İçeriğe atla

Kişiliğin başlangıcı ve sona ermesi

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Hukukta hak ehliyetine sahip varlıklara kişi denilir. Hukuki anlamda kişi yalnızca insanlardan ibaret değildir. Kanun koyucu, insanın yanında belirli nitelikleri olan kişi ya da mal topluluklarını da kişi olarak kabul edebilir. Kişiler, gerçek kişiler ve tüzel kişiler olarak ikiye ayrılır. Kişinin toplum içerisindeki yeri dolayısıyla diğer kişilerde saygı yaratabilmesi ve gelişmesi için, onun hukuken korunan birtakım değerlere sahip olması gerekir. Bu değerlere örnek olarak; kişinin hayatı, vücut tamlığı, şerefi, itibarı ve adını gösterebiliriz. Kişi, onun toplum içindeki yerini belirleyen, onun varlığını dışa yansıtmasını temin eden değerlerle çevrilmiş bulunmaktadır.

Kişilik, dar anlamda kişi demektir. Kişilik denince, kişi ile birlikte, kişinin; hukukun korumaya değer bulduğu, hukuki, manevi nitelikteki varlıklarının tümü anlaşılır. Başka bir ifadeyle kişilik; kişininin, kişi olması nedeniyle sahip olduğu hak ve fiil ehliyetleri ile hayatı, vücut tamlığı, şerefi, haysiyeti, sırları, adı... Üzerindeki hakların tümüdür.[1]

Kişiliğin Başlangıcı

[değiştir | kaynağı değiştir]

Medeni Kanun 28'e göre, ''Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar...''[2] Bu hükme göre, Türk Hukukunda kişiliğin başlaması iki şartın gerçekleşmesine bağlıdır: Tam doğum ve sağ doğum.

Nuh' un Doğuşu
Nuh' un Doğuşu

Çocuğun bütünüyle anne karnından ayrılmasını, rahim dışında bağımsız bir varlık kazanmasını ifade eder. Genel kanaate göre göbek kordonunun kesilmiş olması gerekli değildir.

Tıp biliminin yaşama emaresi olarak kabul ettiği bir durumu gösteren çocuk, hukuki yönden de sağ kabul edilir. Doğan çocuğun yaşama kabiliyetinin (Canlılık) olması gerekli değildir. Tıp bilimi sağ doğmuş dedikten hemen sonra ölse veya zaten öleceği belli olsa bile bu bebek kişilik kazanmıştır.

Kişiliğin Sona Ermesi

[değiştir | kaynağı değiştir]

Sağ ve tam doğum ile başlayan kişilik iki şekilde sona erer: Ölüm ve gaiplik.

Ölümle birlikte kişilik ve şahıs varlığı hakları sona erer. Kişiye bağlı haklar ölümle ortadan kalkarken diğer haklar mirasçılarına geçer.[3] Kişilik sona erdiği için hak ehliyeti de sona erer.

Ölümün Saptanması

[değiştir | kaynağı değiştir]

Ölümün saptanması bakımından tıp verilerinden yararlanmak gerekir. Saptanması için iki yöntem vardır: Biyolojik ölüm ve beyinsel ölüm. Biyolojik ölüm, kalp durduktan sonra tekrar çalışabildiği için genellikle kabul edilmemektedir. Genel kabul gören beyinsel ölümdür. Beyinsel ölümde dahi tereddüt durumunda 4 hekimin öldü tesipiti yapması gerekir.

Biyolojik Ölüm
[değiştir | kaynağı değiştir]

Büyük hayat fonksiyonları denilen; dolaşım, solunum ve sindirim sistemlerinin durması ile ölüm gerçekleşmiş olur. Bunun dış belirtisi, kalp atışı ve nefes almanın durmasıdır.

Beyinsel Ölüm
[değiştir | kaynağı değiştir]

Tıp bilimindeki sürekli ve süratli gelişme, beyin hücreleri harap olmadığı sürece, durmuş olan solunum ve kalp atışlarını yeniden harekete geçirme olanağını temin etmiştir. Bu sebeple, beyin hücreleri harap olmadığı sürece, dolaşım ve sinir sistemleri işlemez hale gelmiş olmasına rağmen, yapay araçlarla harekete geçirildikleri zaman spontan olarak çalışmaya devam edebiliyorsa ölümden söz edilemez. Aksine, bunlar spontan çalışma yeteneğini kaybetmişler ve beyin hücreleri de harap olmuşsa ölüm gerçeleşir. O halde, beyinsel ölüm anlayışına göre, kişinin ölmüş sayılabilmesi için, beynin vücuttaki fonksiyonel koordinasyonunu yerine getiremeyecek şekilde harap olması gerekir.[4]

Beyin ölümü, klinik bir tanıdır ve tüm beyin fonksiyonlarının tam ve geri dönüşümü olmayan kaybıdır.[5]

Ölümün İspatı

[değiştir | kaynağı değiştir]

Bir hakkın kullanılması için bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimse, iddiasını ispat etmek zorundadır.[6] İlgili hükme göre, kim bir kimsenin öldüğünü iddia ediyorsa bunu ispatla yükümlüdür. Ölümün ispatı kişisel durum kütüklerindeki kayda bakılarak yapılabilir.

Ölümün ispatlanması bağlamında iki karine düzenlenmiştir: Ölüm karinesi ve birlikte ölüm karinesi.

