Tartışma:İskitler: Revizyonlar arasındaki fark

Sayfa içeriği diğer dillerde desteklenmemektedir.
Vikipedi, özgür ansiklopedi
İçerik silindi İçerik eklendi
JohannSch (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
507. satır: 507. satır:


:Yalnız Tatar ismi konusuna değinebileceğim. Tatar adlı bir Türk boyu olduğunu biliyorum. Ancak bunlar küçük bir alt boydur. Günümüzde, daha doğrusu Orta Çağ'dan beri hitap edilen Tatar ismi ise büyük çoğunluğu Kıpçak Türk olan, farklı Türk, Moğol ve muhtemelen başka boyları tanımlamakta Avrupalılar tarafından kullanılmıştır. Bu konuda çok kaynak var. İlber Ortaylı'nın adını bilemeyeceğim bir kitabında da geçiyor. Yazdığı noktada referansları vermiştir. Diğer sayfada sizin de yazdığınız gibi 19. yy.!a kadar Kırım Tatarları da kendilerini Tatar olarak tanımlamazlar.--[[Kullanıcı:İazak|iazak]] 10:19, 30 Mart 2010 (UTC)
:Yalnız Tatar ismi konusuna değinebileceğim. Tatar adlı bir Türk boyu olduğunu biliyorum. Ancak bunlar küçük bir alt boydur. Günümüzde, daha doğrusu Orta Çağ'dan beri hitap edilen Tatar ismi ise büyük çoğunluğu Kıpçak Türk olan, farklı Türk, Moğol ve muhtemelen başka boyları tanımlamakta Avrupalılar tarafından kullanılmıştır. Bu konuda çok kaynak var. İlber Ortaylı'nın adını bilemeyeceğim bir kitabında da geçiyor. Yazdığı noktada referansları vermiştir. Diğer sayfada sizin de yazdığınız gibi 19. yy.!a kadar Kırım Tatarları da kendilerini Tatar olarak tanımlamazlar.--[[Kullanıcı:İazak|iazak]] 10:19, 30 Mart 2010 (UTC)



-- Hocam konuyla alakasız olacak belki ama bileni görünce sormak istedim gürcistanda yerleşik 'mesheti turks' diye geciyordu yukarda 'mesheti türklerle ahıskalıların bağı varmıdır varsa nedir teşekkürler --[[Kullanıcı:JohannSch|JohannSch]] 11:17, 30 Mart 2010 (UTC)

Sayfanın 11.17, 30 Mart 2010 tarihindeki hâli


İskitler, İranlılar'a benziyorlar mıydı?

İskitler hakkındaki bilgilerin çoğunluğu Yunan kaynaklarından gelmektedir. O kaynaklarda ise İskitlerin İranlı olduklarına dair herhangi bir bilgi yoktur. Herodot tarihi ise İskitlerin Asya'dan geldiklerini ve Massagetlerin baskısı ile Batı'ya göç etmeye zorlandıklarını belirtmektedir. Ayrıca İran İmparatoru Darius'un İskit ülkesini ele geçirmek için açtığı savaşı anlatırken, Herodot, İskitlerin kesinlikle İranlılara benzemediğini açıklamaktadır

Maddede geçen bir tanımlama böyle. Bu tarafgir bir ifadedir. Herodot tarihinin neresinde "İskitler İranlılar'a benzemiyor" demektedir? Böyle bir ibare Herodot tarihinde yok. Kaynak gösterilmesi gerekir.

İki halkın birbirine benzemediği halde bile, Herodot'un bunu söylemesindeki gaye, iki ayrı halkın, aradaki bir ortak hususa rağmen, birbirine benzemediğiyle ilgili olmalıdır. Yani "Bugünkü Kazaklar, Türkiye Türkleri'ne benzemez" önermesindeki gibi... İki halk köken ve dil açılarından bir ortaklık taşımakla beraber, kültür, yaşantı, coğrafya olarak birbirine hiç benzememektedir. İskit-İran benzemezliği de böyle bir durum olmalıdır. Yoksa bu çok yersiz ve mantıksız bir açıklama olacaktır. Herodot bu durumda, neden iki ilgisiz halkı birbiriyle karşılaştırmak istesin? Zaten, Yunan kaynaklarının ve Herodot'un, günümüzdeki linguistik ve etnografi nosyonlarına sahip olmaması, elbette İskitler ve İranlılar arasında bir benzerlik kurmalarına engel olacaktır. Bu benzerliği ancak derinlemesine yapılan bilimsel çalışmalar ortaya koyabilir.

Tüm Avrasya bozkırlarında yaşayan göçebe hayvancı kabile konfederasyonları olan İskitler, yerleşik düzene geçip yeni bir medeniyet kurmuş olan İranlılar'dan (Persler, Partlar) elbette çok farklıydılar. Bu anlamda İskitler İranlılar'a benzemiyordu.

Değişik kaynaklarda İskitler'in İranlı olduğunu belirten ifadeler, İskitler'in etnik kökeni ve dilleriyle ilgili tanımlamalardır. İskitler'in bir Doğu İran dili konuştuklarıyla ilgilidir. Bu anlam dışında elbette İskitler İranlı değillerdi. Hatta bilakis İranlılar, önceki zamanlarda İran havzasına Orta Asya'dan göç etmiş olan göçebe İskitler'dir.

Saka Türkleri/İskit Türkleri gibi tanımlamaları kullanmak, genel kabul gören gerçeklerle pek uyuşmuyor. Bu göçebe Asyalı kavimlerin Türkler'e benzer bir yaşam sürmüş olması dışında, Türk olduklarıyla ilgili hiçbir bilimsel kanıt yok. Aksine, henüz Türkler bu bölgelerde görünmezken, Orta Asya'nın büyük bir kısmı Hint-Avrupa dili konuşan halklarca son derece yoğun bir şekilde meskundu. Bu halkların kimi ardılları, bugün dilleri ve kültürleriyle son derece iyi tanınıyorlar. Örnek olarak Soğdaklar (Soğd, Sogdiana) bir doğu İran dili konuşuyorlardı ve yazı kullanıyorlardı. Onlardan günümüze ticaret ve dinle ilgili bir çok metin kaldı. Soğdlular, kesinlikle İskitler'e yakın bir Orta Asya halkıydı. Soğdaklar gibi Baktrianlar, Kuşanlar, Harzemliler de medeniyetleri hakkında çokça şey bilinen Asyalı Hint-Avrupa kavimleriydi. bkz: İrani Diller

İskit sorunuyla ilgili gizem, bu halkın tarihinde hiç yazı kullanma ihtiyacı duymamış olmasıyla ilgili. Dolayısıyla nasıl bir dil konuştuklarını kesin olarak bilemiyoruz. Elimizdeki yegane ipucu, bazı şahıs adı ve yer isimleri. Ancak panoramik bir bakış açısıyla Asya'da yaşamış Hint-Avrupa halklarının resmi incelendiğinde, parçalar yerine oturuyor. Bugün Türkçü araştırmacılar dışındaki hemen bütün bilim çevreleri İskit-Sakalar'ın ve Sarmatlar'ın bir İran dli konuştuğunda hemfikirdirler.

Dil bilimcilere göre İskit-Saka dili şu sınıflamada yer alır:

  • Hint-Avrupa dil ailesi
  • Hint-İran dil grubu
  • İran dilleri
  • Doğu İran dilleri

İskitler Türk'tür.Kanıt için "Tunçderililer" kitabını gösterebilirim.--Simon Bolivar 10:10, 26 Ocak 2007 (UTC)


iskitler iranlilara benziyormu seklinde bir yorum herodot ta mevcut degildir.bir kere iran kelimesinin kelime anlami aryanlarin ulkesidir.m.o 2000 yilindan once aryanlar bugun ortaasya yani kazakistan turkmenistan vs...yerlerde yerlesik iken dagilmislardir.bugunku ortaanadoludan tacikistana kadar turkmenistandan kuzey hindistana kadar olan arazi aryan ulkesi olarak kabul edilmekte iken buna kafkasya dahildir.ari irki bugunku iranilere hintlilere slavlara cermen halklara atalik yapmistir.iste iskitlerin yasadigi alan ve cografyada budur.turklerin ortaya cikis tarihi ms 6 yy dir.bundan once altaic denilen irk burada mevcuttu.bu irk ne turk ne mogol nede tungusk halkidir.ama bunlarin hepsinin atasidir.kisacasi iskitlerin altaic olmadigi kesindir.cunku altaic halklar sari irka mensuptur.iskitler iranli olmasa bile cermen slav oset yada diger aryan kavimlerden kopma olasiligina sahiptir.turklerin anayurdu sibiryadir.ilk defa m.o 2 yy da altaic halklar bu bolgeden cine inmistir.aryan ulkesine inmesi ise yuzyillar sonradir.bu aryan ulkesi ortaasyadir.altaic halklar binlerce yil once sibiryadan amerika kitasina gecmistir.buradaki kizil derililer bu altaic sabir halkin akrabalaridir.kisacasi iskitlerin bu halkla bir baginin olmasi olasiligi hemen hemen hiç yok.


Kesinlikle katılmakla beraber, Türkler'in tarih sahnesine çıkışını M.S. 6. değil de, M.Ö. 3. yy.'a çekmek gerekir. Bu tarihte Hunlar ilk siyasi birliklerini kurdular. Çin kaynakları onlardan bahsetmeye başladı. Yine de bu tarih bile İskitler'in Orta Asya'daki tarihi varlıklarının en azından birkaç yüzyıl sonrası. Hunlar'ın egemen olduğu bölge ise Asya'nın daha doğu tarafları, yani anayurt Altay'a daha yakın kısımlar. Zamanla komşuları olan Asyalı Hint-Arupa halklarını iterek batıya, O.Asya'ya doğru ilerlemeye başladılar. İskitler'in Türk olduğu, Türk tarihçilerin ısrarla fakat yanlışlıkla yineledikleri bir sav. Maddenin değiştirilmesi gerekir.

Soru

alman WP'yaya göre eski yunanlar bütün kuzey'de yasayan halklari üc grup'ya ayrimislar:

  • germenler (rhen nehirin dogusunda)
  • kelter (rhen nehirin batisinda)
  • iskitler (karadenizin kuzeyinde)

ayrica farslar bütün göcebe halkarina Saka demisler (ha türk ha irani). demekki iskit kelimesi zamanla genislemis ve bir cok halklari bir isim altinda toparlamis. o zaman bunu madde icinde belli etmek gerekmiyormu? bence türk tarihileri sakalari türk saymanin nedeni, tarih'de saka kelimesi irani halklardan sonra bazi diger türk göcebe halklarinada transfer edilmeisdir. KureCewlik81 16:25, 8 Mart 2007 (UTC)

sayin kurecewlik arastriman cok aciklayici.tesekkur ediyorum.saka ve gocebe arasindaki iliskiyi betimlediginiz icin.turkiyede irk eksenli olarak herkesi turklestirme cabamizdan maalesef sakalardan nasibini aliyor.gunumzde anadoluda yasayan halklari asimile edip turklestirdigimiz yetmiyormus gibi bir de gecmis milletleride turklestiriyoruz ama garibanlarim o tarihten bugune zaman makinasiyla gelemiyorki ,valla babo ben tuk degilem diyebilsinler.onun icin bugun evrensel bir bilim vardir.tum dunyada gecerli olan .ama ne hikmetki bir turlu bilimi yakalayamayan bizler bu evrensel bilimide reddediyoruz.tum dunyanin aryan dedigi iskitleri illada turk yapacagiz.tum dunyanin kurd dedigi selahaddini turk yapacagiz.mogol cengiz han ve nesli olan timur cagatay baburude turk yapacagiz.yaw el insaf hitler bile daha insafliydi irkcilik konusunda.

