Allah: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Birburqwe (mesaj | katkılar)
Gerekçe: + vandalizm amaçlı değişiklik
Atılgan (mesaj | katkılar)
Allah'ın ELLEH olduğu
11. satır: 11. satır:
== Etimoloji ve tarihî kullanım==
== Etimoloji ve tarihî kullanım==
Allah kelimesinin [[Arapça]] bir kelime olmadığı iddiası mevcuttur<ref name="ReferenceA">THE FOREIGN VOCABULARY OF THE QURAN By ARTHUB JEFFEBY, Ph. D. Professor of Semitic Languages School of Oriental Studies Cairo 1938</ref> ve kelimenin kökeni klasik Arap dilbilimciler tarafından yoğun olarak tartışılmıştır.<ref name=EI2-Ilah>D.B. Macdonald. Encyclopedia of Islam, 2nd ed, Brill. "Ilah", Vol. 3, p. 1093.</ref> Basra okulu O’nu irticali bir kelime veya gizli, yüce gibi anlamlara gelen “lyh” kökünden türemiş “lah”ın belirgin formu olarak değerlendirmişlerdir. Diğerleri ise kelimeyi Eski Suriye dili veya İbraniceden ödünç alınma, çoğunluk ise Arapça [[İlah|Al-ilah]]’ın kısaltılarak Allah şekline dönüştürülmesi olarak kabul etmişlerdir. Alimlerin çoğunluğu sonuncu teoriyi benimser ve ödünç kelime teorisine şüpheyle yaklaşır.<ref>Gerhard Böwering. Encyclopedia of the Quran, Brill, 2002. Vol. 2, p. 318</ref><ref>https://archive.org/stream/foreignvocabular030753mbp#page/n22/mode/1up</ref>
Allah kelimesinin [[Arapça]] bir kelime olmadığı iddiası mevcuttur<ref name="ReferenceA">THE FOREIGN VOCABULARY OF THE QURAN By ARTHUB JEFFEBY, Ph. D. Professor of Semitic Languages School of Oriental Studies Cairo 1938</ref> ve kelimenin kökeni klasik Arap dilbilimciler tarafından yoğun olarak tartışılmıştır.<ref name=EI2-Ilah>D.B. Macdonald. Encyclopedia of Islam, 2nd ed, Brill. "Ilah", Vol. 3, p. 1093.</ref> Basra okulu O’nu irticali bir kelime veya gizli, yüce gibi anlamlara gelen “lyh” kökünden türemiş “lah”ın belirgin formu olarak değerlendirmişlerdir. Diğerleri ise kelimeyi Eski Suriye dili veya İbraniceden ödünç alınma, çoğunluk ise Arapça [[İlah|Al-ilah]]’ın kısaltılarak Allah şekline dönüştürülmesi olarak kabul etmişlerdir. Alimlerin çoğunluğu sonuncu teoriyi benimser ve ödünç kelime teorisine şüpheyle yaklaşır.<ref>Gerhard Böwering. Encyclopedia of the Quran, Brill, 2002. Vol. 2, p. 318</ref><ref>https://archive.org/stream/foreignvocabular030753mbp#page/n22/mode/1up</ref>

İki kelimenin birleşmesi ile oluşan Allah kelimesinin ilk kısmı, EL (Elif ve Lâm), ikinci kısmı ise LEH (Lam ve He) kelimelerinden oluşur. EL bir belirtme edatıdır sadece, kelimeyi özelleştiren LEH'dir ve LEH demek, ALEYH'in zıddı demektir. Bu isim yani EL-LEH ismi ile herşeyin hep kendi Leh'ine evrileceğini isbat etmektedir.


Allah veya benzer kelimelerin kullanımına Arabistan'da MÖ 5. yüzyılda, Babil'de ise MÖ 1700 yıllarında rastlanmaktadır.{{Kaynak belirt}}
Allah veya benzer kelimelerin kullanımına Arabistan'da MÖ 5. yüzyılda, Babil'de ise MÖ 1700 yıllarında rastlanmaktadır.{{Kaynak belirt}}

Sayfanın 07.25, 22 Mayıs 2020 tarihindeki hâli

Allah (Arapça: Bu ses hakkındaالله ), İbrahimî dinlerde Tanrı için kullanılan Arapça kelimedir. İbranicede "Eloah אלה", Keldanice "Laha", Aramice "Elāhā" ya da Süryanice "Alāhā" şeklinde seslendirilir.[1]

