Kullanıcı:Seksen iki yüz kırk beş/Kırım Tatar Sürgünü

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Arka plan[değiştir | kaynağı değiştir]

Kırım'ın Karadeniz'deki konumu

Kırım Tatarları, 1441'den Kırım'ın Rus genişlemesinin hedefi olarak Rus İmparatorluğu tarafından ilhak edildiği 1783'e kadar Kırım Hanlığını kontrol etti. Altınordu Hanı Özbek'in İslam'ı benimsemesinin ardından, Kırım'daki Türk dili konuşan halkın da çoğunluğu Müslüman oldu. Krım Hanlığı, Altınordu'nun artıklarından en uzun süre dayananı oldu.[1] Rusya ile Kırım Tatarları, 1468'den 17. yüzyıla dek çeşitli çatışmalara girdiler, Tatarlar Kırım'da kurulan Rus egemenliğine karşı çıktılar. Böylece Kırım Tatarları, çeşitli göç dalgalarıyla Kırım'dan ayrılmaya başladı. 1784 ile 1790 yılları arasında, yaklaşık bir milyonluk toplam nüfustan yaklaşık 300.000 Kırım Tatarı Osmanlı İmparatorluğu'na gitti.[2]

Kırım Savaşı, Kırım Tatarlarının bir başka kitlesel göçünü tetikledi. 1855 ile 1866 arasında 500.000 ila 900.000 Müslüman Rus İmparatorluğu'ndan ayrıldı ve Osmanlı İmparatorluğu'na göç etti. Bu sayının en az üçte biri Kırım'dan, geri kalanı ise Kafkasya'dandı. Bu göçmenler Kırım nüfusunun %15 ila %23 arası bir oranını teşkil etmekteydi. Rus İmparatorluğu, bu olayları "Yeni Rusya" adını verdiği bölgeyi daha da Ruslaştırmak için ideolojik temel olarak kullandı.[3] Sonunda Kırım Tatarları Kırım'da azınlık oldu; 1783'te nüfusun yüzde 98'ini oluştururlarken 1897'de bu oran yüzde 34,1'e düştü. Kırım Tatarları göç ederken, Rus hükûmeti yarımadanın Ruslaştırılmasını teşvik ederek burayı Ruslar, Ukraynalılar ve diğer Slav etnik gruplarla doldurdu, bu Ruslaştırma Sovyet döneminde de devam etti.[4]

Kırım, Evpatoria'da 1918 Kışı Kızıl Terör kurbanlarının cesetleri

1917 Ekim Devrimi'nden sonra, Kırım, 18 Ekim 1921'de SSCB içinde özerk bir statü aldı[5] ancak 1920'lerde kolektivizasyon politikaları 100.000'e kadar Kırımlının hayatını kaybettiği şiddetli bir kıtlığa yol açtı, bu kıtlıkta bölgede yetişen mahsuller Sovyetler Birliği'nin "daha önemli" addedilen bölgelerine aktarıldı.[6] Bir tahmine göre, kıtlıkta ölenlerin dörtte üçü Kırım Tatarlarıydı.[5] Josef Stalin'in SSCB liderliğini almasının ardından uyguladığı ve 5,2 milyon Sovyet vatandaşının ölümüne sebebiyet verdiği tahmin edilen politikalarla Kırım Tatarlarının durumu daha da kötüleşti.[7]

II. Dünya Savaşı[değiştir | kaynağı değiştir]

1940 yılında, Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin 218.000'i veya nüfusun yüzde 19,4'ü Kırım Tatarları olmak üzere yaklaşık 1.126.800 kişilik nüfusu vardı.[8] 1941'de Nazi Almanyası, Doğu Avrupa'yı işgal etti ve SSCB'nin batısında yer alan bölgeleri ilhak etti. Kırım Tatarları, I. Dünya Savaşı'nda da Almanlar tarafından olumlu muamele görmüş olmaları dolayısıyla başlangıçta Almanları Stalinizm'den kurtarıcıları olarak gördüler.[9]

