Vikipedi:Günün maddeleri/Temmuz 2018

Vikipedi, özgür ansiklopedi

1 Temmuz
Filistin (Arapça: فلسطين, İbranice: פלשתינה, Yunanca: Παλαιστίνη), Doğu Akdeniz'de ve Orta Doğu'da, İsrail topraklarının tamamı ile Gazze Şeridi ve Batı Şeria gibi Filistinlilerin kontrolündeki toprakları kapsayan coğrafi bölge. Bölgenin sınırları oldukça tartışmalıdır ve bazı kaynaklar Ürdün'ü de dahil ederler. Filistin (bazı kaynaklarda bir kısmı), Kutsal Topraklar olarak bilinir ve Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar için kutsaldır. 20. yüzyıldan beri bölgede Arap ve Yahudi millî unsurlarının mücadelesi devam etmekte, zaman zaman uzun süreli şiddete ve hatta savaşa dönüşmektedir.

Filistin kelimesinin kökeni Yunanca Philistia sözcüğüdür ve Filistinlerin yurdu anlamına gelir. Antik Filistinliler (İng: Philistine) MÖ 12. yüzyılda güney sahilinde, Tel Aviv-Yafa ve Gazze arasındaki küçük bir bölgeyi ele geçirmişler ve ilk kez Antik Yunan yazarlar bu bölge için Philistia ismini kullanmışlardır. Filistin adı, 2. yüzyılda Romalılar tarafından Suriye Eyaleti'nin güneyini tarif etmek amacıyla Suriye Filistini şeklinde kullanılmış ve yeniden canlandırılmıştır. Buradan Arapçaya girmiş, en az İslam tarihinin başından beri kullanılagelmiştir. Roma İmparatorluğu'ndan sonra Filistin adının resmi olarak kullanımı, Osmanlı İmparatorluğu yıkılıp bölge İngiliz mandası oluncaya kadar ortadan kalktı. İngiliz mandası olan Filistin, hemen hemen tüm modern İsrail'i, Batı Şeria'yı ve günümüz Ürdün'ü olan Şeria Nehri'nin doğusunu kaplıyordu. Birleşik Krallık daha sonra Şeria Nehri doğusundaki toprakları ayrı bir idari yönetim altına aldı. (Devamı...)


Gunnar Nordahl (d. 19 Ekim 1921 - ö. 15 Eylül 1995), İsveçli golcü futbolcudur. Özellikle 1949-1956 yılları arasında Milan forması giydiği dönemde oldukça başarılı performans göstermiştir.

Futbola İsveç'te Degerfors'ta başladı. Daha sonra IFK Norrköping kulübüne transfer oldu ve bu takımla 4 kez İsveç Ligi Allsvenskan Şampiyonluğu kazandı. Bu dönemde bir maçta 7 gol attı. Nordahl ilk olarak 1945 yılında İsveç millî futbol takımı forması giydi. 1948 yılında gol kralı olarak İsveç'in Olimpiyat Oyunları'nda altın madalya kazanmasında önemli rolü oldu. İsveç Ligi'nde oynadığı dönemde 172 maça çıktı ve 149 gol attı. 22 Ocak 1949 tarihinde Milan'a transfer oldu. Burada İsveç millî takımında da takım arkadaşı olan, Gunnar Gren ve Nils Liedholm oldukça başarılı bir üçlü oluşturdu. Nordahl'ın Milan'a transferi o dönem için İsveç millî takımı kadrosuna girmesini engelledi. Ancak buna rağmen 30 kez giydiği millî forma ile 44 gol attı ve maç başına 1,5'a yakın bir oran yakaladı. AC Milan ile 8 sezon oynadı ve 5 kez Serie A'da gol kralı oldu. 1956 yılında Milan'dan ayrılarak AS Roma'ya transfer oldu ve iki sezon da Roma'da forma giydi. Gunnar Nordahl, Serie A'da attığı 210 gol ile AC Milan'ıntüm zamanlarda ligdeen çok gol atan futbolcusu unvanını halen elinde bulunduruyor. Serie A genelinde oynadığı 291 maçta attığı 225 gol ile Silvio Piola'dan sonra en çok gol atan ikinci futbolcudur. ve Serie A'da en çok atan yabancı futbolcudur. (Devamı...)


2 Temmuz
Josie Davis ya da tam adıyla Josie Rebecca Davis (d. 16 Ocak 1973; Los Angeles, Kaliforniya), Amerikalı aktris. 1986-1990 arasında yayınlanan Charles İş Başında adlı komedi dizisinde canlandırdığı Sarah Powell karakteriyle sivrildi.

Davis 1990'lı yılların Tv'de yayınlanan bazı reklamların tanıdık yüzü oldu. Tv'de kült olmuş pembe dizilerden Yalan Rüzgarı 'nda Grace Turner karakterini canlandırdı. Yine Tv dizisi Evimiz Hollywood'da ile çıkış yaptı. Diğer yer aldığı yapımlar arasında ; Rules of Engagement, Shark, Ghost Whisperer, To og en halv menn, NCIS (TV-dizisi), CSI: Miami, Burn Notice, Chuck, Bones ve CSI: NY sayılabilir. (Devamı...)


Baba (İngilizce: The Godfather), Mario Puzo'nun yazdığı aynı adlı romandan uyarlanan, Francis Ford Coppola'nın yönettiği, Marlon Brando ve Al Pacino'nun başrollerini paylaştığı filmdir. Filmde ayrıca yardımcı rollerde James Caan, Robert Duvall, Diane Keaton, John Cazale vardır. Filmin hikâyesi, II. Dünya Savaşı'nın bittiği yıl olan 1945'te başlar ve 10 yıllık bir dönemi kapsar.

Film, New York'ta yaşayan güçlü bir İtalyan mafya ailesinin hikâyesini anlatır. Film gösterime girdiği andan itibaren çok ilgi görmüş, birçok kurum, enstitü ve derginin gelmiş geçmiş en iyi filmleri sıralamasında en üst sıralara yerleşmiştir. Kullanıcı oylarının baz alındığı IMDB.com'un en iyi 250 film listesinde 2. sıradadır. (Çok uzun bir süre 1. sırada kalan film temmuz 2008'de Shawshank Redemption'a birinciliği kaptırmıştır) Amerikan Film Enstitüsü'nün hazırladığı ve en iyi 100 amerikan filminin yer aldığı AFI's 100 Years... 100 Movies listesinde 1998 listesinde 3. 2007 listesinde ise 2. sıradadır. Film ayrıca En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu (Marlon Brando) ve En İyi Uyarlama Senaryo (Francis Ford Coppola, Mario Puzo) dallarında Oscar kazanmıştır. "Baba", 1990 yılında Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir. Corleone ailesi, Don Vito Corleone'nin başında olduğu, suça dayalı bir örgüt kurmuş olan İtalyan asıllı meşhur bir ailedir. Aile, New York'taki diğer dört aileyle birlikte New York'un yeraltı işlerini yönetmektedir. Ancak Corleone ailesini diğerlerinden ayıran özelliği, Don Corleone'nin cebinde bozuk para gibi taşıdığı politikacılar ve yargıçlardır. Politikacılar ve yargıçlarla olan bu yakın ilişkileri diğer ailelerin açamadığı kapıları açabilmesini sağlamaktadır. (Devamı...)


3 Temmuz
Optik ışığın davranışını, özelliklerini, madde ile etkileşimini inceleyen; ışığı kullanan, tespit eden optik aygıt yapımında yararlanılan fiziğin alt dalı. Optik genellikle görünür, morötesi ve kızılötesi ışığın hareketini inceler. Çünkü ışık bir Elektromanyetik dalgadır ve diğer elektromanyetik dalga türleri(X-ray, mikrodalga, radyo dalgaları gibi) ile benzer özellikler gösterir.

Çoğu optik olay ışığın klasik elektromanyetizma tanımı ile açıklanabilmektedir. Işığın elektromanyetik tanımlarını tam anlamıyla pratikte kullanmak zordur. Pratik (uygulanabilir) optikte genelde basitleştirilmiş modeller kullanılır. Bu modellerin en yaygını olan geometrik optik; ışığı bir demet olarak ele alır ve ışığı yüzeylerden yansırken, geçerken bükülen bir çizgi varsayar. Fiziksel optik ise ışığın daha kapsamlı bir modelidir. Geometrik optikle açıklanamayan dalga, kırınım, girişim olaylarını barındırır. Tarihsel olarak ışığın demet temelli modeli dalga modelinden önce geliştirilmiştir. 19. yüzyılda elektromanyetik teorideki gelişim ışık dalgalarının aslında elektromanyetik dalga olduğunu göstermiştir. Bazı optik fenomenleri dalga parçacık ikiliğini ortaya çıkarır. Bu etkiler kuantum mekaniği ile açıklanır. Işığın parçacık modeli söz konusu olduğunda ışık foton adı verilen parçacıkların birleşimi olarak modellenir. Kuantum optiği, kuantum mekaniğini optik sistemlerine uyarlar. (Devamı...)


Ahmet Hamdi Tanpınar (d. 23 Haziran 1901 – ö. 24 Ocak 1962), Türk romancı, öykücü, şair, öğretmen, çevirmen, edebiyat tarihçisi, siyasetçi.

Cumhuriyet neslinin ilk öğretmenlerinden olan Ahmet Hamdi Tanpınar; "Bursa'da Zaman" şiiri ile geniş bir okuyucu kitlesi tarafından tanınmış bir şairdir. Şiir, hikâye, roman, deneme, makale, edebiyat tarihi gibi birçok türe yönelen Tanpınar, Yirmi Beş Senenin Mısraları” adı altında beş yazılık bir deneme serisi de yayımlamıştır. TBMM VII. dönem Maraş milletvekilidir. 23 Haziran 1901'de Şehzadebaşı’nda doğdu. Babası Gürcü asıllı Hüseyin Fikri Efendi, annesi Nesime Bahriye Hanım’dır. Tanpınar, ailenin üç çocuğundan en küçüğüdür. Çocukluğu, kadı olan babasının görev yaptığı Ergani, Sinop, Siirt, Kerkük ve Antalya’da geçti. Annesini Kerkük’ten yaptıkları bir yolculuk sırasında 1915’te tifüsten kaybetti. Lise öğrenimini Antalya’da tamamladıktan sonra yükseköğrenim için İstanbul’a gitti. Halkalı Ziraat Mektebi'nde bir yıl yatılı olarak okuduktan sonra 1919 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne girdi. Yahya Kemal’in öğrencisi oldu. Yahya Kemal onun şiir zevkinin, millet ve tarih hakkında görüşlerinin oluşmasında önemli rol oynadı. Celâl Sahir Erozan’ın bir şiir ve hikâye toplamı şeklinde yayımladığı seriden “Altıncı Kitap”’daki “Musul Akşamları”, yayımladığı ilk şiir oldu (Temmuz 1920) Yahya Kemal’in çıkardığı Dergâh’ta 1921-1923 arasında 11 şiiri yayımlandı. 1923 yılında Şeyhî’nin Hüsrev ü Şirin adlı mesnevisi üzerine yazdığı lisans teziyle Edebiyat Fakültesi’nden mezun oldu. (Devamı...)


4 Temmuz
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ya da AKÇT, Soğuk Savaş döneminde Batı Avrupa ülkelerini birleştirmesi amacıyla kurulmuş, altı üyeli uluslararası bir örgüttü. Bu örgüt Avrupa demokrasisinin temellerinin atılmasında ve günümüz Avrupa Birliği'nin gelişmesinde rol oynamıştır. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu uluslarüstü prensiplere göre oluşturulmuş ilk örgüttür. Topluluğun ilkeleri 1949 Mayıs'ında Avrupa Konseyi'nin kuruluşunda, Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından Schuman Bildirgesi ile duyrulmuştur.

Avrupa Kömür ve Çelik Birliği'nin oluşturulması önerisi ilk olarak Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından başta Fransa ve Batı Almanya olmak üzere üyeleri arasında kömür ve çelik endüstrilerinin yönetimini bir araya getirmesi, dönemin en önemli sanayi hammaddeleri olan kömür ve çelikten doğabilecek herhangi bir uyuşmazlığın önlenmesi ve buna bağlı olarak iki ülke arasındaki olası bir savaşın engellenmesi amacıyla yapıldı. Böylece Avrupa'daki ilk uluslarüstü topluluk 1951 Paris Antlaşması'yla yalnızca Fransa ve Almanya'nın katılımlarıyla değil, İtalya ve üç Benelüks ülkesi Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından da oluşturulmuş oldu. (Devamı...)


Eusébio ya da tam adıyla Eusébio da Silva Ferreira (25 Ocak 1942, Maputo - 5 Ocak 2014, Lizbon), forvet pozisyonunda oynayan Mozambik asıllı Portekizli eski futbolcudur. Portekiz millî futbol takımının 1966 FIFA Dünya Kupası'nda 3. olmasında önemli rol oynamış, bu turnuvada gol kralı olmuştur. 1965 yılında Ballon d'Or unvanını almıştır. 16 sezon boyunca Benfica'da forma giyen Eusébio, bu kulübün tarihinde en çok gol atan futbolcusudur. 1961-1973 yılları arasında 64 kez Portekiz millî formasını giymiş ve bu maçlarda 41 gol atmıştır.

Lakabı "Kara Panter"dir. Eusébio, özellikle hızı ve güçlü ve isabetli şutları ile ünlenmiştir. Benfica ve Portekiz futbolunun en başarılı ve tanınan üst düzey futbolcusu olarak kabul edilir. IFFHS tarafından yapılan bir ankette 20. Yüzyılın en iyi 9. futbolcusu seçilmiştir. Pelé tarafında 2004 yılında FIFA için hazırlanan yaşayan en iyi 125 futbolcu (FIFA 100) listesinde yer almıştır. (Devamı...)


5 Temmuz
Çiy havadaki su buharının soğuk bir yüzey üzerinde sıvı hale geçmesi sonucu oluşan su damlacıkları. Atmosferik sınır tabakadaki hava parselinin aktüel buhar basıncının, yüzeyin sıcaklığına ait doymuş buhar basıncından daha yüksek olması sonucu, havadaki su buharının soğuk bir yüzey üzerinde yoğunlaşarak sıvı faza geçmesidir. Bahar aylarında bulutsuz gecelerde gerçekleşen radyasyon kaybı, yeryüzeyine temas eden ince bir hava tabakasında fazlaca soğumaya neden olur ve çiy de genellikle bu durumda -nem, sıcaklık ve basınç koşulları da uygunsa- gerçekleşir. Yer/cisim sıcaklığı donma seviyesinin altında ise, çiy yerine kırağı gerçekleşir. Çiy, meteoroloji biliminde yağış kategorisine girmez. Hatta klimatolojik rasat cetvellerinde meteorolojik hadise değil, müşahede olarak rapor edilir.

