İçeriğe atla

Aydınlatılmış rıza

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Aydınlatılmış rıza, tıp etiği ve tıp hukukunda bir hastanın tıbbi bakımı hakkında karar vermeden önce yeterli bilgi ve anlayışa sahip olması gerektiğine dair bir ilkedir. İlgili bilgiler arasında tedavilerin riskleri ve faydaları, alternatif tedaviler, hastanın tedavideki rolü ve tedaviyi reddetme hakkı yer alabilir. Böylece hasta bilgilendirilmiş olarak tedaviyi reddedebilir bilgilendirilmiş olarak tedaviyi reddedebilir. Çoğu sistemde, sağlık hizmeti sağlayıcılarının hastanın rızasının aydınlatılmış olmasını sağlamak için yasal ve etik bir sorumluluğu vardır.

Aydınlatılmış rıza alınması her zaman gerekli değildir. Bir bireyin Aydınlatılmış rıza veremeyeceği düşünülüyorsa, genellikle başka bir kişi bireyin adına rıza vermeye yetkilidir - örneğin, bir çocuğun ebeveynleri veya yasal vasileri (ancak bu durumda çocuğun bilgilendirilmiş rıza vermesi gerekebilir) ve akli dengesi bozuk olanların vasileri. Alternatif olarak, rıza doktrini sınırlı durumlarda, örneğin bilinci yerinde olmayan bir kişinin derhal müdahale edilmezse öleceği durumlarda tedaviye izin verir. Bireye mantıklı bir karar vermesi için yeterli bilgi verilmediği durumlarda ciddi etik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar bir klinik araştırmada ortaya çıktığında veya çıkması beklendiğinde, bir etik kurul veya kurumsal inceleme kurulu tarafından incelemeye tabi tutulurlar.

Aydınlatılmış rıza uluslararası hukukta kodifiye edilmiştir. "Özgür rıza", Birleşmiş Milletler tarafından 1966 yılında kabul edilen ve 23 Mart 1976'da yürürlüğe girmesi öngörülen Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'de yer alan bir terimdir. Sözleşmenin 7. Maddesi, deneğin "tıbbi veya bilimsel deneylere özgür rızası" olmadan yapılan deneyleri yasaklamaktadır.[1]

Geçerlilik Şartları[değiştir | kaynağı değiştir]

Bir bireyin geçerli bir aydınlatılmış rıza verebilmesi için üç bileşenin mevcut olması gerekir: aydınlatma, ehliyet ve gönüllülük.[2][3]

  • Aydınlatma, araştırmacının her muhtemel deneğe özerk bir karar vermesi için gerekli bilgileri sağlamasını ve ayrıca deneğin sağlanan bilgileri yeterince anladığından emin olmasını gerektirir. Deneğin anlaması için yazılı bir onay formunun denek popülasyonunun anlama becerilerine uygun bir dilde yazılmasını ve konuşma yoluyla anlama düzeyinin değerlendirilmesini gerektirir.
  • Ehliyet, deneğin hem verilen bilgileri anlama hem de kararının potansiyel sonuçlarına dayanarak makul bir yargıda bulunma becerisiyle ilgilidir.
  • Gönüllülük, deneğin zorlama, manipülasyon veya uygunsuz etki gibi dış baskılara maruz kalmadan karar verme hakkını özgürce kullanması anlamına gelir.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ Junod, Valérie (2005). Clinical drug trials Studying the safety and efficacy of new pharmaceuticals. Genève: Schulthess. s. 545. ISBN 9783725550227. 
  2. ^ "The History and Theory of Informed Consent". Internet Archive. Erişim tarihi: 21 Haziran 2024. 
  3. ^ "Principles of Biomedical Ethics". Internet Archive. Erişim tarihi: 21 Haziran 2024.