İçeriğe atla

Tartışma:Türkiye Türkmenleri

Sayfa içeriği diğer dillerde desteklenmemektedir.
Konu ekle
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Vikiproje Siyaset (Başlangıç-sınıf, Az-önem)
VikiProje simgesi Bu madde, Vikipedi'deki Siyaset maddelerini geliştirmek amacıyla oluşturulan Vikiproje Siyaset kapsamındadır. Eğer projeye katılmak isterseniz, bu sayfaya bağlı değişiklikler yapabilir veya katılabileceğiniz ve tartışabileceğiniz proje sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
 Başlangıç  Bu madde Başlangıç-sınıf olarak değerlendirilmiştir.
 Az  Bu madde Az-önemli olarak değerlendirilmiştir.
 
Vikiproje Türkiye (Başlangıç-sınıf, Çok-önem)
VikiProje simgesi Bu madde, Vikipedi'deki Türkiye maddelerini geliştirmek amacıyla oluşturulan Vikiproje Türkiye kapsamındadır. Eğer projeye katılmak isterseniz, bu sayfaya bağlı değişiklikler yapabilir veya katılabileceğiniz ve tartışabileceğiniz proje sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
 Başlangıç  Bu madde Başlangıç-sınıf olarak değerlendirilmiştir.
 Çok  Bu madde Çok-önemli olarak değerlendirilmiştir.
 
Vikiproje Azerbaycan (Başlangıç-sınıf, Çok-önem)
VikiProje simgesi Bu madde, Vikipedi'deki Azerbaycan maddelerini geliştirmek amacıyla oluşturulan Vikiproje Azerbaycan kapsamındadır. Eğer projeye katılmak isterseniz, bu sayfaya bağlı değişiklikler yapabilir veya katılabileceğiniz ve tartışabileceğiniz proje sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
 Başlangıç  Bu madde Başlangıç-sınıf olarak değerlendirilmiştir.
 Çok  Bu madde Çok-önemli olarak değerlendirilmiştir.
 
Vikiproje Türkmenistan (Başlangıç-sınıf, En-önem)
VikiProje simgesi Bu madde, Vikipedi'deki Türkmenistan maddelerini geliştirmek amacıyla oluşturulan Vikiproje Türkmenistan kapsamındadır. Eğer projeye katılmak isterseniz, bu sayfaya bağlı değişiklikler yapabilir veya katılabileceğiniz ve tartışabileceğiniz proje sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
 Başlangıç  Bu madde Başlangıç-sınıf olarak değerlendirilmiştir.
 En  Bu madde En-önemli olarak değerlendirilmiştir.
 
Vikiproje İran (Başlangıç-sınıf, Orta-önem)
VikiProje simgesi Bu madde, Vikipedi'deki İran maddelerini geliştirmek amacıyla oluşturulan Vikiproje İran kapsamındadır. Eğer projeye katılmak isterseniz, bu sayfaya bağlı değişiklikler yapabilir veya katılabileceğiniz ve tartışabileceğiniz proje sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
 Başlangıç  Bu madde Başlangıç-sınıf olarak değerlendirilmiştir.
 Orta  Bu madde Orta-önemli olarak değerlendirilmiştir.
 

Türkiye Yörükleri

[kaynağı değiştir]

Türkiye Türkmenleri içinde mi değerlendirilmeli yoksa ayrı bir madde açılmalı mı? Malum, aradaki fark yerleşik-göçebe yaşam tarzı (sadece o bild. kadarıyla).--RapsarEfendim? 21:49, 8 Mart 2013 (UTC)

Türkmenlerin hepsi ilk başta "teknik" olarak Yörüktür (Yörük kelimesi yörümek/yürümek fiilinden gelir) yani göçebedir ve zamanla yerleşik (yatuk/yatık) hâle gelmişlerdir. Özünde, Anadolu Türkmenlerinin hepsi de Yörüklüğü tadmış ve Yatıklıkta -mecburen- karar kılmışlardır. Anadolu Yörükleri ile Rumeli Yörükleri tek maddede (Yörükler) verilebilir şimdilik, ayrı sayfalarının olmasına gerek yok. İleride belki. Türkiye Türkmenleri maddesinde (ki bu madde kaçınılmaz biçimde Yörükleri de kapsar) Yörüklerden kısaca bahsedilecektir. --Kmoksy (mesaj) 22:24, 8 Mart 2013 (UTC)
Tabi tabi, günümüzde pek fark kalmadı artık aralarında, dediğin gibi. O halde ona göre yönlendirmeler de yapabilir misin?--RapsarEfendim? 22:25, 8 Mart 2013 (UTC)
Nasıl bir yönlendirme yapalım? --Kmoksy (mesaj) 22:31, 8 Mart 2013 (UTC)
Türkiye Yörükleri mesela, Türkiye'deki Yörükler mesela :)--RapsarEfendim? 22:36, 8 Mart 2013 (UTC)
Şimdi baktım, Yörükler maddesi içler acısı. Yönlendirme yapmayalım, belki de hem Anadolu Yörükleri hem de Rumeli Yörükleri maddelerini açmamız gerekecek gibi. İleride sanırım bilgiler daha da fazlalaşırsa açarız. Zira, her iki grup da birbirinden kopuk yaşamışlar ve farklılaşma geçirmişler; özellikle de Balkan Yörükleri konusunda yeterli bilgi bulunursa harika olur. Rumeli'nin Türkmenleştirilmesi konusu da var bu bağlamda. --Kmoksy (mesaj) 22:50, 8 Mart 2013 (UTC)

en:Abdal of Turkey (Abdallar) maddesi açılmalı --Kmoksy (mesaj) 19:03, 9 Mart 2013 (UTC)

Ben varmam inekliye yoğurdu sinekliye

[kaynağı değiştir]

Burdur yöresinden derlenen Yayla Yollarında Yürüyüp Gelir adlı Teke zortlatması ezgili bir türküde konar-göçer Yörüklerin yerleşik Türkmenleri küçümsemesi şöyle yansıtılır:

Yayla yollarında yürüyen gelin
Allı şalvarını sürüyen gelin
Ben varmam oralıya orada duralıya
Allah nasip eylesin davullu zurnalıya


Yayla yollarında biter naneler
İnce belli kız doğurmuş anneler
Ben varmam inekliye yoğurdu sinekliye
Allah nasip eylesin omuzu tüfekliye

—TRT Repertuar No: 00493
Derleyen: Muzaffer Sarısözen
Kaynak: Ahmet Yamacı

Sanırım TRT'de bu türkünün yorumunu dinlemiştim (Türkmenler yerleşik ve "orada duralı", ayrıca inek besleyen Türkmenlerin "yoğurdu sinekli" olup keçi besleyen "omuzu tüfekli" Yörüklerden ayrılır). Fakat, internet ortamında buna kaynak bulamadım. --Kmoksy (mesaj) 20:02, 19 Mart 2013 (UTC)

Oyunlar ve Çalgılar

[kaynağı değiştir]

Türkiye Türkmenleri maddesi baştan sona Vikipedi'nin verdiği bilgelere olan güvenimleri zedeliyor. Çünkü maddede Kafkas gelenekleri bile Türkmen gelenekleri olarak gösterilmiş oysaki Türkmen kültürü tamamen Horasan'dan gelmiştir. Bugün Türkmen kültürünü Suriye ve Irak(Türkmeneli)'ta da çok bariz bir şekilde görüyoruz. Fakat Türkmeneli'nde Sipsi değil Dutar,Bağlama gibi çalgılar çalınır. Bu Türkmenistan'da da böyledir. Türkmenler'in asıl oyunları ateş etrafında oynanan Sinsin oyunudur. Bu oyun Şamanizm'den kalmıştır ve Orta Anadolu'da hala devam etmektedir. Oysa ki bu sayfada Mıcırlar(Macırlar)'ın oynadıkları oyunlar bile Türkmen oyunu olarak gösterilmiş. YörükHan (mesaj)

Maddede Türkiye Türklerini oluşturan Oğuz gruplar ele alınıyor. Yalnızca Horasan Türkmenleri değil. --esc2003 (mesaj) 07:42, 2 Ekim 2013 (UTC)

sıraçların nerelerde yazdığını iyice söylermisin

geygel türkmenleri

[kaynağı değiştir]

