Sovyetler Birliği tarihi
Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. (Ağustos 2020) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Şu madde dizisinin bir parçasıdır: Sovyetler Birliği devlet yapısı |
Sovyetler Birliği tarihi, Rus İmparatorluğu'nun 1917'deki Ekim Devrimi'yle yıkılmasının ardından başlayan Bolşevik-Menşevik mücadelesinin Bolşeviklerin lehine sonuçlanmasıyla 1922'de aynı topraklar üzerinde kurulan ve 1991'e değin varlığını koruyan devlet. Avrupa'nın doğu kesimiyle, Asya'nın kuzey kesimi boyunca yayılan SSCB, son yıllarında 22.403.000 km2'lik yüzölçümüyle dünyanın en büyük ülkesiydi.Nüfus bakımından da 293.047.571 (Haziran 1991) kişiyle 3. sırada yer alıyordu. Aynı zamanda dünyanın başlıca siyasi ve askerî güçlerinden biri olan Sovyetler Birliği, batısında Norveç, Finlandiya, Baltık Denizi, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Romanya, güneyinde Karadeniz, Türkiye, İran, Afganistan, Çin, Moğolistan ve Kuzey Kore yer alıyordu. Kuzey ve doğu sınırlarını ise Arktik Okyanusu ve Büyük Okyanus çiziyordu. Birliğin başkenti Moskova, para birimi Sovyet rublesiydi.
1917 Ekim Devrimi, başka bir deyişle Bolşevik İhtilali ile kurulan SSCB, Soğuk Savaş sürecinde ABD'nin karşısındaki güç konumunda idi. 1985 yılında Gorbaçov'un iktidarı sırasında başlayan Glasnost ve Perestroyka ile başlayıp 6 yıl süren reformların ardından 1991 yılının sonunda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği resmen dağıldı ve birliğe bağlı bazı ülkeler bağımsızlıklarını ilan ettiler. Birliği oluşturan şimdi bağımsız olan 15 devletten 12'si bir araya gelerek Bağımsız Devletler Topluluğu'nu oluşturdular.
Ekim Devrimi
27 Ekim 1917'de açılan İşçi, Köylü, Asker Sovyetleri Tüm Rusya II. Kongresi, geçici hükûmetin devrildiği, tüm ülkede iktidarın İşçi, Köylü ve Asker Sovyetleri'nce üstlenildiği, Lenin başkanlığında Halk Komiserleri Konseyi'ne (Sovnarkom) hükûmet yetkilerinin verildiği 20 milyon seçmen adına açıkladı. 390'ını Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (Bolşevik) üyesinin oluşturduğu 650 kişilik kongre, 26 Ekim (8 Kasım) günü önce tarihsel barış kararnamesi'ni kabul etti. Buna göre yeni hükûmet, savaşan uluslara ve onların hükûmetlerine ilhaksız ve tazminatsız, adil ve demokratik bir barış önerisinde bulunuyordu. Aynı gün kongre, Toprak Kararnamesi'ni de kabul etti. Kararname toprakların, manastırların ve kiliselerin, öteki mülklerle birlikte toprak ağalarının elinden alınarak eşit biçimde halka dağıtımını öngörüyordu. Böylece köylülere 150 milyon hektarlık toprak dağıtıldı ve tüm köylü borçları silindi 11 Kasım 1917'de Sovyet Hükûmeti, 8 saatlik işgünü uygulamasını, ardında da memurlar ve işçiler için işsizlik sigortası ve ücretsiz sağlık sigortası uygulamalarını karara bağladı. 15 Kasım'da Sovyet Hükûmeti, Çarlık Rusyası sınırları içinde yer alan ulusların ve halkların deklarasyonunu yayımlayarak, değişik ulus ve halklar arasındaki ayrıcalıkları ve sınırlamaları ortadan kaldırdı: uluslara ve halklara tam hak eşitliği, egemenlik ve kendi kaderini özgürce belirleme hakkının tanındığını açıkladı. Bu deklerasyonun uzantısında 1917 Aralık ayında Finlandiya ve Ukrayna egemen birer devlet olarak biçimlendi. Kafkaslar'da ulusal devlet örgütlenmeleri ortaya çıktı. 1917 Kasımı'nda Bolşevikler'le sol sosyalist-devrimciler partisiyle yapılan antlaşma sonucu bu partiden de üyelerin yer aldığı Halk Komiserleri Konseyi, barışı gerçekleştirebilmek için Almanya ve bağlaşıklarıyla görüşmeleri yürütmek üzere Dışişleri Komiseri (Bakanı) Troçki başkanlığında bir kurulu görevlendirdi. Ancak ilhaksız ve tazminatsız bir antlaşmaya yanaşmayan Almanya'nın toprak talepleri karşısında Troçki barış görüşmelerini kesintiye uğratmaktan çekinmedi. Bu durumda Alman birliklerinin yeni bir saldırıyla yeni toprakları denetimleri altına almalarına yol açtı. Bunun üzerine Lenin'in önerisiyle Dışişleri Komiserliği'ne Litvinov getirildi ve Almanya'yla barış görüşmeleri Brest-Litovsk'ta tamamlandı Ne var ki bu gelişme karşısında sol sosyalist-devrimciler Halk Komiserleri Konseyi'nden ayrılarak savaşa giriştiler (Mart 1918).[1]
Sosyalizmin Kuruluşu
