Yerküre tarihi: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
259. satır: 259. satır:
Panama'nın oluşumu belki de son 60 milyon yılda meydana gelen en kayda değer jeolojik olaylardan biriydi. Atlantik ve Pasifik akıntılarının birbirine kapanması, Avrupa'yı daha sıcak hâle getiren [[Körfez Akıntısı]]'nın oluşumunu sağladı. Oluşan kara köprüsü, Güney Amerika'da izole edilmiş hâlde yaşayan canlıların Kuzey Amerika'ya göç etmesini sağlarken aynı şekilde Kuzey Amerika'dakiler de Güney Amerika'ya göç edebilir hâle geldiler.<ref>{{Web kaynağı|url=http://earthobservatory.nasa.gov/IOTD/view.php?id=4073|başlık=Isthmus of Panama|tarih=31 Aralık 2003|çalışma=N.A.S.A|yazar=N.A.S.A.|erişimtarihi=2 Ekim 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20131206072645/http://earthobservatory.nasa.gov/IOTD/view.php?id=4073|arşivtarihi=6 Aralık 2013|ölüurl=hayır}}</ref> Çeşitli türler güneye göç ederek Güney Amerika'da [[Lama (hayvan)|lamalar]], [[gözlüklü ayı]], [[kinkaju]]lar ve [[jaguar]]ların yaşamasına olanak tanıdı.<ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://bioone.org/journals/annals-of-the-missouri-botanical-garden/volume-93/issue-2/0026-6493_2006_93_245_TGABIP_2.0.CO_2/THE-GREAT-AMERICAN-BIOTIC-INTERCHANGE-PATTERNS-AND-PROCESSES1/10.3417/0026-6493(2006)93[245:TGABIP]2.0.CO;2.full|başlık=THE GREAT AMERICAN BIOTIC INTERCHANGE: PATTERNS AND PROCESSES1|tarih=2006|sayı=2|sayfalar=245-257|çalışma=Annals of the Missouri Botanical Garden|cilt=93|ad=S. David|soyadı=Webb|issn=0026-6493|doi=10.3417/0026-6493(2006)93[245:TGABIP]2.0.CO;2}}</ref> 
Panama'nın oluşumu belki de son 60 milyon yılda meydana gelen en kayda değer jeolojik olaylardan biriydi. Atlantik ve Pasifik akıntılarının birbirine kapanması, Avrupa'yı daha sıcak hâle getiren [[Körfez Akıntısı]]'nın oluşumunu sağladı. Oluşan kara köprüsü, Güney Amerika'da izole edilmiş hâlde yaşayan canlıların Kuzey Amerika'ya göç etmesini sağlarken aynı şekilde Kuzey Amerika'dakiler de Güney Amerika'ya göç edebilir hâle geldiler.<ref>{{Web kaynağı|url=http://earthobservatory.nasa.gov/IOTD/view.php?id=4073|başlık=Isthmus of Panama|tarih=31 Aralık 2003|çalışma=N.A.S.A|yazar=N.A.S.A.|erişimtarihi=2 Ekim 2022|arşivurl=https://web.archive.org/web/20131206072645/http://earthobservatory.nasa.gov/IOTD/view.php?id=4073|arşivtarihi=6 Aralık 2013|ölüurl=hayır}}</ref> Çeşitli türler güneye göç ederek Güney Amerika'da [[Lama (hayvan)|lamalar]], [[gözlüklü ayı]], [[kinkaju]]lar ve [[jaguar]]ların yaşamasına olanak tanıdı.<ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://bioone.org/journals/annals-of-the-missouri-botanical-garden/volume-93/issue-2/0026-6493_2006_93_245_TGABIP_2.0.CO_2/THE-GREAT-AMERICAN-BIOTIC-INTERCHANGE-PATTERNS-AND-PROCESSES1/10.3417/0026-6493(2006)93[245:TGABIP]2.0.CO;2.full|başlık=THE GREAT AMERICAN BIOTIC INTERCHANGE: PATTERNS AND PROCESSES1|tarih=2006|sayı=2|sayfalar=245-257|çalışma=Annals of the Missouri Botanical Garden|cilt=93|ad=S. David|soyadı=Webb|issn=0026-6493|doi=10.3417/0026-6493(2006)93[245:TGABIP]2.0.CO;2}}</ref> 


Üç milyon yıl önce, buzul çağları nedeniyle belirgin iklim değişikliklerinin görüldüğü Pleyistosen devresi başladı. Buzul çağları, modern insanın Sahra Afrika'sında evrimine ve genişlemesine sebep oldu. Egemen hâle gelen [[megafauna]], o güne kadar subtropikal dünyanın çoğunu ele geçirmiş olan otlaklarla beslenmekteydi. Buzuların içinde tutulan büyük miktarlardaki su, Kuzey Denizi ve Bering Boğazı gibi çeşitli su kütlelerinin ufalmasına ve kimi zaman kaybolmasına yol açtı. Birçokları tarafından [[Beringia]] boyunca büyük bir göçün gerçekleştiğine ve bu göç sayesinde bugün [[deve]]ler (Kuzey Amerika'da evrimleşip nesli tükendi), [[at]]lar (Kuzey Amerika'da evrimleşmiş ve nesli tükendi) ve [[Amerika yerlileri]]nin var olduğu öne sürülmektedir. Son buzul çağının sona erişi, buzul çağı megafaunasının yok oluşu ve insanlığın dünya boyu genişlemesiyle aynı zamana denk geldi. Bu yok oluşa "[[Holosen yok oluşu|Altıncı yok oluş]]" adı verilir.
Yaklaşık üç milyon yıl önce, buzul çağları nedeniyle belirgin iklim değişikliklerinin görüldüğü Pleyistosen [[Devre (jeoloji)|Devresi]] başladı.<ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://www.science.org/doi/10.1126/science.162.3859.1227|başlık=Pleistocene Climates and Chronology in Deep-Sea Sediments: Magnetic reversals give a time scale of 2 million years for a complete Pleistocene with four glaciations.|tarih=1968-12-13|sayı=3859|dil=en|sayfalar=1227–1234|çalışma=Science|cilt=162|ad=David B.|soyadı=Ericson|issn=0036-8075|doi=10.1126/science.162.3859.1227|ad2=Goesta|soyadı2=Wollin}}</ref> Buzul çağları, modern insanın Sahra Afrikası'nda evrimine ve genişlemesine sebep oldu.<ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0047248408001863|başlık=Out of Africa and into an ice age: on the role of global climate change in the late Pleistocene migration of early modern humans out of Africa|tarih=2009-02-01|sayı=2|dil=en|sayfalar=139–151|çalışma=Journal of Human Evolution|cilt=56|ad=Shannon L.|soyadı=Carto|issn=0047-2484|doi=10.1016/j.jhevol.2008.09.004|ad2=Andrew J.|ad3=Renée|ad4=Yin|ad5=Edward C.|soyadı2=Weaver|soyadı3=Hetherington|soyadı4=Lam|soyadı5=Wiebe}}</ref> Egemen hâle gelen [[megafauna]], o güne kadar subtropikal dünyanın çoğunu ele geçirmiş olan otlaklarla beslenmekteydi.<ref>{{Web kaynağı|url=https://news.griffith.edu.au/2020/10/08/rainforests-not-humans-drove-megafauna-extinction-in-southeast-asia/|başlık=Rainforests not humans drove megafauna extinction in Southeast Asia|erişimtarihi=2022-12-17|dil=en-EN|çalışma=news.griffith.edu.au|ad=Colin|soyadı=Hutchins}}</ref><ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://www.cambridge.org/core/product/identifier/S0094837300008927/type/journal_article|başlık=Pleistocene extinctions: the pivotal role of megaherbivores|tarih=1987|sayı=3|dil=en|sayfalar=351–362|çalışma=Paleobiology|cilt=13|ad=Norman|soyadı=Owen-Smith|issn=0094-8373|doi=10.1017/S0094837300008927}}</ref> Buzuların içinde tutulan büyük miktarlardaki su, Kuzey Denizi ve Bering Boğazı gibi çeşitli su kütlelerinin ufalmasına ve kimi zaman kaybolmasına yol açtı.<ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://cp.copernicus.org/articles/13/991/2017/|başlık=Post-glacial flooding of the Bering Land Bridge dated to 11 cal ka BP based on new geophysical and sediment records|tarih=2017-08-01|sayı=8|dil=English|sayfalar=991–1005|çalışma=Climate of the Past|cilt=13|ad=Martin|soyadı=Jakobsson|issn=1814-9324|doi=10.5194/cp-13-991-2017|ad2=Christof|ad3=Thomas M.|ad4=Jan|ad5=Leif G.|ad6=Natalia|ad7=Göran|ad8=Helen|ad9=Agatha|ad10=Larry A.|ad11=Carl-Magnus|soyadı2=Pearce|soyadı3=Cronin|soyadı4=Backman|soyadı5=Anderson|soyadı6=Barrientos|soyadı7=Björk|soyadı8=Coxall|soyadı9=de Boer|soyadı10=Mayer|soyadı11=Mörth}}</ref><ref>{{Akademik dergi kaynağı|url=https://royalsocietypublishing.org/doi/10.1098/rsos.180145|başlık=A new terrestrial palaeoenvironmental record from the Bering Land Bridge and context for human dispersal|sayı=6|sayfalar=180145|çalışma=Royal Society Open Science|cilt=5|ad=Matthew J.|soyadı=Wooller|pmc=PMC6030284|pmid=30110451|doi=10.1098/rsos.180145|ad2=Émilie|ad3=Ben A.|ad4=Soumaya|ad5=Nancy|ad6=Kyungcheol|ad7=Les C.|ad8=Kimberley|ad9=Russell W.|ad10=Joshua|ad11=Peter|soyadı2=Saulnier-Talbot|soyadı3=Potter|soyadı4=Belmecheri|soyadı5=Bigelow|soyadı6=Choy|soyadı7=Cwynar|soyadı8=Davies|soyadı9=Graham|soyadı10=Kurek|soyadı11=Langdon}}</ref> Birçokları tarafından [[Beringia]] boyunca büyük bir göçün gerçekleştiğine ve bu göç sayesinde bugün [[deve]]ler (Kuzey Amerika'da evrimleşip nesli tükendi), [[at]]lar (Kuzey Amerika'da evrimleşmiş ve nesli tükendi) ve [[Amerika yerlileri]]nin var olduğu öne sürülmektedir. Son buzul çağının sona erişi, buzul çağı megafaunasının yok oluşu ve insanlığın dünya boyu genişlemesiyle aynı zamana denk geldi. Bu yok oluşa "[[Holosen yok oluşu|Altıncı yok oluş]]" adı verilir.
=== İnsanın evrimi ===
=== İnsanın evrimi ===
{{Ana|İnsanın evrimi}}
{{Ana|İnsanın evrimi}}

Sayfanın 22.25, 17 Aralık 2022 tarihindeki hâli

Yerküre tarihi, oluşumundan günümüze kadar Dünya gezegeninin gelişimi ile ilgilenir.[1][2] Doğa bilimlerinin neredeyse bütün dalları, sürekli jeolojik değişim ve biyolojik evrim ile dolu yerküre geçmişindeki ana olayların anlaşılmasına katkıda bulunmuştur.

Uluslararası bir sözleşmeyle tanımı yapılmış olan jeolojik zaman cetveli,[3] yerkürenin oluşumundan günümüze kadar olan geniş zaman dilimlerini gösterir ve tüm bölümleri yerküre tarihindeki olayların kaydı niteliğindedir (şekilde görülen myö kısaltması milyon yıl önce anlamına gelir). Dünya, evrenin yaşının yaklaşık üçte biri kadarlık bir süre önce, 4,54 milyar yıl önce, güneş nebulasının yığılmasıyla oluştu.[4][5][6] Volkanik gaz çıkışı, büyük olasıkla ilk atmosferi ve ardından okyanusu meydana getirdi ancak ilk atmosferde neredeyse hiç oksijen yoktu. Yerkürenin büyük çoğunluğu, Dünya'nın diğer gök cisimleriyle sık gerçekleşen çarpışmaları nedeniyle eriyik hâldeydi. Dünya, en erken evresindeyken (Erken Dünya), Theia adlı gezegen büyüklüğünde bir gök cismiyle çarpışmasının sonucunda Ay'ın oluştuğu düşünülmektedir. Yerkürenin zaman içinde soğuması, katı bir kabuk oluşumuna neden oldu ve suyun yüzeyde sıvı hâlde bulunabilmesini sağladı.

Hadeen üst zamanı, yaşama dair güvenilir bir kayıttan (yani fosiller) önceki zamana verilen isimdir; yerkürenin oluşumuyla başlamış ve 4 milyar yıl önce sona ermiştir. Hadeen'den sonra gelen Arkeen ve Proterozoyik'te, Dünya üzerinde evrim ve yaşam başladı. Bunlardan sonra gelen üst zaman ise Fanerozoyik'tir ve kendi içinde üç zamana ayrılır. Bunlar sırasıyla eklembacaklıların, balıkların ve karadaki ilk yaşamın çağı olan Paleozoyik; kuş olmayan dinozorların yükselişi ve kitlesel yok oluşunu kapsayan Mezozoyik ve memelilerin yükselişinin gerçekleştiği Senozoyik zamandır. Diğer canlılardan ayırt edilebilir düzeydeki insanlar en fazla 2 milyon yıl kadar önce, yani jeolojik zaman ölçeğinde yok denecek kadar küçük bir dönemde ortaya çıktı.

Dünya üzerinde yaşamın tartışmasız en eski kanıtı, yeryüzünün eriyik hâlde bulunduğu Hadeen'i takiben yerkürede bir jeolojik kabuğun katılaşmaya başladığı Eoarkeen üst zamanında olup, en az 3,5 milyar yıl öncesine[7][8][9] tarihlenir. Batı Avustralya'da, 3,48 milyar yıllık kumtaşında stromatolitler gibi mikrobiyal mat fosilleri bulunduğu keşfedilmiştir.[10][11][12] Biyojenik maddelere dair bir diğer erken dönem fiziksel kanıt, Grönland'ın güneybatısında keşfedilen 3,7 milyar yıllık metasedimanter kayaçlarda bulunan grafit[13] ve Batı Avustralya'da 4,1 milyar yıllık kayaçlarda bulunan "biyotik yaşam kalıntılarıdır".[14][15] Araştırmacılardan birine göre, "Yaşam, Dünya'da nispeten hızlı bir şekilde ortaya çıktıysa ... o hâlde evrende yaygın da olabilir."[14]

Fotosentez yapan canlılar 3,2 ila 2,4 milyar yıl önce ortaya çıktı ve atmosferi oksijen açısından zenginleştirmeye başladı. Dünya üzerindeki yaşam, 580 milyon yıl öncesine kadar çoğunlukla küçük ve mikroskobik boyutlarda kaldı. Bu tarihten sonra karmaşık çok hücreli yaşam ortaya çıktı, zamanla gelişti ve yaklaşık 538,8 milyon yıl önce Kambriyen patlaması ile doruğa ulaştı. Canlıların bu ani çeşitlenmesi, günümüzde bilinen ana şubelerin çoğunu oluşmasını sağladı ve bunun bir sonucu olarak Proterozoyik üst zaman, Kambriyen dönemden ayrıldı. Yeryüzünde yaşamış tüm türlerin yüzde 99'unun, yani beş milyardan fazla türün[16] neslinin tükendiği tahmin edilmektedir.[17][18] Aynı zamanda Dünya'daki mevcut türlerin sayısının 10 milyon ila 14 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir.[19] Bu türlerin yaklaşık 1,2 milyonu belgelenmiştir ancak yüzde 86'dan fazlası henüz tanımlanmamıştır.[20] Bununla birlikte, 2016 yılında Dünya üzerinde 1 trilyon türün yaşadığı ve bu türlerin yalnızca yüzde birlik kısmının binde birinin tanımlanmış olduğu iddia edildi.[21]

Dünya'nın yer kabuğu, oluşumundan itibaren tıpkı yaşam gibi sürekli değişim geçirdi. Türler evrilmeye, yeni biçimler almaya, başka türlere ayrılmaya veya sürekli değişen fiziksel ortamlar karşısında yok olmaya devam etmektedir. Levha tektoniği, yerkürenin kıtalarını, okyanuslarını ve barındırdıkları yaşamı şekillendirmektedir.

Üst zamanlar

Jeokronolojide zaman, genellikle myö (milyon yıl önce) ile ölçülür ve her bir myö, geçmişteki yaklaşık 1.000.000 yıllık dönemi temsil eder. Yerküre tarihi, Dünya'nın 4.540 myö oluşumuyla başlar ve dört büyük üst zamana bölünmüştür. Her bir üst zamanda, yerkürenin bileşimi, iklimi ve canlılığında kayda değer değişimler oldu. Üst zamanlar kendi içinde zamanlara ayrılır, zamanlar dönemlere ve dönemler de devrelere ayrılır.

Üst zaman Süre (myö) Tanım
Hadeen 4.540–4.000 Dünya, Güneş'in öngezegen diskinin etrafındaki kalıntılardan oluşur.[22] Henüz yaşam yoktur. Sürekli gerçekleşen volkanik faaliyetler, cehenneme benzer ortamlar (bu üst zamanın ismi bu nedenlerden ötürü Hades'ten gelir) ve oldukça yüksek sıcaklıklar mevcuttur. Hadeen atmosferi, canlılar için zehirleyici olan amonyak ve metan gibi gazlara sahipti. Hadeen'in sonuna doğru yer kabuğu soğudu ve kıta levhaları oluşmaya başladı.[23] Ay, muhtemelen bir öngezegenin Dünya'ya çarpmasıyla yaklaşık bu zamanlarda oluşur.[24]
Arkeen 4.000–2.500 İlk yaşam biçimi olan prokaryot yaşam, bu üst zamanın en başlarında tahminen abiyogenez olarak bilinen bir süreçle ortaya çıkar. Ur, Vaalbara ve Kenorland kıtaları bu zamanlarda var olmuş olabilir. Atmosfer volkanik gazlardan ve sera gazlarından oluşmaktadır. İlkel okyanuslar (veya sıvı su kütleleri), Arkeen'de oluşur.[25]
Proterozoyik 2.500–538,8 Proterozoyik, "erken yaşam" anlamına gelir. Çok hücreli organizmaların bazı biçimleriyle beraber daha karmaşık bir yaşam biçimi olan ökaryotlar bu üst zamanda ortaya çıkar. Bakteriler, oksijen üretmeye başlayarak Dünya atmosferini şekillendirir. Bitkiler, daha sonra hayvanlar ve muhtemelen ilkel mantar türleri bu zaman zarfında oluşur.[26] Bu üst zamanın erken ve geç evrelerinde, tüm yerkürenin sıfırın altında sıcaklıklara maruz kaldığı "Kartopu Dünyası" dönemleri gerçekleşmiş olabilir.[27] Sırasıyla Kolombiya, Rodinya ve Panotya kıtaları, bu üst zamanda var olmuş olabilir.[28][29]
Fanerozoyik 538,8–günümüz Kambriyen Patlaması olarak bilinen bir süreçle omurgalılar dahil olmak üzere karmaşık yaşam formları Dünya okyanusuna hakim olmaya başlar. Pangea oluşur ve daha sonra Lavrasya ve Gondvana kıtalarına ayrılır. Bu kıtalar da bugünkü kıtalara dönüşür. Yaşam, yavaş yavaş karaya doğru genişler ve halkalı solucanlar, böcekler ve sürüngenler de dahil olmak üzere tanıdık bitki, hayvan ve mantar biçimleri ortaya çıkmaya başlar. Bundan dolayı bu üst zamana "görünür yaşam" anlamına gelen "Fanerozoyik" adı verilmiştir. Çeşitli kitlesel yok oluşlar meydana gelir. Ardından kuş olmayan dinozorların torunları olan kuş türleri ve günümüze daha yakın zamanlarda memeliler ortaya çıkar. İnsanlar ve modern hayvanlar, bu çağın en son evrelerinde gelişir.[30]

Jeolojik zaman cetveli

Yerkürenin tarihi, stratigrafik analize dayalı olarak belli aralıklara ayrılan jeolojik zaman cetveline göre kronolojik olarak düzenlenebilir.[2][31] Aşağıdaki beş zaman çizelgesi, jeolojik dönemleri ölçeklerine göre göstermektedir. İlk çizelge, Dünya'nın oluşumundan günümüze kadar olan tüm dönemleri göstermektedir fakat bu durum günümüze en yakın dönemi göstermek için az yer kalmasına sebep olmaktadır. İkinci çizelge, ilk çizelgedeki en son dönemi genişletilmiş bir şekilde göstermektedir. Benzer şekilde, ikinci çizelgedeki en son dönem, üçüncü çizelgede genişletilmiş; üçüncüdeki son dönem dördüncü çizelgede ve dördüncüdeki son dönem de en altta bulunan beşinci çizelgede genişletilmiştir.

