Vikipedi:Günün maddeleri/Şubat 2019

Vikipedi, özgür ansiklopedi

1 Şubat
Haliç-Karadeniz sahra hattı 1914 yılında İstanbul'da faaliyet gösteren Silahtarağa Elektrik Santrali'yle, şehrin kuzeyindeki linyit ocakları arasında kurulan demiryolu hattı. Faaliyete geçtiği ilk dönemlerde Zonguldak'tan çıkartılarak denizyoluyla İstanbul'a getirilen kömürü kullanan Silahtarağa Santrali, I. Dünya Savaşı yıllarında kömür temininde sıkıntı yaşamaya başladı. Zonguldak'tan kalkan Şirket-i Hayriye gemileri Karadeniz'de Rus donanması tarafından batırılıyordu. Şehirde elektrik üretilen tek tesisin kömür sıkıntısı yaşaması nedeniyle tüm şehrin elektriksiz kalması söz konusuydu. Bu yüzden işletmeci kuruluş olan Osmanlı Anonim Elektrik Şirketi en ucuz ve kısa yoldan kömür bulmak için birtakım çareler aramaya başladı. Sonuç olarak günümüzde Eyüpsultan ilçesi sınırları içinde kalan Ağaçlı köyündeki linyit ocaklarından çıkartılan kömürün yeni ihdas edilecek bir dekovil hattıyla santrale getirilmesi yönünde karar alındı. Dönemin etkili isimlerinden Enver Paşa bu işle bizzat ilgilendi. 1 Şubat 1915 tarihinde hattın ilk ayağı olan Silahtarağa-Ağaçlı arası dekovil hattının inşasına başlandı. (Devamı...)

Franz Kafka (d. 3 Temmuz 1883 – ö. 3 Haziran 1924) modern dünya edebiyatının ikonik ve özgün yazarlarından biridir.

Temmuz 1883'te Prag’da ufak moda eşyalar satan bir dükkan işleten Hermann ve Julie Kafka'nın 6 çocuğunun ilki olarak dünyaya gelmiştir. İki erkek kardeşi daha bebekken ölmüştür. 3 kız kardeşi de kendinden uzun yaşamıştır. Hukuk okumuş, boş zamanlarında yazmaya başlamıştır. Yazıları, ilk olarak Betrachtung, 1912 yılından itibaren yayımlanmaya başlamıştır. Kafka'nın duygusal deneyimleri ve ailesiyle olan ilişkileri eserlerinde özellikle günlük ve mektuplarında ifade bulmuştur. Babaya Mektup'ta (AlmancaBrief an den Vater) Kafka'nın bakış açısından babasıyla olan ilişkisi gözükmektedir. Hayatta olduğu süre içerisinde 7 kitap yazmıştır. Bunların yanında 3 tamamlanmamış roman ve birçok mektup ve günlük bırakmıştır gerisinde. Kafka yakın arkadaşı Max Brod'dan öldüğünde tüm bu eserlerini yakmasını istemiştir. Max Brod'un Kafka'nın bu isteğini yerine getirmemesi sayesinde bugün bu eserler günümüze ulaşmıştır. Kafka tüm eserlerini Almanca yazmıştır. Kafka modernist yazar olarak görülmektedir. Eserlerinde suç, özgürlük, yabancılaşma ve sorumluluk ayrıca otoriteye bireysel karşı koyma gibi temaları işlemiştir. (Devamı...)


2 Şubat
Kahverengi pelikan (Pelecanus occidentalis), pelikangiller (Pelecanidae) familyasından 8 pelikan türünün en küçüğü olan bir su kuşu türüdür. Amerika'da yaşayan bu kuş türü ABD'nin güney ve batı sahillerinde en iyi bilinen kuş türlerinden biridir. Batı Yarımkürede bulunan üç pelikan türünden biri olduğu gibi balıkları denize dalarak avlayan iki pelikan türünden biridir.

Diğer kuşlara göre oldukça iri bir kuş olan kahverengi pelikan, diğer pelikan türleri arasında en küçükleridir. Uzunluğu 106 ila 137 cm., ağırlığı 2,75 ila 5,5 kg., kanat açıklığı da 1,83 ila 2,5 m. arasında değişir. Yaşadığı bölgelerde çok kolay tanınabilien ve diğer kuşlardan ayırt edilebilen bir türdür. Tüm pelikanlar gibi çok uzun bir gagası ve avlanırken kepçe gibi kullandığı boğaz kesesi vardır. Gaga uzunluğu 28 ila 34,8 cm. arasındadır. Başı beyaz renklidir ama genellikle erişkin kuşlarda hafif sarıya çalar. Gaga grimsi renktedir ancak üreme döneminde boğaz kesesi kızılımsı renge döner. Sırtı, arkası ve kuyruğu gri ve koyu kahverengi çizgilidir ve bazen paslı bir tondadır. Erişkin pelikanlarda göğüs ve karın syah-kahverengi arasındadır ve bacaklar ile ayaklar siyah renklidir. Genç kuşlar da benzer renktedir ancak boyunları kahverengimsi-gri ve alt kısımları da beyaz renklidir. Bu kui tüylerinin beyaz olmaması, daha küçük cüssesi ve havadan suya dalarak balık avlaması nedeniyle Amerika ak pelikanından kolaylıkla ayırt edilir. Peru pelikanının tüyleri de kahverengi pelikan ile benzerlik gösterir ama cüsse olarak görece daha büyüktür. Güney Amerika'nın Pasifik kıyılarında Peru pelikanı ile kahverengi pelikanın yaşadığı bölgeler örtüşmektedir. (Devamı...)


James Brendan Connolly (d. 28 Ekim 1868; Boston, Massachusetts - 20 Ocak 1957; Brookline, Massachusetts), Amerikalı atlet, muhabir ve yazar. 1896 Yaz Olimpiyatları'ndaki atletizm müsabakaları kapsamında yapılan üç adım atlama etkinliklerinde birinci olarak tarihteki ilk Olimpiyat şampiyonu olmuştur.

28 Ekim 1868 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri'nin Massachusetts eyaletinin başkenti Boston'da, İrlanda'ya bağlı Alan Adaları'ndan gelerek ABD'ye yerleşen dokuz çocuklu ailenin altıncı çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası balıkçılık yapan John, annesi ise Ann Connolly (kızlık soyadı O'Donnell) idi. Liseye kadar eğitim gören Connolly, Boston'daki bir sigorta şirketinde kâtip olarak çalışmasının ardından merkezi Georgia eyaletindeki Savannah şehrinde bulunan ABD Ordusu Mühendisler Birliğinde görev aldı. Çalışması sebebiyle yarım bıraktığı eğitimine ekim 1895'te kabul edildiği, Harvard Üniversitesi'ne bağlı Mühendislik ve Uygulamalı Bilimler Okulu'nda devam etti. 1894 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesinin kurulmasının ardından ilk Olimpiyat Oyunları'nın 1894'te, Yunanistan'ın başkenti Atina'da düzenlenmesi belirlendi. Oyunlara katılmaya karar veren Connolly, üniversitesinden oyunlara katılması konusunda izin istese de bu istek reddedildi. Connolly'nin sonradan yazdığına göre eğitimine devam etmek şartıyla oyunlara katılmasının tek yolu önce okuldan ayrılmak, dönüşte ise tekrardan üniversiteye kabul edilerek eğitimine devam etmekti. Olimpiyatlara katılabilmek için okulunu yarıda bıraktı ve okul yönetimine, tekrardan Harvard'a dönmek için uğraşmayacağını belirten bir cevap yazısı yazdı. Sonrasında ne olduğu kesin olarak bilinmese de üniversite kayıtlarında Connolly'nin 19 Mart 1896 tarihinde mezun olduğu bilgisi yer almaktadır. (Devamı...)


3 Şubat
Simpson ailesi Amerikan animasyon televizyon dizisi Simpsonlar'da yer alan ve şova adını veren kurgusal karakterlerden oluşan ailedir. Simpsonlar, ebeveynler Homer ve Marge ile onların üç çocuğu Bart, Lisa ve Maggie'den oluşan bir çekirdek ailedir. Springfield kasabasında 742 Evergreen Terrace'de yaşamaktadırlar. "Simpson ailesi" fikri, James L. Brooks'un lobisinde beklemekte olan karikatürist Matt Groening tarafından ortaya çıktı. Groening, yarattığı karakterlere kendi ailesindeki üyelerin adını verdi fakat kendi adı yerine "Bart" ismini kullandı. Aile, 19 Nisan 1987 tarihinde The Tracey Ullman Show kısası "Good Night" ile çıkış yaptı ve 17 Aralık 1989 tarihinde yayınlanmaya başlayan kendi dizisine sahip oldu.

Beş ana aile üyesinin yanı sıra, ailede küçük ve büyük birçok karakter mevcuttur. Homer'ın babası Abraham Simpson; Marge'ın kızkardeşleri Patty ve Selma Bouvier ve ailenin iki evcil hayvanı olan Santa's Little Helper ile Snowball II, en çok tekrarlanan karakterlerdir. Homer'ın annesi Mona Simpson, Homer'ın "Vegas karısı" Amber, Marge'ın annesi Jacqueline Bouvier ile ikincil akrabaların tümü, diğer aile üyelerini oluşturmaktadır. Devamı...


Percy Bysshe Shelley (d. 4 Ağustos 1792, Horsham, Sussex – ö. 8 Temmuz 1822, Livorno), İngiliz yazınının ve Romantik Dönem'in en önemli şairlerinden biri.

Eton'da eğitim gördü. 1811'de yazdığı "Ateizmin Gerekliliği" adlı makalesinden dolayı Oxford'dan atıldı ve babası tarafından da reddedildi ve Londra'ya gitti. Orada Harriet Westbrook adlı bir bayanla evlendi. İrlanda'da ayaklanmayı kışkırttı. 1815'te Godwin'in kızı Mary (Frankenstein'in yazarı) ile tanıştı. Evli olmasına rağmen onunla beraber oldu. Godwin'nin bu ilişkiye sert tepkisi üzerine İngiltere'yi birlikte terk ettiler. İsviçre'de Lord Byron ile tanıştı. Eşinin ölümünden sonra İngiltere'ye dönüp evlendiler fakat 1816'da İtalya'ya yerleşmeye karar verdiler. 1816-1818'lerde The Revolt of Islam ve 1820'de Prometheus adlı yapıtlarında kadın ile erkeğin beraberliğini, kurtarıcı bir ilişki olarak kutsadı ve umudunu "Doğu"ya bağladı. Ayrıca bu yüzyılda hızla yayılmaya başlayan vejetaryen'liğin, gönüllü avukatlığını Leo Tolstoy ile birlikte yaptılar. 1822'de boğularak ölmüş ve İtalya'da sahile vurduğu yerde yakılmak suretiyle kendisi için bir cenaze töreni düzenlenmiştir. Törende, Lord Byron, arkadaşının kafatasını hatıra olarak saklamak istemiş, ancak yine bir yazar olan aile dostları Edward Trelawny buna izin vermemiştir. Fakat, tören sırasında Trelawny, Shelley'nin kalbini ateşten çalmış ve Percy'nin dul eşi Mary Shelley'ye vermiştir. Kalp sonunda, oğulları Sir Percy Florence Shelley öldüğü zaman, onunla beraber gömülmüştür. Mezarında Latince Cor Cordium ("Kalplerin Kalbi") yazmaktadır. Devamı...


4 Şubat
Malurus leucopterus Maluridae familyasından ötücü kuş türü. Queensland’in ortasından ve Güney Avustralya’dan Batı Avustralya’ya Avustralya’nın kuru bölgelerinde yaşar. Eşeysel dimorfizm gösteren bu türün erkekleri üreme döneminde parlak mavi gövde tüylerine, kara gagaya ve beyaz kanatlara sahiptir. Dişinin tüyleri kum-kahverengi ve açık mavi kuyruk tüyleridir. Genç erişkin erkekler de dişiler ile aynı tüylere sahiptir. Üç alt türü tanınmıştır. Ana karada bulunan ana ırkın dışında diğer ırklardan biri Dirk Hartog Adası’nda diğeri ise Batı Avustralya’nın açığında bulunan Barrow Adası’nda yaşar. Bu adalarda bulunan ırkların üreme dönemi tüyleri maviden çok kara renklidir. Asıl olarak böcekçil olan bu tür aynı zamanda az da olsa küçük meyveler ve tomurcukları da yer. Alçak bitki örtüsünde saklanabileceği çorak fundalıkları ve çalılıkları tercih eder. Malurus cinsi diğer kuşlar gibi küçük gruplar hâlinde yaşayarak bölgesini savunur ve yavrularını büyütür. Gruplar sosyal olarak tekeşli bir çift ile yardımcı kuşlardan oluşur. Bu yardımcı kuşlar cinsel olgunluğa erişmiş olan yavrulardır ancak bir-iki yıl aile içinde kalıp yeni yavruların büyütülmesine yardımcı olurlar. Genetik olarak henüz kanıtlanmadıysa da bu tür de diğerleri gibi çift dışında bireylerle çiftleşip olan yavruları birlikte büyütebilmektedir. Kur davranışı olarak erkek kuşlar çiçeklerin taç yapraklarını koparıp dişilere sunar. (Devamı...)
2018 Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı seçimi Kıbrıs Cumhuriyeti'nin sekizinci cumhurbaşkanını belirlemek için ilk turu 28 Ocak 2018'de, ikinci turu ise 4 Şubat 2018 tarihinde gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimi.

