Vikipedi:Günün maddeleri/Mayıs 2019

Vikipedi, özgür ansiklopedi

1 Mayıs
Mostar Köprüsü (Boşnakça: Stari Most), Bosna-Hersek'in Mostar şehrinden geçen Neretva nehri üzerinde bulunan bir köprü. Orijinal köprü Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edildi ve 9 Kasım 1993'te Boşnak-Hırvat Savaşı sırasında Hırvat güçleri tarafından yıkılıncaya dek 427 yıl kullanıldı. Mimar Hayreddin, köprü için 456 kalıp taş kullanmıştı. Köprü, çevresindeki kente adını da verdi. Mostar, Hersek bölgesinin ana kenti oldu. Köprüyü yeniden inşa etmek için bir proje hazırlandı ve 23 Temmuz 2004'te yeni köprü hizmete girdi. Köprü, 2005'te UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildi.

Neretva Nehri'nden 24 metre yüksekte 30 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde olan Mostar Köprüsü, dönemine göre gelişmiş bir teknolojiyle inşa edildi. Köprü inşaatında 456 kalıp taş kullanıldı. Köprü, inşa edildikten sonra yakınındaki şehre ismini vermiştir, şehirde ticareti canlandırmış ve zenginleştirmiştir. Böylece Mostar, Hersek bölgesinin önemli bir şehri haline gelmiştir. Mostar Köprüsü, cesur sporcular tarafından yıllarca bir atlama platformu olarak kullanıldı. Geleneğe göre şehrin erkekleri, nişanlılarına cesaretlerini ispatlamak için düğün öncesinde köprüden atlarlardı. (Devamı...)


II. Konstans (Yunanca: Κώνστας Β', Kōnstas II ) yahut "Sakallı(Pogonatos) Konstantine" (Yunanca: Κωνσταντίνος Πωγωνάτος, Kōnstantinos Pogonatos), (d. 7 Kasım 630 – ö. 15 Eylül 668) 641 ile 668 arasında Bizans imparatoru olmuştur. 642'de Konsül olup tarihte Roma Konsülü unvanı verilen son Bizans imparatordur. Vaftiz ismi Herakleios idi ve imparatorluk yaparken resmî ismi Konstantinos idi. Konstans ismi bu imparatora verilen indirgen bir lakaptır. Bizans tarih yazmalarında bu lakap isim olarak kullanılmış ve modern tarihçiler tarafından da bu lakap isim olarak kabul edilmiştir.

Konstans, III. Konstantinos ve Gregoria'nin oğlu idi. III. Konstantinos 3,5 ay süren bir saltanattan sonra 25 Mayıs 641'de öldü. Herakleios'un ikinci karısı Martina ve tahta geçen oğlu Heraklonas'nın III. Konstantin'i zehirleyip öldürdüğü söylentisi başkentte yayılmaya başladı. Halk, Martina'nin hemen imparatorluk görevlerini kendi eline almasına; III. Konstantinos'a hizmet etmiş saray memurlarının görevlerine son vermesine ve Marina'nın halkın çoğunluğuna uygun görünmeyen koyu bir Monotelist doktrini destekçisi olmasından dolayı başkente gösteriler yaparak protestoya başladılar. Protestoların gittikçe yaygınlaşması ve şiddetlenmesi ve Anadolu'dan gelen General Valentinus ordusundan gelen baskı dolayısıyla halkı yatıştırmak için 641 yazında o tarihte 11 yaşında olan Konstans (Konstantinos olan ismi II. Konstans'a değiştirilerek) ortak imparator ilan edildi. O yıl sonunda amcası Heraklonas ve Martina aleyhindeki yaygın hoşnutsuzluk nedeniyle, amcası ve Martina Senato'nun kararıyla aniden tutuklandı. Martina'nin dili ve Heraklonas'in burnu kesilerek ikisi de Rodos'a sürgüne gönderildi. (Devamı...)


2 Mayıs
Kuzey Kore-SSCB ilişkileri Kuzey Kore ile Sovyetler Birliği arasındaki diplomatik ilişkilerdir.

Kuzey Kore ile Sovyetler Birliği (SSCB) arasındaki ilk resmi ilişkiler 12 Ekim 1948'de Kuzey Kore'nin komünizm ilkelerini barından kuruluş ilanından hemen sonra kuruldu. Kuzey Kore başlangıçta yalnızca Doğu Bloku ülkelerince tanınmıştı. 1958'de Cezayir ülkeyi tanıyan ilk komünist olmayan ülke oldu. Sovyetler Birliği 1950 yılında Kuzey Kore askeri birliklerine güneye doğru ilerlemesi için ekonomik ve askeri yardım sağladı. Kore Savaşı boyunca Sovyet yardımı ve etkisi yüksek seviyede devam etti. Sovyet 64. savaş uçağı filosu Kore Savaşı'na katılmıştır. Sovyetler yine savaş kapsamında Şubat 1950'de Çin ile birlikte bir ittifak anlaşması imzalamış, Kuzey Kore'ye destek veren Çin'e sadece bu savaş sırasında 2.000.000.000 dolarlık yardımda bulunmuştur. Savaştan sonra Sovyetler Kuzey Kore ekonomisini yeniden inşa etme konusunda büyük ölçüde dayanışma sağladı. Buna ek olarak, savaş sırasında Çin Halk Kurtuluş Ordusu askerlerinin yardımları ve 1958 yılına kadar ülkede bulunmaları Kuzey Kore'de Çin yanlısı olumlu bir etki yarattı. 1961'de Kuzey Kore hiçbir zaman resmi olarak sona ermeyen Sovyetler Birliği (daha sonra Rusya tarafından devralınmıştır) ve Çin Halk Cumhuriyeti ile resmi karşılıklı güvenlik anlaşmaları imzaladı. (Devamı...)


İskitler MÖ 8. yüzyıl ile MÖ 3. yüzyıl arasında Avrupa'nın doğusu (Kırım ve Pontik Bozkırlar) ile Orta Asya'da, Tanrı Dağları ve Fergana Vadisi'ni de içine alan bölgelerde yaşamış, muhtemelen çoğunlukla Doğu İran dilleri grubuna ait bir dil konuşmuş göçebe halk.

İskitler için tarih boyunca Grek kaynaklarında "Skythai", Asur kaynaklarında "Aşguzai", Pers kaynaklarında "Saka" ve Çin kaynaklarında "Sai" tabirleri kullanılmıştır. İskitler savaşlarda süvari birlikleri kullanımında uzmanlaşan ilk halklardan biridir. At, koyun ve sığır sürüleri yetiştirmiş, çadırlarda yaşamış ve at üzerinde ok ve yay ile savaşmış olan İskitler aynı zamanda kendilerine has metal işlemeciliği, anıt mezarlar ve sanat tarzları ile karakterize edilen zengin bir kültür geliştirmişlerdir.

İskitler ilk olarak tarihi kayıtlarda MÖ 8. yy'da yer alır. Herodot, İskitler'in kökenine dair üç çelişkili yorumda bulunmuştur. Heredot'un İskitlerin baskın faaliyetleri ile ilgili yazdıkları güvenilir olarak kabul edildiyse de, İskitlerin kökeniyle ilgili yazdıkları yakın zamanda geçerliliğini yitirmiştir. Dahası, İskitler, Kimeryalılar gibi, Karadeniz'den Güney Sibirya ve Orta Asya'ya kadar yayılmış çeşitli grupları ifade etmek için kullanılmıştır. (Devamı...)


3 Mayıs
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ya da AKÇT, Soğuk Savaş döneminde Batı Avrupa ülkelerini birleştirmesi amacıyla kurulmuş, altı üyeli uluslararası bir örgüttü. Bu örgüt Avrupa demokrasisinin temellerinin atılmasında ve günümüz Avrupa Birliği'nin gelişmesinde rol oynamıştır. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu uluslarüstü prensiplere göre oluşturulmuş ilk örgüttür. Topluluğun ilkeleri 1949 Mayıs'ında Avrupa Konseyi'nin kuruluşunda, Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından Schuman Bildirgesi ile duyrulmuştur.

Avrupa Kömür ve Çelik Birliği'nin oluşturulması önerisi ilk olarak Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından başta Fransa ve Batı Almanya olmak üzere üyeleri arasında kömür ve çelik endüstrilerinin yönetimini bir araya getirmesi, dönemin en önemli sanayi hammaddeleri olan kömür ve çelikten doğabilecek herhangi bir uyuşmazlığın önlenmesi ve buna bağlı olarak iki ülke arasındaki olası bir savaşın engellenmesi amacıyla yapıldı. Böylece Avrupa'daki ilk uluslarüstü topluluk 1951 Paris Antlaşması'yla yalnızca Fransa ve Almanya'nın katılımlarıyla değil, İtalya ve üç Benelüks ülkesi Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından da oluşturulmuş oldu. (Devamı...)


Eusébio ya da tam adıyla Eusébio da Silva Ferreira (25 Ocak 1942, Maputo - 5 Ocak 2014, Lizbon), forvet pozisyonunda oynayan Mozambik asıllı Portekizli eski futbolcudur. Portekiz millî futbol takımının 1966 FIFA Dünya Kupası'nda 3. olmasında önemli rol oynamış, bu turnuvada gol kralı olmuştur. 1965 yılında Ballon d'Or unvanını almıştır. 16 sezon boyunca Benfica'da forma giyen Eusébio, bu kulübün tarihinde en çok gol atan futbolcusudur. 1961-1973 yılları arasında 64 kez Portekiz millî formasını giymiş ve bu maçlarda 41 gol atmıştır.

Lakabı "Kara Panter"dir. Eusébio, özellikle hızı ve güçlü ve isabetli şutları ile ünlenmiştir. Benfica ve Portekiz futbolunun en başarılı ve tanınan üst düzey futbolcusu olarak kabul edilir. IFFHS tarafından yapılan bir ankette 20. Yüzyılın en iyi 9. futbolcusu seçilmiştir. Pelé tarafında 2004 yılında FIFA için hazırlanan yaşayan en iyi 125 futbolcu (FIFA 100) listesinde yer almıştır. (Devamı...)


4 Mayıs
1988 NBA All-Star Maçı 7 Şubat 1988 tarihinde Chicago'da bulunan Chicago Stadyumu'nda oynanan otuz sekizinci All-Star maçı. 29 dakika oyunda kalarak 40 sayı atan Chicago Bulls takımının yıldız oyuncusu Michael Jordan maçın NBA En Değerli Oyuncu Ödülünün sahibi oldu. Doğu takımının koçluğunu Atlanta Hawks takımından Mike Fratello yaparken, Batı'nın koçluğunu ise Los Angeles Lakers takımından Pat Riley yaptı. Maçı 18.403 biletli seyirci izledi.

Maçtan bir gün önce, cumartesi etkinlikleri içinde smaç yarışması (NBA Slam Dunk Contest) ve üçlük yarışması yer aldı. Üçüncü kez düzenlenen şut yarışmasını, Celtics'ten Larry Bird, Dale Ellis'ı finalde 17-15'lik sonuçla yenerek kazandı. Smaç yarışmasında ise, Chicago'nun yıldızı Michael Jordan kendi seyircisi önünde finalde Dominique Wilkins'i 147-145 ile geçti. (Devamı...)


Dag Hammarskjöld ya da tam adıyla Dag Hjalmar Agne Carl Hammarskjöld (29 Temmuz 1905, Jönköping, İsveç - 18 Eylül 1961, Rodezya), İsveçli iktisatçı, devlet adamı ve Birleşmiş Milletler'in ikinci genel sekreteri (1953-1961). BM'nin saygınlığını ve etkisini artırmış, ölümünden sonra Nobel Barış Ödülü (1961) verilmiştir.

İsveç başbakanı (1914-1917) ve Nobel Vakfı başkanı (1929-1947) Hjalmar Hammarskjöld'ün oğlu olan Dag Hammarskjöld, Uppsala ve Stokholm üniversitelerinde hukuk ve iktisat öğrenimi gördü. 1933-1936 arasında Stokholm Üniversitesi'nde siyasal iktisat dersleri verdi. Ardından Maliye bakanlığında daimi müsteşar olarak devlet hizmetine girdi, daha sonra da İsveç Merkez Bankası yönetim kurulu başkanı oldu. 1947'den sonra Dışişleri Bakanlığı'nda görev yaptı. 1951'de BM Genel Kurulu'ndaki İsveç delegasyonunun başkan yardımcılığına, 1952'de de başkanlığına getirildi. Norveçli Trygve Lie'nin BM genel sekreterliğinden istifa etmesinden beş ay sonra, 10 Nisan 1953'te beş yıl süreyle bu göreve seçildi. Eylül 1957'de yapılan seçimle beş yıllık bir dönem için yeniden aynı göreve getirildi. Genel sekreterliğinin ilk yıllarında ağırlıklı olarak Ortadoğu'da İsrail ile Arap devletleri arasındaki savaş ve savaş tehlikesi konularıyla ilgilendi. 1957 Nobel Barış Ödülü'nün sahibi, Kanadalı devlet adamı Lester Pearson'la birlikte, 1956'da patlak veren Süveyş Krizi'nin çözülmesi için yürütülen çalışmalara katıldı. Ayrıca 1958'de Lübnan ve Ürdün'de baş gösteren bunalımın çözümünde önemli rol oynadı. Belçika Kongosu'nun 30 Haziran 1960'ta bağımsızlığını kazanmasından kısa bir süre sonra başlayan ve bütün ülkeyi saran karışıklıkları durdurmak amacıyla bölgeye BM'ye bağlı birlikler gönderdi. (Devamı...)


