İçeriğe atla

Efraim Elrom

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Efraim Elrom'un Kaçırılıp Öldürülmesi sayfasından yönlendirildi)

Efraim Elrom (Hofstadter) (İbrani: אפרים אלרום‎, 23 Ocak 1911 - 22 Mayıs 1971), İsrail'in İstanbul Başkonsolosu.[1]

Bir dönem Adolf Eichmann'ın sorgulamalarına katılmıştır. 17 Mayıs 1971 tarihinde İsrail İstanbul Başkonsolosluğuna giderken Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi militanları Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir tarafından kaçırıldı. Militanlar, konsolosun serbest bırakılmasına karşılık Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının salıverilmesini istediler. Bu talep kabul edilmeyince Elrom, 22 Mayıs 1971 günü sabaha karşı Nişantaşı'nda bir evde saat 01.42 sularında şakak bölgesinden 3 kurşunla vurularak öldürüldü.[2]

Kaçırılıp öldürülmesi

[değiştir | kaynağı değiştir]

12 Mart Muhtırası'nın ardından THKP-C, darbeden kaçmama ve silahlı eylemleri sürdürme kararı almıştır. Aralık 1970'te kurulan THKP-C ve THKO, önce küçük eylemler düzenledi. Ama yakalanan üst düzey THKO militanları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın serbest bırakılması için THKP-C militanları Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir, Mahir Çayan, Necmi Demir, Oktay Etiman ve Ziya Yılmaz, 17 Mayıs 1971'de kuruluş eylemi sayılan eylemle Efraim Elrom'u kaçırdılar.[3] Eyleme ise "1 Mayıs Harekâtı" ismini verdiler. İsmin kaynağı ise normalde eylemin 1 Mayıs'ta planlanmasından dolayıdır. Ama eylem, bazı aksaklıklardan dolayı 2 hafta ertelenmiştir. Kaçırılma eyleminden sonra THKP-C, İsrail Başkonsolosluğu önündeki bir varile "Amerikancı Bakanlar Kurulu'na" isimli bildiriyi bıraktı. Bildiri şöyledir:[4]

17.5.1971
Saat: 17.00
Amerikancı Bakanlar Kurulu'na
Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi, 1 MAYIS HAREKÂTI'nda, Ortadoğu halklarının baş düşmanı Amerikan Emperyalizminin maşası Siyonist İsrail'in Türkiye Başkonsolosu olan ve de ülkemizdeki Siyonist hareketlerin organizasyonunda önemli rolü olan Efraim Elrom'u kaçırmıştır.
Efraim Elrom'un hayatına karşılık, derhal şu şartların yerine getirilmesi gerekmektedir:
1. Tutuklu bulunan bütün devrimcilerin derhal serbest bırakılması (Yer sonra bildirilecektir),
2. Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi'nin 1 No'lu bülteninin 07.30, 13.00, 19.00 ve 22.45 TRT Haber Bültenleri'nde 3 gün devamlı ve eksiksiz anons edilmesi,
3. Mühlet doluncaya kadar polisin ve diğer zabıtanın hiçbir takibe girişmemesi ve aleyhte propaganda yayın yapılmaması.

Mühlet bu ültimatomun verildiği tarihten itibaren 3 gündür. Şartlar yerine getirilmezse derhal Efraim Elrom kurşuna dizilecektir. (Mühlet: 20.5.1971, saat 17.00'ye kadar.)

—Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi Merkez Komitesi

Olayı öğrenen dönemin başbakanı Nihat Erim, yardımcısı Sadi Koçaş'a hemen bir bildiri yazdırdı. Bildiri bizzat Sadi Koçaş tarafından saat 22.45'te radyoda okundu.[5] Bildiri özet olarak şöyledir:

"Konsolos derhâl serbest bırakılmazsa örgütle (yani THKP-C) uzak-yakın ilişkisi olan herkes ve gençleri kışkırtanlar derhâl gözaltına alınacak.

Kaçırılma olayına karışan ve/veya yardım edenler idam cezasıyla yargılanacak.

Eğer cinayet gerçekleşir de Elrom öldürülürse bu kanun geçmişe dönük olacak."

Sıkıyönetim Komutanlığı ise kaçırılma olayının ardından 16 No.'lu şu bildiriyi yayımlar:[6]

Sıkıyönetim Komutanlığı'nın 16 No'lu Bildirisi:
Suçlulara ihtar,
1-Elinizde tutuklu bulunan İsrail Başkonsolosu'nu en kısa zamanda serbest bırakın, hiçbir veçhile sakın silaha davranmayın.
2-Aksi takdirde er-geç ele geçecek olan suçluların tümünün aslı fail olarak yargılanacaklarını ihtar ederim.