SideriyenRiyasiyenOrosiriyenStateriyenKalimiyenEktasiyenSteniyenToniyenKriyojeniyenEdiyakaranEoarkeenPaleoarkeenMezoarkeenNeoarkeenPaleoproterozoyikMezoproterozoyikNeoproterozoyikPaleozoyikMezozoyikSenozoyikHadeenArkeenProterozoyikFanerozoyikKambriyen öncesi
KambriyenOrdovisyenSilüryenDevoniyenKarboniferPermiyenTriyasJura devriKretasePaleojenNeojenKuvaternerPaleozoyikMezozoyikSenozoyikFanerozoik devir
PaleosenEosenOligosenMiyosenPliyosenPleyistosenHolosenPaleojenNeojenKuaternerSenozoyik
GelasiyenKalabriyenÇibanyenPleyistosenPleyistosenHolosenKuaterner
GrönlandiyenNortgripiyenMeghaliyenHolosen
Milyon yıl (1'inci, 2'inci, 3'üncü ve 4'üncü çizelge)
Bin yıl (5. çizelge)

Güneş sisteminin oluşumu

Bir sanatçının gözünden öngezegen diski

Nebula hipotezi, Dünya dahil bütün Güneş Sistemi'nin oluşumunu açıklayan standart bir modeldir.[32] Bu modele göre Güneş Sistemi, Güneş nebulası adı verilen döner vaziyetteki büyük bir yıldızlararası toz ve gaz bulutundan oluşmuştur. Bu nebula, 13,8 milyar yıl önce, Büyük Patlama'nın gerçekleşmesinden kısa bir süre sonra gerçekleşen süpernovalardan uzaya saçılmış hidrojen, helyum ve daha ağır elementlerden oluşuyordu. Güneş nebulası, aşağı yukarı 4,5 milyar yıl önce büzülmeye başladı. Bu büzülmenin yakındaki bir süpernovadan gelen şok dalgasıya tetiklenmiş olması mümkündür.[33] Bir şok dalgası da nebulanın kendi etrafında dönmesini sağlamış olabilir. Nebulanın dönüşü hızlanmaya başladığında, açısal momentum, yerçekimi ve eylemsizlik, nebulayı düzleştirerek kendi dönme eksenine dik bir öngezegezen diski hâline getirdi. Çarpışmalardan kaynaklanan küçük tedirginlikler ve diğer büyük uzay kalıntılarının açısal momentumu, nebula merkezinin yörüngesinde dolanan kilometrelerce büyüklükteki öngezegenlerin oluşmasını sağladı.[34]

Açısal momentumu yüksek olmayan nebulanın merkezi hızla kendi içine çöktü. Bu çökme sonucu oluşan sıkışma, hidrojenin helyuma dönüştüğü nükleer füzyon tepkimelerini başlatana kadar nebula merkezini ısıttı. Büzülmenin daha da artmasını takiben, bir T Tauri yıldızı aşırı ısınarak Güneş'e dönüştü. Bu sırada nebulanın dış kısmındaki madde, kütle çekiminin etkisiyle yoğunluk tedirgemeleri ve toz parçacıkları etrafında yoğunlaştı. Bu esnada öngezegen diskinin geri kalanı da halkalara ayrılmaya başladı. Kaçak yığılma olarak bilinen bir süreç sayesinde daha büyük toz parçaları ve uzay kalıntıları bir araya toplanarak gezegenleri meydana getirdi.[34] Dünya, yaklaşık 4,54 milyar yıl önce (%1 belirsizlik payıyla)[4][35][36] oluştu. Dünya'nın oluşum süreciyse 10 ila 20 milyon yıl içinde içinde tamamlandı.[37] Yeni oluşan T Tauri yıldızının güneş rüzgârları, daha büyük birer gök cismi hâline gelmemiş olan maddelerin çoğunu diskten temizledi. Aynı sürecin evrendeki hemen hemen tüm yeni oluşan yıldızların etrafında birer yığılma diski oluşturması ve bu disklerden bazılarının gezegenleri meydana getirmesi beklenmektedir.[38]

Erken Dünya, iç kısmı ağır ve siderofil metalleri eritecek kadar sıcak olana değin yığılma süreciyle büyüdü. Silikatlardan daha yüksek yoğunluğa sahip olan bu metaller, yerküre merkezine doğru battı. Demir felaketi adıyla anılan bu olay, Dünya'nın oluşmaya başlamasından sadece 10 milyon yıl sonra, ilkel manto ve (metalik) çekirdeğin birbirinden ayrılmasına sebep olarak Dünya'nın katmanlı yapısının ve manyetik alanının oluşmasını sağladı.[39] Bir araştırmada, yerkürenin içinin kademeli olarak soğuması nedeniyle (yaklaşık olarak her 1 milyar yılda 100°C kadar) Dünya'nın iç çekirdeğinin (sıvı hâldeki dış çekirdekten farklı, katı hâlde bulunan merkezi) donmakta ve buna ek olarak giderek büyümekte olduğu öne sürüldü.[40][41]

Hadeen ve Arkeen

Bir sanatçının gözünden Hadeen Dünya. Bu üst zamandayken Dünya günümüze kıyasla çok daha sıcaktı ve hiçbir canlı türünün yaşaması için uygun değildi.

Yerküre tarihindeki ilk üst zaman olan Hadeen, Dünya'nın oluşumuyla başlar ve Hadeen'in ardından 3,8 milyar yıl önce başlamış olan Arkeen üst zamanı gelir.[2] Yerkürede bulunan en eski kayaçlar yaklaşık 4 milyar yıl öncesine tarihlenir ve kayaçlarda bulunan en eski kırıntılı zirkon kristallerinin yaşı, yerkabuğunun ve Dünya'nın kendisinin oluşumundan kısa bir süre sonrasına denk gelen yaklaşık 4,4 milyar yıl öncesine kadar uzanır.[42][43][44] Ay'ın oluşumunu açıklayan Büyük Çarpışma Hipotezi'ne göre ilk yerkabuğunun oluşumundan kısa bir süre sonra Dünya'dan daha küçük bir öngezegenin Erken Dünya'yla çarpışması sonucunda Dünya'nın mantosu ve yerkabuğunun bir kısmı uzaya fırlamış ve bu parçalar Ay'ı meydana getirmiştir.[45][46][47]

Diğer gök cisimleri üzerindeki krater sayımlarından, Geç Dönem Ağır Bombardıman adı verilen ve göktaşı düşüşlerinin yoğun görüldüğü bir dönemin yaklaşık 4,1 milyar yıl öncesinde başladığı ve Hadeen'ın bitişi olan 3,8 milyar yıl öncesinde sonlandığı anlaşılmaktadır.[48] Ayrıca bu dönemdeki büyük ısı akışı ve jeotermal gradyan nedeniyle yanardağ faaliyetleri şiddetliydi.[49] Bununla birlikte, 4,4 milyar yıl öncesine tarihlenen kırıntılı zirkon kristalleri üzerinde bu kristallerin sıvı su ile temas ettiğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Bu kanıtlar, o tarihlerde yerküre üzerinde halihazırda okyanuslar veya denizler bulunduğuna işaret etmektedir.[42]

Arkeen'in başlangıcında, yerküre büyük ölçüde soğumuştu. Bugün Dünya üzerinde yaşayan canlılar, Arkeen üst zamanında Dünya'nın yüzeyinde hayatta kalamazlardı çünkü Arkeen atmosferi oksijenden yoksundu ve bu nedenle morötesi ışınları engelleyecek bir ozon tabakasına sahip değildi. Bununla birlikte yaklaşık 3,5 milyar yıl öncesine tarihlenen aday fosillere dayanarak, ilk yaşamın Arkeen'in erken dönemlerinde evrimleşmeye başladığı düşünülmektedir.[50] Bazı bilim insanları, yaşamın 4,4 milyar yıl kadar önce, Hadeen'in erken dönemlerinde başlamış ve yerküre yüzeyinin altındaki hidrotermal bacalarda olası Geç Dönem Ağır Bombardıman döneminden sağ çıkmış olabileceğini düşünmektedirler.[51]

Ay'ın oluşumu

Bir sanatçının Ay'ın oluşumuna sebep olmuş devasa çarpışmayı tasviri.

Dünya'nın tek doğal uydusu olan Ay, yörüngesinde olduğu Dünya ile kıyasla diğer Güneş Sistemi uydularından daha büyüktür.[nb 1] Apollo Projesi'nde Ay'ın yüzeyinden alınmış kayaçlar Dünya'ya getirildi. Bu kayaçların radyometrik tarihlemeleri, Ay'ın 4,53±0,01 milyar yıl yaşında olduğunu[54] ve Güneş Sistemi'nin oluşumundan en az 30 milyon yıl sonra oluştuğunu göstermektedir.[55] Yeni kanıtlar ise Ay'ın daha geç bir tarih olan 4,48±0,02 milyar yıl önce, yani Güneş Sistemi'nin oluşumundan 70 ila 110 milyon yıl sonra oluştuğunu ortaya koymaktadır.[56]

Ay'ın oluşumuna ilişkin teoriler, aşağıdaki gerçeklerin yanı sıra neden geç oluştuğunu da açıklamalıdır. İlki, Ay'ın düşük yoğunluğa (Ay'ın yoğunluğu suyun 3,3 katıdır, Dünya'nın yoğunluğu ise suyun 5,5 katıdır[57]) ve küçük bir metalik çekirdeğe sahip oluşudur. İkincisi, Dünya ve Ay'ın aynı oksijen izotop imzasına sahip olmasıdır (oksijen izotoplarının nispeten bolluğu). Bu olayları açıklamak için ortaya atılan teorilerden biri olan Büyük Çarpışma Hipotezi, Mars büyüklüğünde bir gök cisminin (bazen Theia olarak da adlandırılır[55]) Erken Dünya'ya çarpması sonucu Ay'ın meydana geldiğini öne sürer ve yaygın kabul görür.[1][58][59]

Bu çarpışma, kuş olmayan dinozorların yok olmasına neden olduğu düşünülen ve günümüze daha yakın bir tarihte gerçekleşmiş olan Chicxulub Çarpışması'ndan yaklaşık 100 milyon kat daha fazla enerji açığa çıkardı. Çarpışma, yerkürenin bazı dış katmanlarının buharlaşması ve hem Dünya hem de çarpan gök cisminin eriyik hâle gelmesi için yeterliydi.[58][1] Dünya'nın manto içeriğinin bir kısmı, çarpışmanın etkisiyle Dünya etrafındaki yörüngeye fırladı. Büyük Çarpışma Hipotezi, Ay'daki metal maddelerin tükendiğini öngörmektedir[60] ve bu sayede Ay'ın anormal element bileşimine bir açıklama getirmektedir.[61] Dünya'nın yörüngesindeki fırlamış maddeler, birkaç hafta içinde tek bir gök cismi hâline yoğunlaşabilecek durumdaydı. Çarpışma sonucu Dünya yörüngesindeki fırlamış madde, kendi yerçekiminin etkisi altında daha küresel bir cisim hâline gelerek Ay'ı meydana getirdi.[62]

Bir sanatçının gözünden nispeten yeni oluşmuş Ay'ın Dünya üzerinde henüz yakından göründüğü ve her iki gök cisminde de kuvvetli volkanizma faaliyetlerinin sürdüğü bir Hadeen manzarası.

İlk kıtalar

Map with color and texture
Kuzey Amerika'nın jeolojik yaşa göre renk kodlu haritası. En gençten en yaşlıya doğru renkler sırasıyla sarı, yeşil, mavi ve kırmızı ile gösterilmiştir. Kırmızı ve pembe, Arkeen'den kalma kayaçları göstermektedir.

Levha tektoniğinin gerçekleşmesini sağlayan süreç olan manto konveksiyonu, yerkürenin iç kısmından yüzeyine gerçekleşen ısı akışının bir sonucudur.[63] Manto konveksiyonu ile okyanus ortası sırtlarında sert tektonik levhalar oluşur. Bu levhalar, yitim bölgelerinde manto içine dalarak yok olur. Manto, Erken Arkeen üst zamanında (yaklaşık 3 milyar yıl önce) günümüzden çok daha sıcak olup tahminen yaklaşık 1.600 °C (2.910 °F) sıcaklığındaydı.[64] Bu sebeple manto içindeki konveksiyon daha hızlı gerçekleşmekteydi. Şu anki levha tektoniklerine benzer süreçler o dönemde de gerçekleşiyor olsa da, tüm bunlar daha hızlı gerçekleşmekteydi. Hadeen ve Arkeen'de dalma bölgelerinin daha yaygın olması ve bundan ötürü tektonik levhaların daha küçük olması muhtemeldir.[1][63]

Yerkürenin yüzeyi ilk kez katılaştığında oluşan kabuk, Hadeen'de hızlı gerçekleşen levha tektonikleri ve Geç Dönem Ağır Bombardıman'ın yoğun etkileri sebebiyle tamamen kayboldu. Bununla birlikte kabukta henüz çok az farklılaşma meydana geldiği için bu ilk kabuğun da tıpkı günümüzdeki okyanusal kabuk gibi bazaltik bileşimde olduğu düşünülmektedir.[1] Daha altta yer alan kabukta meydana gelen kısmî erime sırasında, hafif elementlerin farklılaşmasının bir ürünü olan kıtasal kabuğun ilk büyük parçaları, ilk kez Hadeen'in sonunda, yani yaklaşık 4 milyar yıl önce ortaya çıktı. Bu ilk küçük kıtalardan geriye kalanlara kraton adı verilmektedir. Geç Hadeen ve Erken Arkeen kabuğunun bu parçaları, günümüzdeki kıtaların etrafında büyüdüğü çekirdekleri oluşturdu.[65]

Yerküredeki en eski kayaçlar, Kanada'nın Kuzey Amerika kratonunda bulunur. Bu kayaçlar yaklaşık 4 milyar yıllık tonalitlerdir. Bu tonalitler, yüksek sıcaklıkta başkalaşım geçirdiklerine ve aynı zamanda suyla sürüklenmeleri sırasında erozyonla yuvarlanmış tortul granüllere dair izler taşır. Bu tortul granüllere ait izler, o zamanlarda nehirlerin ve denizlerin var olduğuna işaret eder.[66] Kratonlar, temel olarak iki değişken mikrolevhadan oluşur. Bunlardan ilki, düşük derecede başkalaşım geçirmiş tortul kayaçlardan oluşan yeşil kaya kuşaklarıdır. Bu "yeşil kayalar", günümüzdeki yitim bölgelerinin üzerinde bulunan okyanus çukurluklarındaki tortullara benzer. Bu nedenle yeşil kayaların varlığı kimi zaman Arkeen sırasında yitim gerçekleştiğine dair bir kanıt olarak görülür. İkincisi ise felsik magmatik kayaçlardan oluşan bir bileşimdir. Bunlar çoğunlukla bileşim olarak granite benzeyen tonalit, tronjemit veya granodiyorit gibi kayaç türleridir (bu nedenle bu tür tektonik birliklere kısaca TTG denilir). TTG bileşimleri, bazaltta kısmi erimeyle oluşan ilk kıtasal kabuğun kalıntıları olarak görülmektedir.[67]

Okyanuslar ve atmosfer

Yerküre tanımlanırken genellikle geçmişte üç atmosfere sahip olduğu belirtilir. Yerkürenin Güneş nebulasından yakaladığı ilk atmosfer, hafif elementlerden (atmofil), çoğunlukla hidrojen ve helyumdan oluşuyordu. Güneş rüzgarları ve yerkürenin ısısı, bu atmosferi uzaklaştırdı, bundan dolayı günümüzde Dünya atmosferi artık kozmik bolluklarına kıyasla bu hafif elementlerden yoksundur.[68] Ay'ı meydana getiren çarpışmanın ardından eriyik hâldeki yerküreden uçucu gazların salınmasından sonra yanardağlardan daha fazla gaz salındı ve sera gazları açısından zengin ancak oksijen açısından fakir ikinci bir atmosfer oluştu.[1] Son olarak, bakteriler yaklaşık 2,8 milyar yıl önce oksijen üretmeye başladığında, oksijen açısından zengin üçüncü atmosfer meydana geldi.[69]

Bir sanatçının, puslu metan bakımından zengin prebiyotik ikinci atmosferi sayesinde turuncu göründüğüne inanılan Erken Dünya, diğer bir deyişle soluk turuncu nokta izlenimi.[70][71] Dünya'nın atmosferi, bu çağda Titan'ın günümüzdeki atmosferine benziyordu.[72]

İkinci atmosferin, atmosfer ve okyanusun oluşumunu açıklamak için yapılmış ilk modellerde uçucu maddelerin yerkürenin içinden dışarı atılmasıyla meydana geldiği varsayılmaktaydı. Günümüzdeyse bu uçucu maddelerin birçoğunun, gök cisimlerinin çarpışma anında buharlaştığı çarpışma etkisiyle gazdan arınma olarak bilinen bir süreç ile yığılma esnasında geldiği düşünülmektedir. Okyanus ve atmosfer, bu nedenle Dünya henüz meydana geldiği esnada oluşmaya başladı.[73] Yeni atmosfer muhtemelen su buharı, karbondioksit, azot ve az miktarda diğer gazları içermekteydi.[74]

Güneş nebulasının buz oluşumuna izin vermeyecek kadar sıcak olmasından ve kayaçların su buharıyla hidratasyonunun çok uzun süreceğinden ötürü Dünya'ya 1 astronomik birim (AU) uzaklığındaki (yani Dünya'nın Güneş'e olan uzaklığı kadar) gezegenciklerin yerküre üzerinde su oluşumuna büyük olasılıkla bir katkısı olmadı.[73][75] Yerküredeki su, dış asteroit kuşağındaki göktaşları ve tahmini olarak 2,5 AU ve ötesindeki bazı büyük gezegen embriyolarından geldi.[73][76] Kuyruklu yıldızlar da yerküreye su getirmiş olma ihtimali bulunmaktadır. Günümüzde kuyruklu yıldızların çoğu bugün Güneş'in etrafında Neptün'ün daha uzak yörüngelerde bulunuyor olsalar da, bilgisayar simülasyonları, kuyruklu yıldızların eskiden Güneş sisteminin iç kısımlarında çok daha yaygın bulunduğunu göstermektedir.[66]

Dünya soğudukça bulutlar oluştu. Yağmurlar, okyanusları meydana getirdi. Güncel kanıtlar, okyanusların 4,4 milyar yıl öncesine kadar erken bir tarihte oluşmaya başlamış olabileceğini göstermektedir.[42] Arkeen'in başlangıcında, yerkürenin büyük çoğunluğu okyanuslarla kaplıydı. Sönük genç Güneş paradoksu olarak bilinen bir problem nedeniyle bu erken dönem okyanus oluşumu açıklanması zor bir olaydı. Yıldızlar, yaşlandıkça daha parlak hâle gelmektedir; Güneş de oluşumu sırasında mevcut gücünün sadece %70'i kadar enerji yaymaktaydı. Güneş, son 4,5 milyar yılda %30 daha parlak hale geldi.[77] Birçok model, okyanusların oluştuğu sırada yerkürenin buzla kaplı olacağını göstermektedir.[73][78] Bu soruna karşılık muhtemel bir cevap, o dönemde sera etkisi yaratmak için atmosferde yeterli karbondioksit ve metan bulunuyor olması ihtimalidir. Yanardağlardan karbondioksit, ilkel mikroplardan ise metan gazı ortaya çıkmış olabilir. Bunlara ek olarak o dönemde metan fotolizi ürünlerinden oluşan ve sera karşıtı etkiye sahip bir organik pusun var olduğu hipotezi öne sürülmüştür.[79] Bir diğer sera gazı olan amonyak, yanardağların patlaması sırasında açığa çıkıyordu ancak morötesi radyasyon sebebiyle hızlı bir biçimde parçalanmaktaydı.[69]

Yaşamın kökeni


İlkel atmosfere ve okyanusa ilginin nedenlerinden biri de, yaşamın ilk ortaya çıktığı koşulları oluşturmalarıdır. Yaşamın cansız kimyasallardan nasıl ortaya çıktığı konusunda pek çok model olmasına karşın bu konuda çok az fikir birliği vardır. Laboratuvarda oluşturulan kimyasal sistemler, canlı bir organizmanın sahip olduğu asgarî karmaşıklığın oldukça gerisindedir.[80][81]

Yaşamın ortaya çıkışındaki ilk adım, canlılığın yapı taşları olan nükleobazlar ve amino asitler de dahil olmak üzere basit organik bileşiklerin çoğunu oluşturan kimyasal reaksiyonlar olabilir. 1953 yılında Stanley Miller ve Harold Urey tarafından yapılan bir deney, bu tür moleküllerin, su, metan, amonyak ve hidrojen içeren bir atmosferde kıvılcımlar (yıldırımın etkisini taklit etmek için) yardımıyla oluşabileceğini gösterdi.[82] Atmosferin kimyasal bileşimi muhtemelen Miller ve Urey'in deneyinde kullandığından farklı olmasına rağmen, bu deneyden sonra daha gerçekçi bileşimlerle yapılan deneylerde de organik moleküller başarıyla sentezlendi.[83] Bilgisayar simülasyonları, dünya dışı organik moleküllerin, Dünya'nın oluşumundan önceki ön gezegen diskinde oluşmuş olabileceğini göstermektedir.[84]

Canlılarda en az üç olası başlangıç noktasından daha fazla karmaşıklığa ulaşılabilir. Bunlar sırasıyla bir organizmanın kendisine benzer yavrular üretme yeteneği olan kendini kopyalama; organizmanın kendini besleme ve onarma yeteneği olan metabolizma ve yiyeceklerin girmesine ve atıkların çıkmasına izin verip, istenmeyen maddeleri dışarıda tutan dış hücre zarlarıdır.[85]

Önce replikasyon: RNA dünyası

Üç modern üst âlemin en basit üyeleri dahi kendi "tariflerini" kaydetmek için DNA'yı kullanır. DNA'daki bu bilgileri ise büyüme, bakım ve kendini kopyalama amacıyla kullanma amaçlı "okumak" için karmaşık bir RNA ve protein moleküller dizisi kullanırlar.

