12 Mart Muhtırası
| 12 Mart Muhtırası | |
|---|---|
| Tarih | 12 Mart 1971) |
| Konum | |
| Tür | Askerî muhtıra |
| Etken |
|
| Düzenleyen | Türk Silahlı Kuvvetleri |
| Sonuç |
|
| Makale serilerinden |
| Türkiye'de anayasal süreç |
|---|
Meclis-i Umûmî'nin açılışı, 1877. |
12 Mart Muhtırası, 12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri Komuta kademesinin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra vererek 32. Türkiye Hükûmetini istifaya zorladığı askerî müdahaledir.
Muhtıra, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur imzasıyla verilmiştir.
Ordunun ülkedeki terörü durduramamakla suçladığı hükûmet, bu muhtıra sonrası istifa etti. Başbakan olması için üzerinde uzlaşılan CHP Kocaeli milletvekili Nihat Erim partisinden istifa edip "tarafsız bir başbakan" olarak 26 Mart 1971'de hükûmeti kurdu. 1961 Anayasası'nın özellikle temel hak ve özgürlükleri garanti eden hükümlerinde önemli değişiklikler yapıldı.
Muhtıra öncesi
[değiştir | kaynağı değiştir]Millî Demokratik Devrim
[değiştir | kaynağı değiştir]Türkiye'de 1970'li yıllarda askerî bir müdahale ile sosyalist devrimin gerçekleşmesi gerektiği düşüncesi, 12 Mart Muhtıra sürecinde önemli rol oynamıştır. "Milli Demokratik Devrim" olarak adlandırılan bu düşünce, Doğan Avcıoğlu'nun başı çektiği Yön ve Devrim dergilerinde savunulmaktaydı.
Doğan Avcıoğlu'nun yazıları ve kitapları ordu içerisindeki bazı genç subaylar tarafından benimseniyordu. Çeşitli cunta planları yapılıyor ve lider olarak Muhsin Batur ve Faruk Gürler görülüyordu. Ancak Faruk Gürler ve Muhsin Batur bu planlara yaklaşmamış ve Millî Demokratik Devrim taraftarı sol görüşlü subayları 12 Mart Muhtırası sonrası tasfiye etmişlerdir.[1]

Kanlı Pazar
[değiştir | kaynağı değiştir]Kanlı Pazar olarak tarihe geçen 16 Şubat 1969 günü, ABD'nin Akdeniz'de görevli gücü 6. Filo'nun İstanbul'da demirlemesini protesto için Taksim'e yürümek üzere 76 gençlik örgütü Beyazıt Meydanı'nda toplanmış ve göstericiler sağcı grupların taşlı sopalı bıçaklı saldırısına uğramıştı.[2] Mehmet Şevket Eygi gibi yazarların azmettirmesi, Komünizmle Mücadele Derneği ve Millî Türk Talebe Birliğinin öncülüğünde gerçekleşen olaylarda Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan adlı işçi gençler bıçaklanarak öldürülmüş, yaklaşık 200 kişi yaralanmıştır.[3]
20 Mayıs 1969
[değiştir | kaynağı değiştir]27 Mayıs Darbesi'yle siyasi haklarına kaybeden DP'lilere haklarının iadesini öngören 218 imzalı bir anayasa değişikliği teklifi Mayıs 1969'da Meclise verilmiş, uzun yıllardır kavgalı olan iki lider, İsmet İnönü ve Celâl Bayar 14 Mayıs 1969 tarihinde buluşup barışmıştı. DP'lilere haklarının iadesini zaten CHP de öngörüyor hatta İnönü bu fikre öncülük ediyordu.[4] Ancak Memduh Tağmaç'ın 16 Mart'ta genelkurmay başkanlığına geldiği Ankara'daki genelkurmay karargâhında aynı günlerde Bayar ve arkadaşlarına siyasi haklarının iade edilmemesi için bir darbe yapma planı vardı.