—Faik Türün
Orgeneral
1. Ordu ve Sıkıyönetim komutanlığı

Sıkıyönetim, hemen ardından ise 17 No.'lu şu bildiriyi yayımlar:[6]

Sıkıyönetim komutanlığının 17 No'lu bildirisi:

Sayın bölge sakinlerine,

1- İstanbul, kocaeli, Sakarya ve Zonguldak illleri sıkıyönetim bölgelerinde yapılmakta olan arama ve kontrollarda güvenlik kuvvetlerine kolaylık olmak üzere, ergin çağda bulunan sayın bölge sakinlerimizin kendilerini tanıtacak bir belgeyi yanlarında bulundurmalarını,
2- Genel güvenlik ve suçluların meydana çıkarılması yönünden bu ve benzeri tedbirlerin anlayışla karşılanmalarını rica ederim.

—Faik Türün
Orgeneral
1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanı

İsteklerinin yerine getirilmemesi ve aramanın da çıkmasıyla THKP-C militanları Elrom'u öldürdüler. Elrom, 23 Mayıs 1971'de Nişantaşı'ndaki Hamarat Apartmanı'nda ölü olarak bulundu. Elleri arkadan bağlanmış ve ağzı bantlanmış olan Elrom, şakağına üç kurşun sıkılarak öldürülmüştü. Olaydan sonra kaçan THKP-C militanlarını Yılmaz Güney sakladı.[7][8] Maltepe'de ağır yaralı olarak ele geçirilen Mahir Çayan, savcılığa verdiği ilk ifadesinde Elrom'u kendisinin öldürdüğünü söyledi fakat sonradan mahkemede ifadesini değiştirip öldüreni bilmediğini söyledi. Daha sonra ise İlyas Aydın ismini verdi. Selimiye Kışlası'nda yapılan Türkiye Halk Kurtuluş Parti ve Cephesi-1 Davası'nda jandarma, Çayan'dan Bardakçı'ya verilmesi hedeflenen bir pusulayı ele geçirdi. Pusulada öldürenin İlyas olduğu söyleniyordu. Ancak aynı davada sanık olan Necati Sağır ise İlyas'la aynı evde kaldığını, infazı radyodan birlikte öğrendiklerini söyledi. Ulaş Bardakçı, "Necati yalan söylüyor." dedi. Sağır da bir süre sonra ifadesini değiştirdi. Aynı zamanda THKP-C kurucularından Yusuf Küpeli, İlyas'ın isminin verilmesine şaşırmıştı.

Değerlendirmeler

[değiştir | kaynağı değiştir]

Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu, 12 Eylül Darbesi'nden sonra 17 Eylül 1980 günü yayımladığı yazısında, 12 Mart dönemini değerlendirerek Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi isimlerin gerçekleştirdikleri banka soyma, adam kaçırma, fidye isteme gibi eylemleri "bireysel terör" olarak tanımladı. İsrail Başkonsolosu Elrom'un kaçırılıp öldürülmesinin, "Türk soluna, işçi sınıfına, halka hizmet etmediğini; aksine 12 Mart zulmünün başlamasına katkı sağladığını, meşru savunma dışında hiçbir cinayetin haklı olarak görülemeyeceğini" savundu. THKP-C'yi "terör örgütü" olarak tanımlayan[kaynak belirtilmeli] Mumcu, silahlı eylemlere karşı çıkılması gerektiğini ifade etti:

"Solun başvuracağı tek yöntem yasal çizgiler, anayasal çerçevelerdir. Barışçı yollarla oluşmalıdır. Adam öldüren, cinayet işleyen solculuk; hainlik, katillik ve halk düşmanlığıdır!"[9]

  1. ^ Baumann, Carol Edler (1973). The Diplomatic Kidnappings: A Revolutionary Tactic of Urban Terrorism (İngilizce). Lahey, Hollanda: Martinus Nijhoff. 9024714664. 
  2. ^ "KONSOLOS 3 KURŞUNLA ŞAKAĞINDAN ÖLDÜRÜLDÜ". Milliyet. 24 Mayıs 1971. 
  3. ^ "44 yıl önce öldürülen İsrail Büyükelçisi Elrom kim çıktı". Oda TV. 12 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Kasım 2015. 
  4. ^ Feyizoğlu, Turhan (Mart 2012). İki Adalı Hüseyin Cevahir-Ulaş Bardakçı (1. Basım bas.). Alfa Yayınları. s. 88. ISBN 978-605-106-441-3. 
  5. ^ "Sadi Koçaş 12 Mart'ı Anlatıyor". Milliyet. 10 Mart 1978. 
  6. ^ a b "Konsolosu serbest bırakın ve sakın silaha sarılmayın". Milliyet. 18 Mayıs 1971. 
  7. ^ Karakaş, Gökhan. "Güney, Çayan'ı bu arabada sakladı". 27 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Şubat 2016. 
  8. ^ "Hep o sıkıntı: Yakalanmasaydım belki de Kızıldere katliamı olmazdı". 26 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Şubat 2016. 
  9. ^ "Uğur Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi, Gözlem, 'Geçmişe Bakıp...', 17 Eylül 1980". 1 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi.