Tütün Zamanı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Tütün Zamanı
YazarNecati Cumalı
ÜlkeTürkiye
TürRoman
Yayım1959
YayımcıCumhuriyet Kitapları
Sayfa256
ISBN9789757720614
Seri
Tütün Zamanı Yağmurlarla Topraklar

Tütün Zamanı, Necati Cumalı'nın 1959 yılında yayımlanan romanı. Roman gene aynı yıl içerisinde Orhon M. Arıburnu'nun yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılmıştır.[1] Eser 1971 yılında "Zeliş" adıyla tekrar basılmıştır.

Konusu[değiştir | kaynağı değiştir]

Roman, 1950’lerde; İzmir’in Urla ilçesinde geçmektedir.

Komşu çocukları olan Zeliş ile Cemal’in aşk öyküsü çerçevesinde bir Ege kasabasının tarıma dayalı yaşamı, gelenekleri, görenek­leri, değerleri ve inançları anlatılır.

Her şey Zeliş'in keçisinin ipini kopararak çardaktan kaçmasıyla başladı. Kaçan keçi soluğu komşuları olan Kadıovacıklı Ali Onbaşı'nın tarlasında aldı. Zeliş keçiyi almak için tarlaya gitti fakat Ali Onbaşı'nın oğlu olan Cemal keçiyi Zeliş'ten önce yakaladı. Zeliş'in oracıkta gönlü düştü Cemal'e. E şans bu ya! Cemal de oracıkta aşık oluverdi Zeliş'e. Ama ikisi de bu durumu birbirine belli edemedi ve Zeliş keçiyi alarak oradan uzaklaştı. Aradan günler geçti ve ikisi de birbirini düşünmeye başladı. Zeliş tarlalarında ekili tütünü kırarken, Cemal dağdan odun taşırken hep birbirlerini hayal ettiler. Gel zaman git zaman Zeliş'in babası olan Kavalalı Recep kızını Bekir'e vermeye karar verdi. Bekir köyün zenginlerinden biriydi fakat Zeliş oldu olası Bekir'den haz etmemekteydi. Cemal Zeliş'e olan aşkından uyuyamamaya başladı, uyuduğu zaman rüyalarında onu gördü. Bir kere olsun onun gül cemalini görmek istedi ama köy yerinde laf söz olur diye yanaşamadı. Sıkıntısından geceleri ateş yaktı yaktığı ateş başında şarkılar söyledi belki Zeliş duyar diye. Zeliş bir gün köyün çesmesine su doldurmaya gitti ve orada Cemal'e rastladı. İkisi de heyecanlandı ama birbirine belli etmek istemediler çünkü ikisi de diğerinin ona karşı hissettiği hisleri bilmiyorlardı.Çeşmede ikisi de birbirinden utandı, çekindi. Cemal Zeliş'in testisini doldurmak için istedi ve küçük bir sohbete başladılar. Utanmalarından ve sıkılmalarından dolayı sohbetleri günlük rutin işleri üzerinde (tarla muhabbetleri) döndü. Birinin yaklaştığını hissettiler ve Zeliş gitti. Her ne kadar bu konuşma kısa da sürse bu aralarındaki ilk konuşmaydı.

Cemal ve Zeliş'in sevdası devam ederken Cemal'in eline güzel bir fırsat geçti. Bu fırsat artan hava sıcaklarından dolayı tütünlerini toplamakta zorlanan Recep'in yardımına Ali Onbaşı'nın koşmasıyla oldu. Recep tütünlerini toplamakta zorlanıyordu ve zamanında toplayamazsa telef olacaklarını biliyordu. Bunu öğrenen Ali Onbaşı Recep'e yardım teklifinde bulundu. Recep gündelikçi tutamayacağı içi komşusunun bu yardımını kabul etti. Ali Onbaşı ertesi gün çocuklarını tarlaya yardıma gönderdi fakat cemal tarlaya gelmedi. Tarlada iş bittikten sonra Ali Onbaşı'nın kızları evlerinde bir eğlence vermeye karar verip bütün komşulara söylediler. Bu eğlenceye tabii ki Zeliş ve ailesi de katıldı.

