İçeriğe atla

Davulalan, Yıldızeli: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Ato (mesaj | katkılar)
k Elshad alizade tarafından yapılan değişiklikler geri alınarak, Peykbot tarafından değiştirilmiş önceki sürüm geri getirildi.
Şablon yardımcısı kullanılarak {{Kaynaksız}} etiketi ekleniyor
1. satır: 1. satır:
{{Kaynaksız}}

{{Türkiye köy bilgi kutusu
{{Türkiye köy bilgi kutusu
|ad = Davulalan
|ad = Davulalan

Sayfanın 00.34, 24 Ağustos 2013 tarihindeki hâli

Davulalan
Harita
Sivas
Sivas
ÜlkeTürkiye Türkiye
İlSivas
İlçeYıldızeli
Coğrafi bölgeİç Anadolu
Nüfus
 (2000)
 • Toplam262
Zaman dilimiUTC+03.00 (TSİ)
İl alan kodu0346
Posta kodu58540
Resmî site
[1]

Davulalan, Sivas ilinin Yıldızeli ilçesine bağlı bir köydür.

Tarihçe

Köy nüfus köken olarak Kars muhaciri olarak bilinir. Rus işgali sırasında ağırlıklı Damal (Ardahan) ilçesi bağlı köylerden göçenler ve başka köylerden katılanlardan oluşur. Göçle gelen başka yerlere dağılsa da bir süre sonra aynı köye gelmişlerdir. Göç tarihi takribi 1900'lerin başıdır.

Davulalan Köyüne ilk yerleşme 1893 yılında olmuştur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı nedeniyle, Gürcistan sınırındaki Türkmen Aşireti, batıya doğru göç etmeye başlamıştır. Yöre halkı Kars’tan şimdi bulundukları yere gelmişlerdir. Bu yüzden Davulalan Köyü Kars kültürünün izlerini taşımaktadır.

Köyün ilk kurucuları Hasan Aga Dede, Emo Kahya ve Topalın Oğlu lâkaplı kişilerdir. Bunlar, dört aile köye gelirler ve yerleşirler. Köye ilk geldiklerinde buraya yerleşmerini sağlayan neden çilek teleklerinin uzunluğudur. Bu teleklerin boylarını ölçerler ve bakarlar ki bir adam boyu "bu çileğin böyle uzadığı yerde buğday yetişmez mi" derler ve buraya yerleşmeye karar verirler.

Köyün isminin nereden geldiği hakkında çeşitli görüşler vardır. Birinci görüş şudur: Köye ilk gelindiği zaman etrafı hep ormanlıkmış. Yalnız bu ormanlık alanın tam ortasında, içinden su çıkan boş bir alan varmış. Bu boş alan rüzgar vurduğu zaman davul gibi ses çıkarırmış. İşte bu sesten dolayı buraya, Davulalan demişlerdir. İkinci görüş ise şudur: Köy halkı Kars’tan göçtükleri için Kars şivesiyle konuşurlar. “Şurası” kelimesi yerine, “da ora” derler. “Şuraya” gidiyorum yerine, “da oraya” gidiyorum derler. İşte bu “daora” kelimesi zamanla “davulalan” sözcüğüne dönüşmüştür.

Köyün isminin nereden geldiği hakkında diğer bir görüş, yıllar önce burada bir eşkiyanın vurulduğudur. Bu eşkiyanın vurulması üzerine, askerler burada davul çalıp şenlik yaparlar. Köye bu yüzden davul çalınan alan anlamına gelen Davulalan denilmiştir.

Kültür

Giyim

Bayanlar

Genç kızlar

Genç kızlar başlarını on iki veya on üç yaşlarından sonra kapatmaya başlarlar. Kızlar yaşlı kadınlar gibi kof takmazlar. Eskiden genç kızlar, tülbent takarlardı. Tülbet oyalı ve boncuktan olurdu. Genç kızlar tülbenti çeneden geçirmezler. Arkadan geçirip tepede bağlarlar. Tülbentler renkli olur. Kızların bu şekilde baş bağlama düzenlerine “keçik” adı verilir. Kızlar tülbentlerine tutturmak için köye gelen satıcılardan toka alıp, kollarına gümüş bilezik, kulaklarına küpe takarlarmış.

