Soykırımın on aşaması

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Soykırımın on aşaması, eski adıyla soykırımın sekiz aşaması, Soykırım Gözlem Örgütü'nün (Genocide Watch) kurucu başkanı Gregory Stanton tarafından soykırımların nasıl gerçekleştiğini açıklamak amacıyla oluşturulmuş akademik bir araç ve bir politika modelidir. Soykırımın aşamaları doğrusal değildir ve sonuç olarak birkaçı aynı anda meydana gelebilir. Stanton'ın aşamaları, soykırımlara yol açan olayları ve süreçleri analiz etmek için gerçek dünyadan örnekleme içermeyen kavramsal bir modeldir.Bu model aynı zamanda önleyici tedbirleri belirlemek için de kullanılmaktadır.

Stanton, modelini 1996 yılında Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı'na "Soykırımın 8 Aşaması" adlı bir brifing belgesi şeklinde sunmuştur.[1] Stanton, sunulan bu brifing belgesinde, soykırımların "öngörülebilir ancak kaçınılmaz olmayan" sekiz aşamada gerçekleştiğini öne sürmüştür.[a][1] Ruanda soykırımından kısa bir süre sonra sunulan bu belge Holokost, Kamboçya soykırımı ve diğer soykırımları analizlerinden oluşmaktadır. Önerilen ABD hükümeti ve NATO veya Avrupa ülkelerince uygulanabilecek önlemler arasında gerekirse askeri işgal de vardır.

Esasında Stanton bu modeli ilk olarak 1987 yılında Warren Wilson Koleji'nde bu konuda verdiği bir ders sırasında tasarlamış ve yayınlamıştır. Ayrıca 1987 yılında Amerikan Antropoloji Derneği'ne de bu çalışmasını sunmuştur. Öte yandan ABD hükümetine yaptığı sunum sonrası Stanton 2012 yılında ayrımcılık ve zulüm olmak üzere iki aşama daha ekleyerek çalışmasını genişletmiş ve soykırım 10 aşamasının bulunduğunu belirtip bu modelini günümüzdeki şimdiki haline getirmiştir.[2]

Stanton'ın bu modeli, üniversite derslerinden Dallas Holokost ve İnsan Hakları Müzesi (Dallas Holocaust and Human Rights Museum)'nin de dahil olduğu müze eğitimi'ne kadar çeşitli ortamlarda karşılaştırmalı soykırım çalışmalarının öğretilmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır.

On Aşama[değiştir | kaynağı değiştir]

