Kullanıcı:Al-Rimawi/deneme tahtası

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Tarihçe[değiştir | kaynağı değiştir]

1972-1973[değiştir | kaynağı değiştir]

26 Mart 1972'de artık beş aydır devam eden bir dizi görüş ayrılıklarından ve kendisine karşı 11 İlke ismini verdikleri tezleri savundukları Doğu Perinçek ile sert tartışmalardan sonra İbrahim Kaypakkaya ve Muzaffer Oruçoğlu önderliğindeki bir grup radikal öğrenci Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi'nden (TİİKP) ayrılır ve Aydınlık çevresi ile yollarını sonlandırır. Bu grup, TİİKP'den koptuktan sonra hızlıca örgütlenme çalışmalarına girerler, 7 kişilik bir Koordinasyon Komitesi kurarak İstanbul, Tunceli/Dersim, Malatya ve Siverek'te faaliyetlere başlarlar. 24 Nisan 1972'de ise Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist'i (TKP/ML), onun askeri örgütlenmesi olan Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Fedaileri'ni (TİKKF), aynı zamanda da komsomol yani gençlik örgütlenmesi olan Türkiye Marksist-Leninist Gençlik Birliği'ni (TMLGB) kurarlar. Böylece, TKP/ML, Çaru Mazumdar önderliğindeki Hindistan Komünist Partisi/Marksist-Leninist'in (HKP/ML) geleneğinden gelen, direkt olarak Mustafa Suphi'nin ve onun tarihsel TKP'sinin mirasını sahiplenen Maocu bir grup olarak Türkiye'deki sol örgütlerin arasına katılmıştır.[1] Kaypakkaya ve arkadaşları, Marksizm-Leninizm-Maoizm'in (MLM) evrensel ilkelerini "Türkiye'ye harmanlamışlardır"; Türkiye'nin siyasi, iktisadi ve kültürel gelişmesi eşitsiz yarı-feodal yarı-sömürge bir ülke olduğu tezini, bu sosyoekonomik özelliklere sahip diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de şehirleri kırdan kuşatarak iktidarı ele geçirecek bir uzatılmış halk savaşını,[1] bunun sonucunda gerçekleşecek bir Yeni Demokratik Devrim'i, ardından kurulacak Proletarya diktatörlüğünü, ve o sırada Çin'i kasıp kavurmakta olan Büyük Proleter Kültür Devrimi'ni savunuyorlar, sosyal-emperyalist ve revizyonist olarak tanımladıkları Sovyetler Birliği'ne karşı çıkıyorlardı.[1] Bu ve Üç Dünya Teorisi (ÜDT) gibi teoriye daha sonra giren diğer tezlerin tartışılması TKP/ML içinde zaman zaman bölünmelere dahi yol açmıştır.

Bu senelerde Türkiye'de komünizm için, Amerikan destekli, antikomünist ve sıklıkla tanımlandığı şekliyle faşist 12 Mart 1971 cuntasının yoğun baskılarının şekillendirdiği bir atmosfer mevcuttu, ve bu yüzden TKP/ML kurulduğu günden itibaren yeraltına çekilmek zorunda kaldı. Ancak 1970'lerde Kaypakkaya ve arkadaşlarının Kürecik'te ve Tunceli/Dersim'in köylerinde TİİKP altında kurduğu bağlantıların çoğunun TİİKP ile kopuştan ve partinin kurulmasından sonra da Kaypakkaya önderliğindeki TKP/ML'yi desteklemesi, örgütün ayakları üzerinde durabilmesini sağladı. Kısa süre içinde TİKKF'nin adı Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) olarak değiştirildi ve TİKKO Türkiye'de halk savaşının başladığını ilan etti. TİKKO'nun ilk silahlı eylemi, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın 6 Mayıs 1972'de Ulucanlar Cezaevi'nde idam edilmesini protesto etmek için yapılan bir dizi bombalı saldırıydı. Aynı zamanda ordu ve polis hedeflerine karşı da uyarı saldırıları yapıldı.[2] Örgütün ilk ciddi ve önemli eylemi ise, de Malatya'da Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) gerillaları Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan'ın öldürülmesiyle sonuçlanan Nurhak Olayı sırasında cunta için muhbirlik yapan bir "işbirlikçinin" 20 Mayıs 1972'de kurşuna dizilerek öldürülmesiydi. Bu infaz bizzat İbrahim Kaypakkaya tarafından gerçekleştirildi.

