Attika Hapishanesi ayaklanması

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Attika Hapishanesi ayaklanması Attika, New York'daki hapishanede yaşanan olayları anlatır. 9 Eylül 1971 günü başlayan ve 13 Eylül günü sona eren eylemlerde toplam 43 kişi ölmüştür (33 mahkûm ve 10 güvenlik görevlisi). ABD tarihindeki en kanlı hapishane olaylarındandır ve insan hakları savunucuları tarafından çok önemli bir olay olarak değerlendirilir.

Arka plan[değiştir | kaynağı değiştir]

Ayaklanma genel olarak mahkûmların daha iyi koşul taleplerini dile getirmelerinden dolayı patlak vermiştir. Ayaklanmada dönemsel olarak ABD'deki iç siyasette etkisini gösteren insan hakları mücadelesinin ve Vietnam Savaşı başta olmak üzere ABD emperyalizminin sorgulanması, Afroamerikalılardaki radikalleşmenin de etkisi vardır.

Bu dönemde hapishane koşulları çok ağırdır. Mahkûmlar hücrelerinde günde 14 ila 16 saat geçirmekte, mektupları okunmakta, kitap okumaları kısıtlanmakta, açık görüş yapamamakta, sağlık hizmetlerinden faydalanamamakta, şartlı tahliye olanaklarından yararlanamamakta ve ırkçılığa maruz kalmaktaydı. Bununla birlikte 1200 kişi için tasarlanmış olan hapishanede 2243 mahkûm bulunduğu için fiziki koşullar da yetersizdi.

Mahkumların %54'ü Afroamerikalı, %9'u Porto Rikolu, geri kalan %37'si de beyazdı.Tüm gardiyanlar beyazdı ve özellikle Porto Rikolu mahkûmların yazdığı ve onlara gelen İspanyolca mektuplar derhal imha ediliyor, beyaz mahkûmların dışındakiler en kötü ve en ağır angarya işlere koşuluyordu.

Bu dönemde mahkûmlar arasında daha iyi koşullar için örgütlenmenin ilk adımları atılmıştı. Bir önceki yıl Manhattan Hapishanesinde mahkûmların daha iyi koşullar için yaptıkları eylem, rehine alınan gardiyanların salıverilmesi karşılığında başarıya ulaşmış, isyanın elebaşları cezalandırılsa da mahkûmların talepleri yerine getirilmişti.

1971 yılı Temmuz ayında Attika Hapishanesindeki bir grup mahkûm Hapishane Müdürü Russell Oswald ve Vali Nelson Rockefeller'a hitaben yazdıkları mektupta 27 maddelik isteklerini sıralar. İstekler arasında daha sağlıklı yemekler, gardiyanların eğitilmesi, rehabilitasyon programlarının yapılması, eğitim olanağı sağlanması gibi başlıklar yer almaktaydı. Bunun yanı sıra dini inanç özgürlüğü talebinde bulunan mahkûmlar, sansüre son verilmesi, siyaset yasağının kalkması gibi istekleri de dile getirir. Ancak müdür istekleri görmezden gelir ve baskıları artırır. Ağustos ayında Black Panther Partisi üyesi George Jackson, tutuklu bulunduğu Kaliforniya'daki San Quentin Hapishanesinden kaçmaya çalışırken vurulup öldürülünce olaylar patlak verir. Önemli bir mahkûm hakları savunucusu olan Jackson'ın onuruna ertesi gün Attika'daki 700 mahkûm açlık grevi yapar.[1]

Ayaklanma[değiştir | kaynağı değiştir]

Hapishanedeki kötü koşullar gardiyanların uzlaşmasız tutumlarıyla ve işkenceye varan şiddetli cezalandırma uygulamaları nedeniyle sonrasında ayaklanmaya evrilecek olaylar arka arkaya patlak verir. 8 Eylül 1971 günü ana avluda havalandırmada kavga eden iki mahkûm oradaki gardiyan tarafından ayrılır. Olayın tarafları derhal ayrılsa da gardiyan kalan mahkûmun içeri girmesini isteyince mahkûm gardiyana yumruk atar. Diğer mahkûmların ve gardiyanların dahil olduğu kavga gardiyanların komutanı Robert Curtiss'in araya girmesiyle ayrılır ve gerilim düşer. Akşam olunca asıl kavgayı başlatan iki mahkûmun hücre cezasına çarptırılmak üzere koğuşlarından alınması için yapılan girişim başarısız olur, mahkûmlar direnir ve arkadaşlarını vermez. Bu sırada gardiyanlara metal yemek kabıyla saldıran William Ortiz hücre cezasına çarptırılır. Ertesi sabah 9 Eylül Perşembe günü mahkûmlar koğuştan alınan Ortiz'in durumundan endişelenerek durumunu sorgular. Gardiyanlardan tatmin edici bilgi alamayan mahkûmlar toplu şekilde kahvaltıya giderken Ortiz'in tutulduğu hücreye erişir ve onu serbest bırakarak kahvaltıya giderler. Gardiyan komuta heyeti olanları anlayınca tüm mahkûmların koğuşlarına dönmesini sağlamaya çalışır ancak tüm gardiyanlara bu yönde bilgi verilmez. Dolayısıyla havalandırma avlusuna çıkmak üzere devam eden mahkûmlar ve gardiyanlar kilitli kapılarla karşılaşınca olaylar patlak verir. Mahkûmlar tuzağa düşürüldüklerini ve şiddetli şekilde cezalandırılacaklarını düşünerek kaçmaya ve garidyanlara saldırmaya başlar. Kaos sırasında çok sayıda mahkûm ve gardiyan yaralanır, bu sırada ağır yaralanan gardiyan illiam Quinn iki gün sonra hastanede hayatını kaybedecektir. 9 Eylül günü öğle saatlerine gelindiğinde gardiyanlar ve polis hapishanenin yarısını, mahkûmların yarısı da hapishanenin yarısını kontrol etmektedir. Mahkûmların elinde 42 gardiyan ve sivil memur rehine bulunmaktadır.

