Vikipedi:Günün maddeleri/Ağustos 2018

Vikipedi, özgür ansiklopedi

1 Ağustos
Keskin nişancı uzun namlulu silahlarla -ve genellikle- uzun mesafeden hassas atış yapmak üzere yetiştirilmiş kimse. Çoğunlukla polis, asker gibi silahlı bir birlikte görev alan bu kimselere keskin nişancı tüfekleri ile özel eğitim verilir. Keskin nişancılar hedeflere çok uzaktan isabet kaydetmek ya da çok küçük hedefleri vurmak için keskin nişancı ekipmanlarını kullanırlar. Ayrıca, düşman tarafından görülmemeleri için gizlilik ve kamuflaj eğitimi alırlar.

Ordunun yanı sıra birçok polis departmanı da, özel eğitimli ekiplerinde keskin nişancılara yer verir. Genellikle deneyimli avcılar da keskin nişancıların kullandığı bazı yöntem ve teçhizatları kullanırlar. İngilizcede keskin nişancılar için kullanılan "sniper" terimi vurulması çok zor olan su çulluğu (İngilizce: snipe) kuşundan türetilmiştir. Standart ordu eğitimlerinde çoğu asker 200 ila 300 metre mesafeden atışlarının yarısında hedefi vurmak üzere eğitim alır. Ama bir keskin nişancı 800 metre uzaktan her atışında hedefi vurmak üzere eğitilmiştir. Bazı keskin nişancılar, hedefin elindeki bir cismi vuracak kadar isabetli atışlar yapmak üzere eğitilmişlerdir. Bu tarz atışlar, özellikle uzak mesafelerde çok iyi nişan almayı gerektirir. Rüzgâr hızındaki değişimler, hedeften metrelerce sapmaya sebep olabilir. Bu sebeple keskin nişancılar rüzgârın mermi uçuşundaki etkilerini hesaba katmak zorundadırlar. Ayrıca yer çekimi sebebiyle keskin nişancının attığı mermiler uçuş sırasında bir parabol çizecektir. Bu sebeple keskin nişancı hedefin daha üstüne nişan alır. (Devamı...)


Anthony van Dyck (Flamanca: Antoon Van Dijck; 22 Mart 1599, Anvers - 9 Aralık 1641, Londra), Flaman ressam. Anversli bir tacirin oğlu olarak dünyaya geldi. Sanat yaşamı kısa; fakat göz kamaştırıcıdır. Prenslerin ve kralların gözdesiydi, İngiliz portre okulu'nu kurdu ve bir renge adını verdi (Van Dyck kahverengisi). 1609'dan 1612'ye kadar Hendrick Van Balen'in yanında çıraklık yaptı. İhtiyar adlı bir resmi 1613 tarihini taşır. Jacop Jordaens ve Peter Paul Rubens ile çalıştı, 1618'de usta oldu. 1620'de koleksiyoncu Thomas Howard tarafından saraya sokuldu ve Howard'ın sayesinde Venedik resim sanatıyla tanıştı. 1622'den 1627'ye kadar İtalya'da oturdu; Roma'da Kardinal Bentivoglio'nun misafiri oldu, sonra Cenova'ya yerleşti ve özellikle portreler çizdi.

1627-1632 arasında Ansver'de kiliseler için çalıştı ve portreler yaptı. 1630'da Paris'e gitti, meşhur kemerlerin gravürlerini yaptı. 1632'de I. Charles, ona şövalye unvanı verdi, lütuflara ve paraya boğdu. Van Dyck o tarihten sonra ingiliz soylularının resimlerini çizdi ve Blackfriars veya Eltham'daki kır evinde lüks bir hayat yaşadı. Sanatçı önceleri Caravaggio ile Jordaens'in etkisi arasında kararsız kaldıktan sonra, yaygın fırça vuruşunu ve parlak renklerini benimsediği Peter Paul Rubens'in üslubuna kendini kaptırdı; fakat bu üslubu değiştirerek kendi mizacına uydurmayı başardı. Rubens gibi edebi ve mitolojik konuları işledi. Su perilerinin yıkanması, Diana ve Endymion, Amaryllis ve Myrtila, Renald ile Armida adlı eserleri, ressamın bu dönemine örnek olarak gösterilir. Anthony van Dyck aynı zamanda büyük bir katolik ressamdır; Valon Brabant ve Flandre kiliseleri için hazırladığı geniş tuvallerde, ölçülü ve yumuşak, yepyeni bir barok anlayışı görülür. Dindarlığı sonsuz, bitkin bir üzüntüyü yansıtan ince ayrıntılarla doludur. Kutsal Aile, Pieta gibi tablolarında görülen bu özellik, resimlerinin beğenilmesinde büyük bir rol oynadı. Fakat Anthony van Dyck asıl başarısını eşsiz portreciliğine borçludur.(Devamı...)


2 Ağustos
Akordeon akordiyon ya da akordion, bir körüğü harekete geçirmekle yaratılan hava akımının etkilediği serbest metal dillerinin titreşmesiyle ses çıkaran havalı çalgıdır.

Bir ya da iki kılavuz ile bir körükten oluşan akordiyonda, serbest metal dillerin titreşmesi, klavyenin tuşlarına basmakla sağlanır. Akordeon'un ilkel şeklinin 1822'de Berlin'de Christian Friedrich Ludwig Buschmann tarafından icat edildiğine inanılır. Ama yakın zamanda akordeon olarak adlandırılabilecek bir enstrümanın 1816'da veya daha önceki bir tarihte Nürnbergli Friedrich Lohner tarafından kullanıldığı saptanmıştır. Akordeon ismine ilk patent ise 1839'da, Viyanalı org ve piyano yapımcısı Cyrillus Demian tarafından günümüzdeki akerdeona çok da benzemeyen tek klavyeli küçük bir çalgı alındı. Kısa sürede, birçok firma bu yenin çalgının üretimine girişti. "Diyatonik akordeon" denilen ve diyezli ya da bemollü sesleri veremeyen bu çalgı, köylere kadar yayıldı. 1880'de,iki klavyeli kromatik akordeon gerçekleştirildi. Diyezli ve bemollü sesleri de verebilen bu yeni akordeon, kısa sürede çok tutundu. 1940'ta daha da gelişti ve konser akordeon adını aldı. George Auric ve Jean Françaix gibi besteciler bu çalgı için birçok parça besteledi. (Devamı...)


Carl Orff (d. 10 Temmuz 1895 Münih, Almanya - ö. 29 Mart 1982 Münih) Carmina Burana isimli sahne kantatının yaratıcısı olan Alman besteci. Orff çocuklara müzik öğretmek için özel bir eğitim yöntemi geliştirmiştir.

Subay kökenli, soylu bir aileden gelen Orff 10 Temmuz 1895 günü Münih'te doğdu. Annesi yetenekli bir piyanistti. Carl, müzik sevgisini annesinden almıştı ve küçük yaştan başlayarak tiyatroya da düşkündü. Henüz çocukken evde oluşturduğu kukla tiyatrosu için oyunlar yazan ve besteler yapan Carl, 17 yaşına geldiğinde bir opera ve pek çok şarkı bestelemişti. Münih Müzik Akademisi’ne girdiyse de, kısa sürede akademik müzik çalışmalarından sıkıldı. Sahne müziğine olan ilgisinden ötürü ortaçağ ve Rönesans döneminin ilk sahne müziği yapıtlarını inceledi. Bu çalışmaları 1935’te Carmina Burana’yı yaratması için Orff'a esin verdi. 1803’te Münih yakınlarında bir manastırın kütüphanesinde bulunan 200 kadar şarkı ve şiir Carmina Burana’ya kaynaklık etmiştir. Carmina Burana, çoğu oldukça açık saçık Latince metinlere dayanan bir üçlemenin ilk yapıtıdır. Trionfi (Zaferler) diye adlandırılan bu üçlemenin diğer yapıtları Catulli Carmina ve Trionfo di Afrodite’dir. Yapıtın ilk gösterimi 1937’de gerçekleşti ve Orff’a büyük ün getirdi. Orff, 1924’te dans öğretmeni Dorothee Günther ile genç kızların müzik eğitimi için Münih’te bir okul kurmuştu. Bu okulda çocuklar için müzik eğitimine yönelik araştırmalar yaptı. Okul, 1944’te Naziler tarafından kapatıldı. 4 yıl sonra Orff’un bazı dans müziği kayıtlarının rastlantı olarak yayınlanması, geliştirdiği yöntemlerin Almanya’da yayılmasını sağladı ve çocuklar için müzik yayını yapan radyo programları başladı. Orff, çocuklardaki doğal müzik yeteneklerinin basit vurmalı ve yaylı çalgılar yoluyla geliştirilebileceğini düşünüyordu. Geliştirdiği teknikler şimdi pek çok ülkede kullanılmaktadır. (Devamı...)


3 Ağustos
Küçük panda (Ailurus fulgens), Kızıl panda olarak da bilinir, etçiller (Carnivora) takımından çok ürkek ve tehlike altında olan bir tür. Üstünü yalayarak temizlerken bir kediyi andırdığı için "Kedi ayısı" da denilir. Zoolojik sınıflandırılmasının ayrıntıları hala tartışılmaktadır.

Küçük pandanın uzunluğu 120 cm ve ağırlığı 4,5 kg'a varır. Ömrü doğal ortamında 9-10 yıla, hayvanat bahçesinde ise 14 yıla varabilir. Dış görünüşü ile ilk bakışta bir rakuna benzer ama rakundan daha zariftir. Üstü kızıl kahverengi veya bakırımsı kahverengi, altı ise parlak siyah renktedir. yüzü genelde beyaz renktir ve kızıl kahverengi gözyaşı damlalarını andıran işaretler vardır. Burnu kısa ve siyah renk, kafası yuvarlağımsı ve kulakları orta büyüklükte ve sivri olur. Kuyruğu siyah-beyaz halkalıdır. Küçük panda pek ses çıkarmaz. Kendi aralarında iletişim kurmak için ötermiş ya da gıcırdarmış gibi sesler çıkarırlar. Küçük panda Himalaya'nın doğusunda Nepal'dan Çin'in Yunnan iline kadar uzanan bir coğrafyada yaygındır. Bu bölge içerisinde ılıman alanlarda 10-25 °C, dev ormangülü rhododendron, büyük bambu ya da meşe ormanlarını ve 2000-4600m yüksekliği tercih eder. Küçük panda çok yetenekli bir tırmanıcıdır. Geceleri yiyecek arayışına çıkar, gündüzleri ise ağaçların dallarında uyuyarak geçirir. Sıcak havaya hiç katlanamaz; 25 dereceden daha sıcak havalarda sorun yaşayabilir. Zaten bu yüzden bütün gününü yüksek ağaç dallarında ya da mağaralarda uyuyarak geçirir. Tehlike sezdiklerinde ulaşılamayan ağaç dallarına ya da kayalık aralıklarına kaçarlar. Kaçmaya imkânları olmadığı takdirde iki ayak üstünde durarak olduklarından daha büyük görünmeye çalışır ve sivri tırnaklı ön ayakları ile kendilerini savunurlar, ve düşmanlarının üzerinde böylece bayağı derin yaralar bırakabilirler. Küçük panda tehlikeli bir hayvan değildir, ama köşeye sıkıştırıldığında kendini savunmasını iyi bilir. En fazla yediği madde bambu filizleridir. Ayrıca kökler, otlar, meyveler, tohumlar, fındıklar yer ve ara sıra böcek, küçük kemiriciler, kuş yavruları avlar ve yumurta yer. (Devamı...)


Sergey Yutkeviç ya da tam adıyla Sergey Yosifoviç Yutkeviç (Rusça: Сергей Иосифович Юткевич; d. 28 Aralık 1904, Petersburg, Rus Çarlığı - ö. 24 Nisan 1985, SSCB), belgesel filmleriyle tanınmış Sovyet sinema yönetmeni.

Kiev ve Moskova'da resim öğrenimi gördü. Tiyatro ve filmlerde çevre düzenlemecisi olarak çalıştı, yönetmen yardımcılığı yaptı. Grigori Kozintsev ve Leonid Trauberg ile birlikte FEKS'i (Acayip Aktör Fabrikası) kurdu ve sessiz sinemanın sonlarında ilk filmlerini gerçekleştirdi. İki kısa filmden sonra 1931'de yönettiği ilk uzun ve sesli çalışması Zlatiye gori'de (Altın Dağlar) Sovyet sinemacıların kurgu ilkelerini uyguladı. 1932 tarihli filmi Vstrecnyi (Karşı Plan) toplumcu gerçekçilik akımının sinemadaki bir örneğiydi. 1933'te Türk Kurtuluş Savaşı üzerine bir film çekmek üzere Türkiye'ye gelen Yutkeviç, senaryosunun kabul edilmemesi üzerine, içinde Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutkunu verdiği sahnenin de yer aldığı Türkiye'nin Kalbi Ankara (1934) belgeselini yaptı. Leningrad'da bir deneme stüdyosu kurarak Noviye pohojdeniya Şveyka (1943; Şvayk'ın Yeni Serüvenleri) ve sansür tarafından yasaklanan Svet nad Rossiei (1947; Rusya'nın Üzerindeki Işık) gibi ilginç filmler yönetti. 1955'te gerçekleştirdiği Othello görkemli bir tiyatro uyarlamasıydı. Yutkeviç, Yves Montand'ın 1957'deki SSCB turnesi ve Kruşçev'in 1960'taki Fransa gezisi üzerine de belgeseller çekti. (Devamı...)


4 Ağustos
Yunan İç Savaşı 1944-1948 yılları arasında Yunanistan'ı siyasi istikrarsızlık içine iten, etkileri 1955 yılına kadar hissedilen ve temelde sağ - sol mücadelesi olan savaştır.