Yine bu dönemde İstanbul ve Tunceli/Dersim'de mühimmat ele geçirmek amacıyla birkaç polis karakoluna baskın teşebbüsünde bulunuldu, ancak hepsi başarısız oldu. İstanbul'da bu teşebbüslerden biri için keşif yapılırken girilen kısa mesafe çatışmada TMLGB İstanbul Komitesi başkanı Mehmet Zeki Şerit bir bekçiyi öldürdü. Bu olay üzerine, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C), THKO ve TİİKP'yi yok etmeyi başarmış olan askeri cunta TKP/ML'ye yönelik baskıları ve operasyonları arttırdı. Kasım 1972'de ilk tutuklamalar başladı ve daha sonra örgüt liderleri ve üst kadrolar birer birer tutuklandılar. Örgüte vurulan ilk ciddi darbe 24 Ocak 1973'te Tunceli/Dersim'deki Vartinik mezrasında Kaypakkaya, Oruçoğlu, Ali Haydar Yıldız ve bir gerilla daha olmak üzere dört gerillanın çembere alındığı Vartinik Kuşatması'ydı. Bu çatışmada Doğu Anadolu Bölge Komitesi (DABK) gerillalarının komutanı ve bir parti üyesi olan Ali Haydar öldürüldü. Beş gün içerisinde Cafer Atan isimli bir gericinin ihbarı (Atan daha sonra 2000 senesinde Maoist Komünist Partisi tarafından öldürülecekti) ile Kaypakkaya da saklandığı köyde tutuklandı. Diyarbakır Cezaevi'ne sevk edildi ve burada kendisine aylarca işkence edildi, cuntayla herhangi bir işbirliğini reddetti. 18 Mayıs 1973'te öldürüldü. Bu zaman aralığında ayrıca iki parti üyesi daha çatışmalarda öldürüldü: Meral Yakar bir çatışmada kaza kurşunuyla vurulmasından üç gün sonra 25 Ocak 1973'te öldü, Ahmet Muharrem Çiçek ise tek başına ancak yüzlerce polisle zapt edilebildikten ve yakalandıktan sonra 19 Mart 1973'te öldürüldü. Örgütün ikinci kurucu üyesi olan Oruçoğlu, Vartinik'ten kaçtıktan sonra yazın örgütü yeniden organize etmek için İstanbul'a gitmişti, ancak 22 Nisan 1973'te Arslan Kılıç gibi üst kadrodan diğer parti üyeleriyle birlikte yakalandı ve tutuklandı. Bu noktada örgütün lider kadrolarının %95'i tutuklanmıştı. Bu, 1972-1973 döneminde TKP/ML'ye vurulan son darbe oldu, örgütün varlığı fiilen ortadan kalktı.[1]

1974-1976[değiştir | kaynağı değiştir]

1974 genel affı ile ana parti liderleri cezaevinde tutulmuş olsa da partinin birçok lider kadrosu hapisten salındı, bu hapisten çıkan ve dışarıda kalan kadrolar ile yeniden örgütlenme çalışmaları başladı. Bu süreçte partiye yeni katılımlar da oldu; eski TİİKP'li Garbis Altınoğlu grubu, Aydınlık ve Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) kökenli Ahmet Kızıler grubu, Edebiyatçılar Grubu olarak anılan bir grup, ve bazı diğer kişi ve gruplar TKP/ML'ye katıldılar. Aynı zamanda ülke içi tartışmalara ve Kaypakkaya'nın tezlerine yeni ulaşan TİİKP Yurtdışı Örgütü topluca partilerinden ayrıldı ve TKP/ML'ye katılıp Yurt Dışı Bölge Komitesi (YDKB) adıyla örgütlendiler. Bu sırada, 18 Ocak 1976'da partiye karşı operasyonlarından birinde TİKKO kent sorumlusu Atilla Özkan İstanbul'da onlarca polis ve ayrıca bir grup Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)-Ülkü Ocakları üyesi tarafından kuşatılıp öldürüldü.[3]