Amerikan Dışişleri Bakanlığının belgelerine göre, 19 Mayıs 1969 akşamı Ankara'daki bir Merkezî İstihbarat Teşkilatı görevlisinin Washington'a gönderdiği mesajda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin müdahaleye 16 Mayıs günü karar verdiği söyleniyordu. O gün Cumhurbaşkanı Sunay, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıyla bir hayli uzun bir görüşme yapmıştı. Bu görüşme sonrası ordunun anayasa değişikliğini istemediği saklanamaz bir gerçek hâlini almış, gazetelere de yansımıştı.[5]
20 Mayıs'ta İnönü, Cumhurbaşkanı Sunay'a bir mektup yazdı. Darbe tehdidine karşı duran İnönü, mektupta şöyle diyordu:
| “ | Sayın Cumhurbaşkanı, CHP Genel Başkanı olarak ben ve partimin yetkili organları, siyasi hakların iadesi için Millet Meclisine verilmiş bulunan 218 imzalı bir anayasa değişikliği teklifini destekleme kararı aldığımızdan beri, gerek Zatı Devletlerinin, gerek bazı yüksek komutanların uyarı ve ısrarlarına muhatap olmaktayız... | „ |
Süleyman Demirel de aynı gün partisinin grup toplantısında bir konuşma yaptı ve, "Asker muhtıra vermedi." dedi, sonra ekledi:
| “ | Seçimlere gidelim. Hem Meclisin verdiği oylar boşa gitmez hem de Senatomuz zedelenmez... Ordu, Hükûmete bir muhtıra vermemiştir. Biz bazı sıkıntılar içindeyiz... | „ |
Sonuç olarak birkaç gün sonra anayasa değişikliği teklifi Komisyona geri çekildi, sonra genel seçime gidildi. Süleyman Demirel önderliğinde Adalet Partisi, 1969 Türkiye genel seçimlerinde büyük başarı kazanarak yeniden tek başına iktidar oldu. Bayar ve arkadaşlarının 27 Mayıs Darbesi'yle kaybettikleri siyasi hakları 1970'lerin ortalarına kadar iade edilmedi.
12 Ekim 1969 genel seçimleri
[değiştir | kaynağı değiştir]12 Ekim'de gerçekleşen genel seçimlerde TBMM 14. dönem milletvekilleri seçildi. Adalet Partisi aldığı %46,55'lik oyla Meclise 256 milletvekili gönderip iktidar partisi, Süleyman Demirel başbakan oldu.[6] Cumhuriyet Halk Partisi ise Meclise gönderdiği 143 milletvekiliyle ana muhalefet partisi oldu.
15-16 Haziran Olayları
[değiştir | kaynağı değiştir]1970'te, çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen 274 sayılı İş Yasası ile 275 sayılı Sendikalar Yasası'nda değişiklik yapan tasarı, Adalet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisinin iş birliğiyle önce Millet Meclisi, ardından Senatodan geçirildi. Yapılan değişiklik, işçilerin sendika seçme özgürlüğünü önemli ölçüde kısıtlamakta, sendika değiştirmeyi güçleştirmekteydi. Yasa taslağı 11 Haziran 1970'te Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın onaylamasıyla yürürlüğe girdi.
Kanunlaşan tasarı esas olarak TÜRK-İŞ'ten DİSK'e işçi akışını önlemeyi amaçlamaktaydı. DİSK ve bağlı sendikalar yeni yasaya tepki gösterdiler. Türkiye İşçi Partisi ise söz konusu yasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesine götüreceğini açıkladı ve iptal davası açtı.
DİSK'li sendikacıların ve yöneticilerin tepkileri, 15 Haziran 1970 sabahı İstanbul'un belli başlı merkezlerine doğru yürüyüşe geçmeleriyle yeni bir evreye girdi. Gösterilere pek çok fabrikadan 75.000 dolaylarında işçi katıldı.[7] Gösterilen tepki esas olarak DİSK üyesi işçilerden geldiği hâlde yürüyüşlere çok sayıda TÜRK-İŞ işçisi de toplu hâlde katıldı.[8] Olayların birinci günü akşamı Bakanlar Kurulu 60 günlük bir sıkıyönetim ilan etti. DİSK ve bağlı sendikaların yöneticilerinin pek çoğu sıkıyönetim mahkemelerince tutuklandılar ve yargılandılar. Kadıköy'de meydana gelen olaylarda 2 işçi, 1 polis ve 1 esnaf öldü.[9] 16 Haziran'da Ankara, Adana, Bursa ve İzmir'de de küçük çaplı olaylar yaşandı.
