İrfâniye: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Nanahuatl (mesaj | katkılar)
düzeltme AWB ile
1. satır: 1. satır:
'''Mârifetullâh''' ''([[Ehl-i Sünnet]])'' ya da '''İrfân''' ''([[Onikicilik]])'' veya '''Gnosis''' ''([[Hristiyanlık]])'' [[Allah]]’ı tanımak, bilmek demektir.
'''Mârifetullâh''' ''([[Ehl-i Sünnet]])'' ya da '''İrfân''' ''([[Onikicilik]])'' veya '''Gnosis''' ''([[Hristiyanlık]])'' [[Allah]]’ı tanımak, bilmek demektir.


[[Ehl-i Sünnet vel Cemaat]] [[Akide (din)|Akîde]]sine göre ''Mârifetullâh'', [[Allah]]’ı [[Kur'an-ı Kerîm]]’in bildirdiği gibi tanımak, [[Allahın sıfatları|sıfat ve isimler]]ini ve bunların sonsuz kemâlde olduğunu bilmek ve ilâhî hakikâtlere vakıf olmak şeklinde özetlenebilir.
[[Ehl-i Sünnet vel Cemaat]] [[Akide (din)|Akîde]]sine göre ''Mârifetullâh'', [[Allah]]’ı [[Kur'an-ı Kerîm]]’in bildirdiği gibi tanımak, [[Allahın sıfatları|sıfat ve isimler]]ini ve bunların sonsuz kemâlde olduğunu bilmek ve ilâhî hakikâtlere vakıf olmak şeklinde özetlenebilir.


==Allah’ın nûru==
==Allah’ın nûru==
{{ana|Allah|Nur (ışık)|Kur'an-ı Kerîm}}
{{ana|Allah|Nur (ışık)|Kur'an-ı Kerîm}}
Allah’a inanan insanın kalbi imânla [[Nur (ışık)|nûr]]lanmıştır. Bu, kör gözün açılmasından, işitmeyen kulağın duymaya başlamasından çok ileri bir inkişafla ruhun, Rabbine kavuşması, Ona inanması ve kendini Onun mahlûku bilmesidir. Şimdi sıra, Onu tanıma vadisinde mesafeler almaya gelmiştir.
Allah’a inanan insanın kalbi imânla [[Nur (ışık)|nûr]]lanmıştır. Bu, kör gözün açılmasından, işitmeyen kulağın duymaya başlamasından çok ileri bir inkişafla ruhun, Rabbine kavuşması, Ona inanması ve kendini Onun mahlûku bilmesidir. Şimdi sıra, Onu tanıma vadisinde mesafeler almaya gelmiştir.


==Kur'an’daki mârifet dersleri==
==Kur'an’daki mârifet dersleri==
[[Kur'an-ı Kerîm]], mümine daima marifet dersleri verir. Allah’ın adıyla başlar ve hemen [[Allah]]’ın [[Rahman]] ve [[Rahim]] olduğunu bildirir. Bu bir marifettir, yâni Rahman ve Rahim olarak Allah’ı tanımaktır.
[[Kur'an-ı Kerîm]], mümine daima marifet dersleri verir. Allah’ın adıyla başlar ve hemen [[Allah]]’ın [[Rahman]] ve [[Rahim]] olduğunu bildirir. Bu bir marifettir, yâni Rahman ve Rahim olarak Allah’ı tanımaktır.


“Yaratan Rabbinin ismiyle oku!” emriyle Allah Resulü’ne (asm.) ve O’nun şahsında da bütün ümmetine marifet sahasında mesafeler kat etme emri verilmiştir. Biz bu emirdeki Rab isminden dersimizi alarak, öncelikle kendimizde tecelli eden ilâhî terbiyeyi okuruz. Yüzümüzü gözümüzü; kalbimizi ruhumuzu, kanimizi, hücremizi okuruz. Hepsini en güzel ve en faydalı biçimde terbiye eden Rabbimizin rahmetini, keremini okuruz. Okudukça O’nun terbiye ediciliğine ve O’nun rahmetine olan marifetimiz artar. İhsanını daha güzel, daha net, daha açık seyreder oluruz.
“Yaratan Rabbinin ismiyle oku!” emriyle Allah Resulü’ne (asm.) ve O’nun şahsında da bütün ümmetine marifet sahasında mesafeler kat etme emri verilmiştir. Biz bu emirdeki Rab isminden dersimizi alarak, öncelikle kendimizde tecelli eden ilâhî terbiyeyi okuruz. Yüzümüzü gözümüzü; kalbimizi ruhumuzu, kanimizi, hücremizi okuruz. Hepsini en güzel ve en faydalı biçimde terbiye eden Rabbimizin rahmetini, keremini okuruz. Okudukça O’nun terbiye ediciliğine ve O’nun rahmetine olan marifetimiz artar. İhsanını daha güzel, daha net, daha açık seyreder oluruz.


