Konstantinopolis Muharebesi (1147)

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Konstantinopolis Muharebesi
İkinci Haçlı Seferi
TarihEylül 1147
Bölge
Sonuç Bizans zaferi
Taraflar
Bizans İmparatorluğu Alman haçlılar (Kutsal Roma İmparatorluğu)
Komutanlar ve liderler
Prosouch, Basileios Tzikandilis (genel komuta I. Manuil) Bilinmiyor (genel komuta III. Konrad)
Güçler
Bilinmiyor fakat daha küçük Bilinmiyor – tam Alman gücü 20.000'di, ancak sadece bir kısmı katıldı
Kayıplar
Bilinmiyor Bilinmiyor (muhtemelen ağır)

Konstantinopolis Muharebesi, 1147'de Konstantinopolis'in eteklerinde İkinci Haçlı Seferi'nin III. Konrad komutasındaki Alman haçlılar ile Bizans İmparatorluğu kuvvetleri arasında gerçekleşen büyük ölçekli çatışmadır. Bizans imparatoru I. Manuil, başkentinin hemen yakınında büyük ve asi bir ordunun varlığından ve liderlerinin düşmanca tavrından derinden endişeliydi. Benzer büyüklükte bir Fransız haçlı ordusu da Konstantinopolis'e yaklaşıyordu ve iki ordunun şehirde birleşmesi ihtimali Manuil tarafından büyük bir dikkatle izleniyordu. Haçlılarla daha önceki silahlı çatışmaların ardından ve Konrad'ın söylemlerini hakaret algılayan Manuil, güçlerinden bazılarını Konstantinopolis Surları'nın dışına dizdi. Alman ordusunun bir kısmı daha sonra saldırdı ve ağır bir şekilde mağlup edildi. Bu yenilginin ardından haçlılar hızlı bir şekilde İstanbul Boğazı üzerinden Küçük Asya'ya geçmeyi kabul ettiler.

Muharebe, stratejik önemi sınırlı olsa da, Bizans taktiksel muharebe düzenlerinin dönemin birincil kaynaklarında ayrıntılı olarak anlatıldığı ender bir olay olması bakımından önemlidir.

Arka plan[değiştir | kaynağı değiştir]

İkinci Haçlı Seferi (1145–1149), Urfa Kontluğu'nun Müslüman lider Zengî'nin güçlerinin eline geçmesine yanıt olarak Papa III. Eugenius tarafından başlatıldı. Kontluk, Birinci Haçlı Seferi sırasında kurulmuştu. İkinci Haçlı Seferi, krallar tarafından, yani III. Konrad ve VII. Louis, yönetilen ilk seferi oldu. İki kralın orduları Avrupa'da ayrı ayrı yürüdüler. Balkanlar'da Bizans topraklarına geçtikten sonra, her iki ordu da Bizans başkenti Konstantinopolis'e doğru yola çıktı. Haçlı orduları, Kutsal Topraklar'a ulaşmak için Küçük Asya üzerinden geçmeyi planlıyorlardı.[1]

İkinci Haçlı Seferi'nin Konstantinopolis'in önüne gelişi, Jean Fouquet'in 1455-1460 yılları arasındaki resminde tasvir edilmiştir, Arrivée des croisés à Constantinople

Konrad, Manuil'e resmi "Romalıların İmparatoru" unvanı yerine "Yunanların Kralı" diyerek hakaret etmişti ve Almanların imparatorluk iddiaları onları Bizans gözünde Fransızlardan çok daha şüpheli hale getirdi. Alman liderlerin Bizans İmparatorluğu'na zarar vermemeye niyetlendikleri yeminlerinin ardından Manuil, haçlı ordusu imparatorluk topraklarını geçerken pazarların açılmasına yönelik hazırlıklar yaptı. Türk kökenli deneyimli general Prosouch (Porsuk) komutasındaki Bizans kuvveti Almanları izliyordu. Edirne yakınlarında Bizans kuvvetleri ile haçlılar arasında küçük bir çatışma meydana geldi ve Bizanslılar, Konrad'ın yeğeni gelecekteki imparator Friedrich Barbarossa'nın saldırısını püskürttüler. Haçlılar, kamp yerlerinin bir kısmının önemli ölçüde can kaybıyla birlikte ani bir sel tarafından süpürüldüğü doğal bir felaket de yaşadılar.[2][3]

