Vikipedi:Günün maddeleri/Kasım 2018

Vikipedi, özgür ansiklopedi

1 Kasım
Geyik geyikgiller (Latince: Cervidae) familyasında geviş getiren otçul memeli hayvanların ortak adıdır. Çift toynaklılar takımında bulunan akraba familyalardaki benzer hayvanlar da genel olarak geyik diye adlandırılmaktadır.

Geyikler Antarktika ve Avustralya dışındaki kıtalarda oldukça yaygın olarak dağılmıştır. Afrika kıtasında Kuzey bölümünde Tunus ve Cezayir'in Atlas Dağları'nda bir miktar kızıl geyik bulunmaktadır. Geyikler tundradan tropikal yağmur ormanlarına kadar çeşitli biyomlarda yaşar. Her ne kadar ormanlarla bağdaştırılsa da birçok geyik türü ekotondur yani ormanlar ve çalılıklar ile kırlık ve savanlar arasındaki geçiş bölgelerinde yaşar. Büyük geyik türlerinin çoğu tüm dünyada ılıman yaprak döken ağaç ormanlarında, dağlık karışık ibreli ağaç ormanlarında, tropikal mevsimlik/kuru ormanlarda ve savanlarda bulunur. Ormanlar içinde bazı bölgelerin kısmen ağaçlardan temizlenmesi aslında geyik popülasyonlarına yardımcı olur. Bu şekilde geyiklerin sevdiği ot tiplerinin yetişmesi için yer açılır. Yine de bu popülasyonların büyümesi ve hayatta kalması için gizlenmelerine yardımcı olacak uygun ve yeteri kadar ormanlık ve çalılık bulunması gereklidir. (Devamı...)


Cengiz Aytmatov (Kırgızca: Чыңгыз Айтматов (Çıňğız Aytmatov), Rusça: Чингиз Торекулович Айтматов) (d. 12 Aralık 1928, Sovyetler Birliği - ö. 10 Haziran 2008, Almanya). Ünlü Kırgız edebiyatçı, gazeteci, çevirmen, diplomat, ve siyasetçi. Türk Dünyası'nın en ünlü yazarlarındandır. Dünya edebiyatında tartışılmaz bir yere sahip kitaplarıyla Türk kültür zenginliğini bütün dünyaya tanıtan yazar, edebiyatçı.

12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan'daki Talas eyaletinin Şeker köyünde doğdu. Babası Torekul Aytmatov, Sovyet Kırgızistan'ında seçkin devlet adamı idi, ancak 1937'de tutuklandı ve 1938'de kurşuna dizildi. Tatar kızı olan annesi Nagima Hamziyevna Abdulvaliyeva tiyatro aktrisiydi. Adı, Cengiz Han'dan esinlenerek konulmuştur. Gençliği sıkıntılı bir döneme denk gelmişti. O dönemde zaten yeni yerleşmeye başlayan siyasî sistemle, bir de savaşla mücadele etmek zorundaydı. Çok genç yaşta çalışmaya başladı; çünkü II. Dünya Savaşı'nın SSCB üzerindeki etkileri gençleri de etkiliyordu, yetişkinler savaşta olduklarından, gençlere büyük iş düşüyordu. On dört yaşında köyündeki sekreterliğe girdi. Burada tarım makinelerinin sayımı, vergi tahsildarlığı gibi işlerde çalıştı. (Devamı...)


2 Kasım
Küçük panda (Ailurus fulgens), Kızıl panda olarak da bilinir, etçiller (Carnivora) takımından çok ürkek ve tehlike altında olan bir tür. Üstünü yalayarak temizlerken bir kediyi andırdığı için "Kedi ayısı" da denilir. Zoolojik sınıflandırılmasının ayrıntıları hala tartışılmaktadır.

Küçük pandanın uzunluğu 120 cm ve ağırlığı 4,5 kg'a varır. Ömrü doğal ortamında 9-10 yıla, hayvanat bahçesinde ise 14 yıla varabilir. Dış görünüşü ile ilk bakışta bir rakuna benzer ama rakundan daha zariftir. Üstü kızıl kahverengi veya bakırımsı kahverengi, altı ise parlak siyah renktedir. yüzü genelde beyaz renktir ve kızıl kahverengi gözyaşı damlalarını andıran işaretler vardır. Burnu kısa ve siyah renk, kafası yuvarlağımsı ve kulakları orta büyüklükte ve sivri olur. Kuyruğu siyah-beyaz halkalıdır. Küçük panda pek ses çıkarmaz. Kendi aralarında iletişim kurmak için ötermiş ya da gıcırdarmış gibi sesler çıkarırlar. Küçük panda Himalaya'nın doğusunda Nepal'dan Çin'in Yunnan iline kadar uzanan bir coğrafyada yaygındır. Bu bölge içerisinde ılıman alanlarda 10-25 °C, dev ormangülü rhododendron, büyük bambu ya da meşe ormanlarını ve 2000-4600m yüksekliği tercih eder. Küçük panda çok yetenekli bir tırmanıcıdır. Geceleri yiyecek arayışına çıkar, gündüzleri ise ağaçların dallarında uyuyarak geçirir. Sıcak havaya hiç katlanamaz; 25 dereceden daha sıcak havalarda sorun yaşayabilir. Zaten bu yüzden bütün gününü yüksek ağaç dallarında ya da mağaralarda uyuyarak geçirir. Tehlike sezdiklerinde ulaşılamayan ağaç dallarına ya da kayalık aralıklarına kaçarlar. Kaçmaya imkânları olmadığı takdirde iki ayak üstünde durarak olduklarından daha büyük görünmeye çalışır ve sivri tırnaklı ön ayakları ile kendilerini savunurlar, ve düşmanlarının üzerinde böylece bayağı derin yaralar bırakabilirler. Küçük panda tehlikeli bir hayvan değildir, ama köşeye sıkıştırıldığında kendini savunmasını iyi bilir. En fazla yediği madde bambu filizleridir. Ayrıca kökler, otlar, meyveler, tohumlar, fındıklar yer ve ara sıra böcek, küçük kemiriciler, kuş yavruları avlar ve yumurta yer. (Devamı...)


Sergey Yutkeviç ya da tam adıyla Sergey Yosifoviç Yutkeviç (Rusça: Сергей Иосифович Юткевич; d. 28 Aralık 1904, Petersburg, Rus Çarlığı - ö. 24 Nisan 1985, SSCB), belgesel filmleriyle tanınmış Sovyet sinema yönetmeni.

Kiev ve Moskova'da resim öğrenimi gördü. Tiyatro ve filmlerde çevre düzenlemecisi olarak çalıştı, yönetmen yardımcılığı yaptı. Grigori Kozintsev ve Leonid Trauberg ile birlikte FEKS'i (Acayip Aktör Fabrikası) kurdu ve sessiz sinemanın sonlarında ilk filmlerini gerçekleştirdi. İki kısa filmden sonra 1931'de yönettiği ilk uzun ve sesli çalışması Zlatiye gori'de (Altın Dağlar) Sovyet sinemacıların kurgu ilkelerini uyguladı. 1932 tarihli filmi Vstrecnyi (Karşı Plan) toplumcu gerçekçilik akımının sinemadaki bir örneğiydi. 1933'te Türk Kurtuluş Savaşı üzerine bir film çekmek üzere Türkiye'ye gelen Yutkeviç, senaryosunun kabul edilmemesi üzerine, içinde Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutkunu verdiği sahnenin de yer aldığı Türkiye'nin Kalbi Ankara (1934) belgeselini yaptı. Leningrad'da bir deneme stüdyosu kurarak Noviye pohojdeniya Şveyka (1943; Şvayk'ın Yeni Serüvenleri) ve sansür tarafından yasaklanan Svet nad Rossiei (1947; Rusya'nın Üzerindeki Işık) gibi ilginç filmler yönetti. 1955'te gerçekleştirdiği Othello görkemli bir tiyatro uyarlamasıydı. Yutkeviç, Yves Montand'ın 1957'deki SSCB turnesi ve Kruşçev'in 1960'taki Fransa gezisi üzerine de belgeseller çekti. (Devamı...)


3 Kasım
Altiplano (Keçuva ve Aymara dillerinde: Qullaw) Peru'nun güneydoğusu ile Batı Bolivya'da Batı (Cordillera Occidental) ve Doğu-Andlar arasında (Cordillera Oriental) bulunan bir platodur.

Altiplano ortalama 3.600 m rakımda bulunur ve yaklaşık 170.000 km² alana yayılır. Altiplano'nun kuzeyinde dünyanın en büyük dağ gölü Titikaka Gölü bulunur. Buradan başlayarak Altiplano 1.000 km kadar güneye doğru uzanır. Altiplano iklimi soğuk ve yarı kurak -kurakdır. Yıllık ortalama sıcaklıklar batı kısmında 3 derece ile Titikaka Gölü kenarında 12 derece arasında oynar. Yağışlar, güneybatıda 200 mm altında iken Titikaka Gölü'nde 800 mm üzerindedir. Kar yağışı enderdir ve en çok Nisan ve Eylül arasında görülür. Altiplano'nun iç kesimleri değişken nemli iklimli yüksek dağ bitki örtülü Puna'nın karakteristik özelliklerini gösterirken; kenar kesimleri Páramo'nun karakteristik özelliklerini taşır: yani, az sıcaklık değişmelerinde görece daha yüksek neme sahiptir. Kuzey'de Titikaka Gölü'nün yanında diğer önemli su kaynakları Poopó Gölü ve Orta Altiplano'da tuz gölü Salar de Coipasa ve güneydeki Salar de Uyuni'dir. Titikaka Gölü ve Poopó Gölü Río Desaguadero nehri ile birbire bağlanırlar. Altiplano, bu bölge Senozoik zamanın (65 milyon yıl önce) başlarında Batı ve Doğu Kordiller dağ sırasına karşı güçlü bir şekilde çöktüğünde gelişir. (Devamı...)


Emmeline Pankhurst ([ˈpæŋkˌhɜːst]; d. 14 Temmuz 1858, Manchester – ö. 14 Haziran 1928, Londra; önceki soyadı Goulden), radikal feminizm kuramcısı, süfrajet ve kadın hakları savunucusudur.

Emmeline Pankhurst, Robert Goulden ve Sophia Crane’nin kızı olarak dünyaya gelmiştir. Köleliğe, tahıl yasalarına karşı ve kadınların seçme ve seçilme hakkı için Liberal Parti’nin desteklediği orta sınıf bir ailenin içinde büyümüştür. Henüz 14 yaşındayken kadınların seçme ve seçilme hakkı üzerine yapılan toplantıya katılmıştır. 1873- 1879 yılları arası Paris’te bulunan bir kız okuluna gitmiştir. Geri dönüşünde, aynı yıl 24 yaşında olan avukat Richard Marsden Pankhurst (1834–1898) ile evlenmiştir. Beş çocuğu olmuştur: Christabel Harriette (1880–1958), Estelle Sylvia (1882–1960), Frank (1884–1889; beş yaşındayken difteri hastalığına yakalandığından dolayı ölmüştür), Adela (1885–1961) ve Harry (1889–1910). Eşi Richard Pankhurst’un 1898’de vefatından sonra kendine ve çocuklarına nikâh memurunun cüzi miktardaki maaşı ile kıt kanaat bakmak zorunda kalmıştır. 10 Ekim 1903 tarihinde kızı Christabel ve dört arkadaşı ile birlikte Manchester’da radikal kadın hareketleri çerçevesinde Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’ni (WSPU) kurmuştur. Şiddetsizlik Teorisini geliştirmiştir ve daha sonraları bu teori ABD’de kadın hareketleri, Hindistan’da Mahatma Gandi’nin Britanya kolonilerine karşı yürüttüğü; ayrıca Martin Luther King’in öncülüğünü yaptığı Amerikan-İngiliz vatandaşlık hakları hareketi için kullanılmıştır. Kızları Sylvia ve Christabel de kadın hareketlerinde aktif bir şekilde çalışmışlardır. (Devamı...)


4 Kasım
Hendek Muharebesi 31 Mart 627 tarihinde gerçekleşmiştir. Mekkeli pagan Araplar ve Yahudi Beni Kureyza kabilesi ile Müslümanlar arasındaki üçüncü ve son muharebedir. Yesrib'in (sonradan Medine adını almıştır) paganlar tarafından yaklaşık iki hafta boyunca kuşatılması şeklinde gerçekleşmiştir. Bu muharebe adını, Müslümanların savunma için şehir etrafına kazdıkları hendekten almaktadır.

Mekkeli paganlar Uhud Muharebesi'nde kesin bir zafer kazanamamışlardı. Ayrıca Uhud Muharebesi'nden sonra Müslümanlar, Medine'nin doğusuna ve kuzeyine bazı seferler yaparak Mekke kervanlarının Mısır, Suriye ve Irak yolunu kapattırmışlardır.

İslam Peygamberi, ihanetleri yüzünden Beni Nadir kabilesini Medine’den sürgün edince, onlar Hayber’e gittiler ve orada diğer Yahudileri de Peygamberle savaşmak için tahrik ettiler. Beni Nadir kabilesinin bu eylemini Hendek savaşının başlamasının asıl sebeplerinden biri olarak sayılabilir. (Devamı...)


Pitbull (d. 15 Ocak 1981, Miami), Amerikalı rapçidir. İlk kez 2002 yılında Lil Jon'un Kings of Crunk albümünde konuk olarak yer aldı. Ardından, 2004 yılının Ağustos ayında TVT Records etiketiyle M.I.A.M.I. (açılımı Money Is a Major Issue) adlı ilk stüdyo albümünü piyasaya sürdü. O zamandan beri, yine TVT Records etiketi altında iki stüdyo albümü daha yayınladı: 2006 yılının Ekim ayında El Mariel ve 2007 yılının Kasım ayında The Boatlift. Ayrıca, Mun2 kanalında La Esquina adında İspanyolca bir program sunmaktadır.