Genç ve yaşlı giyiminde, iç çamaşırları aynıdır. Aynı zamanda gençlerde, yaşlılarda, ayakkabı olarak çarık giyerler. Geç kızlarda yaşlılar gibi ayaklarına, yaz kış, desenli yün çorap giyerler. Genç kızlar üstlerine basmadan pileli elbise giyerler. Bu pileli elbiseye köyde “entere” denilir. Entere boydan boya düz bir elbisedir. Enterenin boyu ve kolları uzundur. Eskiden enterenin kollarına lastik takıp büzüştürürlermiş. Enterenin rengi genellikle kırmızı, pembe veya sarı olur. Özellikle kırmızı, köyde kıyafetlerde çok kullanılan bir renktir. Köyde pembe renge “gülü gülü” denilir. Entere sarı kadife kumaştan da yapılır ve üzerine önden tokalı kemerler takılır. Bu kemere “palaska” denilir. Palaska gümüş veya kayıştan yapılan kalın bir kemerdir. Kemeri kendileri yapmazlar satın alırlardı.

Süs eşyası olarak kızlar burunlarına hızma takarlar. Çok zengin aileler gümüş hızma takarlar. Eğer gümüş hızma yoksa karanfilden hızma takılır. Boyunlarına ise “gıdıklık” adı verilen mavi, siyah ve kırmızı boncuktan yapılan kolye takılır. Ayrıca kollarına gümüş bilezik ve kulaklarına küpe takarlar.

Evli kızlar

Genç kızlar evlendikten sonra kıyafetleri de değişikliğe uğrar. En önemli değişiklik baş bağlamada meydana gelen değişikliktir. Kızlar evlendikten sonra başlarına kof takarlar. Önceden arkadan bağlanılan tülbent, evlendikten sonra çeneden bağlanır. Üstlerine “salta” denilen siyah kadife kumaştan yapılmış, üzerinde sarı işlemeleri olan ceketler giyer gelinler. Etek yerine kutnu kumaştan dikilmiş, “üçpeş denilen” elbise giyerler.

Gelinler önlerine yünden yapılmış önlük bağlarlar. Bu önlük çok ince yapılır ve iş yaparken üstleri kirlenmesin diye takılırdı. Önlüğün arkasında bele dolamak için “bel bağı” denilen ip vardır. Bel bağı uzun olur. Bele üç veya dört kere sarılır. Önlük yere serilerek çulhada dokunur. Önlüğün üzerine yaklaşık üç metre yünden yapılan “kuşak” bele sarılır. Kuşağın rengi bordo olur ve üzerine çeşitli desenler yapılır. Kadınlar saçlarına boncuktan yapılmış “saçlık” denilen süs takarlardı. Saçlık saç örüldükten sonra, örgülerin arasında bir tane boncuk kalacak şekilde bağlanırdı.

Yaşlı kadınlar

Yaşlı kadın başı, genç kız başından farklı bağlanır. Yaşlı kadınlar, başlarını şöyle bağlarlar: Önce daha hiçbir şey takmadan, saçın üzerine yanyana boncukların dizilmesiyle yapılan “sahandırık” adı verelen süsü takarlar. Sahandırık başın üstünden geçirilir. Çenenin altına getirilir ve çenenin altında düğümlenir. Sahandırık baş kapatıldığı zaman yan taraflardan görünür. Sahandırık takıldıktan sonra “kof” adı verilen baş bağlama işlemi yapılır. İlk önce başa fes geçirilir. Bu fesleri kadınlar kendileri yaparlar. Fes başın üst yanını kaplayacak şekilde yapılır. Fesin rengi kırmızı olur genellikle. Fesin önünde “kor” adı verilen üst üst üste dikilen gümüş paralar dizilidir. Korların daha büyükleri, fesin yan tarafından aşağıya doğru sarkıtılır. Bu aşağıya doğru sarkan paralara “mecidiye” adı verilir. Fesin önünden korların ortasından aşağıya yalnızca bir tane altın para sarkıtılır. Kor ve mecidiyeler çok zengin ailelerde altın olurdu. Başa fes konduktan sonra üzerine keten ya da çit adı verilen tülbent bağlanır. Keten patıskadan yapılır ve beyaz renklidir. Biçimi karedir. Bağlanacağı zaman üçgen haline getirilir. Başın yan tarafından iki ucu birbirine dolanır önce. Ketenin ucu çene altından geçirilerek başın üst yanında düğümlenir. Kadınlar daha sonra ketenin üzerine poşu adı verilen renkli tülbent dolarlar. Poşu alına dolanır. Rengi siyah, kırmızı veya yeşil olabilir. Bazen de üç renk birden başa dolanabilir.

