Kullanıcı:Simsekgunay2/deneme tahtası

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Feminist arkeoloji, geçmiş toplumları yorumlarken feminist bir bakış açısı kullanır. Genellikle toplumsal cinsiyete odaklanır, ancak toplumsal cinsiyeti cinsellik, ırk veya sınıf gibi diğer faktörlerle birlikte ele alır. Feminist arkeoloji, modern, Batılı norm ve değerlerin geçmiş toplumlara eleştirel olmayan bir şekilde uygulanmasını eleştirmiştir. Ayrıca, arkeoloji disiplininde kadınların temsilini artırmak ve alandaki erkek egemen önyargıları [kaynak belirtilmeli] azaltmakla da ilgilenir.

Feminist arkeoloji son yıllarda Siyah Feminist arkeoloji, Yerli arkeolojisi ve post-kolonyal arkeoloji gibi kesişimsel analizleri de içerecek şekilde genişlemiştir. Ayrıca hane halkı çalışmalarına, maskülinite çalışmalarına ve cinsellik çalışmalarına daha fazla önem vermeye başladı.

Feminist arkeolojinin ortaya çıkışı[değiştir | kaynağı değiştir]

Feminist arkeoloji ilk olarak 1970'lerin sonu ve 80'lerin başında, sembolik ve hermenötik arkeolojiler gibi süreçsel arkeolojik düşünce ekolünün benimsediği epistemolojiye yönelik diğer itirazlarla birlikte ortaya çıktı. Margaret Conkey ve Janet Spector'ın 1984 tarihli Arkeoloji ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları başlıklı makalesi, o dönemde disipline yöneltilen feminist eleştirileri özetlemekteydi: Arkeologlar günümüzün Batılı toplumsal cinsiyet normlarını, örneğin cinsel işbölümünde olduğu gibi, geçmiş toplumların üzerine sorunsuzca yüklüyorlardı; mızrak ucu üretimi ve kesim alanlarında erkeklerin faaliyetlerine atfedilen bağlam ve eserlere araştırma zamanı ve finansmanında öncelik veriliyordu ve disiplinin karakteri eril değerler ve normlar etrafında inşa ediliyordu. Örneğin, kadınlar genellikle saha çalışması yerine laboratuvar çalışmaları yapmaya teşvik edilmiş (disiplinin tarihi boyunca istisnalar olsa da) [1] ve arkeolog imajı sert, erkeksi, "bilim kovboyu" [2] olarak kurgulanmıştır. 1991'de yayınlanan iki makale feminist arkeolojinin geniş çapta ortaya çıkışına işaret ediyordu: bunlar, tarihöncesinde kadınlara odaklanan Engendering Archaeology [3] adlı derleme kitap ve Historical Archaeology [4] dergisinin Kolomb sonrası Amerika'da kadın ve toplumsal cinsiyete odaklanan tematik sayısıydı. Amerika kıtası dışında feminist arkeoloji daha erken ortaya çıkmış ve arkeoloji camiasında daha fazla destek görmüştür.

Erken dönem feminist çalışmalar[değiştir | kaynağı değiştir]

Erken dönem feminist arkeologlar tarafından gündeme getirilen önemli sorunlar, diğer pek çok konunun yanı sıra avcılık ve taş alet yapımıyla ilgilidir. Adını 1960'larda arkeolojinin önde gelen isimlerinden bazılarının verdiği bir sempozyumdan alan antropolojideki Avcı Adam paradigması, hominidlerin cinsiyete dayalı iş bölümünü erkek ve kadın cinsiyetleri arasında ikiye ayırmıştır. Erkekler avcılıktan sorumluydu ve muhtemelen bu faaliyet sayesinde beyin büyüklüğünün artması gibi önemli evrimsel özellikler geliştirdiler. Bu sırada dişiler evde kalıp yavruları büyütüyordu. Bu modelin arkasındaki varsayım, kadınların hamilelikten kaynaklanan hareket kabiliyetlerinin azalması ve küçük çocukların yetiştirilmesindeki rolleri nedeniyle belirli faaliyetlerden kısıtlandıklarıdır. Bu model feminist antropologlar tarafından, kadınların evrimsel önemini küçümseyerek onları sadece üremenin pasif nesneleri olarak tasvir etmekle eleştirilmiştir. Adrienne Zihlman, avcı olarak erkeklere atfedilen evrimsel başarıların izini sürerek, kadınların toplayıcılık faaliyetlerinin de bu tür adaptasyonları kolaylıkla açıklayabileceğine işaret etmiştir.[5]

Joan Gero [6] alet yapımına ilişkin erkek-egemen açıklamalara çeşitli düzeylerde meydan okumuştur. İlk olarak, alet yapımının neredeyse yalnızca erkeklerle ilişkili olduğu yönündeki yaygın varsayım neredeyse kesinlikle yanlıştı; en azından, kadınların bir erkeğin gelip kendileri için yapmasını beklemek yerine ev içi bağlamlarda ihtiyaç duyduklarında kendi aletlerini üretmeleri çok daha olasıydı. Bu varsayımın ardında yatan, erkeklerin daha fazla üst beden gücüne sahip olduğu argümanı Gero tarafından reddedilmiş ve fiziksel gücün taş alet yapımında yetenekli biri için zorunlu bir nitelik olmadığına dikkat çekilmiştir. Ayrıca Gero, araştırma zamanı ve parasının, mızrak uçları gibi en "erkeksi" taş aletlerle ilgili çalışmalara büyük önem verildiğine, kadınlar tarafından yapılmış ve kullanılmış olması muhtemel taş aletlerin, örneğin yongaların nispeten göz ardı edildiğine dikkat çekmiştir.