Barışın sağlanmasıyla birlikte Sovyetler Rusyası'nın organları da kurulmaya girişildi. Bu örgütlenmede en yetkili kuruluş Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi'ydi Onun seçtiği Tüm Rusya Merkezi Yürütme Komitesi (Başkanı SSCB'nin ilk devlet başkanı kabul edilen Sverdlov'du) ülke çapında devlet örgütlenmesini eşgüdümlü kılmakla, Halk Komiserleri Konseyi ise yasama ve yürütme erklerini kullanmakla görevliydi. Sovyetler Rusyası'nda yaşayan halklar arasında eşit hakları gözetmek ve dostluğu kurup pekiştirmekle görevli kurul ise, Milliyetler Komitesi'ydi. Sovyet erkine karşı eski güçlerin ya da değişik görüşlerden örgütlenmelerin yürütebilecekleri etkinliklere karşı ise, Tüm Rusya Olağanüstü Komisyonu kuruldu.. Terhis edilen ordunun yerine ise, işçi ve köylü gönüllülerinden oluşan Kızıl Ordu kuruldu. Bu süreçte 1917 Kasımı'nda seçilen ve çoğunluğunu sosyalist devrimcilerin oluşturduğu. Anayasal Kurucu Meclis, Sovyet Hükûmeti'nin çıkartmak istediği kararnameleri onaylamayı reddetmeye başladı. Bunun üzerine Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi'nin kendisine verdiği yetkiye dayanarak, Ülkede yeniden bir ikili erk döneminin yaşanmasına izin vermememek ve Hükûmetin aldığı kararların bir an önce yürütmeye sokulabilmesini sağlamak amacıyla Kurucu Meclis'i 19 Ocak 1918 Kararnamesi'yle feshettiğini açıkladı. Aynı süreçte Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. Sovyet Hükûmeti ülkedeki ekonomik çöküşü önlemek için öngördüğü bir dizi kararı uygulamaya koydu. İlk ağızda uygulamaya koyduğu bu önlemler arasında, başta devlet bankasındaki kaynakların denetlenmesi olmak üzere bankaların devletleştirilmesi işçilerin çalıştıkları işyerlerindeki denetimi öngören işçi denetim sitemi, ülke ekonomisini yıkıma uğratma girişiminde işyerlerinin ulusallaştırılması, bu çerçevede yabancıların mülkiyetinde olanlar da içinde, yüzlerce firmanın devletleştirilmesi; demiryolları ve denizyollarının kamulaştırılması, tüm ana buğday depolarının devletleştirilmesi; dış ticarette devlet tekeli uygulaması; ülkenin iç ve dış borç antlaşmalarının iptali gibi, daha sonra Savaş Komünizmi olarak adlandırılacak uygulamaların ilk adımları vardı. O dönem Lenin Sovyet erki + elektrifikasyon = komünizm belgisini ortaya attı ve ülkede geniş bir elektrifikasyon etkinliği başlatıldı. Bunun yanı sıra işçilerin ve köylülerin kültürel düzeylerinin yükselmesi için yoğun bir eğitsel çabaya girişildi. Çalışma karşısında yeni bir tutumu, sosyalizme özgü insanı yetiştirmenin olmazsa olmaz koşulu olarak gören Sovyet Hükûmeti, bu yolda yaratıcı yarışma, gönüllü çalışma gibi öncü uygulamaların yanı sıra çalışmanın maddi ve manevi özendirilmesi ilkelerini ortaya attı. Sanayi alanında çalışma disiplinini yükselten, böylece üretimi artıran önlemler alındı. 1918 Temmuzu'nda Tüm Rusya Sovyetleri Beşinci Kongresi, Tüm Rusya Merkezi Yürütme Komitesi Başkanı Sverdlov ve Halk Komiserleri Konseyi Başkanı Lenin'in katkılarıyla hasırlanan Rusya SFSC'nin ilk Anayasası'nı kabul etti. Anayasa federatif devlet sisteminin kabulünün yanı sıra vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü, toplantı ve örgütlenme özgürlüğü gibi kişi hak ve özgürlüklerini ve bu özgürlüklerin eksiksiz kullanımını sağlayacak koşulların hazırlanmasını karara bağladı. Çalışmayana ekmek yok ilkesi uyarınca yurttaşların tümünün hak ve ödevinin çalışma olduğunu ortaya koydu. Sovyetler'e üye seçme ve seçilme hakkı, ulus ve ırk ayrımı, cinsiyet, eğitim ve eğer varsa dinsel inanış gözetmeksizin, tüm yetişkin kadın ve emekçilere verildi. Seçmenlere, görevlerini yerine getirmeyen temsilcilerini diledikleri zaman geri çekerek yeni temsilcilciler seçme hakkı tanındı.[1]
Sovyet Cumhuriyetlerinin Birleştirilmesi
- 28 Aralık 1922'de RSFRS delegeleri Transkafkasya SSR, Ukrayna SSR ve Belarus SSR'lerin Sovyetler Birliği'ne dahil edilmesine karar verdiler.Bu olayın sonucunda SSCB'nin genişleme anlaşması ve SSCB'ye katılma anlaşması imzalandı.Bu anlaşmalar 1. Sovyet Delege Kongresi'nde onaylanmıştır: Mikhail Kalinin, Mikhail Tskhakaya, Mikhail Frunze ve Grigory Petrovsky anlaşmayı 30 Aralık 1922'de onaylamıştır.