5 Mayıs
Halat doğal ya da yapay elyafın ya da tellerin bükülmesi ya da şerit biçiminde örülmesi yoluyla elde edilen uzun, esnek ve sağlam ip. Tellerden hazırlanan halat türlerinde çoğunlukla kablo ya da tel halat denir. Halatlarda aranan başlıca özellikler büküldüğünde, burkulduğunda ya da çekildiğinde yapısının bozulmaması ve sağlamlığını korumasıdır. En önemli özelliği ise çekme dayanımıdır.

Halatların doku ve yapı özelliklerini belirleyen başıca etkenler yapımlarında kullanılan liflerin ve iplikçiklerin rengi, sertliği, inceliği, dayanıklılığı ve gerilebilirliğidir. Örneğin pamuk halatlar manila ve sisal halatlarına göre daha yumuşak ve daha zayıf ve daha gerilebilirdir. Belirli kalınlıklardaki manila halatları ise kenevir ve jütten yapılan halatlardan daha sağlamdır. En kısa lifler bile eğilerek uzun ve esnek iplik durumuna getirilebildiğinden her türlü elyaftan halat yapmak olanaklıdır. Sünek metallerden ya da sentetik polimerlerden çekilen tellerden ya da iplikçiklerden yapılan halatlarda, doğal elyaftan yapılan halatlardan farklı olarak her tel ya da iplikçik halat boyunca kesiksiz olarak uzanir. Aynı malzemeden yapılan iki telden kalın olanı incesine göre daha sert olduğundan kalın telden yapılan halatlarda daha sert olur. (Devamı...)


Benito Mussolini ya da tam adıyla Benito Amilcare Andrea Mussolini (29 Temmuz 1883; Forli - 28 Nisan 1945; Milano), Ulusal Faşist Parti'nin kurucusu ve lideri olan İtalyan politikacı ve gazeteci. Duce ("Lider") olarak tanınan Mussolini, İtalyan faşizminin kurucusuydu. 31 Ekim 1922 ve 25 Temmuz 1943 tarihleri arasında İtalya Krallığı'nın başbakanı, 23 Eylül 1943 ve 25 Nisan 1945 tarihleri arasında ise İtalyan Sosyal Cumhuriyeti'nin devlet başkanı olarak görev yaptı. II. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş sırasında İtalyan siyasetinde önemli bir rol oynadı. Adolf Hitler ile birlikte faşizmin en önemli isimlerinden birisidir.

29 Temmuz 1883'te demirci bir babanın oğlu olarak Forli'de doğdu. Mussolini, ilk ve ortaöğrenimi sırasında disiplinsiz ve saldırgan davranışları nedeniyle iki kez okuldan uzaklaştırıldı. Gençliğinde sosyalist düşüncelere ilgi duydu. Lozan Üniversitesi'ndeki eğitiminin ardından öğretmenlik yaparak çalışmaya başladı. 1902'de zorunlu askerlik görevinden kaçmak için İsviçre'ye gitti. 1904'te İtalya'ya geri dönerek İtalyan Sosyalist Partisi'ne katıldı ve partinin yayın organı olan Avanti gazetesinde çalıştı. Bir süre gazetenin başyazarlığını da üstlenen Mussolini, I. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine orduya yazıldı. I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte, tarafsızlık politikası izlenmesi gerektiğini söylemekte olan Sosyalist Parti ile çelişkiye düştüğü için gazeteden uzaklaştırıldı. İki yıl boyunca piyade olarak askerlik yapan Mussolini savaşta yaralandıktan sonra Milano'ya döndü ve burada sağ görüşlü Il Popolo d'Italia gazetesinin editörü oldu. Il Popolo d'Italia gazetesini çıkarmaya başladıktan birkaç ay sonra da Sosyalist Parti'den atıldı. Artık Mussolini'nin siyasi görüşü tamamen değişmişti. Sosyalist düşünceleri bir kenara bıraktı ve "faşizm" ismini vermiş olduğu yeni ideolojinin temellerini atmak için harekete geçti. (Devamı...)


6 Mayıs
Bu gün için günün maddeleri henüz belirlenmemiştir. Vikipedi:Günün maddeleri/Öneriler sayfasında yeni bir öneride bulunabilir ya da var olan önerilerle ilgili yorum yapabilirsiniz.

7 Mayıs
Balina köpek balığı (Rhincodon typus), Rhincodontidae familyasından devasa büyüklükte, zararsız bir köpek balığı. Tüm denizlerde görülmekle birlikte başlıca yaşam alanı tropikalardır. Gri veya kahverengi olan gövdesinde küçük noktalar ve beyaz-sarı ince, dikey çizgiler bulunur. Gövdesinin alt kısmı açık renklidir. Dişleri oldukça küçüktür. Ufak balıklar ve plankton ile beslenir.

Yaşayan balıkların en büyüğüdür ve bilinen en büyük balina köpek balığı 13,7 m ve 36 tondur. Ortalama 9 m büyüklüğündedir ancak bunun iki katı büyüklükte olanlarına da rastlandığı yönünde raporlar bulunmaktadır. Genellikle yüzeye yakın yüzen tembel bir hayvandır ve gemilerle çarpıştığı görülmüştür.Birçok insan balina köpekbalıkları nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Balina köpek balığı Rhincodon cinsinin tek türü, Rhincodon da Rhincodontidae familyasının tek cinsidir. Balina köpekbalıkları mavimsi gri ya da kahverengimsi bir renkte olurlar. Karın kısımları daha açık renk olur, sırtında da açık renkte çizgiler ve benekler bulunur. İki adet sırt yüzgeçleri, ve 5 solungaç aralıkları vardır. Ağızları çok büyüktür ve burunları kısadır. Balina köpekbalıkları 21 ila 25 °C su sıcaklığını tercih eder ve bu yüzden dünyanın bütün tropik ve subtropik denizlerinde bulunurlar. Bazen mevsimsel olarak fazla plankton bulunan bölgelerde sayıları daha yüksektir. Deniz suyunu aktif olarak içlerine çekerler ve yine kendi güçleriyle süngere benzeyen bir filtre sistemine sahip olan solungaçlarından dışarıya bastırırlar. Böylece her gün tonlarca plankton, diğer küçük deniz hayvanları ve küçük balıkları sudan filtreleyerek yüksek gıda ihtiyaçlarını giderirler. 1953 yılında Meksika'da 14 cm büyüklüğünde yumurtalar bulunmuş, böylece, balina köpek balığının yumurtlayarak üreyen köpekbalıklarından olmasına ilişkin düşünceye, kanıtlandı gözüyle bakılmıştır. Ancak 1995 yılında Tayvan açıklarında gebe bir hayvanın bilimciler tarafından gözlemlenmesi sonucu balina köpekbalıklarının 300'e yakın canlı yavru doğurduğu kanıtlanmıştır. (Devamı...)


Zhang Heng (Çince: 張衡; Pinyin: Zhāng Héng;)(d. 78, ö. 139) Han Hanedanı döneminde Çin'de yaşamış astronom, matematikçi, coğrafyacı, mucit, astrolog ve ressam.

Çin’in Doğu Han hanedanlığı (MS 25-220) döneminde yaşayan Zhang Heng, Çin’in Orta Ovaları’nda yer alan Henan eyaletinin Nanyang ilçesinde doğmuştur. Gençliğinde okumaya çok meraklı olan Zhang Heng, güzel yazı yazmakta da başarılıydı. Zhang Heng 17 yaşında, memleketinden ayrılarak Chang’an’a, yani sonra Çin tarihinde çok sayıda hanedanlığın başkent yaptıkları Xi’an’a gelmiştir. Zhang Heng, burada tarihi kültürel yerleri gezerek, halk geleneklerini ve sosyal ekonomik durumu incelemiştir. Genç, yetenekli ve zamanında imparator tarafından çağırılmış olan Zhang Heng, sarayda önce astronomi ve takvim işleri, sonra Shizhong ve Hejian vezirliklerini yapmıştır. Zhang Heng, gençliğinde doğal bilimlere, özellikle de astronomiye büyük ilgi gösteriyordu. Hiçbir zaman rütbe ve menfaat peşinde koşmayan Zhang Heng, iki defa görevlerinden istifa etmiştir. Üç yıl felsefe, matematik ve astronomi incelemelerinde bulunmuş Zhang Heng, çok sayıda bilgi ve malumat biriktirmiş, kitap yazmaya başlamıştır. Bundan 2 binden fazla yıl önce Han hanedanlığı döneminde Çin’de uzay oluşumuna ilişkin kuram son derece gelişmiştir. Bu kuram, “gök kubbe”, “gök küre”, “gök boşluk” diye üç okula ayrılmıştır. Zhang Heng, “gök küre” okulunun temsilcisiydi. Göğü yumurtaya, küreyi yumurta sarısına benzeten Zhang Heng, göğün büyük, kürenin ise küçük olduğunu ve gök ile kürenin atmosferde ve suda yüzdüğünü ileri sürmüştür. Bu kuram, zamanının çok ilerisindeydi. Zhang Heng’in gök ve yer küre kaynaklarıyla değişimlerine yönelik sorulara verdiği yanıtlar da, diyalektik düşünceyi içermektedir. (Devamı...)


8 Mayıs
Nüfus belirli bir zamanda sınırları tanımlı bir bölgede yaşayan insan sayısıdır. Kelime, çoğunlukla insan sayısını belirleyen bir kavram olarak kullanılır. Nüfus bir ülkede, bir bölgede, bir evde belirli bir anda yaşayanların oluşturduğu toplam sayıdır.

Nüfus, sayımlar yoluyla belirlenir. Nüfus sayımları seçmenlerin belirlenmesinin yanı sıra başka pek çok amaç için de yapılmaktadır. İlk nüfus sayımlarının temel amacı askeri gücü belirlemek, vergilendirme için kolaylık sağlamaktı ve yalnızca erkekler dikkate alınıyor, kadınlar ve çocuklar göz ardı ediliyordu. Nüfus sayımlarındaki diğer amaçlar da şunlardır: Erkek-kadın nüfusu belirlemek, kırsal-kentsel nüfusu belirlemek, nüfus yerleşim yerlerine göre dağılımını belirlemek, okuma-yazma oranını belirlemek, eğitim durumunu belirlemek, nüfusu belirlemek, nüfusun yaşlara göre dağılımını belirlemek ve daha birçok amaçtan dolayı yapılır. Düzenli sayımlar yakın tarihlidir. 14. yüzyılda İskandinav ülkelerinin uygulamaları ile başlamıştır. Nüfus sayımları yoluyla bir yerleşim birimindeki insan grubunun demografik özellikleri ortaya konur. Yaş ve vücut yapısı, ekonomik ve sosyal durum gibi. Düzenli sayımlar, nüfusun artış hızı, ölümler, doğumlar ve göçler gibi demografik göstergelerin gidişatını belirlenmesine olanak tanır ancak bütün Dünya'da, her ülkenin farklı nüfus sayım uygulamaları (yineleme süresi, güvenirlik v.s.) sebebiyle bütün Dünya nüfusu hakkında sağlıklı verilere ulaşmak güçtür. (Devamı...)


Elfriede Jelinek (20 Ekim 1946) Avusturyalı feminist oyun yazarı ve romancı. 2004 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştır.

Jelinek Avusturya'nın Steiermark eyaletinin Mürzzuschlag kasabasında doğdu. Babası II. Dünya Savaşı'ndan sağ kurtulmayı başarmış Çek asıllı bir Yahudi'ydi. Annesi varlıklı bir Viyana ailesindendi. Küçük yaşlardan itibaren piyano, org, gitar, keman, viyola dersleri aldı. Viyana konservatuvarından orgçu olarak mezun oldu. Aynı zamanda Viyana Üniversitesi'nde sanat tarihi ve tiyatro okudu. Genç yaşta şiir yazmaya başladı. İlk eseri Lisas Schatten adlı derleme oldu. 1970'lerin başında Gottfried Hüngsberg ile evlendi. Nobel Ödülü'nü almadan önce Jelinek Almanca konuşulan ülkelerin dışında pek tanınmıyordu. Yazı tarzında geleneksel Avusturya edebiyatı derinden hissedilir ve Avusturyalı yazar Robert Musil'in etkisi görülür. (Devamı...)


9 Mayıs
Runik Taşlar runik tarzı yükseltilmiş taş yazıtı ama bu terim kayalar ve kaya üzerinde yazıtlar için de kullanılır. Bu gelenek 4. yüzyılda başlamış ve 12. yüzyılda da sürmüştür. En çok İskandinavya'da bulunur, ancak Viking Çağı'nda ziyaret ettikleri yerlere de dikilmiş taşlar vardır. Genellikle ölen erkekler için dikilmiş anıtlardır. Renkleri yıpranmış ve artık belli olmamasına rağmen, genellikle dikildikleri zaman parlak renkliydiler.

Runik yazıtlar ile taşlar yerleştirme geleneği ilk olarak 4. ve 5. yüzyılda ortaya çıktı, bu erken dönemde Norveç ve İsveç'te genellikle mezarların yanına yerleştirilirdi. En erken Danimarka Runik taşı 6. ve 7.yüzyıllarda ortaya çıkmıştır ve İskandinavya'da Hicret Dönemine ait yaklaşık 50 Runik taş mevcuttur. Devamı...


