Şerif Ordusu

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Şerif Ordusu
الجيش الشريفي
Kuzey Yenbu'da Arap İsyanı bayrağını taşıyan Şerif Ordusu askerleri.
Etkin1916-1925
ÜlkeHicaz Krallığı
BağlılıkHüseyin bin Ali
Genel MerkezlerMekke
Cidde
Taif
Takma AdıArap Ordusu
Hicaz Ordusu
SavaşlarıArap İsyanı
Bririnci Suud-Haşimi Savaşı
Suudların Hicaz'ı Fethi

Arap Ordusu (Arapça: الجيش الشريفي) olarak da bilinen Şerif Ordusu (Arapça: الجيش العربي) veya Hicaz Ordusu (Arapça: الجيش الحجازي), I. Dünya Savaşı'nın Osmanlı cephelerinin bir parçası olan Arap İsyanı'nın arkasındaki askeri güçtü. 1916'da "Arapların Sultanı"[1] ilan edilen Hicaz Krallığı'ndan Şerif Hüseyin bin Ali, Arap halkını bağımsız bir hükûmet altında birleştirme nihai hedefiyle Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir isyanda Şerif Ordusu'na liderlik etti.[2] İngilizler tarafından hem mali hem de askeri olarak desteklenen Hüseyin'in kuvvetleri Hicaz'dan kuzeye doğru yavaş yavaş ilerledi ve İngiliz kontrolündeki Mısır Seferi Kuvvetleri ile birlikte savaşarak sonunda Şamele geçirdi. Şerif Ordusu mensupları burada Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal liderliğinde Suriye Arap Krallığı olarak bilinen kısa ömürlü bir monarşi kurdu.

Arka plan[değiştir | kaynağı değiştir]

Yüzyıllar boyunca Hicaz'da (Müslümanların kutsal şehirleri Mekke ve Medine'nin bulunduğu Arabistan'ın batı bölgesi) güç, şerif ailesinin elinde güçlü bir şekilde merkezileşti. Muhammed'in soyundan gelen bu ailenin üyeleri Haşimiler olarak da adlandırılıyordu. Osmanlı İmparatorluğu'nun birçok bölgesinin aksine, kentli elitler arasında birbiriyle rekabet eden çok az siyasi etki vardı.[kaynak belirtilmeli] Aşiret reisleri kendi aşiretleri ile şerif arasında aracı olarak görev yapıyor ancak şerifin otoritesine nadiren meydan okuyorlardı. Şerifin tek siyasi rakibi, bölge üzerinde Osmanlı egemenliğini sağlamaktan sorumlu olan bölgenin Osmanlı valisiydi. Şerif ve vali arasında bir güç mücadelesi vardı; karar verme yetkisi zaman içinde ikisi arasında gidip geliyordu. Genel olarak bu siyasi iklim, 20. yüzyılın ilk yıllarında Şerif Hüseyin'in elinde büyük miktarda nüfuz bıraktı.[3]

Sınırlı gücünden memnun olmayan Şerif Hüseyin, bölgedeki aşiret liderleri, Arap milliyetçileri ve Mısır'daki İngiliz Yüksek Komiseri Sir Henry McMahon ile görüşmelere başladı. Hüseyin, pek çok Müslüman'ın Mekke Şerifi'nin, o sırada Osmanlı İmparatorluğu hükümdar ailesinin elinde bulunan halifeliğin gerçek hak sahibi olduğuna inandığını biliyordu. Hüseyin-McMahon Yazışmaları'nda taahhüt edilen İngiliz desteği, Hüseyin'in bu görüşmelerden hem halifelik hem de bölgedeki Arap toprakları üzerinde egemenlik iddiasında bulunma hakkına olan inancı güçlenmiş olarak çıkmasına neden oldu. Dahası ve daha da önemlisi, 1915 ve 1916'daki Huseyin-McMahon Yazışmaları'nda İngilizlerin Huseyin'e verdiği sözler, Hüseyin'in Osmanlılara karşı başarılı bir isyan başlatması halinde İngilizlerin Arap Yarımadası'nın çoğunu kapsayan ve günümüz Türkiye'sinin kuzeyine kadar uzanan bir Arap Halifeliği kurmasına yardım edeceğini düşünmesine yol açtı.[kaynak belirtilmeli] İngilizler, Fransızlara vermeyi taahhüt ettikleri birkaç bölgeyi vadedemeseler de Şerif Hüseyin için taşlar yerine oturuyor gibi görünüyordu ve Arap İsyanı'nı başlatmaya hazırlandı.[4]

