Buzkıran

Vikipedi, özgür ansiklopedi
03.47, 3 Aralık 2020 tarihinde Khutuck Bot (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 24182184 numaralı sürüm (Bot v3: Kaynak ve içerik düzenleme (hata bildir))
Nükleer buzkıran Yamal Arktika'da.

Buzkıran, deniz ulaşımı için bir geçit açmak amacıyla, özellikle buz kırmak için yapılmış gemidir.

Tarihi

İlk örneğini 19. yüzyılda İngiltere'de Rus amirali Makarov'un çizdiği plana göre Ermak 'ın oluşturduğu buzkıranların temel özellikleri, kullanılma koşullarından, özellikle de, geminin etkisinde kaldığı önemli zorlamalardan kaynaklanır. Gövde sacları, sıradan gemilerinkine oranla daha kalın, ıskarmozlar birbirine daha yakındır. Baş bodoslaması sivri ve dayanıklıdır. Baş taraf kaşık biçimindedir ve ilerlerken geminin buzun üstüne çıkmasına, ağırlığıyla buzu ezmesine olanak verir.

Teknik Özellikler

Bazı buzkıranlarda, bir balast sistemiyle geminin dengesi değiştirilebilir. Bu gemiler, genellikle elektrikli diesel tipinde, az hızda bile büyük bir güç elde etme olanağı veren makinelerle donatılırlar. İleri iten pervaneleri dışında, bazı buzkıranların baş tarafında, baş bodoslaması altında ya da her iki yanında, bir ya da iki pervane daha bulunur. Bu sistemin amacı, buzun altındaki suyu çekmektir. Böylece, doğal dayanağından yoksun buz daha kolay kırılır. Ayrıca, gövde ile buz arasındaki sürtünmelerin azalmasına ve geminin daha iyi manevra yapabilmesine de katkıda bulunur.

En büyük buzkıran filolarının bulunduğu ülkeler Rusya, İsveç ve Finlandiya'dır. Rusya'da, nükleer güçle çalışan ilk buzkıranına Lenin adını vermiştir. Buzkıranlar daha çok Baltık Denizi'nde, Amerika'nın kuzey kıyılarında, Hudson Körfezi'nde ve Rusya için çok önemli olan Arktik Okyanusu'nde kullanılır. Günümüzde, özel gemilere başvurulmadan buzlar arasında gidip gelebilecek gemiler yapma eğilimi belirmiştir. Böylece, henüz ulaşılması çok güç olan ve iktisadi bakımından gelişen bölgelere, sözgelimi Alaska'ya yeni deniz yolları açılmış olacaktır.

Kaynakça

  • Gelişim Hachette ansiklopedisi, Buzkıran maddesi, 2. cilt, s.640