Manisa Tarzanı
Bu madde, Vikipedi biçem el kitabına uygun değildir. (Nisan 2013) |
Bu madde hiçbir kaynak içermemektedir. (Mart 2014) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Manisa Tarzanı | |
---|---|
Doğum | Ahmeddin Carlak 1899 Samarra, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 31 Mayıs 1963 (64 yaşında) Manisa, Türkiye |
Anıtlar | Manisa'nın birçok yerinde |
Milliyet | Türk |
Diğer ad(lar)ı | Ahmet Bedevi |
Etnik köken | Türkmen |
Vatandaşlık | Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye |
Ödüller | İstiklal Madalyası |
Manisa Tarzanı, resmî kayıtlara göre Ahmeddin Carlak ya da kendi ifadesi ile Ahmet Bedevi (d. 1899, Samarra, Osmanlı İmparatorluğu - ö. 31 Mayıs 1963, Manisa, Türkiye), Kerkük kökenli bir Türkmen. Türk Kurtuluş Savaşı'nda savaştığı için İstiklal Madalyası sahibidir. Hayatını Manisayı tüm Türkiyeye örnek olacak şekilde ağaçlandırmaya adamış ve yaşadığı süre boyunca binlerce ağaç dikmiştir. Spil Dağı'nda yaşayan ve Manisa sokaklarında üzerinde sadece şort ile dolaşan Ahmeddin Carlak'a halk 1934 yapımı Tarzan filmi Manisa sinemalarında gösterime girdikten sonra yaşamını bu filmle özdeşleştirerek Manisa Tarzanı adını takmıştır. 1963 yılında hayatını kaybedince Manisa halkınca bir efsaneye dönüştürülmüş, ilde birçok heykeli dikilmiştir. Her yıl ölüm yıldönümü olan 31 Mayıs gününde Manisa'da hatırası için törenler düzenlenir.
Hayatı
Türk Ordusu'nda hem I. Dünya Savaşı, ardından hem de Türk Kurtuluş Savaşı'na katılır. Ancak Türk Kurtuluş Savaşı'ndan hemen önce, Kafkas Cephesi'nde Kâzım Karabekir Paşa'nın komutası altında er olarak görev alır.
Kurtuluş Savaşı'nın ardından Türkiye Büyük Millet Meclisince kırmızı şeritli (kurdeleli) İstiklal Madalyası ile şereflendirilir. Her resmi kutlamada göğsüne bağladığı bir palmiye yaprağının üzerine bu madalyayı takar ve tören alanına büyük bir gurur içinde katılır.
Kurtuluş Savaşı sonlarında İtilaf Devletleri Ordularını geri çekilişleri esnasında Batı Anadolu'daki her yeri ateşe verir. Alevler öyle kuvvetlidir ki Manisa'nın yemyeşil manzarası katran karasına dönüşür.
Tutkulu bir doğa sevdalısı olarak bu durumu üzüntüyle gören Bedevi, savaş sonrasında Manisa'nın manzarasını tekrar yeşile dönüştürmek üzere burada kalmaya karar verir. Askerlik bitmiştir, ancak ona göre bu vatan için ağaç dikmek yeni bir kutsal görevdir. Azimle mücadele ederek birkaç senede mutlu sona ulaşır.
Yoksul ve yalnız bir yaşam geçirir. 1 Haziran 1933'te 30 lira aylıkla bahçıvan yardımcısı olarak Manisa Belediyesi'nin kadrosuna alınır.
Bir gün başrolünde Johnny Weissmuller' in oynadığı 1934 yapımı Tarzan filmi Manisa sinemalarında gösterime girdiğinde halk, Ahmet Bedevi'nin yaşamını bu filmle özdeşleştirerek onu "Manisa Tarzanı" olarak anmaya başlar.
Kendisi de yoksul olduğu halde Belediye'den aldığı aylığı fakirlere yiyecek ve giyecek almak için harcayacak kadar yardımseverdir.
Yaz-kış şortla ve lastik pabuçlarla dolaşır. Sadece üzerine eski gazete sererek kullandığı ahşap bir sedirinin bulunduğu Spil Dağı'ndaki küçük kulübesinde yorgansız, yataksız ve yastıksız uyur.
Tek malvarlığı bunlardır. Yaşamında fazla masrafı olmadığından paraya ihtiyaç duymaz, kazancını fakirler için harcar.
Bir süre sonra saçını ve sakalını uzatmaya karar verir ve görünümünden ötürü halk ona "hacı" demeye başlar. Başkalarının 25-30 dakikada çıkabildiği Spil Dağı'ndaki Topkale Tepesine o, lastik pabuçlarıyla birkaç dakikada çıkar, kendi saatine göre saat 12:00 olunca muhtemelen askeriyeden kalma eski bir top arabasından 1 el top atışı yaparak saatin 12:00 olduğunu halka da bildirir. Bu yüzden halktan bazıları ona "topçu hacı" da der.
Demokrat Parti yetkilileri Ahmet Bedevi'ye seçimleri kazandırdıkları takdirde Manisa'da tek bir ağaç bile kesilmeyeceğinin sözünü verdi. Ahmet Bedevi, çocuklarını can tehlikesinden kurtarmış bir baba coşkusuyla Demokrat Parti yetkililerine yardım etti. Demokrat Parti seçimi kazandığında Ahmet Bedevi kandırıldığını anladı. İnsanların acımasız dünyasından kaçan, dağlarda nefes aldığını anlayan, evlatlarım dediği ağaçların gölgesinde soluklanan Ahmet Bedevi kandırılmasına kandırılmıştı ama hiç yılmadı. "Başka yerde yaşayamam" dediği Türkiye'nin her karışını görmek için Manisa Dağcılık Kulübü'ne üye oldu.
