Vikipedi:Günün maddeleri/Eylül 2018

Vikipedi, özgür ansiklopedi

1 Eylül
Mordovya Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı özerk sovyet cumhuriyeti. 1917 Ekim Devrimi ve Rus İç Savaşı döneminde Mordovya bölgesindeki halk büyük çoğunlukla Bolşeviklerin yanında yer almıştır. İç savaşın sona ermesinden sonra Mordovya bölgesi Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'ni bir parçası hâline geldi. 1925'te yerel bir Sovyet hükûmeti, özerk bölge ve köy meclisleri kuruldu. Sovyet iktidarının ilk dönemlerinde, biri 1922'de Erzya lehçesine ve diğeri de 1923'te Kiril alfabesi kullanılarak "Moksha" lehçesine dayanan iki yazılı dil geliştirildi. Ardından 16 Temmuz 1928'de Mordovya Okrugu kuruldu. Daha sonra 10 Ocak 1930'da bu yönetim birimi oblasta çevrilerek Mordovya Özerk Oblastı'na dönüştürülmüştür. Mordovya ÖSSC, Kuybişev Oblastı'nda 20 Aralık 1934'te Mordovya Özerk Oblastı'nın yerine kurulmuştur. Daha sonra Kuybişev Oblastı'ndan ayrılmış ve doğrudan Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanmıştır. Mordovya ÖSSC yönetim kurulu 7 Aralık 1990'da yayımladığı Cumhuriyetin Hukuki Statüsüyle İlgili Bildirgesi adlı deklarasyonla statüsünü "Özerk Sovyet Cumhuriyeti" yerine "Sovyet cumhuriyeti" şeklinde değiştirmiştir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından kısa süre önce yasal adını Mordovya Cumhuriyeti olarak ilan etmiştir. (Devamı...)

Never Say No to Panda Panda Cheese adlı peynir markasının üreticisi olan Arab Dairy için Advance Marketing adlı şirket tarafından hazırlanan ve ilk olarak 2010'da, Mısır televizyonlarında yayımlanan reklam serisi. Her reklam, kendisine önerilen Panda Cheese markalı peyniri reddeden kişinin yer aldığı kısımla başlar. Hemen ardından arka planda çalan Buddy Holly'nin "True Love Ways" şarkısı eşliğinde, bir dev panda belirir. Peyniri reddeden kişiye birkaç saniye boyunca hareket etmeden bakan panda, sonrasında çevresine zarar vermeye başlar. Tekrardan gözlerini peyniri reddeden kişiye dikmesinin ardından ise ürünün kısa tanıtımı ve "Never Say No to Panda" (Pandaya Asla Hayır Deme) yazısıyla birlikte reklam sonlanır. Televizyonlarda yayımlanmasının ardından reklamlar, İnternet ortamında oldukça popüler olmuştur. (Devamı...)

2 Eylül
Greyfurt (Citrus paradisi), sedef otugiller (Rutaceae) familyasından bugün birçok çeşit ve kültür formları yetiştirilen, yaprak dökmeyen meyve türü.

Greyfurt 1750 li yıllarda Jamaika'da ortaya çıkmış doğal hibrid bir türdür zira Jamaika'nın yerli tatlı portakalının yanında yetiştirilmek üzere Kaptan Shaddock tarafından Güney Asya'dan getirilen yine bir turunç cinsi olan pomelo türü bu adada dikildiğinde bu iki türün birbiriyle tozlaşmaya girdiği ve bunun sonunca 3. bir tür olan greyfurt'un ortaya çıktığı görülmüştür. Jamaika'dan dünyaya bu tür yayılmıştır. En çok greyfurt üretimi yapan ülke Çin'dir. Yaprakları derimsidir. Çiçekleri beyazımsı renkli, meyveleri büyük, toparlak yassı, açık sarı renkli, ince kabuklu, bol usarelidir. Meyvelerinin çekirdekli ve çekirdeksiz cinsleri bulunur. Meyve dilimlerinin kabukları soyulunca acılık kalmaz, rahatlıkla yenebilir. Meyvelerinden gıda olarak istifade edilir. C vitamini bakımından zengindir. Meyve kabuklarından marmelat yapılır. Hazmı kolaylaştıran ve kabızlığı önleyen greyfurt mikropları öldürme özelliği ile faydalı bir besindir. (Devamı...)


Albrecht Dürer (21 Mayıs 1471 - 6 Nisan 1528) tarihleri arasında yaşamış Alman ressam, matematikçi ve matbaacı idi. Geç gotik flamen sanatı uygular. Rembrant ve Goya ile birlikte eski basımların en önemli isimlerinden biridir. Nürnberg, Almanya'da doğmuş ve ölmüştür.

Dürer'in babası, 1455'te Macaristan'dan gelerek Nürnberg'e yerleşen bir kuyumcuydu. Dürer, çocukluğunu babasının kuyumcu dükkânında çalışarak geçirdi. 13 yaşındayken kendi portresini, 14 yaşındayken "Madonna ve Müzik Melekleri" portresini yaparak erken gelişen resim yeteneğini kanıtladı. 1486'da babasının girişimiyle ressam ve ağaç baskı ustası Michael Wohlgemulh'un (1434-1519) atölyesine çırak olarak girdi. 1489'da işinden ayrılarak seyahat etmeye başladı. 1490'da ilk yağlıboya eseri olan babasının portresini yaptı. O yıllarda sık sık seyahat ederek Basel, Alsace ve Felemenk'te bulundu. "Aziz Hieronymus Aslanı İyileştiriyor" adlı ilk ağaç baskısını Basel'de yaptı. 1493/94 yıllarında kısa süre Strazburg'da kaldı. Sonra Basel'e döndü.Strasbourg'dayken, parşömen üzerine yaptığı kendi portresiyle ilk başyapıtlarından birini verdi(1493). Yine Strasbourg'dayken küçük boyutlu dinsel resimler de yaptı. Mayıs 1494'te Nürnberg'e dönerek bir tüccarın kızı olan Agnes Frey ile evlenen Dürer, 1494 sonbaharında İtalya'ya ilk gezisini yaptı. Gezi 1495 ilkbaharına değin sürdü. İtalya'dayken de resim yapmaya devam eden Dürer, Güney Tirol Alplerini resmettiği bir dizi suluboya yaptı; bu yapıtlar, en güzel yapıtlarından sayılırlar. İtalya gezisinden çok hoşlanan Dürer,Venedik'te bulunduğu sırada Orta İtalyalı sanatçıların oymabaskılarını gördü. Floransalı ressam Antonio Pollaiuolo'nun eserlerinden etkilendi. Dürer, İtalya'dayken ayrıca "Hercules ve Stymphalis Kuşları" adlı yapıtını yaptı. (Devamı...)


3 Eylül
Hazar Kağanlığı ya da kısaca Hazarlar (YunancaΧάζαροι, İbranice:כוזרים (Kuzarim), Tatarca Xäzärlär, Arapçaخزر (Hazar), Rusça: Хазары, Farsçaخزر, LatinceGazari/Cosri/Gasani) 7. ve 11. yüzyıllar arasında Hazar Denizi'nin çevresinde; Van Gölü'nden, Karadeniz kıyılarından, Kiev'e; Aral Gölü'nden, Macaristan'a kadar olan geniş topraklarda hüküm sürmüş,Doğu Avrupa'da düzenli bir Türk devletidir. Hazar kelimesi, gez(mek) anlamına gelen kaz- kökünden türemiştir. Ka-zar; gezer yani serbest dolaşan, bir yere bağlı olmayan anlamına gelmektedir. Hudūd al-'Ālam adlı esere göre, Hazar Kağanları Ansa' sülalesindendir (bunun Batı Göktürk'ün Aşina olduğuna dair iddialar bulunmaktadır) ve Orta Asya'dan gelmişlerdir. Hazarların bir süre Büyük Hun Devleti'ne bağlı kavimler arasında bulunmuş olmaları ihtimali vardır. 586'dan sonraki Bizans kaynaklarında Hazarlar, "Türkler" olarak geçmektedir. İslamiyet'ten önce Türklerin tamamına yakını Tengrici olmasına rağmen Hazar Kağanı ve yönetim kademesindeki Türklerin çoğu, 740'lı yıllarda Museviliği benimsemiştir. Birkaç akademisyen, Hazar Türklerinin birçok Doğu Avrupa ve Rus Yahudisinin ataları olduğunu düşünmektedir. (Devamı...)

Pietro Metastasio (3 Ocak 1698 – 12 Nisan 1782) İtalyan şair ve libretto. Daha çok takma adı olan Metastasio ismi ile bilinir. Opera seria'nin en önemli librettocusu olduğu düşünülür.

Metastasio, Roma'da doğdu. Babası Felice Trapassi Assisi yerlisiydi. Papalık Devletinin Korsikalı alayından hizmet vermekteydi. Felice, Bolognalı bir kadın olan Francesca Galasti ile evlendi. Ve Via dei Cappellari içerisinde bir manav oldu. Çiftin iki erkek iki de kız çocuğu oldu. Pietro ise onların en genç çocuklarıydı. Pietro'nun, verilen bir konuda doğaçlama mısralar okuyarak çocukken bile kalabalığın dikkatini çektiği söylenirdi. 1709'da bunun gibi bir olayda iki adam onu fark etti. Bunlardan birisi ünlü hukukçu ve edebi alim aynı zamanda Arkadya Akademisi yöneticisi Giovanni Vincenzo Gravina'ydı. Diğeri ise birkaç yazının eleştirmeni Lorenzini'ydi. Gravina çocuğun şairlik yeteneğinden ve kişisel tatlığından etkilendi. Ve Pietro'yu kendi korumasına aldığı birkaç hafta içinde onu evlad edindi. (Devamı...)


4 Eylül
Optik ışığın davranışını, özelliklerini, madde ile etkileşimini inceleyen; ışığı kullanan, tespit eden optik aygıt yapımında yararlanılan fiziğin alt dalı. Optik genellikle görünür, morötesi ve kızılötesi ışığın hareketini inceler. Çünkü ışık bir Elektromanyetik dalgadır ve diğer elektromanyetik dalga türleri(X-ray, mikrodalga, radyo dalgaları gibi) ile benzer özellikler gösterir.

Çoğu optik olay ışığın klasik elektromanyetizma tanımı ile açıklanabilmektedir. Işığın elektromanyetik tanımlarını tam anlamıyla pratikte kullanmak zordur. Pratik (uygulanabilir) optikte genelde basitleştirilmiş modeller kullanılır. Bu modellerin en yaygını olan geometrik optik; ışığı bir demet olarak ele alır ve ışığı yüzeylerden yansırken, geçerken bükülen bir çizgi varsayar. Fiziksel optik ise ışığın daha kapsamlı bir modelidir. Geometrik optikle açıklanamayan dalga, kırınım, girişim olaylarını barındırır. Tarihsel olarak ışığın demet temelli modeli dalga modelinden önce geliştirilmiştir. 19. yüzyılda elektromanyetik teorideki gelişim ışık dalgalarının aslında elektromanyetik dalga olduğunu göstermiştir. Bazı optik fenomenleri dalga parçacık ikiliğini ortaya çıkarır. Bu etkiler kuantum mekaniği ile açıklanır. Işığın parçacık modeli söz konusu olduğunda ışık foton adı verilen parçacıkların birleşimi olarak modellenir. Kuantum optiği, kuantum mekaniğini optik sistemlerine uyarlar. (Devamı...)


Ahmet Hamdi Tanpınar (d. 23 Haziran 1901 – ö. 24 Ocak 1962), Türk romancı, öykücü, şair, öğretmen, çevirmen, edebiyat tarihçisi, siyasetçi.

Cumhuriyet neslinin ilk öğretmenlerinden olan Ahmet Hamdi Tanpınar; "Bursa'da Zaman" şiiri ile geniş bir okuyucu kitlesi tarafından tanınmış bir şairdir. Şiir, hikâye, roman, deneme, makale, edebiyat tarihi gibi birçok türe yönelen Tanpınar, Yirmi Beş Senenin Mısraları” adı altında beş yazılık bir deneme serisi de yayımlamıştır. TBMM VII. dönem Maraş milletvekilidir. 23 Haziran 1901'de Şehzadebaşı’nda doğdu. Babası Gürcü asıllı Hüseyin Fikri Efendi, annesi Nesime Bahriye Hanım’dır. Tanpınar, ailenin üç çocuğundan en küçüğüdür. Çocukluğu, kadı olan babasının görev yaptığı Ergani, Sinop, Siirt, Kerkük ve Antalya’da geçti. Annesini Kerkük’ten yaptıkları bir yolculuk sırasında 1915’te tifüsten kaybetti. Lise öğrenimini Antalya’da tamamladıktan sonra yükseköğrenim için İstanbul’a gitti. Halkalı Ziraat Mektebi'nde bir yıl yatılı olarak okuduktan sonra 1919 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne girdi. Yahya Kemal’in öğrencisi oldu. Yahya Kemal onun şiir zevkinin, millet ve tarih hakkında görüşlerinin oluşmasında önemli rol oynadı. Celâl Sahir Erozan’ın bir şiir ve hikâye toplamı şeklinde yayımladığı seriden “Altıncı Kitap”’daki “Musul Akşamları”, yayımladığı ilk şiir oldu (Temmuz 1920) Yahya Kemal’in çıkardığı Dergâh’ta 1921-1923 arasında 11 şiiri yayımlandı. 1923 yılında Şeyhî’nin Hüsrev ü Şirin adlı mesnevisi üzerine yazdığı lisans teziyle Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. (Devamı...)


5 Eylül
FIFA Dünya Kupası dünya genelinde düzenlenen ve FIFA üyesi ülkelerin millî takımlarının katıldığı futbol turnuvası FIFA Dünya Kupası'nı kazanan takıma verilen altın kupa. Turnuvanın başladığı 1930'dan itibaren kazanan takıma geçici olarak Jules Rimet Kupası verilirken bu kupanın 1970'te daimi olarak Brezilya'ya verilmesi sonrasında yeni bir kupa tasarlandı ve 1974'ten itibaren FIFA Dünya Kupası adıyla verilmeye başlandı.

