Tartışma:Atatürk İlkeleri

Sayfa içeriği diğer dillerde desteklenmemektedir.
Vikipedi, özgür ansiklopedi


Tartışma:Devletçilik (Atatürk İlkesi)[kaynağı değiştir]

Tartışma arşivi: 2007

Devletçiliğin olumsuz yanları[kaynağı değiştir]

Bu alt başlığın yeniden düzenlenmesini rica ediyorum.Nedeni ise Atatürk'ün devletçilik ilkesini açıklamaktan çok sistemi kötülemeye yönelik bir şey gibi göründü bana.Pkknin, tüp kıtlığının,yağ kıtlığının... Devletçilikle ne alakası olduğunu çözemedim.Atatürk'ün Devletçilik politikası 2.Dünya savaşından sonra bitmiştir.Nedeni Sovyetlerin düşmanca tavırları sonucu Türkiyenin yaslanacak bir yer bulmak istemesi.Bulduğu ülke emperyalist-kapitalist bir ülke olunca Atatürk Devletçiliği tam anlamıyla uygulanamamıştır.Bir süre sonra ise adından bile söz edilmemiştir.--85.98.132.25 15:20, 3 Ekim 2008 (UTC)Barış

  • Ayrıca ifadeler teorik olarak "Devletçiliği" eleştirmektedir. Atatürk ilkesi olarak bir anlamı bulunmamaktadır. Bu yüzden teorik olarak bir devletçilik maddesi açılacaksa orada yer bulmalıdır. Bu sebepten ötürü ilgili başlığı siliyorum. -Ostique- 01:13, 9 Eylül 2009 (UTC)

"sağa mı sola mı nereye gideceğiz" diye başlayan alıntı Atatürk'e ait değil. Hüseyin Ragıp imzalıdır. Atatürk'ün devletçilik programı pek çok boyutuyla sosyalizme yönelir. Ancak "işçi sınıfı" nın oluşmadığı düşüncesini temel alır. Sosyal adalet bilincinin gelişmesi, burjuvazi çıkarlarıyla milli çıkarların çelişmeye başlaması ve 29 bunalımı gibi dönemsel sebepler devletçilik politikasının ortaya çıkışını hazırlamıştır. Bu sosyalizme doğru bir yöneliştir ama toplumsal gelişim açısından sosyalist bir toplum oluşması olanaksızdır. Bu imzasız yazı 95.65.218.93 (mesajkatkılar) tarafından eklenmiştir. 17 Eylül 2009

Tartışma:İnkılapçılık (Atatürk İlkesi)[kaynağı değiştir]

devrimcilik

  • inkılapçılık
  • cumhuriyetçilik
  • halkçılık

Bu madde ismi çok genel ve geniş bir kavramı kapsamaktadır. Bu madddenin adının Atatürk devrimleri olarak değiştirilmesi yerinde olacaktır.--Etrüsk 14:39, 10 Şubat 2007 (UTC)


Katılıyorum, İnkılâp Farsçadır.Onun yerine Türkçe karşılığı olan Devrim kullanılmalıdır.--88.232.150.162 12:50, 16 Haziran 2008 (UTC)Barış

Rica[kaynağı değiştir]

Lütfen bir Atatürk ilkesi olan Devrimcilik (Atatürk İlkesi) ya da İnkılapçılık (Atatürk İlkesi) iismli maddelerle Devrimcilik maddesini karıştırmayın. İkisi ayrı ayrı ele alınmalıdır. --Dr.tolga 08:52, 3 Kasım 2008 (UTC)

  • Zaten başlık Atatürk ilkeleri.