Perez, Kübalı bir ailenin çocuğu olarak Miami'de doğdu. Üç yaşındayken Küba'nın ulusal kahramanı ve şairi José Martí'nin şiirlerini ezberden okuyabiliyordu. Kariyerinin başlarında mavi gözlü bir beyaz olarak güneyden ve Küba kökenli olduğu için birçok problemle karşılaştı. Ayrıca pop müzik türü olan Miami bass'tan etkilendi ve Celia Cruz ve Willy Chirino'yu kendine ilham kaynağı olarak belirtmiştir. Perez'in ailesi gençken ayrıldılar ve Perez annesi tarafından yetiştirildi. Bir süre sonra Foster ailesi ile Georgia'da yaşadı. Yeni ailesi onu 16 yaşında uyuşturucu satıcısı olduğu için babasının daha önceden yaptığı gibi evden kovdu. Sonra Coral Park Lisesi'nden mezun oldu ve rapçilik üzerine olan kariyerine odaklandı.

"Pitbull" sahne ismini kullanmasının ardındaki sebebin Pitbull cinsi köpeğin saldırdığı kişiyi ısırınca kilitlenmesinin olduğunu söylemiştir. Miami'de Lil Jon ile tanıştıktan sonra 2002 yılında Lil Jon ve East Side Boyz'un albümü Kings Of Crank'da yer aldı. Pitbull'un "Oye" şarkısı 2003 yılında vizyona giren 2 Fast And 2 Furious (Daha Hızlı Daha Öfkeli) filminde yer aldı. Ek olarak Pitbull popüler rap müzik freestyle ve remikslerinden oluşan birçok mixtapes yayınladı. (Devamı...)


5 Kasım
Medyan sinir insanlar ve diğer hayvanların üst ekstremitesinde bulunan ve brakial pleksus sinir ağını oluşturan beş ana sinirden biridir.

Medyan sinir, brakial pleksusun orta ve yan bağlarını şekillendirir ve koldan aşağı doğru inerek brakial arter ile önkola girer.

Medyan sinir, karpal tünelden geçen tek sinirdir. Karpal tünel sendromu, ele giden sinirin karpal tünelde sıkışması sonucu işlevini yitirmesidir. Medyan sinir brakial pleksusun yan ve orta bağlarını şekillendirdikten sonra, teres major kasın alt kenarındaki koltuk altından kola girer. Ardından dikey aşağı iner ve kolun orta kısmındaki kol arterinden pazu ile brakial kas arasına yönelir. İlk bağdan artere girer ve dirsek ekleminin önünden geçer, ardından kolun uç kısmındaki orta arterin önünden geçer ve kübital çukura girer.

Brakial kasın arasındaki eklemin önünde, kübital çukur içindeki medyan siniri brakial arterin ortasından geçer ve pazuya girer.

Medyan sinir, dirsek ekleminden geçerek koldaki eklemsel bir daldan çıkar. Bir dalı pronator teres'e gider ve medyan sinirin hemen yakınından dirsek eklemine ulaşır.

Kübital çukurdan gelen medyan sinir pronator teres kasın iki ucu arasından geçer. Ardından fleksor digitorum süperfisiyal kas ile fleksor digitorum profundus kas arasından geçer ve kleksor pollikis longus kasa ulaşır.

Kübital çukurdan gelen medyan sinirin dalsız kısmı, yüzeydeki kasları ve fleksor karpi ulnaris kas hariç öndeki bölümün orta gruplarını sinirle kaplar. (Devamı...)


Rogério Ceni (Portekizce telaffuz: [ʁoˈʒɛɾiu ˈsẽni]; d. 22 Ocak 1973) São Paulo'da forma giyen Brezilyalı kaleci.

Profesyonel kariyeri boyunca São Paulo kalesini korumuştur. Üç Brezilya Ligi şampiyonluğu ve iki CONMEBOL Libertadores zaferi görmüştür. Penaltı ve serbest vuruştan attığı gollerle 100 gole ulaşan ilk ve tek kaleci olmuştur.

2008 yılında kaleci José Luis Chilavert'i geçerek en çok gol atan kaleci olan Ceni, iki Dünya Kupası'nda Brezilya kalesini korudu.

Ceni Paraná eyaletinin Pato Branco şehrinde dünyaya geldi. 1990 yılında daha 17 yaşındayken São Paulo'ya transfer oldu. Série A'daki altıncı sezonunu üçüncü kaleci olarak tamamladı.

1997 sezonunda kulübün efsanevi kalecisi Zetti Santos'a geçince, Ceni ikinci kaleci oldu. 2005'ten 2007 yılına kadar oynadığı tüm müsabakalarda toplam 47 gol kaydetti. İki ulusal şampiyonada ve 2005 FIFA Kulüpler Dünya Kupası'nda yarı finalde karşılaştığı rakibi El-İttihad'a serbest vuruştan bir gol attı ve 3-2 kazandıkları maça büyük katkı sağlamış oldu. Liverpool ile oynadıkları final maçında maçın adamı seçildi.

14 Temmuz 2005 tarihinde Ceni 2005'te CONMEBOL Libertadores'i kazanan São Paulo'nun kaptanı oldu.

20 Ağustos 2006 tarihinde Ceni ligde serbest vuruştan Cruzeiro'ya 63. golünü atarak Chilavert'in rekorunu tekrarladı. Daha sonra aynı maçta yine aynı noktadan bir gol daha kaydetti ve 64. golünü atmış oldu. Böylece Paraguaylı kaleci José Luis Chilavert'in rekorunu kırmış oldu. (Devamı...)


6 Kasım
Kırmızı bacaklı Meksika tarantulası (Brachypelma smithi), Meksika'da Sierra Madre Occidental ve Sierra Madre del Sur Dağları aralıklıklarında ve batı taraflarında yaşayan bir tarantula türüdür. Bunlar genellikle 25 yıl civarlarında yaşarlar.

En olgun Meksikalı kırmızı bacaklı zehirli örümceğin; siyah bacakları ve eklemleri üzerinde turuncu yamaları, bacak kısmı turuncu ve kırmızıdır. Deri ardından renkleri çoğalmaktadır. Turuncu - kırmızı bölümler ise kırmızı bölümlere göre çok daha koyu ve siyah içeriklidir. Bir yetişkin dişisi, yaklaşık 6-7 inç, (15–18 cm), ağırlığı ise yaklaşık 15-16 gramdır. En vahşi hayvanlar, küçük bir kertenkele veya küçük bir kemirgen yemek için ve zehir ile tedavülden neredeyse her türlü hayvan onun yemidir. Evcil olarak veya yavru iken küçük bir sinek, bile yerler. Meksikalı kırmızı bacaklı örümcek, bazıları oldukça uysal türlerdir. Bu, inanılmaz renk ve etkileyici boyutu birleştiğinde, birçok popüler evcil hayvanlar arasında olur. (Devamı...)


Theodor Kittelsen (d. 27 Nisan 1857 - ö. 21 Ocak 1914), Norveçli ressam.

Norveç'in kıyı kasabalarından biri olan Kragerø'de doğan Kittelsen, doğa ile ilgili resimleri kadar özellikle troller üzerinde yoğunlaşan ve peri masallarını konu alan çizimleriyle de ünlüdür. Yeteneğini keşfeden Diderich Maria Aall'ın da desteğiyle o dönemlerde Christiania olarak adlandırılan Oslo'daki bir sanat okulunda resim üzerine derslere katıldı. Yine Aall'ın desteği sayesinde Münih'e giderek eğitimine devam etti. Aall'ın maddi desteğinin kesilmesi üzerine kendi parasını kazanmak zorunda kalan Kittelsen, çeşitli Alman gazete ve dergileri için teknik ressam olarak çalışarak geçimini sağladı. Norveç'e döndükten sonraki çalışmalarında doğa onun için önemli bir ilham kaynağı oldu. Burada çizimleri için metinler yazmaya başladı. Kittelsen, 1881 yılında Norveç folklor koleksiyoncusu ve yazar Peter Christen Asbjørnsen tarafından Norveç peri masallarını resimlemesi için işe alındı. Kittelsen; Norveç'te tanınan ve saygı duyulan bir ressam olmasına karşın, dünya çapında pek fazla tanınmamaktadır. Yine de Kittelsen'in Svartedauen (Kara Ölüm) kitabı için yaptığı resimler bazı müzik gruplarının albümlerini süslemektedir. İsveçli folk metal grubu Otyg ve Norveçli black metal Burzum bunlardan ikisidir. (Devamı...)


7 Kasım
Moby Dick (Beyaz Balina) , Amerikalı yazar Herman Melville'in dünyaca ünlü romanıdır.

Bana İsmail deyin” cümlesi ile başlayan roman, anlatıcı İsmail'in ağzından Kaptan Ahab adlı roman kişisinin Moby Dick adlı balinanın peşinde yaşadığı macerayı anlatır. İlk kez Ekim 1851'de Londra'da Richard Bentley tarafından ve Kasım 1851'de New York Harper&Brothers Yayınevi tarafından basılmıştır. Sonradan klasikleşen roman ilk yayımlandığı dönemde ilgi görmemiş, sadece 3000adet satılmıştı. Yirminci yüzyılda ün kazandı, üzerine incelemeler yazıldı ve defalarca sinemaya uyarlandı. Simgesel okumalara açık bir kitap olan Moby Dick ile ilgili olarak; Ahab ve Moby Dick arasındaki çatışmanın birey ile doğa, Ahab ve gemi mürettebatı arasındaki çatışmanın birey ile toplum arasındaki gerilimi yansıttğı; Ahab karakterinin 20. yüzyılın diktatörlerinin habercisi olduğu; geminin Amerikan toplumunu, acımasız Ahab’ın ise acımasız kapitalizmi ifade ettiği şeklinde okumalar yapılmıştır. Roman, Amerikan edebiyatının başyapıtı kabul eden eserlerin üretildiği “Amerikan Rönesansı” diye adlandırılan dönemde yazılmıştır. Aynı dönemde Nathaniel Hawthorne Kırmızı Leke (Scarlet Letter) (1850), Harriet Beecher Stowe Tom Amca'nın Kulübesi (1852), Walt Whitman Çimen Yaprakları 'nı(1855) yayımlamıştı. Kendi denizcilik tecrübeleri ve denizlerde yaşanmış başka olaylardan (1820'de Essex adlı bir Amerikan gemisinin bir balina tarafından batırılması ve 1839'da Şili'de Mocha Dick adlı albino balinanın öldürülüşü) esinlenerek bir balina avı öyküsü kurgulayan Melville, kitap taslağını arkadaşı Nathaniel Hawthorne'a göstermiş ve onun tavsiyeleri üzerine kitabı “hayatın anlamını keşfetme” üzerine simgesel bir romana dönüştürmüştür. (Devamı...)


Antonina Krivoşapka ya da tam adıyla Antonina Vladimirovna Krivoşapka (RusçaАнтонина Владимировна Кривошапка; d. 21 Temmuz 1987), Rus kısa mesafe koşucusu. 400 metrede yarışmaktadır.

Daha önce 2003 Dünya Yıldızlar Atletizm Şampiyonası'nda madalya kazanmış olan Krivoşapka, 2009'dan itibaren uluslararası başarılara imza attı. 2009'da Rusya salon şampiyonu olan sporcu, 2009 Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası'nda 400 metrede zirveye çıktı. Aynı şampiyonada Rus 4x400 metre takımında, Natalya Antyukh, Darya Safonova ve Yelena Voynova ile birlikte bir altın madalya daha kazandı. Berlin'de yapılan 2009 Dünya Atletizm Şampiyonası'nda 400 metrenin favorilerinden olan Krivoşapka, 49.71'le Sanya Richards ve Shericka Williams'ın arkasında kalarak bronz madalya kazandı. Sporcu 4x400 metrede bir bronz madalya daha kazanmayı başardı. Krivoşapka 2010 başında yaşadığı sakatlık sonucu 2010 Dünya Salon Atletizm Şampiyonası'nı kaçırdı. Yıl sonunda 2010 Avrupa Atletizm Şampiyonası mücadelesinde 400 metrede bronz kazanırken, 4x400'de Rus takımıyla şampiyonluk unvanını korudu. 2010 IAAF Kıtalararası Kupa'da Avrupa 4x400 takımında yer alan sporcu burada gümüş madalya kazandı. (Devamı...)


8 Kasım
İhtiras Tramvayı (orjinal adıyla: A Streetcar Named Desire), 1951 yılında Pulitzer Ödülü kazanmış Tennessee Williams'ın aynı adlı oyunundan uyarlanmış bir Oscar Ödüllü filmdir. Filmi, oyununu da yöneten Elia Kazan yönetmiş, baş rollerde Marlon Brando (Stanley Kowalski), Vivien Leigh (Blanche DuBois), Kim Hunter ve Karl Malden. Leigh dışında hepsi Broadway kadrosunda görev almıştır.

Filmin yapımcısı yetenek avcısı avukat Charles K. Feldman ve Warner Bros Stüdyoları'nda çekilmiştir. Senaryosu Oscar Saul tarafından yazılmıştır. Film, 1999 yılında Birleşik Devletler Kütüphane Kongresi tarafından “kültürel olarak önemli” filmler arasında ilan edilmiş ve Ulusal Film Sicil Dairesi’nde korunmasına karar verilmiştir. Film müzikleri Hollywood’da zamanın en radikal yükseliş eğiliminde olan Alex North tarafından yapılmıştır. North, geleneksel tarzın yerine karakterlerin psikolojik dinamiklerini yansıtan kısa tınılar yazmasıyla ünlenmiştir. Filme yönelik çalışmasına o yılın En İyi Müzik Akademi Ödülü’ne aday gösterilen iki filminden biridir. Broadway’de Blance DuBois’i oynayan Jessica Tandy yerine Vivien Leigh prodüktörler tarafından tercih edilmiştir. Rüzgâr Gibi Geçti’deki inanılmaz performans ve oyunculuk yeteneğinden dolayı Leigh filmin ihtiyacı bir yıldız katkısını sağlamıştır. Elia Kazan setin duvarlarını hareket edebilir şekilde tasarlamıştır ki böylece Blanche DuBois’in görüntüsü birden ortaya çıkabilsin.(Devamı...)


