İçeriğe atla

Antalya: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
E-92 (mesaj | katkılar)
E-92 (mesaj | katkılar)
159. satır: 159. satır:
==== Atatürk'ün Antalya ziyaretleri ====
==== Atatürk'ün Antalya ziyaretleri ====
[[Dosya:Antalya Atatürk Müzesi.jpg|right|275px|thumb|Mustafa Kemal Atatürk, Antalya'yı ziyaret ettiği sırada kaldığı ev]]
[[Dosya:Antalya Atatürk Müzesi.jpg|right|275px|thumb|Mustafa Kemal Atatürk, Antalya'yı ziyaret ettiği sırada kaldığı ev]]
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı [[Mustafa Kemal Atatürk]] ilki [[6 Mart]] [[1930]]'da olmak üzere 3 kez Antalya'yı ziyaret etmiştir. Altı günlük ilk ziyareti sırasında Antalya'nın çeşitli yerlerini görmüş ve incelemelerde bulunmuştur. Antalya'yı ne kadar beğendiğini [[8 Mart]] 1930 günü gezisi sırasında Lara'dan Beydağları'na bakarken "Hiç şüphesiz ki Antalya, dünyanın en güzel yeridir." sözüyle ifade etmiştir. 11 Mart günü ilk ziyaretini tamamlayan Mustafa Kemal aynı günün akşamı [[Ankara]]'ya dönmüştür. Bu ziyaret sırasında Atatürk'ün kaldığı ev günümüzde [[Antalya Atatürk Müzesi]] olarak hizmet vermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı [[Mustafa Kemal Atatürk]] ilki [[6 Mart]] [[1930]]'da olmak üzere 3 kez Antalya'yı ziyaret etmiştir. Altı günlük ilk ziyareti sırasında Antalya'nın çeşitli yerlerini görmüş ve incelemelerde bulunmuştur. Antalya'yı ne kadar beğendiğini [[8 Mart]] 1930 günü gezisi sırasında Lara'dan Beydağları'na bakarken "Hiç şüphesiz ki Antalya, dünyanın en güzel yeridir." sözüyle ifade etmiştir. 11 Mart günü ilk ziyaretini tamamlayan Mustafa Kemal aynı günün akşamı [[Ankara]]'ya dönmüştür.<ref>http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=26929</ref> Bu ziyaret sırasında Atatürk'ün kaldığı ev günümüzde [[Antalya Atatürk Müzesi]] olarak hizmet vermektedir.<ref>http://www.ataturk.net/ata/antalya.html</ref>


Atatürk'ün ikinci ziyareti [[26 Ocak]] [[1931]] tarihinde başladığı yurt gezisinin bir parçası dahilinde gerçekleşmiştir. Seyahati, [[1929 Dünya Ekonomik Bunalımı]] ve [[Serbest Cumhuriyet Fırkası]]'nın kapatılması sonuçlarını uzman bir heyet ile yerinde tetkik etmek ve yapılması gereken işleri tespit edilmek üzere yapılmıştı. Bu amaçla [[8 Şubat]] [[1931]] de Ege Vapuru ile [[İzmir]]’den Antalya’ya yola çıkıp [[10 Şubat]] 1931'de sabah Antalya’ya geldi. Deniz motoru ile iskeleye çıkan Atatürk buradan alay karargahına, hükümet konağına, belediyeye ve [[Cumhuriyet Halk Fıkrası]]'nı ziyarette bulunarak, memleket işleri üzerinde yetkililerle uzun uzun görüştü. Buradaki görüşmelerini tamamlayan Atatürk, [[Silifke]]'ye hareket etti.
Atatürk'ün ikinci ziyareti [[26 Ocak]] [[1931]] tarihinde başladığı yurt gezisinin bir parçası dahilinde gerçekleşmiştir. Seyahati, [[1929 Dünya Ekonomik Bunalımı]] ve [[Serbest Cumhuriyet Fırkası]]'nın kapatılması sonuçlarını uzman bir heyet ile yerinde tetkik etmek ve yapılması gereken işleri tespit edilmek üzere yapılmıştı. Bu amaçla [[8 Şubat]] [[1931]] de Ege Vapuru ile [[İzmir]]’den Antalya’ya yola çıkıp [[10 Şubat]] 1931'de sabah Antalya’ya geldi. Deniz motoru ile iskeleye çıkan Atatürk buradan alay karargahına, hükümet konağına, belediyeye ve [[Cumhuriyet Halk Fıkrası]]'nı ziyarette bulunarak, memleket işleri üzerinde yetkililerle uzun uzun görüştü. Buradaki görüşmelerini tamamlayan Atatürk, [[Silifke]]'ye hareket etti.<ref>http://www.side-manavgat.com/tr/antalya-atatuerk-muezesi.html</ref>


Mustafa Kemal Atatürk'ün Antalya'yı üçüncü ve son ziyareti [[18 Şubat]] [[1935]] tarihinde gerçeklerşti. İstanbul'dan Ege Vapuru ile hareket eden Atatürk, [[16 Şubat]] 1935 tarihinde Çeşme önlerinde Zafer torpidosuna geçti. Aynı torpido ile Alanya'ya doğru hareket etti. 18 Şubat günü [[Alanya]]'da üç saat kadar kaldıktan sonra öğleye doğru Antalya’ya geldi. Gün boyunca şerefine çeşitli etkinlikler düzenlenen Atatürk, eresi gün [[Afet İnan]] ve beraberindeki heyetle halkın sevgi gösterileriyle Ege vapuru ile Antalya'dan ayrıldı.<ref>http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-62180/genel-bilgi.html</ref>
Mustafa Kemal Atatürk'ün Antalya'yı üçüncü ve son ziyareti [[18 Şubat]] [[1935]] tarihinde gerçeklerşti. İstanbul'dan Ege Vapuru ile hareket eden Atatürk, [[16 Şubat]] 1935 tarihinde Çeşme önlerinde Zafer torpidosuna geçti. Aynı torpido ile Alanya'ya doğru hareket etti. 18 Şubat günü [[Alanya]]'da üç saat kadar kaldıktan sonra öğleye doğru Antalya’ya geldi. Gün boyunca şerefine çeşitli etkinlikler düzenlenen Atatürk, eresi gün [[Afet İnan]] ve beraberindeki heyetle halkın sevgi gösterileriyle Ege vapuru ile Antalya'dan ayrıldı.<ref>http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-62180/genel-bilgi.html</ref>

Sayfanın 15.59, 22 Ocak 2012 tarihindeki hâli

Şablon:TR il bilgi kutusu

Antalya, Türkiye'nin güneyinde, tamamı Akdeniz Bölgesi'nin batısında yer alan ve Antalya Körfezi'yle Batı torosların arasında kurulmuş ildir. Yüzölçümü olarak ülkenin beşinci büyük ilidir. Güneyinde Akdeniz, batısında Muğla, kuzeyinde Burdur ve Isparta, kuzeydoğusunda Konya, doğusunda ise Karaman ve Mersin illeri ile vardır.

Antalya 1980 yılında ve sonrasındaki turizm etkinlikleri ve uygun iklim koşulları nedeniyle bu dönemden itibaren, şehir hızla gelişmiş ve buna paralel olarak il de günümüzde Türkiye'nin yedinci en kalabalık ili olmuştur. Ekonomik etkinlik büyük oranda ticaret, tarım ve turizme dayalıdır.

Kentte düzenlenen çeşitli sosyal ve ekonomik etkinlikler kentin hem büyümesini hem de adını duyurmasını sağlamıştır. Altın Portakal Film Festivali bu etkinlikler içinde en çok bilenenidir.

Antalya il sahası tarih öncesinden günümüze dek pek çok medeniyeti barındırmıştır. Likyalılar, Lidyalılar, Pamfilyalılar, Bergamalılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ve en son Türkiye Cumhuriyeti, il topraklarını kontrolleri altında tutmuştur. Antalya, Türkiye'de en çok antik kent bulunan ildir.[1] Antalya bu medeniyetlerin hiçbirine başkentlik yapmamıştır.

İlin tamamı Akdeniz Bölgesi'nde ve ilin adını taşıyan Antalya Bölümü'nde yer alır ve Akdeniz iklimine sahiptir. Şehirler dışındaki il topraklarının büyük kısmı tahıl tarlalarıyla kaplı platolardan oluşur. İlin çeşitli yerlerindeki doğal güzellikler korumaya alınmış, dinlenme ve eğlence amaçlı kullanıma sunulmuştur.

Türk Silahlı Kuvvetleri Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı 3. Piyade Eğitim Tugayı Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Hava Meydan Komutanlığı Antalya'da bulunmaktadır.

Kökenbilim

Helenistik dönemde Bergama Kralı II. Attalos (M.Ö. 159-138), askerlerine Gidin ve bana yeryüzündeki cenneti bulun der.[2] Askerlerinin gösterdiği yeri (bugünkü Antalya) beğenen II. Attalos bölgenin stratejik dönemini dikkate alarak buraya bir liman-şehir kurdurur. Kent, kurucusunun adından dolayı "Ataleia" olarak anılmıştır. Arap kaynaklarında şehrin adı "Antaliye", Türk kaynaklarında ise "Adalya" olarak geçmektedir. Yerleşme, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak "Antalya" olarak adlandırılmıştır.

Tarihi

İlk Çağ öncesi

Karain Mağarası girişi

Anadolu’da insana ait bilinen en eski yerleşim alanlarından bir tanesi Antalya kent merkezinden yaklaşık 30 km kuzeybatıda Korkuteli yolu üzerinde Toroslar'ın Akdeniz'e bakan yamaçlarında bulunan Karain Mağarası’dır. Tarihlendirilmesi günümüzden yaklaşık 500.000 yıl kadar geriye, başka bir deyişle Eski Taş Çağı'nın ilk dönemlerine rast gelmektedir. Bu dönem, günümüzden 2 milyon ila 140.000 yılları arasında kalan evresini içerir. Karain’de mağara adamlarına (homo sapiens neandertalensis) ilişkin kemik kalıntıları da ele geçmiştir. Bunlar, tüm Anadolu’da ele geçen en erken fosil kalıntılarıdır.[3]

Bölgenin en önemli tarih öncesi dönem buluntularını içeren Karain mağarası Eski Taş Devri ve Cilalı Taş Devri'nden, Beldibi Mağarası da Orta Taş Çağı'ndan veriler sunarken, Bademağacı Höyüğü'nde son kazılarda Cilalı taş çağı yerleşimlerine ve buluntuları ve yanı sıra insanın yerleşik hayata geçişinin ilk izlerine rastlanır. Bunlara Karataş, Semahöyük'te yapılan kazılarla elde edilen Erken Tunç Çağı bulguları da eklenince, bölgede Eski Taş çağından zamanımıza kadar kesintisiz bir uygarlığın varlığı belirlenebilir.

İlk Çağ dönemi

Antalya Bölgesi'nin erken tarihi, son buluntulardan önce karanlıktı. Hititlerin çivi yazılı belgelerinde, adı geçen Ahhiyava ve Arzava ülkelerinin Pamfilya olduğu bilim çevrelerinde artık daha yüksek sesle ileri sürülmektedir. Son araştırmalar ve buluntuların yorumlanmasıyla karanlık diye bilinen bu dönem de aydınlanmaya başlamıştır.[4][5][6]

Hititler dönemi

Anadolu kökenli halkların tarihi gelişiminin başlangıcını ifade eden Hitit Devleti kurulduğu dönemde Anadolu'ya yazı yakın zamanda gelmişti. Ayrıca Hitit devleti Anadolu'nun ortasında kurulmuştu. Bu yüzden Hititlerin Anadolu'daki dönemleri başlangıçta Antalya için sessiz ve karanlık geçen bir dönemdi. Bölgenin tarih sahnesine çıkabilmesi Hitit krallarının Batı Anadolu seferleri düzenlemesine rastlar. Bugünkü Antalya il sınırları içinde kalan Perge, Kesros, Patara gibi eski coğrafya adlarının Hitit çağından kalma olduğunu M.Ö.1267-1237 yılları arasında hüküm sürmüş Hitit kralı III. Hattuşili’nin “Yıllıklar”ından öğrenebilmekteyiz. Konya'nın Yalburt'unda bir Hitit hiyeroglifinde Patara'nın "Pataf" biçiminde geçmesi bu aydınlanmayı güçlendiren buluntulardır. Buradan anlaşılan, Hititler, "Lukka Ülkesi" diye adlandırdıkları Akdeniz sahiline kadar uzanmıştır.[7]

Hitit İmpratorluğunun yıkılmasının sebebi olan Deniz kavimleri göçü sırasında bir kısım Akalıların bu bölgeye göç ettiklerinden Grek efsanelerinde söz edilir. Truva Savaşları'ndan sonra bazı Aka boyları, Amphilokhos, Kalkhas ve Mopsos'un idaresinde Pamfilya'ya geldikleri; Perge, Sillyon, Aspendos ve Selge'yi kurdukları söylenmekle birlikte son bilimsel veriler bu kentleri yörenin yerli halkının kurduğunu göstermektedir. Bu Perge'nin Parha, Aspendos'un Estvedüs, Selge'nin Estlegiis, Silyon'un Selyuüs adlarından da bellidir.[8]

Bölgeye Pamfilyalılar yerleşmeden M.Ö. 7. yy'da önce kısa bir dönem Rodoslular ve Dorluların Kumluca ve Phaselis'te (Çıralı) bölgesini kolonileştirdiğini Eski Yunan kaynaklarından öğrenmekteyiz. Kumluca yakınlarında bulunan Rhodiopolis kenti bunun bir kanıtı sayılmaktadır.[9]

Likya ve Pamfilya dönemi

Anadolu'daki antik kentlerin dağılışı

Antalya ili, tarihteki antik bölgelerden batı Pamfilya'nın güneydoğu ucunu ve doğu Likya'yı içine almaktadır.

Günümüz Antalya'sının batı sınırları içinde yerleşen Likyalıların kökenleri tartışılmakla birlikte, Hitit ve Antik Mısır kaynaklarında (M.Ö. 2000) Lukki veya Lukka adlı bir kavimden bahsedilmektedir. Bu kavim, kendilerini "Termili" olarak adlandıran Akdeniz kıyılarımızdaki güçlü komşuları Luvilere akrabalıkları ile bilinen Likya ulusundan olması kuvvetli ihtimaldir.

Sınırların nereleri olduğu üzerinde pekçok tartışma olan Pamfilya bölgesinin büyük bölümü günümüz Antalya'sı içindedir. Kelime anlamı olarak “Tüm halklardan olan insanların yaşadığı memleket[10], Irkların ülkesi[11] anlamlarına gelen Pamfilya'da isminden dolayı pekçok kavmin bir arada yaşadığı düşünülmektedir. Suedra kentinde ele geçen bir kehanet yazıtında “karışık milletlerin ülkesinde yaşayan siz Suedra Pamfuliyalıları...” denmektedir ki; bu yazıt da kentin toplumsal yapısı hakkında bize bilgi vermektedir.[10]

Pamfuliya Helenleri, karşılaştırmalı dilbilim metodlarına göre, Anadolu’daki en eski Helen gruplarından birini oluşturmuşlardır. Bunların dilinde Mukenlerin ve Dorların dil özelliklerinden bazılarına rastlanmaktadır. Bu nedenle M.Ö. 1. binyılın başlarında Anadolu’ya göç etmiş oldukları kabul edilmektedir. Bunlar Anadolu’da karşılaştıkları insanlarla iç içe geçmiş, onların inanç ve çeşitli kültürel özelliklerinden etkilenmişlerdir.

Yalnızca bu Helenlerin değil, genel olarak Pamfuliya’da yaşayan diğer halkların da erken dönem tarihi hakkında ne yazık ki pek fazla belge bulunmamaktadır.[12]

Sonuç olarak, ilk çağlardan Roma İmparatorluğu çağına kadar temelde halklar ve kültürler çerçevesinde ele alınmış çalışmalarda, bölgedeki Eski Çağ incelemelerinin henüz bir doygunluğa ulaşmadığı bellidir. Özellikle Roma öncesi evre açısından yanıtlanması gereken pek çok sorun vardır. Bunların açığa kavuşmasında dil incelemeleri büyük bir yer tutmaktadır. Antalya kenti, tüm Anadolu’da en çok yazılı belgenin ele geçtiği kenttir. Bu niteliği dolayısıyla Antalya bölgesi tarih, dil ve arkeoloji incelemeleri için benzeri görülmeyen bir laboratuvardır denebilir. Yeniliklere sıklıkla rastlanmaktadır. Oldukça kısa bir süre önce Köprüçayı yönünde daha önce örneklerine rastlanmamış olan yeni bir dile ilişkin yazılı kanıtlar bulunmuştur. Bu buluntular bölge incelemelerinin sanıldığından çok daha derin boyutları olduğunu göstermektedir.[13]

Bergama, Roma ve Bizans dönemleri

Roma İmparatoru Hadrianus'un kenti ziyareti sırasında yaptırılan Hadrian Kapısı; halk içindeki ismiyle Üçkapılar.

Hıristiyanlığın Anadolu'da hızla yayıldığı M.S. 5.-7. yüzyıllar boyunca Pamfilya ve Likya, Doğu Roma eyaleti olarak önemlerini korumuşlar, hatta M.S. 2. yüzyıldaki parlak çağlarına yaklaşır derecede, imar görmüşlerdir. 7. yüzyılın ortalarında Arapların sürekli yağma ve saldırıları her iki bölgeyi büyük ölçüde zarara sokmuş, bu duruma engel olmak isteyen Doğu Romalılar, bölgeyi korumak amacıyla özel bir donanma kurmuşlardır.[14][15] Roma İmparatorluğu'nun bölgeye kesinlikle egemen olmasından sonra, stratejik yerler veya kentlerin bazıları, ufak keşişlikler halinde Doğu Roma İmparatorluğu egemenliği sırasında yaşamalarını sürdürmüşlerdir.