Ferdinand Macellan (Portekizce: Fernão de Magalhães, İspanyolca: Fernando ya da Hernando de Magallanes); (d. 1480 İlkbaharı, Sabrosa, Portekiz – ö. 27 Nisan 1521, Maktan Adası, Cebu, Filipinler), Portekizli denizci, gezgin ve kâşif. İspanyol İmparatorluğu'nun desteğiyle denize açıldı. Hikâyesi, bu seyahate eşlik eden Antonio Pigafetta'nın anılarını yazması sayesinde günümüze ulaşmıştır.

Macellan son yolculuğunu tamamlayamadan Filipinler'deki Mactan Savaşı'nda öldürüldü. Ancak daha önce ziyaret ettiği Baharat Adaları'nın ötesine giderek tüm meridyenlerden geçen ilk insanlardan olmayı başardı. Büyük Okyanus'a seferi esnasında okyanusu çok sakin gördüğü için "pasifik" (sakin) ismini veren, ayrıca Güney Amerika’da keşfettiği boğaza kendi ismi verilen Portekizli denizci Macellan, Büyük Okyanus'u aşan bir araştırma gezisi yapmış ilk insandır. (Devamı...)


10 Mayıs
Salome Alman besteci Richard Strauss tarafından Oscar Wilde'ın orijinal Fransızca Salome oyunundan Hedwig Lachmann tarafından uyarlanan librettosuna göre hazırlanmış bir perdelik "müzikli dram" janrında bir opera. Bu eser Ernst von Schuch'un orkestra şefliği altında ilk defa 9 Aralık 1905'te Dresden "Konigliches Opernhaus" operaevinde sahnelenmiştir.

Muhafız gücünün komutanı olan genç asker Narraboth Sarayda verilen festival ziyafetinde bulunan güzel prenses Salome'nin karşı durulmaz güzeliğine hayran olup onu gözlemektedir. Herod'un genç hizmetlisi onunla konuşmaya koyulur. Bu genç muhafızlar komutanına bu takıntısından vazgeçmesini tavsiye eder. Bu türlü soylu kadınların tehlikeli kişiler olduklarını bildirir. Zaten de saray ziyaretçilerini gözlemenin makul erkekler tarafından yapılmaması gereken bir şey olduğunu söyleyerek onu ikaz eder. (Devamı...)


II. Stanisław August Poniatowski asıl adı Stanisław Poniatowski (17 Ocak 1732 - 12 Şubat 1798), bağımsız Polonya'nın son kralı (1764-1795).Hükümdarlık yıllarında Polonya'nın Rusya, Avusturya ve Prusya arasında taksimi tamamlanmıştır.

Polonya soylularından Stanislaw Poniatowski'yle Prenses Konstancja Czartoryska'nın altıncı çocuğuydu. İyi bir eğitim gördü; Batı Avrupa'da uzun gezilere çıktı. 1757'de, Kral III. August'u devirme planlarına destek sağlaması için annesinin ailesi tarafından Petersburg'a gönderildi. Rus sarayında ailesinin çıkarlarını gözetmek için fazla çaba harcamadı ve geleceğin çariçesi Yekaterina'nın (II. Yekaterina) aşığı oldu. O dönemde Polonya sürekli geriliyordu. (Devamı...)


11 Mayıs
Salome Alman besteci Richard Strauss tarafından Oscar Wilde'ın orijinal Fransızca Salome oyunundan Hedwig Lachmann tarafından uyarlanan librettosuna göre hazırlanmış bir perdelik "müzikli dram" janrında bir opera. Bu eser Ernst von Schuch'un orkestra şefliği altında ilk defa 9 Aralık 1905'te Dresden "Konigliches Opernhaus" operaevinde sahnelenmiştir.

Muhafız gücünün komutanı olan genç asker Narraboth Sarayda verilen festival ziyafetinde bulunan güzel prenses Salome'nin karşı durulmaz güzeliğine hayran olup onu gözlemektedir. Herod'un genç hizmetlisi onunla konuşmaya koyulur. Bu genç muhafızlar komutanına bu takıntısından vazgeçmesini tavsiye eder. Bu türlü soylu kadınların tehlikeli kişiler olduklarını bildirir. Zaten de saray ziyaretçilerini gözlemenin makul erkekler tarafından yapılmaması gereken bir şey olduğunu söyleyerek onu ikaz eder. (Devamı...)


II. Stanisław August Poniatowski asıl adı Stanisław Poniatowski (17 Ocak 1732 - 12 Şubat 1798), bağımsız Polonya'nın son kralı (1764-1795).Hükümdarlık yıllarında Polonya'nın Rusya, Avusturya ve Prusya arasında taksimi tamamlanmıştır.

Polonya soylularından Stanislaw Poniatowski'yle Prenses Konstancja Czartoryska'nın altıncı çocuğuydu. İyi bir eğitim gördü; Batı Avrupa'da uzun gezilere çıktı. 1757'de, Kral III. August'u devirme planlarına destek sağlaması için annesinin ailesi tarafından Petersburg'a gönderildi. Rus sarayında ailesinin çıkarlarını gözetmek için fazla çaba harcamadı ve geleceğin çariçesi Yekaterina'nın (II. Yekaterina) aşığı oldu. O dönemde Polonya sürekli geriliyordu. (Devamı...)


12 Mayıs
Erozyon diğer adıyla aşınım, yer kabuğunun üzerindeki toprakların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etkenlerle aşındırılıp, yerinden koparılması, bir yerden başka bir yere taşınması ve biriktirilmesi olayıdır.

Tarımda kullanılan alanların %70'i özelliklerini kaybederek dünya genelinde toplam kara üzerinde %30 civarında çölleşmeye sebep olmuştur. Dünyada erozyon sebebiyle çölleşme tehlikesi bulunan 110 ülke bulunmaktadır. Bu çerçevede Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yapılan hesaplamalarla, dünyada çölleşme ve erozyonun önüne geçebilmek için yılda 42 milyar dolar harcanması gerektiği bulunmuştur. Türkiye topraklarının ise, %90'ı su erozyonu, %1'i de rüzgâr erozyonuna maruz kalmaktadır. Tarım topraklarında bu oran su erozyonu için %75 civarındadır. Türkiye'deki erozyon sonucunda yılda 500 milyon ton verimli toprak kaybedilmektedir. Doğal şartlarda gerçekleştiğinde kaybedilen verimli topraklar, doğal döngü çerçevesinde telafi edilebilmektedir... Erozyon bilinçsizlik ve insan etkisiyle telafi edilemez boyutlara ulaşabilmektedir. Erozyonun etkisi sebebiyle kaybedilen verimli topraklar tarımsal üretim kapasitesinin düşmesine sebep olmaktadır. Erozyonun oluşması doğal faktörler ile gerçekleşmekte ancak erozyonun telafi edilemez zararlara sebep olması, insanların bu faktörleri hızlandırmasıyla gerçekleşmektedir. Erozyon çeşitlerinden olan su erozyonu en etkili erozyondur. Bu erozyonda yağmur damlalarının aşındırmasının yanında yüzey akışa geçen sularında önemli bir etkisi bulunmaktadır. Diğer bir erozyon çeşidi olan rüzgâr erozyonu ise rüzgârın etkisiyle gerçekleşen aşınım ve taşınım olayıdır. Erozyonun verimli toprakların kaybına yol açmasının yanında peri bacalarının oluşumuna yol açması, doğal bir güzelliğin meydana gelerek turizm bölgeleri oluşturmasına ve bir tezat oluşturmasına neden olmaktadır. Uzun yıllar sonunda özel erozyon çeşitlerinden olan korunmuş sütun erozyonu bu oluşumlara sebep vermektedir. (Devamı...)


Nicolas Poussin (d. 15 Haziran 1594 - ö. 19 Kasım 1665) Fransız klasisizm tarzında resim sanatçısı. Çalışmalarında ağırlıklı olarak duruluk, mantık ve düzen ön plana çıkarılır ve hatları, renge yeğler. Çalışmaları, 17. yüzyılın baskın Barok tarzına karşı bir alternatif olarak görülür. 20. yüzyıla kadar, Jacques-Louis David, Jean-Auguste-Dominique Ingres and Paul Cézanne gibi klasik odaklı sanatçılara ana ilham kaynağı olmuştur.

Kardinal Richelieu emriyle Premier peintre du Roi olarak hizmet etmesi için Fransa'ya geri döndüğü kısa bir dönem dışında kariyerinin çoğunu Roma'da geçirmiştir. Nicolas Poussin'nin erken dönem biyografi yazarı, arkadaşı Giovanni Pietro Bellori'dir. Poussin'nin Les Andelys, Normandiya yakınlarında doğduğunu ve daha sonra kariyerine büyük ölçüde yardım edecek Latince'nin de dahil olduğu bir eğitim aldığını anlatır. Poussin'in ilk çizimleri, yerel bir ressam olan Quentin Varin'in dikkatini çekmiştir ve onu yanına çırak olarak almıştır, ancak Poussin, on sekiz yaşında geldiğinde kariyerinin ailesi tarafından onaylanmaması gibi nedenlerle Paris'e kaçmıştır. Orada, daha sonra Poussin'in ustaları olarak hatırlanacak Flaman ressam Ferdinand Elle ve Georges Lallemand'in atölyesine katılmıştır. Ancak o dönem Fransız sanatı bir geçiş dönemi içindedir; eski çıraklık sistemi bozulmaya yüz tutmuş ve akademik eğitim çıraklığın yerini almaya başlamıştır. Matematikçi Courtois ile tanıştıktan sonra Marcantonio Raimondi'nin gravür sanatı koleksiyonunu görmüş ve bunlardan etkilenmiştir. İki kere Roma'ya gitmeye çalışmıştır ancak başarısız olmuştur ve bu şekilde Lyon'da Marie de' Medici'nin kraliyet şairi Giambattista Marino'ya rastlamıştır. Marino; Poussin'yi, Adone isimli şiirini ve Ovid'in Metamorphoses eserinin planlanmış sürümünü resimlendirmesi amacıyla işe almıştır ve 1624'te Lyon ve Paris'teki komisyonca alıkonulan Poussin'ye kendisiyle Roma'da iştirak etmesine olanak sağlamıştır. Marino'yla arkadaşlığı ve şiirlerinin resimlendirilmesi, Poussin'nin ilk çalışmalarındaki belirgin erotizmin temelini attığı veya en azından kuvvetlendirdiği söylenir. (Devamı...)


13 Mayıs
1980 Yaz Olimpiyatları resmi olarak XXII. Olimpiyat Oyunları, Sovyetler Birliği'nin başkenti Moskova'da yapılan çok sporlu etkinlik.

1980 Yaz Olimpiyatları, 1979'da Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesi gerekçesiyle ABD önderliğinde boykot edildi. Bu nedenle sadece 80 ülkenin temsil edildiği Moskova Olimpiyatları'nda Japonya, Batı Almanya ve ABD gibi kayda değer ülkelerin takımları katılmadı. Batı ülkeleri Moskova Olimpiyatları'ndan genelde düşük standartlara sahip bir organizasyon olarak bahsedegeldiler ve sonuçlarla kazanılan madalyaların sportif değerine şüphe düşürdüler. Ancak en üst seviyede olmasa da, kırılan 36 dünya rekoru, 39 Avrupa rekoru ve 73 Olimpiyat rekoru ile sergilenen üst düzey beceri nedeniyle, Moskova Olimpiyatları için standartların altında olduğunu söylemek oldukça güçtür. Moskova Olimpiyatları Doğu Avrupa'da düzenlenmiş ilk olimpiyat oyunudur. Bu organizasyonu yapmaya diğer aday Los Angeles şehriydi. İkisi arasındaki seçim, 31 Ekim 1974 tarihinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) 75. toplantısının yapıldığı Avusturya'nın Viyana şehrinde yapıldı. Moskova, Los Angeles'i 20'ye karşı 39 oyla geçti. Eski adı Dahomey olan Benin ile eskiden Rodezya adını taşıyan Zimbabve ilk kez yeni adlarıyla 1980 Yaz Olimpiyatları'na katıldılar. (Devamı...)


Nikola Tesla ( Sırp Kiril: Никола Тесла, 10 Temmuz 1856, Smiljan (Gospić) – 7 Ocak 1943, New York), Sırp kökenli Amerikalı mucit, fizikçi ve elektrofizik uzmanı. Aslında dünyadaki bilim ve teknoloji yapısını tam anlamıyla 'kökünden' değiştirebilecek birçok 'kullanılan ve kullanılmayan' deneye/buluşa da imza atmıştır. Özellikle 'elektriğin kablosuz taşınabilmesi' gibi bir buluşu ve bunu kanıtlaması onun ne kadar benzersiz bir mucit olduğunu açıklar. Thomas Edison ile arasında amansız bir bilimsel mücadele geçmiştir. Elektrik üzerine yaptığı sayısız deneyler ve buluşlar vardır. 7 Ocak 1943 itibarıyla, yirmi altı ülkede kendisine ait üç yüze yakın patenti bulunmaktaydı. New York'ta ve çoğu eyalette 10 Temmuz, Tesla Günü olarak kutlanır. Manhattan'da 40.Sokak ve 6.Cadde köşesine ismi verilmiştir. Time dergisi 1931 yılında, Tesla'nın doğumunun 75. yıldönümünde kapak resmi olarak onu seçmiştir.

Babası bir papaz olan Tesla'nın annesi okuyup yazamamasına karşın, halk arasında pratik ev gereçleri mucidi olarak bilinirdi. Nikola'ya göre annesi, yaratıcı dahi olmaya adaydı. Babası her zaman papaz olmasını istiyordu, Tesla ise mühendislik okumayı istiyordu. Tesla ölümcül bir hastalık sırasında, mühendislik okursam çok daha iyi olurum demiş, babası da onu kıramamıştır. (Devamı...)


14 Mayıs
"Berenice" Edgar Allan Poe'nun korku türünde yazdığı, ilk defa 1835'te Southern Literary Messenger'da yayınlanan kısa öyküdür. Kuzini Berenice ile evlenmeye hazırlanan Egaeus adında bir adam hakkındadır. Sevgilisi, belirsiz bir hastalık sebebiyle hızla kötüleşirken, Egaeus da genç kızın dişlerine saplantılı bir şekilde bağlanmaya başlar. Adam, kız öldükten sonra bile dişlerini düşünmeden duramaz. Bir gün, derin düşüncelere dalmış bir şekilde odasında oturmaktayken, bir hizmetçi gelir ve Egaeus'a Berenice'in mezarının açılmış olduğunu söyler. Bir anda kendine gelen adam elbiselerinin kanla kaplı olduğunu görür ve etrafında bakındığında dişçi aletleri ile içinde 32 beyaz dişin bulunduğu bir kutu görür.

Dönemin okuyucuları bu öyküdeki şiddet sebebiyle dehşete düştü ve öykünün yayınlandığı gazetenin editörüne pek çok şikayet mektubu gönderdi. Poe, daha sonra öykünün kendi sansürlediği bir versiyonunu yayınladı ancak yine de önemli olanın şikayetler değil, gazetenin kaç kopya sattığı olduğu fikrini savundu. (Devamı...)


İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi Türkiye'nin başkenti Ankara'da yer alan vakıf üniversitesi. İhsan Doğramacı tarafından, İhsan Doğramacı Eğitim Vakfı, İhsan Doğramacı Sağlık Vakfı ve İhsan Doğramacı Bilim ve Araştırma Vakfı kararlarıyla 20 Ekim 1984'te, Türkiye'nin ilk vakıf üniversitesi olarak kurulmuştur. Bilkent Üniversitesi, kuruluş amacını "eğitim kalitesi, bilimsel araştırma ve yayınları ile kültür ve sanat faaliyetleri açısından dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında yer almak" olarak açıklamıştır. Bu amaç doğrultusunda üniversiteye "Bilim Kenti"nin kısaltılmışı olan Bilkent adı verilmiştir.

Üniversitenin kampüsü, Hacettepe Üniversitesi'nin Beytepe kampüsü ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin Ankara yerleşkesinin arasında bulunmaktadır. Ankara-Eskişehir yolunun 12. kilometresinde bulunan üniversite kampüsünde Merkez, Doğu ve Orta olmak üzere 3 kampüs bulunmaktadır. Kampüs 5.000 dönümlük arazi üzerinde bulunmaktadır.

Üniversite, THES - QS Dünya Üniversiteler Sıralaması araştırmasına göre 2009 yılında dünyanın en iyi 360., Avrupa'nın en iyi 163. üniversitesi seçilmiştir. Times Higher Education dünya üniversiteleri 2010 sıralamasında ise dünyanın en iyi 112. Avrupa'nın en iyi 32., Türkiye'nin en iyi üniversitesi olarak yer almıştır. (Devamı...)


15 Mayıs
İzmir'in İşgali, İzmir kentinin 15 Mayıs 1919'da Yunanistan Krallığı tarafından işgaliyle başlayan ve 9 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girmesiyle sona eren işgaldir. İşgal, İtilaf Devletleri'nin izniyle Yunan Yüksek Komiseri Aristidis Steryadis komutası altında yapılmıştır. İşgale izin veren İtilaf Devletleri'nin ana amacı İtalyanların Anadolu'daki toprak kazançlarını dengelemektir. İtalya, Birleşik Krallık ve Fransa arasında 26 Nisan 1917'de yapılan Saint-Jean-de-Maurienne Anlaşması, İtalyanlara söz verilen İzmir bölgesinin Yunanlar tarafından işgal edilmesi nedeniyle uygulanmamıştır. İzmir kenti ile çevre yerleşim birimleri de işgal edilmiştir. Nisan 1920'den sonra Yunan ordusu İzmir'den harekete geçerek Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyon'a kadar Batı Anadolu'nun büyük bir bölümünü de işgal altına almıştır. Yunan işgali, Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Türk ordusunun 9 Eylül 1922'de kenti geri alması ile sona erdi. Birkaç gün sonra kentte büyük bir yangın çıktı. (Devamı...)

Azize Meryem Bazilikası, Polonya'nın Kraków şehrinin Ana Meydan'ında yer alan tuğla Gotik bir kilisedir. Temelleri 13. yüzyılın başına tarihlenen kilise, 14. yüzyılda inşa edildi. 15. yüzyılın ilk yarısında yandaki şapeller eklendi. Aynı dönemde kuzeydeki kule inşa edildi ve şehrin tamamı için gözetleme kulesi işlevi gördü. Kilisenin yüksekliği 80 metre olup sunağının arkasında yer alan ahşap oyma eser dünyanın en büyük Gotik sunak arkası eseridir. Her saat başı kilisenin uzun kulesinden trompet çalınır. Moğolların şehre düzenledikleri saldırı sırasında alarmı çalarken boğazından vurulan tanınmış bir trompetçi de bu vesileyle anılır. Azize Meryem Bazilikası ayrıca Polonya diyasporası tarafından ülke dışında inşa ettirilen kiliselerin pek çoğunda örnek alındı. (Devamı...)

16 Mayıs
"Berenice" Edgar Allan Poe'nun korku türünde yazdığı, ilk defa 1835'te Southern Literary Messenger'da yayınlanan kısa öyküdür. Kuzini Berenice ile evlenmeye hazırlanan Egaeus adında bir adam hakkındadır. Sevgilisi, belirsiz bir hastalık sebebiyle hızla kötüleşirken, Egaeus da genç kızın dişlerine saplantılı bir şekilde bağlanmaya başlar. Adam, kız öldükten sonra bile dişlerini düşünmeden duramaz. Bir gün, derin düşüncelere dalmış bir şekilde odasında oturmaktayken, bir hizmetçi gelir ve Egaeus'a Berenice'in mezarının açılmış olduğunu söyler. Bir anda kendine gelen adam elbiselerinin kanla kaplı olduğunu görür ve etrafında bakındığında dişçi aletleri ile içinde 32 beyaz dişin bulunduğu bir kutu görür.

Dönemin okuyucuları bu öyküdeki şiddet sebebiyle dehşete düştü ve öykünün yayınlandığı gazetenin editörüne pek çok şikayet mektubu gönderdi. Poe, daha sonra öykünün kendi sansürlediği bir versiyonunu yayınladı ancak yine de önemli olanın şikayetler değil, gazetenin kaç kopya sattığı olduğu fikrini savundu. (Devamı...)


İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi Türkiye'nin başkenti Ankara'da yer alan vakıf üniversitesi. İhsan Doğramacı tarafından, İhsan Doğramacı Eğitim Vakfı, İhsan Doğramacı Sağlık Vakfı ve İhsan Doğramacı Bilim ve Araştırma Vakfı kararlarıyla 20 Ekim 1984'te, Türkiye'nin ilk vakıf üniversitesi olarak kurulmuştur. Bilkent Üniversitesi, kuruluş amacını "eğitim kalitesi, bilimsel araştırma ve yayınları ile kültür ve sanat faaliyetleri açısından dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında yer almak" olarak açıklamıştır. Bu amaç doğrultusunda üniversiteye "Bilim Kenti"nin kısaltılmışı olan Bilkent adı verilmiştir.

Üniversitenin kampüsü, Hacettepe Üniversitesi'nin Beytepe kampüsü ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin Ankara yerleşkesinin arasında bulunmaktadır. Ankara-Eskişehir yolunun 12. kilometresinde bulunan üniversite kampüsünde Merkez, Doğu ve Orta olmak üzere 3 kampüs bulunmaktadır. Kampüs 5.000 dönümlük arazi üzerinde bulunmaktadır.

Üniversite, THES - QS Dünya Üniversiteler Sıralaması araştırmasına göre 2009 yılında dünyanın en iyi 360., Avrupa'nın en iyi 163. üniversitesi seçilmiştir. Times Higher Education dünya üniversiteleri 2010 sıralamasında ise dünyanın en iyi 112. Avrupa'nın en iyi 32., Türkiye'nin en iyi üniversitesi olarak yer almıştır. (Devamı...)


17 Mayıs
Realizm veya Gerçekçilik, 19. yüzyılda ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Bu yüzyılda gerçekleşen endüstriyel gelişmeler, toplumsal sınıfların belirginleşmesi, insanları duygular dünyasından gerçekler dünyasına itmiştir. Sanatçılar da bu gelişmelere tepki olarak Realist (gerçekçi) çalışmalar gerçekleştirmeye başladılar. Realizm, konuların idealist bir tarzda ele alındığı Romantizm’e bir tepki olarak başladı. Realistler sıradan veya gerçekçi temaları ortaya koyabilmek için teatral dramadan ve sanatın klasik formlarından uzaklaşma eğiliminde oldular.

Edebiyatta realizm ya da gerçekçilik, bir estetik ve edebî kavram olarak 19. yüzyıl ortalarında Fransa'da ortaya çıkmıştır. Nasıl ki romantizm klasisizme bir başkaldırı niteliğinde ise gerçekçilik yani realizm, hem klasisizme hem de romantizme karşı bir akım olarak ortaya çıkmış, başta Aleksandr Puşkin olmak üzere öncü Rus yazarlarla birlikte Rus edebiyatında yaygınlaşmıştır. Akımın ilk teorisyeni olarak görülen Jules-Français Champfleury'ye göre edebiyatta bir hareket olarak gerçekçilik 1848 sonrası bir fenomen haline geldi. Champfleury'nin açıklamasına göre edebiyatta realizm, objektif gerçekliği yeniden üretmeyi amaçlar ve romantik idealizasyon ya da dramatizasyon yapmadan, özellikle orta ya da alt sınıf toplumlar arasında günlük, sıradan faaliyetleri ve yaşamı göstermeye odaklanır. (Devamı...)


Hannah Arendt (d. 14 Ekim 1906 - ö. 4 Aralık 1975), Almanya doğumlu Amerikalı siyaset bilimcidir. Çoğu kişi tarafında felsefeci olarak da bilinmekle birlikte, kendisi felsefenin "bireyin kendisi"ne dair sorunlarla uğraştığını söyleyerek bu sıfatı reddetmiştir. Siyaset bilimci olarak tanımlanmayı istemesinin sebebi çalışmalarının "tekil olarak insana değil, dünyada yaşayan ve dünyayı kaplayan insanlığa" odaklanmış olmasıdır.

Arendt, o zamanlar bağımsız bir şehir olan Aşağı Saksonya'nın Linden şehrinde (şimdiki Hannover'in bir parçası), seküler bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi ve Königsberg (hayranı olduğu Immanuel Kant'ın şehri, bugünkü adı ile Kaliningrad) ile Berlin'de büyüdü. Martin Heidegger ile birlikte Marburg Üniversitesinde felsefe çalışan Arendt'in onunla uzun, fırtınalı romantik bir ilişkisi oldu. Bu ilişki, Heidegger'in Nazi sempatisi yüzünden zaman zaman eleştirilmiştir. Heidegger'den ayrıldığı dönemlerden birinde Heidelberg'e taşındı ve orada varoluşçu felsefeci Karl Jaspers'in danışmanlığında Aziz Augustinus'un düşüncesinde aşk kavramı üstüne bir tez yazmaya başladı. Arendt'in tez çalışması 1929 yılında yayınlandı ancak 1933 yılında Yahudi olduğu gerekçesi ile gerekli hocalık niteliklerine sahip olmadığı belirtilerek Alman üniversitelerinde ders vermesi engellendi. Bunun üzerine Paris'e kaçan Arendt orada edebi eleştirmen ve Marxist gizemci Walter Benjamin ile tanışıp onunla dost oldu. Fransa'da kaldığı süre boyunca Yahudi göçmenlere yardım ve destek sağlamaya çalıştı. (Devamı...)


18 Mayıs
Gergedan gergedangiller (Rhinocerotidae) familyasından bugüne kadar soyunu sürdürebilmiş kara hayvanları içinde filden sonra en iri olan hayvan türü.