İlkbahar veya yaz mevsiminde sabahları cisimlerin üzerinde, bahçedeki bitkilerin yapraklarında su damlacıkları oluşur. Bu damlacıklar yağmur damlası değildir, geceleri havanın soğumasıyla havada bulunan su buharının yoğuşarak oluşturduğu damlacıklardır. (Devamı...)


Woody Guthrie ya da tam adıyla Woodrow Wilson "Woody" Guthrie (d. 14 Temmuz 1912 – ö. 3 Ekim 1967), Amerikalı şarkı sözü yazarı ve folk müzik sanatçısı. Guthrie müzik kariyerinde yüzlerce şarkıya, balata imza atmış, siyasi temalar içeren şarkılardan geleneksel şarkılara, geleneksel şarkılardan çocuk şarkılarına kadar birçok farklı dalda doğaçlama çalışmaları olmuştur. Hayatı boyunca canlı performanslarını sürdüren sanatçı sıklıkla gitarıyla, This Machine Kills Fascists yani "Bu Makine Faşistleri Öldürür" sloganıyla seyirci karşısına çıkmıştır. Amerikan okullarında sıklıkla söylenen "This Land Is Your Land" şarkısıyla da tanınır. Kaydettiği şarkıların birçoğu Kongre Kütüphanesi'nde arşivlenmiştir.

Guthrie Oklahoma'dan Kaliforniya'ya kadar göçmen işçilerle yol almış ve geleneksel folk ve blues şarkıları öğrenmiştir. Şarkıları özellikle Büyük Bunalım esnasındaki Dust Bowl dönemi olarak adlandırılan kuraklık dönemindeki deneyimlerini konu almaktadır ve "Dust Bowl Troubadour" yani "Kuraklık Dönemi Gezgin Müzisyeni" olarak da tanınmıştır. Her ne kadar Guthrie hayatı boyunca Amerika Birleşik Devletleri'ndeki komünist gruplarla ilişkilendirilse de görünüşte bunlardan hiçbirine üye olmamıştır. Guthrie üç kez evlenmiş ve Amerikan folk müzik müzisyeni Arlo Guthrie dahil sekiz çocuğu olmuştur. Ayrıca müzisyen Sarah Lee Guthrie'nin de büyükbabasıdır. Guthrie 55 yaşındayken Huntington Hastalığı olarak adlandırılan dejeneratif nörolojik bir bozukluğun komplikasyonları sebebiyle vefat etmiştir. Hastalığına rağmen, son yıllarında Guthrie folk müzik hareketinde başı çekmiş ve Ramblin' Jack Elliott ve Bob Dylan gibi müzisyenlerle sahip olduğu usta-çırak ilişkisinin yanı sıra genel olarak yeni folk müzisyenleri nesline ilham kaynağı olmuştur. (Devamı...)


6 Temmuz
Orman belirli yükseklikteki ve büyüklükteki çeşitli ağaçlar, çalılar, otsu bitkiler, mantarlar, mikroorganizmalar, böcekler ve hayvanlar bütününü içeren, topraklı alanda genellikle doğal yollardan oluşmuş bir kara ekosistemidir.

2000 yılı itibarıyla dünyanın toplam ormanlık alanı 3.869 milyon hektar olup ormanlık alanın büyüklüğünün dünyanın toplam kara alanına oranı %29,6 dır. Ormanların birçok çeşidi olup, hepsinin farklı özellikleri vardır. Bu çeşitlere örnek olarak Ekvatoral yağmur ormanları, Mangrov ormanları, Tropik yapraklı ormanlar gibi örnekler olabilir. Dünyanın en canlı, en kuvvetli ve yayılma kabiliyeti en yüksek olan orman tipidir. Orman ekosistemi bu tipte en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Yüksek sıcaklık ve rutubetin bir araya geldiği yörelerde yağmur ormanı teşekkül etmiştir. Yağış miktarı esas itibarıyla 2000-4000 milimetre arasında değişmekle beraber bazı mıntıkalarda 10.000 milimetreye ulaşır. Ortalama yıllık sıcaklık 20-30 °C arasında değişir. En soğuk ayda 18 °C'nin altına düşmez. Mevsim değişmeleri olmadığından tropik yağmur ormanı ağaçlarında, ilkbahar ve sonbahar odunu meydana gelişi görülmez. Büyük çoğunluğu, daimi yeşil yapraklı ağaçlardan meydana gelen tropik yağmur ormanında ağaçların tepeleri zayıf, dallanma gevşek, gövde şekilleri düzensiz, ağaç kabukları parlaktır. Dallar üzerinde epiphyte denen eğrelti, orkide gibi konuk bitkiler, çeşitli sarılıcı ve tırmanıcı bitkiler, ormanın genel görünüşünde büyük rol oynarlar. Tozlaşma, böcekler ve kelebekler yoluyla olur. Tropik yağmur ormanının bazı ağaçları gövde üzerinde de çiçeklenme yapabilirler. Olağanüstü istila edici bir kuvvete sahiptir. Tedbir alınmadığı takdirde yolları, telefon, telgraf vs. gibi yapıları kısa zamanda kullanılmaz hale getirir.Bu orman ekvator bölgelerinde bulunur. Endonezya Takım Adalarında, Hindistan'da, Kamerun sahilinde, Amazon mıntıkasında, Brezilya'nın doğu sahilinde, Karayip Denizi sahillerinde ve adalarında yayılış gösterir. Tropik yağmur ormanları; Mangrov tropik iğne yapraklı ormanlar ve bambu ormanları olmak üzere üç grupta toplanır. (Devamı...)


Franz Liszt (d. 22 Ekim 1811, Macaristan - ö. 31 Temmuz 1886, Bayreuth, Almanya). Müzisyen, besteci, piyanist, orkestra şefi, müzik öğretmeni. 19. yüzyılın en önemli piyanistlerinden birisi, senfonik şiir tarzının yaratıcısı olan besteci.

22 Ekim 1811'de Macaristan'ın Doborján (Raiding) kentinde doğan küçük Putzi (Franz Liszt), ilk piyano derslerini onun müzik dehasını keşfeden babasından aldı. Macar soyluları 6 yıl boyunca bu çocuk dahiye maddi destek sağlamayı kabul edince küçük yaşta babası ile Viyana’ya giderek Antonio Salieri’den ve Ludwig van Beethoven’in öğrencilerinden Karl Czerny’den dersler aldı. 12 yaşına geldiğinde dinleyicilerin, diğer müzisyenlerin ve kralların takdirini toplayan bir konser piyanisti olmuştu. Konservatura girmek için geldiği Paris’te, yabancı olduğu gerekçesiyle okula alınmadıysa da özel ders alarak teori ve beste çalıştı; ilk ve tek operası Don Sache’yi ve çeşitli piyano eserlerini besteledi. 1827’de babasını kaybettikten sonra henüz 15 yaşında iken piyano dersleri vererek annesinin geçimini sağlamaya çalışan Liszt, müziğe ilgisini kaybetmeye ve bu mesleğin anlamını sorgulamaya başladı. Kendisini edebiyat ve dini konulara kaptıran Liszt’in bu ilgilerinin etkisi hayatına ve eserlerine yansıdı. 1830 Devrimi ile yeniden sanata ve hayata dönmeye karar verdi. Asla bitiremeyeceği Devrim Senfonisi’ni yazmaya başladı. Besteciliğinin öne çıktığı bu dönemde Alphonse de Lamartine’in şiirlerini solo piyano için besteledi. Hector Berlioz ile tanıştı. 1832’de kemancı Niccolo Paganini’yi dinlemesi, yeniden virtüözlüğe ilgi duymasına neden oldu.; Pagani’nin La Campanella’sı üzerine bir fantezi yazdı. 1833’de Berlioz’un Fantastik senfonisini piyanoya uyarlamayı başardı. Paris günlerinde o sıralar Polonya'dan gelmiş olan Chopin'in yeteneğini duyup onu kendine rakip olarak düşündüyse de sonraları çok iyi arkadaş oldular. (Devamı...)


7 Temmuz
Yunan İç Savaşı 1944-1948 yılları arasında Yunanistan'ı siyasi istikrarsızlık içine iten, etkileri 1955 yılına kadar hissedilen ve temelde sağ - sol mücadelesi olan savaştır.

Osmanlı Devleti’nden bağımsızlığını kazandıktan sonra Yunanistan’da anayasal monarşi kuruldu ve bu ülke II. Dünya Savaşı’na kadar sürekli bir devrim ve karşı devrim süreci içine girdi. 1924-1935 yılları arasında Yunanistan cumhuriyet rejimi ile yönetildi. Karışıklıkların giderilememesi üzerine 1935 yılında bir plebisit yapıldı ve Yunanistan’da yeniden anayasal monarşi kuruldu. 1936 yılında Yunan Kralı, İoannis Metaksas’ı başbakanlığa getirdi. Metaksas başbakanlığa gelir gelmez parlamentoyu feshetti ve 1938’de ömür boyu başbakan ilan edildi. Metaxas 1941’deki ölümüne kadar ülkeyi faşist özellikler gösteren bir diktatörlükle yönetti. Metaksas kendi yönetimine (Klasik Yunan ve Bizans’tan sonra) “Üçüncü Uygarlık” adını vermiş; koyu bir kralcı olarak basını susturmuş, muhalifleri sürgüne göndermiş ve tam bir baskı yönetimi kurmuşsa da belli bazı reform hareketleri de gerçekleştirmiş ve ülkenin savunmasını güçlendirmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında önce İtalya ardından da Almanya’nın işgaline uğrayan Yunanistan’da Kral Londra’ya Hükûmet ise Kahire’ye sığındı. Yunan yurtseverler II. Dünya Savaşı içinde Alman işgaline karşı çeşitli direniş örgütleri kurdular. Bunlar arasında öne çıkan “Ulusal Kurtuluş Ordusu” (ELAS) sol, “Hür Demokratik Yunan Ordusu” (EDES) ise sağ eğilimliydi. Bu iki örgüt Alman işgal ordusuna karşı etkili bir mücadele içine girdi. Josef Stalin ile Winston Churchill Alman yenilgisinden sonra Doğu Avrupa’nın durumunu Moskova’da görüşürlerken Churchill Yunanistan’ın İngiliz etki bölgesi olarak kabul edilmesini önermiş ve Stalin de bunu kabul etmişti. Yüzdeler Anlaşması olarak bilinen bu uzlaşıdan hemen sonra, savaşın son yılında, İngiltere Yunanistan’a asker gönderdi. İngiliz ordusunu, ELAS ve EDES Almanları Yunanistan’dan temizlediler. Ancak bu temizlik Yunanistan’a beklenen barış ve huzuru getirmedi ve ülke beş yıl sürecek olan son derece kanlı ve yıkıcı bir iç savaşın içine girdi. (Devamı...)


Farrah Fawcett (d. 2 Şubat 1947, Teksas - ö. 25 Haziran 2009, Santa Monica), Amerikalı oyuncu.

1965 yılında liseyi bitirdi. 1969 yılında bir Hollywood gazetecisinin, bir fotoğrafını görmesiyle 'keşfedildi'. 1970'lerin başlarında traş kremi, diş macunu, şampuan reklamlarında oynamaya başladı. Aynı yıllarda birkaç küçük dizide figüran rollerinde oynadı. 1974 yılında bir dizi filmde iyi bir rol aldı. Ardından Altı Milyon Dolarlık Adam dizisiyle Hollywood'daki yerini biraz daha pekiştirdiyse de asıl çıkışını Charlie'nin Melekleri dizisindeki "Jill Munroe" karakteriyle yaparak ün kazandı. Daha sonra dramatik rollerde yer alarak başarı kazandı. 1984 yılında, eşi tarafından dövülerek tecavüze uğrayan bir kadını canlandırdığı rolüyle ilk ödülünü (Emmy Ödülü) aldı. 1973 yılında aktör Lee Majors ile yaptığı evliliği 1982 yılında bitirdi. 2006 yılında hastalanarak kanser teşhisi konulan Fawcett, 62 yaşında aynı hastalık nedeniyle yoğun bakımdayken öldü. Ölümünden birkaç gün önce, Aşk Hikayesi (Love Story) filmiyle ünlenen Ryan O'Neal, daha önce aşk yaşadıkları ve ortak bir çocukları olduğu Farrah Fawcett'e evlenme teklif etmişti. (Devamı...)


8 Temmuz
Sıkıysa Yakala veya orijinal adıyla Catch Me if You Can, Frank Abagnale Jr.'nin hayat öyküsünden esinlenilerek oluşturulan 2002 yapımı komedi-drama türünde bir sinema filmidir. Steven Spielberg'in yönetmenliğini üstlendiği filmde, 19 yaşında dahi olmayan Frank Abagnale Jr.'ın, Pan American World havayolu şirketinde pilot, Georgia'da doktor ve Louisiana'da savcı kılığına bürünerek milyonlarca dolarlık çek sahtekârlığıni nasıl yaptığı anlatılmaktadır. Abagnale'i Leonardo DiCaprio canlandırırken, filmin diğer önemli oyuncuları Tom Hanks, Christopher Walken, Amy Adams, Martin Sheen ve Nathalie Baye'dir.

Filmin gelişim süreci 1980'li yıllara uzanmaktadır. 2000'li yılların başlarında David Fincher, Gore Verbinski, Lasse Halström, Milos Forman ve Cameron Crowe gibi film yönetmenleri Sıkıysa Yakala projesinde yer alma konusunda anlaştılar. Büyük Balık, Bir Geyşanın Anıları gibi projelerden ayrılan Spielberg (aslında yapımcı olarak katılmıştı), yönetmen olarak katılma kararı aldı. Filmin çekimleri 2002 yılının Şubat ayından Mayıs ayında kadar sürdü. Film, finansal ve eleştirel yönden başarı elde ederken gerçek Abagnale de filmi oldukça başarılı bulduğunu söyledi. Bu film ile aynı adı taşıyan bir Broadway müzikali ise halen yapım aşamasındadır. Frank Abagnale Jr. (Leonardo DiCaprio), 1963 yılında babası Frank Abagnale Sr. (Christopher Walken) ve Fransız olan annesi (Nathalie Baye) ile New Rochelle, New York'ta yaşamını mutluca sürdürmekte olan 15 yaşında bir gençtir. Gelir vergisi sahtekarlığı yüzünden Frank Abagnale Sr.'nin bankadaki parasına el konulmasının ardından, aile daha küçük bir eve taşınmak zorunda kalır. Paula, kocasının arkadaşı Jack (James Brolin) ile kaçamak bir ilişki yaşar. (Devamı...)