Antalya'nın bugünkü bulunduğu yerde II. Attalos'un zamanında inşa edildiği ilk surların da bu dönemde dikildiği bilinmektedir. M.S. 130 yılında Roma imparatoru Hadriyanus, Antalya seferi sırasında Hadrian Kapısı'nı yaptırmış, surların doğu bölümünü de onarttırmıştır.

Ayrıca, Rodos, Venedik, Ceneviz korsanlarının talanları, Kıbrıs Krallarının saldırıları ve Haçlı seferi sırasındaki yağmalar, depremler,[16] bölgenin ekonomik gücü kadar kentleri de yıpratmıştır.[17] Bu sırada özellikle Rodos ve Cenevizliler koruma ve saldırma için, uygun kıyılarda üsler kurmuşlardır.

Bütün bunlara bakarak Antalya, Batı Akdeniz kıyısında stratejik konumuyla önemli bir liman şehridir. Bu özelliğinden dolayı, kurulduğu tarihten başlayarak sürekli istilalara maruz kalmıştır diyebiliriz.

Selçuklu dönemi

Konumu itibariyle savunma imkanları güçlü olan Antalya XI. yüzyıl sonlarında Türklerin eline geçti. 1097 sonrasında I. Haçlı seferinin sonrasında yeniden Bizans eline geçmiş bulunuyordu. Türkler, XII. yüzyılın daha ilk yarısında da Antalya önlerine kadar gelmişler, yörede etkili olmaya başlamışlardır. 1148 yılındaki II. Haçlı seferi sırasında buraya gelen Haçlı yazarları, Türklerin şehrin yakınlarına kadar geldiklerini, halkın bu sebeple verimle tarlalarını ekemediklerini belirtir. Şehir yiyecek ihtiyacını deniz yolu ile karşılamaktaydı. Türkler, 1176 Miryokefalon Savaşı'ndan sonra Anadolu'ya kesin olarak yerleşme azminde olduklarını göstermişlerdir. Bu dönemde II. Kılıç Arslan devletinin güçlü temellere sahip olması için çabalıyordu. O Anadolu'nun şartlarını biliyor, buna uygun olarak oğullarını ülkenin dört bir yanına göndermiş bulunuyordu. İşte bu sırada en küçük oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev’i, 1180 yıllarında fethettiği Borgulu'daki (şimdiki Uluborlu) müstahkem kaleye ve civarına “melik” olarak göndermiş idi. II. Kılıç Arslan 1182 yılında Antalya’yı kuşatmış, fakat şehri alamamıştı.[18]

Antalya'nın Selçuklu Dönemi'nden kalan simgesi Yivli Minare

5 Mart 1207 tarihinde Antalya Selçukluların eline geçmiştir. Şehir alınır alınmaz düzenlemeleri yapılmış, tersane yaptırlmış[19] ve kuzeyde Uluborlu’da olan teşkilatın merkezi Antalya'ya taşınmıştır. Antalya’daki ilk Selçuklu hâkimiyeti oldukça kısa sürdü. Denizden yardım alabilecek bir şehirle ilgili deneyimleri olmayan Selçuklular, bir cuma namazı vakti Hıristiyanların, Türklerin üzerine saldırıp büyük çoğunlunu katletmesiyle şehri kaybettiler. Bu olayın Gıyaseddin Keyhüsrev’in şehit düşmesinin (1211) ardından ve Selçuklu şehzadelerinin taht kavgası sırasında olduğu sanılır. İkinci bir büyük ihtimal 1214'de Antalya yöresinin kumandanı Ertokuş, uç askeriyle Sinop fethine katılmak üzere gidip, şehir askeri bakımdan zayıf kalınca 1214 tarihinde gerçekleşmiş olması ihtimalidir. Selçuklu sultanı olan İzzeddin Keykavus yeniden bir büyük sefere girişti. Şehir 22 Ocak 1216 tarihinde yeniden fethedildi.[20] Türklerin güvenliklerini sağlamak üzere şehrin ikamet sahasını ikiye bölen bir koruyucu sur yaptırıldı. Üzerine de bu fethin sebeplerini ve nasıl gerçekleştiğini belirten kitabeler konuldu. Şehri ikiye bölen bu duvara göre batı kesimi Türk-Müslümanların, doğu kesimi ise Hıristiyan-yerlilerin sahası idi. Ancak on sene sonra Antalya, devrin kaynaklarına aksetmeyen bir büyük imar daha görmüştür. Eski surunun 100 metre kadar doğusundan yeni bir sur daha yapılmıştır. Üzerindeki kitabelere göre 1225 tarihindeki bu inşaatın ilk sebebi şehre yeni Türk yerleşmesini sağlamaktır. İkinci sebebinin limanı korumak amacı olduğunu sanılmaktadır.

Bu yıllarda Alâeddin Keykubat, Alaiye’yi (Alanya) fethetmiş, orada önemli inşaat yapmıştır.[21] Alaiye(bugünkü Alanya)’nin de alınmasıyla Selçukluların Akdeniz’de bir deniz birliği, filosu kurmaları gerekmiştir. Antalya’da çalıştırılan veya oluşturulan tersane, ilk Türk deniz varlığının oluşmasını sağlamıştır. Hemen ardından Alaiye’de de bir tersane inşaatına girişilerek Akdeniz’deki Türk deniz varlığı güçlendirilmiştir. Antalya tersanesinin güvenliğini tam olarak sağlamak amacıyla 1225 tarihinde şehir içinde yeni bir düzenlemeye geçilmiştir. Alâeddin Keykubad, şehrin deniz tarafındaki savunmasını güçlendirmişti. 1243 Kösedağ Savaşı'nı kaybeden II. Gıyaseddin Keyhüsrev, bu defa kara tarafındaki savunmayı, yaptırdığı 1244 tarihli bir burç ile güçlenmiştir. Şimdiye kadar Antalya kalesinin içkalesi, Ahmedek’i, limanın doğu yakasında iken, bundan sonra Türk kesiminin de kuzey-batısında, sonraki adıyla Tophane taraflarında olacaktır. Antalya sonraki tarihlerde de Selçuklu Sultanlarının kışlık payitahtlarından birisi olmaya devam etti. Hatta bazen doğudan gelen Moğollara karşı bir güvenilir yer olarak tercih ediliyordu. Antalya, güneyde Mısır ve Doğu Akdeniz (Şam diyarı) taraflarıyla ticaret yapan bir yer olarak oldukça etkindir. Devrin kaynakları buradan bir vesile ile bahsederler. Mesela Saltukname’de de Adalya’dan söz edilmektedir. Mevlana, burada çok Hıristiyan olduğundan söz ederse de, bu ifadeyi, öteki İç Anadolu şehirlerine göre “fazla” diye anlamak gerekir. Çünkü şehrin içindeki ikamet sahalarına göre, Hıristiyanlar hiç da aşırı bir çoğunluğa sahip değillerdir. Bununla birlikte burada “Frenkler” de bulunmakta ve Frenk (Avrupa) ülkeleriyle ticaret yapılmaktadır.[22]

Anadolu Türk Beylikleri dönemi

Anadolu Selçuklu Devleti’nin son senelerinde (1300’den sonra) İlhanlılar’ın nüfuzu altına girmesiyle, hüküm ve nüfuzunun kalmaması üzerine,[23] batı ucundaki aşiret uç beyleri toplanarak beylik kurmaya başlamışlardır. Bu sırada XIII. yüzyıl başlarında Anadolu Selçukluları tarafından Yalvaç, Borlu ve Eğirdir taraflarına yerleştirilmiş olan Teke aşiretinin bir kolunu teşkil eden Türkmenler[24] de XIII. yüzyıl sonlarında, başlarında bulunan Hamid Bey’in torunu ve İlyas Bey’in oğlu Feleküddîn Dündar Bey’in liderliğinde hüküm sürdükleri göller havzasında istiklâllerini ilân ederek Hamidoğulları Beyliği’ni kurmuş ve kendisine önce Uluborlu’yu, daha sonra Eğirdir’i merkez yapmıştır.[25]

Kuruluştan hemen sonra ülkesinin sınırlarını güneye doğru genişleten Dündar Bey, Gölhisar, Korkuteli ve daha sonra memleketin bazı yerlerini gezmeye çıkmış olan Antalya Beyi’nin esir düşmesi üzerine Antalya’yı 1301'de zaptetmiştir.[26] Dündar Bey, Hamidoğullan Beyliği'nin sınırlarını Germiyan ve Denizli’ye kadar genişletmiş ve Antalya’yı kardeşi Yunus Bey'in idaresine vermiştir.[27] Bu suretle Hamidoğulları Beyliği Eğirdir ve Antalya olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

Siyasî gelişmeler ve Haçlılarla mücadeleler

Memlûk Sultanı en-Nasır Muhammed’in huzurunda Hamidoğulları beyi Dündar Bey’in oğlu İshak Bey’le yaptığı münakaşadan sonra tutuklanması üzerine, yerine Korkud-eli (İstanos) Emîri olan kardeşi Sinânüddin Hızır Bey geçmiştir (1327). Büyük faaliyetlerde bulunan ve kuvvetlerini arttıran Sinânüddin Hızır Bey’in 1332’de 8.000 atlı askeri ile 12 şehir ve 25 kaleye sahip olduğu bilinmektedir. Hızır Bey’in[28] vefatından sonra yerine Dadı Bey, ondan sonrada Mahmut Bey’in oğlu Mübârizeddin Mehmed Bey, Korkud-eli ve Antalya dâhil Tekeoğulları’nın başına geçmiştir.[29]

Zincirkıran lâkabı ile tanınan, Sultânu’s-Sevâhil (Sahiller Sultanı) unvanıyla anılan Mübârizeddin Mehmed Bey ömrünü Kıbrıs Frankları ile mücadele içerisinde geçirmiştir. Antalya, 1216’daki Türk kontrolünden üzerinden tam 145 sene 7 ay geçtikten sonra yeniden işgale uğrar. Kıbrıs kralı Pierre I. de Lusignan 24 Ağustos 1361 salı günü Teke-eli’nin merkezi olan Antalya’yı hücumla zaptetmiştir.

Bunun üzerine Korkud-eli’ne çekilen ve beyliğinin merkezini buraya taşıyan Mehmed Bey Antalya’yı ele geçirebilmek için hazırlıklara başlamıştır. İlk olarak ekonomik boykota başvurarak, Kıbrıslılara yiyecek satılmasını yasaklamış ve onları açlıkla teslime zorlamak istemiştir. Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey ile ittifak ederek mücadeleyi sürdüren Mehmed Bey, ertesi sene 45.000 kişi ve 8 kalyon ile Antalya önüne gelip çok şiddetli bir savaş yaptı ise de şehri alamamış, ancak bu savaş sonunda Kıbrıs kralı Hıristiyan devletlerinden yardım istemek zorunda kalmıştır.

Antalya’yı yeniden fethetmek için inat ve gayretle savaşan ve asla mücadeleyi terketmeyen Mehmed Bey bun dan dolayı Teke Bey olarak tanınmış ve Hamidoğulları’nın bu Antalya şubesinde Tekeoğulları olarak şöhret bulmuştur. Yine Mehmed Bey zamanında Anadolu’nun güneyinde Antalya, Finike, Kaş, Kalkanlı, Milli, Gömbe, Elmalı, Korkuteli ve Serik ile sahilde Antalya ve Alanya arasındaki bölge Teke-eli olarak tanınmaya başlanmıştır.[30]

Antalya’yı geri almaktan asla vazgeçmeyen Mehmed Bey, Memlûk Sultanlığı, Alâiye ve Manavgat emirleri ile irtibat ve ittifaklar kurmuştur. Nitekim 1370’de giriştiği büyük bir kuşatmada muvaffak olamamış ise de, işgalden 12 sene sonra 14 Mayıs 1373 tarihinde Antalya’yı yeniden fethetmiştir. Teke Bey, fethin hemen ardından Antalya kalesinin burçlarına beyaz zemin üzerinde kırmızı Mühr-i Süleyman (altı köşeli yıldız) ve ucunda iki tane zikzaklı yeşil çizgi bulunan bayrağını asmıştır. XIV. yüzyılda yaşamış olan İspanyol Fransisken rahibi seyahatnamesinde; Antalya’daki Tekeoğulları’na ait iki bayrak olduğunu ve birinin beyaz zemin üzerinde zikzaklı koyuca çizgiler taşıdığını, diğerinde ise Mühr-i Süleyman bulunduğunu beliritmektedir.[31]

Mehmet Bey’den sonra yerine oğlu Osman Çelebi geçmiştir. Ancak, Osman Çelebi zamanında Teke Beyliği’nin eski öneminin kalmadığı, hâkimiyetinin ise Antalya ve Korkud-eli’nden ibaret olduğu görülmektedir. Devamlı Korkud-eli’de oturan Osman Çelebi zamanında, Osmanlı Sultanı I. Beyazid 1390’da, Osman Çelebi’nin oğlu Mustafa Bey’in elinde bulunan Antalya’ya yürümüş ve onun Mısır’a kaçması üzerine şehri ele geçirerek[32] muhafızlığına Firuz Bey’i getirmiş ve burayı Teke-eli ile beraber önce oğlu İsa Çelebi’ye, sonra da diğer oğlu Mustafa Çelebi’ye sancak olarak vermiştir.[33] 1397’de Antalya ile Alâiye arasındaki bölge tamamen Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir.

1402’de Ankara Savaşı'ndan sonra, Sivrihisar’a gelen Timur’un 10 tümenle gönderdiği Şahruh ve kumandanlarının korkunç tahribi neticesinde Korkud-eli ve Kitir (İğdir) taraflarını, Emir Şah Melik de Antalya başta olmak üzere bütün Teke-eli’ni yağmaladılar.[34]

Timur, Kütahya’ya geldiği sırada, Teke-eli’ni, Antalya ve Alâiye dâhil, Bursa’dan hapisten kurtardığı Karamanoğlu Mehmed Bey’e vermişti.[35] Bu suretle Tekeoğullan Beyi Osman Çelebi elindeki Korkud-eli ve Osmanlı hakimiyetindeki Antalya hariç, bu bölgede Karaman hâkimiyeti başlamıştır (1402-1415).[36]

Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazid’in 1402’de Timur’a karşı yaptığı Ankara Savaşı'nı kaybetmesi üzerine Timur’a tabiyetini arzeden Osman Çelebi Bey, Antalya hariç olmak üzere eski beyliğine yeniden sahip olarak Korkud-eli’ni kendisine merkez yapmıştır. Yıldırım Beyazid’in 1390’da Korkud-eli hariç bütün Teke-eli’ne sahip olması ile beylik Korkud-eli’ne taşınmış oldu.

Osmanlı dönemi

Piri Reis'in Kitab-ı Bahriye eserinden Antalya limanı ve kıyı kasabası Kemer (1525)
Piri Reis'in tarihi Antalya, Manavgat ve Side haritası

Bugünkü Antalya ili sınırları ile Osmanlı Devleti’nin buradaki XV. ve XVI. yüzyıldaki idari durumu arasında farklılıklar söz konusudur. Bu yüzyıllarda bu bölgede kabaca Alaiye ve Teke Sancakları yer almaktadır.

Ticaret yolları üzerinde bulunmasından dolayı sık sık el değiştiren Antalya, önemli limanlara sahip olması da başlıca amil olarak karşımıza çıkmaktadır. Selçuklular döneminde tersanesi ve limanıyla Antalya çok büyük öneme sahipti. Antalya ile Kıbrıs arasında önemli ticari etkinlikler yapılmış ve Selçukluların en önemli ticaret merkezlerinden birisi olmuştur. XIII. asrın sonu ile XIV. asrın başlarında burası Hamidoğulları'nın Antalya şubesinin eline veya Tekeoğulları'nın eline geçmiştir. Tekeoğulları döneminde huzur ve istikrar devam etmiş, imar ve kültürel faaliyetler artmıştır. Tekeoğulları döneminde Antalya ve çevresi bir ara Kıbrıslıların eline geçtiyse de Mehmed Bey veya Teke Bey burayı tekrar almayı başarmıştır. Tekeoğulları Beyliğinin sahip olduğu Teke ili, Osmanlıların eline 13901393 tarihleri arasında geçmiş ve böylece Osmanlı hâkimiyeti başlamıştır.[37] Teke ili Osmanlıların elindeyken Karamanoğullarının ve arasıra da bazı Avrupalı devletlerin saldırılarına uğramıştır. Antalya, Osmanlıların eline geçtikten sonra Anadolu eyaletine bağlanmış ve bu durumunu sonraki dönemlerde de devam ettirmiştir. Ayrıca, Antalya bir süre şehzade sancağı olarak Osmanlı sancakları içerisinde yerini almıştır. Bunun sonucunda Şehzade Korkut 1502’den 1511 yılına kadar sekiz sene burada valilik yapmıştır.[38] Bu bölge, Osmanlı idaresi altındayken 1511 yılında ortaya çıkan Şahkulu İsyanı, XVI. asırdaki suhte ayaklanmaları ve Körbey isyanı hariç önemli bir olayla karşılaşmamıştır. Bu isyanlar ve ayaklanmalar neticesinde yeni fethedilen Modon, Koron gibi adalara büyük sürgünler olmuştur. Yine, bu olaylar sonucunda İran’a büyük miktarda göçler yaşanmıştır. Bunlarla birlikte, bazı olumsuz davranışta bulunanlar daha sonraki yıllarda yani Kıbrıs’ın fethiyle birlikte buranın iskânı ve imarı amacıyla sürgün olmuşlardır. Bu tür olaylar buranın siyasi, sosyal, kültürel ve nüfus yapısını etkilemiştir.

Teke Sancağı’nın kuruluşunda özellikle coğrafi konumu ve tarihi şartlar önemli rol oynamıştır. Yine bu sancağın gelişmesinde eski çağlardan beri önemli ticaret yolları üzerinde bulunması da etkili olmuştur. Bu bölge Osmanlı egemenliğine geçince Anadolu eyaletine bağlanmış ve XIX. yüzyıla kadar bu şekilde devam etmiştir. Tanzimat’ın ilanı ile başlayan idari düzenleme sonucunda Teke Sancağı Karaman eyaletine bağlanmıştır. 1865 yılında çıkarılan Vilayet Nizamnamesi ile Konya vilayetine bağlanmıştır. Bu dönemde Teke Sancağı’nın Antalya, Akseki, Alanya (Alaiye) ve Kızılkaya'yla birlikte beş kazası bulunmaktaydı. Bunun sonucunda daha önce sancak olan Alanya ve kazaları Teke Sancağı’na bağlanmıştır. 1890 yılı kayıtlarına göre Teke Sancağı’nın, İstanos, Bucak, Kızılkaya, Beşkonak, Millü, İğdir ve Serik nahiyelerinin bağlı olduğu Antalya kazası, İbradı nahiyesinin bağlı olduğu Akseki kazası, Finike nahiyesinin bağlı olduğu Elmalı kazası ile Kaş kazasından müteşekkil olduğu görülmektedir. 1902 tarihinde Teke Sancağı, Antalya, Akseki, Alaiye, Elmalı ve Kaş kazaları ile 11 nahiye ve 524 köyden meydana gelmekteydi. Daha sonra yine bazı düzenlemeler yapılmış ve günümüze kadar gelinmiştir.[39]

Antalya Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde Konya'dan ayrılıp bağımsız bir sancak olma özelliği kazandı.[40]

Şah Kulu Ayaklanması

1511 yılında çıkan bu ayaklanmadaki baş müsebbib, tarihi kaynaklarda adı “Karabıyıkoğlu”, “Şeyhoğlu” veya “Şeytankulu” olarak da zikredilen ama daha çok Şah Kulu veya Şah Kulu Baba Tekeli diye de tanınan kişidir. O, Şah İsmail’in babası Şeyh Haydar’ın halifelerinden Hasan Halife’nin oğludur ve Teke sancağına bağlı bugünkü adı Korkuteli olan Istanos’a bağlı Yalınlı[41] veya Kızılyaka köyündendir.[42]

Körbey Ayaklanması

Teke Eli’nde sosyal karışıklıkların her dönemde meydana gelmiştir. Çünkü yörede 17. yüzyılda da önemli bir olay meydana gelmiştir. Celali isyanları silsilesinin bir parçası olarak bilinen bu olay, belirtilen yüzyılın ortalarında Antalya mutasarrıflığı yapmakta olan ve Körbey lakabı ile tanınan Mustafa Paşa tarafından 1659 yılında çıkartılmıştır. Celali isyanlarının uzantısı durumundaki Abaza Mehmet Paşa’nın isyanı yıllarına denk gelir. Mustafa Paşa, elindeki servetine ve Antalya kalesinin savunma açısından sağlamlığına da güvenerek, devletin o dönemde içinde bulunduğu şartları istismar ederek isyan etmiştir. İsyan hareketi üzerine karadan ve denizden gönderilen kuvvetler sayesinde, Antalya kuşatılarak top ateşine tutulmuş ve kale içersinde mahsur kalan halk, en sonunda kaleyi hükümet kuvvetlerine teslim etmek zorunda kaldığı gibi, Mustafa Paşa’yı da isyanı bastırmakla görevli Köse Ali Paşa’ya teslim etmiştir. Mustafa Paşa’nın ise, donanma gemilerinde boğularak öldürülmüş, ona tabi olanlar da, daha sonra teker teker idam edilmiştir.[43][44]

Milli Mücadele dönemi

Sevr Antlaşması'ndan sonra Antalya'nın kontrolü İtalya Krallığı'na geçmişti.

1919 yılı Türk Milleti’nin en karanlık yıllarından biriydi. Birinci Dünya Savaşı'na gidenlerin ancak yüzde üçü geri gelmişti. Onlar da, ya kolsuz ya bacaksız veya alil ve âmâ bulunuyordu. Dayanabilen bütün kuvvetler bitmişti. Savaştan sonra yapılan Mondros Ateşkes Antlaşması'yla Antalya ve çevresi İtalya Krallığı'na verilmişti. Bu dönemde işgalciler istedikleri gibi Anadolu'yu istilâ ediyor, Anadolu limanları İtilaf Devletleri'nin gemileri ile dolmuş, kara kısmında İtilaf Devletleri askeri okulları boşaltıyor, askerî daireleri yıkıyor, yakıyor; ilçe ve köylerde dolaşıyordu.[45]

Antalya yöresinde Yörük Ali Efe'nin evinde kentin ileri gelenlerinden bir grup, Antalya Rumlarının dışarıdan ufak bir yardım gördükleri takdirde isyana kalışarak memleketin İtilaf kuvvetlerine teslim olacağı tehlikesine karşı Antalya'yı korumak konusunda toplantı yapmaya karar verirler, ancak yapılan toplantılardan bir sonuç alınamaz.[46] Bir müddeet sonra Anadolu'nun çeşitli yerlerinden bölgesel savunma cemiyetlerinin kurulduğunun duyulması ve 19 Mayıs 1919 günü Samsun'dan gelen haberler Antalya'da bir savunma cemiyeti kurulması fikrini yeniden gündeme getirir.[47]

Antalya Müdafaa-i Heyeti Milliye Cemiyeti

Aralarında Müftü Yusuf Talat, belediye Reisi Hüsnü Karakaş'ın bulunduğu bir grup kurulacak derneğin şekli hakkında mutasarrıfla görüşmeleri gerekiyordu. Mutasarrıf Cemal Bey, bu yeni icat edilen cemiyetten ürkmüş olmalı ki bir türlü bu fikre yanaşmıyor ve görüşmek isteyen grubu reddediyordu. Çok uzun uğraşlar sonucunda hasta yatağındaki mutasarrıf Cemal Bey'in kendini kapattığı eve giren dernek yanlıları ülkenin başına gelen felâketten bahis ile ne yapmak, ne gibi tedbirler almak lazım geldiği hakkındaki Ziraat Müdürü Akif Bey’in ateşli sözlerine karşı yatakta yatan Cemal Bey coşarak doğruldu ve Ben milletimle beraberim, ne yapmak lazımsa beraber düşünerek yapalım dedi. Bu sözden memnun kalan heyet toplandı ve Belediye Dairesi’nin bir odasında “Müdafaa-ı Heyeti Milliye Cemiyeti” unvanı ile faaliyete girişti.[48] Bu cemiyet 4 Eylül 1919'daki Sivas Kongresi'ndeki Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurulması kararı uyarınca bu cemiyetin bir kolu olarak Antalya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını aldı.[49][50] Dernek 4 yıl 24 gün çalıştıktan sonra üzerine düşen vatani görevini tamamlamış olarak kapanış belgesini Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne sundu. Dernek başkanı Gazi Musfata Kemal Paşa 11 Haziran 1923 tarihinde derneğin kapanış belgesini uygun bulup onayladı.[51]

Büyük Taarruz'da Antalya

26 Ağustos’ta Türk Ordusunun saldırıya başlamış olduğu ufak tefek haberlerle duyuldu. Halkta endişeli bir sevinç, ümit edilmeyen ve beklenilmeyen bir hal görülüyordu. 29 Ağustos'ta Afyonkarahisar’ın Türklerin eline geçmesi haberinin şehre gelmesi Antalya'daki Türkleri sevindirdi. 30 Ağustos Zaferi, Dumlupınar Yunan mevziilerinin düşmesi; sevinç dalgası tarifi imkânsız heyecanı ile Türkleri coşturuyorken kentte yaşayan ve Türk olmayanlar ise üzgün görünüyordu. Türkler zaferi kutlarken, bir yandan da geceleri çiftliklerin civarında İtilaf kuvvetlerinin bir çıkartma yapması ihtimalini önlemek için hazırlıklar yapılmıştı.

7 Eylül günü zafere susayan halkın sevincine payan yoktu. Herkes şevinçliydi ve kadın, erkek, büyük, küçük, asker, sivil birbirine sarılıp gözyaşları döküyor. Giritlilerin tezahürü pek müthiş görülüyordu. Mavnacılar Cemiyeti iskelede tertip ettikleri gece deniz eğlencesine bütün alay subaylarını davet etmişlerdi. Üç gün sonra Türk ordusunun 9 Eylül'de ve saat 10’da İzmir’e girildiği haberi alındı. Eğlencelere Rumlar da ayrıca bir şenlik tertip ederek sokakları dolaşmış, "Yaşasın Türkler ve Ordu, Kahrolsun düşmanları" diye bağırmışlardır. Merkez Kumandanlığı önünde büyük bir zafer kemeri kuruldu. Bütün halk ve asker tarafından resmi geçit yapıldı, nutuklar söylendi, şiirler okundu, sabaha kadar eğlenildi.[52]

11 Eylül’de Antalya görmediği bir gün yaşamıştı. Muazzam bir zafer alayı tertip edilmişti. Önde bir subayın idaresinde bir manga asker sancak ve süngülü muhafızları, alay kumandanı kaymakam Mehmet Ali Bey, bir bölük askerin ortasında mektepler zafer arabası, cemiyetler ve halk. Gece fener alayları sabaha kadar devam ettirildi. O gün Balıkesir ve Bursa’nın istirdadı haberleri de alındı. 12 Eylül’de dahi depo alayı ayrıca zaferi kutlamak için bir eğlence düzenledi. Bu eğlence, Şarampol’deki Talim Meydanı’nda yapıldı. Gece Şarampol’den başlayıp Fener Mevkii’nde sonuçlanan bir fener alayı yapıldı. Kutlamalar askeri yürüyüşler ve müsamereler Kasım ayına kadar sürdü.[53]

Türkiye Cumhuriyeti dönemi

29 Ekim 1923'ten sonra ülkenin tamamında olduğu gibi Antalya'da da pekçok değişim göstermiştir. Osmanlı döneminde sancak olan bölge cumhuriyet dönemiyle birlikte il haline gelmiştir. 1923-50 döneminde küçük ölçeklerde gelişen ilin nüfusu özellkle de ilin merkezinin nüfusu 1950 yılından sonra yoğun göç almaya başlamıştır.

Antalya’da 1950-60 yılları arası dönem; sanayileşmenin başlamasıyla birlikte kırdan kente göçle gelen nüfus artışının görüldüğü, bunun sonucunda daha iyi iş, daha iyi çalışma, dinlenme ve barınma arzularıyla kente gelen kişilerin bu ihtiyaçlarına cevap verecek kenti kurma çabalarının görüldüğü bir zaman sürecidir. Kentte bundan sonra da artarak devam edecek olan kentleşmenin, mekânda yaratacağı sosyal, kültürel ve fiziksel değişimler yavaş yavaş başlamaktadır.[54] Kentte 1960-70 yılları arası dönemde, kentleşme hareketlerinin mekânsal etkileri görülmeye başlanmıştır. Bu dönem, üretimde farklılaşmayı getiren, sosyo-ekonomik ve kültürel değişime yol açan yeni bir yerleşme biçimlenmesinin başladığı dönem olması açısından önem taşımaktadır. 1960-1965 yılları arasında Kalekapısı çarşısı oluşmuş, 1965-1970 yılları arasında, Kalekapısı ile Belediye işhanı arasında, caddenin güneyinde bugünde kullanımı devam eden ticaret fonksiyonları yerini almıştır. 1970 yıllarında Vakıf İşhanı yapılmıştır. Doğal ve kültürel kaynak potansiyeli yüksek bir kent olan Antalya’nın 1969 yılında turizmde öncelikli alanlar olarak belirlenmesiyle planlama ve yatırım önceliği artmıştır. 1960-70 dönemi Antalya’nın hızlı nüfus artışı ve kentleşmeden doğan sosyal, kültürel ve mekansal değişimlere hazırlıksız yakalandığı bir süreçtir.[55]

1974 yılından itibaren Antalya’da, güney kısmının turizm alanı ilanı ve altyapı çalışmalarının başlaması, liman inşaatının tamamlanması, havaalanı kapasitesinin arttırılması, eski liman ve Kaleiçi projesinin uygulamaya konulması, Fethiye-Kaş yolunun yapılması, Antalya’nın ülke çapında çok önemli bir turistik merkez işlevi yüklenmesi sonucunda kent 1970'lerden 1990'lı yılların sonuna kadar düzensiz bir şekilde yapılaşmıştır. Antalya kent yapısı özellikle 1990'ların sonundan başlayarak önceki döneme göre daha fazla göç almış ve bu da şehirdeki doğal dokunun bozulmasına, konut talebinin artmasına ve kentin kalabalıklaşmasına sebep olmuştur.[56]

Atatürk'ün Antalya ziyaretleri

Mustafa Kemal Atatürk, Antalya'yı ziyaret ettiği sırada kaldığı ev

Türkiye Cumhuriyeti kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ilki 6 Mart 1930'da olmak üzere 3 kez Antalya'yı ziyaret etmiştir. Altı günlük ilk ziyareti sırasında Antalya'nın çeşitli yerlerini görmüş ve incelemelerde bulunmuştur. Antalya'yı ne kadar beğendiğini 8 Mart 1930 günü gezisi sırasında Lara'dan Beydağları'na bakarken "Hiç şüphesiz ki Antalya, dünyanın en güzel yeridir." sözüyle ifade etmiştir. 11 Mart günü ilk ziyaretini tamamlayan Mustafa Kemal aynı günün akşamı Ankara'ya dönmüştür.[57] Bu ziyaret sırasında Atatürk'ün kaldığı ev günümüzde Antalya Atatürk Müzesi olarak hizmet vermektedir.[58]

Atatürk'ün ikinci ziyareti 26 Ocak 1931 tarihinde başladığı yurt gezisinin bir parçası dahilinde gerçekleşmiştir. Seyahati, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı ve Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kapatılması sonuçlarını uzman bir heyet ile yerinde tetkik etmek ve yapılması gereken işleri tespit edilmek üzere yapılmıştı. Bu amaçla 8 Şubat 1931 de Ege Vapuru ile İzmir’den Antalya’ya yola çıkıp 10 Şubat 1931'de sabah Antalya’ya geldi. Deniz motoru ile iskeleye çıkan Atatürk buradan alay karargahına, hükümet konağına, belediyeye ve Cumhuriyet Halk Fıkrası'nı ziyarette bulunarak, memleket işleri üzerinde yetkililerle uzun uzun görüştü. Buradaki görüşmelerini tamamlayan Atatürk, Silifke'ye hareket etti.[59]

Mustafa Kemal Atatürk'ün Antalya'yı üçüncü ve son ziyareti 18 Şubat 1935 tarihinde gerçeklerşti. İstanbul'dan Ege Vapuru ile hareket eden Atatürk, 16 Şubat 1935 tarihinde Çeşme önlerinde Zafer torpidosuna geçti. Aynı torpido ile Alanya'ya doğru hareket etti. 18 Şubat günü Alanya'da üç saat kadar kaldıktan sonra öğleye doğru Antalya’ya geldi. Gün boyunca şerefine çeşitli etkinlikler düzenlenen Atatürk, eresi gün Afet İnan ve beraberindeki heyetle halkın sevgi gösterileriyle Ege vapuru ile Antalya'dan ayrıldı.[60]

Coğrafya

Konumu ve sınırları

Antalya'nın Türkiye'deki konumu

Antalya ili Türkiye’nin güneybatısında 29° 20’-32°35’ doğu boylamları ile 36° 07’-37° 29’ kuzey enlemleri arasındadır. Güneyinde Akdeniz ve kuzeyinde denize paralel uzanan Toroslar ile çevrili olup, doğusunda Mersin, Konya ve Karaman, kuzeyinde Isparta ve Burdur, batısında Muğla illeri ile komşudur. İlin yüzölçümü 20.815 km² kadardır. Bu Türkiye yüzölçümünün % 2.6’sı kadarına karşılık gelir. Akdeniz Bölgesi’nin batısında bulunan Antalya ili, bölge yüzölçümünün ise % 17.6’sını oluşturur.

İl arazisinin ortalama olarak %77.8'i dağlık, %10.2'si ova, %12'si ise engebeli bir yapıya sahiptir. İl alanının 3/4'ünü kaplayan Torosların birçok tepesi 2500-3000 metreyi aşar. Batıdaki Teke yöresinde geniş platolar ve havzalar yer alır. Çoğunlukla kireçtaşlarından oluşmuş bu dağlar ve platolar alanında, kireçtaşlarının erimesiyle oluşmuş mağaralar, düdenler, su çıkaranlar, dolinler, uvalalar ve daha geniş çukurluklar olan polyeler gibi büyüklü, küçüklü karst şekilleri çok yaygındır. İlin topoğrafik yönden gösterdiği değişkenlik gerek iklim, gerek tarımsal gerekse demografi ve yerleşme yönünden farklı ortamlar yaratmaktadır. Ayrı özellik gösteren bu alanları sahil ve yayla bölgesi olarak tanımlayabiliriz.[61]

İklim

Antalya ili iklimi genel olarak Akdeniz iklimine girmektedir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı olarak ifade edilen iklim tipi diğer bir değişle “Mutedil Deniz ve Sıcak Deniz İklim Sınıfı”na girer, daha iç kesimlerde ise “Soğuk Yarı-Kara İklim” tipi görülmektedir. Yazın ortalama sıcaklık 28-36 ° derece arasındadır. Öğle saatlerinde termometrenin 40 ° derecenin üzerine kadar çıktığı görülür. Ocak ayında ise sıcaklık ortalama 10-20 ° derece arasında değişir. İle kar düşmez. Don hemen hemen hiç olmaz. Yağış olmadığı günler hava açık ve güneşlidir. İlde yıllık ortalama nispi nem %64 civarındadır.