Tartışma:Cumhuriyetçilik (Atatürk İlkesi)[kaynağı değiştir]

Meyve sayfası, Elma sayfasına yönlendirilmiş yani. --Bruno ileti 17:04, 23 Ağustos 2009 (UTC)

Tartışma:Halkçılık (Atatürk İlkesi)[kaynağı değiştir]

Halkçılık[kaynağı değiştir]

Bana kalırsa sadece halkçılık Atatürk ilkesi olarak değil siyasi bir yönetim ilkesi olarak incelenmelidir ve bu madde altında bu şekilde anlatılmalıdır. Ve hatta "Popülizm" altında toplanmalıdır. --Cyberdiablo 17:18, 9 Ocak 2010 (UTC)

  • Size katılıyorum. Kemalizmdeki tüm ilkeler gibi bu ilke de Türk ulusunun ihtiyaçlarından doğmuştur. Yani bu ilke farklı uluslarda farklı şekilde uygulanabilinir. Örneğin Atatürk Milliyetçiliği ile Hitler milliyetçiliği uyuşmamaktadır. Rusya' nın halkçılığı ile Türkiye' nin halkçılığı da uyuşmamaktadır. Bu nedenle bu maddede halkçılığın genel olarak özellikleri belirtilmelidir. Ayrıca maddedeki bilgiler Atatürk Halkçılığı maddesine kopyalanmalıdır.--88.224.90.68 09:57, 22 Haziran 2010 (UTC)

Tartışma:Laiklik (Atatürk İlkesi)[kaynağı değiştir]

Laikliğe göre, insan yaşamında ibadetin dışında her türlü tasarruf, dîne, daha doğrusu kutsal kitaba göre değil, Anayasaya, yasalara ve kurallara göre yapılır.

Bu ifadenin; Laikliğe göre, devlet yönetiminde her türlü tasarruf, dîne, daha doğrusu kutsal kitaba göre değil, Anayasaya, yasalara ve kurallara göre yapılır. olarak değiştirilmesini talep ediyorum. Zira İngilizce Vikipedi'nin ilgili yerleşmiş ve zengin referanslarla desteklenmiş (sayfanın aşağısında bulunabilir) maddesinde de şöyle belirtilmektedir:


In French, laïcité is a concept of a secular society, connoting the absence of religious involvement in government affairs as well as absence of government involvement in religious affairs.[1][2] During the twentieth century, it evolved to mean equal treatment of all religions, although a more restrictive interpretation of the term has developed since 2004.[3] Dictionaries ordinarily translate laïcité as secularity or secularism (the latter being the political system)[4], although it is sometimes rendered in English as "laicity" or "laicism".

In its strict and official acceptance, it is the principle of separation of church (or religion) and state.[5] Etymologically, laïcité comes from the Greek λαϊκός (laïkós "of the people", "layman").[6][7]

Bu durumda laiklik insan yaşamında bir ayrımı tanımlamaz fakat devlet ve din arasındaki ilişkiyi düzenler.

Saygılarımla, --Launvatar 09:42, 3 Ocak 2010 (UTC)

  1. ^ Religion and Society in Modern Europe, by René Rémond (Author), Antonia Nevill (Translator), Malden, MA, U.S.A.: Blackwell Publishers, 1999.
  2. ^ Evelyn M. Acomb, : The French Laic Laws, 1879-1889: The First Anti-Clerical Campaign of the Third French Republic, New York : Columbia University Press, 1941
  3. ^ http://news.bbc.co.uk/1/hi/world/europe/3325285.stm
  4. ^ Collins Robert French Dictionary Unabridged, Harper Collins publishers
  5. ^ TLFi dictionary: http://www.cnrtl.fr/lexicographie/laicit%E9?
  6. ^ Webster's Revised Unabridged Dictionary. Retrieved September 30, 2008, from Dictionary.com website: http://dictionary.reference.com/browse/laic
  7. ^ http://www.tiscali.co.uk/reference/dictionaries/difficultwords/data/d0007430.html

yurta sulh cihanda sulh[kaynağı değiştir]

atatürk aklın ve bilimin öncülüğünde yenileşme ve gelişmeyi sağlamıştırBu imzasız yazı 81.212.101.78 (mesajkatkılar) tarafından eklenmiştir.