İbrahimî dinlerin kitaplarında Tanrı kişileştirilmiş bir yaratıcıdır. Birincil kişi olarak konuşur ve gurur, öfke gibi duygular sergiler, bazen insanların karşısına "insan görüntüsü" ile çıkar.[2] İslam'da Allah Müntakim (intikam alan, intikamcı), Mütekebbir (en büyük ve en yüce olan)dir. Ali İmran 54. ayetine göre O tuzak kuranlara karşı tuzak kurar ve "Allah tuzak kurucuların en hayırlısıdır" şeklinde anlatılır.[3] Sabur (çok sabırlı), celil (çok haşmetli), rahim (çok merhametli), halim (yumuşak huylu) gibi insani duygular ifade eden isimlerle de anılır. Hristiyanlıkta Tanrı baba gibi, sufilikte arkadaş gibidir.[4] Tanah'ta da Yehova'nın sık sık kişileştirildiği görülür.

Tanrı hakkında teşbihi antropomorfik bir dil kullanılıp kullanılamayacağı konusunda Yahudi, Hıristiyan ve İslam düşünce tarihinde oldukça yoğun tartışmalar olmuştur. Kutsal kitaplarda Tanrı’yı hem teşbih eden örneklere hem de tenzih denilen olumsuzlama örneklerine rastlanmaktadır. Üç dinin de bu konuya yaklaşımını incelediğimizde hem Kur’an’da hem de Kitâb-ı Mukaddes’te olumsuz nitelemeler yanında olumlu nitelemelerin daha fazla kullanıldığı görülecektir; yani vahiyde tenzihten çok teşbih vardır.[5]

Allah, İslam inancında tek; zıddı, benzeri ve ortağı olmayan yaratıcıdır. İslam'da Allah adının kemal, cemal ve celal sıfatlarının ifade ettiği anlamların tamamını kapsadığına inanılır.[6]

Etimoloji ve tarihî kullanım

Allah kelimesinin Arapça bir kelime olmadığı iddiası mevcuttur[7] ve kelimenin kökeni klasik Arap dilbilimciler tarafından yoğun olarak tartışılmıştır.[8] Basra okulu O’nu irticali bir kelime veya gizli, yüce gibi anlamlara gelen “lyh” kökünden türemiş “lah”ın belirgin formu olarak değerlendirmişlerdir. Diğerleri ise kelimeyi Eski Suriye dili veya İbraniceden ödünç alınma, çoğunluk ise Arapça Al-ilah’ın kısaltılarak Allah şekline dönüştürülmesi olarak kabul etmişlerdir. Alimlerin çoğunluğu sonuncu teoriyi benimser ve ödünç kelime teorisine şüpheyle yaklaşır.[9][10]

İki kelimenin birleşmesi ile oluşan Allah kelimesinin ilk kısmı, EL (Elif ve Lâm), ikinci kısmı ise LEH (Lam ve He) kelimelerinden oluşur. EL bir belirtme edatıdır sadece, kelimeyi özelleştiren LEH'dir ve LEH demek, ALEYH'in zıddı demektir. Bu isim yani EL-LEH ismi ile herşeyin hep kendi Leh'ine evrileceğini isbat etmektedir.

Allah veya benzer kelimelerin kullanımına Arabistan'da MÖ 5. yüzyılda, Babil'de ise MÖ 1700 yıllarında rastlanmaktadır.[kaynak belirtilmeli]

Allah anlayışı Mekke dininde belirsiz bir anlama sahipti.[11][12] Allah veya ilah sözcüğü bir isim veya unvandan daha çok bir sıfat olarak kullanılmış olabilirdi.[11][13] Allah İslam öncesi dönemde politeistik Mekke panteonunda bir put ile temsil edilmeyen tek ilah ve bir baştanrı idi.[14] Güney Arabistan tanrılarından el-Lât, el-Uzzâ ve el-Menât Kur'an'da da anlatıldığı şekliyle [15] Allah'ın kızları olarak anılıyorlardı.

Uruklular, Nebatiler ve İslâm öncesi Mekkeliler tarafından da kullanılan Allah ismi İslâm ile birlikte bir dönüşüm yaşamış, arkadaş, eş, kız ve çocuk gibi unsurlarından arındırılmıştır.