Antalya’nın kıyı bölgesinde yazlar hem uzun hem de sıcaktır. Kışlar bile ılığa yakın serinlikte geçer. Yazın hiç görülmeyen yağmur, Aralık, Ocak ayları ile çok nadir olarak ilk ve sonbahar aylarında sağanak halinde yağar. Yılın ancak 40-50 günü kapalı ve yağışlıdır. Antalya, yılda ortalama 300 güneşli günü, 18.7 derece yıllık sıcaklık ortalaması ile yılın 12 ayı turizm hareketlerine açık, ender bölgelerden birisidir. Yılın dokuz ayı denize girilebilir.[62]


Ortalama Sıcaklık Verileri
Aylar Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Arl
Ortalama °C 9.6 9.9 12.2 15.8 20.3 25.3 28.3 27.8 24.3 19.5 14.2 10.8
Ort.En Yüksek °C 15.0 15.3 17.9 21.4 25.9 31.3 34.4 34.3 31.3 26.9 20.8 16.3
Ort.En Düşük °C 5.6 5.7 7.4 10.6 14.5 19.0 22.1 21.8 18.6 14.5 9.8 6.8
Ort. Güneşlenme Süresi (saat) 5.3 6.1 6.9 8.0 9.9 11.6 12.0 11.6 10.0 8.1 6.3 4.9
Ortalama Yağışlı Gün Sayısı 12.4 10.4 9.0 7.3 5.4 2.9 1.5 1.5 2.0 5.6 7.8 11.5
Kaynak: meteor.gov.tr

Depremsellik

Antalya, Türkiye Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi'nin hazırladığı Deprem Riski Haritası'nda Antalya ikinci dereceden deprem bölgesidir. Antalya'nın batısındaki Elmalı ilçesinden geçen Helen Yayı'nın uzantısı bulunmaktadır. Bu hat Burdur-Isparta hattında çeşitli kırıklar oluşturmuştur. Buradaki deprem riski olan yerler Antalya çevresinde olduğu için Antalya ikinci dereceden deprem bölgesi sayılmaktadır. Ama Antalya merkezli bilinen çok büyük bir deprem yoktur. Sadece 11 Nisan 1977'de yerin 93 km derinde meydana gelen 4.6'lık deprem yakın zamanda Antalya merkezli tek depremdir.[63]

Yerbilim

Antalya'da değişik yaşta ve nitelikte kayaçlar vardır. Görünür temelde paleozoyik yaşlı, kristalen şist, fillat, mermer ve kireç taşları vardır. Alanya’nın kuzeyinde yaygın olarak yüzeyleyen bu kayaçlar şiddetli tektonik olayların etkisiyle kıvrılmış ve kırılmıştır.

Dağlık kesimlerde mesozoyik ve tersiyere ait formasyonlar bulunur. İlin büyük bir kesiminde yayılım gösteren mesozoyik formasyonlar, kireç taşı, marn, filis ve serpantinden oluşmuştur. Üzerinde karstik şekillerin tipik olarak izlendiği kireçtaşları gri renkli, çok çatlaklı ve boşlukludur. Kuvaternere ait alüvyon ve pliyo kuvaterner traverten ise Antalya ovası’nda tipik olarak izlenir. Sahada deniz altında da devam eden travertenlerin toplam kalınlığı birkaç yüz metreyi geçer ve kireç taşlarında olduğu gibi karstiktir.[64]

Bitki örtüsü

Zeytin, tüm Akdeniz havzasında olduğu gibi Antalya'nın da en çok yetiştirilen bitki türlerindendir.

Kıyıdan 500-600 m. yüksekliğe kadar olan yerlerde aşırı yaz kuraklığına uyan, kışın da yeşil kalan makiler egemendir.

Boyları 3-5 m.yi geçmeyen bu bitkiler arasında delice, kocayemiş, sandal, yabani çilek ve zakkum en yaygın olanlarıdır. 600-1.200 metre arasında, kızılçam ve meşelerin egemen olduğu, karışık ormanlar ya da yamaç ormanları ortaya çıkar. Kızılçamların aralarında yer yer meşelikler, daha yükseklere doğru halep çamı ile karaçamlar görülür. 1.200-2.100 metre arasında ise yüksek ormanlar diye adlandırılan ve sedir, köknar, sarıçam, kayın ve çeşitli ardıç türlerinden oluşan orman kuşağı yer alır. Özellikle Batı Toroslar’da saf sedir ormanları vardır. 2.000 metrenin üstünde iğne yapraklı ağaçlar seyrekleşir ve bodurlaşır. Bu alan 2.100-2.300 metrede sona erer ve alp çayırları denen, renkli çiçeklerle bezenmiş, yazları kurumayan yüksek otluklara geçilir. Teke Yaylası’ndaki yüksek ovalarda meşe ormanlarının tahribi sonucu oluşmuş bozkır bitkileri yetişir. Genişliği 946.466 hektarı bulan Antalya ormanlarında köknar, meşe, dişbudak, karaağaç, kocayemiş, çınar, ahlat, ıhlamur, yabani ve aşılı zeytin, kermes meşesi, mazı meşesi, sandal, sakız ağacı, mersin, tespih ağacı, defne, akça kesme, hayıt, zakkum, harnup, kayacık, funda, ladin, çılbırdı, cehri, katırtırnağı, kekik, patlangaç, sütleğen, dikenli mersin, deve dikeni, ballı baba, alev doda, adaçayı, safran, kanada şifa otu, tokuz otu, çakır dikeni, çiriş otu, kuşkonmaz, krizantem gibi ağaç ve ot cinsleri bulunur.[65]

Ekonomi

Antalya şehrinin ekonomisinde turizm, ticaret ve tarım ön planda olup sanayi faaliyetleri de son dönemde gelişme gösteren faaliyetlerdendir.[66][67] Bunun dışında Antalya'da hayvancılık, madencilik gibi diğerlerine göre daha az yönelinen kollarda iş faaliyetleri de sürdürülmektedir.

Ticaret

Antalya limanında yük yüklenen bir ticaret gemisi

Antalya'da 1970'li yıllara kadar belirli bir seviyede kalmış olan ticaret sektöründe bu tarihten sonra çeşitli hareketlenmeler olmuştur. 1980'lerde gelişen turizm hareketi ile birlikte de konaklama ve dinlenme tesisleriyle değişik türde lüks mağazalar açılmıştır. Teknolojinin de kullanımını yaygınlaşmasıyla tarım ve sanayide üretimi artırmış, ticari piyasa oldukça hareketlenmiştir.

Antalya'da ticaretteki en etkili kuruluş Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'dır (ATSO). Üye sayısı 10.000'i geçen ATSO kadar önemli olan diğer kuruluşlar: Antalya Ticaret Borsası ve Antalya İhracatçılar Birliği'dir.[68]

Antalya'daki ticaret sektörü, toplam gelirlerin %34'ünü oluşturan önemli bir ağırlığa sahiptir. Antalya'da ihracatın %67'si ve ithalatın %60'ı Avrupa Birliği üye ülkeleri ile gerçekleşmektedir.[69]

Antalya Serbest Ticaret Bölgesi

Türkiye'de serbest ticaret bölgesine olanak veren yasanın 1985 yılında çıkmasından bu yana Türkiye'de 21 serbest ticaret bölgesi kurulmuştur.[70] Bunlardan ikincisi olan Antalya Serbest Ticaret Bölgesi 14 Kasım 1987 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır.[71] Şu an 607.130 m²'lik bir alanda etkinlik gösteren Antalya Serbest Ticaret Bölgesi, Antalya'nın Konyaaltı belediyesi sınırları içinde bulunmaktadır.[70]

Antalya Serbest Ticaret Bölgesi, Bakanlar Kurulu kararınca işletmesi özel sektöre verilmiştir. Bu amaçla %36'sı kamuya geri kalan %64'lük kısmı ise ASBAŞ'a (Antalya Serbest Bölge İşleticisi A.Ş.) verilmiştir.

Sanayi

Antalya, Türkiye'nin gelişmişlik düzeyine göre 10. ili olmasına rağmen[72] sanayi alanında Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır. Bunun temel nedeni olarak Antalya'da turizmin ve tarımın ön planda olmasını gösterebiliriz. Ayrıca Antalya bu iki ekonomik faaliyetle sanayileşmenin yarattığı hava kirliliği gibi durumların yaşanmadığı bölgelerdendir.

1950'li yıllarda Sümerbank ve Antbirlik tesisleriyle başlayan sanayileşme girişimleri sonucunda Antalya'da yaklaşık 200 sanayi siciline sahip firma bulunmakta olup bunlardan 63'ü Antalya Organize Sanayi Bölgesi'nin kontrolündedir.[69] 1961 yılında kurulup Antalya'nın ilk sanayi kuruluşlarından olan ve kurulduğu bölgeye Dokuma ismini veren Antalya Pamuklu Dokuma Fabrikası ise 17 Kasım 2004 tarihinde faaliyetlerini durdurmuştur.[73] Döşemealtı'ndaki Organize Sanayi Bölgesi ve Konyaaltı'nda bulunan Serbest Bölge dışında, Antalya şehir merkezinde üç sanayi sitesi bulunmaktadır. Bunlar: Akdeniz Sanayi Sitesi, Yeşil Antalya Sanayi Sitesi ve Antalya'daki en eski sanayi sitesi olan Sanayi Çarşısı'dır.

Sanayi sektörünün gayrisafi hasıla içindeki payı Türkiye genelinde %28 iken, Antalya'da %7 düzeyindedir.[67] Antalya ili milli geliri içerisindeki sanayi payı sadece %4,3 gibi bir oranda kalmaktadır.[69]

Antalya Organize Sanayi Bölgesi (AOSB)

1976 yılında Bakanlar Kurulu'nun verdiği onayla yapımına başlanan ve Antalya'da turizm sektörünü destekleyecek sanayi yatırımlarının da bulunması gerekliliğinden kurulan Antalya Organize Sanayi Bölgesi, tarıma ve turizme uygun olmayan arazilerde sanayi oluşumu için, gerekli her türlü altyapının hazırlanması ve bakımı, çalışanlar için gerekli sosyal aktivite alan ve tesislerinin düzenlenmesi, tüm dönemlerde, hizmette kalite ve devamlılığın sağlanması amacı taşır.

Antalya Organize Sanayi Bölgesi, bir yıl iki aylık bir sürenin ardından tamamlanıp 370 hektarlık bir alanda etkinlik göstermeye başlamıştır. Kurulduktan 6 yıl sonra kurulduğu arsa üzerinde bir hata tespit edilmiş ve etkinlik alanı 310 hektar daraltılarak 60 hektara indirilmiş, ama 1998 yılında bu sorun aşılmış ve yeniden 370 hektarlık bir alanda etinliklerine devam etmiştir. 2005 yılında çevresindeki 294 hektarı da bünyesine katarak 664 hektarlık bir alan yayılmıştır.[74]

Antalya—Burdur karayolunun 26. kilometresinde bulunan Organize Sanayi Bölgesi 2 batıda ve 1 doğuda olmak üzere toplam üç giriş kapısına sahiptir. %84.86'lık bir doluluk oranına sahip Antalya Organize Sanayi Bölgesi'nde 179 firmaya ait 208 adet alan tahsis edilmiştir.[75]

Tarım

Elma, Antalya yöresinde en çok yetiştirilen meyvedir.

Antalya ili sahip olduğu Antalya Ovası ile tarımsal potansiyel ve ekolojik uygunluk açısından Türkiye tarımında önemli bir yere sahiptir. Antalya topraklarının beşte birinde tarım yapılan bir bölgedir.[76]

Antalya'da tarım yapılan yerleri kıyı kesimi ve kıyıdan uzak kesimler olarak ayırırsak kıyı kesminde portakal, muz, avakado gibi tropikal bitkilerin yetiştirilebilmesinin yanında sera tarımına da uygundur. Ama kıyıdan uzak kesimlerde ise elma, armut, ayva gibi soğuğa dayanıklı meyve türleri yetiştirilebilir. En çok yetiştirilen tarım ürünlerinin başında domates, hıyar ve portakal gelir.

Antalya ili yıllık 3.368.357 ton sebze üretimiyle Türkiye'deki üretimin %13,4'ünü; 1.011.917 ton meyve üretimiyle Türkiye'deki üretimin %6,06'sını karşılar. Diğer bitkisel kalemler gözönüne alındığında Antalya, Türkiye'nin yıllık tarım ihtiyacının %4,41'ini karşılar.[77]

Kentin hızlı gelişmesine paralel bir süreç yaşayan tarım sektörü kendi yapısında da derin değişimlere uğramıştır. 1970 yılında nüfusun dörtte üçü tarımsal sektörlerden geçiniyorken 2000 yılında bu oran %49'a düşmüştür.[78]

Hayvancılık

Antalya şehirinde hayvancılık çok yaygın olmayan bir ekonomik faaliyettir. Merkeze bağlı köylerde daha çok küçükbaş hayvancılık yaygındır, çünkü arazi yapısı küçükbaş hayvancılığı için uygundur. Antalya'daki 509.335 küçükbaş hayvan ülkedeki hayvanların %1.7'sidir. Büyükbaş hayvancılık daha çok şehir merkezi dışındaki yüksek bölgelerde yapılmaktadır. Antalya'daki 120.016 büyükbaş hayvan Türkiye'deki hayvanların yüzde %1,1'dir. Antalya'daki kümes hayvancılığı hayvan sayısı olarak küçükbaş ve büyükbaş hayvancılıktan fazla olsa da Türkiye'deki kümes hayvancılığının %0,24'üne denk gelir.

Antalya'da arıcılık, gezginci arıcılık şeklinde yapılmaktadır. İldeki kovan sayısı Türkiye'nin %2,4'üne denk gelir. İpek böcekçiliği ise Antalya'nın ülke ekonomisine en çok katkıda bulunduğu hayvancılık kalemidir. Buna göre yıllık açılan 905 kutu, Türkiye üretimi'nin %16'üdür.[79]

Balıkçılık

Antalya'da balıkçılık etkinlikleri ve verimi kıyı kenti olmasına rağmen Türkiye ortalamasının altındadır. Yıllık alabalık, çipura ve levrek üretiminin toplamı ülke üretiminin %1.36'sıdır.[80] Bunun yanında 2005 yılındaki bir genelgeyle uygulanan Türkiye İç sularını Balıklandırma Projesi kapsamında kent merkezinin kuzeyindeki Kepez Su Ürünleri Üretme İstasyonu'nda ise balık çeşitlerinin artırılması yönünde çalışmalar yapılmaktadır.[81]

Turizm

2010 yılında turistlerce en çok ziyaret edilen şehirler
Şehir Ülke Ziyaretçi Sayısı
Paris Fransa Fransa 15,1 milyon[82]
Londra Birleşik Krallık Birleşik Krallık 14,6 milyon[83]
New York Amerika Birleşik Devletleri Birleşik Devletler 9,7 milyon[84]
Antalya Türkiye Türkiye 9,2 milyon[85]
Singapur Singapur Singapur 9,2 milyon[86]
Antalya'nın turizm merkezlerinden Alanya

Turizm denince Antalya için ayrı bir parantez açmak gerekir. Antalya Türkiye'de İstanbul'la birlikte turizmin lokomotifi konumundadır. Antalya, dört mevsimde de turizm olanaklarının ve tesislerinin olduğu bir ildir. Antalya'da kültür turizmi başta olmak üzere deniz, spor, sağlık, kış, kongre, yayla, mağara, kamp ve inanç turizmi yapılabilmekte bu turizm seçenekleri için tesisler bulunmaktadır.[87] 2010 yılı turizm istatistiklerine göre Antalya, dünyada en çok ziyaret edilen dördüncü il durumundaydı.

Antalya'da kültür turizminin ağırlıklı olarak yapılacağı yerler Antalya'nın batıdaki Kaş'tan doğudaki Gazipaşa'ya kadar uzayan kıyı şeridinin çeşitli yerleridir. Bu bölgede onlarca antik kent, tarihi yapı, tarihi cami ve kiliseler bulunmaktadır.[88] Antalya'da deniz turizmi de yine kıyı şeridi boyunca yapılmaktadır. Bu bölgede kıyı turizmiyle beraber deniz turları da yapılabilmektedir. Deniz turizminin en bilinen noktaları Kleopatra, Konyaaltı ve Lara plajlarıdır.[89]

Spor turizmi bakımından Antalya popüler sporlara evsahipliği yapan bir ildir. Başta futbol, tenis, ve golf olmak üzere her yıl yüzlerce sporcu ve takım Antalya'yı tercih etmektedir. Antalya, bu sporların tesislerine sahip olduğu gibi sporculara ve yetkililerine verilen seminerlere de ev sahipliği yapmaktadır. Antalya, 2009-2010 döneminde judo, halter, eskrim, voleybol, badminton ve benzeri pek çok alanda 39’u uluslararası, 66’sı ulusal, 27’si milli takım kampı ve 45’i kurs ve seminer olmak üzere toplam 177 etkinliğe ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca Antalya 2003-2008 yılları arasında Dünya Ralli Şampiyonası'na evsahipliği yapmıştır.[90]

Antalya yaz turizmiyle öne çıksa da kış turizminde de ülkenin önde gelen illerindendir. Antalya'daki Saklıkent Kayak Merkezi ve Alanya'daki Akdağ Kış Sporları Turizm Merkezi Antalya'yı kış turizminde önde tutan tesislerdir.[91]

Kongre turizmi bakımından Antalya ulaşımın kolaylığı ve ulaşım imkanlarının çeşitliliği pekçok turizm ve dinlenme imkanı sunması ve toplamda 106.000 koltuğu aşan bir kapasitesi ile dünyanın her tarafından gelecek konuklar için önemli toplantıların yapılabileceği olanağa da sahiptir.[92]

Dar bir alanda hem denize hem de büyük yükseklikteki dağlara sahip olan Antalya'da yayla turizmi de Finike'den başlayarak Alanya'ya kadar uzanan coğrafyanın yüksek yerlerinde yapılabilmektedir.[93] Ayrıca Torosların eteğinde kurulan Antalya'nın dağları ana iskelet bakımından genellikle kireç taşlarından (kalkerlerden) oluşmuştur. İldeki mağaraların büyük bir çoğunluğu da bu kireç taşı formasyonları içinde gelişmiştir. Antalya’da yaklaşık 500 kadar mağara tespit edilmiştir. Antalya da mağara turizmi de yapılabilmektedir. Antalya'da turizme açılan 3, turizme açılmayı bekleyen ya da yerel imkanlarla açılmış olan 28 tane mağara vardır.[94]

Antalya'da inanç turizmi gelişme gösteren bir turizm koludur. Antalya'da özellikle Selçuklu döneminden pekçok cami vardır. Bunlardan Murat Paşa Camii ve Yivli Minare Camii en çok bilinen camilerdir. Antalya'nın batısındaki Demre'de Noel Baba Kilisesi; doğudaki Alanya'daysa 1400 yıllık Aya Yorgi Kilisesi bulunmaktadır.[95][96] Bunun dışında Serik'e bağlı turizm merkezi Belek, Serik'te 2004'te özel bir girişimle Dinler Bahçesi isimli ibadethane açılmıştır.[97] Kudüs'ten sonra üç dinin buluştuğu ikinci nokta olan bu bahçede üç semavi dinin (Hristiyanlık, İslam ve Musevilik) ibadethaneleri yanyana mevcuttur.[98]

Nüfus

Antalya şehrinin ilk kurulduğu yer olan Kaleiçi çok dar sokakların ve kalıcı yerleşimin seyrek olduğu bir alandır. Kaleiçi turizm amaçlı kullanılmaktadır.

