Balyoz Harekâtı

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Balyoz Harekâtı, 12 Mart Muhtırası sonrası kurulan hükûmetle başbakan olan Nihat Erim'in, tırmanan anarşi ve teröre karşı 22 Nisan 1971 günü TRT'de yaptığı konuşmada, "Alınacak tedbirler balyoz gibi kafalarına hemen inecektir." açıklamasıyla ülkedeki sol örgütlere karşı başlatılan ve bu örgütlerle bağlantılı-bağlantısız sola karşı yapılan tutuklama, işkence, yargılama ve cezalandırmaları kapsayan harekâttır.

Harekât kapsamında İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere 6 ilde sıkıyönetim ilan edildi. TİP ve DİSK vakit kaybedilmeksizin kapatıldı ve binlerce solcu gözaltına alınarak işkence ve sorgudan geçirildi. Kitaplar yasaklanıp topluca yakıldı, grev ve lokavt yasaklandı, basına geniş çaplı sansür uygulandı, Akşam ve Cumhuriyet gazeteleri kapatıldı.[1]

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının serbest bırakılması için yapılan eylemler[değiştir | kaynağı değiştir]

16 Mart 1971'de Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan, 23 Mart'ta Hüseyin İnan yakalanmıştı. Bunun üzerine silahlı sol örgüt militanları, arkadaşlarının serbest bırakılması için bir dizi adam kaçırma eylemlerine giriştiler.

Elfraim Elrom'un kaçırılması[değiştir | kaynağı değiştir]

17 Mayıs 1971 günü Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi militanları Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı ve Hüseyin Cevahir, İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom'u kaçırdılar. Arkadaşlarının salıverilmesi için "24 saat süre verdiler." Talepleri karşılanmayınca 22 Mayıs 1971 günü başkonsolosu şakağından üç kurşunla vurarak öldürdüler.

Militanların yakalanması için aynı gün "Fırtına I Tatbikatı" uygulamaya kondu. 23 Mayıs 1971 gece yarısından başlanarak İstanbul il sınırları içinde 15 saat sokağa çıkma yasağı kondu. Yasağın başladığı an tüm otobüs, tren ve gemi seferleri iptal edildi. Yeşilköy trafiğe kapatıldı. İstanbul; 30 bin subay, er ve polis tarafından karış karış arandı. Binlerce asker ve polis hiçbir yetkisi olmadan evlere giriyor, gördükleri her kitabı alıyor, kitapların sahiplerini sorguya çekiyordu. Muhbir vatandaşlar da tatbikata destek verdi. Apartman yöneticileri ve kapıcılar da görev aldı. Halka dışarı çıktıkları takdirde ateş edileceği söylendi. Meraklılar, olan biteni pencerelerden sarkarak izledi. Aramalara gün ağardıktan sonra helikopterlerle devam edildi. Yasak sona erdiğinde yüzlerce kişi yakalanmış, sakıncalı kitaplar imha edilmişti. Ancak yakalananlar arasında eylemciler yoktu. Olaylarla hiç ilgisi olamayan kişiler hapishaneye sokulmuştu. Fakir Baykurt'tan Yaşar Kemal'e, Mümtaz Soysal'dan Uğur Mumcu'ya, Samim Kocagöz'den Muammer Aksoy'a, Tarık Zafer Tunaya'ya kadar birçok yazar ve bilim insanı gözaltına alınmıştı. Hükûmetin yeni şiddet önlemleri alınacağını ilan eden açıklamalarından sonra, sadece bir gün içinde gözaltına alınan ve aranmakta olup da "isimleri ilan edilerek" teslim olmaya davet edilen kişilerin sayısı 547'ye ulaşmıştı.[2] Bundan on ay sonra da "Fırtına II Tatbikatı" yapılacaktır.

Nurhak Olayı[değiştir | kaynağı değiştir]

31 Mayıs 1971 günü THKO militanlarının, cezaevindeki Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını sağlamak için ABD Radar Üssü'nü basmaya giderken güvenlik güçleriyle çatışmaya girmeleri olayıdır.

THKO militanları, Malatya Kürecik'te bulunan ABD Radar Üssü'nü basmak üzere yola koyuldular. Üstekileri rehin alacak, karşılığında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın Cezayir, Suriye gibi herhangi bir ülkeye gönderilmelerini isteyeceklerdi.

31 Mayıs 1971'de Gölbaşı'nın İnekli Köyü yakınlarına geldiler. Bir süre sonra etrafları sarıldı. Çatışma iki saate yakın sürdü. Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga, askerler tarafından öldürüldüler. Mustafa Yalçıner ağır yaralandı, Hacı Tonak silahsız olduğu için çatışamadan ele geçirildi, Metin Güngörmüş ile Ahmet Erdoğan kaçmayı başardılar.

Kızıldere Olayı[değiştir | kaynağı değiştir]

Mahir Çayan ve arkadaşları, 26 Mart 1972 günü Ünye Radar Üssünde çalışan biri Kanadalı, ikisi İngiliz üç teknisyeni kaçırıp Tokat'ın Niksar ilçesi Kızıldere köyünde muhtar Emrullah Arslan'ın evinde saklanırlar. Tutuklu bulundukları İstanbul Kartal Askerî Cezaevinden tünel kazarak kaçan Çayan ve arkadaşları, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No.'lu Askerî Mahkemesince ölüm cezasına çarptırılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için verilen kararın infaz edilmemesini isteyen bir bildiriyi kaçırdıkları İngilizlerin şifreli kasasına bırakırlar. Bu bildirinin radyoda yayımlanmasını, yayımlanmazsa teknisyenlerinin öldürüleceğini de bildiriye eklerler.

Fatsa-Ünye-Niksar ilçelerinde aramalar başlar. Niksar-Ünye kara yolunda yapılan bir arama, Çayan ve arkadaşlarının izini bulmaya yeter. Yakalananlardan Hasan Yılmaz, "Bana 100 lira verdiler. Rehberlik yaptım. Yol gösterdim. Hepsi de Kızıldere köyündeler." der. Saklandıkları evin sahibi muhtar Emrullah Arslan bulunur, konuşturulur. İçişleri Bakanı Ferit Kubat, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı General Vehbi Parlar, Samsun Jandarma Bölge Komutanı Albay Celal Durukan 29 Mart günü Kızıldere köyüne giderler. "Teslim olun!" çağrılarına karşı Çayan ve arkadaşları, "İngilizler elimizde. Teslim olmayacağız! Çarpışacağız. İngilizler burada ölecek." yanıtını verirler. Daha sonra askerlerin açtığı ilk ateşle vurulan Mahir Çayan oldu ve hemen orada öldü. Elleri arkadan bağlı rehin teknisyenler de Çayan'ın arkadaşları tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüler.[3]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mart 2015. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mart 2015. 
  3. ^ Uğur Mumcu, Kürt Dosyası. 19 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2022.