İçeriğe atla

İstem dışı körlük

Vikipedi, özgür ansiklopedi
07.52, 28 Aralık 2020 tarihinde Sayginer (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 24502688 numaralı sürüm (genel bir düzen sorunu yok, iç bağlantısız şablonu yeterli)

İstem dışı körlük, dikkatsiz körlük veya algısal körlük, hiçbir şekilde görme bozukluğu ya da görme kusuru ile ilişkilendirilmeyen psikolojik bir dikkat eksikliği. İstem dışı körlük bir bireyin normal bir görüşte beklenmedik uyarıcıyı (stimuli) fark edemediği olay olarak da tanımlanabilir. Biri için tüm uyarıcılara dikkat etmek imkânsız olduğunda sonuç olarak istem dışı körlük anlamına gelen oldukça belirgin ve beklenmedik nesneleri görememe durumu oluşur. Terim, Arien Mack ve Irvin Rock tarafından 1992’de bulunmuştur ve içeriğinde olayın buluşunu ve onu tanımlamak için yöntemleri anlatan 1998’de MIT Press tarafından yayımlanan kitaplarının adı olmuştur. İstem dışı körlük üzerine yapılan çalışma, olayın bilişsel bozukluktan bağımsız olarak her bireyde ortaya çıkabileceğini belirtmiştir.

Birçok deney istem dışı körlüğün insanların algısı üzerinde de bir etkisi olduğunu göstermiştir.

Ölçütün tanımlanması

Bir olayın istem dışı körlük olarak sınıflandırılması için gereken ölçütler şu şekildedir:

  1. Gözlemleyen kişi görsel bir olayı veya nesneyi fark edememeli
  2. Nesne ya da olay tamamen görülebilir olmalı
  3. Gözlemciler bilinçli olarak algıladıkları durumda rahatlıkla nesneyi tanımlayabilmeli
  4. Olay beklenmedik olmalı ve nesneyi veya olayı görememe görsel uyarıcının kendisinden değil, başka bir görsel olaya odaklanmaktan kaynaklanmalıdır.

İstem dışı körlük deneyimini yaşayan bireyler, davranış üzerinde belirleyici bir rol oynayan bu etkiden genellikle habersizdirler.

İstem dışı körlük; değişim körlüğü, tekrarlama körlüğü, görsel maskeleme ve dikkat kırpılması gibi görsel farkındalık bozukluklarıyla alakalı olup onlardan farklıdır. İstem dışı körlüğü diğer farkındalık bozukluklarından ayıran en önemli nokta fark edilmemiş uyarıcının beklenmedik olmasıdır. İstem dışı körlüğü diğer farkındalık bozukluklarından ayıran asıl nokta istem dışı körlüğe sebep olan fark edilmemiş uyarıcının beklenmedik olmasıdır. Bahsi geçen uyarıcının beklenmedik doğası istem dışı körlüğü önceden adı geçen dikkat kırpması gibi dikkat bozukluklarından ayırır. Kabul etmek gerekir ki bilişsel sürecin eksikliğinin aksine istem dışı körlük görüş alanındaki bir öğeye bilinç olarak dikkat edilememesinden kaynaklanır.

Tamamen görülebilir fakat beklenmedik nesneyi başka bir olaya ya da nesneye odaklanmaktan dolayı fark edememe durumu olan istem dışı körlük gibi buluşlar beyinin görsel bilgiyi nasıl depoladığı ve düzenlediği ile ilgili görüşleri değiştirmiştir. Ayrıca bu buluşlar beyin ve özellikle bilişsel süreç hakkında ileriki araştırmaların yapılmasını sağlamıştır.

Bilişsel yakalama

Bilişsel yakalama ve bilişsel tünelleme gözlemcinin mevcut çevreden çok elindeki araçlara, işe, içsel düşüncelere odaklanmasından kaynaklanan bir istem dışı körlük olayıdır. Bir sürücünün araba sürerken yola odaklanmayıp hız-ölçere odaklanması bilişsel yakalamadan (cognitive capture) mağdur olduğunun örneğidir. [1]