Osmanlı Devleti’nden bağımsızlığını kazandıktan sonra Yunanistan’da anayasal monarşi kuruldu ve bu ülke II. Dünya Savaşı’na kadar sürekli bir devrim ve karşı devrim süreci içine girdi. 1924-1935 yılları arasında Yunanistan cumhuriyet rejimi ile yönetildi. Karışıklıkların giderilememesi üzerine 1935 yılında bir plebisit yapıldı ve Yunanistan’da yeniden anayasal monarşi kuruldu. 1936 yılında Yunan Kralı, İoannis Metaksas’ı başbakanlığa getirdi. Metaksas başbakanlığa gelir gelmez parlamentoyu feshetti ve 1938’de ömür boyu başbakan ilan edildi. Metaxas 1941’deki ölümüne kadar ülkeyi faşist özellikler gösteren bir diktatörlükle yönetti. Metaksas kendi yönetimine (Klasik Yunan ve Bizans’tan sonra) “Üçüncü Uygarlık” adını vermiş; koyu bir kralcı olarak basını susturmuş, muhalifleri sürgüne göndermiş ve tam bir baskı yönetimi kurmuşsa da belli bazı reform hareketleri de gerçekleştirmiş ve ülkenin savunmasını güçlendirmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında önce İtalya ardından da Almanya’nın işgaline uğrayan Yunanistan’da Kral Londra’ya Hükûmet ise Kahire’ye sığındı. Yunan yurtseverler II. Dünya Savaşı içinde Alman işgaline karşı çeşitli direniş örgütleri kurdular. Bunlar arasında öne çıkan “Ulusal Kurtuluş Ordusu” (ELAS) sol, “Hür Demokratik Yunan Ordusu” (EDES) ise sağ eğilimliydi. Bu iki örgüt Alman işgal ordusuna karşı etkili bir mücadele içine girdi. Josef Stalin ile Winston Churchill Alman yenilgisinden sonra Doğu Avrupa’nın durumunu Moskova’da görüşürlerken Churchill Yunanistan’ın İngiliz etki bölgesi olarak kabul edilmesini önermiş ve Stalin de bunu kabul etmişti. Yüzdeler Anlaşması olarak bilinen bu uzlaşıdan hemen sonra, savaşın son yılında, İngiltere Yunanistan’a asker gönderdi. İngiliz ordusunu, ELAS ve EDES Almanları Yunanistan’dan temizlediler. Ancak bu temizlik Yunanistan’a beklenen barış ve huzuru getirmedi ve ülke beş yıl sürecek olan son derece kanlı ve yıkıcı bir iç savaşın içine girdi. (Devamı...)


Farrah Fawcett (d. 2 Şubat 1947, Teksas - ö. 25 Haziran 2009, Santa Monica), Amerikalı oyuncu.

1965 yılında liseyi bitirdi. 1969 yılında bir Hollywood gazetecisinin, bir fotoğrafını görmesiyle 'keşfedildi'. 1970'lerin başlarında traş kremi, diş macunu, şampuan reklamlarında oynamaya başladı. Aynı yıllarda birkaç küçük dizide figüran rollerinde oynadı. 1974 yılında bir dizi filmde iyi bir rol aldı. Ardından Altı Milyon Dolarlık Adam dizisiyle Hollywood'daki yerini biraz daha pekiştirdiyse de asıl çıkışını Charlie'nin Melekleri dizisindeki "Jill Munroe" karakteriyle yaparak ün kazandı. Daha sonra dramatik rollerde yer alarak başarı kazandı. 1984 yılında, eşi tarafından dövülerek tecavüze uğrayan bir kadını canlandırdığı rolüyle ilk ödülünü (Emmy Ödülü) aldı. 1973 yılında aktör Lee Majors ile yaptığı evliliği 1982 yılında bitirdi. 2006 yılında hastalanarak kanser teşhisi konulan Fawcett, 62 yaşında aynı hastalık nedeniyle yoğun bakımdayken öldü. Ölümünden birkaç gün önce, Aşk Hikayesi (Love Story) filmiyle ünlenen Ryan O'Neal, daha önce aşk yaşadıkları ve ortak bir çocukları olduğu Farrah Fawcett'e evlenme teklif etmişti. (Devamı...)


5 Ağustos
Örümcek Eklembacaklılar şubesinin örümceğimsiler (Arachnida) sınıfının örümcekler (Araneae) takımından türlerine verilen genel ad. Hemen hemen dünyanın her tarafında yaşarlar. 2012 rakamlarına göre 112 familyada ve 3879 cinste toplanan 43.244 türü bilinmektedir. Baş ve göğüs kaynaşmıştır. Karın, göğüse ince bir bel (pedisel) ile bağlanmıştır. Aynı büyüklükte başka bir canlının beli bu kadar ince değildir. İçinden sindirim borusu, kan damarları nefes boruları ve sinir sistemi geçer. Örümceklerin boyları, birkaç cm'den 35 cm'ye kadar değişir. Ağızlarının önünde iki zehir çengeli (keliser) ve iki his ayağı (pedipalp) yer alır. Göğüslerinde ise, gelişmiş dört çift yürüme bacağı vardır. Uçları, tarak gibi dişli iki çengelle sonlanır. Örümcek bunların sayesinde ağ üzerinde rahatça dolaşır. Bir kısmı ileriye, geriye ve yanlara doğru yürüyebilirler. Çoğunun başında 3 veya 4 çift osel (basit) göz bulunur. Gözlerin dizilişi, sınıflandırmada önemli bir özelliktir. Yuvarlak olan karın kısmı yumuşak ve esnek olup, alt kısmında solunum delikleri, ipek bezleri, anüs ve cinsiyet organları yer alır.

Örümcekler, dünyanın birçok ekosistemine adapte olmuş, böylece çok farklı ekosistemlerde yaşayan bir grup halini almışlardır. Örümceklere Everest tepelerinden kanyonların derin çukurlarına, akarsu veya göl içlerine kadar değişik yaşam ortamlarında rastlamak mümkündür. Bütün örümcekler karnivordur. Bazıları serbest dolaşıp avlandıkları halde diğer bazıları örmüş oldukları ağa bağımlı olarak yaşar. (Devamı...)


Margaret Sanger ya da tam adıyla Margaret Higgins Sanger (d. 14 Eylül 1883, Corning, New York - 6 Eylül 1966, Tucson, Arizona, ABD), Amerikalı doğum kontrolü savunucusu ve Amerikan Doğum Kontrolü Birliği'nin (American Birth Control League) kurucusu.

Kısa süreli öğretmenlik deneyiminden sonra New York'un Aşağı Doğu Yakası'nda (Lower East Side) hemşirelik yapmaya başladı. Burada yoksulluk, denetlenmeyen doğurganlık ve yüksek oranda ana ve çocuk ölümü gibi sorunların birbiriyle yakından ilişkili olduğunu gözlemledi. Her kadının ailesini planlama hakkı olduğunu savunarak, doğum kontrolü yöntemlerini yaygınlaştırmayı engelleyen yasal düzenlemelerle mücadele etti. 1914'te The Woman Rebel (sonradan Birth Control Review) adlı bir dergi çıkarmaya başladı ve Family Planning (Aile Planlaması) adlı bir broşür dağıttı. Postayla doğum kontrolü yanlısı yazı dağıtmak suçundan yargılandıysa da bu dava 1916'da düştü. Aynı yıl Brooklyn'de ABD'deki ilk doğum kontrolü kliniğini açan Sanger, kamu huzurunu bozmakla suçlanarak 1917'de 30 gün ıslahevinde kaldı. 1936'da federal mahkeme doğum kontrolü üzerine yazılanları ve doğum kontrolü araçlarını müstehcen olarak tanımlayan 1873 tarihli Comstock Yasası'nı yeniden yorumlayarak, hekimlerin “yaşamı kurtarmak ve hastaların sağlığını korumak amacıyla” doğum kontrolü uygulamasına izin verdi. Sanger 1921'de Amerikan Doğum Kontrolü Birliği'ni (American Birth Control League) kurdu ve 1928'e değin bu kurumun başkanlığını yaptı. 1927'de Cenevre'de ilk Dünya Nüfus Konferansı'nın toplanmasına öncülük etti. 1953'te kurulan Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu'nun ilk başkanı oldu. Hindistan ve Uzakdoğu ülkelerinde doğum kontrolü konusunda çalışmalar yaptı. Margaret Sanger tarafından başlatılan kadınların doğum kontrolü kullanma hakkı çalışmaları sonucunda, 1965'te kadınlar kanunen doğum kontrolü hakkını kullanabildiler. Margaret bir ateist olarak, "Medeniyetin Mihveri" (The Pivot of Civilization) adlı eserinde Katolik Kilisesi'nin doğum kontrolü için "doğal değil" demesini eleştirerek, bir anlamda feminizmin ilk dine zıt konuşmalarını yapmıştı. (Devamı...)


6 Ağustos
Piyano ya da nadir olarak kullanılan italyanca ismiyle pianoforte tuşlu bir çalgıdır. Piyanoda ses, teller vasıtasıyla elde edilir. Piyanonun tuşlarına basıldığında içindeki tahta çekiç tellere vurarak sesin meydana gelmesine sebep olur. Tahta çekicin tellere vurmasından dolayı piyano vurmalı müzik aleti olarak adlandırılır. Piyano klasik ve caz müzikte yaygın olarak kullanılır. Solo performanslar, ansambl, oda müziği, eşlik, bestecilik ve prova için oldukça uygun bir enstrümandır. Piyano taşınabilir bir enstrüman olmamasına ve genelde pahalı olmasına rağmen çok yönlülüğü ve aynı anda birçok yerde bulunma özelliği ile dünyanın en yaygın olarak kullanılan enstrümanlarından biridir.

Herhangi bir akustik piyano genellikle ses tahtasını ve metal telleri çevreleyen aynı zamanda koruyan ahşap kasadan oluşmakla birlikte 88 tuşa (52 beyaz tuş, 36 siyah tuş) sahiptir. Piyano, tuşlarına basıldığında içerisindeki teller aracılığıyla ses çıkarır çekildiğinde ise teller damper (titreşim azaltan parça) yoluyla susturulur. Fakat pedallar yardımıyla tuşlardan parmaklar kaldırmasına rağmen sesi uzatmak mümkündür. (Devamı...)


[[Dosya:|sağ|150px]] Nuri Bilge Ceylan (d. 26 Ocak 1959, Yenice) Altın Palmiye ödüllü Türk yönetmen, senarist ve fotoğraf sanatçısı.

Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi’nde iki yıl sinema eğitimi gördü. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eğitimi sırasında üniversitenin fotoğrafçılık (BÜFOK), dağcılık ve mağaracılık kulüplerine katılarak, doğa etkinlikleri ile ilgilendi. 1980'lerde kimi portföyleri Gergedan gibi dönemin nitelikli kültür ve sanat dergilerinde yayınlanan Ceylan, yaptığı dört filminde, yönetmenliğini, senaryo yazarlığını ve yapımcılığını üstlendi. Sinemaya Koza adlı kısa filmiyle adımını atan Ceylan bu filmiyle, Cannes Film Festivali'nin ilgili bölümüne katılma başarısını gösterdi. Ceylan 1997'de ilk uzun metrajlı filmi olan ve başta Berlin Film Festivali olarak pek çok dünya festivalinde gösterilen üç bölümlü, otobiyografik ve pastoral Kasaba filmini, 1999 yılında da bir meta-film olan ve ilk iki filmdeki otobiyografik izleği sürdüren ve büyük başarı kazanan Mayıs Sıkıntısı'nı çekti. Film, Berlin Film Festivali'nin yarışmalı bölümünde gösterilmişti. (Devamı...)


7 Ağustos
Chrysler Binası (İngilizce: Chrysler Building) New York şehrinde yer alan Art deco tarzında bir gökdelendir. Manhattan’nın doğu tarafındaki Turtle Bay bölgesinde yer alan bina, 42. Cadde ile Lexington Caddesi’nin keşiştiği noktadan yükselmektedir. 319 metre yüksekliğe sahip olan gökdelen, açılışından 11 ay sonra tamamlanan Empire State Binası onu geçene kadar, dünyanın en yüksek binası ünvanına sahipti. 1973'te Dünya Ticaret Merkezi’nin inşasıyla New York'taki en yüksek üçüncü bina konumuna gelen Chrysler Binası, 11 Eylül saldırıları sırasında Dünya Ticaret Merkezi’nin yıkılmasının ardından yeniden şehrin en yüksek ikinci binası oldu. Aralık 2007’de Bank of America Kulesi'ne anteninin de eklenmesiyle 365,8 metreye yükseldiğinde, Chrysler, tekrar şehrin en yüksek üçüncü binası oldu. Yine 2007’de açılan New York Times Binası da Chrysler Binası ile aynı yüksekliğe sahiptir.

Art Deco mimarlık alanındaki klasikleşmiş örneklerden birisi olarak gösterilen Chrysler Binası, birçok çağdaş mimar tarafından New York’taki en güzel binalardan birisi olarak nitelendirilir. 2007 yılında AIA tarafından yayımlanan Amerika’nın Favori Mimarlık Listesi adlı listede dokuzuncu sırada yer almıştır. Her ne kadar bu gökdelenin bir kısmı Chrysler Şirketi’nin ofisleri olarak 1930 yılında 1950’li yılların ortasına kadar kullanılmışsa da binanın inşaatında şirketin hiçbir rolü olmamıştır. Walter P. Chrysler inşaatın tüm masraflarını şahsi olarak karşılamış ve bu binayı çocuklarına bırakmayı amaçlamıştır. (Devamı...)


Dusty Springfield (d. 16 Nisan 1939 – ö. 2 Mart 1999). İngiliz pop müzik şarkıcısı. 1960'larda başarılı bir dönem geçiren Springfield 1980'lerin sonlarında da başarılı bir "geri dönüş" ile kendinden sözettirmiştir.

İlk single'ı I Only Want to Be With You hem ABD'de hem de İngiltere'de başarılı oldu. Bunu birçok single ve albüm takip etti. Bunlardan birkaçı Stay Awhile,I Just Don't Know What to Do With Myself ve Losing You. Ardından kendisi için yazılan The Look of Love geldi ve bu şarkı Bond filminde kullanıldığı için Akademi Ödülü adayı oldu. 1964 yılında zamanının en büyük solo şarkıcısı oldu. 1966 yılında, en büyük çıkışını You Don't Have to Say You Love Me (1966) ile yaptı. O yıl yayınlanan tüm listelerde özellikle yer alan bu şarkı, şarkıcının kariyerinin en üst noktasıydı. daha sonraki yıllarda bir daha böyle yüksek bir başarıya ulaşamadı. plakları o kadar çok satmadı. (Devamı...)


8 Ağustos
Fermuar (Fransızca: 'fermoir', kilit, kopça'dan), iki kumaş türü yakanın geçici olarak birleştirilmesine yarayan bağlantı türü.

1891 yılında Whitcomb Judson adlı Amerikalı mucit tarafından icat edildi. 1913 yılında Gideon Sundback tarafından geliştirilerek bugünkü modern fermuar icat edildi. 1918 yılına kadar yalnızca kovboy çizmelerinde kullanıldı. Elbise, valiz, çanta, çadır, uyku tulumu gibi tekstil ürünlerinde sıkça kullanılır. Yerine düğme, çıtçıt, bağcık, cırt-cırt da kullanılabilir. Günümüzde metal ya da plastikten oldukça ucuza imal edilebilmesine rağmen, tek bir dişin bozulmasıyla ürün fonksiyon dışı kalabilir. Çünkü bir diş kırılınca diğerleri de kullanılamaz hale gelir. Fermuar kullanılarak bitiştirilecek iki yaka, genelde sayıları 10 ile 100 arasında değişen ve birbiri içine geçebilen özel dişler içeren kumaş bantla donatılır. Fermuar, iki yaka arasında gidip gelebilen ve elle kontrol edilen özel bir sürgü sayesinde açılır ya da kapanır. Sürgünun içinde yer alan Y-şeklindeki kanal, dişleri sıkıştırarak birleştirir ya da ayırır. (Devamı...)


