Dobruca Beyliği: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Değişiklik özeti yok
22. satır: 22. satır:
Onların dini reisleri Sarı Saltık Dede idi. Bunlar sultanları Keykavus‘un adını taşırlar sonra bu ad Gagavuz olur. Bunlardan bir kol Karaferye’de valilik (subaşılık) yapan Keykavus‘un oğullarından bir şehzadenin yanında bulunurlar. Karaferye Selanik’in batısında, Selanik ile Manastır arasında bulunan bir şehirdir. Bu Selçuklu şehzadesi ve oğlunun ölümlerinden sonra buradaki Türkmenler gayr-i Müslimler arasında oturmaktan usanarak Çanakkale boğazını geçip vatana dönerler ve Karası yöresinde yerleşirler. Sonra Dobruca bölgesindeki Türkmenlerin (Gagavuzların) bir kısmı da Ece Halil‘in idaresinde Bizans kuvvetleri ile savaşa savaşa Çanakkale boğazını geçip Karası yöresine erişirler ve kardeşleri gibi orada yerleşirler .
Onların dini reisleri Sarı Saltık Dede idi. Bunlar sultanları Keykavus‘un adını taşırlar sonra bu ad Gagavuz olur. Bunlardan bir kol Karaferye’de valilik (subaşılık) yapan Keykavus‘un oğullarından bir şehzadenin yanında bulunurlar. Karaferye Selanik’in batısında, Selanik ile Manastır arasında bulunan bir şehirdir. Bu Selçuklu şehzadesi ve oğlunun ölümlerinden sonra buradaki Türkmenler gayr-i Müslimler arasında oturmaktan usanarak Çanakkale boğazını geçip vatana dönerler ve Karası yöresinde yerleşirler. Sonra Dobruca bölgesindeki Türkmenlerin (Gagavuzların) bir kısmı da Ece Halil‘in idaresinde Bizans kuvvetleri ile savaşa savaşa Çanakkale boğazını geçip Karası yöresine erişirler ve kardeşleri gibi orada yerleşirler .
Fakat Çepniler bu Türkmenlerden değillerdir. Çünkü:
Fakat Çepniler bu Türkmenlerden değillerdir. Çünkü:

• XVII. yüzyıldan önce Karası yöresinde Çepni adlı bir oymak görülmez.
•XVII. yüzyıldan önce Karası yöresinde Çepni adlı bir oymak görülmez.
• Balıkesir yöresindeki Çepniler oraya XVIII. yüzyılda doğudan gelmişlerdir. Bu, kesindir. Çepniler 24 Oğuz boyundan biri olup Anadolu’nun fethi ve iskanında pek mühim roller oynamıştır.

•Balıkesir yöresindeki Çepniler oraya XVIII. yüzyılda doğudan gelmişlerdir. Bu, kesindir. Çepniler 24 Oğuz boyundan biri olup Anadolu’nun fethi ve iskanında pek mühim roller oynamıştır.
Tahtacılara gelince onlar da Dobruca’dan Balıkesir’e göçeden Sarı Saltık Türkmenleri nden değillerdir. Çünkü onlar Tahtacı adını taşırlar. Bu ad, yani Tahtacı ise, büyük bir topluluk olup geniş bir yörede yaşarlar.
Tahtacılara gelince onlar da Dobruca’dan Balıkesir’e göçeden Sarı Saltık Türkmenleri nden değillerdir. Çünkü onlar Tahtacı adını taşırlar. Bu ad, yani Tahtacı ise, büyük bir topluluk olup geniş bir yörede yaşarlar.
Prof. Dr. Faruk SÜMER
Prof. Dr. Faruk SÜMER

Sayfanın 00.25, 11 Mayıs 2011 tarihindeki hâli

Bu madde Dobruca Beyliği adlı Türkmen beyliği hakkındadır. Dobruca adlı bölge için Dobruca, Bulgar ve Romen tarihlerinde yer alan prenslik için Dobruca Prensliği maddelerine bakabilirsiniz.

Boş kaynak (yardım)  Dobruca Beyliği, Sarı Saltuk'un oğlu Seyit İsmail Saltuk'un 1281-1299 yılları arasında Dobruca'da varlık gösteren kısa ömürlü bir Türkmen beyliği.

Saltuklular soyundan gelen Sarı Saltuk'un oğlu Seyit İsmail Saltuk, bir grup askerle birlikte Trabzon İmparatorluğu tarafından ele geçirilen Sinop ve Amasya yöresi'ni geri aldı. Ancak Selçuklu veziri Muhittin Pervane (1262-1277), IV. Kılıç Arslan aracılığı ile Seyyit İsmail Saltuk ve adamlarını o bölgeden uzaklaştırıp, oraya oğlunu vali olarak atadı. 1264 yılında İsmail Saltuk da Bizans’tan yer isteyip, erenleri ve binlerce çadırlık Çepni ile birlikte Deliorman Bölgesi’ne yerleşti ve yurt edinmeye çalıştı. Öte yandan, taht kavgası nedeniyle birbirlerine düşen II. Gıyasettin Keyhüsrev'in çocuklarından biri, Bizans İmparatoru 8. Michel’den kendisi ve de çevresi için de yer istemiştir, bu Selçuklu beyleri de Seyit Sarı Saltuk ile birlikte Deliorman bölgesine gitmiş ve Çepnilere karışmıştır. Seyit Sarı Saltuk daha sonra Kırım’a geçerek Altınordu hanı Nogay ile birlikte 1281 yılında Kırım’dan Dobruca’ya geçip, Tuna boylarını (Dobruca yöresini) aldılar ve yurt edindiler. 1282'de İsmail Saltuk ve idaresindeki Çepni boyları Dobruca Bölgesi’ne yerleşerek Dobruca beyliğini kurdular. Ancak Seyit İsmail Saltuk, 1297 yılında Dobruca’daki İsakça Kenti’nde vefat etti. (Mezarı İsakça yakınlarındaki Babadağ’dadır.)

