İçeriğe atla

Alevilik: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Takabeg (mesaj | katkılar)
k yine k d
213. satır: 213. satır:
*[http://www.alevibektasi.org Alevî Bektaşi Araştırma Sitesi]
*[http://www.alevibektasi.org Alevî Bektaşi Araştırma Sitesi]
*[http://w3.gazi.edu.tr/~iarslan/aleviligintârihsel.pdf "Alevilik'in Târihsel-Sosyal Temelleri", Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu, Gazi Üniversitesi]
*[http://w3.gazi.edu.tr/~iarslan/aleviligintârihsel.pdf "Alevilik'in Târihsel-Sosyal Temelleri", Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu, Gazi Üniversitesi]
*[http://www.alevibirlikforumu.com AleviBirlikForumu.Com / Alevi Bilgi Forumu / Alevi Canların Platformu]


[[Kategori:Alevilik|*]]
[[Kategori:Alevilik|*]]

Sayfanın 12.31, 16 Aralık 2007 tarihindeki hâli

Şablon:İslam Alevilik Alevilik (Arapça: علویون), İslamiyet'in Türkiye'deki başlıca iki mezhebinden biri. Sünnilikten sonra en fazla mensûbu olan ikinci mezheptir. AB raporlarına göre Türkiye'de 15 ilâ 20 milyon Alevî vatandaş bulunmaktadır. [1][2]

Alevîlik inancı

Alevîlik İslam'ı benimseyen, Tanrı'nın birliğine (Tevhid) inanan, Muhammed'i Peygamber kabul eden, kitabı Kur'an olan, Ehlibeyt'i seven, namazı, niyaz ile bütünleştiren, kıyam, rûku ve secdesi ile ibadetini kendi lisanıyla yapan, ümmet yerine hür insanı, yaratanla yaratılan ayrılığını Vahdet-i Vücut ile birleştiren, Tanrı korkusu yerine, sevgisini benimseyen, zahiri (görünen) batınla (görünmeyen), batını zahirle birleştiren, şeriat kapısını aşıp, marifet yolu ile hakikat dünyasına ulaşan, Kur'an'ın şekline değil, özüne inen akıl ve gönlü ile "Seyr-ü süluk" (Ruhsal olgunlaşma) olan bir tasavvuf yoludur.

Alevîlik özünü insan sevgisinde bulan, Tanrı’nın insanda tecelli ettiğine ve zerresinden oluştuğuna, onun için de insanın ölümsüzlüğüne inanan, ibadetlerinde kadın erkek ayrımı yapmadan, kendi öz diliyle, musikisiyle, semahıyla inancını icra etme biçimine denir.

Alevîlik İslamiyet’in Kuran’a dayalı, Muhammed’in buyruklarına göre İslam’ı evrensel boyutuyla yorumlayıp, yeryüzü insanlığına yeni kapılar açan büyük bir düşünce akımı ve tasavvuf felsefesiyle hayat bulan bir inanç bütünlüğüne denir.

Alevîlik'te inanç sistemi Allah, Muhammed, Ali üçlemesiyle İslâmîdir.


Alevîlik ve Şiîlik

Alevîlik'in Şiîliğin bir kolu mu, yoksa başlı başına bir mezhep mi olduğu konusu tartışmalıdır. Şiîlik, İslâmiyet'in Sünnîlikten sonra dünyâda en yaygın ikinci mezhebidir. Alevîlik'le Şiîliğin çıkış noktası ve 12 İmam İnanışı gibi temel kavramları, birbirine oldukça benzerse de anlayış ve genel uygulamalar bakımından aralarında bir çok farklılık vardır. Bununla birlikte Batılı kaynaklarda Alevîlik, genellikle Şiîliğin bir kolu ya da Türk veya Osmanlı Şiiliği olarak tanımlanır.


Anadolu Alevîliği

Dosya:Zulfikar.png
Alevîlik'te ve Şiîlik'te önemli bir yere sahip olan Zülfikar isimli kılıcın temsîlî bir resmi.
Türkiye'de Alevî dağılımı. Mâvi renkli şehirlerdeki Alevî oranı %10'dan fazladır. Renk koyulaştıkça oran artmaktadır. (Kaynak: İngilizce Vikipedi)

Arap Alevîliği

Alevîlik'te Allah kavramı

Alevîlik'te Allah'tan başka tanrı yoktur. Bu yönüyle Alevîlik tek tanrılı bir mezheptir. Bununla birlikte Alevîlik'te tanrının insan dâhil evrendeki herşeyin içinde olduğu inanışı vardır.