Kadınlar iç çamaşırı olarak içlerine “don-köynek” adı verilen iç çamaşırı giyerler. Altlarına giydikleri çamaşıra “don” denilir. Dona aynı zamanda köyde “tuman” da denilmektedir. Donun kumaşı basmadan veya divgin adı verilen çok kalın kumaştan yapılır. Don diz kapağına kadar, çok geniş yapılır. Donun beline, dizaltına gelecek yerlerine lastik geçirilir ve lastik büzülür. Bu sayede donun altı daralır ve düşmez. Donun rengi beyaz haricinde bütün renkler olabilir. Kadınların üst yanlarına giydikleri çamaşırın ismi “köynek”tir. Köynek Amerikan bezi adı verilen kumaştan yapılır. Rengi donun aksine beyaz olur. Köynek diz kapağını geçmez. Fakat çok kısa da değildir. Kolları uzun olur. Köyneğin ön tarafı açık olur. Açık olan yere düğme dikilir. Ayrıca yakası “ve yaka” biçimindedir. Kadınlar köyneğin üzerine “saya” dikerlerdi. Saya köyneğin biçiminde, fakat ondan daha uzundur.

Kadınlar üst yanlarına üç etek giyerler. Bu üç eteğe köyde “üçpeş” denilir. Üçpeş sayanın üzerine giyilir. Ayaklara kadar uzanır. Rengi herhangi bir renk olabilir. Kumaşı divgindir. Kadife kumaştan da dikilirdi eskiden. Üçpeşin iki yandan yırtmacı vardır. Köynek, saya ve üçpeşin yakaları açık olduğu için eskiden kadınlar döşü kapatması için “döşlük” yaparlardı. Döşlük kare şeklindedir. Altına ip geçiririlir. Üst yanı düğmelidir. Takacakları zaman alttan bellerini iple sararlar. Üstünü ise boğazlarının arkasından düğümlerler. Döşlüğün üstü renkli boncuklarla süslenir.

Kadınlar ayakkabı olarak “çarık” ve “postal giyerler. Çarık ve postal deriden yapılırdı. Çarıklar ellerde dikilir ve üzerine püskül dikilir. Yaşlı kadınlar, yaz kış, yün çorap giyerlerdi. Çorapları kendileri dokurlar ve beyaz üzerine mavi, siyah, kırmızı renkten desenler yaparlardı.

Kadın giyimindeki değişmeler

Elbiseleri diz üstünde yaparlar bu dönemde. Tumanlar, iyice küçülmüş ve incelmiştir. 70’li yıllardan sonra şehirlerle olan etkileşim sonucu, kızların iç çamaşırları şehirlerde giyilen çamaşırlara benzemiştir. İlçeden veya köye gelen satıcılardan penye alan genç kızlar, kendilerine şehirlerde giyilen külotlardan dikmeye başlamışlardır. Bu dönemde genç kızlarda sütyen giyme alışkanlığı hala yoktur.

1990’lı yıllarda genç kızların saçları açılmıştır. Fakat iç giyimlerini, kendileri dikmezler artık. Şehirde giyilen külot, atlet, sütyen gibi çamaşırlar alınıp giyilir. Bu çamaşırlar köye gelen satıcılardan veya ilçeden alınır.

2000’li yıllara gelindiğinde genç kız giyimi tamamen değişmiştir. Köyde hiçbir genç kız gündelik yaşamlarında etek giymemektedir artık. Kot pantolon ve kumaş pantolon kızlar arasında çok yaygındır. Pantolonun rengi ve biçimi önemli değildir. Hatta bu pantolonlar genelde dar olur. Pantolonların üzerine, yazın ve kışın giyilen giyecekler değişir. Kızlar kışları kazak, yazları tişört giyerler. Kızların belli bir kıyafet tarzları yoktur. Evin içinde, dışarıya göre daha rahat giyinirler. Kolları kısa elbise ve tişörtleri rahatlıkla giyerler köyün içinde. İş yaparken veya evin içinde eşofmanla dolaşırlar.

