İçeriğe atla

Karkaralı Millî Parkı

Koordinatlar: 49°25′0″K 75°25′0″D / 49.41667°K 75.41667°D / 49.41667; 75.41667
Vikipedi, özgür ansiklopedi
20.47, 15 Ocak 2021 tarihinde Sp1dey (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 24660852 numaralı sürüm (Shaitankol Gölü Efsanesi: Düzenleme, değiştirildi: aşık oldu → âşık oldu)
Karkaralı Millî Parkı
KazakçaҚарқаралы мемлекеттік ұлттық табиғи паркі, Qarqaraly memlekettik ulttyq tabiǵi parki; RusçaКаркаралинский государственный национальный природный парк
IUCN kategori II (millî park)
Alan türü Millî park
Devlet  Kazakistan
Federasyon Karagandı Eyaleti
İl Karkaralı
Koordinatları 49°25′0″K 75°25′0″D / 49.41667°K 75.41667°D / 49.41667; 75.41667
Kapladığı alan 112.120 ha (277.055 akre)
Kuruluş tarihi 1 Aralık 1998
Kontrol kuruluşu Kazakistan Ormancılık ve Avcılık Komitesi
İnternet sitesi http://www.karkaralinsk-park.kz/

Karkaralı Ulusal Parkı (KazakçaҚарқаралы мемлекеттік ұлттық табиғи паркі, Qarqaraly memlekettik ulttyq tabiǵi parki; RusçaКаркаралинский государственный национальный природный парк), Kazakistan'ın Karagandı Eyaleti'nde yer alan bir koruma alanı ve millî parktır.[1] Park Karkaralı ilçesinde yer almaktadır ve 90.323 hektarlık bir alana yayılmıştır.

Tarih ve yönetim

Baceen Gölü

Bölge ilk kez 1884'te Karkaralinsk Orman Koruma Alanı olarak koruma altına alınmıştır.[2] 1889'da parkı oluşturan alanların büyük bir kısmında inşaat başladı: Bedaik, Koktube, Ayushat, Tulkebai, Tonkurus ve diğerleri. 1913 yılında orman korucusunun evi olarak hizmet veren ahşap bir kabin inşa edildi. Kabin o zamandan beri cazibesi ve park içindeki konumu ile popüler oldu.

Bolşevik Devrimi öncesi tüm eski orman evleri ordu birliklerine, Karkaralı Kazaklarına ve yerel halka tahsis edildi. Kent ve Karkaralinsk orman evleri, Karkaralinsk orman hazinesinin bir parçasıydı ve devlet mülkiyetindeydi. Ekim Devrimi'nden sonra, tüm orman alanı devlet orman fonunun bir parçası haline geldi.

1947'de çeşitli idari değişiklikler geçiren Karkaralı Ormancılık Müdürlüğü kuruldu. 1990'ların başında, millî parkın oluşturulması üzerine çalışmalar başladı. 1 Aralık 1998'de Kazakistan ulusal hükûmeti bölgeyi Karkaralı Millî Parkı'na dönüştüren bir kararname yayımladı.[1] Millî parkın temel amacı, park sınırları içindeki doğal alanın korunması ve iyileştirilmesidir. Parkın yönetimi dört bölüme ayrılmıştır: • İdari Bölüm • Koruma ve vahşi yaşam yönetimi bölümü • Bilim, ekolojik eğitim ve turizm bölümü • Finans Departmanı. Parkta 120 kişi görevlidir. Bunların 104'ünü devlet orman müfettişleri oluşturmaktadır.

Coğrafya

Bozkır rüzgarı ve yağış tarafından şekkillendirilmiş kayalar

Karkaralı Millî Parkı'nın toplam alanı 90.323 hektar olup, bu alanın 40.341 hektarı ormanlıktır.[1] Park üç bölüme ayrılmıştır: dağ bölümü, Karkaralı bölümü ve Kent bölümü. Dağ bölümü 25.576 hektar, Karkaralı bölümü 23.846 hektar, Kent bölümü 40.901 hektardır.

Parkta her türlü ekonomik faaliyetin yasak olduğu 22.243 hektarlık bir bölüm bulunmaktadır.

  • Park, sıkı kontrol altında tüm ekonomik faaliyetlere izin verilen 89.877 hektarlık bir bölüm bulunmaktadır.