Atatürk, Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştirabilmek için bilimsel düşünceyi esas alan aklın ve mantığın çizdiği yollari gostermistir. Bu imzasız yazı 94.262.101.78 (mesajkatkılar) tarafından eklenmiştir.
Atatürk felsefesinde yapıcılık, en doğruya, yararlıya yöneliş yatar. Yakamozlar 22:43, 16 Mart 2011 (UTC)
Hayir hayir; Atatürk, Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştirabilmek için akilci, bilimsel düşünceyi esas alan aklın ve mantığın çizdiği felsefik bir yol gostermis ve 6 oku isaret etmistir . Bu imzasız yazı 95.262.101.78 (mesajkatkılar) tarafından eklenmiştir.

Ulusal bağımsızlık alt başlığı[kaynağı değiştir]

Alt başlık oldukça yetersiz. Böyle ciddi bir ansiklopedide "Mili bağımsızlık bağımsızlığın ulusça benimsenmesidir." gibi komik bir anlatım olmamalıdır. Ulusal bağımsızlık, ulusun günlük hayatında ve dış ilişkilerinde kimseden emir almadan doğruca halkın yararlarını gözeterek karar alabilmesidir. Kendi çıkarlarını diğer devletlerin çıkarlarından üstün tutabilen, uluslararası kuralları uygularken bile halkının çıkarına aykırı olanları uygulamamaktır. Ulusal bağımsızlık ekonomik alanda, askeri alanda, sosyal ve siyasal alanda geçerli olmalıdır. Oksijen 18:59, 20 Kasım 2011 (UTC)

Zamanın Düşüncelerinden Alıntılar[kaynağı değiştir]

--78.183.86.85 17:18, 8 Kasım 2013 (UTC)I- Bu başlık altında yer alan açıklamalar, 1930 ve 1940ların ders kitaplarındaki bilgilerle karşılaştırılsa, bilimsellikten tamamen uzak ve propagandist bir subjektiflik oldukları görülür. 10 ARALIK 1948 TARİHLİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ'nden yapılan alıntılarla, Atatürk döneminde henüz ortada olmayan terimlerin bu yazıya yerleştirildiği görülmektedir. Sadece bir örnek vermek yeterli: Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi

Madde 7- Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasanın korunmasından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin bu Bildirgeye aykırı her türlü ayrım gözetici işleme karşı ve böyle işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.

  Şimdi bu maddelerin bir kısmını alıp, HALKÇILIK ilkesini izah etmeye çalışmanın bilim ahlakına yakışır bir yanı yoktur. Devrim denilen maddelerin tamamı, 1900'lerde ve hatta 1800'lerde tartışılan sosyal bilimlere özgü ve o zamanın şartlarına uygun kavramlardır. 1945'ten sonraki dünya, artık başkalaşmıştır ve İNSANIN / TOPLUMLARIN DEĞİŞİMİ BİRİLERİNCE BİR ARAYA GETİRİLMİŞ HİÇBİR İLKEYE BAĞLI DEĞİLDİR. Yani devrim yapıldı ve artık ZAMAN DURDU, HER ŞEY BÖYLE KALACAK iddiaları; BİLME AKLA MANTIĞA ZARAR bizatihi GERİCİ yaklaşımlardır. İNSANOĞLU HİÇ BİR HEMCİNSİNE BAĞLI KALARAK ZAMANI VE GELİŞMEYİ, DEVRİM VE EVRİMLERİ DURDURAMAZ. 

II- ATATÜRK DEVRİMLERİ ARASINDA VE 6 OK İLE GÖSTERİLEN İLKELERİN ARASINDA YER ALMAYAN BAŞLIKLAR EKLENMİŞTİR.

