Likya Lahdi
Likya Lahdi Osman Hamdi Bey tarafından 1877 yılında Sayda'daki kral mezarlarında, 4 nolu mezar odasında bulunmuştur.[1] İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir. Yunan heykeltıraşçılığının güzel örnekleri içinde yer alır, paros mermerinden yapılmıştır. Lahdin kimin için yapıldığı bilinmemekle birlikte, MÖ 5. yüzyılın sonlarına ait olduğu tahmin edilmektedir.[1] Lahit, Sayda'da (bugünkü Lübnan sınırlarında) bulunmasına karşın, mimarisi tipik Likya mimarisidir. Bu yüzden heykeltıraşının Likyalı olması muhtemeldir.[2]
Tarihçe
Osman Hamdi Bey, Sayda kral mezarlarını ortaya çıkarınca, bu mezarlarda bulunan 22 adet lahit İstanbul'a getirildi. Her biri tonlarca ağırlığındaki lahitlerin getirilmesi başlı başına bir sorun oldu. İstanbul'a getirilen, aralarında İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi, Tabnit Lahdi gibi ihtişamlı eserlerin sergilenebilmesi için yeni bir müze binasına ihtiyaç duyuldu. Osman Hamdi Bey'in isteği üzerine Çinili Köşk'ün karşısına inşa edilen İstanbul Arkeoloji Müzeleri 13 Haziran 1891'de ziyarete açıldı. Müzenin ziyarete açıldığı 13 Haziran günü halen Türkiye'de müzeciler günü olarak kutlanmaktadır.[3]
Özellikleri
Lahitin yüksekliği 2.96 m, uzunluğu 2.54 m, eni 1.37 m'dir. Orijinal olarak lahidin yüzeyi çeşitli tonlarda kırmızı, kahverengi ve mavi renklerde boyanmıştır. Kapaktaki boya daha koyu tonlardadır. Ne boyası ne de metal süslemesi bu güne gelebilmiştir.[1]
Likya bölgesinde yapılan lahidlerin kapakları ters dönmüş tekne ya da tympanum şeklindedir. Bu lahdin kapağı da aynı şekilde olduğu için "Likya lahdi" adı verilmiştir. Lahdin üzerindeki frizler Atina akropolündeki Partenon tapınağının frizlerine benzer. Bu yüzden lahdi yapan kişinin Atina akrepolüne gitmiş ve Partenon'u görmüş olması, hatta orada çalışmış olması muhtemeldir.[2]
Betimlemeler
Lahdin uzun taraflarının birinde 5 avcı bir erkek domuzu avlarken görülür. Avcılar geniş alınlı, küçük kafalı, geniş böğürlü ve zayıf bellidir. Bütün avcıların sağ kolları yukarı doğru kalkmıştır. Üzerlerinde 5. yüzyıl Atinasında popüler olan Trak giysileri vardır.
Lahdin diğer uzun kenarında ise bir aslan avı betimlenmiştir. 4 avcı, her biri 4 atın çektiği iki savaş arabası sürmektedir. Savaş arabaları birbirlerinin üstüne yerleştirilerek derinlik kazandırılmaya çalışılmıştır. Atların vücutlarının ancak bir kısmı görülür, arkada kalan kısımları saklanmıştır. Muhtemelen sol taraftaki avcının kadınsı saç şeklinden dolayı savaş arabalarını kullanan genç adamlar Amazonlar olarak da yorumlanmıştır.
Lahidin kısa tarafının bir yüzünde bir kayanın üzerinde 2 sentor bir geyik için kavga etmektedir. Sol taraftaki Sentor çıplak iken, diğerinin boynundan bir panter derisi sarkar. Kemer şeklindeki kapağın bu taraftaki yüzüne ise iki tane sfenks oturtulmuştur. Sfenkslerin kanatları kemerin üzerine kadar ulaşır. Aslan vücuları, kadın yüzleri ve göğüsleri vardır. Mezarın gardiyanlığını bu sfenksler yaparlar.
Lahidin diğer kısa kenarında altta Kaineus efsanesi işlenmiştir. Efsanede Kaineus sentorlar tarafından kafasını sopayla ezerek toprağa gömerler. Kabartmada da Sentorlar elinde miğfer tutan Kaineus'u yere gömmektedirler, ancak ellerinde sopa degil, büyük bir kaya bulunmaktadır. Kapağın bu tarafında ise yarısı aslan yarısı yarısı kartal şeklinde iki figür betimlenmiştir. Her ikisi de arka ayakları üzerinde dikilmiş ve pençelerini yukarı kaldırmıştır. Her ikisinin de kartal görünüşlü kafaları, uzun gagaları ve başlarının üstünden boyunlarına kadar süren ibikleri vardır. Kanatları aşağı doğru sarkmıştır. Alt bölümleri lahidin diğer yüzündeki sfenksler gibi aslan biçimindedir.
Kaynakça
- ^ a b c "Arşivlenmiş kopya". 1 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2012.
- ^ a b Mimarlar Odası Dergisi 8 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., İstanbul arkeoloji müzesi III, Arkeolog. Mehmet t. TUNAY, (30 Nisan 2012'de erişildi)
- ^ İstanbul Arkeoloji Müzeleri Resmi Sitesi, (30 Nisan 2012'de erişildi)