Öğrenci olayları
[değiştir | kaynağı değiştir]Siyasi krizler ve işçi sendikaları tarafından gerçekleştirilen eylemlerin yanı sıra üniversitelerdeki öğrenci olayları askeri müdahale sürecinde rol oynamıştır. Sol görüşteki üniversiteliler, hükûmeti politikaları nedeniyle ağır bir şekilde eleştiriyorlar ve "Türkiye'yi Amerikan bağımlılığından kurtaracaklarını" iddia ediyorlardı. Sıklıkla karşıt görüşlü gruplar pek çok zaman karşı karşıya geliyorlar ve olaylar çıkıyordu; üniversiteler bir nevi çatışma merkezi hâline gelmişti.
Üniversite öğrencisi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 4 Mart 1971'de ABD'li dört askeri kaçırıp fidye istemesi, askerleri yönetime el koymaya götürebilecek kadar önemli görülen bir öğrenci olayı idi. MİT Müsteşarı Fuat Doğu, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a eyleme yapan gençlerin merkezi olan ODTÜ'nün kapatılması, solcu öğretim üyelerinin tasfiye edilmesi gerektiğini, olayların devam etmesi durumunda askerlerin yönetime el koyan bir not gönderdi. 5 Mart sabahı ODTÜ binlerce polis ve asker tarafından kuşatıldı. ODTÜ'ye girmek isteyen güvenlik güçleriyle öğrenciler arasında çıkan çatışma sonucu komando eri Mevlüt Meriç'in[10] öldürülmesi Türk Silahlı Kuvvetlerinde büyük tepki yaratmıştır. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, "Orta Doğu Teknik Üniversitesinde, Türk askerine, Türk oldukları iddiasında bulunanların ateş etmeleri Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde nefret uyandırmıştır." demiştir. 12 Mart Muhtırası'ndan kısa süre önce meydana gelen bu olay ülke gündemini çok meşgul etti.[11]

9 Mart 1971 darbe teşebbüsü
[değiştir | kaynağı değiştir]9 Mart 1971 günü Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir-komuta zinciri dışında gelişen bir darbe teşebbüsü yaşandı. Planlanan darbe, içlerinde Mahir Kaynak[12] ve Mehmet Eymür'ün de bulunduğu Millî İstihbarat Teşkilatı mensuplarının durumu Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç ve 1. Ordu Komutanı Orgeneral Faik Türün'e haber vermesiyle akamete uğratıldı.[13]
Bu olaydan sonra Türk Silahlı Kuvvetlerindeki üst düzey subaylar, 10 Mart 1971'de Ankara'da bir toplantı yaptı ve bu toplantıda 12 Mart 1971'de Hükûmete “muhtıra” verilmesi yönünde karar alındı.[14]
Muhtıra
[değiştir | kaynağı değiştir]Muhtıra, 12 Mart 1971 günü saat 13.00'te TRT radyolarından okunan bildiri ile ilan edilmiştir. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu'nun imzasını taşıyan muhtıra şöyleydi:
1. Parlamento ve Hükûmet süregelen tutum, görüş ve icraatı ile yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, ATATÜRK'ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve Anayasa'nın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.
2. Türk milletinin ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetlerinin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliği giderecek çarelerin, partiler üstü bir anlayışla Meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek ve Anayasa'nın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılâp kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir Hükûmetin demokratik kurallar içinde teşkili zarurî görülmektedir.
3. Bu husus sür'atle tahakkuk ettirilemediği takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek idareyi doğrudan doğruya üzerine almağa kararlıdır.
Bilgilerinize.
Muhtıra sonrası
[değiştir | kaynağı değiştir]Muhtıranın ardından öncelikle 9 Mart 1971 darbe teşebbüsünde adı geçen subaylar emekliliğe sevk edildi; ardından Süleyman Demirel yönetimindeki AP hükûmeti iktidardan çekildi. Nihat Erim tarafından partilerüstü bir 'reform hükûmeti' kuruldu. Nisan ayında 6 ilde sıkıyönetim ilan edildi. Sol örgütlere karşı başlatılan Balyoz Harekâtı ile bu örgütlerle bağlantılı olsun olmasın sol çevreden kişilere karşı tutuklama, işkence, yargılama ve cezalandırmaları başladı. 1971 ve 1973'te 1961 Anayasası'nın özgürlükçü karakterini ciddî bir biçimde zayıflatan anayasa değişiklikleri yapıldı.