28 Ocak'taki ilk turda hiçbir aday seçilme kriteri olan %50 oy oranına ulaşamadığı için seçim ikinci tura bırakıldı. Birinci turda en çok oyu alan iki aday, DİSİ Genel Başkanı ve mevcut Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis ve AKEL adayı Stavros Malas ikinci tura katılmaya hak kazandı. 4 Şubat tarihindeki ikinci turda Nikos Anastasiadis 215 bin 281 oy ve %55,99 oy oranı ile seçimi birinci tamamladı ve ikinci dönem cumhurbaşkanlığı görevini yürütmeye hak kazandı.

Kıbrıs Cumhuriyeti'nde cumhurbaşkanlığı seçimi doğrudan, evrensel oy kullanma yöntemi ve gizli oyla yapılmaktadır. 18 yaşın üzerindeki her vatandaşın oy kullanma hakkı bulunmaktadır. Cumhurbaşkanının görev süresi, Temsilciler Meclisi'ndeki görev süresinin başından itibaren beş yıl için geçerlidir. Yeni bir cumhurbaşkanının seçimi, selef cumhurbaşkanının beş yıllık görev süresinin sona ermesinden önce gerçekleştirilir. Eğer cumhurbaşkanlığı makamında ölüm, istifa vs. sebeplerden meydana gelebilecek herhangi bir boşalma var ise, boşalmanın meydana gelmesinden itibaren 45 günü geçmeyen bir süre içinde ara seçim yapılır.

Seçim için sadece bir aday varsa, o aday seçilmiş ilan edilir. Adayların Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı ve 35 yaşın üzerinde olması gerekmektedir. (Devamı...)


5 Şubat
Saruman (3.Çağ 1000–3019, Orta Dünya’da 2019 yıl boyunca yaşadı) 3.Çağ’da, Orta Dünya’ya Valar’ın Temsilcisi olarak gelen ilk sihirbaz, diğer bir adla Istari’dir (Büyücü kelimesinin başka bir karşılığıdır Istari). Ak Divan’ın başıdır. Sindarin’deki adı, “Yetenekli İnsan” manasına gelen, Curunír’dir.

Valinor’da, Manwë tarafından bir divan toplandı. Bu muhtemelen, 2.Çağ’ın ortalarında, güç yüzüklerinin yaratımından kısa bir zaman sonraydı. Divan esnasında Orta Dünya’ya beş temsilci gönderilmesine karar verildi. Gönderilecek olanlar, ”güçlü, Sauron’a denk, yine de güçten yoksun ve ete kemiğe bürünmüş” olmalıydı – yani Istari veya Sihirbazlar.

Gönderilenlerden biri, Valinor’da Curumo, Sindarin’de Curunír olarak bilinen Saruman’dı. Kendisi aynı zamanda Aulë’nin oldukça kuvvetli bir Maia’sıydı (tıpkı bir zamanlar Sauron’un da olduğu gibi... Aulë, Eru’nun ırkları yaratmasını bekleyemeden kendi ırkını yaratan Vala’dır. Başka bir deyişle cüceleri yaratan güçtür). Maiar da tıpkı Valar gibi insanın melek formlarıdır, sadece daha düşük versiyonlarıdır. İkisi birlikte (Maiar ve Valar) Ainur’dur (tekili Ainu) ve Arda’nın, yani dünyanın, yaratımından önce vardırlar.

Saruman, Manwë tarafından gönderilecek takımdaki gönüllülerden biriydi ve aynı zamanda Mithrandil’den (Gandalf) sonrakidir. Saruman’ın Gandalf’a karşı olan kıskançlığı burada bile baş göstermişti. Varda (Manwë’nin eşi), Gandalf’ı üçüncü Istari, sihirbaz olarak gösterdiğinde Saruman’ın içinde neden kendisi üçüncü olarak seçilmedi diye bir fırtına kopmuştu. Saruman Radagast’ı kendinden aşağı görmesine rağmen kendisiyle gelmesi için zorlamıştı.

Birçok öyküye göre, Saruman Mithlond’a (Boz Limanlar), Eriador’un batısına, bir gemiyle yalnız başına vardı. Bu varış yaklaşık 3.Çağ’ın 1000 yılında gerçekleşmiştir ve yalnızca bir Sindarin elfi olan Círdan Saruman’ın kimliğini ve kökenini biliyordu. (Devamı...)


Alicia Keys (d. 25 Ocak 1981, New York), Amerikalı şarkıcı, söz yazarı, besteci, müzisyen, yapımcı ve oyuncu. Dünya çapında tüm albümleri 50 milyon kopya satmıştır ve çeşitli ödüller kazanmıştır. On beş Grammy ödülü kazanmıştır.

İtalyan-İrlandalı bir anneden ve Jamaikalı bir babadan dünyaya geldi. Keys, çiftin tek çocuğudur. Anne ve babasının küçük yaştayken ayrılmasıyla Keys, çocukluğunu annesiyle geçirdi. Annesinin teşvikiyle müzik hayatına atıldı ve The Cosby Show adlı televizyon programına çıktı. 11 yaşından itibaren piyano çalmaya başladı ve Mozart, Beethoven ve Chopin gibi klasik müzik sanatçılarının parçalarını seslendirdi.

Keys, günümüze kadar beş stüdyo albümü, on yedi tekli, on sekiz video klip ve bir konser albümünü J Records etiketiyle piyasaya sürdü. Manhattan, New York'taki Hell's Kitchen bölgesinde annesi tarafından büyütülen Keys, dört yaşındayken The Cosby Show programına katılarak ilk televizyon deneyimini yaşadı. Professional Performing Arts School'a yazıldı ve on altı yaşındayken bu okuldan mezun oldu. Columbia University'ye devam eden Keys, okulu bırakarak müzik kariyerinin peşinden gitmeye karar verdi. Columbia ve sonrasında Arista ile anlaşan Keys, ilk stüdyo albümünü J Records etiketiyle yayımladı. Keys'in ilk albümü Songs in A Minor, ticarî anlamda başarıyı yakaladı ve dünya çapında on sekiz milyon sattı. 2001 yılının en çok satan yeni sanatçısı ve R&B sanatçısı oldu. Albüm, sanatçıya 2002'de beş Grammy Ödülü kazandırdı. Bunların arasında En İyi Yeni Sanatçı ve "Fallin'" şarkısıyla Yılın Şarkısı ödülleri de yer aldı. (Devamı...)


6 Şubat
Eta Carinae (η Carinae veya η Car), Karina takımyıldızı içinde yaklaşık olarak 7.500 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir yıldız sistemidir. En az iki yıldızdan oluştuğu düşünülen sistemin birincil bileşeni bir Mavi ışık değişeni (LBV) dir. Başlangıçta kütlesinin 150 güneş kütlesi olduğu hesaplanan birincil bileşenin, en az 30 güneş kütlesini kaybettiği düşünülmektedir. Şu an bileşik bolometrik aydınlatma gücü Güneş'in 5 milyon katıdır. Günümüzde göreceli ayrıntı ile incelenebilen en büyük yıldızdır. Eta Carinae'yı çevreleyen büyük ve kalın kırmızı bulutsudan dolayı diğer bileşeni optik olarak görmek imkansızdır. Ancak buna rağmen 30 güneş kütlesine sahip sıcak bir üstdevin, birincil etrafında yörüngede olduğu bilinmektedir.

Eta Carinae, 165 yıl önce gizemli bir şekilde gecenin en parlak 2. yıldızı haline geldi ve bu yaklaşık 20 yıl sürdü. Etrafındaki Homunculus Bulutsusu'nun bu patlama sırasında oluştuğu düşünülmektedir. Bulutsunun merkezinde Eta Carinae'den yansıyan mor renkli ışık görülebilmektedir. Eta Carinae halen beklenmedik patlamalar geçirmekte olup, büyük kütlesi ve değişkenliği onu önümüzdeki birkaç milyon yıl içerisinde patlayabilecek görkemli bir üstnova adayı haline getirmektedir. (Devamı...)


Charles Babbage (d. 26 Aralık 1791 – ö. 18 Ekim, 1871), İngiliz matematikçi, analitik filozof, makine mühendisi ve programlanabilir bilgisayar fikrini ortaya atan (proto)-bilgisayar bilimcisi mucit.

Çalışmalarının bir kısmı Londra Bilim Müzesi'nde sergilenmektedir. Mekanik olarak çalışabildiği sonradan kanıtlanmış bir hesap makinesi geliştirmiştir. Yaptığı hesap makinesini günümüz bilgisayarlarının geliştirilmesinde en önemli katkılarda bulunduğu kabul edilir. 1991 Yılında, Babbage'ın özgün çalışmalarına sadık kalarak onun Fark makinesi diye adlandırdığı cihaz tamamlanmış ve mükemmel bir şekilde çalıştığı görülmüştür. Babbage'ın zamanında, matematiksel tablolar çok yüksek oranda işlem hataları içeriyorlardı. Cambridge'te iken insanlar tarafından hesaplanarak hazırlanan bu tabloların ne kadar hatalı yapıldığını görerek, kendini insandan kaynaklı hatalara engel olabileceği bir hesap makinesinin tasarımına adamıştır. 1822 yılında, polinom işlevlerin (fonksiyonların) değerlerinin hesaplanmasını olanaklı kılacak, Fark makinesi adını verdiği aygıtın yapımına başlamıştır. Babbage Charles 1830'ların ortalarında çözümleyici makine diye adlandırılan ve çağdaş sayısal (dijital) bilgisayarın öncüsü olan aygıtın tasarımını gerçekleştirdi. Bu aygıtta delikli kartlardan gelen komutlar uyarınca herhangi bir aritmetik işlemin yapılabilmesi öngörülüyordu. Ayrıca sayıların saklanabileceği bir bellek birimi, işlemlerin art arda ve sırasıyla yapılmasını sağlayacak ardışık kontrol ve bugünkü bilgisayarın daha birçok temel öğesi makinede yer alacaktı. Ama çözümleyici makine hiçbir zaman tamamlanamadı. Babbage'ın tasarımı 1937'de not defteri bulununcaya değin unutuldu. (Devamı...)


7 Şubat
Kosova Savaşı Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ordusunun, bağımsızlık isteyen Kosova Kurtuluş Ordusu’na ve bu örgüt yanında yer alan milis güçlerine karşı yürüttüğü operasyon ve buna karşı NATO'nun başlattığı müdahaledir.

NATO'nun Yugoslavya'ya karşı hava saldırılarına başlamasıyla, Yugoslavya kimliği altında Sırp ordusu ve milis güçleri tarafından Kosovalı Müslüman sivillere karşı etnik temizlik girişimi başlatılmıştır. 1998-1999 Kosova Savaşı'nın aşamaları aşağıdaki başlıklarda toplanabilir. Sırplar ve Arnavutlar, 20. yüzyıl boyunca bölgenin kontrolü için yarışmışlardır. Sırplar toplam nüfusun % 10'una sahip olmalarına rağmen, tarihsel ve duygusal olarak bölgenin önemi onlar için çok büyüktür. Kosova’da yaşayan bir diğer millet olan Türkler, Sırp-Arnavut çekişmesinde çeşitli sosyal ve kültürel sebeplerden dolayı genellikle Arnavut tarafında yer almışlardır. Sırpların ta 1389 senesine I. Kosova Muharebesi’ne dayanan ve Türklere karşı olan ters duruşları, Kosova meselesinde merkezde olmuştur. 1990’larda artan Sırp milliyetçiliğinin beslendiği ve hatta temellendiği bu husus, son Kosova Savaşı öncesinde Kosova’daki Türkleri ve Arnavutları (Müslüman olmaları sebebiyle Goralılar, Boşnakları da) karşı cephede tutmuştur. Devamı...