Türkiye Türkmenleri sayfasındaki geygel türkmenleri hakkında yazan bilgiler tamamen uydurma bilgilerdir hiçbir akademik bilgi tarafı yoktur acilen aşağıdaki gerçek bilgilerle düzeltilmesini talep ediyorum insanlara yanlış bilgi vererek sayfanın güvenilirliğine zarar veriyorsunuz geygeller saf avşar topluluğudur .avşarların salmanlı aşiretine bağlıdır 28.04.2015 81.213.41.251 21:01, 27 Nisan 2015 (UTC)

Geygel Osmanlı belgelerinde Geygel Hacılı adıyla kayıtlı olan cemaat, Türkmen olarak vasıflandırılmış ancak hangi boya mensup olduğu belirtilmemiştir176. Adına sadece Yeni-İl kazasında ve 1583 yılında rastlanan cemaat, Kangal yöresinde varlığını sürdürmekteydi177. 1720 yılında Suriye’ye iskâna çalışılan Geygellerin178 bir bölümü Batı Anadolu’ya göç etmiştir. Nitekim Dr. Çakıroğlu’nun kaydettiğine göre Geygeller, 19. yüzyılın ikinci yarısında Aydın yöresindeki Yörükler arasındaydı179. Geygellerin diğer adı Demirci’dir. Demirciler, Salmanlı Avşarının en önemli obasıdır180. Tokat, Amasya ve Samsun yörelerinden derlenen halk ağzında geygel, “demirci” demektir181. Ankara’nın Kalecik ilçesindeki Avşar köyü halkı, kendilerini Geygel Avşarı olarak tanıtırlar182. Ahmet Caferoğlu araştırmasında, Burdur-Çivril arasında Buhurcu olarak tanınan Geygel Yörüklerinden bahsetmiştir183. Buhurcular, Batı Anadolu’da yakın zamanlara kadar göçebe olarak yaşayan 40-50 çadırlık bir Avşar topluluğudur184. Tüm bu bilgiler, günümüzde küçük topluluklar halinde Anadolu’nun birçok yöresinde yaşamakta olan Geygellerin Avşar boyuna mensup olduğunu göstermektedir. Denizli’nin Acıpayam ilçesinin Kuyucak köyü Geygel cemaatindendir. Çivril’in Gökgöl köyünde de bir grup Geygel yaşamaktadır.

kaynak:KAYA, Adnan Menderes, and Hakan KARAGÖZ. "Denizli ve Çevresinde Avşar Türkmenleri." Ağustos/August 2014 Sayı/Number: 32 32 (2014): 29-66. NOT:Ayrıca Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf HALAÇOĞLU'nun Anadolu'da Aşiretler,cemaatler,oymaklar(6 cilt) osmanlı kaynaklarından derlediği kitabında Türkmen olarak geçiyor

geygel türkmenleri

[kaynağı değiştir]

sayın yönetice sayfanızda geygel türkmenleri hakkında yazan herşey tamamen yanlış, yalan bilgiler intenetten kopyala yapıştır mantığıyla alınmış yalan yanlış bilgiler osmanlı arşivinde türkmen geçen bir topluluğu siz nasıl olur da olmadıkları bir şeyi yüklersiniz geygeller saf avşar topluluğudur bu tarihi kayıtlarlada sabittir. avşarların salmanlı koluna mensuptur salmanlılar da osmanlı kayıtlarında avşar geçiyor .Eski Türk tarih kurumu başkanı Yusuf halaçoğlunun osmanlı arşivden araçtırarak derlediği Anadolu'da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650) - 6 Cilt (1453-1650) kitabında da Türkmen geçiyor. insanlara yanlış bilgi vererek sayfanın güvenilirliğine zarar veriyorsunuz acilen aşağıdaki bilgilerle değiştirilmesini talep ediyorum81.213.40.31 22:19, 3 Mayıs 2015 (UTC)


Osmanlı belgelerinde Geygel Hacılı adıyla kayıtlı olan cemaat, Türkmen olarak vasıflandırılmış ancak hangi boya mensup olduğu belirtilmemiştir176. Adına sadece Yeni-İl kazasında ve 1583 yılında rastlanan cemaat, Kangal yöresinde varlığını sürdürmekteydi177. 1720 yılında Suriye’ye iskâna çalışılan Geygellerin178 bir bölümü Batı Anadolu’ya göç etmiştir. Nitekim Dr. Çakıroğlu’nun kaydettiğine göre Geygeller, 19. yüzyılın ikinci yarısında Aydın yöresindeki Yörükler arasındaydı179. Geygellerin diğer adı Demirci’dir. Demirciler, Salmanlı Avşarının en önemli obasıdır180. Tokat, Amasya ve Samsun yörelerinden derlenen halk ağzında geygel, “demirci” demektir181. Ankara’nın Kalecik ilçesindeki Avşar köyü halkı, kendilerini Geygel Avşarı olarak tanıtırlar182. Ahmet Caferoğlu araştırmasında, Burdur-Çivril arasında Buhurcu olarak tanınan Geygel Yörüklerinden bahsetmiştir183. Buhurcular, Batı Anadolu’da yakın zamanlara kadar göçebe olarak yaşayan 40-50 çadırlık bir Avşar topluluğudur184. Tüm bu bilgiler, günümüzde küçük topluluklar halinde Anadolu’nun birçok yöresinde yaşamakta olan Geygellerin Avşar boyuna mensup olduğunu göstermektedir. Denizli’nin Acıpayam ilçesinin Kuyucak köyü Geygel cemaatindendir. Çivril’in Gökgöl köyünde de bir grup Geygel yaşamaktadır.

KAYA, Adnan Menderes, and Hakan KARAGÖZ. "Denizli ve Çevresinde Avşar Türkmenleri." Ağustos/August 2014 Sayı/Number: 32 32 (2014): 29-66.

Türkmen Türk aynı etnisite ve millettir.

[kaynağı değiştir]

Türkmen kelimesi oğuzlar için kullanılır.Türkiye Türkleri de Türkmendir.Türk veya Türkmen kelimesinin etimolojik olarak farkını bilmiyorum ama ikisi de aynı millet ve aynı etnisiteye mensupturlar unknowledge (mesaj) 21:23, 27 Haziran 2015 (UTC)

Aleviler ya da yörükler alt madde halinde birlestirilmelidir. unknowledge (mesaj) 21:33, 27 Haziran 2015 (UTC)

Yani birleştirilebilir unknowledge (mesaj) 16:41, 3 Temmuz 2015 (UTC)

Türkiye Türkmenleri bugün kullanılabilir bir kavram değildir. Zira, Türkmen kelimesi, konar - göçer hayat yaşayan müslüman Oğuz'lar için kullanılır. günümüzde, bu isimlendirme ile anılabilir bir gurup yoktur artık. Zira herkes yerleşik hayat yaşıyor. Bu sebeple eski bir tanımlamadır Anadolu için. Türkmenler toprağa yerleştikten sonra Türk'tür. Türk genel isimlendirmedir. Bu açıdan genel anlamda Türkiye Türkleri olarak incelenmelidir. Bu inceleme de daha alt başlıklarda ayrıntılınabilir. Şehirli Türkler - Köylü türkler - Sunni Türkler - Şii Türkler - Alevi Türkler vs. Yörüklerin de buarada ne oldupunu anımsamalıyız. yörükler en basit haliyle, kısa menzillerde yani yaylak - kışlak şeklinde konar - göçer yaşayan Türklerdir. Onlarda bir iki azınlık örnek dışında kalmadı bildiğim. --christoph20036 (mesaj) 10:38, 16 Nisan 2016 (UTC)

Diğer önemli Türkmen yerleşim birimleri

[kaynağı değiştir]