   Akılcılık, insan sevgisi, çağdaşlık, ulusal birlik gibi kavramları, bu yazıyı yazan kişi UYDURMUŞTUR. Wikipedia'nın sağlam madde başlıklarına açıkça aykırıdır. Bakınız http://tr.wikipedia.org/wiki/Alt%C4%B1_ok. 1927'de Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ve Laiklik olarak tanımlanan dört ilkeye, 10-18 Mayıs 1931 tarihindeki üçüncü parti kurultayında Devletçilik ve İnkılapçılık ilkeleri eklenerek "altı ok" kavramı benimsenmiştir. Şubat 1937'de yapılan bir anayasa değişikliğiyle altı ok ilkesi Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına da eklenmiştir. ŞUBAT 1937 ANAYASASI'ndan ve Atatürk'ün vefatından sonra bu tür bilim adamı iddiasındaki kişiler, ATATÜRK DEVRİMLERİnin, yeni zamanlar karşısında eskimesi karşısında; DOGMA / NAS olarak algıladıkları politik görüşleri; herkesin gözüne baka baka değiştirmekten sıkılmamakta ve utanmamaktadırlar. 6 OK maddesine bakarlarsa, "Altı Ok'u simgeleyen amblem 1931'de Cumhuriyet Halk Partisi'nin bayrağı olarak benimsenmiştir. 1992'de yeniden açılan Cumhuriyet Halk Partisi de aynı amblemi kullanmaktadır" yazısı suratlarına gerçeğin tokadı olarak çarpar. 

III- 6 OK SEMBOLÜ VE 1900'LERDE NE TÜR YÖNETİMLERDE BU KAVRAMLARIN OLDUĞU:

   Bu maddeyi bugün bile Türkiye Cumhuriyeti'nde yazıp açıklamak, saldırılara açık hale gelmek demektir. NE YAZIK BÖYLE COĞRAFYALARA! Meşrutiyet döneminde yazılan bir şiir vardır. Ne efsunkar imişsin, ey diadr-ı hürriyet, ESİR-İ AŞKIN OLDUK gerçi kurtulduk esaretten. ESARET, ZİHİNSEL BOYUTLARDA DEVAM ETMEKTE. Padişahtan kurtulmakla iş bitmiyor. Kurtarıcılardan kurtulmak zorunda kalmak ne acı. Bilim ve gerçeğin sövgüyle baskıyla çarpıtıldığı yerlerde, özgür düşünce ve özgür insan yoktur. Kimi dinsel, kimi ırksal, kimi ideolojik dogmalarını dayatmaya devam etmekte. Ülke sınırları dışındaki kütüphaneleri tarayıp, aksi açıklamaları yok etmek mümkün olmadığına göre; TÜRKİYEYİ ANLAMAK İSTEYEN, TÜRKLER ADINA TÜRKİYE'DE YAZILANLARLA AKILLARINI HAPSETTİRMEK ZORUNDA DEĞİL. Bu ülkenin yobazı da, çağdaşı da işte bu çizgide tamamen birbirlerinin aynısıdırlar. 

Av Faik IŞIK 78.183.86.85 17:18, 8 Kasım 2013 (UTC)

Milliyetçilik-Atatürk milliyetçiliği ve 'değişiklik savaşı'[kaynağı değiştir]

Merhaba arkadaşlar, (özellikle Unknowledge ve Okanfan)

Bu tür siyasi ve farklı yorumlara açık konularda değişiklik savaşına girmek yerine tartışma sayfasını kullanmanızı öneriyorum. Bu sayfada bir sonuca, bir uzlaşmaya, en azından yaygın görüşün ne olduğunda bir anlaşmaya varılarak gerekli değişikliklerin yapılması çok daha sağlıklı olacaktır.iazak (mesaj) 06:37, 13 Temmuz 2015 (UTC)

Atatürk Milliyetçiliği Cehilizm (mesaj) 17.51, 11 Ağustos 2021 (UTC)[kaynağı değiştir]

"Öbür tanımlar stratejiktir" yorumu tamamen size ait. Fikirlerinin en nihayetinde değişmiş olabileceğini varsayarak Atatürk'ün Medeni Bilgiler'i 1930'larda yazdığını, Nutuk'un ise 1927'de bittiğini söylemek isterim.

