Vikipedi:Günün maddeleri/Haziran 2018

Vikipedi, özgür ansiklopedi

1 Haziran
Fermuar (Fransızca: 'fermoir', kilit, kopça'dan), iki kumaş türü yakanın geçici olarak birleştirilmesine yarayan bağlantı türü.

1891 yılında Whitcomb Judson adlı Amerikalı mucit tarafından icat edildi. 1913 yılında Gideon Sundback tarafından geliştirilerek bugünkü modern fermuar icat edildi. 1918 yılına kadar yalnızca kovboy çizmelerinde kullanıldı. Elbise, valiz, çanta, çadır, uyku tulumu gibi tekstil ürünlerinde sıkça kullanılır. Yerine düğme, çıtçıt, bağcık, cırt-cırt da kullanılabilir. Günümüzde metal ya da plastikten oldukça ucuza imal edilebilmesine rağmen, tek bir dişin bozulmasıyla ürün fonksiyon dışı kalabilir. Çünkü bir diş kırılınca diğerleri de kullanılamaz hale gelir. Fermuar kullanılarak bitiştirilecek iki yaka, genelde sayıları 10 ile 100 arasında değişen ve birbiri içine geçebilen özel dişler içeren kumaş bantla donatılır. Fermuar, iki yaka arasında gidip gelebilen ve elle kontrol edilen özel bir sürgü sayesinde açılır ya da kapanır. Sürgünun içinde yer alan Y-şeklindeki kanal, dişleri sıkıştırarak birleştirir ya da ayırır. (Devamı...)


Nicolaus Copernicus (Lehçe: Mikolaj Kopernik; Almanca: Nikolaus Kopernikus; Türkçe: Nikolas Kopernik; 19 Şubat 1473 - 24 Mayıs 1543), rönesans matematikçisi ve Dünya yerine Güneş'in merkezde bulunduğu Güneş merkezli evren modelini formülleştiren astronom.

1543 yılında ölümünden kısa bir süre önce yayımlanan kitabı De revolutionibus orbium coelestium (Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine) bilim tarihinde önemli bir olay olarak kabul edilmektedir. Bu kitap Kopernik Devrimini başlatmıştır ve bilimsel devrime önemli ölçüde katkı sağlamıştır. Kopernik, 1466 yılından beri Polonya Krallığı'nda bir bölge olan Royal Prussia'da doğmuş ve ölmüştür. Kopernik’in kilise hukuku üzerine doktorası vardı ve aynı zamanda diplomasız olarak bir doktor, polyglot (çok dil bilen insan), klasik âlim, vali, diplomat ve ekonomide günümüze kadar temel bir kavram olan Miktar Teorisi’ni yazıya döken ve Gresham Yasasının bir versiyonunu Gresham’dan önce 1519 yılında formülleştiren bir ekonomistti. Nikolas Kopernik, 19 Şubat 1473'te bir Prusya şehri olan Thorn'da doğdu. Babası Krakovlu bir tüccar, annesi de varlıklı bir ailenin kızıydı. Nikolas dört çocuklu bir ailenin en küçüğü idi. Kardeşi Andreas (Andrew) Frauenburg’da Augustinyan rahipti. Kız kardeşi Barbara Benedikt'in rahibesiydi ve son yıllarında Kulm’daki manastırın baş rahibesi oldu. 1517 yılından sonra öldü. Diğer kız kardeşi Katharina ise hem iş adamı hem de Thorn valisi olan Barthel Gertner ile evliydi. Barthel erken yaşlarda ölünce geride bıraktığı beş çocuğuna Kopernik baktı. Kendisi hiç evlenmemiş ve çocuk sahibi olmamıştır. (Devamı...)


2 Haziran
Kalp veya yürek (Arapça: قلب kalb; Latince: cor ; Yunanca: Καρδιά = kardia), kalp kası olarak bilinen özel bir tip çizgili kastan oluşmuş, içi boş, kendiliğinden kasılma özelliğine sahip kuvvetli bir pompa.

Temel görevi kanı vücuda pompalamak olan kalp, metabolizma faaliyetleri sonucunda oluşan artık ürünlerin de vücuttan uzaklaştırılması, vücut ısısının düzenlenmesi, asit-baz dengesinin korunması, hormonlar ve enzimlerin vücudun gerekli bölgelerine taşınması gibi görevleri yapar. Kalp, bu sistem içerisinde motor görevi yapar. Kalp insanda dakikada 60-80 çarpma arasında değişen bir hızla dakikada 5-35 litre arası, günlük ise 9000 litre kanı vücuda pompalar. Günde yaklaşık 100 bin, yılda 40 milyon, tüm insan hayatı boyunca yaklaşık 2,5 milyar kere, hiç durmadan yaklaşık 8 bin ton kanı vücuda pompalar. Yetişkin bir kadında ortalama ağırlığı 200-280 gram, yetişkin bir erkekte ise 250-390 gram ağırlığındadır. (Devamı...)


Carl Friedrich Gauss ya da Gauß (30 Nisan 1777 – 23 Şubat 1855), Alman kökenli matematikçi ve bilim insanı. Katkıda bulunduğu alanlardan bazıları; sayılar kuramı, analiz, diferansiyel geometri, jeodezi, elektrik, manyetizma, astronomi ve optiktir. "Matematikçilerin prensi" ve "antik çağlardan beri yaşamış en büyük matematikçi" olarak da bilinen Gauss, matematiğin ve bilimin pek çok alanına etkisini bırakmıştır ve tarihin en nüfuzlu matematikçilerinden biri olarak kabul edilir.

Gauss'un çocukluk yıllarından beri dahi olduğunu gösteren pek çok hikâye vardır, nitekim pek çok matematiksel keşfini henüz 20 yaşına gelmeden yapmıştır. Sayılar kuramının önemli sonuçlarını derleyip kendi katkılarını da ekleyerek yazdığı büyük eseri Disquisitiones Arithmeticae'yi 21 yaşında (1798) bitirmişse de, eser ilk olarak 1801'de basılmıştır. Gauss, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'na bağlı olan Braunschweig-Lüneburg Dükalığı'ndaki Braunschweig kentinde, Gebhard Dietrich ve Dorothea Gauss çiftinin tek çocuğu olarak dünyaya geldi. (Devamı...)


3 Haziran
ASALA (İngilizceArmenian Secret Army for the Liberation of Armenia tamlamasının kısaltmasıdır; ErmeniceՀայաստանի ազատագրության հայ գաղտնի բանակ Hayastani Azatagrut'yan Hay Gaghtni Banak) veya tam adı ile Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu, 1975 ve 1985 yılları arasında, Türkiye dahil 16 farklı ülkede Türk ve diğer mülki ve diplomatik hedeflere karşı terör eylemlerinde bulunmuş solcu ve aşırı milliyetçi örgüt. Bazı kaynaklarda ise 'terör örgütü' olarak nitelendirilmektedir. 1980-1990 yıllarında ABD'nin terör örgütü listesinde de yer almaktaydı.

1975 yılında Lübnan İç Savaşı esnasında, Beyrut şehrinde, sempatizan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin yardımı ile kurulmuştur. Agopyan'a göre, örgütün temel amaçları Ermeni ilkesininin dünya kamuoyuna tanıtılması ve yurtdışı Ermeni toplumunda milliyetçi duygunun yükseltilmesi olmuştur. ASALA özellikle bağımsız bir Ermenistan kurmak, Ermeni Soykırım iddialarını Türkiye hükûmetine kabul ettirmek, tazminat ödettirmek ve iddia edilen Ermeni vatanına topraklarını devrettirmek için çalışmıştır. ASALA militanları bir dönem Yunanistan ve Suriye İstihbarat servislerinin her türlü eğitim, öğrenim ve lojistik destek kolaylıklarından yararlanmışlardır.

ASALA, 1980 yıllarında ABD tarafından resmi olarak terör örgütü listesine alınmıştır. Fakat, 1985 yılından sonra aktif olmayan ASALA, ABD'nin 2001'de hazırladığı "Yabancı Terörist Örgütler (Foreign Terrorist Organisations)" listesine ve "Ülkeye Girişi Yasak Olan Teröristler (US Terrorist Exclusion List)" listesine, Birleşik Krallık'ın "Yasadışı Gruplar (UK Proscribed Group)" listesine, Avustralya'nın, Kanada'nın, Avrupa Birliği'nin ve Rusya'nın "Tanımlanmış Gruplar (Specified Groups)" listelerine dahildir. (Devamı...)


Audrey Hepburn (/ˈɔːdri ˈhɛpˌbɜrn/; doğum Audrey Kathleen Ruston; 4 Mayıs 1929 – 20 Ocak 1993), İngiliz-Hollandalı sinema oyuncusu ve hayırseverdir. Hollywood yıldızı ve moda ikonudur.

Belçika'nın Ixelles, Brüksel Bölgesi kentinde doğdu. Annesi Hollandalı bir barones, babası zengin bir İngiliz bankacıydı. Anne ve babası, Audrey henüz bir yaşındayken boşandı ve Audrey annesinin yanında kaldığından babasını bir daha göremedi. 10 yaşındayken annesi başka bir adamla evlendi ve Hepburn yeni babası ile birlikte Nazi işgali altındaki Hollanda'ya göç etmek zorunda kaldı. Burada oldukça zor bir çocukluk geçiren Hepburn'un sinemaya büyük ilgisi vardı ve oyuncu olmanın düşlerini kuruyordu. Savaşın bitmesinden sonra Londra'ya gidip bir bale okuluna yazıldı ve bir süre sonra modellik yapmaya başladı.

Oyuncu olabilmek için İngiltere'ye giden Hepburn, ilk filmi "Young Wives Tale"da (1951) rol aldığında 22 yaşındaydı. Bu ilk filminde güzelliği ve zerafeti ile izleyen herkesin dikkatini çeken Hepburn hızlı bir yükselişe geçti.

"Monte Carlo Baby", "Lavender Hill Mob" ve "Secret People" gibi filmlerde oynadıktan sonra Hepburn, 1952'de rol aldığı "Roman Holiday" ile büyük başarı kazandı. Bir prensesi canlandırdığı "Roman Holiday" Hepburn'un ilk başrolüydü ve Gregory Peck ile birlikte rol aldığı film sayesinde En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü'nü kazandı. Bu ödül onu bir anda yıldız mertebesine yükseltti ve Hepburn hızını hiç kaybetmeden art arda başarılı yapımlarda rol aldı.

1954'te usta yönetmen Billy Wilder'ın "Sabrina"sında ünlü oyuncu Humphrey Bogart ile rol alan güzel yıldız bu filminden bir Oscar adaylığı kazandı. Daha sonra Hepburn "War And Peace", "Funny Face", "Love in the Afternoon", "Green Mansions" ve "The Unforgiven" gibi filmlerde rol aldı. 1957 senesindeki Billy Wilder Love in the Afternoon filminde Gary Cooper ile oynar, bu iyi bir aşk filmidir. Kariyerinin bu kısmında dönemin en ünlü yönetmenleri ve aktörleri ile çalışan Hepburn çalıştığı herkesi kendine hayran bırakıyordu. (Devamı...)


4 Haziran
Tuba üflemeli bir çalgıdır.

Tuba bakır üflemeli çalgılar arasında sesi en kalın olanıdır. Orkestralarda genellikle bir tane tuba bulunur. Yaylı çalgılara bas sesi sağlayan kontrbas gibi, tuba da bakır üflemeli çalgılara bas sesiyle eşlik eder. Tubanın uca doğru genişleyip açılan kıvrımlı gövdesi, çan biçiminde bir kalakla son bulur. Ağızlık bölümü huni biçimindedir. Gövde üzerinde trompette olduğu gibi değişik perdelerden ses veren ve kangal olarak adlandırılan ek borular ile bu boruları açıp kapamaya yarayan bir piston düzeneği vardır. Bugün tubanın çeşitli ülkelerde kullanılan oldukça değişik modelleri vardır. Geniş, konik borulu ve pistonlu, genellikle pirinç ve bakırdan yapılan bir çalgıdır. Orkestralardaki en kalın nefesli enstruman sesini vermek üzere Alman besteci Richard Wagner tarafından 1800'lü yıllarda geliştirilmiştir. Orkestralarda ve bandolarda çokça kullanılır. Bası en kuvvetli olan alettir. (Devamı...)


Eva Gonzalès (19 Nisan 1849 - 6 Mayıs 1883), Fransız İzlenimci ressam.

Yazar Emmanuel Gonzalèz'in akrabası olan sanatçı Paris'te doğdu. 1865 yılında portre ressamı Charles Chaplin'den resim dersleri almaya başladı. Gonzalès, Şubat 1869'da ressam Édouard Manet'nin öğrencisi oldu. Manet, öğrencisinin portrelerini de çizdi. Manet 12 Mart 1870 tarihinde tamamladığı Gonzalès portresini o yılın Paris Salonu'nda sergiledi. Gonzalès tıpkı öğretmeni Manet gibi İzlenimci ressamların birlikte Paris'te açtıkları sergilerin hiçbirine katılmadı. Fakat resim yapma stili dolayısıyla İzlenimci kabul edildi. Manet'nin resmi olarak kabul ettiği tek öğrencisi olan sanatçının diğer İzlenimci ressamlar tarafından da birçok portresi yapıldı. 1872 yılına sanatında Manet'nin etkileri görülebilen ressam daha sonraki yıllarda kişisel tarzını geliştirdi. Fransa-Prusya Savaşı sırasında Dieppe'de kaldı. Grafik sanatçısı Henri Guérard'ın kardeşi Henri Guérard ile evlenen ressam, eşini ve kız kardeşi Jeanne Gonzales'i sık sık tablolarında resmetti. Eserleri 1882 yılında L'Art isimli sanat dergisinin ofisinde 1883 yılında ise Georges Petit Galerisi'nde sergilendi. Öğretmeni Manet'nin ölümünden altı gün sonra çocuğunu doğururken 34 yaşında öldü. Gonzalès'in mezarı Montmartre mezarlığındadır. (Devamı...)


5 Haziran
Sahra Çölü ya da Büyük Sahra Çölü, dünyanın en büyük sıcak çölü olup, Afrika'nın kuzeyinde, kıtanın ortası ile kuzeyini ayıran 9.000.000 km² büyüklüğünde dev bir çöldür. En büyük soğuk çöl ise Antarktika'dır. Sahra sözcüğü Arapçadaki "sahara" sözcüğünden gelme olup "büyü" anlamındadır.

