Marduk

Vikipedi, özgür ansiklopedi
10.49, 5 Şubat 2011 tarihinde Piramitdünya (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 8920328 numaralı sürüm
Marduk
Marduk

Marduk (Akadça'daki Sümerce yazılışı AMAR.UTU (güneşsel dana), tevrat'ta Merodach), antik Mezopotamya'daki geç dönem tanrılarından birinin adı. Babil şehrinin baş tanrısıydı; Hammurabi zamanında Babil, Fırat vadisinin politik merkezi olduğunda, Babil panteonunun başı olarak Marduk'a tapınılmaya başlanmıştır. Babil yaratılış destanı olan Enûma Eliş'te tanrıların en büyüğü ilan edilmiştir.

Lakabı “Büyük Efendi, dünyanın ve cennetin efendisi” idi. Gücünün, her zaman fakir insanlara yardım etme ve kötüleri cezalandırmada kullandığı bilgeliğinde saklı olduğuna inanılırdı.

Mardok olarak da okunabilir. Bereket tanrısıdır ve sembolü mer-doğ (bağ belidir) ileriki tarihlerde bu mazda olarak değişecektir. Bu tanrıya inananlardan bazıları da Mardailar yani Mardinlilerdir (Merd-inliler). Daha sonra (r fonetiğinin düşmesi ile) Medlere dönüşmüş olma ihtimali vardır.

Mezopotamya dininde Babil'in büyük koruyucu tanrısıdır. Bu özelliğiyle sonunda Bel'le (Bel Küreği -> Baal -> Bel) özdeşleştirilmiştir. Eskiçağ çok tanrılıcığında Marduk özel bir yeri olan en büyük tanrılardan biridir. İlkin tarım tanrısıydı, sonra M.Ö. 20. yüzyılda kral Hamurabi tarafından en yüce tanrı derecesine yükseltildi, daha sonra M.Ö. 16. yüzyılda kral Buhtunnasr (Nabuhodonosor) tarafından tektanrı sayıldı.

Bu açıdan bakınca Marduk tektanrıların ilkidir, Mısır'lı IV. Amenotep'in tektanrısı Aton (M.Ö. 12. yüzyıl) ve Musa'nın tektanrısı Yehova (M.Ö. 12. yüzyıl) tarihsel süreçte onu izlemektedirler. Ne var ki Buhtunnasr, Marduk'un tektanrı olduğu inancını sadece kendi taşımış, ulusuna yaymak gücünü gösterememiştir. Marduk'un büyük önemi, bugün dünya uluslarını etkileyen üç büyük dine (Yahudilik, Hristiyanlık, Müslümanlık) kaynaklık etmiş olmasındadır.

İnançsal tarihi M.Ö. 4. binyıla kadar iner. Eski Mezapotamya inançlarında o, özdeğe biçim veren ve detayı yaratan tanrı sayılmaktadır. Balçıktan insanı yaratan odur. Tarım tanrısı olduğundan ötürüde marru (Bel küreği: Marru -> Marduk -> Baal -> Bel -> bel küreği)'yla simgelenmiştir. Sümerler Amoritlere yenilince Marduk tanrı Enlil'in de yerini almış ve bütün tanrıların en büyüğü sayılmıştır.

Sümerlerin Enuma Eliş (Gökyüzünde) sözcükleriyle başlayan ve bundan ötürü bu adla anılan uzun yaratılış şiiri, Marduk'un baştanrılığını şöyle anlatır (Kimi incelemeciler Marduk'un bu şiire sonradan sokulduğunu ileri sürmüşlerdir): İlk kaosun canavarı Tiamat'ı (tuzlu suların kişileşmesi) yendikten sonra "yeryüzünün ve göğün tanrılarının efendisi" olur. İnsanlarla birlikte bütün doğa, varlığını ona borçludur.