Erkekler

Eskiden erkekler içlerine don-köynek adı verilen iç çamaşırları giyerlerdi. Erkeklerin üst yanlarına giydikleri çamaşırın ismi “köynek”tir. Köyneğin yakası yuvarlak, kolları uzundur. Boyu bele kadar uzanır ve önü kapalıdır. Üst tarafında üç ya da dört tane düğmesi vardır. Köynek beyaz Amerikan bezinden yapılırdı eskiden. Erkekler alt yanlarına, pantolonlarının altına “don” giyerlerdi. Don çulhada yerde dokunur, daha sonra elde dikilirdi.

Erkekler köyneğin üzerine “işlik”adı verilen gömlek giyerler. İşlik model olarak köyneğe benzer. Fakat yakası, dik yakadır. Tiril adı verilen, siyah üzerine, beyaz çizgileri olan bezden yapılırdı. İşliğin üzerine erkekler “gazeki” denilen yelek giyerler. Yeleğin rengi koyu olur ve üzerinde sarı düğmeler vardır. Bu düğmeler gümüşten olabilir. Yeleğin üzerine her zaman olmasada, bazı zamanlar ceket giyilir. Erkekler bellerine kuşak dolarlar.

Donun üzerine erkekler “şal” adı verilen altı dar, üzeri biraz geniş pantolon giyerler. Bu şalı yerde çulhada dokurlardı. Şal kara yünden dokunur. Çulhada diktikten sonra onu elde dikip, üzerine gaytan koyarlar. Pantolonun üzerine çeşitli örnekler yapılır ve daha sonra sarı ipten püskül yaptıktan sonra, bele dolanır. Çorap olarak erkekler yünden yapılan, üzerinde çeştli desenleri olan çorap giyerler. Ayakkabı olarak köyde çarık giyilirdi. Çarıkları erkekler kendileri yaparlardı. Önce hayvanı keser derisini yüzerler ve daha sonra bu deriyi çiğnerler. Son olarak deriyi yere serer ve kuruturlar. Deriyi kesip kare şekli verdikten sonra, deriye ayağa uygun şekil verilir. Kenarlarına delikler açılır ve püskül takılır. Süs olarak, püsküllere boncuk takılırdı.

Erkek giyimindeki değişmeler

Erkek giyimi köyde, 1950’lerden sonra değişim geçirmeye başlamıştır. Ellilerden sonra çeşitli yerlere, özellikle Adana’ya mevsimlik işçiler olarak giden köy erkeklerinin, şehirde görüp aldıkları kıyafetleri köylerine getirmeleri erkek giyiminde değişimi beraberinde getirmiştir. O dönemde köye tekrar geri dönen erkekler, yanlarında, birer takım elbiseyle geri dönmüşlerdir.

Bugün köyün yaşlı erkeklerinin hepsi takım elbise giymektedirler. Yaşlı erkek giyimi biçim olarak pek fazla değişmemiştir. Değişen sadece kumaşlardır.Eskiden yerde yapılan, yünlerle dokunan şalın yerini bugün hazır alınan kumaş pantolonlar almıştır. Ceket ve pantolonun renkleri koyu renklerden seçilir. Genellikle siyah renk tercih edilir.

Yaşlı erkekler iç çamaşırı olarak don-köynek giymeye devam ederler. Gömleklerinin altına köynek giyerler, kumaş pantolonlarının altına ise don giyerler. Fakat bu don-gömlekleri kendileri yapmazlar artık. Eskiden yerde, yünle dokudukları donlar yapılmaz bugün. Yün don yerini, daha sonra Amerikan bezinden yapılan donlara bırakmıştır. Bugün artık kendileri dikmezler. Bu çamaşırları şehirlerden hazır alırlar. Yaşlılar gece yatarken ayrı bir pijama giymezler. Üzerlerindekileri çıkarıp don ve köynekle yatarlarlar hala.

Yaşlı erkekler köyneğin üzerine işlik yerine, şehirden aldıkları gömlekleri giyerler. Gömlekler herhangi bir renk olabilir. Bugün yaşlı erkekler yelek yerine, şehirlerden aldıkları makinelerde dokunmuş, süveterleri giyerler. Bu her zaman süveter olmayabilir. Bazı zamanlarda, süveter yerine kazakta giyebilirler. Kazak ve süveterin üzerine ceket giyilir. Ceket daha çok siyah renkten olur. Bu kıyafetlerin biçim ve kumaşları her zaman aynı değildir. Örneğin köyün en yaşlısı olan Eyüp Dede altına, kumaşı kadife olan bir pantolon giymiştir. Yelek olarak ise kumaşı deri olan siyah renk bir yelek giymiştir. Eyüp Dede üzerine, desenli, eflatun renginde olan bir kazak giymiş, onun üzerine aynı zamanda siyah deri bir yelek, yeleğin üzerine ise rengi gri olan bir ceket giymiştir.

