Vikipedi:Günün maddeleri/Ocak 2019

Vikipedi, özgür ansiklopedi

1 Ocak
Hayao Miyazaki (d. 5 Ocak 1941, Tokyo), Japon manga ve anime sanatçısıdır. Elli yılı aşkın bir süredir animasyon dünyasının içindedir ve en yakın çalışma arkadaşı Isao Takahata ile birlikte Studio Ghibli adlı animasyon stüdyosunun kurucusudur. Animasyonun en büyük ustalarından biri olarak kabul edilen Hayao Miyazaki'nin animasyon filmlerinin başarısı dünya çapında ilgi görmüş ve ismi Amerikalı Walt Disney, Steven Spielberg ve Orson Welles ile karşılaştırılır hale gelmiştir. Miyazaki Time dergisinin yapmış olduğu dünyanın en etkileyici insanları listesinde yer almaktadır.

Tokyo'da doğdu. Dört erkek kardeşin ikincisiydi ve ağabeyinin savaş uçakları için parça üreten şirketi Miyazaki Airplanes'de yöneticiydi. Annesi ise omurilik veremi hastalığı nedeniyle 1947-1955 yılları arasındaki 8 yıllık süreçte hasta yattı. Toyotama Lisesi'ndeki üçüncü senesinde, dünyanın ilk renkli uzun metrajlı animasyon filmi olan Hakujaden'i izlediğinde filmden çok etkilendi ve animasyona ilgi duymakla kalmayıp çizgi roman çizeri olmaya karar verdi. 1962 yılında gittiği Gakushuin Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler ve ekonomi okumaya başladığında, üniversitenin Japon imparatorluk ailesiyle yakın olması sebebiyle Marksist düşünceden etkilendi. Mezun olduktan sonra Toei Animasyon Şirketi'nde animatör olarak çalışmaya başlayan Hayao Miyazaki, bu yıllarda yönetmen olan Isao Takahata ile tanıştı ve beraber şirket sendikasında çalışmaya başladılar. (Devamı...)


Gri ağaç kurbağası (Hyla versicolor), daha sık olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin doğusunda ve Kanada'nın güneyinde rastlanılan ve ağaçlarda yaşayan küçük bir kurbağa türüdür.

Bazen adını Güney Karolina eyaletinde bir yerleşim birimi olan Cope'tan alan ve genetik olarak birbirinden farklılaşan daha güneydeki kuzeni, Cope gri ağaç kurbağasından (Hyla chrysoscelis) ayırt etmek için Doğu gri ağaç kurbağası veya bayağı ağaç kurbağası ya da tetraploid gri ağaç kurbağası dendiği de olur. Bazen Avrupa ağaç kurbağası (Hyla arborea) ayırt etmek için Avrupalı zoologlar tarafından Kuzey Amerika Ağaç Kurbağası olarak anılır. (Devamı...)


2 Ocak
Linux Mint Ubuntu ve Debian temel alınarak geliştirilen, masaüstü kullanıcılarına yönelik bir Linux dağıtımıdır. Linux Mint, "güçlü ve kullanımı kolay hem de modern, şık bir işletim sistemi" olmayı hedeflemektedir. Linux Mint, DistroWatch sitesinde, sayfası en çok tıklanan dağıtımlar listesinde 2011 yılından beri birinci sırada yer almaktadır. Linux Mint web sitesinde, Linux Mint'ın, Windows, MacOSX ve Ubuntu işletim sistemlerinden sonra dünyada en çok kullanılan 4. masaüstü işletim sistemi olduğu ifade edilmektedir.

Ana sürüm olarak, bizzat Linux Mint ekibi tarafından geliştirilen Cinnamon masaüstü ortamı ile MATE masaüstü ortamını içeren sürümleri yayınlamaktadır. Ayrıca KDE ve Xfce masaüstü ortamlarını içeren sürümleri de seçenek olarak sunulmaktadır.

Ubuntu daha çok ABD yasaları gereğince, Debian ise GNU felsefesi nedeniyle; Java, Adobe Flash MP3, DVD, DivX, Flash gibi ortamları kullanabilmek için gereken ancak lisans kısıtlamalarına sahip eklentileri kurulum dosyasında bulundurmazken Linux Mint, kullanıcılara söz konusu eklentileri içeren ve içermeyen iki ayrı sürüm sunmaktadır. Bahsedilen eklentileri içermeyen sürümü temin eden kullanıcılar da isterlerse Linux Mint kurulumu esnasında ilgili seçeneği işaretleyerek söz konusu paketleri İnternetten indirerek yükleyebilirler, ayrıca kurulumdaki bu aşamayı atlayan kullanıcılar da söz konusu eklentileri daha sonra paket depoları üzerinden birkaç tıkla indirip yükleyebilirler. (Devamı...)

Brahms'ı Sever misiniz? 1961 Fransa - ABD ortak yapımı romantik dramatik filmdir. Özgün adı Goodbye Again olan film sıklıkla Aimez-vous Brahms? olan Fransızca adıyla (aynı zamanda uyarlandığı romanın da adıdır) da anılmaktadır. Film tekrar elveda anlamına gelen İngilizce adını ise filmde gece kulübündeki siyahi kadın şarkıcı Diahann Carroll'ın seslendirdiği caz parçasından almıştır.

Eserlerinde genelde varlıklı ve havalı kentsoyluların güçlü romantik ilişkilerine yer vermiş olan ve bu nedenle son zamanlarında "light kadın romanlarının yazarı" olarak anılan Fransız kadın yazar Françoise Sagan'ın 1959 yılında kaleme aldığı Aimez-vous Brahms? adlı çok satan romanından senaryosunu Samuel A. Taylor'ın uyarlayıp yazdığı filmin yönetmeni ve yapımcısı Anatole Litvak'tır. Başlıca rollerinde Ingrid Bergman, Yves Montand ve Anthony Perkins'in oynadıkları filmin müziğini Georges Auric yapmıştır. Adından da anlaşılacağı üzere filmin tema müzikleri ağırlıklı olarak Johannes Brahms'ın 1. ve 3. Senfonilerinden alınmıştır. (Devamı...)


3 Ocak
Malurus leucopterus Maluridae familyasından ötücü kuş türü. Queensland’in ortasından ve Güney Avustralya’dan Batı Avustralya’ya Avustralya’nın kuru bölgelerinde yaşar. Eşeysel dimorfizm gösteren bu türün erkekleri üreme döneminde parlak mavi gövde tüylerine, kara gagaya ve beyaz kanatlara sahiptir. Dişinin tüyleri kum-kahverengi ve açık mavi kuyruk tüyleridir. Genç erişkin erkekler de dişiler ile aynı tüylere sahiptir. Üç alt türü tanınmıştır. Ana karada bulunan ana ırkın dışında diğer ırklardan biri Dirk Hartog Adası’nda diğeri ise Batı Avustralya’nın açığında bulunan Barrow Adası’nda yaşar. Bu adalarda bulunan ırkların üreme dönemi tüyleri maviden çok kara renklidir. Asıl olarak böcekçil olan bu tür aynı zamanda az da olsa küçük meyveler ve tomurcukları da yer. Alçak bitki örtüsünde saklanabileceği çorak fundalıkları ve çalılıkları tercih eder. Malurus cinsi diğer kuşlar gibi küçük gruplar hâlinde yaşayarak bölgesini savunur ve yavrularını büyütür. Gruplar sosyal olarak tekeşli bir çift ile yardımcı kuşlardan oluşur. Bu yardımcı kuşlar cinsel olgunluğa erişmiş olan yavrulardır ancak bir-iki yıl aile içinde kalıp yeni yavruların büyütülmesine yardımcı olurlar. Genetik olarak henüz kanıtlanmadıysa da bu tür de diğerleri gibi çift dışında bireylerle çiftleşip olan yavruları birlikte büyütebilmektedir. Kur davranışı olarak erkek kuşlar çiçeklerin taç yapraklarını koparıp dişilere sunar. (Devamı...)
British Aerospace Jetstream 41 British Aerospace tarafından tasarlanan turboprop bölgesel yolcu uçağı. BAe'nin popüler modeli Jetstream 31 uzatılarak tasarlanmıştır. 30 koltuklu Embraer Brasilia, Dornier 328 ve Saab 340 gibi uçaklara rakip olarak tasarlanan uçak 29 koltukludur. Birleşik Krallık'taki Eastern Airways 17 uçaklı filosuyla en büyük kullanıcıdır. Jetstream 41'in tasarımı, gövdenin 4.88m (16 fit) uzatılmasıyla elde edildi. Gövdeye yapılan eklemeler, kanadın önündeki kısmına 2.51 m (8 fit 3 inç), arkasındaki kısmına ise 2.36m (7 fit 9 inç) uzunluğundaki kabin parçalarından oluşuyordu. Eklenen parçalar tamamen baştan tasarlanmıştı. Gövdeye yapılan uzatma, kanatlarda da yeni bir tasarım gerektirdi. Yeni modelde kanat açıklığı arttırıldı, kanatçık ve flaplar yeniden tasarlandı. Ayrıca kanatlar füzelajın altına monte edilerek, ana sparların kabin koridorundan geçmemesi ve kanat köklerinde daha geniş bagaj alanı elde edilmesi sağlandı. (Devamı...)

4 Ocak
Mirvarid Dilbazi (d. 19 Ağustos 1912, Kanlıklar - ö. 12 Temmuz 2001, Bakü), Sovyet Azeri komünist şair. Mirvarid Dilbazi, Azerbaycan'da Kanlıklar'ın Gazah köyünde doğdu. Her iki dedesi Hacı Rahim ve Abdurahman Dilbazi de şairdi. Ailesi 1921'de Bakü'ye taşındı ve yeni kurulan Kadın Yatılı Okulu'na girdi. Altı yıllık eğitimden sonra Bilajari'de yer alan bir ilkokulda ders vermeye başladı. Azerbaycan Diller Üniversitesi'nden mezun oldu ve Kuba'ya taşınarak burada öğrenimine devam etti. Mezun olduktan sonra Azerbaycan Pedagoji Enstitüsü'nde eğitim faaliyetlerine devam etti. Dilbazi'nin ilk şiiri olan Kadın'ın Özgürlüğü 1927 yılında yayınlandı. Ardından ilk kitabı Bizim Sesimiz 1934 yılında basıldı. Ardından birçok şiir, çocuk kitabı yazmıştır. İlk Bahar (1937), Anavatan için Aşk (1942), Anılar (1945), Efendinin Rüyası (1948), Hayatın Resmi (1967), Cezayirli Kız (1961), Genç Dostlarıma (1956), Bahar Geliyor (1968) bu eserlere örnek teşkil eder. Dilbazi; Aleksandr Puşkin, Hakanî, Nizami Gencevi gibi yazarların eserlerinden çeviriler yaptı. 1979 yılında "Azerbaycan Halk Şairi" seçildi. Cumhurbaşkanı Heydar Aliyev Dilbazi'ye 1998 yılında "İstiklal Nişanı" vermiştir. (Devamı...)
Filomela ya da Filomel, Philomēlē), Yunan mitolojisinde yer alan küçük bir figürdür. Batı kanonunda edebi, sanatsal eserlerde ve müzik eserlerinde doğrudan ve figüratif bir sembol olarak sıklıkla anılır. Zeuxippe ile Atina Kralı I. Pandion'un iki kızından küçüğü olan Filomela, "Atina'nın prensesi" olarak nitelendirilmektedir. Ablası Procne, Trakya Kralı Tereus'un karısıdır. Efsanenin çeşitli varyasyonları olsa da genel kanıya göre Filomela, ablasının kocası Tereus tarafından tecavüze ve sakat bırakılmaya uğramasından sonra intikamını alır ve şarkısıyla bilinen Avrupa ve Güneybatı Asya'ya özgü göçmen bir ötücü kuş olan bir bülbül (Luscinia megarhynchos) haline dönüşmüştür. Efsaneye bağlı olarak uğradığı şiddet yüzünden bülbülün şarkısı genellikle üzüntü verici bir ağıt olarak tasvir edilir veya yorumlanır. Tesadüf eseri olarak doğada dişi bülbül dilsizdir ve sadece erkek cinsi şarkı söylemektedir. Ovidius ve diğer yazarlar, Filomela'nın adının kökeninin "şarkının sevgilisi"ndan geldiğini belirtmişlerdir. (Devamı...)

