Said Nursî: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
{{İslam}}
22. satır: 22. satır:
|imza_alt =
|imza_alt =
}}
}}
{{İslam}}
'''Bedî ûz-Zamân Said Nursî'''<ref>[http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=TarihceiHayat&Page=202 Said Nursi'nin, Said Nursi ifadesi hakkında Risale-i Nur külliyatındaki ifadesi]</ref><ref>[http://www.risaleara.com/oku.asp?id=416&a=said%20nursi Said Nursi'nin imzasının (isminin bulunduğu bir mektubu]</ref> veya nüfus kaydında geçen hâliyle '''Said Okur'''<ref>[http://www.risalesohbet.net/genel/bediuzzaman-ve-risale-i-nur-hizmeti.html Isparta Cumhuriyet Müddei Umumiliğinin 954/311 ve 956/8 numaralı 1956 tarihli iddianamesinde adı '''Said Okur''' olarak listelenmiştir.]</ref> (d. 5 Ocak - 12 Mart 1878<ref name="ref598">[http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bolum=EskiSayilar&Goster=Yazi&YaziNo=502 ''Köprü'' dergisinde doğum tarihiyle ilgili makale],</ref> Nurs ''(Kepirli)'' Köyü, [[Hizan, Bitlis]], [[Bitlis Vilayeti|Vilâyet-î Bitlis]], [[Osmanlı İmparatorluğu]] - ö. 23 Mart 1960, [[Şanlıurfa]], [[Türkiye Cumhuriyeti]]) [[Kürtler|Kürt]]<ref>http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1084224&CategoryID=77 (Türk gazetesi Radikala göre Saidî Nursi Kürt'dür)</ref> [[İslam]] alimi ve [[tefsir]] yazarı.<ref>[http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1111 Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, s.407]</ref><ref>[http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1114 Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, s.410]</ref><ref>[http://www.sorularlarisale.com/index.php?s=article&aid=1673 Divan-ı Harb-i Örfî, s.20]</ref><ref>[http://www.nuralemi.com/sayfalar.php?id=36&sayfaNo=161&mode=nb Divan-ı Harb-i Örfî, s.161]</ref><ref>[http://www.nuralemi.com/sayfalar.php?id=36&sayfaNo=169&mode=nb Divan-ı Harb-i Örfî, s.169]</ref> [[Risale-i Nur Külliyatı]]'nın yazarı ve [[Nur Cemaati]]'nin ilk lideri olarak ünlüdür. Yaşadığı dönemde hocaları olan bazı islam [[molla | alim]]leri tarafından 15 yaşındayken verilen ve ''zamanın en iyisi'' anlamına gelen '''Bedî ûz-Zamân''' [[lakap|lâkab]]ı zamanla ismiyle birlikte anılmıştır.<ref>[http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bolum=EskiSayilar&Goster=Yazi&YaziNo=501 "Bediüzzaman Said Nursi (Ocak-Mart 1878 - 23 Mart 1960)" '' Köprü dergisi- Bahar 2000-70. Sayı''] URL erişim tarihi: 19 Temmuz 2011</ref><ref>Bediüzzaman Said Nursi, İçtimai Reçeteler, İstanbul 1990, C.1, s. 23; Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, İstanbul 1990, C. 1, s. 76.</ref>
'''Bedî ûz-Zamân Said Nursî'''<ref>[http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=TarihceiHayat&Page=202 Said Nursi'nin, Said Nursi ifadesi hakkında Risale-i Nur külliyatındaki ifadesi]</ref><ref>[http://www.risaleara.com/oku.asp?id=416&a=said%20nursi Said Nursi'nin imzasının (isminin bulunduğu bir mektubu]</ref> veya nüfus kaydında geçen hâliyle '''Said Okur'''<ref>[http://www.risalesohbet.net/genel/bediuzzaman-ve-risale-i-nur-hizmeti.html Isparta Cumhuriyet Müddei Umumiliğinin 954/311 ve 956/8 numaralı 1956 tarihli iddianamesinde adı '''Said Okur''' olarak listelenmiştir.]</ref> (d. 5 Ocak - 12 Mart 1878<ref name="ref598">[http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bolum=EskiSayilar&Goster=Yazi&YaziNo=502 ''Köprü'' dergisinde doğum tarihiyle ilgili makale],</ref> Nurs ''(Kepirli)'' Köyü, [[Hizan, Bitlis]], [[Bitlis Vilayeti|Vilâyet-î Bitlis]], [[Osmanlı İmparatorluğu]] - ö. 23 Mart 1960, [[Şanlıurfa]], [[Türkiye Cumhuriyeti]]) [[Kürtler|Kürt]]<ref>http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1084224&CategoryID=77 (Türk gazetesi Radikala göre Saidî Nursi Kürt'dür)</ref> [[İslam]] alimi ve [[tefsir]] yazarı.<ref>[http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1111 Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, s.407]</ref><ref>[http://www.risaleara.com/oku.asp?id=1114 Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, s.410]</ref><ref>[http://www.sorularlarisale.com/index.php?s=article&aid=1673 Divan-ı Harb-i Örfî, s.20]</ref><ref>[http://www.nuralemi.com/sayfalar.php?id=36&sayfaNo=161&mode=nb Divan-ı Harb-i Örfî, s.161]</ref><ref>[http://www.nuralemi.com/sayfalar.php?id=36&sayfaNo=169&mode=nb Divan-ı Harb-i Örfî, s.169]</ref> [[Risale-i Nur Külliyatı]]'nın yazarı ve [[Nur Cemaati]]'nin ilk lideri olarak ünlüdür. Yaşadığı dönemde hocaları olan bazı islam [[molla | alim]]leri tarafından 15 yaşındayken verilen ve ''zamanın en iyisi'' anlamına gelen '''Bedî ûz-Zamân''' [[lakap|lâkab]]ı zamanla ismiyle birlikte anılmıştır.<ref>[http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bolum=EskiSayilar&Goster=Yazi&YaziNo=501 "Bediüzzaman Said Nursi (Ocak-Mart 1878 - 23 Mart 1960)" '' Köprü dergisi- Bahar 2000-70. Sayı''] URL erişim tarihi: 19 Temmuz 2011</ref><ref>Bediüzzaman Said Nursi, İçtimai Reçeteler, İstanbul 1990, C.1, s. 23; Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, İstanbul 1990, C. 1, s. 76.</ref>


33. satır: 34. satır:


== Hayatı ==
== Hayatı ==
{{İslam}}
Said Nursî, 1878<ref name="ref598" /> yılında [[Bitlis (il)|Bitlis]]’in [[Hizan, Bitlis|Hizan]] ilçesine bağlı İsparit nahiyesinin [[Kepirli, Hizan|Nurs köyünde]] doğdu. Babasının adı Mirza, annesinin adı Nuriye'dir.
Said Nursî, 1878<ref name="ref598" /> yılında [[Bitlis (il)|Bitlis]]’in [[Hizan, Bitlis|Hizan]] ilçesine bağlı İsparit nahiyesinin [[Kepirli, Hizan|Nurs köyünde]] doğdu. Babasının adı Mirza, annesinin adı Nuriye'dir.