Diğer önemli Türkmen yerleşim birimleri arasında Afrin İlçesi'nde Çeleme, İki Dam, Muarrata, Duraklı, Kızıl Baş, Dikme Taş, Çobana, Haç Bilâl, Ömer Uşağı, Arap Uşağı, Karatepe; Münbiç'te, Batı Avşar Ocağı, Beş Çurin, Ağ Taş, Bir Hıllo, Cute, Hayye Sagir, Hırfen, Gazeviyye, Mugiret, Şefir, Camusveren, Bozgeyikli, Cubbul Kader, Hammem Sagir, Hayye Kabir, Tauval, Kabir İmo, Mızale; Azez'de Kefer Neye, Kefer Şuş, Telelin, Kara Mezer, Elbil, Kara Köprü, Tel Ar, Çekkeh, Hercele, Şemmerin, Dudiyen, Muarrast El-Hatib, Uveylin, Delha, Havar, Gidriş, Migidin, Bahvarta, Meryemin, Mearıt El-Ertig, Cine, Kefer Nan, Tel Şaeir, Şiferin, Saman Dere, Muarin, Hercele; Cerablus'ta Balabay, Balban, Çamıl, Zügara, Kantara, Um Rosetahtani, Armarine, Taş Atan, Tel Şeir, Dügünük, Taşlı Hüyük, Beliz, Yıldız, Belva, Yağmacı, Arap Aziz, Gındıra, Boz Hüyük, Zügara, Gubba, Haydar Başa, Eyn Dedet, Debis, Kanlı Kuyu, Kadılar, Mirze, Kurucu Hüyük, Kerpiçli, Taflı, Doğu Avşar Ocağı, Kara Göz, Dendel Oğlu, Nabgah, Kullu, Zirbe, Gındırıya; El-Bab'da Kalkım, Ufuk, Doyuran, Edebet, Kocaeli, Memilli, Zılıf, Kersenli, Ayyaşa, Alıcı, Sekizler, Paltacık, Hava Hüyük, Hacı Köse, Öküz Öldüren, Aşnenin Harabası, Askerin Harabesi, Sınsıle, Mulla Yakup, Arapçordik, Halsa, Taş Kapı, Çörten Hüyük, Hacı Veli, Halil Oğlu, Buzluca, Tililih, Bab Leylim, Juppın, Ziyaret, Kaberen, Sandı, Boğaz; Ayne'l-Arap İlçesi'nde Göbek Heyyele ve Görük köyleri gelir.[1]

  1. ^ Günümüzde Suriye Türkmenleri. — 2.2. Halep Türkmenleri, sayfa 11-21. // Suriye’de Değişimin Ortaya Çıkardığı Toplum: Suriye Türkmenleri. ORSAM Rapor № 83. ORSAM – Ortadoğu Türkmenleri Programı Rapor № 14. Ankara — Kasım 2011, 33 sayfa.

Rize

[kaynağı değiştir]

Dodecad projesinde bilinen tüm ataları Türk olan kişiler üzerinde bir çalışma yapılmıştı. Rizeli 4 örnekteki Doğu Asya oranı %0 ile %0.5 arasında değişmekteydi.[1] Bu durumda Rize'de Çepnilerin yaşadığı bu sayfada belirtmek ne kadar doğru? Rize'deki Çepniler belirli köylerde yaşıyorsa ve o köylerde yaşayan örnekler çalışmaya dahil edilmemişse bu köylerin adı ne? Bu konuda bilgi sahibi olduğunu düşündüğüm @Vitruvian'ı pingliyorum. Ⓛⓐⓩ mesaj 12.00, 30 Haziran 2020 (UTC)Yanıtla