5 Ocak
Pangea ya da Pangaea, Paleozoik zaman sonları ile Mezozoik zaman başlarında var olmuş dördüncü ve son süperkıtadır. Yaklaşık 300 milyon yıl önce daha önceki erken kıta parçalarından toplanarak bir araya geldi ve yaklaşık 175 milyon yıl önce ayrılmaya başladı. Günümüzdeki yeryüzünün aksine, bu süperkıtanın daha fazla bir kısmı güney yarımkürede bulunuyordu ve etrafı süper okyanus Panthalassa ile çevriliydi. Pangea magma tabakasındaki konveksiyonel hareketler sonucunda güneyde Gondvana ve kuzeyde Laurasia olarak ikiye bölünmüştür. İlerleyen evrelerde bu 2 kıta daha fazla parçaya ayrılarak günümüzdeki kıtalara dönüşmüştür. Pangea, günümüze kadar var olan süperkıtaların sonuncusu ve jeologlarca biçimi ortaya çıkarılanların ilkidir. Gondvana'nın parçalanmasıyla Antarktika, Güney Amerika, Avustralya ve Afrika Kıtaları; Laurasia'nın parçalanmasıyla Kuzey Amerika ve Avrasya (Asya ve Avrupa) Kıtaları ortaya çıkmıştır. Bu parçalanma süreci içinde Kuzey Amerika ile Güney Amerika ve Avrasya ile Afrika kıtaları birbirine oldukça yaklaşırken, Hindistan levhası ile Avrasya çarpışmış ve sonucunda Himalaya Dağları oluşmuştur. Ayrıca bu süreç içinde Okyanusya kıtası da Antarktika'dan ayrılmıştır. Pangea günümüzdeki kıtalar ortaya çıkana kadar çeşitli evrelerden geçmiştir. (Devamı...)
Temsil Edilmeyen Milletler ve Halklar Organizasyonu (İngilizce: Unrepresented Nations and Peoples Organization; Kısaltma: UNPO), 1991'de kurulan, demokratik bir uluslararası organizasyon. Üyeler yerli halklar, başka yönetimlerin altındaki uluslar, uluslararası kamuoyunda temsil edilemeyen bağımsız ülkeler veya bölgelerdir. Ermenistan, Estonya, Letonya ve Gürcistan gibi bazı eski üyeler, tam bağımsızlıklarını kazandı ve daha sonradan Birleşmiş Milletler'e katıldı. UNPO'nun üyeleri arasındaki görevi, insani ve kültürel haklarını korumak, kendi yönetimlerini idare etmek ve kendilerini etkileyecek şiddetli çatışmaları çözümlemektir. UNPO üyelere bağımsızlık amaçları için imkân sağlar ve uluslararası düzeyde tanınacak olan üyelerine yardımcı olur.(Devamı...)

6 Ocak
Giden Kadın (FilipinceAng Babaeng Humayo; İngilizceThe Woman Who Left) 2016 Filipin yapımı drama sinema filmidir. Siyah-beyaz görüntü yönetimi, senaryo, yapım, kurgu ve yönetim Lav Diaz tarafından üstlenilmiştir. Venedik Uluslararası Film Festivali'nde Altın Aslan ödülü kazanan ilk Filipin filmi olmuştur. 2016 yılında Altın Aslan ödülünü kazandığı 73. Venedik Uluslararası Film Festivali'nde ana yarışma bölümünde gösterilmek üzere seçildi. Başrol oyuncusu Charo Santos-Concio'nun, ABS-CBN şirketinin CEO ve başkanlık görevlerinden ayrıldıktan sonra oynadığı ilk filmiydi. İşlemediği bir suç nedeniyle 30 yıldır hapiste bulunan eski ilkokul öğretmeni Horacia, diğer mahkûmlara okuma ve yazma öğreterek sakin biçimde mahkûmiyetini sürdürmektedir. Bir mahkûm, Horacia'nın tutuklanmasına neden olan suçu itiraf edince, Horacia serbest bırakılır. Kaybettiği ailesini aramaya başlayan Horacia, oğlu Junior’u ararken 90’ların sonundaki Filipinler’in bıraktığından ne kadar farklı olduğunu da görecektir. (Devamı...)
SN 1006 yaklaşık olarak 7.200 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve 1006 yılında Dünya'dan yaygın olarak gözlemlenen bir süpernova. Yaklaşık -7.5 kadir'e ulaşan görsel büyüklüğüyle tarihin en parlak görünen yıldızlarından oldu. Bu "misafir yıldız" ilk olarak Lupus takımyıldızı içinde 1006 yılının 30 Nisan ve 1 Mayıs'ında Çin, Mısır, Irak, Japonya, İsviçre ve bir ihtimal Kuzey Amerika'dan gözlenmiştir. Çinli ve Arap gökbilimciler bu süpernova hakkında hazırlanmış en kapsamlı tarihsel açıklamaları yaptılar. Mısırlı Arap astrolog ve gökbilimci Ali bin Rıdvan, Batlamyus'un Tetrabiblos tefsirinde şöyle yazar: "...Venüs'ten 2.5, 3 kat daha büyük dairesel bir cisim. Işığı gökyüzünü aydınlatıyor. Işık yoğunluğu Ay'ın dörtte birinden daha fazla." Diğer gözlemciler gibi Ali bin Rıdvan da bu yeni yıldızı güney ufuk noktasının aşağısında olarak kaydetti. (Devamı...)

7 Ocak
Katana (刀) ya da Taçi'nin kullanımını takiben 1400'lerden sonraki ismiyle 大刀 dayito, tek-yönlü, uzun Japon kılıcı. Çoğu Japon, katana kelimesini genel olarak kılıç anlamında kullanır. Dünyanın en keskin kılıçlarıdır. Japon samurayı tarafından kullanılan, geleneksel tek-yönlü, kıvrık kılıç çeşididir. Vakizaşi veya şoto ile ya da tanto ile eş olarak bilinen katana, buşi sınıfı savaşçılar olan bukeler tarafından kullanılırdı. İki silah beraber olduğunda büyük-küçük anlamına gelen dayişo olarak adlandırılır ve samurayların kişisel onur ve sosyal gücünü temsil ederdi. Uzun kılıç açık alanda yapılan dövüşlerde kullanılırken kısa kılıç yan silah olarak taşınır ve saplama amacıyla ya da yakın dövüşlerde (örn: içeride) ve seppuku için kullanılırdı. Kın (鞘 saya) ve el siperi (鍔 suba ), özellikle Edo döneminin son yıllarında özel olarak tasarlanan sanat eserleriydi ve karmaşık bir dizayna sahipti. Asıl olarak kesmek için kullanılmasına rağmen hafif eğriliği sayesinde etkili bir saplama silahı olarak da kullanılabilir. Çift elle tutulacak şekilde tasarlanmış olsa da bazı eski Japon dövüş teknikleri en azından bir ya da iki tek-el tekniği içerir. (Devamı...)
Ini Kamoze veya doğum adıyla Cecil Campbell, (d. 9 Ekim 1957) Jamaikalı reggae müzik sanatçısıdır. Sanatçı özellikle 1994 yılında piyasaya sürdüğü ve Amerikan müzik listesinde bir numaraya kadar yükselen "Here Comes the Hotstepper" adlı şarkısıyla bilinmektedir. Sanatçının bu şarkısı Avustralya ve Yeni Zelanda'da bir, İngiltere'de dört numaraya kadar yükseldi. İlk kayıt denemelerini seksenlerin başında gerçekleştirdi. Öyle ki "World Affairs" adlı ilk teklisi 1981 yılında yayımlandı. Campbell, kendi ülkesinde giderek tanınmaya başladı ve zamanla "Jamaika'nın Sesi" olarak tanınmaya başladı. Kısa süre sonra Taxi adlı kayıt şirketinin de sahipleri olan Sly and Robbie ile tanışan sanatçı, bir süre sonra bu ikilinin yapımcılığında "Trouble You Trouble Me" adlı albümünü satışa sundu.(Devamı...)

8 Ocak
Ege Denizi (Yunanca: Αιγαίο Πέλαγος: "Egeo Pélagos") veya Türkçe diğer adı ile Adalar Denizi, Balkan ve Anadolu Yarımadaları arasında, Akdeniz'e bağlı bir denizdir. Marmara Denizi ve Karadeniz'den Çanakkale ve İstanbul Boğazları ile ayrılan bu denizin kuzey sınırları karalarla çizilmiş olmakla birlikte, güney sınırlarını Yunanistan'a bağlı adalar olan Rodos ve Girit çizer. Ege Denizinin tüm kıyıları Türkiye ve Yunanistan ile çevrilidir. Karadeniz üzerinden taşınan petrol ürünlerinin dünya pazarına ulaşmasında başlıca yoldur. Ege denizi ile ilgili kelime kökeni konusunda ortak bir görüş yoktur. Ama en yaygın ve eski görüş, ismin mitolojik köken anlatısıdır. Ama daha sistemetik yapılan modern araştırmalar kelimenin kökeni konusunda başka bakışlarınında ortaya çıkmasının sağlamıştır. Ege kelimesinin Türkçeye nasıl geçtiği konusunda ise, kelimenin bu denizin Fransızcadaki karşılığı olan "Mer Égée" den Türkçeye geçtiği düşünülmektedir. 1941 yılındaki 1. Coğrafya Kurultayında Ege ismi, coğrafi adlandırmalarda standartlaşmayı sağlamak için resmi olarak seçilmiş ve bu sayede yaygınlaşmıştır. (Devamı...)
Matematik (Yunanca μάθημα matema, "bilgi, çalışma, öğrenme") nicelik, yapı, uzay ve değişim gibi konularla ilgilenir. Matematikçiler ve filozoflar arasında matematiğin kesin kapsamı ve tanımı konusunda görüş ayrılığı vardır. Matematikçiler örüntüleri araştırır ve bunları yeni konjektürler formüle etmekte kullanırlar. Bu konjektürlerin doğruluğunu veya yanlışlığını matematiksel ispat yoluyla çözmeye çalışırlar. Matematiksel yapılar gerçek fenomenleri iyi modelize ettiklerinde matematiksel düşünce doğa hakkında tahmin yürütmemizi ve onun iç yüzünü anlamamızı sağlayabilir. Matematik soyutlama ve mantığı kullanarak ve sistemli çalışmayla fiziksel objelerin şekillerini ve hareketlerini saymayı, hesaplamayı ve ölçmeyi mümkün kılar ve böylece gelişir. Pratik matematik yazılı kayıtlardan beri insan etkinliği olagelmiştir. Matematik problemlerinin çözümü için gerekli araştırma yıllarca hatta yüzyıllarca süren bir çaba gerektirebilir. İlk titiz kayıtlara Yunan matematiğinde rastlanır. Matematik Rönesans'a kadar görece yavaş gelişti. Sonra matematikteki yenilikler diğer yeni bilimsel keșiflerle etkileșerek matematiksel keșiflerde günümüzde hâlâ devam eden hızlı bir artış sağladı. (Devamı...)

9 Ocak
Anti-entelektüalizm veya aydın karşıtlığı, entelektüellere ve entelektüalizme güvenmeme ve düşmanlık duymayı kapsayan düşüncedir. Larousse sözlüğünde "aklın üstünlüğünü ve bilimin değerini tanımayı reddetme" olarak tanımlanır. Genelde eğitim ve felsefenin küçümsenmesi, sanatın, edebiyatın ve bilimin pratik yanı olmayan ve hatta aşağılık alanlar olarak görülmesi şeklinde dışa vurulur. Anti-entelektüel düşünüş biçimleri arasında pragmatizm ve Bergsonculuk yer alır. Bu gibi felsefeler akıl yürütmeye güvenilmemesi gerektiğini; hissiyatın düşünceden, içgüdünün mantıktan, derhal hareket etmenin eleştirel düşünüp değerlendirmeden, sonuçların sonuçlara ulaşılan yoldan daha önemli olduğunu savunurlar. Anti-entelektüeller kendilerini sıradan halkın savunucuları olarak tanıtırlar ve bu şekilde algılanırlar; algıdaki siyasi ve akademik elitizme karşı popülizmin temsilciliğini yaparlar. Eğitimli insanları halkın çoğunun endişelerinden uzak, özel statüye sahip bir sınıf olarak görme, entelektüellerin siyasi tartışma ve yüksek eğitim ortamına hakim olduğunu düşünme eğilimleri vardır.(Devamı...)
Elias James Corey (12 Temmuz 1928) Amerikalı organik kimyacı. 1990 yılında "organik sentez üzerine geliştirdiği teori ve metodolojilerden dolayı Nobel Kimya Ödülü'nü kazanmıştır. Yaşayan en büyük kimyagerlerden biridir. Çok sayıda sentetik reaktifler, metodolojiler geliştirmiş ve organik sentez biliminin gelişmesine katkıda bulunmuştur. E.J. Corey, Methuen, Massachusetts'ta Lübnan göçmeni Hristiyan bir ailelenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. 18 aylıkken babasının ölümü üzerine annesi babasının anısına ismini "Elias" olarak değiştirmiştir. Dul annesi, erkek kardeşi, iki kız kardeşi, teyzesi ve amcası, geniş bir evde birlikte yaşıyorlardı. Katolik İlköğretim Okulu'nda eğitime başladı ve daha sonra Lawrence Lise'sini bitirdi. 1945 senesinde Massachusetts Teknoloji Enstitüsüne girdi. 1948 senesinde mezun oldu ve 22 yaşında doktorasını burada tamamladı. Mezun olduğu bölüm ve doktorası kimya üzerineydi. (Devamı...)