Ölüm Karinesi
[değiştir | kaynağı değiştir]

Kişinin ölümüne kesin gözle bakılacak bir durum içinde kaybolması, hiçbir kuşku duyulmamasına rağmen cesedin bulunamaması durumunda ölüm karinesi işletilir. Medeni Kanunun 31. maddesine göre, bir kimse (hayat tecrübelerine göre), ölmüş sayılmasını kesin gösterecek bir hal içinde kaybolur ve cesedi de bulunamazsa o kişi ölmüş sayılır. Cesedi bulunamayan kişinin kütüğüne, mahalli en büyük amirin emriyle ölü kaydı düşülür.[7] Adi bir karinedir. Aksi ispat edilebilir.

Başvuru, hakkında ölüm karinesi yapılacak kişinin altsoyu, üstsoyu ya da kardeşlerinden biri tarafından nüfus müdürlüğüne yapılacaktır.[8] Hakkında ölüm karinesi işletilen kişininin altsoyu, üstsoyu ya da kardeşi yoksa mirasçılardan birinin başvurması gerekir. Kişinin mirasçısı da yoksa başvuru işlemi yetkili makamlar tarafından yapılır.

Burada önemli olan nokta, kişinin cesedinin bulunmamasına sebep olan olayın, kesin olarak ölüm sonucunu doğuracak nitelikte bulunmasının gerekliliğidir. Sadece ölüm tehlikesinin bulunması yeterli değildir.[9]

Ölüm karinesinde herhangi bir sürenin geçmesine gerek yoktur.[10]

Birlikte Ölüm Karinesi
[değiştir | kaynağı değiştir]

Birden fazla kişiden hangisinin önce veya sonra öldüğü ispat edilemezse hepsi aynı anda ölmüş sayılır.[11] Önemli olan cesedin bulunup bulunamaması değil, ölüm anının saptanamamasıdır. Birlikte ölüm karinesi birbirine mirasçı kişiler için işletilir. Birlikte ölen kişiler birbirine mirasçı olamazlar. Buna göre aynı anda ölen eşlerden, adamın mirası belirlenirken kadın yokmuş gibi, kadının mirası belirlenirken de adam yokmuş gibi belirlenir. Ne kadın ne de adam birbirlerine mirasçı olamazlar.

Birlikte ölüm karinesinde ölüme sebep olan olayın, aynı olay olması gerekmemektedir. Kişiler farklı olaylar kapsamında öldüklerinde, çevresindekiler ölüm anlarını dakikalarına kadar tespit edemeyecekleri için, bu hüküm karmaşanın ortadan kalkmasını sağlamaktadır. Birlikte ölüm karinesi adi bir karinedir. Aksi ispat edilebilir.

Ölümle birlikte kişilik hakkı da sona erdiği için, ceset ne ölenin kişiliğinin bir devamı ne de bir eşyadır. Ceset ölenin yakınlarının kişilik hakkı kapsamına girer. Dolayısıyla cesete yapılacak müdahaleler ölenin yakınlarının kişilik haklarına girer. Bu sebeple cesede yapılacak herhangi bir saldırı, onların kişiliğine yapılmış sayılır ve yakınlar MK 24, 25 ve BK 58' e göre gerekli davaları açabilirler.

Gaiplik kararı, ölüm tehlikesi içinde kaybolmuş ya da kendisinden uzun bir süre haber alınamayan ve ölme olasılığı yüksek olan kişilerin, mahkeme kararı ile hukuki olarak kişiliğine son verilmesine denir. Gaipliğe kendiliğinden karar verilemez. Ölüm tehlikesi içinde kaybolan kişinin, kaybolmasından itibaren 1 yıl geçtikten sonra ilgililer mahkemeye başvurabilir. Uzun zamandan beri haber alınamayan hallerde son haber alma tarihinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra ilgililer mahkemeye başvurabilir.[12]

Gaibin Evliliği

[değiştir | kaynağı değiştir]

Gaiplik kararı, evliliğe kendiliğinden son vermez. Gaipliğine karar verilen kişinin eşinin, evliliğin feshini istemesi gerekir. Bu feshi ya gaiplik davasıyla birlikte ya da daha sonra açacağı ayrı bir dava ile isteyebilir. Gaipliğine karar verilen kişinin eşi, mahkemece evliliğin feshine karar verilmedikçe yeniden evlenemez.

  1. ^ Türk Özel Hukuku. Kişiler Hukuku. Filiz Kitabevi. s. 9/25. 
  2. ^ "Medeni Kanun" (PDF). TMK 28/I. 18 Nisan 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  3. ^ Türk Özel Hukuku. Kişiler Hukuku. Filiz Kitabevi. s. 23/108. 
  4. ^ Türk Özel Hukuku. Kişiler Hukuku. s. 24/ 111. 
  5. ^ "Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü". www.resmigazete.gov.tr. 3 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2021. 
  6. ^ "Medeni Kanun" (PDF). TMK 29/I. 18 Nisan 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  7. ^ "Medeni Kanun" (PDF). TMK 44/1, NHK 32. 15 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  8. ^ "Nüfus Hizmetleri Kanunu" (PDF). NHK 32/II. 15 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  9. ^ Türk Özel Hukuku. Kişiler Hukuku. Filiz Kitabevi. s. 27/129. 
  10. ^ Pratik Medeni Hukuk. Gazi Kitabevi. 2008. s. 74. 
  11. ^ "Medeni Kanun" (PDF). TMK 29/II. 18 Nisan 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  12. ^ "Gaiplik Nedir". 12 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2021.