'Dört Kapı Kırk Makam' İnancı

Dört Kapı Kırk Makam şeklindeki kâmil insan olma ilkelerini Hacı Bektâş-ı Velî’nin tespit ettiğine inanılır. Hacı Bektaş, "Kul Tanrı’ya kırk makamda erer, ulaşır, dost olur" demiştir.

Dört Kapı şunlardır:

Her kapının on makâmı vardır.

Şeriat kapısının makamları:

  1. . Îman etmek,
  2. . İlim öğrenmek,
  3. . İbâdet etmek,
  4. . Haramdan uzaklaşmak,
  5. . Ailesine faydalı olmak,
  6. . Çevreye zarar vermemek,
  7. . Peygamberin emirlerine uymak,
  8. . Şefkatli olmak,
  9. . Temiz olmak ve
  10. . Yaramaz işlerden sakınmak.

Tarîkat kapısının makamları:

  1. . Tövbe etmek,
  2. . Mürşidin ögütlerine uymak,
  3. . Temiz giyinmek,
  4. . İyilik yolunda savaşmak,
  5. . Hizmet etmeyi sevmek,
  6. . Haksızlıktan korkmak,
  7. . Ümitsizliğe düşmemek,
  8. . İbret almak,
  9. . Nîmet dağıtmak,
  10. . Özünü fakir görmek

Marifet kapısının makamları:

  1. . Edepli olmak,
  2. . Bencillik, kin ve garezden uzak olmak,
  3. . Perhizkârlık,
  4. . Sabır ve kanaat,
  5. . Haya,
  6. . Cömertlik,
  7. . İlim,
  8. . Hoşgörü,
  9. . Özünü bilmek,
  10. . Ariflik.

Hakikat kapısının makamları:

  1. . Alçakgönüllü olmak,
  2. . Kimsenin ayıbını görmemek,
  3. . Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek,
  4. . Allah’ın her yarattığını sevmek,
  5. . Tüm insanları bir görmek,
  6. . Birliğe yönelmek ve yöneltmek,
  7. . Gerçeği gizlememek,
  8. . Mânâyı bilmek,
  9. . Tanrısal sırrı öğrenmek ve
  10. . Tanrısal varlığa ulaşmak.

Alevîlik'te ibâdet

Cem, Alevîlerin toplu halde ettikleri ibâdetin adıdır. Bu amaç için toplu olarak kullanılan yere de cemevi denilir.

Kavram olarak cem, Arapça kökenli bir sözcük olup toplama, bir araya getirme anlamına gelmektedir.[3] Cem, cuma ve cami kelimelerinin kökleri de ortaktır.[4]

Alevîler, kendilerine has ibâdet şekli olan Cem'in yanı sıra namaz kılar, İslâmiyet'in diğer şartlarını da yerine getirirler. Ayrıca Ramazan Orucu'nun yanı sıra sünnet sayılan kutsal üç aylar orucunu da tutarlar. Namaz kılmak, oruç tutmak ve İslâm'ın diger şartları sünnetdir. İçten gelirse istek üzerine kılınır. Yasak değildir.

Alevî inanışına göre cemin kaynağı Kırklar Cemi'dir.

Cem ibâdetini diğer inançlardaki ibâdetlerden farklı kılan başlıca unsurlardan biri; cemde bulunanların aynı zamanda topluma hesap vermekle yükümlü olmalarıdır. Cemde bulunanlar birbirlerinden râzı olmak zorundadırlar. Cemde bulunan bir kişi başka bir kişiye dargınsa, bu iki kişinin dargınlıkları giderilmeden, barışmaları sağlanmadan ceme başlanmaz.

Alevîlerin toplu anlamda temel ibâdeti olan Cem, bir dedenin gözetiminde, önderliğinde yerine getirilir.

Cem ibâdetine katil, hırsız, yolsuz, düşkün kimseler giremez [kaynak belirtilmeli].