56. satır: 56. satır:


Van'da Medresetü’z-Zehra isimli bir okul kurma fikrini gerçekleştirebilmek için 1907 yılında [[II. Abdülhamit]]'e istida vermek amacıyla selamlık törenine üzerinde yöresel kıyafetleri, başında sarığı ve hançeri ile katıldı. Bu hareketi neticesinde önce tutuklandı daha sonra akıl hastahanesine kapatıldı.<ref name="ReferenceA"/> 1907'de serbest kaldıktan sonra keskin bir Abdülhamit muhalifi olarak İttihat ve Terakki Cemiyetiyle irtibata geçmek için Selanik'e gitti. [[Selanik]]'te cemiyetin önde gelen isimlerinden daha sonra Selanik Mebusu olacak olan [[Emanuel Karasso]] ile ve cemiyetin diğer önderleri ile görüştü.<ref name="ilkh"/> Selanik'de [[Meşrutiyetin İlanı]]'ndaki kutlamalarda II. Abdülhamit idaresine karşı hürriyet nutukları söyledi. Nutuklarında ''hürriyet'''in gelmesinden önce ''Gebermiş İstibdadı muhafaza için'' şeriat meselesinden geri adım atılmış olduğunu söylemişti.<ref name="ilkh" /> Bu dönemde Osmanlı Devletinin güvenlik ve istihbarat kurumu olan [[Teşkilat-ı Mahsusa]]'da görev aldığı, [[İttihat ve Terakki Cemiyeti]]'ne üye olduğu yazılmıştır.<ref name="ReferenceA"/><ref name="Tempo Dergisi, 8 Nisan 2003"/><ref name="haber5.com"/> Teşkilat-ı Mahsusa tarafından 1915 yılında Bitlis'de Rus Cephesinde görevlendirildiği, Libya'ya gönderildiği tarihçi [[Cemal Kutay]] tarafından yazılmış ancak bu görevlendirilme bilgisinin doğru olmadığı yönünde itirazlar olmuştur.<ref>[http://www.yeniasya.com.tr/2006/12/06/yazarlar/lsalihoglu.htm Latif Salihoğlu, Yeni Asya, Teşkilât-ı Mahsusa yalancıları]</ref>
Van'da Medresetü’z-Zehra isimli bir okul kurma fikrini gerçekleştirebilmek için 1907 yılında [[II. Abdülhamit]]'e istida vermek amacıyla selamlık törenine üzerinde yöresel kıyafetleri, başında sarığı ve hançeri ile katıldı. Bu hareketi neticesinde önce tutuklandı daha sonra akıl hastahanesine kapatıldı.<ref name="ReferenceA"/> 1907'de serbest kaldıktan sonra keskin bir Abdülhamit muhalifi olarak İttihat ve Terakki Cemiyetiyle irtibata geçmek için Selanik'e gitti. [[Selanik]]'te cemiyetin önde gelen isimlerinden daha sonra Selanik Mebusu olacak olan [[Emanuel Karasso]] ile ve cemiyetin diğer önderleri ile görüştü.<ref name="ilkh"/> Selanik'de [[Meşrutiyetin İlanı]]'ndaki kutlamalarda II. Abdülhamit idaresine karşı hürriyet nutukları söyledi. Nutuklarında ''hürriyet'''in gelmesinden önce ''Gebermiş İstibdadı muhafaza için'' şeriat meselesinden geri adım atılmış olduğunu söylemişti.<ref name="ilkh" /> Bu dönemde Osmanlı Devletinin güvenlik ve istihbarat kurumu olan [[Teşkilat-ı Mahsusa]]'da görev aldığı, [[İttihat ve Terakki Cemiyeti]]'ne üye olduğu yazılmıştır.<ref name="ReferenceA"/><ref name="Tempo Dergisi, 8 Nisan 2003"/><ref name="haber5.com"/> Teşkilat-ı Mahsusa tarafından 1915 yılında Bitlis'de Rus Cephesinde görevlendirildiği, Libya'ya gönderildiği tarihçi [[Cemal Kutay]] tarafından yazılmış ancak bu görevlendirilme bilgisinin doğru olmadığı yönünde itirazlar olmuştur.<ref>[http://www.yeniasya.com.tr/2006/12/06/yazarlar/lsalihoglu.htm Latif Salihoğlu, Yeni Asya, Teşkilât-ı Mahsusa yalancıları]</ref>
[[Dosya:Said Nurs.jpg|thumb|200px|Birinci Dünya Savaşı esnasında gönüllü alay komutanı iken çekilen fotoğrafı<ref>http://www.risaleinurenstitusu.org/tr/saidnursi/photos/html/photos.asp?num=12</ref>]]
[[Dosya:Said Nurs.jpg|thumb|200px|sol|Birinci Dünya Savaşı esnasında gönüllü alay komutanı iken çekilen fotoğrafı<ref>http://www.risaleinurenstitusu.org/tr/saidnursi/photos/html/photos.asp?num=12</ref>]]
1907'de eğitimle ilgili islam ve bilimi eksen alan projelerini Sultan V. Mehmet'e sunmak üzere [[İstanbul (il)|İstanbul]]’a geldi. Van'da kurmayı planladığı Medresetü'z Zehra padişah tarafından kabul gördü ve ödenek ayrıldı.<ref>Said Nursi Tarıhçe-i Hayatı, Envar Neşriyat, sh.288</ref>
1907'de eğitimle ilgili islam ve bilimi eksen alan projelerini Sultan V. Mehmet'e sunmak üzere [[İstanbul (il)|İstanbul]]’a geldi. Van'da kurmayı planladığı Medresetü'z Zehra padişah tarafından kabul gördü ve ödenek ayrıldı.<ref>Said Nursi Tarıhçe-i Hayatı, Envar Neşriyat, sh.288</ref>


72. satır: 72. satır:


=== ''Yeni Said'' ===
=== ''Yeni Said'' ===
[[Dosya:Saidel Nursi Barla.jpg|thumb|Said Nursî'nin Barla'ya ilk geldikleri zaman hükümetin isteği üzerine çekilen ve Ankara'ya gönderilen fotoğraf <ref>http://www.risaleinurenstitusu.org/tr/saidnursi/photos/html/photos.asp?num=19</ref>]]
1925 yılında [[Şeyh Said Ayaklanması]] patlak verdi. Halkı islam dini adına ayaklanmaya çağıran Şeyh Said ve ayaklanmaya katılanlar tutuklandı. Şeyh Said ve suçlu bulunan ayaklanmacılar [[İstiklal Mahkemesi|İstiklâl Mahkemesince]] idama mahkûm edildi. Şeyh Said isyanı ile ilgisi olduğu iddiasıyla Burdur'a sürgün edilen Said Nursi,<ref>Din Işığı Altında Nurculuğun İçyüzü, Faruk Güventürk, Okat Yayınevi, İstanbul 1964.</ref><ref>[http://www.risaleara.com/oku.asp?id=5722 - Beyanat ve Tenvirler s. 19]</ref>
1925 yılında [[Şeyh Said Ayaklanması]] patlak verdi. Halkı islam dini adına ayaklanmaya çağıran Şeyh Said ve ayaklanmaya katılanlar tutuklandı. Şeyh Said ve suçlu bulunan ayaklanmacılar [[İstiklal Mahkemesi|İstiklâl Mahkemesince]] idama mahkûm edildi. Şeyh Said isyanı ile ilgisi olduğu iddiasıyla Burdur'a sürgün edilen Said Nursi,<ref>Din Işığı Altında Nurculuğun İçyüzü, Faruk Güventürk, Okat Yayınevi, İstanbul 1964.</ref><ref>[http://www.risaleara.com/oku.asp?id=5722 - Beyanat ve Tenvirler s. 19]</ref>
''"Yaptığınız mücadele kardeşi kardeşe öldürtmektir ve neticesizdir. Türk milleti İslâmiyete bayraktarlık etmiş, dini uğrunda yüz binlerle, milyonlarla şehid vermiş ve milyonlar veli yetiştirmiştir. Binaenaleyh kahraman ve fedakar İslam müdafiilerinin torunlarına, yani Türk milletine kılınç çekilmez ve ben de çekmem."''<ref>[http://www.risaleara.com/oku.asp?id=5722 - Osmanlıca teksir Asa-yı Mûsa, s. 250]</ref> şeklindeki sözleriyle Şeyh Said'in baş kaldırısına karşı çıktığını ifade etti.
''"Yaptığınız mücadele kardeşi kardeşe öldürtmektir ve neticesizdir. Türk milleti İslâmiyete bayraktarlık etmiş, dini uğrunda yüz binlerle, milyonlarla şehid vermiş ve milyonlar veli yetiştirmiştir. Binaenaleyh kahraman ve fedakar İslam müdafiilerinin torunlarına, yani Türk milletine kılınç çekilmez ve ben de çekmem."''<ref>[http://www.risaleara.com/oku.asp?id=5722 - Osmanlıca teksir Asa-yı Mûsa, s. 250]</ref> şeklindeki sözleriyle Şeyh Said'in baş kaldırısına karşı çıktığını ifade etti.
81. satır: 80. satır:


1943 yılında 126 talebesiyle birlikte tekrar "rejimin temel düzenini yıkmak" iddiasıyla tutuklanarak [[Denizli (il)|Denizli]] Hapishanesine sevk edildi. 9 ay tutuklu kaldı. Beraat etti. Daha sonra [[Emirdağ]]’a götürüldü ve burada zorunlu ikâmete mahkûm edildi. 1947 yılında aynı suçlamalarla tekrar tutuklanarak 54 talebesiyle birlikte [[Afyon (il)|Afyon]] Hapishanesine sevk edildi. Yaklaşık 20 ay hapiste kaldı. Buradan tekrar [[Emirdağ]]’a götürüldü.
1943 yılında 126 talebesiyle birlikte tekrar "rejimin temel düzenini yıkmak" iddiasıyla tutuklanarak [[Denizli (il)|Denizli]] Hapishanesine sevk edildi. 9 ay tutuklu kaldı. Beraat etti. Daha sonra [[Emirdağ]]’a götürüldü ve burada zorunlu ikâmete mahkûm edildi. 1947 yılında aynı suçlamalarla tekrar tutuklanarak 54 talebesiyle birlikte [[Afyon (il)|Afyon]] Hapishanesine sevk edildi. Yaklaşık 20 ay hapiste kaldı. Buradan tekrar [[Emirdağ]]’a götürüldü.
[[Dosya:Saidel Nursi Barla.jpg|thumb|200px|sol|Said Nursî'nin Barla'ya ilk geldikleri zaman hükümetin isteği üzerine çekilen ve Ankara'ya gönderilen fotoğraf <ref>http://www.risaleinurenstitusu.org/tr/saidnursi/photos/html/photos.asp?num=19</ref>]]

=== ''Üçüncü Said'' ===
=== ''Üçüncü Said'' ===
1952'de [[Gençlik Rehberi]] eseri hakkında açılan dava münasebetiyle [[İstanbul (il)|İstanbul]]’a geldi ve bu davadan beraat etti. 1953'te [[Emirdağ]]’a döndü. İkinci defa [[İstanbul (il)|İstanbul]]’a geldi ve üç buçuk ay burada kaldı. Bundan sonraki hayatı genellikle [[Emirdağ]] ve [[Isparta (il)|Isparta]]’da geçti.
1952'de [[Gençlik Rehberi]] eseri hakkında açılan dava münasebetiyle [[İstanbul (il)|İstanbul]]’a geldi ve bu davadan beraat etti. 1953'te [[Emirdağ]]’a döndü. İkinci defa [[İstanbul (il)|İstanbul]]’a geldi ve üç buçuk ay burada kaldı. Bundan sonraki hayatı genellikle [[Emirdağ]] ve [[Isparta (il)|Isparta]]’da geçti.

Sayfanın 06.16, 11 Eylül 2012 tarihindeki hâli

Said Nursî
Doğumu5 Ocak - 12 Mart 1878
Nurs (Kepirli) Köyü, Hizan, Bitlis, Vilâyet-î Bitlis, Osmanlı İmparatorluğu
Ölümü23 Mart 1960
Şanlıurfa, Türkiye
Çağı19., 20. yüzyıl
Bölgesiİslam felsefesi
OkuluŞafii
Önemli fikirleriRisale-i Nur Külliyatı
Etkiledikleri

Bedî ûz-Zamân Said Nursî[1][2] veya nüfus kaydında geçen hâliyle Said Okur[3] (d. 5 Ocak - 12 Mart 1878[4] Nurs (Kepirli) Köyü, Hizan, Bitlis, Vilâyet-î Bitlis, Osmanlı İmparatorluğu - ö. 23 Mart 1960, Şanlıurfa, Türkiye Cumhuriyeti) Kürt[5] İslam alimi ve tefsir yazarı.[6][7][8][9][10] Risale-i Nur Külliyatı'nın yazarı ve Nur Cemaati'nin ilk lideri olarak ünlüdür. Yaşadığı dönemde hocaları olan bazı islam alimleri tarafından 15 yaşındayken verilen ve zamanın en iyisi anlamına gelen Bedî ûz-Zamân lâkabı zamanla ismiyle birlikte anılmıştır.[11][12]

Van'da Medresetü’z-Zehra isimli bir okul kurma fikrini gerçekleştirebilmek için 1907 yılında II. Abdülhamit'e istida vermek amacıyla selamlık törenine üzerinde yöresel kıyafetleri, başında sarığı ve hançeri ile katıldı. Bu hareketi neticesinde önce tutuklandı daha sonra akıl hastahanesine kapatıldı.[13] 1907'de serbest kaldıktan sonra keskin bir Abdülhamit muhalifi olarak İttihat ve Terakki Cemiyetiyle irtibata geçmek için Selanik'e gitti. Selanik'de Meşrutiyetin İlanı'ndaki kutlamalarda II. Abdülhamit idaresine karşı hürriyet nutukları söyledi. Bu dönemde Osmanlı Devletinin güvenlik ve istihbarat kurumu olan Teşkilat-ı Mahsusa'da görev aldığı, İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye olduğu yazılmıştır.[13][14][15] Said Nursî, 31 Mart İsyanı sonrasında tutuklandı, yargılandı ve suçsuz bulunarak serbest bırakıldı. 1916'da Osmanlı-Rus savaşı sırasında esir düştü, bir yıl Rusya'da esir kamplarında kaldıktan sonra kaçarak ülkeye döndü.

Mustafa Kemal Atatürk'ün ricası üzerine Ankara'ya giderek kendisiyle görüştü ve bir süre Ankara'da ikamet etti. Daha sonra Van'a yerleşti. Şeyh Said'e isyan etmemesini telkin etmesine rağmen{tarihçe-i hayat sf 150 prg 3} Şeyh Said İsyanı sonrasında takibe alındı ve Barla'ya sürgün edildi. 1925 ile 1952 yılları arasında çeşitli sürgün ve hapis cezaları dolayısıyla Burdur, Isparta, Kastamonu ve Emirdağ'da kaldı. Kitaplarından dolayı yargılandığı dönemlerde aylarca Eskişehir, Denizli, Afyon hapishanelerinde tutuklu kaldı ancak beraat etti.

23 Mart 1960'da Şanlıurfa’da vefat etti. Urfa'daki Halil-ur Rahman Dergahı'na defnedildi. Ancak 12 Temmuz 1960'da 27 Mayıs Darbesi hükümetinin emriyle mezarı yıktırıldı ve açıklanmayan bir yere nakledildi.[16]

Nur Cemaati, Said Nursî'nin Risale-i Nur eserlerini ve bunlarda anlatılan dini fikirleri duyurmayı görev bilirler.[17]

Hayatı

Said Nursî, 1878[4] yılında Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı İsparit nahiyesinin Nurs köyünde doğdu. Babasının adı Mirza, annesinin adı Nuriye'dir.

Said Nursî, hayatının "Eski Said", "Yeni Said" ve "Üçüncü Said" olmak üzere üç dönemden oluştuğunu ifade eder. Eserlerinde, 45 yaşına kadar olan hayatını "Eski Said" dönemi olarak ifade etmiştir. Eski Said, imani yöntemlerle birlikte İslamiyete siyaset yoluyla da hizmet edilebileceği fikriyle hareket etmiştir. Daha sonra, zamanın gelişen olayları onun bu fikrini değiştirmiş ve siyasetten tamamiyle çekilmiştir.[18].