Manuil, haçlıları Konstantinopolis'ten uzak tutarak Çanakkale Boğazı üzerinden Küçük Asya'ya geçmeye ikna etmek istedi. Ancak, Manuil'in büyükelçisinin tavsiyesini görmezden geldiler ve 10 Eylül'de gelmek üzere Konstantinopolis'e doğru ilerlediler. Manuil, herhangi bir haçlı saldırısına karşı bir koruma olarak başkentinin duvarlarını kapsamlı bir şekilde onardı ve güçlendirdi.[4] Almanlar, Philopatium banliyö sarayının etrafında kamp kurdular, ancak onu o kadar yağmaladılar ki, çabucak yaşanmaz hale geldi. Daha sonra başka bir banliyö sarayı Pikridion'a taşındılar. Yiyecek kıtlığından muzdarip haçlı kuvveti, yerel halkı yağmalamış ve onlara şiddet uygulamışlardır.[5] Manuil, Almanları olabildiğince hızlı bir şekilde Boğaz'dan geçirmeye kararlıydı ve onları ilerlemeye zorlamak için askerî güçlerinin bir kısmını harekete geçirdi.[6]

Muharebe[değiştir | kaynağı değiştir]

Bizans kuvveti, Prosouch ve Basileios Tzikandilis adlı iki generalin komutası altına alındı. Almanlara karşı bir tavır almaları talimatı verildi ve onların varlığı bir saldırıyı kışkırttı. Bizans ordusu, haçlı kuvvetlerine göre daha küçüktü, ancak dönemin Bizans tarihçisi İoannis Kinnamos'un belirttiği gibi, "askeri bilimde ve muharebe azminde eşit derecede üstündü".[7][8] Prosouch ve Tzikandilis daha önce Alman ordusunu gözlemlemek için Longoi denen yere gönderilmişti. İmparator Manuil'e, Almanların bireysel olarak etkileyici ve iyi zırhlı olmalarına rağmen süvarilerinin hızlı olmadığını ve disiplinden yoksun olduklarını bildirmişlerdi.[9]

İmparator I. Manuil

Olağandışı bir şekilde Bizans ordusunun dizisi Kinnamos tarafından ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Önde, "çok ileride", dört birlik (Taksiarh), "ordunun en zalim, ortak parçası", Kinnamos'un ifadesi bunların piyade olduğunu gösteriyor. Onların arkasında ordunun seçkinleri olan en ağır ve en iyi zırhlı süvari birliği kataphraktoi vardı. Sonra, yakın dövüş süvarilerinin daha hareketli bir biçimi olan "hızlı ata binenler", koursores vardı. Son olarak, arkada hepsi muhtemelen atlı okçular olan Kumanlar, Selçuklu Türkleri ve "Romalıların okçu kuvveti" idi.[7][10] Bu askeri düzen, zorlu bir savaş için alışılmadık bir durumdur ve 1167'deki Sirmium Muharebesi'nde de görülen, standart Bizans uygulamasının esasen tersidir. Sirmium'da atlı okçular düşmanla çatışmak ve onu kışkırtmak için öne fırlatıldı, yan muhafızlar olarak koursores, ordunun ana gövdesinin önüne kataphraktoi yerleştirilirken, piyade ise arkada yedekte tutulmuştu.[11]

Bizanstolog John Birkenmeier, bu dizilime savaşın özel koşullarının belirlendiğini savunur; Bizanslılar, Konstantinopolis surlarının hemen ötesinde olduğu için yeri yakından biliyorlardı ve Alman muharebe düzeninin farkındaydılar, böylece atlı okçularını bir keşif veya tarama gücü olarak kullanmalarına gerek kalmıyordu. Nitekim Bizans dizilimi, 1117'deki Akşehir Muharebesi'nde, süvarilerin piyadelerin koruyucu perdesinin arkasından kontrollü karşı saldırılar yapmasına izin veren piyadelerin düşman saldırılarını köreltmek için kullanıldığı I. Aleksios tarafından kullanılan diziye daha çok benziyordu. Ek olarak, daha hafif silahlı birlikler, arkaya yerleştirilerek, koşullara bağlı olarak ya geri çekilmeyi koruyabilir ya da zaferi atılabilirlerdi.[12]