Türk milletine yaptığın asılsız iftiralar nedeniyle seni ve senin gibileri kınıyorum. Dünya tarihinde ırkçılık yapmamış tek ulus TÜRKlerdir. Şayet Türkler ırkçılık yapsaydı bugün babo ben gürdüm gürtçe konuşmag istirem lo; kalimera komsi kipros, smyrna ve pontus bizimdir; Türkler bizi biçti, Türkler tazminat olarak bize toprak ve para versinler gibi komik komik cümleler kuran insanlar olmazdı. Bunun sen de farkındasındır. Şimdi gelelim Selahattin Eyyubi ve Cengiz Han'a. 16. yüzyılın ikinci yarısına kadar Selahattin Eyyubi dünya literatüründe TÜRK olarak geçiyordu ancak hali hazırda kaynak olmadan kitap yazan iki Fransız bilim!adamı yüzünden her şey yalanlarla dolanlarla insanlara yedirilmeye çalışılıyor. Cengiz Han'a gelince; Cengiz Han moğol değildir bir Merkit'tir. Merkitler de eski bir Orta Asya Türk kavmidir. Şöyle düşünün ; Kavalalı Mehmet Ali Paşa bir Yunandır ve Mısır'ın bağımsız etmiştir, ancak Mehmet Ali Arap değil Yunan'dır. Yani Yunanlı biri Arapları bağımsız etmiş.Cengiz Han da öyledir, bir Türktür ve Moğolları tek bayrak altında toplamıştır. Ben ne kadar yazı yazarsam yazayım sen ve senin gibiler yine bildiğinizi yazacaksınız o yüzden kendimi yormayacağım. Ben burada kaynak göstersem bile, Selo kürtçede selam demek haddon da kordon demek o zaman Selahattin Eyyubi özbeöz Kürttür, Hit Kürtçede hat demektir ler de türkçeden kürtçeye geçen bir ektir o zaman hitler özbeöz kürttür, Göktürkler aslında Göktürk değil Gökkürttür bunu Türk şovenistler Türkleştirmişlerdir gibi saçma sapan koskomik şeyler yazacaksınız o yüzden kendimi yormuyorum gidin kimi ata ilan ediyorsanız edin, isterseniz apaçileri,aztekleri, mayaları, eski mısırlıları edin hiçbir faydası olmaz dünya sadece size güler--Kaptann 14:29, 25 Temmuz 2007 (UTC)

Türk Tarih Tezi?

Burda yazılan 1930lu yıllarda savunulan tez ve onun devamı değil mi? Şimdi sene 2007. Sakalar ile İskitler arasında benzeyen noktalar olmakla birlikte tam aynı olmadığı için ayreten Sakalar maddesinin açılması gerekir. İyi çalışmalar Takabeg 21:47, 14 Kasım 2007 (UTC)


İskitler ile Sakalar, aynı kavimdir. Yunanlılar İskit, İranlılar Saka olarak adlandırmıştır. Hatta Yunanlılarda Doğu Sakalarını "Sakai" olarak nitelemiştir.

İSKİTLER BARBAR BİR KAVIMDIR

iskitler hakkında Heredottan okuduklarıma göre iskitler orta asyadan göç etmiş bir kavım,tarih okuyan kişilerin bildiği gerçek, her zaman nehir kıyılarında yaşayan mılletler üretim sorunu yaşamadıkları için,medenıyet geliştırebılmışler,kültür ve sanatta ılerlemişlerdır,ancak bozkır gıbı üretim imkanı olmayan ıklımlerde yaşayan kavımler ıse savaşçı,ancak bılgı ve duşunce hayatı gelişmemiş kavımler halıne gelmışlerdır.işte bu kavımler her zaman dığer kavımlere saldırıp talan etmış ve yerlerıne yerleşmışlerdır.yunanalılar,perslere barbar dıyorlardı,perslerde iskitlere barbar dıyorlardı,iskitlerde amozonları barbar bulmuşlardır,çinliler turklere barbar dıyorlardı ancak çinlilar içinde merkezde olanlar merkeze uzak yerlerdekı çinlileride barbar şeklinde adlandırıyorlardı.anlaşıldığı gıbı barbarlık tedrıcı bır nıtelık,her mılletın muhayyılesınde az veya çok yeralıyor.iskitlerde barbar bır kavım.uraratuların yıkık çeşmesi üzerinden iskit ok uçları bulunması bunu gösterıyor,iskitler yıkıcı,barbar gelişmemiş bir topluluk,yazıyı kullanmıyor oluşlarıda bununla bağlantılı.onlar tarıhte hiçbir yapıcı rol oynamamış hep yıkıcı olmuşlardır,tıpkı Atılla gıbı...

iskitlerin dili

halkların sınırları ülkelerin sınırları gibi birbirinden kesin çizgilerle ayrılmıyor. iskitlerin içinde iranilerin olabaliceği gibi turanilerinde olması mantık dışı değildir. oluguya bu bakımdan yaklaşılması daha doğru olur.

yeni olduğum için maddeye bişey ekleyemiyorum. tartışmaya ekliyorum.

iskit dili hotan lehçesi ve maralbaşı lehçesi olmak üzere ikiye ayrılır. fuat bozkurt türklerin dili kitabından hotan lehçesinin orta iran dillerinden olduğunu belirtir.

fakat bu gün Esik Kurganı diye bildiğimiz iskit dönemine denk gelen mezar kalıntıları bulunmuştur. meşhur altın elbiseli adam burdan çıkarılmıştır. mezardan çıkarılan bir kabın üzerinde runik harflerle yazılmış bir yazı bulunur.Olcas Süleymanov bu yazıyı şöyle okumuştur " khan uya üç otuzı yok boltı utıgsa tozıldı"

ayrıca fuat bozkurt 37 iskit kelimesinin türkçe ile yakınlığını örnek olarak vermiştir. tabi bunlar eleştirilemez değildir. fakat iskitlerin kökeni konusunda tartışamanın daha bitmediği daha devam edeceğini gesterir.Kızılbörklü 19:03, 7 Şubat 2008 (UTC)


Çok doğru. Fakat İskitler'le ilgili tartışmanın, sadece Türk bilim adamları cephesinde devam ettiğini söylemek daha doğru olur. Türk (aslında Türkçü) araştırmacılar dışındaki bütün bilim çevreleri İskitler'in İrani bir halk olduğunda hem fikir. Çok ünlü (ve objektif) Türkologlar da İskitler'in Orta Asya bozkırlarındaki yaşantılarına devam etmekteyken proto-Türk halkların güney Altay bölgesine daha yeni yeni gelmeye başladığını, İskit topraklarını ele geçirmelerinin ise henüz birkaç yüzyıl daha alacağını söylüyor (TÜRKLERİN TARİHİ - PASİFİKTEN AKDENİZE 2000 YIL / Jean-Paul Roux)

Ancak o tarihten sonradır ki, İrani kökenli İskitler yanında Türk kökenli İskitler'den bahsedebilmek mümkün olcaktır. Orta Asya steplerinin hakimi durumuna gelen Türkler, kısa bir zaman içinde İskitleri bünyelerinde eritecekler, genetik yapı, kültürel özellikler, hatta kelimeler yanında, atlı savaşçı göçebe kültürünün o güne dek İskitler tekelindeki en karakteristik özelliklerini benimseyeceklerdir. Bundan sonraki dönemse, artık Orta Asyalı muzaffer Türkler'in altın çağıdır. Birbiri ardına kurulup batan Türk imparatorlukları birbirini takip edecektir.

Tüm bunların yanında; Esik Göl'deki kurganda bulunan tepsi üzerindeki rünik yazılar hiç kimse tarafından tam olarak okunamadı. Bir takım girişimler elbette oldu. Yazıyı Türkçe olarak açıklayanların yanında bir İran dili yada bir başka Hint-Avrupa diline bağlşayan iddialar ortaya atıldı. Fakat hiçbiri kabul görmeye yakın iddialar olamadı. Bu yazıt, tüm sırrını korumaya devam ediyor.


İskitler'de İnanç ve Gelenekler

atlı bir uygarlık ne demek, kafadan kavramlar üretmeyin. "bir" olarak isimi belirtilmeyen muğlaklaştırılan bu kültürün bilim literatürene giren bir ismi vardır. göçebe kültürü. orta asyadaki kültürün farkını ortaya koymak için "atlı bir uygarlık" denen kültüre de atlı göçebe kültürü ya da bozkır kültürü ya da atlı bozkır kültürü denmiştir.

dünyada atla özelleşimiş tek bir kültür vardır, o da bozkır kültürüdür. sonra bir uygarlığın atlı olduğu için barbar olarak nitelendirilmesi ne kadar ansiklopedikdir. iskitlerin barbar olarak nitelendirilmesi göçebeliğinden gelir. atlarla bir ilgisi yoktur.Kızılbörklü 19:43, 24 Şubat 2008 (UTC)

--85.102.85.204 19:27, 25 Mart 2008 (UTC)--85.102.85.204 19:27, 25 Mart 2008 (UTC)== İskitler Türktür ==

İskitler ya da Sakalar, köken olarak Türk'tür. Sakaların köken olarak Ural-Altay kökenli olduğuna ilişkin kanıtlar artmaktadır. İrânî olduklarına ilişkin iddialar, daha çok Alman ve İranlı bilim adamlarınca savunulmaktadır. Bununla birlikte Rus bilim adamları, İskitlerin Slav olduğunu söylemektedirler. Ancak yapılan dilsel, antropolojik ve kültürel araştırmalar, bu halkın Altaylı olduğunu ortaya koymaktadır.

- İran'ın Sus kentinde bulunan çivi yazılı metinler Türkçe yazılmıştır. - Altay dağlarındaki Pazırık kurganı ile Esik kurganından çıkan buluntular İskitlere aittir ve Esik kurganında "Türkçe" ve "Runik" yazı ile yazılmış bir yazı bulunmuştur.

Bu konu ile ilgili isteyenler Kaynak Yayınları'ndan çıkan Prof. Dr. İlhami Durmuş'un yazdığı "İskitler" adlı eseri inceleyebilirler.

İranlılar ile İskitler arasındaki en önemli belki de tek benzerlik dildir. Fakat diller arasındaki benzerliklere bakarak bir kavimin kökeni hakkında karar vermek son derece hatalı bir tutumdur. Bugün Türkçe'de yaşayan Arapça ve Farsça sözcüklere bakarak Türklerin Arap veya Fars kökenli oldukları ileri sürülemeyeceğine göre, İskit dilindeki İran asıllı sözcüklerin de bu kavimin İran asıllı olduğunu göstermesi yetersiz bir delildir. Ne var ki, İskitlerin geldikleri bölgenin Türkistan olması İskitlerin bir Türk kavimi olduğu konusunda daha güçlü bir kanıtıdır.