Kızıl Ordu'da görev yaparken esir düşen Kırım Tatarlarının çoğu, Romanya ve Nazi birliklerinin Kırım'ın büyük bölümünü işgal etmesinden sonra savaş esiri kamplarına gönderildi. Naziler başlangıçta tüm "Asyalı aşağılıkların" öldürülmesini savunsalar ve Kırım Tatar savaş esirlerini "Moğol alt insanlar" olarak görmüş olsalar da[10][11], Kızıl Ordu'nun direnişi karşısında bu politikayı revize ettiler. 1942'den itibaren Almanlar, destek orduları oluşturmak için Sovyet savaş esirlerini askere aldı.[12] Dobrucalı Tatar milliyetçisi Fazıl Ulkusal ve Lipka Tatarı Edige Kırımal, Kırım Tatarlarını Alman savaş esiri kamplarından çıkarmaya ve Wehrmacht için bağımsız Kırım destek lejyonuna kaydetmeye yardım etti. Bu lejyon sekiz taburdan müteşekkildi.[9] Kasım 1941'den itibaren Alman yetkililer, Kırım Tatarlarına herhangi bir siyasi güç verilmemiş olsa da, bazı yerel yönetim otoritelerinin sembolik bir şekilde tanınması için çeşitli şehirlerde Müslüman Komiteleri kurmalarına izin verdi.[11]

Kırım'daki Kırım Tatarlarının sayısı[13][14]
Yıl Sayı Yüzdelik
1783 500.000 %98
1897 186,212 %34,1
1939 218.879 %19,4
1959 - -
1979 5.422 %0,3
1989 38.365 %1,6

Birçok Kırım Tatar komünisti işgale şiddetle karşı çıktı ve direniş hareketine stratejik ve siyasi bilgiler sağlayarak yardım etti.[11] 250 Kırım Tatarı'ndan oluşan ve 1942'de yok edilene kadar savaşan Tarhanov hareketi gibi Sovyet partizanlarının yanında savaşan Kırım Tatarları da oldu. [11] Altı Kırım Tatarı Sovyetler Birliği Kahramanları seçildi ve binlercesi Kızıl Ordu'da yüksek onurla ödüllendirildi.

Kırım'ın Mihver işgali sırasında 130.000 kadar insan öldü.[11] Naziler, Kırım Tatar nüfusunun yaklaşık yüzde 25'ine ev sahipliği yapan 70'ten fazla köyü yok ederek baskı uyguladı. Binlerce Kırım Tatarı, "uçsuz bucaksız köle atölyeleri" olarak nitelendirilen Alman fabrikalarında Gestapo'nun gözetiminde Ostarbeiter olarak çalışmak üzere zorla nakledildi ve bu da Kırım Tatarlarının Nazilerden desteğini çekmesine yol açtı.[15] Nisan 1944'te Kızıl Ordu, Kırım Taarruzunda Mihver kuvvetlerini yarımadadan püskürtmeyi başardı. [16]

Nazilere yardımcı olanların çoğunluğu, aileleri ve Müslüman Komitelerle bağlantılı olanların tümü, Wehrmacht ve Romanya ordusu tarafından Doğu Türk tümenine katılmak üzere Almanya, Macaristan veya Dobruca'ya götürüldü. Böylece, işbirlikçilerin çoğu geri çekilen Alman ordusu tarafından Kırım'dan tahliye edilmiş oldu.[17] Birçok Sovyet yetkilisi de bunu fark etmiş ve Kırım Tatarlarının Sovyetler Birliği'ne toplu olarak ihanet ettiği iddialarını reddetmişti. Çeşitli Türki yabancıların Berlin'de organize ettiği Müslüman Komitelerin varlığı, o zamanlar zaten Türkiye'den tedirgin olan Sovyet hükümetinin gözünde bir endişe kaynağı oldu.[18]

Propaganda ve bilginin tahrif edilmesi

Sovyet yayınları, Kızıl Ordu'daki Kırım Tatarları hakkındaki bilgileri tahrif etti. Örneğin, Sovyetler Birliği'nin Kırım Tatar Kahramanı Uzeir Abduramanov, 1944 tarihli Ogonyok dergisinin kapağında, Kırım Tatarı değil, Azeri olarak tanımlandı.[19][20] Tavria Dağlarında adlı kitap partizanlarla birlikte savaşan Bekir Osmanov'un Alman casusu olduğu ve vurularak öldürüldüğüne dair hatalı bir iddiada bulundu. Hâlen hayatta olan Osmanov ve ailesi hatayı fark ettikten sonra merkez komite Almanlara asla hizmet etmediğini, savaştan sağ çıktığını kabul etti ve daha sonraki baskılarda hatanın düzeltilmesini emretti.[21]