Allahumme: İslam'da dualara başlarken kullanılan deyimin Arapça olmadığı, İbranice Elohim (tanrılar) kelimesinin Arapça telaffuzundan ibaret,[16] zaman içerisinde "Ey Allahım" şeklinde anlam yüklenen bir deyim olduğu müslüman olmayan bilginlerce ifade edilmiştir. Elohim İbranicede "majesteleri!" ifadesindeki gibi majestik çoğul olarak kullanılmakta, tekil anlam ifade etmektedir.

İslamî görüşler

İsmail Hakkı Altuntaş Allah isminin kökeni için "Bazı araştırmacılar Eloah kelimesinin Arapça’da Allah kelimesine dönüştüğünü ileri sürerler. Allah kelimesinin ‘İlah’ dan türetilmiş olduğu bunun da Sami dinlerin ortak kullanımı olan El/İl den türetilmiş olduğu daha kabul edilebilir bir görüştür. Pagan baş Tanrısı ölümsüz El’in isminin geçirdiği linguistik değişmelerin Hem Yahudilere hem Müslümanların hem de diğer birçok dinin Tanrı isimlerinin oluşumunda katkıda bulunmuş olacağı ihtimali kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Bütün dinler bir önceki dinlerin inanç, dil, kültür, yaşam, dünya görüşü gibi birçok öğelerinden beslenerek gelişmişlerdir. Aramca-Süryanice konuşan İsa da Tanrı'ya Eli diyordu. Aramca ifadeyle İsa son nefesinde şöyle diyordu; “Eli, Eli, lama şevaktani”, ‘Tanrım, Tanrım beni neden terk ettin?” ifadelerini kullanmaktadır.[17]

Arapçadaki “ilah” isminin, Süryanice olduğu söylenen “Laha” veya Aramice “alâha” kelimesiyle, “lahumme”nin ise İbranicede “tanrılar” anlamına gelen “Elohim” ile ilgili olacağı üzerinde duranlar olmuştur. "el ilah" kelimesinin de "ay tanrısı" anlamına geldiği iddiası Yasin suresi üstünden örneklendirilmektedir. Son yüzyıl dışında İslami inanışın temelini oluşturan hadis külliyatı ve kuran da böyle bir şeye rastlanmamaktadır. "İlah" kelimesi etimolojik köken itibarıyla Sümercedeki "-İL" (-el) kökünden gelir ve "Tanrı" veya "Tapılan şey" demektir.[18]

Türk Din İşleri Yüksek Kurulu'nun Dinî Kavramlar Sözlüğü'ne göre 'Allah' kelimesi; yaratıcının özel ismi[19] olup, kemal (bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik[20]), cemal (yüz güzelliği, güzellik[20]) ve celal (yücelik, ululuk, değer[20]) sıfatlarının içerdiği bütün anlamları içermektedir. ‘Allah’ kelimesi Türkçedeki "tanrı", Arapçadaki "ilah", İngilizcedeki "god", Almancadaki "gott", Farsçadaki "hüda" veya başka diğer dillerde ‘Allah’ kelimesi yerine kullanılan bütün kelimelerden farklıdır. Çünkü o kelimeler özel isim olmayıp, cins isimdir ve ‘Allah’ kelimesi ile de aynı anlamı taşımazlar.[19] Yaratıcının adı ikil ve çoğul yapılamaz, bu sebeple ‘Allah’ kelimesi sadece hak ma'bûdu, varlığı zorunlu olan yaratıcıyı ifade eder, başka bir varlığa da ‘Allah’ ismini vermek doğru olmaz. ‘Allah’ isminin ‘adaş’ mahiyette herhangi bir ifadesi de yoktur. Kur’an'da bu konu çeşitli ayetlerle açıklanmıştır (Meryem Suresi: 19/65). Bunun yanı sıra ilah, tanrı, rab gibi kelimeleri ilahlar (âlihe), tanrılar, rablar (erbab) şeklinde çoğul yapmak mümkündür. Hak veya batıl (inançlar bakımından gerçek olmayan[20]) ma'bûda (kendisine tapılan varlık[20]) ancak tanrı, hüda, ilah denilebilir.[19]

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın fetvasına göre İslâmın benimsediği mutlak kemâl sahibi, her türlü noksandan münezzeh olan Yüce Allah’ı kastetmek üzere O’nu “Tanrı” diye anmak da inanca hiçbir surette aykırı olmaz.[21] Ayrıca "Allah isminin kökeniyle ilgili olarak "el-ilah" kelimesinden türediği görüşü tercih edilmiştir.[19]

İslam'da Allah inancı

Allah İslâm'da eşi ve benzeri olmayan, övülmeye layık tek varlık ve kainatın yaratıcısıdır.