Immanuel Kant 22 Nisan 1724 – 12 Şubat 1804 (Königsberg) tarihleri arasında yaşamış olan Alman filozofu. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olmuş ve felsefe tarihinin kendisinden sonraki dönemini belirleyici olarak etkilemiştir.

Kant, eleştirel felsefenin babası olarak kabul edilir. Doğu Prusya'nın Königsberg (Kaliningrad) kasabasında doğdu. Hep burada yaşadı. Üniversite eğitimi sırasında birkaç yıl öğrencilere özel dersler verdi. Eğitimi sırasında Leibniz ve Wolff'tan etkilendi. 1755 tarihinde doçent derecesi aldıktan sonra üniversitede çeşitli sosyal bilimler alanlarında dersler vermeye başladı. Kant başlangıçta fizik ve astronomi alanında yazılar yazdı. 1755 yılında "Evrensel Doğal Tarih ve Cennetlerin Teorisi" adlı eserini yazdı. 1770 yılında Königsberg'de mantık ve metafizik kürsüsüne atandı. 1770'ten sonra Hume ve Rousseau etkisiyle eleştirel felsefesini geliştirdi.12 şubat 1804'te Königsberg'de öldü. Modern felsefenin gelişim seyrine uygun olarak bilgi kuramını ön plana çıkartmıştır. Kant'ın gözünde bilim, liderleri kesin olan ve yöntemleri, ancak Hume'unki gibi felsefi bir kuşkuculuk benimsendiği zaman sorgulanabilen evrensel bir disiplindir. Bilim yansızdır ve nesneldir. O, felsefedeki ilk ve temel misyonunun bilimi temellendirmek, daha sonra da ahlakın ve dinin rasyonelliğini savunmak olduğuna inanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için, hem Descartes'ın rasyonalizminden ve hem de Hume'un empirizminden önemli gördüğü öğeleri alarak, transsendental epistemolojik idealizm diye bilinen kendi bilgi kuramını geliştirmiş, yükselen bilimin felsefi temellerini gösterdikten sonra, özgürlük ve ödev düşüncesine dayanarak Hristiyan ahlakını savunma çabası vermiştir. O, fenomenal gerçeklikle, yani bizim duyular aracılığıyla tecrübe ettiğimiz dünya ile numenal gerçeklik, yani duyusal olmayan ve hakkında bilgi sahibi olunamayacak dünya arasında bir ayrım yapmıştır. (Devamı...)


9 Temmuz
Yıldız Savaşları George Lucas tarafından yapılmış, öncelikle filmleriyle tanınmış, sonraki yıllarda çizgiroman, bilgisayar ve konsol oyunları, televizyon yapımları vb. dallarda ününü geliştirmiş kurgusal evren ve markadır. Film serisinin ilki 25 Mayıs 1977'de, 20th Century Fox tarafından Star Wars (Yıldız Savaşları) ismiyle yayınlanmış ve dünya çapında bir popüler kültür fenomeni olmuştur. Üçer yıl arayla iki devam filmi yayınlanmıştır. Orijinal üçlemenin son filminin yayınlanmasının 16 yıl ardından, "öncül" üçlemenin ilk filmi yayınlanmıştır ve tekrar üçer yıl arayla, diğer iki film de yayınlanarak, tüm seri 19 Mayıs 2005'te tamamlanmıştır.

2008 yılı verilerine göre altı Yıldız Savaşları filminin toplam hasılatı yaklaşık olarak 4.41 milyar dolardır. Bu hasılatla Yıldız Savaşları serisi, James Bond ve Harry Potter serilerinin ardından en çok hasılat yapmış üçüncü film serisi olmuştur. George Lucas filmleri, kitaplar, televizyon dizileri, video oyunları ve çizgiromanlar gibi birçok farklı alanda yayınların ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Üçlemede tasvir edilen kurguya pek çok yenilik getiren bu yan ürünler, serinin takipçileri tarafından Genişletilmiş Evren adıyla bilinen kurgusal evrenin oluşmasına imkan sağlamıştır. Bu yayınlar sayesinde filmler arasındaki boşlukta, Star Wars markasının popülerliği ve değeri korunmuştur. (Devamı...)


VI. Gustaf Adolf ya da tam adıyla Oskar Fredrik Vilhelm Olaf Gustaf Adolf Bernadotte (11 Kasım 1882 - 15 Eylül 1973), yönetimde söz sahibi olan son İsveç kralı.

İsveç kralı V. Gustaf'ın oğluydu. 1902'de orduya girdi, 1932'de generalliğe yükseldi. Uppsala Üniversitesi'nde öğrenim gördüğü yıllarda başlayan arkeoloji ilgisi yaşamı boyunca sürdü. 1920'lerde Yunanistan, İtalya ve Kıbrıs'ta arkeolojik araştırma gezilerine katıldı. İsveç'teki eski anıtlar üzerine makaleler yazdı. Dünyada Asya çanak çömleklerinden oluşan en büyük özel koleksiyonlardan birine sahip olan Gustaf, Çin porselenleri konusunda otorite sayılırdı. 88 yaşındayken, İtalya'nın Acquarossa kentindeki Etrüsk harabelerinde sürdürülen kazı çalışmalarına katıldı. 1920'de ölen ilk karısı Connaught prensesi Margaret'ten beş çocuğu oldu. En büyük oğlu Västerbotten dükü Gustaf Adolf'u varis ilan etti. 1923'te Lady Louise Mountbatten'la ikinci evliliğini yaptı. Babasi V. Gustav, İsveç Kralı'in olumu ile Gustaf Ekim 1950'de tahta çıktı. Veliaht Gustaf Adolf'un 1947'de ölmesi üzerine, onun oğlu Karl Gustaf veliaht oldu. 1965'te Riksdag (Parlamento) kralların hükümdarlığa başlama yaşını 25'e yükseltti. Öte yandan 1971'de çıkarılan yasayla kralın yetkilerinin çoğu elinden alındı. Krallık büyük ölçüde sembolik bir makam haline geldi. (Devamı...)


10 Temmuz
Buğday (Triticum), buğdaygiller familyasından bütün dünyada ıslahı yapılmış tek yıllık otsu bitki cinsi. Değişik araştırmacıların yaptıkları araştırmaların ışığında buğdayın gen merkezi olarak Anadolu, Batı İran ve Kafkasya kabul edilir.

Karasal iklimi tercih eder. Buğday; un, yem üretilmesinde kullanılan temel bir besin maddesidir. Kabuğu ayrılabileceği gibi kabuğu ile de öğütülebilir. Buğday aynı zamanda çiftlik hayvanları için bir yem maddesi olarak da yetiştirilmekdedir. Hasattan sonra atık ürün olarak saman balyası çıkar. Enerji miktarı 1.18dir. Sınıflandırmada ilk ele alınan bitki buğdaydır. Sınıflandırmada önce başak özellikleri dikkate alınmıştır. Kılçıklılık, kılçıksızlık, kavuz rengi, dane rengi ele alınan ilk kriterler olmuştur. Daha sonraları başak sıklığı buğdayların sınıflandırılmasında rol oynamıştır. Rusya taksonomistleri buğdayları sınıflandırmak için ekotipler ve biyotipler üzerinde durmuşlardır. Ekotip ve biyotiplerin sınıflandırılması morfolojik karakterlere göre olmuştur. Stoloji alanındaki ilerlemeler sonucu, buğdayların sınıflandırılması kromozom sayılarına göre yapılmaya başlamıştır. Kromozom sayıları sonucu buğdayların genom sayıları ve genom formülleri üzerinde durulmuştur. Kromozom sayıları ve genom formüllerine göre yapılan sınıflandırmalarda buğdaylar üç gruba ayrılır. Tür ve alttür üzerindeki çalışmalar sonucunda tetraploid ve hekzaploid gruptaki bütün buğdaylar tek tür altında toplanmıştır. Daha önce tür kabul edilen buğdaylar ise çeşit grupları haline sokulmuştur. Son olarak kromozom sayılarına göre buğdaylar, diploid ve alloploid olarak iki grupta toplanmıştır. Diploid buğdayların en önemlisi Triticum monococcum’dur. Alloploid buğdaylardan 2n= kromozomlu Triticum aestivum en önemli türleridir.(Devamı...)


Johnny Weissmuller (d. 2 Haziran 1904, Freidorf, Romanya – ö. 20 Ocak 1984, Acapulco, Meksika), ABD'li yüzücü ve sinema oyuncusu.

1920'li yılların Dünya yüzme şampiyonu olan ve olimpiyatlarda altın madalya kazanan Johhny Weissmuller, yüzme ve sutopu alanlarında toplam altı ödül sahibidir. 1924 yılında Olimpiyat rekorlarını kırarak kazandığı 100 ve 400 metre serbeste ek olarak, 4x200 bayrakta da birinci gelen takımda yer aldı ve sutopunda üçüncü gelen Amerikan takımında oynayarak 3 altın ve 1 bronz madalya kazandı. Weissmuller, dört yıl sonra yapılacak Amsterdam oyunlarında da 100 metre serbest ve 4x200 bayrakta iki altın madalya alacak ve 67 dünya rekorunun ardından Hollywood’da 12 serilik Tarzan filminde başrolü oynayacaktı. Tarzan rolüyle bir fenomen yaratan Weissmuller, ormanda vahşi hayat yaşayan, iyi kalpli bir kişiliği canlandırmış, milyonların gönlünde taht kurmuştur. Peter John Weissmüller olan kayıtlı kimliğinin gerçek adı, János Weißmüller'dir. Ailesi Romanya kökenli olan Johnny Weissmuller, Avusturya' nın Freidorf şehrinde doğmuştur. 1984 yılında Meksika'nın Acapulco şehrinde felç sonucu yaşamını yitirmiştir. (Devamı...)


11 Temmuz
Para mal ve hizmetlerin değiş-tokuşu için kullanılan araçlardan en yaygın olanı. Para sözcüğü ile genellikle madenî para ve banknotlar kastedilmekle birlikte; ekonomide, vadesiz mevduatlar ve kredi kartları da parayı meydana getiren unsurlardan sayılır. Vadeli mevduat, devlet tahvili gibi değişim araçları ise para benzeri olarak değerlendirilir.

Para değer denkliğinin bir göstergesi olarak değer ölçütü, değişim ve saklama aracı olarak kullanılır. Bu gösterge maddi ya da nominal değerde karşılıklar bulabilir. Maddî nitelikte paraya örnek olarak madeni para, banka teminat belgeleri ya da banknot, çek ya da senetler örnek verilebilir. Nominal nitelikte paraya ise banka hesabındaki para ya da kredi onayı örnek verilebilir. Para gündelik yaşamda takas aracı olarak kullanılır. Doğrudan doğruya takas yapan kişilerin ihtiyaçlarını karşılamasının yanında diğer takaslar için geçerli olması, parayı diğer takas araçlarından ayıran önemli bir özelliktir. Günümüzde kullanılan borca dayalı para sistemi ile işleyen ekonomilerde sanıldığının aksine parayı devletler üretmez. Bu sistemde para, borç demektir. Para bankalar tarafından müşterilerin borçlanmasıyla üretilir. Mevcut paraların tamamına yakını itibari para olduğu için nakit paranın altın ya da döviz rezervleriyle değişimi olanaksızdır. Günümüzde kullanılan nakit para miktarı, her devlette para basmaya yetkili özel bir banka olan merkez bankası tarafından kontrol edilmekte ve ticari bankalar aracılığı ile piyasaya sürülmektedir. Ticari bankalar Merkez bankalarından alınan paraların karşılığından fazla elektronik ortamda para yaratarak müşterilerine verebilirler. (Devamı...)


Edgar Degas (19 Temmuz 1834 - 27 Eylül 1917), tam adı Hilaire-Germain-Edgar Degas olan, Fransız ressam, heykeltıraş ve çizer. İzlenimcilik akımının kurucularından biri kabul edilse de ressam bu terimi reddedip gerçekçi olarak tanınmayı tercih ettiğini açıklamıştır. Tekniği başarılı bir ressam olan Degas, daha çok dans temalı resimleri ile tanındı. Çalışmalarının yarısından fazlası dansçılarla ilgiliydi. Bu çalışmaları aynı zamanda onun hareketin betimlemesindeki ustalığını gösteriyordu. Dans kadar at yarışları ve çıplak kadınlar çizmekte de başarılıydı. Portreleri de sanat tarihinin en başarılarından kabul edilir.

Degas, kariyerinin başlarında tarihi temalar işleyen bir ressam olmayı istedi. Bu sebeple titiz bir akademik eğitim aldı ve klasik sanat üzerine çalıştı. Otuzlarının başlarına geldiğinde kararını değiştirdi. Böylece çağdaş konuları geleneksel metotlarla resmeden, modern yaşamın klasik ressamı haline geldi. Degas, Célestine Musson De Gas ve Augustin De Gas'nın en büyük çocukları olarak Paris'te dünyaya geldi. Babası bankacıydı. Ressamın ailesi varlıklı sayılırdı. 11 yaşında Lycée Louis-le-Grand'e başlayan Degas, 1853 yılında edebiyat dalında derece alarak mezun oldu. Ressam çok küçük yaşlarda resme başladı. On sekiz yaşına geldiğinde evindeki bir odayı stüdyoya çevirdi ve Louvre'daki eserlerin kopyaları üzerine çalıştı. Fakat babası, onun hukuk okumasını istiyordu. Kasım 1853'te Paris'teki Hukuk Fakültesi'ne kaydını yaptırdı. Ancak derslerinden geçmek için hiçbir çaba sarfetmiyordu. 1855 yılında Degas çok saygı duyduğu Jean Auguste Dominique Ingres ile tanıştı. Ingres ona "Çizgiler çiz genç adam. Pek çok çizgi." tavsiyesinde bulundu. Aynı yılın Nisan ayında Degas, Ecole des Beaux-Arts'a (Güzel Sanatlar Okulu) kabul edildi. Orada Louis Lamothe ile birlikte çalıştı ve Ingres'nin tarzını takip etti. Temmuz 1856'da İtalya'yı ziyaret etti ve bu ülkede üç sene kaldı. O yıllar boyunca Michelangelo, Raphael, Titian ve Rönesans'ın diğer ressamlarının resimlerini kopyaladı. (Devamı...)