Görüşmeler[değiştir | kaynağı değiştir]

Mahkumlar hapishanedeki konumlarını güvenceye aldıktan sonra örgütlenmeye başlar. Aralarında görüşmelerde kendilerini temsil edecek liderler seçilir, ilk yardım ve güvenlik için ilgili kadrolar oluşturulur. Mahkûmlar arasında özellikle Elliott James Barkley önemli bir hatip olarak ortaya çıkar.[a]

Biz insanız! Hayvan değiliz ve hayvan gibi güdülmek veya dövülmek istemiyoruz. Tüm mahkumlar, yani burada bulunan herkes ABD'de egemen olan, mahkum hayatını hiçe sayan vahşice uygulamaların sonsuza kadar kaldırılması için çaba sarfediyoruz. Bizim için kabul edilebilir olmayan hiçbir şartı kabul etmeyeceğiz. Sadece bizim değil herkesin hayatını tehlikeye atan bu uygulamaların değişmesi için vicdanlı tüm Amerikalılara çağrımızı iletiyoruz.

—Barkley tarafından 9 Eylül 1971 günü okunan ortak deklarasyondan

Mahkumlar tarafından öne çıkarılan 33 maddelik istekler arasında daha iyi sağlık hizmeti, adilane ziyaret uygulamaları, daha iyi yiyecek, dini ibadet özgürlüğü, çalışan mahkûm ücretlerinin iyileştirilmesi, fiziksel şiddetin sona ermesi, diş fırçası, her gün yıkanma olanağı, meslek edinme kurslarının düzenlenmesi, gazete ve kitaplara erişim gibi talepler yer alıyordu. Mahkûmlar aralarından seçtikleri beş isme görüşme yetkisi vermişti; Donald Noble, Peter Butker, Frank Lott, Carl Jones-El ve Herbert Blyden X. Mahkûmlar tarafından kamuoyuna yapılan açıklamada ayrıca mahkûmlara yönelik kötü davranışlara göz yuman New York valiliğine, hapishane idaresine ve ABD mahkemelerine de şiddetli eleştiriler yöneltilmekteydi.

Mahkumlar ayrıca cezaevi koşullarını görmeleri ve görüşmelerde arabulucu olmaları için çeşitli isimlerle temas etmeye çalışmış, bunların bazıları sürece dahil olmayı kabul etmiştir. The New York Times editörlerinden Tom Wicker, Senatör John Dunne, insan hakları avukatı William Kunstler gibi isimler sürece dahil olmuştur. Mahkûmlar Louis Farrakhan'ın da sürece dahil olmasını istese de Nation of Islam örgütü buna karşı çıkmıştır.

Hapishane yönetimi genel olarak önerilen iyileştirme önerilerini kabul etse de eylemci mahkûmların affedilmelerini kesinlikle reddetmiştir. Görüşmelerde mahkûmları temsil eden William Kunstler mahkûmların özde iki temel talebi olduğunu, bunlardan birisinin hapishane müdürünün değişmesi, diğerinin de eylemci mahkûmların affedilmesi olduğunu belirtirken, mahkûmların iyi niyet gösterisi olarak ilk taleplerini geri çektiğini ancak af olmamasının kabul edilemez olduğunu belirtir. Öte yandan görüşmeler New York valisinin bırakın mahkûmlarla görüşmek, hapishaneye bile gelmeyi reddetmesiyle çözümsüzlüğe saplanır. Valinin görüşmelere dahil olmaması ve ilerleyen süreçte çözüm yolu bulunamaması üzerine mahkûmlara müdahale kararı alınır.