Cem'de 12 hizmet

1- Mürşid (Dede): Görev itibariyle Muhammed, Ali ve Hacı Bektaşi Veli'yi temsil eder. Cem erkânı başkanlığını yapar, ikrar alır nasip verir. Cenaze, müsahiplik, nikah, sünnet törenlerini yerine getirir. Bunlara ek olarak yeni doğan "can" lara isim koyar.

2- Rehber : Görev itibariyle İmam Hüseyin´i temsil eder. Yola girmek isteyenleri hazırlar, yol gösterir. Mürşidin en yakın yardımcısıdır.

3-Gözcü : Görev itibariyle Ebuzer Gaffari’yi temsil eder. Rehberin yardımcısıdır. Cemin sessiz ve sakinlik icinde geçmesini saglar. Cemin bekçisidir.

4- Çeragci (Delilci) : Görev itibariyle Cabir El Ensari’yi temsil eder.Cemevinde bulunan aydinlatma araçlarını yakar.Buhardanlıkları ve mumları (ceragları) hazırlar.

5- Zakir (Âşık) : Görev itibariyle Bilal Habeş’i temsil eder. Cemde tevhid, duazde imam, mersiye, semah, nevruzi adı verilen âyinsel âyinsel deyişleri söyler.

6- Süpürgeci(Ferras) : Görev itibariyle Selmani Piri paki temsil eder. Cemevinin sürekli temizligi ile meşgul olur.

7- Meydancı : Görev itibariyle Hüzeyme tül Yemeni’yi temsil eder.Cemevinde semahserleri kaldırır. Postları yerine dizer.

8- Niyazcı : Görev itibariyle Mahmut el Ensari’yi temsil eder. Kurbanları tekbirler ve keser. Gelen lokmaları alır ve dağıtımını sağlar.

9- İbrikçi : Görev itibariyle Kamber'i temsil eder. Cemde mürşidin ve cem erenlerinin abdest almalarini sağlar.

10- Kapıcı : Görev itibariyle Gülam Keysani’yi temsil eder. Ceme gelen erenlerin evlerini gözetler.

11- Peyikçi : Görev itibariyle Amri Ayyari’yi temsil eder. Cem olacağını tüm canlara duyurur.

12- Sakacı : Görev itibariyle Ammari Yaseri’yi temsil eder.Cemevinde su , şerbet, saka, süt, üzüm suyu vb. dağıtımını sağlar.

Duaz ve deyiş

Duaz, Duazdeh'in kısaltılmış halidir. Duazdeh Farsça olup oniki (12) anlamına gelmektedir.

Duaz, cem âyinlerinde söylenen ve Oniki İmamlar'in adlarının geçtiği deyişlerdir. Bu deyişlerde ayrıca Oniki İmamlar'ın yanı sıra başta Peygamber ve Hacı Bektaş Veli olmak üzere Alevî ulularının adları geçmektedir.

Duaz icin “deyişler”lerdir tanımını yaptık. Anlaşılır olması için böyle bir tanım uygundur. Ancak duaz bir nevi dua olarak da algılanabilir.

Alevîlik ve Alevîler hakkında biraz bilgi sahibi olan kişiler için duazın, nefesin, türkünün, deyişin farklı anlamlara sahiptir.Fakat günümüz gerçekliği doğrultusunda genel bir tanım olması ve bu tanımın yaygınlaşıp kabul görmesi için Deyiş tanımı en uygun olanıdır. Deyiş; Alevîliği çağrıştıran her melodinin adıdır. Türkü, nefes, duaz bunlar da alt adlardır. Yoz ve yobaz üretimden farklı olunduğunun anlaşılması için deyiş en uygun tanımdır.

Semah

Semah, Cemlerde deyişler eşliğinde yapılan dinsel törenin adıdır. Ulu Hünkâr Hacı Bektaşı Veli bu konuda şöyle söyler: "Semah, ariflerin aleti, muhiplerin ibâdeti, taliplerin maksududur. Bizim Semahımız oyuncak değil, ilahi bir sırdır. Bir kimse ki Semahı oyuncak sayar o cahildir".