Bugünkü gergedanların, üçü Asya'da, ikisi Afrika'da yaşayan beş türü vardır. Bunların hepsi iri yapılı, kısa ve kalın bacaklı hayvanlardır. Ayaklarında tek bir toynakla (geniş ve kalın tırnakla) çevrili üçer parmak bulunur. Kafaları iri ve ağır, kulakları geniş, ucu püsküllü olan kuyrukları ince ve oldukça kısadır. Son derece kalın olan derileri, kulaklarının tepesindeki tüy tutamları ile kuyruk püskülleri dışında tümüyle çıplaktır. Türleri ayıran en önemli fark burunlarının üstündeki boynuzların bir ya da iki tane olmasıdır. Asya'da yaşayan üç türden ikisi tek boynuzlu, öbür Asya türü ile iki Afrika gergedanı çift boynuzludur. İçlerinde en irisi olan Beyaz gergedanın ağırlığı beş tonu bulur. Gergedanların boynuzu öbür hayvanlarınki gibi kemikten değil, saç, kıl ve tırnakların yapısındaki (keratin) denen lifsi bir proteinden oluşmuştur. Bazı Asya ülkelerinde bu boynuzların doğaüstü güçler taşıdığına inanılır. Otçul hayvanlar olan gergedanlar genellikle tek başlarına ya da aile grupları hâlinde geniş otlaklarda, çalılık ve bataklık bölgelerde yaşarlar. Yalnız Sumatra gergedanı sık ormanlarda yaşar. Görme duyularının zayıf olmasına karşılık koku alma ve işitme duyuları çok gelişmiştir. Hayvanlar arasında kendilerinden daha güçlü düşmanları olmayan gergedanlar insanla karşılaştıklarında da genellikle kaçarlar. (Devamı...)


Chris Isaak (26 Haziran 1956, Stockton, Kaliforniya) Amerikalı aktör, bestekâr, müzisyen, şarkıcı.

Müzik hayatına ağabeyiyle beraber AWOL'un U0P albümüne katkıda bulunarak başlamıştır. 1984 yılından günümüze, birçok alanda aktif olan Isaak temelinde müzik kariyerine odaklanmış; birçok albüme imzasını koymuştur. İlk albümü Silvertone'yi çıkardıktan sonra büyük beğeni topladı, David Lynch'nin filmlerine film müzikleri yaptı. 1988'de Babanın Metresi filminde palyaço rolü yaparak aktörlüğe başlayan Isaak, birçok filmde rol üstlendi. Lynch tarafından Mavi Kadife filminde başrol teklif edildiğinde bu rolde oynamayı reddetti. 2001-2004 yılları arasında The Chris Isaak Show adlı programı sundu. Isaak şu anda Amerikan Biyografi Kanalında yer alan The Chris Isaak Hour'u sunmaktadır. Chris Isaak 26 Haziran 1956'da Stockton'da St. Joseph's Hastanesinde doğdu.< Annesi Dorothy patates cipsi fabrikası işçisi, babası Joe ise forklift sürücüsüydü. Annesi İtalyan asıllı Amerikandır. Nick ve Jeff adında iki kardeşi vardır. 1961 ve 1970 yılları arasında ilköğrenimini Stockton's Woodrow Wilson Elementary School ve Daniel Webster Junior High okullarında gerçekleştirmiştir. Isaak'a 1971 yılında ilk gitarını kız arkadaşı Carole Low hediye etmiştir. Isaak genç yaşta iken ailesi ve kendisinin aldığı ikinci el Elvis Presley kayıtlarıyla kendi müzik eğitimini geliştirdi. Dinlediği kayıtlar onun müzik sesini belirlenmesinde etkili oldu. Isaak ve ağabeyi Nick akustik gitarlarıyla birbirlerine uyum sağlayarak amatör şekilde gitar çalmaya başladılar. (Devamı...)


19 Mayıs
Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı, 19 Mayıs 1919 tarihinde 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal'in Bandırma Vapuru ile yapılan yolculuk sonrası Samsun'a ulaşması olayıdır. Bu olay Kurtuluş Savaşı'nın fiili başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Samsun'da Rum çeteleri ve Türk halkı arasında meydana gelen çatışmaların sonlandırılması için Osmanlı hükûmeti tarafından Mustafa Kemal görevlendirilmiş ve kendisine 9. Ordu'nun müfettişliği verilmiştir. Bunun üzerine müfettiş, 16 Mayıs'ta on sekiz askerle birlikte yola çıkmış, üç gün sonra görev bölgesine Bandırma Vapuru ile ulaşmış ve bir hafta boyunca Mantıka Palas'ta kalmıştır. Bu süreçte bölgede meydana gelen çatışmaların sebebini araştırmış ve işgalcilere karşı bizzat Türk direniş örgütlerinin kurulmasında etkin rol oynamıştır. Mustafa Kemal, bu bir haftalık süreç sonunda Havza'ya geçmiştir. Havza'da geçirdiği on yedi gün sonunda ise şehirden ayrılarak Amasya'ya hareket etmiştir. (Devamı...)

Kırlangıç Yuvası, Kırım'daki Gaspra kasabasında yer alan dekoratif bir kaledir. 1911-1912 yılları arasında 40 metre yüksekliğindeki Aurora Yamacı'nın üzerinde inşa edildi. Rus mimar Leonid Sherwood tarafından Neogotik bir tarzda tasarlandı. 1914'te restoran olarak kullanılmak üzere satıldı. Rus Devrimi'nden kısa süre sonra, yalnızca turistik amaçlarla kullanılmaya başladı. 1927'de meydana gelen 6-7 şiddetindeki depremlere maruz kaldı. Depremlerde bina hasar görmezken bazı dekoratif nesneler ile yamacın küçük bir bölümü denize düştü ve yamaçta büyük bir çatlak ortaya çıktı. 1930'larda okuma kulübü yapılan bina, güvenlik nedeniyle kapatıldı ve kırk yıl kullanılmadı. Binada yenileme çalışmaları 1968'de başladı. 1975'ten beri binada bir restoran hizmet vermektedir. Karadeniz kıyısındaki Ai-Todor Burnu'na bakan Kırlangıç Yuvası, Kırım'daki en popüler turistik mekânlardan biridir ve Kırım'ın güney kıyılarının simgesi kabul edilmektedir. (Devamı...)

20 Mayıs
Çiy havadaki su buharının soğuk bir yüzey üzerinde sıvı hale geçmesi sonucu oluşan su damlacıkları. Atmosferik sınır tabakadaki hava parselinin aktüel buhar basıncının, yüzeyin sıcaklığına ait doymuş buhar basıncından daha yüksek olması sonucu, havadaki su buharının soğuk bir yüzey üzerinde yoğunlaşarak sıvı faza geçmesidir. Bahar aylarında bulutsuz gecelerde gerçekleşen radyasyon kaybı, yeryüzeyine temas eden ince bir hava tabakasında fazlaca soğumaya neden olur ve çiy de genellikle bu durumda -nem, sıcaklık ve basınç koşulları da uygunsa- gerçekleşir. Yer/cisim sıcaklığı donma seviyesinin altında ise, çiy yerine kırağı gerçekleşir. Çiy, meteoroloji biliminde yağış kategorisine girmez. Hatta klimatolojik rasat cetvellerinde meteorolojik hadise değil, müşahede olarak rapor edilir.

İlkbahar veya yaz mevsiminde sabahları cisimlerin üzerinde, bahçedeki bitkilerin yapraklarında su damlacıkları oluşur. Bu damlacıklar yağmur damlası değildir, geceleri havanın soğumasıyla havada bulunan su buharının yoğuşarak oluşturduğu damlacıklardır. (Devamı...)


Woody Guthrie ya da tam adıyla Woodrow Wilson "Woody" Guthrie (d. 14 Temmuz 1912 – ö. 3 Ekim 1967), Amerikalı şarkı sözü yazarı ve folk müzik sanatçısı. Guthrie müzik kariyerinde yüzlerce şarkıya, balata imza atmış, siyasi temalar içeren şarkılardan geleneksel şarkılara, geleneksel şarkılardan çocuk şarkılarına kadar birçok farklı dalda doğaçlama çalışmaları olmuştur. Hayatı boyunca canlı performanslarını sürdüren sanatçı sıklıkla gitarıyla, This Machine Kills Fascists yani "Bu Makine Faşistleri Öldürür" sloganıyla seyirci karşısına çıkmıştır. Amerikan okullarında sıklıkla söylenen "This Land Is Your Land" şarkısıyla da tanınır. Kaydettiği şarkıların birçoğu Kongre Kütüphanesi'nde arşivlenmiştir.

Guthrie Oklahoma'dan Kaliforniya'ya kadar göçmen işçilerle yol almış ve geleneksel folk ve blues şarkıları öğrenmiştir. Şarkıları özellikle Büyük Bunalım esnasındaki Dust Bowl dönemi olarak adlandırılan kuraklık dönemindeki deneyimlerini konu almaktadır ve "Dust Bowl Troubadour" yani "Kuraklık Dönemi Gezgin Müzisyeni" olarak da tanınmıştır. Her ne kadar Guthrie hayatı boyunca Amerika Birleşik Devletleri'ndeki komünist gruplarla ilişkilendirilse de görünüşte bunlardan hiçbirine üye olmamıştır. Guthrie üç kez evlenmiş ve Amerikan folk müzik müzisyeni Arlo Guthrie dahil sekiz çocuğu olmuştur. Ayrıca müzisyen Sarah Lee Guthrie'nin de büyükbabasıdır. Guthrie 55 yaşındayken Huntington Hastalığı olarak adlandırılan dejeneratif nörolojik bir bozukluğun komplikasyonları sebebiyle vefat etmiştir. Hastalığına rağmen, son yıllarında Guthrie folk müzik hareketinde başı çekmiş ve Ramblin' Jack Elliott ve Bob Dylan gibi müzisyenlerle sahip olduğu usta-çırak ilişkisinin yanı sıra genel olarak yeni folk müzisyenleri nesline ilham kaynağı olmuştur. (Devamı...)


21 Mayıs
Hubble Uzay Teleskobu (HUT), ismi Amerikalı astronom Edwin Hubble'ın anısına verilmiş; Nisan 1990'da STS-31 Görevi esnasında Uzay Mekiği Discovery tarafından Dünya etrafındaki yörüngesine taşınmış bir uzay teleskopudur. İlk uzay teleskopu olmamasına rağmen, HUT en büyüklerindendir ve birçok üstün özelliğe sahiptir. Ayrıca hem hayati öneme sahip bir araştırma aracı olması hem de astronomi için etkili bir halkla ilişkiler unsuru olması nedeniyle çok tanınmıştır.

HUT, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) arasında ortak bir çalışmadır ve Compton Gama Işını Gözlemevi, Chandra X-ışını Gözlemevi ve Spitzer Uzay Teleskobu projelerinden oluşan NASA'nın Büyük Gözlemevleri programının bir parçasıdır. Uzay teleskopların yapımı ilk olarak 1923'te düşünüldü. HUT için 1970'lerde, 1983'te uzaya gönderilmesi hedefiyle fon bulundu ancak proje teknik gecikmeler, bütçe sorunları ve Challenger faciası nedeniyle gecikti. 1990'da yörüngeye yerleştirildikten sonra bilimadamları ana aynanın teleskobun çalışmalarını kısıtlayacak şekilde yanlış yerleştirildiğini tespit etti. 1993 yılında bir uzay mekiği yolculuğunda bu sorun giderildi. HUT, Dünya atmosferinin dışında konumlanması sayesinde, yeryüzündeki teleskoplara kıyasla pek çok avantaja sahip olabilmektedir: Atmosferin olumsuz etkilerinden (Görüntüde bulanıklık ve havadaki partiküllerden yansıyan ışığın oluşturduğu arka-plan kirliliği gibi) bağımsız görüntü elde edilmesinin yanı sıra, Ozon tabakası tarafından tutulan morötesi ışığın gözlemlenmesi ancak bu şekilde mümkün olabilmektedir. 1990 yılında fırlatılmasının ardından, astronomi tarihindeki en önemli enstrümanlardan biri haline gelmiştir. Astronomların astrofizik alanındaki temel problemlerine çözüm bulmakta büyük yarar sağlamıştır. Hubble teleskobu tarafından kaydedilmiş olan Hubble ultra derin alan adlı fotoğraf, bugüne kadar görünür ışık ile en uzak mesafeden alınmış detaylı görüntüdür. Birçok Hubble gözlemi, en kesin biçimde hesaplanan evrenin genişleme oranı gibi astrofizik alanında birçok çığır açıcı sonuç doğurmuştur. (Devamı...)


Kevin Garnett ya da tam adıyla Kevin Maurice Garnett (d. 19 Mayıs 1976, Greenville, Güney Karolina), ABD Profesyonel Basketbol Ligi (NBA) takımları'ndan Minnesota Timberwolves'un oyuncusu. Farragut Akademisin'den mezun olduktan sonra 1995 draftı'nda 5.sıradan seçildi. 20 yıl içinde (NBA) draft'ına liseden direkt olarak katılan ilk basketbolcu oldu. 2000 yılında Sidney'de düzenlenen Yaz Olimpiyatları'nda ABD basketbol millî takımı ile altın madalya aldı. 2003-2004 sezonunda MVP ve 2007-2008 sezonun da yılın en iyi savunmacısı ödülüne layık görüldü. Üst üste 14 kez All Star seçilerek bu alanda Shaquille O'neal Karl Malone ve Jerry West'e ait NBA rekorunu egale etti. 9 kez All-NBA ve 10 kez Savunma takımlarına seçildi.