(...) Sessizlik2030 19:51, 25 Mart 2008 (UTC)


İskitler'in geldikleri bölgenin adı, o zamanlarda Türkistan değildi. Bugünkü dünya haritasına bakarak eski uygarlıkların, milletlerin kökenini, hareketini incelemeye kalkarsanız çok yanılırsınız. Bir de bakarsınız, İngilizce, Amerika kıtasında ortaya çıkmış olur. Tıpkı bunun gibi, bugünkü Kazakistan'ı, Türkmenistan'ı, Özbekistan'ı düşünüp, bu ülkelerin İskitler'in yaşamış olduğu topraklarla örtüştüğünü farketmek de, İskitler'in Türk olduğu sonucunu doğurabilir. Oysa gerçek farklıdır. Dünyadaki pek çok kavim gibi, Türkler de, bugün yaşadıkları topraklarda ortaya çıkmamıştır. Türkler, İskit topraklarına daha doğudan, bugünkü Moğolistan'dan gelmişlerdir. Dolayısıyla, coğrafi paralellik yüzünden İskitler'in Türk olduğunu düşünmeye hiç gerek yok. Moğolistan da Türkler'in ilk ortaya çıktığı yer değildir, fakat Türk olarak takip edilebilen eski halkların faaliyet gösterdiği ilk yerdir ve Türkler'in en eski başkentlerini, uygarlıklarının doğduğu toprakları ihtiva eder.

İskitler'in Ural-Altay kökenli olduğuna ilişkin kantıların arttığı ifade edilen yorumlar, Türkçü-Turancı sitelerden kopyalanan yazılardan ibaret. İskitler'in Ural-Altay (zaten bu kavram artık pek kabul görmüyor bilim adamları Ural ve Altay olarak iki ayrı dil ailesini kabul ediyorlar) kökenli bir halk oldukları tamamen bilim dışı bir iddia. Bu durumda rahatlıkla öne sürebiliriz ki, İskitler'in İrani bir halk olduklarını öne sürenlerin daha çok İranlı yada Alman bilimadamları olmasının aksine, İskitlerin Türk olduklarını öne sürenlerin sadece Türk bilimadamları olması daha doğru ve daha dikkat çekicidir. Yapılan hiçbir dilsel çalışma İskitler'in Türk olduğunu göstermiyor. Antropolojik çalışmalar da göstermez: İskitler, (en azından önceleri) beyaz ırktan oluşan bir kavimdi. Altay halklarının temel antropolojik özelliği ise İskitler'in gösteridği özelliğin tersine mongoloid olmalarıdır (daha sonra, pek çok halkla karışıp bu özelliklerini itirdikleri geç dönemleri saymazsak). Kültürel araştırmalar ise asla gösterge olamaz. Kültür halklar arasında en çabuk takas edilebilen olgudur. Bir kültür materyali birden fazla, hatta birbirinden ilgisiz halklarca benimsenmiş olabilir.

   erk10)) siz neyi tartışıyorsunuz ya coğrafya belli açılan kurganlardan çıkan deliller belli ve iyiki genetik var bütün beyaz ırkın atası kazakistandan dünyaya yayılmış 80.000 yıl önce dolayısıyla  orta asya çıkış noktasıdır iskitlerde  iranlılarda fransızlarda türklerde ruslarda ingilizlerde aynı köklere sahip uygurlar sümerler etrüksler iskitler hunlar göktürkler karahanlılar selçuklular osmanlılarda bizim gurubun tarihi yolculuk rotasıdır .

Madde Değişmeli

Maddenin İskitler'in Türk olduklarıyla ilgili taraflı ve bilimsellikten uzak ifadelerden arındırılması gerekir.— Bu imzasız görüş 88.238.34.243 (mesajkatkılar) tarafından eklenmiştir.

Türk olma tezi yazılmıyor anladığım kadarıyla. Mesele Sakalar, Altın Elbiseli Adam maddelerinde değil mi? Takabeg ileti 17:09, 23 Haziran 2008 (UTC)

Türklük - İranlılık Meselesi ( Kaynaklarla yazalım )

Türk oldukları Türk Tarih Kurumu tarafından belirtilmektedir. İranlı olduklarıyla ilgili kaynaklar gösterilmemiştir. Varsa kaynak gösterilsin kaynaklara dayanarak İranlı denilsin. Kaynak gösterilmediği ve İranlı oldukları konusunda hiç bir kaynak hakkında bilgi sahibi olmadığım için İranlı oldukları hakkında ki bilgiyi sildim ve sadece Türk Tarih Kurumunu referans gösteren bilgiyi bıraktım. İranlı olmaları konusunda kaynaklar varsa Kaynaklarla yazılsın. Herkese iyi çalışmalar.


___

Esik Kurgan'inda bir baska Altin elbiseli adam ve bir cok altin-gumus sus esyasinin yanisira Iskitlerin Turk oldugunu kanitlayan 26 harflik Turk dilinin bulunan en eski yazili belgesine rastlandi. Gunumuz Turkcesi ile "Tigin 23'unde oldu, esik halkinin basi sagolsun" Tek bir cumleyi tercume ederek Hititlerin Hint-Avrupali olduklarini ispatlayanlar, bu cumle ile de Alp Er Tunga'nin kavminin Turk oldugunu kabul etmek zorundadirlar.

İskitler Türk'tür.

Tüm Avrupa devletleri zamanında Osmanlı Devleti'nde giremedikleri göremedikleri yerler hakkında fantazilerle süslemiş uydurma belgeler hazırlamış ve bunlara tarihi belge demişler. İskitler'e Türk değil diyenlerin yaptıklarıda budur. Ben İskit Türküyüm.Siz istediğiniz kadar bize Türk değil diye düşünün fakat ben ve benim gibi gerçek tarihini bilen İskitler ne olduğumuzu biliyoruz. Sizler gibi avrupalıların hazırladıkları uydurma belgeler ile değil gerçek tarihi belgeler ile biliyoruz ne olduğumuzu.

iskitler öz be öz türktür kanıtı işte bu bir an once bu irani tanımınızı kaldırmanızı istiyorum

İskitlerin tamamen İrani bir kavim olduğu değerlendirmesi objektif değildir.

Konunun sadece batının resmi görüşleri doğrultusunda değerlendirilmesine karşıyım irani bir dil kullanıyorlar denilerek İskitlerin Hint Avrupalı olduklarını kabul edenlerin, Sümercenin sondan eklemeli olması ve yüzlerce Türkçe kelime barındırmasına rağmen Onları Türk saymamaları ayrı bir tezat oluşturmaktadır. Bu mantıkla Sümerler başlığı Türki bir kavimdir olarak değiştirilmelidir. Heredota göre iskitler tanrılarından en çok Arese ibadet eder bir tek ona kurban adardı bu durumda İskitler Grek mi olmuş oluyor. Bence İskitleri Göçebe Halklar konfederasyonu olarak tanımlamalı ve içinde Orta Asyalı unsurların çoğunlukta olduğu gerçeğini görmezden gelmemeliyiz.78.178.209.18 12:46, 3 Aralık 2009 (UTC) Abzeh

iskitlerin dile bir irani dili olarak hint-avrupali halki olarak görüliyor. sümerce ve türkce ayni dil ailesinemi düsüyor? Hayir, cünkü türkce altai-dil-ailesine düsüyor, ama sümerce izole bir dildir. ayrica niye sümerler türk kavimi oliyorda, türkler sümer kavimi olmiyor?--KureCewlik81 22:08, 3 Aralık 2009 (UTC)


"iskitler öz be öz türktür" İddiasına cevaben

1. Truve efsanesinden geçen "AT SÜTÜ İÇENLERİN ÜLKESİ" İskitlerin Türk olduğuna nasıl delil olabiliyor? Dünyada at sütü içen tek halk Türkler midir?

2. Hipokrat'ta geçen "havanın ve iklimin insan sağlığı üzerindeki etkisi" konusuyla İskitlerin alakası nedir?

3. "Bugün TÜRK adını verdiğimiz millete eskiden İSKİT denirdi. Bu mektup ta İSKİT harfleri ile yazılmıştır" ifadesinden "İskitler Türk'tür" sonucu çıkmaz; tam tersine, "Türkler İkit'tir" sonucu çıkar. Türkler'in yaşadığı bu bölgede daha önce İskitlerin yaşamış olması, Türklerin bu isimle adlandırılmalarını da, İskit harfleri kullanmalarını da açıklıyor.

4. Birbirinden tamamen alakasız, üstelik pek çoğu doğru olmayan iddiaları arka arkaya sıralamak, bu tezi nasıl güçlendiriyor? İskit sanatı Etrüsk sanatına benzermiş. Eee? Etrüskler Türk mü ki? Değil! Ayrıca benzese ne ifade eder? Sanatları birbrine benzeyen halklar, mutlaka etnik olarak aynı kökenden mi gelmiştir? Ayrıca Etrüsk sanatı İskit sanatına benzemez. Bunu bir sanat tarihçisi çok daha kolay ortaya koyabilir. Külliyen yanlış bir iddia. Peki, "HUNLAR'ın sanatı ise İSKİTLER'in devamıdır" iddasının dayanağı nedir; bunun doğru olması İskit-Hun aynılığının kanıtı mıdır? Öyleyse bile, yine yukarıdaki örnekte olduğu gibi, Hunlar İskit'tir, İskitler Türk değildir. İskitler'in MÖ.600'de Anadolu'yu fethetmeleri Türk olduklarını nasıl ortaya koyabilir?

5. İskitler Türkler'den önce Orta Asya'da yaşamıştı. Sonradan buraya gelen Türkler tarafından asimile edildiler. Bu durum batılıların da sıklıkla bu iki halkı birbirine karıştırmasına neden oldu. 1553 yılındaki kitabın başlığındaki karmaşanın kaynağı budur. O yıllarda bilimsel metodlojiden bahsedebilir misiniz? Muhtemelen, fanteziyle de süslenmiş, rivayete dayalı pek çok hikayenin Timur'a atfedilmesinden ibaret bir eğlencelikti bu kitap. 1553'te dünyada İskit falan kalmadığı için, bu hata mazur görülebilir. Ama bunu 21. yüzyılda tekrar etmek, ilkelliktir, mantık ve bilim dışılıktır. Kitap 1500'lerde yazılmış. Timur 13. yüzyılda yaşamış. Timurlu hanedanının kurucusu bir Türk olduğunu biliyoruz. Tarihsel olarak gayet iyi tanıyoruz Timur'u. İskitler ise, milat sıralarında tarih sahnesinden çekilmiş. Aradaki bin senelik farkı görmezden gelip, İskitler'le Timur'un olmayan alakasını, bir kavram karmaşasına dayanarak ortaya sürmek, olsa olsa bir kötü niyetin ürünüdür.