# Aşama Özellikler Önleyici tedbirler
1 Sınıflandırma İnsanlar "onlar ve biz" olarak ikiye ayrılır. "Bu erken aşamada temel önleyici tedbir, bölünmeleri aşan evrenselci kurumlar geliştirmektir."
2 Sembolleştirme Bu sınıflandırmayı güçlendirecek olumlu veya olumsuz sembollerden, sembol kişilerin fikirlerinden bu yöndeki temalardan yararlanılır.(örnek Nazilerdeki gamalı haç) "Semboller nefret ile birleştiğinde, hiç bir toplumsal sınıftan olmayan halk kitlelerinin isteksiz üyelerine -nefret söylemleri- zorla kabul ettirilebilir..." "Sembolleştirmeyle mücadele etmek için, nefret sembolleri de nefret söylemi gibi yasal olarak yasaklanabilir."
3 Ayrımcılık "Ayrımcılık veya apartheid yasaları, oy hakkının reddedilmesi gibi yasal veya kültürel güçler kullanılarak, belli hedeflenen gruplar tamamen veya kısmen medeni haklardan istifaden mahrum bırakılır: ". "Ayrımcılığı yasaklayan yasalar çıkarın ve uygulayın. Tüm gruplar için tam vatandaşlık ve oy hakkı."
4 İnsandışılaştırma "Bir grup diğer grubun insanlığını inkar eder. Diğer grubun üyeleri hayvanlarla, haşaratla, böceklerle ya da hastalıklarla bir tutulur." Hedeflenen grup aşağılanır. "Yerel ve uluslararası liderler nefret söylemini kınamalı ve kültürel olarak kabul edilemez hale getirmelidir. Soykırıma teşvik eden liderlerin uluslararası seyahatleri yasaklanmalı ve dış finansmanları dondurulmalıdır."
5 Organizasyon "Soykırım her zaman yapılacak şekilde organize edilmeye başlanır (planlanmaya başlanır)... Özel ordu birimleri veya milisler genellikle eğitilir ve silahlandırılır..." "BM, soykırım katliamlarına karışan ülkelerin hükümetlerine ve vatandaşlarına silah ambargosu uygulamalı ve ihlalleri araştırmak üzere komisyonlar oluşturmalıdır."
6 Polarizasyon (Kutuplaştırma) "Aşırılık yanlıları grupları birbirinden ayırır... Liderler tutuklanır ve öldürülür... yasalar temel sivil hak ve özgürlükleri aşındırılır." "Önleme, ılımlı liderler için güvenlik koruması veya insan hakları gruplarına yardım anlamına gelebilir... Aşırılık yanlıları tarafından gerçekleştirilen darbelere uluslararası yaptırımlarla uluslararası toplumca karşı çıkılmalıdır."
7 Hazırlık "Toplu katliam planlanmıştır. Kurbanlar etnik veya dini kimlikleri nedeniyle belirlenir ve ayrıştırılır..." "Bu aşamada Soykırım Acil Durumu ilan edilmelidir. Soykırımı önlemek için müdahale hazırlığı da dahil olmak üzere bölgesel örgütler tarafından tam diplomatik baskı uygulanmalıdır."
8 Zulüm "Diğer gruba yönelik kamulaştırma, zorla yerinden etme uygulamalarina başvurulur, gettolar, toplama kampları kurulur". "Mağdur gruplara doğrudan yardım, zulmedenlere karşı hedefli yaptırımlar, insani yardım veya müdahalenin harekete geçirilmesi, mültecilerin korunması."
9 İmha Soykırım fiilen gerçekleştirilir, "Katiller için bu bir 'yok etme' çünkü kurbanlarının tam anlamıyla insan olduğuna inanmıyorlar". "Bu aşamada soykırımı ancak hızlı ve ezici bir silahlı müdahale durdurabilir. Ağır silahlı uluslararası koruma ile gerçek güvenli bölgeler veya mülteci kaçış koridorları oluşturulmalıdır."
10 İnkâr "Soykırım gerçeklesmesine karşın failler... herhangi bir suç işlediklerini inkar ederler..." "İnkârın karşılığı uluslararası bir mahkeme ya da ulusal mahkemeler tarafından cezalandırılmaktır."

Analiz ve Eleştiriler[değiştir | kaynağı değiştir]

Diğer soykırım araştırmacıları bu şekilde bir modelleme ve sınıflandırma yapmak yerine soykırımlara yol açan kültürel ve siyasi koşullara odaklanmışlardır. Bunların ortadan kaldırılması gereğine isaret etmişlerdir. Mesela Sosyolog Helen Fein önceden var olan antisemitizmin Holokost sırasında Avrupa ülkelerinde öldürülen Yahudilerin yüzdesi ile ilişkili olduğunu göstermiştir.[3] Ervin Staub'a göre, ekonomik çürüme, siyasi kargaşa, parçalanma, artan ayrımcılık ve şiddetin genellikle soykırım ve toplu katliam için başlangıç noktası olduğunu göstermiştir. Bunlar, bir grubun ve desteklediği ideolojilerin hedef grubu düşman bir günah keçisi olarak görmesine yol açmıştır. Mağdur grubu değersizleştiren tarih, fail haline gelen gruba karşı geçmişte uygulanan şiddet psikolojik yaralara yol açmış, otoriter kültürler ve siyasi sistemler ile iç ve dış seyircilerin pasifliği şiddetin soykırımla sonuçlanma olasılığına katkıda bulunmuştur.[4] Çözümsüz kalan yoğun gruplar arası çatışmalar giderek içinden çıkılmaz ve şiddet içeren bir hal alır ve soykırıma da yol açabilir. Soykırıma yol açan koşullar,değersizleştirilen grubu insanlaştırmak; tüm grupları kucaklayan ideolojiler yaratmak ve dışarıdan gelen tepkileri harekete geçirmek vs. şekilde erken önleme adımları için rehberlik sağlar.Bunun nasıl yapılabileceğine dair kayda değer araştırmalar mevcuttur, ancak bilginin eyleme dönüşmesi yavaştır.[5]

Afgan tarihçi M. Hassan Kakar ise şunları belirtmektedir:

Soykırımın gerçekleşmesi için bazı ön koşulların yerine getirilmesi gerekir. Bunlardan en önemlisi insan hayatına değer vermeyen bir ulusal kültürdür. Üstün ideolojiye sahip olduğu varsayılan totaliter bir toplum da soykırım için bir ön koşuldur.[6]

Dahası, egemen toplumun üyeleri potansiyel kurbanlarını tam anlamıyla insan olarak görmemelidir: "dinsizler", "vahşiler", "vahşi barbarlar", "kafirler", "verimsiz soysuzlar", "ritüel hukuku kanun kaçakları", "ırksal astlar" , "sınıf düşmanları", "karşı devrimciler" vb. Bu terimler tek başlarına faillerin soykırım yapmaları için yeterli değildir. Bunun için - yani soykırım yapmak için - faillerin güçlü, merkezi bir otoriteye ve bürokratik örgütlenmeye, patolojik bireylere ve suçlulara ihtiyacı vardır. Ayrıca, genellikle yeni ideolojiye ve onun sosyal modeline uymaya çalışan yeni devletler veya yeni rejimler olan failler tarafından kurbanların kınanması ve insanlıktan çıkarılması için bir kampanya yürütülmesi de gerekmektedir.[6] M. Hassan Kakar[7]

Barbara Harff ise devletlerin soykırım riskiyle istatistiksel olarak ilişkili siyasi özelliklerini tanımlamıştır: İlgili devlette yargı fonksyonunun düzgün işlememesi yani cezasızlık (dokunulmazlık,yargı bağışıklığı),devletin siyasi kargaşa içinde olması, dışlayıcı ideolojinin, otokrasinin varlığı; kapalı sınırlar kapalı bir toplumun varlığı ve kitlesel insan hakları ihlalleri ile daha önceki soykırımlar gibi etmenlerin ilgili devlette soykırım yaşanması riskinin arttığına yazarca ışaret edilmektedir.[8]

Esasında Stanton'ın modeli Barbara Harff'ın analizindeki risk faktörlerini gözetmiştir ve bunları süreçsel bir yapıya yerleştirmiştir. Örneğin:

  • Siyasi istikrarsızlık, Leo Kuper[9]'in "sınıflandırma "da olduğu gibi derin uçurumları olan "bölünmüş toplumlar" olarak adlandırdığı durumun bir özelliğidir.
  • Grup üyelerinin isimlendirilmesi ve tanımlanması sembolleştirme yoluyla gerçekleşir.
  • Devlet tarafından hedef alınan gruplar "ayrımcılık" kurbanıdır.
  • Dışlayıcı bir ideoloji "insandışılaştırmanın" merkezinde yer alır.
  • Otokratik rejimler nefret gruplarının "örgütlenmesini" teşvik eder.
  • Etnik olarak kutuplaşmış bir elit kesim "kutuplaşmanın (polarizasyonun)" karakteristik özelliğidir.
  • Bir devletin sınırları dışından gelen ticaret ve diğer etkilere açık olmaması (kapalı toplum yapısı) "hazırlık" özelliğidir.
  • Kitlesel insan hakları ihlalleri "zulüm" örnekleridir.
  • Bir grubun tamamen veya kısmen "yok edilmesi" yasal olarak Soykırım teşkil eder.
  • Önceki soykırımlardan sonra cezasızlık "inkâr "ın kanıtıdır.