Bilişsel tartışma: Erken ve geç dikkat seçimi

Araştırmacılar arasında istem dışı körlük ile ilgili en baştaki anlaşmazlıklar, dikkat edilmemiş uyarıcı işleminin çerçevesinde gelişir. Bilgi kaynağında özellikle uyarıcının algılanıp algılanmayacağı seçiminin belirlenmesinden önce görsel sahnenin işleminin tam olarak ne kadar surede tamamlanacağı hakkında anlaşmazlık vardır. Bu konu hakkında seçimin algılama işleminden önce ve sonra ortaya çıkacağına inananlar olmak üzere iki temel ekol bulunmaktadır. Seçimin önceden olacağını savunan kuramcılar uyarıcının algılanmasını seçimin işlenmesi için gereken sınırlı bir süreç olarak tanımlamışlardır. Buna göre belli bir uyarıcıyı dikkate alma kararı, işlemin ilk aşamasında, yalnızca seçilen uyarıcıların tamamen işleme alındığı fiziksel özellikleri vurgulayan öncül çalışmaların hemen ardından gelir. Öte yandan, seçimin daha sonra olacağını savunan kuramcıların savunucuları algının sınırsız bir işlem olduğunu ve görsel sahnedeki bütün uyarıcıların aynı anda işlendiğini ileri sürmüşlerdir. Bu durumda, alakalı bilginin seçimi bütün uyarıcıların işlemlenmesinden sonra yapılır.[2]

Bu konu hakkındaki önceki araştırmalar ağırlıklı olarak erken seçime odaklanırken 1970'lerin sonlarından beri esas olarak geç seçimin kuramlarına yönelmişlerdir. Bu değişim esasen olayın yeni açılarını ortaya çıkarmış olan istem dışı körlük çalışmasının yaklaşımındaki bir değişiklikten kaynaklanmaktadır. Günümüzde, geç seçim kuramları genellikle kabul edilmiştir ve istem dışı körlük çalışmalarının çoğunun odak noktası olmaya devam etmektedir.

Geç dikkat seçimine dair bulgular

Görsel uyarıcıların algılanması konusunda geç dikkat seçimini destekleyen önemli miktarda araştırma mevcuttur.

Geç dikkat seçimini araştırmak için en çok kullanılan yöntemlerden biri dikkat gösterilmeyen uyarıcının hazırlama (priming) etkisini (sonraki eylemleri etkileme özelliği) ölçmektir. Bu etkiyi göstermek için genellikle kelime tamamlama görevleri kullanılır. Başka çeşitleri olmakla birlikte, bu görevlerde genellikle katılımcılara kelimelerin ilk birkaç harfi gösterilir ve harf dizilerini anlamlı bir kelime oluşturacak şekilde tamamlamaları istenir. Bu araştırmalarda görülen odur ki denemeler sırasında katılımcılara benzer bir kelime göstermek yerine dikkat gösterilmeyen bir uyarıcı sunmak katılımcıların kelimeleri tamamlama hızını önemli ölçüde arttırmaktadır. Aynı etki kelimeler yerine nesneler kulanılan çalışmalarda da gözlenir. Katılımcılara nesnelerin fotoğrafları çok hızlıca gösterildiğinde, sonraki gösterimde katılımcılar bu öğeleri yeni öğelere kıyasla önemli ölçüde daha hızlı tanımlamıştır.[3]

Mack ve Rock tarafından yürütülen dikkate değer bir çalışmada, katılımcılara, katılımcının adından bir harfle değişik bir kelime göstermenin genel olarak bilinçli dikkat uyandırmadığı bulundu. Tek bir karakteri değiştirerek, sunulan kelimeyi katılımcının adına dönüştürmek ve kelimeyi oldukça anlamlı bir uyarıcı haline getirmekse, gösterilen dikkati anlamlı ölçüde arttırdı. Bu bulgulardan uyarıcının en azından anlamı analiz etmeye yetecek kadar kapsamlı olarak işlendiği sonucu çıkarılabilir. Bu sonuçlardan uyarıcının bilinçli dikkat seçiminin, işlem sürecinde sonradan gerçekleştiği savına ulaşılabilir.

Yukarıda açıklanan bulgular göstermektedir ki uyarıcı bilinçli bir dikkatle işlenmediğinde bile algısal ve bilişsel olarak işlenmekte ve sonraki davranışları etkileyebilmektedir.[4]

Erken dikkat seçimine dair bulgular

Bulgular geç dikkat seçimi hipotezinin geçerliliğini desteklemektedir ancak dikkat dışı uyarıcının anlamlı ölçüde işlenmiyor olabileceğini öneren araştırmalar da mevcuttur.

Örneğin, Rees ve meslektaşlarının çalışmasında, algısal bir görevi tamamlayan katılımcıların beyin aktiviteleri fMRI (funtional magnetic resonance imaging) ile kaydedildi. Anlamlı (kelimeler) ve anlamsız (ses uyumu olan anlamsız harf dizileri) uyarıcıların sinirsel işlenme süreci, aynı öğeler katılımcıların hem dikkatindeyken hem de dikkati dışındayken incelendi. Dikkat dışı uyarıcılar için gruplar arasında anlamlı bir fark görülmezken, katılımcıların açıkça dikkatinde olan anlamlı ve anlamsız uyarıcıların sinirsel işlem sürecinde farklar gözlemlendi. Bu sonuçlarına göre dikkat dışı uyarıcı anlamına kadar işlenmedi, yani dikkat gösterilen uyarıcıdan daha az kapsamlı işlendi. Katılımcılar bilinçli olarak dikkat göstermedikleri uyarıcının anlamını kavrıyor gibi görünmüyordu.

İstem dışı körlük teorileri

Algı yükü

Bu teori erken ve geç dikkat seçimi teorilerinin arasındaki boşluğu doldurmaktadır. Yazarlar, erken dikkat seçimi teorisine ait algının sınırlı olması fikriyle (yani bilişsel kaynakların sınırlı olması), geç dikkat seçimi teorisine ait algının otomatik bir süreç olması fikrini bu teoriyle bütünleştirdiler. Bu görüş, herhangi bir uyarıcı için gerçekleşen işlem seviyesinin mevcut algısal yüke bağlı olduğu fikrini savunur. Başka bir deyişle, mevcut görev fazla dikkat gerektiriyorsa ve bu görevin işlem süreci için mevcut kaynakların çoğu kullanılıyorsa, görsel alandaki odaklanılmayan diğer uyarıcılara çok az kaynak kalır. Karşılıklı olarak, eğer işlem az miktarda dikkat gerektiriyor ve bilişsel kaynakların azını kullanıyorsa, algısal yük düşük olur ve dikkat kaçınılmaz olarak odakta olmayan uyarıcılara yönlendirilebilir.[5]

Algısal yükün istem dışı körlük üzerindeki bu etkisi, Faugnie ve Marois tarafından yürütülen bir çalışmayla gösterilmiştir. Bu çalışmada katılımcılardan, basitçe sözel uyarıcının akılda tutulmasını ya da verilen materyalin yeniden düzenlenmesini içeren bellek görevlerini yerine getirmeleri istendi. Katılımcılar görevi tamamlarken beklenmeyen bir görsel uyarıcı sunuldu. Sonuçlara göre, beklenmeyen uyarıcıyı gözden kaçırma ihtimali, bilgiyi yeniden düzenlerken, daha basit olan tekrar etme görevine göre daha yüksekti.[6]

Benzer başka bir çalışmada denekler zor ya da kolay çıkarma görevlerini gerçekleştirirken, deneklerin fMRI kayıtları alındı. Bu görevler yapılırken, yeni görsel dikkat dağıtıcı uyarıcılar sunuldu. Görev sınırlı kaynakların az miktarının kullanılmasını gerektirdiğinde (kolay çıkarma işlemi), dikkat dağıtıcılar dikkati üzerine çekti ve birincil görsel korteksteki beyin aktivitesinde gösterildiği gibi görsel analizi tetikledi. Ancak algısal yük fazla olduğunda aynı sonuç gözlemlenmedi; bu koşulda dikkat dağıtıcılar önemli ölçüde daha az dikkat çekti ve algısal olarak daha az işlendi.[5]

Böylece yüksek algı yükünün ve sonuç olarak dikkatle ilişkili kaynakların önemli ölçüde daha fazla kullanılmasının, olası istem dışı körlükte artışa neden olduğu gözlendi.