2,5 milyon yaşındadır. Yüzölçümü büyüklüğü Amerika Birleşik Devletleri'ni kaplayacak kadardır. Atlas Okyanusu kıyılarından Kızıldeniz kıyılarına kadar uzanır. Erg adı da verilen kum çölü, genel kanının tersine bütün çölün yalnızca beşte birini kaplar. Onun dışında kalan yerler kaya ve molozlardan oluşur. Sahra'da Tibesti ve Ahaggar gibi, yükseklikleri 3.265 m'yi bulan dağlar da vardır. Buraları görece daha çok yağış alan ve göçebelerin yazın konaklamalarına elverişli yerlerdir. Buna karşılık Sahra'nın bazı yerlerine arka arkaya 10 yıl yağmur düşmediği olur. Yağışlar, mineralleri yıkayıp götürmediği ve bitkiler onları tüketmemiş olduğu için, çölün zemini mineral besinler açısından çok zengindir. Bunun için, uzun süreli kuraklığı atlatmayı beceren tohum taneleri kısa ve güçlü sağanaklar biçiminde yağan ilk yağmurlarda hemen kök salıp çiçek açar ve birkaç gün içinde olgunlaşır. Mineral bakımında zengin bu tabaka rüzgarlarla dünyanın dört bir yanına dağılarak buradaki toprakları da zenginleştirir. Örneğin aslında toprağı mineral bakımında çok fakir olan Amazon bölgesi bu mineral takviyesi ile bitkiler için gerekli besini sağlar.Sahra çölünün batı kıyılarının iklimi iç kesimlerinden farklıdır.Bu sahalar nemli tropikal hava kütlesinin etkisi altındadır.Sahra çölünün batı kıyısının yıllık sıcaklık ortalaması 18 °C olup iç kesimlerden 5 °C daha düşüktür. Yine bu sahalarda karalardan denize doğru esen rüzgarlar ile üstte bulunan su kütlesi akıntılarla uzaklaşır ve altta bulunan soğuk su yüzeye çıkar.Ekvatora doğru yönelen bu soğuk su akımına humbolt ve benguela soğuk su akıntısı denir.İşte bu soğuk su akıntısı bir taraftan söz konusu bölgelerde sislerin oluşumunu sağlarken diğer taraftan havanın serinlemesine yardımcı olur. Sahra Çölü'nde ilk kez 18 Şubat 1979 tarihinde kar yağmıştır. (Devamı...)


Auguste ve Louis Lumière (19 Ekim 1862, Besançon, Fransa – 10 Nisan 1954, Lyon) ile Louis Jean (5 Ekim 1864, Besançon, Fransa – 6 Haziran 1948, Bandol), ilk film yapımcıları arasındadırlar. (Lumière, Fransızca "ışık" anlamındadır.)

Lumière kardeşler ilk özel sinema sunumlarını ise 22 Mart 1895 tarihinde, halka açık olan ve izleyiciden ücret alınan ilk gösterimlerini Paris'te Salon Indian Du Grand Café'de 28 Aralık 1895 tarihinde gerçekleştirmişlerdir.(Bu gösteriye Louis Lumière tarafından öykülü film ve bilimkurgu filmin atası sayılan Georges Melies de davet edilmiştir.) Tarihe geçen bu genel sunum, Lumière kardeşlerin ilk filmi olan Sortie des Usines Lumière à Lyon (Lumière Fabrikasından Çıkan Işçiler) ve bir trenin istasyona yaklaşmasını kesit alan (bu tren filmi izleyenleri o kadar etkiledi ki izleyiciler yerlerinden kalkıp salondan dışarı cıkmak istediler) filmin de aralarında bulunduğu on kısa metrajlı filmden oluşuyordu. Her film 17 metre uzunluğundaydı ve yansıtıcı ile çevrildiklerinde 46 saniye sürüyorlardı. Lumière kardeşlerin, ilk filmlerini, gösterim yılıyla aynı olan 1895'te, Léon Bouly'nin bir yıl önce patenti alınan sinematograf cihazı ile kaydettikleri düşünülmektedir. Daha sonra Lumière kardeşler tarafından da geliştirilen sinematograf, filmlerin kaydedilebildiği, düzenlenebildiği ve yansıtılabildiği bir cihazdı. Bioskop'un mucitleri Max ve Emile Skladanowsky, bir ay önce (1 Kasım 1895) para ödeyen bir topluluğa hareketli görüntü sunumu yaptıkları halde, sinema tarihçileri Lumière kardeşlerin Grand Café'deki sunumlarını sinemanın gerçek doğuşu olarak kabul ederler. Çünkü Skladanowsky kardeşlerin çift sistemli film yansıtıcıları oldukça kullanışsızdır ve yerini kısa sürede sinematografa bırakmıştır.Ve sinematograf icat etmişlerdir. (Devamı...)


6 Haziran
Machu Picchu (okunuş: Maçu Piççu veya Maçu Piçu, Quechua: Machu Pikchu), bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş olan bir İnka antik şehridir. 7 Temmuz 2007 tarihinde Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir.

And Dağları'nın bir dağının zirvesinde, 2.360 m yükseklikte, Urubamba Vadisi üzerinde kurulmuş olup Peru'nun Cusco şehrine 88 km mesafededir. Şehir, İnkalı bir hükümdar olan Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları civarında inşa ettirilmiştir. İspanyol istilacılar 1532 yılında buraları işgal ederken sık dağlar arasında kalmış bu şehir, istilacılar tarafından fark edilmemiş ve bu sayede zarar görmemiştir. Machu Picchu 200'den fazla merdiven sistemiyle birbirine bağlı olan taş yapıdan oluşur. Şehrin 3000 basamağı bugün hâӀâ gayet iyi durumdadır. Kuruluş amacı ve anlamı bugüne kadar gelmiş olan tartışma konusudur. Günümüze gelmeyi başarmış bilimsel kanıt içerikli çok fazla ipucu bulunmamasından sadece tahminler yapılabilmektedir. Bu yüzden o zamanlardaki adı bilinemeyen şehir, ismini bugün yakınlarda olan bir dağ zirvesinden almıştır. Şehrin tarım alanı olarak kullanılan teraslardan oluşan bölümleri, Eski Zirve (Quechua dilinde: Machu Picchu) denen dağın eteklerindedir. Şehrin sonunda ise Genç Zirve (Quechua dilinde: Wayna Picchu) yükselir. (Devamı...)


George Arliss (d. 10 Nisan 1868 – ö. 5 Şubat 1946) kariyeri başarılarını ABD'de kazanmış İngiliz aktör, yazar ve film yapımcısıdır. Arliss, Akademi Ödülleri'ni kazanmış ilk İngiliz aktörüdür.

George Augustus Andrews ismi ile İngiltere'nin başkenti Londra'da doğdu ve Harrow'da eğitim gördü. Babasının matbaasında çalışmaya başladı, ancak 18 yaşında iken ayrıldı ve oyunculuğa başladı. Oyunculuk kariyerine 1887 yılında İngiltere'nin çeşitli bölgelerinde sahneye çıkarak başladı. 1900'de, Londra'da "West End Theatre'da yan rollerde oynamaya başladı. 1901'de ABD'ye Mrs Patrick Campbell'in turnesin bir üyesi olarak ile ilk kez gitti. Sadece turne süresince kalma amaçlı gittiği ABD'de 20 yıl boyunca yaşadı ve 1908'de The Devil isimli oyun ile bu ülkede star oldu. Daha sonra 1911'de yapımcı George Tyler, Louis Napoleon Parker'a özel olarak Arliss'e uygun olarak tasarlanmış bir oyun yazmasını istedi ve aktör Disraeli isimli oyunla 5 yıl boyunca turneye çıktı. Sinem kariyerine 1921 yılında Disraeli ve The Devil filmleri ile başladı. Daha sonra 4 sessiz filmde daha oynadı. Bu filmlerden sadece The Devil, $20 a Week ve dönemin popüler bir tiyatro oyunu olan "The Green Goddess"'in uyarlaması olan 1923 yapımı film The Green Goddessin günümüze kadar kopyaları kalmıştır. 1929 yılında Disraeli filmini tekrar sesli olarak çekmiş ve En İyi Erkek Oyuncu Akademi Ödülü'nü kazandı. Bu sayede 61 yaşında iken tiyatro oyunculuğu ve sessiz filmlerden sonra sesli filmlerde tam olarak starlığa ulaştı. (Devamı...)


7 Haziran
Boeing 777 Uzun menzilli, geniş gövdeli, Çift koridorlu, çift motorlu yolcu uçağı. Boeing Ticari Uçaklar tarafından üretilmektedir. Dünyanın en büyük ve yaygın büyük çap tubofan motorlu, üç sınıfta 283 ve 368 arasında tek sınıf yapılandırmasında 550 yolcu taşıma olanağına sahip, 5235 ila 9380 deniz mili (9695 - 17.500 km)'ye kadar menzili vardır. 777'ye dışardan bakıldığında diğer uçaklardan ayırt edici özellikleri, yuvarlak gövde kesiti, bıçak-kuyruk konisi, altı tekerlekli ana iniş takımı.

Lansmanı 1995 yılında yapılan Boeing 777 serisi, 300 ila 400 koltuk kapasitesine sahip uçak segmentinde lider konumda bulunuyor. Ferah kabini, güvenilirliği ve yakıt verimliliğiyle dünyanın dört bir yanında havayolu şirketlerinin tercihi olan 777 serisi, 5 yolcu ve 1 kargo modelinden oluşuyor. Boeing 777'lerle orta-uzun menzilli uçak pazarının yüzde 70'ini elinde tutuyor. Tamamen bilgisayar ortamında tasarlanan ilk yolcu uçağı Boeing 777, pazarı çıktığı 1995'ten çok kısa bir süre sonra, çift koridorlu orta boy uçak sınıfının tartışılmaz lideri oldu. Boeing 777, havayollarının isteklerinin doğrultusunda tasarladı ve normalde opsiyonel olan 80 adet özelliği 777'nin standart konfigürasyona dahil ederek, uçağı müşterileri için son derece ekonomik bir hale getirdi. Dünyanın en büyük çift motorlu, çift koridorlu ticari jet uçağı olan Boeing 777'in 6 modeli bulunuyor: 777-200, 777-200ER, 777-200LR, 777-300 ve 777- 300ER. 777'ler ekonomi sınıfında 47, "Business Class"ta 50, "First Class" ta ise 53 cm genişliğindeki koltuklarıyla, sınıfının en rahat uçağı olma unvanına sahip. Kıtalar arası uçabilme tescilini alan ilk iki motorlu,çift koridorlu,üç-sınıf'ta 283-368 arasında,bir sınıfta 550 yolcu taşıyabilir. (Devamı...)


Lech Wałęsa (29 Eylül 1943, Popowo, Polonya), Polonya İşçi Partisi önderi ve 1990-95 arası Polonya Cumhurbaşkanı olmuştur. 1983 Nobel Barış Ödülü sahibidir. Polonya'da sosyalist dönemin ilk bağımsız işçi örgütü Dayanışma Sendikası'na (Solidarność) başkanlık etmiş, çok partili düzene geçişte önemli rol oynamıştır.

Bir marangozun oğluydu. Yalnızca ilköğrenim ve mesleki eğitim gördü. 1961'de bir tarım makineleri işletmesinde elektrikçi olarak çalışmaya başladı. 1967'de Gdańsk'taki Lenin Tersaneleri'ne girdi. 1970'te Gdańsk'ta sokağa dökülen göstericilerin üzerine polisin ateş açmasıyla yaşanan kanlı olayların ardından bağımsız sendikalar kurmaya yönelik mücadeleye katıldı. Tersanedeki resmî sendikanın temsilciliğini yaptığı 1976'da işçilerin şikayetlerini içeren bir liste hazırlayarak yönetime sunması işten atılmasına yol açtı. Daha sonra elektrik makineleri üreten bir fabrikada çalışmaya başladı. Ocak 1979'da bir gösteriye katıldığı için bu işinden de çıkarıldı. Gıda maddeleri fiyatlarındaki artışı ve kendisiyle birlikte iki işçi önderinin işten atılmasını protesto etmek için 14 Ağustos 1980'de Lenin Tersaneleri'nde başlayan gösteriler sırasında, 17 bin işçiye greve çıkma çağrısında bulundu. Ardından yönetimle görüşmeleri yürüten grev komitesinin başkanlığına seçildi. Üç gün sonra grevcilerin talepleri kabul edildiyse de, Gdańsk'taki öteki işyerlerinde çalışan grevcilerin isteğine uyarak, dayanışma amacıyla grevi sürdürme kararını aldı. Gdańsk-Sopot-Gdynia bölgesindeki işletmeleri temsil etmek üzere Fabrikalararası Grev Komitesi'nin oluşturulmasına öncülük etti. Bunu izleyen genel grev sırasında, Başbakan Birinci Yardımcısı Mieczysław Jagielski ile resmi görüşmeleri yürüttü. Görüşmeler 31 Ağustos'ta, işçilere bağımsız ve özgür sendika kurma hakkını tanıyan bir antlaşmayla sonuçlandı. Siyasi ve dinsel özgürlüklerin sınırlarının genişletilmesi ve ücretlerin artırılması konusunda da güvenceler getiren anlaşmanın imzalanmasından sonra Fabrikalararası Grev Komitesi, Dayanışma (Solidarność) adıyla bağımsız bir sendikaya dönüştü. (Devamı...)


8 Haziran
Cassini-Huygens NASA-ESA-ASI'nin Satürn sistemine gönderdiği bir amiral gemisi sınıfı robotik uzay sondasıdır.

Ziyaret için Satürn'e giden dördüncü ve yörüngesine giren ilk uzay sondasıdır. 1997'de uzaya fırlatılan uzay aracı, 2004 yılında Satürn'e vardıktan sonra bu gezegeni ve ayrıca Jüpiter'i gözlemleyerek heliosferi ve izafiyet kuramı deneyi amacıyla çok sayıda doğal uyduyu incelemiştir. Hemen her gün gezegenin, halkaları ve uydularının fotoğraflarını çekip, veri toplayıp Dünya'ya gönderen iki parçalı uzay aracı, adını astronom Giovanni Cassini ile Christiaan Huygens'dan alır. Son olarak Satürn'ün halkaları içine girip gaz, toz ve buz parçacıklarını yakalayıp analiz ettikten ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflar çektikten sonra misyonunun 15 Eylül 2017'de gezegenin atmosferine girerek sona ermesi planlanmıştır. (Devamı...)


LittleBigPlanet PlayStation 3 için geliştirilen platform türündeki video oyunu. İlk olarak 7 Mart 2007'de, Phil Harrison tarafından, San Francisco, Kaliforniya'da düzenlenen Oyun Geliştiricileri Konferansı'nda duyuruldu. Media Molecule tarafından The Next Big Thing adı altında geliştirilen oyun, dünya çapında Sony Computer Entertainment tarafından satışa sunuldu. Kuzey Amerika'da 27 Ekim 2008, Avrupa'da 3 Kasım 2008, Birleşik Krallık'ta ise 5 Kasım 2008'de yayımlanan LittleBigPlanet'in yeni bölümler içeren PlayStation Portable versiyonu ise, Kasım 2009'da satışa sunuldu.