Feminist ve toplumsal cinsiyet arkeolojileri[değiştir | kaynağı değiştir]

Arkeolojinin ilk feminist eleştirilerinden bu yana, toplumsal cinsiyet disiplin içinde muazzam bir popülerlik kazanmıştır. Ancak "feminist" etiketi çoğu arkeolog tarafından benimsenmemiştir. 1990'larda [7] toplumsal cinsiyet ve feminist arkeolojiler arasında bir ayrım oluşmuştur. Toplumsal cinsiyet arkeolojisi, queer teorisi [8], pratik teorisi [9] ve performans teorisini [10] kullanan feminist çalışmaları da içeren, ancak bunlarla sınırlı olmayan geniş bir şemsiye haline gelmiştir. Toplumsal cinsiyet araştırmaları yapan pek çok arkeolog, büyük ölçüde kelimenin olumsuz çağrışımları nedeniyle "feminist" etiketinden kaçınmaktadır.[11] Disiplindeki diğer bazı kişiler ise feminist arkeolojinin tarihi ve amaçları hakkında aşırı basitleştirilmiş bir anlayışa sahiptir ve bunun sonucunda feminist arkeolojiyi yanlışlıkla postmodernizmle [12] bir tutmaktadır. Bazı arkeologlar, doğası gereği politik olan feminist düşüncenin toplumsal cinsiyetle ilgili arkeolojik çalışmalara dahil edilmesine karşı çıkmıştır. Toplumsal cinsiyet arkeolojisindeki [13] az sayıda çalışma, erkek-egemen tarihleri düzeltmenin ötesinde ataerkil güç yapılarına meydan okumaya aktif olarak katılmıştır. Feminist arkeoloji, arkeologlar tarafından kullanılan yorumlayıcı çerçevelere meydan okumak ve bunları değiştirmekle ilgilenir: "Feminizm, toplumsal cinsiyete dayalı güç ilişkilerini değiştirmeyi amaçlayan bir politikadır."[14] Ünlü feminist filozof Alison Wylie, feminist arkeolojinin yürütülmesi için zorunlu olan çeşitli ilkeleri şöyle tanımlamaktadır:[15]

  1. Toplumsal cinsiyet tarafından yapılandırılmış eşitsizlik sistemleri tarafından ezilen insanlara yönelik araştırma soruları önermek ve bu koşulları değiştirmek.
  2. Feminist araştırma, kadınların ve geleneksel toplumsal cinsiyet yapıları tarafından ötekileştirilen diğer grupların yerleşik deneyimlerine dayanmalıdır.
  3. Araştırmacılar, araştırmalarından etkilenenlere karşı sorumlu tutulmalıdır; feminist araştırmalar hiçbir şekilde başkalarını istismar etmemelidir.
  4. Feminist araştırmacılar, kişisel sosyal konumlarını, ilgi alanlarını ve değerlerini tanıyarak ve bunların araştırmalarıyla nasıl etkileşime girdiğini tartışarak özdüşünümsellik içinde olmalıdır.

Buna karşılık, feministler tarafından uygulamaya konulmayan toplumsal cinsiyet arkeolojisi bu özelliklerden yoksundur. Toplumsal cinsiyet şu anda feminist olmayanlar arasında arkeolojide yaygın bir çalışma konusudur. Bu tür çalışmalar, cinsiyetlendirilmiş faaliyetlerin ve maddi kültürün tanımlanmasına ve geçmiş toplumların cinsiyet rollerine odaklanır, ancak kendilerini açıkça politik bir şekilde sunmazlar. Feminist olmayan arkeologlar çalışmaları içinde kendilerini belirli bir şekilde konumlandırmaya ya da konumlarının çalışmalarını nasıl etkilediğini düşünmeye daha az mecbur hissederler. Ancak toplumsal cinsiyeti feminizmden bağımsız olarak incelemek, erken dönem çalışmaların amaçlarını ortadan kaldırır ve toplumsal cinsiyet ile cinsiyeti kavramsal olarak eksik bir şekilde temsil eder. [12]

Feminizmin arkeolojiye süregelen katkıları[değiştir | kaynağı değiştir]

Feminist arkeologlar arkeolojik normlara meydan okumaya ve araştırmaları yeni entelektüel alanlara doğru genişletmeye devam etmektedir. Alternatif bilgi ve temsil biçimlerinin dahil edilmesini savunuyorlar; örneğin, siyah ve yerli epistemolojileri feminist arkeologlar [16] tarafından kullanılmaktadır. Arkeolojinin eril karakterine ve örgütlenmesine [17] yönelik feminist bir eleştiri devam etmektedir.

Alternatif bilgi ve sunum biçimleri[değiştir | kaynağı değiştir]

Feminist arkeologlar için önemli bir araştırma alanı, bazı feminist olmayanların yanı sıra, geçmişin alternatif anlayış ve yorumlarına ayrıcalık tanımak ve bilgiyi aktarmanın geleneksel olmayan yollarını keşfetmek adına Batılılaşmış tarih biçimlerini merkezden uzaklaştırmaktır. Arkeolojik araştırmalarda ve geçmişin yorumlanmasında soydaş topluluklara söz hakkı tanıyan çalışmalar giderek artmaktadır. Afrika Mezarlığı tartışmalarında soydaş topluluklara söz hakkı tanınması yönündeki kamuoyu talebi, bu tür çalışmaların önemini vurgulamıştır. Feminist arkeoloji ile Yerli arkeolojisi arasında paralellikler kurulmuş, her ikisinin de geçmişle ilgili bilgiye erişimde erkek, beyaz, orta sınıf, Batılı tekelini yıkmak için nasıl çalıştığına odaklanılmıştır. [18] Bu tür bir çalışma, Batılı bilginin öneminden bir şey eksiltmeden ayrıcalıklı konumunu merkezden uzaklaştırmaya yardımcı olur.