Sürgün[değiştir | kaynağı değiştir]

Bize tahliye edileceğimiz söylendi ve ayrılmaya hazırlanmak için 15 dakikamız vardı. Vagonlara bindik - her birinde 60 kişi vardı ama kimse nereye götürüldüğümüzü bilmiyordu. Vurulmaya mı gidiyorduk? Asılmaya mı? Gözyaşları ve panik hakim oluyordu.[22]
- 10 yaşındayken ailesiyle birlikte Yevpatoria'dan sürgün edilen Said
Kırım'ın etnik yapısının kronolojisi. Kırım Tatarlarının keskin düşüşü sürgünden sonra görülüyor.
  Kırım Tatarları

Resmî olarak, İkinci Dünya Savaşı sırasında Mihver Devletleri ile işbirliği nedeniyle Sovyet hükûmeti, aralarında Kırım Tatarlarının da bulunduğu on etnik azınlığı[23] toplu olarak suçlu buldu ve bu doğrultuda ceza verdi. [24] Cezalar, Orta Asya ve Sibirya'nın uzak bölgelerine sürgün edilmeyi içeriyordu.[23] 1940'ların sonlarına ait Sovyet metinleri, Kırım Tatarlarını "hain bir etnik grup" olarak suçlamaktadır. Kırım Tatarları tarafından reddedilmesine rağmen, bu görüş Sovyet döneminde geniş kabul gördü, hâlen de Rus bilimsel ve popüler literatüründe varlığını sürdürmektedir.[25]

10 Mayıs 1944'te Lavrentiy Beria, Stalin'e Kırım Tatarlarının "hain eylemleri" nedeniyle sınır bölgelerinden sürülmesini tavsiye etti. [26] Stalin daha sonra Kırım Tatarlarının yeniden yerleştirilmesini öngören GKO 5859ss Numaralı Emir'i verdi.[27] Üç gün süren sürgün,[28] 18-20 Mayıs 1944 tarihleri arasında gerçekleşti. Bu süre zarfında NKVD ajanları evden eve dolaşıp Kırım Tatarlarını silah zoruyla topladı ve onları nakledecek mühürlü[29] sığır trenlerine girmeye zorladı. Neredeyse 3.200 kilometre uzağa götürülen Kırım Tatarları,[30] Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne gönderildi. Kırım Tatarlarının aile başına 500 kg eşya taşımasına taşımasına izin verildi.[31] NKVD, ilk gün saat 8.00'e dek 25 trene 90.000 Kıım Tatarı'nı bindirdi. Ertesi gün, 136.412 kişi daha trenlere bindirildi.[32] Buna tek istisna, cezalandırılmamış diğer etnik grupların erkekleriyle evli olan Kırım Tatar kadınlarıydı.[33] Birkaç hafta boyunca kalabalık vagonlarda seyahat eden Kırım Tatarları, yiyecek ve su eksikliği çektiler.[34] Kırım'dan en az 228.392 kişinin sürgün edildiği, bunların arasında 47.000 aileyi oluşturan 191.044 Kırım Tatarı'nın yer aldığı tahmin edilmektedir.[35][36] Mühürlü vagonlardaki seyahatte 7.889 kişi öldüğünden, NKVD Orta Asya'daki varış noktalarına gelen 183.155 Kırım Tatarı kaydetti.[37] Sürülenlerin çoğu Kırım kırsalından toplandı, 18.983'üyse Kırım şehirlerindendi.[38]

4 Temmuz 1944'te NKVD, Stalin'e sürgünün tamamlandığını resmen bildirdi.[39] Ancak, bu raporun üzerinden çok geçmeden NKVD, birimlerinden birinin Arabat Dili bölgesinden insanları sürmeyi unuttuğunu fark etti. NKVD trenlerde ek bir transfer hazırlamak yerine, 20 Temmuz'da yüzlerce Kırım Tatarını eski bir tekneye bindirerek Azak Denizi'nin ortasına götürdü ve gemiyi batırdı. Boğulmayanlar makineli tüfeklerle vurularak öldürüldü.[33]