Oyun, birçok kişi tarafından PlayStation 3'ün en önemli oyunlarından biri olarak görüldü. Eleştirmenlerden oldukça pozitif eleştiriler alan oyun, sunumu, grafikleri, sesleri, oyun fiziği, özelleştirilebilir seçeneklerin çokluğu ve çevrimiçi modlarıyla övgü topladı. LittleBigPlanet, birçok kurum tarafından, 2008 için, "Yılın Oyunu" ödülüne layık görüldü. (Devamı...)


9 Haziran
Don Juan hikâyesi defalarca farklı yazarlar tarafından anlatılmış efsanevi ve kurgusal bir karakterdir. Don Juan ismi mecazi olarak "zampara" anlamında kullanılır.

Efsaneye göre Don Juan soylu bir ailenin genç kızını baştan çıkararak kendine aşık etmiş ve babasını öldürmüştür. Daha sonra mezarlıkta babanın heykelini saygısızca kendisiyle yemek yemeye davet etmiş ve heykel daveti kabul etmiştir. Babanın heykeli yemeğe Don Juan'ın ölümü için gelmiştir. Heykel Don Juan'ın elini sıkmak istemiş ve Don Juan elini uzattığında heykel onu Cehenneme sürüklemiştir. Ayrıca çapkınlık üzere zamanımızda çok kullanılan bir isim olmuştur.

Çoğu otoritelerin kabulüne göre Don Juan'ın ilk kayıtlı hikâyesi Tirso de Molina'nın yazdığı El burlador de Sevilla y convidado de piedradır (Sevil aldatıcısı ve taştan misafir). İspanya'da 1615'te bulunmasına rağmen yayım tarihi kaynaktan kaynağa 1620'den 1625'e kadar farklılık göstermektedir. Bu hikâyede Don Juan kadınlara kendisini sevgili gibi gösterek veya evlilik vaadederek kandıran, pişmanlık duymayan bir zamparadır. Arkasında kırık kalpler, kızgın koca ve babalar bırakır, sonunda da Don Gonzalo'yu vahşice öldürür. Daha sonra katedralde Don Gonzalo'nun hayaleti tarafından yemeğe davet edildiğinde korkak görünmemek için daveti kabul eder.

Efsanenin çeşitli anlatımlarına göre Don Juan'ın karakteri iki farklı perspektiften veya her ikisinden birden anlatılır. Bazılarına göre Don Juan basit, canı istediği zaman gönül eğlendirebilmek için kadınları kandıran azgın bir zamparadır, bazılarına göre ise baştan çıkardığı kadınları gerçekten seven, her kadının içindeki güzelliği ve gerçek değeri görebilen bir adamdır. (Devamı...)


Emre Aydın (d. 2 Şubat 1981, Isparta), Türk şarkıcı.

Emre Aydın kariyerine barlarda canlı müzik yaparak başlamıştır. Bornova Küçükpark'ta çıktığı barlarda sevilen Emre Aydın 2002 yılında, Onur Ela ile beraber 6. Cadde isimli kurdukları müzik grubu ile Türkiye çapında düzenlenen "Sing Your Song" beste yarışmasında 1574 adayı geride bırakarak "Dönersen" adlı parçası ile birinci olmuştur.

2006 yılında çıkardığı "Hareket Vakti" şarkısı dışında tüm söz ve müziklerinin Emre Aydın'a ait olduğu Afili Yalnızlık adlı ilk solo albümünü yayınlayan Aydın, Yalnızlık temasını işlediği albüm performansı ile büyük beğeni toplamıştır. Bu albümle yakaladığı başarısını "Yılın En İyi Rock Müzik Sanatçısı", "Yılın En İyi Çıkış Yapan Sanatçısı", ‘’Yılın En İyi Parçası’’, ‘’Yılın En İyi Albümü’’, ‘’Yılın En İyi Video Klibi’’gibi 50’ye yakın ödülle, ve dinleyicileriyle buluştuğu 400’e yakın konserle devam ettiren sanatçı, 2008 yılında MTV tarafından her sene düzenlenen Avrupa Müzik Ödülleri (EMA)’nde “Türkiye’nin En İyi Sanatçısı” ardından Liverpool‘da yapılan finalde 21 ülkenin birincisini geride bırakarak “Avrupa’nın En İyi Sanatçısı” ödüllerine layık görülmüştür. Bu albümünde 5 şarkısını kliplendiren sanatçı 2007 yılında Gripin adlı müzik grubunun kendi adlarını verdikleri albümde "Sensiz İstanbul'a Düşmanım" isimli şarkıya düet yapmıştır. Bu şarkının büyük beğeni toplamasının ardından Emre Aydın, Gripin'le birlikte turneye çıkmıştır.

Emre Aydın'ın 2010 yılında çıkardığı Falling Down isimli İngilizce teklisi, Türkiye ve yurt dışında dijital ortamda satışa sunulmuştur. (Devamı...)


10 Haziran
Büyük Britanya İrlanda Adası'nın doğusunda yer alan, üzerinde İngiltere, Galler ve İskoçya'nın bulunduğu Birleşik Krallık'a bağlı ada. Büyük Britanya Adası, Britanya Adaları'nın en büyüğüdür.

Adanın yüzölçümü 218.595 km² dir. Kuzey-güney doğrultusunda uzun bir ada olan Büyük Britanya'nın batı kesimi genellikle dağlıktır. Ancak yükseklikler fazla değildir. İskoçya'da Ben Nevis Tepesi 1.340 m, Galler'de Snowdown Tepesi 1.084 m'dir. Bütün ada hafif tepelerle düzlükler halinde uzayan çayır ve ağaçlıklarla kaplı yeşil bir ülkedir. İklim batıdan gelen okyanus etkisiyle yumuşak ve nemlidir. Batı kesimi daha çok yağış alır. Yıllık yağışlar 700-1.200 mm arasında değişir. Mevsimler arası sıcaklık farkı da çok azdır (Londra'da Ocak ayı ortalaması 5 °C, Temmuz ayı ortalaması 16,7 °C). Adanın en geniş yeri 130 km'yi geçmediği için ırmaklar kısadır. En önemli ırmaklar Thames, Trene, Severn'dir. (Devamı...)


Ahmed Midhat Efendi (d. 1844; Tophane, İstanbul - ö. 28 Aralık 1912, İstanbul), Türk yazar, gazeteci ve yayıncı. Tanzimat dönemi yazarlarındandır. Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır. 1878'de çıkarmaya başladığı ve yayın hayatını 1921'e kadar sürdürmüş olan Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biri olmuştur.Ahmet Midhat'ın kabri Fatih Camii içinde II. Mehmed'in türbesinin de bulunduğu ayrı kısımdadır.

1844 yılında İstanbul’un Tophane semtinde dünyaya geldi. Babası Bezci Süleyman Ağa, annesi bekar çamaşırı diken Nefise Hanım idi. Annesinin ilk evliliğinden olma Hafız İbrahim adlı bir ağabeyi ve Halime, Şerife, İsmet adlı kardeşleri vardır. 6-7 yaşlarında iken babasını kaybetti ve ailesi büyük geçim zorluğuna düştü. Ailesi ile beraber ağabeyi Hafız Ağa’nın kaza müdürü olarak görev yaptığı Vidin’e gitti ve bir mahalle mektebinde öğrenim görmeye başladı. Ertesi yıl İstanbul’a dönerek öğrenimine Tophane Sıbyan Mektebi’nde devam etti. 1857-1861 yıllarında Mısır Çarşısı’nda bir aktar dükkânında çırak olarak çalıştı. 1861’de ağabeyinin yeniden Vidin Kasabası’na atanmasıyla Vidin’e, Mithat Paşa’nın ağabeyini yanına aldırması üzerine Niş kasabasına gitti ve 1864 yılında üç yıllık Niş Rüştiyesini bitirdi. Mithat Paşa’nın Tuna Valisi olarak atanıp ağabeyini vilayet merkezi Rusçuk’a getirtmesinden sonra kendisi de Rusçuk’ta bir devlet dairesine memur olarak atandı. Memuriyetini sürdürürken bir yandan da Arapça, Farsça ve Fransızcasını ilerlettiği için kendisini takdir eden Mithat Paşa ona kendi ismini verdi. Böylece asıl adı olan “Ahmet”'in yanına “Mithat” da eklenerek, bu şekilde anılmaya başladı. Bu dönemde memuriyet görevlerine ilave olarak Teşkilat Kanunu gereği çıkartılan Tuna Gazetesi’nin yazıişlerinde yardımcılık yapmaktaydı. (Devamı...)


11 Haziran
Sakız ağacı  (Pistacia lentiscus), sakız ağacıgiller familyasından bir ağaç türü. Akdeniz bölgesinin doğal bitkisidir. Türkiye'de Batı ve Güney Anadolu'da ve Sakız Adası'nda yetişir.

Nisan-Mayıs ayları arasında, yeşilimsi renkte çiçekler açar. 1–3 m yüksekliğinde, sık dallı, çalı görünüşündedir ve kışın yapraklarını dökmez. Gövdeleri dik ve silindir biçiminde olup, sağlamdır. Kabukları esmer renkli ve reçine kanalları ihtiva eder. Meyveleri ufak, yuvarlak ve kırmızımsı siyah renklidir. Bitkinin dal ve gövdesinin yaralı yerlerinden akan reçinenin pıhtılaşmasıyla "mastik" adı verilen sakız elde edilir. Toplanan bu usare 2-4 haftada katılaşır. İlk başlarda donuk yeşil renkte olan reçine, daha sonraları soluk sarı renkli, kolaylıkla kırılabilen parça ve damlalar haline gelir. Özel bir kokusu ve tadı vardır. Eter ve etanolde çözünür. Sakız içinde uçucu yağ, mastisik asit, mastisin ve acı maddeler bulunmaktadır. Eskiden balgam söktürücü olarak kullanılmıştır. Diş etlerini kuvvetlendirmek ve ağız kokusunu gidermek için kullanılır. Sanayide yapıştırıcı, cila olarak ve parfümeride kullanılır. Tatlılara, özellikle muhallebi, sütlaç gibi sütlü tatlılara katılır. Sakız, yiyeceklere güzel bir tat ve koku verir. Güveç ekmek hamuruna çeşni katmak için de kullanılır. Ayrıca Bulgaristan'da mastika adıyla bilinen rakı sakızdan yapılmaktadır. Türkiye'de Sakız ağaçları ile ayrıntılı bilgiyi Çeşme Tarım İlçe Müdürlüğü'nden edinmek mümkündür. Sakızın çiğnenmesi Helicobacter pylori'e karşı etkili olduğu, ve bu bakterinin neden olduğu ülser, yani mide kanamasına ve mide kanseri tehlikesine karşı faydalı olduğu, Huwez F.U., Thirlwell D., Mastic Gum kills Helicobacter pylori, New-England Journal of Medicine, 339:1946, Dec. 24, 1998, dergisinde ileri sürülmüştür. (Devamı...)


George Armstrong Custer  (d. 5 Aralık 1839 – ö. 25 Haziran 1876) Birleşik Devletler Ordusu subayı ve süvari komutanı. Amerikan İç Savaşı ve Amerikan Kızılderilileri Savaşlarında görev almıştır. Günümüzde en çok Little Bighorn Savaşındaki talihsiz askeri çarpışması ile bilinir. Michigan ve Ohio'da yetişmiştir. Custer 1858 senesinde Birleşik Devletler Askerî Akademisi'ne kabul edildi. İç savaş patlak verdiğinde tüm potensiyel subaylara ihtiyaç vardı ve Custer İttifak Ordusuna katılması için çağırıldı.

Custer iç savaş süresinde sağlam bir ün kazandı.İlk büyük savaş First Battle of Bull Run'da savaştı. Onun bazı önemli subaylarla olan ilişkisi kariyerinin gelişmesine ve performansının sonucunda agresif kumandan anılmasına yardımcı oldu. Savaş bitmeden önce, Custer geçiçi rütbe (kıdem) ile tümgeneralliğe terfi etti. Savaşın sonunda bu rütbe düşürle ve kalıcı olan yardımcı albaylığa getirildi. Appomattox Campaign'in sonucunda, o ve onun birlikleri önemli rol oynadı, Custer'ın General Robert E. Lee'nin kurtalışında eli vardı. İç savaştan sonra, Custer Amerikan Kızılderilileri Savaşlarında savaşması için batıya sevk edildi. Son savaşta aldığı ağır yenilgi onun iç savaştaki başarılarını gölgede bıraktı. Custer, 1876'daki Little Bighorn Savaşında bir kızılderili kabile koalisyonuna karşı savaşırken bozguna uğradı ve öldürüldü. Bu savaş Amerikan tarihinde "Custer'ın Son Direnişi" olarak popülerlik kazanmıştır. (Devamı...)


12 Haziran
Tebessüm ya da gülümseme, fizyolojide özellikle ağzın iki kenarındaki ve gözlerin çevresindeki kasların hareketiyle oluşan bir yüz ifadesi dir.

Gülümseyen bir simaya veya sık sık gülümseyen bir kişiye "mütebessim" veya "güleç" denir. İnsanlar arasında özellikle zevk ve eğlencenin ifadesi olsa da, istemsiz olarak endişenin (anksiyete) ifadesi de olabilir. Gülümsemenin kültür farkı gözetmeksizin, belirli uyarıcılara (stimulus) verilen normal tepki olduğuna dair birçok kanıt mevcuttur. Çoğunlukla gülümsemenin nedeni mutluluktur. Birçok çalışma gülümsemenin doğuştan gelen bir tepki olduğunu, ve hatta insan ceninlerinin gülümsediğini göstermektedir; yine de vahşi çocukların genellikle gülümsemediği bilinmektedir, bu var olan tezlere karşıt delil olabilir. Hayvanlar arasında, dişlerin gösterilmesi, gülümsemeye benzese de genellikle tehdit etmek için yapılır veya teslim olma işareti olup gülümsemek sadece yüz ifadesini değiştirmez, beynin fizik ve duygusal acısını azaltan endorfinler üretmesine neden olur ve böylece mutluluk hissi verir. (Devamı...)