Parkın yakınında iki koruma alanı daha bulunmaktadır: Bektauata Ulusal Koruma Alanı - 500 ha Beldeutac Ulusal Koruma Alanı - 44.660 ha

Paleozoyik Çağ'da (250-300 milyon yıl önce), Kazakistan'ın bu bölgesi bir iç denizdi. Su, eski Paleozoyik kalkanın granit tarafından kırıldığı 1,2 ila 2 milyon yıl önce geri çekildi. Bölge, Kent ve Karkaralı Dağları'nın yükselmesini sağladı. Kayalar ve uçurumlar o zamandan beri varlıklarını sürdürmektedir ve binlerce yıldır alandaki bozkır rüzgarı ve yağış kayaları eşsiz şekillere dönüştürmüştür.

Antik çağdan beri Karkaralı bölgesinde insan yerleşimi görülmektedir. Eski insanlarla bağlantılı en eski arkeolojik buluntular Paleolitik (veya Taş) Çağ'a kadar uzanır. Bronz Çağı'na ait arkeolojik alanlar daha fazla araştırılmıştır. Park sınırları içerisinde 30'dan fazla arkeolojik alan (Taş Devri, Tunç Devri ve Demir Çağı'ndan) mezar höyükleri ve antik yerleşimler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları Kazakistan'ın bu dönemlerden kalma alanlar arasında en iyi keşiflerdendir.

İlgi alanları

Doğa Müzesi

Karkaralı Millî Parkı'nda, 1983 yılında Doğa Müzesi inşa edildi. İki katlı ahşap bina, Karkaralı Ulusal Doğa Parkı'nda bulunan flora ve fauna sergi salonlarından oluşmaktadır. Müzenin salonlarından birinde millî parkın 3D haritası bulunmaktadır. Bina etkileyici ahşap iç mekanı ile tanınmaktadır. Doğa müzesinin bitişiğinde bizon, kızıl geyik, alageyik, yak, yaban domuzu ve argali görülebilen büyük bir vahşi yaşam koruma alanı bulunmaktadır.

Baceen Gölü

Baceen Gölü, deniz seviyesinden 1.200 m yükseklikte yer almaktadır ve Karkaralı il merkezinin 45 kilometre (28 mi) kuzeybatısında yer almaktadır. “The Stone's Tale” Eco-Rotası ile göle ulaşılmaktadır. Gölün adı kelimenin Rusçadan tam çeviri ile, gölü çevreleyen jeolojik oluşumlara istinaden Havza Gölü'dür. Göl oldukça küçüktür ve sadece 14 ha alan kaplamaktadır. Göle sadece yürüyerek ulaşılabilir ve gidiş-dönüş genellikle 4 saat sürer. Bu rotada çam ormanları, eşsiz kaya oluşumları ve göldeki güzel manzaralar izlenebilmektedir.

Shaitankol Gölü

Shaitankol Gölü, parkta popüler bir bölgedir. Gölün adının “Şeytan Gölü”nden evrildiğini iddia edilmektedir; iddialara göre bölgede çok sayıda avcının kaybolması şeytanın iş başında olduğu yönündeki söylentilere yol açmıştır.[2] Göl, deniz seviyesinden 1.200 m yükseklikte yer almaktadır. Karkaralı şehir merkezinin 5 kilometre (3,1 mi) batısında yer almaktadır. “Shaitankok Gölü Efsanesi” Eko-Rotası ile göle ulaşılabilmektedir. Göle yürüyerek ulaşılabilir ve gidiş-dönüş genellikle 5 saat sürer. Göl oval şekillidir ve 10 m yüksekliğe ulaşan kayalıklarla çevrilidir. Gölün derinliği bilinmemektedir. Yeraltı suyu ve yağışla beslendiği için su seviyesi yıl boyunca azalmaz.

Kent Dağları

Shaitankol Gölü Efsanesi

Shaitankol Gölü ile ilgili yerel bir efsane, trajik bir aşk hikayesini anlatmaktadır.[2] Efsaneye göre, uzun zaman önce Tleuberdy adlı zengin bir toprak sahibinin kızı olan Sulushash adında güzel bir genç kız vardı. Sulushash Altay adında fakir bir çobana âşık oldu; ancak Tleuberdy ilişkilerini onaylamadı ve birbirlerini görmelerini yasakladı. Bu nedenle, çift Altay'ın Kausar adında bir arkadaşıyla birlikte kaçmaya karar verdi. Karkaralı Dağları'na gelene kadar Kazak bozkırında günlerce seyahat ettiler ve Shaitankol Gölü'ne sığındılar.