  • Kolay gelsin @Laz, maddede yer aldığı şekliyle Rize'de azımsanmayacak oranda Çepni nüfus bulunduğu meselesinde İslam Ansiklopedisi'nde geçen "Rize’nin özellikle merkez nahiyesi ile Karadere ve İkizdere'deki Türkler’in önemli bir kısmını onların torunları meydana getirir" ifadesi ile bir bağlantı kuruluyor. Yalnız Rize'de malum yerlerde yaşayanlara dair söylenen "önemli oranda Çepni torunu" bilgisi hakkında Faruk Sümer'in iddiası ya da aktarımı şeklinde ansiklopedik bir anlatıya başvurmamız çok daha isabetli olur. Zira Faruk Sümer'in Çepniler adlı eserinde hem Rize konusu biraz zayıf kalıyor hem de zaten Rize ve Çepniler konusunda eserde de ifade edildiği gibi meselenin tafsilatlı şekilde bilinmesi için arşiv vesikalarına ihtiyaç duyulduğu açıkça ifade ediliyor. Ayrıca bunun da yapılabilmesi için oldukça uzun bir zamana ve ciddi araştırmaya ihtiyaç duyulduğu da not düşülmüştür. Köy ismi verenler de oluyor ancak destekleyici şeyler ortada pek yok. İsmi kimi kaynaklarda verilen bazı köyler noktasında muğlaklık olduğunu hesaba katabiliriz o nedenle.
    Genetik sonuçlar hakkında Laz'ın ifade ettiği gibi Rizeli dört örnekte yüzde sıfır olarak ifade edebileceğimiz Doğu Avrasya oranı bir şeyler anlatıyor ve şunu da eklemeliyim ki o dört örnek haricinde başka Rizeli örnekler de şahsen görmüştüm. Onların sonuçları da yüzde sıfır idi. Elbette ki Türk soylu iddiası ile kimlik edinen kimselerde böylesi sonuçlar elde edilmesi dikkat çekici bir meseledir. Çok net ve kısa bir ifade ile söylemek gerekirse henüz yeterince örnek bulunmasa da mevcutlar arasından konuşursak, yüzde sıfır Doğu Avrasya sonucuna sahip kimselerin Türk soylu olma ihtimali zaten yoktur. Başa dönmek gerekirse Rize şehir olarak söz konusu cümlede yer ederek değil de Faruk Sümer'in ifadelerine dayanarak (-e göre) belirtilir ise daha iyi olur diyebilirim. Vitruvian (mesaj) 19.14, 30 Haziran 2020 (UTC)Yanıtla
  •  Türkiye Türkmenleri maddesini izleyen birisi olarak ve açıklama yapma ihtiyacı duydum. Burada bazı Türk halklarının DNA analizleriyle ilgili detaylı bilgi verilmiş. Verdiğim linkteki açıklamadaki gibi 11. yüzyıldan itibaren Anadoluya yerleşen Oğuz Türklerinin kalıntılarında yapılacak DNA analiziyle, kendini Türk olarak tanımlayan Oğuzların (dolayısıyla Çepnilerin de) binlerce yıllık etkileşim ve göç süreci sonucunda Anadolu'ya yerleşmeye başladıklarında ne kadar Orta Asya DNA sına sahip olduklarını da görebileceğiz. Bu arada Doğu Asya değil Orta Asya DNAsına bakmamız gerektiğini de buradan anlamış oluyoruz (Çinli, Koreli, Japon DNAsı aramıyoruz sonuçta). 350 bin insanın yaşadığı Rize için 4 örnekle, 82 milyonun yaşadığı Türkiye için 200 den aşağı örnekle hangi sonuca varabiliriz? ayrı mevzu. Buna göre Türkiye Türkmenlerini değil Türkiye Türkleri nerede yaşıyor sorusu da gelir mi bilemiyorum. Maddedeki kaynağı geçersiz kılmak için 4 örnekle yapılmış bir analizden yola çıkarak Rizede Türk yoktur mu demek istenmiş anlayamadım açıkçası. 1 il merkezi, 11 ilçe merkezi ve 350 den fazla köyü olan Rize'deki yerleşimlerde boy, aşiret,klan, cemaat gibi kavramların pek kalmadığı 21. yüzyılda artık Çepni ya da Türkmen köyü aramak yerine Türk olarak kendini tanımlayanların yaşadığı köyleri aramak daha anlamlı olacaktır. Bu arada köyleri etnisiteye göre sınıflandırmaktan hoşlanmayan ve anlamsız bulan birisi olarak Rizede Çepni, çepnioğlu gibi soyadların olduğunu hatırlatmak isterim. --Muratero 19.19, 30 Haziran 2020 (UTC)Yanıtla
  • Muratero kısa kısa şöyle bir yanıt vereyim: Doğu Asya halkı demedim, Dodecad projesindeki bir bileşen olan Doğu Avrasya'ya atıf yaptım sadece. Otozomal dna projelerindeki sonuçlarda diğer TR illerinin aksine Trabzon-Rize-Kuzey Erzurum-Gümüşhane hattındaki insanlarda son derece zayıf Doğu Avrasya oransal sonuçları ile şimdiye değin karşılaşıldı. Oysaki eski Türk topluluklarla ilişkili örneklerdeki sonuçların önemli bir göstergesi olarak var olan Doğu Avrasya bileşeni için resmini çizmeye çalıştığım bölgede TR genelini yansıtmayan sonuçlar elde ediliyor ki bunu zaten reddedemiyor malum blogların sahipleri de. Orta Asya Türklerinin de Anadolu Türkleri gibi çok sayıda komponentin bileşimi oldukları gayet net diyerek bütün bir TR illeri hakkında konuşuyorlar gibi algılamamak lazım. Çünkü falanca bir Türk ilinde malum bileşenlerde görülen yüzde 10'luk oranlar sözünü ettiğimiz bölgede açıkça sıfır çıkıyor. Dört ya da 20-30 örnek, elbette ki aceleci olunmaması gerektiğini hatırlatır ama daha önemlisi ortaya çıkan ve sözünü ettiğimiz duruma aykırı pek bir sonuç da çıkamadı henüz. Bir diğer deyişle sıfırlar gelmeye devam ediyor ara vermeksizin. Maddeye dair düzenleme olarak ise sadece Rize'de birtakım yerlerde Çepni ağırlığı olduğu bilgisini Faruk Sümer'in ifade ettiğini yazmamız daha faydalı olur diye belirtmek istedim. Vitruvian (mesaj) 19.40, 30 Haziran 2020 (UTC)Yanıtla
Burada zaten Türk halkları arasında bile DNA yekpareliğinin olmadığını, Oğuzlar Anadoluya geldiğinde belkide onlarında Orta Asya DNA yapısıyla farklı bir yapıyla karşı karşıya olacağımız zaten belirtiliyor. Bu arada kaynak gösterilen ilk linkte Doğu Avrasya değil Doğu Asya deniyor. Açıklamasına bakarsak bugün Anadolu Türklerinde sadece %6-19 arasında Doğu Asya bileşenleri bulunduğu söyleniyor. “Caucasus” bileşenine sahip olmanız atalarınız arasında Çerkez, Abhaz, Gürcü v.s. olduğu anlamına gelmemektedir. açıklamasına ne diyeceğiz bilemiyorum o zaman Rizeliler, Trabzonlular nereden geldi:) Millet, Halk tanımları zaten ortada iken 21. yüzyılda DNA analizi bize ne verir bilemiyorum. Faruk Sümer kaynağında "Günümüzde Sürmene, Of ve Rize’nin özellikle merkez nahiyesi ile Karadere ve İkizdere’deki Türkler’in önemli bir kısmını onların torunları meydana getirir." demiş. Yani Rize'deki Türklerin önemli kısmını diyor, Rizedeki bir takım yerlerde Çepniler ağırlıklı olarak vardır denmiyor. Benzer şekilde maddede de "Bunun dışında Ordu, Rize ve Giresun’da da azımsanmayacak oranda Çepni nüfus bulunmaktadır" denilmiş. Yani Rizede bir yerlerde ağırlıklı olarak Çepni nüfus bulunmaktadır denmiyor. Osmanlı kayıtlarında ya da başka tarihi kayıtlarda Rize'de Çepni ya da Türk yerleşimini ortaya koyarsak DNA öyle demiyor mu diyeceğiz o ayrı bir soru. Bu arada Faruk Sümer'e göre, Halil İnalcık'a göre, İlber Ortaylıya göre şuna göre buna göre diye madde yazarsak ne olur bilemiyorum. O zaman Sakalar maddesinde Tourangarim'e haksızlık yaptığımızı da buradan not düşeyim. Daha da uzatmayacağım ve başka yorumda yazmayacağım başka kullanıcılarda katkı verir umarım--Muratero 20.58, 30 Haziran 2020 (UTC)Yanıtla
  • Siberian + East Asian'ın toplamı olan Doğu Avrasya, günümüz Türkiye Türklerinde ve asırlar öncesinin Türk topluluklarında belirgin şekilde gözüküyor olmasına karşılık Rize dolaylarında apaçık bir farklılık mevcutsa, bu bize gerekli mesajı veriyor. Üstelik mesele iki bileşenin toplamı ile ortaya çıkan sonuçtan ibaret olmayıp Lazlar, Pontuslar, Gürcüler gibi söz konusu bölgenin etkileşimde olduğu gruplardaki yüksek Caucasus değerleri ile yok denecek kadar zayıf olan Doğu Avrasya'da ortaklaşıyorlar. Dolayısıyla benzerlikleri/kesişmeleri göstermeyi amaçlayan şu tip modellemelerde bir Trabzon (ya da Rize) insanın yüzde 0,6'lık Türkmen etkisine karşılık yüzde 99,4'lük bir başka kesişmeye rastlanmasına şaşmamak gerekir. “Caucasus” bileşenine sahip olmanız atalarınız arasında Çerkez olduğu sonucuna vardırır diye bir düşünce içinde olan kimse yok zaten dna sonuçlarını takip edenler arasında. Kümelenmeleri tespit için bileşenlerde ortaya çıkan benzer oransal değerlere bakıyor insanlar sadece. CAU kimsenin tapulu malı değil bir başka ifade ile. Şahsen zaten kişinin kimliğini, aidiyet anlayışını istediği gibi şekillendirmesi gerektiğine inanan biri olduğumdan kimseye sen şöyle olmak zorundasın diyemem ama bilim bize soyca kesişmeler hk. bilgi sunuyor ve bunu da akla bir not etmemiz ve tarihsel arka plana da dikkat etmemiz gerekebiliyor. Faruk Sümer kaynağında tatmin edici bilgiler olmuş olsa idi ve de ayrıca meselenin tafsilatlı şekilde bilinmesi için arşiv vesikalarına ihtiyaç duyulduğu açıkça ifade edilmeseydi -e göre gibi bir ifadeye başvuralım demezdim. Ayrıca Rize ve Çepniler konusunda uzun bir zamana ve ciddi araştırmaya gereksinim olduğu söz edilen eserde geçiyor. Bunları ilgilenen kullanıcılar ekleyebilir. Zarar değil, fayda sağlar hakikaten. Vitruvian (mesaj) 22.17, 30 Haziran 2020 (UTC)Yanıtla
  • Her şeyden önce Vitruvian'a gösterdiği ilgi ve harcadığı zamandan dolayı teşekkür ediyorum. Yukarıdakilere cevap olarak bazı yorumlarım olacaktı.
    • Rize'de Çepni veya Çepnioğlu soyadlarının olması bir anlam ifade etmiyor. Bizzat Çepni soyadına sahip, anadili Lazca olan ve kendini Laz olarak tanımlayan bir tanıdığım vardı. Rize'de Çepni soyadına sahip başka bir sülalenin ise bilinen ilk aile üyelerinin adı Çebi olduğu için bu soyadı seçtiklerini okumuştum. Yaptığım araştırma sonunda Çebi'nin kardeşinin Liko olduğunu, 500 sene önceki sülalenin ise ortakafeliler olarak geçtiğini gördüm.
    • Rizeliler ve Trabzonlular nereden geldi diye sorulmuş. Bir yerden gelmeleri mi gerekiyor?
    • Kendini Türk olarak tanımlayanların maddesi Türkler (Türkiye Türkleri). Doğu Trabzonlular ve Batı Rizeliler de bu gruba dahil zaten. O mantıkla Türkiye Türkmenleri maddesinin silinmesi gerekli.
    • Sakalar maddesindeki durum farklı. Maddenin girişine iddia yazmakla maddenin alt başlıklarına iddia yazmak farklı şeyler.
    • Kimse “Caucasus” bileşenine sahip olmanın Çerkez, Abhaz, Gürcü v.s. anlamına geldiğini iddia etmiyor. Ⓛⓐⓩ mesaj 04.27, 1 Temmuz 2020 (UTC)Yanıtla
    • Ayrıca etnisite için en önemli unsur genetik değil, kültürdür. Şalpazarı ve Giresun'da görülen Çepni kültürü Rize'de görülmemekte. Ⓛⓐⓩ mesaj 05.12, 1 Temmuz 2020 (UTC)Yanıtla
Sayın Laz madde olarak yazdıklarınıza bakarak bazı konularda aynı şeyleri söylediğimiz görülüyor. "Ayrıca etnisite için en önemli unsur genetik değil, kültürdür." ifadenizle de aynı şeyler söylemişiz. Sizin sorduğunuz "Rize'deki Çepniler belirli köylerde yaşıyorsa ve o köylerde yaşayan örnekler çalışmaya dahil edilmemişse bu köylerin adı ne? " sorunuza istinaden kökenleri aşiret, boy, klan, cemaate dayanan insanların günümüzde kendini sadece Türk olarak ifade ettiklerini yazdım ki sizde Batı Rizeliler tabiriyle teyit etmişsiniz. Rizeliler ve Trabzonlular nereden geldi sorusunu espri olarak ilgili sitedeki açıklamaya istinaden vermiştim. Trabzon halkının nereden geldiğiyle ilgili olarak düşüncemi, Trabzona bağlı sizinde sonradan katkınızın olduğu yerleşim maddesinde görmüşsünüzdür diye umuyorum. DNA konusu uzmanlık konusu, örneklere bakarsak çok ince nüanslar var gibi duruyor ama Doğu Asya ya da Avrasya DNA sı diyince Japon, Çin, Koreli, Moğol DNA sı niye anlamıyoruz o da artık bilinmez husus olarak kalıyor. Osmanlı kayıtlarında Rize'de Çepni yerleşimi illaki çıkacaktır, Osmanlı arşivleri son yıllarda daha da incelenir oldu, o zaman yazılır artık --Muratero 14.16, 2 Temmuz 2020 (UTC)Yanıtla

Manav Türkleri Hakkında

[kaynağı değiştir]

MANAV TÜRKLERİ HAKKINDA Ben bir Manav Türküyüm ; Ulaştığım sonuçları paylaşmak için buraya yazmak gereğini duydum. öncelikle Türkiyenin hangi bölgelerinde yaşadıkları üzerinde yoğunlaştım. Sonuç olarak; İstanbul , İzmit, Adapazarı, Bursa, Bolu, Bilecik, Balıkesir, Eskişehir, Çanakkale, Düzce, Zonguldakda VB. Batı Anadolu Bölgelerinde yaşadıklarını tespit ettim. Ben ayrıştırıcı net tespitlerimi aşağıya sıralıyorum.