Ribozim adı verilen bir tür RNA molekülünün, hem kendi replikasyonunu hem de proteinlerin yapımını katalizleyebildiğinin keşfi, ilkel canlıların tamamen RNA'ya dayandığı hipotezinin kurulmasını sağladı.[86] Mutasyonlar ve yatay gen transferlerinin varlığı, her nesildeki yavruların ebeveynlerinden farklı genomlara sahip olma olasılığının oldukça yüksek olmasını sağlayacağından ilkel yaşam biçimleri, bireylerin mevcut olduğu ancak biyolojik türlerin olmadığı bir RNA dünyası oluşturmuş olabilir.[87] Daha sonra RNA'nın yerini kimyasal açıdan daha kararlı olan ve bu nedenle daha uzun genomlar oluşturabilen, tek bir organizmanın sahip olabileceği yetenekler aralığını genişleten DNA aldı.[88] Ribozimler ise modern hücrelerin "protein fabrikaları" olan ribozomların ana bileşenleri olarak kaldı.[89]

Kısa ve kendi kendini kopyalayan RNA molekülleri laboratuvarlarda yapay olarak üretilmiş olmasına rağmen[90] RNA'nın biyolojik olmayan fakat doğal yollarla sentezinin mümkün olup olmadığı konusunda şüpheler ortaya çıkmıştır.[91][92][93] İlk ribozimler, daha sonra yerini RNA'ya bırakmış olan PNA, TNA veya GNA gibi daha basit nükleik asitlerden oluşmuş olabilir.[94][95] Kristaller[96] ve hatta kuantum sistemleri, ortaya atılan diğer bazı RNA öncesi replikatör önerilerdendir.[97]

2003 yılında, hidrotermal bacaların yakınındaki okyanus tabanı basınç değerlerinde ve yaklaşık 100 °C'de gözenekli metal sülfür çökeltilerinin RNA sentezine yardımcı olacağı fikri ortaya atıldı. Bu hipoteze göre ilkel hücreler, daha sonraları lipit zarların gelişimine kadar metal substratın gözeneklerinde tutulur.[98]

Önce metabolizma: Demir ve kükürt dünyası

Hemen hemen tüm bilinen canlılardaki replikasyon molekülü, deoksiribonükleik asittir. DNA, ilkel replikasyon moleküllerinden çok daha karmaşıktır ve replikasyon sistemleri oldukça ayrıntılıdır.

Uzun süredir varlığı devam eden bir başka hipotez de, ilk canlılığın protein moleküllerinden oluştuğudur. Proteinlerin yapı taşları olan amino asitler, tıpkı iyi birer katalizör olan peptitler (amino asit polimerleri) gibi uygun prebiyotik koşullarda kolayca sentezlenir.[99] 1997'de başlayan bir dizi deney, katalizör olarak demir sülfür ve nikel sülfürün kullanıldığı ortamda, karbonmonoksit ve hidrojen sülfür varlığında amino asitlerin ve peptitlerin oluşabileceğini gösterdi. Oluşumlarındaki basamakların çoğu, yaklaşık 100 °C (212 °F) kadar sıcaklık ile ortalama düzeyde basınç gerektiriyordu fakat bu basamaklar arasından birinin gerçekleşmesi için 250 °C (482 °F) sıcaklık ve yerkürenin 7 kilometre (4,3 mi) altında görülen düzeylerde bir basınç gerekmekteydi. Bu nedenle, proteinlerin kendi kendine devam edebilen sentezi, hidrotermal bacaların yakınında meydana gelmiş olabilir.[100]

Önce metabolizmanın oluştuğu senaryolardaki zorluklardan biri de organizmaların evrimleşmesi için bir yol bulmaktır. Molekül kümeleri, bireysel olarak çoğalma yeteneği olmadan doğal seçilimin hedefi olarak "bileşimsel genomlara" (topluluktaki moleküler türlerin sayısı) sahip olacaktır. Bununla birlikte, yakın tarihli bir model, böyle bir sistemin doğal seçilime yanıt olarak evrimleşemeyeceğini göstermektedir.[101]

Önce zarlar: Lipit dünyası

Tıpkı hücrelerin dış zarlarını oluşturanlara benzeyen çift duvarlı lipit "kabarcıklarının", önemli bir ilk adım olabileceği öne sürülmüştür.[102] İlkel Dünya'nın koşullarını simüle eden deneyler, lipitlerin oluştuğunu bildirmiş olup, bu lipitler kendiliğinden lipozomlar (çift duvarlı "kabarcıklar") meydana getirebilir ve sonrasında kendilerini çoğaltabilir. Lipitler, nükleik asitler gibi özünde birer bilgi taşıyıcısı olmasalar da, uzun ömür ve üreme için doğal seçilime tabi olacaklardır. RNA gibi nükleik asitler, lipozomların içinde, dış ortamda oluşacağından daha kolay bir şekilde oluşmuş olabilir.[103]

Kil teorisi

Bazı killerin, özellikle de montmorillonitin , bir RNA dünyasının ortaya çıkması için kendilerini olası birer hızlandırıcı kılan özellikleri vardır. Killer, kristal yapılarının kendini kopyalamasıyla büyür, doğal seçilimin bir benzerine tabidirler (en hızlı büyüyen kil "türlerinin" belli bir ortamda hızla baskın hale gelmesi gibi) ve RNA moleküllerinin oluşumunu katalizleyebilirler.[104] Bu fikir bir bilimsel konsensüs haline gelmemiş olsa da, fikrin hâlâ aktif destekçileri bulunmaktadır.[96][105]

Bir lipozom kesiti (lipitlerden oluşan bir kabarcık görünümündedir)

2003'teki araştırmalar, montmorillonitin yağ asitlerinin "kabarcıklara" dönüşümünü de hızlandırabileceğini ve bu kabarcıkların kile bağlı RNA'yı kapsülleyebileceğini bildirdi. Kabarcıklar, sonrasında ilave lipitleri absorplayarak ve bölünerek büyüyebilir. En ilkel hücrelerin oluşumuna buna benzer süreçler yardımcı olmuş olabilir.[106]

Benzer bir hipotez, nükleotitlerin, lipitlerin ve amino asitlerin öncülü olarak kendini kopyalayan ve demir açısından zengin killeri önermektedir.[107]

Son evrensel ortak ata

Bu çok sayıda ön hücreden sadece bir soyun hayatta kaldığı düşünülmektedir. Mevcut filogenetik kanıtlar, son evrensel ortak atanın (SEOA kısaltması ile anılır) erken Arkeen üst zamanda, tahminen 3,5 milyar yıl veya daha da öncesinde yaşamış olduğunu göstermektedir.[108][109] Bu son evrensel ortak ata hücresi, bugün dünyada var olan tüm yaşamın atasıdır. Bu hücre muhtemelen bir prokaryottu, bir hücre zarına ve muhtemelen ribozomlara sahipti ancak bir çekirdeğe ve mitokondri veya kloroplastlar gibi zarla çevrili organellere sahip değildi. Tıpkı modern hücreler gibi, genetik kodu olarak DNA'yı, bilgi aktarımı ve protein sentezi için RNA'yı ve reaksiyonları katalizlemek için enzimleri kullandı. Bazı bilim insanları, tek bir son evrensel ortak ata yerine, yatay gen transferi yoluyla genleri değiş tokuş eden organizma popülasyonları olduğunu düşünmektedir.[108]

Bir sanatçının Geç Arkeen Dünyası izlenimi. Yerkabuğunun büyük ölçüde soğumuş olduğu ve yeryüzünün su bakımından zengin ancak bitki örtüsü bakımından fakir olduğu görülmektedir. Yeryüzünde volkanlar, kıtalar ve hâli hazırda kümelenmiş mikrobiyalitler bulunmaktadır. Ay, Dünya'ya bugünkü mesafesine göre çok daha yakındı, gökyüzünü kaplıyor ve şiddetli gelgitlere sebep oluyordu.[110]

Proterozoyik

Proterozoyik üst zaman, 2,5 milyar yıl öncesinden 538,8 milyon yıl öncesine kadar sürdü.[111] Bu zaman diliminde, kratonlar günümüz boyutlarındaki kıtalara dönüştü. Oksijen açısından zengin bir atmosfere geçiş kayda değer bir gelişmeydi. Yaşam, prokaryot hücrelerden, ökaryotlara ve çok hücrelilere evrildi.[26] Proterozoyik'te, Kartopu Dünya olarak adlandırılan birkaç şiddetli buzul çağı görüldü.[27] Yaklaşık 600 milyon yıllık son Kartopu Dünya olayından sonra, Dünya'daki yaşamın evrimi hızlandı. Yaklaşık 580 milyon yıl önce, Ediyakaran biyotası, Kambriyen Patlaması'nın başlangıcını oluşturdu.[26][112][113]

Oksijen devrimi

Batı Avustralya, Thetis Gölü kıyısındaki taşa dönüşmüş stromatolitler. Arkeen stromatolitleri, Dünya'daki yaşamın ilk doğrudan fosil izleridir.
Güney Afrika, Barberton Greenstone Belt'teki Moodies Grubu'nda bulunan, 3,15 milyar yıllık bir bantlı bir demir formasyonu. Kırmızı katmanlar oksijenin mevcut olduğu zamanları gösterirken gri tabakalar oksijenin az olduğu (anoksik) koşullarda oluşmuştur.

İlk hücreler, çevredeki ortamdan enerji ve besin aldı. Daha karmaşık bileşiklerin görece daha az enerjiyle daha basit bileşiklere parçalanmasını sağlayan fermantasyon sürecini kullandılar ve serbest kalan enerjiyi büyümek ve çoğalmak için kullandılar. Fermantasyon sadece anaerobik (oksijensiz) bir ortamda gerçekleşebilir. Fotosentezin evrimi, hücrelerin Güneş'ten enerji elde etmesini mümkün kıldı.[114]

Dünya yüzeyini kaplayan yaşamın çoğu doğrudan veya dolaylı olarak fotosenteze bağlıdır. En yaygın şekli olan oksijenli fotosentez, karbondioksit, su ve güneş ışığını besine dönüştürür. Güneş ışığının enerjisini yakalayarak ATP gibi enerji açısından zengin moleküllerde depolar ve sonrasında bu moleküller şeker üretmek için enerji sağlar. Fotosentezde kullanılan elektronların sağlanması için hidrojen sudan sıyrılırak kullanılırken oksijen atık ürün olarak doğaya bırakılır.[115] Mor bakteriler ve yeşil kükürt bakterileri de dahil olmak üzere bazı organizmalar, elektron bağışçısı olarak sudan sıyrılan hidrojenin alternatiflerini kullanan oksijensiz bir fotosentez biçimi gerçekleştirir. Bu su kullanmayan fotosentez biçimindeki elektron kaynaklarına örnek olarak hidrojen sülfür, kükürt ve demir verilebilir. Bu tür ekstremofil organizmaların yaşadığı yerler, kaplıca ve hidrotermal bacalar gibi bu tür bir fotosentez yapmayan canlılar için yaşanamaz ortamlarla sınırlıdır.[114][116]

Daha basit bir anoksijenik bir fotosentez türü, yaşamın başlangıcından görece kısa bir süre sonra, 3,8 milyar yıl önce ortaya çıktı. Oksijenli fotosentezin zamanlaması daha tartışmalıdır. Yaklaşık 2,4 milyar yıl önce ortaya çıkmış olduğu kesindir ancak bazı araştırmacılar bu zamanı 3,2 milyar yıl olduğunu düşünmektedir.[115] İkinci durumda "muhtemelen küresel üretkenlik en az iki veya üç kat arttı".[117][118] Oksijen üreten yaşam formlarının en eski kalıntıları arasında stromatolitler bulunur.[117][118][119]

İlk başta, salınan oksijen, kireçtaşı, demir ve diğer minerallerle bağlandı. Oksitlenmiş demir, Sideriyen döneminde (2500 milyon yıl öncesi ile 2300 milyon yıl öncesi aralığında) bol miktarda oluşan bantlı demir formasyonu adı verilen jeolojik katmanlarda kırmızı tabakalar olarak görünür.[2] Açıkta bulunan ve kolayca tepkimeye giren minerallerin çoğu oksitlendiğinde, nihayet atmosferde oksijen birikmeye başladı. Her hücre yok denecek kadar oksijen üretmiş olsa da, birçok hücrenin birleşik metabolizmasıyla uzun bir süre boyunca oksijen üretmesi, Dünya'nın atmosferini dönüştürerek mevcut durumuna getirdi. Bu, Dünya'nın üçüncü atmosferiydi.[120][69]

Bir miktar oksijen, Güneş'in ultraviyole radyasyonuyla uyarılarak ozon hâlini aldı ve atmosferin üst kısmına yakın bir tabakada toplandı . Ozon tabakası, bir zamanlar atmosferden geçmiş olan ultraviyole radyasyonun önemli bir miktarını soğurdu ve soğurmaya da devam etmektedir. Ozon tabakası, hücrelerin okyanus yüzeyinde ve nihayetinde karada kolonileşmesini sağladı. Ozon tabakası olmadan, kara ve denizler üzerine gerçekleşen ultraviyole radyasyon bombardımanı, bu ışınlara maruz kalan hücrelerde sürdürülemez seviyede mutasyonlara neden olurdu.[121][66]

Jeolojik zamanlar boyunca atmosferdeki oksijenin kısmi basıncının yaklaşık değerini gösteren grafik[119]

Fotosentezin bir başka önemli etkisi daha oldu. Oksijen zehirli olduğundan atmosferdeki oksijen seviyesi yükseldikçe oksijen felaketi olarak bilinen olay ile Dünya'daki canlıların büyük bir kısmı muhtemelen yok oldu. Dirençli canlılar hayatta kalarak gelişirken kimi canlılar da metabolizmalarını artırmak ve aynı gıdadan daha fazla enerji elde etmek için oksijen kullanma yeteneğini geliştirdi.[121]

Kartopu Dünya

Bir sanatçının, yüzeyinde hiç sıvı hâlde su kalmamış, tamamen donmuş ve oksitlenmiş bir Kartopu Dünya tasviri.

Güneş'in doğal evrimi, Arkeen ve Proterozoyik boyunca Güneş'i giderek daha parlak hâle getirdi. Güneş'in parlaklığı her bir milyar yılda %6 oranında artar.[66] Sonuç olarak Dünya, Proterozoyik üst zamanda Güneş'ten daha fazla ısı almaya başladı. Ancak Dünya daha fazla ısınmadı. Aksine, jeolojik kayıtlar Proterozoyik'in başlarında yerkürenin dramatik bir şekilde soğuduğunu göstermektedir. Güney Afrika'da bulunan buzul çökellerinin yaşı 2,2 milyar yıl öncesine kadar uzanmaktadır ve bu zamanlarda paleomanyetik kanıtlara göre ekvatorun yakınında bulunmuş olmaları gerekir. Bu nedenle Huronian buzullaşması olarak bilinen bu buzullaşma, küresel boyutta gerçekleşmiş olabilir. Bazı bilim insanlarına göre bu buzullaşma öylesine şiddetliydi ki, yerküre kutuplardan ekvatora kadar dondu. Bilimde bu hipoteze "Kartopu Dünya" adı verilir.[122]

Huronian buzul çağı, atmosferdeki artan oksijen miktarından kaynaklanmış olabilir. Artan oksijen miktarı, atmosferdeki metanın (CH4) azalmasına neden oldu. Metan kuvvetli bir sera gazıdır ancak oksijenle tepkimeye girerek daha az etkili bir sera gazı olan karbondioksiti (CO2) meydana getirir.[66] Atmosferde serbest oksijen mevcut olduğunda, atmosferdeki metan gazı miktarı, Güneş'ten gelen ve artmakta olan ısı akışının etkisine karşı koymaya yetecek ölçüde azalmış olabilir.[123]

Bununla birlikte Kartopu Dünya terimi, daha sonraları Kriyojeniyen dönemde gerçekleşen ekstrem buz çağlarını tanımlamak için daha yaygın olarak kullanılır. 750 myö ile 580 myö aralığında, yerkürenin en yüksek dağlar dışında buzla kaplı olduğu düşünülen ve ortalama sıcaklıkların -50 °C (-58 °F) civarında olduğu sanılan, her biri yaklaşık 10 milyon yıl süren dört dönem vardı.[124] Kartopu olayı, kısmen,ekvatorun üstü ve altına yayılmış olan süper kıta Rodinia'nın konumundan kaynaklanmış olabilir. Karbondioksit, yağmurla birleşerek kayaları aşındırır ve bunun sonucunda karbonik asit oluşur. Karbonik asit de daha sonra suyla birlikte denize akar ve böylece sera gazı olan karbondioksit atmosferden gitmiş olur. Kıtalar kutuplara yakın olduğunda, buzulların ilerlemesiyle kayalar kaplanır ve bu olay karbondioksitin atmosferde azalma sürecini yavaşlatır. Ancak Rodinya'nın aşınması, Kriyojeniyen boyunca buzulların tropik bölgelere ilerleyişine kadar kontrolsüz biçimde devam etti. Devam eden bu süreç, yanardağlardan karbondioksit emisyonu veya metan gazı hidratlarının destabilizasyonuyla tersine çevrilmiş olabilir. Alternatif Sulu kar dünyası teorisine göre, buzul çağlarının zirvesinde bile ekvatorda hâlâ açık sular bulunuyordu.[125][126]