Hapisten çıkan kadroların bir kısmı, hala cezaevinde olan Oruçoğlu ve Kılıç ile de irtibat halinde ikinci Koordinasyon Komitesi'ni (KK) kurdular. Koordinasyon Komitesi oluşumu ve ismi HKP/ML geleneğinden ödünç alınmıştı, ancak ikisi doğalarında farklıydı; HKP/ML'nin Koordinasyon Komitesi'nin görevi partiyi örgütlemek iken TKP/ML'nin bu yeni kurulan Koordinasyon Komitesi'nin görevi "partiyi bir kongre için hazırlamak, halk savaşı perspektifinden bir parti yapısı inşa etmek, ve parti tarihinin samimi bir eleştirisini hazırlamak" idi. Nisan 1976'da KK tarafından İskenderun'da bir toplantı gerçekleştirildi ve bu toplantıda bir dizi yeni görüş sunuldu. Ardından bu görüşleri resmileştirmek için Hatalardan Dersler Çıkartarak İrade ve Eylem Birliğini Güçlendirelim isimli üç sayfalık bir belge yayımlandı. Kurtuluş Savaşı, Şefik Hüsnü, ve Mustafa Suphi sonrası tarihsel TKP gibi konulardaki yeni tarihsel tezlerin yanında, bu yeni görüşlerin en önemlileri şunlardı:

  • Türkiye yarı-feodal yarı-sömürge değil, komprador nitelikte geri-kapitalist bir sosyoekonomik yapının egemen olduğu bir ülkeydi.
  • Bu sebeple, Türkiye'nin koşulları kırdan şehire bir uzatılmış halk savaşı için uygun değildi ve şehirlerdeki faaliyet önem kazanmıştı.
  • TKP/ML Marksist-Leninist bir parti değil, Marksist-Leninist olma yolunda bir siyasi hareketti, ve 1972 devrimci çıkışı Marksist-Leninist değil, devrimci küçük burjuva bir çıkıştı. Dolayısıyla İbrahim Kaypakkaya da bir küçük burjuva devrimcisi, ve onun savunduğu 11 İlke de aynı şekilde küçük burjuva görüşlerdi.

Bu yeni tezler TKP/ML içerisinde çok büyük tartışmaları tetikledi, bu tartışmaları belirli bir düzene oturtup örgütün resmi görüşlerini netleştirmek amacıyla Nisan ve Temmuz 1976 arasında KK tarafından bir tartışma kampanyası düzenlendi. Bu tartışma sürecine parti içi farklı fikirlerin yayımlanması amacıyla da Proleter Birlik isimli bir yayın çıkartıldı. İstanbul merkezli, Süleyman Cihan genel sekreterliğindeki Batı Anadolu Bölge Komitesi (BABK) Mayıs'ta tezlere açık bir şekilde karşı çıkan ilk grup oldu. Tezlere karşıtlığında BABK'yi; üst düzey kadrolar Ahmet Cihan, Ahmet Kızıler, ve Mehmet Zeki Şerit, hapisteki kadroların çoğu, YDKB, ve Ankara, İzmir, Tunceli/Dersim, ve Kars-Ardahan yerel komiteleri destekledi. Antep, Maraş, ve Urfa yerel komiteleri, zamanında Kaypakkaya ile hareket etmiş kadroların çoğu, ve Garbis Altınoğlu grubu ise tezlerin ve KK'nin yanında yer aldı. Bu tartışma süreci sonucunda parti, yeni tezleri ve KK'yi savunan TKP/ML Hareketi ile BABK'yi savunan ve 1972'de kurulan partiyi devam ettiren TKP/ML (TKP/ML Partizan olarak da anılır) olmak üzere ikiye bölündü.[1]

1977-1980[değiştir | kaynağı değiştir]