Tracy Austin (d. 12 Aralık 1962, Kaliforniya) dünya 1 numarası olmuş Amerikalı tenisçi.

İki defa Amerika Açık tenis turnuvasını kazanmıştır. Diğer Grand Slam'ler de ise en fazla yarı finali görmüştür. 1980 yılında dünya sıralamasında 1 numaraya yükselmiştir. Kendisi ile birlikte üç profesyonel tenisçi çıkaran bir aileden gelen Austin, henüz 4 yaşında iken World Tennis dergisine kapak olarak 'ilk başarısını' yakaladı. Küçük yaptan itibaren hakkında 'harika çocuk' tanımlamaları yapılan Tracy Austin, 1977'de 14 yaşında iken Portland'daki Avon Future turnuvasını kazanarak profesyonel arenaya adım attı. Çıkış yaptığı 1979 yılında ilk büyük şampiyonluğunu Alman Sylvia Hanika'yı finalde devirerek İtalya Açık'ta kazandı. Aynı turnuvanın yarı finalinde devirdiği Chris Evert'in toprak zeminde 6 yıldır süren 125 maçlık tenis tarihinin en uzun galibiyet serisini 6-4, 2-6 ve 7-6'lık setlerle sona erdirdi. 1979 Amerika Açık'ta şampiyonluğa ulaşırken, Chris Evert'ı bir kez daha mağlup etti ve 16 yaşi 9 aylıkken kazandığı bu başarı ile turnuva tarihinin en genç tek kadınlar şampiyonu olarak tarihe adını yazdırdı. 1980 yılının 7 Nisan'ında dünya sıralamasında 1 numarayı ele geçirirken, aynı yıl Wimbledon'da ağabeyi John Austin ile birlikte karışık çiftleri kazandı. 1981 ve 1982 yıllarında da Martina Navratilova ve Chris Evert ile birlikte ilk 3'te yer almayı başarırken, sırtındaki sakatlık yüzünden tenise ara vermek zorunda kaldı. 1983 ve 1984 sezonlarında az sayıda turnuva oynadıktan sonra 4 yıl tenise ara verdi. 1988'de yeniden tenise döndü ancak başarılı sonuçlar alamadı. Bir yıl sonra bir trafik kazası geçirdi ve ayağı kırıldı. 1993'te yeniden kortlara dönme çabasında bulundu. Ancak istediği verimi alamayınca 1994'ün temmuz ayında resmen emekliliğini açıkladı. (Devamı...)


9 Kasım
Reichstag (Türkçe okunuşu: Rayhstag), Adolf Hitler'in Almanya'nın başına geçişine kadar Almanya Parlamentosu'nun toplandığı yerin ismidir. Bugün Almanya Parlamentosu yine aynı isimli binada, Berlin'de bulunmaktadır.

1870’li yıllara kadar çeşitli bölgelerde birçok bina Almanya Parlamentosu olarak hizmet verdiyse de doğan ihtiyaçtan dolayı 1882 yılında bir mimarlık yarışması düzenlendi. 189 aday arasından Frankfurt kökenli bir mimar olan Paul Wallot yarışmayı kazandı. 1884 yılında başlanan inşaat 1894 yılında tamamlandı. Açıldığından beri hizmet veren Reichstag 1933 yılında Hollandalı bir komünist olan Marinus van der Lubbe'in gerçekleştirdiği bir kundaklama sonucu harap oldu. Bugün bile bu kundaklamanın gerçek olup olmadığı açıklığa kavuşturulamadı. Halen tartışılmakta olan başka bir varsayım nasyonal sosyalistlerin bu Reichstag yangınını bizzat gerçekleştirip suçu bir komünistin üzerine atmakla rakiplerini ve de özellikle Almanya Komünist Partisi'ni yasaklamak için istedikleri bahaneyi elde etmiş olmalarıdır. Nazilerin iktidarı boyunca parlamento bir kez daha toplanamadı. Ama NSDAP iktidarında bina savaş kararları, ülke politikalarını planlamak için yapılan oturumlar için ve nasyonal sosyalist propaganda amaçlı kullanıldı. II. Dünya Savaşı'nda harap olan binaya savaşın sonlarına doğru SSCB tarafından Zafer Sancağı çekildi. Soğuk Savaş döneminde Batı Berlin sınırları içinde kaldı. (Devamı...)


Venkata Raman ya da tam adıyla Chandrasekhara Venkata Raman (சந்திரசேகர வெங்கட ராமன்) (d. 7 Kasım 1888 - ö. 21 Kasım 1970), ülkesinde fizik biliminin gelişmesini sağlayan Hint fizikçi. Raman etkisi ve Raman saçılması olarak literatüre geçen, ışığın saydam bir malzemeden geçmesiyle bir kısmının bükülerek farklı dalga boyları oluşturması keşfiyle 1930 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır.

1983 yılında kendisi gibi bir fizikçi olan yeğeni, Subrahmanyan Chandrasekhar da Nobel Fizik Ödülü sahibi olmuştur.

Hindistan'ın ilk Nobel Ödülü kazanan ve dünyaca tanınan fizikçisi, Venkata Raman, 7 Kasım 1888'de Trichinopoly, Tamil Nadu, Güney Hindistan'da matematik ve fizik öğretim görevlisi “Chandrasekhara Ayyar” ile “Parvathi Ammal” çiftinin çocukları olarak dünyaya gelmiştir. 6 Mayıs 1907'de evlendiği “Lokasundari Ammal” ile “ Radhakrishnan” adını koydukları bir oğulları olmuştur. 21 Kasım 1970 tarihinde kalp yetmezliği nedeniyle hayata veda etmiştir. 1902 yılında “Cumhurbaşkanlığı Koleji”ne giren Raman, 1904'te fizik dalında birincilik ve altın madalya kazanır. 1907 yılında en yüksek puanla yüksek lisans eğitimine başlar. Fizik profesörü olan babasının etkisi altında yetişen Raman, bütün eğitimini Hindistan okullarında görmüştür ve 16 yaşında Madras Üniversitesi'nden mezun olmuştur. 19 yaşında yüksek lisansını tamamlayıp kamuda çalışmaya başlamıştır. (Devamı...)


10 Kasım
Sahra Çölü ya da Büyük Sahra Çölü, dünyanın en büyük sıcak çölü olup, Afrika'nın kuzeyinde, kıtanın ortası ile kuzeyini ayıran 9.000.000 km² büyüklüğünde dev bir çöldür. En büyük soğuk çöl ise Antarktika'dır. Sahra sözcüğü Arapçadaki "sahara" sözcüğünden gelme olup "büyü" anlamındadır.

2,5 milyon yaşındadır. Yüzölçümü büyüklüğü Amerika Birleşik Devletleri'ni kaplayacak kadardır. Atlas Okyanusu kıyılarından Kızıldeniz kıyılarına kadar uzanır. Erg adı da verilen kum çölü, genel kanının tersine bütün çölün yalnızca beşte birini kaplar. Onun dışında kalan yerler kaya ve molozlardan oluşur. Sahra'da Tibesti ve Ahaggar gibi, yükseklikleri 3.265 m'yi bulan dağlar da vardır. Buraları görece daha çok yağış alan ve göçebelerin yazın konaklamalarına elverişli yerlerdir. Buna karşılık Sahra'nın bazı yerlerine arka arkaya 10 yıl yağmur düşmediği olur. Yağışlar, mineralleri yıkayıp götürmediği ve bitkiler onları tüketmemiş olduğu için, çölün zemini mineral besinler açısından çok zengindir. Bunun için, uzun süreli kuraklığı atlatmayı beceren tohum taneleri kısa ve güçlü sağanaklar biçiminde yağan ilk yağmurlarda hemen kök salıp çiçek açar ve birkaç gün içinde olgunlaşır. Mineral bakımında zengin bu tabaka rüzgarlarla dünyanın dört bir yanına dağılarak buradaki toprakları da zenginleştirir. Örneğin aslında toprağı mineral bakımında çok fakir olan Amazon bölgesi bu mineral takviyesi ile bitkiler için gerekli besini sağlar.Sahra çölünün batı kıyılarının iklimi iç kesimlerinden farklıdır.Bu sahalar nemli tropikal hava kütlesinin etkisi altındadır.Sahra çölünün batı kıyısının yıllık sıcaklık ortalaması 18 °C olup iç kesimlerden 5 °C daha düşüktür. Yine bu sahalarda karalardan denize doğru esen rüzgarlar ile üstte bulunan su kütlesi akıntılarla uzaklaşır ve altta bulunan soğuk su yüzeye çıkar.Ekvatora doğru yönelen bu soğuk su akımına humbolt ve benguela soğuk su akıntısı denir.İşte bu soğuk su akıntısı bir taraftan söz konusu bölgelerde sislerin oluşumunu sağlarken diğer taraftan havanın serinlemesine yardımcı olur. Sahra Çölü'nde ilk kez 18 Şubat 1979 tarihinde kar yağmıştır. (Devamı...)


Auguste ve Louis Lumière (19 Ekim 1862, Besançon, Fransa – 10 Nisan 1954, Lyon) ile Louis Jean (5 Ekim 1864, Besançon, Fransa – 6 Haziran 1948, Bandol), ilk film yapımcıları arasındadırlar. (Lumière, Fransızca "ışık" anlamındadır.)

Lumière kardeşler ilk özel sinema sunumlarını ise 22 Mart 1895 tarihinde, halka açık olan ve izleyiciden ücret alınan ilk gösterimlerini Paris'te Salon Indian Du Grand Café'de 28 Aralık 1895 tarihinde gerçekleştirmişlerdir.(Bu gösteriye Louis Lumière tarafından öykülü film ve bilimkurgu filmin atası sayılan Georges Melies de davet edilmiştir.) Tarihe geçen bu genel sunum, Lumière kardeşlerin ilk filmi olan Sortie des Usines Lumière à Lyon (Lumière Fabrikasından Çıkan Işçiler) ve bir trenin istasyona yaklaşmasını kesit alan (bu tren filmi izleyenleri o kadar etkiledi ki izleyiciler yerlerinden kalkıp salondan dışarı cıkmak istediler) filmin de aralarında bulunduğu on kısa metrajlı filmden oluşuyordu. Her film 17 metre uzunluğundaydı ve yansıtıcı ile çevrildiklerinde 46 saniye sürüyorlardı. Lumière kardeşlerin, ilk filmlerini, gösterim yılıyla aynı olan 1895'te, Léon Bouly'nin bir yıl önce patenti alınan sinematograf cihazı ile kaydettikleri düşünülmektedir. Daha sonra Lumière kardeşler tarafından da geliştirilen sinematograf, filmlerin kaydedilebildiği, düzenlenebildiği ve yansıtılabildiği bir cihazdı. Bioskop'un mucitleri Max ve Emile Skladanowsky, bir ay önce (1 Kasım 1895) para ödeyen bir topluluğa hareketli görüntü sunumu yaptıkları halde, sinema tarihçileri Lumière kardeşlerin Grand Café'deki sunumlarını sinemanın gerçek doğuşu olarak kabul ederler. Çünkü Skladanowsky kardeşlerin çift sistemli film yansıtıcıları oldukça kullanışsızdır ve yerini kısa sürede sinematografa bırakmıştır.Ve sinematograf icat etmişlerdir. (Devamı...)


11 Kasım
Juan Perón ya da tam adıyla Juan Domingo Perón (d. 8 Ekim 1895, Lobos, Buenos Aires eyaleti – ö. 1 Temmuz 1974, Olivos, Arjantin) Arjantinli asker ve siyasetçi. Peronist hareketin kurucusu ve önderi olan Peron, 1946-55 ve 1973-74 arasında başkanlık yapmıştır.

Çoğu Arjantinli gibi, Fransız ve İtalyan ataları olan bir Kreoldu. Buenos Aires eyaleti Pampalarındaki bir kasabada dünyaya geldi. On altı yaşındayken askeri okula girdi, 1913'te yedek subay oldu. 1930'ların sonunda İtalya'da askeri ataşe olarak görev yaptı. Bu sırada Faşistlerle Nazilerin siyasi yükselişlerini yakından izledi. Tarih ve siyaset felsefesine ilgi duyan Perón'un bu konularda yayımlanmış çalışmaları vardır. 1941'de albay oldu, 1943'te muhafazakar Ramón Castillo yönetimine son veren darbenin amiral gemisi Birleşik Subaylar Grubu (GOU) içinde yer aldı. İzleyen üç yıl içinde yönetime gelen askeri hükümetlerde çalışme ve sosyal güvenlik bakanlığı gibi küçük bir görev üstlenmesine karşın, bu görevi sırasında sendikaların desteğini elde ederek yönetim içinde etkisini artırmaya başladı. 1944'te Edelmiro Julián Farrell'in savaş bakanlığını üstlendi, hemen ardından başkan yardımcısı oldu. Ekim 1945 başlarında anayasal yönetim yanlısı sivil ve subayların düzenlediği bir darbeyle bütün görevlerinden uzaklaştırılarak tutuklandı. Ama metresi Eva Duarte'yle sendikalardaki destekçilerinin girişimleri sonucu Buenos Aires'te büyük bir grev dalgası başladı ve Perón 17 Ekim 1945'te serbest bırakıldı. Aynı gece düzenlenen bir mitingde gelecek seçimlerde başkanlığa adaylığını koyacağını açıkladı. Birkaç gün sonra da Eva Duarte'yle evlendi. (Devamı...)


Sincap sincapgiller (LatinceSciuridae) familyasından uzun kuyruk tüyleri ile dikkat çeken kemirici memeli hayvan türlerinin ortak adıdır. Eski Türkçe'de Teyin/Deyin/Değin ve çekelez adlarıyla da bilinir.