     1- Manavların yaşadığı bölge ağırlıklı olarak Marmara bölgesi ve Trakya , Batı Karadeniz , Orta Karadeniz bölgeleri, civarı.
     2- Manavlar ottan yapılan tüm yemeklere Manca bu otlarada Mancar diyorlar ve Manavların Mancarlı pidesi meşhurdur. (Latince; Mancare yemek anlamındadır) Makedonya dan gelmiş türk muhacirlerde de kelimelerinin aynı anlamda kullanıldığını tespit ettim gagavuz türklerinde ve balkan türklerinin tamanında aynı anlamda kullanılıyor sanırım.
     3- Birçok tarih kaynağında Bizansın kullandığı paralı askerler türkopol denen türk ordularının olduğu bunların Balkanlarda büyük bir yenilgiye uğramasından sonra bir kısmı Balkanlarda Kalmış (makedonya ,  bulgaristan ,  romanya , moldova , macaristan) bir kısmı Bizans eyaletlerine iskan edilmiş veya yerleşmiştir. Hatta Malazgirt te Bizans tarafında ve Alparslan tarafında iki ayrı Peçenek ve uz ordusu olduğu Bizans tarafındaki Peçenek ve uz ordusunun Alparslan safına geçtiği bilinmektedir.   
       Sonuç olarak benim kanatim şudur ki;
       Anadoluya daha önce Balkanlardan gelen bu Türkler selçuklu ve osmanlı efrafında birleşmiştir. (Önceki Satırdan Eski Tarihlerde Osmanlı Ve Selçukludan Az Daha Eski) Bugünkü Bulgaristanın üst bölgesine gelen Türkler Birinci Bulgar İmparatorluğunu 
kurmuşlardır.Daha sonra Peçenekler ve uzlar Balkanlarda büyük bir güç oluşturmuşlar bunlara kumanlarda katılmıştır. Zaman zaman Bizans için tehdit oluşturmuşlardır. Asyadan gelen kumanların saldırısı sonucu buyuk bir yenilgiye uğramış ve yukarıda da belirttiğim gibi bir kısmı Balkanlarda Kalmış (makedonya ,  bulgaristan ,  romanya , moldova , macaristan) bir kısmı Bizans eyaletlerine iskan edilmiş veya yerleşmiştir. Ancak bu iskan edilen kavimler içerisinde peçenekler ve uzlar dışında ve Kumanlarında var olduğuda bilinmektedir.
       Dolayıyla bu bilgilerin ışığında benim tahminim Manavlar bu peçenek, kuman ve uz ,Kıpçak boylarından Türkler ve selçuklu dönemi ve osmanlı dönemi gelen ve yerleşik hayata geçen yörüklerin karışması sonrası ortaya çıkmıştır.
       Tabiki bu bilgileri bu konuda bilimsel araştırma yapması gereken bilim adamlarına destek olması fikir vermesi için yazdım.   


Manavlar Türk Değil Deyip İşine Gelmeyen Makale Ve Yazıları Telif Bahanesiyle Silen Nişayan Ve Müridleri , Bir Müridi Olan Anton Aldemir e Gelsin En Yüksek Dna Test Sonuçları Orta Çağ Kimek Ve Karluklarla Manav Türkleri Ve Yörükler 45-55 Ve 35-45 Arası Yakın Çıkmıştır Tüm Sonuçlar Yerlilerden Alınmıştır = [1] [2] Kaynak:Türkmen Boylarının geçmişi, yayılışı.Prof.Dr Sultanşa ATANİYAZOV. Gacal Kızı (mesaj) 11.38, 7 Ekim 2022 (UTC)Yanıtla

Manavların Şivesi

[kaynağı değiştir]

Manavların Çoğu tarafından Türkiye Türkçesine Kıpçak Etkisi Olarak kabul edilen ŋ (ñ = ng) sesinin Y sesine dönüşmesi Kullanılmaktadırlar Örnek : Unuy (Onun, İzmit Taşköprü Kayalar, ) Atıy (Atın) Bu değişimler Kuzey Batı Kıpçak Grubundan olan Karaylar'da da görülmektedir.[3]

P/>F değişimleri Kirfik (Kirpik) ve Ç/>Ş değişimleri'de Manav Ağızlarında görülmektedir.

Manavlarda arka ve orta damak ünsüzü “ñ” korunmuştur Örnek : Sāvoluŋ (Sağolun, Sakarya Adapazarı Salmanlı),

Aŋnadalım (Anlatalım, Kocaeli Kandıra Sakallar);

Kövüń (Köyün, İzmit Taşköprü Nezirler).

Manav Türkmen ağızlarının bir bölümünde bugün Moldova’da yaşayan Oğuz kökenli Gagavuz Türkçesinde ve bizim Rumeli ağızlarımızda gördüğümüz yuvarlak ünlü daralmalarına rastlanır. İlk hecedeki o’lar u, ö’ler ü olur:

Undan (ondan, Balıkesir Gönen Bostancı) ;

düğēle (döverler, Sakarya Kaynarca Büyükyanık), ǖdürüz (öğütürüz, Düzce Çilimli Kuşoğlu) kǖde (köyde, Kocaeli Kandıra Nefsikaymaz).

Bu kelimelerdeki daralmalar, Türkiye Türkçesi ağızları üzerindeki Kıpçak Türkçesi etkisi olarak açıklanır. Gerçekten de bugünkü Kazan Tatar ve Başkurt Türk şivelerinde bu olay karakteristiktir: yol > yul , köz (göz) > küz vb.

Bazı Manav ağızlarında Sonuncu yerine Sonku-Songu denilmektedir Song : Neslin en küçük oğlu. Anne karnındaki bebeğin göbeğinden anneye bağlanan bağın sonu. Son; oğul. Günümüz Kazan Tatarcasında ise'de Songı (Sonuncu) anlamına gelir. (Kocaeli Kandıra)

Manav Ağızlarında ki bir diğer Kıpçak Etkisi Ğ/>V değişimleridir Örnek Avız-Avuz (Ağız), Bavırma-Bavurma (Bağırma), Suvan-Sovan (Soğan). Bir başka Kuman etkisi ise hece sonu ünsüz çiftlerinin arasında ünlü türemesi şeklindedir. Kocaeli Kandıra’nın Hacılar ve Katçalı köylerinde “ilk” kelimesinin telâffuzu “ilik” şeklindedir (ilk >ilik). Aynı ses olayını Sakarya’da çift > çifit örneğinde de görüyoruz: bi çifit öküz (bir çift öküz, Sakarya Geyve Sarıgazi). Bu ses olayı; Tatar, Kazak, Kırgız, Başkurt Kıpçak Türk şivelerinde de yoğun olarak görülür: ḫalk > ḫalık ilk > ĕlĕk vb. Ali Karamanlıoğlu’nun Kıpçak Türkçesiyle ilgili eserinde Oğuzname’den naklen verdiği bilgiye göre milâdın ilk yıllarında Kafkasya’da yaşayan Kuman-Kıpçak Türkleri 11. asrın başlarında Karadeniz’in Kuzeyini işgal etmiş, 1061’de Rusları mağlûp etmişler, 1078’de Edirne’yi kuşatarak Bizansla savaşmışlardır. 11.-13. asırlar arasında Rusya’nın güneyi ile Doğu Avrupa’daki birçok ülke (Deşt-i Kıpçak Coğrafyası Başta olmak üzere. Ukrayna, Romanya, Macaristan ve Polonya) Moğol işgaline uğramıştır. Moğollardan kaçan Kumanlar ise Makedonya ve Bulgaristan olmak üzere dağılmışlar ayrıca Bizans-İznik-Latin imparatorluklarında Yarı köylü-Yarı Asker olarak İstanbul Boğazı-Sinop-Menderes vadisi arası bir hatta yerleşmişlerdir. İşte Rumeli ağızlarımızda ve bu arada (Yerli Türk) Manav ağızlarının bir kısmındaki o/>u/ ö/>ü daralmalarını bu dönemdeki Kıpçak etkisine bağlamak mümkündür Osmanlı Oğuz Türklerinin Rumeli’ye geçişi 14. yüzyılda (1352 yılında Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa ile) olmuşsa da bu bilgi durumu değiştirmez. Çünkü buralarda kalan Kıpçak unsurlarının ya da onlardan etkilenmiş olan diğer yerli unsurların bir etkisinden söz etmek mümkündür.