Abel Lafleur'un tasarladığı ve "Zafer" adını taşıyan ilk kupa 1946'da eski FIFA Başkanı Jules Rimet'nin adını aldı. Yunan tanrıçası Nike'nin som gümüşten yapılan altın kaplama bir tasvirini içeren bu kupa, lapis lazuliden imal edilen bir kaideye oturtulmuştu. Turnuvayı kazanan takımların geçici olarak elinde bulundurduğu kupa, organizasyonda üç şampiyonluğa ulaşan takıma daimi olarak verilecekti. Kupa, 1966'da İngiltere'de halka açık bir sergi sırasında çalınsa da bir hafta sonra bulundu. 1970'te, turnuva tarihindeki üçüncü şampiyonluğunu elde eden Brezilya kupanın daimi sahibi oldu. Ancak 1983'e gelindiğinde kupa Brezilya'da çalındı ve bir daha bulunamadı. (Devamı...)


Ratip Kazancıgil (d. 1920, Malatya - ö. 12 Ağustos 2017, Edirne), Türk tıp doktoru, tarih araştırmacısı ve akademisyen.

Edirne'de halk sağlığı alanındaki çalışmalarının yanı sıra kültür ve sosyal hayata katkılarıyla tanınan Kazancıgil, 1955 yılında Edirne Belediye Başkanlığı görevinde de bulundu. Süheyl Ünver, Rifat Osman ve Hafız Rakım Ertür'den sonra "Edirne Sevdalısı" olarak tanınmıştır.

1920 yılında Malatya'da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Malatya'da tamamladı. 1937 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girerek 1943 yılında mezun oldu. (Devamı...)


6 Eylül
Nil Deltası (Arapçaدلتا النيل) Nil Nehri'nin Kuzey Mısır'dan Akdeniz'e döküldüğü bölge. Batıda İskenderiye'den, doğuda Port Said'e kadar yayılan delta, dünyanın en geniş deltalarından biridir. Akdeniz kıyısında doğu-batı yönünde 240 km, kuzey-güney yönünde 160 km kapsayan bu delta, tarımsal etkinlikler açısından oldukça işlek bir alandır. Delta, Kahire'den sonra yavaş yavaş akış-aşağı duruma geçer.

Delta kimi zamanlarda Batı ve Doğu bölümü olarak iki grupta sınıflandırılır. Nil Nehri, deltadan sonra Damietta ve Rosetta adındaki iki kola ayrılarak, yine bu isimlerdeki liman kentlerinden Akdeniz'e dökülür. Geçmişte deltanın daha çok kolu mevcuttu, ancak bu kollar sel kontrolü ve alüvyon birikimi gibi nedenlerden dolayı yok oldu. Buna örnek olarak Tumilat vadisi verilebilir. Süveyş Kanalı, deltanın doğusundan geçer ve bölgenin kuzey doğusundaki Manzala Gölü'ne girer. Kuzey batıya doğru, burada üç kıyı gölü yer alır: Burullus Gölü, Idku Gölü ve Maryut Gölü. Nil Deltası, kavisli bir deltadır. Yukarıdan bakıldığında üçgenimsi veya nilüfer çiçeğine benzer bir motif göze çarpar. Deltanın dış kenarları aşınmakta olup, bazı kıyı göllerinde Akdeniz'e açılan yollara kavuşmaları nedeniyle yüksek tuzluluk oranları gözlenmektedir. Asvan Barajı'nın yapılmasının ardından nehrin yukarı kısımlarından yeterli besin ve alüvyon gelmediğinden, günümüzde delta üzerinde tarımsal etkinliklerde yoğun olarak yapay gübreleme yoluna gidilmektedir. Bölgedeki tarım toprağının derinliği 20 metreyi geçmektedir. İnsanın Nil Deltası üzerindeki geçmişi binlerce yıla uzanmakta olup, delta en az beş bin yıldır tarımsal bir merkez halindedir. Delta, Asvan Barajı'nın tamamlanmasına kadar her yıl sel altında kalmaktaydı. Gaius Plinius Secundus'un kayıtlarına göre deltanın yedi kolu bulunmaktaydı. Ancak günümüzde sel kontrolü ve alüvyon birikimi gibi nedenlerden dolayı Damietta ve Rosetta olmak üzere iki kol kalmış durumdadır. 1787'de Rosetta'da bulunan Rosetta taşı çıkartılmaya başladı. Firavunlar döneminde deltanın adı "Aşağı Mısır" veya "Goshen'in Ülkesi" olarak anılmaktaydı. Günümüzde delta üzerinde birçok arkeolojik site bulunmaktadır. (Devamı...)


Ignazio Silone (d. 1 Mayıs 1900 - ö. 22 Ağustos 1978) İtalyan yazar. Asıl adı Secondo Tranquilli olan yazar Ignazio Silone takma adıyla eserlerini yayınlamıştır. Annesi, babası ve küçük kardeşini depremde, sağ kalan diğer bir kardeşini Faşizm zindanlarında, karısını da bir ayaklanmada kaybetti. Toplumcu Gerçekçilik akımına yönelik yazdığı romanları Mussolini İtalyasında özellikle güneyli fakir köylülerin hayatını anlatır. Abruzzo bölgesinin kurak coğrafyası, köylülerin batıl inançları ve faşist polisin baskıları sıkça kullandığı ana temalardır. Kendisi de aktif olarak komünist olan yazar, romanlarında komünizmin idealleri ve başarısızlığını da irdelemiştir. Ayrıca yazar, komünizmi savunduğu dönemlerde Mussolini için bilgi taşıyıp muhbirlik yaptığı iddia edilmiştir.

Eserlerinden Ekmek ve Şarap, Fontamara, Luca'nın Sırrı, Bir Avuç Böğürtlen ve Diktatörlük Dersleri dilimize çevrilmiştir. Fontamara romanı savaş sırasında Amerikalılar tarafından İtalyan halkına dağıtılmıştır. 1978 yılında Cenevre'de ölmüştür. (Devamı...)


7 Eylül
Uzman Jandarma Ankara Jandarma Okullar Komutanlığında bir yıl süreli Uzman Jandarma Askerî Okulu (JANU)'nu başarı ile bitiren Uzman Jandarma çavuştan Uzman Jandarma sekizinci kademeli çavuş rütbesine sahip yalnızca Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde görev yapan asker kişilerdir. 2012 yılında Uzman Jandarma Okulunun kapatılarak son mezunlarını vermesinin ardından, mevcutları emeklilik ve istifalar nedeniyle düşmeye devam etmektedir. 2015 yılı Ekim ayı itibarıyla Jandarma Genel Komutanlığı emrinde görev yapan 22.394 Uzman Jandarma bulunmaktadır. Uzman Jandarmalar bir yıl süreli hukuk, mesleki ve askeri eğitimlerine müteakip, 6 aylık staj eğitimi için kıt'alarındaki görevlerine atanır ve nasp edilirler. Uzman Jandarmalar kıt'alarda, devriye komutanı ve devriye komutan yardımcısı olarak görev yaparlar. Ayrıca kıt'alarda öncelikli olarak mesleki eğitim başta olmak üzere, yurtdışı yabancı dil kursları gibi genel kolluk görevini icra etmekte kullanabilecekleri kurslara katılırlar. Ankara ilinde Beytepe Güvercinlik'te bulunan Jandarma Eğitim Komutanlığı bünyesinde yer alan Uzman Jandarma Okulu 2013 yılı itibarıyla kapatılmış ve son mezunlarını vermiştir. (Devamı...)

Yelena Dementiyeva (Rusça: (Елена Вячеславовна Дементьева) ; (d: 15 Ekim 1981, Moskova), profesyonel Rus tenisçi.

Dementieva'nın katıldığı ilk uluslararası tenis turnuvası 1997 yılında gerçekleştirilen Les Petit As Turnuvasıdır. Dementieva Fransa'da henüz 13 yaşındayken katıldığı bu turnuvayı kazanmayı bildi ve böylece WTA dünya sıralamasında ilk 500 içerisinde yer aldı. 1998 yılında profesyonel oldu ve 1999 yılında, dünya sıralamsında ilk 100 içerisine girdi. 1999 yılında düzenlenen FED Cup turnuvasında Rusya millî takıma adına yarışan Dementieva, finalde ABD millî takımından Venus Williams'ı 1-6,6-3 ve 7-6'lık üç set sonunda yenerek Rusya'yı şampiyonluğa ulaştırdı. Kariyerinin ilk Grand Slam çekilişlerini bu yıl gerçekleştirdi.Avustralya Açık, Fransa Açık ve Wimbledon turnuvalarına elemeler sonucunda Amerika Açık'a ise doğrudan katıldı. Dementieva ilk kez katıldığı Avustralya Açık ve Fransa Açık turnuvalarında ikinci turda, Wimbledon'da birinci turda ve Amerika Açık'ta üçüncü turda elendi. 2000 yılı Dementieva'nın kariyerinde en güçlü olduğu yıllardan birisiydi. Tek kadınlarda, WTA dünya sıralamasında ilk 20 içerisinde yer alan oyuncularla 40 maç oynadı ve bu maçların 20'sinden galibiyetle ayrıldı. Bu yıl sonunda aldığı toplam ödül ise 600.000 Amerikan dolarıdır. (Devamı...)


8 Eylül
Örümcek Adam Marvel Comics tarafından yaratılmış bir çizgi karakterdir. Türkçeye Örümcek Adam olarak çevrilmiştir. Orijinal ismi Spider-Man olan kurgusal kahraman beyaz perdeye uyarlanmış ve oldukça başarılı olmuştur.

Peter Benjamin Parker'ın gizli kimliği olan Örümcek Adam, Marvel Comics'e bağlı Stan Lee ve Steve Ditko tarafından yaratılmış kurgusal bir kahramandır. İlk kez Marvel Comics'in "Amazing Fantasy" isimli çizgi romanının 15. sayısında 1962 yazında ortaya çıkmıştır. O günden bu yana, dünyanın en popüler süper kahramanları arasındadır.

Örümcek Adam, kendi duygusal ve kişisel problemlerini süper güçleriyle çözemeyen, süper güçlerinin çoğu zaman ilişkilerini olumsuz yönde etkilediği bir kahramandır. Kariyerinin ilk yıllarında "Daily Bugle" gazetesine Örümcek Adam fotoğrafları satarak yaşamını sürdürmüş ve adını yaygınlaştırmıştır. Birçok sorunu olmasına karşın, suçla mücadeleye büyük önem atfeder. Örümcek Adam'ın amcası Ben Parker'dan aldığı ilkesi "Büyük güç büyük sorumluluk getirir"dir. Bu ilke, tüm çizgi romanın temel konusunu özetler. Örümcek Adam karakterinin insani boyutları ve yaşadığı iç çatışmalar çizgi romanının popülerliğini artırmıştır.

Örümcek Adam, günümüzde Superman ve Batman (Yarasa adam) ile birlikte en tanınan çizgi kahramanlar arasındadır. Yıllar boyunca, Örümcek Adam karakteri çizgi roman ve dizilerde, çizgi filmlerde ve 70'li yıllarda Tv filmi olarak, son yıllarda ise büyük bütçeli üç başarılı Hollywood filminde kullanılmıştır. TV filmlerinde Örümcek Adam'ı Nicholas Hammond, Hollywood'da ise Tobey Maguire canlandırmıştır. Şu sıralar eski Hollywood serisinden bambaşka bir Örümcek Adam çekilmektedir ve bu yeni seride kahramanı Andrew Garfield canlandırmaktadır. Bir sonraki seride ise, Tom Holland canlandıracaktır. (Devamı...)


Rauf Denktaş (27 Ocak 1924, Baf - 13 Ocak 2012, Lefkoşa), Kıbrıs Türkü siyasetçi ve yazar. Denktaş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıydı.

Rauf Denktaş 1,5 yaşındayken annesini kaybetti. Babası hakim Raif Bey'dir. Anneannesi ve babaannesi tarafından büyütülen Denktaş, 1930 yılında eğitim için İstanbul'a gönderildi. Arnavutköy'de ilkokuldan liseye kadar eğitim veren Fevzi Ati Lisesi'nde yatılı okumaya başladı. Ortaokuldan sonra Kıbrıs'a döndü ve 1941 yılında Lefkoşa İngiliz Okulu'ndan mezun oldu. Mezun olmasının ardından Fazıl Küçük'ün Halkın Sesi gazetesinde yazılar yazmaya başladı. Daha sonra bir süre Gazimağusa'da tercümanlık, mahkemelerde memurluk ve İngiliz Okulu'nda öğretmenlik yaptı. 1944'te hukuk eğitimi için Lincoln's Inn'de okumak üzere Birleşik Krallık'a gitti. 1947'de adaya döndü ve avukatlığa başladı. Sonraları savcılığa geçen Denktaş, 1956 yılında başsavcılığa kadar yükseldi.

27 Kasım 1948 tarihinde Kıbrıs Türklerinin düzenlediği ilk mitingte Fazıl Küçük ile beraber hatiplik yaptı. Halka ilk hitabını bu vesileyle ve 24 yaşındayken yaptı. Türk cemaatinin iki önemli ismi Faiz Kaymak ve Fazıl Küçük arasında arabulucu rolünü üstlenip, toplumun çıkarlarının takipçisi oldu. Faiz Kaymak'ın teklifi ve Fazıl Küçük'ün tasvibiyle Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu Kongresi'nde başkanlığa seçildi. Savcılık görevinden emeklilik hakkını kazanmasına altı ay kala, Birleşik Krallık yönetimini zorlukla ikna ederek istifa etti ve cemaat sorunlarıyla uğraşmaya başladı. 1949 yılı yaz aylarında avukatlık yapmaya başladı. Yine aynı yıl Aydın Hanım'la evlendi. 1955'te terörist bir hüviyete bürünen Enosisle mücadelede ve EOKA karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişine yön veren Denktaş, 1958 yılında hükumetteki görevinden istifa etti. Arkadaşlarıyla 1 Ağustos 1958'de Türk Mukavemet Teşkilatını (TMT) kurdu. (Devamı...)


9 Eylül
Ölüler Adası (Almanca: Die Toteninsel), İsviçreli sembolist ressam Arnold Böcklin tarafından 19. yüzyıl sonlarında çizilen tablodur. Tablodan yapılmış basımlar 20. yüzyıl başlarında Orta Avrupa'da çok popüler olmuştu ve Vladimir Nabokov'a göre "Berlin'deki tüm evlerde bulunmaktaydı". Böcklin 1880 ile 1886 yılları arasında tablonun beş farklı versiyonunu çizdi. Birçok esere ilham kaynağı olan tablonun en bilinen etkisi, Rahmaninov'un 1907 tarihli ve aynı isimli senfonik şiirinde görülür.

