Hacı Musa Bey

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Hacı Musa Bey, Bitlisli Huytu Aşireti Reisi ve Heyet-i Temsiliye üyesidir.

Bitlis çevresinde geniş arazilere sahip olan ve kaymakamlıkta yapmış olan Mirza Bey'in oğlu olarak 1853 yılında Huyut nahiyesinin Ziran köyünde doğmuştur.

Köklü bir aile ve aşirete bağlı olan Musa Bey, Muş Mutasarrıfı Salih Paşa ile kurduğu iyi ilişkileri sayesinde nahiye müdürlüklerinde görevlerde bulunmuş ve bölgedeki asayişin sağlanmasında yararlılıklar göstermiştir.[1] 1883 yılında bölgede misyonerlik faaliyetlerinde bulunan Amerikalı Dr Reynolds ve George Knapp'ın dövülmesi olayı nedeniyle suçlanmış ve bu hadise ileriki yıllarda yaşanacak Musa Bey ile ilgili yargılamanın başlangıcını oluşturmuştur.

Babası Mirza Bey'in 1885 yılında ölümünden sonra aşiretin başına geçen Musa Bey, Nahiye Müdürü görevindeyken Rahip Boğos Natanyan'ı Bitlis ve Muş’taki Ermeniler'i devlete karşı kışkırttığı gerekçesiyle yakalayarak Muş Mutasarrıfına teslim etmiştir. Rahip Natanyan İstanbul'da yapılan yargılama sonucunda ele geçirilen belgeler ışığında ömür boyu hapse mahkum edilmiştir. Yaşanan bu olay Musa Bey'e karşı Ermeni tebaasınca yapılan girişimler ile Amerika ve İngiliz ağırlıklı olmak üzere gerçekleşen dış baskılar sonucunda Osmanlı Hükûmeti tarafından iki yıl Muş'ta, sonrasında bir yılda Bitlis'te gözaltında tutulduktan sonra üçüncü defa sürgün ve gözaltı kararının alındığı haberini alınca firar etmiştir. Ancak Muş Ermenilerinin Musa Bey'den rahatsız olduğuna dair dilekçeler, özellikle İngiliz yetkililerin baskısı ve Patrikhane'nin de müdahil olması sonucunda Muş'a gelen adliye müfettişi İbrahim Bey'in yanına giden Musa Bey İstanbul'da yargılanmak istemiş ve talebinin kabul görmesi üzerine de 24 Haziranda İstanbul'a varmıştır. 1890 yılı Kasım ayında adam dövme, korkutarak ölüme sebep olma, gasp, tecavüz, yağma, malı yok etme, adam öldürme gibi beş ayrı suçtan yargılanmaya başlamıştır. Bu esnada Osmanlı Hükûmetince baskılar nedeniyle yargılama sürerken, tutuksuz yargılanan Musa Bey'in Medine'de göz altında tutulması yönünde karar almıştır. Yapılan yargılama sonucunda ise Musa Bey delil yetersizliğinden suçsuz bulunmuştur.

Musa Bey uzun süre Medine'de kaldıktan sonra 1895 yılının Kasım ayında Medine'den firar etse de Kerbela taraflarında yakalanarak yeniden Medine'ye gönderilmiştir. 1904 yılında ise Şam'a yerleştirilmiştir. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla affedilen Musa Bey, topraklarına dönerek yeniden aşiretinin başına geçmiştir. Bu esnada bölge kaotik durumda olup Ermeni komitacılar ayrılıkçı faaliyetlerini silahlı bir mücadeleye dönüştürmüştü. Ermeni Patrikanesi bölgedeki Ermeniler'e karşı adam öldürme, yaralama, gasp ve ev yakma gibi eylemler arasında bulunanlar arasında Hacı Musa Bey'in de olduğunu belirterek onu suçlamıştır. Dahiliye Nezareti ve Bitlis Valisi tarafından kendisinden başka bir şehirde yaşaması istenmişse de bunu kabul etmeyen Musa Bey, Ermeni çeteleriyle mücadelesine devam etmiştir. Ermeni Patrikliği 1912 yılı Ağustos'un da Bitlis'te Kürt çetelerin saldırılarını gerekçe göstererek hükûmette şikayette bulunmuş ve Bitlis Vali Vekili Yahya Bey'de bölgedeki huzurun sağlanabilmesi için sürgün edilmesi gerekenler arasında Hacı Musa Bey'i de göstermiştir. Hacı Musa Bey, 1913 yılı Temmuz ayında hükûmete düzeni bozacak hiçbir faaliyette bulunacağı teminatı vermesi üzerine bölgede kalabilmiştir.[2]