Nuh (Arapça: نوح, İbranice: נוֹחַ veya נֹחַ; Noah veya Noaχ), İbrahimî dinlerde (Musevilik, Hristiyanlık, İslam ve Bahailik) ve Mandaizmde kendisinden söz edilen Tufan peygamberidir. Tevrat'ta Nuh'un 950 yıl yaşadığı söylenir. Kuran'da ise kaç yıl yaşadığı bildirilmemiştir, yalnızca Nuh peygamberin 950 yıl kavmi içinde yaşam sürdüğü belirtilmiştir. O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. (Ankebut 14) İnsanlığın ikinci babası sayılmaktadır. İnanışa göre tufandan önce Tanrı'nın emriyle büyük bir gemi inşa etmiş ve bu gemiye Nuh'un Gemisi denmiştir. Tevrat ve Kuran’daki Nuh’un yaşı ile ilgili ifadeler ve diğer anlatımlar Sümerin Gılgamış destanındaki anlatımlar ile büyük benzerlikler gösterir. Mezopotamyada yaşanan bir sel felaketi üzerine üretilen böyle bir destanın, toplum hafızasına kazınan anlatımlarının İbranilerin babil sürgünü dönüşünde yazılan Tevrat nüshalarına aktarıldığı düşünülmektedir. Yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladı, kızları doğdu. İlahi varlıklar insan kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlendiler. RAB, "Ruhum insanda sonsuza dek kalmayacak, çünkü o ölümlüdür" dedi, "İnsanın ömrü yüz yirmi yıl olacak." İlahi varlıkların insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi. RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte. (Devamı...)

8 Şubat
1988 NBA All-Star Maçı 7 Şubat 1988 tarihinde Chicago'da bulunan Chicago Stadyumu'nda oynanan otuz sekizinci All-Star maçı. 29 dakika oyunda kalarak 40 sayı atan Chicago Bulls takımının yıldız oyuncusu Michael Jordan maçın NBA En Değerli Oyuncu Ödülünün sahibi oldu. Doğu takımının koçluğunu Atlanta Hawks takımından Mike Fratello yaparken, Batı'nın koçluğunu ise Los Angeles Lakers takımından Pat Riley yaptı. Maçı 18.403 biletli seyirci izledi.

Maçtan bir gün önce, cumartesi etkinlikleri içinde smaç yarışması (NBA Slam Dunk Contest) ve üçlük yarışması yer aldı. Üçüncü kez düzenlenen şut yarışmasını, Celtics'ten Larry Bird, Dale Ellis'ı finalde 17-15'lik sonuçla yenerek kazandı. Smaç yarışmasında ise, Chicago'nun yıldızı Michael Jordan kendi seyircisi önünde finalde Dominique Wilkins'i 147-145 ile geçti. (Devamı...)


Aleksios Strategopulos (YunancaἈλέξιος Στρατηγόπουλος), Bizans İmparatoru VIII. Mihail döneminde Megas Domestikos ve Caesar rütbelerine yükselmiş general. Konstantinopolis'in Latinlerden 1261 yılında yeniden alınmasında liderlik etmiştir.

İlk yılları hakkında bir şey bilinmemektedir. Yaklaşık 1255 tarihli bir mühürde "Komninoslardan Aleksios Strategopulos" yazısı görünmektedir; fakat Komninos Hanedanı'yla kesin bağlantısı belirsizdir. İlk defa 1252-1253 yıllarında, III. İoannis döneminde, vakainamelerde (kronikler) Ostrovo Gölü etrafında Epir Despotluğu topraklarının talan edilmesi için giden orduya komutanlık etmesi nedeniyle adı geçer. 1254 yılında Serez'de üstlenir ve ertesi yıl, başarısızlıkla sonuçlanan batı Rodop Dağları'nda yer alan Tzepaina kalesine yapılan seferi için Konstantinos Tornikes'e katılır. Sonuçta Mikhail Palaiologos çevresinde bulunan aristokrat fraksiyon ile olan yakın ilişkisi nedeniyle görevinden alınır. Bir süre sonra, oğlu Konstantin ihanet suçu ile kör edilmiş, kendisi ise hapsedilmiştir. (Devamı...)


9 Şubat
Uzayın Fethi Anıtı (Rusça: Монумент «Покорителям космоса»; Monument Pokoriteljam kosmossa), 1964 yılında Moskova'da Sovyetler Birliği'nin uzay çalışmalarındaki başarıları anısına dikilen anıt. Rusya Fuar Merkezi'nin ana girişinin ileri bölgesinde yer alan ve titanyumdan yapılan anıt 77° eğiminde ve 107 metre yüksekliğindedir. Hemen önünde Kozmonotlar Anıt Müzesi yer alır.

Sovyetler Birliği tarafından Mart 1958'de, dünyanın ilk yapay uydusu yörüngeye oturtuldu. Bu gelişme anısına dikilitaş şeklinde bir anıt yapılması için yarışma düzenlendi. Başlangıçta yer olarak Moskova Devlet Üniversitesi'nin yakınları seçildi, fakat sonraki süreçte yer değiştirilerek şu anki yere yapılmasına karar verildi. Sovyetler Birliği'nden ve diğer ülkelerden 1000'den fazla proje yarışmaya katıldı. 365 proje Moskova'da bulunan Manej binasında yapılan özel bir sergide gösterilmiştir. Ödül Mikhail Barshch, Andrey Petroviç Faydysh, Lev Shchipakina ve Alexander Kolchin'in tasarımcısı olduğu projeye verildi. İkincilik ve üçüncülük ödüllerinin de verildiği yarışmadaki ilk üçe giren tüm projeler roket kalkışı teması işlemekteydi.

Anıtın açılışı 4 Ekim 1964 tarihinde, ilk uydunun fırlatılmasının yedinci yıldönümünde gerçekleşti. (Devamı...)


Röveşata havada ters perende atarken, tek ayakla topa vurma eylemi. Başta futbol olmak üzere topla oynanan çeşitli sporlarda da yer alan bu hareket, Güneydoğu Asya'da oldukça popüler olan ayak voleybolunun temel hareketlerinden biridir. Avustralya futbolunda ise pek sık olmasa da bu harekete rastlanmaktadır.

Röveşata sözcüğü Türkçeye, İtalyancada da aynı anlamı taşıyan "rovesciata" sözcüğünden geçmiştir. İtalyancadaki kökeni ise tepetaklak etmek/olmak anlamı taşıyan "rovesciare" kelimesine dayanır. Röveşatanın ilk olarak ne zaman ve nerede yapıldığına dair çeşitli iddialar bulunmaktadır. Bunların ilki, Peru'nun Callao şehrinin yerlileri ile İngiliz denizciler arasında 19. yüzyılın başlarında oynanan futbol maçlarına dayanmaktadır. Şili'de, Bask kökenli Şilili futbolcu Ramón Unzaga'nın, 1914 yılında oynanan bir maçta yaptığı hareket, röveşatanın ilk ortaya çıktığı zaman olarak kabul edilmektedir. (Devamı...)


10 Şubat
Radiohead Oxfordshire'lı bir İngiliz alternatif rock grubudur. Grubun üyeleri Thom Yorke (baş vokal, ritim gitar, piyano ve elektronik ses işleme cihazları), Jonny Greenwood (baş gitarist, ve diğer enstrümanlar), Ed O'Brien (gitar, arka vokal), Colin Greenwood (bas gitar, synthesizer) ve Phil Selway'dır. (davul, perküsyon) Genellikle kendi dönemlerinin en yaratıcı grupları arasında gösterilirler. Bunun en büyük nedenleri de birkaç katmandan oluşan şarkıları ve bir albümlerinden diğerine müzik tarzlarındaki radikal değişikliklerdir. Albümlerini EMI gibi büyük bir plak şirketinden çıkarıyorlarsa da çoğunluk tarafından hem müzikal hem de politik bağımsızlıklarını korudukları düşünülmektedir. Albümleri dünya çapında 23 milyon satış rakamına ulaşmıştır.

1986'da okul arkadaşları arasında kurulan grubun ilk teklisi 1992 yılında piyasaya sürülen Creep'tir. Başlarda fazla ilgi görmeyen parça, grubun çıkış albümlü olan Pablo Honey (1993)'te de yayımlandıktan sonra dünya çapında bir hit haline geldi ve özellikle radyolardan fazlaca ilgi gördü. Radiohead kendi ülkelerinin dışında tek-hitlik mucize olarak görülmüş olsa da kendi ülkeleri Birleşik Krallık'ta ikinci albümleri The Bends (1995)'i çıkararak büyük bir hayran kitlesi elde ettiler. Bu ilginin büyük bir kısmını Thom Yorke'un etkileyici vokalleri ile grubun yoğun gitar atmosferlerine borçluydular. Thom Yorke'un falseto yorumlamaları hayranlar ve eleştirmenler tarafından beğeni topladı. Radiohead'in üçüncü albümü OK Computer (1997), grubun çok daha büyük ilgi görmesini sağladı. Hem zengin müziği hem de modern yaşamdaki yabancılaşma temalarıyla OK Computer, müzik eleştirmenleri tarafından 1990'ların en belirgin eserleri arasında gösterildi. Kid A (2000) ve Amnesiac (2001) yayınlandığında grup şöhretinin zirvesine ulaştı, fakat tarz değişiklikleri eleştirileri beraberinde getirdi. Grup, "Kid A" ve sonraki albümlerde deneysel elektronik müzik ve caza eğilim gösterdi. Altıncı albümleri Hail to the Thief (2003), gitar temelli rock müziği ve elektronik müziğin modern şarkı sözleriyle harmanlanmış halidir. (Devamı...)


Claude Lorrain (1600 - 21 veya 23 Kasım 1682), Barok dönemi Fransız ressam.

Lorrain'in sanat hayatı neredeyse bütün yüzyıla uzanır. En erken verdiği işler 1620'nin sonunda olanlardı. Roma'da kaldığı uzun süre boyunca neredeyse tüm artistik stillerle ve ana değişimlere tanıklık etti. Gençliğinde çok az orijinal sanatlarla ilgilendiği bilinmektedir. 13 yaşında yerlisi oldugu Roma'dan 1613'te ayrıldı. Sonraki yaşamında on yılını sanatını öğrenmek için çıraklıkla harcadı. Bu dönemden hiçbir zaman kurtulamadı. 1623'te bir yıl Claude Deruet'in çırağı oldu. Çıraklığını tamamladıktan sonra Roma'ya geri döndü. Lorrain'in yaptıgı resimler hakkında dikkatli kayıtların 1630 yılına kadar tutulmamasına rağmen, genellikle 1630 civarında tarihlenmişti. Sonra her yaptığı resmin kaydını tutmaya karar verdi. Bu formlar Liber Veritatis'in içindedir. Bir resmi bitirdiğinde, çekilişteki her alıcıyı dikkatlice işaretledi ve her kompozisyonuna bir anlam verdi. (Devamı...)


11 Şubat
Telgraf iki merkez arasında, kararlaştırılmış işaretlerin yardımıyla yazılı haberlerin veya belgelerin iletimini sağlayan bir telekomünikasyon düzenidir.

Elektrikli telgraflar, bir verici, bir alıcı ve ikisi arasına çekilmiş elektrik hattından meydana gelir. Vericiye maniple denir. Maniple, telgraf şebekesindeki elektrik akımını açıp kapayan anahtarlardır. Manipleye basınca devre tamamlanır ve telgraf şebekesinden akım geçer. Karşı tarafta ise alıcılar vardır. Alıcılar, elektro mıknatıs bobinlerden yapılmışlardır. Elektro mıknatısın karşısında ileri geri hareket edebilen madeni bir çubuk vardır. Bu çubuk elektro mıknatıstan akım geçtiği zaman hareket eder. Çubuğun ucundaki mürekkepli kalem bir kâğıt şerit üzerine nokta (.) veya çizgi (-) şeklinde şekiller çizer. Sesle çalışan alıcılar da vardır. Bunlar kâğıt bir şeride yazı yazmak yerine, sert bir cisme vurarak tıkırtı çıkarırlar. Tecrübeli telgraf operatörleri, bu tıkırtıları dinleyerek mesajı çözerler. Burada kısa tıkırtı nokta (.), uzun tıkırtı çizgi (-) anlamına gelmektedir. Claude Chappe, 1792 yılında telgraf adında bir sistem ortaya attı. Tepelerin üzerine kurulmuş kulelerden bir ağ oluşturuldu ve her kulenin üzerinde 49 değişik konuma ayarlanabilen iki uzun kola sahip bir makine vardı. Her konum bir harfe veya bir rakama karşılık geliyordu. Bu sistem çok başarılı oldu. 19. yüzyılın ortalarında Fransa'daki kule ağı yaklaşık olarak 4828 kilometreydi. 1830 yılında ABD'li Joseph Henry (1797-1878), elektrik akımını teller vasıtasıyla uzaklara taşıyıp, oradaki bir zili çalıştırdı. Zil bir elektromıknatısa bağlıydı. Bu elektrikli telgrafın doğuşuydu. (Devamı...)


