İçeriğe atla

İason

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Jason sayfasından yönlendirildi)
İason ve Altın Post, Bertel Thorvaldsen, 1808

İason (Yun. Ιάσων), Yunan mitolojisinde Altın Post’u ele geçirmek için Argo isimli, elli kürekli bir gemiyle Yunan anakarasından denize açılarak Karadeniz’in doğu ucundaki Kolkhis ülkesine doğru zorlu bir yolculuğa çıkan elli kahramanın (Argonaut’lar) önderidir. Altın Post’un öyküsü ile Argonaut’ların serüvenlerini muhtelif mit yazarları anlatır. Bunların önde gelenleri Bibliotheka isimli kitabıyla Apollodoros, Argonautika isimli kitabıyla da Rodoslu Apollonius’tur.

İason’un kimliği

[değiştir | kaynağı değiştir]
Leipzig Hayvanat Bahçesindeki İason heykeli. Yapıt: Walter Lenck.

Söz konusu denizaşırı yolculuğun hedefi olan Altın Post, Phriksos isimli bir prensi sırtında taşıyarak Karadeniz’in en doğu ucundaki Kolkhis iline götüren, tanrı hediyesi altın tüylü bir koçun postuydu. Gittiği yerde Koç’u Zeus’a kurban eden ve postunu kutsal bir koruluktaki meşe ağacına asan Phriksos, Kolkhis kralının kızıyla evlenmiş, orada kalarak dört oğlan babası olmuştu.

Phriksos’un gidişinden bir kuşak kadar sonra doğacak olan İason ile Phriksos arasında akrabalık bağları vardı. Phriksos’un babası, Orkhomenos kralı Athamas ile İason’un dedesi, İolkos kralı Kretheus kardeştiler.

İason’un doğumu İolkos’ta yaşanan taht kavgası günlerine denk geldi. Kral Kretheus'un ölümünden sonra onun öz oğlu, tahtın yasal varisi olan Aison (İason’un gelecekteki babası) tahta çıkacakken üvey kardeşi Pelias, deniz tanrısı Poseidon'un soyundan geldiğini ve Aison'dan yaşça büyük olduğunu ileri sürerek ve zor kullanarak tahtı ele geçirdi. Biliciler Pelias’a ölümünün kral soyundan birinin elinden olacağını söylemişlerdi. Bu tanıma girenleri ortadan kaldırmaktan çekinmeyen Pelias üvey babası Aison’u öldürmeye cesaret edemediğinden onu eşiyle birlikte sarayın bir köşesinde hapis yaşamı sürmek zorunda bıraktı. Bu sığıntı yaşama başladıkları sırada Aison ve eşinin Diomedes adını verdikleri bir oğulları oldu.

Bebek doğunca kehaneti hatırlayan Pelias bebeği ortadan kaldırmak istedi. Görevlendirdiği askerler bebeğin ölü doğduğu haberiyle karşılaştılar. Bu arada Aison olacakları tahmin ederek bebeği sadık bir kölesiyle kent kırsalına kaçırıp eski dostu, soylu kahramanların eğitmeni yarı insan yarı at bilge Kheiron'un gözetimine teslim etmişti. Kheiron bebeğe İason adını verdi. Pelion dağındaki mağarasında büyütüp eğittiği çocuk erişkinliğe vardığında geçmişiyle ilgili bilgiler ve geleceğe ilişkin yönlendirmelerle İolkos’a uğurladı onu.