Eski Said'in "Yeni Said"'e geçişinde, Said Nursi'nin, Abdulkadir Geylani'nin Fütuh'ul Gayb isimli kitabından aldığı ders önemli rol oynamıştır.[19] Risale-i Nur Külliyatı'nın büyük kısmı Yeni Said döneminde yazılmıştır. Said Nursi, Eski Said ile Yeni Said dönemlerini "Eski Said, daha ziyade akli gidiyordu, Yeni Said ise ilhama da mazhardır, akıl-kalp ittifakıyla hareket eder." diye özetlemektedir:

1948'deki Afyon hapsinden sonraki hayatını ise "Üçüncü Said" dönemi olarak ifade etmiştir.[20]

Eski Said

Zamanın harikası (zamanın eşsiz güzelliği) anlamına gelen "Bediüzzaman" isminin yanı sıra "Molla Said", "Molla Said-i Meşhur", "Said-i Nursi", "Said-i Kürdi" gibi isimler kullandığı bilinmektedir.

İlk eğitimini Nurs köyünde, ağabeyi Molla Abdullah'tan almıştır. Dokuz yaşında (1887) Tağ Köyü’ndeki Molla Mehmed Emin Efendi’nin medresesinde öğrenim hayatına başladı. 1888'de medrese eğitimini tamamladı.[21] Tarihçe-i Hayat isimli eserinin "İlk Hayatı" kısmında, izzetine çok önem verdiği ve âmirane söylenen en küçük bir söze bile tahammül edemediği bu nedeniyle Tağ köyü medresesinden ayrıldığı ve köyüne geri döndüğü yazılmıştır. Köyüne döndükten sonra, haftada bir ziyaretlerine gelen ağabeyi Molla Abdullah'ın verdiği dersleri takip etti. Beş yıl süren tahsil hayatı boyunca Molla Mehmed Emin Efendi Medresesi, Mir Said Veli Medresesi, Molla Fethullah Efendi Medreselerinde eğitim aldı. Risalelerinde, bu süre zarfında Kur’an’ı hatmettiğini, sarf ve nahiv kitaplarını İzhar’a kadar okuduğunu, Doğu Beyazıt’ta bulunan Şeyh Mehmet Celali’nin medresesinde üç ay süren bir eğitim gördüğünü, bu eğitimi sırasında her gün günde üç saat meşgul olarak yüze yakın kitabı okuyup ezberine aldığını, medreselerde eğitimi yapılan kitaplar dışında pek çok başka kitabı da okuduğunu yazmıştır.[22][23][24][25][26][27] Daha sonra icazetini aldığı ve sonra Doğubeyazıt’tan ayrıldığı bildirilmektedir.[28] Bu sırada arkadaşları ve bazı hocalarıyla olan tartışmaları ve kavgaları sebebiyle medrese eğitiminde aksamalar olmuştur.[29] Bir gün Said Nursi'yi öldürmek için Cezire Ağa'sının hizmetçisi hançerine davranınca Said Nursi silahına davranır fakat muhatabında hareket görmeyince onu soğuk suya batırıp çıkarır.[30] Daha sonra köyüne dönen Said Nursi kışı köyünde geçirir.

Bir gün rüyasında kıyametin koptuğunu görür, sırat köprüsünün başına gidip durmak hatırına gelir: Rüyasında "Herkes oradan geçer, ben de orada beklerim" diye düşünür, ve sırat köprüsünün başına gider. Bütün peygamberleri teker teker görür ve nihayet Muhammed'i ziyaret ettikten sonra uyanır.[31] Bu rüyadan etkilenerek tekrar eğitimine devam etmek istediğini babasına söyler, babasının izniyle Müküs ocağındaki Mir Hasan Veli Medresesine gider.

Anlaşılması en zor konuları kolaylıkla anladığı, okuduğu kitapları kolaylıkla ezberine aldığı ve ilmi münazaralardan galip ayrıldığı gibi özelliklerinden etkilenen Molla Fethullah Efendi, Molla Said'e "Bediüzzaman" lakabını vermiştir.[27][32][33][34]

Risalelerinde, bu dönemden sonra Bitlis’e gelen Said Nursi'nin ilmi alt yapısı ve farklı kişiliğinin, Bitlis Valisi Ömer Paşanın dikkatini çektiği ve Vilayet konağında kalarak çalışmalarına devam etmesi için ona bir oda tahsis edildiği yazılmıştır.[35] Risale-i Nur kitapçıklarından alınan bilgilere göre burada iki yıl ilmi çalışmalar yapan Said Nursi daha sonra Van Valisi Hasan Paşa tarafından Van'a davet edilmiştir ve Van'da on yıl kadar ilmi çalışmalarına Vali Konağı'nda devam etmiştir. Hasan Paşa'nın valilik görevini bırakmasından sonra İşkodralı Tahir Paşa da Said Nursi ile ilişkilerini devam ettirmiş ve Said Nursi konağın kendisine ayrılan bölümünde çalışmalarına devam etmiştir.[36] Valinin konağında ilmi çalışmalarına devam ederken, kendi medresesi olan Horhor Medresesi'nde de talebelerine ders vermekte olduğu da kendi eserlerinde anlatılmaktadır.[37][38][39]

Said Nursi, fen bilimleriyle İslami ilimlerin birlikte okutulacağı, idealindeki üniversite düşüncesini hükümete iletmek için 1907 yılında İstanbul'a gelir. Mısır'daki El Ezher Üniversitesine kardeş olarak tarif ettiği bu üniversiteye Medresetüz-Zehra adını vermiştir. Bediüzzaman kendi deyimi ile İslam coğrafyasının merkezinde bu üniversiteyi kurarak din ilimleriyle fen bilimlerinin birlikte okutulmasını hedeflemiştir. Medresetüz-Zehra'nın Arapça, Türkçe ve Kürtçe olmak üzere üç dilde eğitim yapacağını belirtmektedir.[40] İstanbul’da ilk önce Ferik Ahmed Paşa’nın evine yerleşmiştir.[41] Doğu’da kurulmasını istediği üniversite ile ilgili bir dilekçeyi padişahın özel kalem dairesi olan Mabeyn-i Hümayun’a sunan Said Nursi'nin bu talebi için hükümet bir teşebbüste bulunmadı. İstanbul'a gelişinden iki ay sonra Fatih'te bulunan Şekerci Hanı'na yerleşen [42] Said Nursi, odasının kapısına “Burada her suale cevap verilir, her müşkül hallolunur; fakat sual sorulmaz” şeklinde bir yazı asarak ilmi bilgisini kanıtlamak istedi.[43]

Van'da Medresetü’z-Zehra isimli bir okul kurma fikrini gerçekleştirebilmek için 1907 yılında II. Abdülhamit'e istida vermek amacıyla selamlık törenine üzerinde yöresel kıyafetleri, başında sarığı ve hançeri ile katıldı. Bu hareketi neticesinde önce tutuklandı daha sonra akıl hastahanesine kapatıldı.[13] 1907'de serbest kaldıktan sonra keskin bir Abdülhamit muhalifi olarak İttihat ve Terakki Cemiyetiyle irtibata geçmek için Selanik'e gitti. Selanik'te cemiyetin önde gelen isimlerinden daha sonra Selanik Mebusu olacak olan Emanuel Karasso ile ve cemiyetin diğer önderleri ile görüştü.[44] Selanik'de Meşrutiyetin İlanı'ndaki kutlamalarda II. Abdülhamit idaresine karşı hürriyet nutukları söyledi. Nutuklarında hürriyet'in gelmesinden önce Gebermiş İstibdadı muhafaza için şeriat meselesinden geri adım atılmış olduğunu söylemişti.[44] Bu dönemde Osmanlı Devletinin güvenlik ve istihbarat kurumu olan Teşkilat-ı Mahsusa'da görev aldığı, İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye olduğu yazılmıştır.[13][14][15] Teşkilat-ı Mahsusa tarafından 1915 yılında Bitlis'de Rus Cephesinde görevlendirildiği, Libya'ya gönderildiği tarihçi Cemal Kutay tarafından yazılmış ancak bu görevlendirilme bilgisinin doğru olmadığı yönünde itirazlar olmuştur.[45]