Stanton, "nihayetinde soykırıma karşı en iyi panzehirin, halk eğitimi ve çeşitliliğe yönelik sosyal ve kültürel hoşgörünün geliştirilmesi olduğunu" öne sürmüştür [2]

Ancak başkaca da bu modellemeye eleştiriler yok değildir. Dirk Moses, "Sosyal Bilimler Araştırma Konseyi" (Social Science Research Council) için hazırladığı bir çalışma raporunda Stanton yaklaşımını şu şekilde eleştirmiştir:

Soykırımların tamamlanması konusundaki oldukça zayıf kayıtlar göz önüne alındığında, "soykırım çalışmaları" paradigmasının neden soykırımları herhangi bir doğruluk veya güvenilirlikle tahmin edemediği ve önleyemediği sorulmalıdır. Şu anda Kuzey Amerika'da geçerli olan 'soykırım çalışmaları' paradigmasının güçlü ve sınırlı yönleri vardır. Ahlaki coşku ve kamusal aktivizm takdire şayan ve olumlu olsa da, paradigma, hem sorunun hem de çözümün bir parçası olan emperyal projeler için kendi sonuçlarını görmezden gelmektedir. ABD hükümeti Darfur'u soykırım olarak nitelendiriyor, çünkü içerideki lobiyi yatıştırmak için ve bu iddia görmezden gelinmiyor. Darfur, bölgedeki büyük güçleri tatmin ettiğinde sona erecektir.

— Dirk Moses[10]

Kısacası burada Moses Batı Dünyasının soykırımlar ve bunların sona ermesi konusunda yanlı şekilde davranmalarını, kendi geçmiş veya gelecek emperyalist politikalarının da buna sebebiyet verdiğini/vereceğini gözetmemelerini de eleştirmektedir.

Ayrıca bakınız[değiştir | kaynağı değiştir]

Notlar[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ FBI'da yaptığı çalışmalarda, nefret grupları oluşurken benzer aşamaların gerçekleştiğini tespit etmiştir

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ a b "The 8 Stages of Genocide" (PDF). Genocide Watch. 1996. 19 Kasım 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  2. ^ a b Stanton, Gregory (2020). "The Ten Stages of Genocide". Genocide Watch. 14 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ Fein, Helen (1979). Accounting for genocide: Victims and survivors of the Holocaust. New York: Free Press. 
  4. ^ Ervin Staub (1989). "The roots of evil: The origins of genocide and other group violence". Cambridge University Press, New York:. 
  5. ^ Ervin Staub (2011). "Overcoming evil: Genocide, violent conflict and terrorism". Oxford University Press, New York. 4 Ocak 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ocak 2018. 
  6. ^ a b M. Hassan Kakar. "Chapter 4. The Story of Genocide in Afghanistan". ss. Footnote 9. Horowitz'den aktaran Chalk ve Jonassohn, Genocide, 14. 3 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2023. 
  7. ^ M. Hassan Kakar (1995). "Afghanistan: The Soviet Invasion and the Afghan Response, 1979-1982". University of California Basın. 3 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Eylül 2023. 
  8. ^ Harff, Barbara (2003). "No Lessons Learned from the Holocaust? 1955'ten bu yana Soykırım ve Siyasi Toplu Cinayet Risklerinin Değerlendirilmesi". The American Political Science Review. 97 (1): 57-73. doi:10.1017/S0003055403000522. JSTOR 3118221. 
  9. ^ Kuper, Leo (1981). Genocide (1982 bas.). New Haven: Yale. s. 58. ISBN 0-300-03120-3. 
  10. ^ Dirk Moses (22 Aralık 2006). "Why the Discipline of "Genocide Studies" Has Trouble Explaining How Genocides End?". Social Science Research Council. 18 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ocak 2018. 

Diğer okumalar[değiştir | kaynağı değiştir]