Pelias’la karşılaşma

[değiştir | kaynağı değiştir]

Bilicilerin Pelias için verdikleri diğer bir kehanete göre Pelias’ın yazgısında ölümünün tek sandaletli bir adamın elinden olacağı yazılıydı. Bu kehanetin üzerinden çok zaman geçmemişti ki İason, Kheiron’dan ayrıldıktan sonra İolkos’a giden yolda karşısına çıkan hızlı akışlı bir nehri geçmeye çalışırken sandaletlerinden birini sulara kaptırdı. Karşıya geçmeyi bekleyen yaşlı bir kadına yardım etmek için onu sırtına alıp geçirirken olmuştu bu. O yaşlı kadın aslında tanrıça Hera'ydı.[not 1] İason kente vardığında Pelias’ın Poseidon ve diğer tanrılara adadığı ama Hera’nın anılmadığı bir sunu törenine katıldı. Pelias bir ayağı çıplak delikanlıyı görünce kehaneti anımsadı ve başına çöken tehlikeden kurtulmak amacıyla onu deniz yoluyla çok uzaklara, evine dönmesini olanaksız gördüğü zor bir yolculuğa göndermeye karar verdi.[1][2]

Pelias’ın verdiği görev

[değiştir | kaynağı değiştir]

Pelias’ın bu görevi İason’a nasıl verdiğini iki mit yazarı şöyle anlatır:

Apollodoros
Pelias onu görünce kehaneti hatırladı ve yanına gidip sordu: ‘Sen kral olsaydın ve vatandaşlarından birinin seni öldüreceği yolunda bir kehanet olsaydı ne yapardın? Bunun üzerine İason, ya aklına öyle geldiği için, ya da Hera’nın, kendisini onurlandırmayan Pelias’ın başına Medea belasını musallat etmek isteyen gazabının söyletmesi sonucunda[not 2] ‘Altın Post’u getirmesini emrederdim’ dedi. Pelias da hemen verdiği yanıtla gidip o postu getirmesini söyledi. Altın Post Kolkhis’te Ares’e adanan korulukta bir meşe ağacına asılıydı. Hiç uyumayan bir ejderha ona bekçilik ediyordu.[3]
Altın postu giyen Iason, Michele Cortazzo, Napoli Müzesi
Rodoslu Apollonios
Kral delikanlıyı görünce düşüncelere daldı ve onu deniz yoluyla çok uzaklara, tayfalarıyla birlikte perişan olarak eve dönüş yolunu bile bulamayacağı belalı bir yolculuğa göndermeye karar verdi.[2]

Argonaut’lar, yolculuk ve dönüş

[değiştir | kaynağı değiştir]
İason Altın Post'u ele geçiriyor, fresk, Agostino Carracci-1584

Argo isimli gemilerinden dolayı Argonaut’lar grup ismiyle anılan kahramanların İason’un önderliğinde çıktıkları Altın Post seferi başta Apollonios’un Argonautika isimli epik şiirinde olmak üzere muhtelif ozan ve yazarlar tarafından anlatılmıştır. Argonautika kahramanların yola çıktıkları limana yani Pagasai sahiline ayak basmaları ile son bulur. İason’un, yanında getirdiği Medea ile giderek karmaşıklaşan dönüş sonrası yaşamı Euripides’in Medea isimli oyunundan ve diğer mit yazarlarından öğreniyoruz.

Yurda dönüş ve sonrası

[değiştir | kaynağı değiştir]
Iason ve Medea (Gustave Moreau, 1865)

Argo Pagasai’ye vardığında denizcileri karşılayan olmadı. İason oradaki bir balıkçıdan anne ve babasının kral Pelias tarafından öldürüldüğünü (veya intihara zorlandıklarını) öğrenince öfkeye kapılarak hemen saraya saldırıp ölümü hak eden Pelias’ı ortadan kaldırmak istedi. Bu arada Medea öne çıktı ve Pelias’ı cezalandırma işini üstlendi. Kurnaz bir planla önce kendini yaşlı bir Artemis rahibesi görünümüne sokup sonra eski haline dönerek Pelias ve kızlarını etkisi altına aldı. Göz boyacılığını pekiştirmek için oyunlar tezgâhladı. Yaşlı bir koçu parçalayıp kaynattıktan sonra kuzuya dönüştürme hilesi yaptı. Pelias’ın kızlarını benzer bir yöntemle babalarını gençleştirebileceğine ikna etti. Gençliğine kavuşma özlemiyle Medea’ya inanan Pelias’ın sonu koçunki gibi oldu. Fakat Medea gizemli tavırları ve sözleriyle Pelias’ın kızlarını etkileyerek babalarını kesip parçalama işini onlara yaptırdı. Getirilmesini istediği Altın Post’u göremeden ölen Pelias’ın tahtı boş kalınca İason Pelias’ın tahtına geçmek yerine tahtı Pelias’ın oğlu Akastos’a bıraktı. Bazı kaynaklar Akastos’un İason ile Medea’yı kentten kovduğunu yazar.