Vücudunun üst kısmı açık sarıdan kırmızımsı kahverengine ve siyaha kadar değişir. Alt tarafı tamamen beyazdır. Omurgalı hayvanların içine girer. Kışın, kıl uçlarında siyah pigment miktarı artar. Bu nedenle kırmızı renkte olanlar, kışın daha koyu görünür. Kuyruktaki tüyler uzundur ve kuyruklarını kıvırıp sırtlarına değdirebilirler. Gözleri iri ve parlaktır. Kulakların ucunda (kışın daha fazla) tüy demeti bulunur. Arka ayakları daha uzun ve daha güçlüdür. Boyları 18-25 cm, kuyrukları 14–20 cm dir. Ağırlığı 15-51 gr dır. Gebelik süresi 30-40 gün olmakla birlikte yavru sayısı 3 ila 7 arasında değişir. Yaşam süresi yaklaşık 10 yıl olan bu memeliler, çoğunlukla ağaçlarda yaşar. Otoburdur. Ormanlık ve ağaçlık bölgeler, parklar ve korularda yaşarlar. Kış uykusuna yatmazlar ancak soğuk havalarda birkaç gün süren uyuşukluk dönemleri olur. Çiftleşme dönemi dışında yalnız yaşarlar. Çok iyi tırmanır ve sıçrarlar, hemen hemen bütün zamanlarını ağaçların üzerinde geçirirler. Ağaç gövdesinde baş aşağı ve baş yukarı hızla inip çıkabilirler. Gündüzleri işlektirler, sabah ve ikindi vakti daha hareketlidir.0-3 aylıkken eve alınan sincaplar evcilleştrilebilr. Evcilleştiklerinde oldukça hareketli ev arkadaşları olabilmektedirler. Akdeniz adaları ve İzlanda hariç tüm Avrupa’dan, Japonya’ya kadar dağılmıştır. Türkiye’de Batı Karadeniz bölgesinde Bolu'da, Trakya, Doğu Karadeniz bölgesi Trabzon, Kuzeydoğu Anadolu’da (Kars civarı),Orta Akdeniz Toros Dağlarında yaşar. Ceviz ve meşe ağaçlarını çoğaltabilmek amacı ile son yıllarda Kayseri civarında dağıtılan sincaplar yaşama alanı bulmakta ve ağaçlandırma ya katkı sağlamaktadır. (Devamı...)


12 Kasım
Mapuçeler (Mapudungun; Mapu, "toprağın" Çe + "insan", toprağın insanı) Orta ve Güney Şili'nin ve Güney Arjantin'in gerçek Kızılderili sakinleridir. İspanyolcada araucanos (Araukanyalı) olarak da bilinirler. Yaygın inancın aksine, Quechua dilindeki arauco (isyan) kelimesi araucano kelimesinin kökeni değildir, daha çok balçıklı su anlamına gelen Arauco kelimesinden türemiştir.

Mapuçelerin ekonomileri tarım üzerine kuruludur. Toplumsal yapıları "lonko" veya şefin yönetimindeki geniş ailelerden oluşmuştur. Bununla beraber savaş zamanlarında daha büyük gruplar halinde toplanırlar ve aralarından lider olarak "toqui" ('balta-taşıyıcı') seçerler. Mapuçeler toplumsal, dini, ekonomik yapı ve dilsel miras açısından ortak geçmişi olan farklı gruplardan oluşmuşlardır. Etkileri Aconcagua Nehri ve Arjantin pampasına kadar genişlemiştir. Bu farklı gruplardan Şili'nin orta vadilerinde yaşayan Picunçeler, önce İnka İmparatorluğu daha sonra da İspanyollarla birleşmişlerdir. Itata ve Toltén nehirleri arasındaki vadilerde yaşayan Mapuçeler. Ve diğer Huillicheler, Lafkencheler ve Pehuencheler. Kuzeydeki Aonikenkler, Ferdinand Magellan tarafından Patagonlar olarak adlandırılmışlardır, Mapuçe grupları ile ilişki kurmuş pampa bölgesinden bir etnik gruptur. Mapuçelerin dillerini ve bazı kültürlerini benimseyen Aonikenkler Tehuelchelerdendir. (Devamı...)


Emily Dickinson ya da tam adıyla Emily Elizabeth Dickinson (10 Aralık 1830 – 15 Mayıs 1886) ABD'li kadın şair.

Massachusetts eyaletindeki Amherst kentinde doğdu. Babası kentin önde gelen avukatlarından ve politikacılarındandı. Dedesi de orada birkaç okul kurmuş biriydi. Kendisi de, kızkardeşi de evlenmediler ve aileleriyle birlikte yaşadılar. Emily, yaşamı boyunca pek seyrek olarak Amherst'ten çıkmıştır. Yakınlardaki bir okula devam etmiş, bir kez Washington'a, ve iki-üç kez de Boston'a gitmiştir. 1862'de tümüyle eve kapanmış, en yakın arkadaşlarıyla bile ölünceye değin bir daha hiç görüşmemiştir. Kapandığı odasında kendisini yazmaya vermiştir. İlk mektupları ve kendisiyle ilgili betimlemeleri, canlı bir ruha sahip çekici bir kızı yansıtmaktadır. Daha sonra dünyadan elini eteğini çekmesinin nedeninin umutsuz bir aşk deneyimine dayanıyor olabileceği eleştirmenlerce düşünülmektedir. Dış dünyayla olan ilişkisi ve deneyimleri sınırlı olsa da, yazılarında yaratıcı ve imge gücü yüksek bir edebiyatçıdır. Emily Dickinson ilk şiirlerini yazmaya başladığında, neredeyse hiçbir eğitim almamıştı. Henüz Shakespeare'i ve klasik mitolojiyi bilmiyordu. İlk başlarda daha çok Elizabeth Browning ve Bronte Kızkardeşler gibi kadın yazarlarla ilgileniyordu. Bu arada, Ralph Waldo Emerson'ı, Thoreau'yu ve Hawthorne'u da tanıyordu. Geleneksel anlamda dinle bağlantılı birisi olmasa da, İncil'i inceledi ve pek çok şiirinde dinsel formlar kullandı. (Devamı...)


13 Kasım
Birinci Ulusal Mimarlık Akımı veya Neoklasik Türk Üslubu veya Millî Mimari Rönesansı ağırlıklı olarak 1908 ile 1930 yılları arasında yaygın olan bir mimari üsluptur. Her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamış bir üslup olsa da esas etkisini Türkiye döneminde göstermiştir.

Mimar Kemaleddin ve Vedat Tek'in öncülüğünü yaptığı ve ilk aşamada Neoklasik Türk Üslubu ya da Millî Mimari Rönesansı denilen ama sonraları Birinci Ulusal Mimarlık Akımı adı verilen bu mimari üslup bir Türk millî tarzını yaratmayı hedeflemiştir. Bunu yaparken her ne kadar milliyetçi olma hedefi güdülmüşse de, klasik Osmanlı yapılarında yer alan mimari öğeleri ve süslemeleri sıklıkla kullanılmıştır. Bu akımın etkisi sadece kamu binaları ile sınırlı kalmıştır. Bu akıma Osmanlı Canlandırmacılığı veya Yeni Osmanlıcılık ismi de takılmıştır. (Devamı...)


Arthur C. Clarke (d. 16 Aralık 1917, Minehead, Somerset, Birleşik Krallık - ö. 19 Mart 2008, Kolombo, Sri Lanka), İngiliz Şövalyelik Nişanı'na sahip İngiliz mucit ve bilimkurgu yazarı. Yazdığı bilimkurgu romanı 2001:A Space Odyssey ve yönetmen Stanley Kubrick ile birlikte çalıştığı aynı isimli film ile meşhurdur. Aynı zamanda Mysterious World adlı İngiliz televizyon serisisin yapımcılığını ve sunuculuğunu da yapmıştır. Clarke, Robert A. Heinlein ve Isaac Asimov'la birlikte, bilimkurgunun "üç büyük yazar"ından biri olarak kabul edilmektedir.

Clarke 1941–1946 yılları arasında Kraliyet Hava Kuvvetleri'nde radar eğitmeni ve teknisyeni olarak çalıştı. 1945 yılında teklif ettiği "uydu iletişim sistemi" önerisinden dolayı 1963'te Franklin Institute Stuart Ballantine'den altın madalya kazandı. 1947–1950 yılları arasında ve daha sonra tekrar 1953'te "British Interplanetary Society" (İngiliz Gezegenlerarası Topluluğu) başkanlığı yaptı. (Devamı...)


14 Kasım
Çıkrık doğal ya da yapay liflerden iplik eğirmek için kullanılan bir araçtır.

Çıkrık büyük bir olasılıkla M.S. 500 ile 1000 yılları arasında Hindistan'da keşfedildi. Orta Çağ'da Orta Asya üzerinden geçerek Avrupa'ya ulaştı ve iplik eğirmek için kullanılan iğin yerine geçti. İplik eğirme işlemini mekanize etmenin ilk aşaması iği yatay olarak yerleştirip büyük bir çark tarafından elle çevrilebilmesine olanak sağlamak olmuştur. Büyük çarklı çıkrık, sol elle liflerin tutulduğu, sağ elle de yavaş yavaş çarkın döndürüldüğü bir örnektir. Dönen iğe karşı liflerin belirli bir açıyla tutulması istenen büklümü sağlar. İlk iyileştirmelere 16. yüzyılda rastlanmıştır. Bu iyileştirmeler 1790 yılında ABD'de ilk kendi ekseni etrafında dönen mile sahip çıkrığa kadar devam etmiştir. Daha modern çıkrıklarda iği döndürmek, lifleri çekmek için mekanik yöntemler kullanılmış ve aynı anda birkaç iği çok yüksek hızla çalıştırmak mümkün olmuştur. Daha yeni teknolojilerde sürtünme sistemi, hava püskürtme ve açık uçlu sistemler kullanarak bu hız daha da artırılmıştır. Birçok çıkrık türü mevcuttur, bunlar arasında hızlı bir şekilde yün eğirmek için kullanılan büyük çıkrık ya da diğer adlarıyla yürüme çıkrığı ya da yün çıkrığı; çift tahrikli, bir örekeyle birlikte kullanılan ve ketenbezi yapmak için kullanılan keten çıkrığı; taranmış yün iplik eğirmek için kullanılan Saksonya ve dik çıkrıklar, ve Asya'ya özgü çark. (Devamı...)


Ernest Rutherford (30 Ağustos 1871 - 19 Ekim 1937), Yeni Zelandalı-İngiliz nükleer fizikçi. 1908 yılı Nobel Kimya Ödülü sahibi.

Yeni Zelanda'ya göç etmiş İskoçya'lı bir ailenin 12 çocuğundan dördüncüsüydü. Babası tekerlek yapımcısıydı. Liseyi burslu olarak okudu. Yine burslu olarak devam ettiği Christchurch'teki Canterbury College'tan 1892'de lisans, ertesi yılda üstün başarıyla yüksek lisans derecelerini aldı. Bir yıl daha okulda kalarak demirin yüksek frekanslı manyetik alanlardaki mıknatıslanma özellikleri üzerinde araştırmalar yaptı. Hertz'in yalnızca birkaç yıl önce bulmuş olduğu elektromanyetik dalgaları sezebilen bir dedektör yapmayı başardı. 1895' te İngiltere'ye giden Rutherford, Cambridge Universitesi'ndeki Cavendish Laboratuvarı'nda J.J. Thomson'ın yanında çalışmaya başladı. Burada elektromanyetizma üzerindeki deneylerini sürdürdü ve Hertz dalgalarını 3 km uzaklıktan gönderip almayı başardı. Aralık 1895'te Wilhelm Conrad Röntgen'in X Işını'nı bulduğunu açıklamasının ardından, J.J. Thomson ve Rutherford bu konuda çalışmaya başladılar ve X Işını'nın gazlar içinden geçerken çok sayıda artı ve eksi elektrik yüklü parçacık ortaya çıkmasına, yani iyonlaşmaya yol açtığını, bu parçacıkları yeniden birleştirerek nötr atomlar oluşturduğunu buldular. Rutherford ayrıca bu iyonların hızını ve birbirleriyle birleşerek yeniden gaz molekülleri oluşturma süresini belirlemeye yönelik bir yöntem geliştirdi. İyonlaşma gücü yüksek olan ama kolaylıkla soğurulabilen ışın türünü alfa ışınları, daha az iyonlaşmaya yol açan, ama girim gücü daha yüksek olan ışınları da beta ışınları olarak adlandırdı. 19. yüzyılın sonuna gelinirken pek çok bilim adamı artık fizikte gerçekleştirilecek bir yenilik kalmadığı kanısındaydı. Ama Rutherford üç yıl gibi kısa bir süre içinde tümüyle yeni bir fizik dalı ortaya çıkardı: Radyoaktiflik. Radyoaktifliğin bir elementin atomlarının başka bir elementin atomlarına kendiliğinden dönüşme süreci olduğu sonucuna vardı. Maddenin değişmezliği kavramına sıkı sıkıya bağlı birçok bilim adamı bu görüşe karşı çıkacak, ama Rutherford'un görüşlerinin doğruluğu kısa sürede anlaşılacaktı. (Devamı...)


15 Kasım
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ya da AKÇT, Soğuk Savaş döneminde Batı Avrupa ülkelerini birleştirmesi amacıyla kurulmuş, altı üyeli uluslararası bir örgüttü. Bu örgüt Avrupa demokrasisinin temellerinin atılmasında ve günümüz Avrupa Birliği'nin gelişmesinde rol oynamıştır. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu uluslarüstü prensiplere göre oluşturulmuş ilk örgüttür. Topluluğun ilkeleri 1949 Mayıs'ında Avrupa Konseyi'nin kuruluşunda, Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından Schuman Bildirgesi ile duyrulmuştur.

Avrupa Kömür ve Çelik Birliği'nin oluşturulması önerisi ilk olarak Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından başta Fransa ve Batı Almanya olmak üzere üyeleri arasında kömür ve çelik endüstrilerinin yönetimini bir araya getirmesi, dönemin en önemli sanayi hammaddeleri olan kömür ve çelikten doğabilecek herhangi bir uyuşmazlığın önlenmesi ve buna bağlı olarak iki ülke arasındaki olası bir savaşın engellenmesi amacıyla yapıldı. Böylece Avrupa'daki ilk uluslarüstü topluluk 1951 Paris Antlaşması'yla yalnızca Fransa ve Almanya'nın katılımlarıyla değil, İtalya ve üç Benelüks ülkesi Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından da oluşturulmuş oldu. (Devamı...)