- 1917'de ekonomisi ve siyasi itibarı artış gösteren SSCB'nin güdümüne girmek isteyen çok devlet oldu. SSCB çevresindeki devletleri topladı. Bu birleşmelerin anlaşmalarında Vladimir Lenin'in imzası bulunmaktadır. 1920'den itibaren 10 senelik bir geliştirme programı izlendi. 30 şehirsel elektrik santrali kuruldu ve halk eğitim aldı. SSCB her bakımdan gelişmeye başladı. 10 büyük hidroelektrik santrali kuruldu. Plan 1931'de tamamlanması üzere 5 yıl sürdü ve tüm Sovyet ülkeleri kalkındı.[1]
Rus İç Savaşı, 1917 ve 1922 yılları arası süren savaş. Geçici Rus hükûmetinin çökmesi ve Bolşeviklerin Petrograd'ı ele geçirmesiyle başladı. Rusya Millet Meclisi'nin Lenin tarafından dağıtılmasından sonra şiddetlendi. Çarpışmaların çoğunluğu Kızıl Ordu olarak bilinen komünist birlikler ve Beyaz Ordu olarak bilinen antikomünist birlikler arasında gerçekleşti. Savaşın galibi olan komünistler 1922 yılında Sovyetler Birliği'ni kurdular.[1]
Toparlanma
Savaştaki başarılara koşut olarak Azerbaycan (Nisan 1920), Ermenistan (Kasım 1920) ve Gürcistan'da (Şubat 1921) sosyalist sovyet yönetimleri kuruldu. Sovyet Uzakdoğusu'ndaki son Japon birlikleri de, 1922 sonlarında yenilgiye uğratıldı. Savaş sona erdiğinde 1920'deki ağır sanayi üretimi 1913'tekinin yedide biri; pamuklu tekstil üretimi 19. yüzyıldaki düzeyde; demir döküm üretimi 200 yıl önceki düzeye inmiş, ulaşım felç olmuştu. Tarımsal üretim de savaş öncesinin yarısı düzeyindeydi. En temel gereksinim maddelerinde bile ciddi bir kıtlık vardı. Bu ekonomik zorlukların yanında, savaş komünizminin yol açtığı işçiler ile köylüler arasındaki bağlaşıklığı tehdit eden siyasal sorunlar da doğdu. Köylülerin hoşnutsuzluğuna, askerlerin, hatta kimi fabrikalarda işçilerin hoşnutsuzluğu da eklendi. Bu koşullarda NEP (Yeni Ekonomi Politikası) Lenin tarafında hazırlandı ve 1921 Martı'nda Rusya Komünist Partisi (Bolşevik) X. Kongresinde benimsendi. Ardından da Tüm Rusya Yürütme Komitesi'nce onaylandı. NEP uygulaması çerçevesinde yapılan 1921 ilkbahar ekimi, ülkenin ana tahıl üreten bölgelerindeki - İdil, Ukrayna ve Kuzey Kafkasya - kuraklık yıkıma uğrattı ve Sovyetler Rusyası'nda büyük bir kıtlık ve açlık tehlikesi baş gösterdi. Ülke çapında açlığa karşı yoğun bir seferberlik, ülke içindeki olanaklar sayesinde yürütüldüyse de ölümler yığınsal boyutlara vardı. İzleyen yıllarda tahıl üretiminde artış sağlandı ve 1925'ten başlayarak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tahıl ihraç eder duruma geldi.[1]
Sovyetler Birliği'nin kuruluşu ve genişlemesi
Sovyet Cumhuriyetleri | ||||
---|---|---|---|---|
Bayrak | Cumhuriyet | Başkent | ||
1 | Azerbaycan SSC | Bakü | ||
2 | Beyaz Rusya SSC | Minsk | ||
3 | Estonya SSC | Tallinn | ||
4 | Gürcistan SSC | Tiflis | ||
5 | Kazakistan SSC | Almatı | ||
6 | Kırgızistan SSC | Frunze | ||
7 | Letonya SSC | Riga | ||
8 | Litvanya SSC | Vilnius | ||
9 | Moldova SSC | Kişinev | ||
10 | Rusya SFSC | Moskova | ||
11 | Tacikistan SSC | Duşanbe | ||
12 | Türkmenistan SSC | Aşgabat | ||
13 | Ukrayna SSC | Kiev | ||
14 | Özbekistan SSC | Taşkent | ||
15 | Ermenistan SSC | Erivan |
Gerçekten de bu süreçte, beş yıl boyunca ayrı cumhuriyetler olarak varlıklarını sürdüren Ukrayna, Belarusya, Transkafkasya Federasyonu ve Rusya Sosyalist Federatif Sovyet Cumhuriyeti birleşerek 1922 Aralığı'nın son günlerinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni oluşturdular. Bu birliğin anayasası 1924 Ocağı'nda toplanan SSCB Sovyetleri İkinci Kongresi tarafından kabul edilerek yürürlüğe girdi. Bu süreçte Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Buhara ve Harezm halk cumhuriyetleri ayrık varlıklarını sürdürmekteydiler. 1925 Şubatı'nda yapılan Özbekistan ve Türkmenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Sovyetlerinin Kongreleri, bu cumhuriyetlerin SSCB'ye katılma kararlarını aldı. Mayıs 1925'te bu kararın SSCB Tüm Birlik Sovyetleri Üçüncü Kongresi'nce benimsenmesinin ardından, 1929'da Tacikistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, 1936'da Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, 1940'ta da Letonya, Estonya, Litvanya ve Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri, SSCB üyesi birlik cumhuriyetleri oldular.[1]