Nicolaus Copernicus (Lehçe: Mikolaj Kopernik; Almanca: Nikolaus Kopernikus; Türkçe: Nikolas Kopernik; 19 Şubat 1473 - 24 Mayıs 1543), rönesans matematikçisi ve Dünya yerine Güneş'in merkezde bulunduğu Güneş merkezli evren modelini formülleştiren astronom.

1543 yılında ölümünden kısa bir süre önce yayımlanan kitabı De revolutionibus orbium coelestium (Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine) bilim tarihinde önemli bir olay olarak kabul edilmektedir. Bu kitap Kopernik Devrimini başlatmıştır ve bilimsel devrime önemli ölçüde katkı sağlamıştır. Kopernik, 1466 yılından beri Polonya Krallığı'nda bir bölge olan Royal Prussia'da doğmuş ve ölmüştür. Kopernik’in kilise hukuku üzerine doktorası vardı ve aynı zamanda diplomasız olarak bir doktor, polyglot (çok dil bilen insan), klasik âlim, vali, diplomat ve ekonomide günümüze kadar temel bir kavram olan Miktar Teorisi’ni yazıya döken ve Gresham Yasasının bir versiyonunu Gresham’dan önce 1519 yılında formülleştiren bir ekonomistti. Nikolas Kopernik, 19 Şubat 1473'te bir Prusya şehri olan Thorn'da doğdu. Babası Krakovlu bir tüccar, annesi de varlıklı bir ailenin kızıydı. Nikolas dört çocuklu bir ailenin en küçüğü idi. Kardeşi Andreas (Andrew) Frauenburg’da Augustinyan rahipti. Kız kardeşi Barbara Benedikt'in rahibesiydi ve son yıllarında Kulm’daki manastırın baş rahibesi oldu. 1517 yılından sonra öldü. Diğer kız kardeşi Katharina ise hem iş adamı hem de Thorn valisi olan Barthel Gertner ile evliydi. Barthel erken yaşlarda ölünce geride bıraktığı beş çocuğuna Kopernik baktı. Kendisi hiç evlenmemiş ve çocuk sahibi olmamıştır. (Devamı...)


9 Ağustos
Buğday (Triticum), buğdaygiller familyasından bütün dünyada ıslahı yapılmış tek yıllık otsu bitki cinsi. Değişik araştırmacıların yaptıkları araştırmaların ışığında buğdayın gen merkezi olarak Anadolu, Batı İran ve Kafkasya kabul edilir.

Karasal iklimi tercih eder. Buğday; un, yem üretilmesinde kullanılan temel bir besin maddesidir. Kabuğu ayrılabileceği gibi kabuğu ile de öğütülebilir. Buğday aynı zamanda çiftlik hayvanları için bir yem maddesi olarak da yetiştirilmekdedir. Hasattan sonra atık ürün olarak saman balyası çıkar. Enerji miktarı 1.18dir. Sınıflandırmada ilk ele alınan bitki buğdaydır. Sınıflandırmada önce başak özellikleri dikkate alınmıştır. Kılçıklılık, kılçıksızlık, kavuz rengi, dane rengi ele alınan ilk kriterler olmuştur. Daha sonraları başak sıklığı buğdayların sınıflandırılmasında rol oynamıştır. Rusya taksonomistleri buğdayları sınıflandırmak için ekotipler ve biyotipler üzerinde durmuşlardır. Ekotip ve biyotiplerin sınıflandırılması morfolojik karakterlere göre olmuştur. Stoloji alanındaki ilerlemeler sonucu, buğdayların sınıflandırılması kromozom sayılarına göre yapılmaya başlamıştır. Kromozom sayıları sonucu buğdayların genom sayıları ve genom formülleri üzerinde durulmuştur. Kromozom sayıları ve genom formüllerine göre yapılan sınıflandırmalarda buğdaylar üç gruba ayrılır. Tür ve alttür üzerindeki çalışmalar sonucunda tetraploid ve hekzaploid gruptaki bütün buğdaylar tek tür altında toplanmıştır. Daha önce tür kabul edilen buğdaylar ise çeşit grupları haline sokulmuştur. Son olarak kromozom sayılarına göre buğdaylar, diploid ve alloploid olarak iki grupta toplanmıştır. Diploid buğdayların en önemlisi Triticum monococcum’dur. Alloploid buğdaylardan 2n= kromozomlu Triticum aestivum en önemli türleridir.(Devamı...)


Johnny Weissmuller (d. 2 Haziran 1904, Freidorf, Romanya – ö. 20 Ocak 1984, Acapulco, Meksika), ABD'li yüzücü ve sinema oyuncusu.

1920'li yılların Dünya yüzme şampiyonu olan ve olimpiyatlarda altın madalya kazanan Johhny Weissmuller, yüzme ve sutopu alanlarında toplam altı ödül sahibidir. 1924 yılında Olimpiyat rekorlarını kırarak kazandığı 100 ve 400 metre serbeste ek olarak, 4x200 bayrakta da birinci gelen takımda yer aldı ve sutopunda üçüncü gelen Amerikan takımında oynayarak 3 altın ve 1 bronz madalya kazandı. Weissmuller, dört yıl sonra yapılacak Amsterdam oyunlarında da 100 metre serbest ve 4x200 bayrakta iki altın madalya alacak ve 67 dünya rekorunun ardından Hollywood’da 12 serilik Tarzan filminde başrolü oynayacaktı. Tarzan rolüyle bir fenomen yaratan Weissmuller, ormanda vahşi hayat yaşayan, iyi kalpli bir kişiliği canlandırmış, milyonların gönlünde taht kurmuştur. Peter John Weissmüller olan kayıtlı kimliğinin gerçek adı, János Weißmüller'dir. Ailesi Romanya kökenli olan Johnny Weissmuller, Avusturya' nın Freidorf şehrinde doğmuştur. 1984 yılında Meksika'nın Acapulco şehrinde felç sonucu yaşamını yitirmiştir. (Devamı...)


10 Ağustos
Ölüler Adası (Almanca: Die Toteninsel), İsviçreli sembolist ressam Arnold Böcklin tarafından 19. yüzyıl sonlarında çizilen tablodur. Tablodan yapılmış basımlar 20. yüzyıl başlarında Orta Avrupa'da çok popüler olmuştu ve Vladimir Nabokov'a göre "Berlin'deki tüm evlerde bulunmaktaydı". Böcklin 1880 ile 1886 yılları arasında tablonun beş farklı versiyonunu çizdi. Birçok esere ilham kaynağı olan tablonun en bilinen etkisi, Rahmaninov'un 1907 tarihli ve aynı isimli senfonik şiirinde görülür.

Ölüler Adası'nın tüm sürümlerinde, koyu renkli denizin ortasında terk edilmiş kayalık bir adacık görülür. Adanın sahili bir duvarla denizden ayrılmıştır ve duvarda denize inen basamaklara doğru yaklaşan bir kayık vardır. Kayıkçı kayığa kıç kısmından yön vermektedir. Pruvada ise, eşinin çiçeklerle süslenmiş tabutu arkasında dimdik dikilmekte olan, tamamen beyazlar giymiş bir kadın bulunmaktadır. Küçük adanın orta bölümü, yoğun ve oldukça uzun servilerle kaplanmıştır. Geleneksel olarak mezarlıklarla ve yas tutmayla ilişkilendirilen bu ağaçların kapladığı alanın etrafı, sarp ve dik uçurumlar oluşturan kayalarla çevrilidir. Kayaların üzerindeki mezar girişi veya penceresi şeklindeki yapılar da resimdeki cenaze temasını güçlendirir. Resim genel olarak, umutsuz bir terk edilmişlik ve gergin bir bekleyiş görüntüsü oluşturur. Böcklin tablonun anlamına dair belirli bir açıklama yapmadı, ancak bir mektubunda "bir rüya resmi: öyle bir durgunluk hissi yaratmalı ki, resme bakmakta olan kişi kapı çalındığında bile irkilmeli" dedi. (Devamı...)


Oscar Wilde ya da tam adıyla Oscar Fingal O’Flahertie Wills Wilde (d. 16 Ekim 1854, Dublin - ö. 30 Kasım 1900, Paris), İrlandalı oyun yazarı, romancı, kısa öykücü ve şair.

İğneli uslubu ile geç Victoria dönemi Büyük Britanya'sının en başarılı ve ünlü yazarları arasına girdi. Bir dava sonucu fiili livata ve ahlaksızlıktan suçlu bulununca büyük bir düşüş yaşadı ve doğduğu ortamla tam bir zıtlık içinde Paris'te fakir bir otel odasında öldü. Oscar Wilde İrlanda'nın tanınmış göz cerrahlarından olan Sir William Wilde ve başarılı bir yazar, genç İrlandalı devrimcilere örnek bir şair olan Jane Francesca Wilde'ın ikinci çocuğu olarak Dublin'de doğdu. Babası 1864’te tıp bilimine hizmetleri nedeniyle şövalye unvanı almıştı. Haziran 1855'te aile lüks bir bölgeye taşındı. Wilde’ın kardeşi Isola burada doğdu. Jane Wilde burada cumartesi akşamları Sheridan le Fanu, Samuel Lever, George Petrie, Isaac Butt ve Samuel Ferguson gibi isimleri davet ettiği partiler düzenlerdi. Wilde 9 yaşına kadar evde eğitim gördükten sonra Portora Kraliyet Okulu’na kaydoldu. Yazları aileyle geçiren Wilde kardeşler George Moore’la oyunlar oynardı. Portora’dan mezun olduktan sonra Dublin’deki Trinity Kolejinde 1871'den 1874'e kadar eğitim gördü. Sıradışı bir öğrenciydi, Trinity öğrencileri için en büyük ödül olan Berkeley altın madalyasını, ve aynı zamanda Oxford Üniversitesi Magdalen Koleji’nden bir burs kazandı. Burada 1874'ten 1878’e kadar eğitimine devam etti ve en önemli ilkelerinden biri hayatı sanata yaklaştırmak olan estetik akımının bir parçası oldu. Magdalen’deyken 1878 Newdigate Ödülü’nü Ravenna şiiriyle kazandı. Bu şiiri Encaenia’da okuyup kaybetmiş, fakat ödülü daha sonra Tarihsel Eleştirinin Yükselişi makalesiyle almıştı. (Devamı...)


11 Ağustos
Kardelen tek çenekli çiçekli bitki familyalarından nergisgiller (Amaryllidaceae) içinde sınıflanan 20'ye yakın Galanthus cinsi çok yıllık, soğanlı ve otsu bitki türlerinin ortak adıdır.

Kardelenler, tıbbi açıdan önemli oldukları düşünülen bitkilerdir. toprak üstü kısımları kalbi kuvvetlendirici, mideye iyi gelen ve âdet söktürücü ilaç; toprak altı kısımları ise taze haldeyken ezilerek, çıbanları olgunlaştırmak için hazırlanan lapa olarak kullanılır. İçerdikleri ve ilaç olabilme olasılığı bulunan alkaloid ve lektinler nedeniyle, çok sayıda araştırmaya konu olmaktadırlar. Türkiye'de 14 türünün doğada yetiştiği bilinen kardelenlerden bazılarının soğanları Türkiye'nin ihraç ürünleri arasında bulunmaktadır. Galanthus elwesii ile Galanthus ikariae ve/veya Galanthus latifolius adlı türler, uzun yıllardan beri ve başta Hollanda olmak üzere bazı ülkelere, "süs bitkisi" adı altında ihraç edilmiştir.Güncel durumda, Galanthus elwesii ile Galanthus woronowii türleri dışındaki kardelen soğanlarının doğadan toplanarak ihraç edilmesi yasaktır. Bahsi geçen ve Türkçede sırasıyla "Toros kardeleni" ve "Karadeniz kardeleni" olarak anılan iki türün soğanlarının ihracatı ise sınırlandırılmıştır. (Devamı...)


Camille Claudel (8 Aralık 1864 – 19 Ekim 1943), Fransız heykeltıraş. Fransız şair ve diplomat Paul Claudel'in ablası.

Camille Claudel Kuzey Fransa'da Aisne'de, Louise Athanaïse Cécile Cerveaux ile Louis Prosper'nin ikinci çocuğu olarak doğdu. Aile, Camille henüz bebekken Villeneuve-sur-Fère'e taşındı. Erkek kardeşi Paul 1868'de doğdu. Aile 1870'te Bar-le-Duc'e, 1876'da Nogent-sur-Seine'ye ve 1879'da Wassy-sur-Blaise'e taşındı. Camille annesi ve kardeşleriyle birlikte 1881'de Paris'in Montparnasse bölgesine yerleşti. Çocukluğunda taş ve çamur gibi malzemelerle ilgilenmeye başlayan Camille, Académie Colarossi'de heykeltıraş Alfred Boucher ile çalışmaya başladı. (O dönemde École des Beaux-Arts'ta (Paris Güzel Sanatlar Akademisi) (kadınların eğitim görmesi mümkün değildi.) 1882'de Claudel, çoğu İngiliz olan ve aralarında Jessie Lipscomb'un da bulunduğu bir grup genç kadınla bir atölye kiraladı. 1883'te, bu gruba heykel eğitimi veren Auguste Rodin'le tanıştı. 1884'te Rodin'in atölyesinde çalışmaya başladı ve onun ilham kaynağı, modeli, arkadaşı ve bir süre sonra sevgilisi oldu. 1903 yılının başlarında işlerini sergiledi. Claudel'in eserlerinin gelişimi büyük ölçüde Rodin'e bağlansa da, sanat yeteneğinin kişiselliğini vurgulayan sanat tarihçileri çoğunluktadır. Yazar ve sanat eleştirmeni Octave Mirbeau onun bir dâhi olduğunu söyler. İlk işlerinde Rodin'in etkisi görülür ancak özellikle ünlü heykeli Bronze Waltz (1893) bunun dışında değerlendirilir. 1905 yılından itibaren Claudel'de akıl hastalığı baş gösterdi. Heykellerinin birçoğunu kırdı, paranoya belirtileri göstermeye başladı. Rodin'i, fikirlerini çalmakla ve öldürmeyi planlamakla suçladı. O zamana kadar kendisini koruyan erkek kardeşinin evlenerek Çin'e dönmesinden sonra atölyesine kapandı. Kariyerini destekleyen ve maddi olarak da yardım eden babası 2 mart 1913'te öldüğünde Camille'in bundan haberi olmadı. 10 Mart'ta kardeşinin girişimiyle Neuilly-sur-Marne'daki Ville-Évrard akıl hastanesine yatırıldı. Doktorları aileyi sağlığı konusunda sürekli bilgilendirse de annesi ilgilenmeyi kabul etmedi. 1 Haziran 1920'de Dr. Brunet anneye yazdığı mektupta Camille'in aile ile bir araya gelmesinin öneminden sözetti, ancak cevap alamadı. Paul Claudel ise birkaç yılda bir ziyarete geliyordu. (Devamı...)