12 Temmuz
Ekim 2011 Van depremi 23 Ekim 2011 günü Türkiye saati ile 13:41'de Van'da meydana gelen ve 25 saniye süren deprem. Depremin merkez üssü Van'a 17 kilometre uzaklıktaki Tabanlı köyüdür. Yapılan değerlendirmelerde depremin büyüklüğü; Kandilli Rasathanesi tarafından Richter ölçeğine göre 6.6Mw, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu tarafından ise 7.2 Mw olarak duyuruldu. Kandilli Rasathanesi'nden daha sonra yapılan açıklamada, deprem şiddetinin merkez üssünde 9 olduğu belirtildi ve depremin moment büyüklüğü 7.2 Mw olarak düzeltildi.

Deprem, Ulusal Kuvvetli Yer Hareketi Gözlem Ağı'na bağlı 22 istasyon tarafından kaydedildi. Hakkâri, Ağrı, Iğdır, Erzurum, Kars, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa gibi çevre illerde İran ve Kuzey Irak'ta da hissedilen depremde binalar yıkıldı, elektrik ve telefon hatları kesildi. Richter ölçeğine göre 7.2Mw büyüklüğündeki deprem, Cumhuriyet tarihi boyunca Anadolu'da meydana gelen en büyük depremlerden biri olarak kayıtlara geçti. Alüvyon tabakaları üzerinde bulunan Van şehrinde kumlu, çakıllı ve killi zemin tabakaları bulunmaktadır. Yer yer zemin yüzeyine 2 metre derinliğe kadar yaklaşan yeraltı suları nedeniyle bazı yapıların temellerinde oturmalar meydana gelmektedir. Van Gölü ve çevresi, 1100 ve 1900 yılları arasında 5 ile 10 şiddetleri arasındaki pek çok depremden etkilenmiştir. Geçmişte Van çevresinde meydana gelen bu depremler de, depremin merkez üssü olan Erciş'te hasara neden olmuştur. Bölgedeki ana ve artçı şoklara ilişkin yapılan fay çözümleri, depremlerin bindirme fayına bağlı olarak oluştuğunu göstermektedir. Artçı şokların yer ve dizilimlerine bakılarak yapılan incelemeye göre depreme neden olan bindirme fayı Kuzeydoğu yönüne uzanmakta olup, 50 kilometre boyunca kırılmıştır. Depremlerin ardından hattın kuzeyindeki alanlarda da sismik hareketlilik (kütle hareketleri ve tansiyon kırıkları) oluştu. Depremin etkisiyle Van şehir merkezindeki yapıların temellerinde 0,5 ile 2 santimetre arasında, Erciş'teki bazı yapıların temellerinde ise 0,5 ile 3 santimetre arasında oturmalar oluştu. Çeşitli bölgelerde ise sıvılaşma ve bunun sonucunda kum konileri ile obruklar oluştu. Devamı...


Otto von Bismarck (1 Nisan 1815 - 30 Temmuz 1898), 19. yüzyılda gevşek bir konfederasyon olan Almanya’nın güçlü bir imparatorluğa dönüşmesinde en önemli rolü oynayan ve ilk şansölyesi (başbakan) Alman devlet adamıdır. Unvanları Bismarck-Schönhausen Kontu ve Lauenburg Dükü olan Otto von Bismarck Yeni Almanya'yı kılıç ve kan politikasına göre kuracağını söylediği için kendisine Demir Şansölye (başbakan) adı verilmiştir.

Tam adı Otto Eduard Leopold von Bismarck-Schönhausen olan Bismarck, 1 Nisan 1815’te Prusya’da Branderburg'un küçük bir kasabasında Junker’in (büyük toprak sahibi aristokrat) oğlu olarak dünyaya geldi. Berlin'de lise eğitimini tamamladıktan sonra Göttingen Üniversitesi'nde hukuk okudu. Güçlü bir fiziksel yapıya sahip olan Bisamarck vaktini ava gitmek ve at binmek ile geçirirdi. 1847'de Federal Meclis (parlamento) üyeliğine seçildi. Bismarck, eski yönetim biçimini korumaktan yana olduğu için Almanya'yı sarsan 1848 Devrimleri'nin, askeri güç kullanılarak bastırılmasını savundu. 1859'da Rusya, 1862'de de Fransa büyükelçiliğine getirildi. (Devamı...)


13 Temmuz
Kaju (Anacardium occidentale ), sakız ağacıgiller (Anacardiaceae) familyasından bir tropikal iklim bitkisi. Brezilya'da yetiştirilip Portekizliler tarafından dünyaya tanıtılmıştır. En yoğun bulunduğu bölge Ekvator çevresidir.

16. yy başlarında Portekizliler Brezilya'yı istila ettiklerinde kaju ağacını da keşfettiler. Portekizli denizciler kaju tohumlarını Brezilya'dan batı Afrika kıyılarına taşıyarak bu topraklara ilk yerleşen Portekizlilerin orada yetiştirmelerini sağlamışlardır. Kaju ağacının yayılımı için yağışlı ve nemli ekvator iklimi çok elverişlidir. İklimi dolayısıyla kaju ağacı batı Afrika kıyılarına kolayca adapte olup hızla yayılmaya başlamıştır. Afrika'nın batı kıyısında Gabon, Angola ve Namibya gibi ülkelerden de doğu Afrika'daki ülkelere, Mozambik, Kenya ve Tanzanya'ya da yayılmıştır. Kaju ağacı Brezilya ve Afrika dışında Hindistan'da da yetiştirilmektedir. Günümüzde dünyanın en büyük kaju üreticisi ve ihracatçısı Hindistan'da Kerala Kaju Birliğidir. Brezilya ise kaju üretimi ve ihracatında dünya ikincisi, Afrika ise bu sıralamada üçüncü sırada yer alır. Hindistan'ın hasat zamanı Mayıs, Brezilya'da ise Ekim ayıdır. Kaju meyvesi çabuk çürüdüğünden ekonomik değere sahip değildir. Kaju fıstığının diğer fıstık çesitlerinden daha pahalı olma nedenlerinden biri her iklimde yetiştirilememesi ve her kaju elmasından ancak bir adet kaju fıstığı üretilebilmesidir. Toplanan kaju elmalarından çekirdekleri ayrılarak üzerlerindeki kabuk çıkartılıp kavrularak yenilir. (Devamı...)


Igor Stravinsky ya da tam adıyla Igor Fyodorovich Stravinsky (Rusça: Игорь Фёдорович Стравинский) (d. 17 Haziran 1882 Oranienbaum, Rusya - ö. 6 Nisan 1971 New York, ABD), Rus kökenli ABD ve Fransa vatandaşı besteci, piyanist ve orkestra şefi. 20. yüzyıl müziğinin en etkili ve önemli bestecilerinden biri olarak kabul edilir.

Stravinsky, 17 Haziran 1882'de Oranienbaum'da (bugün Lomonosov) Fiodor Ignatjevic isimli bir bas ile Sankt-Peterburg Kraliyet Operası'nda çalışmakta olan bir şarkıcının dört oğlundan üçüncüsü olarak olarak dünyaya geldi. Müziğe yeteneği erken yaşlarda ortaya çıktı ancak ailesinin isteğiyle müzik eğitimi değil, St.Petersburg Üniversitesi'nde hukuk eğitimi aldı; dönemin önde gelen Rus bestecisi Nikolai Rimsky-Korsakov'un oğluyla birlikte okudu. 1902'da babasını kaybeden Stravinsky, müziğe yöneldi ve konservatura gitmek yerine ikinci bir baba olarak kabul ettiği Nikolai Rimsky-Korsakov’dan ders almayı tercih etti. 1903'te başlayan özel dersleri 3 yıl sürdürdü; ilk bestelerinin hocasının desteğiyle yarattı. 1906'da üniversiteden mezun oldu; 1906'da kuzeniyle evlendi ve ardı ardına iki çocukları oldu. Paris'teki Rus Balesi için aldığı siparişler nedeniyle 1910-1914 arası Rusya'da fazla bulunamadı; I. Dünya Savaşı yıllarında İsviçre'ye yerleşti, iki çocuğu daha dünyaya geldi. Stravinsky savaştan sonra ailesiyle birlikte Fransa'ya yerleşti ve yirmi yıl değişik kentlerde yaşadı. Rusya'daki mülklerini yitirdiği için ek gelir sağlamak amacıyla besteciliğin yanı sıra piyanistlik ve orkestra şefliği yapmaya başladı. Avrupa'da, Kuzey ve Güney Amerika'da turnelere çıktı. (Devamı...)


14 Temmuz
1995 Başbakanlık Kupası her yıl Türkiye 1. Futbol Ligi (günümüzdeki adı Süper Lig) ile Türkiye Kupası ikincileri arasında oynanan Başbakanlık Kupası maçlarının otuz ikincisidir. 1994-95 sezonunu lig ikincisi ve Türkiye Kupası'nın aynı sezonunu şampiyon olarak tamamlayan Trabzonspor'un Cumhurbaşkanlığı Kupası'na katılması, lig üçüncüsü Galatasaray'ın ise bu kupada Türkiye Kupası ikincisi olarak yer alması üzerine; lig dördüncüsü olan Fenerbahçe, Başbakanlık Kupası'nda mücadele etmeye hak kazandı. İki takım arasında 25 Mayıs 1995'te, Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda oynanan maçın normal süresi 0-0'lık beraberlikle sonuçlandı. Uzatma dakikalarında karşılıklı atılan birer golle eşitliğin devam etmesi sebebiyle yapılan seri penaltı vuruşları sonrasında elde ettiği 3-2'lik skorla galip gelen Galatasaray, kupayı kazanan takım oldu.

Bu maç; Fenerbahçe'nin on dördüncü, Galatasaray'ın ise yedinci Başbakanlık Kupası maçıydı. Daha önce yedi kez bu kupayı kazanan Fenerbahçe bu alanda dönemin en başarılı takımıyken, Galatasaray'ın dört şampiyonluğu bulunmaktaydı. Maçın 90 dakikalık normal süresi 0-0'lık beraberlikle sona erdi. 93 dakikada Kubilay Türkyılmaz'ın attığı golle Galatasaray 0-1 öne geçse de, Kemalettin Şentürk'ün kaydettiği golle 1-1'lik eşitlik sağlandı ve maçın uzatma devreleri de berabere sona erdi. Kazanan tarafı belirlemek için yapılan seri penaltı vuruşlarında Fenerbahçe adına Aykut Kocaman ve Ali Nail Durmuş'un gollerine karşılık, Galatasaray'da Tugay Kerimoğlu, Mert Korkmaz ve Saffet Sancaklı'nın vuruşları golle sonuçlandı. Vuruşlar sonrasında rakibine 2-3'lük üstünlük kuran Galatasaray, kupayı beşinci kez kazanmış oldu. (Devamı...)


La Massana Andorra'nın yedi komününden birisi. Ülkenin kuzeybatısında bulunan La Massana, yüzölçümü bakımından 4. büyük komündür. Ana belediyesi de La Massana olarak adlandırılır.

Oldukça dağlık bir yapı gösteren komünde, ülkenin en yüksek dağı Coma Pedrosa (2,942 m.) yer almaktadır. 65 km2 alan kaplayan La Massana'nın; Ordino, Escaldes-Engordany, Andorra la Vella ve Encamp komünleri ile Fransa ve İspanya ile komşulukları bulunmaktadır. Bulundurduğu 262 hektar tarım arazisiyle, ülkedeki tarım arazisi miktarının yaklaşık %14'ünü oluşturmaktadır. (Devamı...)


15 Temmuz
Air France'ın 4590 sefer sayılı uçuşu 25 Temmuz 2000 tarihinde meydana gelen bir uçak kazası.

Concorde'un önünden kalkan bir McDonnell Douglas Dc 10-30 tipi uçaktan düşen bir parça Concorde hızlanıp kalkarken sol arka tekerleğini parçalamış, tekerleğinden çıkan parça tekerin hemen üstündeki benzin deposuna gelip sızıntı yaratmasıyla uçağın arkasından alevler çıkmıştır. Uçak kalkıştan 1,5 dakika sonra, bir otele düşmüştür. Sadece uçaktakiler değil, oteldeki insanlardan bazıları da hayatını kaybetmiştir. 109 yolcu ve mürettebattan kurtulan olmamıştır. Bu kazadan sonra Concorde, güvenlik önlemleri sebebiyle emekliye ayrılmış, son uçuşunu 2003 yılında yapmıştır. 2 Şubat 2010 tarihinde bu 10 yıl önceki trajedinin davası başladı. Paris'in Pontoise banliyösünde başlayan bu davaların sonucunda Mahkeme, Continental Airlines'ı ve bir çalışanını suçlu bulundu. Amerikan firmasına 200.000 Euro para cezası kesildi. (Devamı...)


Nadir Şah (22 Ekim 1688, Deştgerd - 19 Haziran 1747, Fethabad), Afşar Hanedanı'nın kurucusu ve 1736-1747 yılları arasında İran şahı.