Dosya:Said Nurs.jpg
Birinci Dünya Savaşı esnasında gönüllü alay komutanı iken çekilen fotoğrafı[46]

1907'de eğitimle ilgili islam ve bilimi eksen alan projelerini Sultan V. Mehmet'e sunmak üzere İstanbul’a geldi. Van'da kurmayı planladığı Medresetü'z Zehra padişah tarafından kabul gördü ve ödenek ayrıldı.[47]

1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanından hemen önce İstanbul’a geldi. İstanbul'da Derviş Vahdeti'nin Volkan Gazetesi'nde yazdı. İslamcı bir siyasal parti olan İttihad-ı Muhammedi Fırkası'nın (Fırka-i Muhammediye) kurucuları arasında yer aldı. Volkan Gazetesi bu fırkanın yayın organıydı. 13 Nisan 1909 (Rumi 31 Mart 1323) tarihinde 31 Mart Vakası patlak verdi. Selanik'ten gelen Hareket Ordusu aradan 11 gün geçtikten sonra isyanı bastırabildi. Bazıları İttihad-ı Muhammedi Fırkası'nın ileri gelenleri olmak üzere isyanı çıkaranlar ve Derviş Vahdeti ile birlikte Divan-ı Harp Mahkemesinde yargılandı, Derviş Vahdeti ve 16 kişi idam edildi, Said Nursi davadan beraat etti. Serbest kaldıktan sonra Serbesti Gazetesi'nde "ordunun ruhu ve ülküsünün okullu subaylar olduğunu, bunlara isyan etmenin cinayet olduğunu" yazmıştır.[48] İsyanın ardından Batum üzerinden Van'a gitti. 1911 yılında tekrar İstanbul’a döndü.

1911'de Şam, Emevîye Camii'nde büyük bir hutbe okudu. Bu hutbe daha sonra Hutbe-i Şamiye adıyla kitaplaştırıldı. Münâzarat ve Muhakemât gibi eserlerini telif etti.

1915-1917 arasında Osmanlı-Rus Savaşında Kafkas Cephesinde gönüllü alay komutanlığı (albay) olarak Birinci Dünya Savaşı'na katıldı.[49] 1916'da Bitlis savunması esnasında yaralanarak Ruslara esir düştü. Bir yılı aşkın çeşitli Rus esir kamplarında esarette kaldı. 1917 yılında Kostroma Esir Kampı’nda iken kaçarak İstanbul'a döndü. İstanbul'a döndükten sonra zamanın en üst Fetva kurulu olan Dar-ül Hikmet-ül İslamiye'de görev aldı.

Dosya:Said Nursi.jpg
Rusya'daki esaretinden İstanbul'a dönerken Alman resmi makamları tarafından çekilen fotoğrafı

Kürt Teali Cemiyeti'nin üyeleri[50][51][52] Said Nursi'yi cemiyetlerine davet etmişlerdir. Ancak Nursi bu teklifi cemiyete gönderdiği bir mektupla reddetmiştir.[53][54][55] 15 Şubat 1919 tarihinde sonradan Teâli-i İslâm Cemiyeti adını alan Cemiyet-i Müderrisîn'in Mustafa Sabri, İskilipli Mehmet Atıf Hoca, Ermenekli Saffet Efendi gibi din ve eğitimcilerle birlikte kurucu azaları arasında yer aldı.[56][57] 1919'da Mesnevî-i Nuriye adlı eserini yazmaya başladı.

Mustafa Kemal'in ve Eski Van Valisi Tahsin Bey gibi dostlarının da ısrarlı davetleri sonucu, 9 Kasım 1922'de Ankara’ya gitmiş ve bir süre Ankara'da ikamet etmiştir.[58] Milli Meclis'in 2. oturumuna dinleyici olarak katılmıştır.[59] Ancak, Milletvekillerine yaptığı on maddelik beyannamede "Türkiye'nin şekillenmesinde mânevî dinamiklerin ihmal edilmemesi gerektiği" çağrısı bazı kişiler tarafından sert olarak karşılandı.[60][61] Her şeye rağmen Bediüzzaman, Medreset-üz Zehra için çalışmaktan geri durmadı. II. Meşrutiyet döneminde Van’da temelini attığı fakat savaş yüzünden inşaatı başlatılamayan üniversitenin yeniden kurulması için Mebuslara bir kanun teklifi hazırlattırdı. Bu teklif mecliste bulunan iki yüz milletvekilinden 163’ünün imzasıyla kanunlaştı. Ankara’daki çalışmalarından sonra 17 Nisan 1923'de talebe yetiştirerek münzevi bir yaşam sürmek üzere Van’a gitti. Erek Dağı’nda iki senesini geçirdi.[62][63]

Nursi, I. Dünya Savaşı sonlarında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması günlerinde, 1918 yılında İstanbul’a geldi. Mütareke İstanbul’unda Boğaz’da Çamlıca’daki evini yeğeni ve aynı zamanda sekreteri olarak görev yapan Abdurrahman ile paylaşıyordu. Bu dönemde Said-i Nursi, İstanbul’da, Kürdistan Teali Cemiyeti’ni ve Kürt Neşriyat Cemiyeti’ni kurmaya zaman ayırmıştır.[64] İngiliz Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından Bağdat’tan yazılan gizli raporda, Kürtleri Türklere karşı kışkırtarak ayaklandırmak amacıyla kurulmuş olan Kürdistan Teali Cemiyeti’nin kurucuları arasında Said-i Kürdi (Nursi)’nin de adı geçer.[64] Bu günlerde Said-i Nursi “Sunuhat” (1920), “Hakikat Çekirdekleri” (1920), “Nokta” (1921), “Rumuz” (1922) gibi bazı kitapçıkları kaleme almıştır.[64] Yine bu dönemde Said-i Nursi, İstanbul’daki “Darül-Hikmet’ül İslamiye” adlı kurumda görev yapmaya devam eder. “Said-i Nursi bunun son derece mutlu bir dönemi olduğunu belirtmektedir”.[64] Mustafa Kemal, Doğu Anadolu’da, Kuzey Irak’ta ve Suriye’de İslamı anlatabilecek, bölgedeki insanları Kurtuluş Savaşı’na katılmaya çağıracak din adamlarına ihtiyaç duymaktaydı. Bu sebeple Said-i Nursi’yi Güney Doğu Anadolu’ya vaiz olarak göndermek istedi. Çünkü Said-i Nursi Kürt bölgelerinde tanınmış birisiydi. Zaten Said-i Nursi de, Emirdağ Lahikası’nın bir bölümünde Mustafa Kemal’in bu isteğinden bahseder. Onu da, Sunusi liderlerin Libya’da yaptıklarına benzer bir görevi üstlenmesi için davet ettiğini söyler. Mustafa Kemal böylece orada bir ittifak oluşturacak ve halkında bu ittifakta toplanmasını sağlayacaktı. Lakin o dönem Said-i Nursi “ruh hesaplaşmalarını” bırakıp Anadolu’ya geçmeye yanaşmadı. Daha sonra Kurtuluş savaşının bitimine rastlayan 1922 senesinde Anadolu'ya geçmiştir. Said Nurs-i, İngiliz politikalarına karşı bir risale yazdı. Ayrıca Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını “dinsiz” ve “zındık” ilan eden hıyanet fetvasına karşı, “bu fetvanın ilmen geçersiz olduğunu” beyan eden “Hutuvat-ı Sitte” adlı bir bildiri hazırlamıştır. Bu eser yüzünden işgal kuvvetleri tarafından gıyabında ölüm cezasına mahkûm edildi.[65] Said Nurs-i bu bildiriyi yayınlamadan önce 3 müftü tarafından imzalanan ve 64 müftünün ise onayladığı bir karşı fetva zaten yayınlanmıştı.[64] Bu fetva da “düşmana karşı mücadele etmenin din gereği olduğu” anlatılmıştı.[64]