6. Bulgarlar'ın Slavlaşmış Türkler ve Ukraynalılar'ın Slavlaşmış İskitler olduğu kısmen doğrudur. Öte yandan, Orta Asya'yada kalan İskitler de, diğer yerlerde olduğu gibi eridiler, burada da TÜrkleştiler. İskit-Türk maddi kültüründeki yakınlığın nedenleri de bundandır. Yoksa bu, İskitler'in Türkçe konuştuğu anlamına asla gelmez.

7. İskit kavimleri tarihlerinde tek bir isim kullanmamışlardır, bu da doğru. Fakat, Masaget-Mesket benzerliğinden yola çıkarak İskit olan Masagetlerle Türk olan Mesketleri birbirine bağlamak tamamen fantastik bir yaklaşım. Meketler Gürcistan bölgesine yerleşen Osmanlı Türkleri. Anadolu Türkmencesinin bir ağzını konuşuyorlar. Yaşadıkları yer olan Mesheti bölgesinden isimlerini alıyorlar. Yani, bu bölgeye yerleşmelerinden 1000 sene önce yaşamış Massagatae halkıyla uzaktan yakından alakaları yok.

8. Kendi başına bir egzonim olan "İskit" isminin hayal ürünü olan evrimini, hiçbir bilimsellik, hatta hiçbir mantık silsilesi gözetmeden arka arkaya sıralayarak Türkler'le ilişkilendirmek, zorlama bir çabanın da ötesinde, komediden ibaret. Hele bu çabanın Çin tarihine girdiği yerler artık iyice zıvanadan çıkıyor. Yakut Türklerinin ülkesinin adı Saha cumhuriyetidir, ve bunun Sakalar'la bir ilişkisi yoktur. Bunu anlamak için Orta Asya'da, Hindistan'ın kuzeyinde, Hazar Civarın'da milattan önce ve hemen milat sıralarında yaşamış Sakalar'la; onlardan bin beş yüz sene sonra ortaya çıkan Sahalar arasındaki coğrafi uzaklığı hesaba katmak yeterlidir. İsim benzerliği değişik halklar arasında görülebilir. İsveç/Norveç'teki Sami halkının aslında Arap olduğunu iddia edebilir miyiz?

9.İranlılar'ın, tabii ki "Sakalar bizden değildir" demeleri gerekirdi. Eğer gerçekten böyle bir şey demişlerse... Çünkü onlar medeni, Sakalar göçebedir. Bununla ilgili olarak, yukarıda geçen "İskitler, İranlılar'a benziyorlar mıydı?" tartışmasına bakmak yeterli olacaktır.

10. İran edebiyatında geçen Turan ülkesinin etnik bir anlamı yoktur. Bir coğrafi isimdir. TÜrkler buraya İskitler'den sonra yerleşmiştir ve Turan ülkesi yüzlerce sene multi-etnik bir yapı göstermiştir.

11. Targit/Turgut benzetmesini yaparken hangi dilbilimsel değişim kuralları gözönüne alındı? Aynı mantıkla yola çıkarsak, Targit'in İngilizce hdef manasına gelen Target olmadığını nereden bileceğiz?

12. Kırım Yarımadası'nda bulunan boğazın yunancası olan Taurike Kersonesos kelimesinin ilk hecesini inceleyip, bugünkü Türkiye kelimesiyle uzaktan yakından bir ilgisinin olup olmadığını görelim: Taurik'teki -k harfi bir ek. Arkeoloji-k kelimesinde olduğu gibi, kübi-k derken, etymologi-c, sarcasti-c derken kullandığımız, türkçede de, ingilizcede de olan bir ek. tauri-tauris ise, bu bölgede yaşayan bir halka yunanların verdiği isim. tauri'lere ait olan boğaz gibi bir anlamı var. türklerle de, özellikle türk-iye kelimesindeki türkçe-arapça karışık kökenle hibir ilgisi yok.

13. Atlı savaşçılara dair bu eski efsanenin kökenini açıklamanın, yine, tekrar Türkler'le; özellikle İskitler'in Türk kökenli olduğuyla hiçbir ilgisi yok.

14. Persepolis'teki heykellerin altında, figürlerin ne giydiği mi yazılıymış? Neceymiş bu yazı, eski farsça mı, İskitçe mi? Batılı bilimadamları, heykelleri tarif ederken başlık diye bir terim kullanmışlar... Bu, o dönemde yaşayan iskitlerin, başlıklarına "başlık" ismi verdiği anlamına nasıl gelebiliyor? Mesela bilimciler, Rus etkisiyle eski mezar tipine, Türkçe bir kelime olan Kurgan ismini de verirler, yine Türkçe bir isim olan "tamga" kelimesini de kullanırlar. Ama bunlar birer terimdir. Bir kurgan'dan bahsederken, o kurganı inşa eden halkın kendi dillerinde ne isim verdiklerini bilmediklerinden, üzerinde anlaşılmış bir kelimeyi kullanırlar. Bu kelime de, bu örnekte; kurganların en çok TÜrk coğrafyasında bulunması nedeniyle Türkçe'dir. Avrupa'nın ortasındaki kurganların ismi de kurgandır, ama bunu Türkler yapmıştır demek değildir. Başka bir örnek Rünik alfabe... Rünik, germence bir kelime, en çok kuzeybatı avrupa'da bulnuduğu için bu isim verilmiş. Ama eski Türk yazısını ifade ederken de, Rünik/Runic alfabe terimini kullanırlar. "Eski Türkçe metinler, aslında eski Germencedir" anlamına gelmez bu değil mi?

15. Son paragraftaki akıl yürütme, bir eleştiriyi bile hak etmiyor. Tut kelin perçeminden!

    ingilizlerin diğer dillerden alıntı yaptığı ingilizcenin kurmaca dil olduğu kesindir.türkçenin şimdiki yabancı sözcüklerden etkilendiği gibi.ayrıca türkler asyaya gökten zembille inmedi.farslar acemler türklerin kardeşleridir.iskitler bir türk boyudur.kazaklarda kırgızdır.bunlar yaşam alanı bulmak  göç ettiler.türklerden başka hiçbir millet kımız bilmez.avrupalılar o zamanlarda ilkel hayattaydı.

İskitlerin İrani olduğu kesin değil.

İskitler,yerleşik İranlıların aksine atlı-göçebe bir yaşam sürüyorlardı ve runik alfabe kullanıyorlardı.İnandıkları tanrı,Türklerde Tengri adıyla bulunan Gök Tanrısı Tangraydı.Bence İrani ve Turani köken tezlerini sayfada ayrı ayrı belirtmeliyiz.--Deniz Tegin 11:11, 6 Şubat 2010 (UTC)

Neden halen değiştirilmiyor ?

Arkadaşlar anlaşıldığı üzere ve Herodot'un da belirttiği üzere İskitlerin geldiği yer Orta Asya'dır. Buna göre İrani bir halk oldukları kesin değildir. Zaten burdada genel kanı budur. O nedenle İrani bir halk olduğunu söylemek tamamen yanlış ve taraflı olur.

İkinci bir konu ise mezar kalıntılarıdır. Tarihi kalıntıları işine geldiği gibi yorumlayanlar nedense kurganları ve kalıntılarını görmemezlikten gelmektedirler.. Burdan yöntici arkadaşları da kınıyorum ki herhangi bir konuda gösterdikleri hassasiyeti nedense burada göstermemekte direnmişlerdir.

Değişiklik

Devamlı yazmamıza rağmen kimsenin değiştirmesinden dolayı ben yazıda ufak bir değişiklik yaptım arkadaşlar ..

Buna göre ; 1. Türk olmadıklarını iddia eden arkadaşları saygıyla karşılıyor ve kanıtlar toplamaya ve/veya doğruyu bulmaya çalışıyoruz.

2. Türk olmadığını iddia edenlerin, İrani bir halk olduklarını iddia etmesinde gayet doğal ve normaldir.

3. İki iddia ortadayken yazıda "İrani bir halktır" imaresinin bulunması yanlış ve yanlıdır.

4. Yönetici arkadaşların karşıt iddialara gösterdikleri ilginin (nedemek istediğim gayet açıktır) aynısını diğer tarafa da göstermeleri ayrıca aydınlanma için grekli esas koşuldur.

Gösterilen kaynaklara sadık kalmaya çalışıyoruz. Takabeg ileti 08:34, 20 Mart 2010 (UTC)

Sayfanın bu halde kalması abesle iştigaldir.

Türklerin ve tataların kökeni kitabında mirfatih zekiyev, Türk halklarının kökeni kitabında Kazi Laypanov/ İsmail Miziyev bu konu easalı biçimde incelemiş avrulapıların bu hint avrupa yalanını tatmiyle çürütmüşler, İskitlerinde Türklüğünükanıtlamışlardır. Böyle olduğu halde bu maddenin bu şeiklde kalmasını ve yapılan değişikliklerinde geri alnınmasının altında yatan nedir?

Yöneticiler avrulaılara şirin gözükmek içinmi bu şekilde davranmaktadır.

Avrupalıların yalan tarih btezleri nezamana kadar içimizdeki işbirlikçiler tarafından desteklenmeye devam edecekir?

İsteyenler buradan daha ayrıntılı "bilimsel veriyede ulaşabilir. (Hİnt avrupa teorisi gibi yalan bilgilere deği)

http://www.turkicworld.org/


Balabanpasa 15:25, 22 Mart 2010 (UTC)


lütfen biri açıklasın

Yazdığım yazıların sürekli silinmesinden son derece sıkılmış ve yılmış durumdayım.

Takabeg burya nasıl bir kaynak veya görüş istediğini açıklarsan çok sevineceğim. Çok samimi olarak söylüyorum bunu. Onca emek vereke hazırlayacağım yazılarım tekrar silinmesini istemiyorum. Lütfen bir açıklama yap buraya.

Balabanpasa 15:24, 23 Mart 2010 (UTC)


Takabeg kopya yerine link vermemi istemiş. Hiç olmazsa cevap verdi burdan kendisine teşekkülerimi sunuyorum.

elimde internette e book şeklinde bulunmayan başka kaynak kitaplar var onlardaki bilgileri nasıl aktarayım?

Birde bana link olarak attığı iskitler kitabında yazanlarla bu sayfada yazanlar uyuşmuyor. (ki ben daha çok uyuşmazalık göstereceğim yazılarım silinmezse) onlar hakkında ne düşünüyor? Bu uyşmazlıklar nasıl çözülecek?

Balabanpasa 15:42, 23 Mart 2010 (UTC)

Takabeg çok açık bir cevap istiyorum izninle senden ; Buraya ne yazarsak yazalım ne tartışırsak tartışalım maddenin bu kalmasınımı mı sağlayacaksın, (yöneticilik yetkilerini kullanarak)maddenin bu halinin tek gerçek ve tartışmaz olduğunu mu düşünüyorsun? zamanımı ve gücümü ona göre harcıyacağım (çok samimi olarak soruyorum bunu yine uyarı gönderme veyahut yazımı silme), ona göre bende uğraşayım. Saygılar, cevabınızı bekliyorum. --Balabanpasa 09:19, 24 Mart 2010 (UTC)


Takabeg cevap verme nezaketini bile göstermemiş. Neyse biz tartışma sayfamıza kanıtlarımızı koyalım, o yine silsin. Maksat kimin ne olduğu ortaya çıksın.