Selahaddin Eyyubi ya da tam adıyla Selahaddin Yusuf bin Eyyub (Arapça: صلاح الدين الأيوبي, tam adı: الملك الناصر ابو المظفّر صلاح الدين يوسف ابن ايّوب; el-Melik el-Nasır Ebu'l Muẓaffer Selahaddin Yusuf bin Necmeddin Eyyub, Kürtçe: سەلاحەدینی ئەییووبی/ Selahedînê Eyûbî;), (d. 1138, Tikrit - ö. 4 Mart 1193, Şam), Mısır ve Suriye sultanı, Eyyubi hanedanının kurucusu olan hükümdar. Hıttin Muharebesi ile 2 Ekim 1187'de KudüsHaçlı kuvvetlerinden alarak kentte 88 yıl süren Hıristiyan egemenliğine son verdi, akabinde Hıristiyanların düzenledikleri III. Haçlı Seferi'ni etkisiz hale getirdi.

Selahaddin Eyyubi'ye (Kudüs Fatihi / İngilizce: Conqueror of Jerusalem) tarih boyunca farklı etnik kökenler atfedilmiş, çeşitli milletler mirasını sahiplenmişlerdir. Yaygın görüş Selahaddin'in Kürt kökenli veya Arap olduğu yönünde görüşler de vardır. Öyle ki, El-Hazrecî'nin Eyyubileri ve Memlükleri anlatan eseri "Târihu Devleti'l-Ekrâd ve’l-Etrak" (Türkçe: Kürt ve Türk Devletinin Tarihi) ismini taşımaktadır (Mehmet Bayrak'a göre "ve’l-Etrak" kelimesi sonradan eklenmiştir). Eyyubiler uzmanı tarihçi Ramazan Şeşen Selahaddin Eyyubi'nin Revvadi aşireti Kürtlerinden olduğunu ancak Revvadilerin Kürtleşmiş, Ezd kabilesinden Yemenli Arap olduklarını ve tarihçi El-Yakubi ile İbnü'n Nedîm'in eserlerinde Revvadilerin Kürtleşmiş Arap oldukları bilgisinin yer aldığını söylemiştir. 13. yüzyıl'da yaşayan Ermeni tarihçi Heyton (Hethum) şöyle der: "Postea vero Sarraceni amiserunt dominium Egipti et Medi, qui Cordins vulgariter dicembantur; regni Egipti dominium occupaverunt." (Sonunda Araplar Mısır'ın yönetimini kaybettiler; ve Medler; "ki onlara Kürtler deniliyordu." Mısır'a egemen oldular.) Ayrıca İbn Haldun Mukaddime eserinde Selahaddin Eyyubi'den şu şekilde bahsetmiştir: "Frenkler, bu kiliseye tazirnde bulunur ve onun inşası ile iftihar ederlerdi. Nihayet Selahaddin Eyyubi el-Kurdi , Mısır ve Suriye mülküne müstakillen sahip oldu". Son dönemde yeniden ağırlık gösteren diğer bir görüş ise tarihçi İbn Haldun'un Mukaddime eserinde belirttiği üzere Selahaddin Eyyubi'nin atalarının, Yemen'in Himyeri vilayeti eşrafından Hezbâniyye Kürtlerinin Ravvadi aşretine mensup Araplardan olması ve bu aşiretin Himyeri bölgesini yüzyıllarca yönetmiş olan Devs hanedanına akraba olmasıdır. Tarihçi Yakubî'nin bir kaydına göre de Revadî Kürtleri, Revvâd b. El-Musanna el-Ezdî'den gelir ve bu şahıs da 758 yılında Basra'dan Azerbaycan'a yerleştirilen Yemen Araplarındandır. (Devamı...)


13 Haziran
Telgraf iki merkez arasında, kararlaştırılmış işaretlerin yardımıyla yazılı haberlerin veya belgelerin iletimini sağlayan bir telekomünikasyon düzenidir.

Elektrikli telgraflar, bir verici, bir alıcı ve ikisi arasına çekilmiş elektrik hattından meydana gelir. Vericiye maniple denir. Maniple, telgraf şebekesindeki elektrik akımını açıp kapayan anahtarlardır. Manipleye basınca devre tamamlanır ve telgraf şebekesinden akım geçer. Karşı tarafta ise alıcılar vardır. Alıcılar, elektro mıknatıs bobinlerden yapılmışlardır. Elektro mıknatısın karşısında ileri geri hareket edebilen madeni bir çubuk vardır. Bu çubuk elektro mıknatıstan akım geçtiği zaman hareket eder. Çubuğun ucundaki mürekkepli kalem bir kâğıt şerit üzerine nokta (.) veya çizgi (-) şeklinde şekiller çizer. Sesle çalışan alıcılar da vardır. Bunlar kâğıt bir şeride yazı yazmak yerine, sert bir cisme vurarak tıkırtı çıkarırlar. Tecrübeli telgraf operatörleri, bu tıkırtıları dinleyerek mesajı çözerler. Burada kısa tıkırtı nokta (.), uzun tıkırtı çizgi (-) anlamına gelmektedir. Claude Chappe, 1792 yılında telgraf adında bir sistem ortaya attı. Tepelerin üzerine kurulmuş kulelerden bir oluşturuldu ve her kulenin üzerinde 49 değişik konuma ayarlanabilen iki uzun kola sahip bir makine vardı. Her konum bir harfe veya bir rakama karşılık geliyordu. Bu sistem çok başarılı oldu. 19. yüzyılın ortalarında Fransa'daki kule ağı yaklaşık olarak 4828 kilometreydi. 1830 yılında ABD'li Joseph Henry (1797-1878), elektrik akımını teller vasıtasıyla uzaklara taşıyıp, oradaki bir zili çalıştırdı. Zil bir elektromıknatısa bağlıydı. Bu elektrikli telgrafın doğuşuydu. (Devamı...)


Li Shimin İmparator Taizong ya da Tai Tsung (Çince: 唐太宗, táng tàizōng, d. 23 Ocak 599 - ö. 10 Temmuz 649, tahta geçmeden önceki adı Li Shimin (Çince: 李世民, lǐ shìmín) olarak da tanılır.

626-649 yılları arasında iktidarda kalmıştır. Li Shimin 617 yılında babası Li Yuan önderliğinde en önemli rakiplerini yenerek Sui Hanedanı'nı devirerek Tang Hanedanı'nı kurmuştur. Sonradan tören ile babası Li Yuan ve Li Shimin hanedanın ortak kurucu olarak anılmıştır. Çin'in en önemli hükümdarları arasında kişi olarak en fazla çekici olanı Li Şimin'dir. Sui döneminin son yıllarında, Çin'in birçok yerinde haydutlar ve asiler cirit atarken, o, babası olan Tang beyi Li Yuan'ı kendini imparator ilan etmeye ikna etti. O zaman Şimin sadece 16 yaşındaydı ve 24 yaşına kadar savaşarak barışı kurmaya ve hanedanı güvenli kılmaya çalıştı. Kendisi hem merhametli ve halkın yaşam koşullarıyla ilgili, hem de korku ve yorulmak bilmezdi. Çok zaman savaşlara bizzat kendisi komuta eder, askerlerinin ön saflarında, at değiştirerek koşturur, düşman komutanlarla savaşır, pazarlık ederdi. Siyasal lider olarak, etrafında ermiş ve geniş görüş açısına sahip insanlar toplamıştı. Tang kurumlarının çoğu Sui örneğini devam ettirmişse de, bunların işleyiş tarzı, 23 yıl sürmüş olan Li Şimin döneminin uygulamalarıyla şekillendi. Tang kurumları zamanın en mükemmeli haline gelmişti. Bunun önemli bir kısmı bu genç ve Tang Hanedanı'nın gerçek kurucusu olan Şimin sayesinde gerçekleşmişti. Babası tahtta iken ülke iç karışıklıklar ve devrilen Sui Hanedanı'ndan kalan derebeylerin kışkırtmaları ve çıkan isyanlar bunu pekiştiren Göktürk akınlarıyla zor günler geçirmekteydi. (Devamı...)


14 Haziran
Avrupa kayını (Fagus sylvatica), kayıngiller (Fagaceae) familyası üyelerinden belirli mevsimlerde yaprak döken bir kayın türü.

Doğal dağılım alanı güney İsveç'ten (bazı sınırlı şekildeki türler Norveç'in güneylerinde bulunur) orta İtalya, Fransa'nın batısı, kuzey Portekiz ve İspanya'nın ortaları ve daha doğuda Avrupa kayınının yerini alan doğu kayınıyla (F. orientalis) birleştiği kuzeybatı Türkiye'nin doğusuna kadardır. Balkanlarda, doğu kayınıyla oluşan bazı melez türler görülür, bu melezler Fagus x taurica şeklinde isimlendirilir. Akdeniz civarındaki dağılım alanının güney kısımlarında sadece 600-1.800 m yüksekliklerdeki dağlık ormanlarda yetişir.İngiltere'nin güneylerinde doğal olarak sıkça dikkati çekmesine rağmen, son kanıtlar M.Ö. 4000 yıl önceye kadar ya da buz devri sırasında şekillenen İngiliz Kanalı'ndan 2.000 yıl sonrasına kadar İngiltere'de bulunmadığını öne sürmektedir, türün meyvelerini besin olarak kullanılan Taş Devri insanıyla bölgeye erken bir giriş yapmış olabilir. Asıl yayılış alanı Bulgaristan Istrancaları olan ve orada 40 m boylanabilen Fagus sylvatica, sınır bölgesinden doğuya doğru uzaklaştıkça hem sıklığından kaybeder hem de ağaç formundan çalı formuna dönüşür. Türkiye'de Trakya’da Kırklareli ve Tekirdağ'da Yıldız (Istranca) dağlarında Fagus sylvatica’nın ulaştığı son sınırın, bilinenin aksine, Demirköy hattı değil, daha doğuda İstanbul'da Çatalca'da Binkılıç - Çilingoz hattı olduğu 2010 yılındaki bir araştırmayla ortaya konmuştur. (Devamı...)


Leonhard Euler (d. 15 Nisan 1707, Basel, İsviçre - ö. 18 Eylül 1783, Sankt-Peterburg, Rusya), İsviçreli matematikçi ve fizikçi.

18. yüzyılın en önemli ve tüm zamanların önde gelen matematikçilerinden biri kabul edilmektedir. En üretken matematikçilerden biri olarak çalışmalarının bütünü 70 cildi aşmaktadır. Euler pek çok yeni kavram geliştirmiş, basit aritmetikten sayılar teorisi ve topolojiye kadar farklı alanlarda uzun süre kabul gören birçok teorem ispatlamıştır. Bu çalışmaları esnasında, günümüzde kullanılan modern matematik terminolojisinin yaratıcısı olmuş fonksiyon kavramı ve onun yazımını tanımlamıştır (yaptığı bu çalışma için verilebilecek örneklerden bazıları trigonometrik fonksiyonlar için yaptığı sin, cos ve tan tanımlamalarıdır). Euler'in babası Paul Euler ve annesi Marguerite Brucker'dı. Babası Paul Euler Protestan papazıydı ve oğlunun da kendi yolundan gitmesini istiyordu. Basel doğumlu olmasına rağmen çocukluğunun büyük kısmını babasının Lüteriyen papaz olarak vaaz verdiği komşu şehir Riehen'de geçirdi. Euler çocukluk yılları boyunca gittikçe artan bir ilgiyle matematiğe bağlanmıştı ve bu sırada bir aile dostu olan Johann Bernoulli tarafından eğitiliyordu. Euler babasının isteği üzerine matematik kadar ilginç bulmasa da Basel Üniversitesinde ilahiyat, İbranice ve Yunanca eğitimi aldı. Bu eğitimin sonunda Bernoulli müdahale etmeseydi Euler bir papaz olacaktı. Ama Bernoulli, oğlunun büyük bir matematikçi olabilecek yeteneğe sahip olduğunu söyleyerek baba Paul Euler'i ikna etti. (Devamı...)


15 Haziran
Simurg (Farsça: سيمرغ) veya bir diğer ismiyle Zümrüdü Anka efsanevi bir kuştur. Pers mitolojisi kaynaklı olsa da zamanla diğer Doğu mitoloji ve efsanelerinde de yer edinmiştir. Sênmurw (Pehlevi) ve Sîna-Mrû (Pâzand) diğer isimlerindendir. Ayrıca zaman zaman sadece Anka kuşu olarak da anıldığı olmuştur. Türk mitolojisinde karşılığı Tuğrul kuşu'dur.

İsim Avesta'daki mərəγô saênô "Saêna kuşu"ndan türemiştir. Orijinalde bir yırtıcı kuş, kartal veya şahin, olduğu etimolojik olarak aynı olan Sanskritçe śyenaḥ`dan çıkarılabilir. Halk etimolojisinde ilişkilendirilen ilk öğe Farsça "otuz"dur. Fakat tarihi anlamda ilgili değillerdir. Bu kuşun küllerinden yeniden doğduğu da söylentiler arasındadır. Mistik kuş Simurg Fars sanatında kuş şeklinde, kanatlı dev bir yaratık olarak resmedilmiştir. Zaman zaman köpek başına ve aslan pençelerine sahip bir tavus kuşu olarak da resmedilmiştir. Bazen insan yüzü ile de resmedildiği olmuştur. Bir bölümü memeli olduğu için yavrularını emzirirdi. Yılanlara karşı bir düşmanlığı vardı ve yaşadığı yer fazlasıyla sulaktı. Bir antik İran tanımında Simurg'un kendisini alevlerle kaplayana kadar 1700 yıl yaşar, daha sonraki tanım ve kayıtlarda ise onun ölümsüz olduğu ve Bilgi Ağacı'nda bir yuvası olduğundan bahsedilmiştir. İran efsanesine göre, bu kuş o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuştur. Tüm bu zaman boyunca, Simurg o kadar çok öğrenmiştir ki tüm zamanların bilgisine sahip olmuştur. Sasani Persler Simurg'un yere bereket bahşedeceğine ve dünya ile göğün arasındaki birliği sağlayacağına inanırlardı. Yaşam ağacı, Gaokerena'da tünediğine ve her türlü şeytani şeyi tedavi eden, düzelten kutsal Haoma bitkisinin yöresinde yaşadığına inanılırdı. Daha sonraki İran geleneklerinde Simurg ilahiliğin bir sembolü haline gelmiştir. Ayrıca, Sên-Murv/Simurg Pers edebiyatında Homâ olarak tanımlanmış, Arapça'ya ise Rukh olarak girmiştir. (Devamı...)


Şarl Helu (Arapça: شارل الحلو‎, d. 25 Eylül 1913 - 7 Ocak 2001), Lübnanlı devlet adamı, 1964-70 arasında Lübnan cumhurbaşkanı. 1972'den sonra, Fransızca konuşulan ülkelerin oluşturduğu birliğin (Assemblée parlementaire de la francophonie) onursal başkanlığını yapmıştır.