Semahın kaynağı Kırklar meclisine dayanır. Bu meclise gelen Muhammed’e Salmanı Farisi tarafından bir üzüm tanesi verilir ve Salmanı Farisi kendisinden bunu paylaştırmasını ister. Muhammed Cebrail’in getirdiği tabakta bu üzüm tanesini sıkar. Bunu içen Kırklar "Ya Allah" deyip Semah dönmeye başlarlar.[kaynak belirtilmeli]

Geçmişte sadece Cemlerde dönülen semahlar günümüzde özüne aykırı düşmedikçe izleyiciler önünde de icra edilmektedir.

Alevî ocakları

Alevîlik, ocaklar şeklinde örgütlenmiş bir inanıştır. Ocakların arasında inanç yönünden küçük farklar olabilmesine rağmen temel felsefe ortaktır. Ama tarikat yapısı olarak incelemek gerektiğinde, Anadolu Aleviliği, Alevi-Caferi, Nusayrilik (Arap Alevîliği), Bektaşilik, Mevlevilik, Abdallar, Babailer, Hurufiler, olarak ayrılmalıdır.

Alevîlik; şiilik, ismaililik, caferilik gibi, Muhammed'in vefat etmesi, Ali'nin öldürülmesi ve İslamiyet içinde diğer mezheplerce iyi sayılan, ama Alevîlerce kötü sayılan kişilerin hakimiyet kurmaya çalışmasına karşı hak yolunu savunmak için bir araya gelen kişilerin mezhebidir. Alevîler 12 imam'ın öncülüğüne inanırlar. Anadolu Alevîlerine Kızılbaş da denmiştir.

Alevîlik'i ilk benimseyenler ve bu yolu yayanlar Erenler ve Pirlerdir. Türkistan'dan bu inanç Hoca Ahmet Yesevi önderliğinde yayılmıştır, kimi araştırmacı inanç önderleri ve yazarlar Alevilik'in , Türkmenlerin İslamiyet yorumu olduğularını savunmaktadırlar.Keza baktığımızda ocaklar ve İnanç önderlerinin hepsinin Türkmen oluşu, bu söylemin doğru olduğunun kanıtıdır. Ayrıca, Sûriye de Arap ve Kürt Alevîler vardır. Tunus'da Arap Alevîler vardır. İran içerisinde Türkmenler de çoğunlukla Alevidir. Türkiye'de Türk, Zaza, Kürt ve Arap Alevîleri bulunmaktadır. Bu inanışlar da ocaklar gibi, uygulamada farklılıklar barındırmasına rağmen, inanç felsefesinin esası olarak bir bütün arz eder.

Kızılbaşlık

Kızılbaşlık Alevîlik içinde bir kol olarak görülse de esasında Alevilik'in ta kendisidir. Kızılbaş kavramı dönem dönem Alevîleri karalamak veya küçük düşürmek için kullanılmıştır.

Kızılbaş kelimesi kızıl başlık takan anlamına gelir. Kökeni Uhut Savaşı'na uzanır. Uhut Savaşı'nda Ali kendisini peygambere siper ettiği sırada başından yaralanır. Bu savaştan sonra Ali’ye "Kızılbaş" denmiştir. [kaynak belirtilmeli]

Sıffın savaşında Ali’nin taraftarları başlarına kırmızı başlık takmışlardır. Alevî devleti olan Safevi ordusunun askerleri de başlarına kızıl başlık takarlardı.

Bektaşilik

Esas olarak , Alevî anne babadan dogmayipta Alevî inancini tasiyip , Alevî ögretisi dogrultusunda yasamayi ilke edinmeye Bektasilik denmektedir.

Hacı Bektaşı Veli adına kurulan, Ali ve 12 İmam sevgisine dayanan Anadolu ve Balkanlarda yayılan günümüzde de varlığını sürdüren önemli bir Alevî tarikatıdır.

Bektaşiliğin doğuşu 1240 yılına dayanır. Babailer isyanının bastırılmasından sonra Baba İshak’ın halifesi olan Hacı Bektaşı Veli etrafında toplananlar Muhammed’i mürşit, Ali’yi rehber, Hacı Bektaşı Veli’yi de pir olarak kabul ettiler.

Bektaşilik genel anlamda Alevî inancını oluşturan Ali, Oniki İmamları esas almasının dışında eski Türk kültürünü ve eski Anadolu inançlarının bazı yönlerini de alarak gelişmesini tamamladı. Bu açıdan özellikle pavlikçilik (paulicianisme), bogomilcilik, katarlar (cathares/albigeois) gibi akımlarla olan benzerlik dikkat çekicidir.