Shaitankol Gölü

Bu bölgeye ulaştıklarında, Altay ve Kausar kızı göl kenarında bırakıp avlanmaya gittiler.[2] Argali için avlanırken Kausar bir uçurumdan düştü ve öldü. Bu sırada Tleuberdy, onları zor durumda bırakmak için ormanı ateşe verdi. Sulushash bir mağaraya saklandı ancak dumanın üstesinden gelemedi. Mağaradan ayrıldı ve koşmaya başladı. Kaçarken bir kaplanla karşılaştı, kaplandan kurtulmak için göle atladı ve boğuldu. Sulushash'ın yardım çığlığını duyan Altay göl kenarına koştu ancak görebildiği tek şey sudaki şapkaydı. Perişan olan Altay göğsüne bir hançer soktu.

Büyük Göl

Bölgedeki en meşhur ve sık ziyaret edilen su kütlesi Büyük Göl'dür. Karkaralı'ya 2,5 kilometre uzaklıktadır. 2,5 km² büyüklüğündeki gölün azami derinliği 4,6 metredir. Suyu tatlıdır ve rengi sarımsı yeşildir. Kıyıya yakın kesimlerin dibinde çakıl ve kum, merkezde çamur görülmektedir. Göl millî park sınırında yer alır ve balıkçılık ve yüzme için popüler bir yerdir.

Shaktior

Shaktior, Karkaralı Dağları'ndaki Pashanoye Gölü kıyısında yer alan bir dizi konukevi ve otel kompleksidir. Karkaralı'ya 7 km, Karagandı şehrine 224 km uzaklıktadır. Saf orman havası ile birleşen pitoresk manzara, bu tatil bölgesine birçok turist çekmektedir. Shaktior'daki otellerden biri bir kayak merkezidir. Shaktior, Mittal Steel Company'ye aittir ve tarihte Karagandı'daki madencilerin tatile gelebileceği bir yer olarak işlev görmüştür. Millî park Shaktior'un etrafında kurulmuştur. Eğlence için popüler bir alandır.

Zhirensakal Zirvesi

Zhirensakal Zirvesi (Komsomol Zirvesi olarak da bilinir) Karkaralı Millî Parkı içindeki en yüksek noktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1.403 m'dir. Zhirensakal zirvesi üç büyük taş "kule" ile taçlanmıştır. Kazakların bu bölgede yaşadığı süre boyunca, bu kayalık masif “Şiş Kabani", yani "yaban domuzlarının yaşam alanı” olarak adlandırıldı. 1936'da 100 erkek ve kız zirveye tırmandı ve Komsomol Zirvesi adını verdi. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, Komsomol adı kullanılmasına rağmen adı Zhirensakal Zirvesi'ne geri döndü. Zhirensakal Zirvesi hakkında iki yerel efsane bulunmaktadır:

Yeraltı Servetinin Efendisi

Yeraltı zenginliğinin efendisi Zhirensakal'ın zirvenin altında yaşadığı anlatılmaktadır. Zaman zaman dağları gürleterek ve gevşek kayaları sallayarak hazinelerini yeniden hesaplar.

Dağlardaki Ruh

Başka bir efsane, dağa seyahat eden bir ailenin hikayesini anlatmaktadır:

Zhirensakal'ın zirvesinde bir taş masa ve taş sandalye bulunan bir mağara bulunmaktadır. Eski günlerde bu mağarada Babay Shashty Aziz adlı bir büyücü yaşıyordu. Büyücü, ziyaretçilerin her isteğini yerine getirmek için mucizevi bir güce sahipti. Uzun zaman önce görkemli zirvenin eteklerinde bir yurtta yaşayan bir aile vardı. Yaşlı kadın, Büyücüyle şansını denemeye karar veren ilk kadındı. “Dağlardaki ruhun mağarasına” doğru yol aldı ve sabırla bekledi. Gece yarısı bir ses duydu ve parlak bir ışık görüldü. O anda yaşlı kadın mağaranın sahibinin kırışık yüzünü gördü, taş masanın önünde taş bir sandalyeye oturdu. Dağların efendisi uğursuzca sordu:

“Ne istiyorsun kadın?”

Kadın, “Beni genç ve güzel yap!” diye yanıtladı.