Bir devrimcinin sonu
1920'li yılların başında hazırlanıp uygulamaya konan NEP çerçevesinde Sovyetler Birliği'nin ekonomisinin yanı sıra toplumsal ve kültürel yaşamın bütünü sosyalist ilkeler doğrultusunda yeniden biçimlendirilirken, 1922'den başlayarak Sovyet Devrimi'nin önderi Lenin'in sağlığında ciddi kötüleşme görüldü. 1922 ve 1923'te yenileyen rahatsızlanması sonucu, 1924 Ocağı'nın sonlarında Lenin öldü. Ancak sosyalist toplumun kuruluşu konusunda ağır sanayinin öncelikle kurulması, tarımda kooperatifleştirme (kolhozculuk), yeni insanın yetiştirilmesi yolunda kültür devriminin başarılması ve tüm bunların güvencesi olarak sovyet erkinin güçlendirilmesi planını sağlığında yapmış olması; kendinden sonra ülke yönetimini üstlenenlerin bu planı uygulamalarını olanaklı kıldı.[1]
Ekonomik Planlar
1922'den beri Parti Merkez Komitesi Genel Sekreterliği görevini yürüten Stalin ile partinin diğer önderleri Troçki, Kamenev, Zinovyev, Buharin vb arasında SSCB'nin sosyalist toplumu nasıl kuracağı konusunda kimi tartışmalar ortaya çıktıysa da Komünist Partisi'nin 1925 Aralık'ında toplanan XIV. Kongresi, ülkenin sanayileşmesinin Partinin ana doğrultusu ve halkın en önemli görevi olduğu kararını vererek ülkenin gelişme doğrultusunu belirledi. Öne konan amaç, ülkenin makine ve araç ithal eden bir tarım ülkesinden, makine ve araç üreten bir sanayi ülkesine dönüştürülmesiydi. 1927'de üretim savaş öncesi düzeye vardığı için NEP'in hedeflerine ulaştığı yargısına varan Tüm Birlik Sovyetleri Beşinci Kongresi, SSCB'de ulusal ekonominin gelişimi için Birinci Beş Yıllık Planı hazırlayarak kabul etti. Bu Planlı kalkınma süreci, sanayide büyük yatırımların hızla gerçekleştirilmesini öngörmenin yanı sıra, tarımda zengin köylülerin (kulakların) ağırlığına son verecek bir kooperatifleşme hareketinin de olabildiğince kısa sürede gerçekleştirilebilmesini öngörüyordu. Birinci Beş Yıllık Plan hedeflerine başta işçilerin kendi aralarında başlattıkları sosyalist yaratıcı yarışma hareketi, işi rasyonalleştirme çabaları sonucu, dört yıl üç ay gibi bir sürede ulaşıldı. 1933-1937 yıllarını kapsayan İkinci Beş Yıllık Plan döneminde bu yarışma, üretimde yenilikçi ve öncü işçi hareketini (Stahanovculuğu) yarattı. İkinci plan döneminde SSCB'de 4.500 fabrika ve enerji tesisi yapılarak hizmete açıldı. Üçüncü Beş Yıllık Plan döneminin üç buçuk yılında, 1938-1941 arasında ise 3.000'e yakın sanayi tesisi kuruldu. Böylece II. Dünya Savaşı öncesinde planlı dönem boyunca 900 dolayında sanayi işletmesi kurulup işler durumuna getirildi. 1940 yılı SSCB'nin ağır sanayi üretimi, 1913'tekinin 12 katına ulaştı. Dahası sanayi, gayrisafi millî hasılanın dörtte üçlük bölümünü oluşturur duruma geldi. Birinci Beş Yıllık Plan döneminde, tarım alanında da 15 milyon köylü ailesi (tüm köylü ailelerinin %61,5'i) birleşerek 210.000 kolhoz oluşturuldu, ikinci plan dönemi sonunda kolhozlar 18 milyon 500 bin köylü ailesini (toplam köylü ailelerinin %93'ü) ve verimli toprakların %99'unu birleştirmiş durumdaydı. Bu kolhozlarda 6.000'e yakın makine ve traktör istasyonu hizmet görüyor; bu istasyonlarda da yarım milyona yakın traktör bulunuyordu.[1]
Halkın kültür düzeyinin yükseltilmesi
Ekonomi alanındaki bu gelişmelerin yanında, okuma-yazma bilmezliğe karşı yoğun bir savaşım görüldü. İki plan döneminde 87 milyon kadın-erkek Sovyet yurttaşı okuma-yazma öğrendi. Eğitimin her düzeyinde ve bilimin değişik alnlarında iyileşmeler kendini gösterdi. Tüm bu gelişmeleri değerlendiren SSCB yöneticileri, 1930’lu yılların ortalarından başlayarak, ülkede güçlü bir halk ekonomisinin kurulduğunu, birinci sınıf bir sanayinin ve makinalı tarım üretimin sağlandığı, yeni sovyet toplumunun yaratılmasında önemli bir yol katedildiği; böylece sosyalist toplumun maddi ve teknik temelinin atıldığı yargısına vardılar. Bu yargıyla 1936’da SSCB’nin yeni anayasası kabul edildi. Çok sayıda uzmandan yararlanan özel bir komisyon tarafından hazırlanan bu anayasa taslağı, altı aya süren tartışmalar boyunca 50 milyon yurttaşın görüş ve önerileri dinlenerek biçimlendirildi ve 5 aralık 1936’da SSCB Sovyetleri Olağanüstü Kongresi’nce kabul edilerek yürürlüğe girdi.[1]