10 Ocak
Küresel yıldız kümesi galaksi merkezi etrafında uydu gibi dolanan, yıldızların küresel bir bileşimidir. Küresel yıldız kümeleri yerçekimi ile bir arada durabilirler. Yerçekimi sayesinde küresel bir şekle ve göreceli olarak merkeze doğru artan bir madde yoğunluğuna sahiplerdir. Yıldız kümesinin bir alt kategorisi olan küresel yıldız kümesi, Latince bir sözcük olan ve küçük küre anlamına gelen globulus kelimesinden türetilmiştir. Galaksi hâlesi içinde bulunan küresel yıldız kümelerinin, disk içinde bulunan daha az yoğunluktaki açık yıldız kümesine göre çok daha fazla yıldız içerdikleri ve daha yaşlı oldukları bulunmuştur. Küresel yıldız kümeleri tam anlamıyla galaksi içerisinde yaygın durumdadırlar. Samanyolu galaksisi içinde şu âna kadar bulunan 150 tane küresel yıldız kümesi vardır. 10 ila 20 arasında hâlâ keşfedilmemiş küresel yıldız kümesi olduğu sanılmaktadır. M87 gibi bazı devasa eliptik galaksilerde, özellikle galaksi kümelerinin merkezinde, 13.000 tane küresel yıldız kümesi bulunabilir. Bu küresel yıldız kümeleri galaksi etrafında, 40 kiloparsek (yaklaşık olarak 131,000 ışık yılı) gibi büyük yarıçaplarda dolanırlar. Yerel gruptaki her yeterli kütleye sahip galakside, bağlantılı küresel yıldız kümesi grupları vardır. Neredeyse incelenmiş her büyük galaksinin, küresel yıldız kümesi sistemine sahip olduğu bulunmuştur. (Devamı...)
Hidrosefali "beyinde su toplanması" olarak da bilinen, beyin ventriküllerinde ve boşluklarında normalin üzerinde BOS (Beyin Omurilik Sıvısı, Serebrospinal Sıvı) birikmesi durumudur. Bu durum kafatasının içindeki kafa boşluğunda basıncın artmasına ve kafanın artan ölçüde büyümesine, kasılmalara ve zihinsel engelli olma sonuçlarına yol açabilir. Bu terim hidro (su) ve sefali (kafa) terimlerinden türemiştir. Hidrosefali'nin muayenesi hastalığın kronikliğine göre değişir. Ventriküler sistemin akut dilatasyonu (genleşmesi), artan kafa içi basıncının belirgin olmayan işaretleri ve belirtileri ile açığa çıkar. Buna karşıt olarak kronik dilatasyon (özellikle ileri yaşlarda) Hakim üçlemesinde olduğu gibi daha sinsi bir başlangıç izleyebilir. Kafa boşluğunun içindeki artan basıncın belirtileri baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, papil-ödem, uykusuzluk ve baygınlık olarak ortaya çıkabilir. Yüksek kafa içi basıncı temporal lopta ve/veya serebellar tonsilde fıtık oluşumuna ve ölümcül beyin sapı sıkışmasına yol açabilir. Hakim üçlemesinin yürüyüş bozukluğu, idrar kaçırma ve akıl hastalıkları gibi belirtileri, normal basınçlı hidrosefali'nin tipik belirtileridir. (Devamı...)

11 Ocak
Concha Buika (d. 11 Mayıs 1972, Palma de Mallorca), İspanyol şarkıcı, besteci ve oyuncu. İkinci albümü, "Mi Niña Lola" Latin Grammy Ödülleri'nde 2008 yılında aday olan Buika, "Niña de Fuego"; "La Noche Mas Larga" albümleri ile Latin Grammy ödüllerine aday olurken "El Ultimo Trago" albümü ile 2010 Latin Grammy Ödüllerinde En İyi Geleneksel Tropik Albüm ödülünün sahibi oldu. Sanatçı ayrıca 2010 yılında npr tarafından 50 harika sesten biri olarak seçmiştir. Ailesi, babası eski politikacı ve yazar Juan Balboa Boneke rejim karşıtı olduğu için Ekvator Gine'sinden İspanya'ya sürgüne gelmişti. Altı çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak Mayorka'da doğdu. Çocukluğu Mayorka Adası'nda Romanlar arasında geçti. Bu nedenle, müziği flamenco, soul ve caz karışımı olarak adlandırılabilir. Concha çok fakir bir bölgede, çingenelerin arasındaki tek siyah ailede zorluklar içinde büyüdü. Babası o dokuz yaşındayken ailesini terketti. Babasını 26 yıl sonra görebildi. Müzik derslerine çocukken komşu çocuktan aldığı piyano dersleri ile başladı ve birçok enstrümanı çalmayı da böyle öğrendi. Sahne ile ilk tanışması teyzesinin yerine mahallenin blues barında çıkması ile oldu. Sanatçının annesinin, anneannesinin, teyzelerinin ve kız kardeşlerinin isimleri koluna dövmelerle işlenmiştir. (Devamı...)
Abhazya pasaportu (AbhazcaАтәылауаҩшәкәы; RusçaАбха́зский па́спорт), Abhazya Cumhuriyeti vatandaşlarına yurtdışına seyahat ve ülke içerisinde kimlik bilgisi sağlamak amacıyla verilen pasaporttur. Abhazya sadece Rusya, Nikaragua, Venezuela ve Nauru tarafından tanındığı için Abhazyalılar diğer ülkelere seyahat için Rus pasaportunu kullanmaktadırlar. Abhazya pasaportu koyu yeşil renktedir. Ortasında Abhazya arması, bunun yukarısında ülkenin adı (Abhazya) ve aşağısında "pasaport" bulunmaktadır. Bunların tamamı hem Abhazca hem de Rusça yazılmıştır. Abhazya pasaportlarından önce ülkede Sovyet pasaportları kullanılmaktaydı. Bu pasaportlar önce Acara Özerk Cumhuriyeti'ne gönderilmiş, Gürcistan'ın geri kalanı gibi Acara'da da Gürcistan pasaportları kullanılacağı için Acara lideri Aslan Abaşidze tarafından Abhazya'ya verilmiştir. Sovyet pasaportlarının tamamının süresi 2008 yılında dolduğundan yeni bir pasaport ihtiyacı oluştu. Abhazya pasaportları ilk olarak 1990'ların sonlarında tartışılmaya başlandı. 2003'te bir Türk firmasına siparişler verildi ama 25 bin pasaportu taşıyan ilk gemi Gürcü yetkililer tarafından durduruldu ve pasaportlar imha edildi. 2004 yılındaki başkanlık seçimlerinden önce pasaportların dağıtılması planlanıyordu ama ikinci gemideki pasaportlar ülkeye gelince çok fazla hata içerdikleri ortaya çıktı ve bu nedenle başkan Vladislav Ardzınba onları dağıtmamaya karar verdi. Başkanlık seçimlerini kazanan Sergey Bağapş harcanan paraların israf olmasını istemedi ve 2006 yılının ocak ayında pasaportları dağıtmaya karar verdi. İlk pasaport eski başkan Ardzınba'ya verildi, Bağapş ise resmi olarak pasaport başvurusunda bulunan ilk kişi oldu.(Devamı...)

12 Ocak
Kloroplast fotosentezin gerçekleştiği sitoplazmik organeldir.Bitkilerin sadece yeşil kısımlarında bulunur.Bitkide besin ve oksijen üretilmesini sağlar. Genellikle yeşil renkli olduğu için bitkilerin çoğunun yeşil renkli olmasının temel sebebidir.

Çift katmanlı zarla çevrilidir. İç katman fotosentez pigmentleri enzimleriyle klorofil içeren yassı keseciklere dönüşmüştür. DNA içeren kloroplastlar, bağımsız işlev gören ve kendi kendine çoğalan bir yapıdır. Kloroplastta fotosentezi gerçekleştirmek üzere hazırlanmış tillakoidler, iç zar ve dış zar, stromalar, enzimler, ribozom, DNA gibi oluşumlar bulunur. Bu oluşumlar hem yapısal hem de işlevsel olarak birbirlerine bağlıdırlar ve her birinin kendi bünyesinde gerçekleştirdiği son derece önemli işlemler vardır. Örneğin kloroplastın dış zarı, kloroplasta madde giriş-çıkışını kontrol eder. İç zar sistemi ise "tillakoid" olarak adlandırılan yapıları içermektedir. Disklere benzeyen tillakoid bölümünde pigment (klorofil) molekülleri ve fotosentez için gerekli olan bazı enzimler yer alır. Tillakoidler "grana" adı verilen kümeler meydana getirerek, güneş ışığının en fazla miktarda emilmesini sağlarlar. Bu da bitkinin daha fazla ışık alması ve daha fazla fotosentez yapabilmesi demektir. Bunlardan başka kloroplastlarda "stroma" adı verilen ve içinde DNA, RNA, ribozomlar ve fotosentez için gerekli olan enzimleri barındıran bir de sıvı bulunur. Kloroplastlar sahip oldukları bu DNA ve ribozomlarla hem kendilerini çoğaltırlar, hem de bazı proteinlerin üretimini gerçekleştirirler. (Devamı...)


Barbaros Hayreddin Paşa (d. 1478; Midilli - ö. 4 Temmuz 1546; İstanbul), Osmanlı Devleti tarihinin ünlü Türk denizcilerinden, kaptan-ı derya olarak Osmanlı İmparatorluğunun ilk kaptan paşası ve Kaptan-ı deryası. Akdeniz’de Osmanlı egemenliğini pekiştirdi, öyle ki bu deniz bazı tarihçilerce bir "Türk Gölü" olarak anıldı. Osmanlı'nın deniz politikasına ve Tersane-i Amire'ye nizam verdi.

Hayreddin Paşa'nın asıl adı Hızır Reis'ti. Ona, "dinin hayırlısı" anlamına gelen Hayreddin adını, Osmanlı Devletine yaptığı hizmetinden dolayı Padişah I. Süleyman verdi. Avrupalılar ağabeyi Oruç Reis'e kızıla çalan sakalı yüzünden Barbarossa adını vermişlerdi, Oruç Reis'in ölmesinin ardından küçük kardeşi Hızır için kullanılan bu isim, Türkçe 'ye Barbaros olarak geçti. Hayreddin Paşa, Selanik Vardar Ağalarından ve Midilli fatihlerinden Arnavut veya Türk bir sipahi olan babası Vardari Yakup Ağa ile ada halkından Rum Katerina'nın dört oğlundan biri olarak 1470'li yıllarda Midilli adasında doğdu. Kendisine verilen "Barbaros" lakabı, İtalyanca "kızıl sakal" anlamındaki "barba rossa"dan gelir. Oruç Reis, genç yaşta kardeşi İlyas ile birlikte deniz ticareti yaparken, Ege Denizi'nde Rodos Şövalyelerine tutsak düştü. Serbest kaldıktan sonra, yaşadığı olayın etkisiyle tüccar yerine korsan olmaya karar verdi. Bir süre sonra kardeşi Hızır Reis de ticareti bırakıp ona katıldı. Akdeniz kıyılarına akınlar düzenleyip, ganimetler elde ettiler. Cerbe adasını üs olarak kullanan Hızır Reis ve ağabeyi Oruç Reis’in ünü bütün Akdeniz’e yayıldı. İki kardeş Tunus Sultanı Muhammed ile anlaşarak Tunus’taki Halkü’l-Vaâd (La Gaulette) liman kalesini kullanmaya başladı. Hızır ve Oruç, ele geçirdiği ganimetin beşte birini Tunus sultanına veriyor, kalan malları Tunus pazarında satıyorlardı. (Devamı...)


13 Ocak
Sincap sincapgiller (LatinceSciuridae) familyasından uzun kuyruk tüyleri ile dikkat çeken kemirici memeli hayvan türlerinin ortak adıdır. Eski Türkçe'de Teyin/Deyin/Değin ve çekelez adlarıyla da bilinir.

Vücudunun üst kısmı açık sarıdan kırmızımsı kahverengine ve siyaha kadar değişir. Alt tarafı tamamen beyazdır. Omurgalı hayvanların içine girer. Kışın, kıl uçlarında siyah pigment miktarı artar. Bu nedenle kırmızı renkte olanlar, kışın daha koyu görünür. Kuyruktaki tüyler uzundur ve kuyruklarını kıvırıp sırtlarına değdirebilirler. Gözleri iri ve parlaktır. Kulakların ucunda (kışın daha fazla) tüy demeti bulunur. Arka ayakları daha uzun ve daha güçlüdür. Boyları 18-25 cm, kuyrukları 14-20 cm dir. Ağırlığı 15-51 gr dır. Gebelik süresi 30-40 gün olmakla birlikte yavru sayısı 3 ila 7 arasında değişir. Yaşam süresi yaklaşık 10 yıl olan bu memeliler, çoğunlukla ağaçlarda yaşar. Otoburdur. Ormanlık ve ağaçlık bölgeler, parklar ve korularda yaşarlar. Kış uykusuna yatmazlar ancak soğuk havalarda birkaç gün süren uyuşukluk dönemleri olur. Çiftleşme dönemi dışında yalnız yaşarlar. Çok iyi tırmanır ve sıçrarlar, hemen hemen bütün zamanlarını ağaçların üzerinde geçirirler. Ağaç gövdesinde baş aşağı ve baş yukarı hızla inip çıkabilirler. Gündüzleri işlektirler, sabah ve ikindi vakti daha hareketlidir.0-3 aylıkken eve alınan sincaplar evcilleştrilebilr. Evcilleştiklerinde oldukça hareketli ev arkadaşları olabilmektedirler. (Devamı...)