Antalya ili, Antalya güneyinin şehrinin turizm alanı ilan edilmesinden sonra hızla kalabalıklaşmıştır. Özel ve kamu sektörü yatırımları kent merkezi ve çevresinde yoğunlaşmış, bunun sonucu ortaya çıkan çalışma olanakları büyük bir nüfus akımına yol açmıştır. Turizm imkanlarının çeşitliliği buna göre tesisleşmenin gelişmişliği, her mevsim tarıma uygun toprakları, ulaşım sistemlerinin kullanışlılığı, denize kıyısı olması gibi nedenlerin göçü teşvik ediyor olması muhtemeldir.[99] 1927 sayımında nüfusu 206.270 olan il[100] nufusu zamanla doğum oranı[101] ve göçlerle[102] katlanarak artmış ve bugün 2 milyona yakınlaşmıştır. Göçe rağmen, 2008'de Antalya'da işsizlik oranı (%10,7) Türkiye genel işsizlik oranının (%11,9) altındaydı. İşe katılım bazındada (%57) TÜİK tarafından belirlenen 26 bölge içinde 2. konumundaydı.[101] İstihdam edilenlerin %45'i hizmetler, %5'i sanayi, %50'si tarımda çalışır (bu oranlar Türkiye için sırasıyla %49, %27 ve %24'tür).

Nüfusun, 1.000.081'i merkez il sınırları içinde 919.648'i ilçe sınırları içindedir. Bu durumda il nüfusunun %52'si il ve ilçe merkezlerinde, %48'i ise köy ve beldelerde yaşamaktadır.[103] Antalya ili 2009 yılında yapılan genel nüfus sayımına göre nüfus büyüklüğü olarak 81 il arasında 7. sıradadır. 1.919.729 kişilik Antalya nüfusu bir önceki yıla göre 60.454 kişi artmış ve Türkiye nüfusunda Antalya payı 2,59'dan 2,64'e yükselmiştir.[104]

Antalya il nüfusu Türkiye geneline göre daha yüksek bir eğitim düzeyine sahiptir. 2008 verilerine göre, 15 yaş üstü okuma yazma oranı toplam il nüfusunun %97'sini (erkeklerde %91, kadınlarda %86'sını) oluşturur, bu oran Türkiye için %83'tür (erkeklerde %88, kadınlarda %79). Bu farklılık özellikle nüfusun üniversite eğitimli kesiminde belirginleşir: üniversite ve yüksekokul mezunlarının toplam nüfusa oranı Antalya'da %7 dolaylarındadır Türkiye genelinde ise %5,4'tür.[105]

Altyapı

Ulaşım

Antalya Havalimanı 2. Dış Hatlar Terminali.

İl içinde karayolu, denizyolu ve demiryolu ile ulaşım yapılmaktadır. Ayrıca Antalya'daki toplu taşımacılık sistemi şehir nüfusunun ulaşım ihtiyacını karşılar.

Toplu taşımacılık altyapısına rağmen ve belki ildeki refah seviyesinin bir göstergesi olarak, Antalya nüfus başına motorlu taşıt sayısında 100 kişiye 11,5 otomobil ile Türkiye'nin altıncı ilidir.[106]

İl merkezinin doğusunda yer alan Antalya Havalimanı havayolu ile giriş çıkışı sağlayan en önemli noktadır.[107] Antalya Havalimanı'ndan Türkiye'nin hemen her iline, ayrıca Avrupa ve Orta Doğu'nun çeşitli şehirlerine[108] uçmak mümkündür. Antalya'da askeri amaçlı kullanılan havalimanı yoktur.

Antalya ili, trafikte gidip gelen motorlu araç trafiğini kaldırabilmek üzere kurulmuş bir karayolu ağına sahiptir. Antalya'da otoyol yoktur. Çevre yolu, sistemleri Antalya merkezindeki büyük caddelerden sağlanır. Antalya ili sınırları içinden merkeze gelen yollar tamamen devlet yollarıdır. Bunlardan D-350 (Avrupa E-yolları sistemine göre E87), Antalya'yı İzmir'e bağlar, D-400 yolu ise Antalya'nın güneyindeki Akdeniz'le paralel olarak ilerler Muğla ili sınırından Mersin ili sınırına kadar sürer. İl içindeki diğer devlet yollarının hemen hepsi Antalya şehrine bağlıdır. Ankara şehrini diğer şehirlere bağlayan karayolları arasında D-650 yolu Karadeniz kıyısındaki Sakarya ilinin Karasu ilçesinden başlayarak Bursa ve Eskişehir sınırlarından geçerek Kütahya'ya oradan Afyonkarahisar'a, daha sonra da Burdur ilinden geçerek Antalya şehri'ne bağlanır. D-685 yolu Antalya - Isparta bağlantısını sağlar. D-687 yolu Antalya - Konya arası ulaşımın Beyşehir'e kadar olan kısmını oluşturur.

İl içinde ilçeler arası ulaşımı sağlayan birçok otobüs firması hizmet vermektedir. İl merkezinde bulunan Antalya Otobüs Terminali şehir merkeziyle il içinde ve dışındaki bağlantıların sağlandığı merkezdir. Otobüs Terminali'nin şehrin hafif raylı sistemi Antray'ın Otogar durağı ile bağlantısı vardır.

Kentlerde toplu taşımacılık

Nostaljik Tramvay

İl merkezinde kent içi ulaşımda en yoğun taşımacılık karayoluyla yani belediyesin sağladığı halk otobüsü ve dolmuşlarla yapılmaktadır. Bunun yanında 1999'da Müze-Zerdalilik hattında hizmet veren Nostaljik Tramvay'la, 2009'da Fatih-Meydan hattında çalışmaya başlayan Antray şehiriçindeki hafif bir raylı sistemdir.

Demiryolu

Antalya, Bursa'dan sonra demiryolu hattı olmayan, nüfusu en yüksek ikinci büyükşehir'dir. Bu durumun temel sebebi, Antalya'nın iç kesimlerle bağlantısındaki coğrafi engellerdir. Antalya'nın kuzey ve batısını saran Toros dağları, hem karayolu hem de demiryolu çalışmalarını kısıtlamakla beraber, yapılan yatırımlar için gerekli maliyeti arttırmaktadır.

Afyon - Antalya Demiryolu Projesi

İlk olarak 1919 yılında bölgeyi işgal eden İtalyanların düşündüğü ve yapımı için Osmanlı Devleti'nden imtiyaz almaya çalıştıkları Burdur-Antalya demiryolu projesini İngilizler de Afyonkarahisar-Antalya hattında gerçekleştirme planlarını yapıyorlardı.[109] Ama bu girişimler sonuçsuz kaldı.

Afyon-Antalya demiryolu hattı projesinin yeniden ele alınması milli mücadele hareketinin başarıya ulaşması ve Ankara’da kurulan TBMM Hükümeti’nin yönetimi ele almasından sonra 1923 yılında gündeme gelmiştir. Ağustos 1923'te hazırlanan Türkiye Devleti Nafia Vekaleti, Umur-ı Nafia Programında öncelik demiryollarına verilmiştir.[110]

Bu programda 3. grupta 13 yol yer almıştır. Bu yollarda konumuzla ilgili olan Antalya-Aziziye-Bahadır-Karakuyu-Afyon hattının inşası ihtiyaç duyulan demiryolu hatları olarak belirlenmiştir. Aynı zamanda limanlar demiryolu programının bir uzantısı olarak ele alınmış programın 2. kademesinde Antalya Limanı’nın yapılması öngörülmüştür. Fakat bu belge yayımlanmış olsa da henüz ne Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur ne de başkent bellidir. Bu yüzden konuyla ilgili çalışmalar 1927'ye kadar ertelenir. Ancak bu dönemde işi üstlenmesi planlanan Aydın Demiryolu Şirketi projeyi kendi yararına bulmayınca[111] Afyon-Antalya demiryolu projesinin çalışmaları 1933'e kadar ertelenir.

Proje, TBMM’de 4 Mart 1933 tarihinde “Afyon Karahisar-Antalya demiryolunun inşası” konusu İcra Vekilleri Heyeti’nin toplantısında görüşülerek meclise sunulması kararlaştırılmış; Başvekil İsmet İnönü tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na arz edilmiştir.[112] Bu kanunla ilgili milletvekilleri de görüşlerini genel kurula sunmuşlardır. Netice itibariyle Afyon-Antalya demiryolu hattının inşasına dair hazırlanan kanun tasarısıyla ilgili yapılan görüşmelerde söz alan mebuslar bu hattın sağlayacağı iktisadi ve askeri faydaların üzerinde durmuş ve kanunun kabul edilmesi yönünde görüş bildirmişlerdir. Böylelikle 1 Nisan 1933 tarihinde TBMM Meclis Genel Kurulu’ndaki oylamayla 317 mebustan 195'i katılmış ve tamamen kabul oyuyla kanun tasarısı yasalaşmıştır.

TBMM’de 1 Nisan 1933 tarihinde kabul edilen kanun 4 Nisan 1933 tarihinde resmi gazetede yayınlanmıştır. Kanunda Afyonkarahisar’dan başlayarak Antalya’ya ve en çok 4 senede tamamlanması istenilen demiryolu inşası için 25.000.000 TL’ nin sarfına ve gelecek seneler içinde resmi sözleşme yapılması için gerekli izin bu kanun tarafından verilmiştir.

Bu demiryolu hattının temel atma töreni 28 Ağustos 1934 günü Afyon, Burdur, Isparta ve Antalya halkı ve yetkililerinin sevinç tezahüratları altında gerçekleştirilmiştir. Nafia Müsteşarı Arif Bey’in başkanlık ettiği bu merasimde Antalya milletvekilleri Rasih Bey, Numan Bey ve Haydar Bey hazır bulunmuştur.[113]

Çalışmaları başlanan hat çeşitli zorluklara ve bu zorlukları aşmak için çıkan kararnamelere[114] rağmen Ekim 1936'da Burdur istasyonu açılmış ve hattın 136 km'lik kısmı tamamlanmıştır. Ama hattın Burdur'dan Korkuteli'ye doğru yapılacak olan 108 km'lik kısmı için 4 yıl süre ve 8.000.000 TL kadar değer biçilmiştir. Ancak Maliye Bakanlığı demiryolu inşasının fevkalade tahsisat programına Burdur-Korkuteli hattının inşası için ayrıca tahsisat yapılmasına imkan bulunmadığından, kanun tasarısının TBMM’ne sevkinin ertelenmesinin zaruri görüldüğü ifade edilmiştir.[115]

Bu yazının gönderildiği Başbakanlık da ayrıca demiryolu inşaatını yakından takip eden Genelkurmay Başkanlığı da hattın Burdur-Korkuteli kısmının tamamlanmasını talep etmiştir.[116] Yeniden bu konuda çalışmalar yapan Maliye Bakanlığı bir süre sonra yazdığı cevapta gerkli kaynağın bulunamadığın ve projenin ertelendiğini açıklamıştır.

Geçen onca yıla ve yaşananlara rağmen, Antalya'nın demiryolu hattına bağlanması TCDD için gündemdeki konulardan biridir.[117][118][119]

Sağlık

Antalya ilinde devlet, üniversite ve özel hastaneler tarafından sağlık hizmetleri verilir. İlde 2009 itibarıyla 37 tane Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı'na bağlı, 1 üniversitelere bağlı, 16'sı özel hastane[120] olmak üzere toplam 67 hastane[121] ve 1 ağız ve diş sağlığı merkezi bulunmaktadır. En büyük hastaneler arasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Antalya Atatürk Devlet Hastanesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi (950 yataklı)[122] gösterilebilir.

İlde sıcak su kaynakları sınırlıdır. Sağlık turizmine elverişli değildir.[kaynak belirtilmeli]

Yeşil alanlar, eğlence ve dinlenme alanları, mesire yerleri

Termessos Milli Parkı

İlde kişilerin eğlenmeleri, dinlenmeleri ve doğaya yakınlaşabilmelerine olanak sağlayan kent parkları ve şehirlerin dışında bulunan, korunmaya alınmış doğal bölgeler bulunmaktadır. Bunların bir bölümü göl, gölet ve baraj gölleri etrafındaki yeşil alanlardır, bir bölümü ise yayla ve ormanlık bölgelerdir.

Önemli kentsel yeşil alanlar arasında Antalya Kent Orman, Atatürk Parkı, Kepez Kent Orman sayılabilir.

Eğlence parkı olarak Antalya'daki en büyük park özel bir işletmeyle yönetilen Aktur Park'tır.[123] Diğer modern eğlence alanları arasında şehirdeki 3 adet aquapark,[124] Konyaaltı, Lara sahilleri, Beachpark özellikle yaz tatili için kullanılırken bunun yanında Saklıkent de kış aylarında kayak yapma olanağı sağlayan tesislere sahiptir.

Korunmuş tabiat alanları arasında Antalya-Korkuteli karayolundaki Güllük Dağı Millî Parkı, Kemer'deki Olimpos Dağı Milli Parkı ve Düden ve Kurşunlu Şelalesi bulunmaktadır. Diğer korunan alanlar arasında Damlataş ve Karain Mağarası ile Güver Uçurumu vardır.

İlin çeşitli yerlerindeki mesire alanları, piknik ve dinlenme olanakları sunar. Manavgat'taki Köprülü Kanyon'da piknik alanları, rafting olanakları, Antalya'nın batısında Korkuteli-Antalya sınırının olduğu kısımdan güneydeki Kumluca'ya kadar olan kısım büyük ölçüde ormanlarla kaplıdır.[125] Bu alanalarda da piknik alanları, çocuk parkı, restoran ve benzeri olanaklar temin edilmiştir. Kent merkezi'nin batısındaki Feslikan Yaylası'ndaki mesire yerinde göl ve orman manzaraları bulunur ve ziyaretçilerin doğa sporları, doğa yürüyüşleri yapması mümkündür. Yaz aylarında düzenlenen festivallerde yağlı güreş karşılaşmaları yapılmakta konserler verilmekte eğlenceler düzenlenmektedir.[126] Yine kentin batısındaki Doyran beldesinin göleti kenarı mesire için, gölet de balıkçılık için uygundur.

Antalya'nın doğudan bakarak izlenebileceği Falez Parkı

Bugün, şehiriçi rekreasyon alanları parklar, korular ve sahillerden oluşmaktadır. Ancak bu ögeler de çarpık ve kaçak kentleşme nedeniyle Antalya'nın her yanına dengeli bir biçimde dağılım gösterememiş, daha çok sahil kenarında ya da sahile yakın yerlerde toplanmıştır.[127]

Açıkhava alanları dışında son yıllarda sayıları hızla artan alışveriş merkezleri de, sundukları olanaklarla dinlence alanı olarak sınıflandırılabilmektedirler. İldeki alışveriş merkezi olarak adlandırılacak yapılar şehir merkezinde toplanmıştır. İlin önde gelen alışveriş merkezleri arasında Antalya 5M Migros,[128] Antalya Kipa,[129] Laura,[130] Shemall,[131] Deepo,[132] Özdilekpark[133] ve Terracity[134] gibi mekânlar yer almaktadır.

Yönetim

2011 Genel Seçimleri sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde hâlen Antalya'yı temsil eden 14 milletvekilinden 6'sı AKP, 5'i CHP, 3'ü MHP'ye aittir.[135] 2008'de Yüksek Seçim Kurulu, en son nüfus verilerine dayanarak 2011 seçimleri için Antalya'nın çıkaracağı milletvekili sayısını 13'ten 14'e yükseltmiştir.[136]

TBMM'de Antalya ili

12 Haziran 2011 genel seçimlerine göre çıkan 14 milletvekili
AK Parti CHP MHP
Mehmet Vecdi Gönül Deniz Baykal Tunca Toskay
Mevlüt Çavuşoğlu Osman Kaptan Mehmet Günal
Menderes Türel Gürkut Acar Yavuz Ziya İbreç
Sadık Badak Yıldıray Sapan
Hüseyin Samani Arif Bulut
Gökçen Özdoğan Enç

Türkiye'nin büyükşehir ünvanı almış şehirlerinden Antalya'nın 2007 Türkiye genel seçimleri'nde 13 olan milletvekili sayısı 2011 Türkiye genel seçimleri öncesi Yüksek Seçim Kurulu tarafından 14'e çıkarıldı. 12 Haziran seçimlerinde Antalya'da Adalet ve Kalkınma Partisi %39.44'lük oy oranıyla 6 milletvekili; Cumhuriyet Halk Partisi %33,30'luk oy oranıyla 5 milletvekili ve Milliyetçi Hareket Partisi %20,93'lük oy oranıyla 3 milletvekili çıkarmaya hak kazandı.[137]

İdari bölünüş

Antalya ilinin ilçeleri

Antalya'nın 19 ilçesi vardır ve bunların 5'i merkez ilçedir. Antalya Büyükşehir Belediyesini oluşturan merkez ilçeler Aksu, Döşemealtı, Kepez, Konyaaltı ve Muratpaşa'dır.[138] 2009 Türkiye yerel seçimleri'ne göre ildeki ilçelerin tümü dört parti tarafından yönetilmektedir. Bu ilçelerden 7'si Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yönetilmektedir ve bu ilçelerin üçü merkez ilçedir. Yine 2009 seçimlerine göre altı ilçe Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından yönetilmektedir. Bu ilçelerin biri merkez ilçedir. Milliyetçi Hareket Partisi beş ilçe yönetmektedir ve bunların 1'i merkez ilçedir. Demre ilçesi Demokrat Parti tarafından yönetilmektedir.[139][140] Antalya Büyükşehir Belediyesi ise Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yönetilmektedir.