Ardından dağın efendisi, “Eve dön. Talebinizi yerine getirdim.”

Yaşlı kadın, olağanüstü bir hafiflik hissederek eve doğru bir adım attı. Taştan taşa atlayarak, kocası ve oğlunun kendisini beklediği yurda koştu. Ancak yeniden bir araya gelmenin neşesi yoktu. Kocasının yıpranmış, zayıf, yaşlı bir adam olduğunu gördükten sonra genç eş yurttan ayrılmaya karar verdi. Bu olaylardan dolayı üzülen yaşlı adam da büyücüye gitti ve karısını geri vermesini istedi. Onun dileği de kabul edildi. Yaşlı adam yurtlarına döndüğünde karısıyla karşılaştı. Kadın birkaç gün önceki genç, kaprisli kadın değildi. Artık daha da bükülmüş ve yaşlıydı. Kocası da eskisinden çok daha yaşlı görünüyordu. Bu sefer oğul şansını denemeye karar verdi. Zirveye tırmandı ve dağların ruhundan, ailesini 3 gün önce oldukları duruma geri döndürmesini istedi. Oğulun arzusu gerçekleşti ve aile tekrar mutlu yaşamaya başladı. Her şey olması gerektiği gibi görünüyordu ve mağaraya yolculukları neredeyse unutuldu. Ancak bazen yaşlı kadın, eliyle güneş ışığının gözüne ulaşmasını engellemeye çalışırken, ruhun yaşadığı mağaranın ağzına bakar ve ikinci gençliğini hatırlardı.

Kent Dağları

Orman Muhafızı Evi

Bu bina, bu bölgedeki en ünlü binalardan biridir. 1910-1913 yılları arasında Komissarovka Köyü yakınlarında inşa edilmiştir. Ahşap ev, ahşap oymacısı Oomeltcen Smetankinym tarafından inşa edilmiş ve dekore edilmiştir. Orman korucusu evinin inşaatı 1913 yılında tamamlanmıştır. Bu güzel ve ilginç yapının ilk sahibi orman müdürü LS Sadovnichy idi.

Kizhel Kensh Sarayı

Kyzyl-Kensh, Kent Dağları'nda yer almaktadır ve Kazak bozkırının Dzungar işgalinin zamanından kalma mimari bir anıttır. 17. yüzyıldan kalma Budist manastırının kalıntıları üzerinde inşa edilmiştir. Neredeyse tamamen kayalık dağlarla çevrili küçük bir vadide yer almaktadır. Anıtın resmi adı "Kızıl Cevher" veya "Kızıl Şehir" anlamına gelen "Kızıl Kensh Sarayı" dır. Manastır, 17. yüzyılın ortalarında Dzungarlar tarafından yaptırılmıştır. Ochirtu-Tsetsen Khan bu süre zarfında bölgede hüküm sürdü ve lamas manastırında yaşadı. Bilim insanlarına göre, manastır 50 yıl kadar varlığını sürdürdü. Sonra insanlar bölgeden ayrıldı, ancak bölgeden gönüllü olarak mı yoksa belirli bir sebepten dolayı mı göçe zorlandıkları bilinmemektedir.

19. yüzyılda Kent Dağları'na Çarlık Rusya'sından etnografik bir keşif gezisi yapıldı. Yerel halk tarafından anlatılan efsaneyi öğrenmişler ve daha sonra sarayın varlığını doğrulamışlardı. O yıllarda, kompleksin bir kısmı hala ayakta duruyordu. İki katlı bir bina neredeyse hiç bozulmamıştı. İç duvarlarında parlak kırmızı boya kalıntıları görülebilmekteydi. Tavan altı ahşap sütun ile desteklenmiş, oyulmuş ve altın boya ile kaplanmıştı. Dışarıda korunmuş kirişler vardı. Yerel sakinler tapınağa dokunmaktan korkuyorlardı. Onu kirletenlerin korkunç bir ölümle öleceğine inanılıyordu. Tapınak 1900'lerin son yarısında yıkıldı. Eski binaların tarihsel değerini bilmeyen yağmacılar manastırdan kalanları ahşap ve taş için yok etti. Manastırdan geriye el değmemiş çok az şey kaldı. Doğal taş işlemeleri sadece sıva tabakasının altında görülmektedir. Modern restore çalışmaları sırasında yerlerine taş levhalar koymaya başladılar.