İsyan[değiştir | kaynağı değiştir]

Haziran 1916 başlarında Osmanlı hükûmeti Şerif Hüseyin'e Hicazi birlikleri tedarik etmesi ve Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı'na katılmasını desteklemek için Mekke'den cihat çağrısı yapması için baskı yapıyordu. Hüseyin birlikler karşılığında daha fazla özerklik istiyordu, ancak Osmanlı yetkilileri bunu kabul etmeyecekti. Osmanlı yetkilileri Hüseyin'in oğlu Faysal'ı alıkoyuyor ve Hüseyin'e oğlunu bir daha görmek istiyorsa askerleri göndermesi gerektiğini söylüyordu.[kaynak belirtilmeli] Osmanlılar 9 Haziran 1916'da Faysal'ı Hüseyin'in organize etmekte olduğu silahlı kuvvetleri alması için Medine'ye gönderdi, ancak Faysal oraya vardığında kardeşi Ali ile birlikte kaçtı.

İsyanın başlangıcında Şerifyan Ordusu, Hüseyin ve oğulları tarafından Osmanlı kuvvetleriyle savaşacakları görüntüsü altında bir araya getirilen bu kuvvetlerden oluşuyordu. Kaçtıktan sonra Faysal, Hüseyin'in daha fazla özerklik taleplerinin karşılanmaması halinde Osmanlılarla ilişkilerinin sona ereceğini belirten bir mektup yazdı. Cevap beklemek yerine, Arap İsyanı, yerel Arap kabilelerinin üyeleri ve Osmanlı'dan kaçanlardan oluşan güçlerin Hicaz Demiryolu'na saldırmasıyla başladı.[5] Ertesi gün isyanın ilk kurşunları Mekke'de atıldı ve iki gün içinde Şerif Ordusu, Mekke'nin kontrolünü ele geçirdi. Şerif Ordusu 16 Haziran'da İngiliz Kraliyet Donanması'nın yardımıyla önemli Cidde Limanı'nı ele geçirdi. Yaz sonunda Şerif Hüseyin'in kontrolü altındaki Arap kuvvetleri Yenbu'ya kadar kuzeydeki ve Kunfuza'ya kadar güneydeki kıyı şehirlerini ele geçirmeyi başarmıştı.

Osmanlılar, Şerif Ordusu Ekim 1916'da Medine'ye saldırdığında ilk kez bir muharebeyi kesin olarak kazandı. Osmanlı kuvvetleri, zayıf donanımlı Şerif Ordusu'nun sahip olmadığı topçularla Medine'ye yerleşmişti. Şerif kuvvetleri geri çekildi ve Medine'ye ilişkin yeni bir strateji geliştirmek zorunda kaldı. Araplar, iyi korunan Osmanlı ordusuna saldırıp büyük kayıplar vermektense şehri kuşatarak diğer Osmanlı kuvvetlerine erişimini kestiler. Osmanlılar savaşın büyük bölümünde Hicaz Demiryolu'nu Medine'ye açık tutmayı başardılar ve bu sayede savaşın sonuna kadar adamlarına silah, mühimmat ve diğer teçhizatı tedarik etmeye devam edebildiler. Medine'deki sürekli ikmal ihtiyacı, Araplar Kızıldeniz kıyısında ilerlemeye devam ederken Osmanlıların demiryolu boyunca ve Medine'de birlikler konuşlandırarak asker ve malzeme israfına yol açacak şekilde tasarlanan Şerif stratejisine hizmet etti.

