Şablon:GM/2016-02-25

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sığırcık ya da bayağı sığırcık (Sturnus vulgaris), ötücü kuşlar takımından, sığırcıkgiller familyasına ait orta boyutlarda bir kuş türüdür. Yaklaşık 20 cm. boyunda ve parlak siyah tüylere sahip olan sığırcığın tüylerinde yılın bazı dönemlerinde beyaz benekler görülür. Bacakları pembe renkli olan bu kuşun gagası kışları siyah yazları ise sarı renklidir. Genç kuşların tüyleri erişkinlerden daha kahverengi tonlardadır. Özellikle topluluk hâlinde bulunduğunda çok gürültücü olan bu kuşun şakıması müzikal bir tonda olmasa da çeşitlilik arzeder. Taklitçilik yetisi ile edebiyatta kendine yer edinmiştir.

Sığırcık doğal yaşam alanı olan Avrupa'nın ılıman bölgeleri ve Asya'nın batısında on iki kadar alt türü ile açık alanlarda üremektedir. Ayrıca Avustralya, Yeni Zelanda, Kuzey Amerika ve Güney Afrika gibi farklı bölgelere de sokulmuş bir türdür. Avrupa'nın güneyi ve batısı ile Asya'nın güneybatısında yaşayan türleri yerleşik iken kuzeydoğu popülasyonları kışları doğal yaşam alanları içinde daha güneye ve daha batıya ve ayrıca İber Yarımadası'nın daha güneyi ile Afrika'nın kuzeyine göç ederler. Yapay ya da doğal oyuklara düzensiz yuvalar yapan bayağı sığırcığın dişileri dört ila beş adet parlak açık mavi yumurta yumurtlarlar. İki haftalık kuluçka süresinden sonra yumurtadan çıkan yavrular bir üç hafta daha yuvada kalır. Her yıl bir ya da iki kere üreme denemesinde bulunurlar. Hepçil olan bu kuş türü çeşitli omurgasızın yanı sıra tohum ve meyvelerle de beslenirler. Çeşitli memeli ve yırtıcı kuş türleri tarafından avlandıkları gibi hem iç hem de dış parazitlerden mağdurdurlar. (Devamı...)


Milena Jesenská (10 Ağustos 1896, Prag – 17 Mayıs 1944, Ravensbrück, Almanya), Çek asıllı gazeteci, yazar ve çevirmen.

Sadece Franz Kafka'nın sevgilisi olarak anımsanması, hem yaşadığı döneme hem de içinde bulunduğu özgürlükçü harekete ihanet olur. Milena Jesenska, Praglı aristokrat bir ailenin kızı olarak dünyaya gelmiş. İçinde bulunduğu seçkin sınıfın aksine, Milena, kendisine dayatılan yaşamı reddettiği için uzun yıllar, önce babasıyla sonra da tüm elitlerle, yılmadan, bir savaşın içine girmiştir. Çok genç yaşta bir Alman Yahudi'ye aşık olur. Babasının şiddetle karşı çıkmasına rağmen bu tutkulu aşkından vazgeçmez. Bunun üzerine hayatında çok büyük sarsıntılar yaşamasına sebep olan bir sinir kliniğine öz babası tarafından kapatılır. Burada bir yıl kalır ve çıktığında, dibe vurmuş, karanlığa gömülmüş bir ruhla baş başa bulur kendini. Milena bu ağır buhranlardan kurtulmak için zaman zaman uyuşturucu maddelere başvurur ve bu dönemi hayatının en karanlık zaman dilimleri olarak ifade eder. Tam da bu sırada babasıyla olan tüm bağını koparır ve para kazanmak için çeviriler yapmaya başlar. İşte Kafka'yla olan ilişkisi de bu çevirilerle hayat bulur. Kendisi de aslen bir Çek olan Kafka'nın, orijinali Almanca olan hikâyelerinin çevirilerini yaparken ona karşı içsel bir bağlılığa yönelir. Kafka da hikâyelerin çevirilerindeki ustalık ve içtenlikten etkilenerek ona bir mektup yollar. İşte yaklaşık iki yıl sürecek mektuplaşmalar ve kangren haline gelecek bu aşkın ilk adımı bu mektupla atılır. Bu iki insan birbirlerine duydukları arzuyu zihinsel bir yolculuk olarak yaşarlar. Aşk o kadar yoğun bir hal alır ki, Kafka dönem dönem geçirdiği ağır öksürük nöbetlerinden, içini kaplayan bu aşkı sorumlu tutar; ve bir süre sonra da bu ilişkiyi sonlandırır. (Devamı...)