Buna ek olarak, feminist arkeologlar geçmişe erişmeye yardımcı olmak için kurgudan yararlanmışlardır. Red-Light Voices'da görüldüğü gibi,[19] 20. yüzyılın başlarında fahişelik yapan kadınların mektup ve günlüklerine dayanan oyunlar fahişeliği araştırmak için kullanılmıştır. Bir başka örnek de Laurie Wilkie'nin Federal Yazarlar Projesi'nde yer alan kurgusal bir işçiyi, Güney'in özgürleşme sonrası döneminde[20] Afro-Amerikan bir ebe üzerine yaptığı arkeolojik çalışmaya dahil etmesinde görülüyor. Janet D. Spector, What This Awl[21] Means adlı öyküsünde tek bir yapıtın ardındaki anlamı kurgusal bir anlatı aracılığıyla yorumlamıştır. Anlatının, arkeologların çok sesli ve daha geniş kitlelerce erişilebilir yorumlar ve sunumlar yaratabilmeleri için etkili bir araç olduğu ileri sürülmüştür.[22] Hikâye anlatımının kullanımı, "arkeoloji yoluyla kanıtlandığı üzere, anlatının kadınların deneyimlerine doku, nüans ve insanlık katmak için ne kadar güçlü bir araç olduğunu göstermektedir"[23].

Kesişimsel analiz[değiştir | kaynağı değiştir]

Feminist (ve bazı feminist olmayan) arkeologlar tarafından kullanılan yaygın bir analitik teknik olan kesişimsel analiz, ABD'de üçüncü dalga feminizme öncülük eden siyah feministlerin iddialarını takiben, toplumsal cinsiyetin tek başına ele alınamayacağını, diğer kimlik biçimleriyle birlikte ele alınması gerektiğini savunur.[12] Tarihsel arkeolojide toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf arasındaki bağlantı giderek daha fazla araştırılmış, ancak başta cinsellik olmak üzere kimliğin diğer yönleri de toplumsal cinsiyetle bağlantılı olarak incelenmiştir.[24] Kesişimsel analiz feminist arkeoloji ile sınırlı kalmamış, tarihsel arkeologlar tarafından kimliği araştırmak için toplumsal cinsiyet-ırk-sınıf kavramlarının yaygın olarak kullanılması da bunu göstermiştir. Bu tür çalışmaların çoğu yakın Anglo-Amerikan geçmişinin[25] beyaz, orta sınıf kadınlarına odaklanmış olsa da toplumsal cinsiyetin kimliğin diğer yönleriyle birleştirilmesi Kızılderili kadınlara[26] ve Afro-Amerikalılara[27] da uygulanmaya başlanmıştır. Kathleen Deagan'ın[28] ABD ve Karayipler'deki İspanyol koloni bölgelerinde yaptığı çalışmalar, İspanyol kolonilerindeki [29] toplumsal cinsiyet çalışmalarına öncülük etmiştir. ABD'de toplumsal cinsiyet ve sınıf arasındaki içsel bağlantıya dikkat çeken siyah feminist çalışmaların kullanımı, arkeolojide kesişimsel analizin kullanımını ilerletmede önemli bir adım olmuştur.[30] Kesişimsel yaklaşım, hegemonik feminist teorinin akışına müdahale eden çok sayıda "muhalif bilinç" ve sınırları aşma ve topluluktaki aidiyet terimleriyle müzakere etme gibi zorluklarla karşılaşmıştır.[31]

Siyah Feminist Arkeoloji[değiştir | kaynağı değiştir]

Siyah Feminist Arkeoloji, arkeoloji disiplini içerisinde nispeten yeni bir disiplin olup, Kuzey Amerika tarihi bağlamında ağırlıklı olarak Siyah kadınlar tarafından yürütülmektedir.[32] Amerikan arkeolojik kayıtlarının yorumlanmasında ırk, toplumsal cinsiyet ve sınıf arasındaki kesişime odaklanır ve baskı biçimlerinden birinin ya da diğerinin ayrıştırılmasını ya da öncelendirilmesini reddeder.[32][33] Siyah Feminist Arkeoloji, "kasıtlı olarak kaba ve dokusal bir analitik çerçeve"[33] oluşturmak için tanıtılan arkeolojik teorinin eklenmesiyle birlikte, Siyah Feminist Antropolojiden büyük ölçüde esinlenmiştir. Bu teorik yaklaşım, ırkçılık ve cinsiyetçiliğe dair çağdaş kavramları geçmişle ilişkilendirmekte ve geçmişteki etkiler ile geçmişin bugünü etkileme ve şekillendirme biçimi arasında bağlantılar kurmaktadır.

Siyah Feminist Arkeolojinin Katkıları[değiştir | kaynağı değiştir]

Tarih Öncesi Arkeolojisi[değiştir | kaynağı değiştir]

Arkeolog Kathleen Sterling, siyah feminist teorinin tarihsel Kuzey Amerika bağlamları dışında arkeolojiye uygulanabileceği iki yol öneriyor: (1) Avrupa'nın Paleolitik insanlarını, ilkelliğe dair yorumlarımızın farkında olmaya çalışarak ve aynı zamanda ilkellik anlayışlarımızın ırksal olarak biçimlendiğini kabul ederek incelemek ve (2) anatomik olarak modern insanlar (AMH) ile Neandertalleri ve bunların etkileşim biçimlerini incelemek.[32] Sterling, Siyah feminist teorinin ikincisine nasıl uygulanabileceğine dair bir örnek sunuyor.