1941 Haziranı’nda Alman orduları SSCB sınırlarını savaş ilan etmeksizin aşarak ilerlemeye başladı. Sovyet yurttaşlarınca Büyük Anayurt Savaşı olarak anılan ve Leningrad-Moskova-Stalingrad hattına dek ülke topraklarının işgal altına girdiği bu savaşta, Anti-Hitler koalisyonda etkin yer alan ve Avrupa Cephesinde en önemli rolü oynayan SSCB, savaş sonunda 20 milyon insanını yitirdi. 2.000’e yakın Sovyet kent ve kasabası, 70.00 köyü yağma edilerek yakıldı; 32.000 sanayi kuruluşu yerler bir edildi. Alman işgali döneminde ülkedeki çelik üretiminin %70’ini sağlayan metalurji tesisleri yıkıma uğratıldı; kömür üretiminin %60’ını sağlayan maden ocakları sular altında bırakıldı. 4.100 tren istasyonu ve 65.000 kilometrelik demiryolu havaya uçuruldu. Tarım alanında 1.800’ü aşkın sovhoz, 3.000 yakın makine-taraktör istasyonu ve 98.000 kolhoz yağma edildi, 71 milyon baş canlı hayvan telef oldu. Öğretim kurumları, hastaneler ve konutlar önemli ölçüde kullanılamaz duruma geldi.[1]
Savaş Sonrası Kalkınma
Ancak ülkenin varlığını korumasında partinin ve SSCB yönetiminin oynadığı rol Sovyet halkının savaş sonrasında ülkenin yeniden kuruluşu için en önemli özendiriciyi oluşturdu. Nitekim 1946’da SSCB Yüksek Sovyeti tarafından onaylanan ve 1946-1950 dönemini kapsayan Dördüncü Beş Yıllık Ekonomik Canlanma ve Kaldınma Planı’nda öngörülen sanayi hedefine büyük bir öncelikle varıldı ve 1950 yılında savaş öncesi sanayi üretiminin %70’ine ulaşıldı. 1945'te 1940'taki tarım üretiminin %60’ı sağlanabilirken, traktörlerin ve diğer tarım makinalarının üçte birlik bölümü yokolmuş, kalanlar ise aşınmış iken; ağırlık makine üretimine verilerek, Plan dönemi sonunda ülke tarım makine ve gereçleri bakımından savaş öncesi duruma oranla daha iyi duruma geldi. Ne ki kolhozların ürünlerinin önmli bir bölümünü düşük fiyatla devlete satmak durumunda olmaları, onların çalışma karşısındaki tutumlarını olumsuz etkilemekte; bu da tarım kesiminde kimi reformlara gidilmesini zorunlu kılmaktaydı. 1950’yi izleyen yıllarda tarım alanındaki en önemli çalışmalar, savaşta kullanılamaz duruma gelmiş olanların yanı sıra o zamana dek tarıma açılmamış toprakların da işlenebilir duruma getirilmesi yolunda yürütüldü.[1]
Stalin'den sonra
1953 Mart'ında Stalin'in ölümünden sonra, ülkedeki toplumsal ve ekonomik koşulların da zorunlu kıldığı bir dizi iyileştirme, sosyalist demokrasinin kurallarının ve Parti yaşamının ilkelerinin işler kılınması gündeme geldi. Nitekim Parti ve hükûmet içinde Stalin döneminde görülen kişilik kültünün ortadan kaldırılması için kolektif yönetime ağırlık verildi. SBKP MK Birinci Sekreterliğine Kruşçev, Hükûmet Başkanlığına Malenkov getirildi. Bu bağlamda 1956’da toplanan Sovyetler Birliği Komünist Partisi XX. Kongresi, Stalin dönemindeki kimi uygulamaların sosyalizmin özüne aykırı olduğu saptamasından sonra yaşanan dönemin başlıca özellliğinin, sosyalizmi tek bir ülkenin sınırlarının ötesine doğru genişletmek ve sosyalizmin bir dünya sistemi durumuna gelmesi olarak belirledi.[1] Kruşçev, barış içinde yan yana yaşama siyasetini yaşama geçirmek için ABD, Avusturya, Fransa, Norveç, İsveç, Danimarka, Üçüncü dünya ülkelerine geziler yaptı. 1959'da ABD'ye giderek başkan Eisenhower'la görüştü. Küba Devrimi'nden sonra ABD'nin Küba yönetimini devirme girişimleri ve Küba'nın denizden abluka altına alınmasıyla SSCB-ABD ilişkilerinde başlayan gerginlik yapılan görüşmelerle sona erdirildi. 1963'te iki ülke arasında nükleer silah denemelerinin durdurulması konusunda anlaşmaya varıldı. Yine olası bir dünya savaşına yol açabilecek gerginliğin önüne geçmek için Moskova-Washington arası kırmızı telefon hattı kuruldu. Barış içinde yan yana yaşama siyasetinin Çin tarafından eleştirilmesi SSCB-Çin arasındaki ilişkilerin bozulmasına yol açtı.