İran, Azerbaycan, Hindistan'ın kuzeyi ve Orta Asya'nın bir bölümünü içine alan büyük İran imparatorluğunu yarattı. Afganlar, Osmanlılar ve Babür İmparatorluğu'na karşı savaşlar kazandı. Zaferleri kısa bir süreliğine kendisini Ortadoğu'nun en güçlü hükümdarı haline getirdi ancak 1747 yılında öldürülmesinden sonra imparatorluğu kısa sürede dağıldı. Nadir Şah Asya'nın son büyük fatihiydi. Nadir Şah İran'ın en yetenekli askeri kumandanı kabul edilir ve Osmanlılar ve Babür İmparatorluğu arasında İran'a yeniden saygın bir yer getirdiği için övülür. Kaynaklarda Nadir Şah' ın, teşkilatçı, cesur, zeki ve çok enerjik bir yapıya sahip olduğu belirtilmiştir. Farsça’yı çok iyi bildiği halde Türkçe’yi (Çağatayca) kullanmayı tercih etmiştir. Hindistan’da Karnal savaşından sonra Türk-Hint hükümdarı Muhammed Şah'la, Nadir Avşar arasındaki görüşmede iki Türk hükümdarı Türkçe konuşmuşlardır. Askerî dehasından ötürü bazı tarihçiler kendisini İran'ın Napolyon'u ya da II. İskender olarak adlandırmışlardır. Türklük bilinci oldukça kuvvetli olan bir Türk hakan'ıdır. Nadir Şah, Safevilerin aksine Şii-Sünni birliğini sağlamak, Şiayı Caferiye ismi altında dört sünni mezhebin yanında beşinci İslam mezhebi saymak gibi bir anlayışı benimsedi. Bu anlayış; aslında onun iç ve dış politikasının temelini oluşturmuştur. Nadir, Horasan’daki Abiverd hudut bölgesinde yaşayan Afşarlar’ın “Kırklu/Kıruklu” obasına mensuptur. Kış için göç sırasında, Dasgird/Dergez köyüne ulaşıldığında İmam Kulu Beğ’in oğlu olarak doğdu ve Nadir Kulu adı verildi. Nadir’in babası İmam Kulu Beğ hakkında kaynakların bazılarında deriden elbise dikicisi veya kürkçü olduğu, bazılarında da çoban olduğu söylenmiştir. Küçük yaşta babasını kaybeden Nadir’in daha 14-15 yaşlarında iken bölgedeki diğer aşiretlerle mücadelelere katılmıştır. (Devamı...)


16 Temmuz
Bas klarnet (Fransızca Clarinette basse, İtalyanca Clarinetto basso ya da clarone, Almanca BaßKlarinette, İngilizce Bass clarinet) Tahta nefesli çalgı.

Normal klarnetin bir oktav kalından çalan çeşididir. Günümüzde Bas klarinet deyince akla si bemol bas klarinet gelmektedir. Bir de La bas klarinet vardır ve La klarinetin bir oktav kalından çalan çeşididir. Bazı besteciler eserlerinde gerek gördükleri için kullanmakla birlikte genelde partisyonlarda bu enstrümana pek sık rastlanmamaktadır. Çalıcı La bas klarinet partisini aktararak Si bemol bas klarinet ile çalabilir. Bas klarinetin mekanizması ve çalış tekniği, normal Si bemol klarinet ile aynıdır. Yalnız çeviklik bakımından daha sınırlıdır. Çalgı düz olarak çok uzun olacağı için kalak bölümü yukarı doğru ve ağızlık bölümü 'S' şeklinde yapılır. Kıvrılan bölümleri ise metal alaşımdan yapılır. Bas klarinetde Kor angle gibi ağır bir enstrüman olduğundan dolayı çalıcının boynuna asılan bir askı ile desteklenir. (Devamı...)


Mildred Dresselhaus (doğum adı: Mildred Spiewak, d. 11 Kasım 1930; Brooklyn, New York) ya da bilinen adıyla karbon biliminin kraliçesi, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde fizik ve elektrik elektronik mühendisliği alanlarında profesördür.

11 Kasım 1930’da Brooklyn’de doğdu. Doğduğunda Mildred Spiewak adını taşıyordu. Hunter Collage Lisesi’ni bitirdi ardından lisans eğitimini New York’taki Hunter Collage Üniversitesinde aldı. Lisansüstü eğitimini Fullbright bursuyla Cambridge Üniversitesi ve Harvard Üniversitesinden aldı. 1958 yılında Chicago Üniversitesinde doktorasını tamamladı. Daha sonra 2 yıl Cornell Üniversitesinde doktora sonrası eğitim aldı. Ardında Lincoln Laboratuvarında ekip üyesi olarak çalışmaya başladı. 1967 yılında MIT’de, elektrik elektronik mühendisliğinde, konuk profesör olarak çalışmaya başladı, 1968 yılında kadrolu olarak çalışmaya başladı ardından da 1983 yılında fizik alanında da profesörlük unvanı aldı.1985 yılında da enstitü profesörü (MIT’de çalışanların atanabileceği en yüksek unvan) olarak atandı. 1990 yılında ise National Medal of Science (Ulusal Bilim Madalyası) ödülünü bilim ve mühendislik alanlarında kadınlar için oynadığı öncü rolü ve birçok materyalin elektronik özellikleri üzerine yaptığı çalışmalar sonucu kazandı. 2005 yılında ise Teknoloji, Ekonomi ve İşsizlik alanlarındaki 11. Annual Heinz Ödülü’nü kazandı. 2008 yılında ise Oersted Madalyasını hak etti. (Devamı...)


17 Temmuz
1980 Yaz Olimpiyatları resmi olarak XXII. Olimpiyat Oyunları, Sovyetler Birliği'nin başkenti Moskova'da yapılan çok sporlu etkinlik.

1980 Yaz Olimpiyatları, 1979'da Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesi gerekçesiyle ABD önderliğinde boykot edildi. Bu nedenle sadece 80 ülkenin temsil edildiği Moskova Olimpiyatları'nda Japonya, Batı Almanya ve ABD gibi kayda değer ülkelerin takımları katılmadı. Batı ülkeleri Moskova Olimpiyatları'ndan genelde düşük standartlara sahip bir organizasyon olarak bahsedegeldiler ve sonuçlarla kazanılan madalyaların sportif değerine şüphe düşürdüler. Ancak en üst seviyede olmasa da, kırılan 36 dünya rekoru, 39 Avrupa rekoru ve 73 Olimpiyat rekoru ile sergilenen üst düzey beceri nedeniyle, Moskova Olimpiyatları için standartların altında olduğunu söylemek oldukça güçtür. Moskova Olimpiyatları Doğu Avrupa'da düzenlenmiş ilk olimpiyat oyunudur. Bu organizasyonu yapmaya diğer aday Los Angeles şehriydi. İkisi arasındaki seçim, 31 Ekim 1974 tarihinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) 75. toplantısının yapıldığı Avusturya'nın Viyana şehrinde yapıldı. Moskova, Los Angeles'i 20'ye karşı 39 oyla geçti. Eski adı Dahomey olan Benin ile eskiden Rodezya adını taşıyan Zimbabve ilk kez yeni adlarıyla 1980 Yaz Olimpiyatları'na katıldılar. (Devamı...)


Nikola Tesla ( Sırp Kiril: Никола Тесла, 10 Temmuz 1856, Smiljan (Gospić) – 7 Ocak 1943, New York), Sırp kökenli Amerikalı mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanı. Aslında dünyadaki bilim ve teknoloji yapısını tam anlamıyla 'kökünden' değiştirebilecek birçok 'kullanılan ve kullanılmayan' deneye/buluşa da imza atmıştır. Özellikle 'elektriğin kablosuz taşınabilmesi' gibi bir buluşu ve bunu kanıtlaması onun ne kadar benzersiz bir mucit olduğunu açıklar. Thomas Edison ile arasında amansız bir bilimsel mücadele geçmiştir. Elektrik üzerine yaptığı sayısız deneyler ve buluşlar vardır. 7 Ocak 1943 itibarıyla, yirmi altı ülkede kendisine ait üç yüze yakın patenti bulunmaktaydı. New York'ta ve çoğu eyalette 10 Temmuz, Tesla Günü olarak kutlanır. Manhattan'da 40.Sokak ve 6.Cadde köşesine ismi verilmiştir. Time dergisi 1931 yılında, Tesla'nın doğumunun 75. yıldönümünde kapak resmi olarak onu seçmiştir.

Babası bir papaz olan Tesla'nın annesi okuyup yazamamasına karşın, halk arasında pratik ev gereçleri mucidi olarak bilinirdi. Nikola'ya göre annesi, yaratıcı dahi olmaya adaydı. Babası her zaman papaz olmasını istiyordu, Tesla ise mühendislik okumayı istiyordu. Tesla ölümcül bir hastalık sırasında, mühendislik okursam çok daha iyi olurum demiş, babası da onu kıramamıştır. (Devamı...)


18 Temmuz
Bakır  (Ingilizce copper, Almanca Kupfer, Fransızca cuivre, Latince cuprum), 1B geçiş grubu elementi. Kıbrıs'ta kaynakları bolca rastlandığından tüm dillerdeki isimlerinin Cyprus kelimesinden türediği tahmin edilmektedir. Simyacılar tarafından Venüs aynası ile gösterilmiştir.

Bakırın önemi, başlıca üç nedenden kaynaklanmaktadır. Dünya'nın hemen hemen tüm bölgelerinde bulunması nedeniyle geniş ölçüde üretiminin yapılabilmesi, elektriği diğer bütün metaller içinde gümüşten sonra en iyi ileten metal olması, endüstriyel önemi yüksek, pirinç, bronz gibi alaşımlar yapmasıdır. Şu şekilde sınıflandırılmaktadır; Hidrotermal orijine sahip, emprenye olmuş bakır yatakları. Bunlara porfir yataklar da denmektedir. 1970 yılı itibarıyla Dünya üretiminin yaklaşık %50'si bu çeşit yataklardan elde edilmiştir. Bu tip yataklara ABD, Şili, Peru ve Kanada'da rastlanmaktadır. Sedimenter yapıdaki maden yatakları. Kalker veya dolomit mineralleri içinde bulunurlar. Daha ziyade Orta Afrika’da rastlanır. Dünya bakır üretiminin %17'si bu yataklardan sağlanır. Sıvı magma asıllı maden yatakları. Bakır ile birlikte çoğu zaman nikel de taşırlar. Bunlara volkanik-sedimenter yataklar da denir. Dünya’nın birçok ülkesinde, özellikle Kanada, Avustralya ve pek çok Avrupa ülkesinde rastlanılır. Devamı...


Saddam Hüseyin  ya da tam adıyla Saddam Hüseyin Abdülmecid El-Tikriti (Arapçaصدام حسين عبد المجيد التكريتي; d. 28 Nisan 1937, El Avja, Tikrit - ö. 30 Aralık 2006, Kadimiye, Bağdat), Irak'ın beşinci cumhurbaşkanı (1979-2003).

Arap milliyetçiliği ile Arap sosyalizminin bir karışımı olan Baasçılığı benimsemiş olan Baas Partisi'nin ve daha sonra Baas Partisi Irak Kolu'nun önde gelen bir üyesi olarak bu partiyi iktidara taşıyan 1968 darbesinde anahtar rol oynamıştır. Saddam Hüseyin 1979'da resmen Irak'ın devlet başkanı olmasına rağmen aslında bu tarihten çok daha önce de facto anlamda ülkede iktidar sahibiydi. Sağlığı iyi durumda olmayan Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el Bekir'in yardımcısı olarak, Baas hükümetini yıkabileceğini düşündüğü ülke içindeki pek çok güç odağına karşı doğrudan kendisi tarafından yönetilen güvenlik güçleri oluşturdu. 1970'lerin başlarında petrol ve diğer endüstrileri millileştirdi. 1970'li yıllar boyunca petrol gelirleriyle Irak hızlı bir ekonomik büyüme yaşarken Saddam Hüseyin de devlet mekanizmaları üzerindeki otoritesini giderek sağlamlaştırdı. Bu dönemde Irak nüfusunun yalnızca beşte birini oluşturmalarına rağmen Sünni Araplar ülke yönetiminde pek çok kilit kademeye getirildi. Hükümeti devirmeye çalışan veya bağımsızlık çabasına girişen Şiiler ve Kürtlere karşı pek çok kez sindirme girişiminde bulundu. Saddam Hüseyin, İran-Irak ve Körfez savaşlarından sonra iktidarını korumayı başardı. İsrail'e karşı olan tutumuyla özellikle Arap dünyasında belirli bir saygınlık kazanmış olmakla birlikte, özellikle Batı dünyasında genel olarak zalim bir diktatör olarak tanımlandı. Devamı...


19 Temmuz
Virüs sadece canlı hücreleri enfekte edebilen ve böylece replike olabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri. Virüsler: hayvanlardan ve bitkilerden, bakterilerin ve arkelerin de içinde bulunduğu mikroorganizmalara kadar her türlü canlı şekillerine bulaşabilirler.

Dmitri Ivanovsky 1892 yılında bir makalede tütün bitkisine bulaşan bakteri olmayan etkenleri açıkladığından ve Martinus Beijerinck'in 1898 yılında tütün mozaik virüsünü keşfetmesinden beri, 5.000 civarında virüs türü detaylı bir şekilde tarif edilse de milyonlarca türde virüs vardır. Virüsler yeryüzündeki hemen her ekosistemde bulunan biyolojk varlığın en bol türüdür. Virüslerle ilgilenen bilime viroloji denir ve mikrobiyolojinin alt uzmanlık alanıdır.

Virüsler, enfekte hücre içerisinde veya enfeksiyon sürecinde, virionlar ve bağımsız viral parçacıklar halinde bulunabilir. Bir virüsün tüm yapılarını barındıran tek bir virüs partikülüne virion denir ve iki ya da üç parçadan oluşur: (i) DNA veya RNA'dan sadece birisi olabilen viral genom ve genetik materyali taşıyan büyük moleküller; (ii) genetik materyali saran, koruyan ve başka işlevleri de olan kapsid denilen bir protein tabakası, (iii) protein tabakayı saran lipit bir zarf. Virüs parçacıkları sarmal (helikal), kübik veya karmaşık (kompleks) morfolojilerde olabilmektedirler. Virionlar ışık mikroskobuyla görülemeyecek kadar küçük yapıdadırlar. Ortalama bir virion ortalama bir bakterinin yüzde biri büyüklüğündedir. (Devamı...)


Subbotnik ya da komünist subbotnikler, Rusya'daki Ekim Devrimi'nin ardından ortaya çıkan ücretsiz ve gönüllü çalışma grupları.

İlk subbotnikler ekonominin büyük darbe aldığı Rus İç Savaşı yıllarında ortaya çıkmış ve örgütlenmiştir. Bolşevikler, savaş yıllarında işçilere hitaben, komünist devrimin çıkarlarını korumak adına devrimci bir yolda çalışmaya çağıran bir mektup yayınlamıştır. Bu mektuba cevap olarak Moskova-Kazan tren yolu hattı işçileri 10 Mayıs 1919 da ilk komünist subbotniki kurdular. Bu işçiler mesaileri dolduktan sonra tren yolu araçlarını ve lokomotifleri tamir etmek, malları yüklemek ve ücretsiz olarak diğer işleri yapmak için altı saatlik fazladan çalışma yapıyorlardı. Bu ilk girişimlerin yankısının ardından başka subbotnikler de çeşitli yerlerde örgütlenmiş, ardından 1 Mayıs 1920 tarihinde Rusya'nın genelini kapsayacak şekilde bir subbotnik örgütü kurulmuştur. (Devamı...)