Kandıra Manav Türkmenlerin'de “geliyor” anlamında yaygın olarak kullanılan şekiller, Rumeli ağızlarının bir kısmı ve Batı Karadeniz ağızlarında olduğu gibi “geliya, geleya” vb.dir. Ege bölgesindeki Yörük Türkmenlere ait olan bu fiil çekimi, kardeş Manav Türkmenlerinin şuur altında saklanmış olmalıdır.

Bu ağızlar bazen Türkçenin eski dönemlerindeki ses, şekil ve anlamları bile koruyabilmektedir. Bunun en açık örneği “yavuz” kelimesiyle ilgilidir. Bugün “yavuz” şeklinde ve iyi, güzel vb. olumlu bir anlama sahip olan bu kelimenin Eski Türkçedeki ilk biçimi “yabız” şeklindedir ve tam tersine “kötü” anlamındadır. Genel Türkçede önemli ölçüde ses ve anlam alanı değişikliğine uğramıştır. Oysa bu kelime Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde Eski Türkçedeki şekliyle (“yabız”) varlığını sürdürerek (olumlu anlamdaki “yavuz” biçimine paralel olarak) yaşamaktadır. Ancak “yavuz”un aksine, olumsuzluk barındıran bir anlama sahiptir. Özellikle erkeklerin saçını limon, yağ vb. sıvılarla parlayacak şekilde yatırarak taradıklarında onları kınamak için yüz ekşitilerek “Ne yabız olmuşsun” vb. sözler söylenir. Buradaki kelimenin ilk biçimindeki olumsuzluk anlamı sınırlı da olsa sürmektedir.

Eski Türkçenin izlerini taşıyan bir başka kelime ise “edivermek” kelimesindedir. Manav Türkmen ağızlarında “söylemek, anlatmak vb.” kelimelere paralel olarak birinden naklen söylenen sözler için “Ayşe edivǟdi” vb. ifadeler vardır. Buradaki “etmek” fiili, bildiğimiz (“yapmak” anlamındaki) “etmek” fiili değil, Eski Türkçeden beri çoğunlukla Oğuz dışı şivelerde görülen “ayıtmak” / “eyitmek” fiilidir.

Öte yandan yazı dilinde e’li olan “yemek, demek, vermek” gibi bazı fiillerin çeşitli manav ağızlarında i’li olması da Eski Türkçenin bu ağızlardaki izleri gibi görünmektedir: yimesi (yemesi, Düzce Çilimli Sarımeşe), tēmin itmek, dimişlē (Balıkesir Gönen Bostancı), dirdi (derdi, Balıkesir Gönen Babayaka) vb.

Bölge'de diyalektolojik yapıda etkili olan bir unsur olarak Kıpçaklara işaret etmesi, yöreden derlediğimiz metinlerde ve yöre ile ilgili diğer çalışmalarda rastlanan; ñ/>y, ğ-g,/>v, y/>c ses değişmelerine ilişkin örneklerle de desteklenmektedir. Manav şivelerinde karakteristik bir ünsüz değişmesi olan “r” ünsüzünün düşmesi oldukça yaygındır.[4] Öte yandan bölge ağızlarında görülen ḳ > ġ ötümlüleşmesi de tam bir Oğuz özelliğidir: ġarış («karış»), ġavrā vb. Bu ağızlarda Eski Türkçede bulunup Türkiye Türkçesinin yazı dilinde değişmiş olan bazı unsurları korumaktadır. Balıkesir Gönen’deki alcā («alacağız»), gelcek («gelecek») vb. a/e’siz gelecek zaman şekilleri ise Batı Anadolu Yörük Türkmen ağızlarının izlerini taşımaktadır. Daha ilgi çekicisi, Ana Türkçeden milâda yakın yıllarda koparak ayrı bir lehçe olarak gelişmiş olan ve bugün Türkiye Türkçesine ve hattâ diğer şivelere (anlaşılırlık bakımından) çok uzak olan Çuvaş Türklerindeki ve bu arada bir Altay dili olan Moğolcadaki bir ses denkliğinin yansımasının Kandıra Manav Türkmenlerinin bir kısmında korunmuş olmasıdır. Çuvaş Türkçesi ve Moğolcadaki “R” sesi, Türkiye Türkçesinde ki “Z” sesine denktir: Dokuz : Tähhär, Kız : Hır vb. Bunun yazı dilimizdeki geniş zamanın olumlu ve olumsuz çekimindeki –Ar/-Maz karşıtlığı ve Kudurmak/Kuduz örnekleri vardır. Ancak “Kömür” kelimesine paralel olarak olarak Kandıra’da sınırlı da olsa görülen ve Türkiye Türkçesi yazı dilinde bulunmayan (aynı anlamdaki) “kömüz” kelimesi, bize Çuvaş Türkçesini hatırlatmaktadır. [5] [6][7][8][9]

Manavlar üzerine

[kaynağı değiştir]

Babamın 27 Mayıs devriminden sonra muhtar olarak atandığı Yenişehir’in Subaşı Köyü’nde yaşayanlar kendilerine manav diyorlardı. Manav kelimesi Osmanlıların bölgeye geldiklerinde yerleşik olan ahalinin daha eski olduklarını belirtmek için kullandıkları bir sözcüktür. Köyde yaşayanlar ilginç bir sözcük kullanıyorlardı. Sincaba “TEĞİN” diyorlardı. Bu kelimeyi ilk defa orada duymuştum. Tegin aynı zamanda para anlamını da taşıyormuş. Teğin ismi çocukluğumda hafıza iyice nakşolmuş anlaşılan yıllar geçtiyse de unutmadım. Bu isme değerli tarihçimiz Doğan Avcıoğlu’nun “Türklerin Tarihi” adlı beş ciltlik dev eserini okurken rastladım. Avcıoğlu, Bulgar Türklerini anlattığı bölümde rastladım. Avcıoğlu, Bulgar Türklerinin sincaba “Teğin” dediklerini yazmış. Bu kelime ayrıca para anlamında da kullanılıyormuş. Belki kökeni para yerine kullanılan sincap kürklerinden kaynaklanıyordu.

Bursa doğumlu olan yazarımız belki de bu kelimeyi ziyaret ettiği dağ köylerinde duymuştu, bilmiyorum. Yıllar sonra değerli tarihçimiz Halil İnalcık’ın 900 yıllardan sonra Bizans’ın Bursa-İzmit yöresine Bulgar Türklerini ve daha sonra Sırpları yerleştirdiğini okuyunca kafamdaki parçalar birleşti. Subaşı köyü sakinleri ve çevredeki manav köyleri Bizans’ın yerleştirdiği Bulgar Türklerinden olabilirdi.

Bu tezimi doğrulayacak bir başka olay da köyde Nevruz’un kutlanmasıydı. Bahara girerken Nevruz ateşi yakılır ve köyde yaşayanlar üzerinden atlarlardı.

Doğduğum ve yaşadığım Mustafakemalpaşa’nın köylerinde (Güvem, Güllüce ve Alpagut) böyle bir adet yoktu, yakılan ateşten atlayana rastlamamıştım.

Nevruz kutlamalarıyla tekrar karşılaşmam yaklaşık 30 yıl sonra oldu. Güneydoğu’da PKK teşvikiyle gösteri amacına dönüşen Nevruz kutlamalarının basın ve TV’lere yansımasıyla oldu.

1962 yılında Subaşı köyünden İnegöl ilçesine taşındık. İlkokul üçüncü sınıfa geçmiştim. Liseyi bitirene kadar ailemle İnegöl’de yaşadım, değişik mahallelerinde oturduk.