Ölüler Adası'nın tüm sürümlerinde, koyu renkli denizin ortasında terk edilmiş kayalık bir adacık görülür. Adanın sahili bir duvarla denizden ayrılmıştır ve duvarda denize inen basamaklara doğru yaklaşan bir kayık vardır. Kayıkçı kayığa kıç kısmından yön vermektedir. Pruvada ise, eşinin çiçeklerle süslenmiş tabutu arkasında dimdik dikilmekte olan, tamamen beyazlar giymiş bir kadın bulunmaktadır. Küçük adanın orta bölümü, yoğun ve oldukça uzun servilerle kaplanmıştır. Geleneksel olarak mezarlıklarla ve yas tutmayla ilişkilendirilen bu ağaçların kapladığı alanın etrafı, sarp ve dik uçurumlar oluşturan kayalarla çevrilidir. Kayaların üzerindeki mezar girişi veya penceresi şeklindeki yapılar da resimdeki cenaze temasını güçlendirir. Resim genel olarak, umutsuz bir terk edilmişlik ve gergin bir bekleyiş görüntüsü oluşturur. Böcklin tablonun anlamına dair belirli bir açıklama yapmadı, ancak bir mektubunda "bir rüya resmi: öyle bir durgunluk hissi yaratmalı ki, resme bakmakta olan kişi kapı çalındığında bile irkilmeli" dedi. (Devamı...)


Oscar Wilde ya da tam adıyla Oscar Fingal O’Flahertie Wills Wilde (d. 16 Ekim 1854, Dublin - ö. 30 Kasım 1900, Paris), İrlandalı oyun yazarı, romancı, kısa öykücü ve şair.

İğneli uslubu ile geç Victoria dönemi Büyük Britanya'sının en başarılı ve ünlü yazarları arasına girdi. Bir dava sonucu fiili livata ve ahlaksızlıktan suçlu bulununca büyük bir düşüş yaşadı ve doğduğu ortamla tam bir zıtlık içinde Paris'te fakir bir otel odasında öldü. Oscar Wilde İrlanda'nın tanınmış göz cerrahlarından olan Sir William Wilde ve başarılı bir yazar, genç İrlandalı devrimcilere örnek bir şair olan Jane Francesca Wilde'ın ikinci çocuğu olarak Dublin'de doğdu. Babası 1864’te tıp bilimine hizmetleri nedeniyle şövalye unvanı almıştı. Haziran 1855'te aile lüks bir bölgeye taşındı. Wilde’ın kardeşi Isola burada doğdu. Jane Wilde burada cumartesi akşamları Sheridan le Fanu, Samuel Lever, George Petrie, Isaac Butt ve Samuel Ferguson gibi isimleri davet ettiği partiler düzenlerdi. Wilde 9 yaşına kadar evde eğitim gördükten sonra Portora Kraliyet Okulu’na kaydoldu. Yazları aileyle geçiren Wilde kardeşler George Moore’la oyunlar oynardı. Portora’dan mezun olduktan sonra Dublin’deki Trinity Kolejinde 1871'den 1874'e kadar eğitim gördü. Sıradışı bir öğrenciydi, Trinity öğrencileri için en büyük ödül olan Berkeley altın madalyasını, ve aynı zamanda Oxford Üniversitesi Magdalen Koleji’nden bir burs kazandı. Burada 1874'ten 1878’e kadar eğitimine devam etti ve en önemli ilkelerinden biri hayatı sanata yaklaştırmak olan estetik akımının bir parçası oldu. Magdalen’deyken 1878 Newdigate Ödülü’nü Ravenna şiiriyle kazandı. Bu şiiri Encaenia’da okuyup kaybetmiş, fakat ödülü daha sonra Tarihsel Eleştirinin Yükselişi makalesiyle almıştı. (Devamı...)


10 Eylül
Göçmen kuşlar farklı mevsimleri farklı coğrafyalarda geçiren kuş türlerinden oluşan bir gruptur. Her sene dünyaca 50 milyar kuşun göç ettiği tahmin edilir. Bunlardan yaklaşık 5 milyarı Avrupa ile Afrika arasında göç eder.

Küçücük kolibri kuşundan koskoca kartallara kadar binlerce kuş türü her sene vakti geldiği zaman üreme ve kışlama bölgeleri arasında uzun yolculuklar yaparlar. Göçmen kuşlar yılda iki defa Kuzey ve Güney yarımküre'leri arasında göç ederler. Kış aylarında havaların soğumasıyla, kuşların besin bulması zorlaşır ve bu konuda aralarında rekabet artar. Bu sebeple Kuzey Yarımküre'de üreyen göçmen kuşlar, her sonbaharda Güney Yarımküre'ye doğru göç hareketine girişir. Güney daha sıcak ve besin bakımından daha zengin olduğundan iyi bir kışlama alanı teşkil eder. İlkbaharın başlamasıyla da güneyden kuzeye dönüş göçüne başlarlar. İlkbaharda kuzey bölgeleri kuş akınlarına uğrar. İlkbaharda kuzeye gelen kuşlar, ilkbahar, yaz ve sonbahar mevsimleri olmak üzere yılın dörtte üçünü bu geniş alanlarda geçirirler. Yalnız kış mevsiminde tropik bölgelerde barınırlar. Barn kırlangıçları, her ilkbaharda Brezilya ve Arjantin'den yola çıkarak 4350 kilometrelik tehlikeli bir yolu aştıktan sonra Labrador ve Alaska'ya gelerek yumurtlarlar. Baltimor sarıasması, her Mayıs ayında Güney Amerika'dan kalkarak 1250 kilometrelik bir yolculuktan sonra New York'un Scardale bölümüne gelir. Kuzey Amerika ormanlarında yumurtlayan siyah çalı bülbülleri, her sonbahar gökyüzünde büyük sürüler halinde bir araya gelerek kışlamak için Atlantik sahillerine ve Güney Amerika'ya göç ederler. Ağırlıkları 9-10 gram gelen bu küçücük kuşlar hiç mola vermeden asgari 86 saat boyunca uçarak 1500 kilometrelik bir mesafe katederler. İlkbaharda göç eden diğer birçok tür gibi geldiği rotayı takip ederek tekrar eski yerlerine geri dönerler. (Devamı...)


Mucibur Rahman (d. 17 Mart 1920 - ö. 15 Ağustos 1975), Bangladeş'in ilk başbakanı ve devlet başkanı.

Orta halli bir toprak sahibinin oğluydu. Kalküta ve Dakka üniversitelerinde Hukuk ve Siyasal Bilimler öğrenimi gördü. Genç yaşta İngilizlere karşı sürdürülen bağımsızlık hareketine katıldı ve kısa süre hapis yattı. 1949'da Avami Birliği'nin kurucuları arasında yer aldı ve daha sonra birliğin genel sekreterliğini üstlendi. 1955'te Pakistan Ulusal Meclisi'ne seçildi. 1958'de askeri bir darbeyle başa geçen Eyüb Han'a direnerek halkın sevgisini kazandı. 1965'te Doğu Pakistan'a özerklik verilmesini öngören altı maddelik bir program hazırladı. Ülkeyi bölmeye çalıştığı gerekçesiyle tutuklanması halkın Eyüb Han yönetimine duyduğu tepkiyi daha da arttırdı ve Mucibur Rahman Şubat 1969'da serbest bırakıldı.Ülke içindeki karışıklıkların artması üzerine Mart 1969'da istifa eden Eyüb Han'ın yerini Yahya Han aldı. Aralık 1970'te yapılan seçimlerde Avami Birliği Doğu Pakistan'a ayrılan sandalyelerin tümüne yakın bölümünü kazanarak Ulusal Meclis'te çoğunluğu sağladı. Mucibur Rahman'ın özerklik talebine karşı uzlaşmaz bir tutum takınan Yahya Han meclisi süresiz kapattı. Bunun üzerine Mucibur Rahman Doğu Pakistan'da genel grev ilân etti. Uzlaşma çabalarının sonuçsuz kalması üzerine Batı Pakistan birlikleri Dakka'ya girdi ve Mucibur Rahman tutuklandı. Doğu Pakistan'da iç savaş sürerken milyonlarca insan Hindistan'a sığındı. Sonunda Hindistan birliklerinin yardımıyla Batı Pakistan ordusu geri çekilmeye zorlandı. Devlet başkanlığına gelen Zülfikar Ali Butto tarafından serbest bırakılan Mucibur Rahman, yeni Bangladeş devletinin ilk başbakanı oldu (Ocak 1972). Ama Bangladeş'in artan sorunları çözmekte başarısız kaldı ve giderek daha baskıcı bir yönetim kurarak 1975 başlarında devlet başkanlığını da üstlendi. 15 Ağustos 1975'teki bir askerî darbeyle devrildi ve ailesiyle birlikte öldürüldü. (Devamı...)


11 Eylül
1000 Forms of Fear Avustralyalı şarkıcı Sia'nın altıncı stüdyo albümü. 4 Temmuz 2014'te Inertia Records tarafından Avustralya'da, Monkey Puzzle ve RCA Records tarafından dünya genelinde yayımlandı. Genel olarak elektropop tarzında bir albüm olarak tasarlansa da reggae ve hip hop tarzlarını da barındırdı. Tüm şarkıların yazımında görev alan Sia, sözlerde uyuşturucu bağımlılığı ve bipolar bozukluk konularını ele aldı.

1000 Forms of Fear, müzik eleştirmenlerinden çoğunlukla olumlu eleştiriler aldı. Eleştirmenler Sia'nın vokal yeteneğinin yanı sıra söz yazım yeteneğini de takdir etti. Albüm, ilk haftasında 52 bin kopya satarak ABD'deki Billboard 200 listesine bir numaradan giriş yaptı. Ülkedeki satışları Ekim 2015 itibarıyla 500 bin kopyaya ulaştı ve bu sayede RIAA tarafından altın sertifikayla ödüllendirildi. Avustralya ve Kanada listelerinde de bir numara olurken Birleşik Krallık, Danimarka, İsveç, İsviçre ve Yeni Zelanda'da ilk beşte yer aldı. (Devamı...)


Mir Beşir Kasımov (d. 1879 – ö. 23 Nisan 1949), Sovyet Azeri siyasetçi, devrimci. Neriman Nerimanov'un ürettiği siyasetin takipçilerinden biri olan Kasımov Azerbaycan'da ulusal komünizm politikasının uygulayıcısı olarak da bilinir.

Kasımov 1879 yılında Kaçar Hanedanı'na bağlı Daşbolag'da (günümüzde Erdebil Eyaleti içinde) fakir bir köylü ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Bir petrol fabrikasında çalıştığı sıralarda 1898'de devrimci faaliyetlere başladı. Bu dönemde Bolşevik Partisine katıldı ve 1905 devriminde Bakü Bolşevik örgütlenmesinde muharebe tugayının bir üyesi olarak çalıştı. (Devamı...)


12 Eylül
Filateli veya pulculuk, posta pullarını konu edinen uğraş alanına verilen isim. Posta pulları ile ilgili ilk gün zarfı, özel gün damgası, antiye, posta tarihi ve benzeri maddeler ile de ilgilenir.

Filateli ile uğraşanlara filatelist denir. Çoğunlukla pul koleksiyonculuğu ile karıştırılır, oysa pul koleksiyonculuğu posta pulları ve posta pulları ile ilgili maddelerin biriktirilmesinden ibaretken, filateli, pulları bir inceleme konusu olarak değerlendirir. Koleksiyonculuk Filateli alanının bir parçası değildir, yani filatelik çalışma yapmak için çalışma konusu malzemeleri toplamak gerekli değildir. Elbette filatelistler arasında aynı zamanda koleksiyoncu olanlar çoğunluktadır. Pullar incelenirken pul maşası ile tutularak zamkın zarar görmemesi sağlanır, ve parmaklardaki yağlardan korunmuş olur. Güçlü bir büyüteç ise pulun kâğıt ve baskısındaki detayların daha iyi görülmesini sağlar. Ayrıca odontometre ile pulların dantel ölçülerinin ölçülmeside gerekebilir. Türk filatelisinde sıklıkla dönemler halinde çalışmalar yapılabilmektedir. (Devamı...)


Léo Delibes ya da tam adıyla Clément Philibert Léo Delibes (d. 21 Şubat, 1836, Saint-Germain-du-Val köyü, La Fleche, Sarthe, Fransa – 16 Ocak 1891, Paris), özellikle opera, operet ve bale eserleri yaratıcısı olarak tanınan bir Fransız besteci.

Léo Delibes Fransa'nın Pays de la Loire bölgesinde şimdi "La Fleche" şehrinin bir mahallesi olan Saint-Germain-du-Val adlı bir köyde doğmuştur. Babası bir postacı idi ve Delibes küçük yaşta iken öldü. Annesi çok yetenekli bir amatör müzisyen idi ve büyük babası bir opera şarkıcısı idi. Delibes annesi ve dayısı tarafından yetiştirildi. 1847'de Paris'e gidip Paris Konservatuvarı'nda eğitimine başladı ve Adolphe Adam tarafından verilen kompozisyon derslerini almaya başladı. Bir yıl sonra şan dersleri takibe başladı ise de şarkıcılıktan daha çok bir orgcu olarak yetişti. Konservatuvara devam ederken geçimini sağlamak için "Theatre Lyrique"de provalara piyano eşlik sağlama ve koro lideri işlerinde çalıştı. 1864'te Paris Operası'nda ikinci koro lideri oldu. 1865-1871 döneminde "Saint-Pierre-de-Chaillot" kilisesinde orgculuk yaptı. Delibes bir seri operet hazırlamıştır ve bunlardan ilki 1865'te Folies-Nouvelles'de galası yapılan "Deux sous de charbon, ou Le suicide de Bigorneau (İki Şu Değerine Kömür veya Bigorneau'nun İntiharı)" olmuştur. III. Napolyon için Algers (Cezayir) temalı ve aynı adlı bir törensel kantata ile o zamanki Fransız devlet başkanının ilgisini çekti. 1866'da kareografisini Leon Minkus'un yaptığı, hazırladığı "La Source (Kaynak)" adlı bale çok popüler oldu. 1870'te hazırlamış olduğu bir mekanik oyuncağın bir köylü gencini yaşayan sevgilisinden ayırması temasını işleyen Coppelia adlı bale eseri ile sanatının zirvesine eriştiği kabul edilir. Delibes bundan sonra 1876'da "Sylvia" adlı bir diğer bale eseri de hazırlamıştır. (Devamı...)


13 Eylül
Manş Denizi (İngilizce English Channel; Fransızca La Manche). Büyük Britanya'yı Fransa'dan ayırır, Atlas Okyanusu ile Kuzey Buz Denizi'ni birleştirir. Uzunluğu 563 km (350 mil), en geniş yeri ise 240 km'dir (150 mil). Deniz oldukça sığdır. Ortalama derinlik 63 metre kadardır.

