 1916-1918 / The Arab Revolt, 1916-1918|tarih=7 Ocak 2013|sayı=272|dil=Türkçe|sayfalar=61-80|çalışma=Mülkiye Dergisi|cilt=35|ad=Recep|soyadı=Boztemur|issn=1305-9971}}</ref> [[Mekke Şerifliği|Mekke Şerifi]] [[Hüseyin bin Ali (Mekke emiri)|Hüseyin bin Ali]] ile [[Britanya Mısırı]] diplomatı [[Henry McMahon]] arasındaki [[Hüseyin-McMahon Yazışmaları|anlaşmalar ve yazışmalar]] sonucunda isyan, 10 Haziran 1916'da [[Mekke]]'de resmen başlatıldı. Dindaşları olan Osmanlılara karşı harekete başlayan [[Araplar|Arap]] milliyetçilerinin amacı, [[Suriye]]'deki [[Halep]]'ten [[Yemen]]'deki [[Aden]]'e kadar uzanan ve [[Britanya İmparatorluğu|İngilizlerin]] tanıyacağına söz verdiği tek bir birleşik ve bağımsız [[Arap devletleri|Arap devleti]] kurmaktı. [[Hüseyin bin Ali (Mekke emiri)|Şerif Hüseyin]] ile [[Haşimoğulları|Haşimî]] liderliğindeki [[Şerif Ordusu]], İngilizlere bağlı Mısır kuvvetlerinin askerî desteğiyle başarıyla savaştı ve Osmanlı'nın askerî varlığını [[Hicaz]] ve [[Transürdün (bölge)|Ürdün]]'ün çoğundan kovdu.<ref name=":16">{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=ImJtAAAAMAAJ&q=March+8&redir_esc=y|başlık=The Arab Awakening: The Story of the Arab National Movement|tarih=1938|dil=İngilizce|sayfa=104|yayıncı=H. Hamilton|ad=George|soyadı=Antonius|isbn=978-0-8490-1444-4}}</ref> İsyan sonunda [[Şam]] alındı ve Hüseyin'in oğlu [[I. Faysal|Faysal]] liderliğinde kısa ömür süren bir [[Suriye Arap Krallığı]] monarşisi kuruldu.<ref name=":16" /> [[İngilizler]] ile [[Fransızlar]] arasındaki [[Sykes-Picot Anlaşması|1916 tarihli gizli bir anlaşmadan]] sonra Orta Doğu, daha sonraları İngilizler ve Fransızlar tarafından [[Manda (diplomasi)|manda bölgelerine]] bölündü.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=OV0i1mJdNSwC&printsec=frontcover&source=gbs_ge_summary_r&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false|başlık=A Peace to End All Peace: The Fall of the Ottoman Empire and the Creation of the Modern Middle East|tarih=3 Ağustos 2010|dil=İngilizce|sayfa=286, 288|yayıncı=Henry Holt and Company|ad=David|soyadı=Fromkin|isbn=978-1-4299-8852-0}}</ref> İsyan çıkaran [[Araplar|Arap]] milliyetçilerinin öfkesine rağmen, olayların sonucunda [[Orta Doğu]]'da birleşik bir Arap devleti olmadı.


1914 yılında, [[Avusturya-Macaristan İmparatorluğu]] arşidükü [[Franz Ferdinand]]'ın [[Saraybosna]]'da bir Sırp milliyetçisi tarafından [[Saraybosna Suikastı|suikasta]] uğrayıp öldürülmesinden sonra [[I. Dünya Savaşı]] başladı. Osmanlı Devleti, [[Alman İmparatorluğu|Almanya]] ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun yanında savaşa dahil oldu. Bu savaşta birçok cephede savaşan Osmanlı Devleti büyük kayıplar verdi ve savaş, 1918 yılında [[İtilaf Devletleri]]'nin zaferiyle sona erdi.
[[I. Dünya Savaşı]]'ndan yenik ayrılan Osmanlı İmparatorluğu, 30 Ekim 1918 tarihinde [[İtilaf Devletleri]] ile [[Bahriye Nazırı]] [[Rauf Bey]] aracılığıyla [[Ege Denizi|Ege]]'deki [[Limni|Limni Adası]]'nın [[Mondros|Mondros Limanı]]'nda [[Mondros Mütarekesi]]'ni imzaladı. Çok geçmeden İtilaf Devletleri ([[İngilizler]], [[Fransızlar]], [[İtalyanlar]] ve [[Yunanlar]]), Osmanlı'nın başkenti [[İstanbul]]'u [[İstanbul'un İşgali|işgal ettiler]]. O gün İtilaf filosundan, çoğu İngiliz olan 3000 civarı asker karaya çıktı ve İstanbul'daki çeşitli resmî ve gayriresmî binalara yerleştirildiler. [[Beyoğlu]] ve [[Rumeli]] yakası İngilizlerin, İstanbul yakası Fransızların ve [[Anadolu Yakası|Anadolu]] yakası İtalyanların kontrolüne bırakıldı. İngiliz işgal komutanı [[Henry Fuller Maitland Wilson|Maitland Wilson]], Beyoğlu'ndaki İngiliz Kız Lisesi'ne törenle karargâh kurdu. Ve koca şehir [[İstanbul'un İşgali|işgal edilmeye]] başlandı.<ref>https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/680950</ref><ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://www.academia.edu/30899028/%C4%B0STANBUL_UN_%C4%B0%C5%9EGAL%C4%B0_18_KASIM_1918_16_MART_1920_|başlık=İSTANBUL’UN İŞGALİ (18 KASIM 1918-16 MART 1920)|ad=Turan|soyadı=Farajova}}</ref> Bazı milletvekilleri tutuklanıp sürgüne gönderildi ve [[Meclis-i Mebûsan]] kapatıldı. Mayıs 1919'da ise [[Yunanistan]] kuvvetleri, [[İzmir]] ve çevresindeki bölgelerin çoğunu [[İzmir'in İşgali|ele geçirdi]].<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/izmir-in-isgali-15-mayis-1919-392|başlık=İzmir'in İşgali (15 Mayıs 1919)|erişimtarihi=24 Ocak 2023|çalışma=Tarihi Olaylar}}</ref>


30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu, İtilaf Devletleri ile [[Bahriye Nazırı]] [[Rauf Bey]] aracılığıyla [[Limni|Limni Adası]]'nın [[Mondros|Mondros Limanı]]'nda [[Mondros Mütarekesi]]'ni imzaladı. Çok geçmeden İtilaf Devletleri, Osmanlı'nın başkenti [[İstanbul]]'a işgal etmek için ulaştı. O gün İtilaf filosundan, çoğu İngiliz 3000 civarı asker karaya çıktı. İstanbul'da çeşitli resmî ve gayriresmî binalara yerleştirildiler. [[Beyoğlu]] ve [[Rumeli]] yakası İngilizlerin, İstanbul yakası Fransızların ve [[Anadolu Yakası|Anadolu]] yakası İtalyanların kontrolüne bırakılmıştı. İşgal komutanı [[Henry Fuller Maitland Wilson|Maitland Wilson]], Beyoğlu'ndaki İngiliz Kız Lisesi'nde törenle karargâh kurdu. Ve koca şehir [[İstanbul'un İşgali|işgal edilmeye]] başlandı. Bazı milletvekilleri tutuklanıp sürgüne gönderildi ve [[Meclis-i Mebûsan]] kapatıldı.
Yaşanan tüm bu olaylar ve Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde olduğu bu kötü vaziyet, [[bağımsızlık]] kazanma tutkusuyla girişilecek olan [[Türk Kurtuluş Savaşı]]'nın başlamasına neden oldu. 23 Nisan 1920 tarihinde [[Ankara]]'da [[Türkiye Büyük Millet Meclisi]] kuruldu. Ardından, işgalci kuvvetlere karşı yapılan [[Türk Kurtuluş Savaşı|Kurtuluş Savaşı]] (1919–1922) başarıya ulaştı. 1 Kasım 1922 tarihinde ise, [[Türkiye Büyük Millet Meclisi]] tarafından 308 numaralı kararnâme<ref group="dn">"Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, hukuku hâkimiyet ve hükümraninin mümessili hakikisi olduğuna dair" adlı kararname.</ref> ile 623 yıllık [[Saltanatın kaldırılması|Osmanlı saltanatı kaldırıldı]],<ref>{{Web kaynağı|url=https://hukukbook.com/saltanatin-kaldirilmasi/|başlık=Saltanatın Kaldırılması / Hukuk Tarihi / Hukuk Ansiklopedisi|erişimtarihi=24 Ocak 2023|tarih=31 Ekim 2022|dil=Türkçe|çalışma=Hukuk Ansiklopedisi|soyadı=}}</ref> son padişah [[VI. Mehmed|VI. Mehmed Vahdettin]] yurt dışına sürgün edildi ve Osmanlı İmparatorluğu monarşisi tarihe karıştı.


Yaşanan tüm bu olaylar ve Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde olduğu bu kötü vaziyet, bağımsızlık kazanma tutkusuyla girişilecek olan [[Türk Kurtuluş Savaşı]]'nın başlamasına neden oldu.
{{Çoklu resim|align=center|direction=horizontal|width=|image1=The Treaty of Sèvres 1920.png|caption1=1920'de imzalanan [[Sevr Antlaşması]]'na göre Osmanlı topraklarının paylaşılması.|image2=Occupation of Constantinople 3.jpg|caption2=[[İtilaf Devletleri]]'nin [[İstiklal Caddesi]]'ndeki geçit töreni. ([[İstanbul'un İşgali]], 1918–23)|image3=Sultanvahideddin.jpg|caption3=36. ve [[Osmanlı padişahları listesi|son]] Osmanlı padişahı [[VI. Mehmed|VI. Mehmed Vahdettin]], [[Saltanatın kaldırılması|saltanatın kaldırılmasından]] sonra [[Dolmabahçe Sarayı]]'ndan ayrılıyor. (Kasım 1922, [[İstanbul]])|width1=272|width2=240|width3=250}}


23 Nisan 1920 tarihinde [[Ankara]]'da [[Türkiye Büyük Millet Meclisi]] kuruldu. Ardından, işgalci kuvvetlere karşı yapılan [[Türk Kurtuluş Savaşı|Kurtuluş Savaşı]] (1919-1922) başarıya ulaştı. 1 Kasım 1922 tarihine gelindiğinde ise, [[Türkiye Büyük Millet Meclisi]] tarafından 308 numaralı kararname<ref group="dn">"Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, hukuku hâkimiyet ve hükümraninin mümessili hakikisi olduğuna dair" adlı kararname</ref> ile 623 yıllık [[Saltanatın kaldırılması|Osmanlı saltanatı kaldırıldı]], son padişah [[VI. Mehmed|VI. Mehmed Vahdettin]] yurt dışına sürgün edildi ve Osmanlı İmparatorluğu tarihe karıştı.
== Devlet yapısı ==
{{Ana|Osmanlı devlet teşkilatı|}}


{{Çoklu resim|align=center|direction=horizontal|width=240|image1=Occupation of Constantinople 3.jpg|caption1=İtilaf Devletleri'nin [[İstiklal Caddesi]]'ndeki geçit töreni ([[İstanbul'un İşgali]])|image2=WholeRegionSevres.gif|caption2=Osmanlı İmparatorluğu'nun 1920'deki sınırları|image3=Sultanvahideddin.jpg|caption3=Son Osmanlı padişahı [[VI. Mehmed|VI. Mehmed Vahdettin]]'in İstanbul'dan ayrılması (1922)}}
=== Padişahlar ===
{{Ana|Osmanlı padişahları listesi|Osmanlı Hanedanı}}
[[Dosya:Sultans of the Ottoman Dynasty.jpg|küçükresim|[[Osman Gazi]]'den (sol üst köşedeki) [[V. Mehmed]]'e (ortadaki) kadarki [[Osmanlı padişahları listesi|Osmanlı padişahlarının]] bir posteri.|250x250px]]
Osmanlı İmparatorluğu, kurulduğundan beri [[monarşi]] ile yönetildi. [[Sultan]], hiyerarşik Osmanlı sisteminde ve siyasi, askerî, hukuki, sosyal ve diğer çeşitli başlıklarda en üstteydi. Teorik olarak [[Allah]]'a ve yerine getirmesi gereken "[[şeriat|Allah'ın yasaları]]"na ([[İslam]]'daki [[şeriat]]) karşı sorumluydu.<ref>{{Web kaynağı|url=https://islamansiklopedisi.org.tr/padisah|başlık=PADİŞAH|erişimtarihi=24 Ocak 2023|dil=Türkçe|çalışma=TDV İslâm Ansiklopedisi}}</ref><ref>{{Web kaynağı|url=https://www.hurriyet.com.tr/egitim/seri-ve-orfi-hukuk-nedir-ne-anlama-gelir-osmanlida-seri-ve-orfi-davalara-kim-bakar-41953648|başlık=Şeri ve örfi hukuk nedir, ne anlama gelir? Osmanlıda şeri ve örfi davalara kim bakar?|erişimtarihi=24 Ocak 2023|dil=Türkçe|çalışma=www.hurriyet.com.tr}}</ref> Padişahın ilahi görevi, İran-İslam başlıklarına da yansıtılan "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" (''zillullah-ı fil-âlem'')<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.alaturkaonline.com/zillullah-i-fil-alem/|başlık=Zıllullah-ı fi’l-âlem?!|erişimtarihi=24 Ocak 2023|tarih=30 Nisan 2018|dil=Türkçe|çalışma=Alaturka Online|ad=Hayrullah Mahmud|soyadı=Özgür}}</ref><ref name="Findley" /> ve "yeryüzünün hâlifesi" (''hâlife-i ru-yi zemin'') olmaktı.<ref name="Findley">[[#Fin05|Findley 2005]], s. 115</ref> Tüm devlet dairesi onun hükmü altındaydı ve verdiği her karar, [[ferman]] adı verilen kararnâmelerde yayımlanırdı. [[Başkomutan|Başkomutandı]] ve bu, tüm yurttaki resmî unvanıydı.<ref name="Osmanlimuesseseleri"/><ref>{{Web kaynağı|url=https://www.milliyet.com.tr/egitim/osmanli-ordusu-rutbeleri-nelerdir-kucukten-buyuge-osmanli-rutbeleri-6394708|başlık=Osmanlı Ordusu Rütbeleri Nelerdir? Küçükten Büyüğe Osmanlı Rütbeleri|erişimtarihi=24 Ocak 2023|dil=Türkçe|çalışma=Milliyet}}</ref> 1453'teki [[İstanbul'un Fethi|İstanbul’un Fethi]]'nden sonra kendilerini [[Roma İmparatorluğu]]'nun vârisi olarak görürlerdi.<ref>{{Web kaynağı|url=https://t24.com.tr/haber/ilber-ortayli-osmanli-romanin-devamiydi-roma-nedir-bilmeyen-kasabali-adam-rahatsiz-oluyor,339473|başlık=İlber Ortaylı: Osmanlı Roma'nın devamıydı, Roma nedir bilmeyen kasabalı adam rahatsız oluyor|erişimtarihi=24 Ocak 2023|dil=Türkçe|çalışma=T24}}</ref> Bu nedenle bazen "[[Kayser]]" ve "[[İmparator]]" unvanlarını da kullandılar.<ref name="Findley"/><ref>[[#Toy74|Toynbee 1974]], s. 22-23</ref><ref>[[#Sta01|Stavrides 2001]], s. 20</ref>


== Devlet yapısı ==
[[I. Murad]]'ın 1362'de [[Edirne'nin Fethi|Edirne'yi fethetmesinden]] sonra [[İslam]] [[Osmanlı Halifeliği|hilâfeti]], giderek güçlenen Osmanlıların [[Osmanlı Hanedanı|hanedanı]] tarafından sahiplenildi.<ref>'''[[İslam#cite ref-303|^]]''' Hassan, Mona (2018). Longing for the Lost Caliphate: A Transregional History. Princeton University Press. '''^'''</ref> 1516–1517'deki [[Büyük Mısır Seferi]]'nin ardından, [[I. Selim]]'in [[Kutsal Topraklar]]'ın sahibi olmasıyla bu iddialar güçlendi.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://my.vanderbilt.edu/robertdrews/publications/|başlık=Coursebook: Judaism, Christianity and Islam, to the Beginnings of Modern Civilization|erişimtarihi=13 Ocak 2023|arşivtarihi=27 Mayıs 2021|arşivurl=https://web.archive.org/web/20210527092830/https://my.vanderbilt.edu/robertdrews/publications/|kısım=Chapter Thirty – "The Ottoman Empire, Judaism, and Eastern Europe to 1648"|tarih=August 2011|ölüurl=hayır|yayıncı=[[Vanderbilt University]]|bölümurl=https://my.vanderbilt.edu/robertdrews/files/2014/01/Chapter-Thirty.-The-Ottoman-Empire-Judaism-and-Eastern-Europe-to-1648.pdf|ilk=}}</ref> Dolayısıyla [[Osmanlı padişahları listesi|padişahlar]], evrensel [[Müslüman]] hükümdarı olduklarını söylediler ve "[[Halifeler listesi|hâlife]]" unvanını kullandılar. Osmanlı hükümdarları, tahta çıkmada Avrupa hükümdarlarının taç giyme törenlerine eşdeğer olarak "[[Osman Kılıcı|Osman'ın Kılıcı]]" ile kuşatılırdı. Bu kuşanma, padişahın tahta çıkmasından iki hafta içerisinde yapılmak zorundaydı.<ref>[[#Qua05|Quataert 2005]], s. 93</ref> Kuşatılmayan sultanın çocukları [[Veraset|verasete]] uygun değildi.<ref>[[#Osm01|d'Osman Han 2001]], "Osmanlı Padişah Veraseti"</ref>
{{Ana|Osmanlı devlet teşkilatı|Osmanlı padişahları listesi}}
{{ayrıca bakınız|Tanzimat|Tanzimat Fermanı|Islahat Fermanı}}
[[Dosya:Sultans of the Ottoman Dynasty.jpg|küçükresim|I. Osman'dan V. Mehmed'e kadarki [[Osmanlı padişahları listesi|Osmanlı İmparatorluğu padişahları]] montajı|300x300pik]]
Osmanlı İmparatorluğu, kurulduğundan beri [[monarşi]] ile yönetildi. Sultan, hiyerarşik Osmanlı sisteminde ve siyasi, askerî, hukuki, sosyal ve çeşitli başlıklarda en üstteydi. Teorik olarak sadece [[Allah]]'a ve yerine getirmesi gereken "[[şeriat|Allah’ın yasaları]]"na ([[İslam]]’daki [[şeriat]]) karşı sorumluydu. Onun ilahi görevi, İran-İslam başlıklarına yansıtılan "Allah’ın yeryüzündeki gölgesi" (''zill Allah fi’l-âlem'') ve "yeryüzünün halifesi" (''halife-i ru-yi zemin'') olmaktı.<ref name="Findley">[[#Fin05|Findley 2005]], s. 115</ref> Tüm devlet dairesi onun hükmündeydi ve verdiği her karar, [[ferman]] adı verilen kararnamelerde yayımlanırdı. Başkomutandı ve tüm yurttaki resmî unvanıydı.<ref name="Osmanlimuesseseleri"/> 1453'te, [[İstanbul'un Fethi|İstanbul’un Fethi]]’nden sonra kendilerini [[Roma İmparatorluğu]]’nun vârisi olarak görürlerdi. Bu nedenle ara sıra [[Kayser]] ve [[İmparator]] unvanını kullanırlardı.<ref name="Findley"/><ref>[[#Toy74|Toynbee 1974]], s. 22-23</ref><ref>[[#Sta01|Stavrides 2001]], s. 20</ref> 1517’de, [[Büyük Mısır Seferi|Mısır’ın Fethi]]’nden sonra [[I. Selim|Yavuz Sultan Selim]], "[[halife]]" unvanını da benimsedi. Böylece evrensel Müslüman hükümdarı olduğunu söyledi. Yakın zamanlarda Osmanlı hükümdarları tahta çıkmada Avrupa hükümdarlarının taç giyme törenlerine eşdeğer olarak ''Osman’ın Kılıcı'' ile kuşatılırdı.<ref>[[#Qua05|Quataert 2005]], s. 93</ref> Kuşatılmayan sultanın çocukları verasete uygun değildi.<ref>[[#Osm01|d'Osman Han 2001]], "Osmanlı Padişah Veraseti"</ref>


Teoride ve ilkelerde [[Teokrasi|teokratik]] ve salt olmasına rağmen, uygulamada padişahın yetkileri sınırlıydı. Siyasi kararlarda hanedanın önemli üyelerinin görüş ve tutumlarını dikkate alırdı, bürokratik ve askerî kuruluşlarda aynı zamanda dini liderlerdi.<ref name="Osmanlimuesseseleri">[[#Gla96|Glazer 1996]], "Osmanlı Müesseseleri"</ref> 17. yüzyıldan bu yana, imparatorluk uzun süren [[Osmanlı Devleti duraklama dönemi|durgunluk dönemine]] girdi, bu dönemde sultanlar çok güçsüzleştiler. Birçoğu, güçlü [[Yeniçeri Ocağı]] tarafından tahttan indirildi. Tahta geçmesi yasaklı<ref>[[#Qua05|Quataert 2005]], s. 90</ref> olmasına rağmen [[Harem]] -özellikle hükümdarın annesi ([[Valide sultan]] olarak da bilinir)-, sahne arkası önemli politik rollerde [[kadınlar saltanatı]] dönemi boyunca etkili oldu.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.channel4.com/history/microsites/H/history/e-h/harem.html | başlık = The sultanate of women | erişimtarihi = 18 Nisan 2009 | yayımcı = [[Channel 4]] | arşivurl = https://web.archive.org/web/20071203045546/http://www.channel4.com/history/microsites/H/history/e-h/harem.html | arşivtarihi = 3 Aralık 2007 | yazarlink = Leslie P. Peirce | ilk = Leslie | son = Peirce | ölüurl = hayır }}</ref>
{{Multiple image|align=left|image1=Tugra Mahmuds II.gif|width1=142|alt1=|caption1=|image2=Tughra Suleiman.jpg|width2=134|alt2=|caption2=|footer=Solda: [[II. Mahmud]]'un [[tuğra]]sı (1808–39). Sağda: [[Kanuni Sultan Süleyman]]'ın tuğrası (1520–66).}}


Sultanların azalan güçleri, ilk sultanların ve sonrakilerin saltanat uzunluklarının farklılığından dolayı kanıtlandı. [[I. Süleyman]], imparatorluğu 16. yüzyılda doruk noktasına çıkaran ve 46 yıllık saltanatı olan, Osmanlı tarihinin en uzun süre tahtta kalan padişahıydı. Onu 39 yıllık saltanatıyla [[IV. Mehmed]] ve 38 yıllık saltanatıyla [[Orhan Gazi]] takip etmektedir. [[V. Murad]], 19. yüzyıl gerileme dönemine hükmeden, kayıtlardaki en kısa saltanatlı padişah idi; saltanatı sadece 93 gün sürdü.
Teoride ve ilkelerde [[Teokrasi|teokratik]] ve salt olmasına rağmen, uygulamada ise padişahın yetkileri sınırlıydı. Siyasi kararlarda [[Osmanlı Hanedanı|hanedanın]] önemli üyelerinin görüş ve tutumlarını dikkate alırdı, ayrıca bürokratik ve askerî kuruluşlarda dinî liderlerdi.<ref name="Osmanlimuesseseleri">[[#Gla96|Glazer 1996]], "Osmanlı Müesseseleri"</ref> 17. yüzyılın sonlarından itibaren imparatorluk, uzun sürecek olan [[Osmanlı Devleti duraklama dönemi|bir durgunluk dönemine]] girdi ve bu dönemdeki sultanlar çok güçsüzleşti. Hatta birçoğu, güçlü ve itibarlı [[Yeniçeri Ocağı]] tarafından tahttan indirildi. Tahta geçmesi yasaklı olmasına rağmen [[Harem]], –özellikle hükümdarın annesi ([[Valide sultan|Valide Sultan]] diye bilinir)–<ref>[[#Qua05|Quataert 2005]], s. 90</ref> sahne arkasında önemli politik rollerde "[[Kadınlar saltanatı]]" dönemi (1533–1656) boyunca etkili oldu.<ref>{{Web kaynağı | url = http://www.channel4.com/history/microsites/H/history/e-h/harem.html | başlık = The sultanate of women | erişimtarihi = 18 Nisan 2009 | yayımcı = [[Channel 4]] | arşivurl = https://web.archive.org/web/20071203045546/http://www.channel4.com/history/microsites/H/history/e-h/harem.html | arşivtarihi = 3 Aralık 2007 | yazarlink = Leslie P. Peirce | ilk = Leslie | son = Peirce | ölüurl = hayır }}</ref> Bu dönemde padişah annesi olan [[Valide sultan|valide sultanlar]] devlet yönetimine müdahale ettiler, hatta zaman zaman bizzat devleti yönettiler.
[[Dosya:Topkapı - 01.jpg|küçükresim|250x250pik|[[Topkapı Sarayı]]'nın [[Haliç]]'ten görünümü. [[II. Mehmed]] tarafından 1460–78 arasında yaptırılan ve 1856'ya kadar devletin idare merkezi, [[Osmanlı padişahları listesi|padişahların]] ve ailelerinin yaşadığı yer olan [[Topkapı Sarayı]],<ref name=":18">{{Web kaynağı|url=https://www.millisaraylar.gov.tr/saray-kosk-ve-kasirlar/topkapi-sarayi|başlık=Topkapı Sarayı - Genel Bilgi|erişimtarihi=26 Ocak 2023|çalışma=Milli Saraylar Başkanlığı}}</ref><ref>{{Web kaynağı|url=https://www.flypgs.com/blog/topkapi-sarayi-muzesi-bir-cihan-imparatorlugunun-tarihi/|başlık=Topkapı Sarayı Müzesi: Bir Cihan İmparatorluğunun Tarihi|erişimtarihi=2023-01-26|tarih=2018-04-13|dil=tr|çalışma=Pegasus Blog {{!}} Seyahat ve Gezi Önerileri|soyadı=Pegasus}}</ref> dört ana bölüm, üç büyük giriş kapısı ve yüzlerce de odadan oluşmaktadır.<ref name=":18" /> Saray nüfusunun [[II. Mehmed|Fatih Sultan Mehmed]] döneminde 1500'den fazla olduğu düşünülmektedir.<ref>{{Web kaynağı|url=https://islamansiklopedisi.org.tr/topkapi-sarayi|başlık=TOPKAPI SARAYI|erişimtarihi=2023-01-26|dil=tr|çalışma=TDV İslâm Ansiklopedisi}}</ref>]]
Sultanların azalan güçleri, ilk sultanların ve sonrakilerin saltanat uzunluklarının farklılığından da görülebilir. [[I. Süleyman]] (1520–1566), imparatorluğu 16. yüzyılda doruk noktasına çıkaran kişidir ve 46 yıllık saltanatıyla [[Osmanlı İmparatorluğu tarihi|Osmanlı tarihinin]] en uzun süre tahtta kalan padişahıdır. Onu 39 yıllık saltanatıyla [[IV. Mehmed]] (1648–1687) ve 38 yıllık saltanatıyla [[Orhan Gazi]] (1324–1362) takip etmektedir. [[V. Murad]], 19. yüzyıl gerileme dönemine hükmeden ve kayıtlardaki en kısa süreli saltanata sahip padişahtır; saltanatı sadece 93 gün sürdü (1876).


[[Parlamenter monarşi]], V. Murad'ın vârisi [[II. Abdülhamid]] zamanında [[Birinci Meşrutiyet|I. Meşrutiyet]] ile resmîleşti.<ref>[[#Gla96|Glazer 1996]], "Dış Tehditler ve İç Dönüşümler"</ref>
İlk hükümdarlar için genellikle [[Saltanat|saltanatının]] sonu ve varisinin tahta çıkması arasında belli bir zaman vardır. Bunun nedeni, tarihçi [[Donald Quataert]]'e göre bu dönemde Osmanlı'da uygulanan en yaşlı olanın değil, en uygun olanın tahta geçmesidir. Sultan öldüğünde, bir galip çıkana kadar tüm oğulları savaşmak zorundaydı. Bundan dolayı iç çatışma meydana gelir ve kardeş katli gerçekleşirdi. Sultanın ölüm tarihi de bu nedenle her zaman varisin tahta geçmesiyle aynı değildi.<ref name=":19">{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=OX3lsOrXJGcC&printsec=frontcover&redir_esc=y&hl=tr#v=onepage&q&f=false|başlık=The Ottoman Empire, 1700-1922|tarih=2005-08-11|dil=en|sayfa=91|yayıncı=Cambridge University Press|ad=Donald|soyadı=Quataert|isbn=978-0-521-83910-5}}</ref> 1617'de [[şehzade]] sistemi, en uygun olanın tahta geçmesi yerine yaşça en büyük olanın tahta geçtiği sistemle ([[ekberiyet]]) değişti. Bu sistemle birlikte tahta ailenin en büyük erkeği geçti.<ref name=":19" /> Bu da [[17. yüzyıl|17. yüzyıldan]] bu yana, ölen sultanın yerine neden nadiren kendi oğlunun, genellikle ise amca veya kardeşinin geçtiğini açıklamaktadır.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=OX3lsOrXJGcC&printsec=frontcover&redir_esc=y&hl=tr#v=onepage&q&f=false|başlık=The Ottoman Empire, 1700-1922|tarih=2005-08-11|dil=en|sayfa=92|yayıncı=Cambridge University Press|ad=Donald|soyadı=Quataert|isbn=978-0-521-83910-5}}</ref> En büyük olanın tahta geçtiği [[ekberiyet]] sistemi, devletin [[19. yüzyıl|19. yüzyılda]] aldığı başarısız sonuçlara rağmen saltanatın sonuna kadar sürdü.<ref>{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=U7loMhnI5S8C&printsec=frontcover&redir_esc=y&hl=tr#PPA37,M1|başlık=Ottoman Reform and Muslim Regeneration|tarih=2005-03-24|dil=en|sayfalar=37-54|yayıncı=Bloomsbury Academic|ad=Weismann|soyadı=Zachs|isbn=978-1-85043-757-4}}</ref>


=== DîvânHümâyun ===
=== DivanHumayun ===
{{Ana|Dîvân-ı Hümâyun}}
{{Ana|Dîvân-ı Hümâyun}}
[[Dosya:Reisülküttab.jpg|küçükresim|250x250pik|Soldan sağa:
[[Dosya:Sadrazamlik-nisanlari.svg|küçükresim|267x267pik|Osmanlı Devleti'nde iftihar nişanı]]
Osmanlı Devleti kurulduğunda bir divan vardı ve belli başlı üyeleri bulunmaktaydı. Bunlar: [[Padişah]], [[Vezir-i Azam]], [[Kazasker]], [[Defterdar]], [[Şeyhülislam]], [[Kaptan-ı derya|Kaptan-ı Derya]] ve [[Nişancı]] idi.
----'''1. [[Bâb-ı Âli tercümanı]]:''' Devlet görevlileri ile elçiler arasında tercümanlık yapan kişi.<br>'''2. Avrupalı sefir:''' Avrupalı bir [[elçi]].<br>'''3. [[Reîsü'l-küttâb]]:''' Dışişleri Bakanı.<br>'''4. Buhara sefiri:''' [[Buhara|Buharalı]] bir elçi.<br>'''5. İç ağası:''' Saray görevlisi memuru.]]
Osmanlı Devleti kurulduğunda bir [[Divan (idari birim)|divan]] vardı ve belli başlı üyeleri bulunmaktaydı. Bunlar; [[padişah]], [[Vezir-i Azam|vezîr-i âzam]], [[kazasker]], [[defterdar]], [[şeyhülislam]], [[kaptan-ı derya]] ve [[nişancı]] idi. 15. yüzyılın ortalarından 17. yüzyılın sonlarına kadarki en önemli karar organı olan [[Dîvân-ı Hümâyun]] ise, imparatorluğun yıkılışına kadar varlığını korusa da 17. yüzyıldan sonra önemini kaybetti ve 19. yüzyılda [[II. Mahmud]]'un reformuyla [[Bakanlar kurulu|kabine sistemine]] geçilerek Dîvân-ı Hümâyun sembolik bir hâle getirildi.