Çok eskiden başa takılan fes, 1924’te ilan edilen şapka devrimiyle kalkmıştır. Bugün köyde bütün yaşlılar şapka takarlar. Şapkanın rengi daha çok siyah olur.

Köyde genç erkek giyimi ve yaşlı erkek giyimi farklıdır bugün. Genç erkekler, yaşlılar gibi ceket ve kumaş pantolon giymezler. 1970’li yıllarda çektirilen fotoğraflara baktığımızda burada askerlik çağına gelmiş erkeklerin kumaş pantolon ve gömlek giydiğini görürüz. Bu dönemde erkekler arasında üstü dar, paçaları geniş olan pantolon modadır. Şehirde de bu dönemlerde bu tip pantolonlar modaydı. Demek ki erkek giyimi bu dönemde şehirlerden ekilenmiştir. Bu pantolonun üzerine genç erkekler gömlek giyerler. Gömleğin üzerine ise ceket fazla giyilmez bu dönemde. Gömlekler daha çok pantolonun içine verilir. Pantolona aynı zamanda kemer takılır. Bu dönemde genç erkekler şapka takmazlardı.

1990’larda genç erkek giyimi kızlarda olduğu gibi epeyce değişmiştir. Kumaş pantolonun yanı sıra kot pantolon , kot pantolonun üzerine ise gömlek veya t-shirt giyinirler. Gençler içlerine don ve köynek giymezler bugün. Bunun yerine satın aldıkları, penye atlet ve külotları giyerler. Gece yatarken ise pijama giyip yatarlar. Erkekler iş yaparken giydikleri kıyafetleri normal zamanlarda giymezler. Genç erkekler kara lastik giymezler. Spor ayakkabı veya kundura tipi, şehirden alınan ayakkabıları giyerler. Bugün köyde hiçbir genç erkek, başına şapka örtmez.

Çocuklar

Erkek çocuk

Doğduktan sonra kundağa sarılan çocuğa bir yaşından sonra “köynek” giydirilir. Köyneğin boyu ve kolları uzundur. Ön tarafı ise boydan boya açık olur.Köyneğin rengi beyazdır. Köyneğin üzerine çocuk dört ya da beş yaşına kadar “fistan” giyer. Bu fistan elde dikilir. Fistan elde bulunan koyu renk kumaşlardan yapılır. Fistan ayaklara kadar uzanır ve kolları uzundur. Ayrıca ön tarafı kapalıdır. Fistan elbise şeklindedir ve yakası yuvarlak olur. Üzerine beyaz yelek giydirilir çoğu zaman. Yeleğin üzeri boncuklarla süslenirdi eskiden. Omuzlarına ise al ve üzerine beyaz boncuklar konurdu.

Çocukların başlarına köyde “terlik” adı verilen başlık dokunurdu. Terliğin rengi beyaz, kırmızı gibi renkler olur daha çok. Üçgen şeklinde yapılan terlik başa önden, iplerle bağlanır. Üzerine boncuklardan, düğmelerden ve nazar boncuğundan çeşitli süslemeler yapılır.

Küçük çocuklar eskiden ayakkabı giymezlerdi. Çocuğa yünden uzun çoraplar örülürdü. Çocuk yaklaşık beş yaşına kadar bu giysileri giyer. Daha sonra erkek çocuğu kız çocuğu gibi “entere” denilen uzun elbise giyer. Erkek çocuk belli bir süre entere giydikten sonra, daha sonra pantolon giyer. Pantolonlar elde dikilir. Bunlar elde buluna kumaşlardan dikilir. Bittikten sonra beline lastik geçirilir. Pantolonun üzerine çocuklar elde örülen kazaklar giyerler.

Kız çocuk

Kız çocuk giyimi ve erkek çocuk giyimi yaklaşık beş yaşlarına kadar birbirine benzer. Kız çocukta erkek çocuk gibi altlarına köynek, bunun üzerine ise fistan denilen uzun elbise giyerler. Kız çocuklarına ip çorap giydirilir ve başlarına terlik örtülür.

Kız çocuğu da beş yaşından sonra entere giymeye başlar. Fakat yedi yaşından sonra erkeklerde değişen giyim kızlarda değişmez. Kızlar bu yaşlarından sonra da entere giymeye devam ederler. Kız çocuklarına eskiden, enterenin altına pijama dikilirdi. Pijama desenli kumaştan dikilirdi.