Sonuç olarak, 13. yüzyılda Selçuklu Türkmenlerinin Anadolu’dan Dobruca’ya önemli bir göçleri ve kolonileşmeleri olmuştur.

Sarı Saltuk’un oğlu İsmail Saltuk, 1297 yılında vefat edince, beyliğin başına oğlu Ece Halil Saltuk geçti.

1299 yılında Altın ordadaki taht kavgaları sonunda hakimiyeti ele geçiren Tatar hakanı ve boyları, Altın ordu hanı Nogay'a ve Nogay'ın en sıkı müttefiki olan Türkmenlere Dobruca yöresinde saldırdı. Bunda Bizans'ın kışkırtmaları da vardı. Yönetimi ele geçiren Tatarlar, Ece Halil kumandasındaki Çepnileri ve müttefiki Altın Ordu Hanı Nogay’ın ordusunu dağıttılar.

1310 yılında (bazı kaynaklarda:1306) Sarı Saltuk’un torunu Ece Halil Saltuk, öldürülen Altın Ordu Hanı Nogay’ın eşi Çiçek Hatun ve oğlu Türi’yi ile bir kısım Nogay askerlerini de yanına alarak, tüm Türkmenlerle birlikte Çanakkale Boğazı’ndan Anadolu’ya geçerek Karesi Beyliği'ne sığınır.(kaynaklar 10bin ile 150bin çadır arasında değişmekte) Karesi kumandanları Gazi Evranos ve Hacı İlbeyi Sarı Saltuk'un soyundan gelen bu Türkmenleri ve Ece Halil'i hürmetle karşılar ve Karesi topraklarına yerleştirir. Ece Halil Karesi kumandanlarından biri olarak Bizans'a karşı savaşır.

Karesi Beyliği'nin 1360'ta Osmanlı tarafından ilhak edilmesiyle Ece Halil Osmanlı hizmetine girerler.

Olayların bir kısmı Saltukname'de anlatılmaktadır.


Selçuklu hükümdarlarından II. Gıyaseddin Keyhüsrev dirayetli ve cesur bir hükümdar değildi. Fakat ülkenin parçalanmasına karşı olduğu gibi, Selçuklu devletini vergiye bağlayan ve Selçuklu devletinin işlerine sık sık karışan Moğollara da düşmandı. Keykavus‘un Moğol düşmanlığı, Moğollarla her yerde mücadele eden Türkmenler, yani Türk göçebe toplulukları arasında ona karşı ve sevgi ve bağlılık uyandırmıştı. Fakat Keykavus, devlet adamlarının hiyanetine uğradı. Bunlar Moğolların yardımları ile Keykavus‘u Bizans imparatoru Mihail Paleolog‘a sığınmaya mecbur bıraktılar ve Selçuklu ülkesini sultanın kardeşi Rükneddin Kılıç Arslan‘ın hükümdarlığında birleştirdiler. Fakat gerçek hükümranlık Pervane Muiniddîn Süleyman denilen bir İranlı’nın veya bir İranlı’nın oğlunun elinde idi. Keykavus‘a bağlı Türkmenlerden kalabalık bir küme de Bizans ülkesine göç etti. Bu Türkmen kümesi Dobruca’da yerleştirildi. Onların dini reisleri Sarı Saltık Dede idi. Bunlar sultanları Keykavus‘un adını taşırlar sonra bu ad Gagavuz olur. Bunlardan bir kol Karaferye’de valilik (subaşılık) yapan Keykavus‘un oğullarından bir şehzadenin yanında bulunurlar. Karaferye Selanik’in batısında, Selanik ile Manastır arasında bulunan bir şehirdir. Bu Selçuklu şehzadesi ve oğlunun ölümlerinden sonra buradaki Türkmenler gayr-i Müslimler arasında oturmaktan usanarak Çanakkale boğazını geçip vatana dönerler ve Karası yöresinde yerleşirler. Sonra Dobruca bölgesindeki Türkmenlerin (Gagavuzların) bir kısmı da Ece Halil‘in idaresinde Bizans kuvvetleri ile savaşa savaşa Çanakkale boğazını geçip Karası yöresine erişirler ve kardeşleri gibi orada yerleşirler . Fakat Çepniler bu Türkmenlerden değillerdir. Çünkü:

•XVII. yüzyıldan önce Karası yöresinde Çepni adlı bir oymak görülmez.

•Balıkesir yöresindeki Çepniler oraya XVIII. yüzyılda doğudan gelmişlerdir. Bu, kesindir. Çepniler 24 Oğuz boyundan biri olup Anadolu’nun fethi ve iskanında pek mühim roller oynamıştır. Tahtacılara gelince onlar da Dobruca’dan Balıkesir’e göçeden Sarı Saltık Türkmenleri nden değillerdir. Çünkü onlar Tahtacı adını taşırlar. Bu ad, yani Tahtacı ise, büyük bir topluluk olup geniş bir yörede yaşarlar. Prof. Dr. Faruk SÜMER

Faruk SÜMER'in bu yazısı sarı saltuk türkmenlerinin çepniler olmadığını söylüyor.Balıkesir ve Çanakkaleye 18.yy.da geldiklerini söylüyor.





Bugün Balıkesir ve Çanakkale ilinde ve Bergama ilçesinde yaşayan 100'den fazla Alevi Çepni köylerinin bu Türkmenlerin devamı olduğu düşünülmektedir. Bir kısmının da diğer Türkmen boylarıyla karışarak sünnileştiği/manavlaştığı zannedilmektedir.