Tek ve benzersiz Allah inancı İslâm'ın temeli ve İslâmî inanışın esasını oluşturur. "Allah" lafzı Kur'ân'da 2699 defa tekrarlanır. İhlas Suresi, İslâmın Allah inancını özetler:

  • "De ki; O Allah bir tektir. Allah Samed'dir. Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. Ve O'na hiçbir şey denk olmamıştır."

Kur'ân'da Allah inancı ve Allah'ın sıfatları geniş olarak işlenmiş, din bilginleri Allah'ın isimleri ve sıfatlarını tanımlamışlardır. İslâm toplumunda Allah inancının belirli değişimler geçirdiği, örneğin Kur'ân ve hadislerde gökyüzünde arş'ta (Koltuk, (dipnot)) oturan ve belirli insani sıfatlar (antropomorfizm) taşıyan bir Allah inancının Kelamcılar tarafından sorgulandığı, bu kapsamda farklı görüş ve mezheplerin ortaya çıktığı görülür:

  • Şiî: Sembolik ifadelerle Allah'ın anlatılmasını onaylar.
  • Sufî: Allah'ın şeklinin olmadığına, sonsuz olduğuna, şimdiki halimizin onu görmeye gücümüzün yetmediğine ve Allah'ın her yerde olduğuna inanır.
  • Mücessime, Müşebbihe, Selefi, Vahhabi: Allah'ı teşbihlerle anlatır, ona el-yüz atfeder ve arşta oturduğunu kabul eder.
  • Maturidi-Eşari: Görme ve duyma gibi sınırlı bir insan-tanrı benzetmesini kabul eder.
  • Mutezile-Cehmiyye: Tevhide aykırı bularak Allah'ın herhangi bir şekilde insana benzetilmesine karşı çıkar ve soyutlama yapar.[22][23]

İslam din felsefesinin geleneksel adı olan Kelâmcılıkta Allah'a zaman ve mekan izafe edilmesi O'nun cismanileştirilmesi olarak değerlendirilir. Ayrıca Allah'ın insana benzetilmesi (antropomorfizm) müşebbihe olarak tanımlanır, İslâmdışı ve küfür kabul edilerek reddedilir.[24] Tevrat’taki "Yakup ile güreşe tutuşan Tanrı" (Hoşea 12:3) ve Hristiyanlık üçlemesindeki "Baba Tanrı" figürü eleştirilir. Kelâmcılar Kur'ân ve kudsi hadisler gibi İslâmî kaynaklarda kullanılan Allah'a mekân (gök, arş (taht) (Taha-5 ve Araf 54)) izafe etme [25] ve “Allah’ın eli” Allah’ın yüzü”, "insanın Rahmân suretinde yaratılması" [26][27] gibi ifadelerle Allah'ın işitmesi, görmesi gibi ifadeleri mecaz ifadeler olarak tanımlarlar.[28]

Allah'ın esma-ül hüsna’da geçen Celil (Ulu, Yüce,Azametli, yüceler yücesi, güzeller güzeli, nurlar nuru), Mütekebbir (kibirlenen), Sabur (Sabreden), Müntakim (intikam alan) gibi bâzı isimleri ise antropomorfizm in diğer örnekleridir.

Sufî görüşleri

Sufîlere göre Allah her şeyde ayan (görünen) dir ve aslında her şeydir (Vahdet-i vücud). O'nun dışındaki varlık alemi, varlığı ve yokluğu eşit olan bir hayaldir. Allah insanların şekline ve vücuduna girer (hulul) ve kendisiyle konuşulur, arkadaşlık kurulur.