İason Altın Postlu Koç’un Kolkhis’e doğru yola çıktığı Boeotia’ya gidip Post’u Orkhomenos’ta Zeus tapınağına astı. Argo’yu da Korinth Boğazı’na çekip deniz tanrısı Poseidon’a adadı. Korinth kralı Kreon, İason ile Medea’yı şeref konukları olarak ağırladı. İason ile Medea on yıl boyunca Korinth’de güzel bir yaşam sürdüler. İki oğulları oldu. İolkos kralı olmayı beklerken oradan kovulurcasına ayrılmak zorunda kaldığını unutmayan İason bir sürgün gibi geldiği Korinth’deki ilk günlerinden beri Korinth krallığına göz dikmiş, amacına ulaşmak için de kız çocuk sahibi olan yaşlı kral Kreon’la çok iyi bir ilişki kurmuştu. Glauke isimli prenses yetişkinliğe eriştiğinde İason ona yaklaşmakta gecikmedi. Kreon kutsal bir seferden başarı ile dönmüş olan İason’u baştan beri el üstünde tutmuştu. Bir yabancı gibi gördüğü Medea’yı önemsemiyordu. İason’un Glauke’yle evlenme isteğine sevinçle onay verdi.

İason’un bu kararını, özellikle Kolkhis’ten ayrılırken ettiği bağlılık yeminini hiçe saymasını karanlık bir öfkeyle karşılayan Medea öç duygularına kapıldı. Kreon’un kendisini çocuklarıyla birlikte Korinth’den kovması üzerine hediye olarak gönderdiği zehirli giysilerle yeni gelinin ve Kreon’un ölmesine neden oldu. Medea’nın öç duygusu öylesine güçlüdür ki çocuklarını da kendi eliyle ölüme gönderir. Kendisini evlat katili olmakla suçlayan İason’a “Onları senden çok sevmiştim, ama senin kalbini kırmak için öldürdüm onları” der. İason’un acısını daha da koyulaştırmak için çocukların ölü bedenlerini bile ona vermez. Sonra da dedesi Helios’un gönderdiği, kanatlı iki ejderhanın çektiği arabaya binip giderken İason için biçilen yazgıyı da haykırır yüzüne: “Sen de yaptıklarına layık bir ölüme kavuşacaksın. Argo’dan bir kalas düşecek kafana; böylece evliliğimizi hiçe saymanın bedelini ödeyeceksin”.[4]

İason’un sonu Medea’nın söylediği gibi olur. Yalnız ve perişan, oradan oraya dolaşırken eski kahramanlık günlerini yadetmek için Argo’nun yanına gelir, gölgesine sığındığında başına düşen bir kalasla ölür.

Ordu’nun Perşembe ilçesinin 15 km batısında, Çaytepe köyü sınırları içinde yer alan ve güzel doğasıyla öne çıkan burun Yason Burnu diye anılır. Çeşitli yerel ve turistik tanıtım sitelerinde Altın Post söylencesiyle ilişki kurulup İason’un önderliğindeki Argonaut’ların burada mola verdikleri ve bu nedenle buraya Yason Burnu adı verildiği bilgisi yer almaktadır.[5] Eski Yunan'da sadece Ksenophon’un "İason Burnu" ifadesini kullandığı tespit edilmiştir. Filozof, yazar ve asker Ksenophon, Pers illerine giden  Yunan paralı askerlerin komutanı olarak umduklarını bulamadan yurda dönen askerlerin zorlu yolculuklarını anlattığı Anabasis (Türkçeye Anabasis - Onbinlerin Dönüşü ismiyle çevrilmiştir) kitabında askerlerin Trapezus’tan (Trabzon) başlayıp Batı’ya doğru yaptıkları yolculuğun bir bölümünde şu anlatıma yer vermiştir:

Ertesi gün Sinope’den (Sinop) yelken açıp uygun bir rüzgârla kıyı boyunca yol alırken Argo’nun demir attığı söylenen İason Burnu’nu ve nehir ağızlarını, önce Thermodon’u, sonra İris’i, üçüncü olarak Halys’i, ondan sonra da Parthenius’u gördüler. Bu ırmağı geçtikten sonra Mariandynos’ların bölgesinde kurulmuş bir Yunan kentine, Megara kolonisi olan Herakleia’ya vardılar. Akherusia Burnu’nun yanında demir attılar. Herakles’in köpek Kerberos’u ele geçirmek için Hades’in diyarına buradan indiği söylenir.[6]

Anılan yerlerin doğal yerleşim sırasına ve yolculuğun Sinop’tan batıya doğru ilerlediğine bakıldığında sözü geçen İason Burnu Sinop’tan çok geride kalmaktadır. Diğer bir deyişle yer sıralamasının tutarlı olabilmesi için  anlatımdaki hareket noktasının Sinop değil, İason Burnu diye tanımlanan yerden önceki, Ordu ile Trabzon arasındaki bir yer olduğu düşünülür. [not 3]

Öte yandan Ksenophon’dan sonra yaşamış olan Rodoslu Apollonius, Argonaut’ların yolculuğunu en ince ayrıntılarıyla anlatırken bu yöreden geçişte sadece Genetaios Zeus burnundan söz etmiş ve Argo’nun bu burnu açıktan geçtiğini yazmıştır. Adı geçen burnun ismini burada yaşayan Genetes halkından aldığı ve Yason Burnu’nun karşı ucundaki Çam Burnu ile özdeştirilebileceği ileri sürülmektedir.[8]

  1. ^ İason’un bu iyiliği karşısında Hera bundan sonra İason’u kollayıp gözetecek ve Post’u ele geçirmesi için yardımcı olacaktır. Yolculuk boyunca yapacağı yardımlardan en önemlisi Aphrodite’yi kullanarak Medea’yı İason’a âşık etmesidir. Çünkü Medea olmaksızın Post’un ele geçirilemeyeceğini bilmektedir.
  2. ^ Pelias’un yaptığı sunu töreninde onurlandırılmadığını görünce Pelias’a kinlenen Hera İason’a bu yanıtı verdirmekle Pelias’ın sonunu hazırlamaktadır. Çünkü Pelias’ın ölümü İolkos’a İason’la birlikte dönen Medea’nın elinden olacaktır.[3] Böylece Pelias’ın kral soyundan biri tarafından öldürüleceği kehaneti de gerçekleşmiş olacaktır, çünkü Medea kral soyundandır. Pelias kral soyundan birini kendi çevresinde aramıştır ama ölümü hiç ummadığı, uzaklardaki bir kral soyundan gelir.
  3. ^ Anabasis’in İngilizce çevirmenlerinden H.G. Dakyns bu bölümle ilgili bir dip not koyarak isimleri verilen ilk üç nehrin Sinope ile Kotyora (Ordu) arasında yer aldığı, dolayısıyla topografik bir hatanın bulunduğunu ve bunun metni düzenleyenlerden biri tarafından yapılmış olabileceğini belirtmektedir.[7]
  1. ^ Graves, Robert. The Greek Myths.
  2. ^ a b Rodoslu Apollonios. Argonautika, I-15-18.
  3. ^ a b Apollodoros. Bibliotheka (Kitaplık), I.IX.16.
  4. ^ Euripides. Medea.
  5. ^ "Yason Burnu / Perşembe - Ordu". Ordu İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü web sitesi. 3 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Şubat 2022. 
  6. ^ Ksenophon, Anabasis, 6.2.2
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Şubat 2022. 
  8. ^ John Freely, Türkiye Uygarlıklar Rehberi, 2008, Cilt 2, sf.117