Ayaklanmanın bastırılması[değiştir | kaynağı değiştir]

12 Eylül akşamı ABD Başkanı Richard Nixon onayıyla New York valisi Nelson Rockefeller ve Cezaevlerinden sorumlu Russell Oswald hapishaneye müdahale planını hazırlar. Ayaklanmaya müdahale edileceği anlaşılmaması için mahkûmlara iletilecek son talep ultimatom şeklinde yapılmaz ve sabah 08:25 itibarıyla son kez iletilir. Mahkûmlar, kendi güvenliklerini çeşitli şekillerde almış olsalar da saldırı girişiminden habersizdir. Sabah 09:46'da başlayan harekâtta önce sis ve gaz bombalarıyla yüzlerce New York polis memuru saldırıya geçer. Harekâta protokole aykırı şekilde cezaevi gardiyanları da dahil edilmiştir. Öte yandan polisler Cenevre Sözleşmelerinde yasaklanmış silahlar kullanmıştır. Saat 10:05 itibarıyla hapishane polis denetimine alınır. Süreç sırasında 128 mahkûm vurulmuş, 9 rehine ve 29 mahkûm öldürülmüştür. Görgü tanıklarının ifadelerine göre polis güçleri hapishaneyi denetimleri altına aldıktan sonra mahkûmların elebaşlarını isimlerini söyleyerek aramış, bulduklarında yerinde infaz etmiştir, bunların en bilineni mahkûmların sözcüsü Elliott James Barkley'dir. Barkley'nin harekâtın tamamlanması sonrasında sağ olduğu ve ellerini kaldırarak teslim olduğu teyit edilmektedir. Hapishanenin denetim altına alınmasından sonra mahkûmlara yapılan işkenceler artarak devam etmiş, çırılçıplak soyulan mahkûmlar çamurda sürünmeye, kırık cam üzerinden yürümeye zorlanmış, sistematik şekilde dövülmüş ve tacize uğramış, sebepsizce hücreye atılmıştır.

Kamuoyunun tepkisi[değiştir | kaynağı değiştir]

Olaylar duyulduğunda başta New York olmak üzere Massachusetts, İndiana, Michigan, Batı Virginia ve Georgia'daki hapishanelerde ayaklanma çıkmış, gösteriler düzenlenmiştir. Başta vali Rockefeller aleyhine olmak üzere süreçte adı geçen yetkililere karşı protesto gösterileri düzenlenmiştir. Angela Davis ve John Lennon gibi isimler ayaklanma lehine açıklamalarda bulunmuştur. Kamuoyunda oluşan tepki nedeniyle kurulan ve başkanlığını New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Robert B. McKay'in yaptığı komisyon araştırmalarının ardından yayınladığı Eylül 1972 tarihli raporda Rockefeller'den başlayarak ilgili kamu görevlilerinin kusurlu olduğunu belirtir.[2]

Etkileri[değiştir | kaynağı değiştir]

Ayaklanmanın vesilesiyle genel olarak hapishanelerde temel ihtiyaçların karşılanması (yıkanma, görüşme, sağlık hizmetlerine erişim), hapishane idaresine sorunların aktarılabileceği bir sistem, mahkûmların temsilci seçebileceği mekanizmalar, avukat hizmetine daha kolay erişim, mahkûmlara eğitim hakkı ve dini ibadet özgürlük konularında adımlar atılmıştır. Ancak 1980'li yıllarla beraber suça karışanlara karşı tavizsiz uygulamalara yeniden başlanmış, tanınan haklar budanmıştır. Günümüzde hala hem Attika hem diğer hapishanelerde sistematik olarak mahkûmlara eziyet, işkence ve keyfi ceza yöntemlerinin sürdüğü bilinmektedir.

Popüler kültüre etkileri[değiştir | kaynağı değiştir]

  • Başrolünü Al Pacino'nun oynadığı 1975 yapımı Köpeklerin Günü filminde polis protestosu sırasında ayaklanma kastedilerek Attika! sloganı atılır.
  • John Lennon ve Yoko Ono, ayaklanmada katledilenlerin anısında 12 Haziran 1972 tarihinde Attica State adlı şarkıyı kaydedip yayınlar.
  • Ünlü boksör Muhammed Ali, Temmuz 1972'de İrlanda'da RTÉ'ye verdiği bir mülakatta Attika Hapishanesindeki eylemci mahkûmların katledilmeden önce neler söylediklerine dair bir şiiri okumuştur.[3]

Notlar[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ Ayaklanma döneminde serbest kalmak üzere olan Barkley, ayaklanmanın bastırılması sırasında polis tarafından öldürülmüştür.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ Mariame Kabe, Attica Prison Uprising, 2011 2 Haziran 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 15 Kasım 2023 tarihinde erişilmiştir
  2. ^ Komisyon tarafından hazırlanan rapor (İngilizce) 27 Kasım 2023 tarihinde erişilmiştir
  3. ^ 10 Eylül 2016 tarihli Kirsten Wset Savali haberi 10 Nisan 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 27 Kasım 2023 tarihinde erişilmiştir

Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]