Li Shimin İmparator Taizong ya da Tai Tsung (Çince: 唐太宗, táng tàizōng, d. 23 Ocak 599 - ö. 10 Temmuz 649, tahta geçmeden önceki adı Li Shimin (Çince: 李世民, lǐ shìmín) olarak da tanılır.

626-649 yılları arasında iktidarda kalmıştır. Li Shimin 617 yılında babası Li Yuan önderliğinde en önemli rakiplerini yenerek Sui Hanedanı'nı devirerek Tang Hanedanı'nı kurmuştur. Sonradan tören ile babası Li Yuan ve Li Shimin hanedanın ortak kurucu olarak anılmıştır. Çin'in en önemli hükümdarları arasında kişi olarak en fazla çekici olanı Li Şimin'dir. Sui döneminin son yıllarında, Çin'in birçok yerinde haydutlar ve asiler cirit atarken, o, babası olan Tang beyi Li Yuan'ı kendini imparator ilan etmeye ikna etti. O zaman Şimin sadece 16 yaşındaydı ve 24 yaşına kadar savaşarak barışı kurmaya ve hanedanı güvenli kılmaya çalıştı. Kendisi hem merhametli ve halkın yaşam koşullarıyla ilgili, hem de korku ve yorulmak bilmezdi. Çok zaman savaşlara bizzat kendisi komuta eder, askerlerinin ön saflarında, at değiştirerek koşturur, düşman komutanlarla savaşır, pazarlık ederdi. Siyasal lider olarak, etrafında ermiş ve geniş görüş açısına sahip insanlar toplamıştı. Tang kurumlarının çoğu Sui örneğini devam ettirmişse de, bunların işleyiş tarzı, 23 yıl sürmüş olan Li Şimin döneminin uygulamalarıyla şekillendi. Tang kurumları zamanın en mükemmeli haline gelmişti. Bunun önemli bir kısmı bu genç ve Tang Hanedanı'nın gerçek kurucusu olan Şimin sayesinde gerçekleşmişti. Babası tahtta iken ülke iç karışıklıklar ve devrilen Sui Hanedanı'ndan kalan derebeylerin kışkırtmaları ve çıkan isyanlar bunu pekiştiren Göktürk akınlarıyla zor günler geçirmekteydi. (Devamı...)


12 Şubat
Uzman Jandarma Ankara Jandarma Okullar Komutanlığında bir yıl süreli Uzman Jandarma Askerî Okulu (JANU)'nu başarı ile bitiren Uzman Jandarma çavuştan Uzman Jandarma sekizinci kademeli çavuş rütbesine sahip yalnızca Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde görev yapan asker kişilerdir. 2012 yılında Uzman Jandarma Okulunun kapatılarak son mezunlarını vermesinin ardından, mevcutları emeklilik ve istifalar nedeniyle düşmeye devam etmektedir. 2015 yılı Ekim ayı itibarıyla Jandarma Genel Komutanlığı emrinde görev yapan 22.394 Uzman Jandarma bulunmaktadır. Uzman Jandarmalar bir yıl süreli hukuk, mesleki ve askeri eğitimlerine müteakip, 6 aylık staj eğitimi için kıt'alarındaki görevlerine atanır ve nasp edilirler. Uzman Jandarmalar kıt'alarda, devriye komutanı ve devriye komutan yardımcısı olarak görev yaparlar. Ayrıca kıt'alarda öncelikli olarak mesleki eğitim başta olmak üzere, yurtdışı yabancı dil kursları gibi genel kolluk görevini icra etmekte kullanabilecekleri kurslara katılırlar. Ankara ilinde Beytepe Güvercinlik'te bulunan Jandarma Eğitim Komutanlığı bünyesinde yer alan Uzman Jandarma Okulu 2013 yılı itibarıyla kapatılmış ve son mezunlarını vermiştir. (Devamı...)

Yelena Dementiyeva (Rusça: (Елена Вячеславовна Дементьева) ; (d: 15 Ekim 1981, Moskova), profesyonel Rus tenisçi.

Dementieva'nın katıldığı ilk uluslararası tenis turnuvası 1997 yılında gerçekleştirilen Les Petit As Turnuvasıdır. Dementieva Fransa'da henüz 13 yaşındayken katıldığı bu turnuvayı kazanmayı bildi ve böylece WTA dünya sıralamasında ilk 500 içerisinde yer aldı. 1998 yılında profesyonel oldu ve 1999 yılında, dünya sıralamsında ilk 100 içerisine girdi. 1999 yılında düzenlenen FED Cup turnuvasında Rusya millî takıma adına yarışan Dementieva, finalde ABD millî takımından Venus Williams'ı 1-6,6-3 ve 7-6'lık üç set sonunda yenerek Rusya'yı şampiyonluğa ulaştırdı. Kariyerinin ilk Grand Slam çekilişlerini bu yıl gerçekleştirdi.Avustralya Açık, Fransa Açık ve Wimbledon turnuvalarına elemeler sonucunda Amerika Açık'a ise doğrudan katıldı. Dementieva ilk kez katıldığı Avustralya Açık ve Fransa Açık turnuvalarında ikinci turda, Wimbledon'da birinci turda ve Amerika Açık'ta üçüncü turda elendi. 2000 yılı Dementieva'nın kariyerinde en güçlü olduğu yıllardan birisiydi. Tek kadınlarda, WTA dünya sıralamasında ilk 20 içerisinde yer alan oyuncularla 40 maç oynadı ve bu maçların 20'sinden galibiyetle ayrıldı. Bu yıl sonunda aldığı toplam ödül ise 600.000 Amerikan dolarıdır. (Devamı...)


13 Şubat
Uluslararası Para Fonu ya da daha çok bilinen kısaltmasıyla IMF (International Monetary Fund), küresel finansal düzeni takip etmek, borsa, döviz kurları, ödeme planları gibi konularda denetim ve organizasyon yapmak, aynı zamanda teknik ve finansal destek sağlamak gibi görevleri bulunan uluslararası bir organizasyondur. 1944 yılında ABD'nin New Hampshire eyaletindeki Bretton Woods'da kurulan ve 1947'de fiilen çalışmaya başlayan milletlerarası ekonomik meselelerle uğraşan bir teşkilattır. IMF "küresel para işbirliği, finansal istikrarı sağlamak, uluslararası ticareti kolaylaştırmak, yüksek istihdam ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik, ve dünya çapında yoksulluğu azaltmayı teşvik etmek için çalışan, 188 ülkenin üye olduğu organizasyondur. Kuruluşun belirtilen hedeflerinde, ödemeler dengesi ihtiyaçlarını karşılamak için üye ülkelerin mali kaynaklarını kullanılabilir hale de getirmekte dahil olmak üzere uluslararası ekonomik işbirliği, uluslararası ticaret, istihdam ve döviz kuru istikrarını teşvik edilmesi olarak tanımlanmaktadır. IMF'nin merkezi ABD'de, Washington, DC'de bulunmaktadır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarından sonra milletlerarası ekonomik meseleler karışık hale gelmiş, I. Dünya Savaşı'ndan sonra düşülen ekonomik buhranla savaş sonrası ekonomik depresyonlar da ekonomik ilişkileri tehdit eder bir vaziyet almıştı. (Devamı...)

George Smith Patton (d. 11 Kasım 1885 – ö. 21 Aralık 1945) II. Dünya Savaşı'nda Amerikan Ordusu'nun önde gelen komutanlarından biriydi. Tanklarla II. Dünya Savaşı'nın kaderini değiştirdi. 36 yıllık ordu hayatında her zaman zırhlı birliklerin savaşlardaki önemini savundu ve bunu II. Dünya Savaşı sırasında komuta ettiği ordularla ispatladı. Kuzey Afrika Cephesi'nde tank kolordusu komutanlığı, Husky Harekatı'nda ise zırhlı ordu komutanlığı yaptı.

İtalya'nın işgali sırasında emrindeki askerlerden bazılarına kötü muamele ettiği gerekçesiyle Normandiya Çıkarması sırasında kızakta beklemekteydi. Fakat çıkartma sonrası müttefik birlikler Alman savunması karşısında ilerleyemeyince, Dwight Eisenhower tarafından ve zırhlı ordular grubu komutanı olarak tekrar göreve çağırıldı. Fransa'nın işgali sırasında komuta ettiği zırhlı birlikler istenenden çok daha süratli biçimde Alman hatlarının gerisine dalınca, kendisini durdurmak için akaryakıt ikmali kesilip, arada durup geriden gelen birlikleri beklemek zorunda bırakıldı. Ardenler'de kışın son kez karşı taarruza geçip Müttefik Ordularını zor duruma düşüren Mareşal Gerd von Rundstedt komutasındaki Alman Ordularını bozguna uğrattı. Almanya'nın batısını işgal ettikten sonra, Sovyet Birliklerini Elbe nehri kıyılarında durdurdu. Daha sonra Alman ordusunu da müttefik olarak alıp, hep birlikte Sovyetler Birliği'ni işgal etmek gerektiğini söyledikten birkaç gün sonra, Almanya'da şüpheli bir trafik kazasında öldü. Patton, Üçüncü Ordu'nun diğer üyeleriyle birlikte Lüksemburg'un Hamm köyündeki Lüksemburg Amerikan Mezarlığı ve Anıtına gömüldü. (Devamı...)


14 Şubat
Barbaros Hayreddin zırhlısı veya SMS Kurfürst Friedrich Wilhelm, okyanus ötesi sefer yapabilen bir Alman zırhlısıdır. Alman İmparatorluk Donanması ve sonrasında Osmanlı Donanması'nda görev yapmıştır. Geminin orijinal adı Prusya dükü ve Brandenburg seçici prensi olan I. Frederick William'dan gelmektedir. Brandenburg sınıfının dördüncü pre-dreadnought gemisi idi (Diğer üçü Brandenburg, Weißenburg (Turgut Reis) ve Wörth). 1890 yılında Kaiserliche Werft Wilhelmshaven'da inşa çalışmaları başladı, 1891'de denize indirildi ve 1893'te tamamlandı. Geminin yapımı 11,23 milyon marka mal oldu. Brandenburg sınıfı savaş gemileri üç zırhlı tarette taşıdıkları altı ana top ile, diğer donanmaların iki tarette dört top taşıyan gemilerine kıyasla daha modern bir tasarımdı.

Kurfürst Friedrich Wilhelm Alman İmparatorluk Donanması'ndaki görev süresi boyunca az sayıda aktif görevde bulundu. Üç kardeş gemisiyle beraber 1900-1901 yıllarında Çin'deki Boxer Ayaklanması'nda görev yaptı. Gemi 1904-1905 yıllarında büyük çaplı yenilemeden geçti. 1910 yılında Kurfürst Friedrich Wilhelm Osmanlı İmparatorluğu'na satılarak Barbaros Hayreddin adını aldı. Osmanlı hizmetinde Balkan Savaşları'nda görev aldı, Aralık 1912 ve Ocak 1913'te Yunan donanmasına karşı iki muharebeye katıldı, savaş boyunca Trakya'da Osmanlı kara kuvvetlerine destek sağladı. 8 Ağustos 1915'te Çanakkale'de İngiliz denizaltısı HMS E11 tarafından torpidolanarak batırıldı. Kurfürst Friedrich Wilhelm, sınıfının dördüncü ve son savaş gemisi idi. Savaş gemisi D adı altında ısmarlandı, Kaiserliche Werft Wilhelmshaven'da 1890 yılında kızağa kondu. 30 Haziran 1891'de denize indirildi. 29 Nisan 1894 tarihinde Alman İmparatorluk Donanması'nda göreve başladı, aynı gün kardeş gemisi olan SMS Brandenburg'ta göreve başladı. Kurfürst Friedrich Wilhelm, Alman donanmasına 11,23 milyon marka mal oldu. Kurfürst Friedrich Wilhelm, 115.7 m uzunluğa, 19.5 m genişliğe sahipti, daha sonra torpido şebekesinin de eklenmesi ile 19.74 m oldu. Geminin su çekimi, burunda 7.6 m, kıç kısmında ise 7.9 m idi. Geminin tasarım ağırlığı 10,013 ton, maksimum deplasmanı 10,670 tondu. Gemi iki adet üç silindirli üçlü genleşmeli motora sahipti, toplamda 10,228 beygir gücünde idi ve 16.9 knot (31.3 km/s; 19.4 mph) hız yapabiliyordu. (Devamı...)


Roald Amundsen ya da tam adıyla Roald Engelbregt Gravning Amundsen, (d. 16 Temmuz 1872 - ö. 18 Haziran 1928) Güney Kutbu'na ulaşan ve Kuzeybatı Geçidi'ni aşan ilk denizci olan Norveçli bir kaşiftir. Arkadaşları arasında 'viking'. lakabıyla tanınıyordu.