1976 ayrılığından sonra zayıflayan parti, hızlıca kendini yeniden toparlama çalışmalarına girdi. 1977'de bir Örgütlenme Komitesi (ÖK) kuruldu, ancak aynı yıl bir ayrılık daha yaşandı: Temelinde Üç Dünya Teorisi (ÜDT) olan tartışmalar sonucu Ahmet Kızıler grubu da partiden ayrıldı ve Kurtuluş Yolu adıyla bir süre devam etti, ardından, TİİKP'nin kapatılmasından sonra Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) adı altında tekrar örgütlenme sürecinde olan Perinçek ve grubuna katıldı. Bu ve Kurtuluş Bayrağı grubu ayrılıklar nedeniyle ÖK bir kongre yerine bir konferans düzenlemek üzere çalışmalarına devam etti, ve sonunda Şubat 1978'de Ankara'da partinin 1. Konferansı düzenlendi. Konferans, partinin kuruluş çizgisini ufak tefek değişikliklerle onayladı. Enver Hoca'nın ve Arnavutluk Emek Partisi'nin yeni ortaya çıkan çizgisini reddetti (TKP/ML Hareketi uluslararası hareketteki bu bölünmede tam tersi tavır almıştı), Büyük Proleter Kültür Devrimi çizgisini ve Mao Zedong Düşüncesi'ni savundu, uzatılmış halk savaşının içinde değil henüz hazırlık evresinde olduğunu, ve silahsız mücadelenin öneminin arttığını ilan etti. Ayrıca ÖK feshedildi ve Merkez Komitesi (MK) oluşturuldu, parti yayınları olarak da İşçi-Köylü Kurtuluşu dergisi ve Komünist gazetesi çıkarılmaya başlandı. 1. Konferans üzerine bir tartışma kampanyası başlatıldı ve sonucunda parti içinde küçük bir grup, Mart 1980'de MK'yi sağcılıkla suçlayıp TKP/ML Geçici Koordinasyon Komitesi (TKP/ML GKK) adıyla partiden ayrıldı.

Ayrılıklar ve parti içi tartışmalar nedeniyle MK partiyi halk savaşı için hazırlama görevini yerine getiremedi. TİKKO'nun ilk gerilla eğitim kampı ancak 1980'de Tunceli/Dersim'de kuruldu, ve bu kamp sadece kısa bir süre ayakta kalabildi. Buna rağmen, çok etkili olamasa da parti militan bir varlık göstermeye devam etti. 6 Mart 1978'de, 34 işçinin öldürüldüğü Kanlı 1 Mayıs katliamını düzenlemekle görevlendirilenler arasında olan polis şefi Uğur Gür'e silahlı,[4][5][6][7] 7 Haziran 1978'de de Kaypakkaya dahil birçok TKP/ML tutuklusunun soruşturmasını ve işkenceden geçirilmesini yürütmüş hakim binbaşı Yaşar Değerli'ye ise bombalı[8][9] suikast girişimleri gerçekleştirildi. Değerli eylemi komutası altında gerçekleşen TİKKO komutanı Ali Yılmaz daha sonra işkencede öldürülecekti.[10] Özellikle Değerli'ye karşı gerçekleştirilen eyleme TKP/ML Hareketi'nin olayın "faydasız" ve bireysel terörizm olduğu gerekçesiyle karşı çıkılması,[11][12] TKP/ML ve TKP/ML Hareketi arasındaki bölünmeyi de derinleştirdi. 17 Mart 1978'de Ümraniye'de 1 Mayıs Mahallesi'ne gelen 5 MHP-Ülkü Ocakları üyesinin TİKKO gerillası tarafından öldürülmesi bu bölünmeyi daha da öne çıkardı, hareket olayı kınadı.[13][14][15] TKP/ML ve MHP-Ülkü Ocakları, daha sonra Maraş Katliamı'nda da karşı karşıya geldi; 19-26 Aralık 1976 arasında gerçekleşen, MHP-Ülkü Ocakları taraftarları tarafından çoğu kadın, çocuk, bebek, ve yaşlılardan oluşan 111 kişinin işkencelerle öldürüldüğü[16][17][18] katliamda bölgede bulunan TKP/ML gerillaları Alevi mahallelerini katliamcılara karşı savunmak için devriye gezdi, yer yer çatışmalara girdi, ve 5 TKP/ML üyesi olaylar boyunca öldürüldü.[19] Parti, hem Türk hem de Kürt sosyal-şovenizmiyle ve sosyal-faşizmle suçladığı başka sol akımların da hedefi oldu, Kürdistan İşçi Partisi (PKK), Devrimci Doğu Kültür Derneği (DDKD), ve İlerici Gençler Derneği (İGD) üyeleriyle zaman zaman ölümlü kavgalar ve çatışmalar gerçekleşti.[20][21][22][23][24] Aynı dönemde; 1973'te tutuklanmış,[25][26][27] 1976 ayrılığında partinin tarafını tutmuş, ve 1977'de de hapisten kaçmış[28] olan Mehmet Zeki Şerit, aynı yıl yaralı ele geçirilmesinden sonra,[29] işkence altında kendisini soruşturanlara çözülmeyi reddettiği için 24 Kasım 1977'de hastane yatağında doktorlar tarafından öldürüldü.[30][31]

1980-1987[değiştir | kaynağı değiştir]

1977 ve 1980 yılları arasındaki dönemde yaşanan parti içi sorunlar nedeniyle kendisini halk savaşı için hazırlayamayan parti, 12 Eylül Darbesi gerçekleştiğinde de hazırlıksız yakalanmıştı. Darbenin ardından başlatılan operasyonlar TKP/ML'yi büyük kadro kayıplarına uğrattı, ve böyle bir ortamda ne yapılacağının kararlaştırılması için 1981 yılında 2. Konferans gerçekleştirildi. Konferans sürecinde parti ikinci büyük ayrılığını da yaşadı: MK'nin izlediği çizgiyi Menşevizm ile niteleyen ve Mao Zedong Düşüncesi'ni reddeden, Hocaizm yanlısı, çoğunlukla Avrupa'daki kadrolardan oluşan muhalif bir kanat ayrı bir kongre gerçekleştirerek yeni bir Koordinasyon Komitesi kurdu ve nihayetinde TKP/ML (Bolşevik) adıyla partiden ayrıldı. TKP/ML içinde kalan kadrolar tarafından yarı-Troçkist olmakla suçlanan bu kanadın ayrılması ile parti gittikçe daha Maocu bir çizgiye kaydı.

2. Konferans sırasında verilen taktiksel kararlardan biri, yakalanmamış ve yurtdışına çıkamamış olan kadroların kırsal alanlara çekilmesiydi. Koordinasyon Komitesi de böylece Tunceli/Dersim kırsalına yerleştirildi, ancak o zaman partinin genel sekreteri olan Süleyman Cihan, yakalanmış kadrolarla iletişime geçip tekrardan orada bir Bölge Komitesi kurabilmek için İstanbul'da kaldı. Hapishanedeki kadrolarla iletişime geçmeyi başarsa da bu çabalarından birinde tuzağa düşürüldü ve 29 Temmuz 1981'de yakalandı. Cihan'ın yakalandığı haberi TKP/ML'ye ulaştığında partinin kadroları sekreterlerinin öldürüleceğinden emindi, kendisi de daha önce "Beni canlı yakalamayacaklar, yakalarlarsa da canlı bırakmayacaklar." diyerek böyle bir durumda ne olabileceğini belirtmişti. Bu yüzden Cihan'ın öldürülmesini engellemek için TKP/ML tarafından büyük bir kampanya başlatıldı; bombalı saldırılar, büyükelçilik ve konsolosluk işgalleri, protesto yürüyüşleri gerçekleştirildi, çok sayıda broşür ve duyuru dağıtıldı. Bu duyurularda Cihan'ın partinin genel sekreteri ve lideri olduğu bilgisi gizli tutuldu ve kendisine sadece "devrimci" olarak hitap edildi. Ancak bu kampanyaya rağmen Süleyman Cihan, Eylül 1981'de belirsiz bir tarihte işkence ile öldürüldü. 12 Eylül Cuntası bu noktada Cihan'ın maruz bırakıldığı işkenceyi ve ölümünü saklamaya çalıştı; çoktan öldürülmüşken hayatta olduğuna dair kulaktan dolma dedikodular yaydı, öldüğü bilgisi yayıldığında da işkencede öldürülmeyip tutuklandığı gün kendisinin intihar ettiğini söyledi. Cunta daha sonra Cihan'ı gözaltında kaybetmeye çalıştı; tutuklandıktan sonra dakikalar içerisinde kimliğinin tanımlanmış olmasına rağmen öldürüldükten sonra cesedin kimliğinin tanımlanamadığı söylendi ve kimsesizler mezarlığına gömüldü, ancak ailesi kimliği tanımlanamamış ölülerin fotoğrafları arasında Süleyman Cihan'ı aradı ve buldu. Ölümü sonunda kesinleştiğinde ve cunta tarafından da onaylandığında, TKP/ML'nin başlatmış olduğu kampanya Almanya'da Süleyman Cihan ermordet (TürkçeSüleyman Cihan katledildi) başlıklı bir duyuru ile son buldu.