Kevin Garnett, Greenville'de, Shirley Garnett ve O'Lewis McCullough çocuğu olarak dünyaya geldi. Garnett az da olsa sorun yaratan çocuklardandı. Okulda beyaz bir çocuğun bileği kırılmıştı. Bu kavgaya karışanlardan biriside oydu. Bu olay sonrasında tutuklanmıştı. Ama genelde zamanının çoğunu kendisinin idolü olan Los Angeles Lakers'ın efsane oyuncusu Magic Johnson gibi iyi bir oyuncu olmak için Springfield Park’ta basketbol oynayarak geçiriyordu. Basketbolu o kadar çok seviyordu ki gece yarılarına kadar şut atıyordu. Kevin Garnett'in öz babası da basketbol aşığıydı. Üvey babası ise tam tersine basketbol oynamasını istemiyordu. Annesi de üvey babası gibi düşünmekte ders çalşıp üniversiteye gitmesini istiyordu. Ama Garnett'in okul ve derslerle arası iyi değildi. Tek isteği basketbol oynamaktı.Bu sebeple herkesten gizli olarak okulun takımı Mauldin Mavericks’te oynamaya başladı. Ailesinin haberi yoktu öğrendikleri zaman KG çoktan takımla maçlara çıkmaya başlamıştı.Lisedeki ikinci yılında KG’nin ünü giderek yayılmaya başladı. Garnett’in maçlarını kaçırmak istemeyen insanlar Mauldin Lisesi’nin salonuna akın ederek onun basketbol şovunu izliyordu. Garnett, o günlerde basketbol vasıtasıyla Stephon Marbury isminde New York’lu bir genç ile tanışıtı. Bu ikilinin arasındaki dostluk, kısa zamanda iki kardeşin ilişkisine dönüştü. (Devamı...)


22 Mayıs
Havacılık tarihi insanlığın ilk günlerindeki ilkel uçuş denemeleri ve 17 Aralık 1903'te Wright Kardeşlerin ilk havadan ağır motorlu uçuşu yapması da dahil olmak üzere insanlı uçuşun gelişiminin tamamıdır.

İnsanın, kuşları gözlemlemeye başladığı ilk günlerden beri varolan uçma tutkusunun en erken öykülerinden biri Yunan Mitolojisindeki anlatımıyla Daedalus ve oğlu İkarus'un efsanesidir. Diğer Hint, Çin, ve Orta Çağ efsaneleri de vardır. Bu efsaneye göre Kral Minos, baba Daedalus ve oğlunu Girit Adasına hapseder. Hapis hayatından sıkılan Daedalus'un aklına kaz tüylerinden kanatlar yapıp bunları kullanarak adadan kaçmak gelir. İşte böylece bilinen en eski efsanevi insanlı uçuşu gerçekleştirmiş olurlar. Kısacası, ilkel havacılık diye adlandırabileceğimiz bu dönemde insanlar, kuşları taklit etmekten öteye gidemediler, ancak daha sonra balon, zeplin, planör ve en sonunda da uçak gibi değişik tipteki hava taşıtlarını da bulmaktan geri kalmadılar. Hava aracı tasarımcıları, araçlarının daha hızlı olması, daha uzağa, daha yükseğe gidebilmesi ve daha kolay kontrol edilebilir olması için çok uğraştılar. (Devamı...)


Klaus Fischer (d. 27 Aralık 1949, Kreuzstraßl), Alman eski futbolcu ve teknik direktör. Bundesliga'nın en golcü oyuncuları sıralamasında, 365 gollü Gerd Müller'in ardından 268 golle ikinci durumdadır.

Lindberg yakınlarındaki Kreuzstraßl kasabasında dünyaya geldi. Futbol kariyerine 1961'de, Zwiesel'in altyapısında başladı. 1968'de 1860 Münih'te profesyonel oldu. İki yıl oynadığı başkent ekibinde 60 lig maçına çıkarken 28 gol kaydetti. 1970'te Schalke 04 ile anlaştı. 1981'e kadar formasını giydiği mavi-beyazlı takımla 1972'de DFB-Pokal kazandı. Schalke 04'ün, 1971'deki Bundesliga skandalına karışan takımlardan biri olması sebebiyle ömür boyu futbol oynamaktan men edildi. Fakat bu ceza sonradan bir yıla düşürüldü. 1976'da ligde attığı 29 golle gol kralı oldu. Shalke 04'teki 182 lig golüyle kulüp tarihinin en golcü oyuncusu unvanını kazandı ki bu unvanı günümüzde de korumaktadır. (Devamı...)


23 Mayıs
Su aygırı (Hippopotamus amphibius), Nil aygırı olarak da bilinir, su aygırıgiller (Hippopotamidae) familyasından çok büyük memeli bir otobur hayvan. Bu familyanın diğer türü ormanda yaşayan cüce su aygırı (Hexapotodon liberiensis) dır.

Bilimsel ismi olan Hippopotamus, yunanca ἱπποπόταμος -Nehiratı (ἵππος = hippos - At ve ποταμός = potamos - nehir) kelimesinin latince şeklidir. İsmine rağmen su aygırı, atlardan çok balinalara ve yunuslara daha yakın akrabadır. Nil aygırı adı, ilk su aygırlarının bugün alt kısımlarında artık türü kurutulmuş olan Nil kıyılarında keşfedilmiş olmasına dayanmaktadır. Yetişkin bir su aygırının omuz yüksekliği 1.50 m, vücudu 4.50 m uzunluğundadır ki bundan, gövdeye basık kuyruk 50 cm pay alır. Su aygırı 2700 ile 4500 kg ağırlığındadır. Böylelikle gergedanlarla birlikte fillerden sonraki en büyük ikinci kara hayvanı konusunda rekabet halindedir. Bir su aygırı belli durumlarda saatte azami 48 km/sa. hıza ulaşabilir. (Devamı...)


James Brown (3 Mayıs 1933, Güney Karolina - 25 Aralık 2006, Atlanta), Amerikalı müzisyen, şarkıcı, söz yazarı, soul ve funk müziğin babası.

Sorunlu çocukluğu kariyerini de belirlemiştir. 16 yaşında silahlı soygun suçundan ilk kez hapise girdi. 4 sene demir parmaklıkların arkasında kaldıktan sonra kilise korosunda şarkı söylemeye başladı. Kısa zamanda sesi ve ilahilere getirdiği özgün yorumları ile dikkati çekti. 20. yüzyıl dünya müzik tarihinin kilometre taşlarından biri olan James Brown, 1955 yılında ilk albümü "Please Please Please" i çıkarttı. Büyük ses getiren ilk albümünün ardından Rock N' Roll’un babalarından sayılan Little Richard ile tanıştı ve upsetters grubu ile çalışmaya başladı. 1958 yılında R&B single'ı "Try Me" ile listelerde üst sıralara yerleşerek ününü pekiştirdi. 1992 yılında "Grammy Yaşam Boyu Başarı Ödülü" alan James Brown, filmlerde de rol aldı ve şarkıları film müziği olarak da kullanıldı. (Devamı...)


24 Mayıs
Machu Picchu (okunuş: Maçu Piççu veya Maçu Piçu, Quechua: Machu Pikchu), bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş olan bir İnka antik şehridir. 7 Temmuz 2007 tarihinde Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir.

And Dağları'nın bir dağının zirvesinde, 2.360 m yükseklikte, Urubamba Vadisi üzerinde kurulmuş olup Peru'nun Cusco şehrine 88 km mesafededir. Şehir, İnkalı bir hükümdar olan Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları civarında inşa ettirilmiştir. İspanyol istilacılar 1532 yılında buraları işgal ederken sık dağlar arasında kalmış bu şehir, istilacılar tarafından fark edilmemiş ve bu sayede zarar görmemiştir. Machu Picchu 200'den fazla merdiven sistemiyle birbirine bağlı olan taş yapıdan oluşur. Şehrin 3000 basamağı bugün hâӀâ gayet iyi durumdadır. Kuruluş amacı ve anlamı bugüne kadar gelmiş olan tartışma konusudur. Günümüze gelmeyi başarmış bilimsel kanıt içerikli çok fazla ipucu bulunmamasından sadece tahminler yapılabilmektedir. Bu yüzden o zamanlardaki adı bilinemeyen şehir, ismini bugün yakınlarda olan bir dağ zirvesinden almıştır. Şehrin tarım alanı olarak kullanılan teraslardan oluşan bölümleri, Eski Zirve (Quechua dilinde: Machu Picchu) denen dağın eteklerindedir. Şehrin sonunda ise Genç Zirve (Quechua dilinde: Wayna Picchu) yükselir. (Devamı...)


George Arliss (d. 10 Nisan 1868 – ö. 5 Şubat 1946) kariyeri başarılarını ABD'de kazanmış İngiliz aktör, yazar ve film yapımcısıdır. Arliss, Akademi Ödülleri'ni kazanmış ilk İngiliz aktörüdür.

George Augustus Andrews ismi ile İngiltere'nin başkenti Londra'da doğdu ve Harrow'da eğitim gördü. Babasının matbaasında çalışmaya başladı, ancak 18 yaşında iken ayrıldı ve oyunculuğa başladı. Oyunculuk kariyerine 1887 yılında İngiltere'nin çeşitli bölgelerinde sahneye çıkarak başladı. 1900'de, Londra'da "West End Theatre'da yan rollerde oynamaya başladı. 1901'de ABD'ye Mrs Patrick Campbell'in turnesin bir üyesi olarak ile ilk kez gitti. Sadece turne süresince kalma amaçlı gittiği ABD'de 20 yıl boyunca yaşadı ve 1908'de The Devil isimli oyun ile bu ülkede star oldu. Daha sonra 1911'de yapımcı George Tyler, Louis Napoleon Parker'a özel olarak Arliss'e uygun olarak tasarlanmış bir oyun yazmasını istedi ve aktör Disraeli isimli oyunla 5 yıl boyunca turneye çıktı. Sinem kariyerine 1921 yılında Disraeli ve The Devil filmleri ile başladı. Daha sonra 4 sessiz filmde daha oynadı. Bu filmlerden sadece The Devil, $20 a Week ve dönemin popüler bir tiyatro oyunu olan "The Green Goddess"'in uyarlaması olan 1923 yapımı film The Green Goddessin günümüze kadar kopyaları kalmıştır. 1929 yılında Disraeli filmini tekrar sesli olarak çekmiş ve En İyi Erkek Oyuncu Akademi Ödülü'nü kazandı. Bu sayede 61 yaşında iken tiyatro oyunculuğu ve sessiz filmlerden sonra sesli filmlerde tam olarak starlığa ulaştı. (Devamı...)


25 Mayıs
Ben-Hur 1959 tarihli sinema filmi. Yönetmeni William Wyler olan film, bugün Lewis Wallace'nin romanı Ben-Hur: A Tale of the Christ`in en ünlü sinema uyarlamasıdır. Başrollerde, Judah Ben-Hur rolüyle Charlton Heston ve Messala rolüyle Stephen Boyd vardır.

Filmin galası New York'ta, 18 Kasım 1959 tarihinde Loews Theater'da yapılmıştır. Film sürpriz bir şekilde 11 Akademi Ödülü kazanmıştır; 2011 yılı itibarıyla bu sayıyı sadece 1997'de Titanic ve 2003'te The Lord of the Rings:The Return of the King filmleri yenileyebilmiştir. Filmin en çok tepki çeken yanı da tarihi bir film olmasına karşın bir karede kırmızı bir arabanın gözükmesidir.Film MGM65mm ismi verilen bir camera ile 2.76:1 sinemaskop formatında çekilmiştir. Filmin uyarlandığı romanın yazarı Lewis Wallace ABD İç Savaşı'nda Kuzey Orduları generaliydi ve II. Abdülhamid zamanında, 1882 yılında ABD'nin İstanbul'daki Osmanlı İmparatorluğu elçiliğine getirilmişti (“Memaliki Müctemial Amerikan Devleti Sefiri Kebiri”). Ben-Hur, 2004 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir. (Devamı...)


Tirunesh Dibaba (d. 1 Haziran 1985, Addis Ababa), Etiyopyalı atlet.

Dibaba, altı çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak Addis Ababa'da doğdu. Büyük kardeşi Ejegayehu Dibaba, küçük kardeşi Genzebe Dibaba ve 1992 Barselona ve 2000 Sidney olimpiyatlarında altın madalya kazanan kuzeni Derartu Tulu da atlettir. Dibaba, atletizm hayatına kuzeni sayesinde başlamıştır. İlk kez 2002 yılında uluslararası organizasyonlarda ülkesini temsil etmeye başlayan Dibaba, ilk büyük başarısını 2003 yılında Paris'te düzenlenen Dünya Atletizm Şampiyonası'nda 5000 m.de altın madalya alarak kazandı. 2005 Dünya Atletizm Şampiyonası'nda hem 5000 m.de hem de 10.000 m.de altın madalya kazandı. Osaka'da düzenlenen 2007 Dünya Atletizm Şampiyonası 10.000 m koşusunda ise 31:55.41 lik derece yaparak Türk atlet Elvan Abeylegesse'nin 4 saniye önünde yarışmayı 1. bitirdi ve altın madalyanın sahibi oldu. Etiyopyalı atlet, 2004 Yaz Olimpiyatları 5000 m yarışında vatandaşı Meseret Defar ve Isabella Ochichi'nin arkasında 3. olarak 14:51.83 lik derecesiyle bronz madalya kazandı. Çin'de düzenlenen 2008 Yaz Olimpiyatları bayanlar 10.000 m yarışının son anlarında yaptığı atakla Elvan Abeylegesse'yi geçerek 29.54.66 ile hem altın madalyayı kazandı hem de olimpiyat rekorunun yeni sahibi oldu. Ayrıca yine aynı organizasyonda 5.000 m finalinde 15:41.40 lık derecesiyle 10.000 m de olduğu gibi 5.000 m de de altın madalyanın sahibi oldu. Dibaba, ayrıca 6 Haziran 2008'de Oslo Golden League 5000 m yarışında, daha önce Meseret Defar'a ait olan 14:16.63'lük rekoru yaklaşık 5 saniye geliştirerek 14.11.15'lik derece ile dünya rekorunu da kırdı. (Devamı...)