Eğlence başlamıştı ve herkes eğleniyordu. Köyün gençleri alanda bir ateş yakıp ve etrafında oyunlar oynadılar .Cemal de bu gençlerin arasındaydı. Oyun oynadığı esnada Zeliş'in bakışlarının onun üzerinde olduğunu fark etti. Bu bakışlar Cemal'i daha da heyecanlandırdı ve cesaretlendirdi. Gece devam ederken bakışlardan aldığı cesaretle kaş, göz hareketleriyle Zeliş'i arkada kimsenin göremeyeceği tenha bir çardağın oraya davet etti.Zeliş sevdiği adamın davetine icabet ederek yanına gitti ve orada bu iki aşık kalplerinin çarpıtısından çalan müziği bile duyamayacak hale geldiler. O çardakta Zeliş ve Cemal birbirlerine sarılıp ve öpüşmeye başladılar. Bu an onlar için çok özeldi fakat Zeliş dikkat çekmemek için hemen annesinin yanına gitmek zorunda olduğunu söyledi ve kalkıp gitti. Öte yandan Kavalalı Recep karısına artık Zeliş'in evlenme çağına geldiğini ve Bekir'le evlendirmek istediğinden bahsetti. Karısı her ne kadar bu konuda eşini destekler olsa da Zeliş'in Bekir'e yanaşmadığını biliyordu.

Köyde bir dedikodu yayıldı ve Zeliş ile Cemal'in birbirlerini sevdikleri ortaya çıktı. Bunu öğrenen Bekir sinirlendi, Recep'in yanına gidip durumu anlattı. Recep o aileye kız vermeyeceğini, kızı Bekir'e vermek istediğini belirtse de Bekir de Zeliş'in kendisini sevmediğini anlamıştı. Recep bu durumda Bekir’e kızını kaçırması fikrini verdi. Zeliş reşit değildi. Fakat Bekir Zeliş’i kaçırırsa Recep ondan şikayetçi olmayacaktı ve bu şekilde durum adli bir suç teşkil etmeyecekti. Bekir bu olayı değerlendirdi ve kızı kaçırmak için uygun zaman kollamaya başladı.

Köyde yayılan olay herkes tarafından duyulduktan sonra Zeliş Cemal'e mektuplarla konuşmanın daha yararlı olabileceğini söyledi ve mektup yazıp köyün çeşmesinin arkasındakı taşa saklamasını istedi. Cemal denileni yaptı ve arlarında bir mektup trafiği oluşmaya başladı . Gönüllerindeki bütün hisleri yazıya döktüler. Daha da sevdiler birbirlerini.

Artık yaz bitmeye başlamıştı yavaş yavaş köyden Urla'ya taşınma vakti gelmişti. Bekir de bu zamanı bekliyordu. Herkes köyden taşınmaya başladığında kaçıracaktı Zeliş'i. Diğer türlü kaçırması riskliydi.Zeliş her an bağırabilir ve bütün köylüleri başına toplayabilirdi. Lakin Bekir bu işi tek başına beceremezdi. Zengin bir adamdı belki ama bu işlerden hiç anlamıyordu. Onun bu işleri bilen birine ihtiyacı vardı. O kişi de Kör Fehmi idi. Kör Fehmi köyün aylak takımından biriydi. Birkaç kez içeri girip çıkmışlığı vardı ve kanunları diğer köylülere göre daha iyi biliyordu. Bekir Fehmi ile buluştu derdini anlattı Fehmi belli bir para karşılığı kabul etti teklifini ve bu yolda yoldaş oldular.Plan yaptılar eğer plan tutarsa Bekir Zeliş'e, Fehmi ise paralarına kavuşacaktı. Bekir Zeliş'i kaçırmadan önce farklı yollar denemeye karar verdi. Kaçırmak en son çaresiydi. Fehmi Urla'dan sürekli köye gelen bohçacı kadını alıp getirdi Bekir'in karşısına.Planları kadını Zeliş'in evine gönderip en güzel kumaşlarla gözünü boyamaktı. Bohçacı kadın da bu konuda çok kurnazdı. İstediğim parayı aldıktan sonra işiniz kolaydır der gibi havası vardı. Bekir planı beğendi ve kadın Zeliş'lerin evinin önünden geçer gibi yaparken Zeliş'in annesi kadını eve buyur etti. Kadın geldi ve fal bakmak istedi Zeliş'e. Zeliş mutlulukla kabul etti kahveler içilirken kumaşları yere serdi ve göz boyamaya başladı. Fal açılmaya muhabbet koyulaşmaya başladığı sırada bohçacı kadın Zeliş'e falında evlilik olduğunu söyledi.Zeliş bu evliliği Cemal'le düşünürken bohçaçı falda tamamen Bekir'i tarif ediyordu.Zeliş olayı anladı ve bohçacı kadını evden kovdu. Bekir'in kaçırmaktan başka çaresi kalmadı.

Artık o gün geldi çattı.Zeliş ve ailesi Urla'ya taşınıyordu. Hazırlıklar tamamlanmaya başladı. Babası ve Zeliş'in ufak kız kardeşi Rabiye eşyaları at arabasına atıp önden yola çıkacaktı.Zeliş ve annesi komşularla vedalaşıp arkadan Urla'ya gideceklerdi. Bunu bekir de çok iyi biliyordu o yüzden bir araba ayarlayıp yol ağzında beklemeye başladı. Recep ve Rabiye yolda ilerlerken Rabiye yol kenarındaki arabayı fark etti ve olayı anladı. Bu olayı ablasına bildirmek için gizlice geri köye döndü. Olayı ablasına anlattı.Zeliş hemen Cemal'in yanına koştu olanları anlattı. Artık tek bir çareleri vardı kaçmak.

Zeliş ve Cemal el ele tutuşup köyden kaçmaya, dağlara doğru koşmaya başladılar.Nereye gideceklerini bilmeden umarsızca koşuyorlardı. Tek istedikleri o köyden bir an önce uzaklaşmaktı.Zeliş ve Cemal kaçarken Zeliş'in annesi kızının yokluğunu fark etti ve Cemal'le kaçtığını anlayarak Ali Onbaşı'nın evine koştu. Bahçelerinde bağırarak kızlarını istedi ama kimsenin olan bitenden haberi yoktu. Sesleri duyan Bekir ve Fehmi hemen oraya geldiler. Fehmi olayı kavradı ve hemen aşıkların peşine düştü.

Bizim aşıklar olanlardan habersiz dağ,tepe koşuyorlardı. Koşma esnasında arkalarında bir silah sesi duydular var yamaçtan baktıklarında Fehmi ve Bekir'in arkalarından koştuklarını gördüler. Onları atlatmak için türlü numaralar yaptılar ve atlattılar. Artık rahatlardı en azında o gecelik. Uzun bir günün ardından ilk defa göz göze geldiler ve heyecandan yürekleri yerlerinden çıkacak gibiydi. Oracıkta birbirlerinin oldular. Artık karısıydı Zeliş, Cemal'in.

Bekir ve Fehmi aşıkları bulamayınca Recep'i de alıp karakola gidip şikayet etmeye karar verdiler.Önce arzuhalciye gidip şikayet dilekçesi yazacak daha sonra da bunu savcıya vereceklerdi. Zeliş ve Cemal'in erken bulunması için dilekçede yalan ifade verdiler. Verilen ifadede Cemal'in Zeliş'i zorla kaçırdığı hatta kaçırırken yanında Cemal'in babası Ali Onbaşı'nın da olduğunu ve silah zoruyla kaçırdıklarını beyan ettiler. Dilekçede şahit olarak Fehmi ve Bekir'in adları yazıyordu. Dilekçe Savcıya ulaştı ve savcı hemem Ali Onbaşı'nı karakola getirttirdi. Ali Onbaşı suçlamaları ne kadar kabul etmese ve üç gündür Avni Bey'in deposunda çalıştığını ve şahitlerinin olduğunu söylese de savcı onu suçlu bularak hakime gönderdi. Hakim ise savcıyı onaylar nitelikte kararla Ali Onbaşı'nı suçlu buldu ve onu içeriye attılar.