Balabanpasa 17:56, 26 Mart 2010 (UTC)

İranlılık meselesi;

İskitler (Skythler, Sakalar), M.Ö. 7. yüzyılda Avrupa ile Asya'nın batı kesiminde, Tanrı Dağları ve Fergana Vadisi arasındaki bölgede yaşamış Sakalar diye de anılan Hint-Avrupa dili konuşan, İranî bir halk.

Bu tanım , The Scythians or Scyths[1] (Greek: Σκύθης, Σκύθοι) were an Ancient Iranian people of horse-riding nomadic pastoralists[2][3] who throughout Classical Antiquity dominated the Pontic-Caspian steppe, known at the time as Scythia.

Bu tanımın anlam olarak birbirinin aynısı.

İngilizcedeki kaynakta britanica ansklopedisi.

Britanica ansklopedisinde dayandığı kaynak : Hint-Avrupa teorisi.Türkçe tanımda verilen kaynağında. Aslında konuyu inceleyenler bilirlerki iskitleri irani bir halk olarak gösteren verilerin tamamı hint avrupa teorisine ayanır. Buradanda görebilirsiniz;

http://en.wikipedia.org/wiki/Indo-Aryan_migration

ki iskitler maddesinin ingilizcesinde de bu konu;


Scholars generally classify the Scythian language as a member of the Eastern Iranian languages. The Scythians are thought to have originated from the Central Asian region of Greater Iran (Persia)[5][6][7][8][9], as a branch of the ancient Iranian peoples expanding north into the steppe regions from around 1000 BC

bu şekilde işlenmiştir.

Kısaca şu denmektedir. İskitler İran dili konuşur, İran dili konuştuklarına göre bunlar bir İran halkıdır. İranlılar, Hint iranlıların içindedir.(indio aryan), onlarda Hint Avruplaıların içerisndedir.

Ancient Iranian peoples who settled Greater Iran in the 2nd millennium BC first appear in Assyrian records in the 9th century BC. They remain dominant throughout Classical Antiquity in Scythia and Persia. The early Indo-Iranians are commonly identified with the bearers of the Andronovo culture and their homeland with an area of the Eurasian steppe that borders the Ural River on the west, the Tian Shan on the east (where the Indo-Iranians took over the area occupied by the earlier Afanasevo culture), and Transoxiana and the Hindu Kush on the south. Historical linguists broadly estimate that a continuum of Indo-Iranian languages probably began to diverge by 2000 BC, if not earlier,[1]:38–39 preceding both the Vedic and Iranian cultures. The earliest recorded forms of these languages, Vedic Sanskrit and Gathic Avestan, are remarkably similar, descended from the common Proto–Indo-Iranian language. http://en.wikipedia.org/wiki/Indo-Iranians

Bundan dolayı temel manada ele alacağım konu Hint avrupa teorisi ve iskitlerle ilgili bu maddeye yapacağım eleşriler temel manada bu Hint Avrupa tezinin yanlışlığı üzerine kurlucak. Ordan adım adım gelerek iskitlerin ne olduğu konusunu açıklığa kavuşturacağım.

Konuyu açıklığa çıkarmak için önce mirafith zekiyevin yazdıklarına bir bakalım,

Mirfatih zekiyev kimmi? Buradan görebilirsiniz.

http://s155239215.onlinehome.us/turkic/20Roots/ZakievGenesis/ZakievBiographyEn.htm

http://en.wikipedia.org/wiki/Mirfatyh_Zakiev

Bakalım mirfatih zekiyev bu hint-Avrupa teorisi hakkıında Türklerin ve Tatarların kökeni adlı kitabında ne diyor;


Bİz Avrupamerkezci tarih bilimini geleneksel tarih bilimi olarak adlandırıyoruz. Avrupamerkezcilik bir tür etnosentrizim (etnikmerkezcilik) olarak değerlendirilmektedir. Avrupamerkezcilik feodal avrupanın birbirine geçmiş sınırlarında ortaya çıktıktan hemen sonra insanlığın kalan kısmını kendi bilimsel-teknolojik seviyesine göre değerlendiren Avrupalı halkların dünyadadaki gelişimin ön safında yer aldıkları bir sırada yayıldı. Bu akım hümaniter bilimlerde tarih meselelerinin ve bugünkü Avrupalı , DAha geniş anlamda hint avrupalı halkların durumunu inceleme sürecinde ortaya çıktı. Avrupalı halkların problemlerini inceleyen batılı bilim adamlarıi tabii olarak ilk planda kendi problemlerini ele aldılar ve diğer halkları görmezlikten geldiler. Böylece tabii olarak doğan Avrupamerkezcilik tarih biliminde kendi pozisyonunu yavaş yavaş sağlamlaştırdı.

Avrupamerkezcilik bir bilim değil , Öncelikle Avrupalıların ve Hint- Avrupalıların çıkarlaı ile ilgili tarihi meselelerin halinde Avrupanın en başında beri Avrupalılara ait olduğunu, Asyanın pek çok bölgesinde yanlızca Hint Avrupalıların yaşadıklarını , kendilerinin dışında kalan halkların bugün yaşadıkları topraklara oldukça geç dönemde çıkıp geldiklerini ispat etmeye çalışan Avrupalıların daha geniş kapsamı ile Hint Arupalıların ideolojisidir. L.N Gumilev (http://tr.wikipedia.org/wiki/Lev_Nikolayevi%C3%A7_Gumilyov) oldukça manidar bir şekilde Avrupamerkezciliğin "tüm dünyayı Avrupanın sadece barbar bir kenar mahallesi" olarak gördüğünü kaydetmektedir. Gumilev, tsyaçiletniye vokrug kaspiya syf 319

Hint Avrupai bilim adamları eski ve henüz bilinmeyen dilleri incelerken hiçbir mesnetleri olmadığı halde bu dilleri hint -avrupa ailesine dahil ettiler. Örneğin alman bilim adamları pers dilini miladi 1 . yüzyılda merkezive orta asya sakinleri toharlara malediverdiler. hiçbir yeterli delil hint avrupalılara mesnet gösterilen M.ö 18-13. yüzyılda eski anadoluda merkezi ve kuzey kesiminde yaşayan hatti-Luvilerin yine M.ö 2. binyılda ve 1. binyıl başlarında küçük asyanın kuzeybatı kesiminde yaşayan frigyalıları ,M.Ö 4.ve 3 yüzyılda yaşamış trakları aayrıca iskit sarmat alan as kuşan sogdian harzemli, parth v.b lerin etnik yapıları ve dilleri titiz bir şekilde incelenmeldir.

Türkologlar uzun bir süre geleneksel Avrupamerkezcilik masalllarının peşine takılıp gitttiler ve gitmeyi sürdürdüler ve birçoğu hala bu yolda gitmeye devam etmektedir. Onların kimine göre göre Türklerin Ata yurdu altaylardı ve güya ancak daha sonraları , özellikle kavimler göçü sırasında Avrasyanın diğer bölgelerine gitmişleridi.

Fakat tüm bunlara rağmen Avrasyanın bir çok bölgesinde Türklerin milattan çok eski bir süre önce var oldukları ve kadim zengin kültürlerinin oonlar tarafından kurulduğu ispat eden objektif araştırmalar yapılmaya başlanmıştır.

Avrupamerkezcilik ve sömürgecilik

Biraz önce belirttiğimiz gibi Avrupamerkezci bilim diğer halkların tarihte oynadığı rolü özellikle küçümsemek amacı taşımıyordu. Fakat bu akımı savunan bilim adamlarıa arasında sömürgeci politikalara hizmet eden milliyetçilerde vardı. Bunlardan bazıları sömürge haline getirilen ülkelerin tarihi rolünü küçümsemek suretiyle kendi halklarını büyüklüğünü gösterme gayretine düştüler. S.N Artanovsky, Avrupa kapitalizminin müstahsil güçleri, geliştirdikten ve milliyetçi tezatları geliştirdikten sonrasömürücü politika ve "üstün Batılı" teorisi için zemin oluştuğunu farketmiştir. Avrupamerkezci öğretilerin bir parçası olan milli patriotizm bir noktada başkalarına karşı beslenen şövansit duygular ile gelişmiştir. Siyasete bulaşan Avrupamerkezciler kolonileri olan ülkelerde bir zamanlar hint avrupalıların yaşadıklarını, şimdi oralarda yaşayan alkların ise göçebe veya sabık fatihler olarak ispat etmye girmişlerdir. syf 27,28,29,30

sayın mirfatih beyin görüşlerinden yaralanmaya devam edeceğim. Ama şimdi başka kaynaklara geçelim.

Dr.Ahsen baturun iki yazsından ufak alıntılar yapacağım.;

Uygarlığın güya öncüsü ve kurucusu olduklarını savunan Batılı bilim adamları, dünya halklarını medeniyet skalasında tasnife tabi tutarken, özellikle Türkleri, Amerika’nın yerli halklarını ve Afrikalı milletleri görmezden gelirler ve bazen de lutfedip incelenmeye değmez “kenar mahalle” kültürleri olarak takdim ederler. Onlara göre Amerikalı yerlilerin uygarlıkları yoktur; barbar ve kültürsüzdürler. Afrikalılar zaten siyah, cahil ve geri kalmış lüzumsuz varlıklardır. Türkler ve Turani halklar, hem barbar, hem göçebe, hem yağmacı ve hem de parazit topluluklardır. Hatta Arnold Toynbee, “A Study of History” (Tarih Bilinci) adlı eserinin birinci cildinde, uygarlıkların tasnifini yaparken Türklerin adını bile ağzına almaz..

Yüzlerce, binlerce delil getirseniz, binbir ilmi kanıtlarla davanızın haklılığını ispata çalışsanız da, bu, Batılılar için bir şey ifade etmez. Çünkü onlar üstün insanlardır, seçkin zümredir. Çünkü onlar beyazdır, “Ari”dir ve “üstün efendi”dir. Biri ne demişse, diğerleri onu te’yit ve tasdik ederler; tarihçi ne demişse, arkeologu, antropologu onu doğrular; antropolog ve arkeologun söylediğini de tarihçi destekler. Böylece zahmetsiz çocuk sahibi olurlar. Bunların adı “bilim adamı”dır. Bunlar “üstad”dır. Ne söylemişlerse “doğru”, neye işaret buyurmuşlarsa “nurlu”dur. Onlar bir ülkeyi istila etmişlerse, bu “haklı bir istila”dır; bir ülke halkının izni olmadan oraya girmişlerse, oradaki barbar ve medeniyetsiz halkı “şereflendirmişler”dir. Onların ataları tarihin derinliklerinde, Milattan yüzlerce, belki binlerce yıl önce dünyanın her yerindeydiler, her yer onların, “beyazların”, “Ari”lerin yurduydu. Hindistan Arilerin yurduydu, nerden çıktığı bilinmeyen Dravidler ve diğer yerliler bu Ari insanları, Batılıların atalarını tenkil ve asimile ederek haritadan sildiler; yine de İngilizler binlerce yıl sonra lutfedip dedelerinin yurduna geri döndüler ve oradaki siyahi insanları akrabaları, en azından dil yönünden, o da tutmayınca hiç olmazsa sözcükler yönünden aynı kökten türeyen akrabaları kabul edip, uygarlıklarını onlara taşıdılar, hediye ettiler, şereflendirdiler. Bu arada sebep oldukları kıtlıklar yüzünden 30 milyondan fazla Hintlinin ölümüne sebep olmuşlarsa,[1] böyle küçük şeyler üzerinde durulmaz, ayıp! Beyaz efendinin hatası yüzünden topu topu 30 milyon kenar mahalle dilberi ölmüş, lafı mı olur!