Bektaşiliği kurumlaştıran kişi Balım Sultan’dır. Bektaşilik idare bakımından iki kola ayrılır. Babaganlar ve Çelebiler. Babaganlar kendilerinin Hacı Bektaş’ın "yol evladı" olduklarını belirtirler. Babaganlar daha çok kentlerde örgütlendiler. Çelebiler kendilerini Hacı Bektaş’ın "bel evladı" olduklarını belirtirler. Çelebiler daha çok kırsal alanda örgütlendiler. Bütün bu çelişkilere rağmen Bektaşilik gelişmesini sürdürdü. Osmanlı ordusunun özel birlikleri olan Yeniçerilerin tamamına yakını Bektaşi’ydi. Padişah II.Mahmud Yeniçeri ocağını kaldırırken Bektaşiliği de yasaklamayı ihmal etmedi (1826).

Bektaşilik günümüzde Alevî inancının en önemli öğesi niteliğindedir. Bir çok Bektaşi kuralı Alevî inancı içinde kabul görmüştür. Hacı Bektaşı Veli’nin Türbesi de bulunan Nevşehir ilinin Hacıbektaş ilçesi bu anlamda sadece Bektaşiler için değil, bütün Alevîler için önemli bir merkez konumundadır.

Siyasi olarak Alevîlik

12. ve 13.yüzyılda Anadolu'da oldukça etkin olan alevilik, daha sonra 14. yüzyılın başlarından itibaren devlet otoritesinin yeniden kurulması ve kurulan devletin mezhep olarak sunniliği seçmesi üzerine, cumhuriyet dönemine kadar sürecek baskı ve zulüme maruz kalınmıştır. Kendilerini din dışı olarak gören yönetime karşı defalarca ayaklanmışlardır. İnancın temelinde "eşitlik" "mülkiyetin reddedilmesi" gibi kavramlar olduğundan siyasi olarak da bir duruşu bulunmaktadır.

Türk siyasal hayatında Alevîlik

Alevîler, İsmet İnönü'nün deyimiyle[kaynak belirtilmeli], milli mücadele yıllarında 'herkesten çok millici' bulunmuştur. Cumhuriyet Türkiye'si ve onun laikliği seçmesi, (tekkelerinin kapatılmasına rağmen) hoş karşılanmıştır. Alevîler geleneksel olarak, Cumhuriyet devriminin ilkeleri taraftarı olmuşlar, Atatürk ilke ve inkılaplarına her zaman bağlı olduklarını göstermişlerdir, Şovenist ve İslamcı akımları hiçbir zaman desteklememişlerdir. Maraş, Çorum, Sivas olayları, cumhuriyet târihinde alevi mezhebine yapılan en şiddetli ve âşikâr saldırılardır.

Osmanlı Târihi'nde Alevîlik

Osmanlı devleti, kuruluşunda herhangi bir mezhebi kabul etmemiş bir devletti. Kuruluş döneminde, devlet kademelerinin birçok yerinde aleviler yer almıştı. Hatta, fethedilen topraklardan getirilen gayrimüslim çocuklardan oluşan yeniçeri ocağı da Alevîlik'in bir ocağı olan bektaşiliğe bağlıydı. Fakat devlet, imparatorluğa doğru gittikçe, devlet yönetimi açısından daha uygun olan sünni inancı, daha öncelikli hale gelmeye başladı. Osmanlı'da alevilerin zulüm görmelerine kadar gidecek dışlanmalarını, çaldıran savaşı ve beraberinde getirdiği olaylar zinciri başlattı. Osmanlı padişahı olan Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail ile ters düştü. Devlet yönetiminin giderek sünnileşmesinden şikayetçi olan alevi halk, Şah İsmail'in devletinin alevilik tabanlı bir Safevi devleti olması nedeniyle şah İsmail'e sempati duymaya başladı.




İlgili maddeler

Dış bağlantılar

  1. ^ AB Basın Açıklamaları (İngilizce)
  2. ^ İngilizce Vikipedi, Alevî maddesi
  3. ^ TDK Güncel Türkçe Sözlük "Cem" maddesi
  4. ^ Nişanyan, Sevan- Türkçe Etimolojik Sözlük