Krallıkların ve uyruklarının yazgısı onun elindedir. Yeryüzünü de Kingu'nun kanıyla yoğurup elde ettiği balçıktan ilk insanı meydana getirmiş. Babil Kralı Hamurabi ünlü yasalarını kendisine dikte ettirenin Marduk olduğunu söyler, Marduk burada adelet tanrısı Şamaş kişiliğindedir. İncelemeci Samuel Reinach, Hamurabi yazılarıyla Yahudi yasaları arasındaki benzerliğe işaret ederek, Marduk'u Yehova'yla aynılaştırır.

Babil'deki en önemli Marduk tapınakları, Esagila ve tepesinde bir Marduk tapınağı bulunan Etemenanki adlı ziggurattı. Esagila'da her yeni yıl şenliğinde Enuma eliş şiiri okunurdu. Marduk'un karısı olarak en sık anılan tanrıça Zarpanit ya da Zarbanit'ti (Zarpan Kentinin Kadını). Marduk'un yıldızı Jüpiter, kutsal hayvanları ise at, köpek ve özellikle çatal dilli canavardı.

Marduk en eski anıtlarda, elinde üçgen bir kürek çapayla betimlenir; bunun bereketi ve birlikteliği simgelediği düşünülür. Yürürken ya da savaş arabasına binmiş durumda da betimlenir. Giysisi yıldızlarla süslüdür. Elinde bir asa vardır; ayrıca yay, mızrak, ağ ya da yıldırım taşır. Asur ve Pers kralları da yazıtlarda Marduk ve Zarpanit'i saygıyla anmışlar, ikisinin birçok tapınağını yeniden yaptırmışlardır.

Marduk, Baal, Tammuz

Marduk özel bir ad olmayıp, Nimrod'la aynı anlama gelen bir sıfattır. Hem Nimrod, hem de Nimrod'un tanrılaştırılmış şekli olan Marduk, içeriğinde isyan etme anlamını taşıyan birer sıfattırlar. Nimrod zamanının ilk isyancısı olma özelliğiyle Şeytan'ı simgeler. Nimrod ve Marduk sözcüklerinin Maradh sözcüğünden türemiş sözcükler olduğu düşünülür. Bu sözcüklerin içeriğindeki isyan etme ve muhalif olma anlamı Şeytan sözcüğünde de bulunduğundan, Marduk ilk başta Şeytan'ı simgelemektedir. Bu nedenle satanizmde Marduk özel bir yere sahiptir.

Tanrılar zamanla nitelikleri bakımından az çok değişiklikler gösterdiğinden, bu tanrılar farklı adlarla devam ettiğinde bunların farklı tanrılar olduğu zannedilebilir. Marduk kendisini Baal (Sin), Tammuz (Şamaş) ve Astarti (İştar) adlarıyla devam ettirmiştir. Baal ile Tammuz arasındaki en önemli bir fark, Baal'ın simgesinin Hilal, Tammuz'un simgesinin ise Güneş olmasıdır. Baal uğruna küçük çocukların kurban edildiği bir tanrıdır. Fırtına ve yağmur tanrısı olan Baal verimlilik tanrısı olarak görülerek, ortadoğu bölgesinde yaygın bir biçimde tapınılan bir tanrı olmuştur. Aslında Babil'de tapınılan üçlü tanrılardan Sin, İştar ve Şamaş tek bir tanrıda, Marduk'ta birleşerek üçlük inancını oluştururlar. Buna göre Marduk bütün ışık veren gök cisimleriyle simgelenmiş olur. Marduk adının Babil kentini kuran Nimrod'dan geldiği düşünülür. Merodak-Baladan adı Babil'in bir kralının adı olup bundan görüldüğü gibi Baal adı aynı zamanda Merodak'da adlandırılan Marduk'tur. Bu şekilde Baal ilk olarak Babil'in baş tanrısı olan Marduk olarak ortaya çıkmıştır. Babil kralları aynı zamanda kendileri de bir tanrı olarak görülürler ve tanrılarının adlarını taşırlardı. Anlatımlara göre Nimrod insanların yeryüzüne dağılmayıp kendi yönetimi altında birarada bulunmalarını istemiştir. Bu amaçla Babil Kulesi'ni inşa etmeye yeltenerek bir isyanı başlatır. Nimrod hayvanları avlayan ve insanları benzer şekilde öldüren savaşçı bir kişiliğe sahiptir. İsyancı olma özelliğiyle Marduk ve Nimrod sözcüklerinin içeriğinde isyan etme anlamları bulunur. Tammuz'la ilgili anlatımlarda, kadınların ölen Tammuz'un ardından yas tutup ağladıkları gösterilir. Bunun nedeninin, insanlara şiddet uygulayan Nimrod'un da benzer bir şiddet sonucu öldürülmüş olmasından kaynaklandığı düşünülür. Bununla birlikte Babil inancında ölüm gerçek ölüm olmayan bir süreçtir ve yeniden doğuşa (reenkarnasyon) inanıldığından, aslı Nimrod olan Tammuz'da her yıl yeniden dünyaya doğmaktadır.