1950 genel seçimlerinde bayan bir öğretmenle birlikte Demokrat Parti (DP) (ki aynı adlı filmde bu parti "Ulusal Parti" olarak değiştirilmiş şekilde geçer) lehinde şehirde büyük bir kampanyaya girişir. Tüm şehir onun arkasında DP'ye destek için bir arı sürüsü gibi çalışır. Kampanyaya tüm şehir halkı katılır. Sonuçta DP kazanır.
Tarzan yeni arkadaşlarıyla beraber Toroslar'a, Cilo Dağı'nın, Munzur Dağı'nın tepesine çıktı. Buralara dalgalanması için Türk bayrağı dikti. Anadolu'yu şehir şehir gezdi. Gittiği her yerde dikkat çeken Tarzan, insanların ilgileri karşısında hem utanıyor hem de bundan mutluluk duyuyordu.
Ölümü
Manisa'nın ağaç ve yeşilliği ile özdeşleşen Tarzan, Türkiye'deki dağların zirvelerine tırmanmayı tamamlayıp Manisa'ya döndüğünde, kesilmiş ağaçları görünce, "Yokluğumdan yararlanıp ulu çamları kesmişler, evlatlarını kaybetmiş baba gibiyim, göğsüme hançer saplanıyor, dayanamıyorum" diyerek kahroldu. O kadar üzüldü ki kalp spazmı geçirerek hastaneye kaldırıldı. Aşırı efor nedeniyle kalp yetmezliği teşhisi konuldu. Kendisini daha az yorması önerilse de, o tam iyileşmeden hastaneden çıktığı gibi; kent merkezindeki park içerisine hazırlanmış yeni kulübesi yerine, Spil Dağı eteklerindeki kulübesine yerleşti. Sağlık şartları bakımından tekrar hastaneye kaldırıldığı 31 Mayıs 1963 günü ise hayatını kaybetti.[1]
Manisa Tarzanıyla ilgili anılar
"Anıtın Çiçeklerine Ben Bakarım"
8 Eylül 1956'da Manisa Dağcılık Kulübü öğrencilerinden Engin Kongar Niğde'deki Aladağların Demirkazık zirvesine tırmanırken kayalıklardan yuvarlanarak hayatını kaybeder. Üç yıl sonra Kongar'ın anısına yapılan bir anıt için açılış düzenlenir ve kalabalık arasında Bedevi de vardır. Bedevi'nin aklına birden nişanlısı Meral'in ölümü gelir. O da Türk Kurtuluş Savaşı'nda Türk Ordusuna katkıda bulunmak üzere gönüllü olarak Bedeviyle beraber cepheye giderken kayalıklardan yuvarlanarak hayatını kaybeder. Bedevi hamle yapsa da onu kurtaramaz.
Bu acıyı tekrar hissederek Kongar'ın gözü yaşlı annesinin yanına gelir ve "Anneciğim üzülme, ben bu anıtın çiçeklerine her gün bakar, onları hiç soldurtmam" der.
"Onu görmek için halk izdiham yaratıyordu"
Manisa Dağcılık Kulübü Kurucularından Haydar AKSAKAL anlatıyor:
"Tarzan'la birlikte Konya'ya gitmiştik. Orada Mevlana Müzesi'ni gezmeye karar verdik. Tarzan, kenti her zamanki gibi şortuyla geziyordu ve müzeye geldiğimizde kapıdaki görevli, onu bu kılığıyla içeri alamayacağını söyledi. İçeri girmek için direnmemiz işe yaramadı. Ancak daha sonra Tarzan, görevliye kapıdaki tabelayı gösterdi. Tabelada Mevlana'nın o meşhur sözü, "Ne olursan ol gel" yazıyordu. Bunun üzerine görevli çok mahcup oldu; özür dileyerek bizi içeri kendisi davet etti.
Tarzan her zamanki gibi Konya'da da kılığıyla çok dikkat çekmişti. İnsanlar onu görmek ve ona dokunmak için birbirini eziyor, zaman zaman trafiğin bile aksamasına neden oluyorlardı. Bu nedenle dönemin Konya Valisi şehirde gezmemizi yasaklamıştı ve şehirden ayrılana kadar stadyumda kalmamızı istemişti. Niğde'de de insanların izdihamı yüzünden ezilme tehlikesi atlatıp polise sığındık. Buna rağmen Tarzan insanların arasına çok karışmayan, içe kapanık bir yapıdaydı."[2]
Bibliyografya
Kaynak web siteleri
- http://www.agaclar.net/index.php?id=21082 Kasım 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Kaynak kitap ve basılı yayınlar
- "Onlar Hep Oradaydı" yazar: Sunay Akın
- Manisa Valiliğince Manisa'nın tanıtımı amacıyla basılan çeşitli yayınlar.
- Erdoğan, Metin. Dört Efsane Çevreci: Mustafa Kemal Atatürk, Manisa Tarzanı,Halikarnas Balıkçısı, Hayrettin Karaca. Cenova Yayınları. s. 224. ISBN 9786056813146.
Kaynakça
- ^ "Film değil gerçek: Manisa Tarzanı - Sayfa 13". CNN Türk. 20 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ağustos 2020.
- ^ "agaclar.net". www.agaclar.net. 24 Kasım 2003 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ağustos 2020.