Dover boğazı (Strait of Dover) kanalın en dar kısmıdır. Dover'den Cap Griz Neze sadece 34 km (21 mil) dir. Manş Denizinin doğu ucunda yer alır ve Kuzey deniziyle karşılaşır. Antik Roma hegemonyası döneminde kanal Latince Oceanus Britanucus olarak biliniyordu. Daha sonra British Sea İngiliz Denizi olarak adlandırıldı. Victoria zamanında kanal ayrıca Gümüş hat olarak da biliniyordu. William Camden, Britannica (1586) da İngiliz Denizi olarak isimlendirildiğini fakat ayrıca İngiliz denizciler tarafından kanal olarak adlandırıldığını söyler. Yaklaşık 1450'deki haritada kanal, İngiliz Kanalı Canalites Anglie olarak adlandırılır. Kanal derinliği Dover ve Calais arasında 45 m dir. Buradan doğu tarafına doğru deniz sığlaşmaya devam eder. Broad Fourteens de yaklaşık 26 metredir. Kanalda, Fransa'ya yakın olan kısımda adalar yer alır. Scilly Adaları, Birleşik Krallık ve Ushant Fransa'da kanalın sonunun batı ucunda yer alır. Kanal Britanya için doğal bir savunma açkısı, anahtarıdır. Araya girerek ve nadiren tehlikeli bir şekilde göz dağı vererek (Avrupa savaşlarında). Savaşlarda dikkate değer en önemli olaylar; Napolyon'a karşı Napolyonik Savaşları süresinde ve Nazi Almanyası'na karşı II. Dünya Savaşı'nda. Buna rağmen kanal birçok istilaya sahne olmuş ve istila akınları denenmiştir. (Devamı...)


Augustinus ya da Aurelius Augustinius, (d. 13 Kasım 354 - ö. 28 Ağustos 430) Aziz Augustinius (Augustinos) olarak bilinen filozof ve tanrıbilimci.

Augustinus (354 - 430) yılları arasında yaşamış olan ünlü Hristiyan düşünürdür. Devleti tanrının yeryüzündeki temsilcisi olarak tanımlar. Temel eserleri: Civitas Dei ("Tanrı Devleti" veya "Tanrı'nın Şehri"), Confessiones (İtiraflar), Epistolae (Mektuplar)’dır. Augustinus, bir tanrıbilimci olmasının yanı sıra, Batı düşüncesi içinde ünlü ve etkili filozoflarındandır. Onun yapıtları tanrıbilimsel olmakla birlikte, felsefi sorunları da içeren nitelikler göstermesi bakımından ayrıca önem taşımaktadır. Sonradan modern felsefe de tartışılacak olan pek çok tartışmayı Augustinus'un yürüttüğü görülür. 354’te Roma İmparatorluğu’nun kuzey batı Afrika eyaleti Thagaste’de doğdu. Pagan bir baba olan Patricius ve Hıristiyan bir anne olan Monica’nın çocuğudur. Yaşadığı zamanlar Roma'nın çöküşüne, ve Hıristiyanlığın kabulunün hemen ertesine denk gelir. Ataları muhtemelen Kartacalı Berberiler olan Augustinus, Roma kültürü içinde eğitilir ve Latince dışında hiçbir dil öğrenmez. 17 yaşında Kartaca’ya gider. Bir yandan Roma Afrikası’nın başkentinde yaşayan öğrencilerin çalkantılı yaşamına katılırken bir yandan da Latin tarihçileri ve şairleri inceleyerek retorik konusunda kendisini yetiştirir. (Devamı...)


14 Eylül
Akordeon akordiyon ya da akordion, bir körüğü harekete geçirmekle yaratılan hava akımının etkilediği serbest metal dillerinin titreşmesiyle ses çıkaran havalı çalgıdır.

Bir ya da iki kılavuz ile bir körükten oluşan akordiyonda, serbest metal dillerin titreşmesi, klavyenin tuşlarına basmakla sağlanır. Akordeon'un ilkel şeklinin 1822'de Berlin'de Christian Friedrich Ludwig Buschmann tarafından icat edildiğine inanılır. Ama yakın zamanda akordeon olarak adlandırılabilecek bir enstrümanın 1816'da veya daha önceki bir tarihte Nürnbergli Friedrich Lohner tarafından kullanıldığı saptanmıştır. Akordeon ismine ilk patent ise 1839'da, Viyanalı org ve piyano yapımcısı Cyrillus Demian tarafından günümüzdeki akerdeona çok da benzemeyen tek klavyeli küçük bir çalgı alındı. Kısa sürede, birçok firma bu yenin çalgının üretimine girişti. "Diyatonik akordeon" denilen ve diyezli ya da bemollü sesleri veremeyen bu çalgı, köylere kadar yayıldı. 1880'de,iki klavyeli kromatik akordeon gerçekleştirildi. Diyezli ve bemollü sesleri de verebilen bu yeni akordeon, kısa sürede çok tutundu. 1940'ta daha da gelişti ve konser akordeon adını aldı. George Auric ve Jean Françaix gibi besteciler bu çalgı için birçok parça besteledi. (Devamı...)


Carl Orff (d. 10 Temmuz 1895 Münih, Almanya - ö. 29 Mart 1982 Münih) Carmina Burana isimli sahne kantatının yaratıcısı olan Alman besteci. Orff çocuklara müzik öğretmek için özel bir eğitim yöntemi geliştirmiştir.

Subay kökenli, soylu bir aileden gelen Orff 10 Temmuz 1895 günü Münih'te doğdu. Annesi yetenekli bir piyanistti. Carl, müzik sevgisini annesinden almıştı ve küçük yaştan başlayarak tiyatroya da düşkündü. Henüz çocukken evde oluşturduğu kukla tiyatrosu için oyunlar yazan ve besteler yapan Carl, 17 yaşına geldiğinde bir opera ve pek çok şarkı bestelemişti. Münih Müzik Akademisi’ne girdiyse de, kısa sürede akademik müzik çalışmalarından sıkıldı. Sahne müziğine olan ilgisinden ötürü ortaçağ ve Rönesans döneminin ilk sahne müziği yapıtlarını inceledi. Bu çalışmaları 1935’te Carmina Burana’yı yaratması için Orff'a esin verdi. 1803’te Münih yakınlarında bir manastırın kütüphanesinde bulunan 200 kadar şarkı ve şiir Carmina Burana’ya kaynaklık etmiştir. Carmina Burana, çoğu oldukça açık saçık Latince metinlere dayanan bir üçlemenin ilk yapıtıdır. Trionfi (Zaferler) diye adlandırılan bu üçlemenin diğer yapıtları Catulli Carmina ve Trionfo di Afrodite’dir. Yapıtın ilk gösterimi 1937’de gerçekleşti ve Orff’a büyük ün getirdi. Orff, 1924’te dans öğretmeni Dorothee Günther ile genç kızların müzik eğitimi için Münih’te bir okul kurmuştu. Bu okulda çocuklar için müzik eğitimine yönelik araştırmalar yaptı. Okul, 1944’te Naziler tarafından kapatıldı. 4 yıl sonra Orff’un bazı dans müziği kayıtlarının rastlantı olarak yayınlanması, geliştirdiği yöntemlerin Almanya’da yayılmasını sağladı ve çocuklar için müzik yayını yapan radyo programları başladı. Orff, çocuklardaki doğal müzik yeteneklerinin basit vurmalı ve yaylı çalgılar yoluyla geliştirilebileceğini düşünüyordu. Geliştirdiği teknikler şimdi pek çok ülkede kullanılmaktadır. (Devamı...)


15 Eylül
Magma herhangi bir köken bölgedeki kayaçların basınç düşmesi, sıcaklık yükselmesi, H2O ilavesi gibi etkenler altında bir kısmının ergimesi sonucu oluşan silikat hamuru durumundaki eriyiklerdir.

Magma, içeriğindeki SiO2 oranına göre dört gruba ayrılabilir. > %63 ise Asidik Magma, %63-%52 ise Ortaç Magma, %52-%45 ise Bazik Magma, < %45 ise Ultrabazik Magma olarak adlandırılır. Magmanın katılaşmasıyla magmatik kayaçlar oluşur. Üç tür magmatik kayaç vardır. Bunlar derinlik, yarı derinlik ve yüzey kayaçlarıdır. Magmanın sıcaklığı yaklaşık 2000 derecedir. Eğer magma derinlerde soğursa iri kristaller oluşur. Derinlerde magma ile ortam arasındaki ısı farkı azdır. Çünkü derinlere inildikçe yerin ısısı artar. (jeotermal gradyan -1km'de 33 °C) Magma ile ortam arasında ısı farkı az olduğu için iri kristaller oluşur. Derinlik kayaçları tamamen iri kristallerden oluşur. Ve kristaller yaklaşık eş boyutludur. Magma yarı derinlikte soğursa hem iri hem de küçük kristaller oluşur. Yarı derinlik kayaçları,başka bir deyişle damar kayaçları tamamen kristalli ve kristaller iki farklı tane boyutundadır. (Devamı...)


George Abela (d. 22 Nisan 1948), Nisan 2009 - Nisan 2014 tarihleri arası Malta'nın 8. Cumhurbaşkanı.

Hamrun'da Lyceum ve Qormi yerel ilköğretim okuluna gitti. 1965 yılında sanat bölümünden mezun olduğu Malta Üniversitesine gitti​​. Kısa bir süre öğretmen olarak çalışmalarına devam etti ve noter oldu. 1975 yılında avukat olarak mezun oldu. Hemen bir hukuk danışmanı olarak Genel İşçi Birliği tarafından işe alındı ​​ve böylece önemli bir deneyim elde ederek 25 yıl birliğin içinde çalıştı. 1995'te Avrupa hukuku üzerine doktara (Magister Iuris) yaptı. 1982 yılında, Qormi FC başkanı olarak hizmet verdikten sonra Malta Futbol Federasyonu başkanlığına seçildi. Başkanlığı döneminde önemli değişikliklere giderek eğitim alanları, spor salonu ve fizik tedavi kliniği ve altyapı geliştirilmiştir. Malta millî futbol takımının oyuncularına profesyonel olarak ilk kez eğitimleri ile meşgul olunmuştur. On yıl sonra, 1992 yılında İşçi Partisi içinde sorumlu olarak bir rol aldı. Abela 1996 yılında partinin seçim zaferi ardından Başbakan Alfred Sant'ın bir hukuk danışmanı olarak atandı ve bu nedenle kabine toplantılarınada katıldı. Başbakan Alfred Sant ile anlaşmazlığa düştükten sonra 1997 yılında bu görevinden istifa etti. 1998 yılında erken seçim çağrısı bildirildi. (Devamı...)


16 Eylül
Mantarlar (Latincefungus mantar, Latincefungi mantarlar), çok hücreli ve tek hücreli olabilen ökaryotik canlıları kapsayan bir canlılar âlemi ve şapkalı mantarların tümüne halk arasında verilen genel addır.

Halk arasında kav mantarı, küf mantarı, maya mantarı, mildiyö mantarı, pas mantarı, puf mantarı, rastık mantarı, şapkalı mantar gibi çeşitli isimlerle anılan bütün mantarlar, mantarlar âlemi içerisinde incelenirler. Dünya'nın her yerinde bulunurlar. Fazla nemli yerlerde daha çokturlar. Yeryüzünde 1,5 milyon kadar mantar türü olduğu düşünülmekte ise de günümüzde sadece 69.000 kadar türü tanımlanmıştır. Çoğu insan, mantarların bitki olduğunu düşünmektedir, ancak mantarlar bitki değildir. Çünkü, mantarlar kendi besinlerini üretemezler. Bu yüzden mantarlar üretici değil, ayrıştırıcıdırlar. Mantarlarla ilgili sistematik çalışmalar 250 yıllık bir geçmişe dayansa da bazılarının özellikleri yüzyıllardır bilinmektedir. Bira üretiminde, ekmek hamurunun kabartılmasında, şarap yapımında insanlık tarihinde hep kullanılmışlardır. Meksika ve Guatemala halkları bazı halüsinojenik mantarları dinî ve mitolojik törenlerde kullanmışlardır. Yine bazı mantarlar Kuzey Amerika yerlileri ve Çinliler tarafından tıbbî amaçla kullanılmışlardır. Şapkalı mantarların ilk olarak Proterozoik Devir’de (4 milyar – 570 milyon yıl önce) ortaya çıktıkları düşünülüyor. İnsanların şapkalı mantarları kullanımıysa Paleolitik Devir'e (yontma taş devrine) kadar uzanır. Tarihsel kayıtlar, şapkalı mantarların pek de iyi niyetleri olmayan amaçlar için kullanıldıklarını ortaya koymaktadır. II. Claudius ve Papa VII. Clement’in düşmanları tarafından zehirli bir mantar türü olan Amanita’yla zehirlendiği yazılmıştır. Bir efsaneye göre de Buddha, bir köylünün ona sunduğu toprak altında yetişen bir mantarı yediği için ölmüştür. (Devamı...)


Jonathan Swift (30 Kasım 1667 - 19 Ekim 1745) İrlandalı şair, yazar ve siyasetçi.

İngiliz edebiyatının büyük hiciv ustası Swift, 30 Kasım 1667'de İrlanda'nın başkenti Dublin'de doğdu. 1689'da Trinity College'ı bitirdi ve İngiltere'ye gitti. Siyasetçi ve yazar Sir William Temple'ın sekreteri oldu. İlk şiirleri ve Stella'yla olan arkadaşlığı da bu tarihlere rastlar (1691). Jonathan Swift'in yaşamında William Temple'ın etkisi önemlidir. O yılların kültürel ortamıyla ve etkili kişileriyle tanışıklığı onun sayesinde olmuş, Oxford Üniversitesi'nde lisansüstü eğitimi yapmasını yine Temple teşvik etmiştir. Temple'ın ölümünden sonra Dublin'e giden ve Lord Berkeley'nin yanında çalışan Swift, 1701'de Londra'ya döndüğünde, artık tanınan bir yazardı. Siyaset, din ve edebiyat alanlarında giriştiği polemiklerle etkiliydi. Ard arda yayımlanan kitapları da oldukça ilgi görmüş ve parlak zekası hayranlık uyandırmıştı. Siyasi olarak liberallerin yanında yer alan Swift, aynı zamanda kiliseye ve dine de bağlıydı. Belki bu nedenle, belki de muhafazakar partinin iktidar olmasının etkisiyle, 1710'dan sonra muhafazakar Tory partisini desteklemeye ve bu partinin ileri gelenlerinin yer aldığı 'The Examiner' dergisinde çalışmaya başladı. Ancak 1714'te Tory'lerın siyasi gücü azaldı ve Swift düş kırıklığı ile Dublin'e geri döndü. Bu tarihten 1745 yılındaki ölümüne kadar geçen sürede, Swift kendini İrlanda'nın sorunları üzerinde çalışmaya ve yazmaya verdi. İngiltere'nin baskıcı politikalarına karşı yaptığı mücadelesinde birbiri ardına çıkardığı siyasi broşürlerle İrlanda'da ulusal bir kahramana dönüştü. 1726 yılında tamamladığı 'Gulliver'in Gezileri' ile de tüm zamanlara yayılan bir ün kazandı. Jonathan Swift, 19 Ekim 1745'te İrlanda'da öldü. (Devamı...)


17 Eylül
Malmö Arena İskandinavya ülkelerinden İsveç'in Malmö şehrinde yer alan çok amaçlı bir kapalı arena; aynı zamanda Hockeyallsvenskan liginden buz hokeyi kulübü Malmö Redhawks'a ev sahipliği yapan yer. Hokey maçlarının yanı sıra konserler ile hentbol, florbol ve atletizm müsabakalarına da ev sahipliği yapmıştır. Öte yandan 14, 16 ve 18 Mayıs 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen 2013 Eurovision Şarkı Yarışması da burada düzenlenmiştir.

MM Matsson Konsult AB'den Mats Matson, Pöyry Mimarlık'tan Hannu Helkiö ve Wingårdh arkitektkontor'dan Gert Wingårdh tarafından tasarlanan arena, sahibi Parkfast AB tarafından işletilir. Temeli 10 Ocak 2007'de atılan ve 6 Kasım 2008'de açılışı gerçekleştirilen Malmö Arena'nın inşaat maliyeti 750 milyon İsveç kronuydu. Arena, Hyllie Tren İstasyonu'na 80 metre (260 ft) uzaklıkta olup; Malmö Garı, Kopenhag Havalimanı ve Kopenhag Garı'na tren ve otobüs bağlantısı vardır. 2007'de imzalanan on yıllık bir sözleşme sonucu, mekânın isim hakkı Malmö Belediyesi'ne aittir. Malmö Arena; Friends Arena, Tele2 Arena ve Ericsson Globe adlı mekânlardan sonra, İsveç'in en büyük dördüncü kapalı spor kompleksidir. Kişi kapasitesi konser etkinlikleri için 15.500, spor etkinlikleri için 13.000 olarak değişmektedir. 19 Kasım 2010'da Amerikalı şarkıcı Lady Gaga, arenada 11.300 kişiye konser verdi ve böylece burada yapılan konserler arasındaki en büyük doluluk rakamına ulaşıldı. 12 Kasım 2008'de ise, Malmö Redhawks ile Leksands IF arasında yapılan maçta arenadaki en büyük doluluk rakamına 13.247 kişiyle ulaşıldı. (Devamı...)


Lady Gaga ya da tam adıyla Stefani Joanne Angelina Germanotta (İngilizce telaffuz: [ˈstɛfəniː dʒɜrməˈnɒtə]; d. 28 Mart 1986), Amerikalı şarkıcı, şarkı yazarı ve oyuncu. Başlangıçta lise oyunlarında yer alarak ve müzik kariyerine odaklanmak için yarıda bıraktığı CAP21'da öğrenim görerek tiyatro alanında performans sergiledi. Bir rock grubundan ayrıldıktan, Lower East Side'ın avangart performans sanatları etkinliklerine katıldıktan ve anlaşma yaptığı Def Jam Recordings'ten çıkarıldıktan sonra Sony/ATV Music Publishing'de şarkı yazarı olarak görev aldı. Orada Gaga'nın vokal yeteneklerini beğenen şarkıcı Akon, Gaga'nın Interscope Records ve kendi şirketi KonLive Distribution ile ortak bir anlaşma imzalamasına yardımcı oldu.

Gaga'nın çıkış albümü The Fame (2008) eleştirmenlerin beğenisini kazandı, ticari bir başarı yakaladı ve "Just Dance" ile "Poker Face" gibi dünya genelindeki listelerde bir numara olan single'lara yer verdi. Ardından yayımlanan The Fame Monster (2009) adlı EP, benzer başarılar yakaladı ve "Bad Romance", "Telephone" ve "Alejandro" şarkılarına yer verdi. İkinci albümü Born This Way, 2011'de yayımlandı ve ilk haftasında bir milyonun üzerinde satış yaptığı ABD dâhil yirmiden fazla ülkede listelerin zirvesinde yer aldı. Albümün çıkış single'ı "Born This Way", pek çok ülkede bir numara oldu. 2013'te yayımladığı üçüncü albümü Artpop, ABD listelerinde bir numara oldu ve başarı yakalayan "Applause" single'ına yer verdi. 2014'te Tony Bennett ile birlikte yayımladığı Cheek to Cheek adlı caz albümü, Gaga'nın ABD'de art arda bir numara olan üçüncü albümü oldu. American Horror Story: Hotel dizisindeki performansıyla 2016'da Altın Küre Ödülü aldı. (Devamı...')


18 Eylül
Alyuvar kırmızı kan hücresi veya eritrosit, kanda en çok sayıda bulunan hücre türüdür ve omurgalı hayvanlarda akciğer veya solungaçlardan vücut dokularına oksijen taşınmasında başlıca araçtır. Alyuvarın tıbbi ismi olan eritrosit sözcüğü Yunanca erythros (kırmızı) ve kytos (oyuk) sözcüklerinden türemiştir. Alyuvarları olan çoğu canlıda oksijen taşımakta kullanılan molekül hemoglobin iken yumuşakçalar gibi bazı canlılarda bakır içeren hemosiyanin bulunur.

Alyuvarlar ilk kez 1658 yılında Jan Swammerdam tarafından oldukça ilkel bir mikroskop kullanılarak tanımlanmıştır. Çağdaş bilim insanları laboratuvarda alyuvar geliştirebilmeyi başarmışlardır. Alyuvarlar büyük oranda hemoglobin içerirler. Hemoglobin moleküllerine akciğerler veya solungaçlarda oksijen bağlanır. Böylece içinde oksijen bağlı hemoglobin taşıyan alyuvarlar vücuttaki dokulara oksijeni ulaştırabilirler. Hemoglobin ayrıca karbondioksitin de az bir bölümünü taşır; örneğin insanlarda oksijenin %2'si ve karbondioksitin çoğu kan plazmasında çözünmüş olarak taşınır. Benzer bir protein olan miyoglobin ise kaslarda oksijen depolamaya yarar. Alyuvarların rengi hemoglobindeki hem grubundan gelir. Tek bir alyuvar saman rengindedir, fakat bir aradayken eğer hemoglobine oksijen bağlıysa parlak kırmızı renkte, eğer hemoglobine oksijen bağlı değilse mavimsi-mor renkte gözükürler. Omurgalı hayvanların neredeyse tümünün alyuvarları çekirdeksizdir. Devamı...


Juan Ramón Jiménez (d. 24 Aralık 1881, Moguer, Endülüs - ö. 29 Mayıs 1958, Porto Riko) İspanyol şair. Başlıca yapıtları arasında "Yeni Evlenmiş Şairin Güncesi", "Menekşe'nin ruhları", "Sonsuzluklar" ve "Birlik" sayılır. 1956' da Nobel Edebiyat Ödülü 'ne layık görüldü.

Juan Ramón Jiménez 23 Aralık 1881’ de Ribera de Moquer caddesi 2 numarada dünyaya gelmiştir. Şarap ticaretinin başarılı ismi  Rioja/Nestares’li Víctor Jiménez ve Purificación Mantecón López-Parejo’nun oğluydu. Ailesi 1887 yılında ‘’Yeni Cadde’’deki eski bir eve taşındı ve ilk ve ortaöğrenimini ‘’ San José İlk ve Ortaöğretim Okulu’’nda tamamladı. 1891 yılında Huelva’daki La Rábida’ Lisesi’ ndeki ilköğretim sınavını üstün başarı derecesiyle geçti. 1893 yılında  ‘’San Luis Gonzaga del Puerto de Santa María’’ Lisesinde okudu ve sanat bölümünden mezun oldu. 1896 yılında yeteneği olduğunu düşünerek ressam olmak için Sevilla’ya taşındı. Orada ‘’Sevilla Derneği Kütüphanesi’’ni düzenli olarak ziyaret etmeye başladı. İlk eserlerini düzyazı ve şiir türlerinde yazdı. Sevilla ve Huelva’nın çeşitli gazete ve dergileriyle çalışmaya başladı. 1900 yılında Madrid’e taşındı ve ilk  ders kitapları Ninfeas ve Almas de Violeta’yı yayınladı. İlk aşkı, şiirlerinin Beyaz Gelin’i  Blanca Hernández Pinzón idi,fakat aniden şair bir Don Juan’a dönüştü; Editörü , yazarın ‘’Libros de Amor ‘’(1911-1912) isimli kitabındaki 104 şiirinde bekar,evli kadınlarla,bir kızın Kuzey Amerikalı annesiyle,  babasının ölümünden sonra depresyonun üstesinden gelen bir psikiyatristin eşiyle, ve hatta rahibelerle olan maceralarını kaleme aldığını yazıyordu. Devamı...


19 Eylül
Neon (Ne) periyodik tablonun 8-A grubunda yer alan soy gazdır.

Doğada dağılmış olarak ve çok küçük yüzdelerde, yalnızca atmosferde değil, aynı zamanda yeraltından çıkan doğal gazların bileşiminde de bulunur.Kuru havanın, hacim olarak %0,0018'ini oluşturur. Renksiz bir gazdır. En dış yörüngesinin sekiz elektron içermesi nedeniyle çok kararlı bir yapıya sahip olan neon, kimyasal bağlar ve bileşikler oluşturmaz. Değerliliği sıfırdır. Ticari amaçla, sıvılaştırılmış havadan ayrıştırılır. Çoğunlukla aydınlatmada kullanılır. Neon gazı içeren bir tüpte düşük basınç altında oluşturulan elektrik dolaşımı, parlak turuncu bir ışığın salınmasına neden olur. Bu nedenle neon gazı, argon, kripton ve ksenon gibi öbür soy gazlarla beraber reklam amacına yönelik aydınlatıcı tüplerinin doldurulmasında kullanılır. Aydınlatma tüplerinin, uzunlukları büyük, çapları küçük olup, yüksek gerilimle beslenirler. Neon atomu on proton, on nötron ve on elektrona sahiptir. Soy gazlardandır ve herhangi bir kimyasal bağ yapamaz. Neon 1898 yılında William Ramsay ve Morris Travers tarafından keşfedilmiştir. (Devamı...)


Marie Taglioni (d. 23 Nisan 1804, İsveç - ö. 24 Nisan 1884, Fransa) ünlü İtalyan balerin, 19. yüzyıl romantik balesinde çağ açmış, Avrupa dans tarihinin önemli figürlerinden biri.

İsveç Stockholm'da doğdu. İtalyan koreograf Filippo Taglioni'nin kızıydı ve eğitiminde babasının büyük etkisi oldu. 1822 yılında Viyana'da ilk kez sahneye çıkmasının ardından, 1832'de babasının koreografisini yaptığı ve Paris Operası'nda oynanan La Sylphide balesinde yer aldı. Taglioni, La Sylphide balesinde (İngilizce "en pointe" olarak tabir edilen) parmaklarının ucunda dans ederek, bu tekniği kullanan ilk balerin oldu. Marie Taglioni aynı zamanda La Sylphide giydiği üstü oturan altı çan gibi kabarık eteğiyle bugün balerinlerin giydiği klasik bale kıyafetini ilk kullanan oldu. Marie Taglioni, romantik balenin Paris'te en ünlü temsilcisi oldu. Ancak ünü yalnızca Paris'le sınırlı kalmadı o aynı zamanda Londra, Milano, Viyana, Berlin ve Sankt-Peterburg'da da sahne aldı ve buralarda da hayranlık ve saygıyla karşılandı. (Devamı...)


20 Eylül
Kızıl kuyruklu şahin (Buteo jamaicensis), atmacagiller (Accipitridae) familyasından Kuzey Amerika'da yaygın yırtıcı kuş türü. Batı Alaska'dan kuzey Kanada'ya, güneyde Panama'ya ve Karayipler'e kadar Kuzey Amerika'nın büyük bölümünde ürer ve bu bölgede en yaygın Buteo türlerinden biridir. Kızıl kuyruklu şahin yaşadığı bölgede tüm biyomlara uyum sağlayabilir. Görünüşleri ve yaşadıkları yerler ile birbirlerinden ayrılan on dört alt türü kabul edilmiştir. Boyları 45–65 cm, kanat açıklıkları 110–145 cm ve ağırlıkları 690-1600 g arasında değişir. Bu boyutlarıyla, Kuzey Amerika'da yaşayan Buteo cinsi kuşların en büyük üyelerinden biridir. Eşeysel dimorfizm gösteren kızıl kuyruklu şahinin dişileri erkeklerinden daha büyüktür.

Bazen ayrı bir tür olarak değerlendirilen Harlan şahini (B.j. harlani) aşağıda taksonomi bölümünde anlatılmaktadır. Kızıl kuyruklu şahin çöller, otlaklar, ormanlar, tropikal yağmur ormanları, tarım alanları ve kentsel bölgeler de dahil olmak üzere birçok biyomda ve yükseklikte yaşayabilir. Arktika'nın üst enlemleri ve yoğun ormanlar dışında Kuzey Amerika'nın her yerinde bulunur. Kanada, Meksika ve ABD'de yasa ile koruma altına alınmıştır. Çok yaygın oldukları ve yetenekli bir avcı olarak yetiştirilebildikleri için, ABD'de atmacacılık için yakalanan şahinlerin büyük bölümü kızıl kuyruklu şahinlerdir. Üreyen populasyonu etkilememek için, atmacacıların yalnızca yuvadan ayrılmış, bir yaşından küçük ve göç eden kuşları yakalama izinleri bulunur. Üreyen ve yavru besleyen erişkinlerin atmacacılık için yakalanması yasadışıdır. Bir yaşını doldurmamış şahinler aynı zamanda kolay eğitilebildikleri için de tercih edilmektedir. Kızıl kuyruklu şahin Amerika Yerlileri kültüründe önemli bir yere sahiptir. Tüyleri bazı kabileler tarafından kutsal sayılır ve dini törenlerde kullanılır. (Devamı...)