Adalet

Antalya'da yakın döneme kadar adliye hizmetleri, halen depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltılan Cumhuriyet Caddesi’ndeki eski Özel İdare binasında yürütülmüş, nüfusun turizmle birlikte hızla artması ile 1993 yılında idari yargı dışındaki tüm adliye birimleri şu andaki Antalyaspor Tesisleri’nin kuzey bitişiğinde bulunan binaya taşınmıştır. Bu adliye binasının da zamanla fiziki olarak hizmete cevap vermekte zorlanması ile yine Dumlupınar Bulvarı üzeri Meltem Mahallesi’nde bulunan (Akdeniz Üniversitesi'nin doğu karşısı) Karayolları arsası üzerine yapımına 2006 yılında başlanılıp 2008 yılında hizmete girmesi ile eski binanın yaklaşık 4 katı büyüklüğünde bir binaya geçiş yapılmıştır bu sebeple Antalya’nın uzun bir süre bina sıkıntısı yaşamaması beklenmektedir.

Antalya il sınırları içerisinde halen 3 tane Ağır Ceza Merkezi bulunmaktadır;

2008 yılında tamamlanıp hizmete açılan Antalya Adalet Sarayı

Antalya Ağır Ceza Merkezinde Cumhuriyet Başsavcılığı teşkilatında halen 1 Cumhuriyet Başsavcısı, 2 Cumhuriyet Başsavcı Vekili, 40 Cumhuriyet Savcısı görev yapmakta, Antalya Adalet Komisyon Başkanlığı bünyesinde ise; 3 Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Asliye Ceza Mahkemesi, 3 Sulh Ceza Mahkemesi, 2 Asliye Ticaret Mahkemesi, 3 Tüketici Mahkemesi, 8 Asliye Hukuk Mahkemesi, 3 Aile Mahkemesi, 3 Sulh Hukuk Mahkemesi, 4 İcra Mahkemesi, 2 İş Mahkemesi, 1 Kadastro Mahkemesi bulunmakta, bu mahkemelerde toplam olarak 58 yargıç görev yapmaktadır.[141]

Antalya'nın en büyük cezaevi, Kepez ilçesinde Antalya E Tipi Kapalı Cezaevi ve Antalya Açık Cezaevi olarak hizmet vermeye devam etmekte, ayrıca Döşemealtı ilçe sınırları içerisinde de yeni yapılan L Tipi Cezaevi 2007 yılı Eylül ayında hizmete girmiş bulunmaktadır.

Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde 2006 yılında soruşturma konusu yapılan 69.150 adet başvuru yapıldığı, Antalya’nın sürekli göç alan ve hızla kentleşen yapısına turizm bölgesi olma özelliğinin de eklenmesi ile her sene suç oranlarında % 10’a yaklaşan bir artış meydana geldiği görülmektedir.

Maliye

Maliye Bakanlığı’nın gelir ve gideri ayrı birimler altında şekillendirmesi ile Antalya'da da maliye, özet olarak gelirle ilgili olarak Vergi Dairesi Başkanlığı, gider ve Hazine ilgili olarak da Defterdarlık adı ile yeniden teşkilatlanmış bulunmaktadır.[142]

Yerel yönetim

İlçe merkezlerinin belediye başkanları ve bunların partileri aşağıdaki tabloda verilmiştir:

Şehir Belediye Başkanı[143] Parti Şehir Belediye Başkanı[143] Parti
Akseki Mehmet Gölcü CHP Aksu İsa Yıldırım MHP
Alanya Hasan Sipahioğlu AKP Demre Süleyman Topçu DP
Döşemealtı Nurettin Tursun CHP Elmalı Hüseyin Altıntaş MHP
Finike Nail Dülgeroğlu AKP Gazipaşa Cem Burak Özgenç CHP
Gündoğmuş Mehmet Özeren AKP İbradı Muharrem Kaya AKP
Kaş Abdullah Gültekin CHP Kemer Mustafa Gül MHP
Kepez Hakan Tütüncü AKP Konyaaltı Muhittin Böcek CHP
Korkuteli Hasan Gökçe MHP Kumluca Hüsamettin Çetinkaya AKP
Manavgat Şükrü Sözen CHP Muratpaşa Süleyman Evcilmen CHP
Serik Mehmet Habalı MHP - - -

Kültür ve sanat

Müzeler

Antalya ilindeki müzelerin büyük çoğunluğu Antalya şehir merkezi ve Alanya sınırları içerisinde kalır. İlde çeşitli kurumlarca işletilen 11 müze bulunmaktadır.

Antalya Müzesi çocuk mezarı lahdi.

Özellikle ilk çağdan olmak üzere ve Türkiye'de cumhuriyetin kuruluş yıllarına kadarki döneme ait önemli eşyaları Antalya'daki müzelerde bulmak mümkündür. Tarihsel süreçten bakılırsa Antalya Müzesi'nden başlayarak Alanya Atatürk Evi Müzesi'ne kadar süregelen müzeler Antalya'nın tarihini aydınlatacak eserleri barındırır. Bunların yanı sıra Kaleiçi Müzesi ve Alanya Kızılkule Etnografya Müzesi de birer etnografya müzesi olarak hizmet vermektedir.

İldeki Antalya Müzesi, Alanya Arkeoloji Müzesi ve Side Müzesi ilk çağ eserlerini, Alanya'daki İçkale Müzesi Selçuklu dönemi eserlerini, Antalya Atatürk Müzesi ve Alanya Atatürk Evi Müzesi de Türkiye Cumhuriyeti dönemi eserlerini ziyaretçilerine sunar.

İldeki bu müzeler dışında tematik bir müze olan Antalya Oyuncak Müzesi aynı zamanda Türkiye'deki ikinci büyük oyuncak müzesidir.[144]

Türkiye'de yakın zamanda yagınlaşmaya başlayan kent müzesi kurma planları da Antalya'da uygulanmaya başlanmıştır. Antalya Kent Müzesi şu an büyükşehir belediyesi binasında ve bir kısmı açıkhava müzesi olarak hizmet vermektedir.[145]

Arkeolojik alanlar ve tarihi kalıntılar

Perge

İlde sayısız arkeolojik alan vardır. Buralarda bazı keşfedilmiş kıymetli eserlerin bir kısmı Antalya Müzesi'nde sergilenmekte, yapılar da ziyarete açık tutulmaktadır.

Antalya'nın 30 km kuzeyindeki Karain Mağarası paleolitik, neololitik, kalkolitik, eski tunç gibi protohistorik çağlarda ve klasik çağda insanlar tarafından sürekli bir biçimde iskan edilmiştir. Karain Mağarası insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinin başında gelir.

Antalya'nın Serik ilçesindeki Aspendos antik kentinin tiyatrosu Roma mimarisinin en iyi örneklerinden birdir.

Antalya Kalesi'nin, (şimdiki adıyla Kaleiçi) kapısı Romalılar zamanında Kral Hadrianus'un şehri ziyaretine hitaben inşa edilmiş ve sonraki yüzyıllar boyunca çeşitli medeniyetlerce kullanılmıştır.[146]

Myra

Kuruluş tarihi tam olarak bilinmeyen Termessos kentinin tarih sahnesine çıkışı Büyük İskender'in M.Ö. 333'te kenti kuşatması ve Termesosluların güçlü bir savunma yaparak kenti teslim etmemesiyle olmuştur.

Antalya'da M.Ö. 12. yüzyılda Yunan göçleriyle kurulan Pamfilya'nın antik kentlerinden Perge'nin kalıntıları günümüze ulaşmıştır. M.Ö. 10. yüzyıldan kalan antik kent Aspendos ve bu kentte M.S. 2. yüzyılda kurulan Aspendos tiyatrosu ilin Serik ilçesindedir.[147]

Simena Antik kenti kalıntıları

Demre ilçesindeki Simena, Türkiye'nin sadece denizden ulaşılabilen nadir yerleşimlerinden biridir. Kekova Adası ve çevresindeki kıyılarda doğal, kültürel ve coğrafi değerlerin korunması amacıyla oluşturulmuştur, 260 km² alanı kaplayan Kekova Özel Çevre Koruma Alanı'nın içerisinde yer alan Simena Antik Kenti, 1. Derece arkeolojik sit alanı olarak tescillidir.[148]

Demre'deki Myra, kaya mezarları, Likçe yazıtları ve sikkeler, kentin en azından M.Ö. 5. yüzyıldan itibaren varlığını sürdürdüğünü gösterirler.[149]

Side Antik kenti, M.S. 2. yüzyıla tarihlenen tiyatroda M.S. 3. yüzyılda orkestranın etrafı yüksek bir duvarla çevrilerek arena şekline dönüştürülmüş olmalıdır. Duvar üzerindeki su geçirmez sıva kalıntılarından havuz şekline de dönüştürülmüş olabileceğini düşünülse de bu teknik olarak mümkün görünmemektedir. M.S. 5. yüzyılda tiyatro içerisine Şapeller yapılarak Erken Hıristiyanlık Dönemi'nde de kutsal bir mekan (açık hava kilisesi) olarak kullanıldığı bilinmektedir.[150]

M.Ö. 13. yüzyıla ait Hitit metinlerinde şehrin adı Patar olarak geçen Patara, Tepecik Akropolü'nde ele geçen seramik parçaları, Orta Tunç Çağı özelikleri içerirken, yine Tepecik'in doğu yamacı eteklerinde ortaya çıkarılan, Demir Çağı öncesine ait taş balta Patara'nın tarihinin ne kadar eskilere gittiğini göstermektedir.[151]

13 Antik kentten biri olan Olympos, kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte İ.Ö.167-168 yılarında basılan Likya Birlik sikkelerinde adı geçer. Likya Birliği'nde üç oy hakkına sahip 6 şehirden biridir.[152]

Alanya Kalesi ise denizden ve karadan zor ulaşılabilirliği ve doğal korunaklı oluşu nedeniyle tarih boyunca kesintisiz yerleşim görmüş olan Alanya Kalesi, Anadolu'yu süsleyen yüzlerce kaleden bugün ayakta kalabilmiş, en iyi korunmuş ortaçağ kalelerinden birisidir.[153]

Müzik

Antalya yöresinin geleneksel halk müziğinin başlıca telli çalgısı bağlama ve cümbüş, başlıca nefesli çalgıları sipsi, zurna ve kaval tipleri, başlıca vurmalı çalgıları da davul ve defdir. Antalya yöresi halk dansları, Antalya’nın komşu illeri Burdur, Isparta, Muğla ve Mersin yörelerinde oynanan halk dansları ile “Teke Folkloru” diye adlandırılan bölgesel bir özelliğe sahiptir. Bölgede müzik alanında olduğu gibi halk oyunlarında da yörüklerin etkisi ağır basar.

Antalya’nın doğusundaki ilçelerde ise Konya kaşık havası, Boğaz havaları, Serenler Zeybeği, Anamur Yolları, Silifke’nin Yoğurdu, Cezayir havaları çalınır. Bu oyunlar tek tek veya toplu olarak da oynanır.

Teke Zortlatması, oynayanlara ve adı geçen bölgede yaşayanlara göre, bu ad, teke adı verilen erkek keçinin hareketlerini yansıtmasından dolayı verilmiştir. Zortlatma; sıçrama, hoplama anlamına gelir. Oyunun sekme, arkaya hızla dönerek yürüyüp kaçma, direnme ve korku dolu ani sıçramalar gibi figürleri tekenin hareketleri ile büyük bir benzerlik gösterir. 9/8’lik usulün sanat müziğindeki aksak ve raks aksağı olarak bilinen şeklinin 9/16’lık türevi Teke Zortlatmasının en belirgin unsurudur.[154]

Yörede zeybek de yaygın bir oyundur. Kıvrağıyla da ağırıyla da oynanan zeybeğin Antalya civarında 9 farklı türü çalınır, oynanır.[155]

Mutfak

Son sekiz yüzyıllık tarihsel süreçte, Türkler döneminde, Antalya ve çevresinde geçerli mutfak, yemek-içmek kültürü, kimi noktalarda süreklilik, kimi noktalarda ise değişiklik göstermiş, ancak daimî bir şekilde çevresindeki kültürlerden etkilenmiştir. Antalya yemekleri beş grup halinde görülür: Çorbalar, sebze yemekleri, etli ve otlu yemekler, deniz ürünleri.

Antalya'ya özgü yemeklerden piyaz

Antalya mutfak kültürü, 20. yüzyıl başlarına kadar kendi kimliğini kültür ve düşünce tarihinin bir düsturu sayılan ‘süreklilik içinde değişim ve dönüşüm’ içinde yaşatmıştır. Bütün bunlar, kültürün karşılıklı etkileşim coğrafyası içinde oluşmuştur. Örneğin, Giritliler, Antalyalılar’a zeytinyağı yapmayı öğretmişlerdi. Bundan önceki dönemde ise Antalya halkının yemekleri için susamyağı kullanılırdı.[156] Doğal olarak bu kültürler birdenbire ortadan kalkıp gitmemiş, zaman içinde biri diğerinin yerini almıştır. Önceki dönemde Antalya Kaleiçi mutfağının oldukça geniş olduğunu, mutfakların da içinde birkaç aileyi barındıran bir büyüklükte iken, Antalya ailesi ufalıp küçüldükçe, bu değişimden doğrudan Antalya mutfağının da etkilenmeye başladığını, küçüldüğünü görüyoruz. Bu dönemde Kaleiçi evlerinde biri alt katta, diğeri üst katta olmak üzere genelde iki mutfak bulunuyordu. Alt katta temizleme ve yıkama işleri yapıldıktan sonra, herşey temizlenmiş, ayıklanmış veya yıkanmış olarak üst kattaki mutfağa taşınıyor ve hem alt hem de üst katta mermer döşeli tuvaletler bulunuyordu.[157]

Yöreye özgü yemekler arasında köftenin yanında meze olarak tüketilen piyaz ile; arap kadayıfı, karpuz kabuğu reçeli, bergamot reçeli gibi tatlılar sayılabilir.[158] Bu yöredeki tarhana, kekikli, göce, yarpızlı, yarma tarhana çorbaları; şakşuka, aside, kabak çintmesi, keşkek, alafaşı, boranı (yöredeki adıyla borana), softalar aşı, labada aşı, domates civesi yemekleri, kabak tatlısı, palize, öküz helvası, kıvrım, fıtır, kirkitle, bestel tatlıları; kapama ve bastarya börekleri ile hilbeş, tarator ve kölle mezeleri çokça tüketilen bir çoğunluğu yöreye özgü olan yemeklerdir.[159]

Şenlikler ve festivaller

Antalya'da çeşitli dönemlerde festivaller ve şenlikler düzenlenmektedir. Bu festivaller genelde Antalya'nın yüksek kesimlerinde yaylalardaki yaz şenlikleridir (Feslikan Yaylası Festivali, Söbüce Yaylası Şenliği, Alanya Şenlikleri gibi). Bunun yanında Korkuteli yöresinde Alevi-Bektaşi-Türkmen kültürü yaşayan halk da şenlikler düzenlerler (Abdal Musa Şenlikleri gibi).[160]

Antalya'da yerel ölçekte olduğu gibi ulusal ve uluslararası ölçekte fetivaller de düzenlenmektedir. Ulusal ölçekte en büyük festival 2010 yılında düzenlenmeye başlanan Antalya Televizyon Ödülleri'dir. Uluslararası ölçekte her yıl ekim ayında Antalya Altın Portakal Film Festivali düzenlenir.

Antalya Altın Portakal Film Festivali

Temelleri 1953 yılında düzenlenen[161] Belkıs Festivali'yle atılan ve o günden bugüne çok büyük değişim gösteren ayrıca[162] 2005'ten bu yana uluslararası olarak düzenlenen Altın Portakal Film Festivali 1964 yılında dönemin Antalya Belediye başkanı Avni Tolunay'ın girişimleriyle ve Türk sinema sektörünü maddi manevi desteklemek, Türk film yapımcısını nitelikli yapıtlar üretmeye teşvik ederek; Türk Sineması´nın uluslararası platforma açılmasına zemin hazırlamak amacı taşıyarak başlatılmıştır. Antalya Film Şenliği adı altında başlayan festival ikinci yılında Antalya Tiyatro, Müzik ve Film Şenliği adında düzenlendi.

Festival daha sonra Antalya Kültür Sanat Vakfı'nın düzenlemesiyle sürmüş ve 2005 yılına kadar Antalya Altın Portakal Film Festivali adıyla düzenlendi. 2004'te festivale uluslararası kategoriler eklenince festival, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali adıyla düzenlendi ve festivalde uluslararası dallarda da ödül verilmeye başlandı.[163]

Antalya Televizyon Ödülleri

2010 yılında İsmail Cem Televizyon Ödülleri adı altında Antalya Kültür ve Sanat Vakfı tarafından Altın Portakal Film Festivali'yle sinemada Türkiye'nin önde gelen kentlerinden Antalya'yı televizyonda da ilk akla gelen kentlerden biri yapmak ve Türkiye´de televizyon endüstrisinin gelişimine katkıda bulunmayı hedefleyen ve Türk yapımlarının uluslararası pazardaki temsil gücünü arttırma amacıyla düzenlenen bu organizasyon ilk yılında dönemin televizyon dizilerinin oyuncu ve yapımcılarını Antalya'da toplamayı başardı.[164]

İlk senesinde eski gazeteci ve eski TRT Genel Müdürü İsmail Cem'in adıyla düzenlenen organizsyonun adı, ilk yılındaki ödül töreni sırasındaki tartışmalar dolayısıyla İsmail Cem'in ailesinin isteği doğrultusunda İsmail Cem ismi çıkartılarak Antalya Televizyon Ödülleri adını aldı.[165]

Şive

Antalya ilinde kullanılan Türk şivesinin Batı Anadolu ağızları içindeki konumu Prof. Dr. Leyla Karahan'ın Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması (Türk Dil Kurumu yayınları: 630, Ankara 1996) adlı çalışmasına göre şöyledir:[166]

Antalya yöresinde yaşayan ve Türkmen adı verilen topluluklar, ağız özellikleri bakımından Mersin, Adana ve Konya'daki diğer Türkmen topluluklarıyla birleşirler.