Jean-Baptiste Biot (21 Nisan 1774 - 3 Şubat 1862), Fransız bilim insanı. Meteoroitlerin gerçek yapısını ortaya çıkarmış, bir balon yolculuğu yapmış ve ışığın polarizasyonu hakkında araştırmalarda bulunmuştur.

Jean-Baptiste Biot, 21 Nisan 1774 tarihinde Paris'te doğdu ve 3 Şubat 1862 tarihinde Paris'te öldü. Biot, 1794 yılında Lyceum Louis-le-Grand ve Ecole Polytechnique'de eğitim gördü. Biot 1797 yılında Beauvais matematik profesörü olarak atanmadan önce topçu olarak görev yaptı. Daha sonra 1800'lerde College de France'ın fizik profesörü olarak devam etti, üç yıl sonra Bilimler Akademisi üyeliğine seçildi. 1804 yılında Biot Gay-Lussac ile ilk bilimsel sıcak hava balonu seyahatini yaptı. ( 2009, O'Connor ve Robertson 1997). Onlar güvertede oksijen olmadan oldukça tehlikeli şekilde 7016 metre (23.000 feet) yüksekliğe ulaştı. Biot ayrıca Onur Lejyonu üyesi oldu, 1814'te komutan olarak 1849 yılında Şövalye olarak seçildi. 1816 yılında İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi yabancı üyesi seçildi. Buna ek olarak, Biot 1840 yılında (O'Connor ve Robertson 1997), maddenin termal veya optik özelliklerinin alanında Royal Society tarafından verilen Rumford Madalyasını aldı. Jean-Baptiste Biot'un 1803 doğumlu tek oğlu, Edouard Constant Biot, bir mühendis ve Sinolog idi. Edouard 1850 yılında öldü ve Edouard'ın son kitabı, Çin klasiği Tcheou-li'nin, ikinci yarısı yayınlanması için hazır bir duruma babasının olağanüstü çabaları sayesinde getirildi. Bu kitap tamamlanmamış bir el yazması olarak kalmıştı. Doğru biçimde yayınlamak için, Jean-Baptiste Biot, ünlü Sinolog Stanislas Julien' danışmak zorunda kaldı, ama aynı zamanda, özellikle en zor kısmı, Kaogongji çevirisi için, kendisi oğlunun çalışmalarını doğrulamak adına birçok atölye ziyaret etmek zorunda kaldı ve onların yöntemleri ve terimleri hakkında ustaları ve zanaatkarları sorguladı. Bu güne kadar, Biot çevirisi bu kitabın bir Batı diline tek çevirisi olmaya devam etmektedir. (Devamı...)


14 Ocak
Binicilik kısaca ata binme becerisidir. Binicilik; atı iyi durumda kullanma sanatı olup bu iyi durum, atı tam yerinde, sakin, zamanında, güven içinde ve olabildiğince işe uygun kuvvet sarf ettirerek kullanma becerisidir. Biniciliğin tarihi çok eski zamanlara kadar uzanır.

Binicilik sporunun ilk izlerine, tarihte ilk Türk devleti olarak bilinen ve Çin’de yaşamış olan Chou “Çu” sülalesinin hâkimiyeti döneminde rastlanmaktadır. Türk asıllı imparator Hiao’dan (M.Ö. 900) söz eden kronikler, kendisinin mükemmel bir at ustası (binici) olduğunu yazmaktadırlar. Ata ilk binen kavim Türklerdir ve atlar ilk kez Türkler tarafından ehlileştirilmiştir. Binicilik tarihine damgasını vuranlar, belki de savaşlarda önemli rol oynayan, süvari de denen atlı askerlerdir. İlk süvari birliklerini MÖ 2600'de Çinlilerin kurdukları bilinmektedir. Çinliler ata binmeyi M.Ö. 3. yy.da Hunlardan öğrenmişlerdir. Ancak binicilikte asıl gelişme, 5. yüzyılda eyerin bulunmasından sonra gerçekleşmiştir. Daha önceleri çıplak atın sırtına binilir ya da atın sırtına bir kilim ve battaniye atılarak oturulurdu. Devamı...


I. Boemondo (yahut Bohemund veya Boamund) (d. 1054 – ö. 3 Mart 1111, Bari) Norman asilzade, Taranto ve Antakya prensi.

İtalya’ya yerleşen Normanlar’ın soylularındı. Kendine doğuda bir ülke fethedip orada hükümdarlık yapabileceği düşüncesiyle Birinci Haçlı seferi'ne katılmış; Antakya'nın Haçlılar tarafından kuşatılıp fethine kadar tüm Haçlı ordusunun Anadolu'yu geçişinde komutanlığını yapmıştır. Ocak 1099'da Haçlılar Antakya Prensliği’ni kurunca Antakya Prensi oldu. Doğu Haçlılar Prensliği tasarısı Harran Muharebesi’nde aldığı yenilgi ile suya düşünce Avrupa’ya dönen Boemond, Fransa Kralı I. Philippe'in kızı Konstans ile evlenerek yeni bir statü kazandı. Tekrar Akdeniz’e dönüp Bizans’la mücadele etmeyi denese de başarısız olup Bizans vassalı olmayı kabul etti ve ömrünü İtalya’da tamamladı. 1058'de İtalya'da Calabria yöresinde dünyaya geldi. Bir Norman derebeyi hanedanı olan Hauteville ailesi’ne mensuptur. Babası Norman topraklarında (İskandinavya) olukça şöhret yapmış bir şövalye olan Tancred de Huateville’in oğullarından Robert Guiscard; annesi ise Robert Guiscard’ın ilk karısı olan Norman asıllı Buonalbergo'lu Alberada’dır. Kendine konulan vaftiz adi Mark idi; fakat çocukken çok iri cüsseli olduğu için masallardaki Buamundus gigas adlı bir deve atıfla babası tarafından Boemondo olarak lakaplandırılmış ve bu lakabı isim olarak kullanmıştır. Amcaları ve babası Güney İtalya’ya giderek Lombard-Bizans çekişmelerinde rol oynayan ve kendi kontluklarını kuran Norman paralı askerlerin liderlerindendi. Babası Robert Guiscard güney İtalya'da idareyi eline geçirerek Apulya Kontu (1057-1059) ve sonra Apulya Dükü (1059-1085) olmuştu. Devamı...


15 Ocak
Tarih beni beraat ettirecektir veya Tarih beni aklayacaktır (İspanyolca: La historia me absolverá), Kübalı devrimci lider Fidel Castro'nun 16 Ekim 1953 günü mahkemede yaptığı ünlü konuşmanın son cümlesi ve sonradan basılan konuşma metninin başlığıdır. Başarısız olan Moncada Kışlası saldırısından sonra yakalanıp mahkemeye çıkartılan Castro savunmasını kendisi yapmıştır. Yaptığı konuşmanın kaydı olmasa da sonradan yeniden yazmış ve 26 Temmuz Hareketinin en önemli belgelerinden birisi hâline gelmiştir. Mahkemeden sonra devrimcilere çeşitli hapis cezaları verilse de 1955 yılında Fulgencio Batista tarafından çıkartılan af sonrasında salıverileceklerdir. Meksika'ya geçen Castro burada güç toplayarak Granma adlı tekneyle Küba'ya 1956 yılı Aralık ayında çıkacak ve Küba Devrimiyle sonuçlanacak mücadele sürecini başlatacaktır. (Devamı...)
Sisamlı Aristarkus (Yunanca: Ἀρίσταρχος, Arístarchos; MÖ 310 – ca. MÖ 230) Yunan gökbilimci ve matematikçi, Sisam adasında doğdu. Evrenin merkezine dünyayı değil de güneşi koyan günmerkezlilik inanışının bilinen ilk savunucularındandı. Pisagor'dan ve Filolaos'dan etkilendi. Her ikisi de güneşi merkeze koymalarına rağmen, gezegenlerin diziliş sırası açısından Filolaos'dan farklı görüşlerde oldu. Onun astronomik fikirleri 1800 yıl boyunca geçerliliğini sürdüren Aristo ve Batlamyus'un yermerkezli teorileri karşısında rağbet görmedi ta ki Kopernik, Kepler ve Newton'un buluşlarına kadar. Ay'daki Aristarkus Krateri'ne onun adı verilmiştir.(Devamı...)

16 Ocak
Özgür İrlanda Devleti (İrlandacaSaorstát Éireann İrlandaca telaffuz: [sˠiːɾˠsˠˈt̪ˠaːt̪ˠ eːɾʲən̪ˠ]; 6 Aralık 1922 - 29 Aralık 1937) , 6 Aralık 1921 tarihinde Britanya hükûmeti ve İrlanda milliyetçilerinin imzaladığı İngiliz-İrlanda Antlaşması sonucunda kurulan bir dominyondur. Bu antlaşma üç yıllık İrlanda Bağımsızlık Savaşı'nı sona erdirmiştir. Savaş İrlanda, İrlanda Cumhuriyet Ordusu (Irish Republican Army ya da IRA) ve İngiliz Krallık güçleri arasında gerçekleşmiştir. Bağımsız Devlet İngiliz Milletler Topluluğu'nun bir dominyonu olarak kurulmuştur. İrlanda'nın 32 idari bölgesinden 26'sını içerir. Kuzey İrlanda -diğer 6 idari bölgeyi bulundurur- antlaşma sonucu kendisine tanınan dışarda kalabilme hakkını (opt-out) kullanarak bu devletten ayrılmıştır. Yürütme Kurulu Antlaşma şartları gereği devrimci Dáil hükûmeti ve geçici hükûmetin yerini almıştır. Bu iki hükûmeti de Ağustos 1922'den beri yöneten W. T. Cosgrave, Yürütme Kurulu'nun ilk başkanı olmuştur. Yasama organı Dáil Éireann (Alt meclis) ve aynı zamanda senato olarak da bilinen Seanad Éireann'den meydana gelir. Dáil üyeleri sadakat yemini vermek zorundaydılar ve bu krala bağlılığın yemini anlamına geliyordu. Yemin Antlaşmaya muhalif olan kesimler tarafından tartışmalı bir konumdaydı çünkü çoğu yemin etmeyi reddetti ve dolayısı ile onlara verilen konum da reddedildi. Öte yandan Antlaşma yanlıları Cumann na nGaedheal (İrlandalılar Cemiyeti) adlı grubu 1923'te kurdu ve Dáil'de 1922-1927 yılları arası etkili bir çoğunluğa sahipti. Bu tarihten sonra 1932 yılına kadar azınlık hükûmeti şeklinde devam etti.(Devamı...)
Tekirdağ Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık yirmi ikinci şehridir. 2018 itibarıyla 1.005.463 nüfusa sahiptir. Marmara Bölgesi'nin Trakya yakasında bulunur; doğuda İstanbul, güneyde Marmara Denizi ve Çanakkale, batıda Edirne, kuzeyde Kırklareli ve kuzeydoğuda Karadeniz ile çevrilidir. 2012 yılında nüfusu 750.000'i geçen 14 adet il TBMM'de kabul edilen kanun ile büyükşehir statüsü kazandığı için Türkiye'nin 30 büyükşehrinden biridir. 30 Mart 2014'te yapılan yerel seçimlerin ardından resmen büyükşehir belediyeciliği ile yönetilmeye başlamıştır, hizmet sahası 6.313 kilometrekare olarak tüm il sınırlarıdır. Bu kanunla üç yeni ilçe kurulmuştur. Bunlar, Süleymanpaşa, Kapaklı ve Ergene'dir. Bu ilçelerle birlikte toplam ilçe sayısı on birdir. Tekirdağ, Bizans döneminde Bisanthe (Βισανθη) ve sonraları Rodosto (Ρωδοστο) adıyla anılmıştır. Kenti ele geçiren Türkler, şehre önceleri Rodosçuk, 18. yüzyıldan itibaren de Tekfur Dağı demeye başlamışlardır. Tekfur Ermeniceden alıntı bir sözcük olup Osmanlı Türkçesinde Hristiyan hükümdarlara verilen bir sandır. Aslı tagovar, anlamı ise taç taşıyandır. Cumhuriyetin ilanından sonra tekfur sözcüğü atılarak yerine sesçe benzeşen tekir getirilmiştir. (Devamı...)