Ayetin devamına geçer, nutfeden yaratıldığımızı ibretle düşünürüz. Bizi her şeyimizle o küçücük şifrede yerleştiren ve onu açıp her organımızı yerli yerine koyan Rabbimizin lütfuna, rahmetine hayran kalırız.
Ayetin devamına geçer, nutfeden yaratıldığımızı ibretle düşünürüz. Bizi her şeyimizle o küçücük şifrede yerleştiren ve onu açıp her organımızı yerli yerine koyan Rabbimizin lütfuna, rahmetine hayran kalırız.


Rab ismi üzerindeki bu düşüncelerimiz, bizi [[Fatiha Suresi]]'ne götürür. Rabbimizi, “Rabb-ül-âlemin” olarak tanırız. O, bizim Rabbimiz olduğu gibi, bütün hayvanlar ve bitkiler âleminin de Rabbidir. [[Sema]], [[arz]], [[melek]] ve [[cin]] âlemlerinin, arşın, kürsinin, [[Cennet]] ve [[Cehennem]]'in de [[Rab]]'bidir. Bunları düşündükçe, O’nun marifetinde daha da terakki ederiz.
Rab ismi üzerindeki bu düşüncelerimiz, bizi [[Fatiha Suresi]]'ne götürür. Rabbimizi, “Rabb-ül-âlemin” olarak tanırız. O, bizim Rabbimiz olduğu gibi, bütün hayvanlar ve bitkiler âleminin de Rabbidir. [[Sema]], [[arz]], [[melek]] ve [[cin]] âlemlerinin, arşın, kürsinin, [[Cennet]] ve [[Cehennem]]'in de [[Rab]]'bidir. Bunları düşündükçe, O’nun marifetinde daha da terakki ederiz.


[[Rab]] ismi ilâhî isimlerden sadece birisi. Diğer isimleri ve tecellilerini de aynı şekilde tefekkür ederiz. Allah’ı [[Rab]] olarak tanıdığımız gibi, [[Rezzak]], [[Muhyi]] ''(hayat verici)'', [[Kerim]] ve [[Kadir]] olarak da tanırız. Böylece marifetimiz daha da artar. Sonra, bütün bu isimlerin İlâhî [[Allahın sıfatları|sıfatlar]]dan geldiğini düşünürüz. Marifetimiz [[Allahın sıfatları|sıfatlar]] aleminde derinleşir ve genişlenir. Ve sonunda, bütün bu [[Allahın sıfatları|sıfatları]]n bir tek zata ait olduğunu bilmekle tevhit sahasına girer, Allah’ı hiçbir mahlukuna benzemeyen, bütün [[Allahın sıfatları|sıfatları]] gibi zatıyla da eşi ve benzeri olmayan tek zat olarak biliriz.
[[Rab]] ismi ilâhî isimlerden sadece birisi. Diğer isimleri ve tecellilerini de aynı şekilde tefekkür ederiz. Allah’ı [[Rab]] olarak tanıdığımız gibi, [[Rezzak]], [[Muhyi]] ''(hayat verici)'', [[Kerim]] ve [[Kadir]] olarak da tanırız. Böylece marifetimiz daha da artar. Sonra, bütün bu isimlerin İlâhî [[Allahın sıfatları|sıfatlar]]dan geldiğini düşünürüz. Marifetimiz [[Allahın sıfatları|sıfatlar]] aleminde derinleşir ve genişlenir. Ve sonunda, bütün bu [[Allahın sıfatları|sıfatları]]n bir tek zata ait olduğunu bilmekle tevhit sahasına girer, Allah’ı hiçbir mahlukuna benzemeyen, bütün [[Allahın sıfatları|sıfatları]] gibi zatıyla da eşi ve benzeri olmayan tek zat olarak biliriz.