Kinnamos'a göre, Bizanslıların karşı karşıya geldiği haçlı ordusunun parçası "büyük bir şevk ve kargaşa ile ele geçirildi" ve "kaçarken" saldırıya uğradı. Şiddetli bir savaş gelişti; Almanların pervasız saldırısına karşılık olarak Bizanslılar "bilimsel olarak direndiler ve onları öldürdüler".[7] I. Manuil'e hitap eden dönemin bir encomium (övgü şiirleri koleksiyonu), Kuman atlı okçuların savaşta kayda değer bir rol oynadıklarını anlatır.[4][8] Almanlar ağır kayıplar verdi.[6] Alman haçlı ordusunun tamamının çatışmaya dahil olmadığı açıktır; Konrad, ordunun muhtemelen daha büyük bir bölümüyle birlikteydi. Askerlerinin bir süredir çektiklerinin tersini öğrenmediği için, olay mahallinden hatırı sayılır bir uzaklıkta görünüyordu.[13]

Neticesi[değiştir | kaynağı değiştir]

13. yüzyıla ait bir minyatürde Kral III. Konrad

Bizanslıların askerî güç gösterisi, Konrad'ı Manuil'in isteklerine boyun eğmeye ve ordusunun büyük bir kısmını İstanbul Boğazı'ndan Üsküdar'e süratle geçmeye ikna etti. Manuil'in en büyük endişesi, Alman ve Fransız haçlı ordularının başkentin hemen dışında birleşebileceği tehdidi savuşturulmuş oldu. Almanlar güvenli bir şekilde Asya yakasında iken Konrad ile bir kez daha görüşmelere başladı. Manuil, Almanların bir zamanlar Bizansın olan toprakları fethettiklerinde kendisine geri vereceğine dair güvence istedi, ancak Konrad bunu kabul etmekte isteksizdi. Manuil Konrad'a bir ittifak teklif etti, ancak reddedildi. Bu ihtilaf nedeniyle Alman haçlıları, aktif Bizans rehberliği (haçlılar daha sonra yerel rehberlerinin Selçuklu Türkleri ile işbirliği içinde olduğunu iddia ettiler) veya yeterli erzak olmadan Anadolu'nun içlerine doğru yürümek zorunda kaldılar. Dorlion'da Selçuklu güçleri tarafından karşılandılar ve yarı açlıktan muzdarip oldukları için geri çekilmek zorunda kaldılar. Türkler geri çekilen haçlıları cezalandırdı ve geri çekilme bir bozguna dönüştü.[6]

Fransız ordusuyla İznik'te buluşan birleşik haçlı kuvveti daha sonra Antalya'ya doğru sahil yolunu tuttu. Her ne kadar nominal Bizans topraklarında olsalar da, haçlılar yerel Yunan nüfusunun yardım ettiği iddia edilen Türkler tarafından saldırıya devam ettiler. Ordusunun büyük bir kısmı Antalya'ya yürüse de, Konrad Efes'te maiyetiyle birlikte gemiye binerek Konstantinopolis'e geri döndü. Manuil onu muhteşem bir şekilde karşıladı ve hastalandığı zaman kişisel olarak tıbbi yardımda bulundu. İki hükümdar arasındaki yakınlaşma, bir hanedan evliliğinin müzakeresiyle mühürlendi. Manuil, Konrad'ın küçülen ordusunu, İkinci Haçlı Seferi güçlerinin Şam duvarları dışında yenilip, seferin nihayetinde başarısızlıkla sonuçlandığı Filistin'e göndermeyi üstlendi.[14]

Ayrıca bakınız[değiştir | kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

Özel
  1. ^ Angold 1984, s. 164.
  2. ^ Kinnamos & Brand 1976, ss. 61-63.
  3. ^ Honiatis & Magoulias 1984, ss. 37-38.
  4. ^ a b Manganeios Prodromos
  5. ^ Runciman 1952, ss. 266-267.
  6. ^ a b c Angold 1984, s. 165.
  7. ^ a b c Kinnamos & Brand 1976, s. 65.
  8. ^ a b Harris 2013, s. 104.
  9. ^ Kinnamos & Brand 1976, s. 62.
  10. ^ Birkenmeier 2002, s. 110.
  11. ^ Kinnamos & Brand 1976, s. 203.
  12. ^ Birkenmeier 2002, ss. 79 ve 110-111.
  13. ^ Kinnamos & Brand 1976, s. 65-67.
  14. ^ Angold 1984, ss. 165-167.
Genel

Birincil[değiştir | kaynağı değiştir]

İkincil[değiştir | kaynağı değiştir]