Orta Asya da “Ari”lerin yurduydu. Öyle söylüyor Batılı büyük bilim adamları! Milattan binlerce yıl önce ataları oradaymış. Türk mürk yokmuş ortada! İskitler İrani halkmış; dilleri Farsçaymış vs.. Ama nereden çıktığı, ne idüğü bilinmeyen Türkler birden mantar gibi bitip, Batılı beyaz efendinin atalarını tenkil ve asimile etmişler. Türk dediğin kim? Kenar mahalle dilberi! Uygarlığı var mı? Göçebe, barbar, yağmacı adamın uygarlığı mı olurmuş! Bu arada vicdan sahibi biri çıkıyor Batılı “Ari”, “beyaz efendi”nin sınıfından. “Esasen Avrupanın kendisine ait hiçbir şeyi yoktur; neyi varsa aslen Asya’dan almıştır; uyguladığı kültler ve Hristiyanlığın üstünü örttüğü şeyler de Asya kökenlidir. Ormanlarını şenlendiren hayvanlara, işgücü olarak kendisine yardımcı olan her şeye, insanı besleyen bitkilerin ana vatanlarına kadar her şeyinin kökeni Doğu ülkeleridir. Ama bir şey var ki, Avrupa bunları geliştirmesini bildi!”[2] diyen Vivien de Saint-Martin’e koskoca bir tu-kaka! Nankör, nâmert, haramzâde! Asyalılar, kenar mahalle dilberleri kim ki, biz onlardan medeniyet alacağız, nankör!

Yazının tamamı için;

http://www.turkdirlik.com/Bilgimece/Turkoloji/Tarih/ABatur0002.htm


Bir diğer yazı için;

Günümüze kadar süregelen Aryen-Turan tarih tezinin esası, Batılılar tarafından tek taraflı geliştirilmiş Batı ırkçılığına dayanan bir tezdir. Bu tezin hedefi, Batılı (Mordik) kavimlerin dünya üzerinde emperyalist emellere ilim kılıfı geçirerek zemin hazırlama gayesi yatmaktadır. Anglo-Sakson emperyalizminin atağa geçtiği 17. yüzyıl itibara alınırsa son derece anlam kazanır. Ancak tartışmasız Batılı tarih tezinin günümüzde yavaş da olsa sorgulanmaya başlanması ve yeni araştırmaların gün yüzüne çıkması, Batı'nın yalanlarını ortaya koyarken dönüşü olmayan bir kimlik bulmamıza da yol açıyor. Bu yol bugüne kadar aldatılan Doğu aleminin şahsiyet bulma yoludur.


Türklerin tarihin derinliklerindeki ata yurdunun neresi olduğu konusu, Batılı akademisyenler tarafından özellikle tartışmaya açılmaz ve Ural-Altay etekleri Türk ata yurdu olarak kabul edilir. Elbette bu klasik bir bakış açısıdır, ama Batılı tarihçilerin bunu kesin bir postulat gibi kabul edip tartışmaya açmamalarının arkasında başka bir sinsilik yattığı sezilmektedir. Bu da ancak, Tanrının dünya yaratıldığından beri sanki Türkleri eliyle Ural-Altay eteklerine koymuş gibi gösterilerek, bu halkın gittiği her yerde "işgalci" sayılmasını sağlama amacına matuf olabilir. Nitekim Batı dünyası şu anda Türkleri Anadolu'da işgalci bir halk olarak görmekte ve ata yurdumuza dönüp gitmemiz gerektiği görüşünü ileri sürmektedir.


Tarihi incelediğimizde Türkler'in Orta Asya'ya gelmeden çok daha önceleri Sibirya ve Moğolistan'da yaşadıkları, daha sonraları yavaş yavaş Asya'nın ortalarına doğru sarktıkları ve oradan da başka yönlere dağıldıkları örülmektedir. Ama ne zaman? Tarihin sayfalarını karıştırdığımızda bu olayların MÖ. 3000 ile M.S. 1000. yıl arasında gerçekleştiği görülüyor. Avrupalı ve Rus tarihçiler, İskitler'i Ari ırkına mensup İran menşeli bir halk olarak göstermeye bayılırlar.1 Esasen bunların hiçbirisi bu konuyu araştırmış falan değildir ve sadece kendisinden bir öncekinin sözlerini tekrarlamakla yetinmektedirler. Meselâ Herodot ve onun muakipleri, İskitler'i M.Ö. VII. yüzyılda Karadeniz sahillerine yakın bölgelerde ve ağırlıklı olarak Kırım yarımadası ve civarında yaşayan bir halk olarak takdim etmişler ve dünya tarih literatürüne de bu olay bu şekilde kaydedilmişti. Fakat 2002 yılında Tuva'da bulunan mezarlar ve mezarlardaki eşyaların incelenmesi sonucunda İskit'lerin henüz VI. yüzyılda bu bölgelerde yaşadıkları gerçeği anlaşılınca, geçmişteki bütün tezler çöpe atıhverdi. Çünkü bunun anlamı, İskitler'in Avrupa taraflarından gelen Ari bir halk değil, Asya'dan Batıya doğru ilerleyen Turanî bir halk olduğu idi. Hâttâ İskitler'i, Ariler'in torunları olarak görenlerden Rus arkeolog S. İ. Rudenko "Donmuş mezarlar "da bulunan ölünün cesedi ni inceledikten sonra "Şaşılacak şey ki, bu ölü Mongoloiddir!" demekten kendini alamamıştı,' G. Thomson'un Peiasglar ve Anadolu'nun eski halkla rı üzerine yaptığı araştırmalar, Batılı tarihçi ve arkeologların bilinçli veya bilinçsizce yalan söyle diklerini ortaya koymaktadır. Bilinçli veya bilinç siz kelimeleri burada tesadüfen seçilmemiştir. Bazıları kasıtlı olarak tarihi gerçekleri çarpıttılar. Bir çokları ise bilinçsizce, hiçbir tenkide tâbi tutmadan öncekilerin görüşlerini tekrarladılar. Bugün aynı şeyi Kürt tarihi konusunda yapmaktadırlar. Hiçbir mesnetleri olmadığı halde, Kürtler'i tarihin derinliklerinde on bin, on beş bin yıl önce yaşamış ve yeryüzünde temsilcisi kalmamış halklara ve uygarlıklara bağlamakta, Kürt aydınları da bu saçmalıkları ilmî verilermiş gibi aynen tekrarlamaktadırlar. Halbuki sadece akarsular nadiren de olsa bir yerde toprağın içine akarak, ilerilerde bir yerde, bazen çok uzaklarda tekrar yeıyüzüne çıkarlar. Ama halklar akarsu değildir. Yani aradan beş on bin yıl geç tikten ve büyük bir tarihi kopukluktan sonra ortaya çıkıp da, filan halkın devamı ve temsilcisi olduğunu iddia edersen, ancak kendi kendini kandırmış olursun. Bir halkın etnogenezi incelenmeden, etnik mensubiyeti belirlenemez.

Arilerin Ülkesi


Prof. Kiyashtorny daha da ileri giderek, Orta Asya'dan Hindistan'a kadar olan toprakları Arilere verdikten başka, Zenda Vesta'da ve Zerdüştî Yaşt-larda (İlahiler) geçen kimi kelimeleri Amu-Derya ile Sır-Derya ve Türkistan'ın bazı coğrafi adlarıyla özdeşleştirmeye çalışır.


"Daha sonraki verilere istinaden, burada geçen iki nehirden Ranha'nın kesinlikle Volga'nın eski adı; tanrıça Ardvi Sura Anahita'nın nehri olan Ardvi'nin ise M.Ö. III-II. yüzyıllarda Uzboy üzerinden Hazar'a dökülen Amu-Derya olduğu ve bunlarla özdeşleştirildiği bilinmektedir. Ardvi Nehri'nin döküldüğü Vörukaşa Denizi de Ranha (Volga) ve "Kunduz ülkesi"y!e (Kama havzası'yla) bağlantılı bulunan Hazar Denizi'dir. Bu durumda Arianam Vayca'nın ikinci nehri Datya, kesinlikle Sır-Derya ile özdeşleştirilebilir. Kangha'nın, Sır-Derya'nın orta ve aşağı mecrasında yer aldığı konusu üzerinde ise daha önce etraflıca durmuş­tuk. Hipotetizme dahi gerek görülmeden, Çayçasta Gölü, Aral Gölü'yle özdeşleştirilmektedir. Hu-karya ("Yüksek Hara") ya gelince; bu da Pamiro-Altay ve T'ien-Shan bölgeleridir.


"Aynı ve eski tanrılara tapınan, zafer için aynı dille onlara dua eden Arîler, Turlar ve Hion o kabileleri arasındaki savaşın fırtınalı tarihi de, Ari- anam Vayca sınırlarında, Amuderya ve Sır-Derya sahillerinde, Hazar, Aral, Volga ve Kama kıyılarında geçmiştir. Yankıları Yaştlara yansıyan olaylar, muhtemelen Zerdüşt zamanından daha önce, M.Ö. II. Binyıl ortalarıyla I. Binyıl başlarında vuku bulmuştur."38


Bu uzun alıntıyı yapmaktan amacımız, Ari Modeli'nin savunucularının, ne kadar peşin hükümlü olduklarını göstermek, varlığını tamamen inkâr edemedikleri gayr-ı ari halkları ise küçücük bir alana hapsetmelerini gözler önüne sermekti. Örneğin yine aynı yazar hiçbir delil göstermeden Ariierin Büyük Bozkır'daki haleflerinin, bunların torunları olan Saka ve Savramatlar olduklarını ileri sürer. Halbuki Zemarkhos, Göktürkler'e elçi geldiği zaman "Bunlar kendilerine daha önce Saka derlerdi, şimdi adları Türk olmuş!" demekten kendini alamaz. Ne var ki yazarımız, bu arada kendi kendisiyle tezat teşkil ettiğinin farkında değildir. Çünkü eğer gerçekten olmuşsa, Ari göçleri yaşandığı zaman Orta Asya boş, ıssız topraklar değildir. Diğer yandan yazar, Ariler'in Turlarla ve Hionitler'le çarpıştıklarını kaydetmektedir ki, burada geçen Turlar Türkler'i gösterir." "Sivri uçlu miğferler giyen savaşçılar" da kesinlikle İskitler'dir. Hionitler ise yıllar sonra Göktürkler tarafından mağlup edilen Ju-an-Juan [Cücen] larla birlikte Avrupa'ya göç ederek Avarlar'ı teşkil eden halktır.'1"


Fakat bu görüş, Aşırı Ari Modeli'ne ters düşmektedir. Çünkü Ari ve Aşırı Ari Modeli, Avrupa toprak ve ikliminin en iyi iklim ve topraklar olduğunu, dolayısıyla burada yaşayan insanların da diğerlerinden üstün olmaları lazım geldiğini savunur. Eğer bu doğruysa, bir insan neden Allah'ın yarattığı en güzel iklimli topraklan terkedip, Asya'nın yarı çölümsü bozkırına muhaceret etsin? Burada bir terslik var gibi görünüyor. Anlaşılan Prof. Kiyashtorny ve kendilerini Ari sayan Batılılar, Türkîer'in asırlardır sahibi oldukları topraklara Arileri yani Batılıların uzak atalarını yerleştirme gayreti içindedirler.


