İçeriğe atla

Wounded Knee Katliamı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Frederick Remington'un Yaralı Diz Katliamı için yaptığı tablo

Wounded Knee Katliamı (TürkçeYaralı Diz Katliamı) veya Wounded Knee Muharebesi, Amerika Birleşik Devletleri Ordusu askerleri tarafından yaklaşık üç yüz Lakota insanının öldürülmesiyle sonuçlanan bir katliamdır. Birçok kaynak, bu olayı bir "kitlesel silahlı saldırı" olarak da tanımlamaktadır. Bu nedenle, Wounded Knee Katliamı genellikle Amerikan tarihindeki en ölümcül kitlesel silahlı saldırı olarak kabul edilir. Ancak daha yakın tarihlerde gerçekleşen bazı saldırılar, "modern" ABD tarihinin en ölümcül kitlesel saldırıları olarak nitelendirilebilmektedir.[1][2][3]

ABD Ordusunun Pine Ridge Harekâtı olarak adlandırdığı bir harekâtın parçası olan bu olay,[4] 29 Aralık 1890'da Güney Dakota'daki Pine Ridge Kızılderili Rezervasyonu’nda, Wounded Knee Deresi yakınlarında gerçekleşti.[5] Olay, kamptaki Lakotaları silahsızlandırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından meydana geldi. ABD Süvari birlikleri, 29 Aralık sabahı Lakotaları silahsızlandırmak için kampa girdi. Olayların bir versiyonuna göre Lakotaların silahsızlandırılması sırasında Black Coyote adlı sağır bir kabile üyesi tüfeğini vermek istemedi ve tüfeği için çok para ödediğini iddia etti.[6] Black Coyote'nin tüfeği bu noktada ateş aldı ve askerler Lakotaların üzerine ateş açmaya başladı. Lakota savaşçıları karşılık verdi ama birçoğu çoktan silahsızlandırılmıştı.

Katliamda 250’den fazla Lakota öldürüldü, 51 kişi ise yaralandı. Yaralananlar arasında 4 erkek ile 47 kadın ve çocuk bulunuyordu; bunlardan bazıları daha sonra öldü. Bazı tahminler, ölü sayısının 300’e kadar çıktığını öne sürmektedir. ABD Ordusundan ise 25 asker öldü, 39 asker yaralandı ve bunlardan 6’sı daha sonra öldü.[7] Bu katliama doğrudan katılan 19 ABD askeri, özel olarak Wounded Knee için özel Onur Madalyası ile ödüllendirildi. Genel olarak ise Pine Ridge Harekâtı kapsamında toplamda 31 askere Onur Madalyası verildi.[8][9] 2001 yılında Amerikan Yerlileri Ulusal Kongresi, bu askerî madalyaları kınayan iki ayrı karar aldı ve federal hükûmeti, bu madalyaların iptal edilmesi için harekete geçmeye çağırdı.[10] Katliamın gerçekleştiği bölge, ABD İçişleri Bakanlığı tarafından Ulusal Tarihi Anıt olarak belirlenerek resmî bir tarihî sit alanı ilan edildi. 1990 yılında, katliamın 100. yılı dolayısıyla ABD Kongresi'nin her iki kanadı da ortak bir karar alarak Wounded Knee'de yaşananlar için "derin pişmanlık" duyduklarını resmen açıkladı.[11]

Katliam öncesi Siu kabilesi kampı

1890'da ABD hükûmeti Amerikan yerlilerinin (Kızılderililer) yaptığı "Hayalet Dansı" nın bir savaş dansı olduğundan şüpheleniyordu. Ancak bu dans Kızılderililer için kutsal bir tören idi ve bazı yerliler ellerinden alınan haklara bu kutsal dansı icra ederek kavuşacaklarına inanıyorlardı. Savaş Bakanlığı yerlilerin bir isyan hareketine kalkışacakları düşüncesiyle 7. Süvari alayını Pine Ridge ve Rosebud bölgelerindeki Lakota yerlilerinin kamp yerine göndermiş, bu kutsal dansı icra edenleri tutuklamak istemişti.

29 Aralık 1890'da Birleşik Devletlerin beş yüz kişilik 7. Süvari alayı Minikonju Lakotalarının kamp yerlerini çevirmiş ve çıkan çatışmada yirmi beş süvariye karşılık, aralarında altmış iki kadın ve çocuğun yer aldığı en az 153 Siu öldürülmüştür. Ancak çatışma sırasındaki kargaşada tam olarak kaç kişinin öldüğü bilinmemektedir.

Dee Brown 1970 yılında yazdığı Bury My Heart at Wounded Knee adlı incelemesinde (Türkçeye Kalbimi Vatanıma Gömün olarak çevrilmiştir) Kristof Kolomb'un İspanya Kraliçesine Kızılderililerle ilgili şunları yazdığını aktarır:

Yeryüzünde bunlardan daha iyi bir ulus bulunmadığına Majestelerin önünde ant içebilirim. Komşularını kendileri kadar seviyorlar, konuşmaları son derece tatlı ve kibar, konuşurken hep gülümsüyorlar. Elli adamla bu halkın hepsini boyunduruk altına alabilir ve onlara her istediğimizi yaptırabiliriz.