Tanrılaştırılmış Nimrod olan Marduk Semiramis'in oğludur. Semiramis gök kraliçesi ve kutsal anne olarak görülen bir tanrıçadır. Kutsal Anne Semiramis ve oğlu Nimrod (Marduk) inancı bu şekliyle Babil'den gelir. Hıristiyanlık bu eski putperest inanç biçimini (Osiris ve Horus) İsa'nın annesi Meryem'le çocuk İsa'ya uygulamıştır. Hıristiyanlığın ilk zamanlarında olmayan, Kutsal anne Meryem ve bebek İsa inancı buradan doğar. Gerçekte Meryem'den "Kutsal Anne" diye sözedilen bir pasaj bulunmaz. Marduk güneş tanrısı olduğundan, kundaktaki ve beşikteki çocuğun başucunda bir güneş çemberi (Halo, Nimbus) resmi bulunur. Çocuğun bulunduğu kundak beş köşeli İştar Yıldızı (Pentagram) olarak resmedilir ve İştar Yıldızı'na benzeyen Helleborus Niger çiçeğiyle simgelenir. Marduk reenkarnasyon ile yeniden dünyaya geldiğinde annesiyle evlenerek, bu kez oğlu olmak yerine, kocası (Baal: koca) olur. Annesinin adı da değişir ve İştar adını alır. Bundan böyle Marduk (Nimrod), Baal ve Tammuz olarak varlığını sürdürür.