==Allah’ı tanımak==
==Allah’ı tanımak==
24. satır: 24. satır:
==Tasavvûfta ''"Mârifetullâh"'' mertebesine erişmekte uğranılacak olan dört ruhî durak==
==Tasavvûfta ''"Mârifetullâh"'' mertebesine erişmekte uğranılacak olan dört ruhî durak==
{{ana|Şeriat|Tarikat Kapısı|Hakikat Kapısı|Marifet Kapısı|Horasan Melametîliği}}
{{ana|Şeriat|Tarikat Kapısı|Hakikat Kapısı|Marifet Kapısı|Horasan Melametîliği}}
[[Dosya:Syariah-thariqah-hakikah2.jpg|frame|none|]]
[[Dosya:Syariah-thariqah-hakikah2.jpg|frame|none]]


Dört durak; Birinci Durak: [[Şeriat]]; İkinci Durak: [[Tarikat Kapısı|Tarikât Kapısı]]'ndan geçilerek içine girilen "[[Tarikât]]"; Üçüncü Durak: [[Hakikat Kapısı|Hakikât Kapısı]]'ndan geçilerek varılan "[[Hakikat|Hakikât]]"; Dördüncü durak olan ve görünemediği tasavvur edilen [[Gnostisizm]] ise [[Marifet Kapısı|Mârifet Kapısı]]'ndan geçilerek erişilebilen ve [[Hakikat|Hakikât Bölgesi]]'nin tam merkezinde yer alan ve Dört Durağında da Öz/Cevheri'ni teşkil eden "Mârifetullâh"tir.
Dört durak; Birinci Durak: [[Şeriat]]; İkinci Durak: [[Tarikat Kapısı|Tarikât Kapısı]]'ndan geçilerek içine girilen "[[Tarikât]]"; Üçüncü Durak: [[Hakikat Kapısı|Hakikât Kapısı]]'ndan geçilerek varılan "[[Hakikat|Hakikât]]"; Dördüncü durak olan ve görünemediği tasavvur edilen [[Gnostisizm]] ise [[Marifet Kapısı|Mârifet Kapısı]]'ndan geçilerek erişilebilen ve [[Hakikat|Hakikât Bölgesi]]'nin tam merkezinde yer alan ve Dört Durağında da Öz/Cevheri'ni teşkil eden "Mârifetullâh"tir.
44. satır: 44. satır:
[[en:Gnosis]]
[[en:Gnosis]]
[[en:Marifat]]
[[en:Marifat]]
[[fi:Gnosis]]
[[fr:Gnose]]
[[fr:Gnose]]
[[fy:Gnosis]]
[[fy:Gnosis]]
52. satır: 53. satır:
[[ru:Гнозис]]
[[ru:Гнозис]]
[[scn:Gnosis]]
[[scn:Gnosis]]
[[sr:Гносис]]
[[sh:Gnosis]]
[[sh:Gnosis]]
[[fi:Gnosis]]
[[sr:Гносис]]
[[sv:Gnosis]]
[[sv:Gnosis]]
[[uk:Гнозис]]
[[uk:Гнозис]]

Sayfanın 19.52, 28 Temmuz 2016 tarihindeki hâli

Mârifetullâh (Ehl-i Sünnet) ya da İrfân (Onikicilik) veya Gnosis (Hristiyanlık) Allah’ı tanımak, bilmek demektir.

Ehl-i Sünnet vel Cemaat Akîdesine göre Mârifetullâh, Allah’ı Kur'an-ı Kerîm’in bildirdiği gibi tanımak, sıfat ve isimlerini ve bunların sonsuz kemâlde olduğunu bilmek ve ilâhî hakikâtlere vakıf olmak şeklinde özetlenebilir.

Allah’ın nûru

Allah’a inanan insanın kalbi imânla nûrlanmıştır. Bu, kör gözün açılmasından, işitmeyen kulağın duymaya başlamasından çok ileri bir inkişafla ruhun, Rabbine kavuşması, Ona inanması ve kendini Onun mahlûku bilmesidir. Şimdi sıra, Onu tanıma vadisinde mesafeler almaya gelmiştir.