İngiliz ve Şerif kuvvetleri Akabe'deki Osmanlı kuvvetlerini ele geçirmenin bir yolunu ararken, İngilizler Faysal'ın kuvvetlerini yönetmesine yardım etmesi için Yüzbaşı (daha sonra Albay) T. E. Lawrence'ı (genellikle "Arabistanlı Lawrence" olarak anılır) göndermeye karar verdi.[6] Lawrence'ın planı, Baalbek'teki bir demiryolu köprüsünün yıkılması da dahil olmak üzere birkaç şaşırtmaca yaratarak Osmanlıların, Arapların Şam'a saldırmayı planladığını düşünmelerini sağlamaktı. Şerif kuvvetleri 6 Temmuz 1917'de Akabe'ye vardıklarında, üstleri onları kontrol altına alamadan yaklaşık üç yüz Osmanlıyı vahşice katletti. Diğer 150 Osmanlı askeri esir alındı ve Osmanlılar tarafından gerçekleştirilen birkaç küçük çaplı saldırının ardından Arap ve İngiliz kuvvetleri Akabe'de kontrolü sağlamlaştırdı.[7] Bu noktadan itibaren Şerif Ordusu, İngiliz işgali altındaki Mısır'dan gelen İngiliz silahlı kuvvetlerinin yanında savaştı. İyi yönetilen Megiddo Muharebesi, isyanları neredeyse tamamlanmış olarak 1 Ekim 1918'de Şam'a yürüyen az miktarda Şerif kuvvetini de içeriyordu. Hicaz'da hâlâ Osmanlı kontrolü altında olan tek şehir Medine'ydi. Osmanlı dünyasının geri kalanıyla bağlantıları kesilmiş olmasına rağmen, Medine'deki kuvvetler, erzak eksiklikleri onları Ocak 1919'da teslim olmaya zorlayana kadar Şerif kuvvetlerine direnmeye devam etti.

Kuvvetler[değiştir | kaynağı değiştir]

Şerifyan Ordusu yaklaşık 5000 kişilik bir düzenli kuvvet ve binlerce kişilik düzensiz kuvvetlerden oluşuyordu.[8] Düzenli kuvvetlerin çoğu, Osmanlı ordusundan firar edip Arap İsyanı'na katılan eski Arap üyeleriydi. Düzensiz kuvvetler, savaş, evlerinin yakınında gerçekleşirken kısa bir süreliğine isyana katılan büyük ölçüde eğitimsiz Arapları ifade etmektedir. Çatışmalar Mekke'den uzaklaştıkça, Mekke çevresinden birçok asker üzerlerine düşeni yaptıklarına karar vererek evlerine döndü. Şerif Ordusu'nun eline sürekli olarak İngiliz altını ve silahı geçmesi isyanın arkasındaki ana itici güçtü. Birçok aşiret, kendilerine en çok parayı kim teklif ederse onun için savaşacaktı. Bazı aşiret liderleri İngilizler için savaşmayı kabul ediyor, onların ödemelerini ve silahlarını kabul ediyor ve kısa bir süre sonra aşiretlere daha fazla ödeme yapmayı teklif ettikleri için Osmanlılar için savaşmaya başlıyorlardı. Bu kararsızlık, aşiretlerin çoğunun Şerif Hüseyin'in nihai hedefi olan Arap birliğiyle ilgilenmediğini, bunun yerine sadece para almak istediğini gösteriyordu. Bu durum Şerif Ordusu için işleri zorlaştırsa da Faysal'ın güçlü müzakere becerileri birçok aşiret reisini kazanarak Haşimilere Osmanlılara meydan okumak için ihtiyaç duydukları desteği verdi.[9]