https://www.bild-video-ton.ch/bestand/objekt/Sozarch_F_5107-Na-27-181-012

https://www.mao-projekt.de/INT/AS/NO/Tuerkei_TiK/Tuerkei_im_Kampf_1981_10.shtml

https://core.ac.uk/download/pdf/214156035.pdf

http://64.151.229.46/USA/RCP/RW/1981/RW130-English-OCR-sm.pdf

https://www.amnesty.org.tr/icerik/cumartesianneleri

Tüm kayıplara rağmen, darbeden önce 1980'de Tunceli/Dersim'de başlatılmış olan gerilla savaşı darbeden sonra da devam etti. Kısa süre içinde, darbeden sonra hala Kuzey Kürdistan'da aktif gerilla savaşı yürütmeye devam eden tek örgüt olarak TKP/ML kalacaktı. Parti, 12 Eylül Cuntasının saldırıları karşısında geri çekilme ve güç toplama taktiğini izledi. 1981'de cunta bu saldırıları yoğunlaştırdı, ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Tunceli/Dersim'i kuşatmaya aldı. 1987'ye kadar çok sayıda TKP/ML gerillası ve onlarla birlikte bölgenin sivil halkı bombalanarak, uykularında süngülenerek, gözaltında kaybedilerek, işkence edilerek, canlı canlı yakılarak, ve diğer sayısız vahşi yöntem kullanılarak öldürüldü. Bu saldırılar TKP/ML'yi yok etmekte başarılı olamasa da partiyi büyük ölçüde zayıflattı. Bu zaman aralığında Diyarbakır kırsalına ve Karadeniz'e açılma teşebbüslerinde bulunuldu, ancak parti Tunceli/Dersim'de sıkışıp kaldı.

