İçeriğe atla

Sosyal dışlanma

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Sosyal dışlanma, toplumsal dışlanma ya da sosyal marjinalizasyon, toplum içinde karşılaşılan engeller ve toplumun dışına itilme durumlarını anlatan bir terimdir. Avrupa'da yaygın olan bu terim ilk olarak Fransa'da kullanılmıştır.[1] Eğitim, sosyoloji, psikoloji, siyaset ve ekonomi gibi çeşitli disiplinlerde kullanılır.

Sosyal dışlanma normal şartlar altında toplum içinde farklı bir grubun üyelerinin sahip olduğu ve toplumla sosyal bütünleşme için temel olan barınma, çalışma, sağlık, medeni haklar, demokratik süreçlere katılım ve eşit yargılanma hakkı gibi çeşitli haklara, olanaklara ve kaynaklara bazı bireylerin ya da grupların erişiminin sistematik olarak engellenmesi, hatta tenkile maruz bırakılma sürecidir.[2][3] Sosyal dışlanma sonucunda ortaya çıkan yabancılaşma ya da medeni haklardan mahrumiyet kişilerin toplumsal sınıfına, ırkına, derisinin rengine, eğitim düzeyine, çocukluk ilişkilerine, yaşam standartlarına ya da giyim tarzları ile bağlantılı olabilir. Ayrımcılığın bu şekilde dışlayıcı şekilleri aynı zamanda engellilere, azınlıklara, LGBT topluluğuna, uyuşturucu kullananlara, yaşlılara ya da gençlere uygulanabilmektedir. Bir toplumda algılanan normlardan sapma gösteren herkes dolayısıyla sosyal dışlanmanın muğlak ya da bariz şekillerinden birine maruz kalabilmektedir.

Sosyal dışlanmadan etkilenen bireyler ya da gruplar, bunun sonucunda yaşadıkları toplumda ekonomik, sosyal ve siyasal yaşama tümüyle bütünleşmekten engellenmiş olmaktadırlar.[4]

Bireysel Dışlanma

[değiştir | kaynağı değiştir]

"Bireysel dışlanma... kaderin, iki farklı ve sadece farklı değil, aynı zamanda çelişkili kültürde iki toplumda yaşamaya mahkum ettiği kişidir... onun zihni, iki farklı ve dirençli kültürün tamamen veya kısmen kaynaştığı pota olarak kabul edilebilir."[5]

Bireysel düzeyde sosyal dışlanma, bir bireyin toplumda anlamlı katılımdan dışlanmasıyla sonuçlanır. Buna bir örnek, 1900'lerin sosyal yardım reformlarından önceki dönemde bekar annelerin sosyal yardım sisteminden dışlanmasıdır.[6] Modern sosyal yardım sistemi, toplumun organik bir işlevi olarak ve sağlanan toplumsal faydalı emek için bir tazminat olarak, toplumun üretken bir üyesi olmanın temel araçlarına olan hak kavramına dayanır. Bekar annelerin topluma katkısı, resmi istihdama değil, çocuklar için sosyal yardım sağlamanın gerekli bir sosyal harcama olduğuna dair bir düşünceye dayanır. Bazı kariyer bağlamlarında, bakım işi değersizleştirilir ve annelik, istihdama bir engel olarak görülür. Önceleri, bireyin yalnızca "kazançlı" istihdam yoluyla topluma anlamlı bir katkıda bulunabileceğine dair görüşler ve evli olmayan annelere karşı kültürel bir önyargı nedeniyle, bekar anneler, çocukların sosyalleşmesindeki önemli rollerine rağmen, toplum tarafından marjinalize edilmiştir. Babanın tek görevi, evin geçimini sağlamak olarak görülürken, marjinalleşmesi öncelikle sınıf koşulunun bir fonksiyonuydu. Tek babalık, toplumun erkeklerin 'çalışmadan kaçmasına' daha az hoşgörü göstermesi ve toplumda bekar babaların genel görünmezliği/tanımsızlığı nedeniyle ilave zorluklar getirir. Katılımcı babaların ihtiyaçlarının tanınması, Amerikan Pediatri Akademisi'nin Mayıs 2004'te yayınlanan babanın rolüne ilişkin orijinal klinik raporundaki değişiklikler incelenerek görülebilir.[7] Sekiz haftalık babalık izni, sosyal değişimin iyi bir örneğidir. Çocuk sağlık hizmeti sağlayıcıları, babaları destekleyerek ve babanın katılımını artırarak çocuk ve aile yapısı üzerinde daha büyük bir etkiye sahip olma fırsatına sahiptir.[8]