Ama hiç Nevruz kutlamasına rastlamadım. Onun yerine başka bir kutlama yapılıyordu, bayramlarda yumurta tokuşturuluyordu. Bu adet İnegöl’den ayrıldığım yetmişli yılların ortalarına kadar sürdü. Sonrasını bilmiyorum.

Satıcıların sepetlerle getirdiği kırmızıya boyanmış, kaynamış yumurtaları satın alıp, tokuştururduk. Yumurtası kırılmayan kırılan yumurtayı alırdı. Bu işin ustaları yumurtacının sattığı yumurtaları bir kuyumcu titizliğiyle inceleyip, ondan sonra seçerlerdi.

Bu âdetin Rumların Paskalya Kutlamasıyla ilgili olduğunu ilerleyen yıllarda öğrendim. O yıllarda bu kültür farkının nedenini ve kökenlerini anlayacak bilgi birikimine sahip değildim. Çevremde bu farklılıkları araştıran kişi ve kurumlar yoktu. Yereldeki kültürel değerleri derleyen Halkevleri gibi kurumlar ellili yılların başında kapatılmıştı.

Bu tezimi güçlendiren bir örnek daha vereceğim. İnegöl’de duvarlara tablo yerine ipekten dokunmuş resimli duvar halıları asılırdı. Bu duvar halılarına ya Arap kadınları ve ceylanlar gibi egzotik resimlerin yanı sıra Bizans döneminden geldiğini yıllar sonra okuduğum G. Ostrogorsky’nin “Bizans Devleti Tarihi”nden öğrendiğim Azizlerin resimleri vardı.

Bizanslı dokuma ustaları dokudukları ipekli kumaş ve halılarda dinsel motiflerin yanı sıra, dünyevi, doğa ve hükümdarlığa ait konular işliyorlardı. Bu adet Bizans’tan sonra yüzlerce yıl daha sürmüş. Osman Gazi ve yanındaki Alpler bölgeye geldiklerinde bu bölgedeki şehirler, kasaba ve köylerde Rum kökenliler ve az sayıda Yahudi yaşıyordu. Osmanlıların Karacahisar’dan sonraki başkentin yeri olarak Yenişehir’in seçilmesinin sebebi bölgede yer alan, örf, anane, isim ve kültürlerini muhafaza etmiş olan Bulgar kökenli Türk köyleri olabilir mi? Bence araştırılması gereken bir konu.

Son Bulgar Krallarının 1400’lü yıllara kadar Şişman gibi Türkçe isimler taşıması yerleşen halkın dinlerinin değişse bile isimlerini, belki de kısmen dillerini koruduklarına bir örnek olabilir.

Köy isimlerinin temelsiz nedenlerle değiştirilmesi sadece bu bölgede değil, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgelerindeki Türk yerleşim ve coğrafi isimlerle günümüzdeki bağları koparmıştır.

Osman Gazi ve Orhan Gazi’nin ele geçirdiği bölgelerde yaşayan Rum nufus hızla Müslümanlaşmıştır. Tarihçi Ruhi “Gün olur binlerce Hristiyan İslama geçerdi” gözlemini yaparken,”Tanrının kendilerini terk ettiğini” İnanan Gregory Palamas’da mektuplarında, yerli “Rumların kitle halinde İslamlaştıklarına kuşku yoktur” diyordu. Bursa üzerine araştırmalarıyla tanınan Yazar Sayın Raif Kaplanoğlu Bursa’daki Gayrimüslümlerin nüfusunun 1487 yılında yüzde 1.44 olduğunu, bu oranın 1530 yılında yüzde 3.01’e, 1573 yılında ise yüzde 6.07’e yükselmiştir (Osmanlı’nın Kuruluşunda Bizans Köylerinin Kültürel Etkileri. Gayri Müslim nufus 19.Y.Y. yüzde 30-35 oranına yükselmiştir. Bu sebeple Kırım ve Kafkasya’dan göç edenleri bu bölgeye yerleştirmiştir.

Bölgede Hristiyan nüfusun artmansın başlıca sebepleri olarak şunları diyebiliriz.

– Sürekli savaşlar yüzünden Müslüman nüfusun azalması,

– Özgürleşen Hristiyan kölelerin bölgede kalması,

– Ermenilerin Doğu Anadolu’dan göçü,

– Adalardan Rumların göçü,

– Müslüman Ahaliden toplanan aşırı vergilerin yol açtığı sefalet.

Osmanlıların bölgeye hâkim olmasını kolaylaştıran en önemli unsurların başında;

– Bizans İmparatorluğu’nun Latin istilasından sonra kendini toparlayamaması,

– Bölgede çok sayıda tekfur adlı yerel derebeyliklerinin bulunması,

– Bizans uyruğundaki çiftçilerin, köylülerin üzerindeki aşırı vergi yükü,

– Bölgeye gelen Osmanlıların yerli halka karşı olumlu tutumu,

– Osman Bey’in Rum tekfur ve savaşçıları bünyesine katması,

– Ele geçirilen şehir, köy ve kasabalarda katliam yapılmaması,

Bölge hâkimiyetini kolaylaştıran unsur olmuştur. Bursa’yı teslim eden Tekfurun teslim olma gerekçesi olarak, “Halkımız bizden yüzünü çevirip, sizin yönetiminizi tercih etti” demesi buna örnektir.

Hristiyanlığın Bizans topraklarında hâkim din olması IV. Yüzyılda gerçekleşmiştir. Hristiyanlık resmi din haline gelmiş ve pagan tapınakları hızla yıkılmış, çoğu kiliseye çevrilmiştir. Çeşitli dil ve inançlara sahip halklar bu süreçte imparatorun dinine ve diline geçmişlerdir. İstanbul’daki patrik göç etmeyip, geride kalan cemaati dinlerini değiştirmemeleri konularında uyarır.

Osman Gazi’yi takip eden ve Batı Anadolu’ya göç eden Türklerin büyük bir kısmı yine göçer olarak kaldı. Hayvancılıkla uğraşan bu göçerlerin yerleştirilmeleri asırlar sürmüştür. Üstelik Batı Anadoluda’ki konar-göçer Türkmenlerin büyük bir kısmının Balkanlar’ın kolonizasyonunda kullanıldığını biliyoruz. Osmanlı Devleti’nin şehir nüfusunun büyük bir kısmını Müslümanlaşmış yerel halk ve gayri-müslüm tebaa teşkil ediyordu.

SONUÇ:

Bu verilerin ışığı altında şunları söyleyebiliriz:

1) Güney Marmara Bölgesine Türklerin yerleşimi Bizans döneminde başlamıştır. Tarihi kayıtlar bölgede çok sayıda Türk’ün yaşadığını göstermektedir.

2) Osmanlıların bölgeye hâkimiyetini kolaylaştıran bir unsur bölgede Hristiyan inancına sahip, ama örf ve adetlerini kısmen koruyan –belki dillerini de- ve kendilerine Manav diyen Türk unsurlarının yoğun bir şekilde yaşaması olabilir.

3) Yenişehir’in kurulup Osmanlılar tarafından başkent seçilmesinin bir sebebi bölgedeki Türk kültürünün varlığı olabilir. Osmanlılardan önce bölgeye yerleşmiş olan Türk’ler kendi örf ve ananelerini kullanmaya devam etmişlerdir.

4) Manav kökenliler arasında Batı Türkistan’daki Özbek Cumhuriyeti’nde başlık için kullanılan “Kalın” kelimesi aynı anlamda kullanılmaktadır.

5) Oğuzlara, yani Selçuklulara Anadolu’nun kapısını açılmasını sağlayan Malazgirt Savaşı’nda Bizans ordusundaki Türkopolların saf değiştirmeleri kilit rol oynamıştır.

6) Aşıkpaşazade Osman Bey’in emrindeki Rumların durumlarının eskisinden daha iyi olduklarını yazıyor:

“Bu fethedilen dört parça hisarın yönetiminde adalet üzerine hareket ettiler. Ve tüm köylüler yerlü yerine gelüb oturdular. Durumları, kâfir zamanından dahi iyi oldı belki. Zira buradaki kafirlerin rahatlığını işitip, başka vilayetten daha adam gelmeğe başladı” (Aşıkpaşazade 1970:21)

Müslüman olan yerli halk bazı inançlarını korumuştur. Kapanan Manastırların bir kısmı tekkelere dönüşürken, ayazmalar aynı konumda kalmış, aziz mezarlarının bir kısmı baba, dede mezarlarına dönüşmüştür.

7) Paskalya yumurtası tokuşturma, mum yakma adetleri ve dokunan halılardaki eski tarz desenler günümüze kadar koruna gelmiştir.