Beyrut'ta Cizvitlerin yönettiği bir kolej olan St. Joseph Üniversitesi'nde öğrenim gördü (1919-29). Gene Beyrut'taki Fransız hukuk fakültesinde hukuk öğrenimini tamamladı. Halep'te Fransızca yayımlanan L'Eclair du Nord (1932), Beyrut'ta da Le Jour (1935-46) adlı gazeteleri kurdu. 1947'de Vatikan'a büyükelçi olarak gitti. Daha sonra değişik hükümet görevleri üstlendi, 1949'da adalet ve haberleşme, temmuz 1951-şubat 1952 arasında dışişleri, 1954-55'te adalet ve sağlık, 1964'te eğitim bakanlığı görevlerinde bulundu. Hiçbir siyasi gruba bağlı olmayışı ona birleşik bir Lübnan'ın lideri olabileceği görünümü kazandırdı ve bu özelliği sayseinde 1964'te cumhurbaşkanı seçildi. Helu, 23 Eylül 1964'te cumhurbaşkanlığı görevine başladıktan kısa süre sonra Kahire'de bir Arap zirvesine katıldı (Kasım 1964). Bu toplantıda, Arap ülkelerinin Filistin Kurtuluş Örgütü'nü (FKÖ) desteklemesi kararını benimsedi ama FKÖ'nün Lübnan'da üslenmesine izin vermeye yanaşmadı. Bu konu Helu'nun cumhurbaşkanlığı döneminde gittikçe büyüyen bir sorun haline geldi. 1968-69'da Helu ve ordunun komuta kademeleri FKÖ'nün Lübnan'da üslenmesine karşı çıkarken, Müslüman başbakan Raşid Kerami üsleri destekliyordu. Arap devletlerinin ve Lübnanlı Müslümanların ağır baskısı altında kalan Helu, cumhurbaşkanlığı görevinin sona ermesinden kısa süre önce, Kerami'nin eşgüdüm politikasını kabul ederek bunalımı atlatmayı yeğledi. (Devamı...)


16 Haziran
Para mal ve hizmetlerin değiş-tokuşu için kullanılan araçlardan en yaygın olanı. Para sözcüğü ile genellikle madenî para ve banknotlar kastedilmekle birlikte; ekonomide, vadesiz mevduatlar ve kredi kartları da parayı meydana getiren unsurlardan sayılır. Vadeli mevduat, devlet tahvili gibi değişim araçları ise para benzeri olarak değerlendirilir.

Para değer denkliğinin bir göstergesi olarak değer ölçütü, değişim ve saklama aracı olarak kullanılır. Bu gösterge maddi ya da nominal değerde karşılıklar bulabilir. Maddî nitelikte paraya örnek olarak madeni para, banka teminat belgeleri ya da banknot, çek ya da senetler örnek verilebilir. Nominal nitelikte paraya ise banka hesabındaki para ya da kredi onayı örnek verilebilir. Para gündelik yaşamda takas aracı olarak kullanılır. Doğrudan doğruya takas yapan kişilerin ihtiyaçlarını karşılamasının yanında diğer takaslar için geçerli olması, parayı diğer takas araçlarından ayıran önemli bir özelliktir. Günümüzde kullanılan borca dayalı para sistemi ile işleyen ekonomilerde sanıldığının aksine parayı devletler üretmez. Bu sistemde para, borç demektir. Para bankalar tarafından müşterilerin borçlanmasıyla üretilir. Mevcut paraların tamamına yakını itibari para olduğu için nakit paranın altın ya da döviz rezervleriyle değişimi olanaksızdır. Günümüzde kullanılan nakit para miktarı, her devlette para basmaya yetkili özel bir banka olan merkez bankası tarafından kontrol edilmekte ve ticari bankalar aracılığı ile piyasaya sürülmektedir. Ticari bankalar Merkez bankalarından alınan paraların karşılığından fazla elektronik ortamda para yaratarak müşterilerine verebilirler. (Devamı...)


Edgar Degas (19 Temmuz 1834 - 27 Eylül 1917), tam adı Hilaire-Germain-Edgar Degas olan, Fransız ressam, heykeltıraş ve çizer. İzlenimcilik akımının kurucularından biri kabul edilse de ressam bu terimi reddedip gerçekçi olarak tanınmayı tercih ettiğini açıklamıştır. Tekniği başarılı bir ressam olan Degas, daha çok dans temalı resimleri ile tanındı. Çalışmalarının yarısından fazlası dansçılarla ilgiliydi. Bu çalışmaları aynı zamanda onun hareketin betimlemesindeki ustalığını gösteriyordu. Dans kadar at yarışları ve çıplak kadınlar çizmekte de başarılıydı. Portreleri de sanat tarihinin en başarılarından kabul edilir.

Degas, kariyerinin başlarında tarihi temalar işleyen bir ressam olmayı istedi. Bu sebeple titiz bir akademik eğitim aldı ve klasik sanat üzerine çalıştı. Otuzlarının başlarına geldiğinde kararını değiştirdi. Böylece çağdaş konuları geleneksel metotlarla resmeden, modern yaşamın klasik ressamı haline geldi. Degas, Célestine Musson De Gas ve Augustin De Gas'nın en büyük çocukları olarak Paris'te dünyaya geldi. Babası bankacıydı. Ressamın ailesi varlıklı sayılırdı. 11 yaşında Lycée Louis-le-Grand'e başlayan Degas, 1853 yılında edebiyat dalında derece alarak mezun oldu. Ressam çok küçük yaşlarda resme başladı. On sekiz yaşına geldiğinde evindeki bir odayı stüdyoya çevirdi ve Louvre'daki eserlerin kopyaları üzerine çalıştı. Fakat babası, onun hukuk okumasını istiyordu. Kasım 1853'te Paris'teki Hukuk Fakültesi'ne kaydını yaptırdı. Ancak derslerinden geçmek için hiçbir çaba sarfetmiyordu. 1855 yılında Degas çok saygı duyduğu Jean Auguste Dominique Ingres ile tanıştı. Ingres ona "Çizgiler çiz genç adam. Pek çok çizgi." tavsiyesinde bulundu. Aynı yılın Nisan ayında Degas, Ecole des Beaux-Arts'a (Güzel Sanatlar Okulu) kabul edildi. Orada Louis Lamothe ile birlikte çalıştı ve Ingres'nin tarzını takip etti. Temmuz 1856'da İtalya'yı ziyaret etti ve bu ülkede üç sene kaldı. O yıllar boyunca Michelangelo, Raphael, Titian ve Rönesans'ın diğer ressamlarının resimlerini kopyaladı. (Devamı...)


17 Haziran
Ganj Nehri (गंगा Hindu dilinde Ganga), Hindistan'ın kuzey topraklarından ve Bangladeş'ten geçen 2.700 km uzunluğundaki akarsu. Doğu yönünde, Bengal Körfezi'ne doğru akar ve Brahmaputra ırmağı ile birlikte 4/5'i Bangladeş'a ait olan, 45.000 km²lik bir delta yaparak körfeze dökülür.

Ganj, yüksek Himalaya yaylâlarındaki Bhagirathi ve Alakmanda akarsularının birleşmesinden doğar. Dar ve sarp boğazlarla Siwalik tepeleri ve küçük bir ticaret şehrinin bulunduğu Hardvar Ovası boyunca akar. Geniş bir kavis çizerek Kuzey Hindistan'ın büyük alüvyal ovasında, Kanpur'dan Allahabad'a doğru iner; burada Jumna Irmağı ile birleşir. Doğuya doğru ilerler ve Varansi'den 200 mil kadar sonra sol tarafından Gogra ve Gandak adlı iki akarsuyu, sağ tarafında da Patna'yı geçtikten hemen sonra, Deccan yaylâlarında birleştiği tek akarsuyu, Son'u alır. Ganj Vadisi'nin en önemli endüstri bölgesi, delta üzerinde kurulu olan, bankaların ve endüstriyel yatırımların bulunduğu, Kalküta ve Howrah'dır. Bu bölgede en büyük jüt endüstrisi kuruludur. Ayrıca makina, kimya, kâğıt ve tüketim maddeleri endüstrisi de önemli yer tutar. Himalaya Dağları ile Deccan yaylâları arasında bulunan Ganj Vadisi, kesif tarımı, çeşitli endüstrisi, kalabalık şehirleri ve sıkışık trafiği ile Hindistan'ın kalbidir. Ayrıca Hindular, ölüleri yakarak küllerini Ganj Nehri'ne dökerler. Hinduizm inancında ne olursa olsun Ganj Nehri'nin kirlenemeyeceği inancı vardır. Bu nedenle yıllarca kirlilik için önlem alınmamış, birçok kanalizasyon hattı ve fabrika atıkları nehre boşaltılmıştır. Aşırı kirlilik yaratan deri sanayii ile birlikte nehre her gün tahminen 1 milyar litre lâğım akmaktadır. Ayrıca hindular hamile iken ölen bayanları ve çocukların cesetlerini ganj nehrine atarlar, Ganj nehrinde çok sayıda cesetin kıyıya vurup kuşlar tarafından parçalanarak yendiğini görebilirsiniz. Hindular bunun kutsal olduğunu düşünürler. Devlet şimdiden arıtma ve engellme çalışmaları için $33 Milyon dolar harcamışsa da bugün Ganj, dünyanın en kirli su kütlelerinden biridir. Fakat Hindular bunu kabul etmemekte ve her kutsal âyinde nehre girmeyi sürdürmektedir. Üstelik bu suda yıkanmanın yanı sıra içenler de olduğundan sarılık, tifo gibi pek çok hastalık kapılmaktadır. Aynı zamanda bu kirlilik uzun yıllardır nehir çevresinde yaşayan halk üzerinde alışa gelmedik bir etki yaratmıştır. Halk kutsal olduğuna inandığı nehir suyunu günlük işlerinde kullanmaktadır ve bu da nehirin barındırdığı hastalıklara karşı zamanla bağışıklık kazanmalarını sağlamıştır.Yerel halk bu yüzden nehirin suyunu şifalı kabul etmektedir. (Devamı...)


Golda Meir (doğumdaki adı Golda Mabovitch, d. 3 Mayıs 1898, Kiev-Ukrayna – ö. 8 Aralık 1978, Kudüs), İsrailli öğretmen, politikacı, İsrail'in dördüncü başbakanı ve İsrail devletinin kurucularından.

İsrail politik yaşamında çok önemli isimlerden biri olan Meir, 17 Mart 1969 ile 3 Haziran 1974 tarihleri arasında başbakanlık yaptı. İsrail'in ilk, dünyanın ise üçüncü kadın başbakanı oldu (Sri Lanka'da Sirimavo Bandaranaike ve Hindistan'da Indira Gandhi'den sonra). Golda Masovitch (Ukraynaca:  Ґольда Мабович) 3 Mayıs 1898 tarihinde Kiev, Rusya İmparatorluğu'nda doğmuştur. Ebeveynleri Neiditch (1951'de öldü) ve Moshe Mabovitch (1944'te öldü). Sheyna (1889 - 1972) ve Tzipke (1902 - 1981) adında iki kız kardeşi vardır. Diğer beş kardeşi, o çocukken ölmüştür. Moshe Mabovitch 1903 yılında iş bulmak için New York'a gitmiştir. 26 Şubat 1969 tarihinde Levi Eshkol'un ölümünün ardından başbakan seçilmiştir. 10 Mart 1969 ve 3 Haziran 1974 yılları arasında görevini sürdürmüştür. Görev süresi bitince görevini İzak Rabin'e teslim etmiştir. Meir, 8 Aralık 1978 tarihinde 80 yaşındayken Lenfoma kanserinden dolayı Kudüs'te ölmüştür. 12 Aralık tarihinde Herzl Tepesi'ne gömülmüştür. (Devamı...)


18 Haziran
Lama (Lama glama), devegiller (Camelidae) familyasından Güney Amerika’nın dağ ve çayırlarında toplu halde yabani olarak yaşayan Guanako’dan evcilleştirilmiş gevişgetiren bir otobur hayvan türü. Aslında koyuna çok benzer ama devenin yakın akrabası olunduğu bilinmektedir.

Lama genel olarak 1-2 m boyunda olup, 15 cm uzunluğunda bir kuyruğa sahiptir. Omuzları yerden 1-2 metre yüksektir. Ağırlığı 70-140 kg civarında olup, narin bir vücudu, uzun bir boynu ve uzun ince bacakları vardır. Develerden farklı olarak sırtında hörgüç bulunmaz. Başı küçüktür, uzun bir çene kısmı, uzun kulakları ve fırlamış gözleri vardır. Postu kaba ve yünlüdür. Dişilerde tüyler boyun ve ayaklarda kısadır. Her hayvanda olduğu gibi lamaların da bir savunma sistemi vardır. Lamaların savunma sistemi; fazla yaklaşıldığında tükürmeleridir. Tehdit hissettiği anda karşı tarafa tükürerek oradan hızla uzaklaşır. Ayrıca, büyüdükleri çevreden de fazla uzaklaşmazlar. Ağustos ve eylül aylarında çiftleşirler. Gebelik 11 ay sürer. Yeni doğan yavru anne tarafından dört ay emzirilir. Lama 2.5 - 3 yaşlarında üremeye başlar. (Devamı...)


William-Adolphe Bouguereau (d. 30 Kasım 1825, La Rochelle, Fransa – 19 Ağustos 1905, La Rochelle, Fransa), Fransız akademik ressam.

Çok erken bir yaşta resme ilgi duymaya başladı. Şarap tüccarı olan Bouguereau'nun ailesi, genç William’ın da aile işine girmesini istediler. Bir müşteri babasını, genç Bouguereau‘yu Güzel Sanatlarda okutmaya inandırdı. İzleyen yıllarda Bouguereau resim yapmayı ve çalışmayı beraber yürüttü. Daha sonra bir resim yarışmasında birincilik aldı. Buradan Paris’e gitti. François-Edouard Picot’nun stüdyosuna ve ardından da Paris’in Güzel Sanatlarına kabul edildi. 19. yüzyılın birçok ressamı gibi Bouguereau da biçem konusunda kendini dikkatle eğitti. Bir resmi çizmeye başlamadan önce nesnesinin tarihini iyice gözden geçirir ve resmin sayısız taslağını tamamlardı. Erken resimlerinin çoğu klasik tarih ya da mitolojiden alınan çıplak figürler ve dinsel konular üzerineydi. Özellikle köy çocuklarını konu alan çalışmalarıyla tanınan sanatçı güzel köy çocukları çizdiği için de sık sık bir Romantik olarak görülürdü. Çocuk portrelerindeki sıcaklığı, klasiklere olan bağlılığı ve usta renk kullanımı Bouguereau‘un resimlerinin en dikkat çekici yanlarıdır. (Devamı...)