Genç aşıklar kaçmaya devam ediyorlardı.Cemal'in niyeti dayısının yanına varıp dayısının oğlundan destek alarak bir hayata başlamaktı. Ama Cemal'den önce jandarmalar dayısının evine gitmişlerdi.Cemal jandarmaları gördü ve eve girmekten vazgeçtiler. Geri dönüp kendi başlarına başlarının çaresine bakmaya karar verdiler. Aç ve susuz yürürken bir tarladan domates, biber ve salatalık topladılar. Bunları yerken karşıda camları tahtalarla örtülü, kapısı kilitli bir ev gördüler. Evin dışarıdan görünüşü uzun zamandır sahibinin buraya uğramadığının kanıtıydı. Evi kolaçan edip içine girmeye karar verdiler. Evin camındaki tahtayi söküp içeri girdiler, girdikten sonra tahtayı geri yerine koydular. Dışarıdan bakınca hala kimse tarafından kullanılmamıs gibi görürkürken Zeliş ve Cemal bu evin içine yerleşmişlerdi.

Karakolda hala aşıklar aranıyordu fakat bir türlü bir iz bulamıyorlardı. Ali Onbaşı hala içeride suçsuz yere yatıyordu. Buna gönlü elvermeyen Avni Bey savcının yanına gidip Ali Onbaşı'nın üç gündür yanında çalıştığını ve diğer elemanların şahit olduğunu söyler. Savcı ve hakim şahitleri dinler. Ali Onbaşı salıverilir.

Zeliş ve Cemal birkaç gün bu evin içinde yaşasalar da artık çıkıp çalışmalı ve para kazanmalıdırlar. Yakalanma riskini göze alarak çıkmaya karar verirler.Zeytin toplama işinde çalışmak için yollara düşerler.Yolda ilerlerken arkalarından bir traktör yanaşır. Traktörü süren Nuri Bey'dir.Nuri Bey çok zengin bir adamdır fakat tek bir düşkünlüğü vardı kadınlar. Traktörü sürerken Zeliş'in endamını uzaktan görüp yanlarına yanaştı ve muhabbete girdi.İş aradıklarını öğrenince kendi tarlasında iş verdi.Cemal ve Zeliş Nuri Bey'i daha tanımadıkları için sevindiler ve işlerine gittiler. Günlük beşer liradan anlaştılar.Nuri Bey'in başka çalışanları da vardı ve onlarla Cemal ile Zeliş'i tanıştırdı ardından gitti.Çalışanların şefiyle Cemal tanış çıktı. Adam Cemal'e Nuri Bey'e dikkat etmesi gerektiğini, Nuri Bey'in Zeliş'e art niyet besleyebileceğini söyledi.Cemal olayı anladı. Cemal zeytin toplarken Zeliş kulubede çuval dikiyordu. Çuval dikerken Nuri Bey geldi ve Zeliş'e asılmaya başladı. Zeliş tersledi ve gün bitti. Akşamında olayı Cemal'e anlattı ve ertesi gün başka iş aramaya karar verdiler.

Nuri Bey Zeliş'i çok beğenmişti ve bir meyhanede arkadaşına anlatıyordu. Tam o sırada içeri Fehmi girdi ve Nuri Bey'in yanına yanaşarak selam verdi. Bir arka masasına oturdu. Nuri Bey Fehmi'nin halini hatrını sorduğunda Fehmi başından geçen olayları anlattı. Zeliş'i tarif etti. Nuri Bey anladı o kızın Zeliş olduğunu. Kaçak olmalarından faydalanarak kızı elde edeceğini düşündü. Ertesi gün zeytinliğe gelmediklerini öğrenince hevesi kursağında kaldı.

Zeliş ve Cemal başka bir zeytinlikte iş bulup başladılar çalışmaya.Çalışırlarken tanıdık bir ses duydular. Bir traktör sesi.Cemal ve Zeliş hemen gizlenerek çalışmayı denediler ama Nuri Bey gözünden kaçırır mı Zeliş'i. Göz göze geldiler.Zeliş Cemal'e kaçmaları gerektiğini belirtse de Cemal buna yanaşmadı. Kaçamazlardı çalışmak zorundaydılar.Nuri Bey traktörüne atlarayak uzaklaştı. Az aşağıda iki jandarma gördü. Onlarla muhabbet etmeye başladı ve ne aradıklarını sordu.Zeliş ve Cemal'i aradıklarını öğrenince yukarıdaki zeytinliğe bakmalarını tavsiye etti ve gitti.

İki jandarma zeytinlikte aşıkları yakaladı. Kaçacak yer yoktu ve Cemal'in ellerini kelepçeleyip direkt karakola götürmeye başladılar. Karakola doğru ilerledikçe camlarından Cemal ve Zeliş'i gören herkes peşlerine takıldı. Karakola kadar büyük bir kalabalık oluştu.Cemal ve Zeliş savcının karşısına çıktılar.Cemal suçlamaları dinledi ve bir şey diyemedi dili tutuldu.Zeliş atladı olaya, her şeyi başından sonuna kadar anlattı. Savcı inandı ve hakime gönderdi. Mahkeme başladı bütün kalabalık duruşma salonundaydı. Hakim Cemal'e soru sordukça Cemal'den çok Zeliş cevap veriyordu.Verdiği cevaplar ve anlattıkları önce kalabalığın sonra da hakimin takdirini topladı. Kaçırma olayı zorla değildi bu anlaşılmıştı ama Zeliş resit değildi ve Cemal bundan dolayı ceza aldı. Zeliş ne kadar yalvarsa da cezası kesinleşti.

Cemal'i hapse götürüyorlardı.İçeriye attılar ve parmaklıkları kapattılar.Zeliş kapının parmaklıklarını sıkı sıkıya tuttu ve bırakmıyordu. Hiçbir güç ellerini açamadı Zeliş'in.Cemal gelmeden gitmeyeceğini belirtiyordu isyan ederek.Jandarmalar Zeliş'in babası Recep'i getirdiler.Zeliş babasını istemiyordu çünkü babası onu Bekir'e verecekti. Duruşmada olan kalabalık burada da izliyordu olanları. Aralarında Zeliş'e destek olanlar Recep’e bağırmaya başladılar. Kalabalık içinde destekleyenler daha da arttı.-Hayat da böyledir ya büyük bir ateş için küçük bir kıvılcım yeter.-Sonrasında Bekir'e bağırmaya başladı kalabalık. Bekir uzaklaştı.Recep yaptığı hatanın farkına vardı. Suçlamasını geri çekti.

Suçlamayı geri çekmesine rağmen kamu peşini bırakmıyordu Cemal'in. İçeriden çıkması içi evlenmeleri lazımdı.Yusuf Çavuş, Ali Onbaşı,Recep ve Zeliş bir avukatın yanına gittiler ve ilansız evlilik için gerekenin yapılmasını istediler ve paralarının olmadığını belirttiler. Avukat parayı da parası olandan alırız diyerek evrakları halletti. Herkes bürodan çıktı. Avukat aynı gün akşam üstü Urla'dan İzmir'e giderken yolun kenarında Zeliş'i ve yanında Cemal'i gördü.Yanlarına yaklaşıp nereye gittiklerini sorduklarında İzmir'e çalışmaya gidecekerini öğrendi. Arabayı bekledikleri esnada İzmir arabası geldi ve avukat kendi dikiz aynasından bakınca ikisinin de ailesinin o arabaya koştuğunu gördü.Zeliş arabaya giderken avukata dönerek güle güle dedi ve arabaya gitti.

Zeliş ve Cemal arabada en arka koltuğa oturdular. Herkes arabaya bindi ve araba hareket etti. Arabanın arkasında bir şey yazıyordu: "Güle Güle".

Film uyarlaması[değiştir | kaynağı değiştir]

Büyük beğeni toplayan eser; başrollerinde Yılmaz Güney ile Cavidan Dora'nın oynadığı ve yönetmenliğini Orhon M. Arıburnu'nun yaptığı film ile beyaz perdeye aktarılmıştır.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 1 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2014. 

Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]