Nimrod tarafından yapılan Babil Kulesi yedi katlı bir ziggurattır. Zigguratların piramitlerden farkı, zigguratların kat sayılarının gösterilebilmesidir. Nimrod'la ilgili simgesel sayı 6 ve 66 gibi altının türevleri olmakla birlikte, Babil Kulesi'nin yedi katlı olması gerçekte bir çelişki değildir. Çünkü buradaki yedi sayısı, altı sayısının tamlığını göstermektedir. Tıpkı Tammuz sözcüğünün güneş tanrısı Marduk'u "Tam Ateş" olarak vurguladığı gibi, yedi ile isyancı Marduk'un bu özelliğinin tam olduğu belirtilmiş olmaktadır. Babil Kulesi'nin en tepesindeki bölüm kare şeklindedir ve yan duvarların üstünde bir çatı yoktur. Bunun nedeni Marduk'un güneşle simgelenmiş olmasıdır. Güneş bu çatısız mekana bir engel olmadan girer. Şeytan'ı simgeleyen Marduk'un bu mekanı için "Kötülük Konutu" (Resident Evil -> Evil Merodak -> Merodak -> Marduk) ifadesi yerinde bir anlatımdır. Marduk (Nimrod) isyan ederek başlattığı sistemin başında bulunduğundan, aslında piramitin en tepesindeki egemen başkan (Resident Evil -> President Evil) da olmaktadır. Zigguratların tepesindeki bu mekanlar güneş tapınakları olarak kutsal yerlerdir. Bu tapınaklardan bazıları, altlarındaki piramit benzeri zigguratlar olmaksızın kutsal sayılan mabetler olmuşlardır. Zaten bu yapılarda kutsal sayılan kısım zigguratın kendisi değil, en üstünde bulunan "Marduk'un Konutu" (Resident Evil)' olan güneş mabedidir. Altında zigguratı bulunmayan bu tür mabetlerden biri, Arabistan Yarımadası'nda bulunan güneş mabedidir. Bu tür mabetlerdeki tapınma, Marduk'un simgelerinin kullanımıyla ve bu simgelerle özdeşleşen farklı tanrı adları kullanılarak dolaylı yoldan yapılıyor olsa da, gerçekte asıl tapınılan tanrı Marduk'tur. Marduk güneş olduğundan, bu tanrıya tapanlar da bu tanrıyı yüceltmek için çeşitli dinsel törenleri uygularlar. Bunların arasında güneşin etrafında gezegenlerin dönüşünün taklit edildiği bir dinsel tören de bulunur. Bu ritüelde Marduk'un tapıcıları, tıpkı gezegenlerin güneşin etrafında döndüğü gibi, topluca güneş mabedinin etrafında yürüyerek dönerler. Bu ritüel kutsal yeri tavaf etme (Tavaf: Bir şeyin etrafında dönmek, dolanmak) olarak adlandırılır. Bu şekilde tapınan biri (Güneşin Kulu: Abdulşems -> Şems -> Şamaş -> Güneş) gerçekte kendisini güneş tanrısı "Marduk'un Kulu" yapmış olur.

Marduk'un simgelerinden biri olan bel küreği simgesi, Marduk'la bağlantılı olan diğer simgelerle (Haç, Altı Köşeli Yıldız, Hilal, Beş Köşeli Yıldız vd.) birlikte ya da ayrıca kullanılır. Marduk'la ilgili simgeler genellikle siyasal alanda kullanılarak, çeşitli ülkelerin bayraklarında yer alır.

Bazı bayraklar dikey olarak durduklarında, alt kısımlarındaki üçgen çıkıntılı şekilleriyle üstteki ters piramit simgesini oluştururlar. Bunun tersine alt kısımlarının üçgen şeklinde oyuk olarak boşluk oluşturmaları da alttaki piramit simgesini oluştururlar. Alt kısımları kesilerek piramit şeklinde boş bırakılmış bayraklar, içi üçgen olarak kesilmemiş, yalnızca farklı renklerle üçgen olarak düzenlenmış bayraklarla aynı anlamı taşırlar. Bununla birlikte içi üçgen şekilde oyuk bayraklar, piramitin anlamını içi dolu üçgen bayraklardan daha da gerçekçi bir şekilde simgelerler. Bu tür alt kısmı üçgen kesik bayraklar, karşıdan bakıldığında bu kesik bölümlerinden arka kısmı gösterirler. Bu bayraklardaki üçgen (Piramit) boşluktan bakıldığında arka kısımda görülen şey dünyanın kendisidir. Görülen bu dünya ise Yerküre'nin kendisi değil, yalnızca üzerinde piramitin unsurlarını içeren dünya düzenidir (Altıyüzaltmışaltı). Bu şekilde, örtülü bir şekilde de olsa, piramitin asıl anlamı gösterilmiş olur. Piramit şeklindeki üçgenden açıkça görülebilen bu gerçek dünya, temelini dünyanın siyasal, dinsel ve ticari unsurlarının oluşturduğu, Altıyüzaltmışaltı olarak adlandırılan dünya düzenidir. Bu düzenin içinde askeri unsurlar ayrı olarak değil, siyasal unsurların parçası olarak görülmelidir. Bu piramit 1 ABD Dolarının arkasında da gösterildiği gibi, üst kısmında güneşle simgelenen Marduk'un bulunduğu piramittir. Piramitin bütün unsurları kendilerinde Marduk'a ait simgeleri taşırlar ve bu şekilde Marduk yüceltilir. Piramitin içindeki siyasal ve dinsel unsurlar birbirinden farklı görünerek, birbirleriyle rekabet içinde olsalar da, aynı piramite ait olduklarından, aynı ortak simgeleri kullanırlar (Bkz. Hilal). Piramit hiyerarşik bir düzeni içerdiğinden, kullanılan simgeler piramitin en tepesinden belirlenir. Bu yüzden piramitin alt kısmındaki yönetilenler, piramitin efendisi, sahibi (Baal: Efendi, Sahip), üstünde oturanı (Resident Evil) ve başkanı (President Evil) Marduk'un simgelerini taşırlar.