II. Ferenc Rákóczi (Borsi, 27 Mart 1676 - 8 Nisan 1735, Tekirdağ) Macar bağımsızlık hareketinin önderidir. 1704-1711 yılları arasında Erdel prensi olarak görev yapmıştır. Ferenc Rákóczi, Erdel'in soylu Macar ailelerinden birine mensuptu, babası I. Ferenc Rákóczi 1652-1659 arasında Erdel prensi olarak görev yapmıştı.

Rákóczi, 1700 yılında Habsburg Hanedanı'na karşı yapılacak olası bir Macar bağımsızlık savaşı için Fransa'nın desteğini aldı. Bununla bilikte, Avusturya istihbarat servisinin bu konudan haberdar olması sonucunda tutuklandı ve hapsedildi. Ölüm cezasına çarptırılacağı kesinleşince hapisten kaçtı ve Polonya'ya iltica etti. 1703 yılında Avusturya ordusunun büyük bir kısmının İspanya Veraset Savaşları nedeniyle Macaristan'dan çekilmesi sonucunda bir Macar bağımsızlık savaşı olanağı doğdu. Ferenc Rákóczi Polonya ve Fransa desteğiyle Macaristan'a geri döndü. 1703 yılında başlayan bağımsızlık savaşını takiben Rákóczi II. Ferenc Rákóczi' adıyla Erdel prensi unvanını aldı. 1705'te ise Széchény şehrinde toplanan asiller meclisi tarafından Macaristan prensi ilan edildi. 1708 Trenčín Savaşı'nda Macar bağımsızlıkçıların Avusturya kuvvetleri karşısında yenilmesi, bağımsızlık yanlılarının imparatorla bir anlaşmaya varma çabasına girmesine neden oldu. Bu çerçevede 1711 yılında barış görüşmeleri başladı, ancak Rákóczi güvenlik önlemi olarak Macaristan'ı terk ederek Polonya'ya hareket etti. Rákóczi'nin yokluğunda isyancılar ve Avusturya temsilcileri arasında Szatmár barışı imzalandı (1711) ve Rákóczi önderliğinde başlatılan bağımsızlık savaşı sona erdi. Bu yıldan itibaren Rákóczi'nin sürgün yılları başladı. 1711-1717 yılları arasında sırasıyla Polonya, İngiltere ve Fransa'da yaşadı. 1715'te ise Osmanlı Devleti'nin davetini kabul ederek Osmanlı topraklarına yerleşti. 1718'de Osmanlı Devleti ve Avusturya arasında imzalanan Pasarofça Antlaşması'yla Osmanlı İmparatorluğu'na iltica eden Macar mültecilerinin güvenliği güvence altına alındı. Rákóczi yandaşları ile birlikte Tekirdağ'a yerleştirildi. 1735 yılında Tekirdağ'da öldü. Naaşı İstanbul'daki Saint Benoit lisesi şapeline yerleştirildi. Macar hükümetinin kararıyla naaşı 1906 yılında Macaristan'a nakledildi ve Kassa (günümüzde Slovakya sınırları içindeki Košice) şehrindeki katedrale yerleştirildi. (Devamı...)


21 Eylül
Komünist rejimler altındaki katliamlar yirminci yüzyılda komünist rejimler altında yapılan birçok katliamdan oluşur. Tahmin etmekte kullanılan yönteme göre katliamlarda ölenlerin sayısı oldukça büyük farklılıklar göstermektedir. Akademik araştırmalar tek bir toplum içinde katliamların nedeni üzerine odaklanır; ancak katliamların bazı ortak sebepleri olduğuna dair iddialar da bulunmaktadır. Katliamlarda ölenlerin sayısının yüksek olduğu tahminler yalnızca siyasi rakiplerin yok edilmesi, iç savaşlar, terör seferberlikleri ve toprak reformları sırasında gerçekleşen katliam ve idamları değil aynı zamanda savaş, kıtlık, hastalık ve çalışma kamplarında tükenme sonucu olan ölümleri de hesaplamalarına dahil etmektedir. Bu facialara hükûmet politikalarının ve idarede yapılan yanlışlıkların neden olduğuna inanan ve dolayısıyla da çeşitli terimlerle tanımlanan farklı ölüm nedenlerini de birarada değerlendiren akademisyenler vardır. Bu akademisyenlere göre tanımlandığında toplam ölü sayısı onlarca milyonu aşar ancak bu yaklaşımın geçerliliğini kabul etmeyen akademisyenler de bulunmaktadır. Komünizmin Kara Kitabı'nda yer alan tahminlerin özetinde Martin Malia, ölü sayısını 85 ila 100 milyon olarak önerir. (Devamı...)

Tepeli pelikan ya da Pelecanus crispus, pelikangiller (Pelecanidae) familyasından çok büyük bir su kuşu türüdür. Avrupa'nın güneydoğusundan Hindistan ve Çin'e yayılan bölgede bataklıklar ve sığ göllerde yaşar. Yuvaları bitkiler ve dallardan oluşan kaba bir yapıdır. Geniş bir alana yayılmasına rağmen alt türü yoktur ancak boyut farklılıklarına dayanarak Azerbaycan'da bulunan fosillerden Pleistosen dönemine ait Pelecanus crispus palaeocrispus türü tanımlanmıştır.

Tepeli pelikan, pelikanlar arasında en büyüğüdür ve yaşayan kuş türleri arasında da en büyük kuşlar arasındadır. Boyu 160 ila 183 cm. arasında, ağırlığı 9 ila 15 kg arasında, kanat açıklığı da 290 ila 351 cm arasında değişir. Bireysel olarak tepeli pelikandan daha ağır toylar ve kuğular olsa da 11,5 kg. olan ortalama ağırlığı ile dünyanın uçabilen en ağır kuş türüdür. Büyük albatroslardan sonra dünyanın en geniş kanat açıklığına sahip kuşlarından biridir. (Devamı...)


22 Eylül
Malmö Arena İskandinavya ülkelerinden İsveç'in Malmö şehrinde yer alan çok amaçlı bir kapalı arena; aynı zamanda Hockeyallsvenskan liginden buz hokeyi kulübü Malmö Redhawks'a ev sahipliği yapan yer. Hokey maçlarının yanı sıra konserler ile hentbol, florbol ve atletizm müsabakalarına da ev sahipliği yapmıştır. Öte yandan 14, 16 ve 18 Mayıs 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen 2013 Eurovision Şarkı Yarışması da burada düzenlenmiştir.

MM Matsson Konsult AB'den Mats Matson, Pöyry Mimarlık'tan Hannu Helkiö ve Wingårdh arkitektkontor'dan Gert Wingårdh tarafından tasarlanan arena, sahibi Parkfast AB tarafından işletilir. Temeli 10 Ocak 2007'de atılan ve 6 Kasım 2008'de açılışı gerçekleştirilen Malmö Arena'nın inşaat maliyeti 750 milyon İsveç kronuydu. Arena, Hyllie Tren İstasyonu'na 80 metre (260 ft) uzaklıkta olup; Malmö Garı, Kopenhag Havalimanı ve Kopenhag Garı'na tren ve otobüs bağlantısı vardır. 2007'de imzalanan on yıllık bir sözleşme sonucu, mekânın isim hakkı Malmö Belediyesi'ne aittir. Malmö Arena; Friends Arena, Tele2 Arena ve Ericsson Globe adlı mekânlardan sonra, İsveç'in en büyük dördüncü kapalı spor kompleksidir. Kişi kapasitesi konser etkinlikleri için 15.500, spor etkinlikleri için 13.000 olarak değişmektedir. 19 Kasım 2010'da Amerikalı şarkıcı Lady Gaga, arenada 11.300 kişiye konser verdi ve böylece burada yapılan konserler arasındaki en büyük doluluk rakamına ulaşıldı. 12 Kasım 2008'de ise, Malmö Redhawks ile Leksands IF arasında yapılan maçta arenadaki en büyük doluluk rakamına 13.247 kişiyle ulaşıldı. (Devamı...)


Lady Gaga ya da tam adıyla Stefani Joanne Angelina Germanotta (İngilizce telaffuz: [ˈstɛfəniː dʒɜrməˈnɒtə]; d. 28 Mart 1986), Amerikalı şarkıcı, şarkı yazarı ve oyuncu. Başlangıçta lise oyunlarında yer alarak ve müzik kariyerine odaklanmak için yarıda bıraktığı CAP21'da öğrenim görerek tiyatro alanında performans sergiledi. Bir rock grubundan ayrıldıktan, Lower East Side'ın avangart performans sanatları etkinliklerine katıldıktan ve anlaşma yaptığı Def Jam Recordings'ten çıkarıldıktan sonra Sony/ATV Music Publishing'de şarkı yazarı olarak görev aldı. Orada Gaga'nın vokal yeteneklerini beğenen şarkıcı Akon, Gaga'nın Interscope Records ve kendi şirketi KonLive Distribution ile ortak bir anlaşma imzalamasına yardımcı oldu.

Gaga'nın çıkış albümü The Fame (2008) eleştirmenlerin beğenisini kazandı, ticari bir başarı yakaladı ve "Just Dance" ile "Poker Face" gibi dünya genelindeki listelerde bir numara olan single'lara yer verdi. Ardından yayımlanan The Fame Monster (2009) adlı EP, benzer başarılar yakaladı ve "Bad Romance", "Telephone" ve "Alejandro" şarkılarına yer verdi. İkinci albümü Born This Way, 2011'de yayımlandı ve ilk haftasında bir milyonun üzerinde satış yaptığı ABD dâhil yirmiden fazla ülkede listelerin zirvesinde yer aldı. Albümün çıkış single'ı "Born This Way", pek çok ülkede bir numara oldu. 2013'te yayımladığı üçüncü albümü Artpop, ABD listelerinde bir numara oldu ve başarı yakalayan "Applause" single'ına yer verdi. 2014'te Tony Bennett ile birlikte yayımladığı Cheek to Cheek adlı caz albümü, Gaga'nın ABD'de art arda bir numara olan üçüncü albümü oldu. American Horror Story: Hotel dizisindeki performansıyla 2016'da Altın Küre Ödülü aldı. (Devamı...')


23 Eylül
İkili tarama testi ya da 11-14 testi olarak da bilinen ilk trimester tarama testi Down sendromu ve Trizomi 18 adı verilen kromozomal anomaliye sahip bebekleri gebeliğin çok erken dönemlerinde saptamaya yönelik bir tarama testidir. Yaşları kaç olursa olsun tüm kadınlar fiziksel veya zeka engelli bebek doğurma riski taşırlar. Down sendromuna sahip bir bebek doğurma riski 20 yaşındaki bir kadında 1530'da 1 iken bu risk artarak 44 yaşındaki bir kadında 30'da 1'e çıkar.

Tüm tarama testlerinde olduğu gibi bu test de tanı koydurmaz. Sadece hastalık açısından yüksek risk altındaki bebekleri işaret eder ve bu bebeklerde kesin tanıya götüren tanısal testlerin yapılmasını sağlar. Bir başka deyişle testin yüksek risk göstermesi bebekte anomali olduğunun kanıtı olmadığı gibi, riskin düşük çıkması da bebeğin tamamen sağlıklı olduğunu garanti etmez. İlk trimester tarama testinin üçlü test ile karşılaştırıldığında bazı avantajları vardır. Bunlardan en önemlisi testin daha erken dönemde yapılması sonucu olası bir olumsuzluk durumunda gebeliğin daha erken ve risksiz şekilde sonlandırılmasına olanak tanır. Dahası duyarlılığı üçlü teste göre daha yüksektir ve Down sendromu ile trizomi 18 olgularının % 90'ının tanımasına yardımcı olur. 11-14 testi temel olarak iki ayrı incelemenin bir arada değerlendirilmesi ile yapılır. (Devamı...)


Harrison Ford (d. 13 Temmuz 1942), Akademi Ödülü ve BAFTA Ödülü adayı, Altın Küre ödülü kazanmış Amerikan sinema oyuncusu. En çok orijinal Yıldız Savaşları üçlemesindeki esprili uzay pilotu Han Solo ve Indiana Jones serisinde canlandırdığı maceracı, azimli arkeolog, Indiana Jones rolleri ile tanınır. Ayrıca Ridley Scott'un 1982 tarihli kült bilimkurgu filmi Bıçak Sırtı, Andrew Davis'in efsane TV dizisi The Fugitive'den uyarladığı Kaçak filmi ve yine yüksek gişe hasılatı kazanmış Air Force One, Tanık, Presumed Innocent ve Gizli Gerçekler gibi filmlerde rol almıştır. Gişeyi altüst eden the Extra-Terrestrial'daki küçük rolü filmin son kurgusunda silinmiştir.

1997 yılında Empire sinema dergisinin düzenlediği "Tüm Zamanların En Büyük 100 Film Yıldızı" listesinde 1 numaraya oturmuştur. Eylül 2006'da, Ford'un rol aldığı filmlerin gişe hasılatı ABD'de yaklaşık olarak 3.1 milyar $, dünya çapında ise 6 milyar $ civarındadır. Bu rakamlar Harrison Ford'u, Tom Hanks'in ardından tüm zamanların en fazla gişe yapan 2. aktörü konumuna getirmiştir. Yine Empire dergisinin yaptığı "Tüm Zamanların En Seksi 100 Film Yıldızı" listesinde 15. sırada yer aldı. 1998 yılında "People" dergisi tarafından yaşayan en seksi adam seçildi. 13 Temmuz 1942'de radyo oyuncusu Dorothy Nidelman ve oyunculuk da yapan reklam ajansı yöneticisi Christopher Ford'un oğlu olarak Illionis, Chicago'da dünyaya geldi. Babası Alman ve İrlanda kökenli bir Katolik, annesi ise Belarus kökenli Aşkenazi'dir. Harrison küçüklüğünde izciydi. Maine East High School'da kızlar tarafından pasif ve başarısız bulunan Ford, WMTH-FM adlı radyoda çalıştı. Ford'un anne tarafından büyükannesi ve dedesi Anna Lifschutz ve Harry Nidelman Belarus kökenli, baba tarafından büyükannesi ve dedesi olan Florence Veronica Niehaus ve John Fitzgerald Ford, Alman kökenli İrlandalı]] Katoliklerdir.". Üyesi olduğu Boy Scouts of America’da başarılı olan Ford, 1960 yılında Park Ridge, Illinois'teki Maine East High School okulundan mezun oldu. Üniversite eğitimi için Wisconsin'deki Ripon College okuluna gitti. Burada Sigma Nu isimli derneğe katılan Ford, kızlarla tanışabilme umudu adına okuldaki drama derslerine de katılıyordu. Brothers Gross isimli folk müzik yapan grupta da yer alan Harrison, eğitimini tamamlayamadan şehirden ayrıldı. (Devamı...)