1893'te bir fok gemisinde denizciliğe başlayan Amundsen, dünyanın çeşitli kıyılarında dolaştı, değişik gemicilik teknikleri, buharlı gemiler ve bilimsel denizcilik yöntemleri konusunda uzmanlaştı. Kuzey Kutbu'nun kaşifi Nansen'in de yüreklendirmesiyle, Atlas Okyanusu'nu Büyük Okyanus'a bağlayan deniz yolunu bulmayı aklına koydu. İlk denemeleri başarılı sonuçlar verdi ve iki okyanusu birbirine bağlayan deniz yolunun varlığı kesinlik kazandı. Daha önce geçilememiş olan Kuzeybatı Geçidi'nin baştan sona kadar gemiyle aşılabileceğini gösteren ilk gemici oldu. Aslında amacı Kuzey Kutbu'nu keşfetmekti; ama Frederick Cook ve Robert Peary 1909'da Kuzey Kutbu'na gidince, o da 1910'da yolunu Güney Kutbu'na çevirdi. Bu kez de güney için yarış başladı. Amundsen, 20 Kasım 1911'de dört kişilik ekibi ve 150 köpekle yola çıktı; ancak yolda erzakları bitince köpeklerin bir kısmını yemeleri gerekti. Amundsen ve ekibi, 14 Aralık'ta Robert Falcon Scott'tan 35 gün önce Güney Kutbu'na vardı. Amundsen, 16 Haziran 1928'de, kaza geçiren arkadaşı Umberto Nobile'yi aramak amacıyla Kuzey Kutbu'na uçtu. Kendisinden bir daha haber alınamadı. Kuzey Buz Denizi'ne düştüğü sanılıyor. (Devamı...)


15 Şubat
Kaval çoban çalgısı olarak bilinen kaval, yörede daha çok şimşir ağacından (nadiren livori, incir ve erik ağacından), altta 1 ve üstte 7 delikli olarak imal edilir. Dilli kaval ve dilsiz kaval olarak adlandırılan iki türü vardır. Dilli kavalın ucunda ses üretimini sağlayan bir düdük bulunur. Dilsiz kaval ise içi boş bir boru olup çalan kişi nefes teknikleriyle istenen sesi çıkarır. Çobanların kavalı üflemesindeki bir amaç, otlanan hayvanların sakin kalması ve sürüden ayrılmamasıdır, bu gelenek halen günümüzde de uygulanmaktadır.

Dilsiz kaval üflenme teknikleri açısından Ney'e benzer fakat ayrıldığı önemli farklılıklar vardır. Dilsiz kavaldan ses çıkarmak için dudaklar U harfi biçimine getirilir ve çeneye paralel tutulan kaval yüz ekseninden yaklaşık 45 derece sağ ya da sola saptırılarak ses çıkarılmaya çalışılır. Dilli kavalda ses çıkartmak daha kolay olsa da çalmak için horlatma denilen ve alt-üst çene kemiklerinin de kullanıldığı nispeten kolay bir yöntem uygulamak gerekir. Yapı olarak oldukça basit olan kaval nefese büyük özgürlük tanıdığı için çok değişik üfleme teknikleri geliştirilebilir. (Devamı...)


Aleksios Apokaukos (YunancaGrekçeἈλέξιος Ἀπόκαυκος; ö.1345) Bizans İmparatorları III. Andronikos (1328-1341 arası hükümdar) ve V. İoannis (1341-1357 arası hükümdar) dönemlerinde önde gelen devlet adamı ve yüksek rütbeli (megas doux) askeri. Yüksek devlet makamlarını yükselmesini VI. İoannis'un (1347-1354 arası hükümdar) himayesine borçlu olmasına rağmen 1341-1347 arası iç savaşında V. İoannis'i destekleyen hizbin liderlerinden Patrik XIV. İoannis Kalekas ile hamisine karşı bir olmuştur. Bir hapishane denetimi sırasında siyasi tutuklular tarafından linç edilerek öldürülmüştür.

Aleksios'un kökeni sıradan ailedendir ve Bitinya'da bir yerde 13. yüzyılın sonlarında doğmuştur. Buna rağmen âlim Theodore Hyrtakenos'tan eğitim almış ve vergi memuru olmuştur. 1320 yılında tuz tesislerinin direktörü, sonra Batı themalarının domestikos'u olmuştur. 1321 yılında imparatorluk parakoimōmenos'u (chamberlain, saray nazırı) olana kadar bürokrasi basamaklarında yükselmiştir. Pozisyonu onu torunu III. Andronikos lehine İmparator II. Andronikos'u tahttan indirmek için Syrgiannes Palaiologos ve prōtostratōr Theodore Synadenos ile komplo kuran İoannis Kantakuzinos için ihtiyaç duyulan biri haline getirmiştir. Savaş tehdidi nedeniyle, İmparator Trakya ve Makedonya'nın bazı bölgelerini III. Andronikos'a verdi. 1328 yılında III. Andronikos tek başına imparator olduğunda, yakın arkadaşı Kantakuzinos'u baş bakan yaptı ve Aleksios ise Kantakuzinos'un boşalttığı makam olan imparatorluk sekreteryası başı (mesazōn) ve devletin maliyesinden sorumlu görevler ile ödüllendirildi. Bu makamlar ona önemli bir miktar servet yapmasına imkan verdi, servetiyle Marmara denizi sahilinde Selymbria yanında Epibatai'da kişisel bir sığınağı kale şeklinde bir ev yaptı. 1341 yılının başlarında Andronikos'un ölümünden hemen önce Bizans donanmasına komuta etme gücü veren yüksek bir rütbe olan megas doux ("Büyük dük") ünvanıyla ödüllendirildi. Cebinden 100,000 Hiperpiron vererek donanmayı yeniden donattı. (Devamı...)


16 Şubat
Safiye Ali (2 Şubat 1894, İstanbul - 5 Temmuz 1952, Dortmund), Türk doktor. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın tıp doktoru ve tıp eğitimi veren ilk kadındır. Anne çocuk sağlığı üzerine çalışmalar yapan Safiye Ali’nin adı Süt Damlası Bakımevleri ile anılır. Mesleki çalışmalarının yanı sıra İstanbul’da başlayan feminist harekete katılarak Türk kadınının seçilme hakkı için mücadele etmiştir. 1891 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamit'in yaverlerinden Ali Kırat Paşa, annesi Şeyhülharem Hacı Emin Paşa'nın kızı Emine Hasene Hanım'dır. Safiye Ali, dört kızkardeşin en küçüğü idi. Ailesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde çeşitli hizmetleriyle tanınmıştır. Dedesi Hacı Emin Paşa 17 yıl Mekke şeyhülislamlığı yapmış ve hâlen aktif beş vakıf kurmuştur. Babasını küçük yaşta kaybeden Safiye Ali, dedesi Emin Paşa'nın Valideçeşme'deki konağında büyüdü. Istanbul'da Amerikan Kız Koleji'nde öğrenim gördü. Ocak 1916 da kolejden mezun oldu. Kolej yıllarında iken tıp doktoru olmaya karar verdi. (Devamı...)

Leyla Hatemi (Farsçaلیلا حاتمی, Leylâ Hâtami, d. 1 Ekim 1972) İranlı oyuncu. Yönetmen Ali Hatemi ve oyuncu Zari Khoshkam'ın kızlarıdır. Oyuncu Ali Mosaffa ile evlidir. Hatemi liseyi bitirdikten sonra Lozan, İsviçre’ye giderek École Polytechnique Fédérale de Lausanne’'da elektrik mühendisliği eğitimi aldı. İki yıl sonra bölümünü değiştirip, Fransız edebiyatına geçti. Birkaç yıl sonra mezun oldu ve ülkesine geri döndü. İlk profesyonel filmi Leyla, Daryuş Mehrcui tarafından yönetildi. Hatemi bu filmden önce babasının yönettiği Kamalolmolk ile Del Shodegan isimli filmlerde de rol aldı. Del Shodegan filminde kör bir Türk prensesini canlandırdı. Leyla filmindeki oyunculuğuyla 15. Fajr Film Festival’inde onur ödülü kazanan Leyla Hatemi, 2002 yılında ise Alirıza Reisiyan’ın Istgah-e Matrouk, adlı filmindeki rolüyle Montreal Film Festivali'nde en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görüldü. 2005'te Mesud Kimyai'nin yönettiği Hokm, 2008'de ise Abbas Kiyarüstemi'nin yönettiği Shirin isimli filmlerde rol aldı. Leyla Hatemi'yi uluslararası üne kavuşturan film 2011'de Asgar Ferhadi'nin yönettiği Jodaeiye Nader az Simin oldu. (Devamı...)

17 Şubat
Genetik kod genetik malzemede (DNA veya RNA dizilerinde) kodlanmış bilginin canlı hücreler tarafından proteinlere (amino asit dizilerine) çevrilmesini sağlayan kurallar kümesidir. Kod, kodon olarak adlandırılan üç nükleotitlik diziler ile amino asitler arasındaki ilişkiyi tanımlar. Bir nükleik asit dizisindeki üçlü kodon genelde tek bir amino asidi belirler (ancak bazı durumlarda farklı konumlarda bulunan aynı kodon üçlüsü, çevredeki bağlamla ilişkili olarak iki farklı amino asidi kodlayabilir). Genlerin çok büyük çoğunluğu aynı kodla şifrelendiği için (bkz. RNA kodon tablosu), özellikle bu koda kuralsal veya standart genetik kod olarak değinilir, ama aslında pek çok kod varyantı vardır. Yani, standart genetik kod evrensel değildir. Örneğin, insanlarda, mitokondrilerdeki protein sentezi kuralsal koddan farklı bir genetik koda dayalıdır. Canlılardaki genetik bilginin yalnızca genetik kod aracılığıyla depolandığı zannedilmemelidir. Tüm organizmaların DNA'sında düzenleyici diziler, genler arası diziler, kromozomal yapı bölgeleri bulunur, bunlar fenotipe büyük oranda katkıda bulunsa da kodon-amino asit ilişkisinden daha farklı kurallar ile etkilerini gösterirler. (Devamı...)

Adnan Oktar (d. 2 Şubat 1956, Ankara), Türk dini cemaat lideri. Bir araştırmacı ve yazar olarak tanınan Oktar'ın, kamuoyunda zaman zaman Adnan Hoca olarak da anıldığı olmuştur. Cemaatiyle birlikte hazırladığı kitaplarda kullandığı mahlas Harun Yahya'dır. Taraftarları arasında Ahmet ismini de kullanmıştır. Cemaati ile birlikte ateizm, Darwinizm ve Siyonizm karşıtı görüşlerini savunduğu kitaplar ve belgeseller hazırlamıştır. Kurucusu olduğu Bilim Araştırma Vakfı'nın sitesinde amacının "Dünya çapında barış, huzur ve sevgi ortamı oluşturmak" olduğunu ifade etmiştir. BAV'ın, evrim karşıtı olduğu ve yaratılışçılığı savunduğu ve bu duruşu yaygınlaştırmak için konferanslar düzenlediği bilinmektedir. Çeşitli basın organlarında bazı suçlarla itham edildiği iddialarla da gündeme gelmiştir. 11 Temmuz 2018'de Adnan Oktar ve beraberindeki 176 kişi, "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "çocukların cinsel istismarı" ve "cinsel saldırı" dahil birçok suçtan gözaltına alınmıştır. (Devamı...)

18 Şubat
Generallerin Gecesi veya özgün adıyla The Night of the Generals, 1967 İngiltere-Fransa ortak yapımı psikolojik gerilim filmidir. Konusu II. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında geçen film, ortak yapımcı ülke olan Fransa'da La Nuit des généraux adıyla gösterildi. Film, Alman yazar Hans Hellmut Kirst'ün 1962 yılında yazdığı aynı adlı romandan uyarlanmıştır. Eseri, kendisi de bir romancı olan Fransız Joseph Kessel ile İngiliz senarist Paul Dehn birlikte senaryolaştırmışlardır. Generallerin Gecesi, Ukrayna kökenli olan ve Fransa'da ölen yönetmen Anatole Litvak'ın sondan bir önceki filmi olmuştur. Başlıca rollerinde Peter O'Toole, Ömer Şerif, Tom Courtenay, Donald Pleasence, Charles Gray ve Philippe Noiret'in oynadıkları filmin özgün müziğini Maurice Jarre bestelemiş, görüntülerini ise Henri Decaë çekmiştir. Çekimlerin büyük bir bölümü Polonya'da Varşova çevresinde gerçekleştirilmiştir. Soğuk Savaş döneminin en yoğun biçimde yaşandığı ve batılı sinemacılara Doğu Bloku ülkelerinde çekim izinlerinin kolay kolay verilmediği 1970'li yıllar için bu oldukça istisnai bir durumdu. (Devamı...)