19 Haziran
ʻOumuamua 1I/ʻOumuamua (resmî adlandırma: 1I/2017 U1; önceki adlandırma: C/2017 U1 (PANSTARRS) ve A/2017 U1), Güneş Sistemi'nden geçen ilk yıldızlararası nesnedir. 19 Ekim 2017'de Robert Weryk tarafından oldukça eksantrik hiperbolik bir yörüngede, Güneş'ten döndükten 40 gün sonra keşfedildi. İlk gözlemler, cismin Güneş'ten uzaklaştığı sırada Dünya'dan 0,2 AU (30.000.000 km; 19.000.000 mil) uzaklıktayken Pan-STARRS teleskobu ile yapıldı. Başlangıçta bir kuyruklu yıldız olarak kabul edilen cisim, bir hafta sonra bir asteroit olarak yeniden sınıflandırıldı. Yıldızlararası nesnelere ait yeni bir sınıfın ilkidir. Hiperbolik yörüngesinin bir sonucu olarak 2022'de Neptün'ün yörüngesinden geçecek ve Oort bulutunu yaklaşık 20.000 yıllık bir sürede geride bırakacaktır. Nesnenin galaktik diskteki yıldızlar arasında sürüklendiği süre ise bilinmemektedir.

Otuz dört günlük gözlem yayına dayanarak elde edilen bulgulara göre ʻOumuamua'nın yörünge sapması 1,20'dir ve bu sapma oran, Güneş Sistemi'nde henüz gözlemlenen herhangi bir nesnenin en yüksek noktasıdır. Bir önceki rekor, 1,057 yörünge dış merkezliliği ile C/1980 E1'e aittir. ʻOumuamua'nın yörüngesinin hem dışına hem de içe doğru yuvarlaklığının yüksek dış merkezliliği, Güneş Sistemi'ne hiçbir zaman yerçekimi olarak bağlı olmadığını göstermektedir. Güneş'in kurtulma hızından daha hızlı olan yüksek süratli gelişinden ötürü cisim, yıldızlararası bir cisimdir. Gezegenlerin yörüngelerine ters yönde, yaklaşık 60 derecelik ekliptik eğiminde hareket etmektedir. ʻOumuamua'nın hareket yönü güneş apsisinden 6 derecedir. (Devamı...)


Taupo Gölü Yeni Zelanda'nın Kuzey Adası'nda yer alan bir göldür. Taupo Volkanı'nın kalderasında yer almaktadır. 616 kilometrekarelik yüzölçümü ile Yeni Zelanda'daki en büyük göldür ve Papua Yeni Gine'deki Murray Gölü'nden sonra jeoplitiksel Okyanusya'daki yüzey alanı itibarıyla ikinci en büyük tatlı su gölüdür. Motutaiko Adası, gölün güneydoğu bölgesinde yer almaktadır. Taupo Gölü, yaklaşık 193 kilometre genişliğe ve 186 metre derinliğe sahiptir. Yeni Zelanda'nın en uzun nehri olan Waikato Nehri'ne boşalmakta ve ve ana kolları Waitahanui Nehri, Tongariro Nehri ve Tauranga Taupo Nehri'dir. Kahverengi ve Gökkuşağı alabalığı ile alabalık balıkçılığı yapılmaktadır.

Taupo Gölü, yaklaşık 26.500 yıl önce meydana gelen bir süper yanardağ patlamasının yarattığı bir kalderada yer almaktadır. Jeolojik kayıtlara göre yanardağ, son 27 bin yılda 28 kez patlamıştır. Tauhara Dağı, dasitik lavdan oluşmuş olmasına rağmen çoğunlukla riyolitik lavlar akıtmıştır. (Devamı...)


20 Haziran
Deniz kirliliği kimyasalların, partiküllerin, endüstriyel, tarımsal ve evsel atıkların denizlere girmesinin ve istilacı türlerin yayılmasının, gürültünün zararlı ya da potansiyel olarak zararlı etkileri sonucunda ortaya çıkar. Deniz kirliliğinin kaynaklarının çoğu kara kökenlidir. Kirlilik sıklıkla, tarımsal yüzeysel akış, rüzgârın savurduğu atık ve tozlar gibi yayılı kirlilik kaynaklıdır. Su kirliliğinin bir çeşidi olan besin maddesi kirliliği, denizlere aşırı oranda besin maddesi deşarjı ile oluşan kirliliklerdir. Su yüzeylerinin ötrofikasyonunun asıl sebebidir ve azot ile fosfor gibi aşırı besin maddelerinin yosun üremesini artırması sonucunu doğurur.

Potansiyel olarak toksik kimyasallar küçük partiküllere bulaştıktan sonra plankton ve çoğu depolama ya da deniz suyunu filtreleme yoluyla beslenen bentosa geçer. Bu şekilde toksinler okyanustaki besin zinciri boyunca yukarıya doğru konsantrasyonları artarak ilerler. Birçok partikül kimyasal olarak oksijen tüketerek birleştiğinden haliçler anoksik hâle gelir. Pestisitler deniz ekosistemlerine karıştığında çok kısa sürede deniz besin ağına girer. Besin ağına girdikten sonra pestisitler mutasyonlara ve insanlara olduğu kadar deniz besin ağına da zarar verecek hastalıklara neden olurlar. Toksik metaller de deniz besin ağlarına girebilir. Bunlar deniz canlılarının dokularının, biyokimyalarının, davranışlarının ve üremelerinin değişikliğine neden olduğu gibi gelişimlerini de durdurabilmektedir. Aynı zamanda hayvan yemlerinde yüksek oranda balık kaynaklı besin maddesi de kullanıldığından deniz canlılarından gelen toksinler kara hayvanlarına geçtikten sonra et ve süt ürünlerinde ortaya çıkmaktadır. (Devamı...)


Avril Lavigne ya da tam adıyla Avril Ramona Lavigne (okunuşu: evrıl laviin; d. 27 Eylül 1984; Belleville, Ontario), Kanadalı rock şarkıcısı, müzisyen ve söz yazarı. 2006 yılında Canadian Business dergisine göre Lavigne Hollywood'da yaşayan altıncı en zengin Kanadalıdır. Avril Lavigne'in ailesi Québec kökenlidir, buna karşın kendisi Fransızca bilmemektedir. Şarkıcının ismi Fransızca söylenişe uygun olarak evrıl laviin şeklinde telaffuz edilir. Lavigne'in ilk albümü olan Let Go, 2002 yılında çıktı. İkinci ve üçüncü albümleri Under My Skin ve The Best Damn Thing ise sırasıyla 2004 ve 2007 yıllarında çıktı. Bu albümlerin ikisi de Billboard 200 listesinde ilk sıraya yerleşmeyi başardı. Avril Lavigne'in bu listelerde en üst sıraya yerleşen şarkıları Complicated, Sk8er Boi, I'm With You, My Happy Ending, Nobody's Home, Keep Holding On, Girlfriend, Hot. Lavigne'nin 2010 yılı Haziran ayı içerisinde yeni albümünü piyasaya sürdü. Lavigne, 31.12.2010 tarihinde Dic Clark's NYE'de What The Hell adlı şarkının konserini verdi. 2011 yılında ikinci single'ı "Smile" adlı şarkısını çıkarmıştır. 1 Mart 2012'te hayranlarına bir sürpriz yaparak Goodbye adlı şarkısına kısa film çekmiştir.

Avril Ramona Lavigne Kanada'nın Ontario eyaletinin Belleville kasabasında Judith-Rosanne "Judy" (Loslaw) ve Jean-Claude Lavigne'nin kızı olarak dünyaya geldi. Lavigne'e "Avril" ismini koyan babası Kanada kökenli bir Fransız, annesi ise Ontario doğumlu bir Kanadalı'dır. Lavigne'nin "Matthew" adında bir abisi ve "Michelle" adında bir kız kardeşi vardır. Anne ve babası Katolik olduğundan Avril da Katolik eğitimi almıştır. Avril'in müzik yeteneği ilk kez henüz iki yaşındayken, kilise şarkılarını söylerken annesi tarafından fark edildi. Aile, Avril 5 yaşındayken Napanee-Ontario'ya taşındı. 1998 yılında Lavigne bir müzik yarışmasını kazandı ve bunun üzerine, yine kendisi gibi Kanadalı bir şarkıcı olan Shania Twain ile beraber ilk büyük konser turnesine çıktı. (Devamı...)


21 Haziran
Semizotu (Portulaca oleracea), semizotugiller familyasından bir bitki olup yaprakları salata olarak, ya da ıspanak gibi pişirilerek yemeklerde kullanılan bir sebzedir. Kökeni Ortadoğu ve Hindistan olmakla birlikte dünyanın birçok bölgesinde bulunmaktadır.

Sebzeler arasında en fazla miktarda Omega-3 içerdiği anlaşılmıştır. Semizotu ABD gibi bazı ülkelerde çabuk yayılan arsız bir bitki olarak tanınır ve yemeklerde kullanılmaz. Buna karşılık Asya ve Avrupa'da ekşimsi ve tuzlumsu tadı nedeniyle sevilerek yenir. Kullanımı ıspanağa çok benzer. Çiğ olarak salatalara konur. Yoğurtlu olarak yenir. Ya da etli yemeklerde veya böreklerde pişirilerek kullanılır. Mesane ve böbrek hastalıklarında idrar sökücü olarak etki gösterir. Mide yanmasına yani mide asidine karşı sahip olduğu sümüğümsü içeriği dolayısiyle kullanılır.ve salatası da yapılır. Yakma yöntemi de denilen alevlemeye dayanıklı yabancı ot türleri arasında yer alır. (Devamı...)


Engelbert Dollfuß (d. 4 Ekim 1892, Texing, Aşağı Avusturya - ö. 25 Temmuz 1934, Viyana) Avusturyalı siyasetçi ve şansölye (1932-1934).

1920'li yıllarda Hıristiyan Sosyal Parti'nin önderlerinden ve Aşağı Avusturya Köylüler Birliği'nin aktivistiydi. 1931'den itibaren tarım ve orman bakanlığı görevinde bulundu. Köylüler birliği ve Heimwehr adı verilen paramiliter faşist çetelerin desteğiyle 1932'de şansölye ve dışişleri bakanı oldu. Almanya'da Nazilerin iktidarı almasından sonra İtalyan diktatörü Mussolini ile işbirliği içinde Almanya'yla birleşmekten kaçındı. Mart 1933'te parlamentoyu kapattı, komünist partiyi ve Almanya'yla birleşmek isteyen Nazi Partisi'ni yasakladı. Kendisinin kurduğu ve kısa süre sonra tek yasal parti halini alacak olan Vatan Cephesi isimli paramiliter örgütün de desteğiyle Avusturya Faşizmi'ne dayanan otoriter bir devlet kurdu. Şubat 1934'te sosyal demokrat işçilerin başlattığı Şubat Ayaklanması'nı kanlı bir şekilde bastırdı. Mayıs ayında yeni bir otoriter anayasa ilan etti. 25 Temmuz 1934'te Nazilerin organize ettiği bir darbe girişimi sırasında Viyana'da öldürüldü. Yerine önce Heimwehr'in lideri Ernst Rüdiger Starhemberg, 1936'da onun gözden düşmesi sonucunda da Vatan Cephesi'nin lideri Kurt Schuschnigg geçti. Mart 1938'de Avusturya'nın Almanya'ya katılmasıyla Vatan Cephesi de dağıldı. (Devamı...)


22 Haziran
Atlasjet'in 4203 sefer sayılı uçuşu İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Isparta Süleyman Demirel Havaalanı'na yapılması planlanmış, tüm yolcular ve mürettebatın ölümüne yol açan bir kazayla sonuçlanan Atlasjet seferidir.

İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan Isparta'ya 29 Kasım 2007 günü saat 23:20'de havalanması gerekirken, Priştine seferinden geç dönmesi nedeniyle 30 Kasım'da saat 00:51'de toplam 50 yolcu ve 7 mürettebat ile İstanbul'dan kalkış yapan KK4203 sefer sayılı uçak, saat 01:36'da Süleyman Demirel Havalimanı'na inişe geçtiği sırada Isparta'ya 18 km mesafede Keçiborlu'da düştü. Atlasjet Havayolları başkanı Tuncay Doğaner kazadan kimsenin sağ kurtulamadığını açıkladı. Atlasjet'in World Focus Havayolları'ndan kiralamış olduğu uçak bir McDonnell Douglas MD-83 idi. Uçak kaza esnasında World Focus Havayolları pilotları tarafından kumanda edilmekteydi. Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi'ndeki bir fizik konferansına katılmak üzere uçakta bulunan nükleer fizikçiler Engin Arık, Fatma Şenel Boydağ ve yanlarında bulunan 4 akademisyen kazada hayatını kaybedenler arasındaydı. Yerel görevlilerin ve gazetecilerin açıklamalarına göre uçak Keçiborlu ilçesine bağlı Çukurören ve Kılıç köyleri arasındaki 1830 m rakımlı Türbetepe'de, orman gözetleme kulesine yakın bir yerde bulundu. Uçak bulunduğunda iki parçaya ayrılmış, gövdesi ve arka kısmı ayrı yerlere düşmüş durumdaydı. Bir kanadı ve motoru bir tepenin üzerinde iken gövdesi 150 metre aşağıda bulunmaktaydı. Kaza sonucu kokpit kısmı da gövdeden ayrılmıştı. Bagajlar, cesetler ve enkaz geniş bir alana dağılmış ve polis tarafından kordonla çevrilmişti. (Devamı...)


Natalia Oreiro (d. 19 Mayıs 1977, Montevideo, Uruguay), Tu Veneno albümü ile Latin Grammy ödüllerine aday gösterilmiş, kariyerinin büyük kısmını Arjantin'de yapmış Uruguaylı şarkıcı ve oyuncu.