1983'te Arslan Kılıç hapishaneden serbest bırakıldı.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ a b c d e Altınoğlu, Garbis (Temmuz 2000), Notes on the History of MLKP and the Revolutionary Movement in Turkey, marxists.org 
  2. ^ Feyizoğlu 2011, s. 249.
  3. ^ https://www.psta-online1.net/atilla-ozkan.html
  4. ^ "Uğur Gür'ü yaralayan 3 TİKKO'cu tutuklandı". Milliyet. 28 Mart 1978. s. 8. 
  5. ^ Kayserilioğlu, Oğuzhan (16 Mart 2021). "16 Mart ve 78'liler". sendika.org. 16 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  6. ^ "Cezaevi yolgeçen hanı gibi oldu: Polis şefini vuran ikinci anarşist de cezaevinden kaçtı". Günaydın. 28 Aralık 1978. s. 1. 
  7. ^ "Uğur Gür'ü vuranlar 36'şar yıl ağır hapis cezasına çarptırıldılar". Aydınlık. 8 Eylül 1979. s. 5. 
  8. ^ Şenel, Özdemir; Davarcıoğlu, Abdülkadir; Savaşeri, Erdoğan (7 Temmuz 1981), İddianame: Türkiye Komünist Partisi Marksist-Leninist (TKP/M-L) - Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş ordusu (TİKKO) - T. Marksist-Leninist Gençlik Birliği (TMLGB) - TKP/M-L Geçici Koordinasyon Komitesi - I - (1980/28), İstanbul: İstanbul Askeri Basımevi (1981 tarihinde yayınlandı), ss. 95-96 
  9. ^ "Yaşar Değerli'nin cenaze törenine Türkeş de katıldı". Aydınlık. 12 Mart 1980. s. 1. 
  10. ^ "TİKKO üyesi Yılmaz hastanede öldü". Milliyet. 14 Aralık 1978. s. 9. 
  11. ^ "Kitle çizgisi ve Yaşar Değerli'ye suikast" (37). Halkın Birliği. 20 Haziran 1978. s. 6. 
  12. ^ "Bireysel Terörizm Kitle Mücadelesine Hizmet Etmiyor" (38). Halkın Birliği. 4 Temmuz 1978. s. 5. 
  13. ^ "Proletarya Partisi Geçmişin M-L Mirası Üzerinde İnşa Olacaktır", 34. Halkın Birliği. 9 Mayıs 1978. s. 9. 
  14. ^ Çelik, İrfan (11 Nisan 1978). "Maceracıların eylemleriyle TKP/M-L ve TİKKO'nun ilgisi yoktur", 32. Halkın Birliği. s. 6. 
  15. ^ "Ümraniye'de Ülkücü diye 5 işçiyi öldürmüşlerdi 17 Mart 1978". Yeniçağ Gazetesi. 17 Mart 2016. 19 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2023. 
  16. ^ "Annesi küçük Ali'yi yakanların bulunmasını istiyor". Aydınlık. 26 Ocak 1979. s. 1. 
  17. ^ "Maraş Katliamında Neler Olmuştu?". İstanbul: Bianet. 16 Aralık 2008. 18 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  18. ^ "Bebeleri bile vurdular". Hürriyet. 25 Aralık 1978. s. 1. 
  19. ^ Tunç, Aziz (1 Ocak 2014). Maraş '78 - Beni Sen Öldür (5. bas.). Fırat Yayınları. ISBN 6056153177. 
  20. ^ "13 kişiyi öldürdükten sonra Apocularla D. Halkın Birliği ateşkes ilan etti". Aydınlık. 6 Mayıs 1980. ss. 3, 6. 
  21. ^ "Edge'nin cenaze töreninde ağır yaralanan öğrenci öldü". Vatan. 11 Aralık 1976. s. 1. 
  22. ^ "Diyarbakır'da bir öğrencinin cenaze töreninde dövülen öğrenci hastanede öldü". Günaydın. 11 Aralık 1976. s. 6. 
  23. ^ "Halk şehitleri bağrına bastı", 8. Partizan. Ocak 1980. s. 4. 
  24. ^ "Adana'da sosyal-faşist katliam: cenaze töreni güçlü bir anti-faşist gösteri oldu" (67). Devrimci Halkın Birliği. 13 Aralık 1979. s. 3. 
  25. ^ "İstanbul'da 8 anarşist yakalandı". Milliyet. 17 Nisan 1973. s. 1. 
  26. ^ "Ölüme mahkum edilen 6 TİKKO sanığının cezası 24 yıla çevrildi". Milliyet. 7 Şubat 1976. s. 1. 
  27. ^ "Gaziantep'te bir öğrenci öldürüldü". Tercüman. 17 Mart 1977. s. 1. 
  28. ^ "4'ü siyasi suçtan hükümlü 5 kişi cezaevinden kaçtı". Milliyet. 14 Mart 1977. s. 1. 
  29. ^ "Ankara'da, odalarına patlayıcı madde atılan profesörlerden biri ağır yaralandı". Tercüman. 26 Ekim 1977. s. 1. 
  30. ^ "Mehmet Zeki Şerit'i Ölümünün 12. Yılında Saygıyla Anıyoruz!", 27. Yeni Demokrasi. Kasım 1989. s. 67. 
  31. ^ "Gerçek bir Marksist-Leninist, Yılmaz Bir Halk Savaşçısı M. Zeki Şerit'i Ölümünün 1. Yılında Anıyoruz", 4. Partizan. Aralık 1978. s. 32-38. 

Feyizoğlu, Turhan (2011). İbo: İhtilalin Fidanı. Ankara: İzan Yayıncılık (2021 tarihinde yayınlandı). ISBN 978-625-7503-55-6.