Yüzey katmanı etkisi akım yoğunluğu iletkenin yüzeyinin yakınında en büyük olacak şekilde bir iletken içinde dağıtılan bir alternatif elektrik akımı (AC) eğilimidir ve iletkenin derinliklerinde azalır. Elektrik akımı, iletkenin dış yüzeyi ile yüzey derinliği denilen bir derinlik arasında ağırlıklı olarak akar. Yüzey etkisi yüzey derinliğinin küçük olduğu yerlerde yüksek frekanslar için iletkenin direncinin artmasına sebep olur. Böylece, iletkenin kesitinin etkisini azaltır. Deri etkisi alternatif akımdan kaynaklanan değişen manyetik alanın neden olduğu Eddy akımına karşıt kaynaklanmaktadır. 60 Hz'de bakır'ın yüzey derinliği yaklaşık 8,5 mm. Yüksek frekanslarda yüzey derinliği çok daha küçük olur. Yüzey etkisi nedeniyle artan AC direnç özel dokuma litz tel kullanılarak hafifletilebilir. Çünkü büyük bir iletkenin iç akımını çok az taşır. Ayrıca bu tür boru gibi boru şeklinde iletkenler ağırlık ve maliyet tasarrufu için kullanılabilir. (Devamı...)

19 Şubat
[[Dosya:|sağ|150px]] Fotoğraf (Eski Yunanca Yunancaφῶς (fos), Yunancaφωτός (fotos)), “ışık (gök cisimlerinin)“, “aydınlık“ ve Yunancaγράφειν (grafein), “çizmek“, “kazımak“, “resim yapmak“, "yazmak" kelimeleri birleştirilerek türetilmiş bir isimdir. Kelime anlamı, ışık yardımı ile iz bırakmaktır. Fotoğraf, cisimlerden yansıyan elektromanyetik radyasyonun toplanıp odaklanmasıyla oluşturulur. En yaygın rastlanan fotoğraflar insan gözünün görebileceği kalıcı görüntüler meydana getirin dalga boylarıyla olan fotoğraflardır.

Fotoğrafta en önemli unsur ışıktır. Işık üzerine vurduğu nesneleri görülebilir kıldığı gibi, fotoğraf oluşumunu da sağlar. Bu yüzden fotoğrafı çekecek makinedeki objektif de önem arzetmektedir. Objektifin diyafram değeri ne kadar küçükse içeriye giren ışık miktarı da o kadar çok olacağından fotoğraf çekiminde daha yüksek enstantaneler kullanılabilinecektir. Diyafram'ın 1, olması objektife gelen ışığın tamamının sensöre düşmesidir. Kaliteli ve pahalı lenslerin diyafram değerleri genel olarak 2,8 ve daha düşüktür. Fotoğrafın çekilebilmesi için ışık şarttır. Işık herhangi bir kaynaktan cisime gelir. Cisimden yansıyan ışık bir algılayıcıya yani göze ya da filme ya da sensore geldiği zaman görünür olur ve renkleri konusunda bilgi verir. Cisimlerin renkleri üzerine gelen ışığın ışık ısısı ve ne kadarını absorbe edip ne kadarını hangi dalga boyunda yansıttığına göre algılanır. Örneğin beyaz duvar sarı ışık ile aydınlatıldığında sarı, mavi ışık ile aydınlatıldığında ise mavi renk olarak görünür. Ancak kırmızı renkli cisim yeşil ışık ile aydınlatıldığında siyah gözükebilir. Objektifler ilk kamera sayılan camera obscuradan bu yana gelişme göstererek optik kusurları neredeyse tamamen giderilmiş hale gelmişlerdir. Geniş açı , normal odaklı ve tele objektif olarak kabaca 3 gruba toplanabilir. Aynı zamanda sabit odaklı ve değiştirilebilir odaklı(zoom) objektifler olarak iki ayrı grupta da toplanabilir. (Devamı...)


Romulus ve Remus Roma Mitolojisine göre MÖ 753'de Roma şehrinin kurucularıdır. Efsaneye göre Savaş Tanrısı Mars ile Rhea Silvia'nın ikizleridir. Ataları ise Truva'dan kaçan Afrodit'in oğlu Prens Aeneas'tır. Aeneas, Hektor'un kuzenidir.

Romulus, Roma şehri'ni beraber kurduğu kardeşi Remus'u öldürerek tahtın tek sahibi olmuştur. Remus, Romulus ile dalga geçtiği için Romulus'un Remus'u öldürdüğü sanılır. Gerçekte yaşayıp, yaşamadığı bilinmeyen Romulus'un tarihsel bir kişi olduğu şüphelidir.

İtalyan mitolojisine Etrüskler (Tuskiler) aracılığıyla geçmiş olan bir söylencedir. Türklerin mağarada kurt tarafından beslenen çocuk motifi ile birebir aynıdır. Romus ve Romulus iki (veya ikiz) kardeştirler ve Roma şehrini kurmuşlardır. Bir ırmağa bırakılırlar ve dişi bir kurt onları sudan çıkararak bir mağarada emzirir. Daha sonra çiftçi bir aile tarafından bulunarak evlat edinilirler. Roma şehrini kurmak için de kurt tarafından emzirildikleri yeri seçerler. Bu yerin etrafını çevirirken tartışmaya başlar ve kavga ederler bunun üzerine Romulus kardeşi Romus’u öldürür. Böylece kurduğu kent devletinin ilk hakanı kendisi olur. Kardeşleri besleyen Lupa kara renkli olarak betimlenir. (Devamı...)


20 Şubat
Kaybedenler Kulübü 2010 yapımı komedi-dram türündeki Türk sinema filmidir. Kaan Çaydamlı ve Mete Avunduk'un hayatlarını konu alan film, Tolga Örnek tarafından çekildi ve senaryosu Mehmet Ada Öztekin ile Tolga Örnek tarafından yazıldı. Türkiye'de 25 Mart 2011 tarihinde 137 kopya ile gösterime giren filmin protagonistleri Kaan rolündeki Nejat İşler, Mete rolündeki Yiğit Özşener ve Zeynep rolündeki Ahu Türkpençe'dir. Film, 1996-2001 yılları arasında Kent FM'de yayınlanan Kaybedenler Kulübü adlı radyo programına dayanmaktadır.

Filmde, Kaybedenler Kulübü adındaki radyo programı ve o radyo programını sunan DJ'ler Kaan ile Mete'nin hayatları anlatılmaktadır. Gösterime girdiği ilk üç gün içinde 65.780 kişi tarafından seyredilerek 666.091 TL hasılat elde etti. Ayrıca film gösterime girmeden önce, yapımın öncesinden sonrasına kadar film hakkında her şeyi anlatan Kaybedenler Kulübü - Filmin Öyküsü adlı bir kitap yayımlandı. Eleştirmenlerden olumlu yorumların yanı sıra; açtığı hikâyeleri sonlandırmamak, dönemin politik atmosferini göz ardı etmek, zaman algısına sahip olmamak gibi yönlerden olumsuz eleştiriler aldı. Ayrıca sinemada erkek egemen bakışı eleştirmek ve cinsiyetçiliğe dikkat çekmek için dağıtılan Altın Bamya Ödülleri'nde Altın Bamya ile İzleyici Bamyası ödüllerini kazandı. (Devamı...)


Bao Dai (d. 22 Ekim 1913 - ö. 30 Temmuz 1997), 1926-1945 yılları arasında son Vietnam imparatoru.

Gençliğinde ülkesinin bağımsızlığı için bir umut simgesi iken sonraları Playboy İmparator olarak tanınmıştır. Fransız sömürge rejimine bağlı olan İmparator Khai Dinh'in oğluydu.Annesi, köylü soyundan gelme bir cariyeydi.Fransa'da eğitim gördü, gençliğinin çok kısa bir bölümünü anayurdunda geçirdi.1926'da tahta çıktı ve Bao Dai (Büyüklüğün Koruyucusu) unvanını aldı.Önceleri bazı reformlar yapmak ve Vietnam'ı modernleştirmek istedi; ama bunun için Fransızların desteğini sağlayamadı. Mart 1945'te Japonlar, Fransız yönetimini Çinhindi'nden uzaklaştırıncaya değin, II. Dünya Savaşı boyunca Fransız sömürge rejimi Bao Dai üzerinde sıkı bir denetim kurdu. Japonlar, bağımsız yeni bir Vietnam Devleti'nin başına Japonya'daki yaşlı Prens Cuong De'yi getirmeyi düşündüler; ama sonunda zaten zayıf bir önder olan Bao Dai'nin başta kalmasına izin verdiler. Ağustos 1945'te Viet Minh iktidarı ele geçirdiğinde Ho Şi Mingh ve arkadaşları, Bao Dai'yi kendilerine bağlamanın simgesel bir anlamı olabileceğini düşündüler.Viet Minh, Bao Dai'nin görevden çekilmesini istedi ve Yurttaş Prens Nguyen Vinh Thuy sıfatıyla ona göstermelik bir danışmanlık görevi verdiler. Viet Minh'in kendisine hiçbir işlev tanımayacağını anlayan ve Fransızlara da güvenmeyen Bao Dai, 1945'te Hong Kong'a kaçtı. Orada uçarı bir yaşam sürdü; zaman zaman da, Fransız yönetiminin yeniden kurulmasına karşı uluslararası yardım çağrılarında bulundu. (Devamı...)


21 Şubat
Yonca (Medicago sativa), baklagiller (Fabaceae) familyasından uzun yıllar yaşayan, gerek yeşil ot gerekse kuru ot olarak değerlendirilebilen çok yıllık bir serin mevsim yem bitkisi türü.

Uluslararası terminolojide alfalfa (kelime kökeni Arapça البرسيم veya الحجازي, halk dilinde Şark yoncası veya Kaba yonca şeklinde de anılır. Yonca çok yıllık otsu bir bitkidir. Boyu 50–80 cm dir. Derin bir kök sistemi vardır. Uygun koşullarda 8-10 metre derine gider. Etkili kök derinliği 120–180 cm dir. Bu nedenle, anavatanı olan Ortadoğu bölgesinin şartları ile birebir özelliklere sahip olup, kuraklığa dayanıklıdır. Yonca önemli bir yem bitkisidir. Otlatılmaya da oldukça dayanıklıdır. Bu nedenle meraların ıslahında diğer bitkilerle karışıma giren ve meranın kalitesini arttıran bir bitkidir. Ahır besiciliğinde et ve özellikle süt verimini % 30'lara kadar artıran ve yem bitkileri içerisinde en çok besleyicilik değeri olan yoncada, içerisinde 10 kadar vitamin de vardır. Tetraploid genetik yapıya sahip bir bitkidir. Genelde hasat edilerek hayvanlara yedirilir, daha ender olarak mera ortamında hayvanlara otlatılır. Köklerinde, diğer hayvan yemlerinde olduğu gibi, bitki bünyesindeki azot değerlerini artıran rhizobia gibi proteobakteriler bulunmaktadır. Bu bakteriler topraktaki azot miktarı ile sınırlı kalınmaksızın yüksek protein değerli bir besi kaynağı oluştururlar. Bu özellikleri nedeniyle etkin üretiminin bilimsel yöntemlerle geliştirilmesinde önemli ilerlemeler sağlanmış, üretiminde en yüksek verim düzeylerine ulaşılmıştır. Türkiye'de TÜİK verilerine göre 2004 yılında 320 bin hektar yonca ekilmiş ve 2 milyon 300 bin ton yeşil ot, 2 milyon ton kuru ot elde edilmiştir. Türkiye coğrafyası kökenli bir bitki olduğu ve ilk kez Tunç Çağı'nda Orta Asya bozkırlarından temin edilen atları besleme amacıyla bugünkü İran topraklarında tarımsal ortamda yetiştirildiği tahmin edilmektedir. Eski Yunan uygarlığı coğrafyasına Pers İmparatorluğu orduları ile birlikte at yemi olarak giriş yapmıştır. 17. yüzyıldan itibaren Avrupa'da düzenli olarak yetiştirilmeye başlanması Avrupa hayvancılığı açısından önemli bir ileri adım oluşturmuştur. 19. yüzyılda Amerika kıtasının özellikle iki ucunda (ABD ve Şili) geniş ölçekli olarak yetiştirilmeye başlanmıştır. A.B.D.'de özellikle Wisconsin ve Kaliforniya eyaletlerinde yetiştirilmektedir. Kaliforniya'daki üretimin büyük bölümü özel sulama düzenlemesi (California Aqueduct) altyapısına sahip Mojave Çölü'nde yapılmaktadır. Günümüzde dünyanın neredeyse bütün bölgelerinde büyükbaş hayvan yemi olarak üretilmektedir. (Devamı...)