İlk yıllarda daha çok pembe dizilerde yer alan Natalia Oreiro, daha sonraki yıllarda sinema filmlerinde başrol aldı. Müzikal kariyeri, ilk sinema filmi Un Argentino en New York'ta seslendirdiği "Que Sí, Que Sí" ile başlayan sanatçının ilk albümü Arjantin'de çift platin plak, Yunanistan, İsrail ve Slovenya'da altın plak kazandı. İkinci albümü Tu Veneno ile de Arjantin'de 2000 yılında ilk, 2002 yılında ikinci altın plak ödülünü kazandı. 2002 FIFA Dünya Kupası'nda Uruguay millî futbol takımının "vaftiz annesi" (ispanyolca: madrina) seçildi. 2006 yılında başrolünde oynadığı Sos mi vida dizisindeki Esperanza Muñoz - La Monita rolü ile 2006 Martín Fierro Ödülleri'nde "en iyi komedi (kadın) oyuncusu" seçildi. 2010 yılında Esquire dergisinin "Yaşayan En Seksi Kadın Atlası"nda yer aldı. Carlos Oreiro Poggio ve Mabel Iglesias Bourié'nin kızı olan Natalia, henüz çocuk yaşta Coca-Cola, Pepsi ve Johnson & Johnson gibi dünyaca ünlü markaların reklamlarında boy göstermeye başladı. Sekiz yaşından on dört yaşına kadar drama dersleri aldı. On beş yaşında Latin Amerika'nın en önemli şovlarından biri olan El Show de Xuxa'ya katıldı ve birinci oldu. On altı yaşına geldiğinde Uruguay'dan Arjantin'e taşınmaya ve kariyerini orada devam ettirmeye karar verdi. 17 yaşında MTV de VJ'lik yaptı. 1995 yılında Dulce Ana adlı dizide rol aldı. 90-60-90 modelos (1996) adlı dizinin oyuncu listesine de ismini yazdıran Natalia, asıl çıkışı Valeria rolünü oynadığı, Arjantin'de ve birçok ülkede tanınmasını sağlayan Ricos y famosos (1997) adlı dizi ile yaptı. Daha sonraki yıl ise şöhret olmak isteyen, hırslı bir genci oynadığı sinema filmi Un Argentino en New York (1998) ile seyircinin karşısına çıktı. Film, Arjantin'de 1998 yılında Titanik filminden sonra en çok izlenilen film oldu ve filmi toplam 1.634.702 kişi izledi. (Devamı...)


23 Haziran
Indiana Jones ve Kristal Kafatası Krallığı (İngilizce: Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull), 22 Mayıs 2008'de vizyona giren, Indiana Jones macera serisinin dördüncü filmidir. George Lucas yapımcı olarak, Steven Spielberg yönetmen olarak bu yapımda yerlerini aldılar. 1950'li yıllarda çevrilen bilimkurgu filmlerinden esinlenerek çekilen filmin konusu 1957 senesinde geçmektedir. Harrison Ford maceraperest arkeolog Indiana Jones rolünü burada da tekrarladı. Aktöre Karen Allen, Cate Blanchett, Ray Winstone, John Hurt, Jim Broadbent ve Shia LaBeouf gibi isimler eşlik etmiştir. Filmin senaryo aşaması çok uzun sürdü çünkü Lucas ve Spielberg, serinin ruhundan uzaklaşmak istemiyordu. Filmin senaristliğini David Koepp yaptı. (Devamı...)

Paul Robeson (d. 9 Nisan 1898, Princeton - ö. 23 Ocak 1976, Philadelphia), Amerikalı oyuncu, atlet, bas - bariton ses sanatçısı, yazar, sivil haklar savunucusu.

Köle kökenli bir ailenin çocuğu olarak doğan Robeson, yoksullukla geçen çocukluk yıllarında ilkokuldayken ırkçılıkla karşılaştı. Okuldaki iki zenci çocuktan biriydi. Kuvvetli yapısı ve çalışkan olması nedeniyle ırkçı davranışlara direnerek okulunu başarıyla bitirdi. ABD tarihinde o zamana kadar hiçkimseye verilmeyen "Onurlu aile" belgesi kazanan Paul, fiziksel yatkınlığı nedeniyle okul takımına seçildi. Daha sonra atletizm ve Amerikan futbolunun önemli isimlerinden biri oldu. (Devamı...)


24 Haziran
Meksika devrimi (1910-1917), 20. yüzyılın ilk büyük devrimi.

Meksika devrimi 1876-1910 arasında Meksika'yı yöneten Porfirio Díaz’ın diktatörlüğünü devirmek amacıyla başladı. O tarihte Meksikalılar’ın %80’i köylüydü. Meksika burjuvazisinin krize çare olabileceği umuduyla Díaz diktatörlüğüne alternatif olarak öne çıkarmaya çalıştıkları Madero, serbest seçim ve tek dönemli başkanlık sistemi gibi politikaları savununca Diaz tarafından tutuklandı. Tutuklu olduğu süreçte düzenlediği seçimlerle kendini yeniden seçtiren Díaz, Madero’yu şartlı salıverdi. ABD’ye kaçmadan önce Díaz’ın başkanlığının geçersizliğini, haksızca el konulan toprakların sahiplerine iadesi talebini ilan eden bir planı da geride bırakan Madero, halkı ayaklanmaya çağırdı. Ayaklanmanın başlangıcı olarak 20 Kasım'ı belirlemişti.Ayaklanma tarihi yaklaştıkça Maderatistler hazırlıklarını hızlandırdı.16 kasımda askerler belirledikleri Maderatistler'i belirli bölgelerde toplamaya başladı.Onları kontrol altına alıp ayaklanmaya katılmalarını engellemeye çalışıyordu.Bu sırada devrime 72 saat kala Pueba şehrinde ilk silahlar ateşlendi. Aquiles Serdan'ın önderlik ettiği bir grup devrimci askerin bu uygulamasına karşı direndi ve kaçıp saklandı. Ancak askerler onları takip etti ve saklandıkları yerde kuşattı. Ertesi gün kuşatma sonuçlandığında Serdan ve tüm adamları ölmüştü.20 kasım günü devrim başladı. Şubat ayına kadar devrimciler ve Diaz'ın askerleri arasında küçük çaplı çatışmalar yaşandı.Şubat ayında ise devrimin ilk büyük muharebeleri başladı. Hala Texas'ta olan Madero Meksika'ya dönmeyi planlamakadır, ama Meksika hala güvenli değildir. Hem güvenli bir yer için hem de devrimin kalesi haline gelebilecek konumda bir yerin alınması için Pascual Orconzo adamları ile beraber Ciduad Juarez'e saldırdı, orada sadece 500 federal asker bulunuyordu ama tutunmayı başardılar. (Devamı...)


Selma Lagerlöf (d. 20 Kasım 1858, Marbacka, İsveç - ö. 16 Mart 1940, Marbacka, İsveç) İsveçli yazar. Efsane ve masallara dayanan yapıtlarıyla tanınmıştır. Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan hem ilk kadın yazar, hem de ilk İsveçli yazardır.

1858 yılında på Värmland'da Marbacka adlı bir çiflikte dünyaya geldi. Çocukken geçirdiği bir hastalık yüzünden bir süre sakat kaldı. Dönemin geleneklerine göre evde özel eğitim gördü. 1882 sonbaharında babasının rızası olmadan Stockholm'de öğretmen okuluna girdi. Eğitimi sırasında babası ekonomik sıkıntıya girdi ve Marbacka çiftliği satıldı. 1885'te babasını kaybeden Selma Lagerlöf aynı yıl Landskrona'da öğretmenliğe başladı. İki ciltlik romanı Gösta Berlings Saga'yı bu sırada yazdı. 1924'te Mauritz Stiller'in sinemaya uyarladığı roman, Lagerlöf'ün doğup büyüdüğü Vaermland bölgesinin en parlak dönemini, bölgenin demir döküm atölyeleri ve küçük malikanelerle dolup taştığı yıllardaki yaşamı anlatıyordu. 1890'larda İsveç'te romantizmin canlanışında önemli bir rol oynadı ve Osynliga Länkar (Görünmez Bağlar)'ı yazdı. 1895'te bir burs kazanınca,öğretmenliği bırakarak yurtdışı gezilerine katıldı ve kendini tamamen yazmaya verdi. İtalya'ya yaptığı ziyaretten sonra Antikrists mirakler (Deccal'in Mucizeleri)'i adlı sosyalist içerikli romanını yayımladı. Bunu en iyi yapıtlarından biri sayılan En herrgårdssägen (Malikane öyküleri) ile Mısır ve Filistin'de geçirdiği kışın etkisiyle yazdığı, kendisine İsveç'in en önde gelen romancısı niteliğini sağlayan iki ciltlik Jerusalem (Kudüs) izledi.Diğer önemli yapıtları arasında, özlü ve güçlü bir anlatımı olan Herr Arnes penningar (Bay Arnes'inHazinesi; 1904) yer alır. (Devamı...)


25 Haziran
Neon (Ne) periyodik tablonun 8-A grubunda yer alan soy gazdır.

Doğada dağılmış olarak ve çok küçük yüzdelerde, yalnızca atmosferde değil, aynı zamanda yeraltından çıkan doğal gazların bileşiminde de bulunur.Kuru havanın, hacim olarak %0,0018'ini oluşturur. Renksiz bir gazdır. En dış yörüngesinin sekiz elektron içermesi nedeniyle çok kararlı bir yapıya sahip olan neon, kimyasal bağlar ve bileşikler oluşturmaz. Değerliliği sıfırdır. Ticari amaçla, sıvılaştırılmış havadan ayrıştırılır. Çoğunlukla aydınlatmada kullanılır. Neon gazı içeren bir tüpte düşük basınç altında oluşturulan elektrik dolaşımı, parlak turuncu bir ışığın salınmasına neden olur. Bu nedenle neon gazı, argon, kripton ve ksenon gibi öbür soy gazlarla beraber reklam amacına yönelik aydınlatıcı tüplerinin doldurulmasında kullanılır. Aydınlatma tüplerinin, uzunlukları büyük, çapları küçük olup, yüksek gerilimle beslenirler. Neon atomu on proton, on nötron ve on elektrona sahiptir. Soy gazlardandır ve herhangi bir kimyasal bağ yapamaz. Neon 1898 yılında William Ramsay ve Morris Travers tarafından keşfedilmiştir. (Devamı...)


Marie Taglioni (d. 23 Nisan 1804, İsveç - ö. 24 Nisan 1884, Fransa) ünlü İtalyan balerin, 19. yüzyıl romantik balesinde çağ açmış, Avrupa dans tarihinin önemli figürlerinden biri.

İsveç Stockholm'da doğdu. İtalyan koreograf Filippo Taglioni'nin kızıydı ve eğitiminde babasının büyük etkisi oldu. 1822 yılında Viyana'da ilk kez sahneye çıkmasının ardından, 1832'de babasının koreografisini yaptığı ve Paris Operası'nda oynanan La Sylphide balesinde yer aldı. Taglioni, La Sylphide balesinde (İngilizce "en pointe" olarak tabir edilen) parmaklarının ucunda dans ederek, bu tekniği kullanan ilk balerin oldu. Marie Taglioni aynı zamanda La Sylphide giydiği üstü oturan altı çan gibi kabarık eteğiyle bugün balerinlerin giydiği klasik bale kıyafetini ilk kullanan oldu. Marie Taglioni, romantik balenin Paris'te en ünlü temsilcisi oldu. Ancak ünü yalnızca Paris'le sınırlı kalmadı o aynı zamanda Londra, Milano, Viyana, Berlin ve Sankt-Peterburg'da da sahne aldı ve buralarda da hayranlık ve saygıyla karşılandı. (Devamı...)


26 Haziran
Buğday (Triticum), buğdaygiller familyasından bütün dünyada ıslahı yapılmış tek yıllık otsu bitki cinsi. Değişik araştırmacıların yaptıkları araştırmaların ışığında buğdayın gen merkezi olarak Anadolu, Batı İran ve Kafkasya kabul edilir.

Karasal iklimi tercih eder. Buğday; un, yem üretilmesinde kullanılan temel bir besin maddesidir. Kabuğu ayrılabileceği gibi kabuğu ile de öğütülebilir. Buğday aynı zamanda çiftlik hayvanları için bir yem maddesi olarak da yetiştirilmekdedir. Hasattan sonra atık ürün olarak saman balyası çıkar. Enerji miktarı 1.18dir. Sınıflandırmada ilk ele alınan bitki buğdaydır. Sınıflandırmada önce başak özellikleri dikkate alınmıştır. Kılçıklılık, kılçıksızlık, kavuz rengi, dane rengi ele alınan ilk kriterler olmuştur. Daha sonraları başak sıklığı buğdayların sınıflandırılmasında rol oynamıştır. Rusya taksonomistleri buğdayları sınıflandırmak için ekotipler ve biyotipler üzerinde durmuşlardır. Ekotip ve biyotiplerin sınıflandırılması morfolojik karakterlere göre olmuştur. Stoloji alanındaki ilerlemeler sonucu, buğdayların sınıflandırılması kromozom sayılarına göre yapılmaya başlamıştır. Kromozom sayıları sonucu buğdayların genom sayıları ve genom formülleri üzerinde durulmuştur. Kromozom sayıları ve genom formüllerine göre yapılan sınıflandırmalarda buğdaylar üç gruba ayrılır. Tür ve alttür üzerindeki çalışmalar sonucunda tetraploid ve hekzaploid gruptaki bütün buğdaylar tek tür altında toplanmıştır. Daha önce tür kabul edilen buğdaylar ise çeşit grupları haline sokulmuştur. Son olarak kromozom sayılarına göre buğdaylar, diploid ve alloploid olarak iki grupta toplanmıştır. Diploid buğdayların en önemlisi Triticum monococcum’dur. Alloploid buğdaylardan 2n= kromozomlu Triticum aestivum en önemli türleridir.(Devamı...)


Johnny Weissmuller (d. 2 Haziran 1904, Freidorf, Romanya – ö. 20 Ocak 1984, Acapulco, Meksika), ABD'li yüzücü ve sinema oyuncusu.

1920'li yılların Dünya yüzme şampiyonu olan ve olimpiyatlarda altın madalya kazanan Johhny Weissmuller, yüzme ve sutopu alanlarında toplam altı ödül sahibidir. 1924 yılında Olimpiyat rekorlarını kırarak kazandığı 100 ve 400 metre serbeste ek olarak, 4x200 bayrakta da birinci gelen takımda yer aldı ve sutopunda üçüncü gelen Amerikan takımında oynayarak 3 altın ve 1 bronz madalya kazandı. Weissmuller, dört yıl sonra yapılacak Amsterdam oyunlarında da 100 metre serbest ve 4x200 bayrakta iki altın madalya alacak ve 67 dünya rekorunun ardından Hollywood’da 12 serilik Tarzan filminde başrolü oynayacaktı. Tarzan rolüyle bir fenomen yaratan Weissmuller, ormanda vahşi hayat yaşayan, iyi kalpli bir kişiliği canlandırmış, milyonların gönlünde taht kurmuştur. Peter John Weissmüller olan kayıtlı kimliğinin gerçek adı, János Weißmüller'dir. Ailesi Romanya kökenli olan Johnny Weissmuller, Avusturya' nın Freidorf şehrinde doğmuştur. 1984 yılında Meksika'nın Acapulco şehrinde felç sonucu yaşamını yitirmiştir. (Devamı...)