20 Temmuz
Gergedan gergedangiller (Rhinocerotidae) familyasından bugüne kadar soyunu sürdürebilmiş kara hayvanları içinde filden sonra en iri olan hayvan türü.

Bugünkü gergedanların, üçü Asya'da, ikisi Afrika'da yaşayan beş türü vardır. Bunların hepsi iri yapılı, kısa ve kalın bacaklı hayvanlardır. Ayaklarında tek bir toynakla (geniş ve kalın tırnakla) çevrili üçer parmak bulunur. Kafaları iri ve ağır, kulakları geniş, ucu püsküllü olan kuyrukları ince ve oldukça kısadır. Son derece kalın olan derileri, kulaklarının tepesindeki tüy tutamları ile kuyruk püskülleri dışında tümüyle çıplaktır. Türleri ayıran en önemli fark burunlarının üstündeki boynuzların bir ya da iki tane olmasıdır. Asya'da yaşayan üç türden ikisi tek boynuzlu, öbür Asya türü ile iki Afrika gergedanı çift boynuzludur. İçlerinde en irisi olan Beyaz gergedanın ağırlığı beş tonu bulur. Gergedanların boynuzu öbür hayvanlarınki gibi kemikten değil, saç, kıl ve tırnakların yapısındaki (keratin) denen lifsi bir proteinden oluşmuştur. Bazı Asya ülkelerinde bu boynuzların doğaüstü güçler taşıdığına inanılır. Otçul hayvanlar olan gergedanlar genellikle tek başlarına ya da aile grupları hâlinde geniş otlaklarda, çalılık ve bataklık bölgelerde yaşarlar. Yalnız Sumatra gergedanı sık ormanlarda yaşar. Görme duyularının zayıf olmasına karşılık koku alma ve işitme duyuları çok gelişmiştir. Hayvanlar arasında kendilerinden daha güçlü düşmanları olmayan gergedanlar insanla karşılaştıklarında da genellikle kaçarlar. (Devamı...)


Chris Isaak (26 Haziran 1956, Stockton, Kaliforniya) Amerikalı aktör, bestekâr, müzisyen, şarkıcı.

Müzik hayatına ağabeyiyle beraber AWOL'un U0P albümüne katkıda bulunarak başlamıştır. 1984 yılından günümüze, birçok alanda aktif olan Isaak temelinde müzik kariyerine odaklanmış; birçok albüme imzasını koymuştur. İlk albümü Silvertone'yi çıkardıktan sonra büyük beğeni topladı, David Lynch'nin filmlerine film müzikleri yaptı. 1988'de Babanın Metresi filminde palyaço rolü yaparak aktörlüğe başlayan Isaak, birçok filmde rol üstlendi. Lynch tarafından Mavi Kadife filminde başrol teklif edildiğinde bu rolde oynamayı reddetti. 2001-2004 yılları arasında The Chris Isaak Show adlı programı sundu. Isaak şu anda Amerikan Biyografi Kanalında yer alan The Chris Isaak Hour'u sunmaktadır. Chris Isaak 26 Haziran 1956'da Stockton'da St. Joseph's Hastanesinde doğdu.< Annesi Dorothy patates cipsi fabrikası işçisi, babası Joe ise forklift sürücüsüydü. Annesi İtalyan asıllı Amerikandır. Nick ve Jeff adında iki kardeşi vardır. 1961 ve 1970 yılları arasında ilköğrenimini Stockton's Woodrow Wilson Elementary School ve Daniel Webster Junior High okullarında gerçekleştirmiştir. Isaak'a 1971 yılında ilk gitarını kız arkadaşı Carole Low hediye etmiştir. Isaak genç yaşta iken ailesi ve kendisinin aldığı ikinci el Elvis Presley kayıtlarıyla kendi müzik eğitimini geliştirdi. Dinlediği kayıtlar onun müzik sesini belirlenmesinde etkili oldu. Isaak ve ağabeyi Nick akustik gitarlarıyla birbirlerine uyum sağlayarak amatör şekilde gitar çalmaya başladılar. (Devamı...)


21 Temmuz
Floransa (İtalyanca: Firenze), İtalya'da bir şehir. Kuzey İtalya'daki Toskana bölgesinin başkentidir ve kendi ismini taşıyan ilin merkezidir. Kısa bir dönem, İtalya Krallığı'na da başkentlik yapmıştır.

Şehir, içinden geçen Arno Nehri çevresinde kurulmuştur. Çevresindeki yerleşim alanlarıyla beraber yaklaşık bir milyona yakın nüfusa sahip olan şehir, geçmişte olduğu gibi bugün de İtalya ve Avrupa'nın önemli ticaret merkezlerinden biridir. Bunun yanı sıra İtalyan Rönesansının doğum yeri olarak bilinen Floransa, kültürü ve mimarisiyle dünyaca ünlü bir turizm kentidir. Şehirde önemli sanat galerileri ve müzeler bulunmaktadır. Leonardo da Vinci ve Michelangelo bu tarihi şehirde yetişmiş dünyaca ünlü sanatçılardır. Yine ünlü yazar ve şair Dante Alighieri bu şehirde yaşamış ve ilham almıştır. 1520’li yıllarda, Nicollo Machiavelli (1469 – 1527) Floransa tarihini ilk defa kitaplarında anlattığı için Floransa’nın tarihi şu an oldukça iyi bilinmektedir. Devamı...


Kleopatra (d. Ocak MÖ 69 - ö. 12 Ağustos MÖ 30), Antik Mısır'ın son Hellenistik kraliçesi.

Asıl unvanı VII. Kleopatra olmasına rağmen kendisinden önce gelenler unutulduğu için, kısaca Kleopatra olarak bilinir. 9 dil bilen Kleopatra zeki bir kadındı. İskenderiye'de doğdu. Aslen Yunan olan Kleopatra, babası XI. Ptolemaios'un vasiyeti üzerine kardeşi ile evlendi. O zamanlar Mısır'da egemen olan Yunanlar Mısır toplumuna karışmamak için kendi soylarından olan kişilerle evleniyorlardı, bu akraba evlilikleri de özürlü insanların doğumuna yol açıyordu. Babası öldüğünde 18 yaşında olan Kleopatra tahta çıktı. Halkın içine girebilmek ve halkın kendisini benimsemesi için kendini Mısır dinine verdi. Kardeşi tarafından iktidardan uzaklaştırılıp sürgüne yollandı. Kleopatra'nın dedesinin adı Dadadidis'dir. Mısır için büyük bir kahramandır. Kleopatra iktidara, yanında büyük Roma diktatörü Sezar ile geri döndü. Kleopatra'nın bir halı içinde Sezar'ın sarayına girdiği ve bu büyük kralı kendine aşık ettiği rivayet edilir. Bu olaydan sonra kardeşi, kimsenin bilmediği bir sebeple Nil sularında boğuldu. (Devamı...)


22 Temmuz
Pigme ispermeçet balinası (Latince: Kogia breviceps), Kogiidae familyasının bilinen iki türünden birisidir. Genellikle denizlerde görünmezler ve bu tür hakkında bilinen çoğu şey gövdelerinin araştırmalarından gelmektedir. Pigme ve cüce ispermeçet balinasının sınıflandırması bir tartışma konusudur. Bu iki tür uzun tartışmalar sonucunda aynı kabul edilmiştir, ta ki 1966 yılında Smithsonian Enstitüsü'ndeki bir bilim adamı kesin olarak bu türlerin ayrı olduklarını kanıtlayana dek. Pigme ispermeçet balinasına ilk defa Henri Marie Ducrotay de Blainville 1838 yılında isim vermiştir. Pigme ispermeçet balinası normal bir yunus uzunluğundadır. Doğduklarında yaklaşık olarak 1,2 m (3 ft 11 in) uzunluğunda, yetişkin olduklarında ise 3,5 m (11 ft) uzunluğa ulaşırlar. Yetişkinlerin kilosu ortalama 400 kg'dır (880 lb). Alt kısımları kremsi, bazen pembemsi bir renktedir ve arkalar ile yanları da mavimsi gri rengindedir; yine de, iki renk dikkate değer bir şekilde birbirine karışmıştır. Köpekbalığına benzeyen başları gövdelerinin boyutu ile karşılaştırıldığında büyüktür, bu da yandan bakıldığında bir şişkinlik görünmesine sebep olmaktadır. Gözlerinin arkalarında genelde "sahte solungaç" diye tarif edilen beyazımsı işaretler vardır. Alt çeneleri çok küçük ve bayağı aşağıda kalmaktadır. İleriye dönükken üstten bakıldığında hava delikleri hafifçe sola doğru yer değiştirir. (Devamı...)

Henri de Laborde de Monpezat (11 Haziran 1934 - 13 Şubat 2018), Danimarka Kraliçesi II. Margrethe'ın eşi ve Danimarka Prensi. 11 Haziran 1934'te André de Laborde de Monpezat ve eşi Renée Doursenot'ın çocuğu olarak Fransa'nın Bordeaux şehri yakınlarındaki Talance ilçesinde doğdu. Ailesi tarafından katolik olarak yetiştirildi. İlk beş yılını, babasının işleri dolayısıyla Vietnam'ın başkenti Hanoi'de geçirdi. 1939'da, ailesi ile birlikte Le Cayrou kentine geri döndü ve II. Dünya Savaşı boyunca burada yaşadı. 1947'ye kadar evde eğitim aldı. Daha sonra Bordeaux'daki bir Cizvit okuluna gitti. 1950'de Vietnam'a geri döndü ve 1952'de Hanoi'deki bir liseden mezun oldu. Başlangıçta Conservatoire de Paris'te piyanist olmak için eğitim almak isteyen Henrik, bunun yerine babasının istekleri doğrultusunda bir eğitim seçti. 1952-1957 arasında eş zamanlı olarak bugünkü adı Paris Üniversitesi olan Sorbonne'de hukuk ve siyaset bilimi bölümlerinde eğitim gördü ve École Nationale des Langues Orientales'te Çince ve Vietnamca dillerinde eğitim aldı. 1959-1962 arasındaki zorunlu askerlik görevini Fransız Kara Kuvvetleri'nde piyade olarak yaptı ve Cezayir Bağımsızlık Savaşı'nda görev aldı. (Devamı...)

23 Temmuz
Brezilya (Portekizce: Brasil) ya da resmî adıyla Brezilya Federal Cumhuriyeti (Portekizce: República Federativa do Brasil), Güney Amerika'da yer alan, kıtanın en büyük ve en kalabalık ülkesidir. Uzun bir Atlas Okyanusu kıyısı vardır. Komşuları, güneyden kuzeye: Uruguay, Arjantin, Paraguay, Bolivya, Peru, Kolombiya, Venezuela, Guyana, Surinam, Fransız Guyanası'dır. (Ekvador ve Şili hariç tüm Güney Amerika ülkeleriyle komşudur.)

Brezilya Bayrağında renkler ormanları ve madenleri değil eskiden görev yapmış Kraliyet ailelerini simgeler. 21 Nisan 1500 tarihinde Portekizli bir gemici olan Pedro Álvares Cabral, Hindistan'a gittiği düşüncesiyle Güney Amerika'ya ayak bastı ve ülkeyi Portekiz kralı adına zaptettiğini ilan etti. 1530 yıllarında Martin Alfonso de Sousa liderliğindeki bir keşif gezisi esnasında, stratejik noktalar olan yerlere, Rio de Janerio ile bir yıl sonra da bugünkü Santos şehrinin banliyosü olan Sao Vicente şehirlerini kurdular. Piratininga şehri de 1532 yılında Sao Vicente yakınlarında yüksek bir bölgede kuruldu. Portekizlilerin İspanya hâkimiyetine girdiği 1580'den 1640 tarihine kadar Brezilya bir İspanya sömürgesi oldu. 1640'ta Portekizliler Brezilya'yı tekrar ele geçirdiler. Hükumet merkezi 1763'te Salvador'dan Rio de Janeiro'ya taşındı. Zira burası coğrafi ve stratejik bakımdan merkez olmaya daha uygundu. (Devamı...)


Jean-Paul Sartre (tam adı: Jean-Paul Charles Aymard Sartre) (21 Haziran 1905, Paris - 15 Nisan 1980, Paris), Fransız yazar ve düşünür. Felsefi içerikli romanlarının yanı sıra her yönüyle kendine özgü olarak geliştirdiği varoluşçu felsefesiyle de yer etmiş; bunların yanında varoluşçu Marksizm şekillendirmesi ve siyasetteki etkinlikleriyle 20. yüzyıl'a damgasını vuran düşünürlerden biri olmuştur. O, her şeyden önce bir anlatıcı, denemeci, romancı, filozof ve eylemci olarak yalnızca Fransız aydınlarının temsilcisi olmakla kalmamış, özgün bir entelektüel tanımlamasının da temsilcisi olmuştur.

Babasını ufak yaşta yitiren Sartre, annesinin ailesinin yanında büyüdü. Olgunluk sınavını Louis le Grand Lisesi'nde verdi. Daha sonraki eğitimini Ecole Normale Supérieure'de, İsviçre'deki Fribourg Üniversitesi'nde ve Berlin'deki Fransız Enstitüsü'nde sürdürdü. Çeşitli liselerde öğretmenlik yaptı ve 1928'de Simone de Beauvoir'la tanıştı. II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından hapse atılmasının sonrasında Direniş hareketine katıldı. Sinekler adlı ünlü oyunu bu koşullarda yazıldı ve sahnelendi. Aynı sekilde, Varlık ve Hiçlik adlı kendi felsefesini açıkladığı ünlü yapıtı da bu sırada yazıldı. (Devamı...)


24 Temmuz
Invincible Amerikalı sanatçı Michael Jackson'ın onuncu ve son stüdyo albümüdür. Albüm, 30 Ekim 2001'de Epic Records etiketiyle yayımlandı. Invincible, Jackson'ın 1997'de yayınlanan Blood on the Dance Floor albümünden beri yeni materyal içeren ilk ve HIStory: Past, Present and Future, Book I'dan beri ilk stüdyo albümüdür. Albümün yazımında ve yapımında Jackson, Rodney Jerkins, R. Kelly ve Teddy Riley görev aldı. Jackson'ın önceki çalışmaları gibi, Invincible'daki konular da genel olarak Jackson'ın kişisel tecrübeleri, aşk ve paranoyadır. Invincible, müzik eleştirmenleri tarafından olumlu karşılandı.