Sürgün edilenlerin ana hedefi Özbekistan

Resmi olarak Kırım Tatarları Kırım'dan tamamen temizlendi. Sürgün, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar ve hatta Komünist Parti veya Kızıl Ordu üyesi olanlar da dahil olmak üzere, hükûmet tarafından Kırım Tatarı olarak kabul edilen herkesi kapsıyordu. Bu kişiler yasal olarak özel yerleşimciler olarak belirlenmişlerdi, bu da onların resmi olarak ikinci sınıf vatandaş oldukları, kendilerine ayrılan bölgeleri terk edemeyecekleri, prestijli üniversitelere gidemeyecekleri ve düzenli olarak komutanın ofisine ispat-ı vücut yapmaları gerektiği anlamına geliyordu.[17]

Bu toplu tahliye sırasında, Sovyet yetkilileri yaklaşık 80.000 eve, 500.000 büyükbaş hayvana, 360.000 dönüm araziye ve 40.000 ton tarımsal erzağa el koydu.[40] 191.000 Kırım Tatarının yanı sıra, Sovyet yetkilileri ayrıca 9.620 Ermeni, 12.420 Bulgar ve 15.040 Rum'u da yarımadadan sürgün etti. Hepsi topluca hain olarak damgalandı ve SSCB'de on yıllar boyunca ikinci sınıf vatandaş oldu.[40] Sürgün edilenler arasında başka etnik kökenlerden 283 kişi de vardı: İtalyanlar, Romenler, Karaimler, Kürtler, Çekler, Macarlar ve Hırvatlar.[41] 1947 ve 1948 yıllarında, Kırım'a dönen 2.012 savaş gazisi de bölgesel MVD tarafından sürgün edildi.[8]

Toplamda 151.136 Kırım Tatarı Özbek SSC'ye sürüldü; Mari Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne 8.597; Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne 4.286 kişi gönderildi; geri kalan 29.846 ise Rusya SFSC'nin çeşitli uzak bölgelerine gönderildi.[42] Kırım Tatarları, Özbek SSC'deki hedeflerine vardıklarında, daha önceden kendilerine Kırım Tatarlarının "hain" ve "faşist işbirlikçileri" olduğu söylenen Özbek halkı ve çocukları tarafından taşlandılar düşmanlıkla karşılaştılar.[43] Özbekler, "vatana ihanet eden milletler için çöplük alanı" hâline gelmeye itiraz ettiler. Bunu takip eden yıllarda, Kırım Tatar nüfusuna karşı bazıları ölümcül olan saldırılar kaydedildi.[43]

Lavrentiy Beria, NKVD'nin başkanı

Toplu Kırım sürgünleri, Sovyet gizli polisi NKVD'nin başkanı Lavrentiy Beria ve astları Bogdan Kobulov, İvan Serov, BP Obruçnikov, MG Svinelupov ve AN Apolonov tarafından organize edildi. Saha operasyonları Gulag sisteminin başkan yardımcısı GP Dobrınin tarafından gerçekleştirildi. Devlet Güvenliği Albayı GA Bejanov, Tümgeneral İİ Piyaşev; Devlet Güvenlik Komiseri SA Klepov, Korgeneral İS Şeredega, Devlet Güvenliği Albayı Bİ Tekayev; bunların yanı sıra iki yerel lider (Kırım NKGB başkanı PM Fokin ve Korgeneral VT Sergyenko) da bu operasyonlarda görev aldı.[8] Sürgünde NKVD 5.000 silahlı personel kullandı, NKGB ise birkaç bin düzenli askerin yanı sıra birlikte 20.000 silahlı personel kullandı. [27] Stalin'in Mayıs 1944'teki direktiflerinden ikisi, Sovyet hükûmetinin finansmandan ulaşıma kadar operasyonun her yönünün yürütülmesine dahil olduğunu ortaya koymaktadır.[8]

14 Temmuz 1944'te GKO, çoğu Rus olan 51.000 kişinin Kırım'daki 17.000 boş kolektif çiftliğe göç etmesine izin verdi. 30 Haziran 1945'te Kırım ÖSSC lağvedildi.[27]