17 Ocak
Zinedine Zidane tam adıyla Zinedine Yazid Zidane (d. 23 Haziran 1972; Marsilya), genelde Zizou lakabıyla tanınan Cezayir asıllı Fransız eski futbolcudur. Futbol tarihine Maradona, Pelé ve Brezilyalı Ronaldo ile birlikte damgasını vurmuş futbolculardan biridir. 2004 yılında, Pelé'nin hazırladığı FIFA 100'de gelmiş geçmiş yaşayan en iyi 125 futbolcu arasında yer aldı. 2006 yılında, Fransa'da en sevilen sporcu seçildi; 1998, 2000 ve 2003 yıllarında FIFA tarafından yılın oyuncusu seçildi. Brezilyalı oyuncu Ronaldo'dan sonra bu ödülü 3 kez kazanan dünyadaki 2. futbolcudur. France Football dergisi tarafından iki kez dünya tarihinin ikinci en iyi Fransız futbolcusu seçilmiştir. Orta sahada, oyun kurucu mevkiinde oynayan Fransız fultbolcu, Real Madrid ve Juventus FC gibi prestijli Avrupa kulüplerinde oynamış, bu kulüplerle çok sayıda yerel ve uluslararası kupa kazanmıştır. Futbolunu ve performansını özellikle Fransa millî takımı'yla kazandığı 1998 FIFA Dünya Kupası ve 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda, ve final oynadığı 2006 FIFA Dünya Kupası maçlarında göstermiştir. (Devamı...)
Playlist: The Very Best of Destiny's Child Amerikalı R&B kız grubu Destiny's Child'ın üçüncü derleme albümü. 9 Ekim 2012'de Columbia Records aracılığıyla piyasaya sürülen albüm, grubun kuruluşunun on beşinci yılına özel yayımlandı. Albümde grubun dört stüdyo albümünden on dört şarkı bulunur. Yayımlandıktan sonra olumlu eleştiriler toplayan albüm, grubun en popüler şarkılarını içermesiyle övülse de yeni materyal olmayışı olumsuz olarak değerlendirildi. ABD'deki albüm listesinde 77, R&B/Hip Hop albümler listesinde 17 numaraya kadar yükseldi. Böylece Legacy Recordings tarafından yayımlanan playlist albüm serisinin en yüksek liste başarısı elde eden albümü oldu. (Devamı...)

18 Ocak
Marie Rogêt'nin Sırrı genelde kullanılan alt başlığı Morgue Sokağı Cinayetleri'nin Devamı, Edgar Allan Poe tarafından 1842'de yazılan kısa öykü. Gerçek bir cinayetin ayrıntıları üzerine kurgulanmış ilk cinayet öyküsüdür. İlk defa Snowden's Ladies' Companion'ın Kasım 1842, Aralık 1842 ve Şubat 1843 sayılarında üç bölüm olarak yayımlanmıştır. Poe'nun dedektif karakteri C. Auguste Dupin ile arkadaşı olan isimsiz anlatıcı, Paris'te Marie Rogêt isimli bir kadının çözülememiş cinayetini araştırırlar. Bir parfüm dükkânında çalışan Rogêt'nin cesedi Sen Nehri'nde bulunmuştur ve cinayet üzerindeki gizem medyanın ilgisini çekmektedir. Dupin'e göre gazeteler, gerçeği bulmaya çalışmak yerine bir sansasyon yaratmayı tercih etmektedir. Yine de Dupin, katilin aklından geçenleri anlayabilmek için gazetelerde yazılanları kullanır. Dupin, uslamlama yeteneğini kullanarak katilin tek kişi olduğunu, kadının cesedini beline sarılı bir kemerden tutarak sürüklediğini, ardından bir tekneden nehre attığını ortaya çıkarır. Dedektife göre polis bu tekneyi bulursa katili de bulmuş olacaktır. Öykü, gerçek bir olay olan Mary Cecilia Rogers cinayetine dayanır. (Devamı...)
Leyla Zana (3 Mayıs 1961, Diyarbakır), Kürt kökenli Türk siyasetçi. Zana 1991-94 yılları arasında Diyarbakır ve 2011-18 yılları arasında ise Ağrı milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yer aldı. Leyla Zana 3 Mayıs 1961 tarihinde Fahrettin-Hediye Dağlı çiftinin kızları olarak Türkiye'nin Diyarbakır ilinin Silvan ilçesinde doğdu. Zana ilkokul'un birinci sınıfını tamamlayamadan okuldan ayrılmak zorunda kaldı. 1975 yılında 14 yaşında iken, kendisinden 21 yaş büyük kuzeni Mehdi Zana ile evlendi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi döneminde, o dönem Diyarbakır Belediye Başkanı olan Mehdi Zana gözaltına alınıp tutuklandı ve 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Leyla Zana eşi hapiste iken okuma-yazma öğrendi. Daha sonra ilkokulu, ortaokulu ve liseyi dışarıdan bitirdi. Eğitime ayırdığı zamanın yanında siyasi faaliyetlere de katıldı. 1987'de İnsan Hakları Derneği Diyarbakır şubesi'nin kurucuları arasında yer aldı. 1988 yılında Yeniülke gazetesinde gazeteci olarak çalışmaya başladı. 1991 Türkiye genel seçimleri'nde, bölge kadınlarının büyük desteğini aldığı bir seçim çalışması sonrasında zamanın Sosyaldemokrat Halkçı Parti listesinden Diyarbakır milletvekili olarak TBMM'ye girdi. (Devamı...)

19 Ocak
Vito Genovese (d. 27 Kasım 1897, Risigliano, Tufino, Napoli, İtalya - ö. 14 Şubat 1969, Springfield Hapishanesi, Missouri, Amerika Birleşik Devletleri) Amerikan mafyasının liderlerinden biriydi. Genovese, 1913'te New York'a göç etti. Mafya kariyerine de kendisi gibi Napolili olan Joe Masseria'ya hizmet ederek başladı. Hapishaneye ilk girişi 1917 yılında silah taşıdığı için oldu, 60 gün hapiste kaldı. Lucky Luciano, Meyer Lansky, Bugsy Siegel ve Frank Costello gibi isimlerle kadın, alkol ve uyuşturucu satıcılığında çalıştı. Zamanla Luciano'ya yaklaşan Genovese, Amerikan ve İtalyan mafyası arasında gelişen Castellammarese Savaşı'nda önemli rol oynadı. 1931 yılının Nisan ayında Luciano tarafından düzenlenen Joe Masseria suikastinde eski patronuna ateş eden dört kişiden biriydi. Bu yılın sonuna doğru, Luciano ayrıca Masseria'nın rakibi Salvatore Maranzano'ya suikast düzenledi ve İtalyan mafyasının lideri oldu. 1929 yılında Vito Genovese'nin ilk eşi genç yaşında vefat etti. Bundan üç yıl sonra Anna Petillo isimli mutsuz bir evlilik yaşayan ama boşanamayan evli bir kadına âşık oldu. Genovese 16 Mart 1932'de Anna'nın eşini New York'ta yüksek bir binanın tepesinden aşağı atarak öldürdü ve 12 gün sonra Anna Petillo ile evlendi. Nancy ve Phillip isminde iki çocuğu oldu. Oğlu Phillip mafya işlerine hiç girmedi. Anna daha sonra oldukça popüler bir dava ile eşinden boşandı ve Genovese'nin hem bir mafya babası olduğunu hem de kendisini dövdüğünü söyledi. Boşanmasının ardından Anna aylık 300 dolarlık bir nafaka aldı, ama aynı dönemde Genovese tek bir işten haftada 30.000 dolar kazanıyordu. (Devamı...)
Marfa ışıkları ya da Marfa hayalet ışıkları, Amerika Birlesik Devletleri'nin Teksas eyaletindeki Marfa şehrinin doğusunda gözlemlenen gizemli parıltılar. Görenlerin hayalet, UFO veya ılgım olarak tanımlamasıyla ün kazanmıştır. Işıkların gözlemlenmesi hakkındaki ilk açıklama Temmuz 1957'de Coronet Magazine'de yapıldı. Açıklama gizemli ışıkların tarihinin 19. yüzyıla dayandığını iddia ederek ışıkları genellikle yerin üzerinde dalgalanan bazen de gökyüzüne yükselen basketbol topu büyüklüğündeki parıltılar olarak tanımladı. Renkleri genellikle beyaz, sarı, turuncu veya kırmızı bazen de yeşil veya mavi olarak bildirildi. Parıltıların omuz hizasında durduğu, düşük hızda yatay olarak hareket ettiği ve bazen de herhangi bir yöne doğru hızla hareket ettiği söylendi. Rapora göre sıklıkla grup halinde görülüyor, bazen grubun dağılıp tekrar birleştiği söyleniyordu. (Devamı...)

20 Ocak
Organ nakli ya da organ transplantasyonu organ donörü tarafından verilen sağlam organ parçası ya da tamamının alıcının hasarlı veya çalışmayan organının yerine koymak amacıyla bir vücuttan diğerine nakledilmesidir. Organ donörü yaşayan kişi veya kadavra olabilir. Organ nakli fikrine, çok eski devirlerden beri rastlanmaktadır. Hindistan'da eski devirlerde suçluların burunları kesilirdi. Hint cerrahlar, kesik burunları tamir etmekte büyük ustalık kazanmışlardı. Hastanın kolundan ince bir deri ve derialtı yağ dokusu parçası kaldırılarak buruna tutturulur ve deri parçası, yüzdeki kan deveranı ile ahenk temin ettiğinde, kolla bağlantısı kesilirdi. On sekizinci yüzyılda bir İtalyan cerrah olan Baronio, dikkatle yapılacak olan bir ameliyat sonucunda bir hastanın vücudundan alınan deri parçalarının aynı insana nakledilebileceğini söylemiştir. Organ nakli konusunda çalışmalarını sürdüren bilim adamları, önce hayvandan hayvana daha sonra da insandan insana organ nakillerini denemişlerdir. Böbrek naklini 1956 senesinde Dr. Muray ve arkadaşları başarı ile gerçekleştirmişlerdir. Canlı organizmalarda hastalıklar veya yaralanmalar sonucunda ortaya çıkan hasarları tamir edebilme kabiliyeti vardır. Bu durum, insanlarda oldukça sınırlıdır. Hasar görmüş veya görevini yapamayacak hale gelmiş dokuları ve organları yenileme çalışmaları insanoğlunu devamlı meşgul etmiş ve böylece insandan insana organ nakline başvurulduğu gibi, bazen de sun'i maddeler ve cihazlar kullanılması yoluna gidilmiştir. (Devamı...)
Hirodes Antipa (Antipatros'un kısaltması) (MÖ 20]'den önce – MS 39'dan sonra) (Tetrarşi'de) Galilee ve Perea'yı yönetmiş antik lider. Günümüzde daha çok Vaftizci Yahya ve Nasıralı İsa'nın öldürülmesine neden olan olaylardaki rolü hakkında Yeni Ahit'te anlatılan hikâyelerden ve bu hikâyeler hakkında günümüz medyasında gösterilen filmlerden tanınır. MÖ 4 yılında babası Büyük Hirodes tarafından dörde bölünen krallıktan kendi payına düşen toprakları Roma İmparatorluğu'na bağlı bir Müvekkil devlet olarak yönetmeye başladı. Sepphoris ve Betharamphtha'daki projelerin inşasından ve Celile Denizi'nin batı kıyısında bulunan başkent Tiberya'nın imarından sorumluydu. Patronu İmparator Tiberius'un onuruna isimlendirilen şehir, sonradan Rabbinik öğretinin merkezi haline gelecekti. frefAntipa, daha önce kardeşi ile evlenmiş olan Herodias'la evlenebilmek için Nabatea kralı Aretas IV'ün kızı olan ilk karısından boşandı. Yeni Ahit'e göre, Antipa'nın Yahya Peygamberi tutuklatarak ölüme mahkûm etmesinin nedeni onun bu evliliği lanetlemiş olmasıdır. Luka İncili, Nasıralı İsa'nın mahkeme için Pontius Pilate'nin huzuruna getirildiğinde, Antipa'ya ait topraklarda faaliyet gösterdiği için Pilate tarafından ona teslim edildiğini belirtir. Bu olayların kanuni dayanağı ve Antipa'nın mahkeme ile ilgisinin tarihi gerçekliği, bilimsel bir tartışma olagelmiştir. Vaftizci Yahya ile olan çatışmalarına ek olarak, tetrark'ın boşanması Aretas ile Perea ve Nabatea'nın sınırları hakkında var olan eski bir anlaşmazlığı da su yüzüne çıkardı. Anlaşmazlığın yol açtığı savaş Antipa için bir yıkımdı; Tiberius tarafından bir Roma karşı-saldırısı emri verildiyse de, İmparatorun 37 yılında ölmesi üzerine saldırı durduruldu. 39 yılında yeğeni Agrippa I tarafından yeni Roma imparatoru Caligula'ya karşı bir komplo kurmakla suçlanan Antipa, Galya'ya sürgüne gönderildi. Sürgününde kendisine Herodias eşlik etti ve bilinmeyen bir tarihte orada öldü. (Devamı...)