Daha geniş anlamda, birçok kadın sosyal dışlanmayla karşı karşıya kalmaktadır. Moosa-Mitha, Batı'daki feminist hareketi, toplumda beyaz kadınların marjinalizasyonuna doğrudan bir tepki olarak tartışır.[9] Kadınlar iş gücünden dışlanmış ve evdeki çalışmaları değer görmemiştir. Feministler, erkek ve kadınların, hem kamusal hem özel sektörde ve evde iş gücüne eşit olarak katılmaları gerektiğini savundular. Ayrıca, istihdama erişimi artırmak ve çocuk yetiştirmenin değerli bir emek biçimi olarak tanınmasını sağlamak için çalışma yasalarına odaklandılar. Bugün bile bazı yerlerde, kadınlar üst düzey yönetim pozisyonlarından marjinalize edilmekte ve üst düzey yönetim pozisyonlarında erkeklerden daha az kazanmaktadır.[10]

Bireysel marjinalizasyonun bir diğer örneği, engelli bireylerin iş gücünden dışlanmasıdır. Grandz, engelli bireyleri istihdam etme konusunda işverenlerin verimliliği tehlikeye attığı, devamsızlık oranını artırdığı ve iş yerinde daha fazla kazaya neden olduğu görüşünü tartışır. Çoğu batı ülkesinde bunu önlemeye yönelik mevzuata rağmen, engelli bireylerin marjinalizasyonu bugün de yaygındır ve birçok engelli kişinin akademik başarıları, becerileri ve eğitimi göz ardı edilmektedir.[11]

Cinsel azınlıkların cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri ve/veya cinsel özellikleri nedeniyle dışlanmaları da vardır. Yogyakarta İlkeleri, devletlerin ve toplumların LGBT insanlar hakkındaki tüm klişeleri ve klişeleşmiş cinsiyet rollerini ortadan kaldırmasını gerektirir.

  1. ^ Silver 1994.
  2. ^ "About social exclusion". 29 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mart 2017. 
  3. ^ "About social exclusion". 29 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mart 2017. 
  4. ^ Young 2000, s. 35–49.
  5. ^ Park RE (1937). "Cultural Conflict and the Marginal Man". Stonequist EV (Ed.). The Marginal Man. New York: Charles Scribner's Sons. 
  6. ^ Walsh T (December 2006). "A right to inclusion? Homelessness, human rights and social exclusion" (PDF). Australian Journal of Human Rights. Cilt 12. ss. 185-204. doi:10.1080/1323238x.2006.11910818. 23 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 15 Ağustos 2024. 
  7. ^ Coleman WL, Garfield C (May 2004). "Fathers and pediatricians: enhancing men's roles in the care and development of their children". Pediatrics. 113 (5). ss. 1406-1411. doi:10.1542/peds.113.5.1406. PMID 15121965. 
  8. ^ Yogman M, Garfield CF (July 2016). "Fathers' Roles in the Care and Development of Their Children: The Role of Pediatricians". Pediatrics. 138 (1). ss. e20161128. doi:10.1542/peds.2016-1128. PMID 27296867.  Geçersiz |doi-access=free (yardım)
  9. ^ Moosa-Mitha M (2005). "Situating anti-oppressive theories within critical and difference-centred perspectives.". Brown L, Strega S (Ed.). Research as Resistance. Toronto: Canadian Scholars' Press. ss. 37-72. 
  10. ^ "Did You Know That Women Are Still Paid Less Than Men?". whitehouse.gov. 14 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Şubat 2013National Archives vasıtasıyla. 
  11. ^ Leslie DR, Leslie K, Murphy M (2003). "Inclusion by design: The challenge for social work in workplace accommodation for people with disabilities.". Shera W (Ed.). Emerging perspectives on anti-oppression practice. Toronto: Canadian Scholar's Press. ss. 157-169. 
  • Silver, Hilary (1994). "Social Exclusion and Social Solidarity". International Labour Review. Cilt 133sayı=5-6. ss. 531-578. 
  • Young, I. M (2000). "Five faces of oppression". M. Adams (Ed.). Readings for Diversity and Social Justice. New York: Routledge.