[[II. Mehmed|Fatih Sultan Mehmed]]'den sonra Vezir-i Azamların görüşlerini daha rahat söylemesi için padişahlar toplantıları arka tarafta bir bölümden izlemiş ve divana Vezir-i Azam başkanlık yapmıştır. Bu meclis, Osmanlı Devleti'nin yönetiminde padişaha yardımcı olurdu.
Devlet işlerinin görüşüldüğü asıl divan olan [[Dîvân-ı Hümâyun]] haricinde, toplanış yerine ve amacına göre farklı divanlar da vardı. Bunlardan bazıları şöyleydi:<ref name=":17">{{Kitap kaynağı|url=https://books.google.com.tr/books?id=cYvAAgAAQBAJ&pg=PT74&dq=%22ayak+divan%C4%B1%22&hl=tr&sa=X&ei=x6ecU9CxBJPX7AawkIGwAw&ved=0CBsQ6AEwAA#v=onepage&q=%22ayak%20divan%C4%B1%22&f=false|başlık=Osmanlı Sarayında Hayat|erişimtarihi=29 Nisan 2022|arşivtarihi=29 Nisan 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20220429084016/https://books.google.com.tr/books?id=cYvAAgAAQBAJ&pg=PT74&dq=%22ayak%20divan%C4%B1%22&hl=tr&sa=X&ei=x6ecU9CxBJPX7AawkIGwAw&ved=0CBsQ6AEwAA#v=onepage&q=%22ayak%20divan%C4%B1%22&f=false|tarih=30 Ocak 2014|ölüurl=hayır|dil=Türkçe|sayfa=82|sayfalar=|yayıncı=Işık Yayıncılık Ticaret|ad=İlber|soyadı=Ortaylı|isbn=978-9944-766-80-7}}</ref>


* '''[[Vezir-i Azam]]''' ('''[[Sadrazam]]'''): Padişahtan sonraki en yetkili devlet adamıdır. Padişahın mührünü taşırdı.
* '''Ayak Divanı:''' Olağanüstü durumlarda toplanan ve ilgili konuyu hızlıca görüşüp bir sonuca bağlamak amacıyla [[Padişah|padişahın]] ve yüksek kademede devlet adamlarının katıldığı divandır. Divana katılan kişiler ayakta durduğu için bu isimle anılmıştır.<ref>{{Web kaynağı|url=https://islamansiklopedisi.org.tr/ayak-divani|başlık=AYAK DİVANI|erişimtarihi=25 Ocak 2023|dil=Türkçe|çalışma=TDV İslâm Ansiklopedisi}}</ref>
* '''[[Vezir]]''': Sadrazamdan sonraki en yetkili kişidir. Sadrazamın verdiği görevleri yapardı.
* '''Galebe Divanı:''' Yabancı devlet elçilerinin kabul edildiği ve [[Kapıkulu|Kapıkulu ocaklarına]] [[Ulufe|ulûfelerin]] dağıtılması dolayısıyla yapılan divandır.
* '''[[Kazasker]]''': Anadolu ve Rumeli'de olmak üzere iki ayrı kazasker bulunurdu. Adalet işlerine bakardı. Ayrıca [[kadı]] ve [[müderris]]lerin atamasını ya da görevden alma işini yapardı. Bugünkü yargı görevini yaparlardı.
* '''Sefer Divanı:''' [[Osmanlı ordusu|Ordu]] sefere çıkmadan önce askerî işlerin görüşülmesi için yapılan divandır.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.dijitalhoca.com.tr/makale/sefer-divani-1067|başlık=SEFER DİVANI — Dijital Hoca|erişimtarihi=25 Ocak 2023|çalışma=www.dijitalhoca.com.tr}}</ref>
* '''[[Defterdar]]''': Anadolu ve Rumeli'de iki ayrı defterdar vardı. Rumeli'deki başdefterdardı. Maliye işlerini yapardı. Bugünkü Maliye Bakanlığı görevini yürütürdü.
* '''At Divanı:''' Sefer sırasında at üzerinde yapılan toplantıdır.
* '''[[Nişancı]]''': [[Tapu]], [[kadastro]], fethedilen yerleri gelirlerine göre deftere kaydetmek gibi işleri yürütürdü.
* '''Ulûfe Divanı:''' [[Yeniçeri]] maaşları olan [[Ulufe|ulûfelerin]] dağıtılması için toplanan divandır.
* '''[[Şeyhülislam]]''': Devlette verilen kararların [[İslam]]'a uygun olup olmadığına karar verir, bu karara göre [[fetva]] verirdi. Sadrazamla eşit rütbedeydi. Şeyhülislam, divan aslî üyesi değildi, gerekli görülen konularda çağrılır ve fikri alınırdı.
* '''Cuma Divanı:''' [[Osmanlı hukuku|Şer'i ve örfi davaların]] görüldüğü divandır.
* '''[[Kaptan-ı Derya]]''': [[Donanma]] ve denizcilikle ilgili işlerden sorumludur. [[İstanbul]]'dayken Divan toplantılarına katılırdı. Kaptan-ı Derya da aslî üye değildi, gerekli görülen konularda çağrılır ve fikri sorulurdu.
* '''İkindi Divanı:''' Padişah divanında sonuçlandırılamayan işlerin görüşülmesi için [[sadrazam]] konağında ya da sadrazamlık dairesinde, salı ve perşembe günleri dışında, [[İkindi namazı|ikindi namazından]] hemen sonra kurulan divandır.<ref>{{Web kaynağı|url=https://islamansiklopedisi.org.tr/ikindi-divani|başlık=İKİNDİ DİVANI|erişimtarihi=25 Ocak 2023|dil=Türkçe|çalışma=TDV İslâm Ansiklopedisi}}</ref>
[[Dosya:Jean Baptiste Vanmour - Dinner at the Palace in Honour of an Ambassador - Google Art Project.jpg|sol|küçükresim|250x250pik|Gelen [[Büyükelçi|büyükelçilerin]] onuruna [[Topkapı Sarayı]]'nda verilen ve bazı [[Dîvân-ı Hümâyun|divan]] üyelerinin katılımıyla yenilen akşam yemeği. ([[Jean-Baptiste Vanmour|Jean Vanmour]]'un 1700–1737 tarihli tablosu)]]
[[II. Murad]] döneminde (1421–1451) [[Dîvân-ı Hümâyun]], özelliğini yavaş yavaş kazanmaya başladı. Bu dönemde [[Edirne (il)|Edirne]]'de kurulan divana bazen padişah başkanlık ederdi ve toplantıda belirli devlet kuralları uygulanırdı.<ref name=":20">{{Web kaynağı|url=https://islamansiklopedisi.org.tr/divan-i-humayun|başlık=DÎVÂN-ı HÜMÂYUN|erişimtarihi=2023-01-26|dil=tr|çalışma=TDV İslâm Ansiklopedisi}}</ref> Dîvân-ı Hümâyun tam gelişmiş şeklini ise [[II. Mehmed|Fatih Sultan Mehmed]] zamanında (1451–1481) almaya başladı. Fatih, döneminde hazırlattığı ve kendi adıyla anılan [[Fatih Kanunnâmesi|kanunnâmeyle]] birlikte bir çeşit [[anayasa]] düzeni kurdu ve devletin belli başlı makamlarını ve özellikle divanı düzenledi.<ref name=":20" /> Fatih'in getirdiği en büyük yenilik, divanda padişahın başkanlığının kaldırılması ve bu işin [[Sadrazam|sadrazama]] (vezîr-i azâm) bırakılmasıdır.<ref name=":20" /> Bu nedenle [[II. Mehmed|Fatih Sultan Mehmed]]'den sonra sadrazamların görüşlerini daha rahat söylemesi için padişahlar toplantıları arka tarafta bir bölümden izlemiş ve divana sadrazam başkanlık etmiştir.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.sabah.com.tr/egitim/divan-i-humayun-nedir-divan-i-humayun-uyeleri-kimlerdir-e1-5423780|başlık=Divan-ı Hümayun Nedir? Divan-ı Hümayun Üyeleri Kimlerdir?|erişimtarihi=2023-01-26|dil=tr|çalışma=Sabah}}</ref> Kurulan bu yeni düzen, [[Osmanlı devlet teşkilatı|Osmanlı yönetiminde]] padişaha oldukça yardımcı olmuştur.


[[Divan-ı Hümayun]], [[II. Mahmut|II. Mahmud]] döneminde kaldırılarak yerine nazırlıklar (bakanlıklar) kuruldu.
Dîvân-ı Hümâyun'un önemi, 17. yüzyılın sonlarına kadar sürdü. Divanın yetkileri yavaş yavaş [[Sadrazam|sadrazamın]] divanına (ikindi divanı) geçmeye başladı. Divan arada bir canlansa da, 18. yüzyılın ortalarında önemi iyice düştü.<ref name=":21">{{Web kaynağı|url=https://islamansiklopedisi.org.tr/divan-i-humayun|başlık=DÎVÂN-ı HÜMÂYUN|erişimtarihi=2023-01-26|dil=tr|çalışma=TDV İslâm Ansiklopedisi}}</ref> [[II. Mahmud]] döneminde (1808–1839) merkez teşkilâtındaki büyük reformla birlikte, bir sembol durumuna düşmüş olan [[Dîvân-ı Hümâyun]] ve sadrazam divanı yerine [[Kabine|kabine sistemine]] geçildi.<ref name=":21" />
[[Dosya:Jean-Baptiste van Mour 002.jpg|küçükresim|250x250pik|Sadrazam [[Sultanahmet Meydanı|Atmeydanı]]'nı geçiyor. ([[Jean-Baptiste Vanmour]], 1641–1737)]]
Dîvân-ı Hümâyun çok sıkı kurallara uyularak toplanır ve toplantılar padişahın bulunduğu yerde yapılırdı. Padişahlar genellikle [[İstanbul]]'da oturduklarından dolayı toplantıların klasikleşmiş yeri, [[Topkapı Sarayı]]'nın ikinci avlusunda bulunan [[Kubbealtı]]'ydı. Ancak [[Edirne (il)|Edirne]]'de veya başka yerlerde de padişah dilediği zaman divanı toplayabilirdi.<ref>{{Web kaynağı|url=https://islamansiklopedisi.org.tr/divan-i-humayun|başlık=DÎVÂN-ı HÜMÂYUN|erişimtarihi=2023-01-26|dil=tr|çalışma=TDV İslâm Ansiklopedisi}}</ref> Örneğin bazı padişahların önceden uzun süre oturdukları [[Edirne Sarayı]]'nda da toplantılar için bir mekân vardı.

Divan, [[16. yüzyıl|16. yüzyılda]] haftada bazen dört, bazen beş gün toplanırdı. [[17. yüzyıl|17. yüzyılın]] başlarında toplantı sayısı haftada ikiye indi, [[18. yüzyıl|18. yüzyılın]] başından sonra da iyice azaldı.<ref name=":22">{{Web kaynağı|url=https://islamansiklopedisi.org.tr/divan-i-humayun|başlık=DÎVÂN-ı HÜMÂYUN|erişimtarihi=2023-01-26|dil=tr|çalışma=TDV İslâm Ansiklopedisi}}</ref> Toplantılar [[Sabah namazı|sabah namazından]] sonra başlardı. Divan üyeleri yerlerine otururlar, yardımcıları ise oturmayıp ayakta durur ve hizmet ederlerdi. Toplantılar genellikle [[Öğle namazı|öğle ezanına]] kadar sürerdi.<ref name=":22" />

Aşağıda bazı belli başlı divan üyeleri ve görevleri verilmiştir:
* '''[[Sadrazam]] (Vezîr-i azâm):''' Padişahtan sonraki en yetkili devlet adamıdır. Padişahın [[Mühür|mührünü]] taşırdı.
* '''[[Vezir]]:''' Sadrazamdan sonraki en yetkili kişidir. Sadrazama bağlı olarak çalışır ve onun verdiği görevleri yapardı.
* '''[[Kazasker]]:''' [[Anadolu]] ve [[Rumeli]]'de olmak üzere iki ayrı kazasker bulunurdu. Adalet işlerine bakarlardı. [[Kadı]], [[müderris]] ve din görevlileri atamasını ya da görevden alma işini yaparlardı. Bugünkü [[yargı]] görevini üstlenirlerdi. Ayrıca kadı kararlarını bozabilir, değiştirebilir ve yeni kararlar alabilirlerdi.
* '''[[Defterdar]]:''' Anadolu ve Rumeli'de iki ayrı defterdar vardı. Rumeli'deki başdefterdardı. [[Maliye]] işlerini yaparlardı. [[Maliye bakanlığı|Maliye Bakanlığı]] görevini yürütürlerdi.
* '''[[Nişancı]]:''' [[Tapu]], [[kadastro]], fethedilen yerleri gelirlerine göre deftere kaydetmek gibi işleri yürütürdü. Ayrıca padişah adına yazılacak olan [[Ferman|fermanlara]] ve nâmelere [[tuğra]] çekmekle görevliydi.
* '''[[Şeyhülislam]]:''' Devlette verilen kararların [[İslam]]'a uygun olup olmadığına karar verir, bu karara göre [[fetva]] verirdi. Şeyhülislam, divan aslî üyesi değildi, gerekli görülen konularda çağrılır ve fikri alınırdı.
* '''[[Kaptan-ı derya]]:''' [[Osmanlı donanması|Donanma]] ve denizcilikle ilgili işlerden sorumluydu. [[İstanbul]]'da bulunduğu sırada divan toplantılarına katılırdı. Kaptan-ı derya da aslî üye değildi, gerekli görülen konularda çağrılır ve fikri sorulurdu.


=== İdari bölümler ===
=== İdari bölümler ===
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu'nun idari bölünüşü}}
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu'nun idari bölünüşü}}
[[Dosya:Ottoman Empire Administrative Divisions-tr.svg|küçükresim|271x271px|1899'da ([[Hicrî takvim|Hicrî]] 1317) imparatorluğun [[Osmanlı İmparatorluğu'nun idari bölünüşü|idari bölünüşünü]] gösteren detaylı bir harita.]]
[[Dosya:Ottoman Empire Administrative Divisions-tr.svg|küçükresim|249x249px|1899 yılında imparatorluğun idari bölünüşü]]
Osmanlı İmparatorluğu, ilk idari birimler olarak [[Sancak (yönetim bölümü)|sancaklara]] bölünmüştü. Çoğu sancak, [[Sancakbeyi|sancakbey]] adı verilen kişiler tarafından yönetilmekteydi. Bir kısmı ise [[şehzade]]ler ve onların [[lala]]ları tarafından yönetilmekteydi. Sancaklar da kazalardan ve nahiyelerden oluşmaktaydı. Ülkenin genişlemesiyle birlikte, sancakların birleşimiyle oluşacak olan [[beylerbeyliği]] kuruldu. İlk kurulan beylerbeyliği, [[Rumeli Eyaleti|Rumeli Beylerbeyliği]]'dir. 16. yüzyıldan itibaren, beylerbeyliği kelimesi yerine ''[[eyalet]]'' kelimesi kullanılmaya başlandı. Eyaletler, sâlyâneli (yıllıklı) ve sâlyânesiz (yıllıksız) olmak üzere ikiye ayrılmaktaydı. Sâlyânesiz eyaletler [[Has]], [[Zeamet]] ve [[Tımar]] olmak üzere üç dirlik arazisine bölünmüştü. Tımar dirliğinde, ordunun uzun süre ordusunun ana gücü olan [[Tımarlı Sipahiler]] yetiştirilmişti. Sâlyâneli eyaletler, genellikle devletin doğrudan kontrol edemediği, merkeze uzak eyaletlerdi. Bu eyaletler dirliğe ayrılmazdı; vergilerini doğrudan para olarak merkeze gönderirlerdi. Burada daimi [[Yeniçeri]] garnizonları olurdu.
Osmanlı İmparatorluğu, ilk idari birimler olarak [[Sancak (yönetim bölümü)|sancaklara]] bölünmüştü.<ref name=":23">'''[[Osmanlı İmparatorluğu'nun idari bölünüşü#cite ref-Osmanlı Devleti idari bölümleri-1 1-0|^]]''' Mehmet İpşirli, "Klasik Dönem Osmanlı Devlet Teşkilâtı", Osmanlı Devleti ve Medeniyet Tarihi, c.1, İstanbul 1994, s.225.</ref> Sancaklar da kazalardan ve nahiyelerden oluşmaktaydı.<ref>[https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1153871#:~:text=Devletin%20idar%C3%AE%20y%C3%B6netim%20taksimat%C4%B1%3B%20beylerbeylik,mezra'a%20birimlerinden%20meydana%20gelmekteydi. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1153871#:~:text=Devletin%20idar%C3%AE%20y%C3%B6netim%20taksimat%C4%B1%3B%20beylerbeylik,mezra'a%20birimlerinden%20meydana%20gelmekteydi.]</ref> Çoğu sancak, [[Sancakbeyi|''sancakbeyi'']] adı verilen kişiler tarafından yönetilmekteydi.<ref name=":23" /> Bir kısmı ise [[şehzade]]ler ve [[lala]]ları tarafından yönetilmekteydi. Ülkenin zaman içinde genişlemesiyle birlikte, sancakların birleşimiyle oluşan [[beylerbeyliği]] kuruldu. ''Eyalet'' veya ''beylerbeyliği'' denilen bu yönetim biçimine [[I. Murad]] zamanında (1362–1389) geçildi. Bu birimler, sancakların birleşiminden oluşmaktaydı. Yöneticileri de ''beylerbeyi'' denilen kişilerdi. İlk kurulan beylerbeyliği, [[Balkanlar|Balkanlardaki]] fetihler sürerken, ele geçirilen toprakların idaresi için 1362'de kurulan ve merkezi [[Edirne (il)|Edirne]] olan [[Rumeli (eyalet)|Rumeli Beylerbeyliği]]'dir.<ref>{{Web kaynağı|url=https://www.geonames.de/coutr-ota-provinces.html|başlık=geonames - Provinces of the Ottoman Empire|erişimtarihi=2023-01-26|çalışma=www.geonames.de}}</ref> [[I. Bayezid|Yıldırım Bayezid]]'in 1393'te [[Rumeli]]'ye geçerken Timurtaş Paşa'yı ''Anadolu Beylerbeyi'' olarak [[Ankara]]'da bırakması sonucunda [[Anadolu (eyalet)|Anadolu Beylerbeyliği]] kuruldu.<ref>'''[[Osmanlı İmparatorluğu'nun idari bölünüşü#cite ref-Osmanlı Devleti idari bölümleri-2 2-0|^]]''' Mehmet İpşirli, "Beylerbeyi", İslam Ansiklopedisi, c.6, İstanbul 1992, s.69.</ref> 1413'te ise [[Rum (eyalet)|Rum Beylerbeyliği]] kuruldu.


19. yüzyılda eyalet yapısı değişmeye başladı. 1864 yılında eyalet sistemi tamamıyla yıkılarak yerine ''[[vilayet]]'' sistemi getirildi. Bu sistem, [[Türkiye|Türkiye Cumhuriyeti]]'ndeki idari bölünüşün temelini attı.
16. yüzyıl sonlarından itibaren, ''beylerbeyliği'' kelimesi yerine ''[[eyalet]]'' kelimesi kullanılmaya başlandı. Eyaletler, sâlyâneli (yıllıklı) ve sâlyânesiz (yıllıksız) olmak üzere ikiye ayrılmaktaydı. Sâlyânesiz eyaletler [[has]], [[zeamet]] ve [[tımar]] olmak üzere üç dirlik arazisine bölünmüştü. Tımar dirliğinde, ordunun uzun bir süre ana gücü olan [[Tımarlı Sipahiler|Tımarlı sipahiler]] yetiştirilirdi. Sâlyâneli eyaletler, genellikle hükûmetin doğrudan kontrol edemediği, merkeze uzak, daha çok [[Müslüman]] [[Araplar|Arapların]] yaşadığı eyaletlerdi.<ref>{{Web kaynağı|url=https://islamansiklopedisi.org.tr/salyane|başlık=SÂLYÂNE|erişimtarihi=2023-01-26|dil=tr|çalışma=TDV İslâm Ansiklopedisi}}</ref> Bu tip [[Eyalet (Osmanlı İmparatorluğu)|eyaletler]] dirliğe ayrılmazdı ve vergilerini doğrudan para olarak merkeze gönderirlerdi. Hükûmet, bu eyaletlerde [[yeniçeri]] [[Garnizon|garnizonlarını]] bulundurur ve merkezden [[beylerbeyi]], [[defterdar]] ve [[Kadı|kadıları]] tayin ederdi.

19. yüzyılda eyalet yapısı değişmeye başladı. 1864 yılında, [[Sultan]] [[Abdülaziz]] zamanında (1861–1876) [[Eyalet (Osmanlı İmparatorluğu)|eyalet sistemi]] tamamıyla yıkılarak yerine ''[[vilayet|vilâyet]]'' sistemi getirildi.


=== Hukuk ===
=== Hukuk ===
{{Ana|Osmanlı hukuku}}
{{Ana|Osmanlı hukuku}}
Devlet, varlığı süresince birçok [[hukuk]] düzenini sentezlemiş ve Osmanlı hukukunu oluşturmuştur. [[Kanun]], genellikle laik bir düzene sahipti. Ancak [[şer'i]] ve dini hukukla da uyumluydu.<ref>{{Web kaynağı |url=http://www.bbc.co.uk/religion/0/24365067 |başlık=Arşivlenmiş kopya |erişimtarihi=11 Ekim 2013 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20131009012204/http://www.bbc.co.uk/religion/0/24365067 |arşivtarihi=9 Ekim 2013 |ölüurl=hayır }}</ref> Hukuk kuralları, yerel özelliklere göre de esneklik gösteriyordu. Toprakların yönetimi ve sivil düzen konusunda yerel idareye haklar tanınıyordu. Böylelikle imparatorluk içindeki birçok unsurun adalet anlayışına cevap veriliyordu.<ref>{{Web kaynağı |url=http://books.google.com/books?id=rZtjR9JnwYwC&pg=109 |başlık=Arşivlenmiş kopya |erişimtarihi=11 Ekim 2013 |arşivurl=https://web.archive.org/web/20131013030900/http://books.google.com/books?id=rZtjR9JnwYwC&pg=109 |arşivtarihi=13 Ekim 2013 |ölüurl=hayır }}</ref>
[[Dosya:1879-Ottoman Court-from-NYL.png|küçükresim|250x250pik|Bir Osmanlı [[Dava|davası]], 1879.]]

[[Dosya:LaudienceduConsuldeFrancechezleCadi JeanduMont1699.jpg|küçükresim|250x250pik|1699 tarihli bu [[Gravür|gravürde]] [[Fransa Krallığı|Fransa]]'nın İzmir [[Konsolos|konsolosu]], [[İzmir]] [[Kadı|kadısının]] huzurunda yer alıyor. (Tarihçi Jean Dumont'ın bir çizimi.)]]
Osmanlı İmparatorluğu'nda "şerî" ve "örfi" olmak üzere iki tür hukuk vardı. Örfi hukuk, kanunlar çerçevesinde oluşan hukuk sistemidir. Şerî hukuk ise [[İslam]] dininin esasları üzerine kuruluydu.
[[Osmanlı İmparatorluğu]], varlığı süresince birçok [[hukuk]] düzenini sentezlemiş ve böylelikle [[Osmanlı hukuku|kendi hukuk sistemini]] oluşturmuştur. Hükümdarın koyduğu kurallara [[kanun]] denirdi. Kanun, [[Şeriat|şeriatle]], yani [[İslam|dinî]] hukukla beraber yürütülmekteydi.<ref>{{Web kaynağı|url=http://www.bbc.co.uk/religion/0/24365067|başlık=Arşivlenmiş kopya|erişimtarihi=11 Ekim 2013|arşivtarihi=9 Ekim 2013|arşivurl=https://web.archive.org/web/20131009012204/http://www.bbc.co.uk/religion/0/24365067|ölüurl=hayır}}</ref> Hukuk kuralları yerel özelliklere göre de esneklik gösteriyordu. Toprakların yönetimi ve sivil düzen konusunda yerel idareye haklar tanınıyordu. Böylece imparatorluk içindeki birçok unsurun [[adalet]] anlayışına cevap veriliyordu.<ref name="books.google.com">{{Web kaynağı|url=http://books.google.com/books?id=rZtjR9JnwYwC&pg=109|başlık=Arşivlenmiş kopya|erişimtarihi=11 Ekim 2013|arşivtarihi=13 Ekim 2013|arşivurl=https://web.archive.org/web/20131013030900/http://books.google.com/books?id=rZtjR9JnwYwC&pg=109|ölüurl=hayır}}</ref> Osmanlı İmparatorluğu'nun kompleks ve kozmopolit bir yapıda olması, yeni kültürlerin uyumuna yönelik kanun hareketlerini gerektiriyordu.<ref name="books.google.com" /> Kültürel ve dinî farklılıklar, "millet" anlayışıyla imparatorluğa uygun hâle getirildi.


=== Ordu ===
=== Ordu ===
692. satır: 673. satır:
[[Anadolu Selçuklu Devleti]]'nin son yıllarında, bu devletin yıkılmasından sonra ve Osmanlı Devleti'nin başlangıç döneminde, Anadolu beyliklerinin merkezinde [[Arapça]] ve [[Farsça]]dan geniş bir çeviri hareketi gerçekleşti. Bu merkezlerde ilk yapıtlarını veren yazarlardan daha sonra Osmanlı sarayınca korunanlar oldu.<ref name="hkemal">Hamit Kemal, ''Liseler İçin'' Türk Edebiyatı Tarihi, A Yayınları, Ankara 2007</ref> ''[[Garibnâme]]'' (1330) mesnevisinin sahibi olan ve [[Yunus Emre]] yolunda ilahileri bulunan [[Kırşehirli Aşık Paşa]], [[İlhanlılar|Moğol İlhanlılar]]'ının Anadolu valisi [[Timurtaş]]'ın vezirlerindendi. ''Süheyl-ü nevbahar'' (1350) mesnevisinin sahibi [[Hoca Mesud bin Ahmed|Hoca Mesud]], "[[Kelile ve Dimne]]"nin çevirisini [[Aydınoğulları]] Beyliği'nde kaleme almıştı. ''[[Hüsrev ü Şirin]]'' (1367) mesnevisinin yazarı Fahri, Aydınoğulları Beyliği'nde yetişmişti.
[[Anadolu Selçuklu Devleti]]'nin son yıllarında, bu devletin yıkılmasından sonra ve Osmanlı Devleti'nin başlangıç döneminde, Anadolu beyliklerinin merkezinde [[Arapça]] ve [[Farsça]]dan geniş bir çeviri hareketi gerçekleşti. Bu merkezlerde ilk yapıtlarını veren yazarlardan daha sonra Osmanlı sarayınca korunanlar oldu.<ref name="hkemal">Hamit Kemal, ''Liseler İçin'' Türk Edebiyatı Tarihi, A Yayınları, Ankara 2007</ref> ''[[Garibnâme]]'' (1330) mesnevisinin sahibi olan ve [[Yunus Emre]] yolunda ilahileri bulunan [[Kırşehirli Aşık Paşa]], [[İlhanlılar|Moğol İlhanlılar]]'ının Anadolu valisi [[Timurtaş]]'ın vezirlerindendi. ''Süheyl-ü nevbahar'' (1350) mesnevisinin sahibi [[Hoca Mesud bin Ahmed|Hoca Mesud]], "[[Kelile ve Dimne]]"nin çevirisini [[Aydınoğulları]] Beyliği'nde kaleme almıştı. ''[[Hüsrev ü Şirin]]'' (1367) mesnevisinin yazarı Fahri, Aydınoğulları Beyliği'nde yetişmişti.