1890'da Wounded Knee'deki Siu katliamı Kızılderili özgürlüğünün sembolik olarak sonu oldu. Katliamı yaşayan Kara Geyik o gün bir başka şeyin daha öldüğünü söyler: "O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım. Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda, yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları hâlâ o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü ve o kar fırtınasına gömüldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada..."

Bu katliamı yaşayanlardan biri, Gelincik Louise yaşadıklarını şöyle anlatıyordu:

"Kaçmaya çalıştık. Ama yaban sığırı gibi bir bir vurdular bizi. Beyazların içinde de iyi insanlar bulunduğunu biliyorum, ama kadınları ve çocukları da vurduklarına bakılırsa askerler çok kötü insanlar olmalı. Kızılderili askerler beyaz çocuklara asla böyle yapmazlardı."

Katliam sonrası

[değiştir | kaynağı değiştir]
Silahlı Amerikalılar ve Kızılderililerin cesetleri
Big Foot'un kampının "Wounded Knee Muharebesi" 'nden sonraki hali
Kızılderili şefi Koca Ayak'ın karlar üzerindeki cesedi
Dee Brown'un eseri

Amerikan Ordusu katliam sonrasında ölüleri gömmek için sivil vatandaşlar kiraladı. Savaş meydanına gelenler soğuk havada 84'ü erkek, 44'ü kadın, 18'i çocuk Lakota cesedi ile karşı karşıya kaldı. Katliamdan yaralı kurtulan 7 Lakotalı Wounded Knee Creek bölgesindeki Pine Ridge hastanesinde öldü.

General Nelson Miles, katliamın sorumlusu Albay Forsyth'ı görevden almış, Askerî Araştırma Mahkemesi taktik hatasından dolayı kendisini eleştirmiş ancak yine de mahkemede hakkında beraat kararı çıkmıştır. Daha sonra The Wonderful Wizard of Oz'un yazarı olarak ünlenecek olan genç editör L.Frank Baum 3 Ocak 1891 yılında Aberdeen Saturday Pioneer'da şunları yazmıştı:

"Öncüler daha önce güvenliğimizin tek yolunun Yerlilerin tamamen yok edilmesine bağlı olduğunu ilan etmişlerdi. Asırlardır onlara karşı hata edip durmaktansa medeniyetimizi korumak adına daha büyük bir hata yapıp bu evcilleşmeyen ve evilleştirilemeyen yaratıkları dünya üzerinden tek bir iz kalmamacasına yok etseydik daha iyi yapardık. Biz sıradan insanlar ve beceriksiz komutanların emri altındaki askerler için gelecek güvenliğimiz bunda yatmaktadır. Aksi takdirde gelecekte de geçmişte olduğu gibi Kızılderililerle tümüyle sıkıntı yaşayacağımızı bekleyebiliriz."

Yirminci yüzyılın sonlarında Wounded Knee Katliamına karşı protesto sesleri daha da yükselmiş, tarihçi Dee Brown aynı adla bir kitap yazmış, Buffy Sainte-Marie ise protest bir müzik bestelemişti. Ünlü oyuncu Marlon Brando 1973'te Baba (The Godfather) filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu dalında verilen Oskar ödülünü Yaralı Diz Katliamı sebebiyle reddetmişti. 27 Mart 1973'teki ödül törenine kendi adına konuşma yapması için Sacheen Littlefeather adlı Kızılderili genç bir kadını gönderdi. Brando'nun kaleme aldığı, genç Kızılderili'nin zaman darlığı nedeniyle tümünü okuyamadığı yazının bir bölümü şu şekildeydi:

Sacheen Littlefeather, Marlon Brando'nun Oscar Ödülü'nü reddediş mektubunu okurken

Marlon Brando... benden zaman darlığı ile şu anda sizinle paylaşamayacağım uzun bir konuşma yapmamı istedi ancak basınla paylaşmaktan memnuniyet duyacağım şey şu ki o... çok üzülerek bu cömert ödülü kabul edemiyor. Ve bunun sebebi de... günümüz film endüstrisinin ...beni affedin.. ve televizyonlardaki filmlerdeki yeniden çevrimlerde Amerikan Yerlilerine yaptıkları ve Wounded Knee'deki son olaylardır. Bu akşam aranızda bulunamadığım için beni affedin gelecekte kalplerimiz ve anlayışlarımızda sevgi ve cömerlikte bir araya geleceğiz. Marlon Brando adına sizlere teşekkür ederim.