Tabii eklemek gerekir ki 2015 basımı Nutuk'umun pdf'inde söylediğiniz "Kanını taşıyandan başkasına inanma" cümlesini bulamadım. Demem o'dur ki umarım kanıtlayabilirsiniz, tabii devriye olduğunuz için havalara girmezseniz diyelim. Medeni Bilgiler Atatürk'ün görüşlerini yansıtmakta ve kendi el yazılarının matbaaya dökülmesiyle oluşmuştur.

Yine bir bilgi vereyim, Atatürk bütün Türkiye vatandaşlarının (Makedonyalı, İstanbullu, Erzurumlu, Trakyalı, Vanlı, Diyarbakırlı...) hepsinin "aynı ırkın evladı" ve "aynı cevherin damarları" olduğunu, yani aynı kanı taşıdığını savunmuştur. Kaynak Cumhuriyet gazetesi, 5 Ekim, 1932.

Bu linkten girip siz de arayabilirsiniz. Bu imzasız yazı Cehilizm (mesajkatkılar) tarafından eklenmiştir. 17.56, 11 Ağustos 2021 (UTC)[yanıtla]

Ankara Üniversitesi'nin yayımladığı Nutuk 3.cilt pdf'inde de herhangi bir şekilde dediğiniz yazıya ulaşamadım.

Balkanlar Koleji tarafından yayınlanan Bedi Yazıcı tarafından günümüz Türkçesi ile hazırlanan (1995) 624 sayfalık Nutuk pdf'inde de bulamadım. Bu imzasız yazı Cehilizm (mesajkatkılar) tarafından eklenmiştir. 18.07, 11 Ağustos 2021 (UTC)[yanıtla]

İzninizle yaptığınız değişiklikleri başa alıyorum. Lütfen Vikipedi'nin "güvenilir kaynaklarla" donatılmasına izin verin. Saygımdan ödün vermeyerek değiştirmemenizi rica ederim. "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" cümlesi dahi, ki Atatürk'ündür (Medeni Bilgiler sf. 40), yeterlidir sivil milliyetçilik olduğunu anlamaya ve "ırk" veya etnik (soy) temelli olmadığına. Cehilizm (mesaj) 18.14, 11 Ağustos 2021 (UTC)[yanıtla]

Tam olarak o ifade geçmese de Nutuk'un 11. bölümünde o anlama gelen bir ifade var. Uzunluğundan dolayı değişiklik özetine tamamen yazmam mümkün değildi: "Efendiler, bu vesile ile muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki: Sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i aslîyi, çok iyi tahlil etmek dikkatinden, bir an feragat etmesin!" Bu arada Atatürk'ün bazı görüşleri sonradan değişmiş olsa bile, Atatürk milliyetçiliğini vatanperverlikle sınırlamak doğru değildir. 1937 tarihli baytar mektebine alınma şartlarında Türkiye Cumhuriyeti tebaası ve Türk ırkından olma şartı vardır (Birincil kaynağın linkini bırakıyorum). Benzer ifade 1938 tarihli Hava Harp Akademisi'ne kabul şartlarında da geçmektedir. Bu ilanlar Medeni Bilgiler kitabından sonra yayımlanmıştır. Ⓛⓐⓩ mesaj 18.26, 11 Ağustos 2021 (UTC)[yanıtla]