Eusébio ya da tam adıyla Eusébio da Silva Ferreira (25 Ocak 1942, Maputo - 5 Ocak 2014, Lizbon), forvet pozisyonunda oynayan Mozambik asıllı Portekizli eski futbolcudur. Portekiz millî futbol takımının 1966 FIFA Dünya Kupası'nda 3. olmasında önemli rol oynamış, bu turnuvada gol kralı olmuştur. 1965 yılında Ballon d'Or unvanını almıştır. 16 sezon boyunca Benfica'da forma giyen Eusébio, bu kulübün tarihinde en çok gol atan futbolcusudur. 1961-1973 yılları arasında 64 kez Portekiz millî formasını giymiş ve bu maçlarda 41 gol atmıştır.

Lakabı "Kara Panter"dir. Eusébio, özellikle hızı ve güçlü ve isabetli şutları ile ünlenmiştir. Benfica ve Portekiz futbolunun en başarılı ve tanınan üst düzey futbolcusu olarak kabul edilir. IFFHS tarafından yapılan bir ankette 20. Yüzyılın en iyi 9. futbolcusu seçilmiştir. Pelé tarafında 2004 yılında FIFA için hazırlanan yaşayan en iyi 125 futbolcu (FIFA 100) listesinde yer almıştır. (Devamı...)


16 Kasım
Avrupa kayını (Fagus sylvatica), kayıngiller (Fagaceae) familyası üyelerinden belirli mevsimlerde yaprak döken bir kayın türü.

Doğal dağılım alanı güney İsveç'ten (bazı sınırlı şekildeki türler Norveç'in güneylerinde bulunur) orta İtalya, Fransa'nın batısı, kuzey Portekiz ve İspanya'nın ortaları ve daha doğuda Avrupa kayınının yerini alan doğu kayınıyla (F. orientalis) birleştiği kuzeybatı Türkiye'nin doğusuna kadardır. Balkanlarda, doğu kayınıyla oluşan bazı melez türler görülür, bu melezler Fagus x taurica şeklinde isimlendirilir. Akdeniz civarındaki dağılım alanının güney kısımlarında sadece 600-1.800 m yüksekliklerdeki dağlık ormanlarda yetişir.İngiltere'nin güneylerinde doğal olarak sıkça dikkati çekmesine rağmen, son kanıtlar M.Ö. 4000 yıl önceye kadar ya da buz devri sırasında şekillenen İngiliz Kanalı'ndan 2.000 yıl sonrasına kadar İngiltere'de bulunmadığını öne sürmektedir, türün meyvelerini besin olarak kullanılan Taş Devri insanıyla bölgeye erken bir giriş yapmış olabilir. Asıl yayılış alanı Bulgaristan Istrancaları olan ve orada 40 m boylanabilen Fagus sylvatica, sınır bölgesinden doğuya doğru uzaklaştıkça hem sıklığından kaybeder hem de ağaç formundan çalı formuna dönüşür. Türkiye'de Trakya’da Kırklareli ve Tekirdağ'da Yıldız (Istranca) dağlarında Fagus sylvatica’nın ulaştığı son sınırın, bilinenin aksine, Demirköy hattı değil, daha doğuda İstanbul'da Çatalca'da Binkılıç - Çilingoz hattı olduğu 2010 yılındaki bir araştırmayla ortaya konmuştur. (Devamı...)


Leonhard Euler (d. 15 Nisan 1707, Basel, İsviçre - ö. 18 Eylül 1783, Sankt-Peterburg, Rusya), İsviçreli matematikçi ve fizikçi.

18. yüzyılın en önemli ve tüm zamanların önde gelen matematikçilerinden biri kabul edilmektedir. En üretken matematikçilerden biri olarak çalışmalarının bütünü 70 cildi aşmaktadır. Euler pek çok yeni kavram geliştirmiş, basit aritmetikten sayılar teorisi ve topolojiye kadar farklı alanlarda uzun süre kabul gören birçok teorem ispatlamıştır. Bu çalışmaları esnasında, günümüzde kullanılan modern matematik terminolojisinin yaratıcısı olmuş fonksiyon kavramı ve onun yazımını tanımlamıştır (yaptığı bu çalışma için verilebilecek örneklerden bazıları trigonometrik fonksiyonlar için yaptığı sin, cos ve tan tanımlamalarıdır). Euler'in babası Paul Euler ve annesi Marguerite Brucker'dı. Babası Paul Euler Protestan papazıydı ve oğlunun da kendi yolundan gitmesini istiyordu. Basel doğumlu olmasına rağmen çocukluğunun büyük kısmını babasının Lüteriyen papaz olarak vaaz verdiği komşu şehir Riehen'de geçirdi. Euler çocukluk yılları boyunca gittikçe artan bir ilgiyle matematiğe bağlanmıştı ve bu sırada bir aile dostu olan Johann Bernoulli tarafından eğitiliyordu. Euler babasının isteği üzerine matematik kadar ilginç bulmasa da Basel Üniversitesinde ilahiyat, İbranice ve Yunanca eğitimi aldı. Bu eğitimin sonunda Bernoulli müdahale etmeseydi Euler bir papaz olacaktı. Ama Bernoulli, oğlunun büyük bir matematikçi olabilecek yeteneğe sahip olduğunu söyleyerek baba Paul Euler'i ikna etti. (Devamı...)


17 Kasım
Unutmabeni (Unutma beni olarak da yazılır), bilimsel ismi ile Myosotis (Yunanca: "fare kulağı") olan bir çiçekli bitki cinsidir. Boraginaceae familyasından olan cinsin bilimsel adı Yunanca "fare kulağı" anlamına gelir ki bu isim çiçeğin yapraklarının şekline atıfta bulunur. Yaygın ismi olan Unutma Beni isminin kökeni çiçeğin Fransızcada yaygın bir şekilde ne m'oubliez pas (Türkçesi: "Beni unutma" veya "Unutma beni") deyişiyle anılmasıdır ki Fransızcadan bu kullanım İngilizceye de geçmiş ve Orta Çağ'dan beri çiçek İngilizcede de "unutma beni" anlamına gelen Forget-me-not olarak anılmaktadır. Birçok başka dilde de çiçeğe benzeri isimler verilmiştir. Özellikle bahçelerde yetiştirilen, kültive edilmiş formlarında birkaç renk birden görülebilir. Mavinin dışında yaygın Unutmabeni renkleri beyaz ve pembedir.

Yaklaşık elli tür barındıran cins oldukça çeşitlidir. Türlerin büyük bir kısmı küçük (yaklaşık 1 cm veya daha küçük çapta) ve yassı 5 mavi taçyaprağa sahip çiçekler açarlar. Baharda açan çiçeklerde renk çeşitliliği sıklıkla görülebilir; genel olan mavi rengin dışında beyaz ve pembe renkler de sıklıkla görülebilir. Gölgeyi tercih eden bitki bahçelerde oldukça yaygındır ve kültive edilmiş olanları sıklıkla birkaç renkte çiçek açarlar. Oldukça geniş bir alana dağılmış olan cinsin birçok çeşidi Yeni Zelanda'ya özgüyken, birkaç Avrupa türü mevcuttur. Çiçeğin bazı türleri, özellikle de Myosotis sylvatica, Avrupa, Asya ve Amerika'daki ılıman bölgelere götürülmüştür ve buralarda da görülebilir. ABD'de Myosotis alpestris Alaska eyaletinin resmi çiçeğidir. (Devamı...)


Bertha von Suttner ya da tam adıyla Bertha Felicitas Freifrau Sophie von Suttner (Barones Bertha von Suttner, Gräfin (Kontes) Kinsky von Wchinitz und Tettau; 9 Haziran 1843 - 21 Haziran 1914) Avusturyalı yazar, radikal pasifist ve Nobel Barış Ödülü alan ilk kadın.

Suttner Prag doğumludur. Babası Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Mareşali olan Suttner'in annesi Sophie von Körner zengin bir aileden gelmedir. Bir kardeşi vardır 10 Aralık 1902 tarihinde yazar Arthur Gundaccar Freiherr von Suttner ile nişanlanmıştır. Ailesinin bu evliliğe karşı çıkması sonucunda 12 Haziran 1876 tarihinde Arthur evlenmış ve bir hafta Viyana'da kalmıştır. Suttner ilk romanı Silahları Bırakın'ın yayınlanması ile barış hareketinin önde gelen isimlerinden olmuştur. 1891 yılında Avusturyalı bir pasifist organizasyon kurmuştur. Aynı zamanda gazetecilik yapmıştır. Bertha von Suttner son zamanlarda değeri yüksek bir koleksiyon için kullanılmıştır. Ters basılan pulu dahil birçok ünlü ismin yer aldığı koleksiyonda oda vardır. Ayrıca Avusturya'daki 2 euro üzerinde resmi vardır. (Devamı...)


18 Kasım
[[Dosya:|sağ|150px]] İnci Ece Öztürk (d. 22 Mart 1997, Bursa), Türk bocce oyuncusudur. Hasanağa TOKİ İÖO GSK'de oynamakta olan sporcunun; Dünya Şampiyonası'nda 1 altın ile 2'şer gümüş ve bronz, Avrupa Şampiyonası'nda bir gümüş ve beş bronz, Akdeniz Oyunları'nda ise bir altın madalyası bulunmaktadır.

22 Mart 1997'de Bursa'da doğan İnci Ece Öztürk, Bursa Uludağ Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümünde öğrenim gördü. Mersin'de düzenlenecek 2013 Akdeniz Oyunları'na katılacak sporcuların belirlenmesi için 9-16 Nisan 2013 tarihleri arasında Ankara'da yapılan seçmelere katılsa da seçmeleri geçemedi. Ekim 2013'te, Komiža'daki Avrupa Şampiyonası'ndaki röle kategorisinde Sevda Keklik ile birlikte, çift kadınlar kategorisinde ise Melike Boz ile birlikte bronz madalyanın sahibi oldu. Kasım 2014'te, Mâcon'da düzenlenen Dünya Kadınlar Şampiyonası'da; röle kategorisinde Seda Geridönmez ile birlikte bronz madalya kazanırken altın nokta kategorisinde madalya elde edemedi. Kasım 2015'te, Saluzzo'da düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda gümüş madalya kazandı. Aynı turnuvadaki röle kategorisinde ise, Seda Geridönmez ile birlikte bronz madalyanın sahibi oldu. Son Avrupa Şampiyonası esnasında Hasanağa TOKİ İÖO GSK bünyesinde olan Öztürk, bir müddet Çekirgespor'a dahil olsa da ilerleyen dönemde Hasanağa TOKİ İÖO GSK'ye döndü. Devamı...


"Faşizme ölüm, halka hürriyet" (Sırp-Hırvatça: Smrt fašizmu, sloboda narodu; Смрт фашизму, слобода народу), II. Dünya Savaşı sırasında özellikle Yugoslav Partizanları olmak üzere Yugoslavya'daki tüm direniş hareketinin resmî sloganı olarak bilinen slogan. Bu slogan savaş sonrasında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nde ve dünya komünist hareketi tarihinde önemli bir yere sahip olmuştur. Savaş ve savaş sonrası yıllarda Partizan direniş hareketi üyelerince resmî veya gayriresmî yazışmalarda veya konuşmalarda Sırp-Hırvatça orjinalinden kısaltma "SFSN" olarak son not veya tebrik sözü olarak kullanılırdı. İkili konuşmalarda bir kişi Smrt fašizmu dediğinde diğer kişi yanıt olarak Sloboda narodu diye karşılık verirdi. Slogan, Yugoslav partizanı Stjepan Filipović'in 22 Mayıs 1942'deki idamından hemen önce bu sözü söylemesinden sonra popüler hâle gelmiştir. Filipović, idam edilmek üzere halat boynuna geçirildiğinde iki elini yumruk hâline getirip "Faşizme ölüm, halka hürriyet" diye bağırmıştır. Filipović'in bu anı birçok yerde betimlenmiş ve heykeli yapılmıştır. Savaş yıllarında Partizan direniş hareketinin başlıca yayını olan Hırvat gazetesi Vjesnik, Ağustos 1941 tarihli sayısında bu sözü manşet olarak kullanmıştır. (Devamı...)

19 Kasım
Alyuvar kırmızı kan hücresi veya eritrosit, kanda en çok sayıda bulunan hücre türüdür ve omurgalı hayvanlarda akciğer veya solungaçlardan vücut dokularına oksijen taşınmasında başlıca araçtır. Alyuvarın tıbbi ismi olan eritrosit sözcüğü Yunanca erythros (kırmızı) ve kytos (oyuk) sözcüklerinden türemiştir. Alyuvarları olan çoğu canlıda oksijen taşımakta kullanılan molekül hemoglobin iken yumuşakçalar gibi bazı canlılarda bakır içeren hemosiyanin bulunur.

Alyuvarlar ilk kez 1658 yılında Jan Swammerdam tarafından oldukça ilkel bir mikroskop kullanılarak tanımlanmıştır. Çağdaş bilim insanları laboratuvarda alyuvar geliştirebilmeyi başarmışlardır. Alyuvarlar büyük oranda hemoglobin içerirler. Hemoglobin moleküllerine akciğerler veya solungaçlarda oksijen bağlanır. Böylece içinde oksijen bağlı hemoglobin taşıyan alyuvarlar vücuttaki dokulara oksijeni ulaştırabilirler. Hemoglobin ayrıca karbondioksitin de az bir bölümünü taşır; örneğin insanlarda oksijenin %2'si ve karbondioksitin çoğu kan plazmasında çözünmüş olarak taşınır. Benzer bir protein olan miyoglobin ise kaslarda oksijen depolamaya yarar. Alyuvarların rengi hemoglobindeki hem grubundan gelir. Tek bir alyuvar saman rengindedir, fakat bir aradayken eğer hemoglobine oksijen bağlıysa parlak kırmızı renkte, eğer hemoglobine oksijen bağlı değilse mavimsi-mor renkte gözükürler. Omurgalı hayvanların neredeyse tümünün alyuvarları çekirdeksizdir. Devamı...