Kızıl Kensh Sarayı

Kalıntılar günümüzde yine de etkileyici hali ile ziyaret edilebilmektedir. Ana tapınak bir haç şeklinde inşa edilmiştir. Burada, merkezi salon Lama'nın dua ettiği yerdir. Ana tapınağın sağında daha küçük bir tapınak bulunur. Burada arkeologlar hazine avcılarının kanıtlarına rastlamıştır. Budist hazineleri genellikle yeraltı tonozlarına gömüldüğünden, hırsızlar taş zemini kırmış ve derin bir delik açmıştı. Ana tapınağın önünde, ilkbaharda eriyen sularla dolan pitoresk bir yapay göl bulunmaktadır. Bilim insanları, gölün keşişlerin sarayın inşası için kili çıkardıkları için oluştuğunu iddia etmektedir. Komplekste iki bina daha bulunur: tapınağın solunda bulunan mutfak ve sudan biraz daha uzakta bulunan bir ev. Dört binanın tamamı tam olarak orijinal yerlerinde yer almaktadır. Bu bölge her zaman hacılar tarafından ziyaret edildi, ancak genellikle yurtlarında kalmaktaydılar ve binaları yalnız bırakıyorlardı.

Kızıl Kensh Sarayı'nın kazısı birden fazla seferde tamamlandı. 1825 yılında, arkeolog Ket Gore bu siteyi Rusya'da iken öğrendi ve onunla ilgilendi. General Bronevsky liderliğindeki daha sonraki bir keşifte, moloz kazıldı ve Semipalatinsk Müzesi'ne aktarılan birçok ilginç eser bulundu. Kızıl Kensh Sarayı'ndan bazı eserler Karagandı Devlet Üniversitesi Arkeoloji Müzesi'nde bulunmaktadır. Kurtarılan eserlere bazı örnekler: Mançurya sikkesi, gümüş ekli bakır erkek yüzüğü, sarayın süslemeler ve kancaları, silahlar, çiviler, boncuklar ve ahşap oymalara üzerinde yer alan ve kurşun deliği iddia edilen parçalar, altından boya ile boyanmış desenler.

Kent Antik Kenti

Kent Dağları'nın ortasında Tunç Çağı'ndan kalma eşsiz, tarihi ve kültürel bir anıt bulunur. Arkeologlar antik yerleşime Kent adını verdiler. Kent, 30 hektardan daha küçük olmayan büyük bir şehirdi ve bin kişiye ev sahipliği yapıyordu. Kasaba sokaklara ve mahallelere ayrılmıştı. Bakır ve bronz bulunan metalürji uzmanları için mahalleler içeriyordu. Burada ustalar silah, ekipman ve süs eşyaları yapıyorlardı. Büyük olasılıkla Kent sakinleri yetenekli metalürjistlerdi. Bazı seramikler keşfedildi, ancak güneybatı Sibirya ve Orta Asya'nın karakteristiği onların ithal edildiğini düşündürmektedir.

Kent kazıları, yoğun miktarda bronz ürün ve olağan dışı eşya ile arkeologları şaşırtmıştır. Kent sakinlerinin o dönemlerde bir yazı sistemi kullanmadığı düşünülmektedir. Araştırmacılar bölgede 200-300 yıl yaşandığını tahmin etmektedir. Kent'e ne olduğunu veya insanların neden Kent'i kimse bilmiyor, ancak popüler bir teori bulunmaktadır: Bronz Çağı'nın sonunda iklim koşulları değişti ve nüfus yoğunluğu eşzamanlı olarak gıda ihtiyacını arttırdı. Bu sonuç olarak yaban hayatı popülasyonlarını değiştirdi. Vahşi yaşamın hayatta kalabilmesi için, daha iyi meralar bulmak için harekete geçmek gerekiyordu. Demir Çağı'nın hemen başında Kent halkı yiyecek bulmak için Kent'i terk etti.

Aulietas

Aulietas, Kent Dağları'nda eşsiz granit kaya oluşumlarına sahip bir yerdir. Formasyonlar yıllar boyunca hava şartlandırma sürecinin bir sonucudur. Bu yer, bölge sakinleri için kutsal bir yer olarak kabul edilmektedir.