Albümden üç adet single piyasaya çıktı; "You Rock My World", "Cry" ve "Butterflies". İlk ikisi uluslararası alanda yayımlanırken, üçüncüsü yalnızca ABD'de radyolarda çalındı. Albümün birinci ve üçüncü single'ları Billboard Hot 100 listesinde ilk ona girmeyi başarırken; "Cry" daha az başarılı oldu. Jackson ve plak şirketi arasında yaşanan bazı anlaşmazlıklardan dolayı, Sony Music albümün tanıtımını durdurdu. Albüm, En İyi Pop Vokal Performansı - Erkek dalında bir Grammy'ye aday gösterilirken; Billboard dergisi okurları tarafından son on yılın en iyi albümü seçildi. Albüm ticarî anlamda da başarılı oldu. İçlerinde Amerika Birleşik Devletleri (ilk haftasında 363.000 kopya ile), Birleşik Krallık, Avustralya, Fransa ve İsviçre'nin de bulunduğu dünya çapında on ülkede bir numaraya yükseldi. Invincible altı ülkenin listelerinde ilk ona girmeyi başarırken; en düşük başarıyı elde ettiği ülke yirmi dokuzuncu sırada kaldığı Meksika oldu. Invincible, son on yıl içinde birkaç kez daha listelere giriş yaptı. Albümün dünya çapında satış rakamının on üç milyona ulaştığı bilinmekle birlikte, Jackson'ın önceki albüm satışlarıyla karşılaştırıldığında bu albüm, ticarî bir başarısızlık olarak görülmektedir. (Devamı...)


I. Baudouin (Latin imparatoru) (Temmuz 1172 – yaklaşık 1205), Konstantinopolis'te kurulan Latin İmparatorluğu'nun ilk imparatoru. (IX. Baudouin olarak Flandre Kontu, VI. Baudouin olarak Hainaut Kontu) Konstantinopolis'in ele geçirilmesi ve Bizans İmparatorluğu'nun büyük çoğunluğunun feth edilmesi ile sonuçlanan Dördüncü Haçlı seferi'nin en etkili liderlerinden biridir.

Dördüncü Haçlı seferi Konstantinopolis'i alıp Latin İmparatorluğu kurduktan sonra, Venediklilerin desteği ile 9 Mayıs 1204 tarihinde imparator olarak seçildi ve 16 Mayıs'ta Aya Sofya'da yapılan Bizans geleneklerinin takip edildiği bir törenle taç takıp ilk Latin İmparatoru oldu. Şubat 1205 tarihinde Yunanlar, Bulgaristan Çarı Kaloyan'un desteğine güvenerek Trakya'da isyan çıkardılar. Hadrianapolis'i ele geçirdiler. Bunun üzerine Baudouin, şehri almak için yürüyüşe geçti. Hadrianapolis Muharebesi'nde, Frank şovalyeler 14 Nisan 1205'te yenildiler, imparator Baudouin, Bulgarlar tarafından esir alındı. Belirsiz bir süre esir yaşadıktan sonra öldürüldü. Tarihçi Georgios Akropolites, Çarın, Baudouin'in kafatasını içki kâsesi olarak kullandığını yazar. Hainaut Kontu V. Baudouin ile Alzas Kontu I. Filip'in kızkardeşi Flandre Kontesi I. Margaret'in oğludur. Filip, çocuksuz olarak ilk Haçlı seferine 1177 yılında katılırken, mirasçısı olarak kayınbiraderi V. Baudouin'i atadı. Antakya Prensliği için yapılan başarısız Harim kuşatmasında hasta Fransa Kralı VII. Louis tarafından oğlu II. Filip'e baş danışman olarak atandıktan sonra 1179 yılında memleketine geri dönmüştür. Bir yıl sonra V. Baudouin'in huzursuz ederek yeğeni Hainautlı Isabelle'i danışmanlığını yaptığı II. Filip ile evlendirdi. Isabelle'in çeyizi Artois Düklüğü ve Flemish topraklarıydı. 1180 yılında, Picardie ve Île-de-France tahrip olacağı bir savaş ile sonuçlanacak şekilde II. Filip ile arasını bozuldu. V. Baudouin kızının menfaatlerini korumak için damadı adına arabulucu oldu. (Devamı...)


25 Temmuz
Kış Masalı (İngilizce özgün adı: The Winter's Tale) ünlü İngiliz oyun yazarı William Shakespeare tarafından yazılmış bir tiyatro eseridir. 1611'de ilk defa Shakespeare'in Saray (Court) Tiyatrosu'nda temsil edilmiştir. 1623'te ilk defa William Shakespeare'in eserlerinin tümünün basıldığı Birinci Folyo edisyonunda ilk defa basılı olarak görülür. Oyun ilk defa temsil edildiği zaman komedi olarak tanımlanmakla beraber, bazı modern editörler bu oyunu romans janrı içinde sınıflamaktadırlar. Diğer kritikler ise bu oyunu bir problem oyun olarak görmektedirler; çünkü oyunun başındaki üç perde çok güçlü psikolojik dramla dolu olmakta; fakat son iki perdede komedi unsuru başa çıkmakta ve oyun mutlu sonla bitmektedir. Bu oyun İngilizce konuşulan ülke sahnelerinde tam metni ile pek oynanmamış ve ancak çeşitli uyarlamaları ve kısımları popüler olarak ayrı temsil edilmiştir. (Devamı...)

Harold Godwinson veya II. Harold (1022-14 Ekim 1066) İngiltere'nin son Anglo-Sakson kralıdır.

Harold 6 Ocak 1066 tarihinden aynı yıl 14 Ekim günü yapılan Hastings Muharebesi'ne kadar başta kalmıştır. Muharebede, sonraları I. William olarak tahta çıkacak olan Normandiya Dükü William komutasındaki Normanlara yenilmiştir. Harold savaş meydanında hayatını kaybeden üç İngiltere kralının ilkidir. Harold, Wessex bölgesi Earlü olarak görev yapan Godwine ve eşi Gytha Thorkelsdóttir'in oğludur. Kız kardeşinin kralla evlenmesinden dolayı Harold 1045 yılında Doğu Anglia Earlü olur. (Devamı...)


26 Temmuz
Yonca (Medicago sativa), baklagiller (Fabaceae) familyasından uzun yıllar yaşayan, gerek yeşil ot gerekse kuru ot olarak değerlendirilebilen çok yıllık bir serin mevsim yem bitkisi türü.

Uluslararası terminolojide alfalfa (kelime kökeni Arapça البرسيم veya الحجازي, halk dilinde Şark yoncası veya Kaba yonca şeklinde de anılır. Yonca çok yıllık otsu bir bitkidir. Boyu 50–80 cm dir. Derin bir kök sistemi vardır. Uygun koşullarda 8-10 metre derine gider. Etkili kök derinliği 120–180 cm dir. Bu nedenle, anavatanı olan Ortadoğu bölgesinin şartları ile birebir özelliklere sahip olup, kuraklığa dayanıklıdır. Yonca önemli bir yem bitkisidir. Otlatılmaya da oldukça dayanıklıdır. Bu nedenle meraların ıslahında diğer bitkilerle karışıma giren ve meranın kalitesini arttıran bir bitkidir. Ahır besiciliğinde et ve özellikle süt verimini % 30'lara kadar artıran ve yem bitkileri içerisinde en çok besleyicilik değeri olan yoncada, içerisinde 10 kadar vitamin de vardır. Tetraploid genetik yapıya sahip bir bitkidir. Genelde hasat edilerek hayvanlara yedirilir, daha ender olarak mera ortamında hayvanlara otlatılır. Köklerinde, diğer hayvan yemlerinde olduğu gibi, bitki bünyesindeki azot değerlerini artıran rhizobia gibi proteobakteriler bulunmaktadır. Bu bakteriler topraktaki azot miktarı ile sınırlı kalınmaksızın yüksek protein değerli bir besi kaynağı oluştururlar. Bu özellikleri nedeniyle etkin üretiminin bilimsel yöntemlerle geliştirilmesinde önemli ilerlemeler sağlanmış, üretiminde en yüksek verim düzeylerine ulaşılmıştır. Türkiye'de TÜİK verilerine göre 2004 yılında 320 bin hektar yonca ekilmiş ve 2 milyon 300 bin ton yeşil ot, 2 milyon ton kuru ot elde edilmiştir. Türkiye coğrafyası kökenli bir bitki olduğu ve ilk kez Tunç Çağı'nda Orta Asya bozkırlarından temin edilen atları besleme amacıyla bugünkü İran topraklarında tarımsal ortamda yetiştirildiği tahmin edilmektedir. Eski Yunan uygarlığı coğrafyasına Pers İmparatorluğu orduları ile birlikte at yemi olarak giriş yapmıştır. 17. yüzyıldan itibaren Avrupa'da düzenli olarak yetiştirilmeye başlanması Avrupa hayvancılığı açısından önemli bir ileri adım oluşturmuştur. 19. yüzyılda Amerika kıtasının özellikle iki ucunda (ABD ve Şili) geniş ölçekli olarak yetiştirilmeye başlanmıştır. A.B.D.'de özellikle Wisconsin ve Kaliforniya eyaletlerinde yetiştirilmektedir. Kaliforniya'daki üretimin büyük bölümü özel sulama düzenlemesi (California Aqueduct) altyapısına sahip Mojave Çölü'nde yapılmaktadır. Günümüzde dünyanın neredeyse bütün bölgelerinde büyükbaş hayvan yemi olarak üretilmektedir. (Devamı...)


II. Manuel (d. 15 Kasım 1889, Lizbon - ö. 2 Temmuz 1932, Twickenham, Londra), cumhuriyetin ilanından önce Portekiz kralı (1908-10).

Kral Carlos'la Kraliçe Maria Amalia'nın küçük oğluydu. João Franco'nun diktatörlüğünü desteklemesinden dolayı ülkedeki siyasi önderlerin çoğunun kral olarak tanımayı reddettiği Carlos, 1 Şubat 1908'de büyük oğlu Luis Felipe'yle birlikte Lizbon'da anarşistler tarafından öldürüldü. Bunun üzerine Manuel 18 yaşında kral oldu. Franco'nun istifa etmesinin ardından, Amiral Francisco Ferreira do Amaral'ı başbakanlığa atayarak, ondan iki büyük parti olan Yenileme Partisi ile İlerici Parti'nin eşit sayıda temsil edilecekleri bir hükümet kurmasını istedi. Amaral ölçülü davranmaya çalıştıysa da aralarından derin ayrılıklar bulunan iki partinin önderleri de kabinede yer almaya yanaşmadı. Bunun üzerine yapılan seçimleri cumhuriyetçiler kazandı. Monarşist partiler zamanlarını etkisiz koalisyon hükümetleri oluşturmak ve genç krala hem öğütler vermek, hem de onu suçlamakla geçirirken, cumhuriyetçiler yoğun biçimde bir devrim hazırlığına giriştiler. Manuel 1910 yazında Buçaco'ya gitti. Ama dönüşünde Tejo'daki filonun desteklediği devrim patlak verdi. Sarayı bombalanan Manuel ülkeden kaçtı.

Cumhuriyetin ilan edilmesi üzerine Londra yakınındaki Richmond'a, daha sonra da Twickenham'a yerleşti. 4 Eylül 1913'te Hohenzollern hanedanından Prens Wilhelm'in kızı Augusta Victoria ile evlendi. Hiç çocuğu olmayan Manuel ömrünün geri kalan bölümünü kitap derlemekle geçirdi. Alanında temel kaynak sayılan üç ciltlik Early Portuguese Books, 1489-1600'ü (1929-35; Eski Portekiz Kitapları, 1489-1600) yayımladı. (Devamı...)


27 Temmuz
Federal Acil Durum Yönetim Kurumu (İngilizceFederal Emergency Management Agency, kısa adıyla FEMA); ilk olarak 1978 yılının birinci "Başkanlık Yeniden Yapılanma Planı" kapsamında ele alınan ve bir sonraki yıl, 1 Nisan 1979 tarihinde Başkanlık emriyle kurulan olağanüstü hâl hazırlık ve müdahale kurumu.

FEMA'nın birincil amacı, Amerika Birleşik Devletleri'nde meydana gelen ve yerel otoritelerin kaynaklarının yetersiz kaldığı afetlere müdahalede koordinasyonu sağlamaktır. Bunun için afetin gerçekleştiği bölge valisinin olağanüstü hal ilan etmesi, ayrıca Amerika Birleşik Devletleri başkanı'ndan resmî olarak FEMA ve federal hükümetin yardımını istemesi gerekmektedir. Bunun tek istisnası; 1995 yılındaki Alfred P. Murrah Federal binasının bombalanması veya 2003 yılındaki Columbia Uzay Mekiği kazası gibi federal alanda meydana gelen acil durum ve afetlerdir. Çeşitli afetlerden sonra eleştirilerin odağı haline gelen kurum; federal yönetim ile eyalet yönetimlerinin uzman ihtiyacını karşılamakta, riskli görülen yapıların tadilattan geçirilmesi ve ayrıca afet sonrası müdahale ve iyileştirme çalışmaları için fonlar sağlamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'nde federal acil durum yönetimi farklı şekillerde 200 yıldan daha uzun bir süre boyunca var olmuştur. FEMA'nın tarihçesi aşağıdaki şekilde özetlenebilir. 19. yüzyıl başlarında New Hampshire bölgesindeki Portsmouth şehrinde büyük yangınlar çıktı. (Devamı...)


John Bauer (4 Haziran 1882 – 20 Kasım 1918) ünlü bir İsveçli illüstratör ve ressamdır.

Sanatçı 1882'de Jönköping kentinde dünyaya geldi. İki erkek, bir de kız kardeşi bulunan Bauer, Jönköping'de büyüdü. Sonrasında Anna adındaki kız kardeşini 13 yaşındayken kaybeden Bauer bu olaydan çok etkilendi. Babasının şarküteri dükkânında çalışan Bauer, devamlı olarak resimler çizdi ve 16 yaşında resim eğitimi almak için başkent Stokholm'e gitti. Sadece 2 yıl sonra, Bauer, İsveç Kraliyet Resim Akademisi'ne girdi. Burada Esther Ellquist ile tanışan sanatçı, Ellquist ile Aralık 1906'da evlendi. İkili, 1908 ve 1910 arasındaki 2 yıl boyunca, resim çalışmaları için Almanya ve İtalya'yı kapsayan bir tura çıktı. (Devamı...)