Kruşçev Reformları
Ulusal kalkınmayı sağlamak ve kültürel gelişim düzeyini yükseltmek amacıyla Kongre, 1956-1960 dönemini kapsayan Altıncı Beş Yıllık Plan’ın yönlendirci ilkelerini belirledi . XX. Kongre’den hemen sonra Kruşçev, bir yönetim konseyine sahip ekonomik bölgelerin kurulmasıyla göreceli ve geçici bir yerinden yönetim aygıtı kurmaya dönük bir yasa tasarısı önerdi; bu yasa Mayıs 1957’de Yüksek Sovyet tarafından onaylandı. 1958'de istifa eden Bulganin'in yerine Kruşçev başbakan oldu. Altıncı Beş Yıllık plan kesintiye uğratılarak 1959-1965 dönemini kapsayan yedi yıllık perspektif plan hazırlandı. Tarım alnaında hükûmet birçok deneyime girişti: Sibirya ve Kazakistan’da bakir toprakların tarıma açılması, sovhozların güçlendirilmesi, kolhozların daha büyük birimlerde toplanması vb. Ekonomik yaşamda yerinden yönetim doğrulsundaki bu eğilim, SSCB siyasal yaşamına yansıdı: Birlik Cumhuriyetleri bakanlar kurullarının yetkileri genişleterek bunların yönetim, yasama ve organizasyonu konularındaki girişim güçleri arttırıldı.[1]
Buzların Çözülmesi
Ne ki 1960'larla birlikte tarımsal üretimde ciddi bir gerileme gözlendi. Özellikle 1963'te SSCB, ABD ve Kanada'dan buğday dışalımı yapmak durumunda kaldı. Özellikle bu gelişme üzerine Kasım 1964'te toplanan SBKP Merkez Komitesi Kruşçef’i görevden alarak Merkez Komitesi Sekreterliğine Brejnev'i, Başbakanlığına Kosigin'i, devlet başkanlığına Mikoyan'ı getirdi. 1965-1970 arası dönemi kapsayan yeni ekonomik plan, bir dizi reformu da beraberinde taşıyordu ve bunlar kısa sürede olumlu sonuçlar alınmasını sağladı. 1965'te bölgesel ekonomi konseyleri kaldırıldı. 1966 Martı’nda toplanan SBKP XXIII. Kongresi, Merkez Komitesi’nin Parti yönetimi ve siyasetinde yaptığı düzenlemeleri onayladı; Brejnev’i MK Genel Sekreterliği’ne seçti. Eylül 1966’da Kosigin’in sunduğu işletmecilerin yetkilerini artıran bir reform önerisi kabul edildi. 1950'li yılların sonlarında dış siyaset alanında barış içinde yan yana yaşama anlayışı Soğuk Savaşın etkisini azaltrak SSCB’nin Batılı ülkelerle ikili ekonomik, syasal, kültürel ilişkilerinin gelişmesinde etkili oldu.
1971’de toplanan SBKP XXIV. Kongresi’nde kabul edilen ve barış proramı adı verilen dış siyaset hattı, Sovyetler Birliği’nin 1970'li yıllardaki uluslararası etkinliğin odağında yer aldı. Nitekim Brejnev ile Nixon arasında SALT I antlaşması imzalandı. 1971-1975 arası dönemi kapsayan Dokuzuncu Beş Yıllık Plan döneminde sanayi üretiminde %43 artış sağlanırken, enerji ve yakıt üretimine özel bir ağırlık verildi; atom enerjisi üretimi artırılldı. Bu dönemde SSCB kömür, demir cevheri, çelik, petrol çimento, yapay gübre üretimi gibi alanlarda dünyanın en büyük üreticisi durumuna geldi. Tarım alanında maddi ve teknik olanakların geliştirilmesi hedeflendi. Dönem boyunca ulusal gelir artışı %28’i buldu. Genel orta öğretime geçişin kabul edildiği bu dönemde, Halk Temsilcileri Sovyetleri’nin etkinliklerinin iyileştirilmesi için yeni önlemler alınmaya çalışıldı. 1975 yılında Helsinki’de toplanan Avrupa Güvenlik Ve İşbirliği Konferansı ve bunun sonunda imzalanan Nihai Senet tüm dünyada olduğu gibi, bu ülkede de uluslararası alanda yumuşamanın somut bir ifadesi olarak geniş yankı uyandırdı. 1976 Mart'ında yoplanan SBKP XXIV. Kongresi’nin ardından geliş sosyalist topluma denk düşecek yeni bir SSCB Anayasası hazırlama çalışmaları sovyet devriminin 60. yıldönümüne yetiştirilmek üzere yoğunlaştırıldı. Hazırlanan Anayasa 1977 yılında kabul edildi. Bu süreçte Podgorni’nin görevden ayrılması üzerine Yüksek Sovyet Prezidyumu Başkanlığına SBKP MK Genel Sekreteri L. Brejnev seçildi. 1975-1979 arasını kapasyan Onuncu Beş Yıllık Plan döneminde ekonomide yılda ortalama %4,52'lik bir büyüme sağlandı.
