316L Paslanmaz Çelik
316L kalite paslanmaz çelik östenitik paslanmaz çelik çeşitleri için işareti “316L” olan standarttır ve bu, bu çeliğin,% 16-18 krom,% 10-14 nikel içeren düşük karbonlu deniz sınıfı paslanmaz çelik alt türü olduğunu gösterir % 2.0-3.0 molibden ve ağırlıkça% 0.03 karbon,% 2 manganez,% 0.75 silikon,% 0.045 fosfor,% 0.03 kükürt ve ağırlığa göre% 0.1 azot ihtiva eden ve geri kalan kısmı tamamen demirden oluşan (karşılaştırma yoluyla, düzenli 316 sınıfı ağırlıkça% 0,08 kadar karbon içerebilir). Uzun yıllar boyunca tıbbi cihazlar ve implantlar için en çok tercih edilen maddelerden biriydi fakat korozyona karşı daha büyük dirençlerinin yanı sıra titanyum ve kobalt-krom alaşımlarının biyolojik olarak daha iyi uyumlu olması, 316L'nin lehine sonuç vermesine neden oldu.[1][2]
Korozyona dayanımı
[değiştir | kaynağı değiştir]Paslanma bir oksidasyon türüdür ve elektrokimyasal bir reaksiyondur. Paslanma, demir ile oksijenin tepkimeye girmesi sonucu oluşur. Yüzeyde oluşan pas aktif bir madde olduğundan yüzeyde hızlıca yayılır ve farklı yüzeylere etki eder. Çelik, bir alaşım olup demir, karbon, fosfor, silisyum ve alüminyum gibi elementlerin bir araya gelmesinden oluşur ve paslanmasına demir sebep olur. Demirin yanında diğer elementler demirin kırılganlık özelliğini azaltarak malzemeye sertlik kazandırırlar. Nikel, krom, bor, mangan gibi bazı elementlerde malzemeyi istenilen şekilde biçimlendirmek için kullanılır. Paslanmaz çelik ise; en az %10.5 krom içeren alaşım olarak tanımlanır. Çeliğin içinde bulunan krom, çeliği paslanmaya karşı koruyan en temel bileşendir. Paslanmaz çeliğin içerisinde bulunan krom, küçük bir oksitlenmeden sonra atomlar arası boşluklarını oksijen atomlarıyla doldurur. Bu şekilde ortaya ince bir krom oksit (Cr2O3) tabakası çıkar. Boşluklar açıldığında tekrar oksijen atomlarıyla doldurulur ve böylece bu koruyucu tabaka çeliğin su ya da herhangi bir gaz ile temas etmesini engelleyerek metali korur. Bu koruyucu tabaka diğer elementlerin eklenmesi ile daha kuvvetli hale getirilebilir. Gözle görülemeyecek kadar ince olan bu tabaka alaşımın ışıltılı görünmesine sebep olur. Bu tabaka suyun ve havanın malzemeye ulaşmasını engellediği için yıpranmanın içe doğru yayılmasını engeller.[3]
316 Kalite, geniş bir kullanım alanında mükemmel bir korozyon direncine sahiptir. 304 Kaliteyle karşılaştırıldığında esas avantajı, ılık klorit ortamlardaki çekirdeklenme ve çatlama korozyonlarına karşı artırılmış direnme gücüdür. Mimari uygulamalarda oluşabilecek paslanmalara karşı dirençlidir ve deniz gören yapılar, köprü bağlantıları ve kirişlerinde bazen kullanılır. Gıda prosesi yapılan çevrelerde ve organik kimyasallara, boyalara ve geniş bir inorganik kimyasallar grubuna dayanım göstermesiyle tanınır.
Sıcak klorit ortamlarda, 316 kalite çekirdeklenme ve çatlama korozyonu ve 50 ºC ‘nin üzerindeki sıcaklıklarda çekme stresine maruz kaldığı durumlarda stres korozyon kırılmaları görülür.
Takı sektöründe de oldukça yaygın kullanılır. Galvanik seride Titanyum ile hemen hemen eşdeğer bir korozyon direncine sahiptir. İnsanların en çok karşılaştığı alerjik reaksiyona sebebiyet vermediği için halk dilinde “cerrahi çelik” olarak bilinir. Bunun nedeni içeriğinde yüksek oranda nikel olmamasıdır. Gümüş takılarda eğer Rodyum kaplama yapılmazsa, atmosferdeki kükürt yüzünden zaman içinde kararma oluşur. Bilinmelidir ki 316L Paslanmaz çelik Gümüş'ten öte bir korozyon direncine sahiptir.[4]
Ayrıca bakınız
[değiştir | kaynağı değiştir]Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ Disegi, John A.; Zardiackas, Lyle D. (2003). "Metallurgical and mechanical evaluation of 316L stainless steel orthopedic cable". Winters, Gary L.; Nutt, Michael J. (Ed.). Stainless Steels for Medical and Surgical Applications. ASTM International. s. 195. ISBN 978-0-8031-3459-1.
- ^ Mieczyslaw Jurczyk (26 Ekim 2012). Bionanomaterials for Dental Applications. CRC Press. s. 147. ISBN 978-981-4303-84-2.
- ^ "Why Does Stainless Steel Rust?". 9 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2018.
- ^ "Advances in Corrosion Science and Technology". 20 Ocak 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2018.