Yeni Said

1925 yılında Şeyh Said Ayaklanması patlak verdi. Halkı islam dini adına ayaklanmaya çağıran Şeyh Said ve ayaklanmaya katılanlar tutuklandı. Şeyh Said ve suçlu bulunan ayaklanmacılar İstiklâl Mahkemesince idama mahkûm edildi. Şeyh Said isyanı ile ilgisi olduğu iddiasıyla Burdur'a sürgün edilen Said Nursi,[66][67] "Yaptığınız mücadele kardeşi kardeşe öldürtmektir ve neticesizdir. Türk milleti İslâmiyete bayraktarlık etmiş, dini uğrunda yüz binlerle, milyonlarla şehid vermiş ve milyonlar veli yetiştirmiştir. Binaenaleyh kahraman ve fedakar İslam müdafiilerinin torunlarına, yani Türk milletine kılınç çekilmez ve ben de çekmem."[68] şeklindeki sözleriyle Şeyh Said'in baş kaldırısına karşı çıktığını ifade etti.

1925'te Şeyh Said İsyanı'ndan sonra sürüldüğü Burdur’da Nur’un İlk Kapısı isimli eserini yazdı. 1926'da Barla’ya sürüldü. Burada Risale-i Nur’u telife başladı. Sözler ve Mektûbat’ın tamamı, Lem'alar’ın da büyük bölümünü burada yazdı.

1934'te Barla’dan Isparta’ya sürüldü. 1935 yılında “gizli cemiyet kurmak, rejimin temel düzenini yıkmak” iddiasıyla Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinde aleyhinde dâvâ açıldı ve mahkeme neticesinde Tesettür Risalesi’nden dolayı on bir ay, on altı öğrencisi de altı ay hapse mahkûm edildi. Eskişehir Hapishanesinde tutuklu kaldı ve orada tecrid altında tutuldu.[69] 1936'da Hapis cezasının bitiminden sonra 7 yıllığına Kastamonu’ya sürüldü.

1943 yılında 126 talebesiyle birlikte tekrar "rejimin temel düzenini yıkmak" iddiasıyla tutuklanarak Denizli Hapishanesine sevk edildi. 9 ay tutuklu kaldı. Beraat etti. Daha sonra Emirdağ’a götürüldü ve burada zorunlu ikâmete mahkûm edildi. 1947 yılında aynı suçlamalarla tekrar tutuklanarak 54 talebesiyle birlikte Afyon Hapishanesine sevk edildi. Yaklaşık 20 ay hapiste kaldı. Buradan tekrar Emirdağ’a götürüldü.

Dosya:Saidel Nursi Barla.jpg
Said Nursî'nin Barla'ya ilk geldikleri zaman hükümetin isteği üzerine çekilen ve Ankara'ya gönderilen fotoğraf [70]

Üçüncü Said

1952'de Gençlik Rehberi eseri hakkında açılan dava münasebetiyle İstanbul’a geldi ve bu davadan beraat etti. 1953'te Emirdağ’a döndü. İkinci defa İstanbul’a geldi ve üç buçuk ay burada kaldı. Bundan sonraki hayatı genellikle Emirdağ ve Isparta’da geçti.

Bu dönemde, yazımı tamamlanmış olan Risale-i Nur eserlerinin farklı kesimden insanlara ulaştırılmasıyla ilgilenmiştir. Bu amaçla birçok şehirde ve köylerde el ile yazılan risalelerin okunması, okutulması, bazı merkezlerde risalelerin daktilo ile çoğaltılması; Ankara, İstanbul ve doğu illerini de kapsayacak şekilde risalelerin bütün toplumsal tabakalara ulaştırılması işleri ile ilgilenmiştir. Yine bu dönemde mahkemelerden iade edilen Nur Risaleleri ve bazı illerde bir kısım Nur Talebelerine dava açılması sebepleriyle resmi makamlarla görüşmeleri olmuştur. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti hükümetinin Risale-i Nur hareketine olumsuz bakmaması ve yayımlanmasına engel olmaması sebebiyle, risaleler bu dönemde matbaalarda basılmış ve gerek Anadoluya gerek Mısır, Pakistan, ABD,İtalya gibi çeşitli ülkelere gönderilmiştir.[71]

23 Mart 1960'ta Şanlıurfa’da vefat etti. Urfa Halil-ur Rahman Dergahı'na defnedildi. 27 Mayıs Darbesi sonrasında 12 Temmuz 1960'ta cuntanın emriyle mezarı yıktırıldı.[16]

Düşünceleri

Medeniyet

Said Nursi medeniyetin fen ve sanatını o dönemki Osmanli İmparatorluğunda desteklemiştir. Ancak medeniyetin kendisi gibi gösterilen ve Batı (Avrupa) yaşam tarzını ve batı kültürünü reddetmiştir. Medeniyet konusunda Risalelerin pek çok yerinde Japonları Osmanlıya örnek göstermiştir. Bu konu hakkında Divan-ı Harbi Örfî eserinde:

"Kesb-i medeniyette Japonlara iktida bize lazımdır ki; onlar Avrupa'dan mehasin-i medeniyeti almakla beraber, her kavmin maye-i bekası olan adat-ı milliyelerini muhafaza ettiler." (Tercümesi: Medeniyeti kazanmakta Japonları örnek almak lazımdır ki onlar medeniyetin iyiliklerini almakla beraber, her ulusun bekasının kaynağı olan milli adetlerini muhafaza ettiler.)

Kapitalizm ve Sosyalizm

Said Nursi, kendisinin ifadesiyle "yılan yuvasını" andıran kapitalizmin eleştirisini yapar ve onun genelde insanlık için özelde ise Müslümanlar için ne kadar tehlikeli olduğuna işaret eder. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra: "Devletler ve milletlerin hafif muharebesi, tabakat-ı beşerin şedid olan harbine terk-i mevki ediyor"[72](Tercümesi: Devletlerin ve milletlerin yaptığı hafif savaş yerini, şiddetli olan "insan sınıfları(tabakat-ı beşer)" savaşına bırakıyor.) yorumunu yaptıktan sonra insanlığın beş devirden geçtiğini söyler. Bunlardan ilk devrin "vahşet ve bedeviyet", ikinci devrin "memlukiyet devri", üçüncü devrin "esir devri", dördüncü devrin "ecir devri", beşinci devrin ise "malikiyet ve serbestiyet devri" olduğunu söyler.[73] Ayrıca Said Nursi, insanlığın esirlik istemediğinden dolayı bunu kanıyla parçaladığını, şimdilik insanlığın ecîr (yani ücretli, işçi) olduğunu ve bunun yükünü çektiğini ancak bunu da parçalayarak "malikiyet ve serbestiyet" devrini başlatacağını söyler.
Nursi'ye göre: "Sosyalizm, basit, sade bir hayatı takdim ediyor. Ona mukabil kimseyi dininden, imanından, namusundan büyük bir hisseyi feda etmeye mecbur etmediği gibi kimse de kendinden mecburiyet hissetmez." ve "Sosyalistlik desatiri(düsturları), İslamiyetin esasatını bozamaz; Şu medeniyet-i sefihe (kapıtalizim) bozuyor, hem çok pahalı düşüyor" dedikten sonra kapitalizmin pek çok aldatıcı ve teşvik edici vasıtalarla donandığını, cazibedar ve sihirli olduğundan dolayı din, namus ve fazilet karşılığında kendini sattığını, gösterişli bir hayatı gösterip takdim ettiğinden dinden, namustan ve faziletten fazla rüşvet aldığını söyler. Bundan başka, Nursi: "Kapitalizmin sofra davetine değil cemaat, sünnet, belki namazı da terk eder gidersin. Sosyalizmin sofra daveti için bırakın cemaati, sünneti dahi terk etmezsin" diyor.[74] Nursi, sosyalizmin ziyafetini halkın medeniyeti olarak niteler ve bunun daha adaletli olduğunu, adalet-i halisenin ise İslamiyetten çıkıp ruha hayat verdiğini dile getirir. "Medeniyet-i sefihe ise, Kur'ân'ın bu hükmüne karşı muhalif gidiyor. Tesettürü fıtrî görmüyor, bir esarettir diyor."[75]
Sosyalizmle ilgili, özellikle Rus ihtilalinden örnekler vererek doğru anlaşılması gerektiği ve yanlış kullanılmaması gerektiğini de belirtir. Rus ihtilali sonucu ortaya çıkan Bolşevizm'in Sosyalizmden kopmuş ve yanlışlara yol açtığını şu cümlelerle belirtir: "Şu asrın tâbiriyle, sosyalistlik, bolşeviklik sûretinde, evvel Rusya'yı zîr ü zeber edip..."[76].