Antalya ağzı, yapılan bir yüksek lisans tezine göre, 3 alt ağız grubuna ayrılır:[167]

  • Finike, Kaş, Elmalı, Korkuteli ağızları
  • Antalya merkez ağzı
  • Akseki, Manavgat ağızları

Antalya ağzı, Batı Anadolu ağızlarının birinci grubunda tek başına bir alt grup olarak ele alınır. Bu birinci grubun temel özellikleri şöyledir:

  • Açık e (:ä) ünlüsü bu grubun karakteristik sesidir.
  • c, ç, ş, y ünsüzlerinin sebep olduğu kalınlık-incelik uyumsuzluğu bir tarafa bırakılırsa, bu ağızlarda ünlü uyumları kuvvetlidir.
  • Dudak ünsüzleri yanında bulunan ilk hece dışındaki ünlüler düzdür (çamır: çamur)
  • Ünlü yuvarlaklaşması yoktur.
  • Geniş orta hece ünlüsü sık sık düşer (burla: buralar)
  • "O" zamiri, genellikle dar ünlülüdür. (una: ona)
  • Doğu Anadolu ağızlarında çok sık kullanılan (خ) ile dip damak kalın g ünsüzü Batı Anadolu ağızlarının birinci grubunda duyulmaz.
  • y, l ünsüzlerinin düşmesi, belirli bazı kelimelerde hece kaynaşmasına sebep olur
  • r düşmesi ve r'li hecelerde hece düşmesi olayı yaygındır (: var)
  • Zamir kökenli tekil birinci şahıs ve bildirme ekleri genellikle -ın/-in, çoğul birinci şahıs eki de -ız/-iz biçimindedir (gelirin: gelirim)
  • -yorur/-yoru (-yörü)/-yor/-yo şimdiki zaman ekleri kullanılır (geliyoru ya da geliyo: geliyor)
  • Tekil birinci şahıs emir eki -ayın/-eyin, ya aynen korunur (geleyin: geleyim) ya da büzülmüş olarak bulunur (gelēn: geleyim)
  • bu ağız grubunda yer alan ağızlarda Türkçenin aslî uzunluklarını koruyan kelimelerin sayısı diğer ağızlara göre daha fazladır.

Yukarıdaki birinci grubun özelliklerine ek olarak Antalya ağzının ayrıdedici temel özellikleri ise şöyledir:[168]

  • Orta hece dışındaki geniş ünlülerin daralması, yükleme ve yönelme durum eklerindeki ses değişmeleri (d, t, k) bu ağızda yoktur
  • -ḳan/-ken zarf fiil ekinin bu ağızda yer yer -ḳa/-ke biçimi de kullanılmaktadır.[169][170][171][172]

Eğitim

Akdeniz Üniversitesi Batı Kapsı Girişi

Eğitim ve öğretim açısından Türkiye'nin önemli merkezlerinden biri olan Antalya'da 595 tane okul öncesi eğitim kurumu (21.921 öğrenci), 681 tane ilk (249.662 öğrenci), 190 tane orta dereceli (84.525 öğrenci) eğitim veren okul vardır.[173] Ayrıca Antalya'da bir devlet üniversitesi olan Akdeniz Üniversitesi mevcuttur. Bu üniversitelerde il genelinden öğrencilere eğitim verildiği gibi, il dışından ve öğrenci değişim programları ile yurtdışından gelen öğrencilere de eğitim verilmektedir.[174]

2011 yılı üniversiteye yerleşme basamaları olan Yükseköğrenime Geçiş Sınavı (YGS) ile Lisans Yerleştirme Sınavı'na (LYS) başvuran 38618 kişiden 19803'si ya da diğer bir değişle %51,27'si sınavda başarılı oldu. Bu kişilerden 9616'sı lisans programına, 4063'ü açık öğretim fakültelerine, 3549'u YGS'yle yerleşilebilen bölümlere, 2575 kişi de sınıvsız programalara gitme hakkı elde etti.[175]

Ayrıca Antalya'nın 15 yaş ve üzeri nüfusunun %6,73'ü üniversite mezunu, %2,8'si yüksek lisans mezunu, %0,06'sı ise doktora mezunudur.[176]

İldeki okullaşma oranı; okul öncesinde %23, ilköğretimde %99,8, ortaöğretimde %80, genel lisede %62, mesleki ve teknik lisede %38'dir.[177]

Üniversiteler

Antalya'da 2011 itibariyle aktif olan tek üniversite 1982 yılında eğitime başlayan 11 fakülte 5 yüksekokul 11 meslek yüksekokulu ve 5 enstitüyle 21.809 öğrenciye[178] eğitim vermekte olan Akdeniz Üniversitesi'dir. Antalya'da yapımı devam eden Uluslararası Antalya Üniversitesi 2012-13 döneminde eğitim öğretime başlayacaktır.[179]

Antalya'da eğitim veren üniversiteler şunlardır:

Devlet: Akdeniz Üniversitesi[180]
Özel: Uluslararası Antalya Üniversitesi (2012-13 döneminde eğitime başlayacak.)[181][182]

Medya

Antalya ilinde gazetecilik faaliyetleri Osmanlı Devleti'nin son dönemine rastlar. 1920 yılında Haydar Rüştü Öktem'in, “Antalya’da Anadolu” isimli gazeteyi yayınlaması ile Antalya'da gazetecilik hayatı başlamıştır. Bu gazete, Millî Mücadele süresince önemli görevler yerine getirmiştir. Antalya’nın merkezinde, “Antalya’da Anadolu” gazetesini, daha birçok gazete ve derginin yayını takip etmiştir.

Televizyon yayınları da ağırlıklı olarak ulusal ölçektedir. Bugün ilde Akdeniz Radyo Televizyonu, VIP Tv sürekli yerel televizyon yayını yapmaktadır.

Antalya ilinde yerel basın oldukça gelişmiştir, Antalya'da sürekli yayın yapan 36 yerel gazete vardır. Yerel gazetecilikle ilgili iki meslek kuruluşu vardır: Antalya Gazeteciler Cemiyeti, Antalya Gazeteciler Derneği.



Yayından kalkmış yerel gazeteler:

  • Antalya: Antalya'da Anadolu (1920),[183] Antalya (1922), Akdeniz (1925), Yeni Türkiye (1926), Resmi Antalya (1927),[184] Zümrütova (1927),[185] Yeşil Antalya (1946), Şelale (1947),[186] İleri (1949)
  • Alanya: Alanya Postası (1948)

Yayından kalkmış dergiler:

  • Antalya: Yeni Hayat (1920), Doğu (1922),[187] Ticaret (1927), Çağlayan (1935),[188] Türk Akdeniz (1937)[189]



Yerel gazeteler:

  • Antalya: Akdeniz Gerçek, Akdeniz Manşet, Akdeniz Son Baskı, Akdeniz'de Yeni Yüzyıl, Antalya, Antalya Büyükşehir, Antalya Ekspres, Antalya Hilal, Antalya İlan, Atak, Batı Antalya, Beyaz Akdeniz, Gazete Akdeniz, Gündem Antalya, Son Haber
  • Akseki: Akseki'nin Sesi
  • Alanya: Alanya Bote Zeitung, Albüm, Batı Alanya, Haber Alanya, Yeni Alanya
  • Elmalı: Elmalı Güncel
  • Gazipaşa: Gazipaşa Sahil
  • İbradı: İbradı
  • Kaş: Kalkan Haber, Kalkan Medya, Kaş Aydın Haber
  • Kemer: Ayışığı, Gazete Kemer, Kemer Gözcü
  • Korkuteli: Korkuteli Gündem
  • Manavgat: Klas, Manavgat Sahil, Nehir
  • Serik: Ayyıldız Toros, Serik Postası[190]

Radyoları:

Dosya:TRT Antalya radyo.jpg
TRT Antalya Radyosu ilin ve bölgenin en büyük yerel radyosudur.
  • Antalya: Akdeniz Üniversitesi Radyosu, Mavi Radyo, Neşter FM, Olay FM, Radyo Akdeniz, Radyo Box, Radyo Dilara, Radyo Martı, Radyo Kumsal, Radyo Muba, Radyo Mercan, Radyo Toros Line, Radyo Umut, TRT Antalya Radyosu, Tulu Radyo
  • Alanya: Flash Radyo, Radyo Mega, Radyo Time
  • Demre: Demre FM
  • Kumluca: As Radyo, Bizim Rdyo, Müjde Akdeniz FM
  • Manavgat: Radyo Namal, Venüs FM
  • Serik: Radyo Aspendos, Yükseliş FM[191]

Spor

Antalyaspor'un 2009 yılında ayrıldığı ve şu an Süper Lig maçlarına kapalı olan Antalya Atatürk Stadyumu Antalya'da kapasite bakımından en büyük staddır.

Futbol

İli Süper Lig'de Antalyaspor temsil etmektedir. Antalyaspor 2010-2011 sezonunu 42 puan ve -7 averajla 11. sırada tamamladı.[192] İlin tek takımı Antalyaspor, 7.722 kişilik Antalya Mardan Stadyumu'nu[193][194] kullanmaktadır. Antalya Mardan Stadı kapasite bakımından Dr. Necmettin Şeyhoğlu Stadı'ndan sonra Süper Lig'deki en küçük 2. staddır.

Basketbol

İl merkezi, Türkiye'de düzenlenen ikinci Avrupa Basketbol Şampiyonası'na 2001 yılında ev sahipliği yapmıştır.[195] Bu şampiyonada Türkiye Millî Basketbol Takımı, Yugoslavya'nın ardından ikinci olmuştur.[196]

İlde bulunan üst düzey ligde bulunan basketbol takımı, Beko Basketbol Ligi'ndeki Antalya Büyükşehir Belediyespor'dur. Bunun yanında Türkiye Basketbol 2. Ligi'nde Kepez Belediyespor;[197] Türkiye Kadınlar Basketbol 2.Ligi'nde Antalya Koleji[198] ve Alanya Belediyespor;[199] Türkiye Erkekler Bölgesel Basketbol Ligi'nde Muratpaşa Belediyespor[200] Antalya'yı basketbolda temsil eden takımlardır.

Diğer sporlar

Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, il çapında çeşitli amatör spor faaliyetleri düzenler. Atletizm, basketbol, güreş, futbol, judo, tekvando, hentbol, tenis, okçuluk, yüzme gibi dallar için çeşitli tesisler il merkezinde mevcuttur.[201] Saklıkent'te kayak tesisleri, diğer ilçelerde de çeşitli spor salonları ve tesisleri bulunmaktadır.[202]