Ordu, Şerif Hüseyin'in oğulları Ali, Abdullah, Faysal ve Zeyd tarafından yönetilen dört gruba ayrılmıştı. Nuri es-Said ve daha önce Osmanlı Ordusu'nda albay olan kayınbiraderi Cafer el-Askeri, Arap milliyetçiliğine olan güçlü inançları nedeniyle Şerif Ordusu'na katıldı ve Şerif Ordusu içinde lider konumuna yükseldi. İsyanın ilk birkaç ayı Ali ve çoğu sadece kısa bir süre için savaşan düzensiz kuvvetlerden oluşan yaklaşık 30.000 kişilik kuvvetleri tarafından yönetildi. Eylül 1916'ya gelindiğinde bu 30.000 kişi Hüseyin'in dört oğlu arasında paylaştırılmıştı ve artık her birinin kontrolünde en az 6000 kişilik düzensiz kuvvet vardı. Şerif Ordusu 1917 yılı başında yaklaşık 4000 kişilik düzenli kuvvetten oluşuyordu. Bu düzenli askerlerin çoğu Hüseyin ya da Ali'nin emrinde görev yapıyordu. İsyan devam ettikçe Faysal dört kardeşin en başarılısı olarak ortaya çıktı ve kuvvetlerin çoğu onun kontrolü altına girdi. Faysal'ın Arabistanlı Lawrence'ın yanında çalışması ona daha fazla İngiliz istihbaratına erişim imkânı sağlamıştır ki bu da Faysal'ın en başarılı olmasının nedenlerinden biridir.

Sonrası[değiştir | kaynağı değiştir]

Arap İsyanı'nın sonunda Şam'ın ele geçirilmesinin ardından Faysal, Suriye'de bir krallık kurdu ve 24 Temmuz 1920'de Fransa-Suriye Savaşı'nı Fransızlar kazanıp onu ülkeden çıkarana kadar burada hüküm sürdü. 1920 yılında Milletler Cemiyeti, Osmanlı İmparatorluğu topraklarının yeni oluşturulan bir manda sistemi ile paylaşılmasına karar verdi. Mandayı alan ülke, manda tarafından kurulan yeni devleti bağımsızlığına götürmekle sorumluydu. İngilizler Filistin ve Mezopotamya (Irak) mandalarını, Fransızlar ise Suriye ve Lübnan mandalarını aldı. Bu mandalar ve haritaları, 1916 tarihli gizli Sykes-Picot Anlaşması'nda sunulan bölünmeleri yakından takip ediyordu. Balfour Deklarasyonu bölgede işleri karıştırdı çünkü İngilizler, Hüseyin-McMahon Yazışmaları nedeniyle Şerif Hüseyin'e Arap krallığının bir parçası olarak vadedilen topraklara Filistin'i dahil etmek yerine bölgede bir Yahudi devleti kurma sözü vermişti. Filistin sorunu hiçbir zaman çözülememiş olsa da 1921'de Kahire'de İngilizler Hüseyin'in oğlu Abdullah'ı yeni kurulan Trans Ürdün devletine emir olarak atamaya karar verdi. İngilizler Hicaz'ın kontrolünü Hüseyin'e bıraktı ve Faysal, 1920'de Fransızlar tarafından Suriye Krallığı'ndan uzaklaştırıldığı için Faysal'ın Irak'ta iktidara gelmesine ve Irak Kralı I. Faysal olmasına yardım etti. Şerif Hüseyin Hicaz'ı yönetmeye devam etti ve 23 Mart 1924'te kendisini halife ilan etti. Aynı yıl Suudiler Hüseyin'i Hicaz'dan çıkardı ve hayatının geri kalanını sürgünde geçirerek 1931'de Ürdün'de öldü. Nuri es-Said, Cafer el-Askeri, Cemil el-Midfay, Ali Cevdet el-Eyyübi ve Cemal Baban da dahil olmak üzere Şerif Ordusu'ndan birçok subay Kral Faysal'ın Irak'ında önemli roller oynadılar. Nuri es-Said ve Cafer el-Askeri başbakanlık görevlerinde bulundular. Şerif Ordusu'ndan subaylar, Albay Ahmed Hasan el-Bekr liderliğindeki 1963 Darbesi'ne kadar Irak siyasetinde önemli bir rol oynamaya devam ettiler.

Ayrıca bakınız[değiştir | kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ Marshall Cavendish Corporation. History of World War I, Volume 1. Marshall Cavendish Corporation, 2002. Pp. 255.
  2. ^ Marshall Cavendish Corporation. History of World War I, Volume 1. Marshall Cavendish Corporation, 2002. Pp. 255
  3. ^ Ochsenwald, William. Religion, Society, and the State in Arabia: The Hijaz Under Ottoman Control, 1840–1908. Columbus, Ohio: Ohio State University Press, 1984.
  4. ^ Kedourie, Elie. In the Anglo-Arab Labyrinth: the McMahon-Husayn Correspondence and its Interpretations, 1914–1939. Cambridge, New York: Cambridge University Press, 1976.
  5. ^ Pasha, Djemal. Memories of a Turkish Statesman- 1913–1919. New York: Arno, 1973.
  6. ^ Parnell, Charles L., CDR USN "Lawrence of Arabia's Debt to Seapower" United States Naval Institute Proceedings. August 1979.
  7. ^ Lawrence, T. E. Seven Pillars of Wisdom. Doubleday, Doran, and Co. 1935.
  8. ^ Tauber, Eliezer. The Arab Movements in World War I. London: Cass, 1993.
  9. ^ Lawrence, T.E. “The Howeitat and their Chiefs”. The Arab Bulletin. 24 July 1917.

Konuyla ilgili yayınlar[değiştir | kaynağı değiştir]

  • Eldar, D. “France in Syria: the abolition of the Sharifian government, April–July 1920.” Middle Eastern Studies v. 29 (July 1993) p 487–504.
  • Eldar, D. “French policy towards Husayn, Sharif of Mecca.” Middle Eastern Studies v. 26 (July 1990) p 329–50.
  • Fromkin, David. A Peace to End All Peace. Avon Books. 1989.
  • Goldstein, E. “British Peace Aims and the Eastern Question: the Political Intelligence Department and the Eastern Committee, 1918.” Middle Eastern Studies v. 23 (October 1987) p 419–36.
  • H. A. R. Gibb. “Review of The Independent Arab by Hubert Young.” International Affairs, Vol. 12, No. 3 (May, 1933), p 425–426.
  • Haj, Samira. The Making of Iraq: 1900–1963: Capital, Power, and Ideology. Albany, New York: State University of New York Press, 1997.
  • Johnson, Maxwell. “The Arab Bureau and the Arab Revolt: Yanbu' to Aqaba.” Society for Military History. Military Affairs, Vol. 46, No. 4 (Dec., 1982), p 194–201.
  • Karsh, E., et al. “Myth in the Desert, or Not the Great Arab Revolt.” Middle Eastern Studies v. 33 (April 1997) p 267–312.
  • Leach, H. “Lawrence's Strategy and Tactics in the Arab Revolt.” Asian Affairs (London) v. 37 no. 3 (Nov 2006) p 337–41.
  • Martin, Thomas. “Anglo–French Imperial Relations in the Arab World: Intelligence Liaison and Nationalist Disorder, 1920–1939.” Diplomacy & Statecraft, Dec 2006, Vol. 17 Issue 4, p 771–798.
  • McKale, D. M. “Germany and the Arab question in the First World War.” Middle Eastern Studies v. 29 (April 1993) p 236–53.
  • R. H. Lieshout. “'Keeping Better Educated Moslems Busy': Sir Reginald Wingate and the Origins of the Husayn-McMahon Correspondence.” The Historical Journal, Vol. 27, No. 2 (Jun., 1984), p 453–463.
  • Teitelbaum, Joshua. “Sharif Husayn ibn Ali and the Hashemite vision of the post-Ottoman order: from chieftaincy to suzerainty.” Middle Eastern Studies v. 34 no. 1 (January 1998) p 103–22.
  • Wilson, Jeremy. Lawrence of Arabia: The Authorized Biography of T.E. Lawrence. Atheneum. 1990.
  • Young, Hubert. The Independent Arab. Gorgias Press. London, 1933.

Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]