Nutuk'ta söylediğiniz ifade dediğim gibi Atatürk'ün Cumhuriyet gazetesi, 5 Ekim, 1932'de söylediği demeç ile bağdaştırılıp, "kan" ifadesinin ne anlamda kullanıldığı çok kolay anlaşılabilir. Ben şimdi size bir örnek sunacağım, bildiğiniz üzere saydığınız akademiler özerk yapıdadırlar ve kendi yönetimleri kendi kararlarını verebilmektedirler, aynı belediyeler gibi. Konya ve Elazığ belediyeleri peçeyi yasaklamış, yanlış hatırlamıyorsam İstanbul'daki bir ilçe de Türkçe harici dilleri yasaklamıştı. Bu "özerk yönetimlerin" yaptıkları yasaları bütün bir ilkeye vermek hatalı olacaktır. Ülkenin çoğunluğunda uygulanmış mı, uygulanmamış mı diye bakmak bu konuda net çözüm olmalı. Bunu aynı Amerika'daki bir eyaletin bir şeyi yasaklayıp öbürlerinin yasaklamaması olarak düşünebilirsiniz, tamı tamına aynı şeydir. Siz bu sebepten ötürü Amerika'ya "liberal değil!" diyebilir misiniz? Dememeniz gerekir.

Tabii şunu da söylemeden geçmeyeyim, "ırk" tabirindeki anlam karmaşasını çözmek için, Atatürk Türk ırkına bütün vatandaşları katmıştır yukarıda Cumhuriyet gazetesi örneğinde verdiğim gibi. "Türk ırkından olmayan köle olmalıdır" diyen Mahmut Esat Bozkurt sonradan bu konu hakkında açıklama yapıp "ben ödemiş nutkunda bu memleketin efendisi türklerdir. öz türk olmayanların hakkı hizmetçiliktir, köleliktir demekle misafirlerimiz olan ecnebileri kastetmedim. benim kastım teşkilatı esasiye mucibince türk olup halen türkiye'den başka milliyet iddia edenler varsa onlardır. türk harsını samimi kabul edip de türküm diyene sözüm yoktur." demiştir. Kısacası "Türk" olduğunu söyleyen Türkiye vatandaşları Türk kabul ediliyor, ki buna üst kimlik denir ve sivil milliyetçiliktir. Saygınız için teşekkür ederim.

Yaptığım değişiklikleri inceleyip kabul ederseniz ise çok memnun olurum. Insta'nız varsa daha düzgün bir tartışma yapabiliriz dm aracılığıyla. Teşekkürler. Cehilizm (mesaj) 19.03, 11 Ağustos 2021 (UTC)[yanıtla]

Karma ekonomi[kaynağı değiştir]

Selamlar, karma ekonomi tek bir tabanda incelenemez. Sosyal piyasa (sosyal liberalizm ve ordoliberalizm'in temelidir) da karma ekonomidir. Direkt olarak "karma şudur!" denemez. Kapitalizm, sosyalizm iki ana türdür ve karma da bunların sentezidir. Sovyet modeli NEP de karmadır, liberal sosyal piyasa da. Bu yüzden yaptığım düzenlemede "sosyal liberal bir ekonomi" demek, "karma bir ekonomi" demekten daha detaylı ve bilgilendiricidir, biliyorsunuz ki korporatizm de bir karma modeldir esasında. Hangisi olduğunu bilmeleri açısından hem sözünü hem de sosyal liberalizm sayfasındaki değişikliklerimin geri alınmamasını isterim. Kaldı ki İsmet İnönü, devletçiliğin New Deal olduğunu söylemiştir ve New Deal sosyal liberal ekonominin ilk gerçek pratiğidir. Teşekkür ederim, umarım okur ve kabul edersiniz. Dediğim şeylerden ekonomi hobisi olan birisi olarak eminim. Bence işi ehline bırakmak lazım

Kemalizm'in günceli, Neosu olur mu? -Devrimcilik İlkesi-[kaynağı değiştir]

Kimi başlıklar altında çok vasat ve dogmatik yorumlar gördüm ve böyle bir başlık açmak gerekliliğini farkettim. Sizce bugün Kemalizm'i bir kutsal kitap misali ''1923-38 arası devr-i saadet idi ve aynen uygulanmalıdır ya da o şekilde Kemalizm algılanmalıdır.'' gibi bir yorumla son derece statik, değiştirilemez ve yok olmaya mahkum bir Kemalizm yorumu yapılabilir mi? İfade ediş biçimimden anlaşılacağı üzere yapılamayacağını ve güncel bir Kemalizm'in olabileceğini savunuyorum.