Marduk'un simgelerinden biri olan bel küreği simgesi, eskiden günümüze kadar gelerek çok çeşitli alanlarda kendisini gösterir. Bunlar siyasal, dinsel olduğu kadar eğlence ve spor gibi alanları da kapsar. Sayısız dinsel yapılar Marduk'un bel küreğini simgeleyecek tarzda yapılmışlardır. Eskiden yapıyı taşıyan kemerler kullanmak bir zorunluluktu. Bununla birlikte bu yapılardaki bel küreği şeklindeki mimari özellikler, ne yalnızca mimari bir zorunluluktan dolayı, ne de estetik bir şekil olarak bel küreği olarak yapılmışlardır. Bu türden yapılan yapılarda bel küreği şekilleri, sıklıkla kapı girişlerinde, pencerelerde ve binaya ait çeşitli kısımlarda kendini gösterir. Bu yapılarda bel küreği simgelerinin başaşağı 180 derece ters duruyor olması yalnızca mimari bir zorunluluktan kaynaklanır. Bu şekilde bu simgeler aynı zamanda binaların taşıyıcı sistemlerini de oluşturan birer kemer görevi görüyor olsalar da, asıl olarak Marduk'a ait simgelerdir. Bu yapılardaki bel küreği şekilleri, bazen üzerinde bir ziggurat ya da bir piramit üçgen şekille birlikte bulunurlar. Bu şekilde, artık bir harabe olan eski Babil zigguratı ve piramitinin simgeledikleri de belirtilmiş olur. Mihrab olarak da adlandırılan Marru'lar, Marduk mabetlerinin baş köşesinde, tapınılan ve secde edilen yönün tam ortasında bulunur. Ya da tam bu yerin arkasında bir duvar ya da pencere olarak yeralır. Mihrab sözcüğü içinde rab sözcüğünü barındırarak, mabetlerin bu kısmı için uygun bir terim olma özelliği gösterir. Çünkü Marduk'a ait sıfatlardan biri olan Baal, efendi anlamına gelir ve bu sözcük çoğunlukla rab olarak kullanılır. Marduk'un tapıcıları Marru'nun önünde secde ederek tapındıklarında, Marduk'u rab olarak tanrılaştırarak yüceltmiş olurlar.

  • Marru: Bel Küreği, Mihrab, rab (Rab: efendi-Baal) Marduk

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Dünya İnançları Sözlüğü / Orhan Hançerlioğlu / Remzi Kitabevi Ayrıca BKNZ : http://nibiru-is-coming.blogspot.com/ []

Dış bağlantılar

[58][59] [60][61] [62] [63] [64][65][66][67] [68][69] [70][71][72][73] [74][75] [76][77] [78][79] [80][81][82] [83][84] [85]

  • Kiliselerin içinde Bel Küreği simgeleri: [86][87]

[88][89][90][91][92][93][94][95][96][97]