Eleştiriler

Uluslararası arenada düzenlenen Risale-i Nur ve Said Nursi konulu sempozyumlarda yayınlanan bildirilerde, Said Nursi'nin risalelerindeki fikirlerin, felsefik alegorik anlamlar taşıyan Kuran Tefsirleri olduğu savlarına yer verilmiştir.[77]

Diyanet İşleri yayınları içerisinde basılan Nurculuk Hakkında adlı kitapta risaleler "dini bir değeri bulunmayan saçma sayıklamalar" ve "yeni bir içtihat ve din oluşturma gayreti" şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımlama şahısların kişisel görüşleri olup Diyanet İşleri Başkanlığını resmi görüşünü ifade etmemektedir.[78][79][80][81][82] İddiaya göre 27 Mayıs Darbesi hükümetinin emriyle 1964 yılında Diyanet tarafından çıkarılan Nurculuk Hakkında adlı kitap, kitabın çıkış tarihinden 10 sene önce ölen Mustafa Sabri'nin ismiyle çıkarılmıştır. Kitabın yazarının Mustafa Sabri olmadığı o dönemin Ankara Üniversitesi İlahiyatçılarından ve o dönemki "Nurculukla Mücadele Komitesi" üyelerinden Neda Armaner tarafından ifade edilmektedir.[83] Bu eserde [84], risalelerin içeriğinin "müslümanlık esaslarına göre dini ve ilmi kıymeti olmadığı" ifade edilmiştir. Risale-i Nur'un ilhamla yazıldığı, müellifince gaybden ihtarlar alındığı, Kuran tefsirine "mananın tahammül edemeyeceği tarzda batıni ve indi manalar" verildiği ilmi değeri olmadığı, hatta sapkınlık olduğu eleştirileri yapılmıştır.[78][85]

İlahiyatçı Prof.Dr. Abdülaziz Bayındır’a göre Said Nursi’nin kendisi ve risaleleriyle ilgili diğer eleştiri konuları: "Bütün ilimlerin daha çocukken bir gece rüyasına giren peygamber tarafından kendisine verildiği ve birkaç ayda üstad düzeyine çıkartıldığı, kendinden 150 sene önce ölen bir kişinin kendisine sarık ve cübbe gönderdiği, imam Ali’nin Risale-i Nur’un bölümlerine isim verdiği, Risale-i Nur’un Arş’taki yerinden iktibas edildiği ve yazdırıldığı, kendisine dünyanın başından sonuna kadar bütün ilimler ve sırların açıldığı ifadeleri ve 8 asır önce kendisi için Abdülkadir-i Geylani nin şiir yazması iddiaları. 1-Said Nursi’nin “birlik makamı”nı temsil ettiği, bu makamın yüceliğini “Kutbu azam”’ın bile kavrayamayabileceği iddiası, 2-“Âlemlere rahmet” “Nur elçisi” ve “bediüzzaman” tanımlamaları, 3- Darda kalanlara yardım ettiği iddiası, 4- Allah’ın isimlerini ve Kur’anı taşıma iddiaları, 5-Her devirde farklı kimlikle ortaya çıkma iddiası, 6-En büyük mürşid ve müceddit olduğu iddiası, 7-Ahir zaman’ın büyük Mehdiliği, 8-Mesihliği, kurtarıcılığı, şefaatçiliği [86][87]

İlahiyatçı İhsan Eliaçık’ın değerlendirmeleri; “Risale-i Nur’da mitolojik anlatımlar çok fazla, peygamberimizin yapmadığı mucizeleri ona atfetmeler ve uydurma rivayetleri fazla sorgulamadan almalar var. ... Mesela Mektubatta, 19. Mektup. Nerdeyse 150 sayfaya yaklaşan bir bölüm burası. Peygamberimizin yüzlerce mucizesi olduğu anlatılıyor. Onların hiçbirinin aslı yok. Peygamberi kitlelere olağanüstü gösterme amaçlı anlatılmış rivayetler.”[88]

Yazar Sadettin Merdin’in eleştirileri; Said Nursi’nin Süfyan deccalı uydurması ve uydurma hadislerle bu kişiyi M.Kemal Atatürk ile özdeşleştirilmesi, risalelerinde akıl ve bilim dışı mitolojik unsurları ihtiva eden zayıf veya uydurma hadis ve rivayetleri hiçbir ayıklama yapmadan kullanması, kelamı kibar türünden bazı sözleri hadis zannetmesi, savunmacı İslam anlayışı. Ona göre; dünya kurulalı 5960 sene geçmiş olup, insanlığın ömrü 7000 yıl kadardır.[89] (bkn.Kıyamet Kamer suresi Deccal)

Bazı araştırmacılara göre bir şii uydurması olan cevşen duasıyla ilgili olarak Said Nursi şu ifadeyi kullanır:"Münâfık düşmanlarımın maddî ve manevî zehirlerine karşı gerçi Cevşen ve Evrâd-ı Kudsiye-i Şâh-ı Nakşibend beni ölüm tehlikesinden, belki yirmi defa kudsiyetleriyle kurtardılar..."[90]

Kitapları

Âsâr-ı Bedîiyye (Eski Said Dönemi Eserleri)

