Türkiye'de avukatlık
Türkiye'de avukatlık kanunda "bir kamu hizmeti ve serbest meslek" olarak tanımlanmıştır. Avukatlar, hakim ve savcılar gibi yargı erkinin kurucu unsuru olup bağımsız savunmayı serbestçe temsil ederler (Avukatlık Kanunu madde 1). Kural olarak bağımsız çalışan avukatların devlet kurumlarında ve özel işletmelerde de çalışmaları mümkündür.
Türkiye'de avukatlık mesleği 1876 yılında yabancılara yardımcı olmak için kurulmuştur.[1] Avukatlık mesleğinin Türkiye'deki tarihini ve gelişimini anlamak için alanında yazılmış en önemli kitap Av. Ali Haydar Özkent'in 1940'ta yayınladığı Avukatın Kitabı adlı eseridir.
Avukatlığın amacı
[değiştir | kaynağı değiştir]Türkiye'de avukatlığın amacı; hukuki ilişkilerin düzenlenmesini, her türlü hukuki olay ve uyuşmazlığın adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümü ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder. Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı olmak üzere, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bu belgelerden örnek alabilmek için avukatın vekâletname ibraz etmesi gerekir (Av. K. m. 2).
Avukatlık tekeli
[değiştir | kaynağı değiştir]Türkiye'de hukuki meselelerde görüş bildirmek, mahkeme, hakem veya yargılama yetkisi bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroya kayıtlı avukatların yapabileceği işlerdir. Avukatlar sayılanlar dışında kalan resmi dairelerdeki bütün işleri de takip edebilirler (Av. K. m. 35).
Avukatlık Kanunun'da 2001 yılında 4667 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle avukat, "yargının kurucu unsuru" olarak tanımlanmıştır. Bu yasal tanım ile avukatların üç temel erkten biri olan yargı erkini kullanan, bu erki paylaşan görevliler olduğu kabul edilmiştir. Türk Ceza Kanunu 6/1/d maddesi ile de "yargı görevlilerinin" hakim, savcı ve avukat olduğu 2005 yılında pozitif hukukumuzda kabul edilmiştir. Bahsedilen "erki kullanma", "erki paylaşma" unsuru, avukatlara "avukatlık yetki tekeli" olarak verilen görevin dayanak ve nedenini oluşturmaktadır. Sivil toplumcu bazı bakış açıları ile avukatın devletleştirildiği savı ise aslında yurttaşın yargıda vekili ile yer almasına olanak veren ve böylece demokrasinin de katılımcı şekilde yargıda gerçekleşmesine olanak veren bu hukuk teorisi ve gerçekliğe yöneltilen eleştirilerin gerçekçi ve doğru olduğunu kabul etmemek gerekir.
Avukatlık mevzuatı
[değiştir | kaynağı değiştir]Avukatlık mesleğine ilişkin ilk yasal düzenlemeler Osmanlı döneminde yapılmıştır. Avukatlığa kabul, avukatlıkla bağdaşmayan yasak haller, avukatlık stajı, avukatın hak ve ödevleri, barolar ve Türkiye Barolar Birliği, avukatların disiplin işlem ve cezaları, avukatlık sözleşmesi gibi konular 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve bu kanun gereğince çıkarılan yönetmeliklerle düzenlenmiştir. Türkiye'de avukatlık yapanlar ayrıca Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları ile bağlıdırlar.
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ [1] 5 Kasım 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Yunusov A. S, Kaznaev A. O. (2016). «Advocacy in Turkey». Eurasian Advocacy, p. 16-22.