Sal
Sal deniz ya da nehirde su üzerinde kalmak ya da hareket etmek üzere tahta ya da tomrukların birbirine eklenmesiyle oluşturulan düz taşıt.[1] En basit tekne/kayık tasarımıdır ve gövdesiz yalın olmasıyla karakterize edilir.
Geleneksel sallar tahta ya da tomruk veya kamıştan yapılırken, çağdaş sallar için daha çok duba ya da polistilen bloklar kullanılır. Şişme sallar (özellikle de rafting denilen sal sporunda) çok katmanlı dayanıklı kauçuk malzemeden yapılır.
Dicle nehrinde taşımacılıkta kullanılan sallara kelek adı verilir.
Norveçli bilim adamı Thor Heyerdahl ve beş arkadaşının 1947'de Güney Amerika'nın batı kıyılarından Tahiti'nin doğusundaki adalara yaptıkları yolculukta Kon-Tiki adlı salı kullanmışlardır.
Adlandırma
Çalışmalarını etimoloji konularına yoğunlaştıran dilci Hasan Eren'e göre Türkçe sal kelimesi Orta Türkçe döneminden beri kullanılır ve diğer Türk dillerinde de görülür: Türkmence sāl, Kırgızca, Kazakça, Karakalpakça, Nogayca, Tatarca, Altayca, Televütçe, Şorca, Tuvaca sal, Başkurtça hal (Genel Türkçe s- ön sesi Başkurtçada h- sesine dönüşür), Yakutça āl (Genel Türkçe s- ön sesi Yakutçada kaybolur), Çuvaşça sulǎ (сулă). Moğolcada da sal olarak bulunur. Macarcada Türkçeden geçme eski bir alıntı olarak sál biçiminde görülür. Türkçeden Farsçaya da sāl biçiminde geçmiştir.[2] Diğer bazı dillerde de Türk dillerinden geçme alıntı olarak görülür: Bulgarca сал, Dağ Maricesi шал şal.
Kaynakça
- ^ G. & C. Merriam Co., Websters New Collegiate Dictionary, 1976, ISBN 0-87779-339-5
- ^ Prof. Dr. Hasan Eren (1999). Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü, madde: Sal (sayfa: 352)