12 Ağustos
Malthusçuluk 1766-1834 yılları arasında yaşayan İngiliz ekonomisti Thomas Malthus tarafından ortaya atılan ekonomik doktrin.

Thomas Robert Malthus, nüfusun halkın kullandığı geçim araçlarından daha hızlı geliştiğini ve kapitalizm koşullarında işçi sınıfının yoksulluğunun, işçilerin kapitalist sömürüsü nedeniyle değil, nüfusun hızlı gelişmesi sebebiyle meydana geldiğini iddia etmiştir. Karl Marx, Malthus'un bu teorisini kıyasıya eleştirdi ve bu teoriye karşı yığınların yoksulluğunun kapitalizmin ürünü olduğunu ve buna işçilerin ödenmeyen emeklerine kapitalistler tarafından el koyulmasının sebep olduğunu söyledi. Aynı zamanda kapitalizmin yıkılmasının ve sosyalizme geçişin işçi sınıfının sefaletine bir son vereceğini belirtti. Devamı...


Gabdulkhay Khuramovich Akhatov (Rusça: Габдулха́й Хура́мович Аха́тов; Tatarca: Габделхәй Хурам улы Əхәтов; Ğabdelxəy Huram ulı Əxətov; 8 Eylül 1927 - 25 Kasım 1986; Rusya, Tataristan Cumhuriyeti) Sovyet Rusyalı Tatar dilbilimci, profesör. İlk doktorasını 1954’te, ikinci doktorasını ise 1965’te Filoloji üzerine yapmıştır.

Akhatov, 1951’de Kazan Eyalet Pedagoji Enstitüsü’nden ve 1954’te lisansüstü okulundan dereceyle mezun oldu. Sovyetler Birliği Bakanlar Konseyi Yüksek Tasdik Komisyonu üyeliğine gelen Akhatov ayrıca, şimdi feshedilmiş olan SSCB’nin birçok üniversitesinde Doktora ve Yükseklisans İhtisas Kurulu Başkanlığı yaptı. Akhatov, aralarında Modern Tatar Diyalektoloji Bilimi Okulu ve Kazan Deyişbilim Okulu’nun da yer aldığı birçok araştırma enstitüsünün kurucusuydu. Yerli Sibirya nüfusunun diyalektik özelliklerini ve farklılıklarını inceleyen Akhatov, Sibirya Tatarları’nın konuşma dilindeki, Kıpçaklı Sibirya Tatarları’ndan edindiklerini düşündüğü telaffuz farklılığını farkeden ilk bilim insanlarından birisiydi. (Devamı...)


13 Ağustos
Niagara Şelalesi Kuzey Amerika'nın doğusunda, ABD ile Kanada sınırı arasında, Niagara Nehri'nin üzerinde bulunur. 3 büyük şelaleden oluşur. Horseshoe (Atnalı Şelalesi) bunların en büyükleridir. American Falls ve Bridal Veils Fall diğer iki küçük şelalelerdir.

Niagara Şelalesi'nden yarım dakikada 168.000 m³ su akar. Kuzey Amerika'nın en büyük şelalesi olan Niagara, 10.000 yıl önce Kuzey Kutbu'ndan gelen buz kütlelerinin yol açtığı çöküntülerdir. Şelalenin çevresi Niagara Şelaleleri Parkıdır ve kardeş şehirler olan Niagara Falls-Ontario ve Niagara Falls - New York tarafından doğal koruma altındadır. Niagara isminin yerli dilindeki "Onguiaahra" (düz) kelimesinden geldiği sanılmaktadır. Ayrıca üç büyük şelaleden oluşur ve 51 metre uzunluğundadır. Nehir çevresindeki Nikola Tesla tarafından yapılan birkaç hidroelektrik santrali, hem ABD hem Kanada için elektrik üretmektedir. Şelale çevresinde yapılabilecek aktiviteler, Niagara Parkından büyük şelaleyi ve havaya uçan suların oluşturduğu gökkuşağını izlemek, şelalenin altına kadar ilerleyen bot gezilerine katılmak, ortası sınır kabul edilen Rainbow köprüsünden diğer ülkeye geçmek veya gümrüksüz mağazalardan alışveriş yapmaktır. Niagara Şelalesi 1932 yılında tamamen donarak buz olmuştur. Şelalenin Kanada tarafı Amerika tarafına nazaran daha gelişmiştir. Şelale bot turlarıyla ünlüdür. (Devamı...)


Marquis de Sade (Fransızca okunuşu: maʁki: dəsad) (d. 2 Haziran 1740 - ö. 2 Aralık 1814), Fransız aristokrat ve felsefe yazarı. Erotik edebiyat'ın önemli yazarlarındandır, genellikle sert pornografik yazılar yazardı.

Yaklaşık 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirmiştir ve en önemli eseri Les 120 journées de Sodome ou l'école du libertinage'ı hapishanede yazmıştır. Eser günümüzde bile oldukça sakıncalı görülür. Ünlü yönetmen Pasolini romanın günümüze uyarlaması olan Salo ya da Sodom'un 120 Günü filmi çekmiştir. Diğer önemli eseri de Justine'dir. Sadizm'in kökeninin onun yazdıklarına dayandığı bilinir.

Yazılarında ahlakı, yasayı, dini öğeleri dikkate almadan aşırı özgürlüğü (hatta ahlaksızlığı) ve en iyinin zevk olduğunu savunuyordu. Sade, 32 yıl farklı hapishanelerde ve akıl hastanesinde hapsedildi; onbir yıl Paris'te (on yılı Bastille'de geçti), bir ay Conciergerie'de, iki yıl kalede, bir yıl Madelonnettes'te, üç yıl Bicêtre'de, bir yıl Sainte-Pélagie'de ve 13 yıl Charenton akıl hastanesinde. Yazılarının çoğunu tutuklu olduğu dönemde yazdı. "Sadizm" kavramı adından türetilmiştir. (Devamı...)


14 Ağustos
WWE World Wrestling Entertainment, Inc. (veya bilinen adıyla WWE), Amerikalı profesyonel güreş eğlence şirketidir ve merkezi; Connecticut şehrindeki Stamford semtindedir. Şirketin sahibi ve başkanı, Vince McMahon'dır.

WWE, 1952 yılında Jess McMahon ile Toots Mondt tarafından "Capitol Wrestling Corporation" adıyla kuruldu. Şirket, ilk yıllarda profesyonel güreşi tanıtma ve dünyaya yayma çalışmalarında bulundu. Bunun için birçok şirketle rekabete girmek zorunda kaldı. Şirket, tam olarak 21 Şubat 1980 tarihinde kuruldu ve daha önce, 1979 yılında Massachusetts'ta kurulan Titan Sports adıyla biliniyordu. Capitol Wrestling Corporation'ın ismi; 1982 yılında World Wrestling Federation, WWF olarak değişti. Daha sonra ismi; 1998 yılında World Wrestling Federation, Inc., ardından 1999 yılında World Wrestling Federation Entertainment, Inc. ve son olarak, 2002 yılında ise World Wrestling Entertainment, Inc.' olarak değişti. Devamı...


Destiny's Child kadın üyelerden oluşan, Amerikalı R&B müzik grubu. Grubun son ve en aktif döneminde üyeleri Beyoncé Knowles, Kelly Rowland, ve Michelle Williams'ı içermekteydi. 1990 yılında Houston, Teksas'ta kurulan grup müzikal girişimlerine Girl's Tyme olarak, Knowles, Rowland, LaTavia Roberson ve LeToya Luckett dörtlüsü olarak başladı. Kısıtlı başarılardan sonra 1996 yılında Columbia Records'a Destiny's Child adıyla kayıt olan grup ana akım piyasadaki başarısını ise 1999'daki en çok satan albümü The Writing's on the Wall ile elde etti. Bu albümden "Bills, Bills, Bills" ve "Say My Name" gibi bir numara tekliler yayımlandı. Eleştirel ve ticari olarak başarılar devam ederken, grup, üyeleri arasındaki kavgalar ve yasal sürtüşmelerle çalkalandı. Bu dönemde Roberson ve Luckett, menajer Mathew Knowles'ın Knowles ve Rowland'ı kayırmasını gerekçe göstererek ayrılmayı talep etti.

Roberson ve Luckett ayrıldıktan kısa bir süre sonra Williams ve Farrah Franklin gruba dahil edildi. Ancak 2000'de kısa bir süre sonra Franklin gruptan ayrılarak üçlüyü yalnız bıraktı. Üçüncü stüdyo albümleri Survivor, grubun bu süreçte yaşadıklarını yansıtan bir eser olarak görüldüğü gibi "Independent Women", "Survivor" ve "Bootylicious" gibi uluslararası başarıda şarkılar üretti. (Devamı...)


15 Ağustos
Çöl yerkürede yer alan ana biyom tiplerinden birisidir.

Çöl, yıllık 250 mm'den az yağış alan bölgeler için kullanılan bir tabirdir. Sanılanın aksine Antarktika ve Grönland'ın büyük bölümüde çöl tabirinin içine girer yani "çöl" kelimesi sadece sıcak bölgeleri değil soğuk ve kurak bölgeler için de kullanılır. Çöller birer ekosistemlerdir ve çöl atmosferinin düşük nemliliği gece ve gündüz arasında çok büyük sıcaklık farklarının oluşmasına neden olur. Çöller, aldıkları yağışın miktarında büyük değişkenlik gösterebilirler. Yağışın zamanı da öngörülememektedir. Sıcak çöllerde toprakta organik madde miktarı az olmasına karşın mineraller bol miktarda bulunur. En gelişmişlerinde bile bitki örtüşü çok seyrektir ve toprak güneş ışınlarına ve rüzgara doğrudan maruz kalır. Hem yıllık hem de çok yıllık bitkiler mevcuttur, ancak çok yıllık bitkiler olarak kaktüsler tipiktir, Kuzey kutbu'nda 400'e yakın bitki türü olmasına karşın Antarktika'da hiçbir bitki türü bulunmamaktadır. Bu bitkiler su kaybını azaltmak için genellikle çok küçük yapraklara sahiptir ya da hiç yaprakları yoktur. Bazı bitkiler ise yer altı organları olarak yaşarlar ve yalnızca aşırı yağışların olduğu kısa bir büyüme dönemine sahiptirler. Çöllerde yaşayan hayvanlar, çok çetin koşullarla baş etmek zorundadırlar: su ve besin çok nadirdir, sıcaklık dramatik bir şekilde değişmektedir, kumda ve kalın kar tabakasında yürümek ve yuva kazmak zordur. Bu sorunları aşmak için çok çeşitli fizyolojik ve davranışsal uyumlar evrimleşmiştir. Sıcak çöllerde çoğu hayvan küçüktür, günün en sıcak saatlerini bitkilerin altında ya da yer altında geçirirler, gece avlanır ve besin ararlar. Kanguru faresi gibi hayvanlar, besinlerde bulunan ve metabolizma sonucu ortaya çıkardıkları su (metabolik su) ile canlılıklarını devam ettirirler. Canlı biyokütlesi çok düşüktür ve biyota oldukça özelleşmiştir. (Devamı...)


Cristiano Ronaldo ya da tam adıyla Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro (d. 5 Şubat 1985, Funchal), forvet pozisyonunda oynayan Portekizli futbolcudur. La Liga ekiplerinden Real Madrid'de 7 numaralı formayı giymektedir ve Portekiz millî futbol takımı kaptanıdır.

Cristiano Ronaldo 5 Şubat 1985'te Funchal, Madeira'da doğmuştur. Maria Dolores dos Santos Aveiro ve José Dinis Aveiro'nun son çocuklarıdır. İkinci ismi olan Ronaldo'yu babası Ronald Reagan hayranı olduğu için koydu. Hugo adında bir abisi, Elma ve Liliana Cátia adlarında iki ablası vardır. Profesyonel olmadan önce Andorinha, CD Nacional ve son olarak Sporting genç takımında oynayan Ronaldo, 17 yaş altı Portekiz millî takımında da dikkat çekmişti. Profesyonel kariyerine yine Sporting Lizbon'da başlayan genç oyuncu, 2003 yılından 2009 yılına kadar Manchester United'da oynadı. 2008-2009 sezonun sonunda Real Madrid kulübüne transfer oldu. Ronaldo'nun çocukluğunda tuttuğu takım Benfica'ydı. 8 yaşındayken, babasının malzemeci olarak çalıştığı amatör takım olan Andorinha kulübünde oynuyordu. Ronaldo 1995 yılında C.D. Nacional kulübüyle anlaştı ve bir unvan yarışmasında başarılı olduktan sonra 3 günlük denemeliğine Sporting Lizbon'a gitti. Sporting kulübü kendisini transfer ücretini açıklamadığı bir anlaşmayla renklerine kattı. (Devamı...)


16 Ağustos
Kuasar evrenin en uzak köşelerinde yüksek bir enerjiyle parlayan gökadalara verilen addır. Evrenin genç ve çalkantılı dönemindeyken oluştukları bilinmektedir. Merkezlerindeki dev karadeliklerin kütleçekim gücüne kapılan büyük miktarda maddenin ısınıp şiddetli ışınım yayması nedeniyle muazzam parlaklıklarını kazandıkları düşünülmekteydi. Bu nedenle de yaygın görüş, kuasarların gazca zengin dev gökadalarda ya da başkalarıyla çarpışıp hareketlenmiş gökadaların merkezlerinde bulundukları biçimindeydi. Ancak, dünyadan 10 milyar ışıkyılı uzaklıkta 10 kuasar üzerinde kızılötesi teleskopla yapılan gözlemler, ev sahibi gökadaların, küçük gökadalar olduğunu ortaya koydu.1045 ile 1048 erg/s aralığındaki enerji çıktıları ile en ışıtmalı etkin çekirdek gösterirler.

Bir kuasar çok uzakta bulunan radyo kaynağı olup içinde bir sürü takım yıldızı barındırır. Kuasarlar çok parlak ve enerjiktir, ilk kez kırmızıya kayma miktarları ile saptanmıştır. Bu elektromanyetik dalgaların boyları radyo dalgaları ve görünür ışığın arasındaki spektrumdadır. Bu dalgalar, galaksiler gibi geniş alanlı ışık kaynaklarından bizlere yıldız gibi görünen nokta kaynaklarından gelmektedir. 1980’in başlarına kadar bu objelerin doğası hakkında tartışmalı görüşler olsa da , şu an uzlaşılmış bilimsel kanı şu yöndedir: Kuasar çok büyük bir galaksinin merkezindeki sıkıştırılmış alandır. Ayrıca bu alanın merkezi birçok büyük kütleli karadelik çevrelemektedir. Büyüklükleri yaklaşık olarak Schwarzschild yarıçapının 10 ile 10000 katı olarak değişmektedir. Kuasar bir karadeliğin etrafından olan büyüme diski tarafından kuvvetlendirilir. (Devamı...)


Panait Istrati (d. 10 Ağustos 1884 - ö. 18 Nisan 1935) Rumen yazar. Balkanların Maksim Gorki'si olarak anılır.

Romanya'nın bir liman kenti olan İbrail'de doğan yazar, gençliğini, aralarında İstanbul'un da olduğu pek çok Osmanlı İmparatorluğu kentinde geçirdi. Babası Yunandır. Mısır'ı, Lübnan'ı, Suriye'yi gezdi. Bu dönemde, bulduğu bir sözlük sayesinde Fransızca öğrendi. 1921 yılında, Fransa'nın Nice kentine giderken, yalnızlığı dolayısıyla intihar girişiminde bulundu. O sırada üzerinde Romain Rolland'a yazılmış fakat henüz göndermemiş olduğu bir mektup bulunuyordu. İlk romanı Kira Kiralina (Yaşar Nabi Nayır tarafından Türkçeye çevrilmiştir) 1923 yılında Romain Rolland'ın yazdığı önsözüyle birlikte basılmıştır. Panait Istrati tüm eserlerini anadili olan Rumence değil, Fransızca olarak yazmıştır. Türkçeye de çevrilmiş önemli eserleri arasında, Arkadaş (Mihail), Akdeniz, Sokak Kızı (Nerantsula), Angel Dayı, Kodin, Baragan'ın Devedikenleri, Uşak ve Sünger Avcıları gelir. Gençlik yıllarında devrimci hareketlerin etkisine kapılmış olan Istrati, 1929'da Komünist Partinin daveti üzerine Sovyetler Birliği'ni gezdikten sonra umutsuzluğa kapılmış ve politik mücadelenin dünyada bir şeyleri değiştirmek için yetersiz olduğu fikrini edinmiştir. Pek çok romanında da politikadan, politik mücadeleden çok insanı insan yapan değerler üzerinde durması bu yüzdendir. Panait Istrati romanlarının çoğunda yaptığı yolculukları anlatır. Fakat gezdiği ülkeler değil, tanıdığı insanlar ön plandadır. Istrati'nin eserlerinde gerçek bir insan sevgisi hissedilir. Bu karşılıksız ve koşulsuz sevginin hikâyesindeki kahramanların başına getirdiği belalar kadar, onlara yaptığı katkı da nesnel bir biçimde anlatılır. (Devamı...)


17 Ağustos
Bal arılar tarafından çiçeklerden ve meyve tomurcuklarından alınarak yutulan nektarın arıların bal midesi denilen organlarında invertaz enzimi sayesinde kimyasal değişime uğramasıyla oluşan ve kovandaki petek hücrelerine yerleştirilen çok faydalı bir besindir. Nektar bala çevrilirken arılar sağladıkları invertaz enzimi sayesinde sakkarozu inversiyona uğratarak fruktoz ve glikoz şeklinde basit şekerlere dönüştürür ve fermantasyonun meydana gelmesini önleyecek miktarda suyunu uçururlar. Kovandaki hücrelere yerleştirilen ve üzeri mumdan bir kapakla örtülen bal arılarca sağlanan özel havalandırma sistemi sayesinde bildiğimiz tat ve kıvama gelir.

Balın rengi, şeker dengesi ve tadındaki farklılık tamamen toplanan nektarlardan kaynaklanmaktadır. Balın kokusunu, çiçeklerdeki aromalı uçucu yağlar verir ki bu aynı zamanda çiçeklerin kokularını sağlayan yağdır. Bal üretiminde ½ kg ham nektarı toplamak için 900 bin arının bir gün boyunca çalışması gerekir. Toplanan bu nektarın ise ancak bir kısmı bala çevrilebilir. Elde edilen balın miktarı getirilen nektarın şeker konsantresine bağlıdır. Bal nem, güneş ışığı, kaynatma gibi sıradışı bir etkiye maruz kalmadıkça bozulmaz ve zaman faktöründen etkilenmez. (Devamı...)


Kristen Stewart ya da tam adıyla Kristen Jaymes Stewart (d. 9 Nisan 1990) Amerikalı televizyon ve sinema aktrisi. Alacakaranlık filmindeki "Bella Swan" karakteri ile ünlenmiştir. 2015 yılında Clouds of Sils Maria filmindeki perfosmansı ile César Ödülleri nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştır. Kristen Stewart César Ödülleri ni kazanan ilk Amerikalı kadın oyuncu olarak tarihe geçmiştir.

Los Angeles, Californiya'da doğmuş ve büyümüştür. Cameron (öz), Taylor (evlatlık) ve Dana (evlatlık) adlı erkek kardeşleri vardır. Babası FOX TV'de yapımcıdır. Annesi aslında Queensland, Avustralya'da Maroochydore'dan bir yazı denetimcisidir. Yedinci sınıfa kadar okula gitmiş ve sonra eğitimine mektuplarla devam etmiştir. 2009 yılında liseden mezun olmuştur. 2010 yılında ailesinin yanından taşınarak Los Angeles'a yerleşmiştir. Günümüzde de, Los Angeles ve Londra'da evi bulunmaktadır. Stewart'ın oyunculuk kariyeri sekiz yaşının sonunda, bir ajans ilk okulunun yılbaşı kutlamasındayken performansını gördükten sonra başlamıştır. Stewart'ın ilk rolü Disney Kanalı TV prodüksiyonu The Thirteenth Year'da oldukça kısa bir roldü ve Stewart konuşmuyordu. Sonra The Flintstones in Viva Rock Vegas adlı filmde küçük bir rolde gözüktü. Daha sonra The Safety of Objects adlı bağımsız filmde bekar, sorunlu bir annenin erkeksi kızını oynadı. Stewart Hollywood filmi Panik Odası 'nda başrol aldı ve filmde Jodie Foster'ın şeker hastası kızı rolü ile sinema dünyasına adımını attı. Film genellikle olumlu eleştiriler aldı ve Stewart performansından dolayı pozitif bir ilgi topladı. Bu filmdeki başarısından sonra Cold Creek Manor isimli diğer bir gerilim filminde rol aldı. Bu film gişede istenen başarıyı yakalayamamıştır. Bir sonraki filmi ise Max Thieriot ve Corbin Bleu'nun da yer aldığı çocuk aksiyon ve komedisi olan Catch That Kid olmuştur. Stewart, Lila rolüyle Undertow adlı bir gerilim filminde de rol almıştır. Tarih olarak, Stewart'ın en övgü aldığı rol, Laurie Halse Anderson'ın romanından uyarlanan televizyon filmi Konuş Benimle dir. Stewart (film çekilirken 13 yaşındaydı), zorla tecavüz edildikten sonra bütün sözlü iletişimlerini kesen ve çalkantılı bir duygusallıkla boğuşan lise birinci sınıf öğrencisi Melinda Sordino'yu oynadı. Stewart sadece birkaç konuşma çizgilerine sahip karakterleri oynaması konusunda da büyük bir övgü aldı ama film boyunca aklında koyu fikirli açıklamalarına devam etti. (Devamı...)


18 Ağustos
Satürn (eski adı ile Zühal) Güneş Sisteminin Güneş'e yakınlık sırasına göre 6. gezegenidir.

Büyüklük açısından Jüpiter'den sonra ikinci sırada gelir. Adını yunan mitolojisindeki Kronos'tan alır. Çıplak gözle izlenebilen 5 gezegenden biri (diğerleri, Merkür, Venüs, Mars, ve Jüpiter) olarak eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devleri sınıfına girmektedir. Su yoğunluğu ile karşılaştırıldığında 0.69 olan bu değer, Yerküre'nin yoğunluğunun % 12'si kadardır. Düşük yoğunluk, gezegenin akışkan yapısı ve kendi çevresindeki dönüş hızının yüksekliği ile birleşerek, Satürn'e ekvatorda geniş, kutuplarda basık elipsoid görüntüsünü vermektedir. Yansıtılabilirlik derecesi(albedo) 0.47 olan gezegen, böylece yüzeyine düşen güneş ışığının yarıya yakınını görünür tayfta yansıtmaktadır. Ancak kızılötesi alandaki ışınım ölçüldüğünde, Satürn'ün Güneş'ten aldığı enerjinin 3 kat fazlasını dışarı yaydığı görülür. Bu nedenle gezegen, Güneş'e olan uzaklığına göre hesaplanan 71K' den (-202 °C) çok daha yüksek bir etkin sıcaklığa sahiptir ve 95K (-178 °C) sıcaklığında bir kara cisim gibi ışır. Satürn'ün kendi içinde yarattığı bu enerji fazlası, gezegenin yerçekiminin etkisi ile yavaşça kendisi üzerine çökerek küçülmesi sırasında dönüştürülen potansiyel enerji ile açıklanmaktadır. Kelvin-Helmholtz mekanizması olarak adlandırılan ve daha sınırlı ölçüde Jüpiter'de de gözlenen bu olgu Satürn'ün yarattığı ısıl enerji fazlasını tek başına açıklamaya yeterli değildir. Ek bir mekanizma olarak, gezegenin yüzeye yakın katmanlarında hidrojen ile karışım halinde bulunan helyumun ağırlığı nedeniyle merkeze doğru süzülerek göç etmesi sırasında potansiyel enerjisinin bir kısmını açığa çıkarması önerilmektedir. (Devamı...)


[[Dosya:|sağ|150px]] Agatha Christie ya da tam adıyla Agatha Mary Clarissa Miller Christie Mollowan (15 Eylül 1890 – 12 Ocak 1976), İngiliz yazar, polisiye edebiyatın en önemli isimlerinden biri ve dedektif Hercule Poirot karakterinin yaratıcısıdır. Mary Westmacott takma adıyla aşk romanları da yazmıştır. Ancak asıl ününü, yazdığı 80 dedektif romanına ve West End tiyatrolarında sahnelenen oyunlarına borçludur.

Babası Frederick Alvah Miller, Agatha henüz küçük yaştayken öldü. Annesi tarafından evde eğitilen küçük kız, yalnız bir çocukluk geçirdi. Küçük yaşta öyküler yazmaya başladı. 16 yaşında, şan öğrenimi görmek üzere Paris’e yollandıysa da kısa sürede bundan vazgeçti. Ciddi anlamda ilk edebi denemeleri, duygusal konuları ele alan öyküler oldu. 1914’te pilot albay Archibald Christie ile evlendi ve yeniden Fransa’ya gitti. Dislektik olmasına rağmen öykü, roman okumayı çok seviyordu. Fransa'dayken vakit geçirmek üzere okuduğu dedektif öykülerinin daha iyilerini yazabileceğini düşünerek ilk polis romanı olan The Mysterous Affair at Styles’ı (Styles’daki Esrarengiz Olay) yazdı. Kitap çeşitli yayınevinlerince geri çevrildikten sonra 1920’de Bodley Head Yayınevi tarafından kabul edildi. Bu roman, Agatha Christie’nin ilk Hercule Poirot’lu romanıdır. Agatha Christie 1926’da 11 gün boyunca kaybolur. Bütün aramalara rağmen bulunamaz. Arabası bir göl kenarında bulunur; ağaçlara çarpmış, bavulları dağılmış bir şekilde.… Amaç, bellidir; “Agatha Christie göle düştü” süsü vermektir. Sonra birden ortaya çıkar Agatha Christie. Ama hiçbir açıklama yapmaz. Kimlerine göre Agatha Christie geçici hafıza kaybına uğradı. Kimilerine göre, Agatha Christie kocasının sevgilisini öldürmek planları yapmak için bilmediği bir yere gitti. Sır, hâlâ meçhul. (Devamı...)


19 Ağustos
SMS Pommern Deutschland sınıfından bir pre-dreadnought idi; Kaiserliche Marine'ye katılmak üzere 1904 - 1906 yılları arasında inşa edildi. İsmi Prusya'nın Pomeranya bölgesinden gelmektedir, Stettin'in AG Vulcan tersanesinde inşa edildi, 22 Mart 1904 tarihinde kızağa kondu ve 2 Aralık 1905'te denize indirildi. 6 Ağustos 1907 tarihinde donanmaya katıldı. Deutschland sınıfı gemiler hizmete girdiklerinde hız, zırh, büyüklük ve ateş gücü bakımından dreadnought gemilerin ardında kalmıştı.

Pommern, donanmaya katıldıktan sonra I. Dünya Savaşı'na 2 yıl kala Açık Deniz Filosu'nun II. Savaş Filosuna atandı. Pommern, 31 Mayıs - 1 Haziran 1916 tarihleri arasındaki Jutland Muharebesi'ne bulundu. Pommern ve kardeş gemileri David Beatty komutasındaki kruvazörler tarafından derhal durduruldu; Pommern HMS Indomitable'nin 30.5 cm'lik toplarının hedefi oldu. Gece muharebesinde gemi bir veya iki defa isabet aldı, HMS Onslaugh destroyerinin torpido saldırısına maruz kaldı, 17.5 cm'lik top bataryasında patlama oldu. Kısa süre içinde Pommern battı ve mürettebatları öldü. (Devamı...)


Aki Kaurismäki ya da tam adıyla Aki Olavi Kaurismäki ( d. 4 Nisan 1957; Orimattila), Fin senarist ve yönetmen. Pek çok ödül almış, 2002 yapımı filmi Geçmişi Olmayan Adam'la tanınır.

Aki Kaurismäki kariyerine ağabeyi Mika Kaurismäki ile birlikte yönetmenlik yaparak başladı. Bağımsız bir yönetmen olarak ilk filmi, Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sının günümüz Helsinki'sinde geçen bir versiyonudur. Leningrad Cowboys Go America filmiyle dünya çapında ün elde etti. Çok etkilendiği yönetmenler Jean-Pierre Melville ve Robert Bresson gibi sade oyunculuğa ve mesajlarını aktarmak için basit sinema dilini kullanmaya inanır. Eleştirmenler onda Rainer Werner Fassbinder etkileri de görmüş olsa da, Kaurismäki yakın zamana dek hiç Fassbinder filmi izlememiş olduğunu belirtti. Filmlerinin, Leningrad Cowboys Go America 'da da cameosu olan Jim Jarmusch'un filmleri gibi, fazla altı çizilmeyen eşsiz bir mizahi yanı vardır. Jarmusch da, Night on Earth filminin Helsinki'de geçen bölümünde Kaurismäki oyuncularına yer verdi. (Devamı...)


20 Ağustos
Salmonella enterica çubuk şekilli, kamçılı, Gram-negatif bir bakteridir ve Salmonella cinsinin bir üyesidir.

S. enterica'nın olağanüstü çok sayıda serovarları veya suşları mevcuttur. 2000'den fazlası betimlenmiştir. Salmonella enterica Serovar Typhi (tarihsel olarak S. typhi adıyla tür seviyesine yükseltilmiştir) tifonun hastalık etmenidir. Typhimurium gibi diğer serovarları (S. typhimurium olarak da bilinir) salmonellozis olarak bilinen bir insan gastroenterit tipine neden olabilir. Typhi and Typhimurium LT2 serovarlarının genom dizinleri belirlenmiştir. Ayrıca, Typhimurium LT2'nin proteomunun farklı çevresel şartlardaki değişiminin analizi de yapılmıştır. Salmonella typhi (evvelden Salmonella choleraesuis olarak bilinen) Salmonella enterica'nın bir serovarıdır ve tifonun nedenidir. Organizma dışkı yoluyla (fekal-oral yolla) iletilir — İnsanlarda dışkı yoluyla atılır ve kirli su, gıda veya dokunma yoluyla bulaşır. Salmonella typhi üç ana antijenik faktöre sahiptir: O, veya somatik antijen; Vi, veya kapsül antijeni; ve H, veya kamçı (flagella) antijeni. Çoğu salmonellozis vakası S. enterica tarafından enfekte olmuş gıdalardan kanaklanır. Büyükbaş ve kümes hayvanları sıkça bu bakteri tarafından enfekte olurlar, ama ev kedileri ve evcil hamsterlerin de insan enfeksiyonlarının kaynağı olduğu gösterilmiştir. Elektrikli süpürge torbalarının incelenmesinde ev ortamının da bakteri için bir rezervuar olabileceğini görülmüştür; ancak bunun olasılığı ev halkından birinin bir enfeksiyon kaynağıyla teması halinde söz konusudur, örneğin birisi hayvancılıkla uğraşıyorsa veya veterinerlikte çalışıyorsa. (Devamı...)


Sir Edward Elgar (d. 2 Haziran 1857, Broadheath, Birleşik Krallık - ö. 23 Şubat, 1934, Worcester, Birleşik Krallık) Britanyali geç romantik stili müzik bestecisi ve orkestra şefi.

Edward Elgar'ın hazırladığı eserlerin çoğu Britanya ve uluslararası klasik batı müziği konserleri repretuvarına girmiştir. Orkestra için bestelediği ilk önemli eseri olan "Enigma Varyasyonları" çok büyük sükse kazanmıştır. Sonra oratoryolar, oda müziği eserleri, senfoniler, enstrumental konçertolar, keman ve viyolonsel için konçertolar, birkaç koro eseri (bunlar arasında popüler "Gerontius'un Rüyası" vardır) ve şarkılar da bestelemiştir. Bestelediği müzik arasında "Pomp ve Circumstance" marşları bulunmakta ve bu marşlardan ilki olan "Land of Hope and Glory" Ingıltere'nin ikinci gayriresmî milli marşı şeklini almıştır ve İngiltre'de önemli konserlerde (örneğin yıllık BBC Prom konserlerinden sonuncusunda) seyircinin yüksek sesle şarkısını söyleyerek orkestraya katılması bir gelenek haline gelmiştir. Diğer ülkelerde aynı müzik marşları düğün ve nikâhlarda çalınmaktadır. 1924'te ulusal bir şeref ve ödül olarak "Britanya Kraliyet Müzik Ustası (King's Master of Musick)" unvanı verilmiştir. Elgar çok kere tipik bir İngiliz bestecisi olduğu kabul edilmekle beraber, müziğine etki yapanlar İngiliz değil kıtasal Avrupa'dandılar. Hayatı boyunca Elgar kendini, sadece müziksel açıdan değil sosyal açıdan da, İngiliz cemiyetine bir yabancı gibi hissetmiştir. Britanya müzik çevrelerinde egemen olanlar akademik olarak yetişmişler ve akademik çalışmalar yapan müzisiyenlerken Elgar müzisiyen olarak kendi kendini yetiştirmişti. Britanya hristiyanlığı başta Anglikan Protestan olduğu için Elgar'ın Katolik mezhebinde olması bazı yüksek çeverelde şüpheler yaratmaktaydı. Britanya'da Krailçe Viktoriya döneminde ve Kral Edward döneminde sınıf farkları çok büyüktü ve yukarı sınıflara alt sınıflarai gayet küçümsemekteydiler; Elgar kariyerinde çok başarı kazanıp iyi tanındığı dönemlerde bile aslının alt sınıftan olduğu için yüksek sınıflardan kişilerin kendini küçümsemelerinie karşı çok hassastı. Buna rağmen çok yüksek rütbeli bir İngiliz ordu subayının kızı ile evlenmişti. Karısı ona hem müzik kariyeri ve hem de cemiyette sosyal gelişmesinde ilham sağlamıştır. (Devamı...)


21 Ağustos
Sony (Japonca: ソニー株式会社, Sonī Kabushiki-Kaisha), Japonya kökenli çokuluslu şirketler topluluğu. Topluluğun ana şirketi, Tokyo'nun Minato semtinde yerleşik olan Sony Corporation'dur. Yıllık cirosu yaklaşık olarak 8.871.400 trilyon ¥'dir. Sony üreticilere ve profesyonel marketlere iletişim,video oyun konsolları ve bilgi teknolojisi üretiminde önemli rol oynamaktadır. Adı Latince "ses" demek olan "sonus" kelimesinden gelmektedir. Sony 5 bölümden oluşmaktadır. Bunlar; elektronik, oyun, eğlence, finansal servisler ve diğerleridir. Bu durum Sony'yi Nintendo'dan sonra dünyanın en kapsamlı eğlence ürünleri üreten şirket yapmaktadır. Sony yarı iletken üretiminde dünyada önde gelen 20 şirket arasındadır. 1945 yılında II. Dünya Savaşı'ndan sonra Masaru Ibuka, bombardıman sonrasında harabeye dönüşen Tokyo'da tamir dükkânı açmıştı. Ertesi yıl iş ortağı Akio Morita ile birlikte Tokyo Tsushin Kogyo Kabushiki Gaisya (東京通信工業株式会社; kısaca: Tōtsūkō 東通工), adlı şirketi kurdular. Bu şirket Type-G adlı Japonya'nın ilk kaset çalarını yaptı.

1950'li yılların başında Ibuka Amerika'ya gitti ve orada Bell Labs'in icadı olan transistörü duydu. Bell Labs'i transistörün lisansını alıp kendi şirketinde kullanma konusunda ikna etti. Birçok Amerikan şirketi transistörü askeri amaçlı kullanmayı düşünürken Ibuka bu icadı iletişim için kullanmayı düşündü. Transistörü ilk defa Regency and Texas Instruments adlı şirket kullansa da Ibuka bu icadı ilk defa ticari açıdan başarılı kıldı. (Devamı...)


Kaarlo Juho Ståhlberg (IPA: ˈkɑːrlɔ ˈjuhɔ ˈstoːlbærj) (d. 28 Ocak 1865 Suomussalmi; ö. 22 Eylül 1952 Helsinki), Finlandiya Cumhuriyeti'nin ilk devlet başkanı.

Aslen hukukçu olan Stahlberg, birçok seçim periyotlarında Fin eyalet meclisine seçilmiş ve mecliste Fin liberal görüşlü parti olan Gelişim Partisi'ni temsil etmiştir. 1908 ile 1918 yılları arasında Helsinki Üniversitesi'nde profesör olarak da görev alan Stahlberg, devlet başkanı olmadan önceki son yılında ise İdare Mahkemesi Başkanlığı'nda bulunmuştur. 1919 - 1925 yılları arasında devlet başkanlığı görevini yürüten Stahlberg, ikinci bir dönem seçilme hakkını kullanmamış ve bu tutumu ile gelecek dönemler için örnek teşkil etmeyi düşünmüştür. Daha sonra hukuki alandaki yeni yasalar için çalışmada bulunan Stahlberg, 1931 ve 1937 yıllarında yine devlet başkanlığına adaylığını koysa da çok az farklarla o dönem seçilen Pehr Evind Svinhufvud (1931) ve Kyösti Kallio'ya (1937) karşı kaybetmiştir. (Devamı...)


22 Ağustos
Gergedan gergedangiller (Rhinocerotidae) familyasından bugüne kadar soyunu sürdürebilmiş kara hayvanları içinde filden sonra en iri olan hayvan türü.

Bugünkü gergedanların, üçü Asya'da, ikisi Afrika'da yaşayan beş türü vardır. Bunların hepsi iri yapılı, kısa ve kalın bacaklı hayvanlardır. Ayaklarında tek bir toynakla (geniş ve kalın tırnakla) çevrili üçer parmak bulunur. Kafaları iri ve ağır, kulakları geniş, ucu püsküllü olan kuyrukları ince ve oldukça kısadır. Son derece kalın olan derileri, kulaklarının tepesindeki tüy tutamları ile kuyruk püskülleri dışında tümüyle çıplaktır. Türleri ayıran en önemli fark burunlarının üstündeki boynuzların bir ya da iki tane olmasıdır. Asya'da yaşayan üç türden ikisi tek boynuzlu, öbür Asya türü ile iki Afrika gergedanı çift boynuzludur. İçlerinde en irisi olan Beyaz gergedanın ağırlığı beş tonu bulur. Gergedanların boynuzu öbür hayvanlarınki gibi kemikten değil, saç, kıl ve tırnakların yapısındaki (keratin) denen lifsi bir proteinden oluşmuştur. Bazı Asya ülkelerinde bu boynuzların doğaüstü güçler taşıdığına inanılır. Otçul hayvanlar olan gergedanlar genellikle tek başlarına ya da aile grupları hâlinde geniş otlaklarda, çalılık ve bataklık bölgelerde yaşarlar. Yalnız Sumatra gergedanı sık ormanlarda yaşar. Görme duyularının zayıf olmasına karşılık koku alma ve işitme duyuları çok gelişmiştir. Hayvanlar arasında kendilerinden daha güçlü düşmanları olmayan gergedanlar insanla karşılaştıklarında da genellikle kaçarlar. (Devamı...)


Chris Isaak (26 Haziran 1956, Stockton, Kaliforniya) Amerikalı aktör, bestekâr, müzisyen, şarkıcı.

Müzik hayatına ağabeyiyle beraber AWOL'un U0P albümüne katkıda bulunarak başlamıştır. 1984 yılından günümüze, birçok alanda aktif olan Isaak temelinde müzik kariyerine odaklanmış; birçok albüme imzasını koymuştur. İlk albümü Silvertone'yi çıkardıktan sonra büyük beğeni topladı, David Lynch'nin filmlerine film müzikleri yaptı. 1988'de Babanın Metresi filminde palyaço rolü yaparak aktörlüğe başlayan Isaak, birçok filmde rol üstlendi. Lynch tarafından Mavi Kadife filminde başrol teklif edildiğinde bu rolde oynamayı reddetti. 2001-2004 yılları arasında The Chris Isaak Show adlı programı sundu. Isaak şu anda Amerikan Biyografi Kanalında yer alan The Chris Isaak Hour'u sunmaktadır. Chris Isaak 26 Haziran 1956'da Stockton'da St. Joseph's Hastanesinde doğdu.< Annesi Dorothy patates cipsi fabrikası işçisi, babası Joe ise forklift sürücüsüydü. Annesi İtalyan asıllı Amerikandır. Nick ve Jeff adında iki kardeşi vardır. 1961 ve 1970 yılları arasında ilköğrenimini Stockton's Woodrow Wilson Elementary School ve Daniel Webster Junior High okullarında gerçekleştirmiştir. Isaak'a 1971 yılında ilk gitarını kız arkadaşı Carole Low hediye etmiştir. Isaak genç yaşta iken ailesi ve kendisinin aldığı ikinci el Elvis Presley kayıtlarıyla kendi müzik eğitimini geliştirdi. Dinlediği kayıtlar onun müzik sesini belirlenmesinde etkili oldu. Isaak ve ağabeyi Nick akustik gitarlarıyla birbirlerine uyum sağlayarak amatör şekilde gitar çalmaya başladılar. (Devamı...)


23 Ağustos
Napolyon Savaşları Fransız Devrim Savaşları'nın ardından Napolyon önderliğindeki Fransa ile Avrupa'nın diğer güçlü devletlerinin oluşturduğu koalisyon arasında gerçekleşen savaş dönemi. Başlangıç tarihinin hangi yıl olduğuna dair tarihçiler ve araştırmacılar arasında fikir birliği yoktur. 1800-1815 yılları arasında, yaklaşık 15 yıl sürmüştür.

Napolyon Savaşları, Fransız Devrimi’nin ardından, monarşiye karşı fikirlerin ve siyasal etkinliklerin Avrupa’nın bütününe yayılmasını engellemeye çalışan Fransa dışındaki devletlerin oluşturduğu Koalisyon güçleriyle Fransız Devrim Orduları arasında Napolyon’un siyasi ve askeri liderliği altında sürmüş çatışmalardır.

I. Koalisyon, 1792 yılında 1. Fransa Cumhuriyeti’ne karşı Büyük Britanya, Avusturya Arşidüklüğü, Prusya Krallığı, Sicilya ve Piemonte tarafından oluşturulan ilk koalisyondur.

1796 yılında, Alpler Ordusu'nun başkomutanlığına atanan Napolyon, yetersiz donatılmış ve her türlü ikmal malzemesi açısından ihmal edilmiş olan bu orduyu kısa süre içinde savaşabilecek bir duruma getirdi. Aslında Napolyon’un İtalya Seferi için emrine verilmiş olan ordu, bu çapta bir harekat için yetersiz bir askeri güçtür. Emrindeki üst rütbeli subaylar, kendisi gibi Fransız Devrimi sonrasında hızla terfi etmiş, ama deneyimsiz subaylardır. Hızlı terfi etmelerinde, savaş alanlarında gösterdikleri beceri ve yeteneğin payı büyüktür, ama bu çapta birliklere komuta etmeleri yeni bir deneyim olacaktır. İtalya Seferi’nde Napolyon’un kurmayları, daha sonraki muharebelerde de birlikte çarpışacağı subayları olacaktı. (Devamı...)


Edge (d. 30 Ekim 1973; Ontario, Kanada), WWE'deki kariyeri ile tanınan Kanadalı emekli profesyonel güreşçi. 1996-2000 arası Christian'la takım kurmuş, zamanla takımlı ve tekli kariyeri boyunca birçok başarıya imza atmıştır. 2012'de WWE Şeref Kürsüsüne seçilmiştir.

30 Ekim 1973'te, Orangeville, Ontario, Kanada'da doğan Edge'in annesi Judy Edge, oğlunu yetiştirmek için iki ayrı işte çalışmış bekar bir anne idi. Edge, babası ile hiç tanışmamış, bir fotoğrafını bile görmemiştir. Mr. Perfect, Randy Savage, Hulk Hogan, Ricky Steamboat, Shawn Michaels ve Bret Hart en sevdiği güreşçilerin arasındadır. 18 yaşına geldiğinde profesyonel güreşçi olma isteği ile ilgili bir kompozisyon yarışmasını kazanan Edge, ödül olarak Sully's Gym'de ücretsiz güreş eğitimi teklifi aldı. Kazanması sonucunda Toronto'da Sweet Daddy Siki ve Ron Hutchinson tarafından eğitildi. Güreş isteklerini bir kenara bırakarak faturalarını ödemeye yardımcı olan Edge, güreş dışında çeşitli işlerde çalışmış ve Humber Kolejinden radyo yayıncılığı konusunda diploma alarak mezun olmuştur.

