Astral düzlem

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Astral kürelerin, dünya ile cennet arasındaki meleksel varoluş düzlemleri olduğu düşünülüyordu.

Astral âlem veya astral dünya olarak da adlandırılan astral düzlem, klasik, Orta Çağ, doğu ve ezoterik felsefeler ve gizem dinleri tarafından öne sürülen bir boyuttur.[1] Doğum yolunda ve ölümden sonra ruhun astral bedeninde geçtiği göksel kürelerin dünyasıdır ve genellikle meleklerin, ruhların veya diğer ruhani varlıkların Astral Düzlem'de bulunduklarına inanılır.[2]

19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında bu terim, Teozofi ve Yeni Gül-Haççılık tarafından popüler hale getirildi.

Başka bir görüş astral düzlemin veya dünyanın, ruhun geçtiği bir tür sınır alanı olmaktan ziyade, Dünya'da ölen ölümlü varlıkların ruhlarının Dünya'da öldükten sonra gittikleri ruhani alemlerin tamamı olduğunu savunur. Tüm bilincin astral düzlemde bulunduğu anlaşılmaktadır.[3] İtalyan şair Dante Alighieri gibi bazı yazarlara göre bu alem cennettir. Paramahansa Yogananda, Bir Yogi'nin Otobiyografisi'nde şöyle yazdı: "Astral evren maddi evrenden yüzlerce kat daha büyüktür ve astral evrende astral varlıklarla dolu birçok astral gezegen vardır."

İslam'da "Gayb âlemi" ve "Berzah âlemi" birbiriyle bağlantılı kavramlardır (aynı zamanda Arapça'âlem el-mithâl" kavramı). Tasavvufta astral düzlem hayal dünyası olarak tanımlanır. Yahudilikte, Lurianik Kabala'ya göre "Yetzirah Dünyası" olarak bilinir.

Tarih[değiştir | kaynağı değiştir]

Platon ve Aristoteles, yıldızların dünyevi (klasik) dört elementten farklı bir tür maddeden oluştuğunu öğretti. Klasik dünyanın astral mistisizminde insanın bilinci ve yıldızlar aynı maddeden oluşuyordu ve böylece yıldızların insan ilişkileri üzerindeki etkisi açıklanıyordu. Proclus, Platon'un Timaeus'u hakkındaki yorumlarında şunları yazdı:

İnsan küçük bir dünyadır (mikro kozmos). Çünkü, tıpkı Bütün gibi, hem akla, hem tanrısal bir bedene, hem de ölümlü bir bedene sahiptir. O da kâinata göre taksim edilmiştir. Bu nedenle, bilirsiniz, bazıları onun bilincinin sabit yıldızların doğasına, aklının kısmen tefekkür yönüyle Satürn'e ve toplumsal yönüyle Jüpiter'e ve mantıksız yönüne, tutkulu doğa Mars'la, belagatçı Merkür'le, iştah açıcı Venüs'le, duyarlı Güneş'le ve bitkisel olan Ay'la karşılık geldiğini söylemeye alışkındır.[4]

Bu tür doktrinler, Roma İmparatorluğu boyunca gizem okullarında ve Hermetik ve gnostik mezheplerde yaygındı.

Müslümanlar arasında "astral" dünya görüşü, çok geçmeden Peygamber'in yedi göğe yükselişine Kuran'daki göndermelerle ortodoks hale getirildi. Akademisyenler, Hindu ve Zerdüşt metinlerindeki benzer materyallerin yanı sıra Yunan Neoplatonist hesaplarını da ele aldılar.[5] İbn-i Sina'nın açıklamaları, İhvân-ı Safâ ve diğerleri, Norman döneminde Latince'ye çevrildiğinde, Avrupa Orta Çağ simyası ve astrolojisi üzerinde derin bir etkiye sahip olacaktı. 14. yüzyılda Dante, Cennet'in astral kürelerinde kendi düşsel gezisini anlatıyordu.[6]

Rönesans boyunca filozoflar, Paraselsiyenler, Gül-Haçlılar ve simyacılar, fiziksel âlem (Dünya) ile ilahi âlem arasındaki astral âlemin doğasını tartışmaya devam ettiler. Teleskop, güneş sistemi çevresinde hiçbir manevi cennetin görünmediğini tespit ettikten sonra, ana akım bilimde bu fikir yerini aldı.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ G. R. S. Mead, The Doctrine of the Subtle Body in Western Tradition, Watkins 1919.
  2. ^ Plato, The Republic, trans. Desmond Lee, Harmondsworth.
  3. ^ The Astral H.D. United States of America: Bloomsbury. 2016. ss. 15-47. ISBN 9781628924176. 
  4. ^ Quoted in: G.R.S. Mead, The Doctrine of the Subtle Body in Western Tradition, Watkins 1919, page 84 (Slightly adapted).
  5. ^ The Brihadaranyaka Upanishad: "There are two states for man – the state in this world and the state in the next; there is also a third state, the state intermediate between these two, which can be likened to the dream [state]. While in the intermediate state a man experiences both the other states, that of this world and that in the next; and the manner whereof is as follows: when he dies he lives only in the subtle body, on which are left the impressions of his past deeds, and of those impressions is he aware, illumined as they are by the light of the Transcendent Self"
  6. ^ Miguel Asín Palacios La Escatología musulmana en la Divina Comedia [Muslim Eschatology in the Divine Comedy] (1919). Seyyed Hossein Nasr, An Introduction to Islamic Cosmological Doctrines, University of New York Press, passim. Idries Shah, The Sufis, Octagon Press, 1st Ed. 1964.