27 Haziran
Simurg (Farsça: سيمرغ) veya bir diğer ismiyle Zümrüdü Anka efsanevi bir kuştur. Pers mitolojisi kaynaklı olsa da zamanla diğer Doğu mitoloji ve efsanelerinde de yer edinmiştir. Sênmurw (Pehlevi) ve Sîna-Mrû (Pâzand) diğer isimlerindendir. Ayrıca zaman zaman sadece Anka kuşu olarak da anıldığı olmuştur. Türk mitolojisinde karşılığı Tuğrul kuşu'dur.

İsim Avesta'daki mərəγô saênô "Saêna kuşu"ndan türemiştir. Orijinalde bir yırtıcı kuş, kartal veya şahin, olduğu etimolojik olarak aynı olan Sanskritçe śyenaḥ`dan çıkarılabilir. Halk etimolojisinde ilişkilendirilen ilk öğe Farsça "otuz"dur. Fakat tarihi anlamda ilgili değillerdir. Bu kuşun küllerinden yeniden doğduğu da söylentiler arasındadır. Mistik kuş Simurg Fars sanatında kuş şeklinde, kanatlı dev bir yaratık olarak resmedilmiştir. Zaman zaman köpek başına ve aslan pençelerine sahip bir tavus kuşu olarak da resmedilmiştir. Bazen insan yüzü ile de resmedildiği olmuştur. Bir bölümü memeli olduğu için yavrularını emzirirdi. Yılanlara karşı bir düşmanlığı vardı ve yaşadığı yer fazlasıyla sulaktı. Bir antik İran tanımında Simurg'un kendisini alevlerle kaplayana kadar 1700 yıl yaşar, daha sonraki tanım ve kayıtlarda ise onun ölümsüz olduğu ve Bilgi Ağacı'nda bir yuvası olduğundan bahsedilmiştir. İran efsanesine göre, bu kuş o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuştur. Tüm bu zaman boyunca, Simurg o kadar çok öğrenmiştir ki tüm zamanların bilgisine sahip olmuştur. Sasani Persler Simurg'un yere bereket bahşedeceğine ve dünya ile göğün arasındaki birliği sağlayacağına inanırlardı. Yaşam ağacı, Gaokerena'da tünediğine ve her türlü şeytani şeyi tedavi eden, düzelten kutsal Haoma bitkisinin yöresinde yaşadığına inanılırdı. Daha sonraki İran geleneklerinde Simurg ilahiliğin bir sembolü haline gelmiştir. Ayrıca, Sên-Murv/Simurg Pers edebiyatında Homâ olarak tanımlanmış, Arapça'ya ise Rukh olarak girmiştir. (Devamı...)


Şarl Helu (Arapça: شارل الحلو‎, d. 25 Eylül 1913 - 7 Ocak 2001), Lübnanlı devlet adamı, 1964-70 arasında Lübnan cumhurbaşkanı. 1972'den sonra, Fransızca konuşulan ülkelerin oluşturduğu birliğin (Assemblée parlementaire de la francophonie) onursal başkanlığını yapmıştır.

Beyrut'ta Cizvitlerin yönettiği bir kolej olan St. Joseph Üniversitesi'nde öğrenim gördü (1919-29). Gene Beyrut'taki Fransız hukuk fakültesinde hukuk öğrenimini tamamladı. Halep'te Fransızca yayımlanan L'Eclair du Nord (1932), Beyrut'ta da Le Jour (1935-46) adlı gazeteleri kurdu. 1947'de Vatikan'a büyükelçi olarak gitti. Daha sonra değişik hükümet görevleri üstlendi, 1949'da adalet ve haberleşme, temmuz 1951-şubat 1952 arasında dışişleri, 1954-55'te adalet ve sağlık, 1964'te eğitim bakanlığı görevlerinde bulundu. Hiçbir siyasi gruba bağlı olmayışı ona birleşik bir Lübnan'ın lideri olabileceği görünümü kazandırdı ve bu özelliği sayseinde 1964'te cumhurbaşkanı seçildi. Helu, 23 Eylül 1964'te cumhurbaşkanlığı görevine başladıktan kısa süre sonra Kahire'de bir Arap zirvesine katıldı (Kasım 1964). Bu toplantıda, Arap ülkelerinin Filistin Kurtuluş Örgütü'nü (FKÖ) desteklemesi kararını benimsedi ama FKÖ'nün Lübnan'da üslenmesine izin vermeye yanaşmadı. Bu konu Helu'nun cumhurbaşkanlığı döneminde gittikçe büyüyen bir sorun haline geldi. 1968-69'da Helu ve ordunun komuta kademeleri FKÖ'nün Lübnan'da üslenmesine karşı çıkarken, Müslüman başbakan Raşid Kerami üsleri destekliyordu. Arap devletlerinin ve Lübnanlı Müslümanların ağır baskısı altında kalan Helu, cumhurbaşkanlığı görevinin sona ermesinden kısa süre önce, Kerami'nin eşgüdüm politikasını kabul ederek bunalımı atlatmayı yeğledi. (Devamı...)


28 Haziran
1980 Yaz Olimpiyatları resmi olarak XXII. Olimpiyat Oyunları, Sovyetler Birliği'nin başkenti Moskova'da yapılan çok sporlu etkinlik.

1980 Yaz Olimpiyatları, 1979'da Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesi gerekçesiyle ABD önderliğinde boykot edildi. Bu nedenle sadece 80 ülkenin temsil edildiği Moskova Olimpiyatları'nda Japonya, Batı Almanya ve ABD gibi kayda değer ülkelerin takımları katılmadı. Batı ülkeleri Moskova Olimpiyatları'ndan genelde düşük standartlara sahip bir organizasyon olarak bahsedegeldiler ve sonuçlarla kazanılan madalyaların sportif değerine şüphe düşürdüler. Ancak en üst seviyede olmasa da, kırılan 36 dünya rekoru, 39 Avrupa rekoru ve 73 Olimpiyat rekoru ile sergilenen üst düzey beceri nedeniyle, Moskova Olimpiyatları için standartların altında olduğunu söylemek oldukça güçtür. Moskova Olimpiyatları Doğu Avrupa'da düzenlenmiş ilk olimpiyat oyunudur. Bu organizasyonu yapmaya diğer aday Los Angeles şehriydi. İkisi arasındaki seçim, 31 Ekim 1974 tarihinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) 75. toplantısının yapıldığı Avusturya'nın Viyana şehrinde yapıldı. Moskova, Los Angeles'i 20'ye karşı 39 oyla geçti. Eski adı Dahomey olan Benin ile eskiden Rodezya adını taşıyan Zimbabve ilk kez yeni adlarıyla 1980 Yaz Olimpiyatları'na katıldılar. (Devamı...)


Nikola Tesla ( Sırp Kiril: Никола Тесла, 10 Temmuz 1856, Smiljan (Gospić) – 7 Ocak 1943, New York), Sırp kökenli Amerikalı mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanı. Aslında dünyadaki bilim ve teknoloji yapısını tam anlamıyla 'kökünden' değiştirebilecek birçok 'kullanılan ve kullanılmayan' deneye/buluşa da imza atmıştır. Özellikle 'elektriğin kablosuz taşınabilmesi' gibi bir buluşu ve bunu kanıtlaması onun ne kadar benzersiz bir mucit olduğunu açıklar. Thomas Edison ile arasında amansız bir bilimsel mücadele geçmiştir. Elektrik üzerine yaptığı sayısız deneyler ve buluşlar vardır. 7 Ocak 1943 itibarıyla, yirmi altı ülkede kendisine ait üç yüze yakın patenti bulunmaktaydı. New York'ta ve çoğu eyalette 10 Temmuz, Tesla Günü olarak kutlanır. Manhattan'da 40.Sokak ve 6.Cadde köşesine ismi verilmiştir. Time dergisi 1931 yılında, Tesla'nın doğumunun 75. yıldönümünde kapak resmi olarak onu seçmiştir.

Babası bir papaz olan Tesla'nın annesi okuyup yazamamasına karşın, halk arasında pratik ev gereçleri mucidi olarak bilinirdi. Nikola'ya göre annesi, yaratıcı dahi olmaya adaydı. Babası her zaman papaz olmasını istiyordu, Tesla ise mühendislik okumayı istiyordu. Tesla ölümcül bir hastalık sırasında, mühendislik okursam çok daha iyi olurum demiş, babası da onu kıramamıştır. (Devamı...)


29 Haziran
[[Dosya:|sağ|150px]] Elektrikli otomobil elektrik enerjisi ile çalışan otomobillere verilen isimdir. Elektrikli otomobillerin , otomotiv endüstrisinde ileride önemli bir etkisinin olacağı düşünülmektedir. Bu türdeki arabaların yakıt tasarrfu yanında şehir kirliliğini düşüreceği ve karbon emisyonunu azaltacağı sanılmaktadır. Karbondioksit emisyonunun azalma derecesi elektrik üretimine bağlı olup %30'luk bir azalma beklenmektedir.

Elektrikli otomobil bir veya daha fazla elektrik motoru kullanarak, bataryalardan ve diğer enerji depolama cihazlarında depoladığı elektriği kullanarak sürülen otomobildir. Elektrik motorları ani tork verir, güçlü ve dengeli hızlanma sağlar. Elektrikli otomobiller 19. yüzyılın sonlarında ve 20.yy’ın başlarında oldukça revaçtaydı, fakat içten yanmalı motor teknolojisindeki ilerlemeler ve petrol kullanan araçların ucuz olarak toplu üretimi elektrikli araçların sonunu getirdi. 1970 ve 1980’lerdeki enerji krizleri elektrikli otomobillere kısa süreli bir ilgi oluşturdu, fakat günümüzdeki gibi büyük kitlesel bir pazara ulaşılamamıştı. 2000’li yılların ortalarından beri batarya ve güç yönetimi teknolojilerindeki ilerlemeler, değişken petrol sebep olduğu endişeler ve sera gazı azaltma gereksinimi elektrikli otomobilleri yeniden gündeme getirdi. (Devamı...)


Ulrich von Hutten (d. 21 Nisan 1488 - ö. 9 Ağustos 1523), Martin Luther Reformları yanlısı, Alman hümanist düşünür ve şair.

Ulrich von Hutten Greifswald Üniversitesi'nde Teoloji okudu. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun İmparatorluk Şövalyeleri'nin lideri oldu. Mısralarıyla Martin Luther'e yardım etti. Skolastik düşüncelere karşı çıkışı ile adını felsefe tarihine yazdırdı. Rotterdamlı Erasmus'la Protestanlık üzerine görüştü. 1519 yılında yakalandığı frengi hastalığı ile ilgili kayıtlar tuttu. Bilinen ilk hasta olması ve tuttuğu kayıtlar sebebiyle tıp tarihine geçti. 5 cilt olarak, Almanca ve Latince yazdığı eserler basıldı. Conrad Ferdinand Meyer tarafından 1872 yılında yazılan Huttens letzte Tage (Hutten'in Son Günleri) adlı şiirler Hutten'in ölümünü anlatır. (Devamı...)


30 Haziran
Müze sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapılardır.

Toplumun ve gelişimin hizmetinde olan, halka açık, insana ve yaşadığı çevresine tanıklık etmiş malzemelerin üzerinde araştırmalar yapan, toplayan, koruyan, bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim ve zevk alma doğrultusunda sergileyen, kâr düşüncesinden bağımsız, sürekliliği olan bir kurumudur. Müzeler tarihte yer almış ve şu an yaşamakta olan toplumların bilim ve sanat ürünleri ile yeraltı ve yer üstü zenginliklerini sergilemek, sunmak amacıyla oluşturulan kurumlardır. Müzeler değerli eserleri saklamak ve halka sunma amacı taşır ve bilim ve sanat açısından bu eserleri işleyerek, hem günümüze hem de geleceğimizi aydınlatmaya yarayan kurumlardır. Müzelerde bulunan nesnelerin anlam ve önemi rehberler aracılığıyla yapılan gezilerde ziyaretçilere bilgilenme imkânı sunar ve böylece ziyaretçiler eserler hakkında bilgi sahibi olurlar. Müzeler, insanlığın geçmişine ait materyalleri, bunların bulunduğu çevreyi araştırır ve korur. Elde edilenleri halka sunarak halkı eğitmeyi, eğlendirmeyi geliştirmeyi amaçlar. Müzeler, toplumun hizmetinde sürekli ve kalıcı olan, kâr amacı gütmeyen kurumlardır. Müzelerin işlevleri toplama, belgeleme (arşivleme), koruma (bakım - onarım) sergileme ve eğitimden oluşur. (Devamı...)


II. Ramses (MÖ 1302 – MÖ 1212), Antik Mısır'da, 19. Hanedan firavunlarından biridir.

16 yaşındayken babası I. Seti, Ramses'i veliaht olarak seçmiştir. 20'li yaşlarının başında tahta geçen Ramses Mısır'ı MÖ 1279'dan MÖ 1213'e kadar, tam altmış altı yıl yönetmiştir. Kadeş Savaşı'nda ise tanrı Amon'un ilahi gücü ile Hititlerin ordusuna karşı başarı kazandığı söylenir. II. Ramses 19. hanedanın 3. firavunudur. I. Seti ve Kraliçe Tuya'nin ikinci oğludur. Ramses'in en çok tanınan ve hatırlanan eşi Kraliçe Nefertari olmuştur. Nefertari dışında Büyük Kral Eşi unvanına sahip olan diğer eşler sırasıyla İsetnofret (Güzel İset); anneleri Nefertari ve İsetnofret'in yerine geçen Ramses'in kızları Bintanath, Meritamon; Nebettawy, Henutmire, Maathorneferure ve Mat-Hor(eski Mısır dilinde Mat-Hor-neferu-Ra) adında bir Hitit prensesidir. II. Ramses'in 1000 kız ve 1000 oğlu olduğu düşünlmektedir. Ancak Ramses Krallık Çocukları olarak bilinen bir kurum kurmuştur ve burada 110'a yakın çocuğu olduğu tahmin edilmektedir. Bu çocuklar arasında, evlendiği iki kızı Bintanath ve Meritamen, kralın ilk oğlu Amun-her-khepeshef, ikinci oğlu Kha-em-waset, Sethkaneth ve kraldan sonra onun yerine geçen 13. oğlu Güzel İset'ten Merenptah bulunmaktadır. Ramses'in İlk çocuğu Kha,ikincisi Meritamon ve Merenptahtır. Ramses'in hayatında Kadeş Savaşı gibi birçok önemli olayla beraber yaptığı şehir ve tapınaklar da çok önemli bir yer tutmaktadır. Kurduğu Per-Ramses şehri ülkenin yeni başkenti olmuştur. Yaptığı en önemli tapınak ise Kraliçe Nefertari'ye adadığı Ebu Simbel'deki dağın içine oyulmuş büyük tapınaktır. (Devamı...)