Beldeutac Tabiatı Koruma Alanı

Beldeutac Tabiatı Koruma Alanı, Karkaralı Ulusal Doğa Parkı ile komşudur. Amacı, bitki ve hayvanların biyolojik çeşitliliğinin korunmasını sağlamaktır. Beldeutas'ta argali, altın kartal, saker şahin, kara leylek, kartal baykuş ve Pallas kedisi gibi nadir hayvan türleri vardır. Hepsi Kazakistan'ın Kırmızı Kitabı'nda yer almaktadır. Beldeutas bölgedeki en yüksek argali sayısına sahiptir.

Flora ve fauna

Fauna

Altın Kartal

Kuşlar

Park, 122 kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır.[1] Bu türlerin 11'i Kazakistan'ın Kırmızı Korumalı Türler Kitabı'nda yer almaktadır. Bunlar altın kartal, emperyal kartal, bozkır kartalı, botlu kartal, saker şahin, Avrasya kartal baykuşu, Dalmaçya pelikanı, kara leylek, ötücü kuğu, Çin kazı ve Paçalı bağırtlaktır.

Bunlardan imparatorluk kartalı, saker şahin ve Dalmaçya pelikanı, IUCN Kırmızı Listesi altında uluslararası olarak korunmaktadır. Parkta ayrıca IUCN tarafından uluslararası olarak korunan küçük kerkenez vardır.

Memeliler

Argali

Parkta kurtlar, tilkiler, porsuklar, yaban domuzu, kızıl geyik, Sibirya karacası, geyik, argali, vaşak, çeşitli yarasalar ve diğerleri de dahil olmak üzere 45 memeli türü bulunmaktadır.[1]

Millî parktaki argali, Kazakistan'da yaşayan altı argali alt türünden biridir. [kaynak belirtilmeli] Karkaralı Ulusal Tabiat Parkı'nda en fazla argali Kent Dağları'nda ve komşu Beldeutas Tabiatı Koruma Alanı'nda yaşamaktadır. [kaynak belirtilmeli] Argali Kazakistan'ın Kırmızı Korumalı Türler Kitabı'nda yer almaktadır.[1]

Pallas kedisi

Pallas kedisi yerli bir kedin büyüklüğündedir, ancak sıradan bir kediden farklıdır, kısa kalın bacakları ve çok kalın saçları ve kalın bir vücudu vardır. Gözleri sarıdır ve evcil kedinin aksine, parlak ışığa bakarken öğrencileri yuvarlak kalır. Bu tür çok nadirdir. Nüfusu azalmaya devam etmektedir ve yok olmanın eşiğindedir. Bu türün kesin sayısı, gizli davranışı ve geniş dağılımı nedeniyle bilinmemektedir.

Sürüngenler ve amfibiler

Park, dört yılan türü de dahil olmak üzere altı sürüngen türüne ve iki amfibi türüne ev sahipliği yapmaktadır.[1] İki Zehirli türler şunlardır: çayır engereği ve Sibirya engereği.[kaynak belirtilmeli]

Flora

Parkın yaklaşık 800 flora türü içerdiği tahmin edilmektedir [1] ve bu sayı ile Orta Kazakistan'da bulunan tüm floranın %80'ine ev sahipliği yapmaktadır. [kaynak belirtilmeli] Parkta bulunan 800 kadar türden Kırgız huş ağacı (Betula kirghisorum SAV.-RYCZG), yumuşak sphagnum (Sphagnum teres (Schimp.) Angstr.), ince haşhaş (Kazakistan) Papaver tenellum), bahar sülün gözü (Adonis vernalis L.) ve Karkaralı sarıçalısı (Berberis karkaralensis Kornilova et Potapov) dahil olmak üzere 244'ü Kazakistan'ın Kırmızı Kitabı'nda yer almaktadır.

Kent Dağları'nda orman

Parkın içindeki ormanlar çam, huş ağacı, titrek kavak ve söğüt ağaçlarından oluşmaktadır.[1] Parktaki ağaçlık alanın %71.3'ü çam ağaçlarından oluşmaktadır. Huş ağacı ormanı ormanlık alanın %10'unu ve kavak ormanı %2'sini kaplar. Parkın ormanaltı bitki örtüsü, Kazak ardıcı, Tatar hanımelisi ve diğer bitkileri içerir. Çalılıklar parkın toplam alanının %34'ünü kaplamaktadır. Karkaralı Dağları'nda 87 çeşit tıbbi, yağ taşıyan ve alkaloid bitki bulunmaktadır.[kaynak belirtilmeli]