Juan Ramón Jiménez (d. 24 Aralık 1881, Moguer, Endülüs - ö. 29 Mayıs 1958, Porto Riko) İspanyol şair. Başlıca yapıtları arasında "Yeni Evlenmiş Şairin Güncesi", "Menekşe'nin ruhları", "Sonsuzluklar" ve "Birlik" sayılır. 1956' da Nobel Edebiyat Ödülü 'ne layık görüldü.

Juan Ramón Jiménez 23 Aralık 1881’ de Ribera de Moquer caddesi 2 numarada dünyaya gelmiştir. Şarap ticaretinin başarılı ismi  Rioja/Nestares’li Víctor Jiménez ve Purificación Mantecón López-Parejo’nun oğluydu. Ailesi 1887 yılında ‘’Yeni Cadde’’deki eski bir eve taşındı ve ilk ve ortaöğrenimini ‘’ San José İlk ve Ortaöğretim Okulu’’nda tamamladı. 1891 yılında Huelva’daki La Rábida’ Lisesi’ ndeki ilköğretim sınavını üstün başarı derecesiyle geçti. 1893 yılında  ‘’San Luis Gonzaga del Puerto de Santa María’’ Lisesinde okudu ve sanat bölümünden mezun oldu. 1896 yılında yeteneği olduğunu düşünerek ressam olmak için Sevilla’ya taşındı. Orada ‘’Sevilla Derneği Kütüphanesi’’ni düzenli olarak ziyaret etmeye başladı. İlk eserlerini düzyazı ve şiir türlerinde yazdı. Sevilla ve Huelva’nın çeşitli gazete ve dergileriyle çalışmaya başladı. 1900 yılında Madrid’e taşındı ve ilk  ders kitapları Ninfeas ve Almas de Violeta’yı yayınladı. İlk aşkı, şiirlerinin Beyaz Gelin’i  Blanca Hernández Pinzón idi,fakat aniden şair bir Don Juan’a dönüştü; Editörü , yazarın ‘’Libros de Amor ‘’(1911-1912) isimli kitabındaki 104 şiirinde bekar,evli kadınlarla,bir kızın Kuzey Amerikalı annesiyle,  babasının ölümünden sonra depresyonun üstesinden gelen bir psikiyatristin eşiyle, ve hatta rahibelerle olan maceralarını kaleme aldığını yazıyordu. Devamı...


20 Kasım
I. Süleyman (Osmanlı Türkçesi: سلطان سليمان اول‎, Sultan Süleyman-ı Evvel; 6 Kasım 1494, Trabzon - 7 Eylül 1566, Zigetvar), Osmanlı İmparatorluğu'nun onuncu padişahı ve 89. İslam halifesi. Batıda Muhteşem Süleyman, Doğuda ise adaletli yönetimine atfen Kanunî Sultan Süleyman olarak da bilinmektedir. 1520'den 1566'daki ölümüne kadar, yaklaşık 46 yıl boyunca padişahlık yapan ve 13 kez sefere çıkan I. Süleyman, saltanatının toplam 10 yıl 1 ayını seferlerde geçirmiştir. Süleyman böylece imparatorluğun hem en uzun süre görev yapan hem en çok sefere çıkan ve de en uzun süre sefer yapan Osmanlı Sultanı olmuştur.

I. Süleyman 1520 yılında, babası I. Selim'in ölümünün ardından tahta çıktı. Batıda Belgrad, Rodos, Boğdan ve Macaristan'ın büyük kısmını imparatorluk topraklarına kattı. 1529 yılında Viyana'yı kuşatsa da çeşitli sebeplerden ötürü bu kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı. Doğuda, Safevîlerle yapılan savaşlar sonrasında Orta Doğu'nun büyük kısmını ele geçirdi. Afrika'da imparatorluğun sınırları Cezayir'e kadar uzanırken; Osmanlı Donanması ise Akdeniz'den Kızıldeniz'e kadar olan sularda hakimiyet kurmuştu. I. Selim'den 6.557.000 km2 olarak devraldığı Osmanlı İmparatorluğu'nu, padişahlığı döneminde 14.893.000 km2'ye ulaştırdı. Zigetvar Kuşatması'nın sonlanmasından bir gün önce, 7 Eylül 1566 tarihinde hayatını kaybetti ve yerine oğlu II. Selim geçti. Devamı...


Azur Penceresi ya da diğer bilinen adlarıyla Dwejra Penceresi veya Mavi Pencere, Malta'nın Gozo adasında bulunan 28 metre (92 ft) yüksekliğinde kireç taşından oluşmuş doğal kemer.

Yıllarca süren doğal erozyon sonucu bazı parçaları denize düşen kemer 8 Mart 2017'de meydana gelen şiddetli fırtınanın etkisiyle tamamen çöktü. Azur Penceresi, yaklaşık 500 yıllık bir dönemde bir uçurumun dalga ve yağmur erozyonuna maruz kalması sonucunda bu hâlini almıştı. Kemer, Malta'nın başlıca turistik mekanlarından birisi oldu ve profesyonel fotoğrafçılıkta popüler yerler arasında yer aldı. Mavi Pencere Malta hükûmeti tarafından özel koruma alanı ilan edildi ve 1998 yılında Dwejra Koyu'nun geri kalanı ile birlikte UNESCO Dünya Mirası geçici listesine dahil edildi. Devamı...


21 Kasım
Ökaryot (LatinceEukaryota), hücrelerinde bir çekirdek ve başka organeller içeren bir canlılar grubu olup bilimsel sınıflandırmada arkeler ve bakterilerle beraber tüm canlıları kapsayan üç ana gruptan biridir.

Ökaryotların genetik malzemeleri zarla çevrili çoğunlukla bir, nadiren birden çok çekirdek içinde yer alırlar. Bu nedenle kelime, gerçek (Grekçeeu) ve çekirdek (Grekçekaryon) sözcüklerinden türetilmiştir. Sıfat hâli ökaryotiktir. Bakteri ve arkeler çekirdeksiz olduklarından beraberce prokaryot olarak adlandırılırlar (evvel (Grekçepro-) ve çekirdek (Grekçekaryon)). Çekirdeğin yanı sıra ökaryotların kloroplast veya mitokondri gibi zarla çevrili çeşitli organelleri vardır. Bu tür hücre içi karmaşık yapılar da prokaryotlarda bulunmaz. Ökaryotların ortak bir atası olduğu için bir üst âlem (İngilizcedomain) olarak tanımlanmışlardır. Üst âlem sisteminde ökaryotların prokaryotlara kıyasla arkelerle daha çok ortak özellikleri olduğundan arkelerle beraber neomura kladı içinde gruplandırılırlar. Ökaryotlar genel olarak bitki, hayvan, mantar ve protista olarak dört gruba ayrılırlar. Ancak protista grubu aslında bitki, hayvan ve mantar olarak sınıflandırılamayan canlıları bir arada toplayan bir grup olduğu için bazı biyologlar tarafından kabul görmez ve yerine daha küçük gruplar tanımlarlar. Çok çeşitli ökaryotik hücre tipi olmakla beraber hayvan ve bitkilerin en yaygın ve iyi bilinen çeşitleri olduklarından ökaryot yapısının anlaşılması için iyi bir başlangıç noktası oluştururlar. Ancak mantar ve çoğu protistanın hayvan ve bitkilerden önemli farklılıkları vardır. (Devamı...)


Nikita Kruşçev (Rusça: Никита Сергеевич Хрущёв / Nikita Sergeyeviç Hruşçov, d. 17 Nisan 1894, Kalinovka, Ukrayna, Rusya İmparatorluğu - ö. 11 Eylül 1971, Moskova), Sovyet devlet adamı ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi birinci sekreteri. Doğru okunuşu Hruşçyov olan soyadı, Türkçe'de de genellikle İngilizce Khrushchev yazımındaki gibi Kruşçev olarak telaffuz edilir.

17 Nisan 1894'te Ukrayna'nın Kalinovka şehrinde dünyaya geldi. Babası maden işçisiydi. Doğduğu köyde öğrenim gördükten sonra, ailesiyle birlikte Donetsk Kömür Havzasındaki madencilik ve sanayi merkezi Yuzovka'ya geçti. Burada 15 yaşında boru tesisatçısı olarak çalışmaya başladı. 1917 Devriminden önce işçi teşkilatlarında vazife aldı. 1918'de Rusya Komünist (Bolşevik) Partisine üye oldu. Ocak 1919'da Kızıl Orduya girdi. 1922'de Yuzovka'da yeni açılan bir işçi okuluna girerek orta öğrenimle birlikte parti eğitimi gördü. Okuldaki parti komitesinin sekreterliğine getirildi. 1925'te Yuzovka'daki Petrovski-Mariinsk ilçesinin parti sekreteri oldu. Aktif çalışmaları sebebiyle parti ileri gelenlerinin dikkatini çekti. Moskova'da toplanan 14. Parti Kongresine katıldı. 1929'da Moskova'daki Stalin Sanayi Akademisine kabul edilerek metalurji öğrenimi gördü. Parti içindeki çalışmalarına da devam eden Kruşçev 1933'te Moskova Bölge Komitesi İkinci Sekreterliğine yükseldi. 1935'te Moskova parti teşkilatının birinci sekreteri oldu. Komünist Partinin 17. Parti Kongresinde, Merkez Komitesinin tam üyeliğine seçildi. Aynı yıl Yüksek Sovyet Prezidyumu yedek üyeliğine getirildi. 1938'de politbüro aday üyesi oldu. Ertesi yıl politbüronun tam üyesi oldu. 1943'te Stalin'in politik temsilcisi olarak Stalingrad Kuşatması'nda Sovyet Kuvvetleri'ne komuta etti. 1944'te Ukrayna Meclisinin başkanlığına getirildi. 1946'da meydana gelen büyük kıtlık sırasında, gıda maddelerinin dağıtımında Stalin'in isteği doğrultusunda hareket etmediği için bir müddet gözden düştü. 1949'da Moskova bölgesi parti başkanlığına yeniden getirildi. Aynı zamanda Komünist Parti Merkez Komitesi sekreteri oldu. 1949-53 döneminde diğer parti idarecileri gibi sık sık Stalin'in siyasi oyunlarıyla karşılaştı. 1953'te Stalin'in ölümünden sonra Komünist Partinin birinci sekreterliğine getirildi. Devleti idare eden Başbakan Georgi Malenkov ile bir müddet rekabet etti. 1955'te Malenkov'u başbakanlıktan uzaklaştırarak yerine kendi adayı Nikolay Bulganin'i getirdi. (Devamı...)


22 Kasım
Marshall Planı II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.

II. Dünya Savaşı sonrasında Truman Doktrini, esas itibarıyla Sovyetler Birliği'nin doğrudan doğruya baskısı ve tehdidi altında olduğu vurgulanmış ve buna istinaden sadece Yunanistan ve Türkiye'ye askeri yardım öngörmüştür. Fakat bu sırada Avrupa'nın durumu iktisaden son derece kötüdür. Altı yıllık savaş, bütün ülkelerin ekonomik kaynaklarını tüketmiştir. Savaş, bütün ülkelerde ağır tahribat yapmıştır. Sovyetler Birliğinin, bu durumu fırsat bilerek komünizm propagandasını şiddetlendirmiştir. Bunun üzerine ABD 1945 Haziranı ile 1946 sonu arasında Batı Avrupa ve beraberindeki 16 ülkeye toplamda 15 milyar dolar ekonomik yardımda bulunmuştur. Fakat bu yardım, bütçe açıklarının kapanması, ithalat için kullanılması yüzünden sonuç alınamamıştır. Bunun üzerine ABD yeni planlar aramış ve Dışişleri Bakanı George Marshall'ın "Marshall Planı" 5 Haziran 1947 günü Harvard Üniversitesi'nde verdiği bir nutukta açıklanmıştır. Buna göre, «Avrupa ülkeleri her şeyden önce kendi aralarında bir ekonomik işbirliğine girişmeliler ve birbirlerinin eksikliklerini kendileri tamamlamalılar, bu genel işbirliği sonunda bir açık ortaya çıktığında Amerika, bu açığın kapatılması için yardım etmeli. Bunun için de önce bir işbirliği programı yapmalılar» ilkesi benimsenmiştir. (Devamı...)


Björk (d. 21 Kasım 1965), İzlandalı şarkıcı, şarkı yazarı ve yapımcı. Otuz yılı aşan kariyeri boyunca kendine özgü eklektik müzikal tarzıyla yaptığı deneysel çalışmalarla tanındı. Reykjavik'te doğdu, küçük yaşlarda müzikal kariyerine başladı ve birçok grubun üyesi olarak faaliyet gösterdi. Ana vokalistliğini yaptığı The Sugarcubes grubu sayesinde ünlendi. Solo kariyerine 1993'te EDM, house, caz ve trip-hop tarzlarını birleştirdiği Debut albümüyle başlattı.

Björk, bugüne kadar dünya genelinde liste başarıları elde eden çeşitli albüm ve singlelar yayımladı. Post (1995) albümünden çıkan "It's Oh So Quiet", "Army of Me" ve "Hyperballad" şarkıları Birleşik Krallık'ta ilk 10'da yer aldı. Post'un ardından Homogenic (1997), Vespertine (2001), Medúlla (2004), Volta (2007) ve Biophilia (2011) albümlerini yayımladı. Bu albümlerden çıkan "Jóga", "Bachelorette", "Cocoon", "Triumph of a Heart", "Earth Intruders" ve "Crystalline" şarkıları birçok ülkede listelere girdi. Bugüne kadar kayıtları dünya genelinde 20 milyondan fazla sattı. (Devamı...)


23 Kasım
Telgraf iki merkez arasında, kararlaştırılmış işaretlerin yardımıyla yazılı haberlerin veya belgelerin iletimini sağlayan bir telekomünikasyon düzenidir.