Bu dönemde uzay araştırmalarında büyük adımlar atıldı; silahsızlanma konusunda Brejnev ile Carter SALT II antlaşması imzalandı. Fransa ve Almanya Federal Cumhuriyeti başta olmak üzere, Batı Avrupa ülkeleriyle yapılan ekonomik, kültürel ve toplumsal anlaşmalar sonucu, Sibirya’daki doğal gazın Avrupa ülkelerine ulaştırılması için büyük bir hattı projesi başlatıldı. Ancak Sovyetler Birliği ile Afganistan arasındaki ilişkiler ve Polonya’da ortaya çıkan kimi olaylar, dünya ölçüsünde yeniden soğuk savaş rüzgarları estirilmesine ve silahlanmaya yeni bir hız verilmesine neden oldu. Böylesi bir ortamda 1981’de toplanan SBKP XXVI. Kongresi’nde ülkenin öz sorunlarını yanı sıra, dünyadaki gelişmlerde ele alındı. Kongreye sunduğu raporda SSCB Yüksek Sovyet Prezidyumu başkanı L. Brejnev, Sovyet halkının ve dünya halklarının önünde barışın sağlanmasından daha önemli bir sorun olmadığını açıkladı. yanı sıra 1980-1985 dönemini kapsayan Onbirinci Beş Yıllık Planla gelişmiş sosyalist toplumun maddi ve manevi hazırlıkları tamamlamak çalışmaların yoğunlaştırılmasını öngördü. Sanayide ve tarımda çalışmanın üretkenliğinin yükseltilmesi, bilimsel-teknik devrimin olanaklarından yararlanılması, sibermetik sistemlerin ivedilikle uygulamaya konması vurgulandı. 1982 Kasımı’nda Brejnev’in ölümünden sonra SBKP MK Genel Sekreterliği’ne ve SSCB Yüksek Sovyeti Başkanlığına Y. Andropov ve K. Çernenko geldi. 1982-1985 arasını kapsayan süreçte Beş Yıllık Plan uyarınca ekonomide, özellikle Sibirya’nın olanaklarından yararlanılması yönünde bir yandan büyük boyutlu özel programlanıp uygulanırken, 3.145 km'lik Baykal-Magistrale (BAM) demiryolu tamamlanıp kullanıma açıldı (Ekim 1983). Bu çalışmalar boyunca Sibirya'da birçok yeni yerleşim kuruldu. yanı sıra Sibirya doğal gazını Batı Avrupa ülkelerine ulaştıracak boru hattı tamamlandı. [1]
Rejimin zayıflaması
1985 Mart'ında K. Çernenko'nun ölümünden sonra SBKP MK Genel Sekreterliği'ne M. Gorbaçov, Yüksek Sovyet Prezidyumu başkanlığına A. Gromiko getirildi ve dünyanın nükleer bir savaştan kurtarılması yönünde etkinliklerini yoğunlaştıran Sovyetler Birliği, 1985 Ağustosunda tekyanlı olarak nükleer denemeleri durdurduğunu açıkladı.
Bu arada karşılıklı görüşmeler sonucu hazırlanan Gorbaçov-Reagan Doruk Toplantısı 1985 sonlarında Cenevre'de gerçekleşti. İki ülke önderinin görüşmelrinin ardından 1986 Ocağı’nda Sovyetler birliği adına Gorbaçov, 2000 yılına dek dünyanın nükleer silahlardan arındırımasına ilişkin kapsamlı bir program önerdi. 1986 Şubatı’nda toplanan SBKP XXVII. Kongresi, hazırlıkları 1983'ten beri sürdürülen 3. Parti programının redaksiyondan geçen yeni biçimini kabul etti. Gorbaçov’un MK Genel Seçildiği Kongre, ayrıca 2000 yılına gerçekleştirmeyi önüne koyduğu hedefleri belirledi. Gorbaçov'un giriştiği siyasal alanda glasnost(açıklık) ile sosyal ve ekonomik alanda perestroika(yeniden yapılanma) atılımları Lenin sonrası Sovyet tarihinin en köklü reformlarıydı. Gorbaçov ülke içinde ilerleme sağlamak için dış ilişkilerde başarının zorunluluğuna inanıyordu. Askeri harcamalarda yapılacak kısıtlamayla sağlanacak kaynaklar sivil ekonomiye aktarılabilincekti. 1987 içinde Gorbaçov ülkeyi dolaşarak perestroika ve glasnost atılımlarını anlatmaya ağırlık verdi. Gerek bu gezileri sırasında gerekse sık sık yaptığı televizyon konuşmlarında reform süreçlerinden geri dönülmeyeceği izlenimi vermekteydi. Bu arada Politbüro içinde Gorbaçov'un isteği doğrultusunda değişiklikler yapıldı. Ancak ülkenin siyasal kadroları arasında tartışmalar sürmekteydi. Hemen herkes ekonomik devrimden yanaydı ama siyasal devrim kadroların bir bölümünce destekleniyordu. Bu radikallerden Komünist Parti örgütünün birinci sekreteri Boris Yeltsin Komünist Partisi Merkez Komite sekreteri Yegor Ligaçev'le girdiği sert tartışma sonucunda Kasım içinde görevden alındı. Yeltsin reformların önündeki bürokratik engelleri eleştiriyor ekonomik ve siyasal değişimin yavaş gerçekleştiğini öne sürerek Gorbaçov’u da suçluyordu. Yeltsin görevden alınınca Politbüro üyeliğini de yitirmişti. Ancak Moskovalılar’ın kendisine verdikleri destekle Yeltsin bakan yetkisiyle bütün SSCB’ndeki işlerinden sorumlu oldu. 