Görüntüler

Coğrafi Konum


Kaynaklar

  1. ^ http://www.muze.gov.tr/muzelerimiz Antalya başlığı
  2. ^ http://www.gezikolik.com/tr/Tarih_Kultur/Genel_Bilgiler/Turkiye/ANTALYA/Kral_Attalos_un_Cenneti/e_1625.aspx
  3. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246445/h/3-dundenbuguneantalya-1cilt-3tarih-i.pdf Sayfa 78
  4. ^ http://www.adrasaneldorado.com/de/bolgemiz/antalya
  5. ^ http://www.betuyab.org/page.asp?sayfaID=9
  6. ^ http://www.belgeler.com/blg/qi5/hitit-donemi-anadolu-cografyasi-the-geography-of-anatolia-in-the-period-of-the-hittites Sayfa 13
  7. ^ http://tloskazilari.com/kent-hakknda
  8. ^ http://www.antalya.gen.tr/HtmlView.aspx?name=a_tarihce
  9. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246445/h/3-dundenbuguneantalya-1cilt-3tarih-i.pdf Sayfa 83 Altbaşlık: Rodoslular ve Dorlular
  10. ^ a b http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246445/h/3-dundenbuguneantalya-1cilt-3tarih-i.pdf Sayfa 83 Altbaşlık: Pamfuliya ve Pamfuliyalılar
  11. ^ http://www.toplumdusmani.net/modules/wordbook/entry.php?entryID=3483
  12. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246445/h/3-dundenbuguneantalya-1cilt-3tarih-i.pdf Sayfa 84 Altbaşlık: Pamfuliya ve Pamfuliyalılar
  13. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246445/h/3-dundenbuguneantalya-1cilt-3tarih-i.pdf Sayfa 85 Altbaşlık: Sonuç
  14. ^ Sherwin–White, Pamphylia, s. 10 vd.; Roman Foreign Policy, s. 152 vd.
  15. ^ Cicero, Verr. ii. (1) 16. 43.
  16. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246445/h/3-dundenbuguneantalya-1cilt-3tarih-i.pdf Sayfa 90
  17. ^ Ormerod, Servilius Isauricus 1922, s. 35 vd.
  18. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246447/h/4-dundenbuguneantalya-1cilt-4tarih-ii.pdf Sayfa 105
  19. ^ http://trtarih.com/anadolu-selcuklu-tarihi/anadolu-selcuklu-donemi-turk-denizciligi.html
  20. ^ http://www.bilgicik.com/yazi/1-izzettin-keykavus-turk-kaganlari-ve-sultanlari/
  21. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-54545/tarihi.html
  22. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246447/h/4-dundenbuguneantalya-1cilt-4tarih-ii.pdf Dünden Bugüne Antalya Dergisi 2. Cilt Sayfa 106
  23. ^ http://www.delinetciler.net/forum/turk-tarihi-kahraman-turkler/93681-anadoluda-kurulan-2-donem-turk-beylikleri-2-donem-anadolu-beylikleri.html
  24. ^ DGBT. VIII, s. 562; İ.H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, Ankara,1969. s. 63.
  25. ^ İ.H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I. s. 49
  26. ^ Yılmaz Öztuna, Antalya’nın Fethini 1300 olarak gösterir (Büyük Türkiye Tarihi İstanbul. 1977, II, s. 36); İH. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 62-67.
  27. ^ İ.H. Uzunçarşılı. Anadolu Beylikleri, s. 63.
  28. ^ İbn-i Batûta, Antalya Sultam olan Yunus Bey oğlu Hızır Beği işaret ettiğim o sırada hasta olduğunu belirtiyor (İbn-i Batûta, Tuh/et un nuzzar fi garatbı’l-emsâr ve acâ’ibul- esfâr Seyâhatnâme-i Ibn-i Batûta mut. Muhammed Şerif, İstanbul, 1333-1335,1, s. 314; İbn Batûta Seya¬hatnamesinden seçmeler, Haz. İsmet Parmaksızoğlu, İstanbul, 1971,
  29. ^ İ.H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 67-68.
  30. ^ Şelıabeddin Tekindağ, Teke-eli ve Tekeoğıılları, Tarih Enst. Derg.. S: 7 - s. 55
  31. ^ M.Fuat Köprülü Uçmak, 1A, II, 421; Orhan F.Köprülü Bayrak. TDVİA, V.251.
  32. ^ Antalya’nın Osmanlılar’u geçiş tarihi değişik şekillerde verilmektedir. Schiltberger, Memlûk Sultanı’nım nüfusu altındaki Antalya’yı 1. Beya¬zıd’ın alış tarihinin 1399 veya 1400 olduğunu; Gibbons ve Behişti 1391, Oruç bey ile Neşrî 1389 veya 1392’de Teke- eli’nin zaptedildiğini, S. F.Erten ise (Antalya Livası Tarihi, s. 63) Rumca tarihlerden naklen 794 H.I1392 M. olarak kaydetmektedir. Şu halde Antalya ve havalisi 1390-1391 veya 1392 senelerinden birinde alınmış olmaktadır. (İ.H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, 1, 265)
  33. ^ Hoca Sadeddin Efendi, Tâcut-Tevârih (sad. İ. Parmaksızoğlu), Ankara, 1979,1, s. 169; İ.H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 68.
  34. ^ Şerafüd-Din Ali Yazdı, II, 448..
  35. ^ Şerafüd-Din Ali Yazdı, II, 458.
  36. ^ Şehabettin Tekindağ, İA, VI, 323.
  37. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246447/h/4-dundenbuguneantalya-1cilt-4tarih-ii.pdf Sayfa 117
  38. ^ http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/şehzade_korkut
  39. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246447/h/4-dundenbuguneantalya-1cilt-4tarih-ii.pdf Sayfa 118
  40. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-53843/eski2yeni.html
  41. ^ Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. II, s. 254; Abdülbaki Gölpınarlı, “Kızıl- Baş”, İA, c. 6, İstanbul, 1955, s. 790; Tekindağ, “Şah Kulu Baba Tekeli İsyanı”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S. 3, İstanbul, 1967, s. 36; Çetin Yetkin, Türk Halk Hareketleri ve Devrimler, İstanbul, 1984, s. 131.
  42. ^ Sümer, a.g.e., s. 171. Celal-zâde, Şah Kulu’nu Şeytan Kulu olarak da isimlendirmekte ve onu kötü bahtlı, bozgunculuk çıkartan bir sapık olarak nitelendirmektedir. Bkz, a.g.e., s. 297-298.
  43. ^ http://www.rehberim.net/forum/tarih-rehberim-217/864502-antalyanin-fethi.html
  44. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246447/h/4-dundenbuguneantalya-1cilt-4tarih-ii.pdf Sayfa 161
  45. ^ http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=543
  46. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246447/h/4-dundenbuguneantalya-1cilt-4tarih-ii.pdf Sayfa 164
  47. ^ Süleyman Fikri Erten - Milli Mücadele Döneminde Antalya/ATSO Yayınları, Derleyen:Saadettin Erten, Yayına Hazırlayan:Hüseyin Çirmin
  48. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-87627/4-bolum---tarih-ii.html Dünden Bugüne Antalya Dergisi 1. Cilt 4. Bölüm 164. sayfa
  49. ^ http://www.rehberim.net/forum/tarih-rehberim-217/864502-antalyanin-fethi.html
  50. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-87627/4-bolum---tarih-ii.html Dünden Bugüne Antalya Dergisi 1. Cilt 4. Bölüm 166. ve 167. sayfa
  51. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-87627/4-bolum---tarih-ii.html Dünden Bugüne Antalya Dergisi 1. Cilt 4. Bölüm 173. ve 174. sayfa
  52. ^ Şablon:Kitap belirt
  53. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-87627/4-bolum---tarih-ii.html Dünden Bugüne Antalya Dergisi 1. Cilt 4. Bölüm 173. sayfa
  54. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-87628/5-bolum---tarih-iii.html Dünden Bugüne Antalya Dergisi Cumhuriyet Dönemi Antalya Kentinin Mekansal Gelişimi ve Planlama Çalışmaları/1950-60 Sayfa 193
  55. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-87628/5-bolum---tarih-iii.html Dünden Bugüne Antalya Dergisi Cumhuriyet Dönemi Antalya Kentinin Mekansal Gelişimi ve Planlama Çalışmaları Sayfa 194
  56. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-87628/5-bolum---tarih-iii.html Dünden Bugüne Antalya Dergisi Cumhuriyet Dönemi Antalya Kentinin Mekansal Gelişimi ve Planlama Çalışmaları Sayfa 195-196
  57. ^ http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=26929
  58. ^ http://www.ataturk.net/ata/antalya.html
  59. ^ http://www.side-manavgat.com/tr/antalya-atatuerk-muezesi.html
  60. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-62180/genel-bilgi.html
  61. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246441/h/2-dundenbuguneantalya-1cilt-2cografidurum.pdf Dünden Bugüne Antalya Dergisi Sayfa 73-74
  62. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246441/h/2-dundenbuguneantalya-1cilt-2cografidurum.pdf Dünden Bugüne Antalya Dergisi Sayfa 74
  63. ^ Google Earth 1.2.183.7 sürümü
  64. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246441/h/2-dundenbuguneantalya-1cilt-2cografidurum.pdf Dünden Bugüne Antalya Dergisi Sayfa 47
  65. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246441/h/2-dundenbuguneantalya-1cilt-2cografidurum.pdf Dünden Bugüne Antalya Dergisi Sayfa 71
  66. ^ http://www.atso.org.tr/antalya_oku.php?kategori=3&idx=21
  67. ^ a b http://www.nuveforum.net/1266-cografya/58383-antalya-nin-orf-adet-gelenek-gorenek-ekonomi-nufusu-tarihi-ekonomisi/
  68. ^ http://www.emlaksite.com/antalya/bir_kentin_portresi/ekonomik_yap%C4%B1/1.html
  69. ^ a b c http://www.antalyarehber.org/-rs-96.html
  70. ^ a b http://www.ant-free-zone.org.tr/
  71. ^ http://www.antalyaguide.org/default.asp?islem=menudetay&id=425&catid=407&antalyaguide=Ekonomi
  72. ^ http://www.dpt.gov.tr/bgyu/ipg/akdeniz/antalyaPER.pdf
  73. ^ http://www.ajansbir.com/haber-3848---Antalya_Pamuklu_Dokuma_Fabrikasi_kapandi.html
  74. ^ http://www.antalyaosb.org.tr/index.php?mod_id=5001
  75. ^ http://www.antalyaosb.org.tr/index.php?mod_id=5006
  76. ^ http://www.antalya.bel.tr/tr/ekonomi/tarim.cfm?tanitimId=905
  77. ^ http://www.antalya.gov.tr/icerik/12/161/rakamlarla-antalya.html Altbaşlık: Tarım
  78. ^ http://www.antalya.bel.tr/varliklar/Turkce/dosya/genel/sayilarla_antalya/05_tarim.pdf
  79. ^ http://www.antalya.gov.tr/icerik/12/161/rakamlarla-antalya.html Altbaşlık: Hayvancılık
  80. ^ http://www.antalya.gov.tr/icerik/12/161/rakamlarla-antalya.html Altbaşlık: Balıkçılık
  81. ^ http://www.akdenizsuurunleri.gov.tr/index_tr.asp?mn=50
  82. ^ "Foreign nationalities staying in approved Paris hotels" (PDF). Tourism in Paris: Key Figures. Paris Convention and Visitors Bureau. 2010. Erişim tarihi: 9 Ocak 2012. 
  83. ^ "Visit Britain". Visit Britain. 2011. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2011. 
  84. ^ "International Visitors to NYC 2009". NYC & Company. 2010. Erişim tarihi: 2 Haziran 2010. 
  85. ^ "Number of Arriving-Departing Foreigners and Citizens". Tourism Statistics. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı. 2010. Erişim tarihi: 28 Ocak 2011. 
  86. ^ "Malaysia Hotel Guests by State, January-December 2010: Kuala Lumpur" (PDF). Tourism Malaysia. Mart 2011. Erişim tarihi: 09 Nisan 2011.  Tarih değerini gözden geçirin: |erişimtarihi= (yardım)
  87. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-54133/eski2yeni.html
  88. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-54134/kultur-turizmi.html
  89. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-54138/deniz-turizmi.html
  90. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-90988/spor-turizmi.html
  91. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-54139/kis-turizmi.html
  92. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-54141/kongre-turizmi.html
  93. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-54142/yayla-turizmi.html
  94. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-54145/magara-turizmi.html
  95. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-54136/camiler-ve-kiliseler.html
  96. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/belge/1-54151/inanc-turizmi.html.
  97. ^ http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=154974
  98. ^ http://www.ajansbir.com/haber-8099---Dinler_Bahcesi_ziyaretci_akinina_ugruyor.html
  99. ^ http://www.haberhurriyeti.com/HaberDetay/8928-turkiye%27de-en-iyi-nerede-yasanir.aspx
  100. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246449/h/5-dundenbuguneantalya-1cilt-5tarih-iii.pdf Sayfa 195
  101. ^ a b Şablon:Kitap belirt Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "TR51" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: Kaynak gösterme)
  102. ^ http://www.antalya.gov.tr/icerik/12/161/rakamlarla-antalya.html#kopru Altbaşlık: İllerin aldığı göç
  103. ^ http://www.antalya.gov.tr/icerik/12/161/rakamlarla-antalya.html#kopru Altbaşlık: Antalya ilçesinde nüfus
  104. ^ http://www.antalya.gov.tr/icerik/12/172/tuik-verileriyle-antalya.html
  105. ^ "Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) Nüfus Sayımı Sonuçları - Bitirilen eğitim düzeyi, cinsiyet ve yaş grubuna göre nüfus - 2008 - Antalya". Erişim tarihi: 2011-08-21. 
  106. ^ Sabah (2007-09-28). "En motorize il Ankara". Erişim tarihi: 10 Ekim 2009. 
  107. ^ "Antalya Havalimanı resmî sitesi, Hakkımızda sayfası". Erişim tarihi: 11 Ağustos 2011. 
  108. ^ http://www.aytport.com/tr/flights.aspx?t=1
  109. ^ Muhammet Güçlü, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında ATSO, Antalya 1997, s.6
  110. ^ İlhan Tekeli, S.İlkin; “1923 Tarihli Umur-ı Nafia Programı”, IX T.T.K, Ankara: 21-25 Eylül 1986, T.T.K., Ankara , C. 3, 1989, s.1657.
  111. ^ Cumhuriyet Arşivi, “Afyon-Antalya Arasında Yapımı Tasarlanan Demiryolu İnşası”, 030 18 01 025 413
  112. ^ Afyon Karahisar-Antalya demiryolunun inşası hakkında 1/540 numaralı kanun layihası ve Nafia ve Bütçe encümenleri mazbataları sıra no:103.
  113. ^ 29 Ağustos 1934 Cumhuriyet Gazetesi “Afyon-Antalya Demiryolu”, s.1-6.
  114. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246449/h/5-dundenbuguneantalya-1cilt-5tarih-iii.pdf Sayfa 216
  115. ^ Cumhuriyet Arşivi “Burdur-Korkuteli Hattı” 030.10.151.724
  116. ^ Cumhuriyet Arşivi “Burdur-Antalya” 030.10.151.72.4
  117. ^ Antalya'ya da Hızlı Tren Gelecek
  118. ^ http://www.renklihaber.net/haber/5868/konya-antalya-hizli-tren-on-etudleri-yapiliyor.html
  119. ^ http://www.demiryolu.net/yurtici-demiryolu-haberleri/194-antalya-hizli-tren-hatti-etudunun-bitmesi.html
  120. ^ http://www.hastane.com.tr/antalya-ozel-hastaneler.html
  121. ^ http://www.antalya.gov.tr/icerik/12/161/rakamlarla-antalya.html#kopru Altbaşlık:Sağlık
  122. ^ http://www.antalyaeah.gov.tr/tanitim.aspx
  123. ^ http://www.akturpark.com/sayfano-3-3-hakkimizda.html
  124. ^ http://aquapark.geziantalya.com/antalya-aquapark.html
  125. ^ http://orbisgenel.ogm.gov.tr/website/public/genelorbis/
  126. ^ http://www.haberler.com/4-feslikan-yaylasi-senlikleri-cuma-gunu-basliyor-haberi/
  127. ^ "Beton yığını çok yeşil alan yok". Erişim tarihi: 4 Temmuz 2010.  (WebCite®)
  128. ^ "Migros Alışveriş Merkezi". Erişim tarihi: 21 Ekim 2011. 
  129. ^ "Kipa Alışveriş Merkezi". Erişim tarihi: 21 Ekim 2011. 
  130. ^ "Laura Alışveriş Merkezi". Erişim tarihi: 21 Ekim 2011. 
  131. ^ "Shemall Alışveriş Merkezi". Erişim tarihi: 21 Ekim 2011. 
  132. ^ "Kanyon Alışveriş Merkezi". Erişim tarihi: 21 Ekim 2011. 
  133. ^ "Özdilekpark Aışveriş Merkezi". Erişim tarihi: 21 Ekim 2011.  )
  134. ^ "Terracity Alışveriş Merkezi". Erişim tarihi: 21 Ekim 2011. 
  135. ^ http://www.cnnturk.com/2011/turkiye/06/13/il.il.24.donem.milletvekili.listesi/619855.0/
  136. ^ http://www.akdeniztv.com.tr/haber/5352-milletvekili-saylar-belli-oldu.html
  137. ^ http://secim2011.ntvmsnbc.com/
  138. ^ http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=59553
  139. ^ http://www.milliyet.com.tr/Secim2009/secimildetay.aspx?sehirid=7 Alanya'daki seçimi Anavatan Partisi adayı Hasan Sipahioğlu kazandıysa da, Sipahioğlu 29 Temmuz 2009'da Adalet ve Kalkınma Partisi'ne katılınca ilçe yönetimi bu partiye geçti.
  140. ^ http://www.dogatarihi.net/hasan-sipahioglu-akp/
  141. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246435/h/7kurumsalyapi.pdf Sayfa 47
  142. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246435/h/7kurumsalyapi.pdf Sayfa 67
  143. ^ a b http://secim2009.ntvmsnbc.com/default.htm
  144. ^ http://www.turizmhaberleri.com/haberayrinti.asp?ID=19414
  145. ^ http://www.antalyakentmuzesi.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=24
  146. ^ http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=8409
  147. ^ http://www.muze.gov.tr/aspendos
  148. ^ http://www.muze.gov.tr/simena
  149. ^ http://www.muze.gov.tr/myra
  150. ^ http://www.muze.gov.tr/side-orenyeri
  151. ^ http://www.muze.gov.tr/patara
  152. ^ http://www.muze.gov.tr/olympos
  153. ^ http://www.muze.gov.tr/alanyakalesi
  154. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246355/h/dundenbuguneantalya-2cilt-8kultursanatedhayat.pdf Sayfa 375
  155. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246355/h/dundenbuguneantalya-2cilt-8kultursanatedhayat.pdf Sayfa 376
  156. ^ Günümüz Girit yemek kültürü hakkında İstanbul kökenli bir Kanadalı olan Byron Ayanoğlu’nun şu kitabına bkz: İstiridye Üstü Girit: Dostluk ve Yemek Hikâyeleri, İstanbul, T. İş Bankası Yayınları, 2005.441
  157. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246355/h/dundenbuguneantalya-2cilt-8kultursanatedhayat.pdf Sayfa 441
  158. ^ http://www.atonet.org.tr/yeni/index.php?p=1475&l=1
  159. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246355/h/dundenbuguneantalya-2cilt-8kultursanatedhayat.pdf Sayfa 441-442-443-444-445-446
  160. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246355/h/dundenbuguneantalya-2cilt-8kultursanatedhayat.pdf
  161. ^ http://www.aksav.org.tr/basin.php?id=1&hID=54
  162. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246355/h/dundenbuguneantalya-2cilt-8kultursanatedhayat.pdf Sayfa 452
  163. ^ http://www.aksav.org.tr/altinportakal.php?id=1
  164. ^ http://www.aksav.org.tr/etkinlikler.php?id=1&kid=1
  165. ^ http://www.medyaloji.net/haber/_ismail_cem_tv_odulleri_ne_veto_.htm
  166. ^ Leyla Karahan - Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması (Türk Dil Kurumu yayınları: 630, Ankara 1996)
  167. ^ Mehmet Balcı, Antalya Yöresi ağızları, DTCF Lisans Tezi, Ankara, 1966
  168. ^ Leyla Karahan - Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması (Türk Dil Kurumu yayınları: 630, Ankara 1996; sayfa: 156)
  169. ^ Ayşe Baharlı, Antalya Ağzı (Merkez), DTCF lisans tezi, Ankara
  170. ^ İrfan Kocakâhya, Antalya İli Kaş ve Yöresi Ağzı, DTCF lisans tezi, Ankara
  171. ^ Mehmet Balcı, Antalya Yöresi Ağızları, DTCF lisans tezi, Ankara
  172. ^ www.diyalektolog.com/DergiPdfDetay.aspx?ID=6
  173. ^ Altbaşlık:Eğitim Antalya Valiliği. 3 Eylül 2011 tarihinde erişilmiştir.
  174. ^ "Akdeniz Üniversitesi ERASMUS Ana sayfası". Erişim tarihi: 3 Eylül 2011. 
  175. ^ http://www.osym.gov.tr/dosya/1-58052/h/02-2011-osysyerlestirmesonuclarinailiskinsayisalbilgile-.pdf
  176. ^ "TUİK, Bitirilen eğitim düzeyi ve cinsiyete göre nüfus ( 6 +yaş ) - 2008, Ankara". Erişim tarihi: 3 Eylül 2011. 
  177. ^ http://www.antalyakulturturizm.gov.tr/dosya/1-246435/h/7kurumsalyapi.pdf Sayfa 68
  178. ^ http://www.antalya.gov.tr/icerik/12/161/rakamlarla-antalya.html Altbaşlık: Üniversite
  179. ^ http://www.antalya.edu.tr/?duyurular-haberler,2
  180. ^ "Akdeniz Üniversitesi resmî sitesi, İletişim bölümü". Erişim tarihi: 3 Eylül 2011. 
  181. ^ "Uluslararası Antalya Üniversitesi resmî sitesi, İletişim bölümü". Erişim tarihi: 3 Eylül 2011. 
  182. ^ "Yükseköğretim Kurumu resmî sitesi, Üniversiteler Harita bölümü". Erişim tarihi: 8 Mayıs 2009. 
  183. ^ Muhammet Güçlü, XX. Yüzyılın İlk Yarısında Antalya, Antalya-1997, s.91-92.; Muhammet Güçlü,” Antalya’da Mahalli Basının İlk Yirmi Yılı (1920-1940)”, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Düşünceler Dergisi, İzmir-1996, 9/177.
  184. ^ Muhammet Güçlü, XX. Yüzyılın İlk Yarısında Antalya, Antalya-1997, s.92
  185. ^ Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi (1927–1928), İstanbul–1928, s.454
  186. ^ Şelale Gazetesi, Sayı:1, Antalya-8 Ocak 1947, s.4
  187. ^ Doğu Dergisi, Sayı:9, Antalya-31 Temmuz 1338/1922, s.1.
  188. ^ Çağlayan Dergisi, III, Sayı:23/8-13, Antalya-Ocak-Mayıs 1944, s.3.
  189. ^ Türk Akdeniz Dergisi, I, Sayı:1, Antalya- Şubat-1937, s.7
  190. ^ http://www.sanalbasin.com/sehir-gazeteler-yerel-antalya-gazeteleri-oku
  191. ^ http://www.radyocuyuz.com/haber.asp?hb=1070
  192. ^ "Türkiye Futbol Federasyonu resmî sitesi". Erişim tarihi: 12 Temmuz 2011. 
  193. ^ "Türkiye Futbol Federasyonu resmî sitesi, mardan Antalya Stadı sayfası". Erişim tarihi: 28 Temmuz 2011. 
  194. ^ http://www.antalyaspor.com.tr/Stad
  195. ^ "2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası resmî sitesi, Tarihçe sayfası". Erişim tarihi: 3 Haziran 2009. 
  196. ^ "2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası resmî sitesi, Tüm Maçlar sayfası (İngilizce)". Erişim tarihi: 3 Haziran 2009. 
  197. ^ http://www.tbl.org.tr/tb2l/takim.asp?sezon=2010-2011&Takim=1159&Sayfa=TP
  198. ^ http://www.tbl.org.tr/tbb2l/takim.asp?sezon=2010-2011&Takim=1082&Sayfa=TP
  199. ^ http://www.tbl.org.tr/tbbl/takim.asp?sezon=2010-2011&Takim=1128&Sayfa=TP
  200. ^ http://www.tbl.org.tr/ebbl/takimlar.asp
  201. ^ "Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Merkez Tesislerimiz". Erişim tarihi: 2011-07-28. 
  202. ^ "Ankara Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü - Merkez ve Belde Tesislerimiz". Erişim tarihi: 2011-07-28. 

İlgili maddeler

Dış bağlantılar

Şablon:Türkiye idari