24 Eylül
Pearl Harbor Saldırısı (Japonca: 真珠湾攻撃 Şinju-wan kougeki; İnci Körfezi Saldırısı, dönemin Japonca adlandırması: ハワイ海戦 布哇海戦 Hawai kaisen; Hawaii Deniz Savaşı, "Pearl Harbor Bombardımanı", "Pearl Harbor Savaşı" ve "Pearl Harbor Baskını" olarak da anılır.), Japon İmparatorluk Deniz Kuvvetleri'nin 7 Aralık 1941 (Japonya saatiyle 8 Aralık 1941) sabahı Hawaii adalarının Oahu adasında bulunan Pasifik Filosu ve Pearl Harbor askerî üslerine karşı düzenlediği sürpriz saldırıdır.

Operasyonun amacı, Büyük Okyanus'ta kuvvetle muhtemel olan bir Amerikan askeri müdahalesini önlemektir. Saldırı sonucu 12 Amerikan savaş gemisini ciddi şekilde hasara uğratmış veya batırmış ve 188 savaş uçağını imha etmiş, ve 2.403 Amerikan askeri ile 68 sivilin ölümüne neden olmuştur. Bununla beraber Pasifik Filosu'nun üç uçak gemisi, üssün önemli tankerleri, denizaltılar ve fabrika gemileri gibi unsurları limanda değildi ve zarar görmekten kurtuldu. Meiji Restorasyonu'ndan sonra, Japon İmparatorluğu Avrupa ve Kuzey Amerika güçlerine yetişmek için "Fukoku Kyōhei" (Zengin ülke ve güçlü asker) politikasını izlemiştir. Bu hızlı büyüme politikasını gerçekleştirmek için toprakları genişletmesi ve doğal kaynakları elde etmesi gerekmiştir. Bunun için Japonya İmparatorluğu birkaç askeri harekâtına başvurmuştur. 1894'teki Japonların Tayvan'ın kontrolünü ele geçirdiği Birinci Çin-Japon Savaşı ve 1904'te Japonların Çin Ve Kore Yarımadası etrafında yerler kazanmasını sağlayan Rus-Japon Savaşı bu çekişmelerden bazılarıdır. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Milletler Cemiyeti, Japonyayı Alman İmparatorluğunun Uzak Doğu ve Pasifik sularındaki sömürgeleri ve kolonileri ile ilgilenmesi şeklinde görevlendirdi. 1931'de Japonya Mançuların anayurdu olan Mançurya'da Mançukuo'yu kurdurdu ancak Amerika başta olmak üzere Mançurya'da çıkara sahip olmak isteyen ülkeler kukla devlet olduğu iddiasıyla suçladı. (Devamı...)


Jeanne d'Arc ([[ʒanˈdaʁk]]) (d. 6 Ocak 1412 - 30 Mayıs 1431) (İngilizce'de Joan of Arc, Türkçede bazen sadeleştirilerek Jan Dark şeklinde de yazılır.) Yüzyıl Savaşları boyunca İngiltere'ye karşı ülkesi Fransa'ya memleketi Lorraine'deki cephelerden başlayarak manevi anlamda büyük destek olan ve sonradan ünü Fransa'nın dört bir yanına yayılmış bir Fransız Katolik azizesidir. Fransa'nın kuzey doğusundaki Meuse Irmağı'nın üzerinde bulunan Domrémy köyünde 5 çocuklu bir çiftçi ailesinin ortanca çocuğu olarak doğdu. Babası Jacques d'Arc, köyün en önde gelen çiftlik sahiplerinden biriydi. 

12 yaşındayken St. Catherine, St. Margearet ve St. Micheal tarafından Fransa Kralı VII. Charles ile Yüzyıl Savaşları esnasında İngiliz hakimiyeti altındaki Fransa'yı koruması için vizyonlar aldığı söylemiştir. Aldığı vizyonların sıklaşmasının sonucunda yaşadığı dönemde çok riskli bir karar olmasına rağmen 16 yaşında evinden ayrılmıştır. VII. Charles ile görüşmüş ve Poitiers'de din adamlarından oluşan kurulda bir takım sınavlardan geçtikten sonra kral tarafından verilen izinle Fransa Ordusu'nda Orleans Kuşatması'na katılıp İngilizlere karşı savaşmıştır. Bir dizi zaferli savaştan sonra 23 Mayıs 1431 tarihinde, Compiègne'de İngiliz hizipleri tarafından yakalanıp İngiliz yanlısı Beauvais Piskoposu Pierre Couchon'un başkanlığındaki bir engizisyon mahkemesinde erkek giysileri giyip savaşan ve gaipten sesler duyan bir kâfir olduğunu öne sürülerek henüz 19 yaşındayken 30 Mayıs 1431 tarihinde Rouen kentinde 10.000 kişinin toplandığı Vieux-Marchè meydanında diri diri yakılmıştır. Ölümünden 490 yıl sonra öldürme kararını veren aynı kilise tarafından azize ilan edilmiştir. Jeanne D'arc, Fransa'nın Koruyucu Azize' si ve Orleans Bakiresi olur. Ve St. Denis, St. Tours Martin, St. Louis, St. Michael, St. Remi, St. Petronilla, St. Radegund ve St. Lisieux Thérèse  ile beraber önemli azizelerinden sayılır. (Devamı...)


25 Eylül
Kaju (Anacardium occidentale ), sakız ağacıgiller (Anacardiaceae) familyasından bir tropikal iklim bitkisi. Brezilya'da yetiştirilip Portekizliler tarafından dünyaya tanıtılmıştır. En yoğun bulunduğu bölge Ekvator çevresidir.

16. yy başlarında Portekizliler Brezilya'yı istila ettiklerinde kaju ağacını da keşfettiler. Portekizli denizciler kaju tohumlarını Brezilya'dan batı Afrika kıyılarına taşıyarak bu topraklara ilk yerleşen Portekizlilerin orada yetiştirmelerini sağlamışlardır. Kaju ağacının yayılımı için yağışlı ve nemli ekvator iklimi çok elverişlidir. İklimi dolayısıyla kaju ağacı batı Afrika kıyılarına kolayca adapte olup hızla yayılmaya başlamıştır. Afrika'nın batı kıyısında Gabon, Angola ve Namibya gibi ülkelerden de doğu Afrika'daki ülkelere, Mozambik, Kenya ve Tanzanya'ya da yayılmıştır. Kaju ağacı Brezilya ve Afrika dışında Hindistan'da da yetiştirilmektedir. Günümüzde dünyanın en büyük kaju üreticisi ve ihracatçısı Hindistan'da Kerala Kaju Birliğidir. Brezilya ise kaju üretimi ve ihracatında dünya ikincisi, Afrika ise bu sıralamada üçüncü sırada yer alır. Hindistan'ın hasat zamanı Mayıs, Brezilya'da ise Ekim ayıdır. Kaju meyvesi çabuk çürüdüğünden ekonomik değere sahip değildir. Kaju fıstığının diğer fıstık çesitlerinden daha pahalı olma nedenlerinden biri her iklimde yetiştirilememesi ve her kaju elmasından ancak bir adet kaju fıstığı üretilebilmesidir. Toplanan kaju elmalarından çekirdekleri ayrılarak üzerlerindeki kabuk çıkartılıp kavrularak yenilir. (Devamı...)


Igor Stravinsky ya da tam adıyla Igor Fyodorovich Stravinsky (Rusça: Игорь Фёдорович Стравинский) (d. 17 Haziran 1882 Oranienbaum, Rusya - ö. 6 Nisan 1971 New York, ABD), Rus kökenli ABD ve Fransa vatandaşı besteci, piyanist ve orkestra şefi. 20. yüzyıl müziğinin en etkili ve önemli bestecilerinden biri olarak kabul edilir.

Stravinsky, 17 Haziran 1882'de Oranienbaum'da (bugün Lomonosov) Fiodor Ignatjevic isimli bir bas ile Sankt-Peterburg Kraliyet Operası'nda çalışmakta olan bir şarkıcının dört oğlundan üçüncüsü olarak olarak dünyaya geldi. Müziğe yeteneği erken yaşlarda ortaya çıktı ancak ailesinin isteğiyle müzik eğitimi değil, St.Petersburg Üniversitesi'nde hukuk eğitimi aldı; dönemin önde gelen Rus bestecisi Nikolai Rimsky-Korsakov'un oğluyla birlikte okudu. 1902'da babasını kaybeden Stravinsky, müziğe yöneldi ve konservatura gitmek yerine ikinci bir baba olarak kabul ettiği Nikolai Rimsky-Korsakov’dan ders almayı tercih etti. 1903'te başlayan özel dersleri 3 yıl sürdürdü; ilk bestelerinin hocasının desteğiyle yarattı. 1906'da üniversiteden mezun oldu; 1906'da kuzeniyle evlendi ve ardı ardına iki çocukları oldu. Paris'teki Rus Balesi için aldığı siparişler nedeniyle 1910-1914 arası Rusya'da fazla bulunamadı; I. Dünya Savaşı yıllarında İsviçre'ye yerleşti, iki çocuğu daha dünyaya geldi. Stravinsky savaştan sonra ailesiyle birlikte Fransa'ya yerleşti ve yirmi yıl değişik kentlerde yaşadı. Rusya'daki mülklerini yitirdiği için ek gelir sağlamak amacıyla besteciliğin yanı sıra piyanistlik ve orkestra şefliği yapmaya başladı. Avrupa'da, Kuzey ve Güney Amerika'da turnelere çıktı. (Devamı...)


26 Eylül
Rüzgâr türbini rüzgârdaki kinetik enerjiyi önce mekanik enerjiye daha sonra da elektrik enerjisine dönüştüren sistemdir.

Bir rüzgâr türbini genel olarak kule, kanatlar, rotor, dişli kutusu, jeneratör (alternatör), elektrik-elektronik elemanlardan oluşur. Rüzgârın kinetik enerjisi rotorda mekanik enerjiye çevrilir. Rotor milinin devir hareketi hızlandırılarak gövdedeki jeneratöre aktarılır. Jeneratörden elde edilen elektrik enerjisi aküler vasıtasıyla depolanarak veya doğrudan alıcılara ulaştırılır. Rüzgâr türbinlerinin nasıl çalıştığını anlamak için iki önemli aerodinamik kuvvet iyi bilinmelidir. Bunlar sürükleme ve kaldırma kuvvetleridir. Sürükleme kuvveti, cisim üzerinde akış yönünde meydana gelen bir kuvvettir. Örneğin düz bir plaka üzerinde meydana gelebilecek maksimum sürükleme kuvveti hava akışının cisim üzerine 90o dik geldiği durumda iken; minimum sürükleme kuvveti ise hava akışı cismin yüzeyine paralel iken meydana gelir. Kaldırma kuvveti ise, akış yönüne dik olarak meydana gelen bir kuvvettir. Uçakların yerden havalanmasına da bu kuvvet sebep olduğu için kaldırma kuvveti olarak adlandırılmıştır. Sürükleme kuvvetine en iyi örnek olarak paraşüt verilebilir. Bu kuvvet sayesinde paraşütün hızı kesilmektedir. Sürükleme kuvvetinin etkilerini minimuma indirebilmek için yapılmış özel cisimlere akış hatlı (streamlined) cisimler denir. Bu cisimlere örnek olarak elips, balıklar, zeplin verilebilir. Düz bir plaka üzerine etkiyen kaldırma kuvveti, hava akışı plaka yüzeyine 0o açı ile geldiğinde görülür. Havanın akış yönüne göre meydana gelen küçük açılarda akış şiddetinin artmasıyla düşük basınçlı bölgeler meydana gelir. Bu bölgelere akış altı da denir. Dolayısıyla, hava akış hızı ile basınç arasında bir ilişki meydana gelmiş olur. Yani hava akışı hızlandıkça basınç düşer, hava akışı yavaşladıkça basınç artar. Bu olaya Bernoulli etkisi denir. Kaldırma kuvveti de cismin üzerinde emme veya çekme meydana getirir. (Devamı...)


Ralph Waldo Emerson (25 Mayıs 1803 - 27 Nisan 1882) Amerikan düşünür, yazar. Amerikan transandantalizminin en önemli temsilcidir.

1803 yılında Boston'da doğdu. Babası ve dedesi Protestan papazıydı. 1826 yılında Harvard Üniversitesinden mezun oldu. Emerson da babası gibi papaz oldu ve 1829'da bir Üniteryen kilisesinin rahipliğini üstlendi, aynı yıl Ellen Louisa Tucker ile evlendi. Eşi 1831'de öldü. 1832'da ruhsal bir bunalımdan dolayı rahipliği bıraktı. Bu kararında karısının ve erkek kardeşlerinin ölümünün payı büyüktü. Biçimsel dinin geçerliliğini yitirdiği kanısına varan Emerson 1832-33 yıllarında ilk İngiltere yolculuğuna çıktı. Wordsworth, Landor, Coleridge, John Stuart Mill ve Carlyle'ı tanıdı. Sonradan kendisini onların izleyicisi olarak görecekti. Boston'a döndüğünde kendini gezilere ve konferanslara veren Emerson böylece ülkenin tümünü yakından tanıma olanağı buldu. 1835'te Concord Massachusetts'de bir ev aldı ve ikinci eşi Lydia Jackson ile evlendi. Concord'da Nathaniel Hawthorne ve Henry David Thoreau ile dost oldu. Eskiden verdiği vaazların yerini konferansları aldı. Zamanla ünü ABD'yi aştı, Avrupa'ya kadar yayıldı. Nietzsche, "kendimi Emerson'a o denli yakın buluyorum ki onu övmekten çekiniyorum, çünkü kendimi övmüş gibi olmaktan korkuyorum" diyordu. Birkaç yolculuk sayılmazsa hep Massachusetts Concord kasabasında yaşayan Emerson 27 Nisan 1882'de öldü. (Devamı...)