Ökaryotların ortaya çıkışı

Bir yosunun hücrelerindeki kloroplastlar

Modern taksonomi, yaşamı üç üst âleme ayırır. Kökenlerinin zamanı belirsizdir. Bakteriler, muhtemelen diğer yaşam formlarından (bazen Neomura olarak adlandırılır) ilk ayrılan üst âlemdi fakat bu varsayım tartışmalıdır. Bundan kısa bir süre sonra, 2 milyar yıl önce,[127] Neomura, Arkea ve Ökaryotlar olarak ikiye ayrıldı. Ökaryotik hücreler, prokaryotik hücrelerden (Bakteriler ve Arkea) daha büyük ve daha karmaşıktır. Bu karmaşıklığın sebebi ancak şimdilerde anlaşılmaya başlanmıştır.[128] Mantarlara özgü özelliklere sahip en eski fosiller, yaklaşık 2,4 milyar yıl öncesine tarihlenir ve Paleoproterozoyik Zaman'a aittir. Bu çok hücreli bentik organizmalar, anastomoz yapabilen ipliksi yapılara sahipti.[129]

Bu sıralarda, ilk proto-mitokondri oluştu. Evrimleşerek oksijenli solunum yapabilir duruma gelen ve günümüzün Riketsiya cinsi bakterileriyle akraba olan bir bakteri hücresi,[130] oksijenli solunum yeteneğinden yoksun daha büyük bir prokaryot hücrenin içine girdi. Tahminen büyük olan hücre, daha küçük olanı sindirmeye çalıştı ancak bunda (muhtemelen avlananların savunma biçimlerinin evrimi sebebiyle) başarısız oldu. Daha küçük hücre, daha büyük olana parazit olmuş olabilir. Her hâlükarda daha küçük hücre, daha büyük hücrenin içinde hayatta kalmaya devam etti. Oksijen kullanarak, daha büyük hücrenin ürettiği atıkları metabolizmasında kullanarak daha fazla enerji elde etti. Bu fazla enerjinin bir kısmı konak hücreye (büyük olana) geri döndü. Küçük hücre, daha büyük olanın içinde çoğaldı. Kısa süre içinde büyük hücre ile içinde barındırdığı küçük hücreler arasında kalıcı bir simbiyoz gelişti. Zamanla konak hücre, içindeki daha küçük hücrelerden bazı genler edindi ve iki hücre de birbirine bağımlı hale geldi. Büyük hücre, küçük hücrelerin ürettiği enerji olmadan hayatta kalamaz ve küçük hücreler de daha büyük hücre tarafından sağlanan hammaddeler olmadan hayatta kalamaz duruma geldi. Tüm hücre, artık tek bir organizma olarak kabul edilmektedir ve içindeki küçük hücreler organel olarak sınıflandırılan birer mitokondridir.[131]

Buna benzer bir diğer olay da fotosentetik siyanobakterilerin[132] büyük heterotrofik hücrelerin içine girip kloroplastlara dönüşmesidir.[120][133] Muhtemelen bu değişikliklerin bir sonucu olarak, fotosentez yapabilen bir hücre soyu diğer ökaryotlardan 1 milyar yıl önce ayrıldı. Tahminen buna benzer birkaç tane daha hücre içine girme olayı gerçekleşmişti. Mitokondri ve kloroplastların hücresel kökenine ilişkin köklü endosimbiyotik teorinin yanı sıra, hücrelerin peroksizom oluşumuna, spiroketlerin sil ve kamçı oluşumuna ve hatta bir DNA virüsünün hücre çekirdeği oluşumuna sebep olduğuna dair teoriler vardır.[134][135] Ancak hiçbiri yaygın kabul görmemiştir.[136]

Arkeler, bakteriler ve ökaryotlar çeşitlenmeye, daha karmaşık hâle gelmeye ve çevrelerine daha iyi adapte olmaya devam ettiler. Her bir üst âlem tekrar tekrar birden fazla soya bölünmüştür ancak arkeler ve bakterilerin tarihi hakkında çok az şey bilinmektedir. Süperkıta Rodinya, 1,1 milyar yıl önce oluşum sürecindeydi.[137][138] Bitki, hayvan ve mantar soyları, henüz tek hücreli olarak var olmalarına rağmen birbirlerinden ayrılmıştı. Bunlardan bazıları koloniler hâlinde yaşıyordu ve aralarında zamanla aralarında bir iş bölümü oluşmaya başladı. Koloninin dış yüzeyindeki hücrelerin, iç kısımdakilerden farklı roller üstlenmeye başlamış olması muhtemeldir. Özelleşmiş hücrelere sahip bir koloni ve çok hücreli bir organizma arasındaki ayrım her zaman net olmasa da, yaklaşık 1 milyar yıl önce[139] ilk çok hücreli bitkiler ortaya çıktı; bunlar büyük ihtimalle yeşil alglerdi.[140] Muhtemelen 900 myö civarında[133] gerçek çok hücrelilik hayvanlarda da evrimleşmişti.[141]

İlk çok hücreli hayvan, muhtemelen bozulmuş bir organizmanın kendini yeniden bir araya getirmesini sağlayan totipotent hücrelere sahip günümüz süngerlerine benziyordu.[133] Çok hücreli organizmaların tüm türlerinde iş bölümü tamamlandıkça, hücreler daha özelleşmiş ve birbirlerine daha bağımlı hâle gelirken, izole hücreler ise ölür.[142]

Proterozoyik'te süperkıtalar

Panotya'nın yeniden oluşturulmuş hâli (550 milyon yıl önce).

Son 250 milyon yıla ait tektonik levha hareketlerinin yeniden oluşturulması (Senozoyik ve Mezozoyik zamanlar), kıta kenarlarının uydurumu, okyanus tabanındaki manyetik anomaliler ve paleomanyetik kutuplar kullanılarak güvenilir bir şekilde yapılabilir. Son 250 milyon yılın daha öncesinde ise hiçbir okyanus kabuğu gözlemlenemediğinden, daha erken tarihlere ait haritaları oluşturmak zordur. Eski levhaların kenarlarını belirleyen orojenik kuşaklar, flora ve faunanın geçmişteki dağılımları vb. çeşitli jeolojik kanıtlar, paleomanyetik kutupları destekler. Zamanda geriye gidildikçe, jeolojik verilerin sayısı azalır ve yorumlanması zorlaşır. Bu sebeple daha eski dönemler için hazırlanan haritaların kesinliği azalır.[143]

Yerküre tarihi boyunca, kıtaların çarpışarak bir süperkıta oluşturduğu ve daha sonra başka yeni kıtalara ayrıldığı zamanlar olmuştur. Yaklaşık 1000 ila 830 milyon yıl önce kara kütlelerinin çoğu, bir süperkıta olan Rodinya'da birleşti.[143][144] Rodinya'dan önce, Erken-Orta Proterozoyik'te Nuna ve Kolumbiya adı verilen kıtalar var olmuş olabilir.[143][145][146]

Rodinya'nın yaklaşık 800 milyon yıl önce dağılmasından sonra, dağılan kıtalar 550 myö civarında kısa ömürlü başka bir süperkıta oluşturmuş olabilir. Bu varsayımsal süperkıta kimi zaman Panotya veya Vendiya olarak adlandırılır.[147] Bunun kanıtı, günümüz Afrika, Güney Amerika, Antarktika ve Avustralya kıtalarını birleştiren Pan-Afrikan orojenezi olarak bilinen bir kıtasal çarpışma aşamasıdır. Panotya'nın varlığı, Gondvana (bu kıta, Arap Yarımadası ve Hint alt kıtasıyla beraber Güney Yarımküre'deki kara kütlelerinin çoğuna sahipti) ve Laurentia (kabaca günümüzdeki Kuzey Amerika'ya eşdeğer) arasındaki riftleşmenin zamanlamasına bağlıdır.[143] Proterozoyik üst zamanın sonunda, kıtaların çoğunun güney kutbu etrafındaki bir konumda birleştiği ise kesindir.[148]

Geç Proterozoyik'te iklim ve yaşam

Ediyakaran döneminde yaşamış bir hayvan olan Spriggina floundansi'nin 580 milyon yıllık fosili. Bu tür canlıların, Kambriyen Patlaması'nda ortaya çıkan yeni birçok canlı türünün atası olması mümkündür.

Proterozoyik'in sonlarında en az iki Kartopu Dünya olayı görüldü. Bu olaylar öylesine şiddetliydi ki, okyanusların yüzeyini tamamen donmasına sebep olmuş olabilir. Bu olay 716,5 ve 635 milyon yıl önce, Kriyojeniyen döneminde meydana geldi.[149] Her iki buzullaşmanın yoğunluğu ve mekanizmaları hâlâ araştırılmaktadır ve bu buzullaşmalara bir açıklama getirmek, Erken Proterozoyik Kartopu Dünyası'na kıyasla daha zordur.[150] Çoğu paleoklimatolog, soğuk dönemlerin süper kıta Rodinya'nın oluşumuyla bağlantılı olduğunu düşünmektedir.[151] Rodinya'nın merkezi ekvatorda bulunduğundan kimyasal ayrışma oranları arttı ve bu nedenle atmosferden karbondioksit (CO2) emilimi gerçekleşti. CO2 bir sera gazı olduğundan, Dünya iklimi küresel olarak soğudu.[152] Aynı şekilde, Kartopu Dünya olayları sırasında, kıtaların yüzeyi kimyasal ayrışmayı azaltan ve böylece buzullaşmayı sona erdiren donmuş toprak ile kaplandı. Bir başka hipotez ise sera etkisiyle küresel sıcaklıkların yükselmesine sebep olacak miktarda karbondioksitin, yanardağlardan gaz çıkışıyla atmosfere yayıldığıdır.[151] Artan yanardağ faaliyeti, Rodinya'nın yaklaşık olarak aynı zamanda parçalanmasından kaynaklandı.[153]

Kriyojeniyen dönemini, yeni çok hücreli canlıların hızlı bir şekilde geliştiği Ediyakaran dönemi izledi.[154] Şiddetli buzul çağlarının sona ermesiyle canlı çeşitliliğinin artması arasında bir bağlantı olup olmadığı net değildir ancak tesadüfî de görünmemektedir. Ediyakaran biyotası adı verilen bu yeni canlılar, her zamankinden boyut olarak daha büyük ve daha çeşitliydi. Çoğu Ediyakaran canlısının taksonomisi net olmasa da, bazıları modern canlı gruplarının atalarıydı.[155] Ediyakaran dönemindeki önemli gelişmelerden biri, kas ve sinir hücrelerinin ilk kez görülüşüydü. Ediyakaran fosillerinin hiçbirinde iskelet benzeri sert vücut bölümleri yoktu. Bunlar ilk olarak Proterozoyik ve Fanerozoyik üst zamanlar veya diğer bir deyişle Ediyakaran ve Kambriyen dönemleri arasındaki sınırdan sonra ortaya çıkar.[156]

Fanerozoyik

Fanerozoyik, yaklaşık 538,8 milyon yıl önce başlamış olup Dünya'nın şu an içinde bulunduğu üst zamandır. Üç zamandan oluşur ve bunlar kronolojik sırayla Paleozoyik, Mezozoyik ve Senozoyik'tir.[111] Fanerozoyik, çok hücreli canlıların bugün bilinen neredeyse tüm organizmalara kayda değer ölçüde çeşitlendiği üst zamandır.[157]

Paleozoyik ("eski yaşam") zaman, 538,8 milyon yıl öncesinden 251,902 milyon yıl öncesine kadar sürmüş olup Fanerozoyik'in ilk ve en uzun bölümüydü.[111] Paleozoyik sırasında birçok modern canlı grubu ortaya çıktı. Yaşam, önce bitkilerle, sonra da hayvanlarla karada kolonileşti. İki büyük yok oluş meydana geldi. Proterozoyik'in sonunda Panotya ve Rodinya'nın parçalanmasıyla oluşan kıtalar yavaş yavaş tekrar bir araya gelerek Geç Paleozoyik'te süper kıta Pangea'yı oluşturdu.[158]

Mezozoyik ("orta yaşam") zaman, 251,902 milyon yıl öncesinden 66 milyon yıl öncesine kadar sürdü.[111] Triyas, Jura ve Kretase dönemlerine ayrılmıştır. Mezozoyik zaman, fosil kayıtlarındaki en şiddetli yok oluş olan Permiyen-Triyas yok oluşuyla başladı ve bu yok oluşla Dünya'daki türlerin %95'inin nesli tükendi.[159] Dinozorların neslinin tükenmesine sebep olan Kretase-Paleojen yok oluşuyla Mezozoyik zaman sona erdi.[160]

Senozoyik ("yeni yaşam") zaman, 66 milyon yıl önce başladı ve Paleojen, Neojen ve Kuvaterner dönemi şeklinde üçe ayrılmıştır. Bu üç dönem sırasıyla kendi içinde farklı dönemlere ayrılır. Paleojen dönemi, Paleosen, Eosen ve Oligosen'e; Neojen dönemi, Miyosen ve Pliyosen'e ve son olarak Kuvaterner dönemi Pleyistosen ve Holosen'e ayrılmıştır.[161] Memeliler, kuşlar, amfibiler, timsahlar, kaplumbağalar ve lepidozorlar, kuş olmayan dinozorları ve diğer birçok canlının neslinin tükenmesine sebep olan Kretase–Paleojen yok oluşundan kurtuldular. Bu kurtulan canlılar, günümüzdeki hâllerine Senozoyik zamanda çeşitlendiler.[162]

Tektonik hareketler, paleocoğrafya ve iklim

Pangea, yaklaşık 300 milyon yıl öncesinden 180 milyon yıl öncesine kadar varlığını sürdürmüş bir süperkıtaydı. Günümüzdeki kıtaların ve diğer kara kütlelerinin ana hatları, bu haritada gösterilmiştir.

Proterozoyik'in sonunda,Panotya süperkıtası, Laurentia, Baltika, Sibirya ve Gondvana'dan oluşan daha küçük kıtalara bölünmüştü.[163] Kıtaların birbirinden ayrıldığı dönemlerde, yanardağ faaliyetiyle daha fazla okyanus kabuğu oluştu. Genç yanardağ kabuğu, eski okyanus kabuğundan nispeten daha sıcak ve yoğunluğu daha az olduğundan, bu dönemlerde okyanus tabanları yükselir. Bu da deniz seviyesinin yükselmesine neden olur. Bu nedenle, Paleozoyik'in ilk yarısında geniş kıtasal alanlar deniz seviyesinin altındaydı.[164][165]

Erken Paleozoyik iklimi bugünkünden daha sıcaktı ancak Ordovisiyen'in sonunda, buzulların büyük Gondvana kıtasının bulunduğu güney kutbunu kapladığı kısa bir buzul çağı görüldü. Bu döneme ait buzullaşmaya dair izler yalnızca eski Gondvana'da bulunmaktadır. Geç Ordovisyen buzul çağında, birçok brakiyopod, trilobit, Bryozoa ve koralın neslinin tükendiği birkaç kitlesel yok oluş meydana geldi. Bu deniz canlıları muhtemelen denizlerin giderek azalan sıcaklığına dayanamadılar.[166]

Laurentia ve Baltika kıtaları, Kaledoniyen Orojenezi sırasında 450 myö ile 400 myö aralığında çarpışarak Lavrusya'yı (Avroamerika olarak da bilinir) meydana getirdi.[167] Bu çarpışmanın neden olduğu dağ kuşağının izleri İskandinavya, İskoçya ve Kuzey Apalaşlar'da bulunabilir. Devoniyen döneminde (416–359 myö)[31] Gondvana ve Sibirya, Lavrusya'ya doğru hareket etmeye başladı. Sibirya'nın Lavrusya ile çarpışması Ural Orojenezi'ne neden oldu, Gondvana'nın Lavrusya ile çarpışmasına Avrupa'da Variskan veya Hersiniyen Orojenezi adı verilirken, Kuzey Amerika'da Allegheniyen Orojenezi adı verilir. Allegheniyen Orojenezi, Karbonifer döneminde (359–299 myö)[31] gerçekleşti ve son süperkıta Pangea'nın oluşumuyla sonuçlandı.[67]

180 milyon yıl öncesine gelindiğinde Pangea, Lavrasya ve Gondvana kıtalarına ayrıldı.[168][169]

Kambriyen patlaması

Trilobitler ilk olarak Kambriyen döneminde ortaya çıktı ve Paleozoyik'te yaşamış organizmaların en yaygın ve çeşitlenmiş grupları arasındaydı.

Fosil kayıtlarında görülebilen yaşamın evrimleşme hızı, Kambriyen döneminde (542–488 myö) artmıştır.[31] Bu dönemde aniden birçok yeni türün, şubenin ve canlı biçiminin ortaya çıkmasına Kambriyen Patlaması adı verilir. Kambriyen Patlaması'ndaki biyolojik gelişim, o zamandan önce ve sonra eşi görülmemiş bir örnektir.[66] Ediyakaran canlıları henüz ilkel olsa da ve bu canlıları herhangi bir modern şubeye sokmak kolay görünmese de, Kambriyen döneminin sonunda günümüzdeki tüm şubeler artık mevcuttu. Yumuşakçalar, derisidikenliler, deniz zambakları ve eklembacaklılar (alt Paleozoyik'ten iyi bilinen bir eklembacaklı grubu trilobitlerdir) gibi hayvanlarda kabuk, iskelet veya dış iskelet gibi sert vücut parçalarının gelişimi, bu tür canlıların yıllar boyu korunmalarını ve fosilleşmelerini, Proterozoyik'teki atalarına kıyasla daha kolay hale getirdi. Bu nedenden ötürü, Kambriyen ve sonrasındaki canlılık hakkında, Kambriyen'den daha eski dönemlere göre çok daha fazla şey bilinmektedir. Bu Kambriyen canlı gruplarından bazıları karmaşık görünmekle beraber görünüş olarak bugünkü canlılardan oldukça farklılardı. Buna bir örnek olarak Anomalocaris ve Haikouichthys cinsleri verilebilir. Ancak günümüzde bu canlıların modern sınıflandırmada bir yer bulmuş olma ihtimalleri var.[170]

Kambriyen döneminde, aralarında ilk balıkların da bulunduğu ilk omurgalı hayvanlar ortaya çıkmıştı.[133] Balıkların atası olabilecek y a da muhtemelen balıklarla yakından ilişkisi olan canlılardan biri de Pikaia'ydı. Pikaia'nın daha sonra bir vertebral kolona dönüşebilecek bir yapı olan ilkel bir notokordu vardı. İlk çeneli balıklar (Gnathostomata), bir sonraki jeolojik dönem olan Ordovisiyen'de ortaya çıktı. Yeni nişlerin kolonileştirilmesi, devasa vücut boyutlarını ortaya çıkmasına sebep oldu. Böylelikle Erken Paleozoyik sırasında, 7 metre (23 ft) uzunluğa erişebilen devasa bir zırhlı balık olan Dunkleosteus gibi boyutları giderek büyüyen balıklar ortaya çıktı.[171]

Biyomer adı verilen yaygın biyostratigrafik birimleri tanımlayan bir dizi kitlesel yok oluş nedeniyle yaşam formlarının çeşitliliği daha büyük ölçüde artmadı.[172] Her yok oluş dalgasından sonra, kıta sahanlığı bölgeleri, başka yerlerde yavaş yavaş evrimleşen benzer canlılar tarafından yeniden dolduruldu.[173] Kambriyen'in sonlarına doğru, trilobitler en büyük çeşitliliğine ulaşmış ve neredeyse tüm fosil topluluklarında en çok görülen canlı olmuştu.[174]

Karanın kolonileşmesi

Bir sanatçının gözünden Devoniyen florası

Fotosentezden kaynaklı oksijen birikimi, Güneş'in ultraviyole radyasyonunun çoğunu emen bir ozon tabakasının oluşmasına neden oldu. Bu durum, karaya ulaşan tek hücreli organizmaların ölme olasılığının daha düşük olmasın ve prokaryotların suyun dışında hayatta kalmaya ve çoğalmaya daha iyi adapte olmasını sağladı. Prokaryot soyları,[175] ökaryotların ortaya çıkışından da evvel, tahminen günümüzden 2,6 milyar yıl öncesi[176] kadar erken bir tarihte karada kolonileşmişti. Kara parçaları, uzun bir süre boyunca çok hücreli organizmalardan yoksundu. Süperkıta Panotya, yaklaşık 600 milyon yıl önce oluştu ve 50 milyon yıl kadar kısa bir süre sonra parçalandı.[177] En eski omurgalılar olan balıklar, yaklaşık 530 myö okyanuslarda evrimleşmiştir.[133] 488 milyon yıl önce sona eren Kambriyen döneminin sonlarına doğru[178] büyük bir yok oluş meydana geldi.[179]

Birkaç yüz milyon yıl önce, (muhtemelen alglere benzeyen) bitkiler ve mantarlar suyun kenarlarında ve daha sonra dışında büyümeye başladı.[180] Kara mantarları ve bitkilerinin en eski fosilleri 480–460 milyon yıl öncesine aittir. Ancak moleküler kanıtlar, mantarların 1000 myö, bitkilerin de 700 myö kadar erken bir tarihte karada kolonileşmiş olabileceğini öne sürmektedir.[181] Başlangıçta su kenarlarında yaşayan mantarlar ve bitkiler, geçirdikleri mutasyon ve varyasyonlarla kara ortamında daha fazal kolonileştiler. Hayvanların okyanusları ilk kez tam olarak ne zaman terk ettikleri bilinmemektedir. En eski kesin kanıt, yaklaşık 450 myö karada bulunan eklembacaklılara aittir.[182] Eklembacaklılar muhtemelen karasal bitkilerin sağladığı engin besin kaynağı nedeniyle gelişti ve daha iyi adapte olmaya başladı. Eklembacaklıların 530 milyon yıl önce karada görülmüş olabileceğine dair doğrulanmamış kanıtlar da bulunmaktadır.[183]

Dört üyelilerin evrimi

Uzuv benzeri yüzgeçlere sahip ve dört üyelilerin öncülü bir balık olan Tiktaalik. Resim, yaklaşık 375 milyon yıllık fosiller baz alınarak yapılmıştır.