Kesin tarihler tartışmalı ve değişken olsa da anatomik olarak modern insanlar (AMH) ve Neandertallerin uzun bir süre boyunca birbirleriyle etkileşim içinde oldukları ve yaşadıkları söylenebilir. AMH'ler ve Neandertallerin etkileşime girdiği düşünülen yollar kültürel aktarım ve rekabettir.[32] Bu kültürel aktarım etkileşiminin, Châtelperronian alet geleneği ve Üst Paleolitik yerleşimlerdeki işlenmiş fildişi varlığı aracılığıyla görüldüğü düşünülmektedir ve her ikisinin de AMH'lerden yayıldığı varsayılmaktadır. Sterling, AMH'ler ve Neandertaller arasındaki kültürel etkileşimin bu şekilde yorumlanmasının, Neandertallerin üstün Cro-Magnonlardan daha aşağı bir ırk olduğunu ve binlerce yıl boyunca başarıyla evrimleşen bu türden hiçbir şey öğrenmediğini varsaydığını iddia etmektedir. Diğer önde gelen bir etkileşim şekli olan rekabet, Neandertallerin soyunun tükenmesine Cro-Magnonların onları alt etmesinin neden olduğu fikrine dayanmaktadır ki bu da yine Sterling'in Neandertallerin aşağı bir ırk olduğu iddiasıyla örtüşmektedir.[32]

Ancak yeni analizler bu ilişkiyi karmaşık hale getirmiştir. AMH'lerin bölgeye gelmesinden önceye tarihlenen, mamut kemikleri, kırmızı aşı boyası ve mamut kemikleri üzerindeki kasaplık dışı işaretlerden oluşan çökmüş bir sığınağa dair yeni bulgular, Neandertallerin AMH'lerin etkisi veya yönlendirmesi olmaksızın bu tür sembolik faaliyetleri gerçekleştirebildiklerini göstermektedir. Bir başka karmaşık faktör de Avrasya'daki Homo türleri arasında önemli ölçüde cinsel etkileşim olduğunu gösteren DNA kanıtlarıdır. Bu DNA kanıtları, bu türler arasındaki melezleşmenin bugün modern genomlarda devam edecek kadar yaygın olduğunu, ancak modern popülasyonlarda ezici yüzdelere sahip olacak kadar fazla olmadığını göstermektedir.[32]

Ne yazık ki Neandertaller ve AMH'ler arasındaki bu ilişkilerin dinamikleri hakkında çok az şey bilinmektedir. 2012 tarihli bir New York Times makalesine atıfta bulunan Dr. Chris Stringer, Neandertaller ve AMH'ler arasındaki ırksal karışmayı "rakip insan grupları arasındaki saldırgan eylemler"[34] olarak tanımlıyor ve bunun aynı davranışa sahip günümüz avcı-toplayıcı gruplarına benzediğini söylerken bunun kabile stereotiplerini güçlendirdiğini öne sürüyor. Şiddetin doğuştan geldiğine ve erkeklerin ilkelliğine dair fikirler de ima edilmektedir. Sterling, bu tarih öncesi rekabet görüşünü, Amerika Birleşik Devletleri'nde köleleştirilmiş Siyah kadınların maruz kaldığı cinsel şiddet ve Siyah erkekler ile Beyaz kadınlar arasındaki ilişkilerin suç olarak dayatılması ile karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Farklı ırklardan insanlar arasındaki rızaya dayalı etkileşimler tarihsel bir imkânsızlık olarak görülmüş ve kadınlara cinsel eylemlilik hakkı tanınmamıştır.[32]

Yine de rekabet, Neandertal ve AMH etkileşiminden doğan bebeklerin katli, kasıtlı düşük yapma ve doğan çocukların terk edilme olasılıklarını açıklamıyor ve Sterling'in iddiasına göre bu durum yine bu popülasyonlardaki kadınların eylemlilik hakkını göz ardı ediyor. Sterling, Neandertallerin şiddetli iklimsel koşullar karşısında yok oldukları iddiası yerine, ırksal olarak karışmış olmaları ve çocuk yetiştirmeleri nedeniyle AMH toplulukları içinde eridiklerini öne sürmektedir. Bu görüş, Neandertallerin yok oluşuyla ilgili diğer teorileri hatırlatmakla beraber bir tür olarak yok olmalarına yol açmasına rağmen özerkliklerini ve eylemliliklerini de kabul etmektedir.[32]

Sterling, yaşamın ve kimliğin farklı yönlerinin ilgi alanlarıyla nasıl kesiştiğini ve etkilediğini göstermek ve tarih öncesi yaşama dair daha karmaşık anlayışlar üretmek için Siyah Feminist bir yaklaşım benimsiyor.[32]

Tarihsel Arkeoloji[değiştir | kaynağı değiştir]

Siyah Feminist Arkeoloji'nin (BFA) savunucularından Whitney Battle-Baptiste, Siyah Feminist Arkeoloji kitabında Siyah Feminist Arkeoloji'nin teori ve metodolojisinden bahsediyor. Battle-Baptiste'e göre BFA, "ırk, toplumsal cinsiyet ve sınıfın kesişimselliğine" ve kişinin çoklu kimlikleri nedeniyle ikiye ya da üçe katlanan baskı biçimlerine odaklanıyor. BFA, günümüz ırkçılığı ve cinsiyetçiliği ile bağlantı kurmak amacıyla geçmişi araştırıyor. BFA, geleneksel arkeolojinin katı materyal analizini yakın tarihi ve çağdaş toplulukların kültürel manzaralarıyla birleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu yöntemlerin yardımıyla Siyah Feminist Arkeoloji, arkeolojide sorulan soruları ve üretilen bilgiyi çeşitlendirme potansiyeline sahiptir. Tennessee'deki Hermitage Plantasyonu, Lucy Foster'ın Massachusetts'teki evi ve yine Massachusetts'te yer alan W.E.B. Du Bois'nin Gençlik Evi, Battle-Baptiste'in tarihi alanlara Siyah Feminist Arkeolojik yaklaşımını göstermek için kullandığı örneklerdir.[35]

Hermitage Plantasyonu yedinci başkan Andrew Jackson'a aitti ve 160'tan fazla kölesi vardı. Battle-Baptiste, araştırmasında sadece Hermitage'ın fiziksel manzarasını incelemekle kalmayıp aynı zamanda kültürel anlamları, sosyalleşme süreçlerini ve mekândaki Siyah eylemliliğini de araştırmıştır. Hane içi alanı ırk vurgusuyla inceleyen yazar, esir kadınların yaptıkları ev işlerinin Avrupalı kadınlarınkinden farklı olduğunu ortaya koymuştur. Battle-Baptiste, eski nesillerin toplumsal hafızasına dayanarak, evin "yirmi metrelik bir konutun dört duvarı" olmadığını öne sürer. Ev, avluyu da içine alacak şekilde daha geniş bir çevreye yayılır ve insanların "yeniden toparlandıkları, hayatta kalma stratejilerini öğrendikleri, güç buldukları ve direniş düşünceleri yarattıkları" bir yerdir.[35]

İlk olarak 1940'larda Adelaide ve Ripley Bullen tarafından keşfedilen Lucy Foster Konutu, 1767 yılında Boston, Massachusetts'te doğan Lucy Foster'a ev sahipliği yapmıştır. Çocukken varlıklı bir aile olan Foster'lar tarafından evlat edinilmiş, kendisine bir yuva sağlanmış ve karşılığında aileye kilise tarafından tazminat ödenerek günlük işlerde ve görevlerde çalıştırılmaya başlanmıştır. Sarah Gilbert adında başka bir çocuk Foster'lar tarafından eve alınmadan önce 11 yıl boyunca evdeki tek Afrikalı olarak hizmet etmişti. Massachusetts'te köleliğin kaldırılmasından sonra Lucy'nin Foster ailesinin hanımı Hannah Foster ile birlikte kaldığı anlaşılıyor. Özgürlük sonrası Massachusetts'teki kısıtlamalar ve fırsatların azlığı bu karara katkıda bulunmuş olabilir. 24 yaşındayken Lucy, "Massachusetts Eyaleti adına, eskiden Job Foster'ın hizmetkarı zenci bir kadın olan Lucy'yi uyarmanız ve onu ihbar etmeniz isteniyor" yazan bir mektupla şehir dışında "uyarıldı". Bu, New England'daki Siyah ve Yerli nüfusunu azaltmaya yönelik yaygın bir uygulamaydı. Olaysız geçen iki yılın ardından Lucy bir kez daha Andover'a dönmüş görünüyor. 26 yaşındayken South Parish Congregational Kilisesi'nde "İman İkrarı" verdiği söylenir ve bir ay sonra Lucy'nin oğlu Peter vaftiz edilir. Peter'ın yaşı, doğum yeri ve babasıyla akrabalığı bilinmemektedir. Hannah Foster'ın 1812'deki ölümünün ardından Lucy'ye vasiyetnamedeki talimatlar uyarınca bir inek, yüz dolar ve arazisinin bir dönümü verilir. Bu bilginin kendi çocuklarının kaderinden önce gelmesi, Lucy ile Foster ailesinin reisi arasında bir yakınlık olduğunu düşündürmektedir. Bundan sonra, 1845'teki ölümüne kadar Lucy hakkında pek bir şey bilinmiyordu.[33]

Battle-Baptiste'e göre Lucy'nin hikâyesindeki tartışma noktalarından biri de yoksulluğu ve yoksulluğun Lucy'nin kimliğini nasıl şekillendirdiği ya da kimliğinin yoksulluk tarafından nasıl şekillendirildiği sorusudur. O dönemde diğer birçok Afro-Amerikan kadın gibi Lucy'nin de hizmet işlerinde ve yemek pişirme, çamaşır yıkama ve dikiş dikme gibi diğer el emeği gerektiren işlerde çalışmaya devam ettiğini, bunun da malzeme koleksiyonunda bulunan iğne, yüksük ve düğme sayısından anlaşıldığını öne sürüyor. Lucy, 1813 yılında Yoksulun Gözetmeni (ing. Overseer of the poor) listesinde yer alır ve 1845 yılındaki ölümüne kadar bu listede kalır. Kendisine hiçbir zaman mülkünü terk etmesi ya da bir darülacezeye taşınması söylenmemiştir. Battle-Baptiste, yoksulluğun maddi kayıtlarda nasıl göründüğünü ve bu maddi kayıtların 1940'larda Bullens tarafından nasıl yorumlandığını sorgulamaktadır. Lucy'nin maddi kayıtlarına bakıldığında, aralarında sedefli eşyalar, Çin porselenleri, kırmızı seramikler, beyaz eşyalar ve daha fazlasının bulunduğu, toplam 113 kaptan oluşan geniş bir yelpazeye sahip olması, yoksulluk fikirlerinin zaman içinde değişkenlik gösterdiğini ortaya koyuyor. Battle-Baptiste, Lucy Foster'ın konutunu yeniden analiz ederken, Lucy'yi bağımsız, saygı duyulan ve özgürlüğü müzakere edilen bir sisteme yerleştirilmiş, ancak yine de kimliğine bağlı olarak bir dereceye kadar kısıtlama yaşayan biri olarak tasavvur etti. Lucy Foster'ın evinde bulunan eşyalar, onun Andover'daki göreceli sosyal konumunun da bir kanıtı olabilir. Yalnız yaşamı nedeniyle, konumunun gece yolcuları için avantajlı olması ve bunun kölelik karşıtı hareketteki rolünün ve Yeraltı Demiryolu'na [33] katkısının bir kanıtı olması mümkündür.

Lucy Foster'ın yaşadığı efsanevi hayata ve Amerika Birleşik Devletleri'nde kazılan ilk Afro-Amerikan yerleşim yerlerinden biri olarak sahip olduğu öneme rağmen, hikayesi Arkeoloji alanında ya da Massachusetts'te pek bilinmemektedir.[33]

Hane halkı çalışmaları[değiştir | kaynağı değiştir]

Evsel alanlara ilişkin arkeolojik çalışmalar, süregelen feminist çalışmalardan özellikle etkilenmiştir. Arkeolojide uzun süredir devam eden, kadınları ev içi mekânlarla ilişkilendirme eğilimi, erkekleri "kamusal" mekânlarla ilişkilendirmenin karşısına yerleştirilerek, feminist araştırmaların sürekli odağı olmuştur. 2000’lerin başından bu yana, toplumsal cinsiyetin bu ikili mekânsal ayrımından uzaklaşılmıştır. Tarihsel arkeolojide feminist arkeologlar, genelevleri[36] ve öğrenci birliklerini[37] inceleyen hane arkeolojisi projeleri gibi Batı normlarına dayalı ailesel bir modelden haneyi neyin oluşturduğuna dair tanımın genişletilmesinde çok önemli rol oynamışlardır. Arkeologlar, daha geniş bir hane literatürüyle etkileşime geçerek, uzun süredir özerk analitik birimler olarak kabul edilen haneyi, toplumsal cinsiyet, ırk, yaş, meslek, sosyoekonomik statü vb. ile şekillenen farklı sosyal konumları işgal eden sosyal özneler tarafından işgal edilen siyasi alanlar olarak yeniden kavramaya başladılar.[38]

Feminist arkeoloji ve erillik çalışmaları[değiştir | kaynağı değiştir]

Feminist kaygılar öncelikle kadınlarla ilgiliydi; ancak arkeolojide maskülinitenin keşfi ve incelikleriyle ilgili kaygılar giderek artıyor. Eril kimlik yapıları[39] ve normatif erkekliğin toplumsal olarak yeniden üretimi[40], sınırlı sayıda arkeolog tarafından ele alınan konulardan bazılarıdır. Ancak genel olarak bu çalışma alanı nispeten keşfedilmemiş durumdadır.

Feminist akımdan esinlenen bazı arkeologlar, bir disiplin olarak Arkeoloji üzerine düşünmeye başlamıştır. Feminist eleştirmenler arkeolojide üç tür androsentrik (erkek-egemen) bakış açısı olduğunu belirtmektedir: 1) avcı, savaşçı, şef ve çiftçi gibi varsayılan erkek rollerine odaklanma; 2) batı geleneği tarafından kadın alanı olarak kabul edilen faaliyetlerin/süreçlerin yeterince analiz edilmemesi; 3) verilerin "orta yaşlı, orta sınıf, batılı beyaz erkeklerin gözünden"[41][42][43] yorumlanması. Arkeolojide androsentrizm (erkek-merkezlilik) ele alınmaz ve insanlar cinsiyetlendirilmiş olarak görülmezse, arkeologlar modern toplumsal cinsiyet stereotiplerinin tekrar tekrar üretilmesi nedeniyle gerçeği gözden kaçıracaklardır.[43] Bu eğilimi takip eden arkeologlar, eski toplumlarda kadınların her zaman toplayıcı, erkeklerin ise avcı olduğu hipotezine karşı çıkmaktadır.[44] Denizcilik arkeolojisi de güçlü bir eril arkeoloji alt alanı olarak kendi üzerine düşünmeye başlamıştır. Denizcilik arkeolojisi çoğu zaman savaşları, gemi enkazlarını ve deniz muharebelerini incelemekte, deniz yaşamının sosyal yönlerini marjinalleştirmekte ve keşfedilmeden bırakmaktadır.[45] Denizcilik arkeologlarının geçmişe dair yorumları da "erkek ve kadın olmanın başka yolları olduğunu kabul etmek"[45] konusunda başarısız oluyor. Denizin enginliğini ve denizcilik arkeolojisinin büyük potansiyelini göz önünde bulunduran akademisyen Jesse Ransley, denizcilik arkeolojisinin queerleştirilmesini savunuyor.[45]

Feminist arkeoloji ve cinsellik çalışmaları[değiştir | kaynağı değiştir]

1990'lardan önce cinsellikle ilgilenen çok fazla arkeolojik araştırma yoktu. 2000'li yıllara girerken, daha fazla araştırmacı üreme kontrolü, cinsel temsiller, cinsel kimlikler, fahişelik ve kurumların cinsel politikalarını incelemek için feminist teori ve queer teoriyi uyguluyor[46]. Örneğin, B.L Voss postkolonyal ve postyapısal feminist teorileri uygulayarak kolonyal dönemdeki Aziz Augustine Modeli'ne meydan okumaktadır. Augustine Kalıbı'nın uygulanabilirliğini hayatın altı yönüyle incelemekte ve bu kalıbın sömürge tarihinin karmaşıklığını azalttığı sonucuna varmaktadır [47].

Arkeolojide feminizmin etkisi[değiştir | kaynağı değiştir]

Feminist arkeolojinin arkeoloji üzerinde bugün de büyümeye devam eden kalıcı bir etkisi olmuştur. Feminist düşüncenin arkeolojiye uygulanması sayesinde, kadınların hem geçmişte hem de günümüzde görünürlüğü giderek artmaktadır. Feminist arkeolojinin en büyük katkılarından biri, kadınların rollerinin yeniden değerlendirilmesine yol açan ve kadınların daha önce düşünüldüğünden daha fazla temsil edildiği durumları ortaya çıkaran geçmiş kültürel koşulların yeniden gözden geçirilmesidir.[48]

Öte yandan, kadınlara atfedilen rollere gerçekten ışık tutulduğu, ancak üstlendikleri rollerin ve gerçekleştirdikleri faaliyetlerin eleştirel bir şekilde ele alınmadığı ve Margaret Conkey'in dediği gibi "sorunsallaştırılmadığı" da söz konusudur. Buna ek olarak, erkek merkezciliğin kadın merkezciliğe dönüştürülmesi, antik heykelciklerin "tanrıça" olarak adlandırılmasında olduğu gibi, anlamlı Feminist eleştiri noktasını gözden kaçırmaktadır.[49]

Arkeolojiyi etkileyen olumlu değişime rağmen, feminist düşünce hala ana akım arkeolojide yaygın olarak uygulanmıyor ve uygulandığında da genellikle kadınlar tarafından yapılıyor. Arkeolojik analizlerde toplumsal cinsiyet göz önünde bulundurulduğunda, bu genellikle daha geniş bir çerçeve içindeki sayısız faktör arasından yalnızca biridir, merkezi bir ilke değildir.[49]

Buna ek olarak, ana akım feminist akademi ile arkeoloji teorisi arasında bir geçişkenlik olmaması, feminist arkeolojinin henüz ana akım feminist çevrelere sıçrama yapamadığını göstermektedir.[49]

Ayrıca Bakınız[değiştir | kaynağı değiştir]