21 Ocak
Aliya Mustafina (RusçaАлия Фаргатовна Мустафина, TatarcaАлия Фархад кызы Мустафина, Alia Färhät qızı Mostafina), Tatar jimnastikçi. 2010 Bireysel genel toplam dünya şampiyonu ve 2012 Asimetrik paralel Olimpiyat şampiyonudur. Mustafina, 2012 Yaz Olimpiyatları'nda takım finallerinde Rusya takımı ile gümüş, bireysel genel toplamda ise bronz madalya almıştır. Alet finallerinde asimetrik paralel ve yer hareketlerinde yarışan sporcu asimetrik paralelde olimpiyat şampiyonu olmuş, yer hareketlerinde bronz madalya almıştır. Mustafina, 2012 Olimpiyatlarında jimnastikte en fazla madalya kazanan sporcudur. Mustafina'nın babası Farhat Mustafin, 1976 Yaz Olimpiyatları'nda grekoromen güreşte bronz madalya almış bir sporcudur. (Devamı...)
Tibet müziği Himalaya bölgesinin kültürel kalıtını yansıtan ve Tibet'te yerleşik olmasına karşın Tibetlilerin yaşadığı Hindistan, Bhutan ve Nepal'de de varlığını sürdüren bir müzik türüdür. Varlığı bilinen en eski Tibet müziği, Tibet Budizmi'nin kökleşmiş etkisini yansıtan dini müziktir. Şarkı içinde Budist kıssalara değinmek anlamına gelen Lama Mani geleneğinin tarihi 12. yüzyıla dek uzanır. O zamanlar şarkılar, köyden köye dolaşan masalcılar tarafından söyleniyor ve toplumun tüm kesimlerinin sorunlarına ışık tutuyordu. Canlı renklerle donanmış Budist thangka tabloları insanlara bu durumdan çıkarılacak dersler konusunda farklı ipuçları sunmaktadır. "Sokak şarkıları", politik ve toplumsal konuların gazete ya da kitle iletişim araçlarının olmadığı bir ülkede geleneksel bir ifade türü olarak kabul görmüştür. Bu şarkılar, toplumsal içeriğe sahip olmalarının yanı sıra yergi de içermişler ve bastitin Karayipler'deki rolüne benzer bir işleve sahip olmuşlardır. Şarkı sözlerinin genellikle altı heceli dizelerden oluşuyor olması onların herhangi bir ezgiye kolaylıkla uyarlanabilmesini sağlamaktadır. (Devamı...)

22 Ocak
Bohr-Einstein tartışmaları kuantum mekaniği hakkında Albert Einstein ile Niels Bohr arasında süregelen tartışmadır. Tartışmaları, kuantum fiziğine olan katkılarına ek olarak bilim felsefesine katkı sağladığı için de günümüzde hâlâ önemini korumaktadır. Bu tartışmalar hakkında yapılan ilk kapsamlı çalışma Bohr tarafından yayımlanan "Einstein ile Atom Fiziği'ndeki Epistemolojik Problemler Üzerine Sohbetler" kitabıyla yapıldı. Einstein ile Bohr arasındaki düşünce farklılığı büyüktü ancak dostlukları yaşamlarının sonuna kadar sürdü. Bu tartışmalar bilimsel araştırma yöntemleri konusunda yapılan en kapsamlı çalışmalardan biri olma özelliğini taşıdı çünkü yirminci yüzyılın ilk yarısında kuantum mekaniği bir dal olarak ortaya çıkmamış ve insanların atom fiziğinin ilerlediği yerler hakkında bilinci yeteri kadar gelişmemişti. Yıllar sonra çoğu fizikçi tarafından kuantum fiziğinin yapısı hakkında yapılan bu ilk tartışmada Niels Bohr'un haklı olduğu düşünüldü ve sonrasında da birçok güçlü kanıt Bohr'un bakış açısının, kuantum mekaniğinde temel yapı taşı olmasını sağladı. (Devamı...)
Aynadaki Venüs (Venüs'ün Süslenmesi, Venüs ve aşk tanrısı, Rokeby Venüsü veya İspanyolcasıyla La Venus del espejo), İspanyol Altın Çağı'nın önde gelen ressamlarından Diego Velázquez'in (1599–1660) tablosu. Eser Londra'daki Ulusal Galeri'de sergilenmektedir. Velázquez bu tabloyu 1647 ile 1651 yılları arasında tamamlamıştır. Ressam, bu çalışmasında tanrıça Venüserotik bir pozda resmetmiştir. Velázquez'in muhtemelen İtalya'yı ziyareti sırasında yaptığı tabloda Venüs yatağa uzanmış, Roma mitolojisi'nde fiziksel aşkın tanrısı olan oğlu Cupido'nun tuttuğu aynada kendini izlemektedir. Antik sanattan baroka kadar pek çok çalışma Velázquez'in ilham kaynağı olarak gösterildi. Özellikle İtalyan ressamlar Giorgione'nin Uyuyan Venüs'ü (1510) ve Titian'ın Urbino Venüs'ü (1538) önemli örneklerdir. Bu tabloda Velázquez, Venüs'ün çok bilinen iki pozunu birleştirdi: bir koltuk ya da yatak üzerinde uzanması ve aynaya bakması. Venüs aynada kendini seyrederken tasvir edilse dahi bu durum aslında yansımanın izleyiciye dönük olması ve aynanın açısı göz önünde bulundurulduğunda mümkün değildir. Buna "Venüs Etkisi" denmiştir. Ressamın, aynayı merkeze yerleştirmesi ve Venüs'ü resmi izleyene arkasını dönmüş olarak çizmesi resim sanatı açısından o güne kadar görülmemiş farklılıklardı. Aynadaki Venüs Velázquez'in çizdiği çıplak kadın tabloları arasından bugüne kadar kalabilmiş ve korunabilmiş tek eseridir. (Devamı...)

23 Ocak
Phineas Gage (9 (?) Temmuz 1823 – 21 Mayıs 1860), geçirdiği bir kazanın ardından -büyük, demir bir sırık kafasından beyninin sol frontal lobunu parçalayarak geçmiştir- yaşamda kalmasıyla tanınan Amerikalı bir demiryolu inşaatı ustası. Bu yaralanmanın kişiliğinde ve davranışlarında değişikliklere yol açtığı kaydedilmiştir. Öyle ciddi değişiklikler olmuştur ki, arkadaşları ona artık "bizim Gage" diyememektedirler. Long "Amerika'daki levye vakası" olarak da anılır. Bu vaka "merakımızı tüm öteki vakalardan daha çok kamçılayan, prognozlarımızı sarsan, hatta fizyolojik doktrinleri tamamen yıkan bir vaka" olarak değerlendirilmiştir, 19. yüzyılın ortalarında yürütülen ilgili tartışmaları etkilemiştir ve beynin belirli bölümlerine gelecek zararın kişiliği ve davranışı etkileyebileceğini ortaya koyan ilk vakadır. Gage, nöroloji, psikoloji ve ilgili bilim dallarının eğitim programlarında yer edinmiş bir vakadır; kitaplarda ve akademik makalelerde sıklıkla kendisinden söz edilir. Bunun yanında popüler kültürde de görece küçük bir yeri vardır. Vakayla ilgili bilinen gerçekler oldukça azdır; buna karşın, beyinle ve zihinle ilgili birbirine tamamen karşı duran kuramların desteklenmesinde uzun yıllardır bu vakaya atıfta bulunulur. Yapılan bir anket Gage'le ilgili yapılan sunumlarda -son zamanlarda bile- genellikle alabildiğine çarpıtılmış, abartılmış ve hatta gerçekle taban tabana ters bilgilerin kullanıldığını ortaya koymuştur.(Devamı...)
Purim (İbraniceפּוּרִים, anlam: kura), antik Pers İmparatorluğu'nda yaşayan Yahudilerin, Haman'ın onları öldürme planından kurtuluşunun anısına kutlanan bir bayramdır. Bu hikâye Tanah'ın Ester kitabında (Megillat Ester) anlatılmaktadır. Purim bayramı, İbrani takvimine göre, düşmanlarına karşı kazanılan zaferin ertesi günü olan Adar'ın 14'ünde kutlanır (artık yıllarda Adar II'de kutlanır) ve bayram gün batımıyla başlar. Dünyanın her yerinde 14 Adar'da kutlanan Purim, Yeşu zamanında etrafı duvarlarla çevrili olan şehirlerde 15 Adar'da kutlanır; 15 Adar'da kutlanan Purim bayramına Şuşan Purim denir. Kudüs'ün önemi gereği, etrafı Yeşu zamanında duvarlarla çevrili olmamasına rağmen Purim 15 Adar'da kutlanır. Bunun amacı, Kudüs kadar kutsal olmayan şehirlere avantaj sağlamaktır. Purim'de Ester tomarı (keriat ha-megillah) halka açık şekilde okunur ve buna ilave olarak öğünlerden sonra şükran duaları okunur, yemek ve içeceklerden oluşan hediyeler (mişloah manot) değiş tokuş edilir, fakirlere bağışta bulunulur (mattanor la-evyonim) ve şölen ziyafeti verilir (se'udat Purim). Diğer geleneklerde şarap içmek, kostüm ve maske giymek bulunur. Ester kitabında göre, Kral Ahaşveroş'un veziri Haman'ın Yahudileri öldürme planı Mordehay ve Kraliçe Ester tarafından su üstüne çıkarılır ve bu gün şölenlerle kutlanır. (Devamı...)

24 Ocak
Stamata Revithi (YunancaΣταμάτα Ρεβίθη; d. 1866 - ö. 1896 sonrası), 1896 Yaz Olimpiyatları sırasında 40 kilometrelik maraton koşan Yunan kadın. Organizasyonda sadece erkek sporcular yarışabiliyordu fakat Revithi, koşmasına izin verilmesi konusunda ısrarcı oldu. Erkeklerin koştuğu resmî maratonun tamamlamasından bir gün sonra aynı parkuru yaklaşık 5 saat 30 dakikada bitirmesine ve koşu süresini doğrulayacak şahitleri olmasına rağmen, koşunun sonunda Panathinaiko Stadyumu'na girmesine müsaade edilmedi. Belgelerini, başarısını kabul edecekleri umuduyla Yunanistan Olimpiyat Komitesine sunmayı düşünüyordu ama bunu yapıp yapmadığı bilinmemektedir. Revithi'nin koşusundan sonraki hayatı hakkında bilinen bir kayıt mevcut değildir. Çağdaş kaynaklara göre 1896 maraton yarışını "Melpomene" adında ikinci bir kadın da koştu. Revithi'nin Melpomene ile aynı kişi olup olmadığı konusunda Olimpiyat tarihçileri arasında farklı görüşler bulunmaktadır. (Devamı...)
Füruğ Ferruhzad (Farsça: فروغ فرخزاد, Forough Farrokhzad) (5 Ocak 1935 - 13 Şubat 1967), İranlı şair, yazar, oyuncu, yönetmen, ressam. 20. yüzyılda İran'da yetişmiş en önemli şairlerindendir. Babası Albay Muhammed Ferruhzad ve annesi Turan Veziri Tebar'ın yedi çocuğundan üçüncüsüydü. Mahalle mektebinde 9. sınıfa kadar devam ettikten sonra kız sanat okuluna gitti. Burada resim, dikiş-nakış ve el sanatları öğrendi. Hicivci şair Füruğ, 16 ya da 17 yaşlarına geldiğinde Perviz Şapur ile evlendi. Eğitimine kocasının yanında Ahvaz'da devam etti. Bir yıl sonra tek çocuğu olan Kāmyār'ı dünyaya getirdi. Evliliğinden iki yıl sonra 1954 yılında Füruğ, eşinden ayrıldı. Mahkeme Kāmyār'ın velayetini babasına verdi. Füruğ, Tahran'a geri dönüp şiir yazmaya devam etti ve Esir adını verdiği ilk kitabını yayınladı. 1958 yılında İbrahim Gülistan'la tanıştı ve dokuz ayını Avrupa'da geçirdi. Şair bu dönemde yaşamının esin kaynağı olan şiirlerine devam etti ve hızla iki kitap daha çıkardı. (Devamı...)