Çocuk giyimindeki değişmeler

1975’ten sonra çocuk giyiminde değişmeler meydana gelir. Bunun en önemli sebebi şehire göç edenlerin, köyü ziyarete geldiklerinde yanlarında getirdikleri çocuk kıyafetleridir. Erkek çocukları bu tarihten sonra köynek ve fistan yerine, elde dikilmiş olan pijama giymeye başlar. Beş yaşına geldiklerinde üzerine yine elde dokunmuş olan kazak giyerler. Altına ise şehirden alınan pantolonları giyerler. Kara lastik bu dönemde hala giyilir. Kız çocukları bu dönemde henüz pantolon giymeye başlamamışlardır.

Bugün çocuk giyimi köyde tamamıyla değişmiştir. Çocukların dış görünüşleri şehirdeki çocukların görünüşlerine benzer. Özellikle kız çocuklarında daha fazla değişme yaşanmıştır. Kız giyimi, erkek giyimine yaklaşmıştır. Özellikle 2000 yılından sonra doğanlar daha farklıdır. Bu tarihten sonra doğan iki kız çocuğunun kıyafetleri şöyledir: Çocuklara etek giydirilmemiştir. Köyde yeni doğan kız çocuklarına artık etek giydirilmez. Bu kız çocuklarına ya pijama giydirilir ya da şehirden alınan hazır pantolonlar giydirilir. Pantolonun altına kış ise külotlu çorap, yazın ise kısa çorap giydirilir. Yine kız çocuklarının üzerine yazın ise t-shirt, kış ise hazır alınan kazaklar giydirilir.

Kız çocuğunun ayakkabısı artık naylon değildir. Köyde hiçbir çocuk, kara lastik veya naylon ayakkabı giymez. Kız çocuklarına şehirden alınan spor ayakkabılar veya diğer spor ayakkabılar giydirilir. Bugün köyde, kız ve erkek çocukları penyeden iç çamaşırları giyerler. Çocuklara atlet ve külot mutlaka giydirilir. Çocukların altları, yine şehirden alınan naylonlarla sarılır. Köyde çocuklarının altını hazır bezlerle saran aileler vardır. Fakat bu bezler her zaman kullanılmaz. Genellikle misafirliğe gidildiği zaman kullanılır.

Köyde okula başlayan erkek ve kız çocuk kıyafeti şöyledir: Erkekler kot pantolon veya kumaş pantolon giyerler. Üzerlerine kazak, gömlek, t-shirt gibi giysiler giyerler. Ayakkabı olarak erkekler spor ayakkabıyı seçerler. Kışları ise şehirden aldıkları botları giyerler. Kız çocukları da erkekler gibi giyinirler. Fakat bazılarının üzerinde etek, hala vardır. Kız çocuk ve erkek çocuk giyimi okula başlayıncaya kadar aynıdır. Yine yeni doğan erkek çocuklarına da kız çocuğu gibi şehirden alınan tulumlar giydirilir. Erkek çocuklarına da, kızlar gibi pijama ve kazak gibi giysiler giydirilir.

Çocuk giyiminde değişimin en önemli niteliği, hazır alınan giysilerdir. Çocuklara kıyafetler şehirdeki yakınlar tarafından gönderilir.

Yemekler

Coğrafya

Köy, Sivas iline 80 km, Yıldızeli ilçesine 32 km uzaklıktadır.

İklim

Köyün iklimi, karasal iklimi etki alanı içerisindedir.

Nüfus

Yıllara göre köy nüfus verileri
2007
2000 262
1997 286

Ekonomi

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Muhtarlık

Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.

Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:

  • Musa Kahya Yıldız
  • Ali Kahya Kaplan
  • Halil Ağa Kızılgöz
  • Yusuf Şengül
  • Mustafa Akyol
  • Murteza Kızılöz
  • Zeynel Ağa Kızılgöz
  • Haydar Yılmaz
  • Haydar Ağa Kızılgöz
  • İsmail Açıkgöz
  • Ali Rıza Açıl
  • İsmail Açıkgöz
  • Kemal Kaplan

Altyapı bilgileri

Köyde, ilköğretim okulu vardır su an eğitim ve öğretim devam etmektedir. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol stabilize olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Dış bağlantılar

Şablon:Portal