Kemalizm, M.Kemal'i dahi aşmış bir fikirdir artık. Bu hem olumlu anlamlar içerir hem de son derece olumsuz. Burada kişi, zaman ve kurum yorumlarının Kemalizm'i sonrasında Atatürkçülüğü etkilediği ve çeşitli bedenlere sokuşturduğunu söyleyebiliriz. Peki gerçeği bulmak mümkün mü? Zannedersem bu pek mümkün değil çünkü zamanı durdurmak mümkün değil. Karşıt görüşleri durdurmak mümkün değil.

Ancak senelerdir yapılamayan sağlıklı yaklaşım ve olayı olduğu gibi algılama işini artık yapmamız gerekmektedir. 60'lar bunun için iyi bir örnektir lakin onun bile kendi içerisinde çıkmazları vardır. Yön, TİP, Ortanın Solu, MDD, Boran, Aybar, Belli, Avcıoğlu, Berkes vd. bahsediyorum. İdeolojiyi anlamaya ve bir kısmı anladığını benimsemeye/ benimsetmeye çalışmıştır. Bu kadar geriye gitmeden 30'larda yapılan Kemalizm ideolojisini oluşturma çalışmalarını da araştırmanızı tavsiye ederim. CHP'yi aşmış bir şey göreceksiniz. Tüm bu örnekler önümüzde dururken, 80 sonrası ideolojisizleştirme ve muhafazakarlaştırma faaliyetleri had safhada zuhur etmişken, Kemalizm'i tüm farklı algılama ve uygulamalara rağmen tektipleştirip onu ülkenin başat sorunu haline getiren liberaller, muhafazakarlar ve kimlikçiler eliyle ülkenin asli problemlerinin göz ardı edildiği şu düzende, zamanın her safhasını uygun yorumlamak zorundayız diye düşünmekteyim.

Asıl meseleyi kısaca izah etmem gerekirse, Kemalizm en sade şekliyle radikal ilerlemeciliktir. Bulunduğu dönem, geçmiş tecrübeler ve kadroları itibariyle metotları yine bu şartlarda değerlendirilmek zorundadır. Hata ve eksik bulunabilir. Ancak Kemalizm araştırması yaparken hata ve eksik bulmak için araştırma yapmamanızı tavsiye ederim. Çünkü pekala olmasa da bu durumları kendi elinizle yaratabilirsiniz ve ya olanı olduğundan fazla ya da az anlayabilirsiniz. Tarih okuma işini kendi kendini sürekli doğrulamaya çalışan bir tatmin aracına döndürebilirsiniz.

Peki bugün Kemalizm nedir? Bana göre ilerlemecilik halen devam etmek zorundadır lakin demokratik kavramını buna ilave etmek isterim. Ya da radikal bir şekilde çoğulculuk açıklamasını yapmalıyız. Tabi buradan niyet okumasıyla 30'ların demokrasiden uzak olduğu algılaması yapabilirsiniz. Bazı noktalarda hak vermekle birlikte şekilce evet ama şartlarca doğal, diyebilirim ben de. Ulusal egemenlik, ulusal birlik, hümanizm, bireysel özgürlük, sivil toplum, yurtta sulh cihanda sulh, daima çağdaş ilerlemecilik ve tüm bunların da iletişimi yitirmeyen, dogmatik olmayan demokratik bir yönelim bugünkü savunmamız gereken Kemalizm'in ana hatları olsa gerek. Fikrim makro düzeyde bu şekildedir. Ayrıntıya girmek mümkündür. Varsa tartışmak isteyen buyursun.

Kemalizm'i her şekilde yorumlamak mümküdür, mesele onu olduğu gibi anlamaya çalışıyor muyuz?!

Hasan Basri Erkenen BasriErkenen (mesaj) 17.42, 7 Ağustos 2022 (UTC)[yanıtla]