Sokrates: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
NalanErguun (mesaj | katkılar)
Ek bilgi
15. satır: 15. satır:
| imzası =
| imzası =
}}
}}
'''SOKRATES''' (Yunanca: Σωκράτης, Yunanca Telaffuzu: Sokratis; M.Ö. 469; Atina - M.Ö. 399, Atina), Antik Yunan filozofudur. Heykeltıraş Sophroniskos'un ve ebe Phainarete'nin oğludur. Atina'ya bağlı Alopeke bölgesinde dünyaya geldi. Yunan Felsefesinin kurucularındandır. Doğa araştırmalarını bir kenara bırakıp, felsefi düşünce üzerine yoğunlaşarak, sürekli "insani işlerle ve insanlar arasındaki olaylarla" uğraşmasından dolayı "felsefenin babası" olarak kabul edilir.
[[Dosya:Socrates.png|thumb|237px|Sokrates büstü]]
'''Sokrates''' ([[Yunanca]]: '''Σωκράτης''', {{Small|''Yunanca Telaffuzu'':}} '''''Sokratis'''''; MÖ 469; [[Atina]] - MÖ 399, [[Atina]]), [[Antik Yunan]] [[filozof]]udur. Heykeltıraş Sophroniskos'un ve ebe Fenarete'nin oğludur. [[Yunan felsefesi|Yunan Felsefesinin]] kurucularındandır.


Ağır silahlı piyade eri olarak üç askeri sefere katılmış ve iki politik çıkışı dışında Sokrates'in yaşamının önemli olayları hakkında pek fazla bilgi yoktur. MÖ 406 yılında, meclis başkanlığı yaptığı dönemde, Arginuslar savaşı sırasında ölen deniz erlerini toplamadıkları gerekçesiyle generalleri toplu halde yargılamaya ilişkin önergeye karşı çıkar, MÖ 404 yılında da, Otuzlar Tiranlığı döneminde, onu da kötülüklerine ortak etmeye çalışan Tiranların Salamisli Leon'u gayri meşru tutuklama emirlerine yine ölüme meydan okuyarak karşı gelir.
Özel yaşamına ilişkin fazla bir şey bilinmemekle beraber Sokrates, [[Platon]] ve [[Ksenophon]]’a kadar uzanan bir geleneğe göre kendisine üç çocuk veren Ksanthippi ile evlidir. Platon ve Ksenophon’un çizdiği portreye göre basık burunlu, patlak gözlü, sarkık dudaklı ve göbeklidir. Alçakgönüllü, alışkanlıkları ve felsefeden başka bir uğraşı olmadığı bilinen Sokrates, başta öğrencisi Platon olmak üzere Yunan gençleri üzerinde giderek kendisini taklit etmeye varan derecede yükselen bir etki yaratır. Onun gibi yalın ayak yürürler. Hatta bu grup özentisini alaya almak için [[Aristophanes]] ''[[Kuşlar (oyun, Aristophanes)|Kuşlar]]'' adlı komedyasında bir terim icat eder. Bu terim ''Esokraton''’dur. Uzun saçlı olurlar, açlık çekerler, Sokrateslik taslayanlardır. [[Ahlak]] felsefesinin kurucusu olarak kabul edilen Sokrates’in yaşamının en belirgin olaylarından biri M.Ö. 399 yılında hakkında açılan davadır. Platon'un [[Sokrates'in Savunması]] adlı eserinde anlattığı kadarıyla Sokrates, şehrin tanrılarına inanmamak onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanır. Sokrates bu suçlamalar sonucunda ölüme mahkûm edilir. Sokrates, yazılı bir kaynak bırakmamıştır. Yaşamı ve düşünceleri ile ilgili bilgiler [[Aristophanes]] gibi çağdaş yazarlar, Platon ve Ksenophon gibi ardıllarının yazdıkları ve Sokrates’in ölümünden on beş yıl sonra dünyaya gelen [[Aristoteles]]’in dolaylı anlatımlarıyla günümüze ulaşmıştır.


Özel yaşamına ilişkin fazla bir şey bilinmemekle beraber Sokrates, Platon ve Ksenophon’a kadar uzanan bir geleneğe göre kendisine üç çocuk veren Ksanthippe ile evlidir. Platon ve Ksenophon’un çizdiği portreye göre basık burunlu, patlak gözlü, sarkık dudaklı ve göbeklidir. Alçak gönüllü, alışkanlıkları ve felsefeden başka bir uğraşı olmadığı bilinen Sokrates, başta öğrencisi Platon olmak üzere Yunan gençleri üzerinde giderek kendisini taklit etmeye varan derecede yükselen bir etki yaratır. Onun gibi yalın ayak yürürler. Hatta bu grup özentisini alaya almak için Aristophanes Kuşlar adlı komedyasında bir terim icat eder. Bu terim Esokraton’dur. Uzun saçlı olurlar, açlık çekerler, Sokrateslik taslayanlardır. Ahlak felsefesinin kurucusu olarak kabul edilen Sokrates’in yaşamının en belirgin olaylarından biri M.Ö. 399 yılında hakkında açılan davadır. Platon'un Sokrates'in Savunması adlı eserinde anlattığı kadarıyla Sokrates, şehrin tanrılarına inanmamak onların yerine başka tanrılar
== Sokrates'te Felsefi Başlangıç ==
koymak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanır. Sokrates bu suçlamalar sonucunda ölüme mahkûm edilir. Sokrates, yazılı bir kaynak bırakmamıştır. Yaşamı ve düşünceleri ile ilgili bilgiler Aristophanes gibi çağdaş yazarlar, Platon ve Ksenophon gibi ardıllarının yazdıkları ve Sokrates’in ölümünden on beş yıl sonra dünyaya gelen Aristoteles’in dolaylı anlatımlarıyla günümüze ulaşmıştır.

== Sokrates'te felsefi başlangıç ==
Sokrates'in [[felsefe|felsefi]] yaşamına başlangıçlık eden olay [[Delphoi Tapınağı]] ziyaretidir.
Sokrates'in [[felsefe|felsefi]] yaşamına başlangıçlık eden olay [[Delphoi Tapınağı]] ziyaretidir.


27. satır: 29. satır:
Sokrates, kahinin söylediği sözlerin gerçek anlamını bulmak için uyguladığı sorgulama sonunda Pythies'in ne demek istediğini anlamıştır. Onların arasında en bilge olduğu doğru bir yargıdır. Çünkü kendisi hiçbir şey bilmediğinin farkındadır. Sokrates böylece –bilmediğini bildiğini sanan- insanlarla, gerçek bilginin tek sahibi olan tanrılar arasında aracı durumundadır. Bu konum aslında Platon'un ''[[Lysis]]'' ve ''[[Symposion (Platon)|Şölen]]'' adlı eserlerinde belirttiği gibi, filozofun konumudur; zaten [[filozof]] kelimesi de Yunanca ''philei'' ve ''sophia'' kelimelerinin yan yana gelmesi ile oluşturmuştur. Bu kelime başta "bilgi ve bilgelik dostu" sonra ise "bilgiye can veren, onu sorgulayan" anlamına gelmektedir. Bunun ön koşulu da bilgisizliğin bilincinde olmaktır.
Sokrates, kahinin söylediği sözlerin gerçek anlamını bulmak için uyguladığı sorgulama sonunda Pythies'in ne demek istediğini anlamıştır. Onların arasında en bilge olduğu doğru bir yargıdır. Çünkü kendisi hiçbir şey bilmediğinin farkındadır. Sokrates böylece –bilmediğini bildiğini sanan- insanlarla, gerçek bilginin tek sahibi olan tanrılar arasında aracı durumundadır. Bu konum aslında Platon'un ''[[Lysis]]'' ve ''[[Symposion (Platon)|Şölen]]'' adlı eserlerinde belirttiği gibi, filozofun konumudur; zaten [[filozof]] kelimesi de Yunanca ''philei'' ve ''sophia'' kelimelerinin yan yana gelmesi ile oluşturmuştur. Bu kelime başta "bilgi ve bilgelik dostu" sonra ise "bilgiye can veren, onu sorgulayan" anlamına gelmektedir. Bunun ön koşulu da bilgisizliğin bilincinde olmaktır.
Sokrates’in ''kendini tanı'' ilkesinin başlıca sebebi; her kişinin yaratılıştan iyi olduğu görüşünden gelir.Sokrates'in ahlakçı akılcılığı buna denk gelmektedir.
Sokrates’in ''kendini tanı'' ilkesinin başlıca sebebi; her kişinin yaratılıştan iyi olduğu görüşünden gelir. Sokrates'in ahlakçı akılcılığı buna denk gelmektedir.

Sokrates'in kehanete getirdiği yorum, tanrının sırf onu bilge ilan etmek için böyle bir şey söylemeyeceği, bunu söylerken diğer insanları da aynı bilgeliğe davet etmesini istediği yönündedir; "Eğer Tanrı şu karşınızda duran Sokrates'ten söz ettiyse, 'Ey insanlar, kim ki Sokrates gibi bilginin karşısında hiçbir şey bilmediğinin farkındadır, bilin ki o adam insanların en bilgesidir,' demek ve beni sadece bir örnek olarak göstermek için adımı anmıştır," der. Kendisi nasıl kehanet sayesinde bilgeliğinin bilincine varmışsa, herkes de, onun gibi, bu bilgeliğe sahip olabilecektir; Sokrates, kendisine, insanların farkına varmadan barındırdıkları ve en mükemmel olmalarını engelleyen bilgisizliği açığa çıkartmak gibi, ilahi bir görev yüklenildiğini düşünür.


== Sokrates’in diyalektik uslamlama yöntemi ==
== Sokrates’in diyalektik uslamlama yöntemi ==
57. satır: 61. satır:


MÖ 4. yüzyılın başlarında Sokrates’in ilk öğrencilerinden [[Megara]]lı [[Eukleides]], Megara Okulu’nu kurmuştur. Bu okul felsefedeki yerini daha çok [[Aristoteles]] eleştirileri ve mantık alanında yaptığı katkılarla belirlemiştir. Atina'lı [[Antisthenes]] ve Sinop'lu [[Diogenes]]’in öncülüğünü ettiği bir diğer Sokratesçi kuruluş ise Kinik Okulu’dur. Bu okul bireyin erdem ile mutluluğa ulaşabilmesi için kendi kendiyle yetinip, tüm yapay gereksinimlerinden sıyrılması gerektiğini savunur. [[Aristippos]] tarafından kurulan Kirene Okulu ise Kinik Okulu ile taban tabana zıt düşünceleri savunur. Sokrates’in sürekli sözünü ettiği erdem üstüne kurulu mutluluğun, tat almada, bütün haz yaşantısında olduğu düşünülmektedir. Kirene Okulu’nun savunduğu bu temel görüş "haz" anlamına gelen Yunanca’daki "hedone" sözcüğünden türeyerek "hazcılık" ([[hedonizm]]) diye anılan felsefe öğretisinin de ilk örneğidir. Elis-Eretria Okulu ise Sokrates’in ölümünün hemen ardından öğrencisi Elisli [[Phaidon]] tarafından kurulmuştur. Sokrates’in izinden giden tüm okullar gibi bu okul da ahlak felsefesini baş köşeye yerleştirmiştir. Bu felsefe okulu aynı zamanda Sokrates’in soylu yaşamını, bu yaşamdan alınacak dersleri ve insan yaşamında felsefenin yerini vurgulamak üzere kurulmuştur.
MÖ 4. yüzyılın başlarında Sokrates’in ilk öğrencilerinden [[Megara]]lı [[Eukleides]], Megara Okulu’nu kurmuştur. Bu okul felsefedeki yerini daha çok [[Aristoteles]] eleştirileri ve mantık alanında yaptığı katkılarla belirlemiştir. Atina'lı [[Antisthenes]] ve Sinop'lu [[Diogenes]]’in öncülüğünü ettiği bir diğer Sokratesçi kuruluş ise Kinik Okulu’dur. Bu okul bireyin erdem ile mutluluğa ulaşabilmesi için kendi kendiyle yetinip, tüm yapay gereksinimlerinden sıyrılması gerektiğini savunur. [[Aristippos]] tarafından kurulan Kirene Okulu ise Kinik Okulu ile taban tabana zıt düşünceleri savunur. Sokrates’in sürekli sözünü ettiği erdem üstüne kurulu mutluluğun, tat almada, bütün haz yaşantısında olduğu düşünülmektedir. Kirene Okulu’nun savunduğu bu temel görüş "haz" anlamına gelen Yunanca’daki "hedone" sözcüğünden türeyerek "hazcılık" ([[hedonizm]]) diye anılan felsefe öğretisinin de ilk örneğidir. Elis-Eretria Okulu ise Sokrates’in ölümünün hemen ardından öğrencisi Elisli [[Phaidon]] tarafından kurulmuştur. Sokrates’in izinden giden tüm okullar gibi bu okul da ahlak felsefesini baş köşeye yerleştirmiştir. Bu felsefe okulu aynı zamanda Sokrates’in soylu yaşamını, bu yaşamdan alınacak dersleri ve insan yaşamında felsefenin yerini vurgulamak üzere kurulmuştur.

== Kutsallığın hizmetinde Sokrates ==
Sokrates gerçekleştirdiği felsefe etkinliğini kendisine tanrı tarafından emredildiği için yapmak zorunda olduğu itaatsizlikle suçlacaktır (29a, 38a). Bu iki yönlü görev, bir taraftan yurttaşlarının sahip olmadıkları halde sahip olduklarını sandıkları bilgilerle ilgili bilgisizliklerini açığa çıkartmayı; öte yandan da canlarından çok beden ve dış zenginliklere önem verdiklerini göstererek onları utandırmayı içerir. Sokrates, ya emrinde olduğu tanrının elinin yerine geçirdiği (23b, 30a); ya da kutsal bir emre uyarak böyle davrandığını (28e, 30a, 33c); ya da Atinalılara verilmiş kutsal bir armağan olduğunu (30e, 31a) dile getirirdi.

Sokrates'in kutsal işaretle ilişkisi daha çocukluğunda başlar, onu bir ses olarak duyar; bu ses sadece ne yapması gerektiğini değil, tam yapmak üzereyken yapmasında sakınca olan şeyleri de söyler (''Savunma 31 d).'' Bu kutsal işareti Sokrates'in kötü fiillerinin önüne geçen bir tür vicdan olarak yorumlamaya can atanlar çok olmuştur, ama eldeki metinler bu tür bir yoruma olarak vermez. Çünkü bu kutsal işaret, Sokrates'i bazen ahlakla hiç ilgili olmayan şeylerden de, örneğin bir yerden kalkıp gitmesinden de alıkoyar (''Euthydemos 272 e).'' Davasından önceki günlerde bu işaretin hiçbir anlamı olmayan konularda onu uyardığını Sokrates kendisi söyler (''Savunma 40 a''). Sokrates Savunma'da (31c) bu işaretin kutsala olan saygı ve yakınlığını dile getirerek, felsefe etkinliğinin kutsalın hizmetinde olduğunu işaret tarafından da doğrulandığını söyler. Ayrıca Sokrates, işaretin politikaya hiç karışmaması yönünde her zaman onu uyardığını da ekler. Sokrates'in kendisini felsefeye adadığını açıkladığı çeşitli bildirilerin ardında bu kutsal işaret aranmalıdır.

Sokrates herhalde zor inanan bir insandır, ama vahiy de asla yalan söylemeyecektir (''Savunma 21 b''), bu da Sokrates'in kutsal işaretin doğruluğundan asla kuşku duymadığını, onun kötü olabileceğine asla inanmadığını kanıtlar, dolayısıyla vahyi çözülmesi gereken bir bilmece olarak değerlendirir. Yine bu nedenle, aklını kullanarak kutsal işaretin anlamını çözmeye çalışır. Vahyi çözmek için gösterdiği çabayla kutsal işaretin anlamını çözmek için gösterdiği çaba aynıdır; her ikisinde de ya da tanrıların onunla haberleşmek için kullandıkları her şeyde aklını kullanarak sonuca varma gayretindedir (''Phaidon 60 e- 61 a''). 

== Sokratik çelişkiler ==
Sokrates tarafından savunulan, fakat kamuoyuna (''doxa'') ters (''para'') düşen etik durumlar "sokratik çelişkiler" olarak adlandırılır. En önemli çelişkiler şunlardır:
# Erdem bir bilgidir;
2. Kimse isteyerek kötülük yapmaz;

3. Erdemler bir bütündür;

4. Haksızlık yapmaktansa, haksızlığa uğramak yeğdir (''Gorgias'' 469 b-c);

5. Bir haksızlığa asla haksızlıkla karşılık vermemeli, bize kötülük yapmış bile olsa kimseye kötülük yapmamalı (''Kriton'' 49c-d). İlk üç çelişki kısaca şöyle: 

Erdemin bir bilgi olması, erdemin doğasına ilişkin geniş ölçüde kabul edilmiş görüşlere ve erdemin aktarım biçimlerine ters düşmektedir. Yunanlılar erdemi ilahi bir inayet, yani doğuştan kazanılan doğal bir olgu olarak görürler ve çaba gösterilerek kazanılabileceğine inanmazlar ve Sokrates gibi pek azının erdemin bilgi olduğu, öğrenilerek erdemli olunabileceği görüşüne itibar etmezlerdi. Sokrates, erdemli olmak için bilginin gerekli ve yeterli bir koşul olduğuna ikna olmuştu; yani erdemli olabilmek için erdemin içerdiği bilgeye sahip olmak yeterliydi (''Protagoras'' 352 b-d). Erdem bir bilgiyse, bu bilgiye sahip olmadan iyi bir yaşamı uzun süre sürdürebilmemizin hiçbir güvencesi yoktur. Erdem bilgisi şaşmaz bir rehber olarak bize neyin doğru, neyin yanlış olduğunu göstererek davranışlarımız açısından bir örnek oluşturacaktır (''Euthyphron'' 6 e). Bu bilgiye sahip olan her zaman iyi seçimler yapacağından emin olacak, gerçek şeylerle ilgili olarak hata yapma tehlikesi olmadan seçimler yapabilecektir (''Euthyphron'' 15e-16 a). Bilgi mademki erdemdir, her erdemin hemen tamamlanması ve böylelikle ne olduğunun anlaşılması gerekir.

İnsanın bilerek kötülük yapmaması olan ikinci çelişki ise birinciden kaynaklanır. Erdemin bir bilgi olmasına ve erdem bilgisinin kendisiyle uyumlu bir etkinlik gerektirmesine bağlı olarak kötülük yapan kişi bunu cehalet sonucu ve kendisine rağmen yapmış olmalıdır. Sokrates, tavrının çelişkili yanını saklama çabası içinde de değildir (''Protagoras'' 352 d-e). Kötülük konusunda en yaygın kanı, nedeni bilinerek kötülük yapılabileceğine ilişkindir; çocuklarını öldürmek için hazırlanan Medea'nın durumu budur. Sokrates nedenini bilerek, hatta bu nedene inanarak kötülük yapılabileceğini kabullenmez. İnsanlar kötülüğü asla kendi kendilerine seçmezler; insanlar her zaman kendilerine iyi ve doğru görünenleri seçerler, ama genellikle de bilgisizlikleri nedeniyle görünüşte iyi gibi görüneni seçip yanılırlar, yani farkına varmadan kötü olanı seçmiş olurlar.

Üçüncü çelişki, erdemlerin birliğine ilişkindir. Sokrates'in pek çok çağdaşı, bazı erdemlere sahip olunabilirken bazılarına da sahip olunamayabileceğini savunurlar; yani bir insanın hem dindar hem de alçak biri olabileceğini kabul ederler. Oysa Sokrates, bir erdemin diğerlerinden bağımsız olarak sahiplenilmesinin olanaksızlığını savunur. Ona göre dindar bir insan zorunlu olarak diğer erdemlere de sahiptir. Erdemlerin birliği hepsinin de aynı bilgiden; iyi ve kötü bilgisinden temelleniyor olmasından kaynaklanır (''Lakhes'' 197 e-199 e).

== Sokrates Portresi ==
Günümüzde tek bir yazılı yapıtı bile bulunmayan Sokrates'in yaşamı ve düşünceleriyle ilgili bilgiler ya Aristophanes gibi çağdaş yazarlarla, Platon ve Ksenophon'un aktardığı diyaloglar aracılığıyla ya da Sokrates'in ölümünden on beş yıl sonra dünyaya gelmiş Aristoteles'in dolaylı anlatımlarla bize ulaşmaktadır. Bu eserler; yalnızca onun düşüncesinin önemli ipuçlarını içermekle kalmaz ayrıca tarihi kişiliği hakkında da bilgi verirler.

Komedya şairi Aristophanes ise “Bulutlar” adlı komedyasında; çağdaşı Sokrates’i alaya almıştır. Onu, dönemin sofistlerinden biri olarak karikatürize etmiştir. Bu tasvir; Sokrates’in tarihi kişiliğini göstermekten ziyade toplumdaki önemli bir kesim tarafından algılanış biçimini yansıtır. Sokrates'e karşı ileri sürülen üç temel suçlamanın ''Bulutlar''<nowiki/>'da çok önceden dile getirilmiştir. Burada çizilen Sokrates portresi, Platon ve Ksenophon'un çizdikleri kişilikle tamamen zıttır. Aristophanes, Platon ve Ksenophon'un doğrudan tanıma olanaklarının olmadığı bir Sokrates portresi çizmiştir. Çünkü ''Bulutlar''<nowiki/>'ın kaleme alındığı dönemde Platon ve Ksenophon henüz küçük bir çocuktu''. Bulutlar''<nowiki/>'ın Sokrates'i bir karikatür. Örneğin, oyundaki Sokrates'in doğa ve göksel olaylarla ilgleniyor olması (94-97, 228, 1284) akla "presokratik" düşünürleri getirmektedir, hatta oyunda Sokrates tarafından dile getirilenlerle bunların kim olduğu bile anlaşılabilir. Düşünce ve hava arasındaki yakınlığın dile getirildiği bölüm (229-230), kendisi de Sokrates'in çağdaşı olan Apollonialı Diogenes (DK B 2, B 4) tarafından geliştirilen kuramı anımsatır. ''Bulutlar''<nowiki/>'ın bazı bölümlerinin presokratikleri akla getirmesi gibi, diğer bölümleri de sofistleri düşündürtür. Oyundaki Sokrates'in dil bilgisine, özellikle isimlere verdiği önem (660-693), Protagoras'ın bu konuya verdiği önemi akla getirir (DK A 27-28).

Platon'un Sokrates portresi günümüze kalan portredir; bunun nedeni sadece Platoncu diyalogların Sokrates üzerine çok geniş bir tanıklık bırakması değil, Batı felsefe geleneği üzerinde en büyük etkiyi gerçekleştiren ismin Platon'un Sokrates'i olmasıdır. Sokrates'in felsefi yaşamının başlangıcı Delpoi tapınağında başlıyordu. Elenchos / Sokratesçi sorgulama bütün Platonik diyalogların merkezinde bu sorgulama vardır. Burada sergilenen sorgulama (Meletos’a yönelik olanı) zayıf bir örnektir çünkü burada amaç hakikate ulaşmak değil Meletos’u utandırmaktır. Diyaloglarında Platon’un bildik öğretilerini değil ama hocasının dürüst bir insan olarak takdim edildiği hoşa giden bir portresi vardır. Sokrates'in otoportresi, gençlik diyaloglarında işlenen Sokrates portresinin üç temel öğesinin, bilgisizliğini ilan etmesini; kimseyi asla eğitmediğini açıklamasını; sonuçta da kutsal bir görev gerçekleştirmesini kapsar. Platon  bu üç geleneksel Sokrates öğesine bir dördüncüsünü, gençlik diyaloglarının hiçbirinde yer almayan ebelik işlevini ekler. Sokrates'i Sokrates yapan eski öğelerinin (bilgisizlik ilanı, kutsal görev) yanına bir yenisi (ebe Sokrates); sanki Sokrates'in doğal gelişimiymiş gibi katılabiliyor. Platon, kendi icadı olan bir işlev ve görüntüyü sonsuza kadar Sokrates portresine ekliyor. Sokrates erkeklerin ruhlarını doğurtuyor; neyin yanlış neyin doğru olduğunu ayırabilecek yeteneğe sahiptir. Sokrates, adları haksız yere bilgeye çıkmış ünlü ya da etkili kişilerin bilgisizliklerini güz yüzüne çıkartmasından Atinalı gençlerin aldıkları keyfi ''Savunma'''da dile getirir. Çeşitli diyaloglarda da vurgulanan Sokrates'in gençler arasında bu başarısı ve ünü, elenchos aracılığıyla yalancı bilgeleri açığa çıkartmasına değil, gençlerin de bu yolla onu taklit etme isteklerine bağlıdır. Çünkü, ne kadar ilginç ve çelişkili görünürse görünsün, Sokrates'in gençleri bu denli etkileme ve baştan çıkarma gücü önemli ölçüde onların da iddialarını çürütmüş olmasından kaynaklanır. Kısaca Platon Sokrates'i, elindeki elenchos aracıyla gençlerin öğrenme ve iyiye yönelme meraklarını uyardığı ölçüde, gençlerin sevgilisi haline gelir.

Ksenophon'un Sokrates'in üzerine yazdıklarının birincil önemi bize "altermatif" bir Sokrates portresi bırakmış olmasıdır; Platon tarafından çizilen portreye karşı kullanabilen, bütünlüğü olan tek portre budur.  enkrateia (bedensel zevkler açısından kendine hakim olma), karteria (fizik acılara dayanıklılık), autarkeia (özyeterlik) Sokrates'e atfedilen bu üç özellik ''Apomnemoneumata'' eserinde sık sık tekrarlanır. Enkrateia, Ksenophon Sokrates'in de farklı bir konuma sahiptir; erdemin temeli ve her türlü yararın kaynağı olarak görülür, dolayısıyla büyük bir önem atfedilir. Enkrateia hiç kuşkusuz kaçınılmazlığı olan bir durumdadır ama onun yanında autarkeia (özyeterlik) kendi içinde bir arayış gerektiren bir durumdur. Sokrates'in paraya karşı kayıtsızlığı mükemmel bir enkrateia sonucudur. Sokrates'in azla yetinirliği onun zevk ve sefadan vazgeçmesi demek değildir; çünkü gerçek yeme içme zevki pahalı şeyler yiyip içmek demek değildir, bunlar aldatıcı, sahte şeylerdir; asıl doğal zevk insanın gerçekten acıkıp da bir şey yemesidir, böyle olunca insan en basit yemekten bile tat alabilir. Giyim kuşama gelince, Sokrates'in tek giysisinin olması, yalın ayak gezmesi onun yoksul olduğu anlamına gelmez. Çünkü o bu kadar alçakgönüllü olmayı seçtiği için böyle giyinmekte, böyle gezmektedir (''Apom.'' I 2, 1-7; I 5, 1-6, ''Sav.'' 16). Ksenophon Sokrates'i kendisini fiziki zorluklara o kadar alıştırmıştır ki, sokakta yalınayak yürüyebilir, ne ayakları sandalet ister, ne de başka şey. Kendine yeterlik hiçbir şeye gereksinim duymama anlamına gelmediğine göre, insanın kendi kendisine yetebilmesi olduğuna göre, enkratiea ve karteria'nın ne ölçüde autarkeia'nın hükmü altında oldukları da böylece daha iyi anlaşılır. Enkrateia özellikle insanı sürekli dürten bedensel isteklere (açlık, susuzluk, uyku gibi) mani olmakta rol oynar. Karteria da insanı, daha dayanıklı hale getirir, insanın giyim kuşam ve konfor gereksinimlerini en aza indirmesine yardımcı olur. Ksenophon Sokrates'i, Platon Sokrates'inden sayısız farklılıklara sahiptir. En önemlisi bu üç özelliktir. ''Devlet'' diyaloglarında ise Platon, enkrateia'dan hiç söz etmez. 

Bu üç tanıklıktan farklı olarak Aristoteles, Sokrates'in ölümünden sonra dünyaya gelmiş olduğundan, tanıklığı doğrudan bir tanıklık değildir. Bu tanıklığının en önemli yanı, Sokrates'in felsefeye yaptığı katkının eleştirel bir değerlendirmesini yapan ilk kişinin Aristoteles olmasıdır. Aristoteles, Sokrates adını ilk kez kullanan ve bu adı ilk kez eleştirel gözle değerlendiren yazar olmuştur. Bir duruşu ya doğrudan Sokrates'e mal eder ya da doğrudan eleştirir ama her zaman Sokrates'in adını açıkça dile getirir. Aristoteles'e göre Sokrates'in felsefeye katkısı epistemolojik karakterlidir; Sokrates, orta yerde bilim olmadığına ama buna karşın Aristoteles'in sık sık evrensellikten söz etmekten hoşlandığına göre, tümevarımcı akıl yürütmesi ve evrensel bir tanımalama arayışıyla bilimin temel boyutlarından biriyle ilgilenmiş olmaktadır. Sokrates'in yaşamıyla ilgili olarak kaleme aldığı eleştiriler; Aristoteles'in ''Asalet üzerine'' adlı eserinde aslında Sokrates'in iki evliliğini konu alır. Sokrates'i çocuklarını Perikles'in çocuklarıyla bir tutan Aristoteles, çocuklarını eğitmekte başarısız olan Platon Sokrates'ini, eleştirmekten zevk aldığı politikacılarla aynı kefeye koyar.

Sonuç olarak Aristoteles, Sokrates felsefesini ilk eleştiren öncü olmasının yanında, Platon ve Ksenophon'un Sokrates'le ilgili övgülü girişimlerini saygısızca yerden yere vuran ve bu bağlamda hakaret edici biyografi geleneğini başlatan ilk kişi olur.


== Kaynakça ==
== Kaynakça ==
{{vikiler|commons=Category:Socrates|q=Sokrates}}
{{vikiler|commons=Category:Socrates|q=Sokrates}}
{{Kaynakça}}2. Dorion Louis-Andre, Sokrates, (Çev. M. N. Demirtaş), Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 2005.
{{Kaynakça}}

3. Dilmen G., Sokrates "Bulutlar"da, Mitos-Boyut Yayınları, İstanbul, 2012

4. Prof. Dr. Tansu AÇIK'ın Ders Notları

5. https://en.wikipedia.org/wiki/Socrates


== Dış bağlantılar ==
== Dış bağlantılar ==

Sayfanın 22.14, 14 Temmuz 2015 tarihindeki hâli

Sokrates
Sokrates büstü (Louvre Müzesi, Paris)
Tam adıSokrates
DoğumuMÖ 469[1]
ÖlümüMÖ 399[1]
ÇağıAntik Çağ felsefesi
BölgesiBatı felsefesi
OkuluKlasik Yunan
İlgi alanlarıepistemoloji, etik
Önemli fikirleriSokratik Yöntem

SOKRATES (Yunanca: Σωκράτης, Yunanca Telaffuzu: Sokratis; M.Ö. 469; Atina - M.Ö. 399, Atina), Antik Yunan filozofudur. Heykeltıraş Sophroniskos'un ve ebe Phainarete'nin oğludur. Atina'ya bağlı Alopeke bölgesinde dünyaya geldi. Yunan Felsefesinin kurucularındandır. Doğa araştırmalarını bir kenara bırakıp, felsefi düşünce üzerine yoğunlaşarak, sürekli "insani işlerle ve insanlar arasındaki olaylarla" uğraşmasından dolayı "felsefenin babası" olarak kabul edilir.

Ağır silahlı piyade eri olarak üç askeri sefere katılmış ve iki politik çıkışı dışında Sokrates'in yaşamının önemli olayları hakkında pek fazla bilgi yoktur. MÖ 406 yılında, meclis başkanlığı yaptığı dönemde, Arginuslar savaşı sırasında ölen deniz erlerini toplamadıkları gerekçesiyle generalleri toplu halde yargılamaya ilişkin önergeye karşı çıkar, MÖ 404 yılında da, Otuzlar Tiranlığı döneminde, onu da kötülüklerine ortak etmeye çalışan Tiranların Salamisli Leon'u gayri meşru tutuklama emirlerine yine ölüme meydan okuyarak karşı gelir.

Özel yaşamına ilişkin fazla bir şey bilinmemekle beraber Sokrates, Platon ve Ksenophon’a kadar uzanan bir geleneğe göre kendisine üç çocuk veren Ksanthippe ile evlidir. Platon ve Ksenophon’un çizdiği portreye göre basık burunlu, patlak gözlü, sarkık dudaklı ve göbeklidir. Alçak gönüllü, alışkanlıkları ve felsefeden başka bir uğraşı olmadığı bilinen Sokrates, başta öğrencisi Platon olmak üzere Yunan gençleri üzerinde giderek kendisini taklit etmeye varan derecede yükselen bir etki yaratır. Onun gibi yalın ayak yürürler. Hatta bu grup özentisini alaya almak için Aristophanes Kuşlar adlı komedyasında bir terim icat eder. Bu terim Esokraton’dur. Uzun saçlı olurlar, açlık çekerler, Sokrateslik taslayanlardır. Ahlak felsefesinin kurucusu olarak kabul edilen Sokrates’in yaşamının en belirgin olaylarından biri M.Ö. 399 yılında hakkında açılan davadır. Platon'un Sokrates'in Savunması adlı eserinde anlattığı kadarıyla Sokrates, şehrin tanrılarına inanmamak onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanır. Sokrates bu suçlamalar sonucunda ölüme mahkûm edilir. Sokrates, yazılı bir kaynak bırakmamıştır. Yaşamı ve düşünceleri ile ilgili bilgiler Aristophanes gibi çağdaş yazarlar, Platon ve Ksenophon gibi ardıllarının yazdıkları ve Sokrates’in ölümünden on beş yıl sonra dünyaya gelen Aristoteles’in dolaylı anlatımlarıyla günümüze ulaşmıştır.

Sokrates'te felsefi başlangıç

Sokrates'in felsefi yaşamına başlangıçlık eden olay Delphoi Tapınağı ziyaretidir.

Sokrates felsefesinin ana temalarını ele alan başlıca kaynak Sokrates'in Savunması adlı diyalogdur. Bu diyalog Sokrates hakkında açılan dava sonrasında Platon tarafından kaleme alınan bir felsefi başkaldırıdır. Bu eser, Sokrates'in felsefi yaklaşımı uyarınca sürdürdüğü yaşamını sergiler. Sokrates yaşam tarzını ve yaşam tarzı nedeniyle sahip olduğu güçlü düşmanlıkları sergilemek amacıyla dostu Khairephon’un Delphoi Tapınağı kahini Pythies’e kendisi ile ilgili ziyaretini aktarmayı gerek görür. Khairephon, kahine Sokrates’ten daha bilge birisinin bulunup bulunmadığını sorduğunda kahin, ondan daha bilge birisinin bulunmadığını söyler. Bu bilgiyi alan Sokrates önce şüpheye düşer, çünkü hiçbir şey bilmediğinin farkındadır. Ama tanrı yalan söylemeyeceği için kahinin sözlerinin doğruluğundan şüphe etmemek durumundadır. Böylece söz konusu kehanetin, çözülmesi gereken bir bilmece olduğunu düşünerek araştırmaya koyulur. Önce adı bilgeye çıkan politikacıya, sonra ozanlara, daha sonra da sahip oldukları Sophia ile ünlü olan ustaların ve zanaatkarların yanına gider. Onlara sorduğu sorularla, onların bilge olmadıklarını kavrar. Sokrates bunların cehaletin pençesinde kıvrandıklarını fark eder. Bu kişiler, hem bilmedikleri şeyleri bildiklerini sanmaktadırlar hem de neleri bilmediklerinin farkında değillerdir. Oysa cehaletten daha büyük bir kötülük yoktur. Sokrates bu kişilerden farklı olarak, bilmediğini bilir; tam da bu noktada o kişilerden daha bilge olmaktadır. Yani Sokrates kendi cehaletinin farkında olmak gibi insani bilgeliğe sahiptir. Yani Sokrates kendini bilmekte ve kendini tanımaktadır.

Sokrates, kahinin söylediği sözlerin gerçek anlamını bulmak için uyguladığı sorgulama sonunda Pythies'in ne demek istediğini anlamıştır. Onların arasında en bilge olduğu doğru bir yargıdır. Çünkü kendisi hiçbir şey bilmediğinin farkındadır. Sokrates böylece –bilmediğini bildiğini sanan- insanlarla, gerçek bilginin tek sahibi olan tanrılar arasında aracı durumundadır. Bu konum aslında Platon'un Lysis ve Şölen adlı eserlerinde belirttiği gibi, filozofun konumudur; zaten filozof kelimesi de Yunanca philei ve sophia kelimelerinin yan yana gelmesi ile oluşturmuştur. Bu kelime başta "bilgi ve bilgelik dostu" sonra ise "bilgiye can veren, onu sorgulayan" anlamına gelmektedir. Bunun ön koşulu da bilgisizliğin bilincinde olmaktır.

Sokrates’in kendini tanı ilkesinin başlıca sebebi; her kişinin yaratılıştan iyi olduğu görüşünden gelir. Sokrates'in ahlakçı akılcılığı buna denk gelmektedir.

Sokrates'in kehanete getirdiği yorum, tanrının sırf onu bilge ilan etmek için böyle bir şey söylemeyeceği, bunu söylerken diğer insanları da aynı bilgeliğe davet etmesini istediği yönündedir; "Eğer Tanrı şu karşınızda duran Sokrates'ten söz ettiyse, 'Ey insanlar, kim ki Sokrates gibi bilginin karşısında hiçbir şey bilmediğinin farkındadır, bilin ki o adam insanların en bilgesidir,' demek ve beni sadece bir örnek olarak göstermek için adımı anmıştır," der. Kendisi nasıl kehanet sayesinde bilgeliğinin bilincine varmışsa, herkes de, onun gibi, bu bilgeliğe sahip olabilecektir; Sokrates, kendisine, insanların farkına varmadan barındırdıkları ve en mükemmel olmalarını engelleyen bilgisizliği açığa çıkartmak gibi, ilahi bir görev yüklenildiğini düşünür.

Sokrates’in diyalektik uslamlama yöntemi

Kehanet anlatısı, genellikle Sokrates’in, bilgelikleriyle ünlenenlere yöneltip onları bunalttığı soruları akla getirir. Bu tür yaklaşımlar "çürütme" (elenchos) denen belli bir kalıp içerisinde sergilenirler. Bu yöntem felsefe tarihinin ilk yöntemi olması bakımından son derece önemlidir. Eski Yunanca’da "sınamadan geçirmek" ya da "çürütme" anlamına gelen elenchos yöntemi, doğruluğundan şüphe duyulmayan bir sava karşı yöneltilen çeşitli sorularla, yapılan açıklamalarla, savın kapsamının olabildiğince genişletilmesiyle, en sonunda savın kendi içine taşıdığı çelişki ve tutarsızlıkların kanıtlanmasıyla doğruluk savlarının çürütülmesinin amaçlandığı düşünsel diyalektik bir süreçten oluşmaktadır. Sokrates tarzı bu çürütme şu aşamalardan oluşur;

  1. Yanıtlayan, çürütmenin amacını oluşturacak p önermesini savunur;
  2. Sokrates akıl yürütmenin ürünü q ve r önermeleri üzerinde yanıtlayanla tartışmasız hemfikir olur;
  3. Sokrates’i yanıtlayana q ve r önermelerinden ancak karşıt –p önermesine ulaşacağını kanıtlar ;
  4. Sokrates bu noktada p’nin yanlış, karşıt p’nin doğru olduğunun gösterildiğini ileri sürer.

Sokrates’e göre çürütme uygulaması o denli önemlidir ki Savunma da bunun felsefeyle aynı şey olduğunu savunur. Filozofça yaşamanın insanın kendisini ve başkasını sürekli sınamak olduğunu açıklar (28e, 29c-d). Bu anlamda Sokrates’in diyalektik uslamlama yönteminin amacı insanların iyiye, güzele, erdeme yönelik sürekli bir felsefe arayışı içinde olmalarının sağlanmasıdır. Diyalektik yöntemde yanıt arayan hemen bütün sorular, "Güzel nedir?", "Bilgi nedir?", "Zaman nedir?" gibi ne?-lik bildiren bir şeyin özünü ya da doğasını bilmeye yönelik ana soru yapısından türerler. Sokrates karşılıklı konuşmalardan yola çıkarak yüzeysel bilginin, bir kavramı tanımlatmayı, tanıtlatmayı amaçlayan sorularla diyalogu istenen doğrultuda yönlendirir. Bu karşılıklı konuşmalarda konuşmacıların söylediklerinde bulunan tutarsızlıklar ve çelişkiler ortaya çıkarılarak yüzeysel bilginin, en önemlisi de doğru diye bilinen sanıların bırakılmasını sağlamış olacaktır.

Diyalektik yönteminin en belirgin örnekleri Kriton ile Lysis diyaloglarıdır. Sokrates’in uyguladığı biçimiyle bu yöntem bilginin bulunmaktan çok hep aranması gereken bir şey olarak görüldüğünün başlıca kanıtıdır.

New York Metropolitan Sanat Müzesi'nde yer alan, Jacques-Louis David'in Sokrates'in Ölümü adlı yapıtı (1787). Platon'un anlatılarına göre Sokrates, Baldıran zehiri içirilerek idam edilmiştir.

Sokrates öldükten sonra "Sokratik Diyaloglar" edebiyatı ortaya çıkmıştır. Diyaloglar arasında ilk sırayı Platon’un yazdığı diyaloglar alır. Sokrates'in Savunması, Kriton, Phaidon, Şölen (Symposion), Theaitetos, Timaeos, Lakhes, Euthyphron adlı diyaloglarında Sokrates’in portresini sergilermiş. İkinci sırada ise Ksenophon Apomnemoneumata adlı yapıtı yer alır.

Sokrates’ in kişiliği üzerine birbirine karşıt görüşler ortaya atılmıştır. Platon’a göre dengeli bir kişi olan Sokrates çağdaşı Spintharos’a göre sert mizaçlı nefsine hakim birisidir. Fakat Sokrates’e karşı bir saldırı da vardır: Aristophanes'in MÖ 423 yılında sergilediği Bulutlar adlı komedyasında Sokrates, sözcüklerle oynayan, öğretileri ile ahlakı ve devleti baltalayan gençleri babalarıyla, devletin otoritesini sorgulamaya yönelten bir sofist olarak canlandırılarak eleştirilmiştir.

Ayrıca Sokrates ile ilgili diyaloglarda Sokrates’in içindeki tanrısal sesten (daimon) bahsedilir. Bu güç ona ne gibi davranışlardan kaçınması gerektiği konusunda ilham vermektedir.

Sokrates’i Kant, "aklın ideali", Hegel, "bir insanlık kahramanı, felsefesini yazmayan ama yaşayan gerçek bir filozof" olarak tanımlar. Nietzsche ise tersine, onu, ölüm korkusu nedir bilmeyen, yaşayan biri olarak değil de salt akıl olarak ölen ve hayatın içgüdüsünden tamamıyla kopmuş bir "canavar" olarak tasvir eder.

Sokrates'e ait yazılı bir eser günümüze ulaşmamıştır. Bu nedenle tüm öğretimini sözel olarak yaptığı yargısına varılmaktadır. Sokrates hakkındaki bilgiler başkalarının aracılığı ile günümüze kadar gelmiştir. Bugün fiilen sahip olduğumuz eserleri yazmış olan başlıca filozof Platon’dur. Platon, Sokrates’in öğrencisidir. Sokrates’e ilişkin bilgilerin büyük çoğunluğu Platon’un yazılarından elde edilmektedir. Platon Sokrates’in anısını canlı tutmak için onu ve onun öğretilerini anlatan yazılar yazmıştır.

Sokrates’in ruhunu yaşatmak, Platon için, Sokrates’in yaptığı tarzda felsefe yapmak anlamına gelmektedir. Platon, Sokrates öldüğünde otuz bir yaşındadır. Sokrates öldükten sonra MÖ 4. yüzyılın ilk yarısında Atina’nın ünlü okulu olan ve bugünkü modern üniversitenin ilk örneği sayılabilecek Akademia Okulu’nu kurmuştur ve eserlerini orada yazmıştır.

Sokratesçi okullar

Yunan felsefesinin en büyük filozofu Sokrates’in ölümünün ardından onun anısını canlı tutmak için eserler kaleme alındığı gibi bazı okullar da kurulmuştur. Bu kuruluşların hepsi Sokrates’in düşünsel anlamda gerçek izleyicileri olma savıyla kurulmuştur. Bu okullar arasında "Megara okulu", "Kinikler okulu", "Kirene okulu", "Elis-Eteria okulu" sayılabilir. Bu okullar, Sokrates’in, gerek kişilik özelliklerinden, gerekse düşüncelerinden çok derin biçimde etkilenmişlerdir.

MÖ 4. yüzyılın başlarında Sokrates’in ilk öğrencilerinden Megaralı Eukleides, Megara Okulu’nu kurmuştur. Bu okul felsefedeki yerini daha çok Aristoteles eleştirileri ve mantık alanında yaptığı katkılarla belirlemiştir. Atina'lı Antisthenes ve Sinop'lu Diogenes’in öncülüğünü ettiği bir diğer Sokratesçi kuruluş ise Kinik Okulu’dur. Bu okul bireyin erdem ile mutluluğa ulaşabilmesi için kendi kendiyle yetinip, tüm yapay gereksinimlerinden sıyrılması gerektiğini savunur. Aristippos tarafından kurulan Kirene Okulu ise Kinik Okulu ile taban tabana zıt düşünceleri savunur. Sokrates’in sürekli sözünü ettiği erdem üstüne kurulu mutluluğun, tat almada, bütün haz yaşantısında olduğu düşünülmektedir. Kirene Okulu’nun savunduğu bu temel görüş "haz" anlamına gelen Yunanca’daki "hedone" sözcüğünden türeyerek "hazcılık" (hedonizm) diye anılan felsefe öğretisinin de ilk örneğidir. Elis-Eretria Okulu ise Sokrates’in ölümünün hemen ardından öğrencisi Elisli Phaidon tarafından kurulmuştur. Sokrates’in izinden giden tüm okullar gibi bu okul da ahlak felsefesini baş köşeye yerleştirmiştir. Bu felsefe okulu aynı zamanda Sokrates’in soylu yaşamını, bu yaşamdan alınacak dersleri ve insan yaşamında felsefenin yerini vurgulamak üzere kurulmuştur.

Kutsallığın hizmetinde Sokrates

Sokrates gerçekleştirdiği felsefe etkinliğini kendisine tanrı tarafından emredildiği için yapmak zorunda olduğu itaatsizlikle suçlacaktır (29a, 38a). Bu iki yönlü görev, bir taraftan yurttaşlarının sahip olmadıkları halde sahip olduklarını sandıkları bilgilerle ilgili bilgisizliklerini açığa çıkartmayı; öte yandan da canlarından çok beden ve dış zenginliklere önem verdiklerini göstererek onları utandırmayı içerir. Sokrates, ya emrinde olduğu tanrının elinin yerine geçirdiği (23b, 30a); ya da kutsal bir emre uyarak böyle davrandığını (28e, 30a, 33c); ya da Atinalılara verilmiş kutsal bir armağan olduğunu (30e, 31a) dile getirirdi.

Sokrates'in kutsal işaretle ilişkisi daha çocukluğunda başlar, onu bir ses olarak duyar; bu ses sadece ne yapması gerektiğini değil, tam yapmak üzereyken yapmasında sakınca olan şeyleri de söyler (Savunma 31 d). Bu kutsal işareti Sokrates'in kötü fiillerinin önüne geçen bir tür vicdan olarak yorumlamaya can atanlar çok olmuştur, ama eldeki metinler bu tür bir yoruma olarak vermez. Çünkü bu kutsal işaret, Sokrates'i bazen ahlakla hiç ilgili olmayan şeylerden de, örneğin bir yerden kalkıp gitmesinden de alıkoyar (Euthydemos 272 e). Davasından önceki günlerde bu işaretin hiçbir anlamı olmayan konularda onu uyardığını Sokrates kendisi söyler (Savunma 40 a). Sokrates Savunma'da (31c) bu işaretin kutsala olan saygı ve yakınlığını dile getirerek, felsefe etkinliğinin kutsalın hizmetinde olduğunu işaret tarafından da doğrulandığını söyler. Ayrıca Sokrates, işaretin politikaya hiç karışmaması yönünde her zaman onu uyardığını da ekler. Sokrates'in kendisini felsefeye adadığını açıkladığı çeşitli bildirilerin ardında bu kutsal işaret aranmalıdır.

Sokrates herhalde zor inanan bir insandır, ama vahiy de asla yalan söylemeyecektir (Savunma 21 b), bu da Sokrates'in kutsal işaretin doğruluğundan asla kuşku duymadığını, onun kötü olabileceğine asla inanmadığını kanıtlar, dolayısıyla vahyi çözülmesi gereken bir bilmece olarak değerlendirir. Yine bu nedenle, aklını kullanarak kutsal işaretin anlamını çözmeye çalışır. Vahyi çözmek için gösterdiği çabayla kutsal işaretin anlamını çözmek için gösterdiği çaba aynıdır; her ikisinde de ya da tanrıların onunla haberleşmek için kullandıkları her şeyde aklını kullanarak sonuca varma gayretindedir (Phaidon 60 e- 61 a). 

Sokratik çelişkiler

Sokrates tarafından savunulan, fakat kamuoyuna (doxa) ters (para) düşen etik durumlar "sokratik çelişkiler" olarak adlandırılır. En önemli çelişkiler şunlardır:

  1. Erdem bir bilgidir;

2. Kimse isteyerek kötülük yapmaz;

3. Erdemler bir bütündür;

4. Haksızlık yapmaktansa, haksızlığa uğramak yeğdir (Gorgias 469 b-c);

5. Bir haksızlığa asla haksızlıkla karşılık vermemeli, bize kötülük yapmış bile olsa kimseye kötülük yapmamalı (Kriton 49c-d). İlk üç çelişki kısaca şöyle: 

Erdemin bir bilgi olması, erdemin doğasına ilişkin geniş ölçüde kabul edilmiş görüşlere ve erdemin aktarım biçimlerine ters düşmektedir. Yunanlılar erdemi ilahi bir inayet, yani doğuştan kazanılan doğal bir olgu olarak görürler ve çaba gösterilerek kazanılabileceğine inanmazlar ve Sokrates gibi pek azının erdemin bilgi olduğu, öğrenilerek erdemli olunabileceği görüşüne itibar etmezlerdi. Sokrates, erdemli olmak için bilginin gerekli ve yeterli bir koşul olduğuna ikna olmuştu; yani erdemli olabilmek için erdemin içerdiği bilgeye sahip olmak yeterliydi (Protagoras 352 b-d). Erdem bir bilgiyse, bu bilgiye sahip olmadan iyi bir yaşamı uzun süre sürdürebilmemizin hiçbir güvencesi yoktur. Erdem bilgisi şaşmaz bir rehber olarak bize neyin doğru, neyin yanlış olduğunu göstererek davranışlarımız açısından bir örnek oluşturacaktır (Euthyphron 6 e). Bu bilgiye sahip olan her zaman iyi seçimler yapacağından emin olacak, gerçek şeylerle ilgili olarak hata yapma tehlikesi olmadan seçimler yapabilecektir (Euthyphron 15e-16 a). Bilgi mademki erdemdir, her erdemin hemen tamamlanması ve böylelikle ne olduğunun anlaşılması gerekir.

İnsanın bilerek kötülük yapmaması olan ikinci çelişki ise birinciden kaynaklanır. Erdemin bir bilgi olmasına ve erdem bilgisinin kendisiyle uyumlu bir etkinlik gerektirmesine bağlı olarak kötülük yapan kişi bunu cehalet sonucu ve kendisine rağmen yapmış olmalıdır. Sokrates, tavrının çelişkili yanını saklama çabası içinde de değildir (Protagoras 352 d-e). Kötülük konusunda en yaygın kanı, nedeni bilinerek kötülük yapılabileceğine ilişkindir; çocuklarını öldürmek için hazırlanan Medea'nın durumu budur. Sokrates nedenini bilerek, hatta bu nedene inanarak kötülük yapılabileceğini kabullenmez. İnsanlar kötülüğü asla kendi kendilerine seçmezler; insanlar her zaman kendilerine iyi ve doğru görünenleri seçerler, ama genellikle de bilgisizlikleri nedeniyle görünüşte iyi gibi görüneni seçip yanılırlar, yani farkına varmadan kötü olanı seçmiş olurlar.

Üçüncü çelişki, erdemlerin birliğine ilişkindir. Sokrates'in pek çok çağdaşı, bazı erdemlere sahip olunabilirken bazılarına da sahip olunamayabileceğini savunurlar; yani bir insanın hem dindar hem de alçak biri olabileceğini kabul ederler. Oysa Sokrates, bir erdemin diğerlerinden bağımsız olarak sahiplenilmesinin olanaksızlığını savunur. Ona göre dindar bir insan zorunlu olarak diğer erdemlere de sahiptir. Erdemlerin birliği hepsinin de aynı bilgiden; iyi ve kötü bilgisinden temelleniyor olmasından kaynaklanır (Lakhes 197 e-199 e).

Sokrates Portresi

Günümüzde tek bir yazılı yapıtı bile bulunmayan Sokrates'in yaşamı ve düşünceleriyle ilgili bilgiler ya Aristophanes gibi çağdaş yazarlarla, Platon ve Ksenophon'un aktardığı diyaloglar aracılığıyla ya da Sokrates'in ölümünden on beş yıl sonra dünyaya gelmiş Aristoteles'in dolaylı anlatımlarla bize ulaşmaktadır. Bu eserler; yalnızca onun düşüncesinin önemli ipuçlarını içermekle kalmaz ayrıca tarihi kişiliği hakkında da bilgi verirler.

Komedya şairi Aristophanes ise “Bulutlar” adlı komedyasında; çağdaşı Sokrates’i alaya almıştır. Onu, dönemin sofistlerinden biri olarak karikatürize etmiştir. Bu tasvir; Sokrates’in tarihi kişiliğini göstermekten ziyade toplumdaki önemli bir kesim tarafından algılanış biçimini yansıtır. Sokrates'e karşı ileri sürülen üç temel suçlamanın Bulutlar'da çok önceden dile getirilmiştir. Burada çizilen Sokrates portresi, Platon ve Ksenophon'un çizdikleri kişilikle tamamen zıttır. Aristophanes, Platon ve Ksenophon'un doğrudan tanıma olanaklarının olmadığı bir Sokrates portresi çizmiştir. Çünkü Bulutlar'ın kaleme alındığı dönemde Platon ve Ksenophon henüz küçük bir çocuktu. Bulutlar'ın Sokrates'i bir karikatür. Örneğin, oyundaki Sokrates'in doğa ve göksel olaylarla ilgleniyor olması (94-97, 228, 1284) akla "presokratik" düşünürleri getirmektedir, hatta oyunda Sokrates tarafından dile getirilenlerle bunların kim olduğu bile anlaşılabilir. Düşünce ve hava arasındaki yakınlığın dile getirildiği bölüm (229-230), kendisi de Sokrates'in çağdaşı olan Apollonialı Diogenes (DK B 2, B 4) tarafından geliştirilen kuramı anımsatır. Bulutlar'ın bazı bölümlerinin presokratikleri akla getirmesi gibi, diğer bölümleri de sofistleri düşündürtür. Oyundaki Sokrates'in dil bilgisine, özellikle isimlere verdiği önem (660-693), Protagoras'ın bu konuya verdiği önemi akla getirir (DK A 27-28).

Platon'un Sokrates portresi günümüze kalan portredir; bunun nedeni sadece Platoncu diyalogların Sokrates üzerine çok geniş bir tanıklık bırakması değil, Batı felsefe geleneği üzerinde en büyük etkiyi gerçekleştiren ismin Platon'un Sokrates'i olmasıdır. Sokrates'in felsefi yaşamının başlangıcı Delpoi tapınağında başlıyordu. Elenchos / Sokratesçi sorgulama bütün Platonik diyalogların merkezinde bu sorgulama vardır. Burada sergilenen sorgulama (Meletos’a yönelik olanı) zayıf bir örnektir çünkü burada amaç hakikate ulaşmak değil Meletos’u utandırmaktır. Diyaloglarında Platon’un bildik öğretilerini değil ama hocasının dürüst bir insan olarak takdim edildiği hoşa giden bir portresi vardır. Sokrates'in otoportresi, gençlik diyaloglarında işlenen Sokrates portresinin üç temel öğesinin, bilgisizliğini ilan etmesini; kimseyi asla eğitmediğini açıklamasını; sonuçta da kutsal bir görev gerçekleştirmesini kapsar. Platon  bu üç geleneksel Sokrates öğesine bir dördüncüsünü, gençlik diyaloglarının hiçbirinde yer almayan ebelik işlevini ekler. Sokrates'i Sokrates yapan eski öğelerinin (bilgisizlik ilanı, kutsal görev) yanına bir yenisi (ebe Sokrates); sanki Sokrates'in doğal gelişimiymiş gibi katılabiliyor. Platon, kendi icadı olan bir işlev ve görüntüyü sonsuza kadar Sokrates portresine ekliyor. Sokrates erkeklerin ruhlarını doğurtuyor; neyin yanlış neyin doğru olduğunu ayırabilecek yeteneğe sahiptir. Sokrates, adları haksız yere bilgeye çıkmış ünlü ya da etkili kişilerin bilgisizliklerini güz yüzüne çıkartmasından Atinalı gençlerin aldıkları keyfi Savunma'da dile getirir. Çeşitli diyaloglarda da vurgulanan Sokrates'in gençler arasında bu başarısı ve ünü, elenchos aracılığıyla yalancı bilgeleri açığa çıkartmasına değil, gençlerin de bu yolla onu taklit etme isteklerine bağlıdır. Çünkü, ne kadar ilginç ve çelişkili görünürse görünsün, Sokrates'in gençleri bu denli etkileme ve baştan çıkarma gücü önemli ölçüde onların da iddialarını çürütmüş olmasından kaynaklanır. Kısaca Platon Sokrates'i, elindeki elenchos aracıyla gençlerin öğrenme ve iyiye yönelme meraklarını uyardığı ölçüde, gençlerin sevgilisi haline gelir.

Ksenophon'un Sokrates'in üzerine yazdıklarının birincil önemi bize "altermatif" bir Sokrates portresi bırakmış olmasıdır; Platon tarafından çizilen portreye karşı kullanabilen, bütünlüğü olan tek portre budur.  enkrateia (bedensel zevkler açısından kendine hakim olma), karteria (fizik acılara dayanıklılık), autarkeia (özyeterlik) Sokrates'e atfedilen bu üç özellik Apomnemoneumata eserinde sık sık tekrarlanır. Enkrateia, Ksenophon Sokrates'in de farklı bir konuma sahiptir; erdemin temeli ve her türlü yararın kaynağı olarak görülür, dolayısıyla büyük bir önem atfedilir. Enkrateia hiç kuşkusuz kaçınılmazlığı olan bir durumdadır ama onun yanında autarkeia (özyeterlik) kendi içinde bir arayış gerektiren bir durumdur. Sokrates'in paraya karşı kayıtsızlığı mükemmel bir enkrateia sonucudur. Sokrates'in azla yetinirliği onun zevk ve sefadan vazgeçmesi demek değildir; çünkü gerçek yeme içme zevki pahalı şeyler yiyip içmek demek değildir, bunlar aldatıcı, sahte şeylerdir; asıl doğal zevk insanın gerçekten acıkıp da bir şey yemesidir, böyle olunca insan en basit yemekten bile tat alabilir. Giyim kuşama gelince, Sokrates'in tek giysisinin olması, yalın ayak gezmesi onun yoksul olduğu anlamına gelmez. Çünkü o bu kadar alçakgönüllü olmayı seçtiği için böyle giyinmekte, böyle gezmektedir (Apom. I 2, 1-7; I 5, 1-6, Sav. 16). Ksenophon Sokrates'i kendisini fiziki zorluklara o kadar alıştırmıştır ki, sokakta yalınayak yürüyebilir, ne ayakları sandalet ister, ne de başka şey. Kendine yeterlik hiçbir şeye gereksinim duymama anlamına gelmediğine göre, insanın kendi kendisine yetebilmesi olduğuna göre, enkratiea ve karteria'nın ne ölçüde autarkeia'nın hükmü altında oldukları da böylece daha iyi anlaşılır. Enkrateia özellikle insanı sürekli dürten bedensel isteklere (açlık, susuzluk, uyku gibi) mani olmakta rol oynar. Karteria da insanı, daha dayanıklı hale getirir, insanın giyim kuşam ve konfor gereksinimlerini en aza indirmesine yardımcı olur. Ksenophon Sokrates'i, Platon Sokrates'inden sayısız farklılıklara sahiptir. En önemlisi bu üç özelliktir. Devlet diyaloglarında ise Platon, enkrateia'dan hiç söz etmez. 

Bu üç tanıklıktan farklı olarak Aristoteles, Sokrates'in ölümünden sonra dünyaya gelmiş olduğundan, tanıklığı doğrudan bir tanıklık değildir. Bu tanıklığının en önemli yanı, Sokrates'in felsefeye yaptığı katkının eleştirel bir değerlendirmesini yapan ilk kişinin Aristoteles olmasıdır. Aristoteles, Sokrates adını ilk kez kullanan ve bu adı ilk kez eleştirel gözle değerlendiren yazar olmuştur. Bir duruşu ya doğrudan Sokrates'e mal eder ya da doğrudan eleştirir ama her zaman Sokrates'in adını açıkça dile getirir. Aristoteles'e göre Sokrates'in felsefeye katkısı epistemolojik karakterlidir; Sokrates, orta yerde bilim olmadığına ama buna karşın Aristoteles'in sık sık evrensellikten söz etmekten hoşlandığına göre, tümevarımcı akıl yürütmesi ve evrensel bir tanımalama arayışıyla bilimin temel boyutlarından biriyle ilgilenmiş olmaktadır. Sokrates'in yaşamıyla ilgili olarak kaleme aldığı eleştiriler; Aristoteles'in Asalet üzerine adlı eserinde aslında Sokrates'in iki evliliğini konu alır. Sokrates'i çocuklarını Perikles'in çocuklarıyla bir tutan Aristoteles, çocuklarını eğitmekte başarısız olan Platon Sokrates'ini, eleştirmekten zevk aldığı politikacılarla aynı kefeye koyar.

Sonuç olarak Aristoteles, Sokrates felsefesini ilk eleştiren öncü olmasının yanında, Platon ve Ksenophon'un Sokrates'le ilgili övgülü girişimlerini saygısızca yerden yere vuran ve bu bağlamda hakaret edici biyografi geleneğini başlatan ilk kişi olur.

Kaynakça

  1. ^ a b "Socrates", The Columbia Encyclopedia, URL erişim tarihi: 11 Eylül 2008.

2. Dorion Louis-Andre, Sokrates, (Çev. M. N. Demirtaş), Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 2005.

3. Dilmen G., Sokrates "Bulutlar"da, Mitos-Boyut Yayınları, İstanbul, 2012

4. Prof. Dr. Tansu AÇIK'ın Ders Notları

5. https://en.wikipedia.org/wiki/Socrates

Dış bağlantılar