Hallâc-ı Mansûr'a göre ise Müşebbihe İtikadî mezhebindeki görüşlere benzer fikirlere inanmak büyük günahlardan sayılmakta ve neticede kişiyi "tevhîd" inancının dışına iterek, O'nun varlığının inkarına kadar sürüklemekteydi.[29][30]

Allah'ın varlığı ve birliği

Kelâmcılar; Allah'ın varlığının ispatı ve sıfatları kelamcılar arasında uzun tartışmalara konu olmuştur. Kelâmcılar Allah'ın mahiyetinin bilinemeyeceğini, ne olmadığının ise bilinebileceğini ifade ederler. Buna göre Allah'ın benzeri olmadığı gibi, zıddı da yoktur. İslâm inancında bu sebeple “iyilikler Allah'tan bilindiği gibi kötülükler de Allah'tandır” denilir.[kaynak belirtilmeli] Kelâmcılar Allah'ın varlığını kanıtlama amacıyla bâzı önermeler saymışlardır;[kaynak belirtilmeli]

  • Hudus delili: "Evren'deki her şey sonradan olduğuna göre bunların öncesinde ve bunların hepsine sebep (ilk sebep) olan bir varlık olmalıdır."
  • Nizam delili: "Evren'deki nizam bir nizam kurucunun varlığını kanıtlar."
  • İmkan delili: "Evren'deki her şeyin olması da mümkündür, olmaması da. Bu kuralın bir istisnası olmalıdır, yani yokluğu imkansız olan, Allah'tır."
  • İlm-i evvel delili: "Evren'deki her şey ilim (ilk ya da ön bilgi) ile var olabilir. Bu bilgiye sahip birisi olmalıdır."
  • Kabul-u amme delili: "Herkes Tanrı'nın varlığını kabul eder, öyleyse vardır."

Diğerleri: İbda delili, İhtira delili, Burhan-i Inni (Eserden muessire), Burhan-i Limmi (Muessirden esere), Burhan-i Temanu, Burhan-i Telazum[kaynak belirtilmeli]

Zatî sıfatlardan olan vahdaniyyet, İslâmi literatürde, Hristiyanlıkla ilgili en bariz farklılığı oluşturması nedeniyle, önemli yer tutar. İhlas suresinde formüle edilen şekliyle, Allah birdir (sayı olarak - vahidiyyet), ve benzersizdir. (mahiyyet-i nefs-ül emriyesi itibarıyla - ehadiyyet).

Allah'ın isimleri

“Allah’ın isimleri” (Ar. "el-Esmâü'l-Hüsnâ", Tr. "En Güzel İsimler"), Kur’an ve hadislerde Allah’a izafe edilen fiil veya sıfatlardan türetilmiş veya doğrudan Allah'ı ifade amacıyla kullanılmış olan isimlerdir. Sayıları 99’la sınırlı olmamasına rağmen İslâmî mistisizmde meşhur olan 99 tanesi bir araya getirilerek çeşitli ritüel ve dualarda kullanılır.[31]

İslâm toplumunda Allah’ın isimleri bu 99 isimden ibaret değildir. Bunların dışında Rab, "Hüda", Yezdan, Çalab gibi isimler de Allah için kullanılırlar.

Kur'anda da kullanılan isimlerin bir kısmının kökleri veya kendileri yabancı veya yeni söyleyiş ve anlamsal yüklemeler yapılarak Araplaştırılmış (Muarreb) isimlerdir; Allah, Halik, Malik, Hakem, Hannan, Sultan, Kebir, Fatır, Fettah, Rab, Hadi, Tevvab, Musavvir, Kuddüs vb.[7]

İhlas suresinde geçen ve Allah’ı anlatmak için kullanılan Ahad, Samed kelimeleriyle diğer surelerde geçen Azîz, Rahmân gibi isimler ise İslâm öncesi dönemde Ortadoğu ve komşuluklarında tapınılagelmekte olan bâzı tanrılara verilmiş olan isimlerin aynısı veya yakın fonetiğe sahip olmaları dolayısıyla tektanrıcılık açısından eleştirilen isimlerdir.

Muazzez İlmiye Çığ bir örnekle bunun tek tanrıcılığa giden yolda gerçekleştirilen değişimlerden birisi olduğunu kaydeder.[32] İslam öncesi Arap toplumunda var olan tanrı isimlerinden Allah adının Al-lat, Mennan’ın Menat, Aziz’in Uzza ile olan fonetik-etimolojik bağlantısı dini çevrelerin de dikkatini çekmiş,[33] konuya antropolojik yaklaşımdan farklı, Allah'ı ve İslamı merkeze alan açıklamalar getirilmiştir.