Dikkatsiz amnezi

Dikkatsiz amnezi teorisi, istem dışı körlüğün dikkati toparlama veya uyarıcının algılanmasına ilişkin bozukluklardan değil bellekteki bir bozukluktan kaynaklandığını iddia eder. Bu teoriye göre, görüntüdeki ‘fark edilmeyen’ uyarıcı bilinçli bir şekilde algılanır fakat hemen unutulur. Bu da katılımcıların bu uyarıyıcı tanımlamaları ve bildirmelerini imkânsızlaştırır. Aslında dikkatsiz amnezi uzun süreli bir açık bellek yaratmaktaki bozukluktur. Uyarıcıyı görmesinden bir süre sonra katılımcıdan uyarıcıyı tanımlaması istenilir ama katılımcının o uyarıcıya dair hafızası yok olmuştur.[7]

Algıdaki bir bozukluğu, hafızadaki bir bozukluktan ayırmak zor olsa da bazı araştırmalar bu konuya ışık tutmaya çalışmıştır. Klasik metodu uygulayan çağdaş bir istem dışı körlük çalışmasında, katılımcılar kendilerine izletilen videonun bir kısmında arka planda görünen şemsiyeli kadını fark etmezler. Video şemsiyeli kadın geçmekteyken durdurulduktan hemen sonra katılımcılara videoda gördükleri iki farklı insanı tarif etmeleri istendiğinde, katılımcıların büyük çoğunluğu şemsiyeli kadını tarif edemez. Videonun belli bir süre geçtikten ya da beklenmedik bir olaydan sonra durdurulması katılımcıların bildirimlerinde herhangi bir değişikliğe yol açmaz.

Bu çalışmalardan çıkan bulgular, istem dışı körlük fikrine karşı görünebilir fakat sadece deneylerdeki bellek testinin geç uygulanması ve bu sürede uyarıcıya dair hafızanın yok olduğunu vurguluyor olabilirler.[8]

Beklenti

İstem dışı körlüğün asıl nedeni ‘fark edilmeyen’ uyarıcıya dair beklenti eksikliğidir. Bazı araştırmacılar istem dışı körlüğün dikkatsizlikten değil uyarıcıya dair beklenti eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyor. Bu teorinin savunucuları istem dışı körlüğe dair klasik metodla yapılmış olan çalışmaların dikkati değil, gösterilen nesneye dair beklentiyi manipüle ettiğini vurguluyorlar.[9]

Beklentinin istem dışı körlük üzerindeki etkisine dair yapılan çalışmalar, izleyicilerin önemli bir uyarıcının sunulacağının farkında olduklarında, mesela sonrasında test yapılacağı belirtildiğinde, istem dışı körlüğün gözlemlenmediğini göstermiştir.[10] Bu alandaki önde gelen araştırmacılardan Arien Mack, uygulanan metodlardaki olası tutarsızlıkları kabul etmesine rağmen, istem dışı körlüğün ağırlıklı olarak dikkatin çekilmesindeki (attentional capture) bir bozukluktan kaynaklandığını şiddetle savunuyor. Mack’e göre eğer beklenti, dikkat kırpılması ve değişim körlüğü gibi sıkı bağları bulunan iki kavrama aracılık etmiyorsa -madem katılımcılar uyarıcıya bakmaları söylenmesine rağmen değişen objeyi saptamakta zorlanıyorlar- istem dışı körlüğün sadece uyarıcının sunumuna dair beklenti eksikliğiyle açıklanması yeterli olmaz.[4]

Algısal Döngü

İstem dışı körlük için öne sürülen bir başka teorik temel, algısal döngü kavramsal çerçevesidir. Algısal döngü, odaklanma ve farkındalık sürecinin iki farklı aşamada gerçekleştiğini söyler. Odaklanma, uyarıcının belirginliğinden kaynaklı olarak dikkatte değişim olduğunda; farkındalık ise uyarıcı bilinçli şekilde algılandığında olur. Bu dikkat kümeleri önemlidir, çünkü bir bireyin işlediği uyarıcının karakteristik özelliklerinden oluşur. İstem dışı körlük kişinin dikkat kümesi ile ‘beklenmeyen’ uyarıcının belirmesinin etkileşimiyle gerçekleşir.‘Beklenmeyen’ uyarıcıyı tanıma ancak beklenmedik nesnenin karakteristik özelliklerinin hali hazırda algılanmış olan uyarıcılar ile benzer özelliklere sahip olmasıyla gerçekleşir.

Algısal döngü teorisi, istem dışı körlük, yanlış hafıza ve görgü tanıklığı için de öneriler barındırır. İstem dışı körlüğe dair 4 ana öneri şunlardır;

  1. Çevresel ipuçlarının yönlendirmeleri uyarıcıyı algılamamıza yardım eder fakat farkındalık yaratmak için yetersizdir.
  2. Uyarıcıyı algılamak için yoğun dikkat, anlamlandırma ve tekrar yorumlama gerekir.
  3. Örtük bellek bilinçli algılardan daha önemli olabilir.
  1. Beklenmeyen, fark edilmeyen ve anlamlandırılmayan görsel uyarıcı algılanamayabilir.[11]

İstem dışı körlük için diğer teorik temeller yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya işlemlemeyi içerir.

Kavramı ortaya çıkaran deneyler

Araştırmacılar istem dışı körlüğü ölçmek için katılımcılara ‘beklenmeyen’ uyarıcı sunulmuşken bir temel görevi tamamlamalarını istemişler. Daha sonra, araştırmacılar katılımcılara sıra dışı bir şey görüp görmediklerini sormuş. Arien Mack and Irvin Rock 1998’de çıkan İstem Dışı Körlük (Inattentional Blindness) adlı kitaplarında bunun gibi bir takım deneyleri açıklamışlar.

Görünmez Goril Testi

İstem dışı körlüğü kanıtlayan en meşhur örnek olan Görünmez Goril Testi, Urbana-Champaign’deki Illinois Üniversitesi’nden Daniel Simons ve Harvard Üniversitesi’nden Christopher Chabris tarafından yürütüldü. 1975 yılında Ulric Neisser, Neisser ve Becklen tarafından gerçekleştirilmiş olan çalışmaların incelenerek düzeltilmiş bir versiyonu olan bu çalışmada, katılımcılardan (siyah ve beyaz tişört giyen) iki grup insanın basketbol topu ile paslaşmalarını içeren kısa bir video izlemeleri istendi. Kendilerine takımlardan birinin yaptığı pasları saymaları veya yerden sektirilerek verilen paslara karşılık havadan yapılan pasları saymaları söylendi. Videonun farklı versiyonlarında bir kadın elinde şemsiyeyle (yukarıda bahsedildiği gibi) veya tüm vücudunu kaplayan bir goril kostümüyle sahneye girdi. Videoyu izledikten sonra katılımcılara sıra dışı bir şey fark edip etmedikleri soruldu. Çoğu grupta, katılımcıların %50’si gorili gördüklerini söylemediler (veya şemsiyeli kadını). Gariplikleri fark edememek, zor bir iş olan kaç tane pas yapıldığına kendini kaptırmaktan ötürü, söz konusu garipliğe dikkati verememiş olmaya atfedildi. Bu sonuçlara göre görüş alanı ile algı arasındaki ilişki, önceden düşünüldüğünden çok daha fazla dikkate bağlıdır.[12]

Katılımcıların %50’si gorile veya şemsiyeye karşı değişim körlüğü yaşamış olsalar da, katılımcıların ne kadarının paslaşmaları doğru şekilde sayabildiğine dair yayımlanmış bilgiye ulaşmak oldukça zor.[13]

Simons ve Chabris’in temel çalışması İngiliz Televizyonu’nda bisikletlilere yönelik kamu güvenliği reklamı olarak, motorcularda istem dışı körlükten kaynaklanan potansiyel tehlikelere dikkat çekmek için tekrar kullanıldı. Bu reklamda goril, ay yürüyüşü yapan bir ayı ile değiştirildi.[14]

Algı ve istem dışı körlük: Gündelik hayattan bir deneyim

1995 yılında polis memuru Kenny Conley silahlı bir şüpheliyi kovalıyordu. Koştuğu esnada sivil kıyafetli bir polis memurunun yanlışlıkla diğer memurlar tarafından yere yatırıldığını fark etmedi. Kavgayı gördüğüne ancak meslektaşlarını korumak için yalan söylediğine inanan jüri, Conley’i yalancı şahitlik ve adaleti engelleme gerekçesiyle mahkûm etti. Conley ise sözünün arkasında durdu, gerçekten de görmemişti.[15]

Christopher Chabris, Adam Weinberger, Matthew Fontaine ve Daniel J. Simons bu senaryonun mümkün olup olmadığını görmek istediler. Katılımcılardan deney ekibinden birini 30 fit (yaklaşık 9 metre) uzaklıktan koşarak takip etmelerinin ve kaç defa kafasına dokunduğunu saymalarının istendiği bir deney tasarladılar. Yolun 8 metre kadar dışında, yaklaşık 15 saniye görülebilen sözde bir kavga ayarlanmıştı. Tamamı 2 dakika 45 saniye süren bu işlemin ardından katılımcılardan takip ettikleri kişinin iki elinden biriyle (orta seviye) veya iki eliyle (yüksek seviye) kafasına kaç kez dokunduğunu saymaları istendi veya saymaları istenmedi (düşük seviye). Koşudan sonra ise üç soru soruldu: 1) Kavgayı fark edip etmedikleri; 2) Bir hokkabaz görüp görmedikleri ve 3) Top süren birini görüp görmedikleri. İkinci ve üçüncü sorular kontrol içindi ve kimse bunları gördüğünü söylemedi.

Deney gündüz vakti yapıldığında, katılımcılar geceye göre kavgayı önemli ölçüde yüksek oranda fark ettiler. Ayrıca, düşük seviyede (%72) hem orta seviyeye (%56) hem de yüksek seviyeye (%42) kıyasla kavganın görüldüğü daha fazla bildirildi. Bu sonuçlar istem dışı körlüğün gündelik hayatta olabileceğini örneklediği gibi polis memuru Conley’in, dikkati başka yere odaklandığı için kavgayı gerçekten gözden kaçırmış olabileceğine dair kanıt sağlıyor. Dahası bu sonuçlar, algısal yük arttıkça doğrudan odaklanılmayan unsurları işlemden geçirmek için kullanılan becerilerin azaldığını ve böylece istem dışı körlük vakalarının daha sık ortaya çıktığını öne süren bilgi tabanını destekliyor.

Bilgisayarlı kızıl haç deneyi

Steven Most, Daniel Simons, Christopher Chabris ve Brian Scholl tarafından yürütülen bir başka deneyde basketbol oyunu yerine bilgisayar ekranı ile gösterilen uyarıcılar kullanıldı. Bu deneyde ekrandaki nesneler rastgele hareket ediyordu. Katılımcılara siyah nesneleri takip etmeleri ve beyazları dikkate almamaları talimatı verildi veya tam tersi. Birkaç denemeden sonra beklenmedik bir şekilde kırmızı bir haç belirdi ve beş saniye boyunca ekran boyunca ilerledi. Deneyin sonuçları, renk ve şekil bakımından haçın siyah ve beyaz objelerden belirgin bir şekilde farklı olmasına rağmen katılımcıların yaklaşık üçte biri tarafından fark edilmediğini gösterdi. İnsanların parlaklık ve şekil gibi belirli algısal boyutlara odaklanabildikleri anlaşıldı. Beklenmeyen uyarıcının bağlam ve çevreyle benzerlik göstermesi durumunda istem dışı körlük oluşma ihtimali yüksektir.[16]

Bisikletli palyaço

Batı Washington Üniversitesi’nde Ira E. Hyman, S. Matthew Boss, Breanne M. Wise, Kira E. Mckenzie ve Jenna M. Caggiano tarafından tasarlanan ilginç bir deneyle, cep telefonunun yürümek gibi sıradan işlerde bile istem dışı körlüğe nasıl katkı yapabileceği gösterildi. Bu deneyde uyarıcı tek tekerlekli bisiklet süren, parlak ve rengarenk kostümlü bir palyaçoydu. Katılımcılar dört gruba ayrıldılar. Telefonla konuşuyor, kulaklıkla müzik dinliyor, yalnız başlarına veya çift olarak yürüyorlardı. Çalışma palyaçoyu en düşük düzeyde fark edenlerin cep telefonu ile konuşanlar olduğunu gösterdi.[17]

Sabitlenmeye rağmen körlük

Daniel Memmert kişinin nesneye doğrudan baktığı halde göremeyebileceğini ortaya koyan bir deney yürüttü. Bu deney görünmez goril deneyine dayanıyordu. Katılımcılar yaş ortalamaları 7.7 olan çocuklardı. Kendilerine 6 basketbol oyuncusunun kısa bir videosu izletildi (3’ü beyaz tişörtlü, 3’ü siyah tişörtlü). Katılımcılara sadece siyah tişörtlü oyuncuları izlemeleri ve oyuncuların paslarını saymaları söylendi. Video sırasında goril kostümlü biri sahneye doğru yürüyordu. Film geniş bir ekrana yansıtılmış (3.2 m X 2.4 m) ve katılımcılar ekrandan 6 metre uzaktaki sandalyelere oturmuştu. Katılımcıların göz hareketleri ve bir noktaya sabitlenmeleri video sırasında kaydedildi ve daha sonra birtakım soruları yanıtladılar.