''Hurşidname'' (1387) mesnevisinin sahibi [[Şeyhoğlu Mustafa]]; ''[[İskendername]]'' (1390), ''[[Cemşid ü Hurşid]]'' (1403) mesnevilerinin sahibi [[Ahmedi]]; ''[[Çengname]]'' (1402-1411) mesnevisiyle tanınan [[Ahmet Dai]] ve ''[[Hüsrev ü Şirin]]'' (1421-1429) mesnevisinin sahibi [[Şeyhi]], [[Germiyanoğulları]] Beyliği'nde yetişmişlerdi. Bu dönemde, özellikle [[İran Edebiyatı|İran]] şairlerinin [[kaside]] ve [[gazel]]lerinde işlenen içki, [[aşk]], [[tasavvuf]], eğlence konuları, onların kullandıkları imgeler, başvurdukları benzetmeler Türkçeye aktarıldı. Yine bu örneklere dayanan aşk, serüven, tasavvuf konularıyla ilgili [[mesnevi]]ler yazılıyordu. Ancak uzun ünlüsü olmayan Türkçenin [[Aruz ölçüsü|aruz veznine]] uydurulması güçlükler yaratıyordu. Böyle olduğu hâlde başlangıçta Türkçe sözcüklere, deyimlere, hatta atasözlerine şiirde geniş yer veriliyordu. Halk diliyle kahramanlık işleyen yapıtlar, dinsel edebiyat ürünleri de vardı. Örneğin [[Tokat Kalesi]] dizdarı Arif Ali, Sultan [[I. Murat|I. Murad]] için ''[[Danişmentname]]''{{'}}yi (1311, gününüze ulaşan yazması 1577) kaleme almıştı. Aynı nitelikli dinsel ve destansı yapıtlardan ''[[Battalname]]'' ve ''[[Saltukname]]'' metinleri, sonraki yüzyılın ürünleri arasındadır.<ref name="jparla">{{Kitap kaynağı|son=Parla|ilk=Jale|yıl=2000|başlık=Don Kişot'tan Bugüne Roman|yayımcı=Pegasus Yayınları |yer=İstanbul|tanıtıcı=ISBN 978-975-470-796-0}}</ref> [[Ahmedi]]'nin kardeşi Hamzavi'nin gene aynı nitelikli ''Hamzaviname''{{'}}si, din ve kahramanlık konularını birlikte işleyen, halk diliyle yazılmış yapıtlardandır. Sadreddin'in ''Destan-ı geyik'' ve ''Destan-ı ejderha''{{'}}sı, [[Dursun Fakih]]'in ''Kıssa-i mukaffa'' ve ''Gazavat-i emir ül-müminin Ali''{{'}}si, [[Beypazarlı Maazoğlu Hasan]]'ın ''Feth-i kale-i Selasil'' ve ''Cenadil Kalesi cengi'' gibi yapıtları halk kitapları arasındadır.
''Hurşidname'' (1387) mesnevisinin sahibi [[Şeyhoğlu Mustafa]]; ''[[İskendername]]'' (1390), ''[[Cemşid ü Hurşid]]'' (1403) mesnevilerinin sahibi [[Ahmedi]]; ''[[Çengname]]'' (1402-1411) mesnevisiyle tanınan [[Ahmet Dai]] ve ''[[Hüsrev ü Şirin]]'' (1421-1429) mesnevisinin sahibi [[Şeyhi]], [[Germiyanoğulları]] Beyliği'nde yetişmişlerdi. Bu dönemde, özellikle [[İran Edebiyatı|İran]] şairlerinin [[kaside]] ve [[gazel]]lerinde işlenen içki, [[aşk]], [[tasavvuf]], eğlence konuları, onların kullandıkları imgeler, başvurdukları benzetmeler Türkçeye aktarıldı. Yine bu örneklere dayanan aşk, serüven, tasavvuf konularıyla ilgili [[mesnevi]]ler yazılıyordu. Ancak uzun ünlüsü olmayan Türkçenin [[Aruz ölçüsü|aruz veznine]] uydurulması güçlükler yaratıyordu. Böyle olduğu hâlde başlangıçta Türkçe sözcüklere, deyimlere, hatta atasözlerine şiirde geniş yer veriliyordu. Halk diliyle kahramanlık işleyen yapıtlar, dinsel edebiyat ürünleri de vardı. Örneğin [[Tokat Kalesi]] dizdarı Arif Ali, Sultan [[I. Murat|I. Murad]] için ''[[Danişmentname]]''{{'}}yi (1311, gününüze ulaşan yazması 1577) kaleme almıştı. Aynı nitelikli dinsel ve destansı yapıtlardan ''[[Battalname]]'' ve ''[[Saltukname]]'' metinleri, sonraki yüzyılın ürünleri arasındadır.<ref name="jparla">{{Kitap kaynağı|son=Parla|ilk=Jale|yıl=2000|başlık=Don Kişot'tan Bugüne Roman|yayımcı=Pegasus Yayınları |yer=İstanbul|id=ISBN 978-975-470-796-0}}</ref> [[Ahmedi]]'nin kardeşi Hamzavi'nin gene aynı nitelikli ''Hamzaviname''{{'}}si, din ve kahramanlık konularını birlikte işleyen, halk diliyle yazılmış yapıtlardandır. Sadreddin'in ''Destan-ı geyik'' ve ''Destan-ı ejderha''{{'}}sı, [[Dursun Fakih]]'in ''Kıssa-i mukaffa'' ve ''Gazavat-i emir ül-müminin Ali''{{'}}si, [[Beypazarlı Maazoğlu Hasan]]'ın ''Feth-i kale-i Selasil'' ve ''Cenadil Kalesi cengi'' gibi yapıtları halk kitapları arasındadır.
{| class="wikitable" align="right" style="margin-left:10px;"
{| class="wikitable" align="right" style="margin-left:10px;"
! colspan="2" |Bazı Padişahların Mahlasları
! colspan="2" |Bazı Padişahların Mahlasları
858. satır: 839. satır:
=== Spor ===
=== Spor ===
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu'nda spor}}
{{Ana|Osmanlı İmparatorluğu'nda spor}}
[[Dosya:Osmanli-gures-Wrestling.png|küçükresim|250x250pik|19. yüzyılda Osmanlı güreşçileri]]
Osmanlı İmparatorluğu'nda spor büyük önem taşımaktaydı ve hâliyle spor yapan kişi büyük ilgi ve saygı görmekteydi. Osmanlı'nın uğraştığı başlıca sporlar arasında [[güreş]], [[avcılık]], [[kemankeşlik]] (ok atıcılığı), [[binicilik]] (cündicilik), [[Cirit oyunu|cirit oyunları]], [[bilek güreşi]] ve [[yüzme]] bulunmaktaydı.
Osmanlı İmparatorluğu'nda spor büyük önem taşımaktaydı ve hâliyle spor yapan kişi büyük ilgi ve saygı görmekteydi. Osmanlı'nın uğraştığı başlıca sporlar arasında [[güreş]], [[avcılık]], [[kemankeşlik]] (ok atıcılığı), [[binicilik]] (cündicilik), [[Cirit oyunu|cirit oyunları]], [[bilek güreşi]] ve [[yüzme]] bulunmaktaydı.



Sayfanın 23.36, 26 Ocak 2023 tarihindeki hâli

Osmanlı İmparatorluğu
دَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه
Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye
1299-1922
Slogan
  • دولت ابد مدت
  • Devlet-i ebed-müddet
Osmanlıların toprak kazanımları *   Osmanlı Beyliği *   1300-1359 yılları arasındaki ilk genişleme. *   1359-1451 yılları arasındaki genişleme. *   1451-1481 yılları arasındaki genişleme. *   1512-1520 yılları arasındaki genişleme. *   1520-1566 yılları arasındaki genişleme. *   1566-1683 yılları arasındaki son genişleme.
Osmanlıların toprak kazanımları
  •   Osmanlı Beyliği
  •   1300-1359 yılları arasındaki ilk genişleme.
  •   1359-1451 yılları arasındaki genişleme.
  •   1451-1481 yılları arasındaki genişleme.
  •   1512-1520 yılları arasındaki genişleme.
  •   1520-1566 yılları arasındaki genişleme.
  •   1566-1683 yılları arasındaki son genişleme.
Osmanlı İmparatorluğu, 1683'te II. Viyana Kuşatması sırasında, en geniş sınırlarında.
Osmanlı İmparatorluğu, 1683'te II. Viyana Kuşatması sırasında, en geniş sınırlarında.
BaşkentSöğüt (1299-1331)
İznik (1331-1335)
Bursa (1335-1363)
Edirne (1363-1453)
Kostantînīyye (1453-1922)
Resmî dil(ler)Osmanlı Türkçesi

Yaygın dil(ler)
Resmî din
Hanefi fıkhına ve Mâtürîdî itikadına bağlı Sünni İslam
DemonimOsmanlı
Hükûmet
Padişah 
• 1299-1326
Osman Gazi (ilk)
• 1918-1922
VI. Mehmed (son)
Halife 
• 1517-1520
I. Selim (ilk)
• 1918-1922
VI. Mehmed (son)
Sadrazam 
• 1320-1331
Alâeddin Paşa (ilk)
• 1920-1922
Ahmed Tevfik Paşa (son)
Yasama organıMeclis-i Umûmî
• Atanan meclis
Meclis-i Âyan
• Seçilen meclis
Meclis-i Mebûsan
Tarihçe 
• Kuruluş
1299
1326
1365
1402
1402-1413
29 Mayıs 1453
1453
1517
1718-1730
1876-1878
1908-1920
1 Kasım 1922
Yüzölçümü
1451690.000 km2
15213.400.000 km2
16835.200.000 km2
Nüfus
• 1451
6.500.000
• 1521
11.692.480
• 1683
30.000.000
• 1912
24.000.000
Para birimiAkçe, para, sultani, kuruş, lira
Öncüller
Ardıllar
Anadolu Selçuklu Devleti
Anadolu beylikleri
Bizans İmparatorluğu
Bosna Krallığı
İkinci Bulgar İmparatorluğu
Dosya:Supposed Flag of the House of Crnojevic.svg Sırp Despotluğu
Macaristan Krallığı
Hırvatistan Krallığı
Memlûk Devleti
Hafsîler
Malta
Tilimsan Krallığı
Trabzon İmparatorluğu
Samtshe Atabeyliği
Mora Despotluğu
Dosya:Supposed Flag of the House of Crnojevic.svg Zeta Prensliği
Türkiye
Yunanistan
Kafkasya Genel Valiliği
Bosna-Hersek
Sırbistan Prensliği
Arnavutluk Geçici Hükûmeti
Romanya Krallığı
Bulgaristan Prensliği
İEDTY
Irak Mandası
Hicaz Krallığı
Fransız Cezayiri
Britanya Kıbrısı
Fransız Tunusu
İtalyan Libyası
Kuveyt Şeyhliği
Yemen Mütevekkili Krallığı
Osmanlı İmparatorluğu'nun 1593 yılındaki durumunu gösteren ayrıntılı bir harita

Osmanlı İmparatorluğu, Osmanlı Devleti (Osmanlıcaدَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه, romanizeDevlet-i Aliyye-i Osmâniyye)[1][2] veya Batı kroniklerindeki kullanımlarca Türk İmparatorluğu, 1299[3][4][dn 2] yılında Oğuz Türklerinden[5] Osman Gazi'nin kurduğu Osmanoğlu Hanedanı'nın hükümdarlığında Orta Çağ'dan Yakın Çağ'a kadar varlığını sürdürmüş bir imparatorluktur. Bugünkü Türkiye'nin Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde kurulmuş bir beylik iken, 1453 yılında II. Mehmed'in Konstantinopolis'i fethedip Bizans İmparatorluğu'na son vermesiyle imparatorluk hâline gelmiştir. 1517 yılında, I. Selim'in Büyük Mısır Seferi sonucunda İslam hilâfeti Osmanlı Hanedanı'na geçmiş ve bu tarihten sonra gelen her padişah, aynı zamanda halife olmuştur.[6] En geniş sınırlarına 1683 yılında ulaşmış;[7] Orta Avrupa'nın bir bölümü ile Balkanlar'ın tamamı, Kuzey Afrika'nın bir bölümü, Hicaz, Mezopotamya, Kafkasya'nın bir bölümü ve Anadolu üzerinde hâkimiyet kurmuştur. 1699 yılında Karlofça Antlaşması sonrası gerileme dönemine girmiş ve 1922 yılında saltanatın kaldırılması ile birlikte yıkılmıştır.

Osmanlı Devleti'nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması, yaygın kabule göre 1299 yılında olmuştur. Ancak Prof. Dr. Halil İnalcık ve bazı diğer akademisyenler, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil, 1302'de Yalova'da, Bizans'a karşı yapılan Koyunhisar Muharebesi sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia etmektedirler.[8][9] Osmanlılar, 1453 yılında Konstantinopolis ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nu yıkmış ve bazı tarihçilere göre bu olay, Orta Çağ'ı sona erdirip Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bir bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı, doğuda Hazar Denizi ile Basra Körfezi'ne; kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna'nın bir bölümüne ve güneyde ise Sudan, Eritre, Somali ve Yemen'e kadar uzanmaktaydı.[10]

Osmanlı İmparatorluğu 29 eyaletten ve özerklik tanınmış olan Boğdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Osmanlı Devleti, zaman zaman deniz aşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu'ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote[11] (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar[12] (1627) ve Lundy[13] (1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Gaza ve cihat anlayışıyla sürekli genişleme eyleminde bulunan devletin hâkimiyeti altındaki topraklarda yaşayan halklar, zaman zaman toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır.[14] Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi yapısında ve hukuk kurallarının oluşumunda İslam dininin belirleyici bir rol oynaması, devletin bir "İslam devleti", dolayısıyla da bir "din devleti" olarak nitelendirilmesine neden olmuştur.[15]

Osmanlı İmparatorluğu'nda eşcinsellik oldukça yaygın idi. Eşcinsellik Tanzimat dönemine kadar göreceli bir serbestti.[16]

Osmanlı İmparatorluğu dönemi; Osmanlı Hanedanı'nın[17] ve saray erkanının, Rum kadınlarla ve Slav Hristiyan halklardan (Sırplar, Bulgarlar, Ukraynalılar gibi) kadınlarla evlilik yapması,[18][19] iskan politikası sebebiyle devşirilen Hristiyan çocukların Türk-İslam örf ve gelenekleri ile yetiştirilip yeniçeri ordusuna ve devlet kurumlarına alınmasıyla beraber,[20][21][22] Türk tarihinin Roma-Doğu Roma tarihi ile kaynaştığı dönem olarak görülür.[23][24][25][26]

Arnold Joseph Toynbee gibi bazı tarihçiler, Türkiye'nin Osmanlı Devleti'nin tek ardıl devleti sayılması gerektiğini savunurlar.[27]

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1 Kasım 1922 tarihinde 623 yıllık Osmanlı saltanatını kaldırdı ve 3 Mart 1924 tarihinde de, hem İslam peygamberi Muhammed'in 632'deki ölümünden sonra oluşturulan ve yaklaşık 1292 yıldır süregelen halifelik makamını kaldırdı, hem de Osmanlı Hanedanı'nın Türkiye'den sürgün edilmesi kararını aldı. Günümüzde hanedan ile soy bağı olanların bir kısmı Türkiye'de, bir kısmı ise yurt dışında farklı ülkelerde yaşamaktadır.[28][29]

İsim

Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Gazi zamanında Anadolu'da yer alan tüm beyliklerde iktidarın babadan oğula geçtiği ataerkil bir yönetim biçimi hakimdi. Bu tip yönetim anlayışını benimseyen beylikler de ülke ve halk tabakasını hanedanın kurucusunun mirası şeklinde kabul görmekte ve beylikler, hanedanın kurucusunun ismini almaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu da hanedanın kurucusu olan Osman'ın ismini aldı ve Osmanlı Devleti şeklinde anıldı.[30] Osman'ın ismi, Arapça عثمان (Othman) kelimesinin Türkçe formudur. Bazı kimselere göre hanedanın ismi "Ataman" (İngilizcede Ottoman) adından aldığı söylenir.

Devlet, Osmanlı Türkçesinde "imparatorluk", günümüz Türkçesinde "yüce devlet" anlamına gelen Devlet-i Aliyye (Osmanlıcaدولت عليه) ve devleti yöneten hanedanı belirtmek için "Osmanlı Hanedanı" anlamına gelen Hanedan-ı Âl-i Osman isimlerini kullandı. Tanzimat Fermanı ilanının sonrasında ise ismin sonuna eklenen Osmānīye (Osmanlıcaعثمانیه) kelimesiyle beraber "Yüce Osmanlı Devleti" anlamına gelen Devlet-i Alīyye-i ʿOsmānīye (Osmanlıcaدولت عليه عثمانیه)[1][31] olarak isimlendirildi. Bu isimlendirme, 19. yüzyılın Türkçe belgelerinde de geçmektedir.[32] Cumhuriyet sonrasında kullanılan Türkçede ise Osmanlı İmparatorluğu ya da Osmanlı Devleti isimleri de kullanıldı.

19. yüzyıldan önceki İngilizce kaynaklarda Turkey,[33] Turkish Empire[34] ve Ottoman Turkey[35][36] şeklindeki kullanımlara da rastlanır.

Batı Avrupa'da ise, Osmanlı İmparatorluğu (İngilizceOttoman Empire) ve Türkiye (İngilizceTurkey) olmak üzere iki isim birbirinin yerine kullanıldı. "Türkiye" adı, hem resmî hem de resmî olmayan ortamlarda gitgide daha çok yaygınlaştı. Bu ikilem, Ankara merkezli yeni kurulan Türk hükûmetinin Türkiye'yi ülkenin resmî adı olarak seçtiği 1920-1923 yıllarında sona erdi. Günümüzde bazı tarihçiler, imparatorluğun çok uluslu karakterinden dolayı, Osmanlı'dan bahsederken Türkiye, Türkler ve Türk terimlerini kullanmazlar.[37]

Günümüzde modern Türkiye için de Turkey kullanımının yaygın olmasının yanı sıra Republic of Turkey kullanımıyla, Osmanlı İmparatorluğu dönemi (Ottoman Turkey) ile Cumhuriyet dönemi birbirinden ayrılır.

Kayı boyu ve Osmanlı ailesi

Kayı boyu damgaları

Genel görüşe göre Osmanlı ailesinin, Oğuzların Bozok kolunun Gün Han soyuna mensup olan Kayı boyundan geldiği kabul edilmektedir.[38][39] Osmanlıların etnik kökenleri hakkında bilgi veren ilk dönem Osmanlı kronikleri, genel anlamda aynı görüşü paylaşmaktadırlar.[40] İlk dönem kroniklerinde verilen bilgiler, Oğuz Kağan Destanı ile aynıdır. Destana göre Oğuz Han'ın Gün Han, Ay Han, Yıldız Han, Gök Han, Dağ Han, Deniz Han olmak üzere altı oğlundan ilk doğan üç tanesi (Gün Han, Ay Han, Yıldız Han) Oğuz boylarının sağ kolunu, diğer üçü ise sol kolunu oluşturuyorlardı.[38] Oğuz Han'ın her bir oğlunun dört boyu mevcuttu. Oğuz boyları ise toplamda yirmi dört boydan meydana gelmekteydi.[dn 3] Oğuz Han'ın altı çocuğunun oluşturduğu bu boyların Gün, Ay ve Yıldız kollarına Bozoklar (ya da Bozoklu); Gök, Dağ ve Deniz kollarına ise Üçoklar (ya da Üçoklu) denmekteydi.[38] Orduda ve şölen adı verilen ziyafetlerde Bozoklar Han'ın sağ tarafında, Üçoklar ise sol tarafında yer alırlardı. Bozoklar'da en başta Gün Han'a mensup olan boylar, Üçoklar'da ise Gök Han'a ait boylar gelirlerdi.[38] En başta yer alan Gün Han'ın derecelerine göre sırasıyla Kayı, Bayat, Alkaevli ve Karaevli adlı dört boyu gelirdi.[41]

Kayı, kelime anlamı olarak "muhkem, kuvvet ve kudret sahibi" demektir. Damgaları ya da şeklinde olup, bunlar "iki ok arası bir yaylı ok"u temsil etmektedir.[41][42]

Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşu hakkındaki bilgilerin büyük çoğunluğu, geç 15. yüzyıl ve erken 16. yüzyılda yazılmış Türkçe eserlere dayanmaktadır.[40] Türk şair Ahmedî'nin İskendernâme isimli eseri, bu konuda yazılan ilk Osmanlı kaynağı olarak kabul edilmektedir.[40] Yazıcızâde Ali'nin Tevârih-i Âl-i Selçuk isimli eserinde de Osmanlılar'ın Kayı boyundan geldiği kabul edilmektedir.[40] Ahmedî'nin İskendernâme isimli eserinin Âğâz-ı Dâsitân bölümünde, Ertuğrul Gazi'nin Oğuzlardan Gök Han'ın soyundan geldiği yazmaktadır.[43] Osmanlı tarihçisi Enverî ise, Osmanlıların Oğuz soyundan geldiğinden bahsederek Kayıların soyunu Nuh'a kadar götürdüğünü söylemiştir.[44] 15. yüzyıl Osmanlı tarihçilerinden Şükrullâh ise Behcetü't Tevârîh isimli eserinde, Kayıları Nuh, Yafes, Kayı Han, Kara Han, Oğuz Han, Gök Alp, Kızıl Buğa, Kaya Alp, Süleyman Şah, Ertuğrul, Osman, Orhan, Murad, Bayezid, Murad ve Mehmed olarak sıralamıştır.[45] II. Mehmed devrinde yaşayan Osmanlı tarihçisi Âşıkpaşazâde ise, Osmanlıların tarihini anlattığı Tevârîh-i Âl-i Osman isimli eserinde, Şükrullâh gibi Osmanlıları Nuh'a kadar götürmüştür. Ancak Şükrullâh'tan daha fazla isme yer vermiştir.[46] Bunların dışında İbn-i Kemal[47], Naîmâ[48], Mahmûd el-Bayâtî[49], Oruç Bey[50], Neşrî[51], Kâtip Çelebi[52] ve Mustafa Nuri Paşa[53] gibi kronik yazarlarının kaynaklarında da bu silsileler hemen hemen benzerdir.

20. yüzyılın ilk yıllarından itibaren Herbert Adams Gibbons'un Osmanlıların gayrimüslim tebaadan geldiği iddiasıyla, Osmanlıların kuruluş ve etnik kökenleriyle ilgili yeni bir tartışma başladı. Gibbons'un iddiasına göre, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Gazi, daha sonra kayınpederi olacak olan Şeyh Edebali'nin evinde onun verdiği Kur'an'ı sabaha kadar ayakta okur ve bir rüya görür. Rüyasında melek ona; bu ebedi sözleri büyük bir saygıyla okuduğundan dolayı, çocuklarının ve çocuklarının çocuklarının neslinin büyük bir onura sahip olacağını söyler. Osman bu sayede Müslüman olur.[54] Gibbons'a göre Osman, Moğol istilasından kaçarak Söğüt'e gelen küçük bir aşiretin beyidir. Yine yazara göre Osmanlılar, özellikle İslam dinini kabul eden Rumlar ile birlikte Türk ırkının dışında yeni bir ırk oluşturmuşlardır.[54] Gibbons bu düşüncesiyle Osmanlıların Oğuz ve Kayı soyundan geldikleri görüşünü kabul etmemiştir.

Alman tarihçi Josef Markwart, Dîvânü Lugati't-Türk'te geçen Kayları Kayı olarak kabul etmiştir ve bununla birlikte Osmanlıların Moğolların Kay kabilesinden geldiklerini ve Türkleşmiş bir Moğol olduklarını iddia etmiştir. Mehmet Fuad Köprülü ise Dîvânü Lugati't-Türk'te hem Kaylardan hem de Kayılardan (Kayığ) bahsedilmesi nedeniyle Markwart'ın bu tespitinin yanlış olduğunu belirtmiştir.[55]

Tarihçi Paul Wittek ise, Osmanlıların şecerelerinin Oğuzların Kayı boyuna bağlı olmadığını savunmuştur. Wittek'e göre Kayı boyu ile ilgili şecereler, devletin kuruluşundan 150 yıl sonra yazılmaya başlanan Osmanlı kroniklerine dayanan efsaneleştirilmiş öykülerdir. Paul Wittek çalışmalarında Osmanlı kroniklerini sık kullanan tarihçilerden bir tanesi olsa da, Osmanlı'nın etnik geçmişi hakkında kroniklere güvenmemiştir. Osmanlı'nın toplama bir kabile olduğunu ve devleti Anadolu'nun uçlarında yaşayan gazilerin kurduğunu savunmuştur.[56][57] Ayrıca II. Murad devrinden sonra Kayı ve Oğuz unsurlarının diğer beylikleri kontrol altına almak ve üstünlük kurmak amacıyla çokça vurgulandığı görüşünü belirtmiştir.[58] Rudi Paul Lindner da Kayı boyu şecerelerinin II. Murad devrinde diğer beyliklere karşı üstünlük sağlamak için uydurulduğunu iddia etmiştir.[59] Lindner, 15. yüzyıl kroniklerine dayanarak Osmanlıların soyunu Oğuzlara çıkarmanın inandırıcı olmayacağını söylemiştir. Lindner, Osman'ın devleti yanındaki göçebelerle birlikte kurduğunu iddia etmiştir.[60]

Türk tarihçi Prof. Dr. Feridun Emecen, 15. ve 16. yüzyıla ait bazı tahrir defterlerinde Osmanlı İmparatorluğu'nda Kayıların mevcut olduğunu belirtmiştir. O yıllarda Kayı boyuna mensubiyetin çok cazip olmadığı için, Osmanlıların diğer Anadolu Türkmen beyliklerine karşı üstünlük kurmak amacıyla böyle bir iddiada bulunmayacaklarını söylemiştir.[61] Mehmet Fuad Köprülü de Feridun Emecen ile hemen hemen aynı görüşleri paylaşmıştır. Köprülü, Osmanlıların meşruiyet kazanmak amacıyla sonradan bir silsile uydurmadığını söylemiştir. Köprülü, böyle uydurma bir iddiada saray tarihçilerinin de ortak bir anlatıyı yazacaklarını savunarak, günümüzdeki kroniklerde bu konuyla ilgili farklılıkların olduğunu ve bunun sonucunda Kayı boyu görüşünün uydurma olmadığını belirtmiştir.[62]

İsmail Hakkı Uzunçarşılı da Kayıların varlığını kesin olarak kabul eden tarihçilerdendir. Uzunçarşılı'ya göre Osman Gazi'nin ele geçirdiği toprakları Oğuz geleneğine göre yakınlarına ve silah arkadaşlarına dirlik olarak pay etmesi, Kayı görüşünün gerçek olabileceğinin en önemli işaretlerinden birisidir.[63]

Prof. Dr. Halil İnalcık ise II. Murad zamanında, Timur'un Cengiz Han'ın soyundan gelmesini üstünlük unsuru sayarak Osmanlılar'a karşı egemen olmak istediğini ve buna karşı ise Osmanlıların Kayı boyu ve Oğuz hikâyesini uydurduklarını söylemiştir. Bu tarihten sonra ise dünyaya gelen şehzadelere Oğuz ismi konulmaya başlanmış, çeşitli silah ve topların üzerine de Kayı damgası işlenmiştir.[64][65] Mehmet Ali Kılıçbay'a göre, I. Murad zamanında Osmanlıların Anadolu beyliklerinin üzerine gitmeye başlamasıyla ortaya çıkan soylu-soysuz tartışmaları sonucunda, Osmanlılar Kayı boyunu ortaya atarak diğer beyliklere üstünlük sağlamak istemiştir.[66]

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Oğuz Han
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Gün Han
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kayı
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Saçıkaralılar
 
 
Kurtlu
 
 
Kızılkeçili
 
 
Karakeçili
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Atçekenler (Tanrıdağı Türkmenleri)
 
Sarıkeçili
 
Haculu
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Osmanlı Hanedanı
 

Tarihçe

Osmanlı İmparatorluğu belirli tarihsel dönemlere ayrılarak incelenir. Dönemler, Osmanlı Devleti'nin yönetim yapısına ve dünya siyasetindeki yerine göre belirlenmiştir. Toprak büyüklüğünü temel alan ayrıştırmalardan daha detaylı bir bakış açısına izin vermektedir.

Beylik Dönemi

Anadolu'ya Oğuz-Türkmen göçleri ve Anadolu Selçuklu Sultanlığı

Oğuzların ve Türkmenlerin batıya doğru göç hareketleri başlıca iki aşamada gerçekleşti. Birincisi, Türkmenlerin Selçuklu Hanedanı önderliğinde 1020'lerden itibaren Azerbaycan'ı istilâ etmeleri ve Anadolu'ya akınları, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Sultanı Alp Arslan'ın 1071 yılındaki Malazgirt zaferiyle birlikte Anadolu'yu Türklere açmasıdır. Bu zaferle birlikte Türkmenler, Ege Denizi'ne kadar Anadolu'da birçok yeri istilâ ettiler.[67] Bu yerlerde yaşayan Rum halk ise kıyılara kaçıyor ya da Türkmenlerle uzlaşarak yaşamak zorunda kalıyordu.

Moğol istilaları sonucunda Moğol İmparatorluğu'nun 1259'daki sınırları

Asıl ikinci büyük göç hareketi ise, 1220'lerden sonra doğuda başlayan büyük Moğol istilası sebebiyle Türkmenlerin Orta Asya'dan ve yoğun olarak yaşadıkları Azerbaycan'dan Anadolu'ya doğru başladı. Moğol istilası sebebiyle Mâverâünnehir, Horasan ve Azerbaycan'dan Anadolu'ya gerçekleşen göçler ile beraber Anadolu'daki Türk nüfusu büyük bir artış gösterdi. 13. yüzyılda Anadolu'da tam anlamıyla bir Türk yurdu görünüşü hakimdi. İtalyan gezgin Marco Polo, 1279 yılında Doğu Anadolu'dan geçerken, Anadolu'yu Turkmenia ismiyle anmıştır.[67] Türkmenlerin bir kısmı kendilerine uygun buldukları yerlerde köyler kurarak yerleşik düzende yaşamaya başladılar. Türkmenler 1240 yılında Baba İlyas ve Baba İshak önderliğinde Selçuklu idaresine karşı büyük bir ayaklanma gerçekleştirdi. Üç yıl sonra ise Moğol kumandanı Baycu Noyan Anadolu'yu istilâ etti. Bu ayaklanma, Anadolu'nun şekillenmesinde önemli bir yer tuttu. Vefâ'îyye tarikatından Baba İlyas'ın soyundan gelen Âşık Paşa, Muhlis Paşa ve onların halifeleri Babaîler, batı taraftaki sınır bölgelere yerleşerek, Osmanlı'nın toplum ve kültür hayatında önemli bir rol oynadılar. Bunlardan bir tanesi, Osmanlı Hanedanı'nın kuruluşunda önemli rol oynayan ve Osman Gazi'nin hocası ve kayınpederi olan Şeyh Edebali'dir.[68]

Kösedağ Muharebesi'nde Selçuklu askerlerini kovalayan Moğol öncü birlikleri

Moğol kumandanı Baycu Noyan, 1243 yılında kalabalık ordusuyla Anadolu'yu istila etti. Baycu Noyan komutasındaki Moğol öncü birlikleri, 3 Temmuz 1243 tarihinde Sivas'ın doğusunda yer alan Kösedağ mevkiinde, II. Gıyaseddin Keyhüsrev yönetimindeki Anadolu Selçuklu ordusunu Kösedağ Muharebesi ile bozguna uğrattı.[69][70] Anadolu Selçuklu Devleti bu savaşın ardından Moğol İlhanlı Devleti'ne bağımlı bir hâle geldi.[71]

13. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde ise Anadolu'daki Moğol baskısı giderek arttı. Bu baskı sonucunda ise Türkmenler Batı Anadolu'da Bizans topraklarını istilâ etmeye başladılar.[68] Batı tarafında Bizans'a karşı en güçlü beylik Germiyanoğulları Beyliği'ydi. 1260 yılında Malatya'dan Kütahya'ya yerleştiler. Osman'ın babası Ertuğrul Bey'in de aşiretiyle beraber bu tarihlerde Eskişehir-Sakarya bölgesine yerleştiği tahmin edilmektedir.[68]

Türkmenler, Anadolu'da Moğollara karşı direnen en önemli güç konumundaydılar. Moğol istilâlarına karşı koymak amacıyla İslam'ın gaza anlayışını benimseyerek Memlûk Sultanlığı ile iş birliği içerisine girdiler ve Anadolu'daki Moğollara karşı Türk bağımsızlığının kazanılmasında siyasî liderliği ele aldılar.[68] Anadolu Selçuklu'nun sınır bölgeleri Akdeniz, Karadeniz ve Batı ucu olmak üzere üç hudut bölgesi olarak organize edildi. Her bölgeye, Selçuklu sultanının atamış olduğu bir emîr (bey) bulunuyordu. Dağlık bölgelerde ise yarı göçer Türkmenler mevcuttu. Bunlar, merkezi devlet siyasetinin etkisinden uzak bir yaşam sürüyorlardı. Uçlarda dinsel yaşam, dervişler ve Orta Asya Türk gelenekleri (Yesevîye ve Babaîyye) hâkimdi.[68]

Osmanlı Beyliği'nin ortaya çıkışı

İslam devletlerinde, özellikle Anadolu'da gazâ ideolojisi ve hareketlerinde artış başlaması[68] ve 1261 yılında Anadolu'daki Moğollara karşı başlayan geniş bir Türkmen hareketi, Osmanlı'nın da aralarında bulunduğu birçok Türkmen beyliğinin kurulmasına sebep oldu. Bu tarihten itibaren Anadolu, İran merkezli İlhanlı Devleti'nin egemenliğini kabul etmiş olan Selçuklu sultanlarının hüküm sürdüğü doğu kısmı ve Türkmenlerin hakimiyeti altında olan batı kısmı olarak iki siyasî bölgeye ayrılmıştı.[72] Selçuklu'nun batı sınır bölgesinde kurulan Eşrefoğulları Beyliği, Hamitoğulları Beyliği, Sâhib Ataoğulları Beyliği, Germiyanoğulları Beyliği ve Çobanoğulları Beyliği ile Bizans topraklarını fethederek kurulan Batı uç beylikleri (Menteşe Beyliği, Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Karesioğulları ve Osmanoğulları), Türkmen yönetimindeki yarı bağımsız Anadolu'yu temsil ediyorlardı.[72]