1990'lara doğru Edge, Sexton Hardcastle adı altında Ontario ve ABD'nin Büyük Göller yöresi'ndeki çeşitli bağımsız alanlarda yer aldı. Joe Legend ile Sex and Violence (Seks ve Şiddet) bağ takımının bir parçası olmuştur. 1997'de Sex and Violence; Christian Cage (Edge'ın çocukluk arkadaşı Jason Reso), Bill Skullion ve Rhino Richards'ı da alarak "Thug Life" adında bir takıma dönüşmüştür. Bu bağımsız kariyeri boyunca Legend ile ICW/MWCW Ortabatı Birleştirilmiş Bağ Unvanı'nı kazanmıştır.

Parlamaya başladığı 1990'lı yıllardan itibaren güreşe ortak ilgi duydukları lise arkadaşı Christian ile tam 7 kere Tag Team kemeri kazanmıştır. Sonra hikâye gereği Christian, Edge'e saldırmıştır. Edge bundan sonra tek başına başarı göstermeye çalışmış Rey Mysterio, Hulk Hogan, Chris Benoit gibi isimlerle takım olmuş ve önemli başarılara imza atmıştır. Eylül 2004'de geçirdiği sakatlıktan dolayı Kıtalararası Kemerini bırakmak zorunda kalmış, sakatlık sonunda iyi adam rolü tutmadığı için o da "Rated R Superstar" olmuştur. Ekim 2004 başlarında takım arkadaşları Chris Benoit ve Shawn Michaels'a saldırmıştır. (Devamı...)


24 Ağustos
Lockheed U-2 (Çağırılma Adı:Dragon Lady-Türkçe:Ejderha Kadın) tek kişilik, tek motorlu, yüksek irtifa keşif uçağıdır.

Tasarımı efsanevi Clarence "Kelly" Johnson tarafından yönetilen bir ekipçe yapılmıştır. Uzun ve geniş kanatları ona planör benzeri bir karakteristik verir. Çok değişik tiplerde kamera ve algılayıcılar taşıyabilir. Ancak bu uçak alışılmışın dışındaki iniş karakteristikleri nedeniyle zor bir uçak olarak kabul edilebilir. Görevi nedeniyle yüksek irtifalarda uçması gerektiğinden pilotun devamlı olarak basınçlı giysi giymesi gerekir. U-2, CIA olarak adlandırılan Merkezi Haberalma Örgütü, ABD Hava Kuvvetleri (USAF) ve diğer malzeme üreticiler arasındaki iyi bir işbirliği neticesi ortaya çıkmıştır. U-2’nin topladığı bilgiler ABD haber alma servisi açısından devrim değerinde olmuş ve Sovyet tehlikesinin analize edilmesini sağlamıştır. 1960'ta ABD'li pilot Gary Powers tarafından kullanılan bir U-2, Peşaver (Pakistan)'daki hava üssünden kalkıp Sovyet toprakları üzerinde, Sverdlovsk civarında düşürülmüş ve U-2 Krizi'ne yol açmıştır. (Devamı...)


Racendra Prasad (Hintçe: राजेन्द्र प्रसाद) (d. 3 Aralık 1884 -ö. 28 Şubat 1963), Hindistan'ın ilk cumhurbaşkanı.

Orta halli bir çiftçi ailesindendi. Hukuk öğrenimi gördükten sonra Kalküta'da avukatlık yaptı. 1916'da Patna'ya taşındı ve Bihar Law Weekly adlı dergiyi yayımlamaya başladı. 1920'de avukatlığı bırakarak Pasif Direniş Eylemi'ne katıldı. Gazeteci olarak etkili bir mücadele yürüttü. Hintçenin resmi dil olmasına yönelik bir kampanyaya öncülük etti. Hindistan Ulusal Kongresi'nin başkanlığı (1934, 1939 ve 1947) yaptı ve birkaç kez hapsedildi. Bağımsızlık öncesinde oluşturulan geçiş hükümetinde gıda ve tarım bakanı oldu. Hindistan Kurucu Meclisi'nin başkanı (1946-49) olarak anayasanın hazırlanmasında önemli rol oynadı. 1950'de oybirliğiyle bağımsız Hindistan'ın ilk cumhurbaşkanı ilan edildi. 1952'deki ilk genel seçimin ardından büyük bir çoğunlukla yeniden bu göreve getirildi. 1957'de üçüncü bir dönem için cumhurbaşkanı seçildi. Görevde olduğu sürede anayasada çizilmiş bağımsız cumhurbaşkanlığına uygun olarak davrandı. 1962'de siyasal yaşamdan çekildi. (Devamı...)


25 Ağustos
Nelson, Lancashire Birleşik Krallık İngiltere ülkesi Kuzey Batı Bölgesinde birinci seviye "shire"-tipi yerel idare olan Lancashire kontluğuna bağlı bulunan "metropoliten-olmayan borough" statülü ikinci seviyede bir yerel idaresi olan Pendle (borough)'nun merkez kentidir. Borough sınırları içinde nüfusu (2001 Nüfus Sayımı) itibarıyla 28.998 kişidir.

Nelson yerleşim birimi Burnley kentinin yaklaşık 6,5 km kuzeyinde "Leeds ve Liverpool Kanalı" üzerinde konumlanmıştır.

Nelson yüzyıllarca birbirine yakın "Küçük Marsden" ve "Büyük Marsden" adlı iki küçük köyden oluşmaktaydı. 1740'ta yörede yaşıyan Ecroy ailesi bu köyler civarında "Edge End" adlı bir mevkide bir küçük pamuklu tekstil fabrikası kurdu. Civarda iki kömür madeni açıldı. 1740'ta bu yerleşkeler yakınından "Liverpool ve Leeds Kanalı" geçti. 19.yy başlarında İngiltere'deki sanayi devrimi ile birlikte pamuklu tekstil sanayi merkezi olarak çok hızla büyümeye başladı.

1849'da da gelişmekte olan yeni tekstil kasabası, demiryolu sistemine bağlandı. Bağlı olan demiryolu ağ şebekesinde Batı Yorkshire'da bir "Marsden" istayonu bulunmaktadaydı ve isim karşıklığını önlemek için demiryolu şirketi Büyük Marsden'da yeni kurulan istasyona komşu olan önemli bir pub olan (sonradan "Admiral Nelson Inn" adını alan) "Nelson Inn"'e atıfla "Nelson" adını verdi. Böylece bu istasyon ismi gelişen kasabanın ismi olarak anılmaya başlandı.

Demiryolu üzerinde olması Nelson kasaba ekonomisinin pamuklu tekstil dokumacılık üzerinde spasialize olarak hızla büyümesini daha da hızlandırdı. 1850'de kasabada en büyük dokuma fabrikası olan "Walverden Mill" kuruldu. (Devamı...)


I. Fuad (26 Mart 1868 - 28 Nisan 1936), İngiltere'den bağımsızlığını elde eden Mısır'ın ilk kralı (1922-1936). İngiltere'yle daha uygun koşullarda bir bağımsızlık antlaşması yapmaya ve aşırı milliyetçi Vafd Partisi'nin etkisini kırmaya çalışmıştır.

Mısır hıdivi İsmail Paşa'nın oğlu olan Ahmed Fuad, İtalya'da sürgünde bulunan babasının yanında yetişti. İtalya ve İsviçre'de öğrenim gördükten sonra 1890'da ülkesine dönerek, yeğeni olan Hıdiv II. Abbas Hilmi Paşa'nın yaveri oldu. 1882'den beri İngiliz işgali altında bulunan Mısır, I. Dünya Savaşı'nda İngiltere'nin Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmesinden sonra İngiliz protektorası olmuştu. 1914'te İngilizler Osmanlılardan yana bir tavır sergileyen Abbas Hilmi Paşa'yı devirerek yerine amcası (Ahmed Fuad'ın ağabeyi) Hüseyin Kâmil Paşa'yı Mısır Sultanı ilan ettiler. Hüseyin Kâmil'in 9 Ekim 1917'de ölümü üzerine kardeşi Ahmed Fuad, I. Fuad adıyla Mısır sultanı ilan edildi.

1919'da İngiltere, Mısır'a daha geniş özerklik tanıyacak bir antlaşma için görüşmeye oturma isteğini bildirdi. Mısırlıların çoğu bu gelişmeyi hoşnutlukla karşıladı; ama Mısır'ın istemlerini kimin dile getireceği ve İngilizlere sunacağı konusunda anlaşmazlık doğdu. Güçlü bir toplumsal tabanı olan sultan, devlet yönetiminde ağırlığını korumaya kararlıydı. Ama Vafd Partisi'nin önderi Saad Zaglul, partisini Mısır ulusunun temsilcisi olarak görüyor, İngilizlerle görüşmeleri ancak kendisinin yönetebileceğini düşünüyordu. (Devamı...)


26 Ağustos
U-2 Krizi (yada U-2 Olayı) 1960 yılının Mayıs ayında Sovyet toprakları üzerinde bir Amerikan Lockheed U-2 casus uçağının düşürülmesi üzerine çıkan ve Sovyet-Amerikan ilişkilerinde önemli bir bunalıma yol açarak Soğuk Savaşı şiddetlendiren olaya denir. ABD’nin Türkiye dahil bazı NATO ülkelerinden kalkan uçaklarının faaliyetlerinin yarattığı bir olaydır ve yalnız doğu ve batı blokları açısından değil Türkiye açısından da önemli sonuçlar doğurmuştur.

U-2 Olayı Amerikan yöneticilerinin Sovyetler Birliği’nin 1949 yılında ABD’nin atom tekelini ortadan kaldırmasından sonra duymaya başladıkları derin güvensizliğin doğrudan bir sonucudur. ABD’nin kesin bir zaferle bitiremediği Kore Savaşı önemli bir endişe kaynağı olmuş; Sovyetlerin nükleer silahlarını ve uzun menzilli bombardıman uçaklarını geliştirmedeki başarısı Amerikalı yöneticilerin güvensizliğini artırmıştır. ABD, tarihinde ilk kez, ülke topraklarının kıta dışı bir devletin vurucu gücü içine girdiğine şahit olmuştu. Bu durumun yarattığı endişe ortamında ABD Stratejik Hava Komutanlığı’nın karşılık verme kapasitesi bir Sovyet “sürpriz saldırısı”na karşı en etkili silahı oluşturmaktaydı. Ancak bunun etkili olabilmesi için düşmanın sürpriz saldırı yönünde yaptığı hazırlıkların önceden bilinmesi gerekiyordu. Aynı derecede önemli bir nokta verilecek karşılığın hangi düşman hedeflerine yöneltileceğiydi. Bu nedenlerle, özellikle 1957 yılından sonra, ABD’nin yürüttüğü haberalma faaliyetleri hız kazanmış ve Sovyet topraklarının ayrıntılı ve güncel haritalarının çıkartılmasına başlanmıştır. Devamı...


Ahmet Ertegün (31 Temmuz 1923, İstanbul – 14 Aralık 2006, New York). Türk söz yazarı ve iş adamı. The Rolling Stones, Led Zeppelin'in yanı sıra Eric Clapton, Aretha Franklin ve Ray Charles gibi isimleri müzik dünyasına kazandıran Atlantic Records'un kurucusu.

Ertegün'ün büyük dedesi İbrahim Edhem Efendi, Üsküdar Özbekler Tekkesi'nin eski şeyhidir. ABD'deki Türk Büyükelçisi olan Diplomat Münir Ertegün ve Hayrunisa Rüstem’in ikinci oğludur. Babası Münir Ertegün, Millî Mücadele döneminde önemli görevler almış bir devlet adamı olup Cumhuriyet'in ilanından sonra Milletler Cemiyeti gözlemcisi ve büyükelçi olarak çeşitli Avrupa metropollerinde ve daha sonra Amerika'da bulunmuştur. Ertegün 1923 yılında İstanbul’da doğar. Babasının görevi dolayısıyla İsviçre, Paris ve Londra'da eğitim gören Ertegün, 1935 yılında babasının Washington’a Türkiye Büyükelçisi olarak atanmasıyla birlikte ailesiyle beraber Amerika’ya gelir. 14 yaşındayken annesi, Cootie Williams'ın enstrumental West and Blues albümünü ve kayıt yapabilen bir plak makinesini ona hediye eder. Ertegün bir yandan çalarken kendi yazdığı sözleri mikrofona okuyor ve bunları kaydediyor, abisi Nasuhi Ertegün ile birlikte odalarında sevdikleri müzikleri dinliyorlardı. "16 yaşındayken bir pop müzik uzmanı sayılabilecek kadar bilgim, 18 yaşımdayken de 50 bin plağım vardı" diyen Ertegün, abisi ile beraber o yıllarda Duke Ellington, Lena Horne, Jelly Roll Morton gibi sanatçılarla arkadaşlık kurdu. Devamı...


27 Ağustos
Kaju (Anacardium occidentale ), sakız ağacıgiller (Anacardiaceae) familyasından bir tropikal iklim bitkisi. Brezilya'da yetiştirilip Portekizliler tarafından dünyaya tanıtılmıştır. En yoğun bulunduğu bölge Ekvator çevresidir.

16. yy başlarında Portekizliler Brezilya'yı istila ettiklerinde kaju ağacını da keşfettiler. Portekizli denizciler kaju tohumlarını Brezilya'dan batı Afrika kıyılarına taşıyarak bu topraklara ilk yerleşen Portekizlilerin orada yetiştirmelerini sağlamışlardır. Kaju ağacının yayılımı için yağışlı ve nemli ekvator iklimi çok elverişlidir. İklimi dolayısıyla kaju ağacı batı Afrika kıyılarına kolayca adapte olup hızla yayılmaya başlamıştır. Afrika'nın batı kıyısında Gabon, Angola ve Namibya gibi ülkelerden de doğu Afrika'daki ülkelere, Mozambik, Kenya ve Tanzanya'ya da yayılmıştır. Kaju ağacı Brezilya ve Afrika dışında Hindistan'da da yetiştirilmektedir. Günümüzde dünyanın en büyük kaju üreticisi ve ihracatçısı Hindistan'da Kerala Kaju Birliğidir. Brezilya ise kaju üretimi ve ihracatında dünya ikincisi, Afrika ise bu sıralamada üçüncü sırada yer alır. Hindistan'ın hasat zamanı Mayıs, Brezilya'da ise Ekim ayıdır. Kaju meyvesi çabuk çürüdüğünden ekonomik değere sahip değildir. Kaju fıstığının diğer fıstık çesitlerinden daha pahalı olma nedenlerinden biri her iklimde yetiştirilememesi ve her kaju elmasından ancak bir adet kaju fıstığı üretilebilmesidir. Toplanan kaju elmalarından çekirdekleri ayrılarak üzerlerindeki kabuk çıkartılıp kavrularak yenilir. (Devamı...)