443 milyon yıl önce,[31] Ordovisiyen döneminin sonunda, muhtemelen eşzamanlı gerçekleşen bir buzul çağı sebebiyle başka yok oluşlar da meydana geldi.[166] Yaklaşık 380 ila 375 milyon yıl önce, ilk dört üyeliler balıklardan evrildi.[184] Yüzgeçler, ilk dört üyelilerin hava solumak için başlarını sudan çıkardıkları uzuvlar hâline geldi. Bu durum, oksijen bakımından fakir sularda yaşamalarına veya sığ sularda küçük avlar peşinde koşabilmelerini sağlamıştı.[184] Daha sonra kısa süreler dahilinde karaya çıkmayı göze almış olabilirler. Sonunda, bazıları karasal yaşama öylesine iyi adapte oldular ki, suda yumurtadan çıkıp, yumurtlamak için suya yine geri dönmelerine rağmen erişkinlik dönemlerini karada geçirdiler. Bu olay, amfibilerin kökenini teşkil eder. 365 milyon yıl önce tahminen küresel soğumanın bir sonucu olarak başka bir yok oluş dönemi meydana geldi.[185] Bitkiler, bu süre zarfında (yaklaşık 360 myö) evrimleşerek karada yayılmalarını önemli ölçüde hızlandıran tohumlar geliştirdiler.[186][187]

Yaklaşık 20 milyon yıl sonra (340 myö),[133] karaya bırakılabilen ve dört üyelilerin embriyolarına hayatta kalma avantajı sağlayan amniyotik yumurta evrim ile ortaya çıktı.[188][189][190] Bu durum, amniyotların amfibilerden ayrılmasına neden oldu. 30 milyon yıl daha sonra (310 myö[133]) sinapsitler (memeliler dahil) sauropsitlerden (kuşlar ve sürüngenler dahil) ayrıldı.[191]

Dinozorlar, Mezozoyik boyunca baskın kara omurgalılarıydı.

Birbiri ardına gerçekleşen dönemin en şiddetli yok oluşu (251~250 myö) ardından, dinozorlar yaklaşık 230 milyon yıl önce sürüngen atalarından ayrıldı.[192] 200 myö gerçekleşen Triyas–Jura yok oluşunda, dinozorların çoğu hayatta kaldı[31][193] ve dinozorlar çok geçmeden omurgalılar arasında baskın hâle geldiler. Bu dönemde bazı memeli soyları birbirinden ayrılmaya başlasa da, o zamanki memeliler muhtemelen sivri faregillere benzeyen küçük hayvanlardı.[133]

Kuşlar ve kuş olmayan dinozorlar arasındaki ayrım net değildi fakat geleneksel olarak ilk kuşlardan biri olarak kabul edilen Archaeopteryx 150 milyon yıl önce yaşadı.[194]

Kapalı tohumluların evrim yoluyla çiçekleri oluşturduğuna dair en erken kanıt 20 milyon yıl sonra (132 myö), Kretase dönemindedir.[195]

Yok oluşlar

Beş büyük kitlesel yok oluştan ilki, Ordovisiyen-Silüriyen yok oluşuydu. Nedeni, büyük olasılıkla Gondvana'nın yoğun bir biçimde buzullaşarak bir kartopu dünyasına sebep olmasıydı. Deniz omurgasızlarının %60'ı ve tüm familyaların %25'inin nesli bu yok oluşla tükendi.[196][197]

İkinci kitlesel yok oluş, muhtemelen ağaçların evrimleşmesinden ötürü sera gazlarının (CO2 gibi) tükenmesi veya suyun ötrofikasyonundan kaynaklı Geç Devoniyen yok oluşuydu. Bu yok oluş ile bütün canlı türlerinin %70'inin nesli tükendi.[198]

Üçüncü kitlesel yok oluş, Permiyen-Triyas veya Büyük Ölüm olayıydı. Bu yok oluş muhtemelen Sibirya Trapları volkanik olayı, bir asteroit çarpması, metan hidrat gazlaşması, deniz seviyesi dalgalanmaları ve büyük bir anoksik olayın birleşiminden oluşan sebeplerden kaynaklıydı. Antarktika'daki Wilkes Land krateri[199] veya Avustralya'nın kuzeybatı kıyısındaki Bedout yapısı, Permiyen-Triyas yok oluşuyla çarpışmaların bağlantısına işaret ediyor olabilir. Ancak, bunların veya önerilen diğer Permiyen-Triyas sınır kraterlerinin gerçek zamanlı çarpışma kraterleri olup olmadığı ve hatta Permiyen-Triyas yok oluşuyla eş zamanlı olup olmadığı belirsizliğini korumsktadır. Bu, tüm familyaların yaklaşık %57'si ve tüm cinslerin %83'ünün neslinin tükendiği, o zamana kadar gerçekleşen en ölümcül yok oluştu.[200][201]

Dördüncü kitlesel yok oluş, muhtemelen dinozorlardan kaynaklı yeni rekabet nedeniyle neredeyse tüm sinapsitlerin ve arkozorların neslinin tükendiği Triyas-Jura yok oluşuydu.[202]

Beşinci ve son kitlesel yok oluş, Kretase-Paleojen yok oluşudur. 66 milyon yıl önce, 10 kilometre (6,2 mi) genişliğinde bir asteroit, bugün Chicxulub Krateri'nin bulunduğu Yucatán Yarımadası'nın hemen dışında—o zamanlar Lavrasya'nın güneybatı ucunda bir yere denk geliyordu—Dünya'ya çarptı. Çarpışmanın etkisiyle gökyüzüne güneş ışığını ve dolayısıyla fotosentezi engelleyen çok miktarda partikül madde ve buhar çıktı. Kuş olmayan dinozorlar da dahil olmak üzere tüm canlıların %75'inin soyu tükendi.[203] Böylece Kretase dönemi ve Mezozoyik zaman sonlandı.[204][205]

Memelilerin çeşitlenmesi

İlk gerçek memeliler, Triyas'ın sonlarına doğru dünyayı dolduran dinozorların ve diğer büyük arkozorların gölgesinde geliştiler. İlk memeliler çok küçüktü ve muhtemelen yırtıcı hayvanlardan kaçmak için gececiydiler. Memeli çeşitliliği tam anlamıyla ancak Kretase-Paleojen yok oluşundan sonra başladı.[206] Erken Paleosen'e gelindiğinde, yerküre yok oluştan çıktı ve memeli çeşitliliği arttı. Ambulocetus gibi canlılar, okyanuslara giderek en nihayetinde balinalara dönüşürken,[207] primatlar gibi bazı canlılar ağaçlara çıktılar.[208] Tüm bu durum, Eosen'in ortalarından sonlarına doğru, Antarktika ve Avustralya arasında hava modellerini küresel olarak bozan bir akımın, Antarktika çevresinde oluşmasıyla değişti. Otsuz savanlar, arazilerin çoğuna hâkim bir bitki örtüsü holmaya başladı ve Andrewsarchus gibi memeliler, şimdiye kadar bilinen en büyük yırtıcı kara memelisi hâline geldi.[209] Basilosaurus gibi ilkel balinalar ise denizlerdeki süper avcılardı.[210] 

Bir sanatçının gözünden buzul çağındaki Dünya'nın buzul maksimum sırasındaki görünümü.

Otların evrimi, yerkürenin arazilerinde dikkate değer bir değişiklik meydana getirdi ve ortaya çıkan yeni açık alanlar, memelileri boyut açısında giderek daha büyük olmaya itti. Çimenler Miyosen'de genişlemeye başladı ve birçok modern memeli ilk kez Miyosen'de ortaya çıktı. Paraceratherium ve Deinotherium gibi dev toynaklılar, evrimleşere otlaklara hükmetmeye başladılar. Otların evrimi, primatları ağaçlardan yere indirerek insan evrimini başlattı. İlk büyük kediler de bu dönemde evrimleşmiştir.[211] Tetis Okyanusu, Afrika ve Avrupa'nın çarpışmasıyla kapandı.[212]

Panama'nın oluşumu belki de son 60 milyon yılda meydana gelen en kayda değer jeolojik olaylardan biriydi. Atlantik ve Pasifik akıntılarının birbirine kapanması, Avrupa'yı daha sıcak hâle getiren Körfez Akıntısı'nın oluşumunu sağladı. Oluşan kara köprüsü, Güney Amerika'da izole edilmiş hâlde yaşayan canlıların Kuzey Amerika'ya göç etmesini sağlarken aynı şekilde Kuzey Amerika'dakiler de Güney Amerika'ya göç edebilir hâle geldiler.[213] Çeşitli türler güneye göç ederek Güney Amerika'da lamalar, gözlüklü ayı, kinkajular ve jaguarların yaşamasına olanak tanıdı.[214] 

Yaklaşık üç milyon yıl önce, buzul çağları nedeniyle belirgin iklim değişikliklerinin görüldüğü Pleyistosen Devresi başladı.[215] Buzul çağları, modern insanın Sahra Afrikası'nda evrimine ve genişlemesine sebep oldu.[216] Egemen hâle gelen megafauna, o güne kadar subtropikal dünyanın çoğunu ele geçirmiş olan otlaklarla beslenmekteydi.[217][218] Buzuların içinde tutulan büyük miktarlardaki su, Kuzey Denizi ve Bering Boğazı gibi çeşitli su kütlelerinin ufalmasına ve kimi zaman kaybolmasına yol açtı.[219][220] Birçokları tarafından Beringia boyunca büyük bir göçün gerçekleştiğine ve bu göç sayesinde bugün develer (Kuzey Amerika'da evrimleşip nesli tükendi), atlar (Kuzey Amerika'da evrimleşmiş ve nesli tükendi) ve Amerika yerlilerinin var olduğu öne sürülmektedir. Son buzul çağının sona erişi, buzul çağı megafaunasının yok oluşu ve insanlığın dünya boyu genişlemesiyle aynı zamana denk geldi. Bu yok oluşa "Altıncı yok oluş" adı verilir.

İnsanın evrimi

6 milyon yıl önce yaşayan küçük bir Afrika insansı maymunu, kendisinden sonra gelen nesilleri hem modern insanları hem de onların en yakın akrabaları olan şempanzeleri içerecek olan nihai ortak ataydı.[133] Bu insansının soy ağacının sadece iki dalı hayatta kaldı. Bölünmeden çok kısa bir süre sonra, hâlâ belirsizliğini koruyan nedenlerden dolayı, bir daldaki insansı maymunlar dik yürüme yeteneğini geliştirdiler.[133] Beyin boyutu hızla artmış ve 2 milyon yıl önce, Homo cinsi altında sınıflandırılan ilk hayvanlar ortaya çıkmıştı.[180] Elbette, organizmalar nesiller boyunca sürekli değiştiğinden dolayı, farklı türler ve hatta cinsler arasındaki ayrım kısmen gelişigüzeldir. Evrim tüm canlılarda eş zamanlı olarak devam ederken insansı soy ağacının diğer dalı, şempanzenin ataları ve bonobonun ataları olacak şekilde ikiye ayrıldı.[133]

Ateşi kontrol etme yeteneği muhtemelen en az 790.000 yıl önce[221] hatta belki de 1,5 milyon kadar önce Homo erectus (veya Homo ergaster) ile başladı.[133] Ateşin keşfi, kontrolü ve kullanımı, Homo erectus'tan bile eski olabilir. Ateş, muhtemelen erken Alt Paleolitik (Oldowan) hominid türü Homo habilis ya da Paranthropus gibi güçlü australopitesinler tarafından kullanılmıştır.[222]

İnsanlık tarihinin fosil verilerine dayanarak yeniden yapılandırılmış hâli.[223]

Dilin kökenini saptamak daha zordur; Homo erectus'un konuşabildiği veya bu yeteneğin Homo sapiens'e kadar başlamış olup olmadığı belirsizdir.[222] Beyin büyüklüğü arttıkça bebekler daha erken, başları pelvisten geçemeyecek kadar büyümeden önce doğmaya başladı. Sonuç olarak, daha fazla plastisite sergileyen bebekler böylece daha yüksek bir öğrenme kapasitesine sahip oldu ve bu durumun bir sonucu olarak ebeveynlere bağımlılık süresi uzadı. Sosyal beceriler daha karmaşık hâle geldi, dil daha çok gelişti ve kullanılan aletler daha ayrıntılı hâle geldi. Bu durum, daha fazla işbirliği yapılmasına ve düşünsel gelişime katkıda bulundu.[224] Modern insanların (Homo sapiens) yaklaşık 200.000 yıl veya daha öncesinde Afrika'da ortaya çıktığı düşünülmektedir. En eski fosiller yaklaşık 160.000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır.[225]

Maneviyat belirtileri gösteren ilk insanlar Neandertallerdir (genellikle nesli tükenmiş ayrı bir insan türü olarak sınıflandırılır). Neandertaller, ölülerini genellikle yanına hiçbir yiyecek ya da alet koymadan gömüyorlardı.[226] Bununla birlikte, erken Cro-Magnon mağara resimleri (muhtemelen büyüsel veya dinî öneme sahip) gibi daha karmaşık inançlara dair kanıtlar[226] günümüzden 32.000 yıl öncesine kadar görülmedi.[227] Cro-Magnonlar geriye Willendorf Venüsü gibi muhtemelen dinî inancı simgeleyen taş heykelcikler de bırakmıştır.[226] 11.000 yıl önce Homo sapiens, ayak basılmamış kıtaların sonuncusu olan Güney Amerika'nın güney ucuna ulaşmıştı (MS 1820'ye kadar keşfedilmemiş olan Antarktika hariç).[228] Alet kullanımı ve iletişim gelişmeye devam ederken, kişilerarası ilişkiler daha karmaşık hale geldi.[229]

İnsanlık tarihi

Leonardo da Vinci'nin Vitruvius Adamı, Rönesans döneminde görülen sanat ve bilimdeki ilerlemelerin somut bir örneğidir.

Homo sapiens, tarihinin %90'ından fazlası boyunca küçük göçebe avcı-toplayıcı grupları hâlinde yaşadı.[224] Dil daha karmaşık hale geldikçe, Richard Dawkins tarafından önerilen bir teoriye göre bilgiyi hatırlama ve iletme yeteneği, yeni bir çoğaltıcı olan mem hâlini aldı.[230] Fikirler hızla değiş tokuş edilebiliyor ve nesiller boyu aktarılabiliyordu. Kültürel evrim hızla biyolojik evrimi geride bıraktı ve gerçek tarih başladı. 8500 ile 7000 yılları arasında Orta Doğu'da bulunan Bereketli Hilâl coğrafyasındaki insanlar, sistematik bitki ve hayvan yetiştiriciliğine, yani tarıma başladılar.[231] Tarım, komşu bölgelere yayıldı ve çoğu Homo sapiens çiftçi olarak yerleşik hayata geçene kadar bağımsız olarak başka yerlerde gelişti. Özellikle Avustralya gibi evcilleştirilebilir bitki türlerinden fakir olan dünyanın izole bölgelerinde bütün toplumlar göçebeliği terk etmedi.[232] Bununla birlikte, tarımı benimseyen bu uygarlıklar arasında, tarımın sağladığı göreceli istikrar ve artan verimlilik, nüfusun artmasını sağladı.[233]

Tarımın büyük bir etkisi oldu; insanlar çevreyi daha önce hiç olmadığı kadar etkilemeye başladı. İhtiyaç fazlası yiyecek, bir rahip veya yönetici sınıfının ortaya çıkmasına yol açtı ve ardından iş bölümünün artmasını sağladı. Bu durum, MÖ 4000 ile 3000 yılları arasında Orta Doğu'da Dünya'nın ilk uygarlığının Sümer'de kurulmasının yolunu açtı.[224] Eski Mısır'da, İndus Nehri vadisinde ve Çin'de hızla başka uygarlıklar ortaya çıktı. Yazının bulunuşu, karmaşık toplumların ortaya çıkmasını sağladı.[234][235] Tutulan kayıtlar ve kütüphaneler birer bilgi deposu olarak hizmet etti ve kültürel bilgi aktarımını artırdı.[236] İnsanlar artık tüm zamanlarını hayatta kalmak için çalışarak harcamak zorunda değildi, bu da ilk uzmanlık gerektiren mesleklerin (örneğin zanaatkarlar, tüccarlar, rahipler vb.) ortaya çıkmasını mümkün kıldı.[233][237] Merak ve eğitim, bilgi ve bilgelik arayışını körükledi ve bilim (ilkel bir biçimde) dahil olmak üzere çeşitli disiplinler ortaya çıktı.[238] Bu durum da, zaman zaman birbirleriyle ticaret yapan ya da toprak ve kaynaklar için savaşan ilk imparatorluklar gibi daha büyük ve daha karmaşık medeniyetlerin ortaya çıkmasına neden oldu.[239]

MÖ 500 civarında Orta Doğu, İran, Hindistan, Çin ve Yunanistan'da zaman zaman genişleyen, kimi zaman da düşüşe geçen gelişmiş uygarlıklar vardı.[224] MÖ 221'de Çin, tek bir devlet haline geldi, kültürünü Doğu Asya'ya yayarak büyüdü ve dünyanın en kalabalık ulusu olarak kaldı. Bu dönemde, İndus Vadisi Uygarlığı'nda vedalar olarak bilinen ünlü Hindu metinleri ortaya çıktı. Bu medeniyet, savaşta, sanatta, bilimde, matematikte ve mimaride gelişmiştir. Batı uygarlığının temelleri, dünyanın ilk demokratik hükûmeti olan ve felsefe ile bilimdeki büyük ilerlemeleriyle büyük ölçüde Antik Yunan'da ve hukuk, hükümet ve mühendislikteki ilerlemeleriyle Antik Roma'da şekillendi.[240] Roma İmparatorluğu, 4. yüzyılın başlarında İmparator Konstantin tarafından Hristiyanlaştırıldı ve 5. yüzyılın sonunda çöktü. 7. yüzyıldan itibaren Avrupa'nın Hristiyanlaşması başladı ve en geç 4. yüzyıldan itibaren Hristiyanlık, Batı medeniyetinin şekillenmesinde kayda değer bir rol oynadı.[241] 610 yılında İslam ortaya çıktı ve hızla Batı Asya'daki baskın din haline geldi. Beyt'ül Hikme, Abbâsîler döneminde Irak'ın Bağdat şehrinde kurulmuştur.[242] Bağdat ve Kahire'deki Müslüman alimlerin dokuzuncu yüzyıldan on üçüncü yüzyıla, MS 1258 yılında Moğolların Bağdat'ı yağmalamasına kadar gelişim gösterdiği İslam'ın Altın Çağı'nın önemli bir entelektüel merkezi olduğu kabul edilir. MS 1054'te Roma Katolik Kilisesi ile Doğu Ortodoks Kilisesi arasındaki bölünme, Batı ve Doğu Avrupa arasında belirgin kültürel farklılıklara yol açtı.[243]