İlgili filmler

Kaynakça

  1. ^ Said Nursi'nin, Said Nursi ifadesi hakkında Risale-i Nur külliyatındaki ifadesi
  2. ^ Said Nursi'nin imzasının (isminin bulunduğu bir mektubu
  3. ^ Isparta Cumhuriyet Müddei Umumiliğinin 954/311 ve 956/8 numaralı 1956 tarihli iddianamesinde adı Said Okur olarak listelenmiştir.
  4. ^ a b Köprü dergisinde doğum tarihiyle ilgili makale,
  5. ^ http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1084224&CategoryID=77 (Türk gazetesi Radikala göre Saidî Nursi Kürt'dür)
  6. ^ Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, s.407
  7. ^ Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, s.410
  8. ^ Divan-ı Harb-i Örfî, s.20
  9. ^ Divan-ı Harb-i Örfî, s.161
  10. ^ Divan-ı Harb-i Örfî, s.169
  11. ^ "Bediüzzaman Said Nursi (Ocak-Mart 1878 - 23 Mart 1960)" Köprü dergisi- Bahar 2000-70. Sayı URL erişim tarihi: 19 Temmuz 2011
  12. ^ Bediüzzaman Said Nursi, İçtimai Reçeteler, İstanbul 1990, C.1, s. 23; Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, İstanbul 1990, C. 1, s. 76.
  13. ^ a b c d Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi, Necmeddin Şahiner, Yeni Asya Yayınları
  14. ^ a b Tempo Dergisi, 8 Nisan 2003
  15. ^ a b haber5 internet sitesi, Taha Kurutlu
  16. ^ a b Konuşan yalnız hakikattir
  17. ^ Yirmialtıncı Mektup Onuncu Mesele
  18. ^ Said Nursi, Şualar - On Dördüncü Şua s.426
  19. ^ Lem'alar - 8.Lem'a - Envar Neşriyat s.49
  20. ^ Said Nursi Tarihçe-i Hayatı - Isparta Hayatı - Envar Neşriyat s.525
  21. ^ Said Nursi Tarıhçe-i Hayatı, Envar Neşriyat, sh.32
  22. ^ Risale-i Nur Külliyatı, Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım : İlk Hayatı
  23. ^ Bediüzzaman Said Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Germany 1994, s. 68.
  24. ^ Bediüzzaman Said Nursi, İçtimai Reçeteler, İstanbul 1990, C.1, s. 10.
  25. ^ Bediüzzaman Tarihçesi, Abdurrahman, İstanbul 1919, s.10-12
  26. ^ Sikke-i Tasdik-i Gaybi Osmanlıca, s.62
  27. ^ a b Emre Aköz, Bir rüya gördü hayatı değişti, Sabah
  28. ^ 4. Sadık Albayrak, Son Devrin İslam Akademisi, İstanbul 1972, s. 198.
  29. ^ Boğaziçi Üniversitesi, Atatürk Enstitüsü, Said Nursi biyografisi
  30. ^ Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım : İlk Hayatı | 38
  31. ^ Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım : İlk Hayatı | 30
  32. ^ Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım : İlk Hayatı | 41
  33. ^ Bediüzzaman Said Nursi, İçtimai Reçeteler, İstanbul 1990, C.1, s. 23
  34. ^ Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, İstanbul 1990, C.1, s.76
  35. ^ Said Nursi, Emirdağ Lahikası, s.229
  36. ^ Said Nursi, Tarihçe-i Hayat, s.41
  37. ^ Horhor Medresesi'nin varlığı hakkında
  38. ^ Horhor Medresesi hakkında
  39. ^ Horhor Medresesi
  40. ^ Abdurrahman Nursi, Bediüzzaman’ın Hayatı, 1993, s. 45
  41. ^ Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, 1990, C.1, s. 142
  42. ^ Bediüzzaman Said Nursi, Asar-ı Bediyyât, s.331.
  43. ^ Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım : İlk Hayatı | 45
  44. ^ a b Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; ilkh isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)
  45. ^ Latif Salihoğlu, Yeni Asya, Teşkilât-ı Mahsusa yalancıları
  46. ^ http://www.risaleinurenstitusu.org/tr/saidnursi/photos/html/photos.asp?num=12
  47. ^ Said Nursi Tarıhçe-i Hayatı, Envar Neşriyat, sh.288
  48. ^ Mevzuat Dergisi, 1998-08-02
  49. ^ Said Nursi Tarıhçe-i Hayatı, Envar Neşriyat, sh.107
  50. ^ Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasal Partiler
  51. ^ F.Gülen Davası, Savcılık iddianamesi, Nurculuğu Tarihsel Gelişimi
  52. ^ Kürtçülük, 1787-1923, Bilal Şimşir
  53. ^ Mustafa Nezihi Polat, Mülâkat, Erzurum 1964, s. 30-34
  54. ^ Necmeddin Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi, İstanbul 1979, s. 214-216.
  55. ^ Yanlış tanıtılmaya çalışılan bir dahi:Said Nursi, Ahmet Akgündüz
  56. ^ Tunaya, Tarık Zafer, Türkiye'de Siyasal Partiler, Hürriyet Vakfı Yay., İstanbul, 1988, cilt 2, s.182.
  57. ^ Köprü Dergisi, 72. Sayı, İslâm'ın Siyasallaşma Sürecinde Cemiyet-i Müderrisin'den Teâli-i İslâm'a
  58. ^ 45. Necmeddin Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi, İstanbul 1994
  59. ^ Vahdettin, M.Kemal ve Milli Mücadele, yalanlar, yanlışlar ve yutturmacalar
  60. ^ TBMM Zabıt Ceridesi'nin 9 Kasım 1338/1922 Perşembe tarihli nüshası
  61. ^ Ilk hayati
  62. ^ Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası, 1994, s. 439.
  63. ^ Abdülkadir Badıllı, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, İstanbul 1990, C. 1, s. 457
  64. ^ a b c d e f Sinan Meydan (31.12.2010). "İŞTE HÜR ADAMIN GERÇEK ÖYKÜSÜ". odatv.com. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2011.  Tarih değerini gözden geçirin: |tarih= (yardım)
  65. ^ Said Nursi Tarıhçe-i Hayatı, Envar Neşriyat, sh.138
  66. ^ Din Işığı Altında Nurculuğun İçyüzü, Faruk Güventürk, Okat Yayınevi, İstanbul 1964.
  67. ^ - Beyanat ve Tenvirler s. 19
  68. ^ - Osmanlıca teksir Asa-yı Mûsa, s. 250
  69. ^ Mevzuat Dergisi, Sayı:8, Ağustos 1998
  70. ^ http://www.risaleinurenstitusu.org/tr/saidnursi/photos/html/photos.asp?num=19
  71. ^ Said Nursi Tarihçe-i Hayatı - Isparta Hayatı - Envar Neşriyat s.527
  72. ^ Sözler, Lemeât, s.649
  73. ^ Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, s.353
  74. ^ "Sosyalistlik dinimize ilişe­mez ve dinimize zarar veremez. Hem bizi sosyalistliğe soka­maz." ile "Komünist, dinsizlik cereyanı, yüzde otuz, kırk adama zarar verebilir." nasıl anlamalı?
  75. ^ Lemalar, Yirmi Dördüncü Lem'a, s.197
  76. ^ Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, s.353
  77. ^ İnsanlık onuru için "Adalet" arayışında Risale-i Nur modeli konuşuldu
  78. ^ a b Çağatay, Neşet (1972). Türkiye’de Gerici Eylemler. Ankara: Ankara İlahiyat Fakültesi.  Bilinmeyen parametre |yazarurl= görmezden gelindi (yardım)
  79. ^ Nurculuk Hakkında. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı. 1964. Milli Kütüphane 1965 AD 95 yer numarasıyla kayıtlı
  80. ^ Manaz, Abdullah. Dünyada ve Türkiye'de Siyasal İslamcılık. Ayraç. ISBN 975-8087-70-3.  Bilinmeyen parametre |yazarurl= görmezden gelindi (yardım)
  81. ^ Köprü Dergisi, Said Nursi’nin Felsefeye Bakışı
  82. ^ Risale-inur internet sitesi
  83. ^ http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.do?load=detay&link=15487
  84. ^ Nurculuk Hakkında. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı. 1964. Milli Kütüphane 1965 AD 95 yer numarasıyla kayıtlı
  85. ^ Meydan Larousse, Büyük Lügat ve Ansiklopedi, Said Nursi maddesi
  86. ^ http://www.erdemyolu.com/coktanriciliksirk2/kur%E2%80%99an-isiginda-cemaatcilik-7-prof-abdulaziz-bayindir.html
  87. ^ http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/saidinursi_gercegi/
  88. ^ http://www.ihsaneliacik.com/2010/03/soylesi-haberaleminet.html
  89. ^ http://19.org/tr/1990/said-nursi/
  90. ^ http://www.scribd.com/doc/26592341/Fethullah-Gulenin-Hadis-Anlayi#page=224
Girintili satır

Dış bağlantılar