Sovyet propagandası, Kırım Tatarlarının "gönüllü olarak Orta Asya'ya yerleştiklerini" iddia ederek sürgünü gizlemeye çalıştı. [44] Tarihçi Paul Robert Magocsi'ye göre özünde Kırım "etnik olarak temizlendi".[34] Bu olay sonrasında "Kırım Tatarı" kelimesi Rus-Sovyet kullanımından kalktı ve Kırım'daki tüm Kırım Tatarcası yer isimleri Kırım'ın Tatarlardan arındırılması kampanyasının parçası olarak tüm haritalarda Rusça isimlerle değiştirildi. Kırım'daki Müslüman mezarlıkları ve dinî yapılar yıkıldı veya seküler yerlere dönüştürüldü. [34] Stalin'in yönetimi sırasında, hiç kimsenin bu etnisitenin SSCB'de bile var olduğundan bahsetmesine izin verilmedi. 1959, 1970 ve 1979 Sovyet nüfus sayımlarında birçok kişinin kendilerini Kırım Tatarı olarak tanımlaması yasaklandı, kendilerini ancak "Tatar" olarak tanımlamalarına izin verildi. Bu yasak, 1989'daki Sovyet nüfus sayımı sırasında kaldırıldı. [45] [[Kategori:Avrupa'da etnik temizlik]] [[Kategori:Sovyetler Birliği'nde siyasi baskılar]] [[Kategori:Sürgün]] [[Kategori:İnsanlığa karşı suçlar]] [[Kategori:1944'te Sovyetler Birliği]] [[Kategori:Sovyet savaş suçları]] [[Kategori:Soykırımlar]] [[Kategori:KB1 Fransızca kaynakları (fr)]] [[Kategori:KB1 Almanca kaynakları (de)]]

  1. ^ Spring 2015.
  2. ^ Potichnyj 1975.
  3. ^ Fisher 1987.
  4. ^ Vardys (1971), p. 101
  5. ^ a b Smele 2015.
  6. ^ Olson, Pappas & Pappas 1994.
  7. ^ Rosefielde 1997.
  8. ^ a b c d Parrish 1996.
  9. ^ a b Williams (2015), p. 92
  10. ^ The Third Reich: A New History (İngilizce). Macmillan. 2001. s. 748. ISBN 978-0-8090-9326-7. 
  11. ^ a b c d e Fisher 2014.
  12. ^ Williams (2001), p. 377
  13. ^ Drohobycky 1995.
  14. ^ Tanner 2004.
  15. ^ Williams (2001), p. 381
  16. ^ Allworth 1998.
  17. ^ a b Uehling 2004.
  18. ^ Williams (2001), pp. 382–384
  19. ^ Журнал «Огонёк» № 45 - 46, 1944 г.
  20. ^ "Узеир Абдураманов — Герой, славный сын крымскотатарского народа". www.qirimbirligi.ru. Erişim tarihi: 2019-04-02. 
  21. ^ "...К сыну от отца — закалять сердца". Газета «День». 14 April 2001. 
  22. ^ Colborne, 19 May 2016
  23. ^ a b Human Rights Watch 1991.
  24. ^ Banerji, 23 October 2012
  25. ^ Williams (2001), p. 374–375
  26. ^ Knight 1995.
  27. ^ a b c Buckley, Ruble & Hoffman (2008), p. 231
  28. ^ Office of the United Nations High Commissioner for Human Rights 2016.
  29. ^ Weiner 2003.
  30. ^ Tweddell & Kimball 1985.
  31. ^ Pohl (1999), p. 114
  32. ^ Pohl (1999), p. 114
  33. ^ a b Levene 2013.
  34. ^ a b c Magocsi 2010.
  35. ^ Garrard & Healicon 1993.
  36. ^ Merridale 2007.
  37. ^ Pohl (1999), p. 5
  38. ^ Williams 2015.
  39. ^ Pohl (1999), p. 115
  40. ^ a b Sandole et al. 2008.
  41. ^ Bugay 1996.
  42. ^ Syed, Akhtar & Usmani 2011.
  43. ^ a b Stronski 2010.
  44. ^ Williams (2001), p. 401
  45. ^ Buckley, Ruble & Hoffman (2008), p. 238