II. Manuel (d. 15 Kasım 1889, Lizbon - ö. 2 Temmuz 1932, Twickenham, Londra), cumhuriyetin ilanından önce Portekiz kralı (1908-10).

Kral Carlos'la Kraliçe Maria Amalia'nın küçük oğluydu. João Franco'nun diktatörlüğünü desteklemesinden dolayı ülkedeki siyasi önderlerin çoğunun kral olarak tanımayı reddettiği Carlos, 1 Şubat 1908'de büyük oğlu Luis Felipe'yle birlikte Lizbon'da anarşistler tarafından öldürüldü. Bunun üzerine Manuel 18 yaşında kral oldu. Franco'nun istifa etmesinin ardından, Amiral Francisco Ferreira do Amaral'ı başbakanlığa atayarak, ondan iki büyük parti olan Yenileme Partisi ile İlerici Parti'nin eşit sayıda temsil edilecekleri bir hükümet kurmasını istedi. Amaral ölçülü davranmaya çalıştıysa da aralarından derin ayrılıklar bulunan iki partinin önderleri de kabinede yer almaya yanaşmadı. Bunun üzerine yapılan seçimleri cumhuriyetçiler kazandı. Monarşist partiler zamanlarını etkisiz koalisyon hükümetleri oluşturmak ve genç krala hem öğütler vermek, hem de onu suçlamakla geçirirken, cumhuriyetçiler yoğun biçimde bir devrim hazırlığına giriştiler. Manuel 1910 yazında Buçaco'ya gitti. Ama dönüşünde Tejo'daki filonun desteklediği devrim patlak verdi. Sarayı bombalanan Manuel ülkeden kaçtı.

Cumhuriyetin ilan edilmesi üzerine Londra yakınındaki Richmond'a, daha sonra da Twickenham'a yerleşti. 4 Eylül 1913'te Hohenzollern hanedanından Prens Wilhelm'in kızı Augusta Victoria ile evlendi. Hiç çocuğu olmayan Manuel ömrünün geri kalan bölümünü kitap derlemekle geçirdi. Alanında temel kaynak sayılan üç ciltlik Early Portuguese Books, 1489-1600'ü (1929-35; Eski Portekiz Kitapları, 1489-1600) yayımladı. (Devamı...)


22 Şubat
Ayasofya (Yunanca: Aγία Σοφία, tam adı: Ναός τῆς Ἁγίας τοῦ Θεοῦ Σοφίας, Latince: Sancta Sophia ya da Sancta Sapientia), İstanbul'da tarihî bir müze. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, MS 532 - 537 yılları arasında İstanbul'un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olup, 1453 yılında İstanbul'un Osmanlı tarafından alınmasından sonra, Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. 1935 yılından beri ise müze olarak hizmet vermektedir. Ayasofya, mimari bakımdan, bazilika planı ile merkezî planı birleştiren, kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır. Binanın adındaki “sofya” sözcüğü herhangi bir kimsenin adı olmayıp, Eski Yunancada “bilgelik” anlamındaki sophos sözcüğünden gelir. Dolayısıyla “aya sofya” adı “kutsal bilgelik” ya da "ilahî bilgelik” anlamına gelmekte olup, Ortodoksluk mezhebinde Tanrı'nın üç niteliğinden biri sayılır. 6. yüzyılın ünlü mimarlarından Miletli İsidoros ve Trallesli Anthemius'un yönettiği Ayasofya’nın inşaatinde yaklaşık 10.000 işçinin çalıştığı ve I. Justinianus'in bu iş için büyük bir servet harcadığı belirtilir. (Devamı...)

Josiah Willard Gibbs (d. 11 Şubat 1839 New Haven, Connecticut - ö. 28 Nisan 1903 New Haven, Connecticut) Amerikalı bilim insanı. Fizik, kimya, matematik ve makina mühendisliği alanlarında çalışan Gibbs, klasik termodinamiğin ve kurucusu sayıldığı fiziksel kimyanın teorik temellerini ortaya koydu. Matematikçi olarak diğer alanlardaki çalışmalarının da katkısıyla vektör hesabını geliştirdi. 1863'te Amerika Birleşik Devletleri üniversitelerinde mühendislik alanında verilen ilk, doğa bilimleri dalında verilen ikinci doktor ünvanının sahibi oldu ve kariyeri boyunca doktorasını yaptığı Yale Üniversitesi'nde çalıştı. Gibbs'in çalışmaları sayesinde, termodinamiğin ikinci yasası sadece buhar makinalarına uygulanabilir olmaktan çıkar ve kimyasal, elastik, elektrokimyasal, elektromanyetik vb. sistemlere de uygulanabilir hale gelir. (Devamı...)

23 Şubat
Theodor W. Adorno (11 Eylül 1903 - 6 Ağustos 1969), Alman felsefeci, toplumbilimci, bestekâr ve müzikbilimci. Berkeley Üniversitesi'nin sosyal araştırmalar enstitüsünde ağırlıklı olarak antisemitist ön yargıların nedenleri üzerinde yoğunlaşan çalışmalarda bulunmuştur. Otoriter Kişilik (1950) adlı eserindeki değerlendirmeler günümüzde önemini hâlâ yitirmemiş olması açısından önemlidir. "Düşüncelerinizi ve davranışlarınızı öyle bir ayarlayın ki, Auschwitz tekrarlanmasın, asla benzeri olmasın!" diyen Adorno'nun "Auschwitz'ten sonra şiir yazmak da barbarlıktır." sözü çok tartışılmıştır. (Devamı...)

Sovyetler Birliği'nde tatil hakları Sovyetler Birliği'nde yaşayan yurttaşların tatil haklarıdır. Sovyet anlayışında tatil ve yıllık izin kavramları, Homo Sovieticus anlayışı gereği, gerek işçi sağlığı gerekse üretimin sağlıklı bir şekilde devamı açısıyla ele alınmakta ve uygulamaları da bu bakış doğrultusunda şekillenmekteydi. Sovyetler Birliği'nde ilk tatil hakları, 1922 tarihli çalışma yasasında oluşturulmuştu. Ardından kabul edilen 1936 Sovyet Anayasası'nda işçilerin ve emekçilerin tatil ve dinlenme hakkı güvence altına alınmıştı. Dünyada 8 saatlik çalışma saati uygulamasını getiren ilk ülke olan Sovyetler Birliği'nde, günde 7 saat çalışma sınırıyla işbaşı yapan bir işçi için tanınan bu hakkın süresi yaptığı işin zorluğuna ve tehlikesine göre belirlenmekteydi. Sovyet Emek Yasası'nda bir çalışma yılı (on bir ay) boyunca çalışan işçiler için net 28 ücretli yıllık izin günü hakkı tanınmaktaydı. (Devamı...)

24 Şubat
Savaş gemisi öncelikli olarak deniz savaşlarında kullanılmak üzere yapılan bir gemi türüdür. Genellikle ticari gemilerden tamamen farklıdırlar. Silahlandırılmış olabildigi gibi, ticari gemilerden farklı olarak hasara dayanıklı, manevra kabiliyeti yüksek, ve hızlı tasarlanırlar. Ticari gemilerde olmadığı gibi, tipik bir savaş gemisi sadece silahlar, cephane ve mürettebatı için erzak taşır. Genellikle bir donanmaya bağlı olduğu gibi bazı durumlarda özel şirketlerinde savaş gemileri bulunabilir. Yapımı çok eskilere dayanan bu aracın yapılma nedeni, deniz ve okyanuslarda yolcu taşıyabilen ve deniz ve okyanuslarda deniz savaşı yapabilmesidir.

Savaş zamanında savaş gemisi ile ticari gemi arasındaki fark sıklıkla bulanıktır. Savaşta ticari gemiler de silahlandırlır ve I. Dünya Savaşındaki Q-ship gibi yedek savaş gemisi (İngilizce: Auxiliary warship) olarak da kullanılır. 17. Yüzyıla kadar bir ticari geminin, bir donanma gemisinin yarısı kadar savaş gemisi olarak görev görmesi normaldi. Bu durum 19. yüzyılda korsanlığın baş göstermesiyle sona erdi, büyük ticari gemileri kalyonlar gibi silahlandırmak normal bir deneyimdi. Savaş gemileri ayrıca Fransız Donanması veya II. Dünya Savaşındaki Japon İmparatorluk Donanmasındaki gibi asker taşımak veya gemilere mühimmat sağlamak amacıyla da kullanıldı. (Devamı...)


James Chadwick (20 Ekim 1891; Cheshire - 25 Temmuz 1974; Cambridge), İngiliz asıllı fizikçi.

20 Ekim 1891'de, Cheshire'de doğdu. Öğrenimini Rutherford'un öğrencisi olarak Manchester üniversitesinde yaptı. 1919'da çalışmaya başladığı Cambridge'de 1935'e kadar çalıştı. Değişik nükleer fizik problemlerini, özellikle çekirdeklerin yüklenmesini ve elementlerin, alfa ışınlarıyla, suni parçalanmasını incelemiş, 1923'te, Cavendish Laboratuvarı araştırmalar bölümü müdür yardımcısı, 1927'de Royal Society üyesi olmuştur. 1932'de nötronun yapısını keşfetti ve 1935'te Nobel Fizik Ödülünü kazandı. Ayrıca yine 1935'te Liverpool üniversitesi fizik kürsüsüne geçti. II. Dünya Savaşı'nda, Los Alamos'taki İngiliz atom araştırmalarını yönetti, 1948 yılında Cambridge'de bir kolejin müdürlüğüne getirildi. Döteryumun gama ışınlarıyla parçalanmasını sağlayarak nükleer fotoelektrik etkiyi buldu. Atom çekirdeğindeki parçacıklardan nötronu keşfe­den İngiliz fizikçi ve eğitimcidir (bak. Atom). Chadwick'in bu buluşu çekirdek bölünmesi­nin, atom enerjisinden yararlanmanın, atom ve hidrojen bombalarının yapımının yolunu açmıştır. Chadwick İngiltere'de Manchester'de doğ­du. Manchester ve Cambridge üniversitele­rinde, sonra da Berlin'de, radyasyon ölçme aletini bulan Hans Geiger'in yanında eğitim gördü. 1923'te Cambridge'teki Cavendish Laboratuvarı'nda yardımcı araştırma yönetmeni olan Chadwick 1927'de, İngiltere'de bilim adamlarınca kurulmuş en eski derneklerden olan Kraliyet Derneği (Royal Society) üyeliğine kabul edildi. 1932'de nötronun varlığını kanıt­ladı ve bilimsel araştırma dalında Hughes Ma­dalyası aldı. 1935'te Liverpool Üniversitesi'ne fizik profesörü olarak atandı. Aynı yıl fizik dalında Nobel Ödülü'nü kazanan Chadvvick'e 1945'te "sir" unvanı verildi. Chadwick, Ernest Rutherford ve Charles Ellist'le birlikte, ünlü Radiations from Radioactive Substances (1930; "Radyoaktif Maddelerin Işınımı") ki­tabını yazmıştır. (Devamı...)


25 Şubat
Machu Picchu (okunuş: Maçu Piççu veya Maçu Piçu, Quechua: Machu Pikchu), bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş olan bir İnka antik şehridir. 7 Temmuz 2007 tarihinde Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir.

And Dağları'nın bir dağının zirvesinde, 2.360 m yükseklikte, Urubamba Vadisi üzerinde kurulmuş olup Peru'nun Cusco şehrine 88 km mesafededir. Şehir, İnkalı bir hükümdar olan Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları civarında inşa ettirilmiştir. İspanyol istilacılar 1532 yılında buraları işgal ederken sık dağlar arasında kalmış bu şehir, istilacılar tarafından fark edilmemiş ve bu sayede zarar görmemiştir. Machu Picchu 200'den fazla merdiven sistemiyle birbirine bağlı olan taş yapıdan oluşur. Şehrin 3000 basamağı bugün hâӀâ gayet iyi durumdadır. Kuruluş amacı ve anlamı bugüne kadar gelmiş olan tartışma konusudur. Günümüze gelmeyi başarmış bilimsel kanıt içerikli çok fazla ipucu bulunmamasından sadece tahminler yapılabilmektedir. Bu yüzden o zamanlardaki adı bilinemeyen şehir, ismini bugün yakınlarda olan bir dağ zirvesinden almıştır. Şehrin tarım alanı olarak kullanılan teraslardan oluşan bölümleri, Eski Zirve (Quechua dilinde: Machu Picchu) denen dağın eteklerindedir. Şehrin sonunda ise Genç Zirve (Quechua dilinde: Wayna Picchu) yükselir. (Devamı...)