Kösedağ Muharebesi'nden sonra Anadolu'da kurulan Türk beylikleri

Moğol İlhanlı yönetiminin merkezi kontrolüne ve mali sistemine karşı olan yarı göçer Türkmen boyları, Moğollar tarafından gelişigüzel bir şekilde Selçuklu tahtına geçirilen sultanlara karşı çıktılar. 1284 yılında Moğolların II. Gıyaseddin Mesud'u (1284-1296) tahta geçirip, onun saltanat rakibini destekleyen Germiyanoğulları'na karşı saldırmaları sonucunda Türkmen boyları hedeflerini Bizans topraklarına yönelttiler.[73] Bunun sonucunda Batı Anadolu, Germiyanoğulları tarafından fethedildi. 1270 ile 1310 yılları arasında bölgede Menteşe, Aydın, Saruhan, Karesi gibi gazî Türkmen beylikleri kuruldu. Bölgede kurulan ilk beylik, 1269 yılında Teke Türkmenleri tarafından desteklenen Menteşeoğulları'dır. Bu beylikler, Osmanlı Beyliği gibi Selçuklu sınırlarının ötesinde Bizans topraklarının fethedilmesiyle ortaya çıkan yeni bir Türkmen beylikleri zincirini meydana getirmekteydi.[73]

Osmanlı Beyliği, Batı Anadolu'da kurulan bu beylikler arasında en kuvvetli ve en zengini konumuna geldi.[dn 4] Daha sonra, ilki 1345'lerde Karesi Beyliği olmak üzere diğer beylikleri işgal etmeye başladı.[73] Osmanlı Beyliği, Osman Gazi'nin yönetimi altında çevreye düzenlenen akınlarını çoğaltarak devam ettirdi ve iç bölgelerden gelen insanların da beyliğe katılmasıyla, Bizanslıların elinde olan kale ve kasabaları alabilecek kadar güçlendi.[74] Osmanlılar, Karacahisar'ı ele geçirmelerinin ardından ilk defa 1299 yılında Söğüt ile birlikte Yarhisar, Yenişehir ve İnegöl'ü topraklarına kattı.[74][75][76] 1299 yılında Karacahisar'ı ele geçiren Osman Gazi, rivayete göre kendi adına hutbe okutarak oraya bir kadı atadı ve kendi töre ile kanûnunu ilân ederek bağımsızlık iddiasında bulundu.[76] Öz Türk geleneğine göre devletin kuruluşu, her şeyden evvel, egemenliğini Tanrı'dan aldığına inanılan karizmatik bir liderin ortaya çıkışına bağlı olduğu inanışına göre,[76] Osmanlı'nın resmî kuruluşu yaygın olarak 1299 yılı olarak kabul görür.[dn 5]

Kuruluş (1299-1453)

İlk kumandanlardan Akçakoca Bey ile Konur Alp ve ortada beyliğin kurucusu Osman Gazi

1299 yılına gelindiğinde Anadolu'da hüküm süren Anadolu Selçuklu Devleti yıkılma süreci içindeydi. Bu yıllarda Osman Gazi, yakın arkadaşları ile birlikte Bilecik, Yarhisar ve İnegöl'ü fethetti. 1301'de Yenişehir fethedildi. Başta Âşıkpaşazâde olmak üzere Osmanlı kaynaklarına göre Osman Gazi, 1299 yılında resmen bağımsızlığını ilan etti. Bu tarih, birçok tarihçi tarafından beyliğin kuruluşu olarak nitelendirildi. Bunun yanı sıra tarihçilerin bazıları beyliğin kuruluşunu 1301 kabul eder. Halil İnalcık ise 1299 tarihinin daha sonraları Osmanlılar tarafından uydurulmuş bir tarih olmasının muhtemel olduğunu söyleyerek Bizans kaynaklarından, dönemin tarihçisi Paleologos Hanedanı'ndan Pahimeres'in yazdıklarını kanıt göstererek kuruluşun 1302 yılında yapılan Koyunhisar Muharebesi ile gerçekleştiğini öne sürdü.[77]

1302'de Bizans İmparatorluğu kuvvetleri, Osman Gazi'yi durdurmak için yola çıktı. Osman Gazi, Bizans İmparatorluğu ile yaptığı ilk savaş olarak kabul edilen Koyunhisar Muharebesi'nin kazananı oldu.[78]

1326'da Osman Gazi, Bursa'yı kuşattı. Fakat kendisinin rahatsızlanması üzerine kuşatmaya oğlu Orhan devam etti. Aynı yıl Bursa fethedildi ve başkent yapıldı.[79] Orhan Bey, döneminde kendi adına para bastırarak beyliği devlet hâline getirdi.[80] 1329'da III. Andronikos'un başında bulunduğu Bizans ordusu ile yaptığı Pelekanon Muharebesi'ni kazandı.[81] 1331'de İznik'i, 1337'de İzmit'i topraklarına kattı.[82][83] Ayrıca kendisinin döneminde devletin sınırları, komşu Türk beyliklerinin toprakları yönünde de genişlemeye başladı. 1345'te Karesioğulları Beyliği Osmanlı egemenliği altına girdi. Böylece Osmanlı, hem beyliğin donanmasından yararlandı, hem de Rumeli'ye geçiş için alınması gereken önemli bazı noktalara sahip olmuş oldu.[84] 1352'de, taht kavgaları ile mücadele eden Bizans yöneticilerinden Matheos Kantakuzinos'a isteği üzerine yardım kuvveti gönderen Orhan Bey, yardımın karşılığı olarak Gelibolu Yarımadası'nda bulunan Çimpe Kalesi'nin sahibi oldu.[85] Çimpe Kalesi'nin ele geçirilmesi ile Osmanlı Devleti, ilk Rumeli toprağını kazandı.[86]

I. Murad döneminde Osmanlı Devleti sınırlarını gösteren harita

Orhan Bey'den sonra yerine I. Murad geçti. Murad Hüdavendigâr olarak da bilinen I. Murad, Osmanlı topraklarını Balkanlar yönünde genişletmeyi sürdürdü. İlk olarak Edirne yakınlarında yapılan Sazlıdere Savaşı ile Türk ilerleyişini durdurmak isteyen bir Bizans-Bulgar ordusunu yenilgiye uğrattı ve zaferin ardından Edirne'yi ele geçirdi. Kısa bir süre sonra, Edirne'yi geri almak isteyen Macar, Sırp, Bulgar, Eflâk ve Bosna birleşik ordusu ile Edirne yakınlarında karşılaştı. Yapılan Sırpsındığı Savaşı'nda karşı tarafı yenilgiye uğrattı. Döneminde Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan'ı ele geçirmeyi başardı. Buna ilaveten, Hamitoğulları Beyliği'nden para karşılığı Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Seydişehir, Karaağaç, Eğirdir ve Isparta'yı; Germiyanoğulları Beyliği'nden ise çeyiz yoluyla Kütahya, Simav, Tavşanlı ve Emet'i aldı.[87] Balkan ve Avrupa devletlerinin Osmanlı'nın Avrupa yönündeki ilerlemesini durdurma çabaları I. Kosova Muharebesi ile devam etti. Osmanlı, savaşın kazananı oldu. Fakat I. Murad, savaşın bitmesinin ardından yaralı bir asker tarafından savaş meydanında hançerlendi ve öldürüldü.[88]

Ankara Muharebesi'ni gösteren bir minyatür

I. Murad'ın I. Kosova Savaşı sonrasında ölmesi üzerine Osmanlı tahtına daha sonraları Yıldırım Bayezid ismiyle de anılacak olan I. Bayezid geçti. I. Bayezid, Balkanlar'ın yanı sıra Anadolu'da da siyasi birlik sağlama çabasına girişti. Bu kapsamda Aydınoğulları, Germiyanoğulları, Hamitoğulları, Menteşeoğulları ve Saruhanoğulları beyliklerini topraklarına kattı.[89] 1392'de Candaroğulları topraklarını ele geçirdi.[90] Saltanatı süresince dört kez İstanbul'u abluka altına aldı. Bunlardan üçüncüsünü 1396 yılında yaptı, fakat Haçlı ordusunun Niğbolu'ya kadar gelmesi üzerine ablukayı kaldırdı.[91] Eylül 1396'da yapılan Niğbolu Savaşı'nı kazandı.[92] Savaşın ardından İstanbul'u dördüncü kez abluka altına aldı, fakat bu ablukayı da doğuda beliren Timur tehlikesi sebebiyle kaldırdı.[93] Çin'e sefer düzenlemek isteyen ve batısında güçlü bir devlet barındırmak istemeyen Timur, daha önceleri savaşarak yenilgiye uğrattığı Karakoyunlu ile Celayirîli hükümdarlarının Osmanlı'ya sığınmasını ve istediği şartların kabul edilmemesini ileri sürerek Osmanlı'ya uyarılarda bulundu. I. Bayezid ile aralarında geçen bazı hakaret dolu mektuplaşmaların ardından Timur, Osmanlı'ya savaş ilan etti. İki büyük ordu, Ankara'nın Çubuk Ovası'nda karşılaştı. 1402'de yapılan Ankara Savaşı'nda Yıldırım Bayezid, kendisine bağlı Türk beylerinin Timur'un tarafına geçmesinin de etkisi ile yenilgiye uğradı ve oğullarından Mustafa ve Musa ile birlikte Timur'a esir düştü.[89][94] Yıldırım, 1403'te Akşehir'de öldü.[94] Timur, Yıldırım'ın ölümü üzerine oğlu Musa'yı serbest bıraktı.[94]

I. Mehmed, Fetret Devri'ne son verdi.

Yıldırım Bayezid'in esir düşmesi ve esaret hayatındaki ölümünden sonra, oğulları İsa, Mehmed, Musa ve Süleyman arasında taht kavgaları başladı. Fetret Devri adıyla bilinen dönemin başında Timur, Yıldırım tarafından ele geçirilen Anadolu beylerine eski topraklarında yeniden bağımsız beylikler kurdurdu.[94] Tahtın sahibi olmak için şehzadeler arasında yapılan mücadelelerde ilk olarak Musa, İsa tarafından mücadelenin dışına atıldı ve ilk olarak Germiyanoğulları'na, ardından Karamanoğulları'na sığındı.[94] 1406 yılında İsa, Mehmed'in tarafını tutan askerler tarafından öldürüldü.[94] Böylece mücadele Süleyman ve Mehmed arasında devam etmeye başladı; Süleyman, devletin Rumeli yakasının; Mehmed ise Anadolu yakasının yöneticisi oldu.[94] İki kardeş arasında süren çatışmalar sırasında Musa, yeniden harekete geçti ve 1411'de Süleyman Çelebi'nin bulunduğu Edirne'ye baskın yaptı.[94] Aynı yıl Süleyman öldürüldü. 1411'den sonra çarpışmalar, Mehmed ve Musa arasında sürmeye başladı.[94] İki kardeş arasındaki mücadele, 1413 yılında Mehmed'in Musa'yı öldürtmesi ile sonlandı ve Fetret Devri noktalanmış oldu. Aynı yıl Mehmed, Osmanlı tahtına oturdu.

I. Mehmed, saltanatı sırasında Ankara Savaşı sonrası Anadolu'da yitirilen toprakların birçoğunu yeniden ele geçirdi.[94] Döneminde Venedikliler ile yapılan ilk deniz savaşı başarısızlıkla sonuçlandı.[95] Şeyh Bedrettin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal isyanlarını bastırdı. Saltanatın sonlarında, Timur tarafından esir edilen ve kardeşi Mustafa olduğunu iddia eden bir kişinin kendisini Osmanlı padişahı ilan etmesi üzerine, bu sorun ile uğraştı ve Mustafa'nın üzerine yürüdü. Mustafa, yenilmesinin üzerine Bizans'a sığındı.[96] I. Mehmed, 1421 yılına gelindiğinde öldü.[94] I. Mehmed, Fetret Devri'ni sonlandırdığı için bazı tarihçiler tarafından "Osmanlı'nın ikinci kurucusu" olarak kabul edilir.

Varna Muharebesi (1444)

I. Mehmed'in ölümü üzerine tahta II. Murad çıktı. I. Mehmed'in ölümü üzerine Bizans tarafından serbest bırakılan Mustafa, II. Murad'ın saltanatının başında Düzmece Mustafa İsyanı olarak bilinen isyanı çıkardı. Mustafa, 1422'de yakalandı ve idam edilerek isyan sonlandırıldı.[97] II. Murad, aynı yıl İstanbul'u kuşattı fakat başarılı olamadı.[98] İki taraf da teknolojik bakımdan tamamen birbirine eşitti ve Türkler "bombardıman taşlarını almak için" barikat kurmak zorunda kalmışlardı.[98] Yine aynı yıl, kardeşi Küçük Mustafa da tahta geçmek için isyan etti. İsyan, birkaç ay içinde bastırıldı.[99] Döneminde, Aydınoğulları, Germiyanoğulları, Menteşeoğulları ve Tekeoğulları tamamen Osmanlı egemenliği altına girdi.[100] 1444'te Macarlar ile Edirne-Segedin Antlaşması'nı imzaladı. Antlaşmaya göre, tarafların 10 yıl boyunca savaşmamaları kararlaştırıldı.[101] Barışın hemen ardından, yaşadığı buhranlar ve sıkıntılar yüzünden Manisa'ya çekildi ve yerini, kendi isteği ile 12 yaşındaki oğlu II. Mehmed'e bıraktı.[102] Osmanlı tahtına henüz 12 yaşındaki bir şehzadenin geçmesini fırsat olarak değerlendiren Haçlı birliği, Edirne-Segedin Antlaşması'nı yok sayarak Osmanlı'ya savaş açtı. Kasım 1444'te gerçekleştirilen Varna Muharebesi için II. Murad tekrar ordunun başına geçti ve bu muharebeyi kazandı.[102] Ancak, savaşın hemen ardından tekrar tahta geçmedi; ikinci kez tahta geçmesi 1446 yılında gerçekleşti. 1448'de Osmanlı'nın Balkan hâkimiyetine son vermek amacıyla kendisine saldıran Eflak ve Macaristan orduları ile II. Kosova Muharebesi'ni yaptı ve muharebenin kazananı oldu.[103] 1451 yılına gelindiğinde öldü.[104] Ölümünün üzerine tahta tekrar oğlu II. Mehmed geçti.

Yükselme (1453-1683)

Yayılma ve doruk noktası (1453-1566)

Fausto Zonaro'nun "Osmanlı Donanması'nın Haliç'e İndirilmesi" adlı tablosu (İstanbul'un Fethi)

Babasının ölümü üzerine tahta çıkan II. Mehmed, ilk iş olarak babasının Venedikliler, Cenevizler, Macarlar ve Sırplar ile yaptığı barış anlaşmalarını yeniledi.[105] Ardından İstanbul'u kuşattı. Yaklaşık iki aylık yoğun bir kuşatmanın ardından, 29 Mayıs 1453'te şehri fethetti. 1058 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu'nu yıktı ve İslam peygamberi Muhammed'in fetih ile ilgili hadisine nail oldu. İslam dünyasında büyük bir itibar kazanan Osmanlılar, Ortodoks Kilisesi'ni de himayesi altına aldı. Bu önemli fetih, tarihçilerin birçoğu tarafından Orta Çağ'ın sonu ve Yeni Çağ'ın başlangıcı sayılan olaylardan biri olarak kabul edilir. II. Mehmed, fetihten sonra Fatih unvanıyla anılmaya başlandı.

II. Mehmed, 1460'ta Mora Despotluğu'na, 1461'de ise Trabzon Rum İmparatorluğu'na son verdi. Balkanlar'da Osmanlı topraklarını genişletmeye devam etti. 1468'de, Karamanoğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdı. Karamanoğulları'nı koruyan ve Venedik'le iş birliği yapan Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ı 1473'teki Otlukbeli Savaşı'nda yendi. Böylece devletin sınırlarını Fırat Nehri'nin batısındaki Anadolu topraklarına kadar genişletmiş oldu. Girit hariç Ege Denizi'ndeki tüm adalarda Venedik hâkimiyetini sonlandırdı. Sadrazam Gedik Ahmed Paşa'nın Toroslar'ı ve Akdeniz kıyılarını ele geçirmesiyle Memlûk Devleti ile sınır komşusu oldu. Yine Gedik Ahmed Paşa'nın Kırım'a yaptığı seferler ile Kefe, Sudak ve Kırım Hanlığı Osmanlı himayesine girdi. Böylece Karadeniz'deki Ceneviz hâkimiyeti sonlandırıldı ve Karadeniz, bir Türk gölü hâline geldi.

II. Mehmed'in ölümünde Osmanlı İmparatorluğunun sınırlarını gösteren harita

Eğitim, kültür ve bilime de oldukça önem veren Fatih Sultan Mehmed, inşaatı 1462 ile 1470 yılları arasında süren Sahn-ı Seman Medresesi'ni kurmuş ve medreseye müderrislik yapmak için gökbilimci Ali Kuşçu'yu İstanbul'a davet etmiştir. Medreselerde Ali Kuşçu tarafından düzenlenen bir okutma planının olduğu, hatta bunun “Kânûnnâme” şeklinde yapıldığı bilinmektedir. II. Mehmed, 1474’te Fatih Camii mihrabının kenarlarına yerleştirttiği, iki dolaba koyulan 800 cilt ile başlamış bir kütüphane de kurmuştur.

II. Mehmed, döneminde çıkardığı kanunları Fatih Kanunnamesi adıyla kitaplaştırdı. 1480'de düzenlenen Otranto Seferi sonucunda Napoli Krallığı'nın elinde bulunan Otranto, Osmanlı topraklarına katıldı. Fakat 1481'de, II. Mehmed'in bir sefer sırasında ölümü sonucunda sefer yarım kaldı. Osmanlı birliklerinin geri çekilmesi üzerine Otranto, Napoli Krallığı tarafından yeniden ele geçirildi.

II. Mehmed'in ölümü üzerine tahta, Yeniçerilerin desteğini alan II. Bayezid geçti. Fakat kardeşi Cem Sultan, kendisinin padişahlığını tanımadı. Böylece iki kardeş arasında taht mücadelesi başladı.[106] Bayezid, Cem'i yenilgiye uğrattı. Bunun üzerine Cem, sırasıyla Memlûklar'a, Rodos Şövalyeleri'ne ve papaya sığındı.[106] II. Bayezid, 1483'te Hersek'i, 1484'te Kili ve Akkerman'ı Osmanlı topraklarına kattı. Döneminde Memlûklar ile yapılan savaş sonuçsuz kaldı.[107] Cem'in 1495'te ölümünden sonra Avrupa'da seferler yapmaya devam etti.[106] Venedikliler ile 1499-1503 yılları arasında yaptığı savaşlar sonucunda devlete Modon, Koron, Navarin ve İnebahtı limanlarını kazandırdı; ülkeyi vergiye bağladı. 1500'lerin başında güçlenmeye başlayan Safeviler, Anadolu'da Şii mezhebini yaymak için çalışmaya başladı. Bu çalışmalar sonucunda 1511'de Osmanlı'ya karşı Şahkulu İsyanı çıktı.[108] İsyan, aynı yıl Şahkulu'nun yakalanıp öldürülmesi ile bastırıldı.[109] Nisan 1512'de, yoğun baskılar sonucunda tahtı oğlu Selim'e bırakmak zorunda kaldı. Olaydan bir ay sonra ise öldü.

Daha sonradan Yavuz Sultan Selim adıyla da anılacak olan I. Selim, ilk olarak babasının döneminde başlayan Şii tehdidine karşı mücadeleye girişti. Safevi hükümdarı Şah İsmail ile 23 Ağustos 1514 yılında yaptığı Çaldıran Muharebesi'ni kazandı ve ülkenin başkenti Tebriz'e kadar ilerledi.[110] 1515'te, Sadrazam Hadım Sinan Paşa öncülüğünde gerçekleşen Turnadağ Muharebesi ile Dulkadiroğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdı ve Anadolu'daki Türk siyasi birliği tam anlamıyla sağlandı. Seferden sonra İstanbul'a dönen I. Selim, bundan sonra Memlûklar'a karşı harekete geçmek için planlar yapmaya koyuldu.

I. Selim'in ölümünde Osmanlı İmparatorluğu

Suriye önlerine gelen I. Selim komutasındaki Osmanlı ordusu, Ağustos 1516'da Halep civarında Memlûk ordusunu Mercidabık Muharebesi ile yenilgiye uğrattı; Memlûk Sultanı Kansu Gavri savaş meydanında öldü. Bu durum üzerine Memlûk tahtına hemen II. Tomanbay çıktı. Osmanlılar, Aralık 1516'daki Gazze Muharebesi ile Filistin'i aldılar, Ocak 1517'de ise Ridaniye Muharebesi ile Mısır'a dayandılar. I. Selim, hemen beş-altı gün sonra Memlûklar'a Kahire Muharebesi ile son darbeyi vurdu ve Kahire'nin düşmesiyle birlikte Osmanlılar şehre girdi; ayrıca son Memlûk Sultanı II. Tomanbay da savaş alanında öldü. Memlûk Devleti yıkıldı ve Suriye, Filistin, Mısır, Hicaz gibi mühim yerler Osmanlı'nın topraklarına katıldı.[111][112] Devlet, Hint Okyanusu'na açılma olanağına kavuştu.[113] Yavuz Sultan Selim, bu sefer esnasında hiçbir hükümdarın göze alamadığı bir işi yaptı ki, Sina Çölü'nü 13 günde geçti. Muhammed'in Kutsal Emanetler olarak kabul edilen eşyalarını İstanbul'a getirtti ve hilâfetin Osmanlı Hanedanı'na geçmesini sağladı. Böylece halife unvanını kullanan ilk Osmanlı padişahı olmuş oldu.[114] 1520'de, batıya sefer düzenlemek amacıyla yola çıktığı sırada Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde öldü. Döneminde Osmanlı topraklarını 2,5 kat genişletti, hazineyi ağzına kadar doldurdu ve oğlu Süleyman'a iç karışıksız büyük bir devlet miras bıraktı.

Mohaç Muharebesi'ni gösteren bir minyatür
I. Süleyman'ın ölümünde Osmanlı İmparatorluğunun sınırlarını gösteren harita

Babasının ölümü üzerine tahta çıkan I. Süleyman, Yavuz Sultan Selim'in tek erkek çocuğu olduğu için herhangi bir iç karışıklıkla karşılaşmadı. Saltanatının ilk yıllarında Belgrad'ı ve Rodos'u fethetti.[115][116] 1526'da, Macaristan ordusu ile yaptığı Mohaç Muharebesi sonucunda krallığı kendisine bağlı bir hale getirdi. Ardından 1529'da Avusturya'nın başkenti olan Viyana'yı kuşattı, ancak başarısız oldu.[117] 1533'te Cezayir hükümdarı Barbaros Hayreddin Paşa, İstanbul'a geldi ve devlete bağlılığını ilan ederek imparatorluğun hizmetine girdi.[118] Bir sonraki yıl ise kaptan-ı derya olarak görevlendirildi.[118] Aynı yıl Süleyman, Bağdat ve Tebriz'i imparatorluğun topraklarına kattı.[119] 1536'da Fransa ile ittifak kurdu;[120] bu ittifakın bir parçası olarak yapılan Nice ve Korsika kuşatmalarını yaptı (İtalya Savaşı).[121][122] 1538'de, Barbaros Hayreddin Paşa kumandasındaki Osmanlı donanması, Preveze açıklarında gerçekleşen Preveze Deniz Muharebesi'nden zaferle ayrıldı. 1540'ta Mora ve Dalmaçya kıyıları Osmanlı'ya katıldı. 1547'de, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu ile İstanbul Antlaşması imzalandı. 1560'ta Tunus'un Cerbe Adası ele geçirildi. 1565 yılında Malta'yı kuşatsa da, kuşatma başarısız oldu. I. Süleyman, 1566'da, 71 yaşında 13. seferine çıktı ve Zigetvar'a vardı. 7 Eylül 1566'da, Zigetvar'ın alınmasından bir gün önce öldü. Ölümünün ardından tahta II. Selim çıktı. I. Süleyman, Batı'da Muhteşem Süleyman, Doğu'da ise Kanuni Sultan Süleyman olarak tanındı. Saltanatının son yıllarında, üç kıtaya yayılan imparatorluğunun topraklarında yaşayan insan sayısı 15 milyona ulaştı.[123][124]

Krizler ve değişim (1566-1683)

Ferhat Paşa Antlaşması ile doğuda en geniş sınırlarına ulaşan Osmanlı İmparatorluğunun sınırlarını gösteren harita

Bu dönem, Osmanlıların büyük bir güç olmaya devam ettiği, fakat eski gücünde olmadığının sinyallerini vermeye başladığı dönemdir. Osmanlı, yavaş yavaş Avrupalılara karşı prestij kaybı yaşadı. 1606 yılında imzalanan Zitvatorok Antlaşması, bunun bir göstergesidir. Değişen ticaret yolları ve gelişen Avrupa teknolojisi, Osmanlıların Avrupalılar karşısında güç kaybetmesine neden olmuştur. Portekizlilerin Doğu Afrika ve Hindistan'da ticaret kolonileri kurmasından sonra, Osmanlılar bunun bitirilmesi gerektiğini düşündü. Doğu Afrika'ya yapılan seferlerdeki kısmî başarılara rağmen, Hindistan'a yapılan seferler başarılı olamadı.

Bu dönemde yapılan savaşlar, Avrupalılara Osmanlı'nın "yenilemez" olmadığını göstermiştir. Her ne kadar İnebahtı Deniz Muharebesi'nden sonra çabucak toparlanılmış olsa da, Avrupalılar Osmanlı'nın yenilebileceğini de anlamıştır. Ruslara yapılan seferler istenen etkiyi yapamadı. Hatta Molodi Savaşı'ndan sonra, Ruslar güçlenmelerini hızlandırarak sürdürmüşlerdir. Bu yüzden Duraklama Dönemi'nden itibaren Ruslar, Osmanlılar dağılana kadar, Osmanlıların en büyük düşmanı olacaktır. 1593 yılındaki Osmanlı-Avusturya Savaşı, Osmanlı'yı hem ekonomik hem de askerî açıdan zayıflattı. Asker eksikliği giderilse de, ekonomik zayıflık Celali ve Yeniçeri İsyanları'na neden oldu. Nüfusun büyüklüğü, ekonomik sorunları daha da büyüttü. IV. Murad döneminde daha çok Safevilerle uğraşıldı. Erivan ve Bağdat tekrar alındı (Osmanlı-Safevi Savaşı). Bu savaş sonunda imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Osmanlı'nın dağılıncaya kadarki doğu sınırı büyük ölçüde belirlenmiş oldu.

Bu dönemde, Osmanlı tarihinde ilk defa yeniçerilerin kaldırılması gündeme geldi. Ancak bunu düşünen II. Osman (Genç Osman), yeniçeriler tarafından öldürüldü. 1656 yılında Köprülü Mehmed Paşa’nın sadrazam olmasıyla Kadınlar saltanatı sona erdi. Bu değişim, Köprülüler Devri'ni başlattı. Bu devirde Osmanlı, kaybettiği gücünü az da olsa geri kazanmıştır. 1683 yılındaki II. Viyana Kuşatması'yla beraber Kutsal İttifak Savaşları başladı.

Ayanlar Çağı: Duraklama ve Reform (1683-1827)

II. Viyana Kuşatması'nı tasvir eden bir eser (1683)

Bu dönemde deneyimsiz kişilerin tahta geçmesi ile merkezi yönetimin bozulması sonucu devlet yönetiminde otoritenin sarsılması, halkın devlete olan güveninin azalmasına ve iç isyanların çıkmasına neden olmuştur. Özellikle Yeniçeriler, artık padişaha karşı gelmekteydi. Yeniçerilerdeki "Ocak, devlet içindir." anlayışı "Devlet, ocak içindir." anlayışına dönüşmüştür.

Avusturya ve İran seferleri sonucu oluşan ekonomik sıkıntılar, tımar sisteminin bozulması, nüfus artışının yarattığı sosyal hayattaki sıkıntılar ve çağın gerisinde kalınması ile eğitim alanındaki bozulmalar sonucu devlet duraklama dönemine girmiştir. Coğrafi Keşifler ile eski ticaret yollarının önem kaybetmesi, sık padişah değişmeleriyle çok verilen cülus bahşişi ve yeniçerilerin artmasıyla verilen ulufe miktarının da artması Osmanlı ekonomisini yıpratmıştır.

Osmanlı Devleti'nin duraklama döneminden gerileme dönemine girmesine neden olan Karlofça Antlaşması müzakereleri (1699)

26 Ocak 1699 tarihinde Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile imzalanan Karlofça Antlaşması, Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları'nı bitirdi. Karlofça Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti'nin gerileme dönemi başlamıştır. Papa tarafından Osmanlı Devleti'ne karşı Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu, Avusturya, Lehistan, Rusya, Maltalı Sen Jean Şövalyeleri ve Venediklilerden oluşan bir ittifak ile uzun süren savaşlar sonunda yorgun düşen Osmanlı Devleti, Banat ve Temeşvar hariç bütün Macaristan'ı ve Erdel Prensliği'ni Avusturya'ya, Ukrayna'nın kuzeyini ve Podolya'yı Lehistan'a, Mora'yı ve Dalmaçya kıyılarını da Venediklilere bırakmıştır.

Celali ayaklanmaları, Osmanlı toprak düzenini büyük ölçüde değiştirmiş, ağır vergiler yüzünden yerlerinden olan çiftçilerin toprakları mültezimlerin ya da yerel yöneticilerin eline geçmiştir. Vergiler yüzünden borca giren köylüler, işledikleri toprakları sonunda tefecilere kaptırdılar. Osmanlı toprak düzeninin bel kemiği olan tımar sistemi bozuldu. Büyük nüfus hareketleri ortaya çıktı ve kentlere büyük göçler oldu. Tarımsal üretim geriledi ve kıtlık, tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesine yol açtı. On binlerce insan yaşamını yitirdi ve pek çok yerleşim yeri yıkıma uğradı. Osmanlı'da ilmiyenin bozulması da devleti geriletti. Avrupa'daki gelişmelerin (Reform, Rönesans) takip edilmemesi Osmanlı için büyük bir dezavantaj olmuştur.

Osmanlı Devleti'nin eğitim sisteminin bozulmasının nedeni, Beşik Ulemalığı denen sistemin ortaya çıkmış olmasıdır. Bu sisteme göre müderrislerin yeni doğan çocukları, doğduğu andan itibaren medrese öğretmeni sayılıyordu.

Osmanlı'da, İstanbul'da görev yapan bir Tulumbacılar heyeti
Lale Devri'nde yapılan III. Ahmed Çeşmesi

1718 yılında Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu'nda "Lale Devri" adı verilen dönem başlamıştır. III. Ahmed'in tahtta olduğu bu dönem, "zevk ve sefâ devri" olarak da bilinir. Bu dönemde devlette birçok yenilikler yapılmıştır: Avrupa başkentlerine elçilikler gönderilmiş, "Tulumbacılar" adı verilen yangın söndürme ekipleri kurulmuş, çiçek hastalığı aşısı uygulanmış, çini atölyeler ve kağıt fabrikaları açılmış, minyatür sanatında ilerleme kaydedilmiştir. Bunun yanı sıra, Avrupa'dan Said Efendi ve İbrahim Müteferrika tarafından matbaa getirilmiş ve Osmanlı matbaa ile tanışmıştır. Bu dönemde Sultan III. Ahmed tarafından Topkapı Sarayı ve Yeni Camii'nde birer kütüphane ve Üsküdar'da da padişahın adını taşıyan "III. Ahmed Çeşmesi" yapılmıştır. Bu dönemde halkın büyük bir bölümü zor durumdayken, İstanbul'da bazı devlet yetkililerinin rahat yaşamaları ve eğlenceye düşkün olmaları bazı huzursuzluklara yol açmış ve 1730'da Patrona Halil Ayaklanması ile birlikte III. Ahmed tahttan indirilmiş, Lale Devri de sona ermiştir.