26 Mayıs
Avrupa kayını (Fagus sylvatica), kayıngiller (Fagaceae) familyası üyelerinden belirli mevsimlerde yaprak döken bir kayın türü.

Doğal dağılım alanı güney İsveç'ten (bazı sınırlı şekildeki türler Norveç'in güneylerinde bulunur) orta İtalya, Fransa'nın batısı, kuzey Portekiz ve İspanya'nın ortaları ve daha doğuda Avrupa kayınının yerini alan doğu kayınıyla (F. orientalis) birleştiği kuzeybatı Türkiye'nin doğusuna kadardır. Balkanlarda, doğu kayınıyla oluşan bazı melez türler görülür, bu melezler Fagus x taurica şeklinde isimlendirilir. Akdeniz civarındaki dağılım alanının güney kısımlarında sadece 600-1.800 m yüksekliklerdeki dağlık ormanlarda yetişir.İngiltere'nin güneylerinde doğal olarak sıkça dikkati çekmesine rağmen, son kanıtlar M.Ö. 4000 yıl önceye kadar ya da buz devri sırasında şekillenen İngiliz Kanalı'ndan 2.000 yıl sonrasına kadar İngiltere'de bulunmadığını öne sürmektedir, türün meyvelerini besin olarak kullanılan Taş Devri insanıyla bölgeye erken bir giriş yapmış olabilir. Asıl yayılış alanı Bulgaristan Istrancaları olan ve orada 40 m boylanabilen Fagus sylvatica, sınır bölgesinden doğuya doğru uzaklaştıkça hem sıklığından kaybeder hem de ağaç formundan çalı formuna dönüşür. Türkiye'de Trakya’da Kırklareli ve Tekirdağ'da Yıldız (Istranca) dağlarında Fagus sylvatica’nın ulaştığı son sınırın, bilinenin aksine, Demirköy hattı değil, daha doğuda İstanbul'da Çatalca'da Binkılıç - Çilingoz hattı olduğu 2010 yılındaki bir araştırmayla ortaya konmuştur. (Devamı...)


Leonhard Euler (d. 15 Nisan 1707, Basel, İsviçre - ö. 18 Eylül 1783, Sankt-Peterburg, Rusya), İsviçreli matematikçi ve fizikçi.

18. yüzyılın en önemli ve tüm zamanların önde gelen matematikçilerinden biri kabul edilmektedir. En üretken matematikçilerden biri olarak çalışmalarının bütünü 70 cildi aşmaktadır. Euler pek çok yeni kavram geliştirmiş, basit aritmetikten sayılar teorisi ve topolojiye kadar farklı alanlarda uzun süre kabul gören birçok teorem ispatlamıştır. Bu çalışmaları esnasında, günümüzde kullanılan modern matematik terminolojisinin yaratıcısı olmuş fonksiyon kavramı ve onun yazımını tanımlamıştır (yaptığı bu çalışma için verilebilecek örneklerden bazıları trigonometrik fonksiyonlar için yaptığı sin, cos ve tan tanımlamalarıdır). Euler'in babası Paul Euler ve annesi Marguerite Brucker'dı. Babası Paul Euler Protestan papazıydı ve oğlunun da kendi yolundan gitmesini istiyordu. Basel doğumlu olmasına rağmen çocukluğunun büyük kısmını babasının Lüteriyen papaz olarak vaaz verdiği komşu şehir Riehen'de geçirdi. Euler çocukluk yılları boyunca gittikçe artan bir ilgiyle matematiğe bağlanmıştı ve bu sırada bir aile dostu olan Johann Bernoulli tarafından eğitiliyordu. Euler babasının isteği üzerine matematik kadar ilginç bulmasa da Basel Üniversitesinde ilahiyat, İbranice ve Yunanca eğitimi aldı. Bu eğitimin sonunda Bernoulli müdahale etmeseydi Euler bir papaz olacaktı. Ama Bernoulli, oğlunun büyük bir matematikçi olabilecek yeteneğe sahip olduğunu söyleyerek baba Paul Euler'i ikna etti. (Devamı...)


27 Mayıs
Falcon 9 merkezi Kaliforniyanın Hawthorne şehrinde olan SpaceX şirketi tarafından tasarlanıp geliştirilen bir fırlatma araçları ailesidir. Bu fırlatma araçları ailesi Falcon 9 v1.0, Falcon 9 v1.1, Falcon 9-R'den oluşmaktadır. Bu yörüngeye-iki-aşamada-çıkan aracın her iki aşaması için de güç, yakıt olarak sıvı oksijen (LOX) ve roket-sınıfı kerosen (RP-1) kullanan roket motorları tarafından sağlanır. Falcon 9'un şu anki haliyle alçak Dünya yörüngesine 13150 kilogram (28990 lb) ağırlığında ve yer istasyonul transfer yörüngesine 4,850 kilogram (10,690 lb) ağırlığında görev-yüklerini taşıyabilmektedir. Her üç Falcon 9 aracı da orta ölçekteki fırlatma sistemleri sınıfındadır.

Falcon 9 ve Dragon kapsülü ikilisi birlikte 2008 yılında, NASA'dan UUİ'ye (ISS) malzemeleme götürmek için,Ticari Yörüngesel Taşımacılık (COTS) programı çerçevesinde, Ticari İkmal Hizmetleri (CRS) sözleşmesini kazandılar. UUİ'ye ilk ticari ikmal uçuşu 2012 Ekim ayında fırlatılmıştır. İlk uyarlama olan 1.0 tasarımı 2013 yılında kullanım kalana kadar toplamda beş uçuş gerçekleştirmiştir. SpaceX bu günlerde iyileştirilmiş ve yüzde 60 daha ağır olan bir Falcon 9 fırlatma aracı —Falcon 9 v1.1— kullanmaktadır, bu hali ilk defa 2013 Eylül ayındaki, Falcon 9 uçuşlarının altıncısı olan ispat uçuşunda fırlatılmıştır. Falcon 9 v1.1 uyarlaması Falcon Heavy fırlatma aracına temel oluşturacaktır. Falcon 9 ayrıca, Ticari Mürettebat Nakil Yeteneği sözleşmesi çerçevesinde UUİ'ye NASA astronotlarını taşıyabilmek için, insanlı uçuşa uygunluk alacaktır. SpaceX bir önceki fırlatma aracı olan Falcon 1'i tamamen kendi parasıyla geliştirmişken, Falcon 9'un geliştirilmesi; Ticari Yörüngesel Taşımacılık Hizmetleri (COTS) programı çerçevesinde, NASA'nın sağladığı parasal kaynak ile başlamıştır. SpaceX 2006 yılında "ticari yörüngesel taşıma hizmetini geliştirip ispat etmek" üzere doğrudan-kaynak-sağlanan, üç adet ispat uçuşu da içeren, "Uzay Yasası Anlaşması"na (UYA) hak kazandı. (Devamı...)


Rinat Dasayev (Rus. Ринат Файзрахманович Дасаев) (d. 13 Haziran 1957 Astrahan, SSCB) Tatar kökenli Sovyetler Birliği millî futbol takımının 1980'li yıllardaki kalecisidir. Millî takımla üç kez FIFA Dünya Kupası kadrosunda yer almış, 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda final oynamıştır.

Lev Yaşin ile beraber Sovyetlerin en ünlü kalecilerindendir. 2004 yılında FIFA tarafından Pelé'ye yaptırılan yaşayan en iyi 125 futbolcusu listesi FIFA 100'de yer aldı. 1980, 1982, 1983, 1985, 1987 ve 1988 yıllarında Sovyetlet Birliği'nde yılın kalecisi seçildi. Futbola Volgar Astrahan takımının alt yapısında başladı. 1976'da profesyonel oldu. 1 sezon bu kulüpte oynadıktan sonra 1977 yılında 11 sezon boyunca oynayacağı Spartak Moscow'ya transfer oldu. Bu kulüpte 11 sezonda 335 maça çıktı. 1988'de Dünya'da Yılın Kalecisi seçildi. 1988'de Sevilla FC kulübüne transfer oldu. La Liga'da 3 sezon forma giydi ve 59 maça çıktı. 1991'de Sevilla'da futbolu bıraktı. 2003-2005 yılları arasında Rus millî takımının yardımcı antrenörlüğünü yaptı. 2007'den bu yana Torpedo Moskva takımında Vyaçeslav Dayev'in yardımcılığını yapıyor. Rinat Dasayev, Sovyetler Birliği millî futbol takımı formasını 91 kez giydi. 3 kez FIFA Dünya Kupası ve 1 Avrupa Şampiyonası oynadı. Ayrıca 1980 Olimpiyat Oyunları'nda SSCB forması giydi ve takımının üçüncülüğünde önemli rol oynadı. Dasayev özellikle 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası'ndaki performansı ve Marco van Basten'den yediği golle tanınır. (Devamı...)


28 Mayıs
Mazot veya motorin dizel motorlarda kullanılan, ham petrolün damıtma ürünlerinden biridir.

Ham petrolün damıtılması sırasında 200-300°C kaynama aralığında alınan üçüncü ana ürün motorindir. Motorin dizel motoru yakıtıdır. Yanma ısısını mekanik güce çevirmek için en yeterli mekanizma olan dizel makinesi, benzin ve gaz makinelerinden takriben 30 yıl kadar sonra 1892 de Rudolf Diesel tarafından keşfedildi. Yüksek kompresyonlu bir makinenin geliştirilmesinin sebeplerinden biri, daha ucuz yakıtların kullanılabilme arzusundan dolayı idi. Termik verim bakımından dizel makinesi gaz ve benzin makinelerinden daha verimlidir. Çünkü daha yüksek bir sıkıştırma oranı ile çalışır, ilk imal edilen dizeller ağır devirli ve büyük silindirli olduklarından piyasaya arz edilen benzinlerin silindire püskürtülerek yanma suretiyle kullanılmaları mümkün oluyordu. Fakat zamanla dizel imalatçıları makine ebatlarını küçültüp devir adedini artırarak daha fazla güç üretimi yoluna gidince bu ihtiyaca cevap verecek yakıtların yapılması zaruret haline geldi. Çeşitli makine imalatçıları değişik tip motorlar imal ettiklerinden bunların her biri için ayrı bir dizel yakıtı imalinin imkansızlığı karşısında ASTM de bunları bir sınıflandırmaya tabi tutmak mecburiyetinde kaldı. (Devamı...)


Hipokrat (Yunanca: Ἱπποκράτης, Hippokrates) (d. MÖ 460, İstanköy - ö. MÖ 370, Larisa), tıbbın babası olarak anılan İyon hekim. Hekim olan babası tarafından yetiştirilip birçok yerde hekimlik yapmıştır.

Anadolu’nun kuzey illerini gezdikten sonra İstanköy adasına dönerek hekimliğini sürdürdü. Antik İyonya’da bilimsel gelişme ve felsefe ile sımsıkı bağı olan hekimlik gözdeydi. Bu gelişme Hippokrates ile doruğa ulaştı. Kendisine göre tıbbın ilk kuralı “Primum non nocere” (Önce zarar verme!) ilkesidir. Çağdaşı Eflatun Protagoras adlı yapıtında Hipokrat’tan “Koslu Asklepiades” olarak bahseder. Hipokrat'ın öğrencilerini para karşılığında eğittiğini ve hekimlik alanında Polykleitos ile Phidias'ın heykelcilikte kazandığı üne yakın bir ün kazandığından bahseder. Eflatun, “Phaidros” adlı yapıtında ise Hipokrat'a değinerek onun tıbba felsefi bir yaklaşım getirmiş ünlü bir Asklepiades olduğunu ve insan vücudunu bir bütün olarak ele aldığını anlatır. Aristoteles'in öğrencilerinden Menon ise yazdığı tıp tarihinde Hipokrat'ın hastalıkların nedeni konusundaki görüşlerine özel bir yer verir. Menon’un aktardığına göre, Hipokrat'ın temel hastalık kuramı; yanlış beslenme sonucunda sindirilemeyen bazı artıkların buhar çıkardığı, bu buharların vücuttan atılamayarak hastalıklara yol açtığı şeklindedir. Hippokrates tarafından yazıldığı kabul edilen “Corpus Hippocraticum” (Hipokrat’ın Toplu Yapıtları) adlı yapıtı milattan sonra onuncu yüzyıldan kalmadır. Arap ve Avrupa tıbbına katkısı büyüktür. Bu yapıtta; batıl inançlar, büyülü şifa yöntemleri reddedilerek bir bilim dalı olan tıbbın temel ilkeleri öğretilmiştir. Hipokrat'ın çağında hekimler “Asklepiadlar” denen (hekimlik tanrısı olarak kabul edilen Asklepios adından türemiştir) loncalarda toplanırdı. Hekimlik babadan oğula geçerdi. Genç hekimler loncaya alınırken günümüzde de geçerli olan fakat bazı değişikliklerin yer aldığı ünlü “Hipokrat Yemini” ederlerdi. Eski Hipokrat Yemini’nde tıp tanrısı olarak kabul edilen Asklepios adına yemin edilirken, yeni yeminde kutsal inançlar üzerine yemin edilmektedir. (Devamı...)