Igor Stravinsky ya da tam adıyla Igor Fyodorovich Stravinsky (Rusça: Игорь Фёдорович Стравинский) (d. 17 Haziran 1882 Oranienbaum, Rusya - ö. 6 Nisan 1971 New York, ABD), Rus kökenli ABD ve Fransa vatandaşı besteci, piyanist ve orkestra şefi. 20. yüzyıl müziğinin en etkili ve önemli bestecilerinden biri olarak kabul edilir.

Stravinsky, 17 Haziran 1882'de Oranienbaum'da (bugün Lomonosov) Fiodor Ignatjevic isimli bir bas ile Sankt-Peterburg Kraliyet Operası'nda çalışmakta olan bir şarkıcının dört oğlundan üçüncüsü olarak olarak dünyaya geldi. Müziğe yeteneği erken yaşlarda ortaya çıktı ancak ailesinin isteğiyle müzik eğitimi değil, St.Petersburg Üniversitesi'nde hukuk eğitimi aldı; dönemin önde gelen Rus bestecisi Nikolai Rimsky-Korsakov'un oğluyla birlikte okudu. 1902'da babasını kaybeden Stravinsky, müziğe yöneldi ve konservatura gitmek yerine ikinci bir baba olarak kabul ettiği Nikolai Rimsky-Korsakov’dan ders almayı tercih etti. 1903'te başlayan özel dersleri 3 yıl sürdürdü; ilk bestelerinin hocasının desteğiyle yarattı. 1906'da üniversiteden mezun oldu; 1906'da kuzeniyle evlendi ve ardı ardına iki çocukları oldu. Paris'teki Rus Balesi için aldığı siparişler nedeniyle 1910-1914 arası Rusya'da fazla bulunamadı; I. Dünya Savaşı yıllarında İsviçre'ye yerleşti, iki çocuğu daha dünyaya geldi. Stravinsky savaştan sonra ailesiyle birlikte Fransa'ya yerleşti ve yirmi yıl değişik kentlerde yaşadı. Rusya'daki mülklerini yitirdiği için ek gelir sağlamak amacıyla besteciliğin yanı sıra piyanistlik ve orkestra şefliği yapmaya başladı. Avrupa'da, Kuzey ve Güney Amerika'da turnelere çıktı. (Devamı...)


28 Ağustos
[[Dosya:|sağ|150px]] Elektrikli otomobil elektrik enerjisi ile çalışan otomobillere verilen isimdir. Elektrikli otomobillerin , otomotiv endüstrisinde ileride önemli bir etkisinin olacağı düşünülmektedir. Bu türdeki arabaların yakıt tasarrfu yanında şehir kirliliğini düşüreceği ve karbon emisyonunu azaltacağı sanılmaktadır. Karbondioksit emisyonunun azalma derecesi elektrik üretimine bağlı olup %30'luk bir azalma beklenmektedir.

Elektrikli otomobil bir veya daha fazla elektrik motoru kullanarak, bataryalardan ve diğer enerji depolama cihazlarında depoladığı elektriği kullanarak sürülen otomobildir. Elektrik motorları ani tork verir, güçlü ve dengeli hızlanma sağlar. Elektrikli otomobiller 19. yüzyılın sonlarında ve 20.yy’ın başlarında oldukça revaçtaydı, fakat içten yanmalı motor teknolojisindeki ilerlemeler ve petrol kullanan araçların ucuz olarak toplu üretimi elektrikli araçların sonunu getirdi. 1970 ve 1980’lerdeki enerji krizleri elektrikli otomobillere kısa süreli bir ilgi oluşturdu, fakat günümüzdeki gibi büyük kitlesel bir pazara ulaşılamamıştı. 2000’li yılların ortalarından beri batarya ve güç yönetimi teknolojilerindeki ilerlemeler, değişken petrol sebep olduğu endişeler ve sera gazı azaltma gereksinimi elektrikli otomobilleri yeniden gündeme getirdi. (Devamı...)


Ulrich von Hutten (d. 21 Nisan 1488 - ö. 9 Ağustos 1523), Martin Luther Reformları yanlısı, Alman hümanist düşünür ve şair.

Ulrich von Hutten Greifswald Üniversitesi'nde Teoloji okudu. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun İmparatorluk Şövalyeleri'nin lideri oldu. Mısralarıyla Martin Luther'e yardım etti. Skolastik düşüncelere karşı çıkışı ile adını felsefe tarihine yazdırdı. Rotterdamlı Erasmus'la Protestanlık üzerine görüştü. 1519 yılında yakalandığı frengi hastalığı ile ilgili kayıtlar tuttu. Bilinen ilk hasta olması ve tuttuğu kayıtlar sebebiyle tıp tarihine geçti. 5 cilt olarak, Almanca ve Latince yazdığı eserler basıldı. Conrad Ferdinand Meyer tarafından 1872 yılında yazılan Huttens letzte Tage (Hutten'in Son Günleri) adlı şiirler Hutten'in ölümünü anlatır. (Devamı...)


29 Ağustos
Filateli veya pulculuk, posta pullarını konu edinen uğraş alanına verilen isim. Posta pulları ile ilgili ilk gün zarfı, özel gün damgası, antiye, posta tarihi ve benzeri maddeler ile de ilgilenir.

Filateli ile uğraşanlara filatelist denir. Çoğunlukla pul koleksiyonculuğu ile karıştırılır, oysa pul koleksiyonculuğu posta pulları ve posta pulları ile ilgili maddelerin biriktirilmesinden ibaretken, filateli, pulları bir inceleme konusu olarak değerlendirir. Koleksiyonculuk Filateli alanının bir parçası değildir, yani filatelik çalışma yapmak için çalışma konusu malzemeleri toplamak gerekli değildir. Elbette filatelistler arasında aynı zamanda koleksiyoncu olanlar çoğunluktadır. Pullar incelenirken pul maşası ile tutularak zamkın zarar görmemesi sağlanır, ve parmaklardaki yağlardan korunmuş olur. Güçlü bir büyüteç ise pulun kâğıt ve baskısındaki detayların daha iyi görülmesini sağlar. Ayrıca odontometre ile pulların dantel ölçülerinin ölçülmeside gerekebilir. Türk filatelisinde sıklıkla dönemler halinde çalışmalar yapılabilmektedir. (Devamı...)


Léo Delibes ya da tam adıyla Clément Philibert Léo Delibes (d. 21 Şubat, 1836, Saint-Germain-du-Val köyü, La Fleche, Sarthe, Fransa – 16 Ocak 1891, Paris), özellikle opera, operet ve bale eserleri yaratıcısı olarak tanınan bir Fransız besteci.

Léo Delibes Fransa'nın Pays de la Loire bölgesinde şimdi "La Fleche" şehrinin bir mahallesi olan Saint-Germain-du-Val adlı bir köyde doğmuştur. Babası bir postacı idi ve Delibes küçük yaşta iken öldü. Annesi çok yetenekli bir amatör müzisyen idi ve büyük babası bir opera şarkıcısı idi. Delibes annesi ve dayısı tarafından yetiştirildi. 1847'de Paris'e gidip Paris Konservatuvarı'nda eğitimine başladı ve Adolphe Adam tarafından verilen kompozisyon derslerini almaya başladı. Bir yıl sonra şan dersleri takibe başladı ise de şarkıcılıktan daha çok bir orgcu olarak yetişti. Konservatuvara devam ederken geçimini sağlamak için "Theatre Lyrique"de provalara piyano eşlik sağlama ve koro lideri işlerinde çalıştı. 1864'te Paris Operası'nda ikinci koro lideri oldu. 1865-1871 döneminde "Saint-Pierre-de-Chaillot" kilisesinde orgculuk yaptı. Delibes bir seri operet hazırlamıştır ve bunlardan ilki 1865'te Folies-Nouvelles'de galası yapılan "Deux sous de charbon, ou Le suicide de Bigorneau (İki Şu Değerine Kömür veya Bigorneau'nun İntiharı)" olmuştur. III. Napolyon için Algers (Cezayir) temalı ve aynı adlı bir törensel kantata ile o zamanki Fransız devlet başkanının ilgisini çekti. 1866'da kareografisini Leon Minkus'un yaptığı, hazırladığı "La Source (Kaynak)" adlı bale çok popüler oldu. 1870'te hazırlamış olduğu bir mekanik oyuncağın bir köylü gencini yaşayan sevgilisinden ayırması temasını işleyen Coppelia adlı bale eseri ile sanatının zirvesine eriştiği kabul edilir. Delibes bundan sonra 1876'da "Sylvia" adlı bir diğer bale eseri de hazırlamıştır. (Devamı...)


30 Ağustos
Sansar sansargiller (Mustelidae) familyasından Martes cinsini oluşturan hepçil hayvanların ortak adıdır.

Kediyi andıran uzun ve ince bir vücudu, uzun ve bol tüylü kuyruğu vardır. Boyları 40–50 cm, ağırlıkları 2 kg civarındadır. Boyunlarında beyaz renkte çatal şeklini andıran tüyler olan sansarlar, parlak koyu kahve rengindedir. Geceleri ava çıkar. Kemirme huylarından ötürü, çevreye zarar verebilir, Sıkıştırıldıklarında, tehlikeli olabilirler.

Gündüzleri uyuyup geceleri avlanan sansarlar, çift olarak avlanan hayvanlardır. Kemirgenler, sürüngenler, tavuklar, yumurta, meyve ve kuşlar temel besinleridir.

Yetim sansar yavrularının beslenmesinde; ne yiyeceğine karar vermek için hayvanın ağırlığı ölçülür ve kaç haftalık olduğuna bakılır. Halen süt içen bir yavru dönemindeyse; özel bir mama hazırlanır. Sütten kesilmiş ise Hills a/d mama ve kefir birlikte verilir. Burun yapılarından dolayı sıvı mamayı kaptan yiyemezler, mamanın biraz katı veya krema yapısında olması gereklidir. Sıvı bir yiyecek verilecekse enjektörle içirilmelidir. Vitamin ve kalsiyum takviyesi yapılmalıdır. (Devamı...)


Ronald Reagan (d. 6 Şubat 1911, Illinois - ö. 5 Haziran 2004, Kaliforniya), 33. Kaliforniya valisi (1967-1975) ve ABD'nin 40. başkanı (1981-1989). 1980'lerin ABD ve dünya politikasına damgasını vuran Reagan, Soğuk Savaş'ın Washington lehine sonuçlanmasında en etkili olmuş liderlerden biri kabul edilir.

1911 yılında, Nelle Wilson Reagan ve bir kundura satıcısı olan John Reagan'ın ikinci oğlu olarak Tampico'da (Illinois) dünyaya geldi. Eureka College'den 1932 yılında mezun olan Reagan, Iowa'da radyo spor spikeri olarak çalışmaya başladı. 5 yıl boyunca radyoda spiker olarak çalıştıktan sonra, 1937 yılında ilk filmi Love Is on the Air de rol aldı. İzleyen yıllarda aralarında Dark Victory (1939; Ölüme Kadar), Kings Row (1942), The Hasty Heart (1950; Aceleci Kalp) ve Hellcat of the Navy (1957; Kahraman Denizciler) bulunduğu yaklaşık 50 filmde rol aldı. Casablanca (1942) filmi çekilirken, Humphrey Bogart'ın rolü için ilk önce Reagan düşünülmüştür.

Amerikan Hava Kuvvetleri için 1942-1945 yılları arasında eğitim filmleri yapan Reagan, 1947-52 ve 1959-60 arasında Sinema Oyuncuları Loncası'nın başkanlığını yaptı. Bu sırada komünist görüşlü olduğu ileri sürülen sanatçılara karşı yürütülen kampanyada etkin rol oynadı. 1940'lı yıllarda eşi Jane Wyman'yle birlikte Federal Soruşturma Bürosu'na (FBI) gizlice muhbirlik yaparak sinema endüstrisinde komünist olduğuna inandığı pek çok kişiyi ihbar etti. (Devamı...)


31 Ağustos
Marshall Planı II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.

II. Dünya Savaşı sonrasında Truman Doktrini, esas itibarıyla Sovyetler Birliği'nin doğrudan doğruya baskısı ve tehdidi altında olduğu vurgulanmış ve buna istinaden sadece Yunanistan ve Türkiye'ye askeri yardım öngörmüştür. Fakat bu sırada Avrupa'nın durumu iktisaden son derece kötüdür. Altı yıllık savaş, bütün ülkelerin ekonomik kaynaklarını tüketmiştir. Savaş, bütün ülkelerde ağır tahribat yapmıştır. Sovyetler Birliğinin, bu durumu fırsat bilerek komünizm propagandasını şiddetlendirmiştir. Bunun üzerine ABD 1945 Haziranı ile 1946 sonu arasında Batı Avrupa ve beraberindeki 16 ülkeye toplamda 15 milyar dolar ekonomik yardımda bulunmuştur. Fakat bu yardım, bütçe açıklarının kapanması, ithalat için kullanılması yüzünden sonuç alınamamıştır. Bunun üzerine ABD yeni planlar aramış ve Dışişleri Bakanı George Marshall'ın "Marshall Planı" 5 Haziran 1947 günü Harvard Üniversitesi'nde verdiği bir nutukta açıklanmıştır. Buna göre, «Avrupa ülkeleri her şeyden önce kendi aralarında bir ekonomik işbirliğine girişmeliler ve birbirlerinin eksikliklerini kendileri tamamlamalılar, bu genel işbirliği sonunda bir açık ortaya çıktığında Amerika, bu açığın kapatılması için yardım etmeli. Bunun için de önce bir işbirliği programı yapmalılar» ilkesi benimsenmiştir. (Devamı...)


Björk (d. 21 Kasım 1965), İzlandalı şarkıcı, şarkı yazarı ve yapımcı. Otuz yılı aşan kariyeri boyunca kendine özgü eklektik müzikal tarzıyla yaptığı deneysel çalışmalarla tanındı. Reykjavik'te doğdu, küçük yaşlarda müzikal kariyerine başladı ve birçok grubun üyesi olarak faaliyet gösterdi. Ana vokalistliğini yaptığı The Sugarcubes grubu sayesinde ünlendi. Solo kariyerine 1993'te EDM, house, caz ve trip-hop tarzlarını birleştirdiği Debut albümüyle başlattı.

Björk, bugüne kadar dünya genelinde liste başarıları elde eden çeşitli albüm ve singlelar yayımladı. Post (1995) albümünden çıkan "It's Oh So Quiet", "Army of Me" ve "Hyperballad" şarkıları Birleşik Krallık'ta ilk 10'da yer aldı. Post'un ardından Homogenic (1997), Vespertine (2001), Medúlla (2004), Volta (2007) ve Biophilia (2011) albümlerini yayımladı. Bu albümlerden çıkan "Jóga", "Bachelorette", "Cocoon", "Triumph of a Heart", "Earth Intruders" ve "Crystalline" şarkıları birçok ülkede listelere girdi. Bugüne kadar kayıtları dünya genelinde 20 milyondan fazla sattı. (Devamı...)