Orduda tasfiye
[değiştir | kaynağı değiştir]Muhtırayı veren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, orgeneral rütbesindekiler hariç 9 Mart 1971 darbe teşebbüsüne adı karışan başta Tümgeneral Celil Gürkan olmak üzere tüm subayları resen emekliye sevk etti. 1. Ordu Komutanı Orgeneral Faik Türün de bu teşebbüse adı karışan Devrim yazarlarını Ziverbey Köşkü'nde Millî İstihbarat Teşkilatı vasıtasıyla sorguya çekti. Bu sorgularda, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur'un da 9 Mart hareketine önce destek verdikleri fakat sonra istihbarat bilgileri Genelkurmay Başkanı Tağmaç'a ulaşınca desteklerini geri çektikleri ortaya çıktı.[15]
Sol görüşlü çevrelerin desteği
[değiştir | kaynağı değiştir]Muhtıra, metinde geçen "Atatürk'ün bize verdiği hedef" gibi ifadeler nedeniyle, Doğu Perinçek, Mihri Belli gibi isimlerin olduğu Millî Demokratik Devrimciler ve Mahir Çayan'ın etkisindeki DEV-GENÇ, TÖS, DİSK ve Hikmet Kıvılcımlı gibi sol görüşlü çevreler tarafından sosyalist görüş lehine müdahale edildiği zannıyla ilk günlerinde desteklendi. TİP'in büyük çoğunluğu desteklemese de milletvekili sıfatıyla Mehmet Ali Aybar da muhtıra sonrası kurulan I. Erim Hükûmetini destekledi.[16][17]
Reform hükûmeti
[değiştir | kaynağı değiştir]
Ordunun 12 Mart'ta verdiği muhtıranın ardından parlamento feshedilmedi, partiler kapatılmadı, anayasa askıya alınmadı. Ama koşullar çok değişmişti. Askerler bir teknokrat hükûmeti istiyorlardı. Eğer böyle bir tarafsız başbakan Meclis içinden çıkar da güvenoyu alırsa sorun kalmazdı. Bunun için tarafsız bir milletvekili aranmaya başlandı. CHP Kocaeli milletvekili Nihat Erim ismi üzerinde anlaşıldı.
Erim CHP'den istifa etti. 26 Mart 1971'de hükûmeti kurdu. Böylece artık bağımsız başbakan olan Erim, "partiler üstü reform hükûmeti"ni kurdu.[18] Erim, başbakan olduktan sonra CHP genel başkanı İsmet İnönü, Erim hükûmetine destek vereceğini açıklamıştır.[19] Kurulan hükûmetin 27 üyesinin 15'i parlametno dışındandı.
Anayasa değişiklikleri
[değiştir | kaynağı değiştir]12 Mart muhtırasını verenler, 1961 Anayasası'nın uygulamalarına yönelik birtakım sert eleştirilerde bulunmuşlardı. Anayasanın TSK tarafından köklü bir şekilde değiştirilmesi fikri, muhtıranın ardından basın tarafından gündemde tutuldu ve muhtıranın siyasî, askerî ve sosyal etkilerine bağlı olarak anayasa 1971 ve 1973 yıllarında üç kez değiştirildi. Değişiklikler 1421 ve 1488 sayılı yasalarla gerçekleştirildi. 11. maddede yapılan değişiklikle bütün hak ve özgürlüklere ilişkin genel bir sınırlama prensibi getirildi.[14]
1961 Anayasası, bir askerî darbe sonucu hazırlanmasına rağmen, Türk demokrasisinin gelişimi açısından en özgürlükçü anayasa olma özelliği taşımaktaydı. 1971 ve 1973 değişiklikleri, 1961 Anayasası'nın içeriğini ve hükümlerini köklü bir biçimde değiştirmiş; Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin tanınması, üniversitelerin özerkliğinin zayıflatılması, TRT'nin özerkliğinin kaldırılması, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kurularak yürütmenin, yasamayla yargı karşısındaki gücü ve denetimi artırılmasının mümkün kılınması bu değişiklikler sonucu gerçekleşmişir.[14]
Balyoz Harekâtı
[değiştir | kaynağı değiştir]İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom'un Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi militanları tarafından kaçırılıp öldürülmesinden sonra İstanbul'da sol görüşlü yasak yayınların toplanması için ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve tutuklamalar zinciridir. Sonucunda TİP ve DİSK kapatılmıştır.[5]
14 Ekim 1973 genel seçimleri
[değiştir | kaynağı değiştir]14 Ekim 1973 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlerde TBMM 15. dönem milletvekilleri seçilmiştir. Bunun sonucunda 185 milletvekiliyle CHP iktidar, Bülent Ecevit de başbakan olmuştur.[20]
İlgili belgeseller
[değiştir | kaynağı değiştir]- 12 Mart: İhtilalin Pençesinde Demokrasi
- 12 Mart Belgeseli 32. Gün
- 12 Eylül Belgeseli: Renklerin Çatışması (1. Bölüm)
Ayrıca bakınız
[değiştir | kaynağı değiştir]Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ "32.gün 12 Mart Belgeseli". 12 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ "Devlete serbest halka yasak!". 17 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2009.