Elektrikli telgraflar, bir verici, bir alıcı ve ikisi arasına çekilmiş elektrik hattından meydana gelir. Vericiye maniple denir. Maniple, telgraf şebekesindeki elektrik akımını açıp kapayan anahtarlardır. Manipleye basınca devre tamamlanır ve telgraf şebekesinden akım geçer. Karşı tarafta ise alıcılar vardır. Alıcılar, elektro mıknatıs bobinlerden yapılmışlardır. Elektro mıknatısın karşısında ileri geri hareket edebilen madeni bir çubuk vardır. Bu çubuk elektro mıknatıstan akım geçtiği zaman hareket eder. Çubuğun ucundaki mürekkepli kalem bir kâğıt şerit üzerine nokta (.) veya çizgi (-) şeklinde şekiller çizer. Sesle çalışan alıcılar da vardır. Bunlar kâğıt bir şeride yazı yazmak yerine, sert bir cisme vurarak tıkırtı çıkarırlar. Tecrübeli telgraf operatörleri, bu tıkırtıları dinleyerek mesajı çözerler. Burada kısa tıkırtı nokta (.), uzun tıkırtı çizgi (-) anlamına gelmektedir. Claude Chappe, 1792 yılında telgraf adında bir sistem ortaya attı. Tepelerin üzerine kurulmuş kulelerden bir oluşturuldu ve her kulenin üzerinde 49 değişik konuma ayarlanabilen iki uzun kola sahip bir makine vardı. Her konum bir harfe veya bir rakama karşılık geliyordu. Bu sistem çok başarılı oldu. 19. yüzyılın ortalarında Fransa'daki kule ağı yaklaşık olarak 4828 kilometreydi. 1830 yılında ABD'li Joseph Henry (1797-1878), elektrik akımını teller vasıtasıyla uzaklara taşıyıp, oradaki bir zili çalıştırdı. Zil bir elektromıknatısa bağlıydı. Bu elektrikli telgrafın doğuşuydu. (Devamı...)


Li Shimin İmparator Taizong ya da Tai Tsung (Çince: 唐太宗, táng tàizōng, d. 23 Ocak 599 - ö. 10 Temmuz 649, tahta geçmeden önceki adı Li Shimin (Çince: 李世民, lǐ shìmín) olarak da tanılır.

626-649 yılları arasında iktidarda kalmıştır. Li Shimin 617 yılında babası Li Yuan önderliğinde en önemli rakiplerini yenerek Sui Hanedanı'nı devirerek Tang Hanedanı'nı kurmuştur. Sonradan tören ile babası Li Yuan ve Li Shimin hanedanın ortak kurucu olarak anılmıştır. Çin'in en önemli hükümdarları arasında kişi olarak en fazla çekici olanı Li Şimin'dir. Sui döneminin son yıllarında, Çin'in birçok yerinde haydutlar ve asiler cirit atarken, o, babası olan Tang beyi Li Yuan'ı kendini imparator ilan etmeye ikna etti. O zaman Şimin sadece 16 yaşındaydı ve 24 yaşına kadar savaşarak barışı kurmaya ve hanedanı güvenli kılmaya çalıştı. Kendisi hem merhametli ve halkın yaşam koşullarıyla ilgili, hem de korku ve yorulmak bilmezdi. Çok zaman savaşlara bizzat kendisi komuta eder, askerlerinin ön saflarında, at değiştirerek koşturur, düşman komutanlarla savaşır, pazarlık ederdi. Siyasal lider olarak, etrafında ermiş ve geniş görüş açısına sahip insanlar toplamıştı. Tang kurumlarının çoğu Sui örneğini devam ettirmişse de, bunların işleyiş tarzı, 23 yıl sürmüş olan Li Şimin döneminin uygulamalarıyla şekillendi. Tang kurumları zamanın en mükemmeli haline gelmişti. Bunun önemli bir kısmı bu genç ve Tang Hanedanı'nın gerçek kurucusu olan Şimin sayesinde gerçekleşmişti. Babası tahtta iken ülke iç karışıklıklar ve devrilen Sui Hanedanı'ndan kalan derebeylerin kışkırtmaları ve çıkan isyanlar bunu pekiştiren Göktürk akınlarıyla zor günler geçirmekteydi. (Devamı...)


24 Kasım
Kuasar evrenin en uzak köşelerinde yüksek bir enerjiyle parlayan gökadalara verilen addır. Evrenin genç ve çalkantılı dönemindeyken oluştukları bilinmektedir. Merkezlerindeki dev karadeliklerin kütleçekim gücüne kapılan büyük miktarda maddenin ısınıp şiddetli ışınım yayması nedeniyle muazzam parlaklıklarını kazandıkları düşünülmekteydi. Bu nedenle de yaygın görüş, kuasarların gazca zengin dev gökadalarda ya da başkalarıyla çarpışıp hareketlenmiş gökadaların merkezlerinde bulundukları biçimindeydi. Ancak, dünyadan 10 milyar ışıkyılı uzaklıkta 10 kuasar üzerinde kızılötesi teleskopla yapılan gözlemler, ev sahibi gökadaların, küçük gökadalar olduğunu ortaya koydu.1045 ile 1048 erg/s aralığındaki enerji çıktıları ile en ışıtmalı etkin çekirdek gösterirler.

Bir kuasar çok uzakta bulunan radyo kaynağı olup içinde bir sürü takım yıldızı barındırır. Kuasarlar çok parlak ve enerjiktir, ilk kez kırmızıya kayma miktarları ile saptanmıştır. Bu elektromanyetik dalgaların boyları radyo dalgaları ve görünür ışığın arasındaki spektrumdadır. Bu dalgalar, galaksiler gibi geniş alanlı ışık kaynaklarından bizlere yıldız gibi görünen nokta kaynaklarından gelmektedir. 1980’in başlarına kadar bu objelerin doğası hakkında tartışmalı görüşler olsa da , şu an uzlaşılmış bilimsel kanı şu yöndedir: Kuasar çok büyük bir galaksinin merkezindeki sıkıştırılmış alandır. Ayrıca bu alanın merkezi birçok büyük kütleli karadelik çevrelemektedir. Büyüklükleri yaklaşık olarak Schwarzschild yarıçapının 10 ile 10000 katı olarak değişmektedir. Kuasar bir karadeliğin etrafından olan büyüme diski tarafından kuvvetlendirilir. (Devamı...)


Panait Istrati (d. 10 Ağustos 1884 - ö. 18 Nisan 1935) Rumen yazar. Balkanların Maksim Gorki'si olarak anılır.

Romanya'nın bir liman kenti olan İbrail'de doğan yazar, gençliğini, aralarında İstanbul'un da olduğu pek çok Osmanlı İmparatorluğu kentinde geçirdi. Babası Yunandır. Mısır'ı, Lübnan'ı, Suriye'yi gezdi. Bu dönemde, bulduğu bir sözlük sayesinde Fransızca öğrendi. 1921 yılında, Fransa'nın Nice kentine giderken, yalnızlığı dolayısıyla intihar girişiminde bulundu. O sırada üzerinde Romain Rolland'a yazılmış fakat henüz göndermemiş olduğu bir mektup bulunuyordu. İlk romanı Kira Kiralina (Yaşar Nabi Nayır tarafından Türkçeye çevrilmiştir) 1923 yılında Romain Rolland'ın yazdığı önsözüyle birlikte basılmıştır. Panait Istrati tüm eserlerini anadili olan Rumence değil, Fransızca olarak yazmıştır. Türkçeye de çevrilmiş önemli eserleri arasında, Arkadaş (Mihail), Akdeniz, Sokak Kızı (Nerantsula), Angel Dayı, Kodin, Baragan'ın Devedikenleri, Uşak ve Sünger Avcıları gelir. Gençlik yıllarında devrimci hareketlerin etkisine kapılmış olan Istrati, 1929'da Komünist Partinin daveti üzerine Sovyetler Birliği'ni gezdikten sonra umutsuzluğa kapılmış ve politik mücadelenin dünyada bir şeyleri değiştirmek için yetersiz olduğu fikrini edinmiştir. Pek çok romanında da politikadan, politik mücadeleden çok insanı insan yapan değerler üzerinde durması bu yüzdendir. Panait Istrati romanlarının çoğunda yaptığı yolculukları anlatır. Fakat gezdiği ülkeler değil, tanıdığı insanlar ön plandadır. Istrati'nin eserlerinde gerçek bir insan sevgisi hissedilir. Bu karşılıksız ve koşulsuz sevginin hikâyesindeki kahramanların başına getirdiği belalar kadar, onlara yaptığı katkı da nesnel bir biçimde anlatılır. (Devamı...)


25 Kasım
Şaşılık gözün önlenemeyen kayması. Şaşılık gözlerin yanlış pozisyonda bulunup farklı noktalara doğru baktığı bir durumdur. Gözlerden bir tanesi tam karşıya bakarken diğeri dışa yukarıya içe ya da aşağıya bakmaktadır. Yanlış pozisyon sürekli belirgin olabileceği gibi bazı yöne bakışlarda da ortaya çıkabilmektedir. Ameliyatla düzeltilebilir.

Şaşılık gözlerin paralelliğinin bozulması durumudur. Gözün hareketini gözün dışına yapışan kaslar sağlar. Her bir gözde 6 adet kas bulunur. Bu kaslar gözleri uyum içinde hareket ettirerek devamlı birlikte odaklanmayı sağlarlar. Bu kasların bir veya birkaçının görevini iyi yapamaması durumunda şaşılık meydana gelir. Bebeklerde ilk 3 ayda ara sıra olan göz kaymaları normaldir. Çünkü bu döneme kadar bebekler gözlerini parallel tutan her iki gözüyle algılama yeteneğini geliştirmemişlerdir. Daha sonra olan kaymalar mutlaka göz hekimince değerlendirilmelidir. Şaşılığın oluşmasında tek bir neden yoktur. Hamileliğin nasıl geçtiği, doğumun problemli olup olmadığı, çocuğun gelişimi, geçirdiği hastalıklar şaşılık için risk faktörü oluşturabilir. Şaşılık için genetik yatkınlık söz konusudur yani ailede gözünde kayma olan varsa ortaya çıkma şansı daha fazladır. Çocukluk döneminde yani 2 yaşından sonra görülen şaşılıklarda genellikle neden kırma kusurudur. Yatkınlığı olan bir çocukta gözdeki kayma ateşli bir hastalık veya bir travma (düşme, ameliyatlar, kazalar) sonrası başlayabilir. (Devamı...)


Buster Keaton ya da tam adıyla Joseph Francis Keaton, (d. 4 Ekim 1895, Kansas; ö. 1 Şubat 1966), Amerikalı komedi oyuncusu, sinemacı, yapımcı ve senarist.

Anne ve babası vodvil komedyenleriydi. Buster adı ise aile dostları ve iş arkadaşları vaftiz babası Harry Houdini tarafından verilmişti. Küçükken birkaç tehlikeli kaza atlattı. Daha üç yaşındayken, ailesiyle birlikte Üç Keaton adı altında gösterilere çıkıyordu. İlk kez 1917 yazında, beraber iki bobinlik on beş kısa film daha çekeceği komedyen-yönetmen Fattie Arbuckle'ın filmi The Butcher Boyda rol aldı. 1920 yılında askerden döndükten sonra ilk uzun metrajlı filmini çekti ve birden yıldız oldu. Bir yıl içinde, kendi yapım şirketinde kendi yazdığı, yönettiği ve oynadığı filmler çekiyordu. Filmlerinde kullanılan şapkaları kendisi tasarlıyordu. Türkiye'de Malek adıyla tanınıyordu. Filmlerinde farklı tarzlar kullandı. Özellikle Stamboat Bill, Jr. filminde çektiği düşen duvar sahnesi oldukça ünlüdür. Fakat bütün bunlara rağmen Charlie Chaplin ve Harold Lloyd aktörlerin gölgesinde kalmıştı. 1928'de MGM stüdyosuna geçmek zorunda kalınca filmlerinin de ışıltısı iyice kayboldu. Keaton'ın canlandırdığı tek drama Gogol'ün bir eseridir. Gogol'e büyük bir hayranlığı vardı. (Devamı...)


26 Kasım
Fareler ve İnsanlar (İngilizce: Of Mice and Men), Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazar John Steinbeck tarafından yazılmış bir roman. İlk defa 1937 yılında yayınlanan eser, iki gezgin çiftlik işçisi olan George Milton ve Lennie Small'un büyük bunalım sırasında Kaliforniya'da yaşadıkları trajik olayları anlatır.

1920'lerde kendisi de evsiz gezici bir çiflik işçisi olan Steinbeck'in kendi deneyimlerine dayanan novellasının başlığı, Robert Burns'ün To a Mouse (Bir Fareye) isimli şiirinden alınmıştır. Scots dilinde yazılan şiirin sıkça alıntılanan iki dizesi şöyledir: "The best laid schemes o' mice an' men/Gang aft agley (En iyi planları farelerin ve insanların/Sıkça ters gider"). ABD'de orta öğretimde okunması zorunlu kitaplardan biri olan Fareler ve İnsanlar, karakterlerinin saldırgan ve bayağı dili sebebiyle sıkça sansüre hedef olmuş, bu yüzden de American Library Association tarafından 21. yüzyılın en fazla sorgulanan kitapları arasında gösterilmiştir. Zeki ve kinik bir adam olan George Milton ile ismiyle tezat oluşturacak şekilde iri ve çok güçlü ama akli dengesi bozuk olan Lennie Small, büyük bunalım sırasında çiftlikten çiftliğe dolaşarak iş arayan göçmen toprak işçilerinden ikisidir. Kaliforniya'daki Salinas Vadisi'nde, Soledad yakınlarında bir çiftlikte iş bulurlar ve para biriktirmek için çalışmaya başlarlar. (Devamı...)


Hailee Steinfeld (d. 11 Aralık 1996) Amerikalı aktris.