Katılımcıların sadece %40’ı gorili gördüğünü bildirirken, kalan %60 ‘ı gorili görmediklerini söyledi. İki grup arasında pas sayımının doğruluğu açısından önemli bir fark yoktu. Göz hareketi ve sabitlenmesinin analizi bilgisi iki grubun oyunculara (siyah veya beyaz) bakma süresi arasında önemli bir fark olmadığını gösterdi. Buna rağmen, gorili görmediğini bildiren katılımcıların %60’ı, onu algılamamalarına rağmen ortalama 25 kareyi (yaklaşık 1 dakika) ona sabitlenmiş olarak geçirdiler.[18]

Yukarıdakinin daha yaygın bir örneği 3 kart monte oyununda örneklendirildi.

Uzmanlığın etkileri

Daniel Memmert tarafından yürütülen başka bir deneyde farklı seviyelerde uzmanlığın istem dışı körlüğe etkileri test edildi. Bu deneydeki katılımcılar 6 farklı grubu içeriyordu: Ortalama 12 yıl tecrübeli yetişkin basketbol uzmanları, ortalama 5 yıl tecrübeli genç basketbol uzmanları, oyunu ortalama 2 yıldır oynayan çocuklar ve her yaş grubu için acemi akranları. Bu deneyde katılımcılar görünmez goril deneyi videosunu izlediler. Katılımcılara sadece beyaz giyen oyuncuları izlemeleri ve takımın paslarını saymaları talimatı verildi.

Deneyin sonuçları uzmanların pas sayısını acemilerden daha doğru sayamadığını ama yetişkin deneklerin gençler ve çocuklardan daha başarılı olduğunu gösterdi. Acemilere ve tecrübeli çocuklara oranla uzmanların çok daha büyük bir kısmı gorili fark etti. Yetişkin uzmanların %62’si çocuk uzmanların %60’ı gorili fark etti. Bu durum 5 veya 12 yıllık deneyimin istem dışı körlük üzerinde çok az etkisi olduğunu gösterdi. Buna rağmen, yetişkinlerin %38’i, gençlerin % 35’i gorili fark ederken acemi çocuklarin hiçbiri fark etmedi. 2 yıl tecrübeli çocukların sadece %18’i fark ettti. Bu durum yaş ve tecrübenin istem dışı körlük üzerinde önemli bir etkisi olduğunu ortaya koydu.[18]

Algının mı yoksa hafızanın mı sınırlamaları?

Arien Mack ve Irvin Rock 1998’de dikkat olmaksızın hiçbir bilinçli algılamanın oluşamayacağını ortaya koydu. İstem dışı körlük üzerine araştırmanın kanıtları istem dışı körlüğün algıdan ziyade hafızayla ilgili bir sorunu yansıtabileceğini düşündürdü. İstem dışı körlüğün en azından bazı örneklerini, hafıza bozukluğunun algısal bozukluktan daha iyi betimlediği ortaya atıldı. Dikkat gösterilmeyen uyarıcının algısal işlemlemeye bağlanmasındaki bozukluğun ölçüsü, istem dışı körlük ve diğer çeşitli işlemleme ölçütlerinin bileşiminin değinebileceği deneysel bir sorudur.[19]

İstem dışı körlük araştırmasının arkasındaki teori, sadece doğrudan katıldığımız nesne ve olayları bilinçli bir şekilde deneyimlediğimizi söyler. Bu da görüş alanımızdaki bilginin büyük çoğunluğunun fark edilmediği anlamına gelir. Bu yüzden, eğer bir deneyde hedefteki uyarıcıyı kaçırırsak, ama sonradan uyarıcının varlığı söylenirse, bu yeterli farkındalık katılımcıların artık dikkatini verdiği uyarıcının hatırlanmasını ve bildirilmesini sağlar. Mack, Rock ve meslektaşları, insanların istem dışı kör olduğu görsel olayların dikkat çekici dizilişini keşfetti. Bununla birlikte, bu istem dışı körlüğün algısal mı yoksa belleksel mi işlemleme sınırlamalarından kaynaklandığına dair bir tartışma doğdu.