Allah'ın sıfatları

Allah'ın sıfatları konusu İslam akait mezheplerini oluşturan ve kendilerine kelamcı denilen İslâm felsefecileri tarafından tanımlanmış ve tartışılmış olan sıfatları ifade eder. Bu tartışmalar İslam entellektüalizminde zamanla daha soyut (müteal, varlıküstü) bir tanrı tanımlamasını da beraberinde getirmiştir. Allah inancı, Allah'ın mahiyyet-i nefs-ül emriyesi şeklinde ifade edilen vücudu veya varlığı, şuunat olarak ifade edilen fiilleri, isimleri, sıfatları ile zengin biçimde ele alınmıştır. İslâm'da Allah inanışı temelde benzer olsa da, diğer tek tanrılı (monoteist) dinlerle bâzı farklılıklar gösterir.

İslâm inancına göre Allah'ın kendisi bilinmez, Allah'ı bilmek, sıfatlarını bilmekle olur. Mezheplere göre farklılık arzetmekle beraber, Allah'ın sıfatları uluhiyetin ayrılmaz gereği olarak kabul edilen zatî ve subûtî sıfatlardan oluşur;

Zatî sıfatlar
Allah'tan başkasında kemaliyle olmadığına yahut sadece Allah'ta kemaliyle mevcut olduğuna inanılan ve noksan izafe edilemeyecek sıfatlardır. Varlığının vacib (şart) olması (vücud, İbn-i Sînâ'ya ait tabirle (vâcibülvücûd), ezeli oluşu (kıdem), bâki oluşu (beka), tek ilah oluşu (Vahdaniyyet), varlıklarına benzememesi (Muhalefetun lil havadis), hiçbir şeye ihtiyacı olmaması, kendi nefsi ile kaim olması (Kıyam bi nefsihi).
Subûtî sıfatlar
Allah'ın mahiyyet-i nefsü'l emriyesinde sabit ve daimi olan, ancak yaratıcıda var olan sıfatları anlaması amacıyla, insana ve diğer canlılara, şuur sahiplerinin idrakine Allah'ın sıfatlarının tecelli ederek gösterilmesi anlamında Allah tarafından verildiğine inanılan sıfatlardır. Hayat sahibi oluşu, Bilim sahibi oluşu, işitmesi (Semi), görmesi (basar), irade etmesi, bir şeyi dilemesi (İrade), gücünün yetmesi (kudret), söz söylemesi (Kelam) olarak sıralanabilir.

Yaratma (Tekvin) sıfatı da subûtî sıfatlardan kabul edilmiştir, zira Allah'ın yaratması irade etmesi ile olur, yaratmamayı irade etmesi uluhiyetine noksan getirmez.