Bu dönemde yaşanan diğer önemli olaylar

Askeri Yenilgiler

Banat'ın ve Belgrad'ın (1717-1739) geçici olarak kaybedilmesinin yanı sıra , Tuna ve Sava üzerindeki Osmanlı sınırı 18. yüzyılda sabit kaldı. Ancak Rus genişlemesi büyük ve büyüyen bir tehdit oluşturuyordu. Buna göre, İsveç Kralı XII. Karl , Orta Ukrayna'da 1709 Poltava Muharebesi'nde (1700-1721 Büyük Kuzey Savaşı'nın bir parçası) Ruslar tarafından yenilgiye uğratılmasının ardından Osmanlı İmparatorluğu'nda bir müttefik olarak karşılandı. Charles XII, Osmanlı Padişahı III. Ahmed'i ikna etti. Boğdan'da 1710-1711 Prut Savaşı'nda Osmanlı zaferiyle sonuçlandı.[125]

1716-1718 Osmanlı-Avusturya Savaşı'ndan sonra , Pasarofça Antlaşması , Banat, Sırbistan ve "Küçük Walachia"nın (Oltenia) Avusturya'ya kaybını doğruladı. Antlaşma ayrıca Osmanlı İmparatorluğu'nun savunmada olduğunu ve Avrupa'da daha fazla saldırganlık gösterme olasılığının düşük olduğunu ortaya koydu. 1739'da Belgrad Antlaşması ile sona eren Avusturya-Rus-Türk Savaşı (1735-1739), Kuzey Bosna , Habsburg Sırbistan ( Belgrad dahil ), Oltenia ve güney bölgelerinin Osmanlı'yı geri almasıyla sonuçlandı. Ama imparatorluk Kırım Yarımadası'nın kuzeyinde bulunan Azak limanını Ruslara karşı kaybetti. Bu antlaşmadan sonra Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya ve Rusya'nın Prusya'nın yükselişi ile uğraşmak zorunda kalması nedeniyle bir nesil barışın tadını çıkarabildi.

İstanbul Teknik Üniversitesi gibi yüksek öğretim kurumlarının kurulması da dahil olmak üzere eğitim ve teknolojik reformlar gerçekleşti. 1734'te Batı tarzı topçu yöntemlerini öğretmek için bir topçu okulu kuruldu, ancak İslam din adamları teodise gerekçesiyle başarıyla itiraz etti. 1754'te topçu okulu yarı gizli olarak yeniden açıldı.[126] 1726'da İbrahim Müteferrika, Sadrazam Nevşehirli Damad İbrahim Paşa'yı Başmüftü olarak ikna etti ve din adamlarının matbaanın verimliliğine ilişkin görüşleri ve daha sonra Müteferrika'ya (bazı hattatların ve dini liderlerin muhalefetine rağmen) Sultan III. Ahmed Müteferrika'nın matbaası ilk kitabını 1729'da yayınladı ve 1743'te her biri 500 ila 1.000 kopya olan 23 cilt halinde 17 eser yayınladı.[127][128]

Kuzey Afrika'da İspanya , Cezayir'in özerk Deyliği'nden Oran'ı fethetti . Oran Beyi Cezayir'den bir ordu aldı, ancak Oran'ı geri alamadı ; kuşatma 1.500 İspanyol'un ve hatta daha fazla Cezayirli'nin ölümüne neden oldu. İspanyollar da birçok Müslüman askeri katletti. 1792'de İspanya Oran'ı terk ederek o bölgeyi Cezayir Deyliği'ne sattı.

1768'de Rus destekli Ukraynalı Haidamakas, Polonya konfederasyonlarını takip ederek, Ukrayna'nın Besarabya sınırında Osmanlı kontrolündeki bir kasaba olan Balta'ya girdi , vatandaşlarını katletti ve kasabayı yakıp kül etti. Bu eylem, Osmanlı İmparatorluğu'nu 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'na kışkırttı . 1774 tarihli Küçük Kaynarca Antlaşması savaşı sona erdirdi ve Osmanlı kontrolündeki Eflak ve Boğdan eyaletlerinin Hıristiyan vatandaşlarına ibadet özgürlüğü sağladı. 18. yüzyılın sonlarında, Rusya ile yapılan savaşlarda bir dizi yenilgiden sonra, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki bazı insanlar , I. Petro'nun reformlarının sona erdiği sonucuna varmaya başladılar. Ruslara bir avantaj sağlamıştı ve Osmanlılar daha fazla yenilgiden kaçınmak için Batı teknolojisine ayak uydurmak zorunda kalacaktı.

III. Selim (1789-1807) orduyu modernize etmek için ilk büyük girişimleri yaptı , ancak reformları dini liderler ve Yeniçeriler tarafından engellendi. Ayrıcalıklarını kıskanan ve değişime şiddetle karşı çıkan Yeniçeriler isyan etti . Selim'in çabaları tahtına ve hayatına mal oldu, ancak 1826'da Yeniçeri Ocağı'nı ortadan kaldıran halefi dinamik II. Mahmud tarafından görkemli ve kanlı bir şekilde çözüldü.

Sırp İsyanları (1804-1815) , Doğu Sorunu sırasında Balkanlar'da bir ulusal uyanış döneminin başlangıcına işaret ediyordu . 1811'de el-Suud ailesi tarafından yönetilen Arabistan'ın köktendinci Vahhabileri, Osmanlılara karşı ayaklandı. Vahhabi isyancıları yenemeyen Babıali , Mısır Eyaleti valisi (valisi) Kavalalı Mehmed Ali Paşa'yı Arabistan'ı geri almakla görevlendirdi ve 1818'de Diriyah Emirliği'nin yıkılmasıyla sona erdi. Sırbistan'ın egemenliği kendi hanedanlığı altında kalıtsal bir monarşi olarak kabul edildi.[129][130] 1821'de Yunanlar Sultan'a savaş ilan etti. Bir saptırma olarak Boğdan'da ortaya çıkan bir isyanı , Korint Körfezi'nin kuzey kısmıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğu'nun bağımsızlığını kazanan ilk parçaları olan Mora Yarımadası'ndaki ana devrim izledi. 1830'da Fransızlar Cezayir Deyliği'ni işgal etti . 21 gün süren kampanya , 5.000'den fazla Cezayir askeri  ve yaklaşık 2.600 Fransız askeri zayiatı ile sonuçlandı.[131] Fransız işgalinden önce Cezayir'in toplam nüfusu büyük olasılıkla 3.000.000 ile 5.000.000 arasındaydı.[132] 1873'te Cezayir'in nüfusu (yeni gelen birkaç yüz bin Fransız yerleşimci hariç) 2.172.000'e düştü.[133] 1831'de Mehmed Ali Paşa , Sultan'ın Yunan isyanını bastırmak için askeri yardım göndermesi karşılığında kendisine söz verdiği Büyük Suriye ve Girit valiliklerini vermeyi reddetmesi nedeniyle Sultan II. Mahmud'a isyan etti. (1821-1829) Ve sonunda Yunanistan'ın resmi bağımsızlığı ile sona erdi. 1827'de Navarin Deniz Muharebesi'nde donanmasını kaybeden Mehmed Ali Paşa için maliyetli bir girişimdi. Böylece 1831-1833 Osmanlı-Mısır Savaşı başladı. Oğlu İbrahim Paşa komutasındaki Paşa, Anadolu'ya ilerlerken Osmanlı Ordusunu yendi ve başkent İstanbul'un 320 km (200 mil) yakınında Kütahya şehrine ulaştı. Çaresizlik içinde Sultan II. Mahmud , imparatorluğun geleneksel ezeli rakibi Rusya'dan yardım istedi ve İmparator I. Nikolay'dan kendisine yardım etmesi için bir seferi kuvveti göndermesini istedi. Ruslar, Hünkâr İskelesi Antlaşması'nın imzalanmasına karşılık, İbrahim Paşa'yı İstanbul'a doğru ilerlemekten caydıran seferi kuvveti gönderdi.  5 Mayıs 1833'te imzalanan Kütahya Antlaşması hükümlerine göre , Mehmed Ali Paşa, vilayetlerin () valisi (valisi) yapılması karşılığında Sultan'a karşı yürüttüğü seferden vazgeçmeyi kabul etti. Girit , Halep , Trablus , Şam ve Sayda (son dördü modern Suriye ve Lübnan'dan oluşuyor.) ve Adana'da vergi toplama hakkı verilmiştir.  Rus müdahalesi olmasaydı, Sultan II. Mahmud devrilme riskiyle karşı karşıya kalabilirdi ve Mehmed Ali Paşa yeni padişah bile olabilirdi. Bu olaylar, Babıali'nin kendisini korumak için yabancı güçlerin yardımına ihtiyaç duyduğu tekrar eden bir kalıbın başlangıcını işaret ediyordu.

1839'da Babıali , fiilen özerk olana kaybettiklerini geri almaya çalıştı , ancak hukuken hala Mısır'ın Osmanlı Eyaleti , ancak güçleri başlangıçta yenildiler ve bu da 1840 Doğu Krizine yol açtı. Mehmed Ali Paşa'nın Fransa ile yakın ilişkileri vardı ve onun Mısır Sultanı olma ihtimali geniş bir kesim tarafından tüm Levant'ı Fransız nüfuz alanına sokmak olarak görülüyordu.  Babıali'nin Mehmed Ali Paşa'yı, Britanya İmparatorluğu'nu ve Avusturya İmparatorluğu'nu yenmekte aciz olduğunu kanıtladığı için askeri yardım sağladı ve 1839-1841 Osmanlı-Mısır Savaşı , Osmanlı zaferi ve Mısır Eyaleti ve Levant üzerindeki Osmanlı egemenliğinin restorasyonu ile sona erdi.

19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu " Avrupa'nın hasta adamı " olarak adlandırılıyordu. Üç hükümdar devleti - Sırbistan Prensliği, Wallachia ve Moldavia - 1860'lar ve 1870'lerde de jure bağımsızlığa doğru ilerledi.

Gerileme ve Modernleşme Hareketleri (1828-1908)

Osmanlı'daki gerileme dönemi, Osmanlı tarihinde Karlofça Antlaşması’ndan (1699) başlayarak Yaş Antlaşması'na kadar (1792) geçen süreye denir. Bu dönemin sonlarına doğru Osmanlı Devleti'ne Avrupalılar tarafından "Hasta Adam" denmeye başlanmıştır. Çünkü bu dönemde Osmanlı Devleti büyük oranda toprak kayıpları yaşamıştır.

Bu dönemde Osmanlı Devleti, Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları ile kaybedilen yerleri geri almak ve mevcut toprakları korumak amacıyla batıda Avusturya ve Venedik, kuzeyde Rusya ve doğuda İran ile savaşlar yapmıştır.

Bu yüzyılda Avrupa’dan geri kalındığı Pasarofça Antlaşması’ndan itibaren kabul edilmiş ve yapılan ıslahatlarda Avrupa örnek alınmıştır.

Bu yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti, kaybettiği toprakları geri alarak Avrupa'da tutunmayı ve eski gücünü korumayı amaçlamıştır. Ancak bir süre sonra bu amacına ulaşamayacağını anlayınca elindeki toprakları koruma politikası izlemeye başlamıştır.

I. Meşrutiyet'in ilanı ve Meclis-i Mebusan'ın açılışı (1876)

3 Kasım 1839'da, Sultan Abdülmecid döneminde, Hariciye Nazırı Koca Mustafa Reşid Paşa tarafından Gülhane Parkı'nda okunan Tanzimat Fermanı ile birlikte Osmanlı, Batılılaşma yolunda ilk adımını atmıştır. 18 Şubat 1856 tarihinde ise, Tanzimat’ın ilanından sonraki uygulamalarla ilgili olarak özellikle gayrimüslimlere yeni haklar tanıyan Islahat Fermanı ilan edildi.

23 Aralık 1876'da II. Abdülhamid tarafından ilan edilen I. Meşrutiyet ile demokrasi yolunda büyük bir adım atılmış, Osmanlı'da ilk defa padişahın yetkileri sınırlandırılmış ve bu da anayasal monarşi rejiminin ilk dönemi olarak kayıtlara geçmiştir. Ancak bu süreç çok uzun sürmedi. I. Meşrutiyet, II. Abdülhamid'in 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'ndaki yenilgiyi gerekçe göstererek Meclis-i Mebusan'ı kapatmasıyla 1878'de son bulmuştur. 1908 yılında II. Abdülhamid tarafından tekrar meşrutiyet yönetimine geçilmiş (II. Meşrutiyet), ancak bu da büyük sorunlara neden olmuştur.

13 Nisan 1909 tarihinde (Rumi 31 Mart 1325) meşrutiyet aleyhtarı olan bir grup tarafından bir darbe teşebbüsü (31 Mart Vakası) yapılmış, bu isyanda birçok sivil ve asker hayatını kaybetmiş ve Sultan II. Abdülhamid tahttan indirilip yerine V. Mehmed Reşad getirilmiştir.

Bu dönemde yaşanan diğer önemli olaylar

Dağılma (1908-1922)

İtalyan donanması Trablus'u kuşatıyor (Trablusgarp Savaşı - 1911)
6. Osmanlı Ordusu askerleri Irak'taki Kut'ül Amare Kuşatması sırasında (I. Dünya Savaşı - 1916)
Sevr Antlaşması'na göre Osmanlı Devleti'nin paylaşılması

Osmanlı Devleti, Avrupalı devletlerin kendi aralarındaki çıkar çatışmalarından yararlanıp denge politikası izleyerek varlığını uzun süre korumayı başarmıştır. Ancak dağılmayı önlemek için Osmanlı devlet yönetiminde ıslahata yönelik çalışmalar yapılmış ise de, Avrupa'da çıkan isyanlar ve uzun süren Rus savaşları ile iyice yıpranmıştı.

1911 yılında İtalyan ordularının sömürge amacıyla Kuzey Afrika ülkesi Libya'ya saldırmaları sonucu Osmanlı Devleti ile İtalya arasında Trablusgarp Savaşı yapıldı. Savaş sonunda imzalanan Uşi Antlaşması ile birlikte Osmanlı, son Kuzey Afrika toprağını da kaybetti. Ancak tam bu sırada da Avrupa'da Balkan Savaşları patlak verdi.

1789 Fransız Devrimi'nden sonra dünyada yayılan milliyetçilik akımının etkisinden Osmanlı Devleti de nasibini aldı. Balkan Savaşları sonucunda birçok Balkan ülkesi, Osmanlı'dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etti.

1914 yılında, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu arşidükü Franz Ferdinand'ın Saraybosna'da bir Sırp milliyetçisi tarafından suikasta uğrayıp öldürülmesinden sonra I. Dünya Savaşı başladı. Osmanlı Devleti, Almanya ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun yanında savaşa dahil oldu. Bu savaşta birçok cephede savaşan Osmanlı Devleti büyük kayıplar verdi ve savaş, 1918 yılında İtilaf Devletleri'nin zaferiyle sona erdi.

30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu, İtilaf Devletleri ile Bahriye Nazırı Rauf Bey aracılığıyla Limni Adası'nın Mondros Limanı'nda Mondros Mütarekesi'ni imzaladı. Çok geçmeden İtilaf Devletleri, Osmanlı'nın başkenti İstanbul'a işgal etmek için ulaştı. O gün İtilaf filosundan, çoğu İngiliz 3000 civarı asker karaya çıktı. İstanbul'da çeşitli resmî ve gayriresmî binalara yerleştirildiler. Beyoğlu ve Rumeli yakası İngilizlerin, İstanbul yakası Fransızların ve Anadolu yakası İtalyanların kontrolüne bırakılmıştı. İşgal komutanı Maitland Wilson, Beyoğlu'ndaki İngiliz Kız Lisesi'nde törenle karargâh kurdu. Ve koca şehir işgal edilmeye başlandı. Bazı milletvekilleri tutuklanıp sürgüne gönderildi ve Meclis-i Mebûsan kapatıldı.

Yaşanan tüm bu olaylar ve Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde olduğu bu kötü vaziyet, bağımsızlık kazanma tutkusuyla girişilecek olan Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlamasına neden oldu.

23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruldu. Ardından, işgalci kuvvetlere karşı yapılan Kurtuluş Savaşı (1919-1922) başarıya ulaştı. 1 Kasım 1922 tarihine gelindiğinde ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 308 numaralı kararname[dn 6] ile 623 yıllık Osmanlı saltanatı kaldırıldı, son padişah VI. Mehmed Vahdettin yurt dışına sürgün edildi ve Osmanlı İmparatorluğu tarihe karıştı.

İtilaf Devletleri'nin İstiklal Caddesi'ndeki geçit töreni (İstanbul'un İşgali)
Osmanlı İmparatorluğu'nun 1920'deki sınırları
Son Osmanlı padişahı VI. Mehmed Vahdettin'in İstanbul'dan ayrılması (1922)

Devlet yapısı

I. Osman'dan V. Mehmed'e kadarki Osmanlı İmparatorluğu padişahları montajı

Osmanlı İmparatorluğu, kurulduğundan beri monarşi ile yönetildi. Sultan, hiyerarşik Osmanlı sisteminde ve siyasi, askerî, hukuki, sosyal ve çeşitli başlıklarda en üstteydi. Teorik olarak sadece Allah'a ve yerine getirmesi gereken "Allah’ın yasaları"na (İslam’daki şeriat) karşı sorumluydu. Onun ilahi görevi, İran-İslam başlıklarına yansıtılan "Allah’ın yeryüzündeki gölgesi" (zill Allah fi’l-âlem) ve "yeryüzünün halifesi" (halife-i ru-yi zemin) olmaktı.[134] Tüm devlet dairesi onun hükmündeydi ve verdiği her karar, ferman adı verilen kararnamelerde yayımlanırdı. Başkomutandı ve tüm yurttaki resmî unvanıydı.[135] 1453'te, İstanbul’un Fethi’nden sonra kendilerini Roma İmparatorluğu’nun vârisi olarak görürlerdi. Bu nedenle ara sıra Kayser ve İmparator unvanını kullanırlardı.[134][136][137] 1517’de, Mısır’ın Fethi’nden sonra Yavuz Sultan Selim, "halife" unvanını da benimsedi. Böylece evrensel Müslüman hükümdarı olduğunu söyledi. Yakın zamanlarda Osmanlı hükümdarları tahta çıkmada Avrupa hükümdarlarının taç giyme törenlerine eşdeğer olarak Osman’ın Kılıcı ile kuşatılırdı.[138] Kuşatılmayan sultanın çocukları verasete uygun değildi.[139]

Teoride ve ilkelerde teokratik ve salt olmasına rağmen, uygulamada padişahın yetkileri sınırlıydı. Siyasi kararlarda hanedanın önemli üyelerinin görüş ve tutumlarını dikkate alırdı, bürokratik ve askerî kuruluşlarda aynı zamanda dini liderlerdi.[135] 17. yüzyıldan bu yana, imparatorluk uzun süren durgunluk dönemine girdi, bu dönemde sultanlar çok güçsüzleştiler. Birçoğu, güçlü Yeniçeri Ocağı tarafından tahttan indirildi. Tahta geçmesi yasaklı[140] olmasına rağmen Harem -özellikle hükümdarın annesi (Valide sultan olarak da bilinir)-, sahne arkası önemli politik rollerde kadınlar saltanatı dönemi boyunca etkili oldu.[141]

Sultanların azalan güçleri, ilk sultanların ve sonrakilerin saltanat uzunluklarının farklılığından dolayı kanıtlandı. I. Süleyman, imparatorluğu 16. yüzyılda doruk noktasına çıkaran ve 46 yıllık saltanatı olan, Osmanlı tarihinin en uzun süre tahtta kalan padişahıydı. Onu 39 yıllık saltanatıyla IV. Mehmed ve 38 yıllık saltanatıyla Orhan Gazi takip etmektedir. V. Murad, 19. yüzyıl gerileme dönemine hükmeden, kayıtlardaki en kısa saltanatlı padişah idi; saltanatı sadece 93 gün sürdü.

Parlamenter monarşi, V. Murad'ın vârisi II. Abdülhamid zamanında I. Meşrutiyet ile resmîleşti.[142]

Divan-ı Humayun

Osmanlı Devleti'nde iftihar nişanı

Osmanlı Devleti kurulduğunda bir divan vardı ve belli başlı üyeleri bulunmaktaydı. Bunlar: Padişah, Vezir-i Azam, Kazasker, Defterdar, Şeyhülislam, Kaptan-ı Derya ve Nişancı idi.

Fatih Sultan Mehmed'den sonra Vezir-i Azamların görüşlerini daha rahat söylemesi için padişahlar toplantıları arka tarafta bir bölümden izlemiş ve divana Vezir-i Azam başkanlık yapmıştır. Bu meclis, Osmanlı Devleti'nin yönetiminde padişaha yardımcı olurdu.

  • Vezir-i Azam (Sadrazam): Padişahtan sonraki en yetkili devlet adamıdır. Padişahın mührünü taşırdı.
  • Vezir: Sadrazamdan sonraki en yetkili kişidir. Sadrazamın verdiği görevleri yapardı.
  • Kazasker: Anadolu ve Rumeli'de olmak üzere iki ayrı kazasker bulunurdu. Adalet işlerine bakardı. Ayrıca kadı ve müderrislerin atamasını ya da görevden alma işini yapardı. Bugünkü yargı görevini yaparlardı.
  • Defterdar: Anadolu ve Rumeli'de iki ayrı defterdar vardı. Rumeli'deki başdefterdardı. Maliye işlerini yapardı. Bugünkü Maliye Bakanlığı görevini yürütürdü.
  • Nişancı: Tapu, kadastro, fethedilen yerleri gelirlerine göre deftere kaydetmek gibi işleri yürütürdü.
  • Şeyhülislam: Devlette verilen kararların İslam'a uygun olup olmadığına karar verir, bu karara göre fetva verirdi. Sadrazamla eşit rütbedeydi. Şeyhülislam, divan aslî üyesi değildi, gerekli görülen konularda çağrılır ve fikri alınırdı.
  • Kaptan-ı Derya: Donanma ve denizcilikle ilgili işlerden sorumludur. İstanbul'dayken Divan toplantılarına katılırdı. Kaptan-ı Derya da aslî üye değildi, gerekli görülen konularda çağrılır ve fikri sorulurdu.

Divan-ı Hümayun, II. Mahmud döneminde kaldırılarak yerine nazırlıklar (bakanlıklar) kuruldu.

İdari bölümler

1899 yılında imparatorluğun idari bölünüşü

Osmanlı İmparatorluğu, ilk idari birimler olarak sancaklara bölünmüştü. Çoğu sancak, sancakbey adı verilen kişiler tarafından yönetilmekteydi. Bir kısmı ise şehzadeler ve onların lalaları tarafından yönetilmekteydi. Sancaklar da kazalardan ve nahiyelerden oluşmaktaydı. Ülkenin genişlemesiyle birlikte, sancakların birleşimiyle oluşacak olan beylerbeyliği kuruldu. İlk kurulan beylerbeyliği, Rumeli Beylerbeyliği'dir. 16. yüzyıldan itibaren, beylerbeyliği kelimesi yerine eyalet kelimesi kullanılmaya başlandı. Eyaletler, sâlyâneli (yıllıklı) ve sâlyânesiz (yıllıksız) olmak üzere ikiye ayrılmaktaydı. Sâlyânesiz eyaletler Has, Zeamet ve Tımar olmak üzere üç dirlik arazisine bölünmüştü. Tımar dirliğinde, ordunun uzun süre ordusunun ana gücü olan Tımarlı Sipahiler yetiştirilmişti. Sâlyâneli eyaletler, genellikle devletin doğrudan kontrol edemediği, merkeze uzak eyaletlerdi. Bu eyaletler dirliğe ayrılmazdı; vergilerini doğrudan para olarak merkeze gönderirlerdi. Burada daimi Yeniçeri garnizonları olurdu.

19. yüzyılda eyalet yapısı değişmeye başladı. 1864 yılında eyalet sistemi tamamıyla yıkılarak yerine vilayet sistemi getirildi. Bu sistem, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki idari bölünüşün temelini attı.

Hukuk

Devlet, varlığı süresince birçok hukuk düzenini sentezlemiş ve Osmanlı hukukunu oluşturmuştur. Kanun, genellikle laik bir düzene sahipti. Ancak şer'i ve dini hukukla da uyumluydu.[143] Hukuk kuralları, yerel özelliklere göre de esneklik gösteriyordu. Toprakların yönetimi ve sivil düzen konusunda yerel idareye haklar tanınıyordu. Böylelikle imparatorluk içindeki birçok unsurun adalet anlayışına cevap veriliyordu.[144]

Osmanlı İmparatorluğu'nda "şerî" ve "örfi" olmak üzere iki tür hukuk vardı. Örfi hukuk, kanunlar çerçevesinde oluşan hukuk sistemidir. Şerî hukuk ise İslam dininin esasları üzerine kuruluydu.

Ordu

Osmanlı zırhı (1480-1500)

Osmanlı İmparatorluğu'nun ordu teşkilatı Anadolu Selçuklu, İlhanlılar ve Memluk devletlerinin askerî teşkilat yapılarından belirli ölçülerde yararlanılarak kurulmuştur. Osmanlı ordusunda başkomutanlık görevini hakanlar yapmışlardır.

Yaya ve atlılardan oluşturulan ordunun atsız kısmı "yaya”, süvarileri ise "müsellem” şeklinde adlandırılmıştı; bu yönetim ilk olarak Orhan Gazi döneminde yapılmıştı. Bunlar, Kapıkulu Ocakları'nın kuruluşuna kadar savaşlarda fiili olarak hizmet gördüler. Osmanlı Devleti'nin temelleri atılırken, süvari olan beylik kuvvetlerinin yerine Vezir Alâeddin Paşa ile Kadı Cendereli Kara Halil'in tavsiyeleriyle Türk gençlerinden oluşan ayrı ayrı biner kişilik yaya ve müsellem isimleriyle muvazzaf ade ve süvari kuvveti kuruldu.

Kara kuvvetleri

Yaya ve müsellemlerin temelini attığı ordu teşkilatı zamanla kuvvet ve sınıflara ayrılmıştır. Osmanlı ordusu başlıca üç ana kuvvetten oluşmaktadır. Bunlar; Kapıkulu Ocağı, Eyalet askerleri ve Akıncılardır.

Kapıkulu Ocağı, Osmanlı Devleti'nin daimi ordusunu oluşturan ve doğrudan padişaha bağlı olan yaya, atlı ve teknik sınıftan asker ocaklarına verilen addır. Kapıkulu ocaklarının kurulmasından önceki dönemde Osmanlı Devleti'nin askerî gücünü yayalar ve müsellemler oluşturuyordu.

Eyalet askerleri, devletin Tımar'a ayrılmış bölgelerinde yetişmiş askerlerdi. Kapıkulu askerleri gibi barış zamanında da askerlik yapmazlardı. Sadece savaş sırasında askerlik yaparlardı.

Donanma

Osmanlı İmparatorluğu'nun deniz kuvvetleri olan Donanma-yı Hümâyûn, 14. yüzyılda kuruldu.[118][145] Osmanlı Devleti, 1323 yılında Karamürsel'i fethederek denize ulaştı. Karamürsel Bey komutasında ilk donanma oluşturuldu ve Kocaeli'de yapılan savaşlarda denizden destek sağlandı.[146][147] 1327 yılında Karamürsel'de ilk Osmanlı tersanesi kuruldu ve böylece deniz gücünün kurumsallaşma çalışmaları başladı.[118] Osmanlı donanmasında hiyerarşik sisteme geçildi, ilk derya beyi (donanma komutanı) Karamürsel Bey oldu.[147] 1337 yılında Kocaeli ele geçirildi; böylece 1353 yılında gerçekleşecek olan Rumeli'ye geçişin önü açıldı.[118] Bundan sonra donanmanın merkezi sırasıyla İzmit, Gelibolu ve son olarak da İstanbul oldu.[118][148]

İstanbul'un Fethi'de II. Mehmed, donanmadan da yararlandı.[148] Karadeniz'de ve Akdeniz'de etkisi artan Osmanlı donanması, Büyük Mısır Seferi'nde (1516-1517) Osmanlı kuvvetlerine lojistik destek sağladı.[118][148]

1538 yılında Barbaros Hayreddin Paşa kumandasındaki Preveze Deniz Muharebesi kazanıldı ve Akdeniz'de Osmanlı hakimiyeti başladı. Bundan sonra, 1560'ta Cerbe Deniz Muharebesi de kazanıldı. 1565'te Malta kuşatıldı, ancak bir şey elde edilemedi. Osmanlı donanmasını büyütmek için birçok tersane kuruldu; ihtiyaç duyulan malzemeler Kocaeli'den, Biga'dan, Samsun'dan, Kastamonu'dan ve Aydın'dan getiriliyordu.[145][149]

Kaptan-ı deryalara gelenek olarak Cezayir Beylerbeyliği verilirdi.[145] Gelibolu, Akdeniz adaları ve İzmir'in bazı yerleri Osmanlı kaptanlarına dirlik olarak verilirdi.[150]

16. yüzyılda, Hint Okyanusu'nda Portekiz Krallığı'na karşı Hadım Süleyman Paşa ve Piri Reis komutasında seferler düzenlendiyse de, Portekiz donanması üstün geldi ve Piri Reis 1554'te idam edildi.[151] 1571 yılında İnebahtı Deniz Savaşı'ndan gelen yenilgiyle ağır kayıplar veren Osmanlı donanması, sonraları kayıplarını telafi etmeyi başardı.[152]

Osmanlı İmparatorluğu, duraklama döneminden itibaren deniz ticaretinde Avrupalı devletlerden geri kaldı. 18.yüzyılda Mezomorto Hüseyin Paşa'nın girişimleri ile donanmada reform yapıldı.[118][145][148][dn 7] Fakat denizlerde ciddi bir üstünlük sağlanamadı. 1773 yılında Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın Kaptan-ı derya olmasıyla Bahriye Mektebi açıldı, burada modern eğitim verilmeye başlandı ve 1776 yılında Tersane-i Amire'nin yakınlarında ikinci Bahriye Mektebi olarak Hendesehane-i Bahri açıldı.[153]

Mahmudiye kalyonu (1829, İstanbul)

19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu, Fransa'nın Mısır Seferi'nde İngiliz donanmasından yardım aldı. Bundan sonra, III. Selim'in reformlarını devam ettiren II. Mahmud devrinde donanma, 1827 yılında Navarin'de imha edildi.[154] II. Mahmud döneminde Amerikalı mühendislerin yardımlarıyla reformlar devam etti; Osmanlı tersanelerine modern deniz sanayi girdi ve dönemin en büyük savaş gemisi unvanını elinde tutan Mahmudiye de o dönemde denize indirildi. II. Mahmud'un ölümünden sonra bu mühendisler İstanbul'u terk etmek zorunda bırakıldı.[154] Tahta çıkan Abdülmecid döneminde, 1840 yılında Bahriye meclisi kuruldu ve modern donanma çalışmaları devam etti. İlk denizcilik şirketi Şirket-i Hayriye de bu dönemde kuruldu. Abdülaziz döneminde ise, 1867 yılında Bahriye Nazırlığı kuruldu. Abdülaziz döneminde, devam eden reformlar ile yabancı ülkelerden çok sayıda modern savaş gemisi satın alındı.