George Arliss (d. 10 Nisan 1868 – ö. 5 Şubat 1946) kariyeri başarılarını ABD'de kazanmış İngiliz aktör, yazar ve film yapımcısıdır. Arliss, Akademi Ödülleri'ni kazanmış ilk İngiliz aktörüdür.

George Augustus Andrews ismi ile İngiltere'nin başkenti Londra'da doğdu ve Harrow'da eğitim gördü. Babasının matbaasında çalışmaya başladı, ancak 18 yaşında iken ayrıldı ve oyunculuğa başladı. Oyunculuk kariyerine 1887 yılında İngiltere'nin çeşitli bölgelerinde sahneye çıkarak başladı. 1900'de, Londra'da "West End Theatre'da yan rollerde oynamaya başladı. 1901'de ABD'ye Mrs Patrick Campbell'in turnesin bir üyesi olarak ile ilk kez gitti. Sadece turne süresince kalma amaçlı gittiği ABD'de 20 yıl boyunca yaşadı ve 1908'de The Devil isimli oyun ile bu ülkede star oldu. Daha sonra 1911'de yapımcı George Tyler, Louis Napoleon Parker'a özel olarak Arliss'e uygun olarak tasarlanmış bir oyun yazmasını istedi ve aktör Disraeli isimli oyunla 5 yıl boyunca turneye çıktı. Sinem kariyerine 1921 yılında Disraeli ve The Devil filmleri ile başladı. Daha sonra 4 sessiz filmde daha oynadı. Bu filmlerden sadece The Devil, $20 a Week ve dönemin popüler bir tiyatro oyunu olan "The Green Goddess"'in uyarlaması olan 1923 yapımı film The Green Goddessin günümüze kadar kopyaları kalmıştır. 1929 yılında Disraeli filmini tekrar sesli olarak çekmiş ve En İyi Erkek Oyuncu Akademi Ödülü'nü kazandı. Bu sayede 61 yaşında iken tiyatro oyunculuğu ve sessiz filmlerden sonra sesli filmlerde tam olarak starlığa ulaştı. (Devamı...)


26 Şubat
Aliya Mustafina (RusçaАлия Фаргатовна Мустафина, TatarcaАлия Фархад кызы Мустафина, Alia Färhät qızı Mostafina), Tatar jimnastikçi. 2010 Bireysel genel toplam dünya şampiyonu ve 2012 Asimetrik paralel Olimpiyat şampiyonudur. Mustafina, 2012 Yaz Olimpiyatları'nda takım finallerinde Rusya takımı ile gümüş, bireysel genel toplamda ise bronz madalya almıştır. Alet finallerinde asimetrik paralel ve yer hareketlerinde yarışan sporcu asimetrik paralelde olimpiyat şampiyonu olmuş, yer hareketlerinde bronz madalya almıştır. Mustafina, 2012 Olimpiyatlarında jimnastikte en fazla madalya kazanan sporcudur. Mustafina'nın babası Farhat Mustafin, 1976 Yaz Olimpiyatları'nda grekoromen güreşte bronz madalya almış bir sporcudur. (Devamı...)
Tibet müziği Himalaya bölgesinin kültürel kalıtını yansıtan ve Tibet'te yerleşik olmasına karşın Tibetlilerin yaşadığı Hindistan, Bhutan ve Nepal'de de varlığını sürdüren bir müzik türüdür. Varlığı bilinen en eski Tibet müziği, Tibet Budizmi'nin kökleşmiş etkisini yansıtan dini müziktir. Şarkı içinde Budist kıssalara değinmek anlamına gelen Lama Mani geleneğinin tarihi 12. yüzyıla dek uzanır. O zamanlar şarkılar, köyden köye dolaşan masalcılar tarafından söyleniyor ve toplumun tüm kesimlerinin sorunlarına ışık tutuyordu. Canlı renklerle donanmış Budist thangka tabloları insanlara bu durumdan çıkarılacak dersler konusunda farklı ipuçları sunmaktadır. "Sokak şarkıları", politik ve toplumsal konuların gazete ya da kitle iletişim araçlarının olmadığı bir ülkede geleneksel bir ifade türü olarak kabul görmüştür. Bu şarkılar, toplumsal içeriğe sahip olmalarının yanı sıra yergi de içermişler ve bastitin Karayipler'deki rolüne benzer bir işleve sahip olmuşlardır. Şarkı sözlerinin genellikle altı heceli dizelerden oluşuyor olması onların herhangi bir ezgiye kolaylıkla uyarlanabilmesini sağlamaktadır. (Devamı...)

27 Şubat
Malmö Arena İskandinavya ülkelerinden İsveç'in Malmö şehrinde yer alan çok amaçlı bir kapalı arena; aynı zamanda Hockeyallsvenskan liginden buz hokeyi kulübü Malmö Redhawks'a ev sahipliği yapan yer. Hokey maçlarının yanı sıra konserler ile hentbol, florbol ve atletizm müsabakalarına da ev sahipliği yapmıştır. Öte yandan 14, 16 ve 18 Mayıs 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen 2013 Eurovision Şarkı Yarışması da burada düzenlenmiştir.

MM Matsson Konsult AB'den Mats Matson, Pöyry Mimarlık'tan Hannu Helkiö ve Wingårdh arkitektkontor'dan Gert Wingårdh tarafından tasarlanan arena, sahibi Parkfast AB tarafından işletilir. Temeli 10 Ocak 2007'de atılan ve 6 Kasım 2008'de açılışı gerçekleştirilen Malmö Arena'nın inşaat maliyeti 750 milyon İsveç kronuydu. Arena, Hyllie Tren İstasyonu'na 80 metre (260 ft) uzaklıkta olup; Malmö Garı, Kopenhag Havalimanı ve Kopenhag Garı'na tren ve otobüs bağlantısı vardır. 2007'de imzalanan on yıllık bir sözleşme sonucu, mekânın isim hakkı Malmö Belediyesi'ne aittir. Malmö Arena; Friends Arena, Tele2 Arena ve Ericsson Globe adlı mekânlardan sonra, İsveç'in en büyük dördüncü kapalı spor kompleksidir. Kişi kapasitesi konser etkinlikleri için 15.500, spor etkinlikleri için 13.000 olarak değişmektedir. 19 Kasım 2010'da Amerikalı şarkıcı Lady Gaga, arenada 11.300 kişiye konser verdi ve böylece burada yapılan konserler arasındaki en büyük doluluk rakamına ulaşıldı. 12 Kasım 2008'de ise, Malmö Redhawks ile Leksands IF arasında yapılan maçta arenadaki en büyük doluluk rakamına 13.247 kişiyle ulaşıldı. (Devamı...)


Lady Gaga ya da tam adıyla Stefani Joanne Angelina Germanotta (İngilizce telaffuz: [ˈstɛfəniː dʒɜrməˈnɒtə]; d. 28 Mart 1986), Amerikalı şarkıcı, şarkı yazarı ve oyuncu. Başlangıçta lise oyunlarında yer alarak ve müzik kariyerine odaklanmak için yarıda bıraktığı CAP21'da öğrenim görerek tiyatro alanında performans sergiledi. Bir rock grubundan ayrıldıktan, Lower East Side'ın avangart performans sanatları etkinliklerine katıldıktan ve anlaşma yaptığı Def Jam Recordings'ten çıkarıldıktan sonra Sony/ATV Music Publishing'de şarkı yazarı olarak görev aldı. Orada Gaga'nın vokal yeteneklerini beğenen şarkıcı Akon, Gaga'nın Interscope Records ve kendi şirketi KonLive Distribution ile ortak bir anlaşma imzalamasına yardımcı oldu.

Gaga'nın çıkış albümü The Fame (2008) eleştirmenlerin beğenisini kazandı, ticari bir başarı yakaladı ve "Just Dance" ile "Poker Face" gibi dünya genelindeki listelerde bir numara olan single'lara yer verdi. Ardından yayımlanan The Fame Monster (2009) adlı EP, benzer başarılar yakaladı ve "Bad Romance", "Telephone" ve "Alejandro" şarkılarına yer verdi. İkinci albümü Born This Way, 2011'de yayımlandı ve ilk haftasında bir milyonun üzerinde satış yaptığı ABD dâhil yirmiden fazla ülkede listelerin zirvesinde yer aldı. Albümün çıkış single'ı "Born This Way", pek çok ülkede bir numara oldu. 2013'te yayımladığı üçüncü albümü Artpop, ABD listelerinde bir numara oldu ve başarı yakalayan "Applause" single'ına yer verdi. 2014'te Tony Bennett ile birlikte yayımladığı Cheek to Cheek adlı caz albümü, Gaga'nın ABD'de art arda bir numara olan üçüncü albümü oldu. American Horror Story: Hotel dizisindeki performansıyla 2016'da Altın Küre Ödülü aldı. (Devamı...')


28 Şubat
Gergedan gergedangiller (Rhinocerotidae) familyasından bugüne kadar soyunu sürdürebilmiş kara hayvanları içinde filden sonra en iri olan hayvan türü.

Bugünkü gergedanların, üçü Asya'da, ikisi Afrika'da yaşayan beş türü vardır. Bunların hepsi iri yapılı, kısa ve kalın bacaklı hayvanlardır. Ayaklarında tek bir toynakla (geniş ve kalın tırnakla) çevrili üçer parmak bulunur. Kafaları iri ve ağır, kulakları geniş, ucu püsküllü olan kuyrukları ince ve oldukça kısadır. Son derece kalın olan derileri, kulaklarının tepesindeki tüy tutamları ile kuyruk püskülleri dışında tümüyle çıplaktır. Türleri ayıran en önemli fark burunlarının üstündeki boynuzların bir ya da iki tane olmasıdır. Asya'da yaşayan üç türden ikisi tek boynuzlu, öbür Asya türü ile iki Afrika gergedanı çift boynuzludur. İçlerinde en irisi olan Beyaz gergedanın ağırlığı beş tonu bulur. Gergedanların boynuzu öbür hayvanlarınki gibi kemikten değil, saç, kıl ve tırnakların yapısındaki (keratin) denen lifsi bir proteinden oluşmuştur. Bazı Asya ülkelerinde bu boynuzların doğaüstü güçler taşıdığına inanılır. Otçul hayvanlar olan gergedanlar genellikle tek başlarına ya da aile grupları hâlinde geniş otlaklarda, çalılık ve bataklık bölgelerde yaşarlar. Yalnız Sumatra gergedanı sık ormanlarda yaşar. Görme duyularının zayıf olmasına karşılık koku alma ve işitme duyuları çok gelişmiştir. Hayvanlar arasında kendilerinden daha güçlü düşmanları olmayan gergedanlar insanla karşılaştıklarında da genellikle kaçarlar. (Devamı...)


Chris Isaak (26 Haziran 1956, Stockton, Kaliforniya) Amerikalı aktör, bestekâr, müzisyen, şarkıcı.

Müzik hayatına ağabeyiyle beraber AWOL'un U0P albümüne katkıda bulunarak başlamıştır. 1984 yılından günümüze, birçok alanda aktif olan Isaak temelinde müzik kariyerine odaklanmış; birçok albüme imzasını koymuştur. İlk albümü Silvertone'yi çıkardıktan sonra büyük beğeni topladı, David Lynch'nin filmlerine film müzikleri yaptı. 1988'de Babanın Metresi filminde palyaço rolü yaparak aktörlüğe başlayan Isaak, birçok filmde rol üstlendi. Lynch tarafından Mavi Kadife filminde başrol teklif edildiğinde bu rolde oynamayı reddetti. 2001-2004 yılları arasında The Chris Isaak Show adlı programı sundu. Isaak şu anda Amerikan Biyografi Kanalında yer alan The Chris Isaak Hour'u sunmaktadır. Chris Isaak 26 Haziran 1956'da Stockton'da St. Joseph's Hastanesinde doğdu.< Annesi Dorothy patates cipsi fabrikası işçisi, babası Joe ise forklift sürücüsüydü. Annesi İtalyan asıllı Amerikandır. Nick ve Jeff adında iki kardeşi vardır. 1961 ve 1970 yılları arasında ilköğrenimini Stockton's Woodrow Wilson Elementary School ve Daniel Webster Junior High okullarında gerçekleştirmiştir. Isaak'a 1971 yılında ilk gitarını kız arkadaşı Carole Low hediye etmiştir. Isaak genç yaşta iken ailesi ve kendisinin aldığı ikinci el Elvis Presley kayıtlarıyla kendi müzik eğitimini geliştirdi. Dinlediği kayıtlar onun müzik sesini belirlenmesinde etkili oldu. Isaak ve ağabeyi Nick akustik gitarlarıyla birbirlerine uyum sağlayarak amatör şekilde gitar çalmaya başladılar. (Devamı...)