25 Ocak
Markale katliamları Saraybosna'da bulunan Markale Pazarında Bosna Savaşı döneminde Sırp Cumhuriyeti Ordusu tarafından düzenlenen katliamlardır. 5 Şubat 1994'te Sarayevo'daki Markale Pazarı'nda Sırp Cumhuriyeti Ordusu tarafından düzenlenen saldırıda 68 kişi öldü ve 144 kişi yaralandı. Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Radovan Karaciç, olaydan sonra düzenlediği basın toplantısında, Sırp tarafının bombalama eyleminde hiçbir sorumluluğu olmadığını iddia ederek, "Bu katliam, Müslüman liderliğinin soğukkanlı bir cinayetidir" dedi. Öte yandan NATO, Sırp güçlerine yönelik bir ültimatom yayınlamış ve bu ültimatomda Sırpların Saraybosna’dan ağır silahlarını çekmesi ya da bu silahları BM kontrolüne bırakması gerektiğini ifade etmiştir. NATO, Sırp güçleri eğer Saraybosna’dan 20 kilometre dışarıya çekilmezse ve ağır silahlarını BM kontrolüne bırakmazsa hava saldırılarına başlayacağı konusunda uyarmıştır. Sırplar ültimatomun şartlarına uymak zorunda kaldı. (Devamı...)

Ey Şûh-i Sertab Sertab Erener'in dokuzuncu stüdyo albümü. Türk Sanat Müziği şarkılarından oluşur. Erener kendisine de Sertab ismini veren babasına ithafen hazırladığı albümde 15 klasik eseri seslendirmiştir. Albüm “hücum kayıt” tekniğiyle kaydedildi. Albümde seslendirilen şarkılar Sadettin Kaynak, Semahat Özdenses, Münir Nurettin Selçuk, Osman Nihat Akın, Zeki Müren, Yesari Asım Arsoy, Tanburi Mustafa Çavuş, Lemi Atlı, İsmail Hakkı Bey, Kemani Serkis Efendi'ye aittir. Stüdyo kayıtları eserlerin aslına sadık kalınarak tekrar yorumlanmış ve yaylılar, ud, kanun, ney, vurmalılar, daire, el zili, klarnet, klasik kemençe, tanbur gibi enstrümanların yanı sıra günümüzde çok bilinmeyen “Rebab” ve “Lavta” gibi enstrümanlar da kullanılmıştır. Kayıtlar, birçoğu İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı öğretim görevlileri ve mezunları olan müzisyenler tarafından gerçekleştirilirken albüm 12 Nisan 2012 tarihinde GNL etiketiyle yayınlanmış, albümün prodüktörlüğünü Sertab Erener, müzik direktörlüğünü ise Tarık Sezer üstlenmiştir. (Devamı...)

26 Ocak
The Singles 1992–2003 Amerikalı rock grubu No Doubt'ın toplama albümüdür. Nellee Hooper tarafından prodüksiyonu gerçekleştirildi ve 25 Kasım 2003 tarihinde Interscope Records etiketiyle piyasaya çıktı. Albüm, grubun son üç albümünden—Tragic Kingdom, Return of Saturn ve Rock Steady—seçilen on üç single ile grubun ilk albümü No Doubt'tan "Trapped in a Box" şarkısının yanı sıra "It's My Life" şarkısının cover versiyonundan oluşmaktadır. Albümde yer alan Talk Talk'un "It's My Life" şarkısının coverı, albümdeki tek yeni şarkıdır ve single olarak yayınlandı. Bu albüm ayrıca, B-yüzü remikslerden oluşan Everything in Time'da ve Everything in Time, The Videos 1992-2003 ile Live in the Tragic Kingdom çalışmalarını da içeren kutu set Boom Box'da yer aldı.

No Doubt, beşinci stüdyo albümü Rock Steady'den çıkan dört single çalışmasını yayınladıktan sonra, dört grup üyesinin daha fazla zaman harcayabilmesi için Nisan 2003'te ara verdi. Bu ara, ayrıca Gwen Stefani'ye yan proje olarak Kasım 2004'te Love. Angel. Music. Baby. ve Aralık 2006'da The Sweet Escape adlarında iki albümle solo kariyerine başlamasına ve devam etmesine olanak sağladı. Grup, Eylül 2003'te tekrar toplanarak yapımcı Nellee Hooper ile birlikte albümün çıkış şarkısı "It's My Life"'ı kaydettiler. Albüm, iyi satış yaptı ve Amerika Birleşik Devletleri'nde RIAA, Kanada'da ARIA tarafından 2× platin plak, Avustralya'da ARIA tarafından platin plak aldı. Albüm, müzik eleştirmenlerince olumlu eleştiriler aldı. (Devamı...)


William Edward Burghardt Du Bois kısa adıyla, W. E. B. Du Bois (23 Şubat 1868 - 27 Ağustos 1963), Amerikalı sosyolog. 20. yüzyılın ilk yarısında ABD'de Siyah protesto hareketinin en önemli önderidir. 1909'da Siyahları Geliştirme Ulusal Derneği'nin (NAACP) oluşturulmasına katkıda bulundu.1910-1934 arasında derneğin yayın organı Crisis'in yönetmenliğini yapmıştır.

1888'de Tennessee'nin Nashville kentinde, Siyahların gittiği Fisk Üniversitesi'nden mezun oldu. 1895'te Harvard Üniversitesi'nde doktorasını tamamladı. Doktora tezi The Suppression of the African Slave-Trade to the United States of America 1638-1870 (1638-1870 arasında ABD'ye Yönelik Afrikalı Köle Ticaretinin Yasaklanması) 1896'da yayımlandı. Doktorasını tarih dalında yapmış olmasına karşın geniş kapsamlı bir sosyal bilimler eğitimi alan Du Bois, sosyologların ırk ilişkileri konusunda kuramlar geliştirdiği bir sırada, Siyahların içinde bulunduğu mkoşullara ilişkin deneysel araştırmalar yapıyordu.On yıldan fazla ABD'deki Siyahlara ilişkin sosyolojik ilişkilerle uğraştı.Bu araştırmalarının sonucunda 1897-1914 arasında, o sırada ders verdiği Atlanta Üniversitesi'nde 16 monografi ve ABD'deki Siyah topluluğun durumuna ilişkin ilk inceleme olan The Philadelphia Negro; A Social Study; (1899; Philadelphialı Zenci; Toplumsal bir inceleme) yayımladı.Başlangıçta sosyal bilimlerin ırk sorununu çözecek bilgileri sağlayabileceğine inanıyordu, ama giderek linç, angarya, yurttaşlık haklarından yoksun bırakma, Jim Crow ırk ayrımı yasaları, ırkçı saldırılar ve çatışmalarla dolu bir ortamda toplumsal değişmenin, ancak ajitasyon ve protesto yoluyla gerçekleşebileceği sonucuna vardı. (Devamı...)


27 Ocak
2015 1 Ocak'ta Çin'in Şangay kentindeki yılbaşı kutlamaları sırasında meydana gelen izdihamda 36 kişi öldü. 7 Ocak'ta Lovejoy isimli kuyruklu yıldız Dünya'ya en yakın noktaya geldi. Paris'te yayınlanan ve İslam peygamberi Muhammed'i konu alan karikatürü ile tepki çeken Charlie Hebdo dergisine saldırı düzenlendi. Saldırıda 2'si polis 12 kişi öldü. 11 Şubat'ta Libya'dan yola çıkan ve 200 aşkın göçmeni taşıyan tekne Akdeniz'de battı. 200 göçmen hayatını kaybetti. 17 Şubat'ta Myanmar'da hükümet etnik isyankar gruplar ile çıkan çatışmalar sonucunda Kokang bölgesinin bir kısmında olağanüstü hâl ilan etti. 4 Mart'ta Ukrayna'nın Donetsk Oblastı'nda bulunan kömür madeninde gerçekleşen kazada en az 23 madenci hayatını kaybetti. 6 Mart'ta başlayan ve hızı saatte 340 kilometreyi bulan Pam kasırgası 14 Mart'ta Güney Pasifik’teki Vanuatu'ya ulaştı. 20 Mart'ta Tam güneş tutulması gerçekleşti. Tam tutulma Kuzey Atlantik, Faroe Adaları, Svalbard ve Kuzey Kutbundan gözlemlendi. En uzun süreli tutulma 2 dakika 47 saniye ile Faroe Adaları sahillerinde izlenebildi. 1 Nisan'da Meksika Körfezi'ndeki Petroleos Mexicanos Şirketi'ne ait petrol platformunda çıkan yangında 4 kişi yaşamını yitirdi, 302 kişi ise tahliye edildi. 22 Nisan'da Şili'nin güneyindeki Calbuco Volkanı, 43 yıl aradan sonra faaliyete geçti. 25 Nisan'da Nepal'in başkenti Katmandu'nun 80 kilometre kuzeybatısında yerel saatle öğlen 11:56'da aletsel büyüklüğü 7,8 Mw şiddetinde deprem meydana geldi. Deprem sonucunda 9 000'e yakın kişi hayatını kaybetti. 28 Nisan'da Baykonur Uzay Üssünden fırlatılan Progress M-27M uzay aracı kontrolden çıktıktan sonra 8 Mayıs gece 02:04'te (UTC) Pasifik Okyanusu üzerinde yanarak tamamen infilak etti. 4 Temmuz'da 2015 Copa America final maçında Arjantin'i penaltı vuruşları sonucunda 4-1 mağlup eden Şili tarihinde ilk kez şampiyonluğa ulaştı. Uluslararası Uzay İstasyonu'nda görev yapan üç astronot 12 Eylül'de dünyaya geri döndü. Kozmonot Gennady Padalka uzayda 879 gün geçirerek dünya rekoru kırdı. (2015Devamı...]])

Harry Houdini ya da gerçek adıyla Erik Weisz (24 Mart 1874 - 31 Ekim 1926), Macar asıllı Amerikalı illüzyonist. Özellikle, bağlı durumda girdiği kilitli bir sandıktan kurtulma numarasıyla ünlüdür.

Macaristan'dan ABD'ye göç etmiş bir hahamın oğluydu. Küçük yaşta trapezciliğe başladı. 1894'te evlendiği Wilhelmina Rahner, sonraları Beatrice Houdini adıyla sahne gösterilerinde kendisine yardımcı oldu. 1900'lerin başlarında Houdini zincir, kelepçe, ip gibi bağlardan ve kilitli sandıklardan kurtulma gösterileri ve tehlikeli numaralarıyla uluslararası düzeyde ün kazanmıştı. Encyclopedia Britannica'nın 13. basımına (1926) yazdığı gözbağcılık maddesinde, başarısını bir ölçüde büyük fiziksel gücüne ve hafif çarpık bacaklı oluşuna bağlıyordu. İğneleyici bir mizah anlayışı olan Houdini sonraları, Britannica okurlarının, bacaklarındaki çarpıklıkla bağlardan ve kilitlerden kurtulması arasında ilişki kurmaya çalışacaklarını umduğunu söylemişti. Tipik gösterilerinden birinde Houdini, zincirlerle bağlanmış durumda bir sandığın içine konuyor, sandık kilitlenip halatlarla bağlandıktan sonra ağırlık eklenerek bir tekneden suya bırakılıyor ve suyun altında sandıktan çıkan Houdini tekneye dönüyordu. (Devamı...)


28 Ocak
Müze sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapılardır.

Toplumun ve gelişimin hizmetinde olan, halka açık, insana ve yaşadığı çevresine tanıklık etmiş malzemelerin üzerinde araştırmalar yapan, toplayan, koruyan, bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim ve zevk alma doğrultusunda sergileyen, kâr düşüncesinden bağımsız, sürekliliği olan bir kurumudur. Müzeler tarihte yer almış ve şu an yaşamakta olan toplumların bilim ve sanat ürünleri ile yeraltı ve yer üstü zenginliklerini sergilemek, sunmak amacıyla oluşturulan kurumlardır. Müzeler değerli eserleri saklamak ve halka sunma amacı taşır ve bilim ve sanat açısından bu eserleri işleyerek, hem günümüze hem de geleceğimizi aydınlatmaya yarayan kurumlardır. Müzelerde bulunan nesnelerin anlam ve önemi rehberler aracılığıyla yapılan gezilerde ziyaretçilere bilgilenme imkânı sunar ve böylece ziyaretçiler eserler hakkında bilgi sahibi olurlar. Müzeler, insanlığın geçmişine ait materyalleri, bunların bulunduğu çevreyi araştırır ve korur. Elde edilenleri halka sunarak halkı eğitmeyi, eğlendirmeyi geliştirmeyi amaçlar. Müzeler, toplumun hizmetinde sürekli ve kalıcı olan, kâr amacı gütmeyen kurumlardır. Müzelerin işlevleri toplama, belgeleme (arşivleme), koruma (bakım - onarım) sergileme ve eğitimden oluşur. (Devamı...)