Rus sosyolog ve tarihçisi L. N. Gumilev, Etnogenez -Halkların Şekillenişi, Yükseliş ve Düşüşleri adlı eserinin giriş kısmında, okuyucuya hayali bir geziden bahseder ve güya uzaylıların bir uzay gemisiyle geçmiş dönemde onu ülke ülke dolaştırdıklarını, sonra da Hazarya'da bir yere bıraktıklarını, fakat bırakırken, "İlim adamı ol, araştırma görevlisi olma!" dediklerini kaydederek, "Çünkü onlar ilim adamıyla araş­tırma görevlisi arasındaki farkı çok iyi biliyorlardı" diye ilave eder." Bugün sadece Türkiye'de değil, dünyanın hemen her yerinde bol miktadda araştırma göreviisine rastlayabilirsiniz, ama ilim adamına rastlamak bir şans işidir. İşte, ortaya atılan Aryanizm te­orisinin de hızlı bir şekiide yayılması, bu araştırma görevlileri sayesinde gerçekleşmiştir. Tetkik etmeden, tenkit süzgecinden geçirmeden, "o söylemişse doğrudur" görüşünden hareketle, yüzlerce araştırma görevlisi, kendisinden öncekilerin söylediklerini adeta "papağan" gibi tekrarladılar. Örnek olarak yukarı­da adı verilen iki Rus araştırma görevlisini ele alalım. Klyashtorny, Ari muhaceret ve istilaları konusundaki görüşlerini tamamen Dyakonoffa dayandırır. Sonun­cusu da bir başkasına. Vaktiyle M. İ. Artamonoff, "Hazar Tarihi" adlı eserini yazınca, Rusya'da adamı neredeyse ortadan kaldıracaklardı. Bunun sebebi, Artamonoffun kısmen araştırma görevlisi, kısmen bilim adamı olması ve Hazarlar döneminde Kırım'da ve Taman Yarımadası'nda küçük bir Rus devletinin bulunduğu şeklindeki iddialarını çürütüp, pek çok gözde akademisyenin yanlışlarını yüzlerine vurarak, yerin dibine sokmasıyds. Ondan sonra öğrencisi Gumile'v de aynı akibete uğrayacaktı. Artamonoff şöyle diyordu: "Kırım ve Taman Yarımadası'nın erken sakinlerinin Slavyanlar olduğu şeklindeki hipotezin dayandığı arkeolojik materyala gelince, bu, arkeologların, ortaya attıkları kişisel hükümlere temel teşkil etsin diye hiçbir tenkide tâbi tutmadan tarihçilerin görüşlerini benimsemelerinin zahmetsizce doğurduğu arkeolojik fantazyalardan biridir."62

Yazının tamımı için;

http://www.turkdirlik.com/Bilgimece/Turkoloji/Tarih/ABatur0001.htm


Şimdi Türk araştırmacılarla hiçbir ilgisi olmayan hintli araştırmacıların söylediklerine bakalım;

David Frawley; http://en.wikipedia.org/wiki/David_Frawley

One of the main ideas used to interpret and generally devalue the ancient history of India is the theory of the Aryan invasion. According to this account, India was invaded and conquered by nomadic light-skinned Indo-European tribes from Central Asia around 1500-100 BC, who overthrew an earlier and more advanced dark-skinned Dravidian civilization from which they took most of what later became Hindu culture. This so-called pre-Aryan civilization is said to be evidenced by the large urban ruins of what has been called the "Indus valley culture" (as most of its initial sites were on the Indus river). The war between the powers of light and darkness, a prevalent idea in ancient Aryan Vedic scriptures, was thus interpreted to refer to this war between light and dark skinned peoples. The Aryan invasion theory thus turned the "Vedas", the original scriptures of ancient India and the Indo-Aryans, into little more than primitive poems of uncivilized plunderers.

This idea totally foreign to the history of India, whether north or south has become almost an unquestioned truth in the interpretation of ancient history Today, after nearly all the reasons for its supposed validity have been refuted, even major Western scholars are at last beginning to call it in question.

In this article we will summarize the main points that have arisen. This is a complex subject that I have dealt with in depth in my book "Gods, Sages and Kings: Vedic Secrets of Ancient Civilization", for those interested in further examination of the subject.

The Indus valley culture was pronounced pre-Aryans for several reasons that were largely part of the cultural milieu of nineteenth century European thinking As scholars following Max Mullar had decided that the Aryans came into India around 1500 BC, since the Indus valley culture was earlier than this, they concluded that it had to be preAryan. Yet the rationale behind the late date for the Vedic culture given by Muller was totally speculative. Max Muller, like many of the Christian scholars of his era, believed in Biblical chronology. This placed the beginning of the world at 400 BC and the flood around 2500 BC. Assuming to those two dates, it became difficult to get the Aryans in India before 1500 BC.

Yazının tamı için; http://www.hindunet.org/hindu_history/ancient/aryan/aryan_frawley.html

Benzer bir yazı;

http://www.archaeologyonline.net/artifacts/aryan-invasion-history.html

İzlemeyi önerdiğim açıklayıcı videolar.

http://www.youtube.com/watch?v=MO8-JCK45tc&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=_K0aTOTW8hU&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=zsLbejnRjV8&feature=related


Tüm bunlara rağmen hint avrupa teorisi vikipedi de nasıl tek ve değişmez gerçeklik olarak sunulur?

Bu teoriyi savunan arkadaşların buraya aktardığım bilgilere verecekleri cevaplar nelerdir?

Şimdilik bu kadar yarında direkt iskitler konusunu ayrıntılı olarak kanıtları ile işleyeceğim.

Balabanpasa 18:31, 28 Mart 2010 (UTC)

İSkitlerin kökeni

Dün hit avrupa teorisi ile ilgili yazmiştım bugünde iskitlerin kökeni meselesine gireceğim.

Öncelikli olarak kaynacağımızn ilki; Bu linkteki yazı iskitlerin iran dilli olması ile ilgili verilen bütün kanıtları kökünden yıkmaktador. Özellikle dil ile ilgili bölümlerini okumanızı tvsiye ederim. Scytho-Sarmatian ethnic roots of Türks; (Türklerin iskit ve sarmat kökenleri) (kitabın Türkçesi bende mevcut, anlamadığınız yerleri sorabilirsinz gerekli alıntılarıda yapabiliriz).

http://s155239215.onlinehome.us/turkic/20Roots/ZakievGenesis/ZakievGenesis125-165En.htm


CHAPTER IX. RECONSTRUCTION OF LANGUAGE OF THE "ROYAL SCYTHIANS"

http://s155239215.onlinehome.us/turkic/27_Scythians/GasanovScythianPoetryEn.htm

Scythian Religious Terms Most of the Scythic gods mentioned by Herodotus around 500BC. have excellent Ural-Altaic, rather than Iranian explanations. Here is a more detailed list of religious & mythological terms which were recorded by Herodotus and their Ural-Altaic comparisons.

http://www.stavacademy.co.uk/mimir/scythianterms.htm

Agathyrsi Scythians

http://s155239215.onlinehome.us/turkic/btn_Wikipedia/Scythians-Agathyrsi-Wikipedia.htm


Burasınıda çok sevgili avruplaıların yaptığı açısından çok önemli,avrupalıların yukarıda yazdıklarımızı halan daha sürdüklerini görmek, yazdıları tarihin çğuda taraflı olduğunu görmek lazım.

This is a reprint of the "Masguts" article posted in Wikipedia and later deleted to remove any material contradicting the Scytho-Iranian concept. Because the vigilant editorial censorship by the proponents of the Scytho-Iranian concept makes the subject totally devoid of the substance, the full uncensored text as of 7 September 2006 is posted here for a record. Wikipedia materials are not copyrighted and can freely be used for educational purposes. In this posting, the Wikipedia formatting was not preserved.

This posting may retain some deletions of the factual material introduced by especially militant proponents of the Scytho-Iranian hypothesis, but retains the substance and logics of the matter, and most importantly, the bibliography, which constitutes a most disturbing aspect for the ardent proponents.

Masguts aka Masakha (Ar), Maskuts and Mazkuts(Ar), Mazk'owt'k (Ar), Badjkurt (Arab), Georg. Meskheti Türks (Georg), Maskurts (Arab), Massagets (Gr), Shen-shen/Ta Yue-she (Chin)

http://s155239215.onlinehome.us/turkic/btn_Wikipedia/MasgutsEn.htm

Tarihi kaynaklardan iskitlerin kökeni;(1,2,3 ..9 kaynaklar Mirfatih zekiyevin Türklerin ve tatarların kökeni kitabından alınmıştır. Dileyen altında verilen rusça kaynağından gerçekliğini teyit edebilir)

1)Bizanslı Theophanes (http://en.wikipedia.org/wiki/Theophanes_the_Confessor) Hunları iskit olarak tarif etmekte, ve şöyle demektedir: Bu iskitlerin arasında Omnudiaoğlu Attila, cesur gururlu bir insan.ağabeyi vledayı tahttan uzaklaştırarak ,Hunlarda denilen iskitleri itaat altına aldı. Feofan vizantiysky syf 81 Aynı yazar Türkleride msagetlere bağlamaktadır. Tanaidin doğusunda eskiden masagetler denilen Türkler yaşarlardı. Persler onlara kendi dillerinde Chermichionlar derlerdi. age, 492

2) V. Yüzyılın ikinci yarısında ise Zosimus (http://en.wikipedia.org/wiki/Zosimus_%28historian%29), kesin bir dille Unnuların Krali iskitler olduğunu belirtmektedir. İzvestiya drevnix psateley syf 800

3)Bizanslı menandros ise 6. yyda Vaktiyle saka denilen Türklerin barışçı bir teklifle jüstine elçi gönderdiklerini belirtmektedir. Vizantiyski istoriki syf 376 Aynı yazar ayrıca şunu söylemektedir: böylece Türk denilen kabilelerden gelen tüm iskitlerin sayısı yüz altıya ulaştı age 417

4)6. yüzyıl yazarlarından kesaryalı prokopius İskit kabilelerinden amozonlaşarı hunlar ve sabirler olarak göstermektedir. Prokopiy kesariysky, Voyna s Gotami s 381

5) Theophylactos Simocatta (7. yüzyıl) doğulu iskitlere genellike Türk dendiğini belirterek şu satırları yazmaktadır, krallığında kovulan o Ctesifonu terk etti ve dicle nehrini geçtikten sonra ne yapacağı konusunda tehdite düştü. bunun üzerine birileri ona bizim Türk diyegeldiğimiz kimileri ise KAfkas ve Atropea dağlarına gidip canını kurtarması tavsiyesinde bulundu. Simokatta F.İstoriya s 106

6) 12. yy da kaleme alınan "nestor Vakayinamesi" nin İskit, Hazar ve Bolgarların tek ve aynı millet olduğunu kaydederek :" daha önce bahsettiğimiz gibi Slavayanlar Tuna sahillerinde yaşarken Bolgarlarda denilen İskit yani Hazar köylileri Tunaboyuna geldiler. Povest vremennıx let. syf 28

7)İlk Rus kaynaklarında A.lizov, V.N. Tatışçiev ve benzerlerini Türk olarak belirtmiştir.