- ^ "40 Yıl Önce "Kanlı Pazar"da Ne Oldu?". (Nokta dergisinin 1 Şubat 1987 tarihli sayısı için hazırlanan dosya). Bianet. 16 Şubat 2009. 16 Haziran 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ "Yazı dizisi: 40. yılında tüm ayrıntıları ile 12 Mart muhtırası-1 / Tarih / Milliyet Blog". 26 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2012.
- ^ a b "Radikal-çevrimiçi / Türkiye / 1969'da darbenin yanından dönülmüş". 30 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2009.
- ^ "Türkiye Cumhuriyeti Milletvekili Genel Seçimleri". 16 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Şubat 2009.
- ^ "12 Mart Muhtırası nedir". 5 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2012.
- ^ "Belgeler.com Veda Ediyor". 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2012.
- ^ "Muhtırayı getiren olaylar". 4 Eylül 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2012.
- ^ "Şehit Komando eri Mevlüt Meriç'in annesine, eşine ve çocuğuna vatanî hizmet tertibinden aylık bağlanması hakkında Kanun" (PDF). 5 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 5 Mart 2023.
- ^ Yasin Coşkun "12 Mart 1971 Muhtırasının İngiliz Arşiv Belgelerindeki Yansıması 10 Ocak 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.".
- ^ "STAR - Haberler - Son Dakika Haberleri". 25 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2010.
- ^ "Radikal-çevrimiçi / Türkiye / 10 Mart 1971'de Türk ordusu bölünme aşamasına geldi". 16 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mart 2008.
- ^ a b c "12 Mart Muhtırası Sonrası 1961 Anayasası'nda Yapılan Değişiklikler Üzerine Bir Değerlendirme". İnsan ve toplum bilimleri araştırmaları dergisi. 22 Eylül 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi6 Mayıs 2024.
- ^ "Haberler, Haber, Son Dakika Haberler, Gazeteler - Yeni Şafak". 3 Kasım 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Şubat 2009.
- ^ Suavi Aydın, Yüksel Taşkın (2014). 1960'tan günümüze Türkiye tarihi. 2. baskı. Yüksel Taşkın. İstanbul: İletişim Yayınları. s. 206. ISBN 978-975-05-1462-3. OCLC 898136871. Erişim tarihi: 1 Mart 2023.
- ^ Hikmet Kıvılcımlı (16 Mart 1971). "Ordu Kılıcını Attı" (PDF). Sosyalist Haftalık Siyasi Gazete. s. 5. 9 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF)1 Mart 2023.
- ^ "Radikal-çevrimiçi / Kitap / Nihat Erim'in ağzından 12 Mart". 27 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Şubat 2009.
- ^ Karataş, İsrafil (14 Eylül 2020). "MİLLİYETÇİ MUHAFAZAKÂR AYDINLARIN 12 MART'A BAKIŞINA BİR ÖRNEK: TÜRK AYDINLAR OCAĞI'NIN CUMHURBAŞKANI CEVDET SUNAY'A SUNDUĞU RAPOR". Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi. 20 (40): 253-287. ISSN 1300-0756.
- ^ "Türkiye Cumhuriyeti Milletvekili Genel Seçimleri". Türkiye Büyük Millet Meclisi. 10 Mart 2003 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Haziran 2020.