References[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ Hays-Gilpin, Kelley (1 Eylül 2000). "Feminist Scholarship in Archaeology". Annals of the American Academy of Political and Social Science. American Academy of Political and Social Science. 571 (1): 89–106. doi:10.1177/000271620057100107. ISSN 0002-7162. JSTOR 1049136. OCLC 1479265. 
  2. ^ Gero, Joan M. (April 1985). "Sociopolitics and the Woman-at-Home Ideology". American Antiquity. 50 (2): 342–350. doi:10.2307/280492. ISSN 0002-7316. JSTOR 280492. 
  3. ^ Gero & Conkey 1991.
  4. ^ (1991 Vol. 25 No. 4)
  5. ^ Dahlberg, Frances (1981). Woman the Gatherer. Yale University Press. s. 250. ISBN 9780300029895. 
  6. ^ Gero & Conkey 1991, "Genderlithics: Women's Roles in Stone Tool Production".
  7. ^ Wylie 2007
  8. ^ Caesalla 2000. Bulldaggers and Gentle Ladies: Archaeological Approaches to Female Homosexuality in Convict-Era Australia. Archaeologies of Sexuality ed. Robert Schmidt and Barbara Voss 160-178; Voss 2000. Colonial Sex: Archaeology, Structured Space, and Sexuality in Alta California's Spanish-Colonial Missions. See Schmidt and Voss volume 35-61
  9. ^ DeCunzo 1995. Reform, respite, ritual: An archaeology of institutions; The Magdalen Society of Philadelphia, 1800-1850. In Historical Archaeology Vol. 9 No. 23; Wilkie 2000. Magical passions: Sexuality and African-American archaeology. See Schmidt and Voss volume 129-142
  10. ^ Meskell and Joyce 2003. Embodied Lives: Figuring Ancient Maya and Egyptian Experience
  11. ^ Conkey 2003. Has Feminism Changed Archaeology? In Signs Vol. 28 No. 3
  12. ^ a b c Geller 2009. Identity and Difference: Complicating Gender in Archaeology. In Annual Review of Archaeology Vol. 38
  13. ^ Sorenson 2000. Gender Archaeology
  14. ^ Little 1994:10. People with history: An update on historical archaeology in the United States. Journal of Archaeological Method and Theory Vol. 1 No. 1
  15. ^ 2007. Doing Archaeology as a Feminist. Journal of Archaeological Method and Theory Vol. 14
  16. ^ Franklin 2001. A Black feminist-inspired archaeology? Journal of Social Archaeology Vol. 1 No. 1; Wilkie 2005. Inessential archaeologies: problems of exclusion in Americanist archaeological thought. World Archaeology Vol. 37 No. 3; Conkey 2005. Dwelling at the margins, action at the intersection? Feminist and indigenous archaeologies. Archaeologies Vol. 1 No. 1; Voss 2008. The archaeology of ethnogenesis: race and sexuality in colonial San Francisco
  17. ^ Moser 2007. On Disciplinary Culture: Archaeology as Fieldwork and Its Gendered Associations. Journal of Archaeological Method and Theory Vol. 14 No. 3
  18. ^ Conkey 2005
  19. ^ Costello, 2000
  20. ^ 2003 The archaeology of mothering: an African-American midwife's tale
  21. ^ Spector 1993
  22. ^ Joyce 2002. The Languages of Archaeology
  23. ^ Wilkie and Howlett Hayes 2006:252. Engendered and Feminist Archaeologies of the Recent and Documented Pasts. Journal of Archaeological Research Vol. 14
  24. ^ see Schmidt and Voss volume 2008
  25. ^ Wilkie and Hayes 2006
  26. ^ Lightfoot 2005. Indians, missionaries, and merchants: the legacy of colonial encounters on the Californian Frontiers; Howlett 2004. Gendered Practices: Ethnohistoric and Archaeological Evidence of Native American Social Divisions of Labor. Bulletin of the Archaeological Society of Connecticut No. 66
  27. ^ Galle and Young 2004. Engendering African American archaeology: a southern perspective
  28. ^ 1985. The archaeology of the Spanish contact period in the Caribbean. Journal of World Prehistory Vol. 2 No. 2; 1996. Colonial Transformation: Euro-American Cultural Genesis in the Early Spanish-American Colonies. Journal of Anthropological Research Vol. 52 No. 2
  29. ^ Jamieson 2000. Domestic architecture and power: the historical archaeology of colonial Ecuador; Rothschild 2003. Colonial encounters in a Native American landscape: the Spanish and Dutch in North America; see Voss 2008
  30. ^ see Franklin 2001
  31. ^ Sandoval Feminist Theory Reader
  32. ^ a b c d e f g h i Sterling, Kathleen (1 Nisan 2015). "Black Feminist Theory in Prehistory". Archaeologies (İngilizce). 11 (1): 93–120. doi:10.1007/s11759-015-9265-z. ISSN 1935-3987. 
  33. ^ a b c d e "Constructing a Black Feminist Framework", Black Feminist Archaeology, Routledge, ss. 33–72, 5 Temmuz 2017, doi:10.4324/9781315096254-2, ISBN 978-1-315-09625-4, erişim tarihi: 12 Ekim 2020 
  34. ^ Mitchell, Alanna (31 Ocak 2012). "DNA Turning Human Story Into a Tell-All (Published 2012)". The New York Times (İngilizce). ISSN 0362-4331. Erişim tarihi: 15 Kasım 2020. 
  35. ^ a b Battle-Baptiste, Whitney (25 Ekim 2017). Black Feminist Archaeology. New York: Routledge. doi:10.4324/9781315096254. ISBN 978-1-315-09625-4. 
  36. ^ e.g., Seifert et al 2000. Mary Ann Hall's First-Class House: the Archaeology of a Capital Brothel. See Schmidt and Voss volume
  37. ^ Wilkie 2010. The lost boys of Zeta Psi: a historical archaeology of masculinity in a university fraternity
  38. ^ Hendon 2006. Living and Working at Home:The Social Archaeology of Household Production and Social Relations. A Companion to Social Archaeology ed. by Lynn Meskell and Robert W. Preucel 255-271
  39. ^ Wilkie, Laurie A. (2010). "A Historical Archaeology of Masculinity at a University Fraternity". The Lost Boys of Zeta Psi: A Historical Archaeology of Masculinity in a University Fraternity. University of California Press. s. 343. ISBN 9780520260597. JSTOR 10.1525/j.ctt1pptf5. 
  40. ^ Joyce, Rosemary A. (2000). "Girling the girl and boying the boy: the production of adulthood in ancient Mesoamerica". World Archaeology. 31 (3): 473–483. doi:10.1080/00438240009696933. ISSN 0043-8243. JSTOR 125113. LCCN 75646489. OCLC 48535549. PMID 16475297. 
  41. ^ Gilchrist, Roberta (21 Ekim 1999). Gender and Archaeology: Contesting the Past. London: Routledge. doi:10.4324/9780203007976. ISBN 978-0-203-00797-6. 
  42. ^ Myriam., Nelson, Sarah M. (Sarah Milledge), 1931- Rosen-Ayalon (2002). In pursuit of gender : worldwide archaeological approaches. AltaMira Press. ISBN 0-7591-0086-1. OCLC 906876848. 
  43. ^ a b Skogstrand, Lisbeth (1 Nisan 2011). "Is Androcentric Archaeology Really About Men?". Archaeologies (İngilizce). 7 (1): 56–74. doi:10.1007/s11759-010-9149-1. ISSN 1935-3987.  Geçersiz |doi-access=free (yardım)
  44. ^ Haas, Randall; Watson, James; Buonasera, Tammy; Southon, John; Chen, Jennifer C.; Noe, Sarah; Smith, Kevin; Llave, Carlos Viviano; Eerkens, Jelmer; Parker, Glendon (November 2020). "Female hunters of the early Americas". Science Advances (İngilizce). 6 (45). Bibcode:2020SciA....6..310H. doi:10.1126/sciadv.abd0310. PMC 7673694 $2. PMID 33148651. 
  45. ^ a b c Ransley, Jesse (1 Aralık 2005). "Boats are for boys: queering maritime archaeology". World Archaeology. 37 (4): 621–629. doi:10.1080/00438240500404623. ISSN 0043-8243. 
  46. ^ Voss, Barbara L. (1 Ekim 2008). "Sexuality Studies in Archaeology". Annual Review of Anthropology (İngilizce). 37 (1): 317–336. doi:10.1146/annurev.anthro.37.081407.085238. ISSN 0084-6570. 3 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mart 2022. 
  47. ^ Voss, Barbara L. (1 Ekim 2008). "Gender, Race, and Labor in the Archaeology of the Spanish Colonial Americas". Current Anthropology. 49 (5): 861–893. doi:10.1086/591275. ISSN 0011-3204. 
  48. ^ Voss, Barbara L. (1 Ekim 2008). "Gender, Race, and Labor in the Archaeology of the Spanish Colonial Americas". Current Anthropology. 49 (5): 861–893. doi:10.1086/591275. ISSN 0011-3204. 
  49. ^ a b c Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; :02 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)

Bibliography[değiştir | kaynağı değiştir]