Anne tarafından Filipinli, baba tarafından ise Yahudi asıllı olan oyuncu, 10 yaşında aktif oyunculuk yaşamına başladı. İlk kez Back To You dizisinde bir bölüm konuk oyuncu olarak gözüktükten sonra Heather: A Fairy Tale isimli kısa filmde Heather rolünü oynadı. Sonrasında ödüllü kısa film She's a Fox 'ta Talia Alden karakterini canlandırdı. Bu filmle tanınmaya başlayan Hailee, daha sonra Without Wings ve Grand Cru adlı iki kısa filmde ve Summer Camp adlı bir televizyon filminde rol aldı. Bu zaman aralığında birkaç reklam filminde de oynadı. İlk uzun metrajlı filmi True Grit 'ten önce son olarak 2010'da Sons of Tucson 'da Bethany rolünde konuk oyuncu olarak gözüktü. Coen Kardeşlerin 2010 yapımı True Grit, Steinfeld için dönüm noktası oldu. Bu rolü sayesinde çok sayıda olumlu eleştiri alan Steinfeld, performansıyla en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Akademi Ödülleri'ne, en iyi kadın oyuncu dalında ise BAFTA Ödülleri'ne aday oldu. İz Peşinde 'den sonra adı birçok projeyle anılmaya başlayan Hailee'nin, Romeo ve Juliet 'in, yönetmenliğini Carlo Carlei'nin yapacağı 2012 uyarlamasında, Juliet Capulet rolüne seçildiği duyuruldu. Moda ile de yakından ilgili olan Steinfeld, 2011'de Miu Miu'nun yeni yüzü seçildi. (Devamı...)


27 Kasım
Pamuk  (Gossypium hirsitum), ebegümecigiller (Malvaceae) familyasından anavatanı Hindistan olan kültürü yapılan bir bitki türü.

Pamuk bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek ve tohumdan oluşmaktadır. Tür ve varyetesine göre 60–120 cm, ağaç halinde olanlar ise 5–6 m boylanabilir. Pamuk 30–100 cm derine, 50–80 cm yanlarına uzanan kazık köke sahiptir. Toprak yüzeyinin 8–10 cm altında ilk yan kökler meydana gelir Bunlar yatay olarak büyürler. Yan köklerin sayıları 3-4 tanedir. Her biri tekrar dallanarak etrafa yayılır. Epidermis hücrelerinin dışa doğru uzaması ile sayısız emici tüyler meydana gelir. Genel olarak kök toprakta dik olarak ya da bir süre sonra zigzag çizerek devam eder. Uygun koşullarda kök uzunluğu 1,5 m ye kadar ulaşabilir. Afrika’da, çok yıllık ağaç şeklinde olan pamuk çeşitleri de vardır. Pamuk gövdeleri dik, dallanmış ve çok tüylüdür. Yapraklar uzun saplı, parçalı ve tabanı kalp şeklindedir. Çiçekler saplı ve yaprakların koltuğunda tek tek bulunur. Dış çanak yaprakları üç parçalı, taç yaprakları ise beş serbest parçalıdır. Meyve, olgunlukta açılan veya kapalı kalan, 3-5 gözlü bir kapsüldür. Bu kapsüle koza da denir. Her gözde siyahımsı renkli, oval şekilli ve üzeri uzun, sık ve beyaz renkli tüylerle örtülü 5-10 tohum bulunur. Pamuk tohumu, etrafındaki bu tüy veya liflerle beraber `kütlü` adını alır. Arkeolojik kanıtlar gerek Hindistan gerek Güney Amerika'da birbirinden bağımsız olarak 6000 ila 7000 yıl önce pamuğun değişik türlerinin tarımının yapıldığı ve giyimde kullanıldığını göstermektedir. Eski dünyaya pamuk Hindistan'daki Harappa uygarlığından gelmiştir. Mezopotamya'dan da Eski Mısır'a geçmiştir. Devamı...


Claude Debussy  (d. 22 Ağustos 1862 - ö. 25 Mart 1918), 20. yüzyılın en önemli Fransız bestecilerinden birisidir.

Paris yakınlarında doğan Claude Debussy’nin anne ve babası porselen eşya satan bir dükkân işletmekteydi. Müzikal yeteneği ilk defa Chopin’in bir öğrencisi olan piyano öğretmeni Bayan Maut de Fleurville tarafından keşfedilmiştir. Bayan Maut, onu Paris Konservatuarı’na gönderdi ve Debussy orada 1872’den itibaren 10 yıl eğitim gördü. Debussy, başlangıçta piyano virtüözü olmak istiyordu fakat 1878 ve 1879’daki piyano sınavlarından kalınca bu fikirden vazgeçti; Ernest Guiraud’un kompozisyon derslerine devam etti ve bu sayede 1884’te Roma Ödülü’nü alarak Roma’da 3 yıl eğitim görme şansına erişti. Claude Debussy, piyano öğretmeni Marmontel’in kendisini tavsiye etmesi üzerine 1879-1882 yılları arasında Bayan Nadezhda Filaretovna von Meck’in evinde özel piyanist olarak çalışma şansına erişmişti. Bir Rus mühendisin zengin dul eşi olan Bayan von Meck, evinde daima bir piyanist, bir kemancı ve bir çellocu bulundururdu. Bayan von Meck Tchaivkosky’nin finansal destekçisi idi ve iletişimini yıllar boyu sadece mektuplarla sürdürdüğü Tchaivkosky’e hayrandı. Debussy, onun evinde bol bol Tchaivosky’nin oda müziği eserlerini ve patronunun istekleri doğrultusunda doğaçlama eserler çaldı; çocuklara piyano dersi verdi ve bir yaz Bayan von Meck ile birlikte Floransa, Venedik, Viyana ve Moskova’yı gezdi. Bu gezi sırasında Viyana’da Wagner’in Tristan und Isolde operasını dinleyerek çok etkilendi. 1888-1889’da Bayreuth Festivali’ne giderek Wagner’in müziğini dinleyen ve etkisinde kalan Debussy, daha sonra Wagner’in müzik yaklaşımını reddetmiştir. Devamı...


28 Kasım
Büyük Vatanseverlik Savaşı Sırasında Sovyet Arktik Savunucuları Anıtı  (Rusça: Защитникам Советского Заполярья в годы Великой Отечественной войны) ya da Alyoşa Anıtı, Murmansk'ta yer alan Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında savaşan Sovyet askerlerini anmak için inşa edilen anıttır. 1969'da başlanan inşası 1974'te tamamlanmıştır.

Anıtın mimarı İgor Pokrovski, heykeltıraşı ise İsaak Davidoviç'tir. Anıtın ilk olarak Murmansk'ta yer alan Beş Köşe Meydanı'na dikilmesi kararlaştırılsa da daha sonra vazgeçilerek şehri gören ve yüksek bir tepe olan "Yeşil Tepe" adlı tepeye dikilmesine karar verildi. 17 Ekim 1969'da başlanan inşası Mayıs 1974'te tamamlandı. Resmî açılışı, Sovyetlerin Kuzey Kutbu'ndaki galibiyetinin 30. yıldönümü olan 19 Ekim 1974'te gerçekleştirildi. Devamı...


Ernst Franz Hermann Happel  (29 Kasım 1925, Viyana - 14 Kasım 1992, Innsbruck), Avusturyalı futbolcu ve teknik direktördür. Defans pozisyonunda oynadığı futbolculuk kariyerinin ardından teknik direktörlük yapmıştır. Teknik direktör olarak Hollanda, Belçika, Almanya ve Avusturya liglerinde kazandığı kupaların yanı sıra, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda iki şampiyonluk ve 1978 FIFA Dünya Kupası'nda ikincilik elde etmiştir. Happel ayrıca, iki farklı kulüple Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşayan dört teknik direktörün ilkidir.

Happel; profesyonel futbol kariyerine 1942'de, ülkesinin Rapid Wien ekibinde başladı. Buradaki kariyerinin çoğunda defansın ortasında, Max Merkel ile birlikte forma giydi. 1955-56 yıllarındaki RC Paris kariyeri hariç 14 yıl boyunca oynadığı Rapid ile 6 lig şampiyonluğu yaşadı. 1999 yılında Rapid için oluşturulan yüzyılın kadrosunda yer aldı. Avusturya millî takımı formasıyla ilk maçına Eylül 1947'de Macaristan karşısında çıktı. İsviçre'de düzenlenen 1954 FIFA Dünya Kupası'nda ülkesini temsil etti ve kazanılan üçüncülükte pay sahibi oldu. Takımının 1958 FIFA Dünya Kupası kadrosunda da yer aldı. Eylül 1958'deki Yugoslavya maçında son kez millî formayı giydi. Toplamda 51 maça çıkan Happel, 5 gol kaydetmeyi başardı. Devamı...


29 Kasım
Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet cinayetleri  Kıbrıs'ta yayımlanan Cumhuriyet gazetesini çıkaran, Kıbrıs Türk Halk Partisi'nin kurucuları olan Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet'in, 23 Nisan 1962'yi 24 Nisan'a bağlayan gece faili meçhul cinayetlere kurban gitmeleri olayıdır. İki gazeteci de evlerinde öldürüldü, Hikmet'in cinayeti yatağında, karısının gözü önünde gerçekleşti. Bu cinayetler, Cumhuriyet gazetesinin 23 Nisan 1962 tarihli nüshasında, Bayraktar Camii'nin bombalanması olayıyla ilgili açıklamaların yapılmasının hemen sonrasında yaşandı.

Kıbrıs Türk basın tarihinde Fazıl Önder'in öldürülmesinden sonraki ikinci gazeteci cinayeti olan bu olay nedeniyle Cumhuriyet gazetesinin yayın hayatı sonlandı. Devamı...


Blair Cadısı  (İngilizce özgün adıyla The Blair Witch Project, Türkçe karşılığı Blair Cadısı Projesi), Daniel Myrick ve Eduardo Sánchez tarafından yazılan, yönetilen ve kurgulanan 1999 çıkışlı psikolojik korku türündeki Amerikan filmidir. 1994'te, Blair Cadısı olarak bilinen yerel bir efsaneye dair bir belgesel çekmek için Burkittsville, Maryland yakınlarındaki Black Hills'te gezintiye çıkan üç sinema öğrencisinin (Heather Donahue, Michael C. Williams ve Joshua Leonard) kurgusal hikâyesini konu almaktadır. Filmde bu öğrenciler kaybolur; fakat video ve ses ekipmanları (çekilen görüntülerin çoğuyla birlikte) bir yıl sonra bulunur. "Kurtarılan çekimler", izleyicinin izlediği filmdir.

Myrick ve Sanchez, Blair Cadısı kurgusal efsanesini 1993 yılında tasarladı. Doğaçlama yapılacak diyalogların yanı sıra otuz beş sayfalık senaryo oluşturdular. Yönetmen tarafından hazırlanan rol dağıtımı ile ilgili ilan, Backstage dergisinde yayımlandı ve yapılan seçmeler sonrasında Donahue, Williams ve Leonard bu roller için seçildi. Film, Ekim 1997'de Maryland'de, sekiz gün süren temel çekim ile başladı. Yaklaşık yirmi saatlik görüntü çekildi ve kurgu aşamasında bu içerik seksen iki dakikaya düşürüldü. Devamı...


30 Kasım
Volkswagen Transporter  veya gövde tipine göre değişen diğer adlarıyla Kombi veya Microbus, gayrıresmî adlarıyla Bus (Amerika Birleşik Devletleri) veya Camper (Birleşik Krallık), Volkswagen AG'ye bağlı Volkswagen Ticari Araç tarafından üretilen T platformuna mensup hafif ticari araç modeli serisidir. 1950 yılında, Tip 2 adıyla üretimine başlanmış olup son olarak 5. nesil modeller satışa sunulmuş ve 6. neslin tanıtımı yapılmıştır. Nesilleri; sırasıyla T1, T2, T3, T4, T5 ve T6 olarak adlandırılmıştır.

1950-1964 yılları arasında üretilen birinci nesil, Tip 1'in sonrasında üretilmeye başlanan ikinci model olduğundan Tip 2 adını taşımaktaydı. Aracın arka kısmında bulunan motor hava soğutmalıydı. 1967'de ikinci neslin üretimine geçildi ve 1979'a kadar üretimi sürdü. Üçüncü nesille birlikte gelen su soğutmalı motor seçeneği, 1990'da üretimine başlanan dördüncü nesille birlikte standart hâle geldi. 2003'te beşinci neslin satışına başlandı. Modelin son nesli olan altıncı nesli ise 2015'te tanıtıldı. Devamı...


Dragon Age: Origins  (TürkçesiEjderha Çağı: Başlangıçlar), BioWare tarafından geliştirilen ve Electronic Arts tarafından dağıtılan tek oyunculu rol yapma video oyunudur. Dragon Age serisinin ilk oyunu olup Kasım 2009'da Microsoft WindowsPlayStation 3 ve Xbox 360; 21 Aralık 2009'da ise OS X için satışa sunulmuştur.

Kurgusal Ferelden krallığında, sivil sürtüşmelerin yaşandığı bir dönemde kurgulanmış oyunda oyuncular; bir elf, insan ve cüce geçmişinden gelen bir savaşçı, büyücü veya bir hırsız rolünde; krallığa yaklaşmakta olan ve "Darkspawn" (Zebâni) olarak bilinen şeytani güçlerin istilasına karşı krallığı bir araya getirmekle görevlidirler. Oyuncunun karakteri, eskilerden beri var olan "Grey Warden" tertibinde silâh altına alınır. Gri Muhafızlar, Zebâni olarak bilinen şeytani güçlere karşı gelip, "Yıkım" (Blight) olarak bilinen, zebânileri komuta eden Şahlanmış Şeytan'ı (Archdemon) yenmekle görevlendirilmişlerdir. Oyun, kuş bakışı perspektife değiştirilebilen üçüncü şahıs perspektifi ile oynanır. Oyun boyunca oyuncular, oyunun ana hikâyesinde ve ilerlenmesinde önemli rol oynayan ve maceraları boyunca eşlik edecek çeşitli karakterler ile karşılaşırlar. Devamı...