Kur'an’daki mârifet dersleri

Kur'an-ı Kerîm, mümine daima marifet dersleri verir. Allah’ın adıyla başlar ve hemen Allah’ın Rahman ve Rahim olduğunu bildirir. Bu bir marifettir, yâni Rahman ve Rahim olarak Allah’ı tanımaktır.

“Yaratan Rabbinin ismiyle oku!” emriyle Allah Resulü’ne (asm.) ve O’nun şahsında da bütün ümmetine marifet sahasında mesafeler kat etme emri verilmiştir. Biz bu emirdeki Rab isminden dersimizi alarak, öncelikle kendimizde tecelli eden ilâhî terbiyeyi okuruz. Yüzümüzü gözümüzü; kalbimizi ruhumuzu, kanimizi, hücremizi okuruz. Hepsini en güzel ve en faydalı biçimde terbiye eden Rabbimizin rahmetini, keremini okuruz. Okudukça O’nun terbiye ediciliğine ve O’nun rahmetine olan marifetimiz artar. İhsanını daha güzel, daha net, daha açık seyreder oluruz.

Ayetin devamına geçer, nutfeden yaratıldığımızı ibretle düşünürüz. Bizi her şeyimizle o küçücük şifrede yerleştiren ve onu açıp her organımızı yerli yerine koyan Rabbimizin lütfuna, rahmetine hayran kalırız.

Rab ismi üzerindeki bu düşüncelerimiz, bizi Fatiha Suresi'ne götürür. Rabbimizi, “Rabb-ül-âlemin” olarak tanırız. O, bizim Rabbimiz olduğu gibi, bütün hayvanlar ve bitkiler âleminin de Rabbidir. Sema, arz, melek ve cin âlemlerinin, arşın, kürsinin, Cennet ve Cehennem'in de Rab'bidir. Bunları düşündükçe, O’nun marifetinde daha da terakki ederiz.

Rab ismi ilâhî isimlerden sadece birisi. Diğer isimleri ve tecellilerini de aynı şekilde tefekkür ederiz. Allah’ı Rab olarak tanıdığımız gibi, Rezzak, Muhyi (hayat verici), Kerim ve Kadir olarak da tanırız. Böylece marifetimiz daha da artar. Sonra, bütün bu isimlerin İlâhî sıfatlardan geldiğini düşünürüz. Marifetimiz sıfatlar aleminde derinleşir ve genişlenir. Ve sonunda, bütün bu sıfatların bir tek zata ait olduğunu bilmekle tevhit sahasına girer, Allah’ı hiçbir mahlukuna benzemeyen, bütün sıfatları gibi zatıyla da eşi ve benzeri olmayan tek zat olarak biliriz.

Allah’ı tanımak

Allah’ın yarattığı olarak tasavvur ettiğimiz eşya üzerinde bilim insanlarının dünya yaratıldığından beri kafa yormaları ve her gün yeni keşiflerde bulanmaları, varlık alemini her geçen gün biraz daha tanımaları gösteriyor ki bu eserlerin tümünü yaratan Allah’ı tanımanın, O’nun marifetinde ilerlemenin sonu yoktur. Peygamber Efendimiz (asm) Miraç mucizesinin son durağında, “Ben seni hakkıyla tanıyamadım.” buyurmakla, hem bu sahanın sonsuzluğunu, hem de marifetimizi kesinlikle yeterli görmeyip ömrümüzün sonuna kadar bu yolda ilerlememiz gerektiğini bize ders vermektedir.

Tasavvûfta "Mârifetullâh" mertebesine erişmekte uğranılacak olan dört ruhî durak

Dört durak; Birinci Durak: Şeriat; İkinci Durak: Tarikât Kapısı'ndan geçilerek içine girilen "Tarikât"; Üçüncü Durak: Hakikât Kapısı'ndan geçilerek varılan "Hakikât"; Dördüncü durak olan ve görünemediği tasavvur edilen Gnostisizm ise Mârifet Kapısı'ndan geçilerek erişilebilen ve Hakikât Bölgesi'nin tam merkezinde yer alan ve Dört Durağında da Öz/Cevheri'ni teşkil eden "Mârifetullâh"tir.