8)Bu görüş batılı tarhçiler tarafında da kabul edilmiş, ingiliz tarihçilerinden W. Miltord "Yunanistan tarihi" adlı eserinde şunu demektedir: "Dünyada, sakinlerinin hayat tarzları ve görenekleri cihetinden diğer insanlardan bariz şekilde ayrıldığı yerlerde vardır, bunlardan yunanlıların iskit çağdaşlarımızın ise Tatar dedikleri halkı ayırmaya değer. Mitford W. The history of greece. syf 419 9) 19. yüzyıl ortalarında Rus tarhçi ve coğrafyacıları İskitlerin Türk dilli olduklarına inamaktadırlar. Örneğin R.latama 1854 yılında Rus coğrafya cemiyetinin çıkardığı belletende "Artık İskitlerin Türk kökenli oldukları özel ispat edilmeyi gerektirmiyordu demektedir."

Türk Halklarının Kökeni, Kazi Laypanov,İsmail Miziyev kitabında dilbilim açısından çok iyi bir şekilde incelenmiştir.

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim.

1)başta heredot olmak üzere bizanslı ve diğer tarihçiler hem iskitleri hemde iranlıları birebir tanıyorlardı. hem iskitçeyi hemde iran dilini biliyorlardı. Ama içbiri bunların benzer ve eş olduğunu bildirmeişlerdir. Bunun yanında tarihi mitolojik ve antrpolojik olarak bunların eş veya aynı olduğuna dair hiçbir benzerlik ortaya koymamışlardır.

2)Türklerin sonradan gelip bunları asimile ettikleri söyleniyor. Türklerin göçebe olarak gidipte asimiile ettikleri hiçbir vakaya tarihte rastlanmamıştır. Bilakis, hunlar, bulgarlar kendileri bizzat asimile olmuşlardır. Büyük selçuklu hükümdarlarının keyhüsrev, keykavus ismini almasını neyle açıklayacaksınız?

3) İskit,Sarmat,Alanların olduğu bölgede özelliklede pontik ve kazak bozkırlarında bunladan sonra neden bir İran dilli devlet, iran dilli halk 2000 yıldır tarihte görülmemiştir. Buradki iranlılar buhar olup uçmuşmudur? Bilakis onlarla aynı kültüre sahip Türkler buradadır.

4)İskitlerin iran dilli olduğuna dair 19. yyda önce devrine ait neden hiçbir kanıt bulunmamaktadır?

5) Bütün bu yazdıklarıma vereceğiniz cevaplar nelerdir?

İran dilli olduğunu söyleyen arkadaşlarımın bu sorularıma cevaplarını bekliyorum.


--Balabanpasa 20:38, 29 Mart 2010 (UTC)

Merhaba,
Öncelikle Balabanpasa'ya çalışkanlığı ve kaynakları -dağınık da olsa- burada toplulukla paylaştığı için teşekkür ediyorum. Özellikle eski (çağdaş) kaynakların varlığı, bilgileri anlamlandırırken değer taşıyor.
Başkırtların Arap, Mesketlerin Gürcü olarak tanımlanmasının ilgili kaynağın/teorinin güvenilirliğini ne kadar azalttığı konusunda herhalde herkes aynı fikirdedir. Ama diğer kaynakları incelerken de şüpheci davranmakta yarar var. Örneğin Orta Avrupalıların -Slavların dışında- doğudan gelen akıncı kavimlerin tümüne Tatar diye adlandırmaları ve hangisinin Türk hangisinin Moğol olduğunu ayırdetmemeleri gibi, aynı durum İskitler için de söz konusudur. Sonuçta İskitlerin kökeni üzerinde uzlaşma oluşacak ölçüde sağlam ve birbirini teyid eden kaynak olmadığı düşünülmektedir. Yani şüpheciliğimizi koruyarak gelişmeleri izlemeye devam etmek ve teorileri birlikte değerlendirmek durumundayız.
Tabii yukarıdaki kaynaklardan da eklemeler yapılması gerektiğinde aynı fikirdeyim.
İyi çalışmalar.--iazak 06:02, 30 Mart 2010 (UTC)

Bende yanıt verdiğiniz için size teşekkür ediyorum. bu dediğiniz nerde yazıyor. Ben burada birbirinden bağımsız bir çok kaynak verdim. Ne mirfatih beyin kitabında nede Türk halklarının kökeninde böyle bir ifade geçmez. KAynakların hangisinde böyle bir ifadeye rastladınız anlamadım. Türkler ile moğolları doğulular da batılılarda ayrıt etmiştir. Moğolların gizli tarihini okudunuzmu. Orada moğolları orman moğolları ve çoban moğollar olark ikiye ayrıyor. Orman moğolları dediğimiz kişiler hala daha avıcı toplayıcı olar bir hayat süren kişileridr. Eğer Tüfek çelik ve mikrop kitabını okudysanız toplumların ekonmik faaliyet-gelişim düzeyi ilişkisini görür bunda dolayıda moğlların neden tarih sahnesine ve devlet kurma bakımından bu kadar geç dönemde ulaştığını anlarsınız. Kısaca iskit-sarmat-alan-hun-bolgar dönemlerinde bu boyların içerisnde moğollar yoktur. Mongolodi(bilimsel ırkçılıktan nefret ediyorum) tipli antrpolöojik özelliklerde Türk dilli halkara aittir.

İskitler 1900 lerin başına kadar tüm dünyada Türk olark kabul edilmiştir.(Hint avrupa yalanı ortaya çıkana kadar). Siz herdotun diğer biznaslı yazarların Türkçe konuşan atlı göçebeler ile farsça konuşan yerleşik iranlıları birbirnden ayırmayacak kadar ahmak olduğunumu düşünüyorsunuz? Açılacak kurganlardan çıkcak rünik yazılar(göktürk yazıları) önümüzdeki yıllarda gerçekliği daha açık bişr şekilde ortaya koyacaktır. Bizans dili üzerinde çalışan akademisyen arkadaşlarınız varsa şunu duymuşsnuzdur, bizanslılar farsça resmi dili olan büyük selçukluarı pers, Türkçe konuşa anadolu beyliklerini iskit olarak adlandırmıştır. Budamı onların şapşallığıdır.

İskitler döneminde iranlılar çivi yazısnı kullanmaktaydılar iskit kurganlarından ise runik yazılı taşlar bulunmuştur. Bakın göktürk yazıtlarında bir alfabe vardır. Hepimiizn gözden kaçırdığı nokta bu. Bir alfabenin oluşabilmesi için o dilin en az 1000 yıldır yazılı olması gerekir. İşte bu eserler bu kurganlardan, yeraltından bulunacak. Rusya tarafaından bu runik yazılar bulunmaya başladıktan sonra kurgan araştırmalarının durdurulduğunu biliyormusunuz? Peki moğolların cengiz han döneminde bile uygur yazısı ve uygur alfabesi kullandığını biliyormusunuz?

Avruplılar 1050 li yıllardan başlayarak kendi tarih tezlerini yazmaya başladılar. O tarih tezi o kdar bilimsellikten uzaktıki sonuçta toplummları ırkçı diktadörlükler halien dönüştürdü. Siz aryan hipotezi olmasa nazi partisnin almanyada bu kadar destekçi buulabileceğine inanıyormusnuz? bu teori daha sonra stalin döneminde alman ve rus tarihçiler tarafında geliştirilde. Peki şunu sorayım sovyet döneminde bu rusların tarih tezine farklı görüş bildiren kaç tarihçti sürüldü, kaç tarihçi yurtdışlına gönderildi. Kaç tarihçi rejim düşmanı olarak yargılanıp mahküm edildi bundan haberiniz varmı. Şuadna batılır tarafında kabul ettirlimeye çalışılan (kabul ettirilen) aryanist tarih tezi altında nelerin olduğunu geçmişin ne olduğunu bilen kaç Türk var Türkiyede.

Sorularım açık ve nettir.

1)başta heredot olmak üzere bizanslı ve diğer tarihçiler hem iskitleri hemde iranlıları birebir tanıyorlardı. hem iskitçeyi hemde iran dilini biliyorlardı. Ama içbiri bunların benzer ve eş olduğunu bildirmeişlerdir. Bunun yanında tarihi mitolojik ve antrpolojik olarak bunların eş veya aynı olduğuna dair hiçbir benzerlik ortaya koymamışlardır.

2)Türklerin sonradan gelip bunları asimile ettikleri söyleniyor. Türklerin göçebe olarak gidipte asimiile ettikleri hiçbir vakaya tarihte rastlanmamıştır. Bilakis, hunlar, bulgarlar kendileri bizzat asimile olmuşlardır. Büyük selçuklu hükümdarlarının keyhüsrev, keykavus ismini almasını neyle açıklayacaksınız?

3) İskit,Sarmat,Alanların olduğu bölgede özelliklede pontik ve kazak bozkırlarında bunladan sonra neden bir İran dilli devlet, iran dilli halk 2000 yıldır tarihte görülmemiştir. Buradki iranlılar buhar olup uçmuşmudur? Bilakis onlarla aynı kültüre sahip Türkler buradadır.

4)İskitlerin iran dilli olduğuna dair 19. yyda önce devrine ait neden hiçbir kanıt bulunmamaktadır?

5) Bütün bu yazdıklarıma vereceğiniz cevaplar nelerdir?

İran dilli olduğunu söyleyen arkadaşlarımın bu sorularıma cevaplarını bekliyorum.

--Balabanpasa 09:00, 30 Mart 2010 (UTC)

Yalnız Tatar ismi konusuna değinebileceğim. Tatar adlı bir Türk boyu olduğunu biliyorum. Ancak bunlar küçük bir alt boydur. Günümüzde, daha doğrusu Orta Çağ'dan beri hitap edilen Tatar ismi ise büyük çoğunluğu Kıpçak Türk olan, farklı Türk, Moğol ve muhtemelen başka boyları tanımlamakta Avrupalılar tarafından kullanılmıştır. Bu konuda çok kaynak var. İlber Ortaylı'nın adını bilemeyeceğim bir kitabında da geçiyor. Yazdığı noktada referansları vermiştir. Diğer sayfada sizin de yazdığınız gibi 19. yy.!a kadar Kırım Tatarları da kendilerini Tatar olarak tanımlamazlar.--iazak 10:19, 30 Mart 2010 (UTC)


-- Hocam konuyla alakasız olacak belki ama bileni görünce sormak istedim gürcistanda yerleşik 'mesheti turks' diye geciyordu yukarda 'mesheti türklerle ahıskalıların bağı varmıdır varsa nedir teşekkürler --JohannSch 11:17, 30 Mart 2010 (UTC)