28 Temmuz
Sincap sincapgiller (LatinceSciuridae) familyasından uzun kuyruk tüyleri ile dikkat çeken kemirici memeli hayvan türlerinin ortak adıdır. Eski Türkçe'de Teyin/Deyin/Değin ve çekelez adlarıyla da bilinir.

Vücudunun üst kısmı açık sarıdan kırmızımsı kahverengine ve siyaha kadar değişir. Alt tarafı tamamen beyazdır. Omurgalı hayvanların içine girer. Kışın, kıl uçlarında siyah pigment miktarı artar. Bu nedenle kırmızı renkte olanlar, kışın daha koyu görünür. Kuyruktaki tüyler uzundur ve kuyruklarını kıvırıp sırtlarına değdirebilirler. Gözleri iri ve parlaktır. Kulakların ucunda (kışın daha fazla) tüy demeti bulunur. Arka ayakları daha uzun ve daha güçlüdür. Boyları 18-25 cm, kuyrukları 14-20 cm dir. Ağırlığı 15-51 gr dır. Gebelik süresi 30-40 gün olmakla birlikte yavru sayısı 3 ila 7 arasında değişir. Yaşam süresi yaklaşık 10 yıl olan bu memeliler, çoğunlukla ağaçlarda yaşar. Otoburdur. Ormanlık ve ağaçlık bölgeler, parklar ve korularda yaşarlar. Kış uykusuna yatmazlar ancak soğuk havalarda birkaç gün süren uyuşukluk dönemleri olur. Çiftleşme dönemi dışında yalnız yaşarlar. Çok iyi tırmanır ve sıçrarlar, hemen hemen bütün zamanlarını ağaçların üzerinde geçirirler. Ağaç gövdesinde baş aşağı ve baş yukarı hızla inip çıkabilirler. Gündüzleri işlektirler, sabah ve ikindi vakti daha hareketlidir.0-3 aylıkken eve alınan sincaplar evcilleştrilebilr. Evcilleştiklerinde oldukça hareketli ev arkadaşları olabilmektedirler. (Devamı...)


Jean-Baptiste Biot (21 Nisan 1774 - 3 Şubat 1862), Fransız bilim insanı. Meteoroitlerin gerçek yapısını ortaya çıkarmış, bir balon yolculuğu yapmış ve ışığın polarizasyonu hakkında araştırmalarda bulunmuştur.

Jean-Baptiste Biot, 21 Nisan 1774 tarihinde Paris'te doğdu ve 3 Şubat 1862 tarihinde Paris'te öldü. Biot, 1794 yılında Lyceum Louis-le-Grand ve Ecole Polytechnique'de eğitim gördü. Biot 1797 yılında Beauvais matematik profesörü olarak atanmadan önce topçu olarak görev yaptı. Daha sonra 1800'lerde College de France'ın fizik profesörü olarak devam etti, üç yıl sonra Bilimler Akademisi üyeliğine seçildi. 1804 yılında Biot Gay-Lussac ile ilk bilimsel sıcak hava balonu seyahatini yaptı. ( 2009, O'Connor ve Robertson 1997). Onlar güvertede oksijen olmadan oldukça tehlikeli şekilde 7016 metre (23.000 feet) yüksekliğe ulaştı. Biot ayrıca Onur Lejyonu üyesi oldu, 1814'te komutan olarak 1849 yılında Şövalye olarak seçildi. 1816 yılında İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi yabancı üyesi seçildi. Buna ek olarak, Biot 1840 yılında (O'Connor ve Robertson 1997), maddenin termal veya optik özelliklerinin alanında Royal Society tarafından verilen Rumford Madalyasını aldı. Jean-Baptiste Biot'un 1803 doğumlu tek oğlu, Edouard Constant Biot, bir mühendis ve Sinolog idi. Edouard 1850 yılında öldü ve Edouard'ın son kitabı, Çin klasiği Tcheou-li'nin, ikinci yarısı yayınlanması için hazır bir duruma babasının olağanüstü çabaları sayesinde getirildi. Bu kitap tamamlanmamış bir el yazması olarak kalmıştı. Doğru biçimde yayınlamak için, Jean-Baptiste Biot, ünlü Sinolog Stanislas Julien' danışmak zorunda kaldı, ama aynı zamanda, özellikle en zor kısmı, Kaogongji çevirisi için, kendisi oğlunun çalışmalarını doğrulamak adına birçok atölye ziyaret etmek zorunda kaldı ve onların yöntemleri ve terimleri hakkında ustaları ve zanaatkarları sorguladı. Bu güne kadar, Biot çevirisi bu kitabın bir Batı diline tek çevirisi olmaya devam etmektedir. (Devamı...)


29 Temmuz
1988 NBA All-Star Maçı 7 Şubat 1988 tarihinde Chicago'da bulunan Chicago Stadyumu'nda oynanan otuz sekizinci All-Star maçı. 29 dakika oyunda kalarak 40 sayı atan Chicago Bulls takımının yıldız oyuncusu Michael Jordan maçın NBA En Değerli Oyuncu Ödülünün sahibi oldu. Doğu takımının koçluğunu Atlanta Hawks takımından Mike Fratello yaparken, Batı'nın koçluğunu ise Los Angeles Lakers takımından Pat Riley yaptı. Maçı 18.403 biletli seyirci izledi.

Maçtan bir gün önce, cumartesi etkinlikleri içinde smaç yarışması (NBA Slam Dunk Contest) ve üçlük yarışması yer aldı. Üçüncü kez düzenlenen şut yarışmasını, Celtics'ten Larry Bird, Dale Ellis'ı finalde 17-15'lik sonuçla yenerek kazandı. Smaç yarışmasında ise, Chicago'nun yıldızı Michael Jordan kendi seyircisi önünde finalde Dominique Wilkins'i 147-145 ile geçti. (Devamı...)


Dag Hammarskjöld ya da tam adıyla Dag Hjalmar Agne Carl Hammarskjöld (29 Temmuz 1905, Jönköping, İsveç - 18 Eylül 1961, Rodezya), İsveçli iktisatçı, devlet adamı ve Birleşmiş Milletler'in ikinci genel sekreteri (1953-1961). BM'nin saygınlığını ve etkisini artırmış, ölümünden sonra Nobel Barış Ödülü (1961) verilmiştir.

İsveç başbakanı (1914-1917) ve Nobel Vakfı başkanı (1929-1947) Hjalmar Hammarskjöld'ün oğlu olan Dag Hammarskjöld, Uppsala ve Stokholm üniversitelerinde hukuk ve iktisat öğrenimi gördü. 1933-1936 arasında Stokholm Üniversitesi'nde siyasal iktisat dersleri verdi. Ardından Maliye bakanlığında daimi müsteşar olarak devlet hizmetine girdi, daha sonra da İsveç Merkez Bankası yönetim kurulu başkanı oldu. 1947'den sonra Dışişleri Bakanlığı'nda görev yaptı. 1951'de BM Genel Kurulu'ndaki İsveç delegasyonunun başkan yardımcılığına, 1952'de de başkanlığına getirildi. Norveçli Trygve Lie'nin BM genel sekreterliğinden istifa etmesinden beş ay sonra, 10 Nisan 1953'te beş yıl süreyle bu göreve seçildi. Eylül 1957'de yapılan seçimle beş yıllık bir dönem için yeniden aynı göreve getirildi. Genel sekreterliğinin ilk yıllarında ağırlıklı olarak Ortadoğu'da İsrail ile Arap devletleri arasındaki savaş ve savaş tehlikesi konularıyla ilgilendi. 1957 Nobel Barış Ödülü'nün sahibi, Kanadalı devlet adamı Lester Pearson'la birlikte, 1956'da patlak veren Süveyş Krizi'nin çözülmesi için yürütülen çalışmalara katıldı. Ayrıca 1958'de Lübnan ve Ürdün'de baş gösteren bunalımın çözümünde önemli rol oynadı. Belçika Kongosu'nun 30 Haziran 1960'ta bağımsızlığını kazanmasından kısa bir süre sonra başlayan ve bütün ülkeyi saran karışıklıkları durdurmak amacıyla bölgeye BM'ye bağlı birlikler gönderdi. (Devamı...)


30 Temmuz
Vincent van Gogh'un sağlığı üzerine varılmış bir görüş birliği olmayan bir konudur. 1890 yılında ölümü genel olarak intihar kabul edilmiştir. Hangi rahatsızlıklardan ya da hastalıklardan muzdarip olduğu konusunda çeşitli varsayımlar bulunmaktadır. Bu varsayımların arasında epilepsi, bipolar bozukluk, güneş çarpması, akut intermitant porfiria, kurşun zehirlenmesi ve Ménière hastalığı da bulunmaktadır.

Van Gogh'un mektupları ve Saint-Rémy akıl hastanesi kayıtları gibi çeşitli dokümanlarda bazı semptomlar anlatılmıştır. Van Gogh'un gösterdiği semptomlar arasında hazımsızlık ve mide rahatsızlığı, halüsinasyonlar, kâbuslar, uyuşukluk, unutkanlık, iktidarsızlık, insomnia ve anksiyete sayılabilir. Van Gogh ara sıra tekrarlayan bir çeşit atak ya da nöbetlerden muzdaripti ve böyle bir atak sırasında 23 Aralık 1888'de kulağının bir kısmını ya da muhtemelen tamamını keserek kendini yaraladı. Bu nöbetin ardından yatırıldığı Arles'daki hastanede konulan teşhis "genel deliryum ile akut mani" olmuştur. Hastanede çalışan genç Dr. Félix Rey ayrıca zihinsel epilepsi olarak tarif ettiği "bir çeşit epilepsi" olduğunu da önermiştir. 1890 yılında bu nöbetler daha sıklaşmaya başladı ve en uzunu 1890 yılının Şubat ve Nisan ayları arasında 9 hafta sürdü. İlk olarak bilinç karışıklığı ve bilinç kaybı ile başlayan nöbetler uyuşukluk ve tutarsızlıklarla devam etti; nöbetler sırasında ne resim yapabiliyor ne de mektup yazabiliyordu. (Devamı...)


Çöl kaldırımı kırılmış ince çakıl ya da irice taş parçalarının birbirine açısal bir şekilde yüzeyi kaplayıp, sıkışmasıyla oluşan yüzey şekline denir.

Yüzey erozyonunun şiddetli ve sürekli olduğu sahalarda en çok kum ve toz gibi ince unsurlar havalanır ve uzaklaşır. Sadece iri ve ağır taşlar, çakıllar ve bloklar oldukları yerde kalır. Bu unsurlar zemin üzerinde sanki Arnavut kaldırımını hatırlatan bir taş kaplama oluştururlar ve bu nedenden dolayı da çöl kaldırımı terimi ile anılırlar. Taş kaplama, üzerinde yayıldığı zemini yüzey erozyonuna karşı korur; hatta bu nedenden dolayı çöl kaldırımına çöl zırhı adı verilir. (Devamı...)


31 Temmuz
Saturn V ABD yapımı insan taşıyabilen kullan at roket olup, NASA'nın Apollo ve Skylab programlarında 1967 ile 1973 arasında kullanılmıştır. Bu çok kademeli sıvı yakıtlı fırlatma aracını NASA 13 kez Kennedy Uzay Merkezi - Florida'dan hiçbir mürettebat veya yük kaybı olmadan fırlatmıştır. Kullanılabilirliği olan en uzun, en ağır ve en güçlü roket olup halen en ağır fırlatma aracı kapasitesi rekorunu elinde tutmaktadır.

Satürn roket ailesinin en büyük imalat modeli Satürn V, Werner von Braun ve Arthur Rudolph gözetiminde Huntsville, Alabama'daki Marshall Uzay Uçuş Merkezi'nde Boeing, North American Aviation, Douglas Aircraft Company ve IBM firmaları ana yükleniciliği altında tasarlanmıştır. Von Braun'un tasarımı kısmen 2. Dünya Savaşı esnasında Almanya'da tasarlamış olduğu Aggregate serisi, özellikle A-10, A-11 ve A-12 modelleri roketlere dayanmaktadır. Şimdiye kadar Satürn V, alçak yer yörüngesinin ötesine insan taşımış olan tek fırlatma aracıdır. Toplamda 24 astronotu (bunlardan 3'ünü birden çok kere) Aralık 1968 ile Aralık 1972 tarihleri arasındaki 4 yıl süresince Ay'a götürmüştür. Satürn V roketinin kökeni ABD'de Başkan Truman tarafından Eylül 1946'da yürürlüğe konan Ataç Operasyonu (Operation Paperclip) dahilinde Wernher von Braun önde gelmek üzere 700 civarında Alman bilimadamının seçilmesi ile başlar. 3039 ton ağırlığındaki Satürn V, 3 kademeden oluşmaktadır. (Devamı...)


Robert De Niro (17 Ağustos 1943, New York), Amerikalı oyuncu.

Sanatçı bir ailenin çocuğu olmanın avantajını daha küçük yaşlarda hissetmiştir. Annesi Virginia Admiral, bir ressamdı, babası Robert da şair, ressam ve heykeltıraş. Doğup büydüğü semtte ağırlıklı olan İtalyan komşuları bu içe kapanık çocuğu 'Bobby Milk' diye çağırırlardı. Utangaç bir çocuk olduğu doğruydu; zamanının çoğunu kitaplar arasında geçiriyordu. Broadway’de sahnelenen oyunlarla büyüyen De Niro, ilk kulis havasını Oz Büyücüsü rolüyle kokladı. On altı yaşına girince Çehov'un Ayı oyununda rol aldı. Tüm başarılı oyuncular gibi (örneğin Marlon Brando) ünlü tiyatro öğretmeni Stella Adler’den ders aldı. Kamerayla ise 1968 yılında çekilen Greetings filmiyle tanıştı. Buna rağmen ilk filmi 1963’te tamamlanan, ancak 1969’da gösterime giren The Wedding Party, ilk yönetmeni ise ve Brian De Palma sayılabilir. Ardından Hi, Mom!, Bloody Mama, Jennifer on My Mind, Born to Win ve The Gang That Couldn’t Shoot Straight gibi küçük bütçeli filmler geldi. 1973'te De Niro ve yönetmen Martin Scorsese birlikte filmler çevirmek üzere adım attılar. İlk filmleri Mean Streets, sonraki yıllarda gelecek sekiz filmin habercisi oldu. 1976’da Taxi Driver ve 1977’de New York, New Yorkta birlikte çalışan De Niro ve Scorsese, artık ikili olarak anılır olurlar. (Devamı...)