14. yüzyılda, İtalya'da din, sanat ve bilimdeki ilerlemelerle Rönesans başladı.[224] Bu sıralarda, Hristiyan Kilisesi, siyasi gücünün çoğunu kaybetti. 1492'de Kristof Kolomb Amerika'ya ulaştı ve Yeni Dünya'da büyük değişikliklere neden oldu. Avrupa medeniyeti 1500 yılından itibaren değişmeye başladı ve bu değişimler bilimsel ve endüstriyel devrimlere yol açtı. Avrupa kıtası, Sömürge dönemi olarak bilinen bir zamanda, dünyadaki diğer insan toplulukları üzerinde siyasi ve kültürel hâkimiyet kurmaya başladı (ayrıca bkz. Keşifler Çağı).[224]

Son olaylar

Astronot Bruce McCandless II, Challenger uzay mekiğinin dışında, 1984

Değişim, 1940'ların ortalarından günümüze kadar hızlı bir şekilde devam etmiştir. Teknolojik gelişmeler arasında nükleer silahlar, bilgisayarlar, genetik mühendisliği ve nanoteknoloji yer almaktadır.[244] İletişim ve ulaşım teknolojisindeki gelişmelerin teşvik ettiği ekonomik küreselleşme, dünyanın birçok yerinde günlük yaşamı etkilemiştir.[245] Demokrasi, kapitalizm ve çevrecilik gibi kültürel ve kurumsal modellerin etkisi arttı.[246] Hastalık, savaş, yoksulluk gibi sorunlar dünya çapında azalırken,[247] insan kaynaklı iklim değişikliği, çevre ve su kirliliği gibi problemler dünya nüfusunun artmasıyla yükseldi.[248]

1957'de Sovyetler Birliği ilk yapay uyduyu Dünya yörüngesine fırlattı ve kısa bir süre sonra Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan oldu.[249][250] Neil Armstrong, Ay'a ilk ayak basan kişi oldu. Güneş Sistemi'ndeki bilinen tüm gezegenlere insansız sondalar gönderildi ve bunlardan bazıları (Voyager uzay araçları gibi) Güneş Sistemi'nin dışına çıktı. On beşten fazla ülkeyi temsil eden beş uzay ajansı,[251] Uluslararası Uzay İstasyonu'nu inşa etmek için birlikte çalıştı. 2000 yılından beri istasyon ile uzayda sürekli bir insan varlığı olmuştur.[252] World Wide Web, 1990'larda günlük yaşamın bir parçası haline geldi ve o zamandan beri gelişmiş dünyada vazgeçilmez bir bilgi kaynağıdır.[253][254]