27 Eylül
Bal arılar tarafından çiçeklerden ve meyve tomurcuklarından alınarak yutulan nektarın arıların bal midesi denilen organlarında invertaz enzimi sayesinde kimyasal değişime uğramasıyla oluşan ve kovandaki petek hücrelerine yerleştirilen çok faydalı bir besindir. Nektar bala çevrilirken arılar sağladıkları invertaz enzimi sayesinde sakkarozu inversiyona uğratarak fruktoz ve glikoz şeklinde basit şekerlere dönüştürür ve fermantasyonun meydana gelmesini önleyecek miktarda suyunu uçururlar. Kovandaki hücrelere yerleştirilen ve üzeri mumdan bir kapakla örtülen bal arılarca sağlanan özel havalandırma sistemi sayesinde bildiğimiz tat ve kıvama gelir.

Balın rengi, şeker dengesi ve tadındaki farklılık tamamen toplanan nektarlardan kaynaklanmaktadır. Balın kokusunu, çiçeklerdeki aromalı uçucu yağlar verir ki bu aynı zamanda çiçeklerin kokularını sağlayan yağdır. Bal üretiminde ½ kg ham nektarı toplamak için 900 bin arının bir gün boyunca çalışması gerekir. Toplanan bu nektarın ise ancak bir kısmı bala çevrilebilir. Elde edilen balın miktarı getirilen nektarın şeker konsantresine bağlıdır. Bal nem, güneş ışığı, kaynatma gibi sıradışı bir etkiye maruz kalmadıkça bozulmaz ve zaman faktöründen etkilenmez. (Devamı...)


Kristen Stewart ya da tam adıyla Kristen Jaymes Stewart (d. 9 Nisan 1990) Amerikalı televizyon ve sinema aktrisi. Alacakaranlık filmindeki "Bella Swan" karakteri ile ünlenmiştir. 2015 yılında Clouds of Sils Maria filmindeki perfosmansı ile César Ödülleri nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştır. Kristen Stewart César Ödülleri ni kazanan ilk Amerikalı kadın oyuncu olarak tarihe geçmiştir.

Los Angeles, Californiya'da doğmuş ve büyümüştür. Cameron (öz), Taylor (evlatlık) ve Dana (evlatlık) adlı erkek kardeşleri vardır. Babası FOX TV'de yapımcıdır. Annesi aslında Queensland, Avustralya'da Maroochydore'dan bir yazı denetimcisidir. Yedinci sınıfa kadar okula gitmiş ve sonra eğitimine mektuplarla devam etmiştir. 2009 yılında liseden mezun olmuştur. 2010 yılında ailesinin yanından taşınarak Los Angeles'a yerleşmiştir. Günümüzde de, Los Angeles ve Londra'da evi bulunmaktadır. Stewart'ın oyunculuk kariyeri sekiz yaşının sonunda, bir ajans ilk okulunun yılbaşı kutlamasındayken performansını gördükten sonra başlamıştır. Stewart'ın ilk rolü Disney Kanalı TV prodüksiyonu The Thirteenth Year'da oldukça kısa bir roldü ve Stewart konuşmuyordu. Sonra The Flintstones in Viva Rock Vegas adlı filmde küçük bir rolde gözüktü. Daha sonra The Safety of Objects adlı bağımsız filmde bekar, sorunlu bir annenin erkeksi kızını oynadı. Stewart Hollywood filmi Panik Odası 'nda başrol aldı ve filmde Jodie Foster'ın şeker hastası kızı rolü ile sinema dünyasına adımını attı. Film genellikle olumlu eleştiriler aldı ve Stewart performansından dolayı pozitif bir ilgi topladı. Bu filmdeki başarısından sonra Cold Creek Manor isimli diğer bir gerilim filminde rol aldı. Bu film gişede istenen başarıyı yakalayamamıştır. Bir sonraki filmi ise Max Thieriot ve Corbin Bleu'nun da yer aldığı çocuk aksiyon ve komedisi olan Catch That Kid olmuştur. Stewart, Lila rolüyle Undertow adlı bir gerilim filminde de rol almıştır. Tarih olarak, Stewart'ın en övgü aldığı rol, Laurie Halse Anderson'ın romanından uyarlanan televizyon filmi Konuş Benimle dir. Stewart (film çekilirken 13 yaşındaydı), zorla tecavüz edildikten sonra bütün sözlü iletişimlerini kesen ve çalkantılı bir duygusallıkla boğuşan lise birinci sınıf öğrencisi Melinda Sordino'yu oynadı. Stewart sadece birkaç konuşma çizgilerine sahip karakterleri oynaması konusunda da büyük bir övgü aldı ama film boyunca aklında koyu fikirli açıklamalarına devam etti. (Devamı...)


28 Eylül
Lost (6. sezon) Amerikan drama televizyon dizisi Lost'un altıncı sezonu, Amerika Birleşik Devletleri le Kanada'da 2 Şubat 2010 tarihinde yayınlandı. Altıncı sezon prömiyeri, 12.1 milyon kişi tarafından seyredilerek ikinci sezondan sonra izlenme oranlarında ilk kez yükseliş yaşandı. Dizinin finali, 23 Mayıs 2010'da yayınlandı. Final bölümü, önceki bölümlerden oluşan özel bölümden sonra yayınlarak toplam iki buçuk saat sürdü ve ardından final sonrası özel bölüm olan Jimmy Kimmel Live: Aloha to Lost yayınlandı. Sezon, Oceanic Havayolları 815 sayılı uçuşu gerçekleştiren uçağın 22 Eylül 2004 tarihinde Güney Pasifik'teki gizemli bir adaya düşmesinden sonraki olayları anlatmaya devam etmektedir. Kazazedeler, 1970'lerde, adadaki bir hidrojen bombasının patlatmasının iki sonucuyla uğraşmaları gerekmektedir. Adadaki hikâye devam ederken, "flash sideway"lar, 815 sefer sayılı uçağın kaza yapmadan inişini gösteren bir alternatif zamanı göstermektedir. Sezonun DVD ve Blu-ray setleri ile dizinin tümünü içeren kutu setinin, 24 Ağustos 2010'da satışa çıkacağı belirtildi.

7 Mayıs 2007'de, ABC Entertainment Başkanı Stephen McPherson, Lost'un 2009-2010 sezonunda "çok beklenen ve şok edici final" ile sona ereceğini duyurdu. McPherson, "Biz, bunun Lost'a yaratıcı bir son vermenin tek yolu olduğunu anladık." dedi. 2007-2008 sezonundan itibaren üç sezonun yayınlanacağı ve her sezonun 16 bölümden son üç sezon ise toplam 48 bölümden oluşarak Lost'un altıncı sezonuyla sona ereceği açıklandı. Hollywood grevi nedeniyle dördüncü sezon 14 bölümden meydana geldi ve beşinci sezonda 17 bölüm yayınlandı. Altıncı sezon da 17 bölüm olarak planlandı. Fakat 29 Haziran'daki final bölümünün süresi bir saat olacağından dolayı toplam bölüm sayısı 18 olacağı açıklandı. (Devamı...)


2016 Beşiktaş saldırıları 10 Aralık 2016'da yerel saatte 22:29 sıralarında İstanbul'un Beşiktaş ilçesindeki Vodafone Park yakınında ve Maçka Demokrasi Parkı içinde gerçekleştirilen iki ayrı bombalı intihar saldırısı. Saldırılar sonucunda 38 emniyet personeli ve 8 sivil ile birlikte 2 canlı bomba saldırganı hayatını kaybetti, 166 kişi yaralandı. 11 Aralık 2016'da Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bir günlük ulusal yas ilan edildi ve bayraklar yarıya indirildi.

Türkiye'de Kürt sorununa çözüm amacıyla 2012 yılında başlayan çözüm süreci ile birlikte TAK saldırılarına ara verdiğini açıkladı. Haziran 2015'te çözüm sürecinin sona ermesi, Hendek operasyonları ve ardından gelen karşılıklı çatışmalar silsilesi nedeniyle Haziran 2015'ten beri PKK tarafından birçok kez saldırı düzenlendi. TAK ise 3 yıl aradan sonra yeni dönem saldırılarının başlangıcı olarak tanımladığı Sabiha Gökçen Havalimanı saldırısını düzenledi.

Ayrıca devam eden Suriye İç Savaşı nedeniyle Türkiye ile birlikte birçok ülke Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından hedef alındı. (Devamı...)


29 Eylül
Çocuk hakları kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel kavramdır.

Çocuk hakları, insan hakları kavramının içinde ele alınması gereken bir konudur. Günümüzde, dünyanın birçok yerinde var olan insan hakları ihlalleri, çocuk boyutunda daha geniş kapsamlı ve büyüyerek, müdahale edilmesi daha zor bir şekilde yer almaktadır. Uluslararası Af Örgütü'nün belirttiğine göre; az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, emek sömürüsü, pornografi, şiddet, yasa dışılık gibi olumsuz etkenlerin dahilinde, çocuk hakları ihlalleri daha büyük boyutlarda olmaktadır. (Devamı...)


Natalie Portman (d. Natali Herşlag; İbranice: נטלי פורטמן‎; 9 Haziran 1981 Kudüs, İsrail) İsrailli-Amerikalı Akademi Ödüllü aktris. 14 yaşında, Luc Besson'un Léon adlı filminde oynadığı rolle dünya çapında üne kavuşan Portman, 2005 yılında Closer filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscarına aday gösterildi ve aynı dalda Altın Küre ödülünü aldı. 2011 yılında Siyah Kuğu filmindeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ına ve Altın Küre'ye aday gösterildi. Altın Küre'yi ve Oscar'ı kazandı.

Natalie Portman 9 Haziran 1981 tarihinde, Kudüs'te dünyaya geldi. Aktris anne ile doktor babanın tek çocuğudur. 3 yaşına geldiğinde ailesi ile birlikte Washington'a taşındılar. En son konakladıkları yer Syosset, New York idi. Natalie Portman, 1999 yılında liseyi burada (Syosset High School) bitirdi. Oldukça başarılı bir öğrencilik hayatı geçirdi. Daha sonra Harvard Üniversitesi Psikoloji Bölümüne gitti ve buradan 2003 yılında mezun oldu. Aynı zamanda Kudüs İbrani Üniversitesi'nde eğitim gördü ve yüksek lisans yaptı. (Devamı...)


30 Eylül
Rüzgâr gücü elektrik üretmek için rüzgâr türbinleri, mekaniksel güç için yel değirmeni, su veya kuyu pompalama için rüzgâr pompaları veya gemileri yürütmek için yelkenler kullanarak rüzgârın kullanışlı formundaki rüzgâr enerjisinin sonucudur.

2015 itibarıyla, Danimarka elektriğinin %40'ını rüzgârdan elde etti ve dünya etrafındaki en az 83 diğer ülke elektrik şebekesini rüzgâr enerjisi ile destekledi. 2014’ün sonu itibarıyla dünya çapındaki rüzgâr enerji santralleri (RES) kapasitesi 369,553 MW'a (megawatt) ulaşmıştır. Bu da dünyada kullanılan elektriğin %4’ü anlamına gelmekte. İnsanlar yelkenlileri hareket ettirmek ve gemileri yürütmek için en az 5500 yıldan beri rüzgârın gücünden faydalanıyor. Yeldeğirmenleri, sulama işlemi ve tahıl ezmek için 7. yüzyıldan beri Afganistan, İran ve Pakistan’da kullanılıyor. 1887 Temmuz ayında İskoç Akademisyen Profesör James Blyth rüzgâr gücü ile elektrik üreten ilk değirmeni inşa etti ve 1891’de İngiltere’de patent aldı. 1887-88’de Amerika Birleşik Devletleri’nde, Charles Francis Brush, James Blyth'in değirmeninden daha büyük ve üzerinde daha fazla mühendislik yapılmış değirmen kullanarak elektrik üretti. 1900 yılına kadar evinde ve laboratuvarının elektriğini sağladı. 1890’larda Danimarkalı bilim adamı ve mucit Poul la Cour'un rüzgâr türbinleri üzerine rüzgâr tünelinde yapmış olduğu deney ve araştırmalar sayesinde günümüz türbinlerine giden yolda ciddi bir bilgi birikimi oluştu. 1970'lere gelindiğinde fosil yakıt dışında enerji kaynakları arayışının artması ve çevre aktivistlerinin baskıyla Danimarka'da ilk modern rüzgâr türbinleri üretilmeye başlandı. Bu ilk rüzgâr türbinleri 20-30 kW gücündeydiler. 2015 itibarıyla 7 MW'lık rüzgâr türbinleri prototip olarak geliştirilmektedir, ilk uygulamalar Avrupa'nın çeşitli yerlerinde yapılmaya başlanmıştır. Bugün rüzgâr türbinleri, ev bahçelerinden, parklara, akü depolamalı mini sistemlerden; fabrikalara elektrik sağlayıp ürettiği fazla elektriği şebekeye veren orta ölçekli sistemlere, şehirlere elektrik sağlayan santrallere kadar her ölçekte uygulanmaktadır. Devamı...


Gottlieb Daimler (17 Mart 1834 - 6 Mart 1900) bir mühendis, endüstri ürünleri tasarımcısıdır. Schorndorf'da (Württemberg Krallığı) doğmuştur. İçten yanmalı motorlar ve Otomobil geliştirme konusunda çığır açmıştır.

Daimler ve onu yaşam boyu iş ortağı olan Wilhelm Maybach, hayalleri küçük hızla işleyen bir motor yapıp bunu herhangi bir lokomotife monte etmek olan iki mucitti. İkili 1885'te modern motorların habercisi bir tasarım yaptı ve arkasından iki tekerli bir bisiklet bunu uydurdular. Bu, ilk motosiklet olarak bilinmektedir. Ertesi yıl icatlarını bir posta arabası'na ve bota uyguladılar. Sonraları, 1890'de, Daimler Motoren Gesellschaft'ı (DMG) kurdular. İlk otomobillerini 1892'de sattılar. Daimler daha sonra hastalığa yakalanarak şirketten ayrıldı fakat deneyimlerini paylaşmak üzere hisse sahiplerinin ısrarlarıyla; 1893'te ayrıldığı şirkete 1894'te geri döndü. Maybach de şirketten ayrılmıştı fakat o da Daimler ile aynı zamanda işe geri döndü. Daimler, 1900'da hayata gözlerini yumdu ve Maybach DMG'den 1907 yılında ayrıldı. 1924'te, DMG yönetimi Karl Benz'in Benz & Cie. şirketiyle uzun dönemli bir ortaklık anlaşması imzaladı ve 1926'da bu iki şirket birleşerek Daimler-Benz AG adını aldı. Şirket şu anda Daimler AG'nin bir parçasıdır. (Devamı...)