8)- Bizans şehirlerindeki esnaf birlikleri zamanla Lonca teşkilatına dönüşmüştür. XianGhonging (mesaj) 00.22, 24 Aralık 2022 (UTC)Yanıtla

Manav Türkleri Ve Kökenleri Hakkında Görüşler

[kaynağı değiştir]

Bu konuda bir kaç görüş dikkate değer:

1. “Bizans kralı tarafından Anadolu’yu doğudan gelen akınlardan korumak amacıyla Balkanlar’dan getirilip yerleştirilen sayısı azımsanmayacak kadar Peçenek-Kıpçak-Kuman-Uz topluluğu da vardı. Bizans kayıtlarına göre, Müslüman-Türkler Anadolu’ya gelmeden önce de Türkçe konuşan binlerce insan Anadolu’da yaşamaktaydı. Buna göre Manavlar, bu Türklerin devamıdır.”
2. 13. Yüzyıldaki Moğol istilasından sonra Selçuklu ülkesine Türkistan’dan yalnız göçebe Türk unsurlar gelmedi, onların yanında yarı yerleşik ve tam yerleşik köylü- şehirli Türkler de geldi.” ( Faruk Sümer; “Anadoluya Yalnız Göçebe Türkler mi Geldi?” Belleten, XXIV, s. 567-594)
3. maddede özetlediğim. Doktora tezimizi hazırlarken  kaynağımızın şu ifadesi de bu düşünceyi özetliyor:
Bir Yörüğe sorduk: “Manav diye kime dersiniz?”
Cevap şöyleydi: “yórúğúŋ yörümeẽnine manav deris”. ( Yörük’ün yürümeyenine Manav deriz.) (Cevdet Atay)"

4. “Türkiye’de Türklerin Kıpçak grubundan çok yine Türklerin Oğuz boyları grupları vardır. Türkmen adı da Yörük adı da, manav adı da, farklı söyleyişlerdir.” ( Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu”) XianGhonging (mesaj) 10.26, 2 Ocak 2023 (UTC)Yanıtla

Geygel Osmanlı belgelerinde Geygel Hacılı adıyla kayıtlı olan cemaat, Türkmen olarak vasıflandırılmış ancak hangi boya mensup olduğu belirtilmemiştir176. Adına sadece Yeni-İl kazasında ve 1583 yılında rastlanan cemaat, Kangal yöresinde varlığını sürdürmekteydi177. 1720 yılında Suriye’ye iskâna çalışılan Geygellerin178 bir bölümü Batı Anadolu’ya göç etmiştir. Nitekim Dr. Çakıroğlu’nun kaydettiğine göre Geygeller, 19. yüzyılın ikinci yarısında Aydın yöresindeki Yörükler arasındaydı179. Geygellerin diğer adı Demirci’dir. Demirciler, Salmanlı Avşarının en önemli obasıdır180. Tokat, Amasya ve Samsun yörelerinden derlenen halk ağzında geygel, “demirci” demektir181. Ankara’nın Kalecik ilçesindeki Avşar köyü halkı, kendilerini Geygel Avşarı olarak tanıtırlar182. Ahmet Caferoğlu araştırmasında, Burdur-Çivril arasında Buhurcu olarak tanınan Geygel Yörüklerinden bahsetmiştir183. Buhurcular, Batı Anadolu’da yakın zamanlara kadar göçebe olarak yaşayan 40-50 çadırlık bir Avşar topluluğudur184. Tüm bu bilgiler, günümüzde küçük topluluklar halinde Anadolu’nun birçok yöresinde yaşamakta olan Geygellerin Avşar boyuna mensup olduğunu göstermektedir. Denizli’nin Acıpayam ilçesinin Kuyucak köyü Geygel cemaatindendir. Çivril’in Gökgöl köyünde de bir grup Geygel yaşamaktadır.

[kaynağı değiştir]

173 Halaçoğlu, Anadolu’da Aşiretler…, c. II, s. 880. 174 Eröz, a.g.m., s. 186. 175 Kaptan, Çivril Yöresinde Yöresinde Yörük Kültürü, s. 118, 119. 176 Halaçoğlu, Anadolu’da Aşiretler…, c. II, s. 887. 177 Şahin, a.g.t., s. 193. 178 Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskânı, Eren Yayınları, İstanbul 1987, s. 97. 179 Hasluck, a.g.e., s. 476. 180 Giresun’un Pelitli köyünde yaşayan Geygeller, Salmanlı olarak da bilinmektedirler. Hamza Aksüt, Aleviler, Yurt Kitap Yayın, Ankara 2012, s. 167, 169. 181 Derleme Sözlüğü, c. VI, TDK. Yayınları, Ankara 1974, s. 2015. 182 Yılmaz Yeşil, “Bir Köy Bir Âşık”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, Sa. 21, Ankara 2002, s. 104. 183 Ahmet Caferoğlu, Anadolu Ağızlarından Toplamalar (Kastamonu, Çankırı, Çorum, Amasya, Niğde İlbaylıkları, Kalaycı Argosu ve Geygelli Yörüklerinin Gizli Dili), TDK. Yayınları, Ankara 1943, s. XX. 184 Buhurcu cemaati ile ilgili elimizde merhum Beşir Önder’e ait bazı notlar bulunmaktadır. Buna göre, Afyon’un Dinar ilçesine bağlı Çakıcı köyü Buhurcu cemaatindendir. Esasen Buhurcu adı, buğur kelimesinden gelmektedir. Buğur, Türkçe’de “buğra (erkek deve)” sözünün halk ağzında aldığı şekildir. Dolayısıyla bu cemaat, devecilik yaptığı için bu adı almıştır. Feridun Emecen, Buğurcu cemaatinin Halep civarından gelen Türkmenlerden olup devecilikle uğraştığı için Arap lakabıyla anıldıklarını belirtmektedir. Feridun M. Emecen, XVI. Asırda Manisa Kazası, TTK. Yayınları, Ankara 1989, s. 139 Mustaf toprak (mesaj) 15.12, 5 Mart 2024 (UTC)Yanıtla

  1. ^ "Karluk ve Kimek örnekleri yerine daha az Doğu Avrasyalı olan ve MS 659-712'ye tarihlenen On-Ok (DA89) örneği kullanıldığında Orta Asya genetik mirası Aydın'da %40'a yaklaşıyor, Kıpçak örneği (DA179) kullanıldığında %40'ın üzerine çıkıyor". 
  2. ^ "This post describes the similarities of ethnic Turks in the Asian part of Turkey and the Levant region to the Proto Turkic and Medieval Turks of the Ancient and Medieval periods. Medieval and Proto Turkic samples from the wide period mentioned were selected in accordance with the historical process according to the modeling population. TR Bu post Turkiye Asya kısmı ve Levant bölgesindeki Etnik Türkleri Antik ve Ortaçağ dönemindeki Proto Türki ve Ortaçağ Türklerine benzerliklerini anlatan bir paylaşımdır. Bahsedilen geniş dönem içerisinden Ortaçağ ve Proto Turki örnekler modelleme yapılan popülasyona göre tarihsel süreç içerisine uygun olarak seçilmiştir". 
  3. ^ "Tarihî Kıpçak Türkçesinden Çağdaş Karay Türkçesine: İsim Hâl Ekleri Bakımından Bir İnceleme". 
  4. ^ "Muharrem ÖÇALAN SAKARYA- İZMİT YÖRESİ YERLEŞİK TÜRKMENLERİ MANAV AĞIZLARINDA ÖTÜMSÜZ PATLAYICI ÜNSÜZ DEĞİŞMELERİ" (PDF).  16. harf sırasında bulunan |başlık= parametresi line feed character içeriyor (yardım)
  5. ^ Acar, Kenan (2010). Kuzeybatı Anadolu Manav Türkmen Ağızları Üzerine Birkaç Not 4 Mayıs 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. SAÜ Fen Fakültesi Dergisi 2010 (II)
  6. ^ Akdes Nimet Kurat, IV-XVII1. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Ankara 1972, Sayfa 83-84.
  7. ^ "TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARINDA OĞUZCA DIŞI DİL UNSURLARI" (PDF). 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  8. ^ "CUMANS IN PAPHLAGONIA". 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2022. 
  9. ^ "BATI ANADOLU'DAKİ TÜRK YAYILIŞINA KARŞI BİZANS İMPARATORLUĞU'NUN KUMAN-ALAN TOPLULUKLARINI BALKANLARDAN ANADOLU'YA NAKLETMESİ". 11 Ekim 2022. 11 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ekim 2022.