I. Dünya Savaşı esnasında Mutki Aşiret Reisi sıfatıyla görülen Musa Bey, diğer nüfus sahibi yerel liderlerle birlikte milis kuvvetleri oluşturarak Ruslar'ın ilerleyişini durdurmaya çalışmıştır. 3 Mart 1916’da Bitlis'i işgal etmesi sonrasında ise Mutki mıntıkasını Rus saldırıları ve Ermeni çetelerinin baskınlarından korumakla görevlendirilmiştir. Bu sırada Bitlis ve Muş'u kurtarmak için Mustafa Kemal Paşa 16. Kolordu Komutanlığına getirilmiştir. Osmanlı ileri harekâtında başında bulunduğu milis kuvvetleriyle katılan Musa Bey, Mutki mıntıkasındaki harekâtıyla Osmanlı kuvvetine destek olmuş ve 8 Ağustos 1916'da Bitlis düşman işgalinden kurtarılmıştı.[3] Bu esnada Musa Bey ile Mustafa Kemal Paşa yakın irtibat içerisinde bulunmuş olup, ileriki yıllarda bu ilişki sayesinde Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında çeşitli görevlerde bulunmasına vesile olmuştur.

Mütareke Döneminde Osmanlı'ya bağlı kalan Musa Bey ile ilgili olarak 1919 yılı Bitlis Vali Vekili Vehip Bey'in raporunda, İngiliz kışkırtmalarına rağmen devlete sadık kaldığı gerekçesiyle diğer bazı beylerle birlikte Mecidiye Nişanı ile ödüllendirilmesi istenen kişiler arasında gösterilmiştir.[4]

Mustafa Kemal Paşa tarafından Erzurum Kongresi'ne davet edilmekle birlikte kendisi toplantıya katılamamış ancak kongrenin son günü olan 7 Ağustos 1919 tarihinde gerçekleşen oylamada dışarıdan aday gösterilerek Bitlis Vilayeti'ni temsilen Heyet-i Temsiliye üyeliğine seçilmiştir. Gazi Mustafa Kemal'in Nutuk adlı eserinde kendisine çektiği telgraf ve Mutki'li Aşiret Reisi olarak bahisler mevcuttur.[5]

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında sonra yeni kurulmaya başlanan devlet otoritesi sonucunda 1923 yılında Kürt İstiklâl Komitesi toplantılarına gizlice katıldığı iddia edilen Musa Bey, 20 Aralık 1924'te tutuklanarak Bitlis'te vatana ihanet suçlanmasıyla yargılanmaya başlanmıştır. Kendisi bu komite hakkında Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal'e gizlice bilgi verdiğini belirtmiş ve yapılan tahkikat sonucunda suçsuz bulunarak serbest bırakılmıştır. Ancak 1925 yılında yaşanan Şeyh Said İsyanı sonrasında Bölgedeki düzeni sağlamak isteyen hükûmet tarafından diğer aşiret reisleri ve nüfuslu kişiler gibi sürgüne tabi tutulan Musa Bey'de ailesiyle birlikte Kayseri'ye gönderilmiştir. Musa Bey burada bir süre kaldıktan sonra firar ederek Suriye taraflarındaki Şeyh Mahmut'a sığınmıştır. Buradayken Hoybun Cemiyetine katılan Musa Bey, Ağrı ayaklanmalarına katılmak üzere yola çıktıktan bir süre sonra hastalanarak hayatını kaybetmiştir.

Ermeni kızı Gülizar'ın kaçırılması olayı ve yankıları[değiştir | kaynağı değiştir]

Musa Beyin 1889 yılında henüz 14 yaşında olan Khars köyünden Ermeni Ağacan'ın kızı Gülizar'ı, evine baskın düzenletip zorla kaçırtarak önce kendisinin sonra ise kardeşi Cevahir'in haremine katması ve İslamiyet'e geçirilmesi Ermeni tebaası ve akabinde de dış basında oldukça büyük yankı uyandırmıştır. Gülizar'ın kaçırılmasından sonra Bitlis'te gerçekleşmeye başlayan yargılama neticesinde yaklaşık dört ay süren esaretten sonra genç kız özgürlüğüne kavuşarak ailesine teslim edilmiştir. Bundan cesaret alan bazı Ermeniler'in yoğun baskısı ve bazı ülkelerin baskısı sonucu Musa Bey yargılanmaya başlarken, İstanbul'a giden Gülizar'ın yargılama sürecinde tanıklık yapıp yapmadığıyla ilgili bilgi bulunmamaktadır. Gülizar'ın yaşadıkları, kızı Armenouhie Kevonian tarafından 1946 yılında Paris'te Ermenice olarak kitap haline getirilerek basılmış ve Türkçeye "Güzlizar'ın Kara Düğünü" olarak çevrilerek yayınlanmıştır.[6][7] Musa Bey'in dört karısı olduğu için, Gülizar'ın Musa Bey'in kardeşi Cevahir’e verilmesi uygun görüldü.[8] Hem fiziksel hem de manevi şiddete maruz kalan ve bir gözü kör edilen Gülizar, ailesinin dava açmasıyla özgürlüğüne kavuştu.[9][10]

Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ Kardaş, Abdulaziz (2018). "XX. Yüzyılın Başında Bitlis'te Bir Aşiret Reisi: Hacı Musa Bey". Türk-İslâm Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi (TİDSAD), 19. Semantic Scholar. ss. 45-58. 24 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2020. 
  2. ^ Selvi, Haluk; Cırık, Bülent (2014). "1913 Islahatı Öncesi Osmanlı Doğu Vilayetlerinde Olaylar, İddialar, Cevaplar" (PDF). OTAM, 36. Ankara Üniversitesi Akademik Arşiv Sistemi. ss. 166,175,190. 13 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2020. 
  3. ^ Beysanoğlu, Şevket (1986). "Mustafa Kemal Atatürk'ün Diyarbakır'daki Kafkas Cephesi Komutanlığı". Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi. 2 (5). DergiPark. ss. 489,490. 25 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2020. 
  4. ^ Ural, Selçuk (2007). "Mütareke Döneminde İngiltere'nin Güneydoğu Anadolu Politikası". Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 39. DergiPark. s. 458. 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ekim 2020. 
  5. ^ Akbulut, Dursun Ali (1990). "Heyet-i Temsiliye Nasıl Teşekkül Etti?". Atatürk Dergisi. 1 (4). DergiPark. ss. 48,54. 24 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ekim 2020. 
  6. ^ Kévonian, Arménouhie. "Gülizar'ın Kara Düğünü" (PDF). Aras Yayıncılık (Okuma Parçası). Aras Yayıncılık. ss. 11-148. 25 Ekim 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ekim 2020. 
  7. ^ ""Gülizar'ın Kara Düğünü"". 16 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Kasım 2016. 
  8. ^ ""Gülizar diye bir ayna"". 15 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Kasım 2016. 
  9. ^ ""Gülizar'ın hepimize öğrettiği"". 15 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Kasım 2016. 
  10. ^ ""Khars Köyü'nün Gülizarı"". 15 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Kasım 2016.