1878'den itibaren II. Abdülhamid'in güvensizliği sonucu donanma, Haliç'te terk edildi ve denize açılmadı.[148][154] 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda Osmanlı donanması kendini gösteremedi. 1909 yılında Donanma Cemiyeti'nin çabaları ile modern donanma çalışmaları halkın bağışlarıyla devam etti.[118][148] Bu cemiyetin çabaları ile çok sayıda modern savaş gemisi satın alındı, Alman subaylardan oluşan bir heyet ile reform çalışmaları canlandı. Trablusgarp Savaşı'nda (1911) ve Balkan Savaşları'nda (1912-1913) Osmanlı donanması etkinlik gösterdi, fakat I. Dünya Savaşı'nda Ege Denizi'nde sınırlı faaliyet göstermek zorunda kaldı, Çanakkale Deniz Savaşları'nda (1915) başarılı oldu.[118][155] Donanma, I. Dünya Savaşı'nın ardından Marmara Denizi'nde İtilaf kuvvetlerinin kontrolü altına girdi.[118]

Hava kuvvetleri

I. Dünya Savaşı'nda bir Osmanlı uçağının montajı

Harbiye Nazırı Mahmud Şevket Paşa tarafından 1909'da ilk adımı atılan Osmanlı askerî havacılığı, resmî olarak 1 Haziran 1911 tarihinde Fen Kıtaları Müstahkem Genel Müfettişliği 2. Şubesi bünyesinde Havacılık Komisyonu adıyla faaliyete geçirilmiştir. Havacılık Komisyonu'nun temellerini, Fransa’dan satın alınan biri 25, biri de 50 beygirlik iki uçak oluşturmuştur.

1912 yılında başlayan Balkan Savaşları'nda Deperdussin, Bleriot, Harlan ve Mars tipi uçaklarla Osmanlı tayyare bölükleri kendini mümkün olduğunca göstermiştir. Balkan Savaşları'nın acı hatıraları silmek ve Türk havacılığını dünyaya tanıtmak için Harbiye Nazırı Enver Paşa, iki tayyarelik bir filoyu 8 Şubat 1914'te Kahire'ye gönderdi.

I. Dünya Savaşı döneminde, müttefik olunan Almanya'dan gizlice getirilen uçaklar ve düşmandan ele geçirilen uçaklar kullanıldı. Savaşın pek çok döneminde hava harekâtı, yetersizliklerden ötürü kısıtlandı, ancak yine de kayda değer uçuşlar yapıldı.

Toplum yapısı

19. yüzyıl sonlarında Osmanlı toplumu

Osmanlı toplumu, askeri (yönetenler) ve reaya (yönetilenler) olmak üzere iki farklı tabakadan oluşmaktaydı. Askeriler dışındaki halk, "reaya", devlete vergi ödemekteydi. Şehirler, kasabalar ve köylerde yaşarlardı. Askeriler ise kendi içerisinde seyfiye (ehl-i örf), ilmiye (ehl-i şer) ve kalemiye (ehl-i kalem) olmak üzere üçe ayrılırdı. Seyfiye sınıfı askerlik ve yönetim işlerinden, ilmiye sınıfı din, adalet ve eğitim işlerinden, kalemiye sınıfı da bürokrasi, diplomasi ve mali işlerden sorumluydular.

Osmanlı siyasal uygulamasında askeri ve reaya kesin kurallarla ayrılmıştı.[156] Toplumsal köken, yetişme koşulları ve resmî görev bakımından askeri sınıf; kılıç ve kalem ehli olarak ikiye ayrılmaktaydı.[157] Halk ise Müslüman ve Müslüman olmayan milletlerden oluşuyordu.[158] Gayrimüslimler ayrıca "cizye" vergisi ödemek dışında toplumdan bir ayrıma tabi değildi. Müslüman toplumun yaşantısı şeriat ile şekillenirken, farklı milletlerin din ve örflerine göre mahalli yaşam tarzlarını koruma imkânı vardı.[159]

Ekonomi

Orhan Bey döneminde basılmış gümüş para

Bundan bir müddet öncesine kadar ilk Osmanlı sikkesinin Orhan Bey döneminde basıldığı düşünülüyordu. Fakat yakın zamanda Osman Bey'e ait sikkenin bulunmasıyla birlikte bu eski bilgi geçerliliğini kaybetti. Buna göre ilk Osmanlı parasının Osman Gazi döneminde tedavüle çıktığı anlaşılmaktadır. Gümüşten mamul Osmanlı parasına "akça" deniyordu.

Her padişah, hükümdarlık alameti olarak kendi adına para bastırırdı. Osmanlı hükümdarları, Fatih Sultan Mehmed devrine kadar gümüş ve bakır para bastırdılar. Fatih Sultan Mehmed, döneminde ilk altın parayı bastırdı.

20 kuruş banknot (1852)

Osmanlı hazinesini en çok dolduran padişah ise Yavuz Sultan Selim'dir. Sultan Selim, 8 senelik iktidarı döneminde gerçekleştirdiği Mısır Seferi ile Mısır civarında hüküm süren Memlûk Devleti'ne son verdi ve Orta Doğu ile Afrika'daki mühim yerleri ve Kutsal Topraklar'ı Osmanlı Devleti'ne kattı. Mısır'ı ele geçirdikten sonra tüm Memlûk hazinesini başkent İstanbul'a getirtti ve Osmanlı hazinesine mührünü bastı. Daha sonradan, anlatılanlara göre şöyle bir emir verdi:

Benim altınla doldurduğum hazineyi, benden sonra gelenlerden her kim daha çok mangırla doldurursa, hazine onun mührüyle mühürlensin, yoksa benim mührümle mühürlenmeye devam edilsin!

Osmanlı hazinesi bir daha hiç o kadar dolmadı ve devlet, yıkılana kadar hazineyi Yavuz Sultan Selim'in mührüyle mühürlemeye devam etti.

Osmanlı İmparatorluğu'nda ekonomiden ve türlü mali işlerden defterdar sorumluydu.

Son padişaha kadar bütün Osmanlı paralarının üzerinde "Kostantiniye" ibaresi kullanılmıştır. Daha sonradan, Türk Kurtuluş Savaşı'nda Yunanların bunu ilk Doğu Roma İmparatoru I. Konstantin yerine Yunan Kralı I. Konstantin'i kastederek kullanmaları üzerine kullanılmasından vazgeçilmiştir.

Osmanlı'da merkezi otoritenin her yerde etkin olmasını sağlayan, devlet hazinesinden para harcanmadan asker yetiştirilen ve toprağın işlenmesini de sağlarken en uç beylere kadar güvenliği taşıyabilen bir sistem vardı. Buna Tımar sistemi deniyordu. Bu sisteme göre, reayaya (yönetilenler) verilen toprakların 3 yıl bekletmeksizin işlenmesi ve kazancından bir kısmıyla da tımarlı sipahileri yetiştirilmesi gerekiyordu. Böylece devlet hazinesi de azalmıyor, üstüne üstlük her an savaşa hazır asker yetişmiş oluyordu.

Diplomasi ve uluslararası ilişkiler

Demografi

Nüfus

Yıl Nüfus
1520 11.692.480[160]
1566 15.000.000[161]
1683 30.000.000[162]
1831 27.230.660[160]
1856 35.350.000[160]
1881 17.388.604[160]
1906 20.884.000[160]
1914 18.520.000
1919 14.629.000

Osmanlı İmparatorluğu'nun 6 asırlık varlığının çoğunda toplam vatandaş sayısı kesin verilere dayanmamıştır. 1881'deki sayıma kadar nüfus bilgileri, vergi mükelleflerinin genel nüfusa oranlanmasıyla belirlenmekteydi. Vergiden hariç bir yöntem de, hanelerin sayılmasıydı. Her evde 5 hane halkının bulunmasına dayalı bir varsayım yapılabilmekteydi. Varsayımlara dayalı nüfus tahminlerine göre, 1520'de Osmanlı İmparatorluğu'nda 11.692.480 kişi yaşamaktaydı. 1683'te 30.000.000, 1856'da 35.350.000 nüfus olduğu düşünülmektedir.[163]

Osmanlı Devleti'nde ilk nüfus sayımı, II. Mahmud döneminde yapılmıştır. II. Mahmud, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nı kaldırmıştı ve onun yerine Müslüman çocuklardan oluşan Asakir-i Mansure-i Muhammediye adlı bir ordu kurmuştu. Bu orduya kaç asker alınacağını öğrenmek için nüfus sayımı emrini verdi. Bu nüfus sayımı 1831'de oldu ve sayımın nedenlerinden biri de halktan alınacak vergileri hesaplamaktı. Sayımda sadece erkekler kayda alınmıştır. Hicaz, bu sayımların dışında tutulmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk resmî sayım ise, 1881-1893 arasında 10 yıl süren bir çalışmayla yapılmıştır. İlk defa bu sayım vergi, askerlik ya da herhangi bir amaçla değil, demografik bilgi elde etmek için yapılmıştır. Nüfus; Müslümanlar, Yunanlar (Makedonlar, Anadolu Rumları, Pontus Rumları, Kafkas Rumları...), Ermeniler, Bulgarlar, Katolikler, Yahudiler, Protestanlar, Latinler, Asurlular, Çingeneler gibi etnik, dini ve cinsel kategorilerde belirlenmiştir. Bu sayımda 17.388.604 olan nüfus, 1919 sayımında 14.629.000 kişi olarak belirlenmiştir.[164][165]

1914 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nda Müslüman, Yunan ve Ermeni nüfusu

Nüfusun 18. yüzyılda, 16. yüzyıldakinden daha düşük olmasının nedeni ise belirsizdir. Fakat, 1800'lerle birlikte nüfus yükselmeye başlamış, Avrupa illerinde (öncelikle Balkanlar'da) 10 milyon civarı, Asya illerinde 11 milyon ve Afrika illerinde de 3 milyon civarı nüfusla 25-32 milyona ulaşmıştır.

1900'lerde de nüfus, 18.5 milyon ile 1800'lerdekine yakındır. Bu süre zarfında imparatorluğun sınırları 3 milyon kilometrekareden 1 milyon kilometrekareye gerilemiştir. Bu da nüfusun iki katına çıktığı ve dolayısıyla nüfus yoğunluğunun arttığı anlamına gelmektedir.

Salgın hastalıklar ve kıtlıklar da önemli bozulmalara ve demografik değişimlere neden olmuştu. 1785'te Mısır nüfusunun yaklaşık 1/16'i vebadan öldü ve 18. yüzyılda Halep nüfusu %20 oranında bir düşüş yaşadı. 1687-1731 yılları arasında sadece Mısır'ı 6 kıtlık vurdu. Ve son kıtlık, kırk yıl sonra Anadolu'yu vurdu. 19. yüzyılda gıda maddelerinin hijyen, sağlık ve ulaşımlarında yapılan iyileştirmeler ile durum kontrol altına alındı.

Buharlı gemiler ve demiryollarının gelişimi ile yükselen liman kentlerinde bu yükseliş, nüfusun kümeleşmesine yol açtı. Kentleşme, kasaba ve şehirlerdeki büyüme ile birlikte 1700-1922 arasında nüfus hızla arttı. Sağlık ve koruma tedbirlerindeki gelişmeler, bu şehirleri yaşama ve çalışma yönünden daha cazip kıldı.

Dil

Devletin resmî dili Türkçedir. Uluslararası yazışmalar Türkçedir. Yerel yönetimlerde ise Türkçe ve bölgenin yerel dili, resmî işlerde yürürlükte olan dildir. Bu yerel diller Arapça, Arnavutça, Berberice, Boşnakça, Bulgarca, Ermenice, Farsça, Hırvatça, Kürtçe, Macarca, Rumca, Rusça, Sırpça ve birçok yerel dildir. Merkezi ilgilendiren konularda Türkçe, yereli ilgilendiren konularda yerel diller kullanılmıştır.

Bilim dili olarak Türkçe ve Arapça, edebiyat dili olarak ise Türkçe ve Farsça kullanılmıştır.

Tanzimat Dönemi'nden sonra ülkedeki Fransızca konuşan kişi sayısı da artmıştı.

Din

Sünnilik , Osmanlı İmparatorluğu'nun hakim Dini (gelenekler, yasal gelenekler ve din) iken, resmi Mezhep (İslam hukuk okulu ) Hanefilik di.[166] 16. yüzyılın başlarından 20. yüzyılın başlarına kadar, Osmanlı padişahı Müslüman dünyasının halifesi veya siyasi-dini lideri olarak da hizmet etti.

Gayrimüslimler, özellikle Hristiyanlar ve Yahudiler, imparatorluğun tarihi boyunca mevcuttu. Osmanlı imparatorluk sistemi, gayrimüslimler üzerindeki resmi Müslüman hegemonyasının karmaşık bir bileşimi ve geniş bir dini hoşgörü derecesi ile karakterize edildi.

15. yüzyılın ikinci yarısına kadar Osmanlı tebaasının çoğunluğu Hristiyan'dı.[167] Gayrimüslimler, 19. yüzyılda büyük ölçüde göç ve ayrılma nedeniyle önemli ölçüde azalmasına rağmen, önemli ve ekonomik olarak etkili bir azınlık olarak kaldılar. Müslümanların oranı 1820'lerde %60 iken, 1870'lerde kademeli olarak %69'a ve 1890'larda %76'ya yükseldi.  1914'e gelindiğinde, imparatorluğun nüfusunun beşte birinden azı (%19.1) gayrimüslimdi ve çoğunlukla Yahudiler ve Hıristiyan Rumlar, Asuriler ve Ermenilerden oluşuyordu.[168]

İslam

Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi'ni gösteren bir resim

Osmanlı İmparatorluğu'nun nüfusunun çoğunluğu Müslüman idi ve bunların da çoğunluğunu Türkler, Araplar ve Kürtler oluşturuyordu.

"Hilâfet" veya halifelik, Muhammed'in ölümünün ardından "sonra gelen, yerine geçen, ardından gelen" anlamında oluşturulan yönetim makamıydı. Halife ise, hilâfet makamındaki kişiye denir. Muhammed'in ölümünden sonra makam bir süre daha bir yönetim biçimi olarak varlığını sürdürmüş olsa da, zamanla daha çok İslami bir toplumu veya İslam devletini vurgulamak için kullanılan bir terim olmuştur.

Halife, ilk zamanlarda İslam toplumunda ileri gelenlerin seçimiyle başa geldiği hâlde, daha sonraları Emevi ailesine geçmesinin ardından saltanat şeklini almıştır. Abbasi Hanedanı'ndan gelen halifelerin 10. yüzyılda zayıflamasına kadar devlet başkanı görevini yürüten halife, bu dönemde siyasi gücün yerel hükümdarların eline geçmesinin ardından sadece ruhani önder veya İslami toplulukların onursal lideri hâline gelmiştir. Abbasiler döneminde Bağdat'ta yaşayan halife, Moğolların 1258 yılında Bağdat'ı işgal etmeleri sonucunda Mısır'da hüküm süren Memluk Devleti himayesine sığınmıştır.

1517 yılında, Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı ele geçirip Memluklara son vermesiyle birlikte halifelik İstanbul'a taşınmıştır ve o tarihten sonra gelen her Osmanlı padişahı, aynı zamanda İslam halifesi olmuştur. 29 Ekim 1923'te cumhuriyetin kurulmasıyla halifeliğin vârisi Türkiye olmuştur. 3 Mart 1924 tarihinde ise halifelik, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından resmen kaldırılmıştır.

Musevilik ve Hristiyanlık

Osmanlı yetkilisi, Hristiyan erkek çocukları devşirme için kaydediyor (1558)

İslam inancında "semavi dinler" olarak kabul edilen Musevilik ve Hristiyanlık dinlerinin mensupları, millet sistemi sayesinde o dönemde Batı ülkelerinde azınlık dinlerine gösterilen hoşgörünün üzerinde bir rahatlık içinde yaşamayı sürdürdüler. Hristiyanlığın Ortodoks ve Gregoryen kiliseleri, millet sistemi içinde meşru bir şekilde örgütlenmiş durumdaydı. Bu inançlara mensup kişiler, kendi dini kurallarına göre yargılanırdı. Buna karşılık, millet sistemine dâhil olmayan dinlerin devlet içinde meşru bir varlığı bulunmuyordu.

Osmanlı dini hoşgörüsü, İspanya veya İngiltere gibi geçmişteki veya çağdaşı diğer devletlerle karşılaştırıldığında daha iyi olduğu için dikkate değerdi. Ancak Bizans İmparatorluğu da, Theodosius zamanı dışında, genellikle diğer dini grupları da kınamadı. [kaynak belirtilmeli] Konstantinopolis'te bir cami, Roma Katolik kiliseleriyle dolu bir Latin Mahallesi ve hatta bir sinagog vardı. Elbette, yerleşik politika ile onun fiili pratik uygulaması arasında münferit boşluklar vardı, ama yine de bu, imparatorluğun işleyiş tarzıydı.

14. yüzyılda I. Murad ile başlayıp 17. yüzyıla kadar uzanan bir süreçte Osmanlı İmparatorluğu, genç Hristiyan erkek çocuklarının Balkanlar'daki topluluklardan alınıp Müslüman yapıldıktan sonra Yeniçeri ordusunda veya Osmanlı idari sisteminde görevlendirildiği bir tür haraç veya zorunlu askerlik sistemi olan devşirme sistemini kullandı. En çok gelecek vadeden öğrenciler, mezunları yüksek mevkileri dolduracak olan Enderun Okulu'na kayıtlıydı. Toplanan çocukların çoğu, devşirme sisteminin "kan vergisi" olarak anıldığı imparatorluğun Balkan topraklarındandı. Çocuklar, büyüdükleri ortam nedeniyle nihayet İslami hale geldiklerinde, sahip oldukları tüm çocuklar özgür Müslüman sayılıyordu.

Misyonerlik faaliyetleri

1820 yılında başlayan ve Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar süren zaman içerisinde Osmanlı Devleti'nde misyonerlik faaliyetleri çok hızlı bir şekilde gelişmiştir. Misyonerlik faaliyetlerinin bu denli başarılı olmasında şüphesiz Osmanlı Devleti'nin Islahat Fermanı ile verdiği ayrıcalıklar, kapitülasyon anlaşmaları ile verilen ayrıcalıklar ve Osmanlı Devleti'nin bölgelerine ilgi göstermemesi etkili olmuştur. Başlangıçta kendilerine Anadolu'da hedef bulamayan misyonerler, daha sonradan Ermenilere odaklanıp çalışmalarında başarılı olmuşlardır. Açtıkları okullardan mezun olan kişilerin başarılı olmaları bu okulların etkilerini artırmıştır. Hatta zamanla Müslüman Türkler dahi çocuklarını bu okullara göndermişlerdir.

Misyonerlerin genel hedef kitleleri, İslamiyet'in yaygın olduğu bölgeler olmuştur. Bu çalışma Osmanlı Devleti ile sınırlı kalmayıp Afrika kıtası, Arap Yarımadası, İran ve Orta Asya halklarına yönelik de bir çalışmadır.

Ulaşım ve haberleşme

Ulaşım

Şehirler arası yollar ve ulaşım

1820'li yıllara ait bir çift öküzün çektiği bir ulaşım aracı

Osmanlı İmparatorluğu, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında sahip olduğu topraklarla birlikte, 16. yüzyıl ortalarında muazzam bir büyüklüğe ulaştı. Ekonomik ve ticari faaliyetlerin yanı sıra, ulaşım, haberleşme ve nakliye gibi birçok hizmet ulaşım yoluyla yapılmaktaydı. Çok geniş topraklar üzerinde yer alan Osmanlı İmparatorluğu ise ihtiyacına göre Anadolu ve Rumeli'de çeşitli yol sistemleri yapıyordu. Daha önceden Bizans ve Selçuklu Hanedanından kalan eski yol güzergâhlarını da kendi ihtiyaçlarına göre yeniden düzenleyip, bu yollara köprüler, kaldırımlar ekleyerek, sağladığı alt yapı birimleriyle daha kullanışlı hale getirdi. İhtiyaca bağlı olarak ana yollar ve bunlara bağlı tali yollar yaptı.[169]

1594-1595 tarihli menzil ve iskele defterinde, Osmanlı Devleti'nin karada ve denizde sahip olduğu yol sistemi anlatılmıştır.[170] Bu deftere göre Osmanlı Devleti'nin karada kullandığı altı adet ana yol güzergâhı mevcuttu. Bu yolların üç tanesi Anadolu topraklarında, diğer üç tanesi de Rumeli topraklarındaydı. Kara yollarının isimleri, o yolun bulunduğu kıta ile birlikte İstanbul'a göre konumuna bağlı olarak verilirdi.[170] Aynı deftere göre İstanbul'dan başlatılan iki, Üsküdar'dan da iki olmak üzere toplam dört adet deniz rotası da mevcuttu. Üsküdar'dan başlayan rotada yollar Anadolu sahillerini, İstanbul'dan başlayan rotada ise Rumeli sahillerini dolanmaktaydı.[170] Osmanlı İmparatorluğu'nda yollar sağ kol, orta kol ve sol kol olmak üzere üç ana koldan meydana gelmekteydi.[169]

Filistin'de bazı yolcular (1900)

Osmanlı İmparatorluğu'nda kara ulaşım şebekesinin güvenliği de önemliydi. Bu sebeple birçok vakıf kuruluşu ve hizmet grupları mevcuttu. Bunlar, derbentçilik, köprücülük, gemicilik ve diğerlerinden nitelik bakımından farklı olan kaldırımcılıktır.[171][172] Osmanlılarda şehirler arası yol inşa ve bakım çalışmaları başlıca iki şekilde gerçekleşirdi. İlki barış zamanında, bir diğeri ise seferberlik ve savaş zamanlarında ordu ve muhtelif ağırlıkların geçeceği yol güzergâhlarında gerçekleşirdi. Yol yapım ve onarımı taş döşemenin yanı sıra, olası acil durumlarda toprak tesviyesi şeklinde de gerçekleşirdi.[173]

İstanbul'dan Belgrad'a uzanan anayol ile İstanbul'u Suriye, Mısır, Arabistan ve Irak'a (Bağdat ve Basra'ya) bağlayan anayollar, Osmanlı Devleti'nin doğu ve batı seferlerinin ana yol güzergâhları olması nedeniyle, diğer yollara göre daha bakımlı ve düzgündü. Ayrıca bu yolların hac ve ticaret yolu olarak kullanılması sebebiyle, hükûmet tarafından yolun geçtiği eyalet ve sancak idarecilerine yolun bakımlı tutulması amacıyla emirler gönderilirdi.[174]

Sefer sırasında ordunun her türlü ihtiyacı, daha önceden belirlenen yerlerden ve belli güzergâhlar üzerinden ihtiyaç mevkilerine ulaştırılırdı. Bunun gibi zamanlarda memlekette büyük bir ekonomik hareketlilik ve yollar üzerinde de büyük bir etkinlik meydana gelirdi. Ordu, savaş için cepheye hareket etmeden çok önce, kullanılacak yolların, konaklanacak menzillerin durumu kontrol edilerek bu konuda ilgili kişilerden rapor alınırdı.[175]

Şehir içi yollar ve ulaşım

19. yüzyıl öncesinde, günümüzdeki modern kara ulaşım araçlarının gelişinden önce, İstanbul'da şehir için kara ulaşımının bazı belirgin özellikleri vardı. Şehir içi yolların dar olmasından ötürü araba işlemesine elverişsizdi. Bunun sonucunda da kara ulaşımı deniz ulaşımına göre daha yavaştı.[176] Şehirde Bizans devrinden kalma büyük meydanlar ve görece geniş yollar mevcuttu. Şehir yolları ortalama 6-7 metre genişliğe sahipti. O zamanki şartlara göre şehirdeki yolların genişliği, nüfusun yaşayış tarzına, ulaşım ve nakil araçlarının şekline göre yeterliydi.[176] Sahil surlarının içerisinde ve surlara yakın konumda bulunan birbirine yakın ana yollar vasıtasıyla, sahilden şehire ulaşım mümkündü. Bu güzergâh üzerinden sahilden gelen mallar tek bir araçla şehre ulaştırılabiliyordu. Bu yollar günümüzde de hâlen kullanılmaktadır.[176]

Ana yolların temel ulaşım yükünü çekmesinden dolayı, şehrin yan sokakları çok dar durumdaydı. Yük arabaları bu ana yolları kullandıkları için, geniş ara yollara ihtiyaç duyulmamaktaydı. Bunun yanında dik, kıvrımlı yerlerde, merdivenle tamamlanan dar sokakları sadece yayalar kullanmaktaydı. Bu tür sokaklarda yükler hamallar ile taşınır, bunun yanında eşek ve katırlar da taşıma amaçlı kullanılırdı.[177] Önceleri 6-7 metre genişliğindeki yollar, şehir nüfusunun zamanla artmasından sonra yer yer 2,5 metreye kadar düştü. Şehir yollarının darlığı sebebiyle araba kullanımı azdı. Şehirde ulaşım daha çok yaya olarak veya at ile yapılırdı.[178] 18. yüzyılın ortalarına kadar şehirde arabaya binme hakkı, devlet adamları içerisinde yalnızca sadrazam ve şeyhülislama tanınmıştı. Sokakların araba kullanımı için müsait olmamasının yanında, Osmanlı'da ağırlıklı olarak saray mensupları ve askerî erkan araba kullanmayı hoş görmezler ve rahatlık unsuru sayarlardı. Bu sebeple araba daha çok kadınların ulaşım amacıyla kullandıkları bir vasıta olarak görülürdü. Halkın çoğunluğu yaya olarak ulaşımı tercih ederdi.[178]

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren teknik bilgisi yüksek, çizim ve ölçüm yapabilen iyi eğitimli mühendisler yol yapımlarında vazifelendirilmeye başlanmıştır.[179] Osmanlı İmparatorluğu'nda yapılan yolların bir kısmı yabancı özel şirketler tarafından yapılmıştır. Örneğin 1860 yılında Beyrut'tan Şam'a kadar olan karayolu, bir Fransız şirket tarafından yapılmıştır.[180] Bu tarihlerde yoğun olarak Karadeniz bölgesi ile Orta Anadolu'da kullanılan kağnı arabalarının karayollarına zarar verdiği gerekçesiyle kullanımı yasaklanmış ve yerine dört tekerlekli Rumeli arabalarının kullanılması önerilmiştir.[181]

1854 yılında kurulan Şirket-i Hayriye, Osmanlı İmparatorluğu'nda Boğaziçi'nde yolcu ve yük taşımacılığı yapacak olan bir vapur şirketi olmayı amaçlamıştır. Şirketin en önemli özelliği, Osmanlı'da kurulan ilk anonim ortaklık olmasıydı. Şirketin kuruluş Nizamnamesi Mecelle sahibi, Türk Hukuk ve Edebiyat adamı Ahmed Cevdet Paşa tarafından hazırlandı. Galatalı banker Manolaki Baltazzi, İngiltere'den yandan çarklı 6 vapur birden ısmarladı. Vapurların Osmanlı'ya gelmeleri 1854'ü buldu. İlk zamanlarda Tersane-i Amire vapurlarıyla aralarında rekabet olmaması için yalnız Eminönü ile Boğaz köyleri arasında sefer yapma hakkı verilen şirket, ilk seferini Üsküdar'a yaptı.

II. Abdülhamid tarafından 1900-1908 yılları arasında inşa edilen Hicaz Demiryolu hattı

20. yüzyılın ilk yıllarında, 1900-1908 yılları arasında, Sultan II. Abdülhamid döneminde Hicaz Demiryolu inşa edildi. Bu, Şam ile Medine şehirleri arasında inşa ettirilen 1322 km uzunluğundaki bir demiryolu hattıydı. 1908 yılından sonraki eklemelerle 1.900 km uzunluğa kadar çıkmıştır. Demiryolunun teknik işlerinin başında Alman mühendis Meissner bulunuyordu. II. Abdülhamid, demiryolu boyunca bir telgraf hattı çekilmesini de emretmiştir. Demir yolunu Arap bedevilerin saldırılarından korumak için demiryolunun yanlarına birçok karakollar inşa edildi. Birçok devlet, Osmanlı İmparatorluğu'nun bu projesine karşı çıkmıştır. Bunların en başında İngiltere bulunmaktaydı. Demiryolu projesinin aleyhine birçok propaganda yaptılar. Bunların arasında, toplanan bağışların demiryoluna gitmediği ve Osmanlı Devleti'nin bu paraları hazinesine aktardığı gibi birçok şey vardı.

19. yüzyılın son çeyreğinde omnibüs adı verilen toplu ulaşım aracı, Osmanlı İmparatorluğu'nda kullanılmaya başlanmıştır. İstanbul'da tramvayların işletmesine yönelik olarak Dersaadet Tramvay Şirketi ile 30 Ağustos 1869 tarihinde anlaşma yapılmış ve omnibüs işletme izni bu şirkete verilmiştir.[182] Belli bir güzergâhta kurulan raylar üzerinde atlar tarafından çekilen ve birçok insan taşıma kapasitesine sahip olan büyük arabalar, ilk olarak 1872 yılında göreve başlamıştır.[183] İstanbul'da yaygınlaşan omnibüsler, imparatorluğun çeşitli yerlerinde de kendini göstermiş; önce Selânik, daha sonra Şam, Bağdat, İzmir ve Konya'da hizmet vermeye başlamıştır.[184] 1912 yılında başlayan Balkan Harbi nedeniyle tramvay şirketine ait 430 adet at, ordu için hükûmet tarafından 30 bin liraya satın alınmış ve İstanbul'da bir yıl süreyle tramvay çalışmamıştır. İki yıl sonra ise I. Dünya Savaşı'nın başlaması nedeniyle sekiz ay süreyle tramvay çalışmamıştır.[184] Atlı tramvay işletmeciliği 1914 yılında tamamen son bulurken, 11 Şubat 1914 tarihinde tramvay şebekesine ilk cereyanın verilmesiyle elektrikli tramvay işletmeciliği başlamış oldu.[184]

Haberleşme

Eğitim

Osmanlı İmparatorluğu'nda her millet , üyelerine hizmet eden bir eğitim sistemi kurmuştur.[185] Bu nedenle eğitim, büyük ölçüde etnik ve dini çizgilere göre bölünmüştü: Müslüman öğrenciler için okullara giden az sayıda gayrimüslim vardı ve bunun tersi de geçerliydi. Tüm etnik ve dini gruplara hizmet veren kurumların çoğu, Fransızca veya diğer dillerde öğretildi.[186]

1880'lerde Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi)

Kültür

Yeni Cami ve Eminönü pazarı (İstanbul, 1895'ler)

Osmanlı İmparatorluğu Türkleri, kuruluş öncesi yüzyıllardan beri birlikte getirdikleri Arap ve Pers İslam kültürlerinin geleneklerinden ve dillerinden büyük ölçüde etkilenmişlerdi. Anadolu'ya yerleştikten sonra başta Yunan, Ermeni ve Yahudi olmak üzere yerli halkların kültürleriyle bir ölçüde kaynaştılar. Böylece eklektik tarzda bir Osmanlı kültürü ortaya çıktı. Özellikle devlet, imparatorluk hâline geldikten sonra diğer kültürlerle değişim süreklilik kazandı.

Edebiyat, mimari, süs sanatları, müzik, sahne sanatları, mutfak, spor, bilim ve teknoloji gibi unsurlar Osmanlı kültürünün oluşumunda ve gelişmesinde etken sahibi oldular.

Osmanlı Hanedanı'nı yöneten erkekler, eşlerini çeşitli etnik gruplardan aldılar ve bu nedenle sultanlar karışık ırk ve kültürel mirasa sahip oldular.