II. Ramses (MÖ 1302 – MÖ 1212), Antik Mısır'da, 19. Hanedan firavunlarından biridir.

16 yaşındayken babası I. Seti, Ramses'i veliaht olarak seçmiştir. 20'li yaşlarının başında tahta geçen Ramses Mısır'ı MÖ 1279'dan MÖ 1213'e kadar, tam altmış altı yıl yönetmiştir. Kadeş Savaşı'nda ise tanrı Amon'un ilahi gücü ile Hititlerin ordusuna karşı başarı kazandığı söylenir. II. Ramses 19. hanedanın 3. firavunudur. I. Seti ve Kraliçe Tuya'nin ikinci oğludur. Ramses'in en çok tanınan ve hatırlanan eşi Kraliçe Nefertari olmuştur. Nefertari dışında Büyük Kral Eşi unvanına sahip olan diğer eşler sırasıyla İsetnofret (Güzel İset); anneleri Nefertari ve İsetnofret'in yerine geçen Ramses'in kızları Bintanath, Meritamon; Nebettawy, Henutmire, Maathorneferure ve Mat-Hor(eski Mısır dilinde Mat-Hor-neferu-Ra) adında bir Hitit prensesidir. II. Ramses'in 1000 kız ve 1000 oğlu olduğu düşünlmektedir. Ancak Ramses Krallık Çocukları olarak bilinen bir kurum kurmuştur ve burada 110'a yakın çocuğu olduğu tahmin edilmektedir. Bu çocuklar arasında, evlendiği iki kızı Bintanath ve Meritamen, kralın ilk oğlu Amun-her-khepeshef, ikinci oğlu Kha-em-waset, Sethkaneth ve kraldan sonra onun yerine geçen 13. oğlu Güzel İset'ten Merenptah bulunmaktadır. Ramses'in İlk çocuğu Kha,ikincisi Meritamon ve Merenptahtır. Ramses'in hayatında Kadeş Savaşı gibi birçok önemli olayla beraber yaptığı şehir ve tapınaklar da çok önemli bir yer tutmaktadır. Kurduğu Per-Ramses şehri ülkenin yeni başkenti olmuştur. Yaptığı en önemli tapınak ise Kraliçe Nefertari'ye adadığı Ebu Simbel'deki dağın içine oyulmuş büyük tapınaktır. (Devamı...)


29 Ocak
Marksizm-Leninizm adını Karl Marx ve Vladimir Lenin'den alan, 1920'li yıllarda komünist partiler arasında popülerlik kazanan ideolojik akım. Marksizm-Leninizm, Marx ve Lenin'in ortaya koyduğu temel öğretilere bağlı kalarak, değişen koşullara ve çağın gereklerine uygun bir biçimde sosyalist sistemde yeniden uygulanmasıdır.

Komintern'in de kuruluş ideolojisi olarak benimsenen bu görüş, en yaygın benimsenen komünist ideolojidir. Özelinde kapitalizme, faşizme ve emperyalizme karşıdır ve sınıfsız bir toplum yaratmak için özel mülkiyete dayalı üretim biçimlerinin tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini savunur. Marksist-Leninist ideoloji kişiye ait özel mülkiyete karşı değil, büyük ölçekli işletmelerin ve toplumsal üretim alanlarının özel teşebbüse ait olmasına karşıdır. Ekonomide küçük ölçekli işletmelerin korunmasını ve teşvik edilmesini savunmakla birlikte, büyük ölçekli üretim alanlarında kolektif işletme biçimini savunur.

Tarihsel olarak Paris Komünü sayılmazsa, Marksist-Leninist ilkeler ilk olarak 1917 yılında gerçekleşen Ekim Devrimi'nden sonra Sovyetler Birliği'nde uygulandı ve ardından devletin resmi ideolojisi haline geldi. Ayrıca ülkede Marksizm-Leninizm Enstitüsü adında bir bilim akademisi bulunmakta ve birçok eser yayınlamaktaydı.

Bununla birlikte Marksist-Leninist ilkelerin ortaya çıkışından bu yana bu görüşlere karşı dünyanın birçok yerinde antikomünizm adı verilen politikalar üretilmiş ve bu ilkeleri savunanlara çeşitli baskılar uygulanmış, hatta toplu katliamlara kadar varan uygulamalar gerçekleştirilmiştir. (Devamı...)


[[Dosya:|sağ|150px]] İşçi ve Çiftçi Kadın Heykeli ideolojik ve kavramsal olarak Boris İofan tarafından ortaya atılan, Vera Muhina tarafından tasarlanan, Paris'te 1937 yılında gerçekleşen uluslararası fuarda sergilenen, paslanmaz çelikten yapılmış, 60 ton ağırlığında ve 24,5 metre uzunluğundaki heykel. İlk kez denenen nokta kaynak metodu ile yapılan heykel, komünizmin sembolü olan orak ve çekiç taşıyan bir kadın ve bir erkekten oluşmaktadır.

Heykel sadece Sovyetler Birliği sanatı ile sınırlı kalmamış, bununla birlikte dünyanın pek çok yerinde kullanılan sanatsal ve siyasi sembollerinden biri olmuştur. Ayrıca eser, Büyük Sovyet Ansiklopedisi tarafından sosyalist gerçekçilik akımının standartı olarak seçilmiştir. Bu kapsamda Kuzey Kore'de inşa edilen Juche Kulesi'nin önünde, bu yapıdan esinlenilen bir heykel bulunmaktadır.

Bununla birlikte heykel, Türkiye'de Ağustos 2002 tarihinden bu yana yayımlanan "KöZ" adlı aylık gazetenin de simgesidir. (Devamı...)


30 Ocak
Reichstag (Türkçe okunuşu: Rayhstag), Adolf Hitler'in Almanya'nın başına geçişine kadar Almanya Parlamentosu'nun toplandığı yerin ismidir. Bugün Almanya Parlamentosu yine aynı isimli binada, Berlin'de bulunmaktadır. 1870’li yıllara kadar çeşitli bölgelerde birçok bina Almanya Parlamentosu olarak hizmet verdiyse de doğan ihtiyaçtan dolayı 1882 yılında bir mimarlık yarışması düzenlendi. 189 aday arasından Frankfurt kökenli bir mimar olan Paul Wallot yarışmayı kazandı. 1884 yılında başlanan inşaat 1894 yılında tamamlandı. Açıldığından beri hizmet veren Reichstag 1933 yılında Hollandalı bir komünist olan Marinus van der Lubbe'in gerçekleştirdiği bir kundaklama sonucu harap oldu. Bugün bile bu kundaklamanın gerçek olup olmadığı açıklığa kavuşturulamadı. Halen tartışılmakta olan başka bir varsayım nasyonal sosyalistlerin bu Reichstag yangınını bizzat gerçekleştirip suçu bir komünistin üzerine atmakla rakiplerini ve de özellikle Almanya Komünist Partisi'ni yasaklamak için istedikleri bahaneyi elde etmiş olmalarıdır. Nazilerin iktidarı boyunca parlamento bir kez daha toplanamadı. Ama NSDAP iktidarında bina savaş kararları, ülke politikalarını planlamak için yapılan oturumlar için ve nasyonal sosyalist propaganda amaçlı kullanıldı. II. Dünya Savaşı'nda harap olan binaya savaşın sonlarına doğru SSCB tarafından Zafer Sancağı çekildi. Soğuk Savaş döneminde Batı Berlin sınırları içinde kaldı. (Devamı...)

Venkata Raman ya da tam adıyla Chandrasekhara Venkata Raman (சந்திரசேகர வெங்கட ராமன்) (d. 7 Kasım 1888 - ö. 21 Kasım 1970), ülkesinde fizik biliminin gelişmesini sağlayan Hint fizikçi. Raman etkisi ve Raman saçılması olarak literatüre geçen, ışığın saydam bir malzemeden geçmesiyle bir kısmının bükülerek farklı dalga boyları oluşturması keşfiyle 1930 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır. 1983 yılında kendisi gibi bir fizikçi olan yeğeni, Subrahmanyan Chandrasekhar da Nobel Fizik Ödülü sahibi olmuştur. Hindistan'ın ilk Nobel Ödülü kazanan ve dünyaca tanınan fizikçisi, Venkata Raman, 7 Kasım 1888'de Trichinopoly, Tamil Nadu, Güney Hindistan'da matematik ve fizik öğretim görevlisi “Chandrasekhara Ayyar” ile “Parvathi Ammal” çiftinin çocukları olarak dünyaya gelmiştir. 6 Mayıs 1907'de evlendiği “Lokasundari Ammal” ile “ Radhakrishnan” adını koydukları bir oğulları olmuştur. 21 Kasım 1970 tarihinde kalp yetmezliği nedeniyle hayata veda etmiştir. 1902 yılında “Cumhurbaşkanlığı Koleji”ne giren Raman, 1904'te fizik dalında birincilik ve altın madalya kazanır. 1907 yılında en yüksek puanla yüksek lisans eğitimine başlar. Fizik profesörü olan babasının etkisi altında yetişen Raman, bütün eğitimini Hindistan okullarında görmüştür ve 16 yaşında Madras Üniversitesi'nden mezun olmuştur. 19 yaşında yüksek lisansını tamamlayıp kamuda çalışmaya başlamıştır. (Devamı...)

31 Ocak
Vietnam (Vietnamca: Việt Nam) resmi adı ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti, Güneydoğu Asya'da, Çinhindi Yarımadası'nın doğusunu kaplayan bir ülkedir. Uzun dar bir kara parçası üzerinde yer alan Vietnam'ı, kuzeyde bırakan Çin, batıda Kamboçya ile Laos, güneyde ve doğuda Güney Çin önce Kuzey Vietnam ve Güney Vietnam olarak iki ayrı cumhuriyete bölünmüş olan ülke, 1976'da Vietnam sosyalist Cumhuriyeti olarak birleşmiştir. Vietnam dağlık bir ülkedir. Song-Koi ve Mekong deltaları önemli alçak düzlükleridir. Kıyı ovaları doğuda yer alır. Geri kalan toprakların büyük bir bölümünü ormanlık, dağlık bölge kaplar. Başlıca ürünleri; pirinç, manyok, kocadarı, mısır, kahve, çay, kauçuk, el işleridir. Önemli kentleri; Ho Şi Mingh, Hanoi, Haifong'dur. Eğitim; 12 yaşına kadar parasız ve zorunludur. Kuzey Vietnam ile Güney Vietnam 1976'da tek ülke olarak birleşmiş, ancak yıllarca süren savaş ve bombardıman sonucu büyük bir yıkıma uğramıştır.

Vietnam'ın arkeolojik tarihi, 2500 yıl öncesine dayanmaktadır. Ancak tüm tarihi değerleri ve yaşamsal bulgularıyla, Vietnam tarihi 4000 yıllık büyük bir tarihtir. Vietnam, MÖ 1. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar Çin Uygarlığı'nın egemenliği altında kalmıştır. 939 yılında bir grup Vietnam zümresi tarafından ülke, Çin'e karşı bağımsızlığını kazanmıştır. 968 yılında ise Vietnam, resmi olarak kendi resmi benliğini ilan etmiştir. (Devamı...)


Arnold Joseph Toynbee (14 Nisan 1889, Londra – 22 Ekim 1975), İngiliz tarihçi. Tarihin konusunun kültürler olduğunu söyleyen, kültürlerin ise dinamik yapılar olup, özelliklerini yaratıcı kişilerden aldığı, dolayısıyla tarihin kültürler hakkında olumlu ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunmak yerine, kültürleri anlamaya çalışması gerektiği düşüncesiyle seçkinleşen tarih felsefecisidir. 14 Nisan 1889'da Londra'da dünyaya geldi. Winchester, Balliol Koleji ve daha sonraları öğretim kadrosu içinde yer alacağı Oxford'da eğitim gördü. I. Dünya Savaşı çıktığında ülkesinin edebiyatçılarından birçoğu gibi o da savaş bakanlığına bağlı propaganda bürosunda çalıştırıldı. Bu esnada birçok propaganda eserine imzasını attı. Bunların arasında o zamanlar Britanya İmparatorluğu ile harp halinde bulunan Türkiye'yi karalayan mavi kitap ve benzeri kitaplar da bulunmaktaydı. Daha sonraları, Londra Üniversitesi'ndeki Bizans ve Modern Yunan Dili, Edebiyatı ve Tarihi üzerine Koraís kürsüsünün kurucu profesörü olarak göreve başladı. 1921 yılında, mevcut görevinden izin alarak "Manchester Guardian" adına Anadolu'daki Türk-Yunan savaşını yerinde izledi ve Yunan birliklerinin giriştiği vahşet hareketlerini bu gazetenin okurlarına aktardı. Dönüşünde, Türkiye’de ve Yunanistan’da Batı Meselesi adlı eserini kaleme aldı. Bu kitap Mustafa Kemal önderliğindeki Millî Türk Ordusunun Yunan kuvvetlerini bozguna uğratmalarının hemen öncesinde, 1922 yılının yazında yayınlandı. Toynbee’nin bu yazıları ve Türklerin davasına karşı giderek artan sempatisi Koraís kürsüsünün finansmanına katkıda bulunan Yunan hükümetinin ve destekçilerinin tepkisini çekti. baskı ve suçlamalardan bunalan Toynbee 1924 yılında kürsüden ayrıldı. Daha sonra, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsünde 1955 yılında emekli oluncaya dek çalışacak ve önemli eserlerini bu kurumda kaleme aldı. (Devamı...)