1987'de dış ülkelerle gelişen ilişkiler kurdu. Yılın ilk aylarında İngiltere başbakanı SSCB’yi ziyaret etti. 1988'de de Gorbaçov Politbüro içinde kimi değişiklikler yaparak siyasal ortamı reform atılımları lehinde dengede tutmaya çalıştı. Bu değişiliklerden en önemlileri 1985'ten beri devlet başkanlığını sürdüren Gromiko ile Politbüro tam üyesi Mikhail Solomentsev’in düşürülmeleriydi. Devlet Başkanlığı’nı Gorbaçov üstlenirken Merkez Komite’de tarım politikası, ideoloji, parti ve kadro politikası, sosyo-ekonomik politika, yasal düzenlemeler konularında çalışma yapacak altı sekreterya oluşturuldu. Politbüro’da çoğunluğu elinde tutan Gorbaçov’un çok önemli bir değişiklik de KGB başkanı Chebrikov'u Merkez Komite sekreterliğine getirmesiydi. Tutucu kanadın önde gelen isimlerinden Ligaçev ise oranla prestij yitirmediyse de tarım komisyonu başkanlığını sürdürmekteydi. 1988’de içinde Gorbaçov bir önemli adım daha atarak 1920’den bu yana toplanmayan parti konferasnsını düzenledi. Siyasal yapıdaki bu değişimler yaşanırken SSCB’de ulusal çatışmalarda ve cumhuriyetlerde bağımsızlık hareketlerinde bir tırmanış da gözlenmekteydi. 1988 içinde Azeri-Ermeni çatışması, Baltık ülkelerinde ayrılıkçı gelişmeler bu sorunların odak noktasını oluşturuyordu. Bu arada Gorbaçov’un Patrik Pimen ile görüşmesi ve Ortodoks kilisesi üzerindeki sınırlandırılmaların kaldırılması ibadet özgürlüğü doğrultusunda atılan önemli adımlardı. Dış poltikada ise barışçı ataklarını SSCB yönetimi ile ABD, Pakistan ve Afganistan arasında Afganistan'daki Sovyet askerlerinin çekilmesi doğrultusunda bir anlaşma imzalandı. Aralık ayı içinde ABD’yi ziyaret eden Gorbaçov Doğu Avrupa’daki askeri varlığını önemli ölçüde azaltacağını açıkladı.[1]
Gorbaçov 1990 yılının sonlarında Sovyetler Birliği'nin tüm cumhuriyetlerine yenilenmiş birlik federasyonu için referandum çağrısında bulundu. Sovyet liderinin bu çağrısına 9 cumhuriyet olumlu yanıt verdi. 17 Mart 1991'de Rusya SFSC, Beyaz Rusya SSC, Ukrayna SSC, Kazakistan SSC, Kırgızistan SSC, Tacikistan SSC, Türkmenistan SSC, Özbekistan SSC ve Azerbaycan SSC'nde Sovyetler Birliği'nin korunması konusunda referandum ( Sovyetler Birliği Referandumu 1991) düzenlendi. % 80 katılımın olduğu referandumda halkın % 77'si Sovyetler Birliği'nin korunması yönünde oy kullandı. Diğer altı cumhuriyette ise merkezi hükûmetler oylamayı reddetmesine rağmen, yerel Sovyet konseyleri seçim sandıkları kurdu. Estonya, Letonya, Litvanya, Moldova, Gürcistan ve Ermenistan hükûmetleri halklarına referandumu boykot etmeleri çağrısında bulundu. Ermenistan ve Gürcistan'da katılım düşük olurken diğer cumhuriyetlerde geçerli sayılabilecek bir katılım oldu. Bu ülkelerde de birlik lehine sonuç çıktı. Ancak bağımsızlık yanlısı hükûmetler bu referandumu meşru kabul etmediler.
1991 yılında Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin yönetici rolü kaldırıldı. Haziran 1991'de ilk çok partili seçim yapıldı. Ancak 19 Ağustos 1991'de KGB başkanı, bazı Politbüro üyeleri ve generaller ülkenin çökmekte olduğunu fark ederek darbe girişiminde bulundular. Darbeciler amaçlarından hemen vazgeçseler de bu girişim diğer cumhuriyetlerde tedirginlik yarattı ve ayrılıklarını ilan etmelerine sebep oldu. Darbe girişimi 17 Mart 1991'deki Sovyetler Birliği Referandumu'na göre 20 Ağustos 1991'de imzalanacak olan yenilenmiş birlik antlaşmasının da iptal edilmesine sebep oldu.
8 Aralık 1991'de Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Ukrayna ve Belarus devlet başkanlarıyla Minsk'te bir araya gelerek Sovyetler Birliği'ni dağıttıklarını ve Bağımsız Devletler Topluluğu 'nu kurduklarını ilan ettiler. Ancak 12 Aralık 1991'de Yüksek Sovyet toplantısında Minsk'te imzalanan antlaşmanın onaylanması reddedildi. 1977 Sovyet anayasasına göre birliğin dağıtılması ancak Yüksek Sovyet'in yetkisindeydi. Ancak Yeltsin'in otoriter tavrı güç kaybetmiş Gorbaçov'u istifaya zorladı. 25 Aralık 1991'de Mihail Gorbaçov Sovyetler Birliği Devlet Başkanlığı'ndan istifa ettiğini açıkladı. Aynı gün gece yarısı Kremlin'de dalgalanan Kızıl Bayrak indirilerek yerine Rus bayrağı çekildi. Böylece Sovyetler Birliği 25 Aralık 1991'de resmen dağıldı.