Edebiyat

Hüsrev ile Şirin'i tasvir eden bir çizim

Anadolu Selçuklu Devleti'nin son yıllarında, bu devletin yıkılmasından sonra ve Osmanlı Devleti'nin başlangıç döneminde, Anadolu beyliklerinin merkezinde Arapça ve Farsçadan geniş bir çeviri hareketi gerçekleşti. Bu merkezlerde ilk yapıtlarını veren yazarlardan daha sonra Osmanlı sarayınca korunanlar oldu.[187] Garibnâme (1330) mesnevisinin sahibi olan ve Yunus Emre yolunda ilahileri bulunan Kırşehirli Aşık Paşa, Moğol İlhanlılar'ının Anadolu valisi Timurtaş'ın vezirlerindendi. Süheyl-ü nevbahar (1350) mesnevisinin sahibi Hoca Mesud, "Kelile ve Dimne"nin çevirisini Aydınoğulları Beyliği'nde kaleme almıştı. Hüsrev ü Şirin (1367) mesnevisinin yazarı Fahri, Aydınoğulları Beyliği'nde yetişmişti.

Hurşidname (1387) mesnevisinin sahibi Şeyhoğlu Mustafa; İskendername (1390), Cemşid ü Hurşid (1403) mesnevilerinin sahibi Ahmedi; Çengname (1402-1411) mesnevisiyle tanınan Ahmet Dai ve Hüsrev ü Şirin (1421-1429) mesnevisinin sahibi Şeyhi, Germiyanoğulları Beyliği'nde yetişmişlerdi. Bu dönemde, özellikle İran şairlerinin kaside ve gazellerinde işlenen içki, aşk, tasavvuf, eğlence konuları, onların kullandıkları imgeler, başvurdukları benzetmeler Türkçeye aktarıldı. Yine bu örneklere dayanan aşk, serüven, tasavvuf konularıyla ilgili mesneviler yazılıyordu. Ancak uzun ünlüsü olmayan Türkçenin aruz veznine uydurulması güçlükler yaratıyordu. Böyle olduğu hâlde başlangıçta Türkçe sözcüklere, deyimlere, hatta atasözlerine şiirde geniş yer veriliyordu. Halk diliyle kahramanlık işleyen yapıtlar, dinsel edebiyat ürünleri de vardı. Örneğin Tokat Kalesi dizdarı Arif Ali, Sultan I. Murad için Danişmentname'yi (1311, gününüze ulaşan yazması 1577) kaleme almıştı. Aynı nitelikli dinsel ve destansı yapıtlardan Battalname ve Saltukname metinleri, sonraki yüzyılın ürünleri arasındadır.[188] Ahmedi'nin kardeşi Hamzavi'nin gene aynı nitelikli Hamzaviname'si, din ve kahramanlık konularını birlikte işleyen, halk diliyle yazılmış yapıtlardandır. Sadreddin'in Destan-ı geyik ve Destan-ı ejderha'sı, Dursun Fakih'in Kıssa-i mukaffa ve Gazavat-i emir ül-müminin Ali'si, Beypazarlı Maazoğlu Hasan'ın Feth-i kale-i Selasil ve Cenadil Kalesi cengi gibi yapıtları halk kitapları arasındadır.

Bazı Padişahların Mahlasları
Padişah Mahlas
II. Murad Muradi
II. Mehmed Avni
II. Bayezid Adli
I. Selim Selimi
I. Süleyman Muhibbi
III. Murad Muradi
I. Ahmed Bahti
III. Selim İlhami

Osmanlı İmparatorluğu'nda padişahların çoğu şiirle uğraşırdı ve çeşitli mahlaslar kullanırlardı. Murâdî mahlasıyla II. Murad, Avnî mahlasıyla Fatih Sultan Mehmed, Adlî mahlasıyla II. Bayezid, Selimî mahlasıyla Yavuz Sultan Selim, Muhibbî mahlası ile de Kanuni Sultan Süleyman şiirler kaleme almışlardır ve en başarılı şair yazarlar olarak da kabul edilirler. Bu padişahların şiirleri günümüze kadar ulaşmıştır. Kaynaklara göre ilk şair hükümdar, II. Murad'dır.[189]

Mısır Seferi'nde iken, Yavuz Sultan Selim'in Mısırlı bir cariye hizmetlisi ile aralarında bir aşk münasebetinin yaşandığı rivayet edilen olayda, Sultan Selim'in bu olaydan sonra cariyeye atıfta bulunarak şöyle bir şiir yazdığı söylenir:[190]

Merdüm-i dideme bilmem ne füsûn etti felek

Giryemi kıldı hûn eşkimi füzûn etti felek

Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân

Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek

Bir başka başarılı şair hükümdarlardan olan Kanuni Sultan Süleyman'ın, "Halk içinde mu'teber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi" dizesi ise yüzyılları aşarak günümüze ulaşmış köklü ve özlü bir sözdür.[189]

Fatih Sultan Mehmed, çok başarılı şiirler kaleme alırdı.

Fatih Sultan Mehmed'in Muhammed'e ithafen yazdığı şu dizeleri de onun başarılı şairliğinin göstergelerinden biridir:[191]

Sen kokmayan gülü neyleyim,

Neyleyim sensiz baharı?

Sen doğmayan günü neyleyim,

Neyleyim sensiz ben dünyayı?


Ben gönüllü bir köleyim, kulağımda küpem

Kalbini fethedecekse geçerim Sina’yı birden

Yoksa neyime?

Bu fethi istemem, Mısır’ı istemem, cihanı istemem.

Ben Sultan Fatih'im, önündeyim İstanbul’un

Yakarım bu şehri yüzünde bir tebessüm için.

Mimari

Osmanlı mimarisi, kendinden önce gelen Erken dönem Anadolu Türk mimarisi, Selçuklu mimarisi, Bizans mimarisi, İran mimarisi ve Memluk mimarisinden etkilenmiştir. Erken Osmanlı mimarisi , 13. ila 15. yüzyıllar arasında birden fazla yapı tipiyle deneyler yaptı ve aşamalı olarak 16. ve 17. yüzyılların Klasik Osmanlı stiline dönüştü ve yine Ayasofya'dan güçlü bir şekilde etkilendi. Saray sanatçılarının en büyüğü, geleneksel Bizans sanatını Çin sanatının unsurlarıyla karıştırmak gibi birçok çoğulcu sanatsal etkiyle Osmanlı İmparatorluğu'nu zenginleştirdi.[192] 16. yüzyılın ikinci yarısı, özellikle İznik çinilerinin kullanımında olmak üzere bazı süsleme sanatlarının zirvesini gördü.

Erken dönem Osmanlı mimarisi

Hacı Özbek Camii (İznik)

Erken dönem mimarisinde, yapılar ağırlıklı olarak İznik, Bursa ve Edirne şehirlerinde yer aldı. Yapılar daha çok Bizans mimarisi ve Selçuklu mimarisi etkilerini taşısa da, bu dönemde bir sonraki döneme dayanak oluşturacak fikirlerin ilk uygulamaları gerçekleşti. Bu uygulamalardan birisi, yapılarda kubbe kullanılması pratiğidir.

Klasik dönem Osmanlı mimarisi

İstanbul'un Fethi'den itibaren, mimari eserler İstanbul'da yoğunlaşmaya başladı. Bu dönemde daha çok yüksek ve görkemli yapılar inşa edildi. Bu yapılar daha çok dinî yapılar ve kamu binalarıydı. Klasik dönemin en önemli mimarı Mimar Sinan'dır. Başlıca eserleri Şehzade Camii , Süleymaniye Camii ve Selimiye Camii'dir.[193]

1478'de II. Mehmed tarafından inşa ettirilen Topkapı Sarayı (İstanbul)
Ayasofya (İstanbul)
Bayezid Camii'nin inşası (1501-1505), Klasik dönemin başlangıcı olarak kabul edilir.
Mimar Sinan'ın ustalık eserim dediği Selimiye Camii (Edirne)

Sonraki dönemler

Lâle Devri'yle beraber (1718-1730), Batılılaşmanın etkisiyle Batılı tarzda binalar yapılmaya başlandı. Bu dönemde Boğaz kıyısına köşk yapma modası ortaya çıktı.

Bu dönemlerde çeşmeler ve Aynalıkavak Kasrı gibi sahil kıyısındaki rezidanslar yaygınlaştı. Bir su kanalı (diğer adı Cetvel-i Sim) piknik alanı olarak, Kâğıthane ise dinlenme alanı olarak tesis edildi. Lâle Devri'nin Patrona Halil İsyanı ile son bulmasına rağmen, Batılılaşma davranışının bir modeli oldu.

Süs sanatları

Sultan II. Mehmed'i gül koklarken tasvir eden Nakkaş Sinan Bey'in minyatürü
Osmanlı kadın müzisyenleri
Matrakçı Nasuh'un 1537'de yayımlanan eserinde yer alan, İstanbul'u betimlediği minyatürü

Müzik ve sahne sanatları

Türk sanat müziği Osmanlı elitlerinin eğitiminin önemli bir parçasıydı. Osmanlı sultanlarının birçoğu müzisyen ve besteciydi. III. Selim'in besteleri günümüzde hâlâ icra edilmektedir. Osmanlı klasik müziği büyük ölçüde Bizans müziği, Ermeni müziği, Arap müziği ve Fars müziği birleşmesinden oluşuyordu. Besteler Batı müziğindeki ölçüye biraz benzer olan usûl adı verilen ritmik birimler etrafında düzenlenmiştir. Melodi birimlerine Batı'daki moda biraz benzeyen makam denir.

Müzik aletleri olarak ise, Anadolu ve Orta Asya enstrümanlarının (saz, bağlama, kemençe) bir karışımı, diğer Orta Doğu enstrümanları (ut, tambur, kanun, ney) ve daha sonraları geleneksel Batı enstrümanları (keman ve piyano) kullanılırdı. Başkent ile diğer alanlar arasındaki coğrafi ve kültürel ayrım nedeniyle Osmanlı İmparatorluğu'nda Türk sanat müziği ve Türk halk müziği şeklinde iki ayrı müzik tarzı ortaya çıktı. Eyaletlerde birkaç çeşit halk müziği oluştu. Ayırt edici müzik tarzlarıyla en baskın müzikler; Balkan-Trakya Türküleri, Kuzeydoğu Türküleri, Ege Türküleri, Orta Anadolu Türküleri, Doğu Anadolu Türküleri ve Kafkas Türküleridir. Ayırt edici tarzlardan bazıları ise mehter, Roman müziği, oryantal dans ve Türk halk müziğidir.

Karagöz ve Hacivat adı verilen geleneksel gölge oyunu, Osmanlı İmparatorluğu genelinde yaygındı ve bu kültürdeki tüm büyük etnik ve sosyal grupları temsil eden karakterler içeriyordu.[194][195] Tek bir usta tarafından, tef eşliğinde tüm karakterler seslendirilir ve oynatılırdı. Gölge oyununun kökeni ise belirsizdir. Yine Osmanlı Devleti'nde ortaya çıkan mehter takımları, dünya tarihinin en eski askeri bandolarından biridir.

Osmanlı kahvehanesinde gösterisini yapan bir meddah

Mutfak

Ekmek pişiren Türk kadını (1790)

İmparatorluğun yönetim merkezi olan saray, aynı zamanda padişahın ve hanedan üyelerinin ikametgâhıydı. Saray mutfağının birçok kişiye ve hanedan üyelerine hizmet vermesi sebebiyle, kaliteye ve çeşitliliğe önem verilmekteydi. Günümüzde ayrıntılı bilgi edinilebilecek saray mutfağı, kaynak çeşitliliği sebebiyle II. Mehmed dönemindeki Topkapı Saray mutfağıdır.[196][197][198]

Mutfak aşçıları Acemi Ocağı'ndan seçilir ve belirli aşamalardan geçerek aşçı olurlardı. Her mutfaktaki aşçı adayları çıraklık, kalfalık gibi kademelerde görev yaptıktan sonra ustalık (aşçılık) mertebesine yükselirlerdi. Daha sonra aşçıbaşı olurlar ve başaşçıbaşına bağlı olarak görev yaparlardı.[199]

Mutfaklarda çalışan görevlilerin sayısı, saray nüfusuna bağlı olarak değişkenlik göstermiştir. II. Mehmed döneminde (1451-1481) 100 kişi olan personel sayısı, I. Süleyman'ın (1520-1566) saltanatının başlarında 250 iken, sonlarında 500 olmuştur. 16. yüzyıl sonunda 1000 kişiye ulaşan personel sayısı, 17. yüzyıl ortalarında 1300 civarına çıkmış ve 17. yüzyılın sonlarında 1253 civarına inmiştir.[200] Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetim merkezi olan saray, İstanbul'ndan ayrı bir şehir olabilecek kadar büyük bir nüfusu içerisinde barındırıyordu. Sarayın nüfusu, 16. yüzyılın ilk yıllarında 4-5 bin, 17. yüzyıl başlarında ise 10 bin civarındaydı. Tüm gıda alımlarında öncelikli olarak sarayın iaşesi düşünülmüş ve sarayın gıda ihtiyacı karşılanmadan hiç kimsenin gıda alımı yapmasına izin verilmemiştir. Böylelikle kaliteli malların saraya ayrılması sağlanmıştır. Saray mutfağına dayanıksız tüketim mallarının tamamı ile diğer besin maddelerinin bir kısmı İstanbul'dan, temel gıda maddelerinin büyük bir bölümü ise taşradan temin edilirdi.[200]

İstanbul'un Fethi ile birlikte saraydaki Osmanlı yemeklerinde ciddi bir değişim görülmüştür. Bu dönemde deniz ürünlerinin tüketimi artarken, yemeklerde çeşitlilikten ziyade doyuruculuğa önem verilmiştir. Lahana çorbası, baklava, yoğurtlu ve ıspanaklı büryan, pekmezli yoğurt tatlısı, yoğurtlu pazı, ayran ve şerbet, sarayda görevli olan personellere verilen başlıca yemeklerdi.[201] Et, süt, yoğurt, peynir, yağ gibi besinler, hayvansal gıdalarda toplumun ana besin kaynaklarındandı.[202] Yapılan et yemeklerinde mevsimine göre kuzu, bazı zamanlarda ise koyun eti, dana etinin yerine kullanılmaktaydı. Saray mutfak ananesinde zengin sofralarda tavuk ve piliç gibi kümes hayvanlarının yanında, güvercin, keklik, kaz, bıldırcın, ördek ve 18. yüzyıldan itibaren Amerikan kökenli hindi görülmekteydi.[203]

Deniz ürünlerinden birisi olan balık, padişah ve yakın çevresinin sıklıkla tükettiği gıdalardan birisiydi. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren saray mutfağına giren domatesin, bu tarihten önce Osmanlı mutfağında kullanımına rastlanmaz. Çünkü domates, Amerika'nın keşfedilmesinden (1492) sonra diğer kıtalara yayılmıştır. Günümüzde sıklıkla tüketilen sebzelerden olan fasulye, patates ve bazı kabak çeşitlerinin yanı sıra kakao, mısır ve hindi de Amerika kıtasının keşfinden sonra, 18 ve 19. yüzyıllarda Osmanlı mutfağına girmiştir.[203]

Vakıf imaretlerinde fakirler ve yolcular öncelikli olmak üzere isteyen herkese ücretsiz yemek verilmekteydi.[204] İmparatorluk topraklarının genişlemesine paralel olarak, mutfak kültürü de bu konuda önemli gelişme göstermiştir. Sarayda önemli görevlerdeki kişilerin bir sofrada toplanıp yemek yemesi, devrin en büyük sosyal faaliyetlerinden birisi hâline gelmiştir.[202][205]

II. Mehmed Döneminde Saray Mutfağında Kullanılan Gıdalar
Yiyecek türü Yiyecekler
Baklagiller ve tahıllar Bulgur, pirinç, un, mercimek, buğday nişastası, nohut
Sebzeler Pırasa, lahana, ıspanak, pazı, şalgam, hıyar, soğan
Yağlar Zeytinyağı, kuyruk yağı, sade yağ
Otlar ve baharat Misk, safran, zeytin, maydanoz, hardal, sarımsak, kişniş, nane, kimyon, Eflak tuzu, sakız, sirke, fülfül (karabiber), tarçın, karanfil, anber
Hayvansal gıdalar Yumurta, tavuk, peynir, süt, yoğurt, kaymak, istiridye, karides, paça, kaz, sığır işkembesi, bal, av kuşları, balık
Kaynak:[206]
Topkapı Sarayı'nın ikinci avlusunda yer alan Osmanlı mutfakları ve bacaları

Saray mutfağı, Sultan II. Mehmed'in 15. yüzyılın ikinci yarısında Topkapı Sarayı'nın ikinci avlusuna yaptırdığı mutfaklarla gelişme göstermiştir.[207] Sarayda Matbah-ı Hümayun ve Matbah-ı Amire olmak üzere iki ana mutfak mevcuttu. Yalnızca padişahın yemeklerini hazırlamakla görevli mutfak, Matbah-ı Hümayun'du. Saray mutfağı oldukça karmaşık ve geniş bir sisteme sahipti. Günlük yemekler ayrı ayrı bölümlerde hazırlanırdı. Kuşçubaşılar, padişah için hazırlanan yemeklerden sorumluyken; has mutfak aşçıları ise Valide sultan, şehzadeler ve harem halkına yemek pişirmekle görevliydiler. Matbah- Amire olarak isimlendirilen birim ise, Birûn ve Enderûn halkı ve herhangi bir nedenle sarayda yemek yemesi gereken kişilerin yemeklerini hazırlardı.[208]

Saray mutfağına ikinci avlu revaklarından üç kapı ile girilmektedir. Bunlar Kiler-i Âmire (Aşağı Mutfak) kapısı, Has Mutfak kapısı ve Helvahane kapısıdır. 16. yüzyılın sonu ile 17. yüzyılın ilk yarısında güney kısımdan başlayarak, mutfaklar hizmet verdikleri birimlere göre isimlendirilmiştir. Has Mutfak, padişah ve ailesi ile Has Oda'ya hizmet vermekteydi. Saray mutfağından her gün, sayısı 4-5 bin kişiyi bulan Birûn ve Enderûn halkının yemek ihtiyacı karşılanmaktaydı. Dîvân-ı Hümâyun üyelerine her üç ayda bir ulûfe dağıtılırken, sayısı on beş bine kadar çıkan yeniçerilere, elçilere ve törene gelen görevlilere yemek hazırlanırdı. Ayrıca her Ramazan'ın on beşinci günü yeniçerilere baklava yapılırdı.[200]

Osmanlı İmparatorluğu'nda sofranın da belli bir düzeni ve kuralları vardı. Genellikle sofrada temiz bir örtü yere serilirdi. Üzerine yerden çok yüksek olmayan bir sehpa ve bunun üzerine de kaşık, çatal ve diğer yemek araç gereçlerinin konduğu geniş ve yuvarlak, sini olarak adlandırılan bir tepsi koyularak yemek yenirdi.[209] Osmanlı İmparatorluğu'nda II. Mehmed'e kadarki tüm padişahlar, sofralarında başka insanlarla yemekler yemişlerdir. II. Mehmed'den sonra gelen tüm padişahlar, Abdülaziz'in saltanatına kadar yemeklerini tek başına yemişlerdir.[210] Padişahlardan artan yemekler has nedimelerine ve şehzadelere verilirdi. Örneğin, yirmiden fazla erkek çocuğu olan III. Murad'dan (1574-1595) kalan yemekler, otuz büyük tepsiye konularak hareme gönderilirdi. Her biri için de ayrı sofralar hazırlanırdı.[210]

Osmanlı mutfağında kahve çok yaygındı.

Osmanlı'da mutfak kültürü, imparatorluğun son yıllarında farklı kültürlerin etkisi altında kalmıştır. Tanzimat Fermanı'nın ardından ülkede Batılılaşma hareketi başlamıştır.[211] Bunun sonucunda sofrada minder yerine sandalye, sini yerine masa, herkesin ortak olarak kullandığı tek bir yemek kabı yerine kişisel tabak, çatal, bıçak ve su takımları saray ve konaklarda kullanılmaya başlanmıştır.[203] II. Abdülhamid zamanında Batılı ülkelerdeki gibi yemeklerin ayrı bir oda veya salonda yenmesi yaygınlaşmıştır.[211] 19. yüzyıl sonuna ait menülere göre, Fransız yemekleri ile Türk yemekleri bir arada sunulmaya başlanmıştır. Bu dönemdeki Osmanlı yemek kitaplarında Avrupa kökenli yemek tarifleri yayımlanmıştır.[203]

Bir İslam ülkesi olan Osmanlı İmparatorluğu'nda, Ramazan ayı geldiğinde bu aya özgü çeşit çeşit yemekler yapılırdı. Ramazan için değişik yerlerden özel aşçılar getirilir, bir aylık yemek listesi önceden kendilerine verilirdi. Ramazan ayının ekmeği ise pideydi. Ramazan’ın en önemli çorbası işkembe çorbasıydı. Toplumda hindi derisinden işkembe çorbası yapanlar bile görülmüştür. Hatta işkembe çorbasına o kadar rağbet vardı ki, iftar saatine beş on dakika kala kâselerini alıp işkembeci dükkânına koşanlar, hatta nöbete kalanlar bile görülmüştür. İftar sofralarının en gözde tatlısı ise güllaçtı. Halk arasında özellikle kaymaklı güllaç meşhurdu. Yemekler bittikten sonra kahve içmek, her evde değişmeyen bir adetti. Hatta tiryakisi olanlar iki, yahut üç fincan kahve içerlerdi.[212]

Bilim ve teknoloji

Takiyüddin'in Rasathanesi'nde çalışan bilim insanları (1577)
İstanbul'un Fethi'nde kullanılan şahi topları

Osmanlı İmparatorluğu, tarihi boyunca diğer kültürlerden çevrilen el yazması kitaplar ile geniş bir kütüphane koleksiyonu oluşturmayı başardı.[213] Yerli ve yabancı el yazmaları arzusunun büyük bir kısmı 15. yüzyılda geldi. Fatih Sultan Mehmed, döneminde Trabzonlu Yunan bilim insanı Georgios Amirutzis'e Batlamyus'un coğrafya kitabını tercüme ettirdi ve Osmanlı eğitim kurumları için kullanılabilir hale getirtti. Başka bir örnek ise, aslen Semerkandlı gökbilimci, matematikçi ve fizikçi olan Ali Kuşçu idi. II. Mehmed, daha önce Akkoyunlular Devleti'nde çalışan Ali Kuşçu'yu İstanbul'a davet etti ve onu, yeni inşa ettirdiği Sahn-ı Seman Medresesi'ne müderris olarak atadı. Çeşitli diğer medreselerde Ali Kuşçu tarafından düzenlenen bir okutma planının olduğu ve hatta bunun “Kânûnnâme” şeklinde yapıldığı bilinmektedir. Ali Kuşçu, İstanbul'da sadece ölümünden önceki 2 ya da 3 yılını yaşamasına rağmen, yazıları ve öğrencilerinin faaliyetleri sonucu Osmanlı çevrelerini derinden etkiledi.[214] II. Mehmed aynı zamanda, 1474’te Fatih Camii mihrabının kenarlarına yerleştirttiği, iki dolaba koyulan 800 cilt ile başlamış bir kütüphane de kurmuştur.

1577'de Takiyüddin, 1580'e kadar astronomik gözlem yapacağı Takiyüddin'in Rasathanesi'ni kurdu. Güneş yörüngesinin dışmerkezliğini ve apsisin yıllık hareketini hesapladı.[215] Rasathanesi 1580'de yıkıldı.[216]

1660'ta Osmanlı bilim insanı Tezkireci Köse İbrahim Efendi, Noël Duret'in 1637'de yazdığı Fransızca astronomik çalışmasını Arapçaya çevirdi.[217]

Şerafeddin Sabuncuoğlu, ilk cerrahi atlas yazarı ve İslam tıbbının son majörüdür. Çalışmaları büyük ölçüde Ebû'l-Kasım Zehrâvi'nin Al-Tasrif eserine dayansa da, Sabuncuoğlu kendine ait birçok yenilik getirdi. Kadın cerrahlar da ilk defa resimlendirilmiştir.[218]

Dakika ölçen ilk saat örneği, Osmanlı saatçisi Şeyh Dede tarafından 1702'de yapıldı.[219]

Tahtelbahir, 1719 yılında Osmanlı Devleti tarafından yapılan dünyanın ilk denizaltısıdır. III. Ahmed zamanında tersanenin baş mimarı İbrahim Efendi tarafından yapıldı. Timsah şeklinde olan denizaltının deneme sürüşü, III. Ahmed'in çocuklarının sünnet merasimine denk getirilmiştir.[220]

Dünyanın özellikle mühendislik eğitimini hedefleyen ilk enstitülerinden biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi, 1773 yılında kuruldu. Bu üniversite, III. Mustafa tarafından Mühendishane-i Bahr-i Humayun adı altında gemi mühendislerini eğitmek amacıyla faaliyete geçirildi. 1795'te enstitünün alanı genişletildi ve Avrupa standartlarını yakalamak ve orduyu modernize etmek için ordu mensuplarına da teknik eğitim verilmeye başlandı. 1845'te mühendislik fakültesi geliştirildi ve buna ilaveten mimarlık eğitimi verilmeye başlandı.

Spor

19. yüzyılda Osmanlı güreşçileri

Osmanlı İmparatorluğu'nda spor büyük önem taşımaktaydı ve hâliyle spor yapan kişi büyük ilgi ve saygı görmekteydi. Osmanlı'nın uğraştığı başlıca sporlar arasında güreş, avcılık, kemankeşlik (ok atıcılığı), binicilik (cündicilik), cirit oyunları, bilek güreşi ve yüzme bulunmaktaydı.

Futbol, Osmanlı İmparatorluğu'nda 20. yüzyılın başlarında Rum ve Ermeni azınlıklar arasında oynanmaya başlamıştı. Bu sporu gören ve beğenen Türk sporseverler, kendi spor kulüplerini kurmaya başlamıştır. İstanbul'da 1905 yılında Galatasaray, 1907 yılında Fenerbahçe, 1903 yılında da Beşiktaş futbol takımları kurulmuştur. Bu üç büyük kulüp, cumhuriyetin ilanına kadar Rum ve Ermenilerin kurmuş olduğu kulüplerle İstanbul liglerinde boy göstermiş ve önemli başarılar kazanmışlardır.

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ Saltanatın 1 Kasım 1922'de hilâfetten ayrılarak kaldırılmasından sonra Osmanlı Hanedanı'ndan Abdülmecid Efendi 19 Kasım 1922'de TBMM tarafından halife seçildi. Abdülmecid, TBMM'nin hilâfeti kaldırdığı 3 Mart 1924'e dek bu görevi sürdürdü.
  2. ^ Genel görüşe göre Osmanlı Beyliği, 1299 yılında bağımsızlığını resmen ilan etti. Bunun yanı sıra, bazıları beyliğin kuruluşunu 1301 kabul eder. Prof. Dr. Halil İnalcık ve bazı diğer akademisyenler ise, beyliğin 1302 yılında kurulduğunu savunmaktadırlar.
  3. ^ Kâşgarlı Mahmud, Dîvânü Lugati't-Türk adlı eserinde Oğuzların 22 boyunu listelese de toplamda 24 boy olduğunu belirtmiştir. Kaşgarlı, Divân'ın üçüncü cildinde "Türkmenler aslında 24 kabiledir" cümlesiyle(Kaşgarlı, I, 1992) konargöçer Türkmen olan Halaç ve Karlık boylarını Oğuzlardan ayrı saymıştır. Bknz:
  4. ^ Bu görüş, 1334 yılında seyyah İbn Battuta'nın gözlemi sonucudur.
  5. ^ Halil İnalcık ve bazı diğer akademisyenler, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil, 1302'de Yalova'da Bizans'a karşı yapılan Bafeus Muharebesi (Koyunhisar Muharebesi) sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia ederler. Bknz:
  6. ^ "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, hukuku hâkimiyet ve hükümraninin mümessili hakikisi olduğuna dair" adlı kararname
  7. ^ Hüseyin Paşa'ya verilen Mezomorto lakabı, Venedikliler tarafından verilmiş bir lakaptır ve "yarı ölü" anlamına gelmektedir. Bazı kaynaklarda mezomorta ve mezemorto olarak da geçmektedir.