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ Plüton'un uydusu Charon daha büyüktür[52] ancak Plüton bir cüce gezegen olarak tanımlanır.[53]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f Stanley 2005.
  2. ^ a b c d Gradstein, Ogg & Smith 2004.
  3. ^ "International Stratigraphic Chart". International Commission on Stratigraphy
  4. ^ a b "Age of the Earth". U.S. Geological Survey. 1997. Archived from the original on 23 December 2005. Retrieved 2006-01-10.
  5. ^ Dalrymple, G. Brent (2001). "The age of the Earth in the twentieth century: a problem (mostly) solved". Special Publications, Geological Society of London. 190 (1): 205-221. Bibcode:2001GSLSP.190..205D. doi:10.1144/GSL.SP.2001.190.01.14. 
  6. ^ Manhesa, Gérard; Allègre, Claude J.; Dupréa, Bernard; Hamelin, Bruno (1980). "Lead isotope study of basic-ultrabasic layered complexes: Speculations about the age of the earth and primitive mantle characteristics". Earth and Planetary Science Letters. 47 (3): 370-382. Bibcode:1980E&PSL..47..370M. doi:10.1016/0012-821X(80)90024-2. 
  7. ^ Schopf, J. William; Kudryavtsev, Anatoliy B.; Czaja, Andrew D.; Tripathi, Abhishek B. (1 Ekim 2007). "Evidence of Archean life: Stromatolites and microfossils". Precambrian Research. 158: 141-155. doi:10.1016/j.precamres.2007.04.009. 20 Eylül 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  8. ^ Schopf, J. William (29 Haziran 2006). "Fossil evidence of Archaean life". Philosophical Transactions of the Royal Society of London. Series B, Biological Sciences. 361 (1470): 869-885. doi:10.1098/rstb.2006.1834. ISSN 0962-8436. PMC 1578735 $2. PMID 16754604. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  9. ^ Raven, Peter H. (2002). Biology. 6th ed. George B. Johnson. Boston: McGraw-Hill. s. 68. ISBN 0-07-303120-8. OCLC 45806501. 23 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  10. ^ Borenstein, Seth (13 November 2013). "Oldest fossil found: Meet your microbial mom" 29 Haziran 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Excite. Yonkers, NY: Mindspark Interactive Network. Associated Press. Retrieved 2015-06-02.
  11. ^ "'Oldest signs of life on Earth found'". www.telegraph.co.uk. 16 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  12. ^ Noffke, Nora; Christian, Daniel; Wacey, David; Hazen, Robert M. (1 Aralık 2013). "Microbially Induced Sedimentary Structures Recording an Ancient Ecosystem in theca.3.48 Billion-Year-Old Dresser Formation, Pilbara, Western Australia". Astrobiology. 13: 1103-1124. doi:10.1089/ast.2013.1030. ISSN 1531-1074. 25 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  13. ^ Ohtomo, Yoko; Kakegawa, Takeshi; Ishida, Akizumi; Nagase, Toshiro; Rosing, Minik T. (1 Ocak 2014). "Evidence for biogenic graphite in early Archaean Isua metasedimentary rocks". Nature Geoscience. 7: 25-28. doi:10.1038/ngeo2025. 25 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  14. ^ a b Borenstein, Seth (19 October 2015). "Hints of life on what was thought to be desolate early Earth". Excite. Yonkers, NY: Mindspark Interactive Network. Associated Press. Archived from the original on 23 October 2015. Retrieved 8 October 2018.
  15. ^ Bell, Elizabeth A.; Boehnke, Patrick; Harrison, T. Mark; Mao, Wendy L. (1 Kasım 2015). "Potentially biogenic carbon preserved in a 4.1 billion-year-old zircon". Proceedings of the National Academy of Science. 112: 14518-14521. doi:10.1073/pnas.1517557112. ISSN 0027-8424. 25 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  16. ^ Kunin, W.E.; Gaston, Kevin, (Ed.) (1996). The Biology of Rarity: Causes and consequences of rare–common differences. ISBN 978-0-412-63380-5. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2015. 
  17. ^ Stearns, Beverly Peterson; Stearns, S.C.; Stearns, Stephen C. (2000). Watching, from the Edge of Extinction. Yale University Press. s. preface x. ISBN 978-0-300-08469-6. 
  18. ^ Novacek, Michael J. (8 Kasım 2014). "Prehistory's Brilliant Future". New York Times. 29 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Aralık 2014. 
  19. ^ Miller, G.; Spoolman S. (2012). Environmental Science – Biodiversity Is a Crucial Part of the Earth's Natural Capital. Cengage Learning. s. 62. ISBN 978-1-133-70787-5. Erişim tarihi: 27 Aralık 2014. 
  20. ^ Mora, Camilo; Tittensor, Derek P.; Adl, Sina; Simpson, Alastair G. B.; Worm, Boris (23 Ağu 2011). "How Many Species Are There on Earth and in the Ocean?". PLOS Biology (İngilizce). 9 (8): e1001127. doi:10.1371/journal.pbio.1001127. ISSN 1545-7885. PMC 3160336 $2. PMID 21886479. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  21. ^ "Researchers find that Earth may be home to 1 trillion species". www.nsf.gov (İngilizce). 4 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  22. ^ Righter, K.; Schonbachler, M. (7 Mayıs 2018). "Ag Isotopic Evolution of the Mantle During Accretion: New Constraints from Pd and Ag Metal-Silicate Partitioning". Differentiation: Building the Internal Architecture of Planets. Cilt 2084. s. 4034. Bibcode:2018LPICo2084.4034R. 6 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ekim 2020. 
  23. ^ "The Archean Eon and the Hadean". ucmp.berkeley.edu. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  24. ^ Taylor, G. Jeffrey. "Origin of the Earth and Moon". Solar System Exploration. NASA. 8 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  25. ^ "Archean Eon | Atmosphere, Timeline, and Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 9 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  26. ^ a b c "The Proterozoic Era". ucmp.berkeley.edu. 16 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  27. ^ a b "SNOWBALL EARTH". www.snowballearth.org. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  28. ^ "GEOL 102 The Proterozoic Eon II: Rodinia and Pannotia". www.geol.umd.edu. 18 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  29. ^ Scotese, Christopher R. (2009). "Late Proterozoic plate tectonics and palaeogeography: a tale of two supercontinents, Rodinia and Pannotia". Geological Society, London, Special Publications. 326 (1): 67-83. doi:10.1144/sp326.4. ISSN 0305-8719. 
  30. ^ Kaynaklar:
  31. ^ a b c d e f Gradstein, Ogg & van Kranendonk 2008.
  32. ^ The solar system. 3rd ed. Thérèse Encrenaz, Thérèse Encrenaz. Berlin: Springer. 2004. s. 89. ISBN 3-540-00241-3. OCLC 52860168. 
  33. ^ Matson, John (July 7, 2010). "Luminary Lineage: Did an Ancient Supernova Trigger the Solar System's Birth?" 13 Temmuz 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Scientific American. Retrieved 2012-04-13.
  34. ^ a b P. Goldreich (1973). "The Formation of Planetesimals". Astrophysical Journal. 183: 1051-1062. doi:10.1086/152291. 
  35. ^ Newman, William L. (2007-07-09). "Age of the Earth" 1 Şubat 2003 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Publications Services, USGS. Retrieved 2007-09-20.
  36. ^ Stassen, Chris (2005-09-10). "The Age of the Earth" 20 Ağustos 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. TalkOrigins Archive. Retrieved 2008-12-30.
  37. ^ Yin, Qingzhu; Jacobsen, S.B.; Yamashita, K.; Blichert-Toft, J.; Télouk, P.; Albarède, F. (2002). "A short timescale for terrestrial planet formation from Hf-W chronometry of meteorites". Nature. 418 (6901): 949–952. Bibcode:2002Natur.418..949Y 25 Mart 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1038/nature00995. PMID 12198540 7 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 4391342.
  38. ^ Kokubo, Eiichiro; Ida, Shigeru (2002). "Formation of protoplanet systems and diversity of planetary systems". The Astrophysical Journal. 581 (1): 666–680. Bibcode:2002ApJ...581..666K 21 Ekim 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1086/344105.
  39. ^ Charles Frankel, 1996, Volcanoes of the Solar System, Cambridge University Press, pp. 7–8, 978-0-521-47770-3
  40. ^ van Hunen (2007). "Plate tectonics on the early Earth: Limitations imposed by strength and buoyancy of subducted lithosphere". Lithos. 103 (1–2): 217-235. doi:10.1016/j.lithos.2007.09.016. 
  41. ^ J.A. Jacobs (1953). "The Earth's inner core". Nature. 172 (4372): 297-298. doi:10.1038/172297a0. 
  42. ^ a b c Wilde, S.A.; Valley, J.W.; Peck, W.H. & Graham, C.M. (2001). "Evidence from detrital zircons for the existence of continental crust and oceans on the Earth 4.4 Gyr ago" 1 Eylül 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Nature. 409 (6817): 175–178. Bibcode:2001Natur.409..175W 26 Eylül 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1038/35051550. PMID 11196637 4 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 4319774. Retrieved 2013-05-25.
  43. ^ Lindsey, Rebecca; David Morrison; Robert Simmon (March 1, 2006). "Ancient crystals suggest earlier ocean" 12 Mayıs 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Earth Observatory. NASA. Retrieved April 18, 2012.
  44. ^ Cavosie, A.J.; Valley, J.W.; Wilde, S.A.; Edinburgh Ion Microprobe Facility (E.I.M.F.) (2005). "Magmatic δ18O in 4400–3900 Ma detrital zircons: A record of the alteration and recycling of crust in the Early Archean". Earth and Planetary Science Letters. 235 (3–4): 663–681. Bibcode:2005E&PSL.235..663C 29 Eylül 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1016/j.epsl.2005.04.028.
  45. ^ Belbruno, E.; Gott, J. Richard III (2005). "Where Did The Moon Come From?". The Astronomical Journal. 129 (3): 1724–1745. arXiv:astro-ph/0405372. Bibcode:2005AJ....129.1724B 8 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1086/427539. S2CID 12983980.
  46. ^ Münker, Carsten; Jörg A. Pfänder; Stefan Weyer; Anette Büchl; Thorsten Kleine; Klaus Mezger (July 4, 2003). "Evolution of Planetary Cores and the Earth-Moon System from Nb/Ta Systematics" 2 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Science. 301 (5629): 84–87. Bibcode:2003Sci...301...84M 1 Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1126/science.1084662. PMID 12843390 7 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 219712. Retrieved 2012-04-13.
  47. ^ Nield, Ted (2009). "Moonwalk". Geoscientist. Geological Society of London. 18 (9): 8. Archived from the original on June 5, 2011. Retrieved April 18, 2012.
  48. ^ Britt, Robert Roy (2002-07-24). "New Insight into Earth's Early Bombardment" 20 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Space.com. Retrieved 2012-02-09.
  49. ^ Green, Jack (2011). "Academic Aspects of Lunar Water Resources and Their Relevance to Lunar Protolife" 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. International Journal of Molecular Sciences. 12 (9): 6051–6076. doi:10.3390/ijms12096051. PMC 3189768 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. PMID 22016644 2 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  50. ^ Taylor, Thomas N.; Edith L. Taylor; Michael Krings (2006). Paleobotany: the biology and evolution of fossil plants. Academic Press. p. 49. ISBN 978-0-12-373972-8.
  51. ^ Steenhuysen, Julie (May 21, 2009). "Study turns back clock on origins of life on Earth" 2 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Reuters.com. Reuters. Retrieved May 21, 2009.
  52. ^ "Space Topics: Pluto and Charon". The Planetary Society. 18 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Nisan 2010. 
  53. ^ "Pluto: Overview". Solar System Exploration. National Aeronautics and Space Administration. 16 Aralık 2002 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2012. 
  54. ^ Kleine, T.; Palme, H.; Mezger, K.; Halliday, A.N. (2005). "Hf-W Chronometry of Lunar Metals and the Age and Early Differentiation of the Moon". Science. 310 (5754): 1671–1674. Bibcode:2005Sci...310.1671K 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1126/science.1118842. PMID 16308422 8 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 34172110.
  55. ^ a b Halliday, A.N. (2006). "The Origin of the Earth; What's New?". Elements. 2 (4): 205–210. doi:10.2113/gselements.2.4.205.
  56. ^ Halliday, Alex N. (Kasım 28, 2008). "A young Moon-forming giant impact at 70–110 million years accompanied by late-stage mixing, core formation and degassing of the Earth". Philosophical Transactions of the Royal Society A. Philosophical Transactions of the Royal Society. 366 (1883): 4163–4181. Bibcode:2008RSPTA.366.4163H 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1098/rsta.2008.0209. PMID 18826916 8 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 25704564.
  57. ^ Williams, David R. (2004). "Earth Fact Sheet" 8 Mayıs 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. NASA. 9 Ağustos 2010 tarihinde alınmıştır.
  58. ^ a b High Energy Astrophysics Science Archive Research Center (HEASARC). "StarChild Question of the Month for October 2001" 29 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. NASA Goddard Space Flight Center. Retrieved 20 April 2012.
  59. ^ Canup, R.M.; Asphaug, E. (2001). "Origin of the Moon in a giant impact near the end of the Earth's formation". Nature. 412 (6848): 708–712. Bibcode:2001Natur.412..708C 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1038/35089010. PMID 11507633 8 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 4413525.
  60. ^ Liu, Lin-Gun (1992). "Chemical composition of the Earth after the giant impact". Earth, Moon, and Planets. 57 (2): 85–97. Bibcode:1992EM&P...57...85L 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1007/BF00119610. S2CID 120661593.
  61. ^ Newsom, Horton E.; Taylor, Stuart Ross (1989). "Geochemical implications of the formation of the Moon by a single giant impact". Nature. 338 (6210): 29–34. Bibcode:1989Natur.338...29N 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1038/338029a0. S2CID 4305975.
  62. ^ Taylor, G. Jeffrey (April 26, 2004). "Origin of the Earth and Moon". NASA. Archived from the original on October 31, 2004. Retrieved 2006-03-27., Taylor (2006) at the NASA website.
  63. ^ a b Davies, Geoffrey F. (2011). Mantle convection for geologists. Cambridge: Cambridge University Press. doi:10.1017/CBO9780511973413. ISBN 978-0-521-19800-4.
  64. ^ Cattermole, Peter; Moore, Patrick (1985). The story of the earth. Cambridge: Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-26292-7.
  65. ^ Bleeker, W.; B.W. Davis (May 2004). What is a craton?. Spring meeting. American Geophysical Union. Bibcode:2004AGUSM.T41C..01B 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. T41C-01.
  66. ^ a b c d e f Lunine 1999.
  67. ^ a b Condie, Kent C. (1997). Plate tectonics and crustal evolution (4th ed.). Oxford: Butterworth Heinemann. ISBN 978-0-7506-3386-4.
  68. ^ Kasting, James F. (1993). "Earth's early atmosphere". Science. 259 (5097): 920–926. Bibcode:1993Sci...259..920K 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1126/science.11536547. PMID 11536547 9 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 21134564.
  69. ^ a b c Gale, Joseph (2009). Astrobiology of Earth : the emergence, evolution, and future of life on a planet in turmoil. Oxford: Oxford University Press. ISBN 978-0-19-920580-6.
  70. ^ Trail, Dustin; Elsila, Jamie; Mller, Ulrich; Lyons, Timothy; Rogers, Karyn (2022-02-04). "Rethinking the Search for the Origins of Life". Eos. American Geophysical Union (AGU). 103. doi:10.1029/2022eo220065. ISSN 2324-9250. S2CID 246620824.
  71. ^ "NASA Astrobiology". Astrobiology. 2017-06-05. Retrieved 2022-09-13.
  72. ^ Trainer, Melissa G.; Pavlov, Alexander A.; DeWitt, H. Langley; Jimenez, Jose L.; McKay, Christopher P.; Toon, Owen B.; Tolbert, Margaret A. (2006-11-28). "Organic haze on Titan and the early Earth". Proceedings of the National Academy of Sciences. 103 (48): 18035–18042. doi:10.1073/pnas.0608561103. ISSN 0027-8424. PMC 1838702. PMID 17101962.
  73. ^ a b c d Kasting, James F.; Catling, David (2003). "Evolution of a habitable planet". Annual Review of Astronomy and Astrophysics. 41 (1): 429–463. Bibcode:2003ARA&A..41..429K 8 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1146/annurev.astro.41.071601.170049.
  74. ^ Kasting, James F.; Howard, M. Tazewell (September 7, 2006). "Atmospheric composition and climate on the early Earth". Philosophical Transactions of the Royal Society B. 361 (1474): 1733–1742. doi:10.1098/rstb.2006.1902. PMC 1664689 8 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. PMID 17008214 8 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Archived from the original 19 Nisan 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. on April 19, 2012.
  75. ^ Selsis, Franck (2005). "Chapter 11. The Prebiotic Atmosphere of the Earth". Astrobiology: Future perspectives. Astrophysics and space science library. Vol. 305. pp. 267–286. doi:10.1007/1-4020-2305-7_11. ISBN 978-1-4020-2304-0.
  76. ^ Morbidelli, A.; Chambers, J.; Lunine, Jonathan I.; Petit, J.M.; Robert, F.; Valsecchi, G.B.; Cyr, K.E. (2000). "Source regions and timescales for the delivery of water to the Earth". Meteoritics & Planetary Science. 35 (6): 1309–1320. Bibcode:2000M&PS...35.1309M 11 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1111/j.1945-5100.2000.tb01518.x.
  77. ^ "The Sun's Evolution". Weinberg College of Arts & Sciences - Northwestern University. 5 Ağustos 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2022. 
  78. ^ Sagan, Carl; Mullen, George (July 7, 1972). "Earth and Mars: Evolution of Atmospheres and Surface Temperatures". Science. 177 (4043): 52–56. Bibcode:1972Sci...177...52S 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1126/science.177.4043.52. PMID 17756316 8 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 12566286.
  79. ^ Kump, Lee R. (2010). The earth system. James F. Kasting, Robert G. Crane (3rd ed.). San Francisco: Prentice Hall. ISBN 978-0-321-59779-3. OCLC 268789401.
  80. ^ Szathmáry, E. (February 2005). "In search of the simplest cell". Nature. 433 (7025): 469–470. Bibcode:2005Natur.433..469S 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1038/433469a. PMID 15690023 8 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 4360797.
  81. ^ Luisi, P.L.; Ferri, F. & Stano, P. (2006). "Approaches to semi-synthetic minimal cells: a review". Naturwissenschaften. 93 (1): 1–13. Bibcode:2006NW.....93....1L 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1007/s00114-005-0056-z. PMID 16292523 8 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 16567006.
  82. ^ A. Lazcano; J.L. Bada (June 2004). "The 1953 Stanley L. Miller Experiment: Fifty Years of Prebiotic Organic Chemistry". Origins of Life and Evolution of Biospheres. 33 (3): 235–242. Bibcode:2003OLEB...33..235L 5 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1023/A:1024807125069. PMID 14515862 7 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 19515024.
  83. ^ Dreifus, Claudia (2010-05-17). "A Conversation With Jeffrey L. Bada: A Marine Chemist Studies How Life Began" 18 Ocak 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. The New York Times.
  84. ^ Moskowitz, Clara (29 March 2012). "Life's Building Blocks May Have Formed in Dust Around Young Sun" 14 Ağustos 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Space.com. Retrieved 30 March 2012.
  85. ^ Peretó, J. (2005). "Controversies on the origin of life" (PDF). Int. Microbiol. 8 (1): 23–31. PMID 15906258 8 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Archived from the original 22 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (PDF) on 2015-08-24. Retrieved 2007-10-07.
  86. ^ Joyce, Gerald F. (2002). "The antiquity of RNA-based evolution". Nature (İngilizce). 418 (6894): 214-221. doi:10.1038/418214a. ISSN 0028-0836. 7 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  87. ^ Hoenigsberg, Hugo (30 Aralık 2003). "Evolution without speciation but with selection: LUCA, the Last Universal Common Ancestor in Gilbert's RNA world". Genetics and molecular research: GMR. 2 (4): 366-375. ISSN 1676-5680. PMID 15011140. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  88. ^ Forterre, Patrick (2005). "The two ages of the RNA world, and the transition to the DNA world: a story of viruses and cells". Biochimie. 87 (9-10): 793-803. doi:10.1016/j.biochi.2005.03.015. ISSN 0300-9084. PMID 16164990. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  89. ^ Tr, Cech (11 Ağustos 2000). "Structural biology. The ribosome is a ribozyme". Science (New York, N.Y.) (İngilizce). 289 (5481). doi:10.1126/science.289.5481.878. ISSN 0036-8075. PMID 10960319. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  90. ^ Johnston, Wendy K.; Unrau, Peter J.; Lawrence, Michael S.; Glasner, Margaret E.; Bartel, David P. (1 Mayıs 2001). "RNA-Catalyzed RNA Polymerization: Accurate and General RNA-Templated Primer Extension". Science. 292: 1319-1325. doi:10.1126/science.1060786. ISSN 0036-8075. 22 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  91. ^ Levy, M. & Miller, S.L. (July 1998). "The stability of the RNA bases: Implications for the origin of life". Proc. Natl. Acad. Sci. U.S.A. 95 (14): 7933–8. Bibcode:1998PNAS...95.7933L. doi:10.1073/pnas.95.14.7933. PMC 20907. PMID 9653118.
  92. ^ R, Larralde; Mp, Robertson; Sl, Miller (29 Ağustos 1995). "Rates of decomposition of ribose and other sugars: implications for chemical evolution". Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America (İngilizce). 92 (18). doi:10.1073/pnas.92.18.8158. ISSN 0027-8424. PMID 7667262. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  93. ^ T, Lindahl (22 Nisan 1993). "Instability and decay of the primary structure of DNA". Nature (İngilizce). 362 (6422). doi:10.1038/362709a0. ISSN 0028-0836. PMID 8469282. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  94. ^ Orgel, Leslie (17 Kasım 2000). "A Simpler Nucleic Acid". Science (İngilizce). 290 (5495): 1306-1307. doi:10.1126/science.290.5495.1306. ISSN 0036-8075. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  95. ^ Nelson, Kevin E.; Levy, Matthew; Miller, Stanley L. (1 Nisan 2000). "Peptide nucleic acids rather than RNA may have been the first genetic molecule". Proceedings of the National Academy of Science. 97: 3868-3871. doi:10.1073/pnas.97.8.3868. ISSN 0027-8424. 22 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  96. ^ a b Dawkins, Richard (1986). The blind watchmaker. First American edition. Liz Pyle. New York. ISBN 0-393-02216-1. OCLC 11842129. 
  97. ^ Davies, Paul (1 Ekim 2005). "A quantum recipe for life". Nature. 437: 819. doi:10.1038/437819a. ISSN 0028-0836. 22 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  98. ^ Allen, J. F.; Raven, J. A.; Martin, William; Russell, Michael J. (29 Ocak 2003). "On the origins of cells: a hypothesis for the evolutionary transitions from abiotic geochemistry to chemoautotrophic prokaryotes, and from prokaryotes to nucleated cells". Philosophical Transactions of the Royal Society of London. Series B: Biological Sciences. 358 (1429): 59-85. doi:10.1098/rstb.2002.1183. PMC 1693102 $2. PMID 12594918. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  99. ^ Kauffman, Stuart A. (1993). The origins of order : self-organization and selection in evolution. New York: Oxford University Press. ISBN 0-19-505811-9. OCLC 23253930. 4 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  100. ^ Wächtershäuser, Günter (25 Ağustos 2000). "Life as We Don't Know It". Science (İngilizce). 289 (5483): 1307-1308. doi:10.1126/science.289.5483.1307. ISSN 0036-8075. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  101. ^ Vasas, Vera; Szathmáry, Eörs; Santos, Mauro (1 Ocak 2010). "Lack of evolvability in self-sustaining autocatalytic networks constraints metabolism-first scenarios for the origin of life". Proceedings of the National Academy of Science. 107: 1470-1475. doi:10.1073/pnas.0912628107. ISSN 0027-8424. 13 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  102. ^ Jt, Trevors; R, Psenner (2001). "From self-assembly of life to present-day bacteria: a possible role for nanocells". FEMS microbiology reviews (İngilizce). 25 (5). doi:10.1111/j.1574-6976.2001.tb00592.x. ISSN 0168-6445. PMID 11742692. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  103. ^ Segré, Daniel; Ben-Eli, Dafna; Deamer, David W.; Lancet, Doron (1 Şubat 2001). "The Lipid World". Origins of Life and Evolution of the Biosphere. 31: 119-145. doi:10.1023/A:1006746807104. ISSN 0169-6149. 17 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  104. ^ Cairns-Smith, A.G. (1968). "An approach to a blueprint for a primitive organism". In Waddington, C.H. (ed.). Towards a Theoretical Biology. Vol. 1. Edinburgh University Press. pp. 57–66.
  105. ^ Ferris, J. P. (1999). "Prebiotic synthesis on minerals: bridging the prebiotic and RNA worlds". The Biological Bulletin. 196 (3): 311-314. doi:10.2307/1542957. ISSN 0006-3185. PMID 10390828. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  106. ^ Hanczyc, Martin M.; Fujikawa, Shelly M.; Szostak, Jack W. (1 Ekim 2003). "Experimental Models of Primitive Cellular Compartments: Encapsulation, Growth, and Division". Science. 302: 618-622. doi:10.1126/science.1089904. ISSN 0036-8075. 2 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  107. ^ Hartman, Hyman (1 Ekim 1998). "Photosynthesis and the Origin of Life". Origins of Life and Evolution of the Biosphere. 28: 515-521. doi:10.1023/A:1006548904157. ISSN 0169-6149. 14 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  108. ^ a b Penny, D.; Poole, A. (1999). "The nature of the last universal common ancestor". Current Opinion in Genetics & Development. 9 (6): 672-677. doi:10.1016/s0959-437x(99)00020-9. ISSN 0959-437X. PMID 10607605. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  109. ^ "Earliest Life". Münster Üniversitesi. 2003. Archived from the original on 2006-04-26. Retrieved 2006-03-28.
  110. ^ "Earth-Moon Dynamics". Lunar and Planetary Institute. 7 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2022. 
  111. ^ a b c d "Stratigraphic Chart 2022" (PDF). Uluslararası Stratigrafi Komisyonu. Şubat 2022. 2 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 22 Nisan 2022. 
  112. ^ "Proterozoic Eon | Oxygen Crisis, Animals, & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  113. ^ "Ediacaran Period | Definition, Biota, and Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  114. ^ a b Condie, Kent C. (2011). Earth as an Evolving Planetary System. 2nd ed. Burlington: Elsevier Science. ISBN 978-0-12-385228-1. OCLC 746746879. 
  115. ^ a b Leslie, Mitch (6 Mart 2009). "Origins. On the origin of photosynthesis". Science (New York, N.Y.). 323 (5919): 1286-1287. doi:10.1126/science.323.5919.1286. ISSN 1095-9203. PMID 19264999. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  116. ^ Nisbet, E. G.; Sleep, N. H. (1 Şubat 2001). "The habitat and nature of early life". Nature. 409: 1083-1091. doi:10.1038/35059210. ISSN 0028-0836. 26 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  117. ^ a b Marais, D. D. (2000). "When Did Photosynthesis Emerge on Earth?". Science. doi:10.1126/SCIENCE.289.5485.1703. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  118. ^ a b Jm, Olson (2006). "Photosynthesis in the Archean era". Photosynthesis research (İngilizce). 88 (2). doi:10.1007/s11120-006-9040-5. ISSN 0166-8595. PMID 16453059. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  119. ^ a b Holland, Heinrich D. (June 2006). "The oxygenation of the atmosphere and oceans" 29 Eylül 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Philosophical Transactions of the Royal Society B: Biological Sciences. The Royal Society. 361 (1470): 903–915. doi:10.1098/rstb.2006.1838. PMC 1578726 29 Eylül 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. PMID 16754606 9 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  120. ^ a b Fortey, Richard (September 1999) [1997]. "Dust to Life". Life: A Natural History of the First Four Billion Years of Life on Earth. New York: Vintage Books. ISBN 978-0-375-70261-7.