29 Mayıs
Kahve kökboyasıgiller (Rubiaceae) familyasının Coffea cinsinde yer alan bir ağaç ve bu ağacın meyve çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesi ile elde edilen tozun su ya da süt ile karıştırılmasıyla yapılan içecektir.

Kahve ağacının ilk bulunduğu yer olan Habeşistan'ın Kaffa yöresinin Arapça karşılığı "qahwah " dır. Araplar bugün bilinen kahveyi henüz tanımıyorken kelime keyif veren içki, şarap anlamında kullanmaktaydı. Bugünkü anlamını 14. yüzyılda kazanmaya başlamıştır. Bu Türkçe'de "kahve"ye dönüşmüş, buradan da Avrupa'da café, caffe, koffie, coffee, koffie, Kaffee şekline gelmiştir. Çiçekleri beyaz ve hoş kokulu, kirazı andıran kırmızı meyvesinin içinde iki çekirdek bulunan, dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlayan ve 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve veren bir ağaç türüdür. Doğal haline bırakıldığında 8-10 metreye kadar uzayan ağaç, meyvelerin kolay toplanabilmesi için sürekli budanarak 4-5 metre uzunluğunda bir çalı boyutunda tutulur. Kahvenin defne yaprağına benzer derimsi ve kenarları dalgalı kışın dökülmeyen koyu, parlak ve sivri uçlu yaprakları vardır. Bol yağış alan, ortalama sıcaklığın 18-24°C arasında bulunduğu ve don olayının görülmediği, ekvatorun 25 Kuzey'i - 30 Güney'i arasındaki kuşakta yetişir. Soğukta ağaç ölür, ayrıca ani ısı değişiklikleri de ağaca zarar verir. Nemli ortamı sevdiğinden, kahve ağacının düzenli yağışın olduğu tropik bölgelerde yetiştirilmesi gerekir. Doğada pek çok yetişen türü olmasına rağmen yalnızca coffea arabica ve coffea robusta adındaki türlerin tarımı yapılmaktadır. Bol yağışların ardından kahve ağacı, yılda iki ya da üç kez bembeyaz muhteşem çiçekler açar. Güçlü ve keskin kokuları kimi zaman yasemini kimi zaman portakal ağacının çiçeğini andırır. Yeni çiçek vermeye başlamış bir ağaç, dallarında bir yılda toplam 20-30 bin çiçek taşır. Kahve çiçekleri açtıktan birkaç saat sonra solmaya başlar ve yavaşça meyve olmak için hazırlanırlar. (Devamı...)


Çan Kay Şek (Çince: 蔣介石 / 蒋介石 Pinyin: Jiǎng Jièshí; Wade-Giles: Chiang Chieh-Shih, İngilizce: Chiang Kai-shek, d. 31 Ekim 1887 – ö. 5 Nisan 1975), Çin doğumlu Tayvanlı asker ve siyasetçi. Aslı adı 蔣中正 / 蒋中正 Çan Çongçeng (Jiǎng Zhōngzhèng); soy kütüğünde 蔣周泰 Jiǎng Zhōutài), çocukluk adı: 蔣瑞元 (Jiǎng Ruìyuán), okul adı: 蔣志清 (Jiǎng Zhìqīng), Japonya'da kaldığı dönemde kullandığı Japonca soyadı: 中村 Nakamura'dır.

Çin'de Sun Yat-sen'in 1925 yılındaki ölümünden sonra Kuomintang'ın (Çin Milliyetçi Partisi: ÇMP) başına geçen askerî ve siyasi bir liderdir. Kuzey Seferi'nde komutan olarak Çin'i mahalli diktatörlere karşı birleştirerek 1928 yılında Çin Cumhuriyeti'nin lideri olmuştur. Çan, Çin-Japon Savaşı'nda Çin içerisindeki önemi zayıflamış uluslararası şöhreti ise artmıştır. Çin İç Savaşı'nda (1927–1949), Çan Çin komünistlerini kökünden yok etmek istese de bunda başarısız olup hükümetini Tayvan'a taşımak zorunda kalmıştır. Burada hayatını Çin Cumhuriyeti'nin Başkanı ve ÇMP'nin genel direktörü olarak sürdürmüştür. Çan, Çin'de Xikou adlı bir kasabada doğdu, ama gerçek memleketi olan Heqiao adlı kasaba Çin için önemli bir yerdir. (Devamı...')


30 Mayıs
1929 Dünya Ekonomik Bunalımı veya Büyük Buhran, 1929'da başlayan (etkilerini ancak 1930 yılının sonlarında tam anlamıyla hissettiren) ve 1930'lu yıllar boyunca devam eden ekonomik buhrana verilen isimdir. Buhran, Kuzey Amerika ve Avrupa'yı merkez almasına rağmen, dünyanın geri kalanında da (özellikle de sanayileşmiş ülkelerde) yıkıcı etkiler yaratmıştır.

Büyük Bunalım en çok sanayileşmiş şehirleri vurmuş, bu kentlerde bir işsizler ve evsizler ordusu yaratmıştır. Bunalımdan etkilenen birçok ülkede inşaat faaliyetleri durmuş; tarım ürünü fiyatlarındaki %40-60'lık düşüş, çiftçileri ve kırsal bölge nüfusunu kötü etkilemiştir. Talebin beklenmedik düzeyde düşmesi nedeniyle madencilik alanı buhranın en fazla etkilendiği sektörlerden biri olmuştur. Büyük Bunalım farklı ülkelerde farklı tarihlerde sona ermiştir. 1929 Bunalımı temelde ABD'de borsanın çöküşüne ithaf edilse de; o yıllarda yeryüzündeki ekonomik koşullara, krizin büyüklüğü ve etkisine bakıldığında Büyük Dünya Bunalımı adını almayı hakettiği açıkça görülmektedir. Bunalım dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, yeryüzündeki toplam üretimin %42 oranında ve dünya ticaretinin de %65 oranında azalmasına neden olmuştur. 1929 yılına kadar dünyada oluşan diğer krizlere bakıldığında dünya ticaretinin en fazla %7 oranında düştüğü düşünülürse 1929 bunalımının ne derece etkili olduğu tahmin edilebilir. Dünyayı bu denli etkileyen büyük bunalımı sebep ve sonuçları ile anlayabilmek için öncelikle I. Dünya Savaşı sonrasında dünyada oluşan ekonomik ve sosyal koşulları göz önünde bulundurmak gerekir. I. Dünya Savaşı dolaylı ya da doğrudan tüm dünyayı etkilemekle beraber, savaş sonrasında oluşan dünya tablosundaki en önemli figürler gerek yaşadıkları değişimler gerek dünya ekonomisine etkilerinden dolayı ABD, Birleşik Krallık ve Almanya oldu. (Devamı...)


Vladimir Nabokov (Rusça: Владимир Владимирович Набоков;) ( d. 22 Nisan 1899 – ö. 2 Temmuz 1977 ) Rus asıllı Amerikalı yazar. İlk eserlerini Rusça yazdı, uluslararası ününü İngilizce yazdığı romanlarla kazandı. En tanınmış eseri Stanley Kubrick ve Adrian Lyne tarafından filme de çekilen Lolita adlı romanıdır.

1899'da Sankt-Peterburg'da aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Özel eğitim gördü ve küçük yaşta İngilizce öğrendi. Bolşevikler iktidara geldiğinde aile Rusya'dan ayrılarak önce Londra, sonra Berlin'e gitti. Öğrenimini Cambridge Üniversitesi, Trinity College'de tamamladı. 1923 ile 1940 arasında anadilinde romanlar, hikâyeler, oyunlar, şiirler yazdı ve kuşağının seçkin Rus göçmen yazarlarından biri olarak ün kazandı. 1940 yılında karısı ve oğluyla ABD'ye göç etti ve 1941'den 1948'e kadar Wellesley College'de dersler verdi. 1955'te yayımlanan Lolita'nın dünya çapındaki başarısından sonra, 1959'da Cornell Üniversitesi Rus edebiyatı profesörlüğünden emekli olarak İsviçre'ye yerleşti. İngilizce ilk romanı olan The Real Life of Sebastian Knight'ı 1941'de yayımladı ve bu dili şaşırtıcı bir yaratıcılıkla kullanarak eserlerini İngilizce yazmaya devam etti. Nabokov, 1977'de İsviçre'nin Montreux kentinde öldü. Yazarlığının yanı sıra, ünlü bir kelebek toplayıcısı ve satranç problemleri yaratıcısıdır. (Devamı...)


31 Mayıs
Kalamar yaklaşık 300 farklı türü barındıran Teuthida takımını oluşturan uzunca, ovalimsi bedenli kafadan bacaklılar sınıfında yer alan bir deniz canlısıdır.

Kalamar, diğer kafadan bacaklılar gibi belirgin bir kafaya, çift taraflı simetrik bir yapıya, manto ve kollara sahiptir. Gözleri kafasıyla vücudunun tam ortasında yer almaktadır. Keskin ve papağanınkine benzer bir gaganın bulunduğu ağzı çevreleyen 8 kol ve bu kollardan bariz miktarda uzun olan iki adet de dokunaç vardır. Kalamarın büyük bölümünü iç organları koruyan ve kuvvetli şekilde su püskürterek kalamarın su içerisinde ilerlemesini sağlayan manto adındaki kalın bir kas örtüsü oluşturmaktadır. Ana gövdenin alt tarafında manto boşluğunun içine doğru uzanan bölümde iki adet solungaç, salgı ve üreme sistemleri bulunmaktadır. Mantoya tutturulmuş üçgen biçimli iki yüzgeç yüzmeyi ve suda süzülmeyi sağlamaktadır. Ancak bu yüzgeçler kalamarın suyun içerisinde hareket edebilmesini sağlayan ana unsur değildir. Manto içerisinde suyu sıkıştırıp sifon diye de adlandırılan bölümden suyu hızlı bir şekilde püskürterek geriye doğru yüzmeyi sağlar. Jet etkisi yaratan huni biçimindeki yapısı sayesinde kalamar suyun içinde olimpik yüzücülerin hızının 3 katından daha fazla hız yapabilmektedir. Bu jet etkisi ile suyun dışında kısa mesafe de olsa uçarak ilerleyebilirler. Renk pigmentleri ile kaplanmış olan derisi bulunduğu ortama göre yeri geldiğinde av olmaktan kurtulmak, yeri geldiğinde avcı olabilmek için kalamarın renginin değişmesini ve ortama uyum sağlamasını kolaylaştırır. Tehlike anında kalamarın mürekkebi aceleyle kaçışını kamufle etmesi için yeterlidir. İçindeki melanin adındaki madde insan cildini bronzlaştıran pigmentin aynıdır. Yaşamını sürdürebilmesi için deniz suyunun belirli bir ısıda ve tuz oranında olması gerekir ki bu sebeple Türkiye sularında Marmara Denizi'nin batı kesiminden başlayarak Ege ve Akdeniz’in tamamında bulunur. Türkiye sularındaki en yaygın bulunan türü Avrupa kalamarı veya Adi Kalamar olarak da bilinen Loligo vulgaris'tir. Kalamar yaygın inanışın aksine mürekkep balığı veya ahtapot değildir. (Devamı...)


Tevfik Fikret (24 Aralık 1867 – 19 Ağustos 1915), Türk şair, öğretmen, yayıncı. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinde yetişti. Edebiyat-ı Cedide topluluğunun lideri olan Tevfik Fikret, devrimci ve idealist fikirleriyle Mustafa Kemal başta olmak üzere dönemin pek çok aydınını etkiledi. Türk edebiyatının Batılılaşmasında büyük pay sahibidir.

24 Aralık 1867'de İstanbul’un Kadırga semtinde dünyaya geldi. Ailesi ona Mehmed Tevfik adını vermişti. Babası Hüseyin Efendi, Çankırı’nın Bayramören ilçesine bağlı Dalkoz Köyü’nden ayrılıp İstanbul’a yerleşmiş Ahmet Ağa’nın oğlu idi. Hüseyin Efendi, oğlu doğduğu yıl İstanbul’da belediye meclis üyesi ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nde memur olmuştu. Sonraki yıllarda Osmanlı Devleti’nin Hama, Nablus, Akka, Urfa, Halep mutasarrıflıklarında bulundu. Annesi Hacı Hatice Refia Hanım, 1822'deki Yunan ayaklanmasında kimsesiz kalıp Osmanlılar’a sığınmış ve Müslüman olmuş iki Sakızlı Rum çocuğunun kızı idi. Mehmed Tevfik'in Sıdıka adlı bir kız kardeşi vardı. Hac ziyaretine giden annesi Refia Hanım, 1879’da dönüş yolunda kolera nedeniyle ölünce Tevfik Fikret, 12 yaşında öksüz kaldı. Babası, saraya jurnal edilerek Arabistan’a sürgüne gönderildiği için kız kardeşi ile kendisinin bakımını anneannesi ve büyük yengesi üstlendi. Henüz çocukken annesini kaybetmek, onu hayatı boyunca etkiledi. 19 yıl sürgünde kalan babası da sürgünden hiç dönemedi ve orada öldü. (Devamı...)