Kuraklık ve şiddetli rüzgar nedeniyle Karkaralı ormanının 2.525 hektarı 1997-1998 yıllarındaki orman yangınlarında yok oldu. Yangından sonra, park yeni ağaçlar dikmek ve ormanı orijinal haline getirmek için çok çalıştı. Kent dağlarındaki bir fidanlık, yenilenen bitki örtüsü projesi için fidanlar sağladı. Yangın önleme standartları uygulandı ve ertesi yıl 18 ayrı yangında sadece 164 hektar alan yok oldu. 2003 yılında 84 hektar alan yandı.[kaynak belirtilmeli]

İklim

İlkbahar

Karkaralı'da ilkbahar Mart ortalarında başlar ve Mayıs sonuna kadar sürer. Bu kısa dönemde hava sıcaklığı ortalama 15 C'ye yükselir. Açık alanlardaki kar örtüsü hızla erimeye başlar, ancak gölgeli kanyonlarda kar Mayıs sonuna kadar yerde kalabilir. Kar eridiğinde eriyen su ile dolan kuru nehir yatakları çok sayıda akarsu ve küçük şelaleye yol açar. Çevredeki doğa da uyanmaya başlar: kuşlar ve hayvanlar gelir. Çuha çiçeği, laleler ve diğer çiçekler yeşermeye başlar. Mayıs ayında, ağaçlar genç yapraklarla kaplıdır ve ormanda kuşlar yuva yapmaya başlar. Bahar aylarında, Mayıs en zevkli ay olarak görülür.

Yaz

Karkaralı'da yaz Haziran başında başlar. Yaz ayları için ortalama hava sıcaklığı 18 C'dir ve gündüz hava ortalama 25 C'ye kadar ısınır (sıcak günlerde 37 C'ye kadar). Yılın en sıcak ayı Temmuz'dur. Yaz aylarında yağış genellikle sağanak ve fırtına şeklinde görülür. Yaz başlangıcı, bitkilerin bol çiçek açması ile karakterizedir. Yaz ortasında, meyveler olgunlaşmaya başlar (çilek, ahududu, frenk üzümü) ve yenilebilir mantarlar bol miktarda bulunur. Yaz ayları Karkaralı'yı ziyaret etmek için yılın en konforlu zamanı olarak kabul edilir.

Sonbahar

Sonbahar millî parkın en canlı ve renkli mevsimidir. Eylül ortasında başlar ve Kasım ortasına kadar sürer. Sıcaklıklar düşmeye başladığı için hava Eylül ayında özellikle iyidir. Ekim ayında, donma olasılığı ortaya çıkar ve yağmur bulutlu günlerin sayısında bir artış görülür. Ekim ayının ilk yarısında ortalama günlük sıcaklık 10 C'nin altına düşer. Ekim sonunda tüm göçmen kuşlar güneye uçarlar. Parktaki ormanlar renklerle doygunlaşır. Yılın bu zamanında birçok mantar bulunabilir. Sonbaharın sonlarında, çoğu vahşi hayvan, kürklerinin renklerini değiştirir ve kışa hazırlanır. Sonbahar aylarında en rahat aylar Eylül ve Ekim başlarıdır.

Kış

Karkaralı'da kış soğuk ve karlıdır. Eksi sıcaklıklar Kasım-Mart ayları arasında kaydedilir ve sürekli soğuk hava ortalama 135 gün sürer. Bu dönemde, gündüz sıcaklığı genellikle 0 C'nin üzerine çıkmaz ve geceler genellikle çok soğuktur. Ocak-Şubat aylarında sıcaklık ortalama - 20 ila -30 C'ye kadar düşer. Anormal derecede soğuk yıllarda sıcaklık - 49 C'ye kadar düşebilir. Kar örtüsü 50-60 cm yüksekliğe kadar çıkabilir. Kış aylarında, yerli halk ve turistler yollarda ve ormanlarda kayak yapabilmektedirler.

Karkaralı Milli Parkı'nda kış aylarında orman
Karkaralı Milli Parkı'nda kış aylarında orman

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h i "Karkaraly State National Natural Park". visitkazakhstan.kz. 18 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2020. 
  2. ^ a b c d Kazakhstan. Chalfont St. Peter: Bradt Travel Guides. 2008. s. 198. ISBN 978-1-84162-234-7. 

Dış bağlantılar