Dipnot

Arş, kelamcılar tarafından mahiyeti bilinemeyen taht olarak ifade edilir. Ayrıca Baal Tapınağı'nda Baal'ın oturduğu tahtın adı[34] ve Palmira'da bir tanrının adı Arş (Arşu, Arsu) olarak geçer.[35]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 23 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ekim 2014. 
  2. ^ Williams, W. Wesley, "A study of anthropomorphic theophany and Visio Dei in the Hebrew Bible, the Qur'an and early Sunni Islam", University of Michigan, March 2009
  3. ^ http://www.kuranmeali.org/3/ali_imran_suresi/54.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx 20 Mayıs 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  4. ^ "The man who realizes God as a friend is never lonely in the world, neither in this world nor in the hereafter. There is always a friend, a friend in the crowd, a friend in the solitude; or while he is asleep, unconscious of this outer world, and when he is awake and conscious of it. In both cases the friend is there in his thought, in his imagination, in his heart, in his soul." Hazrat Inayat Khan, quoted from The Sufi Message of Hazrat Inayat Khan
  5. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 18 Nisan 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Nisan 2017. 
  6. ^ "Din İşleri Yüksek Kurulu-Dinî Kavramlar Sözlüğü". kurul.diyanet.gov.tr. 15 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Kasım 2014. 
  7. ^ a b THE FOREIGN VOCABULARY OF THE QURAN By ARTHUB JEFFEBY, Ph. D. Professor of Semitic Languages School of Oriental Studies Cairo 1938
  8. ^ D.B. Macdonald. Encyclopedia of Islam, 2nd ed, Brill. "Ilah", Vol. 3, p. 1093.
  9. ^ Gerhard Böwering. Encyclopedia of the Quran, Brill, 2002. Vol. 2, p. 318
  10. ^ https://archive.org/stream/foreignvocabular030753mbp#page/n22/mode/1up
  11. ^ a b L. Gardet, Allah, Encyclopaedia of Islam, ed. by Sir H.A.R. Gibb
  12. ^ Gerhard Böwering, God and his Attributes, Encyclopedia of the Qur'an, ed. by Jane Dammen McAuliffe
  13. ^ Zeki Saritopak, Allah, The Qu'ran: An Encyclopedia, ed. by Oliver Leaman, p. 34
  14. ^ The Oxford Dictionary of Islam
  15. ^ Necm, 53/19-20
  16. ^ https://archive.org/stream/foreignvocabular030753mbp#page/n84/mode/1up/search/allahumma
  17. ^ "Arşivlenmiş kopya". 30 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2017. 
  18. ^ http://www.sorularlaislamiyet.com/article/12607/allah-isminin-etimolojisi-nedir-turemis-bir-kelime-midir.html
  19. ^ a b c d https://kurul.diyanet.gov.tr/SoruSor/DiniKavramlarSozlugu.aspx#.VHN1R9KsWSo 31 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Türk Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu-Dinî Soruları Cevaplandırma Platformu -Dinî Kavramlar Sözlüğü
  20. ^ a b c d e http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük
  21. ^ "Arşivlenmiş kopya". 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2015. 
  22. ^ http://www.beytulhikme.org/SozlukGoster.aspx?ID=60&Baslik=E%C5%9F%27ari%20D%C3%BC%C5%9F%C3%BCncede%20Antropomorfizm
  23. ^ http://ktp.isam.org.tr/pdfdrg/D02628%5C2008_12/2008_12_BAYCARAT_AKA.pdf
  24. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 7 Nisan 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Nisan 2017. 
  25. ^ http://www.hadisler.com/?pid=p&id=3845&mcid=262
  26. ^ Buhari İstizan, 1
  27. ^ Müslim 1, 115
  28. ^ http://www.risaleakademi.com/guencel/alntlar/risale-i-nur/2098-24-mektubun-erh-ve-zah
  29. ^ Öztürk, Yaşar Nuri, En-el Hak İsyanı – Hallâc-ı Mansûr (Darağacında Miraç), Cilt 2, Sahife 187, Yeni Boyut, 2011. (Tâ-Sîn âyetinin izâhatı ve İslâm'da "tevhîd" i'tikadının müdafası için, Hallâc-ı Mansûr “Tâvasîn” adlı meşhur eserini yazmıştır.)
  30. ^ Massignon, Louis, Hallâc-ı Mansûr’un “Kitâb’ût-Tavâsîn” adlı eserinin Farsça’dan tercüme şerhini yapan Zuzbâhan Baklî’nin eseriyle birlikte hazırlattığı tetebbunâmesi.
  31. ^ http://www.konevider.org/docs/esma-i-husna.pdf Akademik çalışma Dr Ramazan SÖNMEZ N.Erbakan Ün.Yabancı Diller Yük.Ok.Öğr.Gör.
  32. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 5 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Kasım 2012. 
  33. ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mart 2017. 
  34. ^ http://es.scribd.com/doc/52812852/Ni%C5%9Fanyan-Sozluk-Sozlerin-Soya%C4%9Fac%C4%B1-Turkce-Etimolojik-Sozluk-Nisanyansozluk-com
  35. ^ http://books.google.com.tr/books?id=KvZ7K5KWbuoC&pg=PA120&lpg=PA120&dq=arsu+ar%C5%9F+palmira&source=bl&ots=MzqmjulpUu&sig=8d2uXRqj2RxS-VI3L6X5QEywSKA&hl=tr&sa=X&ei=lehyT-r5Doup8AOIyqV2&ved=0CCIQ6AEwAQ#v=onepage&q=arsu%20ar%C5%9F%20palmira&f=false