Mack ve Rock, istem dışı körlük için açıklamaların dikkat gösterilmeyen uyarıcıyla ilişkili temel bir algısal işlemleme hatasını ya da dikkat gösterilmeyen uyarıcıyla ilgili bilginin kodlanmasındaki bir belleksel işlemleme hatasını yansıtabileceğine işaret etti. Bellek hatasının kodlanmış bir şeyin unutulmasıyla veya uyarıcının gösterilme anıyla hatırlanması arasındaki zamanda anıya erişimin kaybedilmesiyle ilgili değil, uyarıcı sunulmuşken bilginin kodlanmamasına bağlı olduğunu belirtmek gerekir. İstem dışı körlük hem bellek hem de algı hatalarıyla açıklanabilir gibi gözüküyor, çünkü deneysel araştırmada katılımcıların bildirim hatalarının ya belleğe kodlanmış bilgideki hatalardan ya da algısal olarak işlemlenmiş bilgideki hatalardan kaynaklı olduğu görülmüştü.[10]

Kaynakça

  1. ^ Note: The term has also been applied to the "cognitive capture" of government regulatory agencies by the industries they are charged with regulating.
  2. ^ Lavie, N.; Tsal, Y. (1994). "Perceptual load as a major determinant of the locus of selection in visual attention". Perception & Psychophysics. 56 (2). ss. 183-197. doi:10.3758/bf03213897. 
  3. ^ Mack, A (2003). "Inattentional blindness: Looking without seeing". Current Directions in Psychological Science. 12 (5). ss. 180-184. doi:10.1111/1467-8721.01256. 
  4. ^ a b Mack, A (2001). "Inattentional blindness: Reply to commentaries". Psyche. 7 (16). ss. 1-7. 
  5. ^ a b Spinks, J.A.; Zhang, J.X.; Fox, P.T.; Gao, J-H.; Tan, L.H. (2004). "More workload on the central executive of working memory, less attention capture by novel visual distractors: evidence from an fMRI study". NeuroImage. Cilt 23. ss. 517-524. doi:10.1016/j.neuroimage.2004.06.025. 
  6. ^ Fougnie, D.; Marois, R. (2007). "Executive working memory load induces inattentional blindness". Psychonomic Bulletin & Review. 14 (1). ss. 142-147. doi:10.3758/bf03194041. 
  7. ^ Wolfe, J.M. (1999).
  8. ^ Becklen, R.; Cervone, D. (1983). "Selective looking and the noticing of unexpected events". Memory & Cognition. 11 (6). ss. 601-608. doi:10.3758/bf03198284. 
  9. ^ Braun, J (2001). "Its great but not necessarily about attention". Psyche. 7 (6). ss. 1-7. 
  10. ^ a b Mack, A. and Rock, I. (1998).
  11. ^ Most, Steven B; Scholl, Brian J; Simons, Daniel J; Clifford, Erin R (2005). "What you see is what you get. Sustained intattentional blindness and the capture of awareness". I-Psychological Review. 112 (1). ss. 217-242. doi:10.1037/0033-295X.112.1.217. 
  12. ^ Most, SB; Simons, DJ; Scholl, BJ; Jimenez, R; Clifford, E; Chabris, CF (Ocak 2001). "How not to be seen: the contribution of similarity and selective ignoring to sustained inattentional blindness". Psychol Sci. 12 (1). ss. 9-17. doi:10.1111/1467-9280.00303. PMID 11294235. 
  13. ^ Change Blindness Study; The Invisible Gorilla online; retrieved ?
  14. ^ Tracy McVeigh (16 Kasım 2008). "Invisible bear makes cyclists safer". theguardian.com. 17 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2013. 
  15. ^ [1]
  16. ^ Carpenter, Siri (2001). "Sights Unseen". Monitor on Psychology. 32 (4). s. 54. Erişim tarihi: 10 Ekim 2012. 
  17. ^ Hyman, Ira E.; Boss, S. Matthew; Wise, Breanne M.; McKenzie, Kira E.; Caggiano, Jenna M. (2009). "Did you see the unicycling clown? Inattentional blindness while walking and talking on a cell phone". Applied Cognitive Psychology. 24 (5). ss. 597-607. doi:10.1002/acp.1638. 
  18. ^ a b Memmert, D (Eylül 2006). "The effects of eye movements, age, and expertise on inattentional blindness". Conscious Cogn. 15 (3). ss. 620-7. doi:10.1016/j.concog.2006.01.001. PMID 16487725. 
  19. ^ Rock, I.; Linnet, C. M.; Grant, P.I.; Mack, A. (1992). "Perception without Attention: Results of a new method". Cognitive Psychology. Cilt 24. ss. 502-534. doi:10.1016/0010-0285(92)90017-v.