Kaynakça

Özel
  1. ^ a b Ekmeleddin İhsanoğlu (2004). Osmanlı askerlik literatürü tarihi. İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi. s. 741. 
  2. ^ "Osmanlı banknotu". 28 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2010. 
  3. ^ QuarkPlayer, player-inline {display: inline-block;padding-bottom: 56 25%;position: relative;width: 100%;z-index: 5;} player-box {height: 100%;left: 0;position: absolute;top: 0;width: 100%;}$ ready{quarkPlayer=new; bufferLength:5; true, autoPlay:; false, subTitles:; true, showAds:; false, showNotification:; showB; true, widthSelector:; false, customMenu:. "East-West Orientation of Historical Empires and Modern States" (PDF). Milliyet. Erişim tarihi: 14 Eylül 2020. 
  4. ^ "Prof. İnalcık: Osmanlı 1302'de kuruldu". www.ntv.com.tr. 27 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül 2021. 
  5. ^ "Osman Gazi". atilim.edu.tr. Erişim tarihi: 21 Nisan 2009. [ölü/kırık bağlantı]
  6. ^ Bahadıroğlu, Yavuz, Yavuz Sultan Selim Han, 25. bs. Nesil Yayınları, İstanbul.
  7. ^ "East-West Orientation of Historical Empires and Modern States" (PDF). Journal of World-Systems Research. Aralık 2006. 17 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  8. ^ "Prof. İnalcık: Osmanlı 1302'de kuruldu". 27 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Temmuz 2009. 
  9. ^ Bilim.org - "Osmanlı İmparatorluğu Söğüt'te değil Yalova'da kurulmuştur". 28 Mayıs 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 23 Mayıs 2009 tarihinde erişilmiştir.
  10. ^ "Osmanlı İmparatorluğu'nun En Geniş Sınırlarını Gösteren Harita". 23 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mayıs 2009. 
  11. ^ "Directholidays-Lanzarote". 20 Ocak 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2009. 
  12. ^ "Discover South Iceland-Vestmannaeyjar". 24 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Nisan 2009. 
  13. ^ "Lundy". tripatlas.com. 26 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Aralık 2009. 
  14. ^ Stone, Norman "Turkey in the Russian Mirror" pp. 86–100 from Russia War, Peace and Diplomacy edited by Mark & Ljubica Erickson, Weidenfeld & Nicolson: London, 2004 0-297-84913-1.
  15. ^ Demir, Hande Seher (2013). "Klasik Dönem Osmanlı Devleti'nde Din-Devlet İlişkilerinin Laiklik, Sekülerizm, Teokrasi ve Din Devleti Sistemleri Kapsamında İncelenmesi". Ankara Barosu Dergisi. 27 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Eylül 2013. 
  16. ^ "Osmanlı'da eşcinsellik - Sayfa 1". CNN TÜRK. 31 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2022-12-31. 
  17. ^ "Osmanlı padişahları listesi". 1 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2014. 
  18. ^ "Osmanlı padişahlarının nikâhlanması". 18 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2014. 
  19. ^ "Osmanlı Hanedan Evlilikleri Üzerine Bazı Notlar" (PDF). Tarih Okulu Dergisi (TOD), XV. 2013. ss. 57-89. 20 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 19 Nisan 2014. 
  20. ^ 10. Sınıf Tarih Ders Kitabı. MEB. 2009. ss. 30-55. ISBN 978-975-11-3213-0. 
  21. ^ "Devşirme". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2014. 
  22. ^ "Osmanlı Müesseseleri, Teşkilatı ve Medeniyeti Tarihine Genel Bakış / Prof. Tayyib Gökbilgin". 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2014. 
  23. ^ "Neither Muslims nor Zimmis: The Gypsies (Roma) in the Ottoman State" (PDF). [ölü/kırık bağlantı]
  24. ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2014. 
  25. ^ "Arşivlenmiş kopya". 31 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2014. 
  26. ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2014. 
  27. ^ E. J. Brill (1974). "The Ottoman state and its place in world history". Brill Academic Publishers. ss. s. 18. 
  28. ^ "Sürüldüler ama bitmediler". turkiyegazetesi. 10 Mart 2013. 22 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ağustos 2013. 
  29. ^ "Osmanlı Hanedanı dört kıtada yaşıyor". milliyet. 15 Temmuz 2010. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ağustos 2013. 
  30. ^ Soygüzel, Hasan. Ayla, Elif (Ed.). Metodoloji: Bilinmezlik Mağarasının Haritası (2 bas.). İstanbul: Hayy Kitap. s. 36. 
  31. ^ "Ottoman banknote with Arabic script" (İngilizce). 3 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2010. 
  32. ^ Murat Bardakçı (18 Ocak 2015). "Bilen bilmeyen herkes konuşuyor! Osmanlı Devleti'nin resmî adı 'DEVLET-İ ALİYYE'dir". Haberturk.com. 26 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2021. 
  33. ^ Soucek, Svat (2015). Ottoman Maritime Wars, 1416-1700 (İngilizce). İstanbul: The Isis Press. s. 8. ISBN 978-975-428-554-3. The scholarly community specializing in Ottoman studies has of late virtually banned the use of "Turkey", "Turks", and "Turkish" from acceptable vocabulary, declaring "Ottoman" and its expanded use mandatory and permitting its "Turkish" rival only in linguistic and philological contexts. 
  34. ^ Hamish Scott (2015). The Oxford Handbook of Early Modern European History, 1350-1750: Volume II. s. 612. ISBN 9780191020001. "The Ottoman Empire-also known in Europe as the Turkish Empire"
  35. ^ Raphaela Lewis (1988). Everyday Life in Ottoman Turkey. Dorset Press. ISBN 978-0-88029-175-0. 28 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2021. 
  36. ^ Godfrey Goodwin (1977). Ottoman Turkey. Scorpion Publications. 28 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2021. 
  37. ^ Soucek, Svat (2015). Ottoman Maritime Wars, 1416-1700. İstanbul: The Isis Press. s. 8. ISBN 978-975-428-554-3. The scholarly community specializing in Ottoman studies has of late virtually banned the use of "Turkey", "Turks", and "Turkish" from acceptable vocabulary, declaring "Ottoman" and its expanded use mandatory and permitting its "Turkish" rival only in linguistic and philological contexts. 
  38. ^ a b c d Uzunçarşılı 1998, s. 93
  39. ^ Şimşirgil 2015, s. 17
  40. ^ a b c d Fatma, Acun (2000). "İlk Osmanlılara Dair". Kebikeç, 10. s. s. 60-61. 
  41. ^ a b Uzunçarşılı 1998, s. 94
  42. ^ Sümer, Faruk. Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri - Boy Teşkilatı - Destanları. İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı. s. 212-213. ISBN 978-9754-982-36-7. 
  43. ^ asf (1983). Ünver, İsmail (Ed.). İskender-Nâme. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları. s. 65. 
  44. ^ Enverî (2012). Öztürk, Necdet (Ed.). Düstûrnâme-i Enverî. İstanbul: Çamlıca. ss. 3-20. 
  45. ^ Kaynakta bu isimler dağınık bir şekildedir. Bunları toplayan Nihal Atsız'dır: Şükrullâh (2010). Almaz, Hasan (Ed.). Behcetü’t Tevârîh. İstanbul: Mostar. s. 306. 
  46. ^ Yavuz, Kemal; Saraç, M. A. Yekta, (Ed.) (2014). Tevarih-İ Alî Osman. İstanbul: Gökkubbe. s. 273. 
  47. ^ İbn-i Kemal (1991). Turan, Şerafettin (Ed.). Tevarih-İ Alî Osman. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. s. 44-45. 
  48. ^ Nâimâ Mustafa Efendi (1967). Danışman, Zuhuri (Ed.). Nâimâ Tarihî. İstanbul: Zuhuri Danışman Yay. s. 22. 
  49. ^ Hasan bin Mahmud Bayati (1331). Emîrî, Alî (Ed.). Câm-ı Cem Ayîn. Dersâdet Matbuası. ; eserin içerisinde şecere sırasıyla anlatılmaktadır
  50. ^ Oruç Beğ (2014). Öztürk, Necdet (Ed.). Oruç Beğ Tarihi. İstanbul: Bilge Kültür Sanat. 
  51. ^ Mevlânâ Mehmed Neşrî (2013). Öztürk, Necdet (Ed.). Cihannümâ (Osmanlı Tarihi 1288-1485). İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yay. s. 7-8. 
  52. ^ Çelebi, Kâtip (2009). Fezleketü akvâli’l-Ahyâr fî’İlmi’t-Târîh v’l-Ahbâr. Ankara: Türk Tarih Kurumu. 
  53. ^ Mustafa Nuri Paşa (2014). Kurt, Yılmaz (Ed.). Netayicü'l vukuat. Ankara: Türk Tarih Kurumu. 
  54. ^ a b Gibbons, Herbert Adams (1916). The Foundation of the Ottaman Empire. New York: The Century Co. s. 23. ; Müellif bu alıntıyı kroniklerden derlemiştir.
  55. ^ Köprülü, Mehmet Fuat (1943). Osmanlı İmparatorluğu’nun Etnik Menşei Mes’eleleri. c.7. s. 28. 
  56. ^ Wittek, Paul. Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu. Berktay, Fatmagül tarafından çevrildi. İstanbul: Kaynak Yayınları. s. 1-25. 
  57. ^ Fatma, Acun (1997). Ahmet Yüksel (Ed.). "İlk Osmanlılara Dair". Kebikeç, 10. s. s. 59-73. 
  58. ^ Bulduk, Üçler (1999). Eren, Güler (Ed.). Osmanlı Beyliği’nin oluşumunda Oğuz-Türkmen Geleneğinin Yeri. c.1. Ankara: Yeni Türkiye Yayınları. s. 161. 
  59. ^ Lindner, Rudi Paul (2010). Explorations in Ottoman Prehistory (İngilizce). s. 25-26. 
  60. ^ Lindner, Rudi Paul (2000). Ortaçağ Anadolu’sunda Göçebeler ve Osmanlılar. s. 83. ; Osmanlıların etnik tartışmaları için ayrıca bkz. Lindner, Rudi Paul (1999). Eren, Güler (Ed.). Selçuklular, Moğollar ve Osmanlılar Arasında. Ankara: Yeni Türkiye Yayınları. 
  61. ^ Emecen, Feridun. Osmanlı Devleti’nin Kuruluşundan Fetret Devrine” Türkler, IX. Ankara: Yeni Türkiye Yayınları. s. 18-19. 
  62. ^ Köprülü, Mehmet Fuat (1943). Osmanlı İmparatorluğu’nun Etnik Menşei Mes’eleleri. s. 297. 
  63. ^ Uzunçarşılı 1998, s. 97-105
  64. ^ İnalcık, Halil. Ayla, Elif (Ed.). Tarih: Sadece Tarihten İbaret Midir?” Kuruluş (2.baskı bas.). İstanbul: Hayy Kitap. s. 118. 
  65. ^ İnalcık, Halil (2010). Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481). Ankara. s. 18-21. 
  66. ^ Kılıçbay, Mehmet Ali (2004). Osmanlı Kuruluşunun Efsanevi Yanı”, Efsaneler ve Gerçekler, (Panel Bildirileri) (2 bas.). Ankara: İmge Kitabevi. s. 30. 
  67. ^ a b İnalcık 2009, s. 4
  68. ^ a b c d e f İnalcık 2009, s. 5-6
  69. ^ Uzunçarşılı 1998, s. 10
  70. ^ İnalcık 2009, s. 9
  71. ^ İnalcık 2017b, s. 11
  72. ^ a b İnalcık 2009, s. 7
  73. ^ a b c İnalcık 2009, s. 8
  74. ^ a b Akşin 1989, s. 21
  75. ^ Özdamarlar, Metin (2009). "Kuruluş". İlk Adımlar. Timaş Yayıncılık. ss. 12-13. ISBN 978-975-263-887-7. 
  76. ^ a b c İnalcık 2009, s. 13
  77. ^ "Prof. İnalcık: Osmanlı 1302'de kuruldu". ntvmsnbc.com. 27 Temmuz 2009. 27 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2012. 
  78. ^ Nicol, Donald M. (1988). Byzantium and Venice: A Study in Diplomatic and Cultural Relations (İngilizce). Cambridge: Cambridge University Press. s. 223. ISBN 0-521-34157-4. 
  79. ^ "Bursa'nın Fethi - Bursa Büyükşehir Belediyesi". bursa.bel.tr. 10 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2012. 
  80. ^ Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1945), "Gazi Orhan Beyin hükümdar olduğu tarih ve ilk sikkesi", Belleten C.VIII, s.207-211
  81. ^ Heath, Ian and Angus McBride, Byzantine Armies 1118-1461 AD, (Osprey Publishing, 1995), 8.
  82. ^ A History of the Byzantine State and Society, Treadgold, W., Stanford Press, 1997
  83. ^ R.G. Grant, Battle: A Visual Journey Through 5,000 Years of Combat, Dorling Kindersley Publishers Ltd, 2005. ISBN 0-7566-1360-4
  84. ^ İsmail Hakkı Uzunçarşılı "Karesi Vilâyeti Tarihçesi", Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfı (2000), sf.68. ISBN 975-94473-3-9.
  85. ^ Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I, Klasik Dönem (1302-1606): Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2009, s. 49-53. ISBN 978-9944-88-465-1
  86. ^ Aktepe, M. Münir (1950) "Osmanlıların Rumelide ilk fetihleri: Çimpe kalesi", Tarih Dergisi, C.2 say.283-307
  87. ^ "Şehzade Bayezid (Yıldırım Bayezid)". amasya.gov.tr. 25 Ekim 2012 tarihinde kaynağından (DOC) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2012. 
  88. ^ Feridun Bey, Münşeattü's Selâtin, İstanbul, Hicri. 1274-1275 (Osmanlıca)
  89. ^ a b Alphonse de Lamartine (Eylül 2005) [1854]. Historie de la Turquie (Aşiretten Devlete). Bilge Kültür Sanat. (Çeviren: Dr. Reşat Uzmen). ss. 120,126,154,159, 160. ISBN 975-6316-54-3. 
  90. ^ Yücel, Yaşar M. (1963) "Kastamonu'nun ilk fethine kadar Osmanlı-Candar muüasebetleri", Tarihi Araştırmalar Dergisi C.I say.133-144
  91. ^ Charanis,P. (1942) "The strife among Palaeologi and the Ottoman Turks (Palaeiologlar ile Osmanlı Türkleri arasında çekişmeler)", Byzantion C.16 say.286-314 (İngilizce)
  92. ^ "Niğbolu Zaferi (25 Eylül 1396)". tsk.tr. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2012. 
  93. ^ Öztuna,T.Yılmaz (1946). Ankara Muharebesi, İstanbul
  94. ^ a b c d e f g h i j k Sakaoğlu, Necdet (1999), Bu mülkün sultanları, İstanbul: Oğlak yayınları ISBN 975-329-299-6, say.52, 62, 67
  95. ^ Norwich, John Julius (1982) A History of Venice, Londra:Penguin ISBN 0-14-101383-4 (İngilizce) say. 193-194
  96. ^ Norwich, John Julius (1982), Byzantium: Decline and Fall, Londra:Penguin ISBN 0-679-41650-1 (İngilizce) say.378
  97. ^ Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1995). Büyük Osmanlı Tarihi. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları. 
  98. ^ a b Stephen Turnbull, The Walls of Constantinople, AD 324-1453 27 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Osprey Publishing, ISBN 1-84176-759-X.
  99. ^ Joseph von Hammer: Osmanlı Tarihi Vol I (condensation: Abdülkadir Karahan), Milliyet yayınları, İstanbul. ss 79-80
  100. ^ Ahdnameler ışığında Osmanlı-Venedik diplomatik ilişkileri - Ottoman-Venetian diplomatics, the Ahd-Names (İngilizce) 9 Kasım 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Dr. Hans Theunissen, Leiden Üniversitesi, Hollanda, 1998, içinde 5. bölüm Venedik ile Türkmen Beylikleri Menteşe and Aydın - Venice and the Turcoman Begliks of Menteşe and Aydın 29 Nisan 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  101. ^ Sugar, Peter (1977). "Chapter 1: The Early History and the Establishment of the Ottomans in Europe". Southeastern Europe Under Ottoman Rule, 1354-1804 (Reprint). University of Washington Press. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2007. 
  102. ^ a b İnalcik, Halil (1995) a.g.e. s.61-67
  103. ^ Larousse (1993). Théma Larousse Cilt-1 sf.141. İstanbul: Milliyet. 
  104. ^ Atilla Şahiner (2008). "Osmanlı Tarihi". Lacivert Yayınları. s. 80. 
  105. ^ Kinross, Lord a.g.e. s.95
  106. ^ a b c Kafadar, Cemal, "Cem Sultan", (1999) Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, İstanbul:Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık A.Ş. C.1 ISBN 975-08-0072-9
  107. ^ Brummett (1994), s. 52ff
  108. ^ Nicolae Jorga: Geschiste des Osmanichen vol II, (çev: Nilüfer Epçeli) Yeditepe Yayınları, 2009, ISBN 975-6480-19-X ,s.217
  109. ^ Prof. Yaşar Yüce-Prof. Ali Sevim: Türkiye tarihi Cilt II, AKDTYKTTK Yayınları, İstanbul, 1991 p 225-226
  110. ^ Savory, R. M. (1960). "The Principal Offices of the Ṣafawid State during the Reign of Ismā'īl I (907-30/1501-24". Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London. 23 (1). ss. 91-105. doi:10.1017/S0041977X00149006. JSTOR 609888. 
  111. ^ Muir, William (2007) The Mameluke or Slave Dynasty of Egypt, 1260-1517 Piscataway, NJ: Gorgias Press. ISBN 978-1-59333-697-4. (İngilizce)
  112. ^ E.J. Brill's First Encyclopaedia of Islam, 1913-1936, Vol.9, Ed. Martijn Theodoor Houtsma, (BRILL, 1938), 432.
  113. ^ Hess, Andrew C. (Ocak 1973). "The Ottoman Conquest of Egypt (1517) and the Beginning of the Sixteenth-Century World War". International Journal of Middle East Studies. 4 (1). ss. 55-76. doi:10.1017/S0020743800027276. JSTOR 162225. 
  114. ^ Dr. Aybars Pamir. Osmanlı Egemenlik Anlayışında Senedi İttifak'ın Yeri. Yıl 2004 C.53 Sa.2 s.66-67. Tam metin 17 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  115. ^ Yurdaydın, Hüseyin G. "Ferdî'nin Süleymannâme'sinin yeni bir nüshası". s. 12. 10 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2020. 
  116. ^ Haleoğlu, Mehmet (Aralık 2010). "Rodos'un Fethi". Sızıntı Dergisi. 28 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2012. 
  117. ^ Imber, Colin (2002). The Ottoman Empire, 1300-1650: The Structure of Power. Palgrave Macmillan. s. 50. ISBN 0-333-61386-4. 
  118. ^ a b c d e f g h i j k "TSK'nın resmi tarihçe sayfası". 23 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2013. 
  119. ^ Malcolm, Peter M. The Central Islamic Lands from Pre-Islamic Times to the First World War. Cambridge University Press. ss. 330, 331. 21 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2013. 
  120. ^ Kann, Robert A. (1974). A History of the Habsburg Empire, 1526-1918. Londra, İngiltere: University of California Press, Ltd. s. 62. ISBN 0-520-04206-9. 31 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Şubat 2013. 
  121. ^ Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1983). Osmanlı Tarihi, II. cilt. Ankara. s. 382. ISBN 975-16-0012-X. 
  122. ^ Fernand Braudel. The Mediterranean and the Mediterranean world in the age of Philip II. ss. 929 ff. 31 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ocak 2013. 
  123. ^ Tüzün, Güler (2004). "Muhteşem Süleyman". Tarihte Olağanüstü Kişiler. Ana Yayıncılık. s. 19. ISBN 975-7760-83-8. 
  124. ^ Kinross, Patrick Balfour (1979). "The Ottoman Centuries: The Rise and Fall of the Turkish Empire". William Morrow. s. 206. 
  125. ^ Kinross, Patrick Balfour (1979). The Ottoman centuries : the rise and fall of the Turkish empire. Internet Archive. New York : Morrow. ISBN 978-0-688-08093-8. 
  126. ^ Erickson, John (2005). Russia: War, Peace and Diplomacy : Essays in Honour of John Erickson (İngilizce). Weidenfeld & Nicolson. ISBN 978-0-297-84913-1. 6 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  127. ^ "Rariora qu 54". web.archive.org. 12 Şubat 2013. 7 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  128. ^ Watson, William J. (1968). "İbrāhīm Müteferriḳa and Turkish Incunabula". Journal of the American Oriental Society. 88 (3): 435-441. doi:10.2307/596868. ISSN 0003-0279. 6 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  129. ^ "Liberation, Independence and Union". www.njegos.org. 5 Şubat 2001 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  130. ^ Berend, Ivan T. (17 Haziran 2003). History Derailed: Central and Eastern Europe in the Long Nineteenth Century (İngilizce). University of California Press. ISBN 978-0-520-93209-8. 6 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  131. ^ Conquête d'Alger ou pièces sur la conquête d'Alger et sur l'Algérie (Fransızca). 1831. 6 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  132. ^ Kateb, Kamel (2001). Européens, "indigènes" et juifs en Algérie (1830-1962): représentations et réalités des populations (Fransızca). INED. ISBN 978-2-7332-0145-9. 6 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  133. ^ Guyot, Yves (1885). Lettres sur la politique coloniale (Fransızca). C. Reinwald. 6 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  134. ^ a b Findley 2005, s. 115
  135. ^ a b Glazer 1996, "Osmanlı Müesseseleri"
  136. ^ Toynbee 1974, s. 22-23
  137. ^ Stavrides 2001, s. 20
  138. ^ Quataert 2005, s. 93
  139. ^ d'Osman Han 2001, "Osmanlı Padişah Veraseti"
  140. ^ Quataert 2005, s. 90
  141. ^ Peirce, Leslie. "The sultanate of women". Channel 4. 3 Aralık 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2009. 
  142. ^ Glazer 1996, "Dış Tehditler ve İç Dönüşümler"
  143. ^ "Arşivlenmiş kopya". 9 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ekim 2013. 
  144. ^ "Arşivlenmiş kopya". 13 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ekim 2013. 
  145. ^ a b c d Büyük Larousse (1986), Milliyet Yayınları, Cilt 17, s. 8946 - 8947
  146. ^ "Karamürsel İlçesi Resmi tarihçe sayfası". 2 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2013. 
  147. ^ a b "DZKK, Ünlü Türk Denizcileri". 26 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2013. 
  148. ^ a b c d e f Büyük Larousse (1986), Milliyet Yayınları, Cilt VI, s. 3037 - 3041
  149. ^ "Osmanlı Denizciliğinde Gemi Kazaları ve Dalışlar, Şenay Özdemir" (PDF). 17 Nisan 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2013. 
  150. ^ "İlber Ortaylı ile Osmanlı Donanması, 03:00". 14 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2013. 
  151. ^ "Piri Reis'in Hürmüz Seferi ve İdamı, Ertuğrul Önalp" (PDF). 2 Aralık 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2013. 
  152. ^ "İnebahtı Savaşı ve Donanmanın Yeniden İnşası, İbrahim Etem Çakır" (PDF). 7 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2013. 
  153. ^ "Deniz Harp Okulu, Tarihçe Sayfası". 17 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2013. 
  154. ^ a b c "Sultan Abdülaziz'den I. Dünya Savaşı'na Osmanlı Donanması, Mehmet Beşirli". 29 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2013. 
  155. ^ 20. Yüzyıl Ansiklopedisi (1990), Tercüman Yayınları, s. 76 - 79
  156. ^ Halil İnalcık (1996). Osmanlı İmparatorluğu - Toplum ve Ekonomi. Eren Yayıncılık. s. 31-40. ISBN 9757622095. 
  157. ^ Kolektif. Türkiye Tarihi 2 Osmanlı Devleti 1300-1600. Cem Yayınevi. s. 129. ISBN 9754065640. 
  158. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 10 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ocak 2014. 
  159. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 12 Ocak 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ocak 2014. 
  160. ^ a b c d e M. Kabadayı, Inventory for the Ottoman Empire / Turkish Republic 1500-2000 28 Ekim 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  161. ^ L. Kinross, The Ottoman Centuries: The Rise and Fall of the Turkish Empire, 206
  162. ^ L. Kinross, The Ottoman Centuries: The Rise and Fall of the Turkish Empire, 281
  163. ^ Behar, Cem, ed. 1996. Osmanlı Đmparatorluğu'nun ve Türkiye'nin nüfusu, 1500-1927. %Ankara: T.C. Basbakanlık Devlet Đstatistik Enstitüsü = State Institute of Statistics Prime Ministry Republic of Turkey.
  164. ^ Karpat, 1978 & pp.237-274
  165. ^ Shaw, 1978 & p.323-338
  166. ^ McLean, George F. (1996). Normative Ethics and Objective Reason (İngilizce). CRVP. ISBN 978-1-56518-022-2. 6 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  167. ^ Benton, Lauren; Benton, Nelson O. Tyrone Jr Professor of History and Professor of Law Dean College of Arts and Science Lauren (2002). Law and Colonial Cultures: Legal Regimes in World History, 1400-1900 (İngilizce). Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-00926-3. 6 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  168. ^ Içduygu, Ahmet; Toktas, Şule; Ali Soner, B. (1 Şubat 2008). "The politics of population in a nation-building process: emigration of non-Muslims from Turkey". Ethnic and Racial Studies. 31 (2): 358-389. doi:10.1080/01419870701491937. ISSN 0141-9870. 
  169. ^ a b Engin 2012, s. 14
  170. ^ a b c Çetin, Cemal. "Anadolu İskeleleri ve Kara Yolu Bağlantıları (XVI. yüzyıl sonları)". The Journal of Academic Social Science Studies. 
  171. ^ Orhonlu, Cengiz (1984). Osmanlı İmparatorluğu'nda Şehircilik ve Ulaşım. İzmir. s. 27. 
  172. ^ Engin 2012, s. 15
  173. ^ Miroğlu, İsmet. "Osmanlı yol sistemine dâir". İÜEF Tarih Enstitüsü Dergisi, 15. İstanbul. s. s. 47. 
  174. ^ Taeschner, Franz (1959). Die Entwicklung des Wegenetzes des Verkehrs im Turkischen Anatolien (Anadolu Araştırmaları). İstanbul. s. 177. 
  175. ^ Orhonlu, Cengiz. Kaldırımcılık. s. 96. 
  176. ^ a b c Engin 2012, s. 87
  177. ^ Kós, Károly (1995). Güngörmüş (çev.), Naciye (Ed.). İstanbul Şehir Tarihi ve Mimarisi. Ankara. s. 66-68, 106-107. 
  178. ^ a b Engin 2012, s. 88
  179. ^ Engin 2012, s. 42
  180. ^ Engin 2012, s. 43
  181. ^ Engin 2012, s. 46
  182. ^ Engin 2012, s. 67
  183. ^ Engin 2012, s. 68
  184. ^ a b c "Nostaljik Tramvay Hakkında". İETT.İstanbul. 18 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2021. 
  185. ^ Murphey, Rhoads (7 Temmuz 2016). Imperial Lineages and Legacies in the Eastern Mediterranean: Recording the Imprint of Roman, Byzantine and Ottoman Rule (İngilizce). Routledge. ISBN 978-1-317-11844-2. 6 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  186. ^ Murphey, Rhoads (7 Temmuz 2016). Imperial Lineages and Legacies in the Eastern Mediterranean: Recording the Imprint of Roman, Byzantine and Ottoman Rule (İngilizce). Routledge. ISBN 978-1-317-11844-2. 6 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  187. ^ Hamit Kemal, Liseler İçin Türk Edebiyatı Tarihi, A Yayınları, Ankara 2007
  188. ^ Parla, Jale (2000). Don Kişot'tan Bugüne Roman. İstanbul: Pegasus Yayınları. ISBN 978-975-470-796-0. 
  189. ^ a b "ŞAİR PADİŞAHLAR". Yeşilgiresun Gazetesi. 18 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ocak 2022. 
  190. ^ Pala, İskender, Şah & Sultan, Kapı Yayınları, 2010.
  191. ^ "İstemem şiiri - Avni (Fatih Sultan Mehmet)". Milliyet. 20 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ocak 2022. 
  192. ^ "The Ottoman Artistic Legacy". web.archive.org. 13 Şubat 2009. 8 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2022. 
  193. ^ A ́goston, Ga ́bor; Masters, Bruce Alan (21 Mayıs 2010). Encyclopedia of the Ottoman Empire (İngilizce). Infobase Publishing. ISBN 978-1-4381-1025-7. 
  194. ^ "Karagöz and Hacivat, a Turkish shadow play". All About Turkey. 20 Kasım 2006. 24 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ağustos 2012. 
  195. ^ Emin Şenyer. "Karagoz, Traditional Turkish Shadow Theatre". Karagoz.net. 21 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Şubat 2013. 
  196. ^ Geleneksel Türk Mutfağı Bibliyoğrafyası Üzerine Bir Deneme. Ankara: Kültür Bakanlığı Biyografıler - Bibliyoğrafyalar Dizisi:. 1990. s. 22. 
  197. ^ Sertoğlu, Mithat. Topkapı Sarayında Gündelik Hayat. İstanbul: Doğan Kardeş yay. s. 4. 
  198. ^ Bobavius, Albertus (2002). Topkapı Sarayında Yaşam. İstanbul. s. 90. 
  199. ^ Bilgin, Arif (1998). Bolulu Aşçıların Osmanlı Saray Mutfağına Girişleri. Bolu: Abant İzzet Baysal Üniv. Yayınları. s. 43. 
  200. ^ a b c "Saray Mutfakları - Matbah-ı Âmire / Palace Kitchens - The Matbah-ı Âmire" (Türkçe & İngilizce). İstanbul: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü. ss. 4-42. 
  201. ^ Ünver, Süheyl (1952). Fatih Devri Yemekleri. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Tıp Tarihi Enstitüsü. s. 42. 
  202. ^ a b Sürücüoğlu, Metin Saip (1999). Osmanlı İmparatorluğunda Mutfak Teşkilatı, Protokol, Tören ve Şenlik Yemekleri. Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar. Ankara: Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Yayın No:23. s. 49-81. 
  203. ^ a b c d Özge Samancı. "Geçmişten Günümüze Türk Mutfağı". 4 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2021. 
  204. ^ Metin Saip, Sürücüoğlu (1986). "Eski Türklerde Vakıf İmaretlerinde Toplu Beslenme". Beslenme ve Diyet Dergisi, 15. s. 113-122. 
  205. ^ N.Ciğerim (2001). Batı ve Türk Mutfağı'nın Gelişimi, Etkileşimi ve Yiyece-İçecek Hizmetlerinde Türk Mutfağının Yerine Bir Bakış, Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar. Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Yayınları Yayın No:28. s. 49-61. 
  206. ^ Zeynep Yelçe (çev.) (2006). Neumann, Christoph K.; Faroqhi, Suraiya (Ed.). Soframız Nur Hanemiz Mamur. İstanbul: Kitap Yayınevi. s. 38. 
  207. ^ K. D. Mussmann & Can Pahalı (1994). Mutfak Hizmetleri. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları Yayın No: 397. 
  208. ^ Gürsoy, Deniz (1995). Yemek ve Yemekçiliğin Evrimi. İstanbul: Kuruş Matbaacılık. 
  209. ^ Ricault. Uzmen, Reşat (Ed.). Türklerin Siyasi Düsturları. İstanbul: Tercüman 1001 Temel Eser No: 81. s. 144. 
  210. ^ a b R. Vardarlı (1981). Osmanlı Padişahlarından Hangileri İçki İçerdii. Tarih ve Edebiyat Mecmuası 17(4). s. 63-66. 
  211. ^ a b Ünsal, Ayfer (1996). "Sofra Adabı". Sanat Dünyamız, 21. s. 113-118. 
  212. ^ Osmanlı'da Ramazan nasıl yaşanırdı? - Tarihçi Gül Bezci (Erişim tarihi: 21 Ocak 2022)
  213. ^ Ágoston and Alan Masters, Gábor and Bruce (2009). Encyclopedia of the Ottoman Empire. Infobase Publishing. s. 583. ISBN 978-1-4381-1025-7. 
  214. ^ Ragep, F. J. (2005). "Ali Qushji and Regiomontanus: eccentric transformations and Copernican Revolutions". Journal for the History of Astronomy. 36 (125). Science History Publications Ltd. ss. 359-371. 21 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mayıs 2013. 
  215. ^ Sevim Tekeli (1997). "Taqi al-Din". Encyclopaedia of the history of science, technology and medicine in non-western cultures. Kluwer. ISBN 0792340663. 
  216. ^ John Morris Roberts, The History of the World, pp. 264-74, Oxford University Press, ISBN 978-0-19-521043-9
  217. ^ Ben-Zaken, Avner (2004). "The Heavens of the Sky and the Heavens of the Heart: the Ottoman Cultural Context for the Introduction of Post-Copernican Astronomy]". The British Journal for the History of Science. Cilt 37. Cambridge University Press. ss. 1-28. doi:10.1017/S0007087403005302. 
  218. ^ Bademci, G. (2006). "First illustrations of female Neurosurgeons in the fifteenth century by Serefeddin Sabuncuoglu". Neurocirugía. Cilt 17. ss. 162-5. 
  219. ^ Horton, Paul (1977). "Topkapi's Turkish Timepieces". Saudi Aramco World, July-August 1977. ss. 10-13. 22 Kasım 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2008. 
  220. ^ "Ekmeleddin İhsanoğlu - Osmanlı'da Bilim" (PDF). 4 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 21 Ocak 2022. 
Genel
  • İnalcık, Halil (Haziran 2017a), Halil İnalcık'ın Merceğinden Osmanlı, Profil Kitap, ISBN 978-9759-969-26-4 
  • İnalcık, Halil (2009), Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye, Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-I, Klasik Dönem (1302-1606): Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, ISBN 978-9944-88-645-1 
  • Akşin, Sina (1989), Türkiye Tarihi 2 / Osmanlı Devleti 1300-1600, İstanbul: Cem Yayınevi, ISBN 978-975-4065-64-0 
  • İnalcık, Halil (Ekim 2017b), Osmanlı İmparatorluǧu Klasik Çaǧ (1300-1600), Ruşen Sezer, çev. (24.baskı bas.), İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, ISBN 978-9750-805-88-2 
  • Engin, Vahdettin (2012), Osmanlı'da Ulaşım / Kara - Deniz - Demiryolu, Ahmet Uçar, Osman Doğan, İstanbul: Çamlıca Basım Yayın, ISBN 978-6055-331-08-5 
  • Halaçoğlu, Yusuf (2014), Osmanlılarda Ulaşım ve Haberleşme (Menziller), İstanbul: İlgi Yayınları, ISBN 978-6054-977-02-4 
  • Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1998), Büyük Osmanlı Tarihi, 1 (7 bas.), Türk Tarih Kurumu, ISBN 978-975-6945-11-7 
  • Şimşirgil, Ahmet (2015), Kayı -I Osmanlı Tarihi - Ertuğrul'un Ocağı (20 bas.), İstanbul: Timaş, ISBN 978-6050-812-96-1 
  • Emecen, Feridun (2016), İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikler Dünyası (3 bas.), İstanbul: Timaş, ISBN 978-605-08-0497-3 

Dış bağlantılar