  121. ^ a b Chaisson, Eric J. (2005). "Early Cells". Cosmic Evolution. Tufts Üniversitesi. Archived from the original on July 14, 2007. Retrieved 2006-03-29.
  122. ^ "Snowball Earth" 23 Nisan 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. snowballearth.org. 2006–2009. Retrieved 2012-04-13.
  123. ^ "What caused the snowball earths?" 29 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. snowballearth.org. 2006–2009. Retrieved 2012-04-13.
  124. ^ Allaby, Michael, ed. (2013). "Snowball Earth". Oxford Dictionary of Geology & Earth Sciences (4th ed.). Oxford University Press. p. 539. ISBN 978-0-19-965306-5.
  125. ^ Bjornerud, Marcia (2005). Reading the Rocks: The Autobiography of the Earth. Westview Press. pp. 131–138. ISBN 978-0-8133-4249-8.
  126. ^ "Slushball Earth hypothesis" 8 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Encyclopædia Britannica.
  127. ^ Woese, Carl; Gogarten, J. Peter (October 21, 1999). "When did eukaryotic cells evolve? What do we know about how they evolved from earlier life-forms?" 15 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Scientific American. Retrieved 2012-04-13.
  128. ^ Cooper, Geoffrey M. (2000). "The Origin and Evolution of Cells" 21 Nisan 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. The Cell: A Molecular Approach. 2nd Edition.
  129. ^ Bengtson, Stefan; Rasmussen, Birger; Ivarsson, Magnus; Muhling, Janet; Broman, Curt; Marone, Federica; Stampanoni, Marco; Bekker, Andrey (2017-04-24). "Fungus-like mycelial fossils in 2.4-billion-year-old vesicular basalt" 15 Temmuz 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Nature Ecology & Evolution. 1 (6): 141. doi:10.1038/s41559-017-0141. hdl:20.500.11937/67718. ISSN 2397-334X. PMID 28812648 6 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 25586788.
  130. ^ Andersson, Siv G.E.; Zomorodipour, Alireza; Andersson, Jan O.; Sicheritz-Pontén, Thomas; Alsmark, U. Cecilia M.; Podowski, Raf M.; Näslund, A. Kristina; Eriksson, Ann-Sofie; Winkler, Herbert H.; Kurland, Charles G. (November 12, 1998). "The genome sequence of Rickettsia prowazekii and the origin of mitochondria". Nature. 396 (6707): 133–140. Bibcode:1998Natur.396..133A 17 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1038/24094. PMID 9823893 9 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  131. ^ "From prokaryotes to eukaryotes" 26 Ağustos 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Understanding evolution: your one-stop source for information on evolution. University of California Museum of Paleontology. Retrieved 2012-04-16.
  132. ^ Berglsand, Kristin J.; Haselkorn, Robert (June 1991). "Evolutionary Relationships among the Eubacteria, Cyanobacteria, and Chloroplasts: Evidence from the rpoC1 Gene of Anabaena sp. Strain PCC 7120" 10 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Journal of Bacteriology. 173 (11): 3446–3455. doi:10.1128/jb.173.11.3446-3455.1991. PMC 207958 10 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. PMID 1904436 14 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  133. ^ a b c d e f g h i j k l Dawkins 2004.
  134. ^ Takemura, Masaharu (1 Mayıs 2001). "Poxviruses and the Origin of the Eukaryotic Nucleus". Journal of Molecular Evolution. 52: 419-425. doi:10.1007/s002390010171. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  135. ^ Livingstone Bell, Philip John (1 Eylül 2001). "Viral Eukaryogenesis: Was the Ancestor of the Nucleus a Complex DNA Virus?". Journal of Molecular Evolution. 53: 251-256. doi:10.1007/s002390010215. 28 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  136. ^ Gabaldón, Toni; Snel, Berend; van Zimmeren, Frank; Hemrika, Wieger; Tabak, Henk; Huynen, Martijn A. (23 Mart 2006). "Origin and evolution of the peroxisomal proteome". Biology Direct. 1: 8. doi:10.1186/1745-6150-1-8. ISSN 1745-6150. PMC 1472686 $2. PMID 16556314. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  137. ^ Hanson, Richard E.; Crowley, James L.; Bowring, Samuel A.; Ramezani, Jahandar; Gose, Wulf A.; Dalziel, Ian W. D.; Pancake, James A.; Seidel, Emily K.; Blenkinsop, Thomas G.; Mukwakwami, Joshua (21 Mayıs 2004). "Coeval large-scale magmatism in the Kalahari and Laurentian cratons during Rodinia assembly". Science (New York, N.Y.). 304 (5674): 1126-1129. doi:10.1126/science.1096329. ISSN 1095-9203. PMID 15105458. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  138. ^ Li, Z. X.; Bogdanova, S. V.; Collins, A. S.; Davidson, A.; De Waele, B.; Ernst, R. E.; Fitzsimons, I. C. W.; Fuck, R. A.; Gladkochub, D. P.; Jacobs, J.; Karlstrom, K. E. (1 Ocak 2008). "Assembly, configuration, and break-up history of Rodinia: A synthesis". Precambrian Research. 160: 179-210. doi:10.1016/j.precamres.2007.04.021. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  139. ^ Chaisson, Eric J. (2005). "Ancient Fossils". Cosmic Evolution. Tufts Üniversitesi. Archived from the original on July 14, 2007. Retrieved 2006-03-31.
  140. ^ Bhattacharya, D.; Medlin, a L. (1998). "Algal Phylogeny and the Origin of Land Plants". Plant Physiology (İngilizce). 116 (1): 9. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  141. ^ Sperling, Erik A; Stockey, Richard G (1 Ekim 2018). "The Temporal and Environmental Context of Early Animal Evolution: Considering All the Ingredients of an "Explosion"". Integrative and Comparative Biology. 58 (4): 605-622. doi:10.1093/icb/icy088. ISSN 1540-7063. PMID 30295813. 
  142. ^ Traxler, Matthew F; Rozen, Daniel E (1 Haziran 2022). "Ecological drivers of division of labour in Streptomyces". Current Opinion in Microbiology (İngilizce). 67: 102148. doi:10.1016/j.mib.2022.102148. ISSN 1369-5274. PMID 35468363. 2 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ekim 2022. 
  143. ^ a b c d Kearey, Philip; Keith A. Klepeis; Frederick J. Vine (2009). Global tectonics (3rd ed.). Oxford: Wiley-Blackwell. ISBN 978-1-4051-0777-8.
  144. ^ Torsvik, T.H. (30 May 2003). "The Rodinia Jigsaw Puzzle". Science. 300 (5624): 1379–1381. doi:10.1126/science.1083469. PMID 12775828 4 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. S2CID 129275224.
  145. ^ Zhao, Guochun; Cawood, Peter A.; Wilde, Simon A.; Sun, M. (2002). "Review of global 2.1–1.8 Ga orogens: implications for a pre-Rodinia supercontinent". Earth-Science Reviews. 59 (1–4): 125–162. Bibcode:2002ESRv...59..125Z 13 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1016/S0012-8252(02)00073-9.
  146. ^ Zhao, Guochun; Sun, M.; Wilde, Simon A.; Li, S.Z. (2004). "A Paleo-Mesoproterozoic supercontinent: assembly, growth and breakup" 9 Nisan 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Earth-Science Reviews. 67 (1–2): 91–123. Bibcode:2004ESRv...67...91Z 14 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1016/j.earscirev.2004.02.003.
  147. ^ McElhinny, Michael W.; Phillip L. McFadden (2000). Paleomagnetism continents and oceans (2nd ed.). San Diego: Academic Press. ISBN 978-0-12-483355-5.
  148. ^ Dalziel, I.W.D. (1995). "Earth before Pangea". Scientific American. 272 (1): 58–63. Bibcode:1995SciAm.272a..58D 8 Ağustos 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1038/scientificamerican0195-58.
  149. ^ "Snowball Earth: New Evidence Hints at Global Glaciation 716.5 Million Years Ago" 2 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Science Daily. Mar 4, 2010. Retrieved April 18, 2012.
  150. ^ "'Snowball Earth' Hypothesis Challenged". 19 Ekim 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Eylül 2012. 
  151. ^ a b Hoffman, P.F.; Kaufman, A.J.; Halverson, G.P.; Schrag, D.P. (1998). "A Neoproterozoic Snowball Earth". Science. 281 (5381): 1342–1346. Bibcode:1998Sci...281.1342H 29 Ağustos 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. doi:10.1126/science.281.5381.1342. PMID 9721097 10 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  152. ^ "Carbon Cycle and the Earth's Climate". www.columbia.edu. 23 Haziran 2003 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2022. 
  153. ^ "Rodinia - an overview | ScienceDirect Topics". www.sciencedirect.com. 15 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2022. 
  154. ^ "Two Explosive Evolutionary Events Shaped Early History Of Multicellular Life". Science Daily. 3 Ocak 2008. 7 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2012. 
  155. ^ Xiao, S.; Laflamme, M. (2009). "On the eve of animal radiation: phylogeny, ecology and evolution of the Ediacara biota". Trends in Ecology and Evolution. 24 (1): 31–40. doi:10.1016/j.tree.2008.07.015. PMID 18952316 22 Eylül 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  156. ^ McArthur, J.M.; Howarth, R.J.; Shields, G.A.; Zhou, Y. (2020), "Strontium Isotope Stratigraphy", Geologic Time Scale 2020 (İngilizce), Elsevier, ss. 211-238, doi:10.1016/B978-0-12-824360-2.00007-3, ISBN 9780128243602, 15 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 15 Temmuz 2022 
  157. ^ Patwardhan, A.M. (2010). The Dynamic Earth System. New Delhi: PHI Learning Private Limited. s. 146. ISBN 978-81-203-4052-7. 
  158. ^ "Pangea | Definition, Map, History, & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 12 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2022. 
  159. ^ "The Day the Earth Nearly Died" 9 Mayıs 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Horizon. BBC. 2002. Retrieved 2006-04-09.
  160. ^ "K–T extinction | Overview & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 24 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2022. 
  161. ^ "The Cenozoic Era". University of California Museum of Paleontology. June 2011. 10 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2016. 
  162. ^ "GEOL 104 The Cretaceous-Paleogene Extinction: All Good Things..." www.geol.umd.edu. 15 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2022. 
  163. ^ "Pannotia". UCMP Glossary. 4 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Mart 2006. 
  164. ^ Haq, Bilal U.; Schutter, Stephen R. (3 Ekim 2008). "A Chronology of Paleozoic Sea-Level Changes". Science (İngilizce). 322 (5898): 64-68. doi:10.1126/science.1161648. ISSN 0036-8075. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  165. ^ The Paleozoic Era : Diversification of Plant and Animal Life. John P. Rafferty, Britannica Educational Publishing. Chicago: Britannica Educational Pub. 2011. ISBN 978-1-61530-196-6. OCLC 630537569. 
  166. ^ a b "The Mass Extinctions: The Late Ordovician Extinction". BBC. Archived from the original on 2006-02-21. Retrieved 2006-05-22.
  167. ^ Murphy, Dennis C. (20 Mayıs 2006). "The paleocontinent Euramerica". Devonian Times. 19 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2012. 
  168. ^ Olsen, P. E. (1997). Stratigraphic record of the early Mesozoic breakup of Pangea in the Laurasia-Gondwana rift system 9 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Annual Review of Earth and Planetary Sciences, 25(1), 337-401. ISO 690
  169. ^ Rogers, John J. W. (1 Ocak 1996). "A History of Continents in the past Three Billion Years". The Journal of Geology. 104 (1): 91-107. doi:10.1086/629803. ISSN 0022-1376. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  170. ^ "Welcome to CK-12 Foundation | CK-12 Foundation". www.ck12.org. 15 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2022. 
  171. ^ "placoderm | fossil fish | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 15 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2022. 
  172. ^ Runkel, Anthony C.; Mackey, Tyler J.; Cowan, Clinton A.; Fox, David L. (1 November 2010). "Tropical shoreline ice in the late Cambrian: Implications for Earth's climate between the Cambrian Explosion and the Great Ordovician Biodiversification Event". GSA Today: 4–10. doi:10.1130/GSATG84A.1.
  173. ^ Palmer, Allison R. (1984). "The biomere problem: Evolution of an idea". Journal of Paleontology. 58 (3): 599–611.
  174. ^ Hallam, A.; Wignall, P.B. (1997). Mass extinctions and their aftermath (Repr. ed.). Oxford [u.a.]: Oxford Univ. Press. ISBN 978-0-19-854916-1.
  175. ^ Battistuzzi, Fabia U.; Feijao, Andreia; Hedges, S. Blair (2004). "A genomic timescale of prokaryote evolution: insights into the origin of methanogenesis, phototrophy, and the colonization of land". BMC Evolutionary Biology. Cilt 4. s. 44. doi:10.1186/1471-2148-4-44. PMC 533871 $2. PMID 15535883. 
  176. ^ Pisani, Davide; Poling, Laura L.; Lyons-Weiler, Maureen; Hedges, S. Blair (19 Ocak 2004). "The colonization of land by animals: molecular phylogeny and divergence times among arthropods". BMC Biology. 2 (1): 1. doi:10.1186/1741-7007-2-1. ISSN 1741-7007. PMC 333434 $2. PMID 14731304. 
  177. ^ Lieberman, Bruce S. (2003). "Taking the pulse of the cambrian radiation". Integrative and Comparative Biology. 43 (1): 229-237. doi:10.1093/icb/43.1.229. ISSN 1540-7063. PMID 21680426. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  178. ^ "The Mass Extinctions: The Late Cambrian Extinction" 7 Nisan 2000 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. BBC. Retrieved 2006-04-09.
  179. ^ Landing, E.; Bowring, S. A.; Davidek, K. L.; Rushton, A. W. A.; Fortey, R. A.; Wimbledon, W. a. P. (2000). "Cambrian–Ordovician boundary age and duration of the lowest Ordovician Tremadoc Series based on U–Pb zircon dates from Avalonian Wales". Geological Magazine (İngilizce). 137 (5): 485-494. doi:10.1017/S0016756800004507. ISSN 1469-5081. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  180. ^ a b Fortey, Richard A. (1998). Life : a natural history of the first four billion years of life on earth. 1st American ed. New York: Alfred A. Knopf. ISBN 0-375-40119-9. OCLC 38002657. 20 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  181. ^ Heckman, Daniel S.; Geiser, David M.; Eidell, Brooke R.; Stauffer, Rebecca L.; Kardos, Natalie L.; Hedges, S. Blair (10 Ağustos 2001). "Molecular Evidence for the Early Colonization of Land by Fungi and Plants". Science (İngilizce). 293 (5532): 1129-1133. doi:10.1126/science.1061457. ISSN 0036-8075. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  182. ^ Johnson, E. W.; Briggs, D. E. G.; Suthren, R. J.; Wright, J. L.; Tunnicliff, S. P. (1994). "Non-marine arthropod traces from the subaerial Ordovician Borrowdale Volcanic Group, English Lake District". Geological Magazine (İngilizce). 131 (3): 395-406. doi:10.1017/S0016756800011146. ISSN 1469-5081. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  183. ^ MacNaughton, Robert B.; Cole, Jennifer M.; Dalrymple, Robert W.; Braddy, Simon J.; Briggs, Derek E. G.; Lukie, Terrence D. (1 Mayıs 2002). "First steps on land: Arthropod trackways in Cambrian-Ordovician eolian sandstone, southeastern Ontario, Canada". Geology. 30: 391. doi:10.1130/0091-7613(2002)030<0391:FSOLAT>2.0.CO;2. 27 Eylül 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  184. ^ a b Clack, Jennifer A. (1 Aralık 2005). "Getting a Leg Up on Land". Scientific American. 293: 100-7. doi:10.1038/scientificamerican1205-100. ISSN 0036-8733. 10 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  185. ^ McGhee, George R. (1996). The Late Devonian mass extinction : the Frasnian/Famennian crisis. New York: Columbia University Press. ISBN 0-231-07504-9. OCLC 33010274. 
  186. ^ Willis, K. J. (2002). The evolution of plants. J. C. McElwain. New York: Oxford University Press. ISBN 0-19-850065-3. OCLC 49520001. 
  187. ^ "Plant Evolution". sci.waikato.ac.nz (İngilizce). 28 Eylül 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  188. ^ Romer, Alfred S. (1957). "Origin of the Amniote Egg". The Scientific Monthly. 85 (2): 57-63. ISSN 0096-3771. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  189. ^ Starck, J. Matthias; Stewart, James R.; Blackburn, Daniel G. (2021). "Phylogeny and evolutionary history of the amniote egg". Journal of Morphology (İngilizce). 282 (7): 1080-1122. doi:10.1002/jmor.21380. ISSN 0362-2525. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  190. ^ Buchholz, Daniel R.; Singamsetty, Srikanth; Karadge, Uma; Williamson, Sean; Langer, Carrie E.; Elinson, Richard P. (2007). "Nutritional endoderm in a direct developing frog: A potential parallel to the evolution of the amniote egg". Developmental Dynamics (İngilizce). 236 (5): 1259-1272. doi:10.1002/dvdy.21153. 
  191. ^ Marjanović, David; Laurin, Michel (1 Haziran 2007). "Fossils, Molecules, Divergence Times, and the Origin of Lissamphibians". Systematic Biology. 56 (3): 369-388. doi:10.1080/10635150701397635. ISSN 1076-836X. 
  192. ^ Wright, Jo (1999). "New Blood". Walking with Dinosaurs. Episode 1. BBC. Archived from the original on 2005-12-12.
  193. ^ "The Mass Extinctions: The Late Triassic Extinction". BBC. Archived from the original on 2006-08-13. Retrieved 2006-04-09.
  194. ^ "Archaeopteryx". ucmp.berkeley.edu. 3 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  195. ^ "Angiosperms". tolweb.org. 2 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  196. ^ "Ordovician-Silurian extinction | Overview & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  197. ^ "The Ordovician". ucmp.berkeley.edu. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  198. ^ "Devonian extinctions | Definition & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 15 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2022. 
  199. ^ "Big crater seen beneath ice sheet" (İngilizce). 3 Haziran 2006. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  200. ^ Benton, M. J. (2003). When life nearly died : the greatest mass extinction of all time. New York: Thames & Hudson. ISBN 0-500-05116-X. OCLC 51031684. 24 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  201. ^ Benton, M. J. (2003). When life nearly died : the greatest mass extinction of all time. New York: Thames & Hudson. s. 515. ISBN 0-500-05116-X. OCLC 51031684. 24 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  202. ^ "end-Triassic extinction | Evidence & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 15 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Temmuz 2022. 
  203. ^ Chaisson, Eric J. (2005). "Recent Fossils". Cosmic Evolution. Tufts Üniversitesi. Archived from the original on July 14, 2007. Retrieved 2006-04-09.
  204. ^ "The Cretaceous Period". ucmp.berkeley.edu. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  205. ^ "Mesozoic Era | geochronology | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 17 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  206. ^ Strauss, Bob. "The First Mammals:The Early Mammals of the Triassic, Jurassic and Cretaceous Periods". about.com. 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Mayıs 2015. 
  207. ^ "A Walking Whale: Ambulocetus". American Museum of Natural History. 1 Mayıs 2014. 25 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2016. 
  208. ^ O'Neil, Dennis (2012). "Early Primate Evolution: The First Primates". Palomar College. 25 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2016. 
  209. ^ "Andrewsarchus, "Superb Skull of a Gigantic Beast," Now on View in Whales Exhibit". American Museum of Natural History. 1 Mayıs 2014. 24 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2016. 
  210. ^ Voss, Manja; Antar, Mohammed Sameh M.; Zalmout, Iyad S.; Gingerich, Philip D. (9 Oca 2019). "Stomach contents of the archaeocete Basilosaurus isis: Apex predator in oceans of the late Eocene". PLOS ONE (İngilizce). 14 (1): e0209021. doi:10.1371/journal.pone.0209021. ISSN 1932-6203. PMC 6326415 $2. PMID 30625131. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  211. ^ George Dvorsky (13 Kasım 2013). "The world's first big cats came from Asia, not Africa". Io9.com. 19 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2016. 
  212. ^ Hamon, N.; Sepulchre, P.; Lefebvre, V.; Ramstein, G. (1 Kasım 2013). "The role of eastern Tethys seaway closure in the Middle Miocene Climatic Transition (ca. 14 Ma)". Climate of the Past. 9: 2687-2702. doi:10.5194/cp-9-2687-2013. ISSN 1814-9332. 26 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  213. ^ N.A.S.A. (31 Aralık 2003). "Isthmus of Panama". N.A.S.A. 6 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ekim 2022. 
  214. ^ Webb, S. David (2006). "THE GREAT AMERICAN BIOTIC INTERCHANGE: PATTERNS AND PROCESSES1". Annals of the Missouri Botanical Garden. 93 (2): 245-257. doi:10.3417/0026-6493(2006)93[245:TGABIP]2.0.CO;2. ISSN 0026-6493. 
  215. ^ Ericson, David B.; Wollin, Goesta (1968-12-13). "Pleistocene Climates and Chronology in Deep-Sea Sediments: Magnetic reversals give a time scale of 2 million years for a complete Pleistocene with four glaciations". Science (İngilizce). 162 (3859): 1227–1234. doi:10.1126/science.162.3859.1227. ISSN 0036-8075. 
  216. ^ Carto, Shannon L.; Weaver, Andrew J.; Hetherington, Renée; Lam, Yin; Wiebe, Edward C. (2009-02-01). "Out of Africa and into an ice age: on the role of global climate change in the late Pleistocene migration of early modern humans out of Africa". Journal of Human Evolution (İngilizce). 56 (2): 139–151. doi:10.1016/j.jhevol.2008.09.004. ISSN 0047-2484. 
  217. ^ Hutchins, Colin. "Rainforests not humans drove megafauna extinction in Southeast Asia". news.griffith.edu.au (İngilizce). Erişim tarihi: 2022-12-17. 
  218. ^ Owen-Smith, Norman (1987). "Pleistocene extinctions: the pivotal role of megaherbivores". Paleobiology (İngilizce). 13 (3): 351–362. doi:10.1017/S0094837300008927. ISSN 0094-8373. 
  219. ^ Jakobsson, Martin; Pearce, Christof; Cronin, Thomas M.; Backman, Jan; Anderson, Leif G.; Barrientos, Natalia; Björk, Göran; Coxall, Helen; de Boer, Agatha; Mayer, Larry A.; Mörth, Carl-Magnus (2017-08-01). "Post-glacial flooding of the Bering Land Bridge dated to 11 cal ka BP based on new geophysical and sediment records". Climate of the Past (English). 13 (8): 991–1005. doi:10.5194/cp-13-991-2017. ISSN 1814-9324. 
  220. ^ Wooller, Matthew J.; Saulnier-Talbot, Émilie; Potter, Ben A.; Belmecheri, Soumaya; Bigelow, Nancy; Choy, Kyungcheol; Cwynar, Les C.; Davies, Kimberley; Graham, Russell W.; Kurek, Joshua; Langdon, Peter. "A new terrestrial palaeoenvironmental record from the Bering Land Bridge and context for human dispersal". Royal Society Open Science. 5 (6): 180145. doi:10.1098/rsos.180145. PMC 6030284 $2. PMID 30110451. 
  221. ^ Goren-Inbar, Naama; Alperson, Nira; Kislev, Mordechai E.; Simchoni, Orit; Melamed, Yoel; Ben-Nun, Adi; Werker, Ella (1 Nisan 2004). "Evidence of Hominin Control of Fire at Gesher Benot Ya`aqov, Israel". Science. 304: 725-728. doi:10.1126/science.1095443. ISSN 0036-8075. 1 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  222. ^ a b McClellan, James E., III (2006). Science and technology in world history : an introduction. 2nd ed. Harold Dorn. Baltimore: Johns Hopkins University Press. ISBN 0-8018-8359-8. OCLC 61687847. 
  223. ^ Reed, David L.; Smith, Vincent S.; Hammond, Shaless L.; Rogers, Alan R.; Clayton, Dale H. (2004). "Genetic analysis of lice supports direct contact between modern and archaic humans". PLoS biology. 2 (11): e340. doi:10.1371/journal.pbio.0020340. ISSN 1545-7885. PMID 15502871. 
  224. ^ a b c d e f McNeill 1999.
  225. ^ Gibbons, Ann (13 Haziran 2003). "Oldest Members of Homo sapiens Discovered in Africa". Science (İngilizce). 300 (5626): 1641-1641. doi:10.1126/science.300.5626.1641. ISSN 0036-8075. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  226. ^ a b c Hopfe, Lewis M. (1987). Religions of the world. 4th ed. New York: Macmillan Pub. Co. ss. 17-19. ISBN 0-02-356930-1. OCLC 13699887. 
  227. ^ "Chauvet Cave" 4 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Metropolitan Museum of Art. Retrieved 2006-04-11.
  228. ^ Atlas of world history. Concise ed. Patrick O'Brien. New York, NY: Oxford University Press. 2002. s. 16. ISBN 0-19-521921-X. OCLC 51931424. 
  229. ^ Kaynaklar:
  230. ^ Dawkins, Richard (1989). The selfish gene. New ed. Oxford: Oxford University Press. ss. 189-201. ISBN 0-19-217773-7. OCLC 20012195. 
  231. ^ Tudge, Colin (1998). Neanderthals, bandits and farmers : how agriculture really began. Londra: Weidenfeld & Nicolson. ISBN 0-297-84258-7. OCLC 40511277. 
  232. ^ Diamond, Jared M. (2002). Tüfek, mikrop ve çelik : insan topluluklarının yazgıları. Ülker İnce. Ankara: TÜBİTAK. ISBN 975-403-271-8. OCLC 51267462. 
  233. ^ a b Kaynaklar:
  234. ^ Gross, Michael (4 Aralık 2012). "The evolution of writing". Current Biology (İngilizce). 22 (23): R981-R984. doi:10.1016/j.cub.2012.11.032. ISSN 0960-9822. PMID 23346575. 11 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  235. ^ Voogt, Alex de (1 Ocak 2012). Invention and Borrowing in the Development and Dispersal of Writing Systems (İngilizce). Brill. doi:10.1163/9789004217003_002. ISBN 978-90-04-21700-3. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  236. ^ Kaynaklar:
  237. ^ Maisels, Charles Keith. The Emergence of Civilization: From Hunting and Gathering to Agriculture, Cities, and the State of the Near East. doi:10.4324/9780203450642. 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  238. ^ Kaynaklar:
  239. ^ Kaynaklar:
  240. ^ Jonathan Daly (19 Aralık 2013). The Rise of Western Power: A Comparative History of Western Civilization. A&C Black. ss. 7-9. ISBN 978-1-4411-1851-6. 
  241. ^ Kaynaklar:
  242. ^ "Bayt al-Hikmah". Encyclopedia Britannica. 4 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2016. 
  243. ^ Bideleux, Robert; Jeffries, Ian (1998). A history of eastern Europe: crisis and change. Routledge. s. 48. ISBN 978-0-415-16112-1. 
  244. ^ Kaynaklar:
  245. ^ Kaynaklar:
  246. ^ Kaynaklar:
  247. ^ Kaynaklar:
  248. ^ Kaynaklar:
  249. ^ Jenks, Andrew L. (2012). The cosmonaut who couldn't stop smiling : the life and legend of Yuri Gagarin. DeKalb, Ill.: Northern Illinois University Press. ISBN 978-1-5017-5286-5. OCLC 1147834225. 
  250. ^ Roberts, Greg (1 Nisan 2011). "Yuri Gagarin - the columbus of space : historical". MNASSA : Monthly Notes of the Astronomical Society of South Africa. 70 (3_4): 57-60. doi:10.10520/EJC76816. 
  251. ^ "Human Spaceflight and Exploration – European Participating States" 30 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. ESA. 2006. Retrieved 2006-03-27.
  252. ^ "Expedition 13: Science, Assembly Prep on Tap for Crew" 14 Haziran 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. NASA. January 11, 2006. Retrieved 2006-03-27.
  253. ^ Berners-Lee, T., Cailliau, R., Luotonen, A., Nielsen, H. F., & Secret, A. (1994). The world-wide web 10 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Communications of the ACM, 37(8), 76-82.
  254. ^ Choudhury, N. (2014). World wide web and its journey from web 1.0 to web 4.0 9 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. International Journal of Computer Science and Information Technologies, 5(6), 8096-8100.

Konuyla ilgili yayınlar

Türkçe yayınlar

.

Yabancı dilde yayınlar

.

Dış bağlantılar