Littlefeather, zaman darlığı sebebiyle tamamını okuyamadığı konuşmanın tam metnini basına dağıtmıştır. Marlon Brando'nun basına dağıtılan metininden bir bölümün çevirisi:

200 yıl boyunca toprağı, ailesi ve özgür olma hakkı için savaşan Yerli halka şöyle dedik: "İndir silahını arkadaş gel birlikte oturalım. İndirirsen eğer silahını arkadaş senle barıştan söz ederiz, senin hayrına anlaşırız birlikte." Silahlarını indirdiklerinde onları katlettik biz. Onlara yalan söyledik. Onları topraklarından koparmak için kandırdık. Onları açlığa mahkûm ettik ki antlaşma dediğimiz ama hiçbir zamanda andımıza sadık kalmadığımız o hileli anlaşmaları zorla imzalasınlar. Onları, yalnızca yaşamın anımsayacağı kadar uzun bir süredir yaşam vermiş bu kıtada dilencilere döndürdük. Ve tarihi istediği kadar çarpıtılmış dahi olsa nasıl yorumlarsanız yorumlayın: Biz doğru yapmadık. Ne adil davrandık ne de dürüst. Onlara karşı ne haklarını iade etmek zorundaydık ne de anlaşmalarımıza sadık kalmak, çünkü gücümüzün üstünlüğü bize diğerlerinin haklarına saldırma, mallarını gaspetme, yalnızca yaşamlarını ve özgürlüklerini savunmaya çalışırken onların yaşamlarını ellerinden alma hakkını sağlıyordu ki onların erdemleri suça dönüşürken bizim ahlâksızlıklarımız erdem oluyordu.

Fakat öyle bir şey var ki bu sapkınlığın ulaşamayacağı, o da tarihin büyük hükmü. Emin olun ki tarih bizi yargılayacaktır. Ama umurumuzda mı? O nasıl bir ahlâki şizofrenidir ki tüm dünyanın işitmesi için ulusumuzun en tepesindeki sesle ciğerlerimiz patlayana kadar bizim taahhütlerimizi tuttuğumuzu haykırırız da tarihin tüm sayfaları, Amerikan Yerlilerinin yaşamındaki son 100 yıl boyunca geçirdikleri tüm o aç, susuz günler ve geceler bu sesin dediklerinin tam zıttını söyler...

Konuyla ilgili yayınlar

[değiştir | kaynağı değiştir]
  • Brown, Dee. Bury My Heart at Wounded Knee: An Indian History of the American West, Owl Books (1970). ISBN 0-8050-6669-1.(Kitap Türkçeye de çevirilmiştir. Dee Brown, Kalbimi Vatanıma Gömün, E Yayınları, Çev. Celal Üster 1993. ISBN 975-390-040-6)
  • Coleman, William S.E. Voices of Wounded Knee, University of Nebraska Press (2000). ISBN 0-8032-1506-1.
  • Smith, Rex Alan. Moon of Popping Trees, University of Nebraska Press (1981). ISBN 0-8032-9120-5.
  • Utley, Robert. The Indian Frontier 1846-1890, University of New Mexico Press (2003). ISBN 0-8263-2998-5.
  • Utley, Robert. Frontier Regulars The United States Army and the Indian 1866-1891, MacMillan Publishing (1973).
  • Yenne, Bill. Indian Wars: The Campaign for the American West, Westholme (2005). ISBN 1-59416-016-3.
  1. ^ staff, Mike Anderson Journal (19 Haziran 2016). "Wounded Knee, and the bloody history of mass shootings in the US" (İngilizce). Rapid City Journal. Erişim tarihi: 28 Şubat 2025. 
  2. ^ "The Worst Mass Shooting in U.S. History Was Not in Orlando" (İngilizce). Big Think. 14 Haziran 2016. Erişim tarihi: 14 Ekim 2023. 
  3. ^ Laura J. Nelson (15 Haziran 2016). "The worst mass shooting? A look back at massacres in U.S. history" (İngilizce). Los Angeles Times. Erişim tarihi: 14 Ekim 2023. 
  4. ^ Greene, Jerome A. (31 Ocak 2007). Indian War Veterans: Memories of Army Life and Campaigns in the West, 1864–1898 (İngilizce). Savas Beatie. s. 193. ISBN 978-1-61121-022-4. 
  5. ^ "National Historic Landmarks Program: Wounded Knee". National Park Service. 10 Ocak 2003 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2008. 
  6. ^ Parsons, Randy. "The Wounded Knee Massacre – December 1890". Lastoftheindependents.com. 6 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Ağustos 2011. 
  7. ^ Jack Utter (1991). Wounded Knee & the Ghost Dance Tragedy. 1. National Woodlands Publishing Company. s. 25. ISBN 0-9628075-1-6. 
  8. ^ Greene, Jerome A. (2014). American Carnage: Wounded Knee, 1890. Norman, OK: University of Oklahoma Press. ss. 417-418. ISBN 978-0-8061-4448-1. 
  9. ^ "An alternative proposal for the Wounded Knee medal problem". 3 Ocak 2024. 
  10. ^ "Lakota~WOUNDED KNEE: A Campaign to Rescind Medals: story, pictures and information". Footnote.com. 31 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Ağustos 2011. 
  11. ^ AP (29 Ekim 1990). "Congress Adjourns – Century Afterward, Apology For Wounded Knee Massacre". The New York Times. Pine Ridge Indian Reservation (Sd); United States. Erişim tarihi: 26 Temmuz 2016. 

Dış bağlantılar

[değiştir | kaynağı değiştir]

Wikimedia Commons'ta Wounded Knee Massacre ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur